OSTEOPOROZ RTM Sağlık Slaytları http://hastaneciyiz.blogspot.com 1 OSTEOPOROZ TANIMI: En sık görülen kemik hastalığıdır. OP’un ilk kesin tarifi 1829’da gözeli kemik anlamına gelen “porous bone” başlığı ile J.G.Lobstein tarafından yapılmıştır. Kelime anlamı olarak OSTEOPOROZ kemiğin deliklenmesidir. Sağlık Slaytları http://hastaneciyiz.blogspot.com 2 Normal Kemik Osteoporoz 3 En son yapılan tanımlamaya göre OP düşük kemik kütlesi ve kemik dokusunun mikromimarisinin bozulması sonucu kemik kırılganlığının ve kırık olma olasılığının artması ile karakterize sistemik bir iskelet hastalığıdır. 4 Bu kavram karmaşasının önlenmesi için 1996’da varılan konsensusa göre OP tanımı yeniden yapılmıştır. Bu tanımlama tanı yöntemlerinden Dual Enerji X-Ray Absorbsiyometre (DEXA) kullanılarak elde edilen değerlere ve kırık varlığına göre yapılmaktadır. 5 Osteoporoz Tanı Kriterleri (WHO): Normal..................T-Score < -1 SD Osteopeni..............T-score -1, -2.5 SD Osteoporoz...........T-score > -2.5 SD ve kırık yok. Yerleşik osteoporoz........T-score > 2.5 SD ve kırık var. 6 OP’un tipik özelliği, normal mineralmatriks oranının korunarak, hem kemik mineralinin hem de matriksinin kaybıdır. Normalde kemik döngüsü, osteoklastaracılı kemik rezorbsiyonunu osteoblastların stimüle ettiği kemik oluşumunun takip etmesiyle bağlantılıdır. Kemik yeniden yapılanmasındaki bu hassas denge iskelet kütlesinde net bir değişiklik olmaması ile sonuçlanır. 7 SINIFLANDIRMA Yaşa, lokalizasyona, kemik tutulumuna, etyolojiye ve histolojik görünümüne göre OP değişik gruplara ayrılır. En sık etyolojiye göre yapılan sınıflama kullanılır. 8 Etyolojiye göre: 1) Primer: -İdiopatik (juvenil, adult) -Postmenapozal (Tip 1) -Senil (Tip 2) 9 Primer OP: Neden olabilecek bilinen bir hastalığı yoktur. İdiopatik OP: Yaşlanma ve menapoz gibi bir neden yoktur. Juvenil idiopatik OP: Çok nadirdir. Puberte öncesinde, büyümesi hızlı olan çocuklarda da görülebilir. Aile öyküsü yoktur. Kalsiyum dengesi nötral veya negatiftir. Hastalarda kırıklar nedeniyle sırtta ve ekstremitelerde ağrı vardır. Erişkin idiopatik OP: Kadınlarda doğumu takiben ortaya çıkabilir. Klinikte belirgin kifoz ve ağrı olmaksızın yükseklik azalmasına neden olur. 10 Tip 1 OP’da (postmenapozal OP) Östrojen yetersizliğine bağlı kemik yıkımı artmakta, kalsiyum metabolizmasında değişiklikler ve kalsitonin salınımında azalma ortaya çıkmaktadır. Yaşa bağlı senil OP’da öncelikle osteoblast aktivitesinde azalma formasyonda azalmaya neden olmakta, daha sonra kalsiyum absorbsiyonu azalmaktadır. Diyetle alınan kalsiyumun da azalmasının olaya katkısı vardır. 