9. ÜREME SİSTEMİ ÜREME SİSTEMİ • Bir canlı türünün devamlılığı ancak kendisi gibi yeni bireyler oluşturabilmesine bağlıdır. • Üreyebilme, canlılık için en önemli özelliklerden biridir. ÜREME SİSTEMİ • Hayvanlar aleminde görülen üreme tipleri eşeysiz ve eşeyli olmak üzere iki genel grup içerisinde ele alınır. Eşeysiz (Aseksüel) Üreme • Basit üreme şeklidir. • Özellikle Protistalarda görülür. • Eşeysiz üremenin de farklı tipleri vardır. Eşeysiz (Aseksüel) Üreme • Hayvanlarda sedenter (bir yere bağlı olarak) yaşayan türlerde, örneğin süngerler, hidra, deniz laleleri, deniz yıldızları ve yassı kurtlar ikiye veya daha fazla sayıya bölünerek çoğalırlar. • Bu hayvanlarda, kopan parçalar kendilerini tamamlarlar. Eşeysiz (Aseksüel) Üreme • Hidralar ve deniz analarının vücud yüzeyindeki hücreler tomurcuklanarak yeni birey oluştururlar. • Bu şekilde çoğalan hayvanlarda erkek ve dişi birey ayrımı yoktur. Eşeysiz (Aseksüel) Üreme • Her iki cins de birbirine benzer. • Bazı hayvan türlerinde ise erkek ve dişi fonksiyonlar aynı türde yer almıştır. Eşeysiz (Aseksüel) Üreme • Bu tip canlılar hermofrodit olarak adlandırılır. • Bazı süngerler, salyangoz, yassı kurtlar, toprak kurtları ve bazı böceklerde (kelebeklerde) görülür. Eşeysiz (Aseksüel) Üreme • Kelebeklerdeki hermafroditlik ginandromorfizm olarak adlandırılır. • Özellikle böceklerde yaygın olan bir başka üreme şekli daha vardır. Eşeysiz (Aseksüel) Üreme • Bunlarda erkek ve dişi bireyler ayrı ayrı olmasına rağmen iki ayrı üreme hücresine gerek kalmadan dişi üreme hücresi olan yumurtanın, sperm ile birleşmeden yani döllenmeden üreme gerçekleşir. Eşeysiz (Aseksüel) Üreme • Partenogenez olarak adlandırılan bu üreme şekli deneysel olarak da gerçekleştirilebilir. • Örneğin ipek böceği ve deniz kestanesi yumurtalarının zarı delinirse, X ve UV ışınlarına maruz tutulursa veya başka etkilerle yumurtanın gelişimi başlatılabilir. Eşeysiz (Aseksüel) Üreme • Hatta omurgalılardan kurbağa, semender ve tavşan yumurtalarında da gelişim başlatılabilir fakat meydana gelen yavru küçük ve zayıf yapılı olur, çoğu zaman da ölürler. Eşeyli (Seksüel) Üreme • Üreme iki ayrı üreme hücresini taşıyan iki ayrı birey tarafından gerçekleştirilir. • İç döllenme ve dış döllenme olmak üzere iki tip vardır. Eşeyli (Seksüel) Üreme • Hem omurgasızlarda, hem de omurgalılarda görülür. • Dış döllenme, genellikle suda yaşayan canlılarda yaygındır. Eşeyli (Seksüel) Üreme • Kitle halinde bırakılan yumurtalar, yine kitle halinde bırakılan spermler tarafından döllenir. • Döllenmenin başarısı için yumurta ve spermlerin sayısı oldukça fazladır. Eşeyli (Seksüel) Üreme • İç döllenmede yumurta dişi vücudun içerisinde döllenir. • Bunun için spermlerin dişiye nakledilmesi gereklidir. Eşeyli (Seksüel) Üreme • Kopulasyon olarak adlandırılan bu olayda erkek kopulasyon organı olarak genellikle penis iş görür. • Kemikli balıklar ve kuşlar hariç omurgalıların çoğunda penis bulunur. Eşeyli (Seksüel) Üreme • Akreplerde ve bazı böceklerde iç döllenme, kopulasyon olmaksızın da gerçekleşebilir. • Erkeğin spermatofor adı verilen sperm kümesi birleşme olmadan dişi vücuduna alınır. Eşeyli (Seksüel) Üreme • İç döllenme tipi döllenmiş yumurtanın vücud içinde veya dışında gelişmesine göre farklılık gösterir. • Bazı omurgasızlar, balıklar, kurbağalar, sürüngenler ve kuşlarda olduğu gibi yumurta gelişimini vücud dışında tamamlar. Eşeyli (Seksüel) Üreme • Genellikle yumurta bir kabuk veya başka bir yapı ile koruma altına alınmıştır. • Oviparite olarak adlandırılan bir üreme tipinde embriyonun gelişebilmesi için yolk adı verilen besin maddesi bulunur. Eşeyli (Seksüel) Üreme • Yumurta içerisinde embriyonun gelişebilmesi için oksijen de dahil olmak üzere tüm gerekli maddeler bulunur. • Şayet kabuklu yumurtanın embriyonik gelişimi anne vücudunda gerçekleşirse ovoviviparite olarak adlandırılır. Eşeyli (Seksüel) Üreme • Bu tipte embriyoya anneden oksijen veya besin gibi herhangi bir madde geçişi yoktur. • Viviparite olarak adlandırılan tipte yumurta gelişimini dişi vücudunda tamamlar ve doğar. • Memelilerde böyledir. İnsan Üreme Sistemi • Diğer memelilerde olduğu gibi insanlarda da erkek ve dişi üreme sistemi anatomik ve fonksiyonel olarak farklılık gösterir. Erkek Üreme Sistemi • Genellikle dört farklı yapı altında incelenir: 1. Spermi ve testosteronu