NEO-KLASİK YÖNETİM TEORİSİ YRD.DOÇ.DR. LATİFE KABAKLI ÇİMEN İSTANBUL SABAHATTİN ZAİM ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM FAKÜLTESİ NEO-KLASİK YAKLAŞIM ve İNSAN İLİŞKİLERİ YAKLAŞIMI 1926- 1950 Klasik Yönetim düşüncesine yöneltilen eleştirileri karşılamak üzere 1930’lu yıllarda ‘Yönetimde İnsan İlişkileri’ adı altında yeni bir yaklaşım oluşmaya başlamıştır Yönetimin sadece işletmenin kurucularına hizmet etmediği, çalışan bireylerin ve grupların amaç, arzu ve ihtiyaçları, moral ve motivasyonlarının da önemli olduğu, bunlara hizmet etmeksizin örgütsel amaçlarının etkili ve verimli biçimde gerçekleştirilmesinin söz konusu olamayacağı öne sürülmüştür. Yönetimin, çevreden etkilenmeyen kapalı örgüt sistemleri içinde ancak, insancıl çalışma koşulları ve insana değer veren beşeri ilişkiler yaklaşımı ile başarılı olacağını savunmuşlardır. NEO-KLASİK YÖNETİM TEORİSİ İNSAN İLİŞKİLERİ YAKLAŞIMI Bu dönemde Personel yönetimi teorisi ve uygulamalarının psikoloji bilimiyle birleştirilmesi Çalışanların verimliliğinin sadece görevlerin nasıl tasarlandığına ve ücretlerin seviyesine bağlı olarak değil, aynı zamanda belli sosyal ve psikolojik etkenlere bağlı olarak değiştiğini ortaya çıkarılmıştır. Neoklasik dönemin özelliği, klasik dönemin eksik bıraktığı insan unsurunu incelemesidir. Bu dönemi, bir önceki dönemin insan-makine anlayışına tepki Sadece yapı üzerinde duran klasik teorinin insan unsurunu pasif saymasına karşılık, neo- klasik teori bir örgüt yapısının etkinliğini belirleyen unsurun insan olduğunu göstermiştir. NEO-KLASİK YÖNETİM TEORİSİ İNSAN İLİŞKİLERİ YAKLAŞIMI Klasik organizasyon teorilerinden farklı olarak bir kısım araştırmacılar organizasyonda insan faktörü ve insan ilişkileri üzerinde durmuşlardır. Bunlar “İnsan İlişkileri Ekolü”dür (Mary Parker Fullett (1868-1933), Chester Irwing Bernard (1886-1961) ve Elton Mayo (1880-1949) Taylorizmin tam aksine, insan boyutuna önem veriyor. Klasik örgüt kuramını ‘örgütsüz insan’ diyerek eleştirmekteler. Bu kuram klasik örgüt kuramına bir tepki olarak doğmuş ve onun üzerinde durmadığı konulara eğilmiştir. Bu kuramın temelinde, insan ilişkileri yaklaşımı yatmaktadır. NEOKLASİK ÖRGÜT YAKLAŞIMI “Ekonomik insan” kavramına doğrudan karşı çıkılmış, bireysel farklılıklar kabul edilmiştir. Her birey eşitsiz ve biriciktir. Verimliliğin belirlenmesinde dış gerçekler kadar, bireyin dış dünyası da önemsenmiştir. Üretimdeki artış ve düşüşler, iş yerinin fiziksel ve ekonomik koşullarından çok, iş ortamındaki insan ilişkilerinin niteliğine bağlıdır. Güdüleme yalnızca ekonomik unsurlara değil, ayrıca toplumsal ve bireysel unsurlara da bağlıdır. Hawthorne Araştırmaları: 1927-1932 arasında ABD'de Western Elektirk şirketinin Hawthorne tesislerinde, E. Mayo yönetiminde psikologların katıldığı, binlerce işçi üzerinde yıllarca süren bir araştırma yaptılar. Bu araştırmalar kapsamında üç temel deney yapıldı. "İş ortamının düzenlenmesi" anlayışını gerçekten