11 Tip 1 ve Tip 2 Farkları: Tip 1 Tip 2 Yaş 51-75 75 yaş üzeri K:E 6:1 2:1 Tutulan kemik Trabeküler Kortikal+Trabeküler Kırık bölgesi Vertebra ve el bileği Kalça ve uzun kemikler Olası patogenez Östrojen azlığı Yaşlanma ve sekonder hiper-PTH Kemik kaybı Hızlı Yavaş PTH fonksiyonu Azalmış Artmış Ca emilimi Azalmış Azalmış D vit metabolizması Sekonder azalmış Primer azalmış 12 2-Sekonder OP: -Endokrin nedenler: Hipogonadizm, Hipertiroidi, Hiperparatiroidi, Cushing hastalığı, Diabetes Mellitus, Steroid alımı -Gastrointestinal: Gastrektomi, Primer Bilier Siroz, Çölyak hastalığı, Ağır malnütrisyon 13 -Bağ dokusu hastalıkları: Romatoid Artrit, Ankilozan Spondilit, Ehler Danlos Sendromu, Osteogenezis İmperfekta, Homosistinüri, Marfan Sendromu -Diyet: Kalsiyumdan fakir, Proteinden zengin diyet -Malign Hastalıklar: Multipl Miyelom, Lösemi, Yaygın karsinom 14 -İlaçlar: Heparin, Steroid, Antikonvülzanlar, Metotreksat, Siklofosfamid, Lityum, Siklosporin, Alüminyum, menapoz öncesi kullanılan Tamoksifen -İmmobilizasyon: Uzay uçuşu -Diğer: Alkolizm, Kronik Obstrüktif Akciğer Hastalığı, Skorbüt 15 Bu sınıflama içinde en büyük hasta grubunu ise post-menapozal (Tip I) ve senil osteoporotik (Tip II) hastalar oluşturmaktadır. 16 Diğer sınıflandırmalar: Yaşa göre: Juvenil, adult, senil Lokalizasyona göre: Genel, bölgesel Tutulan kemik dokuya göre: Trabeküler, kortikal Etyolojiye göre: primer, sekonder Histolojik görünüme göre: hızlı turnoverlı, yavaş turnoverlı 17 Osteoporoz’a bağlı kırıklar: 50 yaşından sonra: Kadınların %40’ında Erkeklerin %13’ünde bir veya daha fazla OP’a bağlı kırık gelişir. Kırıklar en fazla: Vertebralar Kalça Önkolda oluşmaktadır. Sağlık bakım giderleriyle birlikte kırıklar için yılda 13 milyar dolar harcanmaktadır. 18 Kalça kırıkları: Diğer osteoporotik kırıklara oranla daha fazla sakatlık ve tıbbi maliyete yol açmaktadır. Kırığın olduğu ilk yıl içinde kadınlarda %12-24, erkeklerde %30 oranında ölüm ile sonuçlanmaktadır. Hastaların %50’si bağımsız yürüyememektedir. Kırık Hattı 19 FEMUR’DA KIRIK OLAN BÖLGELER İntertrokanterik Femur boynu Subkapital 20 21 Vertebra Kırıkları: Çoğu kez asemptomatiktir. Kalça kırıklarının aksine 1/3’ünde neden düşmedir. Genellikle ağır kaldırma gibi basınç yapan nedenlerle oluşup tesadüfen farkına varılmaktadır. Vertebra kırıkları kama tipi, bikonkav vertebra veya tüm yükseklik azalması şeklinde olabilir. 22 Normal vertebra cismi Bikonkavite Kamalaşma Kompresyon 23 OSTEOPOROZA BAĞLI OMURGA KIRIKLARI 24 OSTEOPOROZA BAĞLI OMURGA KIRIKLARI 25 Kompresyona Uğramış vertebra Osteoporotik kırıklar: En sık Torakal 11 Torakal 12 Lomber 1 Lomber 2 seviyelerinde görülür. Kırık OSTEOPOROTİK ÇÖKME KIRIĞI 26 27 Önkol Kırıkları: Distal ön kol kırıklarının büyük bir kısmı Colles tipi kırıklardır. Kadınlarda 35-45 yaşlarında, erkeklerde ise 50 yaş üzerinde artış görülmektedir. Kırıklar %90 oranında orta derecede bir travma ile ve genellikle ev dışında düşme ile oluşmaktadır. 