üreten testisler: Bir çift olan testislerin her biri 10 - 15 g ağırlıkta, 4.5 - 5 cm boyunda ve 2.5 cm çapındadır. Erkek Üreme Sistemi • Testisler, skrotum adı verilen torba içerisinde koruma altına alınmıştır. • Sperm üretimi için vücud ısısından 2-3°C daha düşük olması gereken sıcaklık, dış ortamın sıcaklığına bağlı olarak torbanın vücuda yaklaştırılması ve uzaklaştırılması ile korunur. Erkek Üreme Sistemi • Herbir testis 800 - 1000 kadar seminifer (seminiferöz) tubülden (tüpçüklerinden) meydana gelmiştir. • Bu tubüllerin herbiri 80 cm kadar olup testis içerisinde kıvrılmış durumdadırlar ve genellikle 13 tanesi, sayısı 200-300 kadar olan lobcuklar içerisinde bulunurlar. Erkek Üreme Sistemi • Seminifer tubüllerin arasında intertisyel veya leydig hücreleri adı verilen ve testosteron salgılayan hücreler bulunur. • Seminifer tubüllerin çeperinde spermatogonium adı verilen hücreler vardır. • Sperm bu hücreler tarafından oluşturulur. Erkek Üreme Sistemi 2. Spermin olgunlaşmasını sağlayan, depolayan ve taşıyan yardımcı kanallar: Testislerde üretilen spermi ejekulasyon için penise taşıyan kanallardır. Erkek Üreme Sistemi • Bunlardan epididimis, spermleri olgunlaşıncaya ve dışarıya verilecek ana kadar depolayan ve penise iletimi sağlayan kanal şeklinde ve genelde 4 cm kadar duran katlanmış yapıdadır. Erkek Üreme Sistemi • Epididimisten sonra duktus deferens veya vas deferens denilen ve 40 - 50 cm uzunluğunda kaslı bir kanal bulunur. • Bu kanal da spermin hem iletimini, hem de depolanmasını gerçekleştirir. Erkek Üreme Sistemi • Duktus deferens ile seminal vezikülün birleşmesinden sonraki yaklaşık 2 cm'lik bölüm ejakulatör kanal olarak adlandırılır. • Prostat içerisinde daralan bu kanal her iki yerden gelen salgıların karıştırılmasını ve fışkırtılarak atılmasını sağlar. Erkek Üreme Sistemi 3. Yardımcı bezler : Spermiumların beslenmesini ve motilitesinin (hareketliliğinin) artmasını sağlayan salgıları oluşturan bezlerdir. Semen (meni) hacminin yaklaşık % 95'ini bu bezler oluştururlar. Erkek Üreme Sistemi • Semenin % 60-70'i gibi önemli bir kısmını oluşturan seminal veziküldür. • Bu bezin salgısı içerisinde spermlerin enerjilerini sağladıkları fruktoz, prostaglandinler ve fibrinojen bulunur. Erkek Üreme Sistemi • Semenin yaklaşık % 20-30'unu prostat bezi oluşturur. • Yaklaşık 4 cm çaplarında ve 8-20 g kadar ağırlığında olan prostatın en önemli fonksiyonu spermin motilitesine (hareketliliğine) ve canlı kalmasına yardımcı olmaktadır. Erkek Üreme Sistemi • İlerleyen yaşlarda prostatta kanser oluşumu sıklıkla görülür. • Böyle durumlarda bezdeki tümör operasyonla uzaklaştırılır. Erkek Üreme Sistemi • Prostatın altında bulbouretral bezler veya Cowper bezleri olarak adlandırılan bir çift bez bulunur. • Bu bezin salgısı üretrada kalmış olan idrarın asitliğini nötralize eder ve birleşme esasında penis başının rahatça girebilmesi için lubrikasyonu (yağlanmayı) sağlar. Erkek Üreme Sistemi 4. Penis: Hem kopulasyon (birleşme), hem de idrar boşaltma organıdır. Uyarıldığında dikleşip sertleşebilen özelliğe sahiptir. Erkek Üreme Sistemi • Normalde sarkık vaziyette, küçük ve yumuşak olan penis; temas, cinsel veya mental uyarılarla parasempatik sinirler tarafından arterlerin genişletilmesi sonucu sertleşir. • Sertleşme corpus covernosa'ya (kavernöz cisimler) kan dolması ile ortaya çıkar. Erkek Üreme Sistemi • Penis boyu kişilere göre değişiklik gösterir. • Üremede önemli olan (anormal, gelişmemiş, küçük penisler hariç) penisin boyu değil, sertleşebilme yeteneğidir. Erkek Üreme Sistemi • Glans penis olarak adlandırılan penis başı, prepuce adı verilen iki katlı deri ile kaplıdır. • Bu deri müslüman ile yahudilerde ve son zamanlarda bazı hristiyanlarda sünnet edilerek uzaklaştırılır. Erkek Üreme Sistemi • Böylelikle bu deri örtüsünün muhtemel infeksiyonları ve penis kanseri önlenmiş, seksüel yolla geçen hastalıkların bulaşma riski azalmış olur. Şekil 4.49. Erkek üreme sistemi Sperm • Spermatozoa (sperm hayvancığı) olarak da adlandırılır. • Yaklaşık 60 mikrometre kadar boyunda ve en kaim yerinde bir mikrometre çapındadır. Sperm • Sperm yapısı üç bölge halinde incelenir. • Baş kısmı, akrozom denilen lizozom benzeri bir yapı ihtiva eder. Sperm • Bu yapı spermin yumurta içerisine girebilmesine yardım eder. • Boyun kısmında spermin hareketi için gerekli olan enerjiyi temin eden mitokondriler bulunur. Sperm • Yaklaşık 55 mikrometre kadar olan kuyruk, spermin dakikada yaklaşık 4mm kadar yol alabilmesini sağlayan yapıdır. Şekil 4.50. İnsan ve bazı omurgalıların spermleri Spermatogenez • Seminifer tubüllerde yaklaşık 64 günde gerçekleşen haploid (n) kromozomlu sperm oluşumudur. • Altı safha altında ele alınabilir. Spermatogenez 1. Pubertede testosteron etkisi ile spermatogoniumlar aktifleşir. 