geçerli olup olmadığını test etmek istediler, fakat beklenenin tam tersi sonuçlar çıktı. Işıklandırma deneyi: Işığın işçilerin üretkenliği üzerindeki etkisini araştırdılar. Örnekleme alınan iki grup işçi, deney grubu ve kontrol grubu olarak ikiye ayrıldı. Kontrol grubu değişmeyen ışık şartlar altında, deney grubu ise değişik ışık şartları altında çalıştırıldı. Sonuçta her iki grubun çalışmasında bir üretim artışı gözlendi. Bu artış gruplar arasında anlamlı bir fark göstermiyor. Deney grubunun ışık şiddeti ay ışığı düzeyine düşürüldüğünde bile üretim ve verimlilikte anlamlı bir düşüş meydana gelmedi. Bu deney sonunda üretim artışının ışıktan bağımsız olduğu düşünülmüştür. Kişilerin kendi üzerlerinde bir deney yapıldığından haberdar olmalarının, onları grup halinde bir hareket tarzı geliştirmeye yönelttiği şeklinde yorumlandı. Buna literatürde, deney grubunun gerçek durumu yansıtmayabileceği anlamında, "Hawthorne etkisi" deniyor. Kişilerin kendilerine önem verildiği varsayımları daha verimli çalışmalarına neden oldu. Röle-montaj odası deneyi: Yorgunluk ve dinlenmenin üretim üzerindeki etkileri araştırıldı. 13 deneyi kapsadı ve 2,5 yıl sürdü. 113 işçiden 6 tanesi seçilerek ayrı bir odaya kondu. Bunlar parça başına çalışan yarı-kalifiye işçi kızlar. Test odasındaki kızların başında bir usta başı bulunuyordu. Fakat ustabaşı çok sıkı bir denetim uygulamıyordu. Aynı zamanda, araştırma ekibinden bir gözlemci de odada bulunuyordu. Deney sonucunda, verimlilikte büyük bir artış gözlendi. Değişikliklerden birisi olan dinlenmenin tamamen kaldırıldığı durumda bile, üretim artmaya devam etti. Deneyin yapıldığı ortamın farklılığı, sıkı denetim olmayışı ve gözlemcinin çok iyi informal ilişkileri, bu deney grubunu ilişkilerini güçlendirdi, bir takım ruhu oluşturdu. Deney sonucu şöyle yorumlanabilir: insanları küçük gruplar halinde bir araya getirdiğinizde, bu insanlar giderek birbirine bağlı bir hale geliyor. Hepsi tek vücut hale gelip öyle davranıyorlar. İnsan ilişkilerini uygun ortam sağlandığında üretim artışına sebep olacağı ortaya çıktı. Tel bağlama gözlem odası deneyi: Grubun öneminin ortaya çıkmasından sonra yapıldı. Parça başına ücret sisteminin etkileri incelendi. On-dört kişilik yeni bir grup seçildi. Atölyede yaptıkları işin aynısını gözlem odasında yaptılar. Diğerlerinden farklı olarak ustabaşı tarafından sıkı denetim altına alınmışlardı. Parça başına ücret alındığı için, hızlı çalışanların yavaş çalışanları etkilemeyeceği veya onlardan etkilenmeyeceği varsayılıyordu. Ancak grup belli bir üretim standardı oluşturdu ve herkes aynı sayıda üretim yapmaya başladı. Bunu daha altında ve üstünde üretim yapanlara grup baskı yapıyor, psikolojik cezalar veriyor ve sivri uçlar törpüleniyor. Bir grup davranışı beliriyordu ve belirlenen standart ne beceriyle ne de ustalıkla ilgiliydi. Bu grup için pekiştirici bir etken olarak para, sosyal kabul görmeden sonra geliyordu. Demek, para her zaman temel