28 29 Risk faktörleri: 1-Yapısal ve genetik faktörler: Yaş, Cinsiyet (Kadın olmak) Düşük kemik kütlesi Beyaz ırk Ailede kırık öyküsü Geç menarş Erken menapoz İnce, narin yapı Bazı genetik hastalıklar (Turner, Klinefelter, Osteogenezis imperfekta vb.) 30 Risk faktörleri: 2-Yaşam biçimi ve/veya beslenme: İnaktif ve sedanter yaşam Kalsiyum ve D vitamininden fakir diyet Alkol ve sigara kullanımı Aşırı tuz ve protein alımı Yetersiz güneş ışığı 31 3-Tıbbi koşullar: İlaç kullanımı (heparin, kortizon vb.) İmmobilizasyon Amenore (>1 yıl veya <45 yaş menapoz) Cerrahi menapoz Kronik böbrek yetmezliği Hiperparatiroidizm Tirotoksikoz Malabsorbsiyona neden olabilecek gastrointestinal sistem sorunları 32 4-Düşme için risk faktörleri: Denge ve normal yürümenin bozulması Kas zayıflığı Kognitif bozukluklar Sedatif kullanımı Görme bozuklukları Çevresel faktörler (kaygan ve ıslak zemin, kötü hava koşulları, yetersiz aydınlatma, yerde takılacak nesne bulunması vb.) 33 Risk faktörleri incelenirse: Yapısal ve genetik faktörlerin çoğu değiştirilemeyen risk faktörleridir. OP’da en önemli faktör doruk kemik kütlesi ve kemik kaybıdır ve bunların genetik olarak planlandığı bilinmektedir. Büyüme esnasında optimal kemik birikimi için yeterli kalsiyum alınması, normal Östrojen salınımı ve yeterli vücut ağırlığı olmalıdır. Büyüme sırasında mekanik yüklenme ve egzersiz de önemlidir. 34 Son yıllarda genetik faktörler önem kazanmıştır. Tip 1 kollajendeki yapısal anormallikler ve vitamin D reseptörlerini kodlayan genlerdeki varyasyonların genetik belirleyiciler olacağı düşünülmektedir. 35 En düşük kemik kütlesi beyaz ırkta görülür Kalça kırıkları beyazlarda daha sıktır. Yaşa göre düzenlenmiş kalça kırığı görülme sıklığı İskandinavlarda daha fazladır. Afro-Amerikalı kadınlarda kemik yoğunluğu en yüksek ve yaşa bağlı kemik kaybı düşük orandadır. 36 Genellikle kemik kütlesi 20 yaş civarına kadar artmakta ve maksimum seviyesine ulaşmaktadır. Bu seviye 30-35 yaşlarda denge durumundadır. 40 yaştan sonra fizyolojik olarak kemik kütlesinde kayıp başlar. Yıllık kemik kütlesi kaybı %0,5-1 arasındadır. 37 Perimenapozal ve postmenapozal dönemde bu kayıp %2-5 hızlanmaktadır. Kemik kütlesindeki her %10’luk kayıp kırık riskini 2 kat artırmaktadır. 38 Üreme ile ilgili risk faktörleri: Geç menarş Erken menapoz 1 yıldan daha uzun süreli amenore Kısa doğurganlık süresi Cerrahi menapoz Çok doğum sayısı Uzun emzirme süresi (emziren bir anne sütle günde 500 mg kalsiyum kaybeder) 39 “İnce kadınlar, ince kemikler”-OP risk faktörlerine ilişkin tüm büyük ölçekli çalışmalar bu deyimi doğrular. Düşük ağırlıklı kadınlarda kırık riski yüksekken, normal kilosunun üzerinde olanlar nadiren OP’dan etkilenirler. Nedeni artan ağırlığın iskelet üzerine mekanik yüklenme yapması ve yağ dokusunun Östrojen depolaması nedeni ile koruyucu etki yapmasıdır. 40 Ayrıca düşme sırasında yağ yastıkçıklarının koruyucu etkisi ile kırık riski azalmaktadır. 