2. Herbir spermatogonium mitoz ile iki yeni hücre meydana getirir. Spermatogenez 3. Bu hücreler diploid (2n) kormozomludur ve primer spermatosit olarak adlandırılır. 4. Primer spermatosit mayoz bölünmesi geçirerek kromozom sayısı yarıya inmiş, küçük sekonder spermatositleri meydana getirir. Spermatogenez • Bu safhadaki mayoz bölünmede homolog kromozomlar (anne ve babadan gelen eş kromozomlar arasında crossover (veya crossing over) denilen karşılıklı gen alışverişi olur. • Bu sayede genetik kombinasyonlar ortaya çıkar. Spermatogenez 5. Sekonder spermatosidler mitoz bölünmesinin aynısı olan ikinci mayoz bölünmesi geçirerek dört tane primitif (ilkel) germinal hücre oluşur. – Bunlara spermatidler denir. Spermatogenez 6. Spermatidler olgunlaşarak sperm oluşumunu sağlarlar. Şekil 4.51. Spermatogenez Meni (semen, ejakulat) • Cinsel birleşme sırasında dişiye nakledilen sperm ihtiva eden beyaz - sarımsı, süte benzeyen, hafif kıvamlı sıvıdır. • Birleşmede miktarı 2-5 ml arasında değişiklik gösterir. Meni (semen, ejakulat) • Bir cc semende yaklaşık 120 milyon kadar sperm vardır. • Semende spermin yaklaşık iki gün canlı kalmasını sağlayacak maddeler bulunur. Erkekte Kısırlık (Sterilite, infertilite) • Penisin yapı ile boy bozukluğu (disfonksiyon) ve ereksiyon sorunlarından (impotens: iktidarsızlık) farklı olarak sperm ile ilgili sorunlardan kaynaklanır. • Bir erkeğin sperm özellikleri, 3-4 günlük cinsel perhizden sonra alınan semenin mikroskopta incelenmesi ile araştırılır. Erkekte Kısırlık (Sterilite, infertilite) • 1 cc semendeki sperm sayısının 120 milyondan aşağı ılımlı düşüşlerinde, zaman içerisinde çocuk sahibi olma şansı bulunabilir. • Sperm sayısının 20 milyondan aşağıda olması yumurtanın döllenme şansını ciddi biçimde zora sokar. Erkekte Kısırlık (Sterilite, infertilite) • İncelen alanlardaki sperm motilitesinin % 60-70 civarında olması gerekir. • 1-2 saat sonra motilitenin % 50'nin altına inmesi durumunda spermlerin yumurtaya ulaşma şansı düşük demektir. Erkekte Kısırlık (Sterilite, infertilite) • Semendeki spermlerin bazısının morfolojisi muhakkak bozuktur. • Ancak % 60 kadar spermin morfolojisinin düzgün olması gerekir. Erkekte Kısırlık (Sterilite, infertilite) • Sperm üretimi birçok faktörden etkilenir. • Özellikle sol testiste görülen varikosel, kabakulaktan kaynaklanan orşit (testis iltihabı) kriptorşit (testislerin torbaya inmeme durumu), yaralanma, zehirlenme veya dar giysilerden kaynaklanan testislerin ısınması sperm üretimini kısıtlayabilir. Erkekte Kısırlık (Sterilite, infertilite) • Cinsel birleşmede ilk ve temel şart, ereksiyondur. • Penis erekte olamazsa veya ereksiyonu yeterli süre sağlayamazsa spermleri dişiye normal yollardan iletemez. Erkekte Kısırlık (Sterilite, infertilite) • Bu durum impotens (iktidarsızlık) olarak adlandırılır. • İmpotens; özellikle damar tıkanıklığı, arterioskleroz, diabet, hipotansiyon, hipopituitarizm, hipotiroidizm, frengi, prostat hastalıkları, alkol ve madde bağımlılığı, travma, genital bölge infeksiyonları ve sinir sistemi rahatsızlıklarında ortaya çıkar. Erkekte Kısırlık (Sterilite, infertilite) • İmpotens bu durumlardan ziyade daha çok psikolojik nedenlerden kaynaklanır. • Özellikle ilk gece, ilk defa heyecanı; başarısız olma korkusu veya diğer başka birçok psikolojik durumlar impotens yaratabilir. Dişi Üreme Sistemi • Erkeğinkine nazaran oldukça komplekstir. • Üreme hücresi olan yumurta hücresinin üretiminin yanısıra döllenmeden sonra zigotun beslenmesini, taşınması ve gelişen embriyoyu koruma görevini yerine getirir. Şekil 4.52. Dişi üreme sistemi Dişi Üreme Sistemi • Ayrıca meme bezlerinin salgısı ile doğum sonrasında yavrunun beslenmesini sağlar. • Bütün bunların yanısıra anne şefkati ile yenidoğanın ruhsal gelişimine yardımcı olur. Dişi Üreme Sistemi • Dişi üreme sisteminde özelleşmiş fonksiyonları yerine getiren yapılar: 1.Ovaryumlar (Yumurtalık): Pelvik boşluğunun dış yan duvarlarında yer almıştır. 