belirleyici olmuyordu. Deneylerin sonuçları: Örgütte olup biten her şey yazılı belgelerde bulunmaz (klasiklere eleştiri). İnformal ilişkilerde çok önemli. Deneylerin sonuçları: Fiziksel olmayan değişkenlerin personel üzerinde fiziksel değişkenlerden daha büyük etkisi vardır. Örneğin, personelin morali ve motive edilmesi, ısı, ışık ve rengin etkisinden önemlidir. Deneylerin sonuçları: Ekonomik olmayan ödüller de personeli motive ve mutlu etmekte çok önemlidir. Personel, klasik yaklaşımıbenimseyenler in sandığı gibi yalnızca parayla eylemde bulunan "ekonomik insan (homo economicus)" değildir. • İşbölümü ve uzmanlaşma mutlaka verimi arttırmaz. Aksine tek düzelik ve meslek hastalıklarına neden olarak verimi düşürebilir. • Personel örgütte bir kişi olarak değil, bir doğal grubun üyesi olarak davranışta bulunur. Bu araştırmanın sonuçları, yönetimde davranışçı yaklaşımın doğmasına yol açtı. Gözlerini, örgüt içindeki "insan"a diken araştırmacılar, insanların örgütten beklentileri, örgüt üyelerinin karşılıklı ilişkileri, çatışmaları, tepkileri, iş doyumu ve verim arasındaki ilişkiler, liderlik, işe katılımın psikolojik etkileri, karar verme, iletişim gibi konuları alana getirerek katkıda bulundular. Harwood İmalat İşletmesi Araştırması Harwood konfeksiyon sanayi dalında faaliyette bulunan bir işletmedir.Uzmanlık alanı pijama üretimidir. Model değişimi sırasında ortaya çıkan olumsuz durumları ortadan kaldırmak üzere 3 ayrı yönetim tarzi araştırmasını içerir. 1.Grupta model değişimi ustabaşı tarafından açıklanıyor. 2.Grupta ,işçiler tarafından oluşturulan komite pijama model değişikliklerinin uygulamasınıüstlenmiştir. 3.Grupta tüm değişikliklere işçiler karar veriyordu. Sonuç: en iyi çıktı 3. gruptan elde edildi .Ayrıca işçilerin gelirlerinde %20-22 oranında bir artış 2. hafta sonunda elde 23 edildi. Tepkinin değişmeye değil değişmenin nasıl uygulandığına gösterildiği anlaşıldı. Empoze edilen değişme, gerekli olduğu durumlarda bile tepkiyle karşılanıyor. İşgörenlerin, değişikliklere katıldıkları oranda, değişikliğe bir tehdit olarak değil, yeni bir olanak olarak yaklaştıkları belirlendi. Karar katılma, sadece coşku sağlamakla kalmıyor, aynı zamanda, onların deneyimlerinden de faydalanmayı olanaklı kılıyor. Deney sonucunda, yeni duruma uyum sağlamadaki çabukluk, verim artışı, dakiklik, işten ayrılma ve yöneticilerle ilişkilerin durumu konularında en olumlu gelişme üçüncü grupta gözlendi. İnsanlar alınmasında kendilerinin de katkıda bulundukları kararın gereklerini yerine getirmede daha etkili oluyordu. En olumsuz grup birinci grup; üretimde düşüş, işe gelmeme, şikayet, yöneticilere düşmanca yaklaşımlar bu grupta görüldü. Kimin, ne ölçüde karar katılacağı önemli bir sorudur. Bir örgütte alınacak bütün kararlara herkesin katılması mümkün olmayabilir. İlgili ve bilgili kişilerin karar katılması gerekir. Tavistock Enstitüsü Araştırması İngiltere’deki kömür ocaklarında çalışan işçilerin araç gereç ve