41 Yetersiz fiziksel aktivite OP için önemli bir risk faktörüdür. Bu durum yatağa bağlı genç kişiler için de geçerlidir. Yapılan bir çalışmada yatak istirahatinde haftalık trabeküler kemik kaybının %1 olduğu ortaya konmuştur. Trabeküler kemiğin %1’inin yerine konması için gerekli süre ise 1 aydır!! 42 Fiziksel aktivite kemik üzerine mekanik yüklenme ile kemik yapımını uyarmaktadır. Ayrıca kişinin genel kondisyonunun iyi olması düşme riskini azaltmaktadır. Ancak aşırı spor, sürekli ve yorucu çalışmalar, diyet ve vücut ağırlığının çok sıkı kontrolü vücut yağında aşırı bir azalmaya ve Östrojen düzeylerinde düşmelere yol açar. Bu nedenle kırık riski de belirgin düzeyde artar. Özellikle bayan atletler yaşamlarının sonraki dönemlerinde OP’la karşı karşıya kalırlar. 43 Beslenmenin rolü çok önemlidir. Özellikle hayatın ilk dönemlerinde doruk kemik kütlesini maksimum düzeye getirebilmek için kalsiyumdan zengin gıdalara yer verilmelidir. Proteinden zengin diyetler kalsiyumun idrarla atılımını artırmaktadır. Yıllar boyunca düşük kalsiyum alınması durumunda artan PTH salınımı kemikteki depolardan kalsiyum salınmasını uyarır ve sonuçta OP oluşabilir. 44 Mikrogravite: Astronotların uzayda bulundukları dönemde özel egzersiz yapmaları gerekmektedir. Buna rağmen her ay kemik kütlelerinin %1’ini kaybederler. (yeryüzündeki OP hastalarından 10 kat daha hızlı kemik kaybı) 45 Aşırı miktarda kahve tüketimi, sigara ve alkol kullanımı da OP için önemli risk faktörleri arasındadır. 46 KLİNİK ÖZELLİKLER: Klinik belirtilerden önce uzun süren bir asemptomatik dönem vardır. Bu dönem tesadüfen taramalar esnasında ortaya çıkabilir. En önemli klinik bulgular ağrı, boy kısalması, spinal deformiteler ve kırıklardır. Ağrı sırt ağrısı tarzındadır. 47 Sırt ağrısı en sık hekime başvuru nedenidir. Akut ya da kronik tüm sırt ağrılarında ayrıntılı inceleme yapılmalıdır. Ağrının birden ortaya çıkması bir vertebrada çökme ya da kırığa bağlı olabilir. Genellikle ağrı postur bozuklukları, ligamanlarda gerilme ve kronik vertebra kırıkları nedeniyle oluşur. 48 Kompresyon kırıklarının neden olduğu boy kısalması ve kifoz intratorakal ve intraabdominal organlarda fonksiyon kaybına yol açarak nefes darlığı, konstipasyon gibi şikayetlere neden olabilir. 49 50 Ağrı ve bunun sonucunda gelişen psikolojik faktörler yanında sosyoekonomik problemler de kişinin yaşam kalitesini etkiler. Bütün bunlara uyku bozuklukları, iştahsızlık, yorgunluk, sosyal ilişkilerde bozukluk, ölüm korkusu gibi sorunlar da eklenebilir. 51 Anamnez ve dikkatli bir fizik muayenede şunlara dikkat edilmelidir: -Boy kısalması -Postur ve vücudun taşınması -Spinöz çıkıntılarda perküsyonla hassasiyet -Omurganın mobilitesi -Torasik kifoz ya da lomber skolyoz varlığı -Kas tonusu ve kontraksiyonları -Konjenital OP belirtileri (ör: mavi sklera) 52 TANI: Osteoporotik hastaya yaklaşım risk faktörlerinin sorgulanması ile başlanmalıdır. Daha sonra rutin laboratuar tetkikleri, torakal ve lomber grafiler, kemik yoğunluğu ölçümü yapılmalı ve biyokimyasal belirleyicilere bakılmalıdır. OP tanısı zor bir hastalık kabul edilmektedir. Fraktür olmadığı sürece asemptomatik seyrettiği için bazı yardımcı tanı yöntemlerinden yaralanılmaktadır. 