1. Ovaryumlar (Yumurtalık) • Bir çift olan ovaryumun her biri gri - pembe renkli ve badem şekilli, yassı ve oval, yaklaşık 5 cm büyüklüğünde, 2.5 cm genişliğinde, 8 mm kalınlığında ve 6-8 g ağırlıktadır. 1. Ovaryumlar (Yumurtalık) • Ovaryumun başlıca fonksiyonları: Oosit denilen dişi olgunlaşmamış gametleri oluşturmak, dişi seks hormonları olan östrojen ile progestinleri salgılamak ve adenohipofizin salgısı olan FSH'yi kontrol eden inhibini salgılamaktır. 2. Uterin Tüpleri (Fallop Tüpleri, Tuba Uterina, Ovidükt): • Bir çift olan bu tüp sekonder oositi ovaryumdan uterusa iletir. • Bu tüpler doğrudan ovaryumlara bağlı değildir. • Kaslı yapıda olan bu tüpler yaklaşık 10 13 cm boylarındadır. 3. Uterus (Hystera, Metra, Ana Rahmi): • Mesanenin arkasında,rektumun önünde yer alan kaslı bir organdır. • Bu sayede gebelikte boyu 3-6 kat artabilir. 3. Uterus (Hystera, Metra, Ana Rahmi): • Doğurmamış kadında uzunluğu 7-8 cm ve en geniş yeri 5 cm kadardır. • Tepesi armuta benzeyen uterusun geniş olan üst kısmı fundus, alt kısmı ise cervix olarak adlandırılır. 3. Uterus (Hystera, Metra, Ana Rahmi): • Fundusa uterin tüpleri açılır. • Serviks ise vajinaya açılır. 3. Uterus (Hystera, Metra, Ana Rahmi): • Yaklaşık 40-50 g kadar ağırlıkta olan uterus dıştan içeri doğru üç tabakadan meydana gelmiştir: • En dış tabaka olan perimetrium serozal bir tabakadır. 3. Uterus (Hystera, Metra, Ana Rahmi): • Ortadaki tabaka miyometrium kalın, kaslı bir tabakadır. • En içteki mukoz tabaka endometrium olarak adlandırılır. Şekil 4.53. Ovaryum ve diğer yapılar 4. Vajina (Colpos, Hazne): • Uretra ve mesanenin arkasında, rektumun önünde yer alan vajina 8-10 cm kadar olan bir organdır. • Birleşme sırasında penisten semenin alındığı yerdir. 4. Vajina (Colpos, Hazne): • Menstural akışın gerçekleştiği ve doğum yoludur. • Vajina penisin girişini kolaylaştırmak için serviksteki bezlerden gelen muköz salgılarla kayganlaştırılır (lubrikasyon). 4. Vajina (Colpos, Hazne): • Vajinanın ağzı hymen denilen kızlık zarı ile kaplıdır. • Oldukça küçük olan zar deliği ilk cinsel birleşmede yırtılarak büyür. 4. Vajina (Colpos, Hazne): • Bu esnada bir miktar kan gelir. • Ülkemizde bu zarın varlığı, bekaret göstergesi olması açısından büyük önem taşır. 4. Vajina (Colpos, Hazne): • Hymen üzerindeki delikler değişik şekil, sayı ve büyüklükte olabilir. • Bazı kızlarda bu zar çok sağlamdır. 4. Vajina (Colpos, Hazne): • Değil ilk birleşmede, sonraki binişmelerde bile yırtılmayabilir. • Yırtılma ancak doğumda gerçekleşebilir. 4. Vajina (Colpos, Hazne): • Böyle durumların bir uzman doktor incelemesi ile doğrulanması mümkündür. 5. Vulva (Dış Genital Organları): Perineumda (apışarası) yer alan dış genital organların tümü birden vulva olarak adlandırılır. 5. Vulva (Dış Genital Organları): • Mons pubis, symphysis pubisi saran derialtı yağ dokusunun fazlalaşarak oluşturduğu kabarcıktır. • Puberteden sonra bu bölge dişiye özel bir şekilde kıllanır. 5. Vulva (Dış Genital Organları): • Labia majora (majör), büyük dudaklardır. • Vulvanın dışındaki iki kalın deri katlanması şeklindedir. Şekil 4.54. Dış genital organlar 5. Vulva (Dış Genital Organları): • Labia minora (minör), küçük dudaklardır. • L. majoranın iç kısmında, vajina girişini çevreleyen içteki deri katlanmasıdır. 5. Vulva (Dış Genital Organları): • Vestibulum vaginae, vajina girişine denir. • Küçük dudaklarla çevrilidir; Vajina girişinin birkaç cm yukarısında uretral açıklık ile idrar dışarıya verilir. 5. Vulva (Dış Genital Organları): • Klitoris (clitoris), kadın penisine karşılık gelir. • Klitoris de aynen erkekteki penis gibi seksüel faaliyette kanla dolarak sertleşen erektil bir yapıdır. • Yaklaşık 2-2.5 cm kadardır. 6. Meme Bezleri ve Memeler: • Aslında özelleşmiş ter bezleri olan, süt üreten ve salgılayan meme bezleri göğüs ön duvarında 2.-6. kaburgalar arasında yer alan bir çift meme içerisinde yer alır. Şekil 4.55. Meme bezleri 6. Meme Bezleri ve Memeler: • Memelerin şekli kişiye ve yaşa göre kısmen değişiklik gösterir. • Memede areola adı verilen ve meme başını çevreleyen yoğun pigmentli bölge vardır, bu bölge genç kızlarda nispeten açık renkli, doğum yapmış kadınlarda ise koyu renklidir. 