üretim yöntemlerinde meydana gelen değişimlerden nasıl etkilendiği araştırmasıdır. Önceden küçük gruplara halında çalışan işgorenler 50 şer kişilik gruplar haline getirilmiştir. Bu birleşme sonucu küçük gruplardaki statü ve roller ortadan kalkmıştır. İşgörenler kendilerini mutsuz, örgütsel bağlılıkları azalmış ve kötümser hissetmişlerdir. Bu durum verimlilik ve motivasyon eksikliğine yol açmıştır. İşletme teknolojik ve yönetsel değişim sürecinde biçimsel olmayan ilişkilerin ortadan kalkmamasını sağlamalıdır. K. Lewin ve Arkadaşlarının Liderlik ve Grup Yaşamı Araştırması. Bir seri araştırmadan oluşan ‘Liderlik ve Grup Yaşamı’ araştırmaları, K. Lewin’in gözetiminde, 1938 yılında başlamış, R. Lippitt ve R. K. White tarafından yürütülmüştür. 1975 yılına kadar süren bu araştırmalarda, liderliğin grup davranışları üzerindeki etkileri ve lider tipleri incelenmiştir. K. LEWİN ve Arkadaşları Önderlik Araştırması 10-11 Yaşlarındaki çocuklar üzerinde önderlik biçimleri ,bunların grup ilişkileri ve verimlilik üzerindeki etkisini incelemişlerdir.Çocuklarda maske yapımı konusunda örnek vakadır. 1) tip=> Astlarına otoriter davranan, yönetici.=>verimlilik yüksek ancak kendilerine fırsat tanınmadığı için maske kalitesi düşük. 2) tip=>Astlarına tam bir serbesti tanımış.( lesefer/ liberal ) Grup üyeler ile işbirliği ve bilgi alışverişinde bulunmamış.=>verimlilik ve kalite düşük. 29 3) tip=>Katılımcı yönetim : Çocuklara yön vermiş ve fikirlerden faydalanmış. Verimlilik normal, iyi ve kalite yüksek Sonuçlar şöyle yinelenebilir: Belli bir üretim sürecinde meydana gelen teknolojik değişme işgörenlerce tepkiyle karşılanır. İşgörenler değişmenin planlanmasına katıldıkları oranda, değişimi bir tehdit olarak değil, yeni bir olanak olarak görürler. İşgörenlerin karar katılması, sadece çalışma istek ve coşkusu yaratmakla kalmamakta, aynı zamanda onların deneyimlerinden de faydalanılmasını sağlamaktadır YÖNETİMDE NEOKLASİK ve İNSAN İLİŞKİLERİNİN TEMEL KURUMSAL GÖRÜŞLERİ Douglas Mc. Gregor X ve Y Kuramları George Homans Yaklaşımı İnsan Grubu Chris Argyris Kuramı Olgunlaşma Rensis Likert Yönetim Sistemleri Yaklaşımı 31 Kurt Lewin Güç Alanı Analizi YÖNETİMDE NEOKLASİK ve İNSAN İLİŞKİLERİNİN TEMEL KURUMSAL GÖRÜŞLERİ Douglas Mc. Gregor X ve Y Kuramları George Homans Yaklaşımı İnsan Grubu Chris Argyris Kuramı Olgunlaşma Rensis Likert Yönetim 32 Sistemleri Yaklaşımı Kurt Lewin Güç Alanı Analizi YÖNETİMDE X ve Y KURAMI a) Douglas Mc. Gregor Dr. Mayo’ nun çalışmalarından da esinlenmiştir. Önce Taylor, Fayol ve Weber’in klasik yönetim kuramının tasvirine girişmiş ve buna “X” teorisi adını vermiştir. Buna karşı “Bireysel ve Örgütsel Amaçların Kaynaştırılması” adını verdiği Y kuramının ileri sürerek, yöneticilikte “insan ilişkileri” 33 akımı başlamıştır. X KURAMI - Y KURAMI ORTALAMA( VASAT) İNSAN İŞİ SEVMEZ. YÖNETİM İŞTEN KAÇMA EĞİLİMİNDE OLANLAR İÇİN TEDBİR ALMALIDIR. SORUMLULUKTAN KAÇAR , HIRSLI DEĞİLDİR. ORTALAMA İNSAN İŞTEN