53 Direkt grafi: Konvansiyonel grafiler tanı koymak için yeterli değildir. Bu yöntem özellikle vertebral kırıkların saptanmasında önem kazanmaktadır. 54 Direkt grafilerde: Tüm yükseklik azalması (tam vertebra kollapsı) Ön yükseklik azalması (kama vertebra) Orta yükseklik azalması (bikonkav veya balık vertebra) gibi deformiteler saptanabilir. Genellikle bu yüksekliklerin %15-25 azalması vertebral kırık olarak değerlendirilmektedir. 55 Kemik sintigrafisi: Bir vertebrada kırık söz konusu ise radyoizotop madde ve farmasötik ajanın tutulumu artar. Vertebral fraktürler normal grafilerde görünmeden 2 hafta önce saptanabilmektedir. Kırıkların erken tanısı ve ayırıcı tanısında güvenilir bir yöntemdir. 56 Transiliak biyopsi: Metabolik kemik hastalıklarının ayırıcı tanısında önemlidir. Bu yöntemle kemiğin yapım yıkım döngü hızı hakkında bilgi sahibi olunabilmektedir. 57 Absorbsiyometri yöntemleri: Diğer bir tanı yöntemi kemik tarafından absorbe edilen foton radyasyon ölçümünü temel alan absorbsiyometri tekniğidir. 4 tipi vardır: 58 1-Single foton absorbsiyometri (SPA): Bu teknik ile yumuşak doku miktarının az olduğu ön kol, kalkaneus gibi bölgelerden ölçüm yapılır. Ölçülen kemik kortikal kemiktir. 59 2-Dual foton absorbsiyometri (DPA): Radyasyon kaynağı olarak gadalinium (GD 153) kullanılır. Omurga ve femur gibi bol yumuşak doku ile çevrili bölgelerden ölçüm yapılabilir. Hem kortikal hem de trabeküler kemik ölçülür. Bu ölçümlerde osteofitlere bağlı olarak kemik yoğunluğu yüksek bulunabilmektedir. 60 3-Single enerji X ray absorbsiyometri (SXA): SPA’dan farklı olarak radyoaktif madde yerine röntgen tüpü kullanılmaktadır. Kalkaneus ve ön koldan ölçüm yapılmaktadır. 61 4-Dual enerji X ray absorbsiyometri (DEXA): Çeşitli anatomik bölgelerdeki kemik mineral yoğunluğu trabeküler ve kortikal olarak ölçülebilmektedir. Sıklıkla lomber kolon (L1-4) ve kalçadan (femur boynu, trokanter, Ward’s üçgeni) ölçüm yapılmaktadır. Duyarlılık oranı yüksektir ve hızlı ölçüm yapılabilmektedir. Bugün için “altın standart” olarak kabul edilen , en gelişmiş, en güvenilir ve en sık kullanılan metottur. 62 Tanımlamada kullanılan t skoru, kemik kütlesinin genç erişkin referans populasyonun ortalama doruk kemik kütlesi ile kıyaslanmasıyla ortaya çıkan standart sapma, z skoru ise hastanın kemik kütlesinin yaş ve cinse göre referans değer ile kıyaslanması ile ortaya çıkan standart sapmadır. 