6. Meme Bezleri ve Memeler: • Memeler Cooper ligamentleri denilen suspansör (asıcı, tutucu) ligamentlerle tutulur. • Zamanla ve doğumda bu ligamentlerin esnemesi ile memeler sarkmaya başlar. 6. Meme Bezleri ve Memeler: • Memenin şekli ve büyüklüğü özellikle ihtiva ettiği yağ dokusu miktarından kaynaklanır. Ovum (Yumurta) • İnsan yumurta hücresi yaklaşık 200 mikrometre büyüklüğü ile insandaki en büyük hücredir. • Hayvanlarda yumurta hücresinin taşıdığı besin maddesi yumurta sarısı veya başka bir deyişle vitellusun miktarına bağlı olarak dört farklı tiptedir: Ovum (Yumurta) 1. İzolesital yumurta: Yumurta sarısı azdır ve sitoplazma içerisinde eşit olarak seyrek biçimde dağılmıştır. Süngerler, hidralar, derisi dikenliler, yassı kurtlar, yuvarlak kurtlar, halkalı solucanlar, yumuşakçaların çoğu, memeli ve insan yumurtaları bu tiptir. Ovum (Yumurta) • Segmentasyona tüm yumurta katılır (total segmentasyon). 2. Mezolesital yumurta: Yumurta sarısı az bir sitoplazma ile birlikte hücrenin bir tarafında, kutbunda yer alır. Diğer tarafındaki sitoplazma oldukça aktiftir. Ovum (Yumurta) Mezolesital yumurta • Bu şekilde ortaya çıkan durumda yumurta sarısının bulunduğu kısım, vejetal hemisfer (yarı küre) veya kutup, aktif sitoplazmanın bulunduğu kısım ise animal hemisfer veya kutup olarak adlandırılır. • Kafadan bacaklılar, bazı balıklar ile kurbağa yumurtaları bu tiptir. Ovum (Yumurta) Mezolesital yumurta • Segmentasyona tüm yumurta katılır fakat animal kutup hücreleri küçük, vejetal kutup hücreleri ise büyüktür. Ovum (Yumurta) 3. Telolesital yumurta: Yumurta sarısı çok miktardadır ve vejetal kutupta toplanmıştır. Az miktardaki sitoplazma ve çekirdek animal kutuptadır. Ovum (Yumurta) Telolesital yumurta • Balıkların çoğunun, sürüngenler ve kuşların yumurtaları bu tiptir. • Segmentasyon sadece nukleus ve bunu çevreleyen sitoplazmada olduğu için animal kutupta disk şeklinde bir yapı oluşur. Ovum (Yumurta) 4. Sentrolesital yumurta: Yumurta sarısı azdır ve yumurtanın ortasında yer alır. Böceklerin yumurtaları bu tiptir. Ovum (Yumurta) Sentrolesital yumurta • Segmentasyon nukleusun bulunduğu orta kısımda başlar. • Önce nukleus, sonra sitoplazma bölünür ve çevreye göç eder. Ovum (Yumurta) Sentrolesital yumurta • Bu tip yüzeysel bölünme olarak adlandırılır (superfisial segmentasyon). Şekil 4.56. Yumurta tipleri Şekil 4.57. Yumurta yapıları Şekil 4.58. Oogenez Oogenez • Ovaryumda ovumun (ova) yapımına denir. • Yumurta yapımı, bazı yönleri ile spermatojenezden farklılıklar gösterir. Oogenez • Spermatojenezle milyonlarca sperm oluştururken oogenezle her ay bir tane oluşturulur. • Ovum spermden oldukça büyük ve hareketsizdir. Oogenez • Oogenez de safhalar halinde incelenecek olursa: 1. Yumurtanın diploid kromozomlu öncüsü olan oogonium ovaryumda bir folikülle çevrilidir. 2. Oogonium yine 46 kromozomlu primer oosite dönüşür, bu primer oosit mayoz bölünme geçirerek eşit olmayan iki hücre oluşturur. Oogenez 3. Bu hücrelerden büyük olanı sekonder oosit (n) olarak adlandırılır. Bu hücre diğerine kıyasla yaklaşık bin kat daha büyüktür ve bol sitoplazmalıdır. Oogenez 4. Küçük hücreler birinci polar hücrelerdir. Bunlar dejenere olabileceği gibi yeniden de bölünebilir. Oogenez 5. Sekonder oosit ovulasyon sırasında ovarian folliküllerden ayrılır ve uterin tubüne girer. Şayet sekonder oosit döllenirse ikinci mayotik bölünme geçirir. Oogenez • Şayet döllenme olmazsa menstruasyon devam ederek tamamlanır. • Tamamlanınca yeni devir tekrar başlar. Oogenez 6. Sekonder oosit, ootid olarak adlandırılır. Sekonder ootid 23 kromozonludur ve olgun ovum haline dönüşür. Oogenez 7. Sperm ve ovumun haploid nukleusları birleşerek diploid zigotu meydana getirir. Oogenez doğumdan önce başlar, pubertede hızlanır ve menapozda durur. • Puberte ile menapoz arasında her ay siklus halinde oogenez oluşur. Uterin Siklusu veya Menstrual Siklus • Endometriumun yapısında gerçekleşen devirli değişikliklerden kaynaklanır. • Ortalama 28 gündür fakat herhangi bir patoloji olmaksızın 21 - 35 günler arasında değişiklik gösterebilir. Uterin Siklusu veya Menstrual Siklus • Tamamen hormonlarla kontrol edilen bu siklus üç faza ayrılarak incelenebilir: 1. Menstural Faz (Menstruasyon, Mense): Siklusun başında görülen 3-5 gün (bazen 7 gün) kadar süren ilk fazdır. Bu devrenin görüldüğü ilk gün yeni bir siklusun başladığını gösterir. 