NEFRET ETMEZ. İŞ BAŞARI VE TATMİN KAYNAĞIDIR. SIKI DENETİM VE CEZA İLE KİŞİYİ ÖRGÜTSEL AMAÇLARAYÖNELCEK TEK YOL DEĞİLDİR. X KURAMI - Y KURAMI GÜDÜLENME, ANCAK FİZYOLOJİK VE GÜVENLİK DÜZEYLERİNDE GERÇEKLEŞEBİLİR. GÜDÜLENME, FİZYOLOJİK VE GÜVENLİK DÜZEYLERİNİN YANISIRA, TOPLUMSAL, SAYGINLIK VE KENDİNİ GERÇEKLEŞTİRME DÜZEYLERİNDE DE GERÇEKLEŞEBİLİR. X KURAMI - Y KURAMI ÖRGÜT AMAÇLARI İÇİN, İNSANLAR YAKINDAN DENETLENMELİ VE BASKI ALTINDA TUTULMALIDIR. UYGUN BİÇİMDE GÜDÜLENİRLERSE, İNSANLAR KENDİLERİNİ YÖNLENDİREBİLİR VE YARATICI OLABİLİRLER. X KURAMI - Y KURAMI İNSANLARIN ÇOĞU, BAŞARMA İSTEĞİNDEN YOKSUNDUR. SORUMLULUK ALMAK İÇİN ÇOK AZ İSTEKLERİ VARDIR. YÖNELTİLMEYİ TERCİH EDERLER. ÖRGÜTSEL AMAÇLARA ULAŞMADA ÇALIŞANIN KENDİ KENDİSİNİ DENETLEMESİ VAZGEÇİLMEZ BİR UNSURDUR. X KURAMI - Y KURAMI ÇOĞU İNSANLAR, ÖRGÜTSEL SORUNLARI ÇÖZMEK İÇİN GEREKEN YARATICILIK KAPASİTESİ SAHİP DEĞİLDİR. BU NEDENLE KARARLAR ÜST KADEMELERDE ALINMALIDIR. AYRICA,PARLAK ZEKALI DEĞİLDİR.PARASAL ÖDÜLLERLE KOLAYCA KANDIRILABİLİRLER ÖRGÜTSEL SORUNLARI ÇÖZMEK İÇİN GEREKEN YARATICILIK YETENEĞİ İNSANLAR ARASINDA ÇOK YAYGINDIR.KARAR YETKİSİ ALT KADEMELERE GÖÇERİLEBİLİR.İNSANLARI MOTİVE ETMEK İÇİN PARASAL ÖDÜLLER YANINDA PSİKO SOSYAL ÖDÜLLERE DE MUTLAKA YER VERİLMELİDİR. Z Kuramına Göre: W.Reddin Z kuramını geliştirerek, X ve Y kuramlarına etkililik boyutunu getirmeye çalışır. İnsanı ne şeytan, ne de melek olarak göremeyiz. İnsan düşünme, karar verme ve azmetme yeteneklerine sahip bir yaratıktır. 39 ...Z Kuramına Göre İnsan doğuştan ne iyidir, ne de kötüdür,koşullara göre her ikisine yatkın olabilir. İnsan ne yaşamsal ihtiyaçlarla ne de üst düzey insancıl ihtiyaçlarla güdülenir, insanı güdüleyen içinde bulunduğu durumdur. 40 ...Z Kuramına Göre Güdüleme ne dıştan zorlamayla ne de içten gönüllü olarak sağlanabilir. İnsan ancak güdülenebilir. mantık yoluyla İnsanı iyimser ya da kötümser olarak değil tarafsız olarak değerlendirmek gerekir. 41 George Homans İnsan Grubu Yaklaşımı Homans, örgüt yöneticilerinin, biçimsel olmayan güçlü iş gruplarından korktuklarını ifade eder. Bu grupların kendi iç bağlılıklarının güçlü olması yönetimin onların davranışları kontrol etmede zorlandıkları ve verimin düştüğünü gösterir. Homans, iş grupları arasındaki biçimsel olmayan güçlü bağlılığın nedenlerini araştırmış ve sosyal bir model geliştirmiştir. KARŞILIKLI İLİŞKİLER 42 DUYGULAR • İŞLER George Homans İnsan Grubu Yaklaşımı Bu sosyal model şöyledir: Bu üç öğe arasındaki etkileşimler, bir dengeye varıncaya dek devam etmektedir. Bu süreç içinde grup üyeleri, yaptıkları faaliyetler ve duygular yönünden birbirlerine benzer olma eğilimine gireceklerdir. Böylece denge haline gelindiğinde grup üyeleri belirli durumlarda nasıl davranacaklarını bilirler; bazı norm ve bekleyişler geliştirmiş olacaklardır. 