63 Diğer yöntemler: Dual enerji kantitatif bilgisayarlı tomografi Ultrason Nöron aktivasyon analizi Kantitatif manyetik rezonans (QMR) MR spektroskopi 64 Kemik yoğunluğu ölçüm endikasyonları: 1-Menapozla birlikte 2 veya daha fazla risk faktörü olan 65 yaşından genç bütün postmenapozal kadınlar 2-İlave risk faktörü bakılmaksızın 65 yaş üzerindeki bütün kadınlar 3-Premenapozal dönemde yüksek risk grubundaki kadınlar 65 4-Bir radyografide vertebral anormalliği veya osteopenisi olan bir hastanın azalmış kemik yoğunluğunu göstermek için 5-Glukokortikoid, antikonvulzan, metotreksat gibi kemik kaybına neden olduğu bilinen ilaç tedavisi alan hastalarda 6-Asemptomatik primer veya sekonder hiperparatiroidizmi olan hastalarda 66 7-Cerrahi menapoz 8-Hipertiroidi veya tiroid replasman tedavisi uygulanan hastalar 9-Düşük testesteron seviyesi, osteopeni, minör travma ile kırıkları olan ve aşırı alkol tüketen erkeklerde 67 10-Uzun süren immobilizasyon 11-Osteoporoz tedavisinin izlenmesi için (1 yıllık takipler) 68 Laboratuar inceleme: Bütün hastalar için: Tam kan sayımı Sedim Calcium Fosfor Alkalen Fosfataz Tam idrar tetkiki 24 saatlik idrarda Calcium, fosfor düzeyi Serum protein elektroforezi Karaciğer fonksiyon testleri 69 Laboratuar inceleme: Seçilmiş hastalar için: Serum ve idrarda kemik döngüsünün biyokimyasal belirleyicileri (osteokalsin, prokollajen tip 1 propeptidleri, hidroksiprolin, pridinolin vb.) Serum Parathormon düzeyi TSH (Tiroid stimülan hormon) Tümör belirleyicileri Gonadotropinler İdrarda serbest kortizol Kemik biyopsisi Kemik iliği değerlendirilmesi 70 Tedavi: Osteoporozda tedavinin amacı: 1-Kırıkların önlenmesi 2-Kemik mineral yoğunluğunun stabilize edilmesi ve artırılması 3-Kırık ve iskelet deformitelerine bağlı belirtilerin iyileştirilmesi 4-Yaşam kalitesinin artırılması 71 Osteoporoz tedavisinde kullanılan ilaçlar: Kemik yıkımını inhibe eden ilaçlar: 1-Kalsiyum, D vitamini 2-Östrojen 3-Kalsitonin 4-Bifosfonatlar 72 Kemik yapımını stimüle eden ilaçlar: 1-Anabolik steroidler 2-Testesteron 3-Sodyum florid 4-Paratiroid hormon 5-Kalsitriol 6-Büyüme faktörleri 73 Kalsiyum: Günlük 700-800 mg kalsiyumun kemiği koruduğu düşünülmektedir Erişkinler için günde 1200 mg kalsiyum desteği önerilmektedir. Postmenapozal kadınlarda bu miktar 1500 mg/gün olmalıdır. Kalsiyum desteği verilen kadınlarda verilmeyenlere oranla kemik kayıp hızının belirgin olarak azaldığı gözlenmiş ve kemik dansitesinde %1-3 artış bildirilmiştir. Tek dozda 500 mg üzerinde alınmaması, gün içinde birkaç doz olarak alınması ve gece yatmadan önce bir doz alınması önerilmektedir. 74 D vitamini ve aktif metabolitleri: D vitamini barsaklardan Ca emiliminde ve PTH salınımında artış yapmaktadır. D vitamini desteği eve bağımlı, yeterli güneş görmeyen, dengeli beslenmeyen ve D vitamini direnci gelişmiş yaşlı kişilerde özellikle kalça kırığı sıklığının azalması bakımından önemlidir. Önerilen doz 400-800 IU/gündür. Aktif D vitaminlerinden kalsitriol ve alfa kalsidol de kullanılmaktadır. Önerilen doz 0,5-1 mikrogram/gündür. En önemli yan etki hiperkalsiüri ve hiperkalsemi olduğu için idrar ve kan Ca izlenmelidir. 