1. Menstural Faz (Menstruasyon, Mense): • Bu kanama peryodu ile yaklaşık 35-50 ml kadar kan kaybedilir. • Kanın yanısıra mukus ve doku sıvısı da akıtıldığı için bu sıvı 75-150 ml'ye kadar yükselebilir. 1. Menstural Faz (Menstruasyon, Mense): • Bu akıntı içindeki kan pıhtılaşmaz. • Çünkü endometrial döküntünün içerisinde fibrinolizin bulunur. 1. Menstural Faz (Menstruasyon, Mense): • Şayet kanama aşırı ise fibrinolizin miktarı pıhtılaşmanın engellenmesinde yetersiz kalacağı için pıhtılaşma ortaya çıkar. • Bu nedenle menstural kanın pıhtılaşması bir uterus patolojisini gösterir. Şekil 4.59. Dişi üreme sisteminin hormonal regülasyonu 1. Menstural Faz (Menstruasyon, Mense): • Menstruasyon, östrojenlerin ve özellikle projesteronun hızla azalması ile gerçekleşir. • Bu azalma sonucunda endometrium hızla geriler ve mevcut kalınlığı yaklaşık % 65 azalır. 1. Menstural Faz (Menstruasyon, Mense): • Sonuçta kan sızmaya başlar ve menstruasyon fazı gelişir. • Yaklaşık 5 gün kadar sonra kan kaybı durur. • Bu sürede endometrium yeniden epitelize olur. 2. Proliferatif (Foliküler faz): • Östrojen fazı da denir. • Endometrial siklusun ovulasyon öncesi fazıdır. 2. Proliferatif (Foliküler faz): • Kanamayı takip eden günlerde artan östrojenlerin etkisi ile stromal ve epitelial hücreler hızlı proliferasyona uğrarlar yani çoğalarak sayıları artar. • Bu proliferasyon sonucunda endometrial yüzey yeniden epitel hücreleri ile örtülür. 2. Proliferatif (Foliküler faz): • Bu süreç içerisinde endometriumun kalınlığı artar, stromal hücreler sayıca çoğalır, endometrium bezleri büyür ve yeni kan damarları oluşur. 3. Sekresyon Fazı (Luteal faz): • Endometrial siklusun ovulasyon sonrası fazıdır. • Artan östrojen ve projesteron salgısı sonucunda gelişir. 3. Sekresyon Fazı (Luteal faz): • Östrojen zaten yüksek olan endometriumun hücresel proliferasyonunu daha da arttırır. • Projesteron ise endometriumdaki sekresyon faaliyetlerinin artışını sağlar. • Kan damarları oldukça kıvrımlı hale gelir ve endometriumu besleyen kan miktarı artar. Ovaryum Siklusu • Ovaryum (ovarian) folikülleri oositlerin büyüdüğü ve kromozom sayısının yarıya indiği I. mayoz bölünmesini geçirdikleri özelleşmiş yapılardır. Ovaryum Siklusu • Foliküller ovaryum korteksine yerleşmiştir. • Primer oositler ise tunica albuginea denilen bağ dokusu tabakasının yanındaki ovaryum korteksinin dış kısmında yer almıştır. Ovaryum Siklusu • Her bir primer oosit foliküler hücrelerin yassı tabakası ile çevrilidir ve böyle foliküler hücreli primer oosit primordial folikülü oluşturur. • Puberteden sonra her ay primordial foliküllerin farklı bir grubu aktive olur. Ovaryum Siklusu • Bu aylık olaylar ovaryum siklusu olarak adlandırılır. • Ovaryum siklusu preovulasyon fazı veya folliküler faz ve postovulasyon fazı veya luteal faz olarak ikiye ayrılabilir. • Ovaryum siklusu basamaklar halinde incelenecek olursa: Ovaryum Siklusu 1. Basamak, Primer foliküllerinin oluşumu: Fölikül oluşumu FSH tarafından uyarılır. Ovaryum siklusu, primordial foliküllerin aktivasyon sonucu primer foliküllere dönüşmesi ile başlar. Ovaryum Siklusu 1. Basamak, Primer foliküllerinin oluşumu: • Primer foliküllerde foliküler hücreler genişler ve tekrar tekrar bölünür. • Bu bölünmelerle oositlerin etrafında birkaç kat foliküler hücre tabakası oluşur. Ovaryum Siklusu 1.Basamak, Primer foliküllerinin oluşumu: • Bu folikül hücreleri granüloza hücreleri olarak adlandırılır. • Granüloza hücreleri büyüyüp gelişir ve bölünerek folikül çevresindeki tekal hücre tabakasını oluştururlar. Ovaryum Siklusu 1.Basamak, Primer foliküllerinin oluşumu: • Teka ve granüloza hücreleri östrojenleri üretirler. 2.Basamak, Sekonder foliküllerin oluşumu: Çok sayıda primordial folikül primer foliküllere dönüşmesine rağmen çok az sayıda olanı sekonder folikül oluşturur. Ovaryum Siklusu 2.Basamak, Sekonder foliküllerin oluşumu: • Bu dönüşüm folikül duvarlarının kalınlaşması ve granüloza hücrelerin bir miktar foliküler sıvı salgılaması ile başlar. 3.Basamak, Tersiyer foliküllerin oluşumu: Ovaryum siklusunun 8.