43 Chris Argyris Olgunlaşma Kuramı İnsanlara iş yerinde YÜKSELME ve serbest yetki kullanma olanağı vererek onları güdülemenin örgütsel amaçlara ulaşmada önemli bir yol olduğunu ispat etmeye çalışmaktadır. Kişinin sorumluluk alanının artırılması, onu daha olgunlaştırmakta hem kendisi hem de işletme için yararlı faaliyetlerde bulunma olanağı vermektedir. Örgütlerde uygulanan yönetim biçimi olgunlaşmaya engel olan başlıca engellerden biridir. Çünkü pasif ve üstlerine mutlak bağımlı olmaları özendirilmektedir. 44 Rensis Likert Yönetim Sistemleri Yaklaşımı Likert ’e göre, sermaye kaynaklarındaki kayıplar sigortalama ve ödünç alma gibi yöntemlerle kapatılabilir. İnsan kaymağındaki kayıplar kolayca kapatılamaz. İnsan ve sermaye kaynakları, uygun yönetimi gerekli kılan değerlerdir. Bu düşünceden hareketle örgütsel değişim programları geliştirmişlerdir. Bu programlar, örgütleri X kuramından Y kuramına geçmelerine yardım etmeye, olgun olmayan davranışları olgunlaştırmak, hijyen faktörleri yerine güdüleyici faktörleri 45 koymaya yönelmiştir. R. Likert Yönetim Sistemleri Yaklaşımı Likert yönetim sistemlerini 1 den 4’ doğru uzanan süreklilik içinde olduğunu ileri sürmüştür. SİSTEM 1: X Teorisi yanlısı -Görev eğilimli -Otoriter yönetim şekli -Güven yok -Biçimsel Yönetim astlara ender olarak karar verme sürecine katılma olanağı vermekte ve onlara güveni bulunmaktadır. Astlar daha çok tehdit korku ve ceza yöntemi ile çalıştırılmaktadır. Astların fizyolojik ve güven gereksinimi karşılanmaktadır. R. Likert Yönetim Sistemleri Yaklaşımı SİSTEM 2: X’ e yakın Az güven vardır. Bir bey’ in hizmetkarına güveni gibi. Astları güdülemek için hem ödül hem de güçlü cezalar kullanılır. SİSTEM 3: Y’ ye yakın Yönetimin Astlara Güveni Var. Tam değil. Alt düzeyde karar vermelerine izin var. Astlara sorumluluk veriliyor. Ödüller , ast sorunları ile ilgilenmeler ve ender olarak verilen cezalar güdüleme aracıdır. SİSTEM 4: Y’ye yakın Grup çalışmasına önem verilir. 47 Karşılıklı güvene dayanan ilişkilere eğilimli yönetim şeklidir. Kurt Levin Güç Alanı Analizi Örgüt, birbirine zıt olan iki grup gücün çarpışma alanıdır. Bu güçler nitelikleri bakımından sosyal ve psikolojik baskı unsurlarıdır. Yöneticiler davranış bilimleri ve psikoloji bilimi uygulamalarından yararlanmalıdır. Bu güç grupları : 1)Sürükleyici güçler 48 2)Kısıtlayıcı güçler Neoklasik Kurama Eleştiri Neoklasik yaklaşımın belki de en zayıf yönü, sistem görüşünü önemsememiş ve örgüte getirmemiş olmasıdır küçük ve informal gruplar üzerinde e bunlar arasındaki informal iletişim üzerinde fazla durmuş formal organizasyon ve buradaki formal iletişimi ihmal etmiştir Örgütlerin sadece insan unsuru üzerinde durulmuş onların rasyonel kurallara göre işleyen ekonomik ve teknik yapısı üzerinde durulmamıştır. Örgütlerdeki insan ilişkilerinin gerçekçi samimi ve samimi ilişkilere değil sahte bir katılım ve göstermelik bir demokrasiye dayandığıdır. Kapalı bir sistemdir çevre ilişkileri ve iletişim ihmal edilmiştir. Organizasyon sorunlarını duygu sorunu olarak görmesi ve insanın rasyonel davranmadığı iddiası TEŞEKKÜR EDERİM