75 Kalsitonin: Osteoklast aktivitesini baskılayarak kemik yıkımını azaltmaktadır. Parenteral ve nazal sprey formları vardır. Parenteral önerilen doz 50-100 İU/gün Nazal sprey dozu 100-200 İU/gün Bilinen yan etkileri yüzde kızarma ve bulantıdır. Kalsitoninin uzun süre uygulanması sonucu bazı hastalarda yanıtsızlık başlamakta, hatta kemik yoğunluğu azalmaktadır. 76 Bu konu ile ilgili olarak, antikor oluşumu, kalsitonin reseptörlerinin ilaca duyarsızlığının ortaya çıkışı gibi hipotezler öne sürülmüştür. İkinci olasılık üzerinde daha fazla durulmuştur. Kalsitoninin önemli etkilerinden biri de analjezik etkisidir. Bu etki SSS yoluyla oluşmaktadır. Akut vertebra kırığı olan hastalarda tercih edilmektedir. 77 Bifosfonatlar: Doğal pirofosfat bileşiklerinin stabil analoglarıdır ve antirezorbtif etkilidirler. Kemik yıkımından sorumlu osteoklastların sayı ve aktivitesinde azalmaya yol açarlar. Bu gurupta Etidronat, Klodronat, Alendronat, Pamidronat, Tiludronat, Risedronat, İbandronat vardır. 78 Florid: Kemik formasyonunu uyarmaktadır. Osteoblast proliferasyonunu ve enzim aktivasyonunu artırarak etkilidir. Özellikle trabeküler kemik kaybının olduğu osteoporozda etkilidir. Aşırı florid içeriğine sahip kemiklerin yapısında bozukluk oluşabilmekte ve kemiğin kırılganlığı artmaktadır. Rutin olarak kullanılmamaktadır. 79 Anabolik steroidler: Kas kitlesinde, yağsız vücut kitlesinde ve azot retansiyonunda artma sağlarlar. Zayıf da olsa kemik formasyonunu stimüle ederler. Virilizasyon, ses kalınlaşması ve karaciğer bozuklukları gibi yan etkileri nedeniyle rutin kullanımda yer almamıştır. 80 Parathormon: Yüksek dozlarda kemik yıkımını uyarmasına rağmen düşük dozlarda formasyonu uyarıcı etkiye sahiptir. Tedavide intakt hormon veya sentetik fragmanları kullanılır. 2 yıllık kullanım sonunda vertebra kemik yoğunluğu artmıştır. 81 Stronsiyum tuzları: OP tedavisinde yıllar önce önerilen bir eser elementtir. Kemiğe etkisi doza bağlıdır. Yüksek dozlarda mineralizasyon bozulmaktadır. 2 yıl süre ile postmenapozal OP’da kullanıldığında kemik yapımını artırdığı, kemik yıkımını azalttığı ve lomber kemik mineral yoğunluğunda artış sağladığı gösterilmiştir. 82 Selektif östrojen reseptör modülatörleri: (SERM) Kemik ve lipid metabolizması üzerine östrojen benzeri etkinlik göstererek yarar sağlarken reprodüktif dokularda östrojeni antagonize eder. Tamoksifen, Raloksifen, Levormeloksifen, Droloksifen bu grup ilaçlardır. Raloksifen sağlıklı postmenapozal kadınlarda uterus ve meme dokusunu stimüle etmeden kemik döngüsünü normale çevirmekte ve kemik kaybını yavaşlatmaktadır. 