- 10. gününde ovaryum genelde sadece bir tane sekonder folikül ihtiva eder. Ovaryum Siklusu 3.Basamak, Tersiyer foliküllerin oluşumu: • Siklusun 10. - 14. günlerinde tersiyer veya olgun Graaf folikülü oluşur. • LH seviyesinin yükselmesi ile primer oosit I. mayoz bölünmesini tamamlar. Ovaryum Siklusu 3.Basamak, Tersiyer foliküllerin oluşumu: • Bu bölünme sonunda II. mayoz bölünmesine başlar fakat metafaz safhasında durur. • II. mayoz döllenme olmadıkça tamamlanmayacaktır. Ovaryum Siklusu 3.Basamak, Tersiyer foliküllerin oluşumu: • Sekonder oositin etrafında bulunan granüloza hücreleri artık corona radiata olarak adlandırılır. Ovaryum Siklusu 4. Basamak, Ovulasyon: Ovulasyonda tersiyer folikül sekonder oositi salar. Şişmiş olan foliküler duvar yırtılır. Ovaryum Siklusu 4. Basamak, Ovulasyon: • Sekonder oosit ve korona radiata pelvik boşluğuna bırakılır. • Yapışkan gibi olan foliküler sıvı korona radiatayı ovaryumun yüzeyine bağlar. • Daha sonra sekonder oosit uterin tüpüne geçer. Ovaryum Siklusu 5. Basamak, Corpus luteumun oluşumu : Boş olan tersiyer folikül parçalanır. Yırtılan damarların kanı antruma (boşluğa) akar. Ovaryum Siklusu 5.Basamak, Corpus luteumun oluşumu : • Geriye kalan granüloza ve teka hücreleri LH etkisi altında prolifere olur ve korpus luteuma (san cisme) dönüşür. • Korpus luteumun lipid muhteviyatı yüksektir, östrojen ve projesteron salgılar. Ovaryum Siklusu 5.Basamak, Corpus luteumun oluşumu : • Bunun başlıca fonksiyonu, uterusu gebelik için hazırlamaktır. 6.Basamak, Gebelik oluşmazsa corpus luteumun dejenerasyonu: Gebelik oluşmazsa ovulasyondan yaklaşık 12 gün sonra korpus luteum dejenere olmaya başlar. Ovaryum Siklusu 6.Basamak, Gebelik oluşmazsa corpus luteumun dejenerasyonu: • Projesteron ve östrojen seviyeleri düşer. • Korpus luteumun involusyonu (genişlemiş bir organın eski haline dönmesi) sonucu corpus albicans ortaya çıkar. Ovaryum Siklusu 6.Basamak, Gebelik oluşmazsa corpus luteumun dejenerasyonu: • Bu olay ovaryum siklusunun bittiğini gösterir. • Bundan sonra primordial foliküllerin diğer bir grubunun aktivasyonu ile yeni siklus başlar. Ovulasyon • FSH ve LH seviyelerinin yükselmesi ile olgun folikülün parçalanarak sekonder oositin peritoneal boşluğun seröz sıvısına fırlatılması olayı ovulasyon (yumurtlama) olarak kabul edilir. • Ovum daha sonra uterin tüplerinin biri aracılığı ile uterusa geçer. Ovulasyon • Siklus 28 günde tamamlanırsa bu olay 14. günde gerçekleşir. • Her siklusta sadece bir ovum fırlatılır. Ovulasyon • Şayet genetik yatkınlık varsa veya kısırlık tedavisi için hormon almıyorsa birden fazla yumurta fırlatılabilir. • Bir kadın ömründe yaklaşık 400 kadar ovum fırlatır. Ovulasyon • Ovum oluşumu fetal gelişiminde tamamlanır. • İnsan doğumdan sonra yeni ovum oluşturamaz. Ovulasyon • Ovum sayısı 30 haftalık fetusta yaklaşık 6 milyon kadardır. • Bunların çoğu hızla dejenere olur. • Doğum anında överlerde sadece 2 milyon kadar ovum kalır. Ovulasyon • Bu sayı puberte döneminde 300 - 400 binlere kadar düşer. • Her siklusta sadece bir tanesi gelişir. Ovulasyon • Üreme yeteneğinin ortadan kalktığı menapozda overlerde ancak birkaç primordial follikül vardır ve bunlar da kısa sürede dejenere olur. • Ovulasyonun gerçekleşmesi vücutta 0.5°C'lik ısı artışına sebep olur. Ovulasyon • Bu artış ovulasyonla, aniden başlar ve siklusun ikinci yarısı boyunca devam eder. • Bu ısı artışının görülmesi ovulasyonu işaret eder. Puberte • Cinsel olgunluğun başlamasına, üreme hücrelerinin üretiminin başlamasına puberte adı verilir. • Erkekte ve kızlarda nispeten farklı yaşlarda ortaya çıkar. Puberte • Puberte her iki cinste de farklı değişimlere sebep olur. • Erkeğin puberte dönemi genellikle 11-15 yaşlarında gerçekleşir. • Şüphesiz bu yaşlar çocuğun genetiğine, yapısına göre değişiklik gösterir. Puberte • Sıcak bölgelerde puberte yaşı nispeten daha alt seviyededir. • Bu özellikler kızlar için de geçerlidir. Puberte • Puberte ile birlikte testislerde önemli değişiklikler olur. • Substentakular (sertoli) hücreleri olgunlaşır ve spermatojenez başlar. Puberte • Testislerde başlayan testosteron üretimine bağlı olarak bir çok anatomik ve fizyolojik ve hatta psişik değişiklikler ortaya çıkar. • Testislerin büyümeye başlamasından yaklaşık bir yıl sonra penisin boyutu artmaya başlar. Puberte • Bunu takip eden sürelerde eşeysel bezlerin boyutları ve faaliyetleri de artar. • Pubertede testosteron salgısı ile erkeğin kendine has kemik ve kas yapısı gelişmeye başlar. Puberte • Kızların puberte yaşı erkeklere nazaran yaklaşık iki yaş kadar daha