83 Diğer ilaçlar: Büyüme faktörleri Tibolon İzoflavonlar Vitamin K Tiyazid diüretikleri… 84 Fiziksel aktivite ve egzersiz: Egzersiz doruk kemik kütlesinin sağlanması ve korunması, kondüsyon, fleksibilite ve güç artışı sağlanarak düşmelerin engellenmesi ve kırıkların önlenmesi açısından önemlidir. Devamlı egzersiz yapanlarda ve sporcularda sedanter yaşayanlara oranla kemik kütlesi daha fazladır. 85 Egzersiz Oluşturduğu impulslar ile kemikte elektriksel değişimler yaratarak osteoblastları stimüle eder Kollajen sentezini artırır Kalsiyumun kemikte yerleşmesine zemin hazırlar Östrojen düzeyini artırır Beta endorfinleri artırır, ağrıyı azaltır Çevre yumuşak dokuları güçlendirir Postürün korunmasını sağlar Deformitelerin oluşmasını engeller 86 Osteoporozda egzersiz şu amaçlara yönelik olmalıdır: 1-Kemik kaybını azaltarak, kemik kütlesini artırmak 2-Kas gücünü, kas kütlesini artırmak 3-Denge ve koordiansyonu artırmak 4-Esneklik sağlamak 5-Kardiyopulmoner sistemde dayanıklılığı artırmak 87 6-Eklem stabilitesini geliştirmek, postürü korumak 7-Deformiteleri önlemek 8-Ağrıyı azaltmak 9-Emosyonel stabiliteyi sağlayarak kişinin kendine güvenini artırmak 88 Osteoporozda fiziksel aktiviteler: 1) Aerobik egzersizler, yürüyüş, yavaş tempoda koşma 2) Adale gücünü artıran programlar şeklinde düzenlenmelidir. 89 Beslenme: 1) Kalsiyumdan zengin bir diyet 2) D Vitamini takviyesi 3) K vitamini 4) Eser elementler (Magnezyum, çinko, bakır) 5) Askorbik asit (C vitamini) 90 Sigara !! Fazla miktarda alınan alkol Aşırı kafein tüketimi Aşırı şeker ve tuz tüketimi Aşırı protein tüketiminden (Ca alımı yetersizken) KAÇINILMALIDIR!! 91 Rehabilitasyon: Amaç: 1-Ağrının giderilmesi 2-Fiziksel kayıpların giderilmeye çalışılması 3-Gelişebilecek sakatlıkların önlenmesidir 92 Ağrı en sık sorundur. Akut ve kronik özellikte olabilir. Akut ağrının sebebi mikrofraktürler, sinir, kas ve ligaman zedelenmeleridir. Akut ağrıda: Yatak istirahati (2-4 gün) Basit analjezikler TENS Yüzeyel ısı Hafif masaj Uygun pozisyonlama Hafif egzersizler önerilmektedir. 93 Kronik ağrıda ise sebep boyda ve paraspinal kaslarda kısalmadır. Kronik ağrıda Hasta eğitimi Postürün mümkün olduğunca düzeltilmesi Sırtı destekleyen korseler verilmesi Kompresyon kırıklarına neden olabilecek aktivitelerin kısıtlanması Kişiye özel egzersiz programının düzenlenmesi Medikal tedavi planlanması gerekir. 94 Düşme riskinin azaltılması için yaşlı hastaların ambulasyonunda yürüteç, koltuk değneği ve bastonların önerilmesi Öne eğilerek çalışma, yükseğe uzanma ve ağır taşıma aktivitelerinin kısıtlanması Uygun giysilerin kullanımı ve çevre koşullarının uygun hale getirilmesi gibi önlemler alınabilir. 95 Bu önlemlere ek olarak düşme sırasında kalça eklemini dıştan korumak amacı ile özel ateller veya trokanterik yastıkçık içeren eksternal kalça koruyucuları önerilebilir. Bunların şok absorban etki göstererek kırık riskini azalttığı söylenmektedir. Sağlık Slaytları http://hastaneciyiz.blogspot.com 96