aşağıdadır. • Genellikle 9-13 yaşları arasında başlar. Puberte • Önceden şişman olup sonradan zayıflayan kız çocukları puberteye biraz daha önce girer. • Yaklaşık 7-8 yaşlarında adrenal androjenlerin salgısı ile özellikle pubik bölge kıllanmaya başlar (adrenarş). Puberte • Puberte ile birlikte LH ve FSH seviyeleri artmaya başlar. • Bunlar overlerin östrojen ve projesteron salgılamasını uyarır. Puberte • Bu hormonlar primer ve sekonder seks karakterlerinin gelişmesini sağlar. • Ovaryumun gelişmesine bağlı olarak menstural siklus başlar. • İlk siklusa menarş denir Menopoz • Kadında genellikle 50 + 5 yaşlarında menstural siklusun kesilmesi menopoz olarak adlandırılır. • Overlerin yaşlanmasına bağlı olarak hipofiz tarafından üretilen gonadotropinlere (FSH ve LH) duyarlılık azaldığı için östrojen ve projesteron yapımı azalır. Menopoz • Bunların yanısıra androjenlerin seviyesi ve testosteron da düşer, fakat testosteron seviyesindeki düşüş az miktardadır. • Şayet menoapoz 40 yaşın altında gerçekleşirse prameture menopoz olarak adlandırılır. Menopoz • Erken menopozun sebebi tam olarak bilinmemekle birlikte fazla sigara içimi, radyasyona maruz kalma, kemoterapi uygulaması ve cerrahi operasyonlar menopoza girişi hızlandırılabilir. • Menopoz semptomsuz seyredebileceği gibi şiddetli etkilere de sahip olabilir. Menopoz • Kadınların çoğunda birkaç yıl süren sıcak basması, halsizlik, sinirlilik, insomnia (uykusuzluk), irritabilite, kas ağrıları ve kilo artışı vardır. • Kalp rahatsızlıklarının insidensi artar. Menopoz • Osteoporöz gelişir. • Libido (cinsel istek) önemli derecede azalır ve vajinal kuruluk ortaya çıkar. • Bu semptomların giderilmesinde veya hafifletilmesinde östrojen verilmesi rahatlama sağlar ve aynı zamanda osteoporöz tedavisinde de anlamlıdır. Menopoz • Östrojen takviyesinin kontrolü önemlidir. • Çünkü fazlası postmenopoz dönemde karaciğer hastalıklarına sebep olabilir. Erkek Klimakteryumu • Erkek seks hormonu üretimi kadında olduğu gibi belli yaşta durmaz. • 40 yaşlarından itibaren testosteron üretimi gerilmeye başlar. Erkek Klimakteryumu • Buna paralel olarak sperm sayısında ve özelliklerinde düşmeler görülür fakat diğer hastalıklardan kaynaklanan herhangi bir sorun yoksa ve penisin ereksiyonu gerçekleşiyorsa 80 yaşlarında bile, zor da olsa spermler yumurtayı dölleyerek kişinin baba olmasını sağlayabilir. • Bu özellik her zaman ve herkes için geçerli olmayabilir. Erkek Klimakteryumu • Çoğunlukla gerçekleşen durum 60'lı yaşlarda üreme kapasitesi azalışına ve menopoza giren eşininkine paralel olarak erkeğin cinsel aktivitesi de çok büyük bir oranda geriler ve neredeyse yok seviyesine iner. Erkek Klimakteryumu • Bazı erkeklerde de kadınlardaki gibi sıcak basması, bunalma ve depresyon görülebilir. • Bu etkilerin tedavisinde testosteron, sentetik androjenler ve kadınlarda olduğu gibi östrojen uygulanması gerçekleştirilir. DÖLLENME • Cinsel birleşme ile vajinaya boşaltılan ejakulatta bulunan birkaç yüz milyon spermden sadece bir tanesinin yumurta içine girerek iki tane haploid (n) kromozomlu hücreden diploid (2n) kromozomlu hücre oluşması olayına döllenme veya fertilizasyon denir. DÖLLENME • Fertilizasyon, ovulasyondan 12-24 saat kadar bir sürede gerçekleşir. • Çünkü yumurta yalnızca bir gün kadar canlı kalabilir. DÖLLENME • Spermin canlılık süresi üç güne kadar çıkabilir. • Döllenmenin gerçekleşmesi için yumurtanın salındığı ve canlı kalabildiği süre içerisinde spermin yumurtaya ulaşmış olması gerekir. DÖLLENME • Aksi takdirde döllenme mümkün değildir. • Ejakulasyondan yaklaşık 30 - 120 dakika sonra, 15-20 cm'lik yol kateden yüz milyonlarca spermden sadece birkaç yüz kadarı uterin tüplerinin ovaryuma açılan ampullasına ulaşır. DÖLLENME • Normal bir cinsel birleşmede her beş bin spermden ancak bir tanesi vajinaya, her 14 milyon spermden ancak bir tanesi servikal mukusu geçerek oosite ulaşır, sperm sayısının azlığı bu noktada önem kazanmaktadır. • Yumurtayı dölleyebilecek yetenekleri kazanmış (kapasitasyon) olan spermlerden sadece bir tanesi ovumun hücre membranı ile birleşir. DÖLLENME • Bu birleşmede spermin akrozom enzimlerinin özellikle hiyaluronidaz enziminin ovum membranını eritmede önemli rolü vardır. • Yaklaşık 30 dakika içerisinde spermin genetik materyali ile ovumun genetik materyali kaynaşmaya başlar.