TEFSİR 4.ÜNİTE Kur'an'ı Kerim, doğrudan doğruya insana hitap eden ilahî bir kitaptır. İnsanın, Kur’an’ın mesajını doğru bir şekilde anlayabilmesi Allah’a karşı sorumluluklarını yerine getirmesini sağlar. Genel olarak Kur’an’ın ayetleri açık ve maksadı anlaşılır hâlde inmiştir. Bazen, bir ayette geçen kelime bizim için anlam bakımından göreceli olarak kapalı veya müphem olabilmektedir. Bu kapalılığı gidermekte başka bir ayet bize yardım etmektedir. Kur’an’ın verdiği bu açıklama metodu Müslümanları, indirilişinden itibaren Kur’an’a ve onun tebliğcisine yönlendirmiştir. PEYGAMBERİMİZ DÖNEMİ Bu gayretler zamanla Arapça adı verilen Kur’an ilimlerinin doğmasını sağlamıştır. Kur’an ilimlerinin en belirgin nüvesini Peygamberimiz (s.a.v.) in Kur’an’ı tebliği ve yaşayışında görmekteyiz. Hz. Peygamberin tebliğ ve irşat sürecinde ayetleri okuması “kıraat” ilminin, bazı ayetleri yaşayarak göstermesi veya anlaşılmayan ayetleri açıklaması ise “tefsir” ilminin temelini oluşturmuştur. SAHABE DÖNEMİ vahyin iniş sürecinde yaşamışlardır. Sebebi Nüzulü biliyorlardı. Peygamberimizin ayetlerle ilgili açıklamalarına ve şahit olmuşlardır. Peygamberimizin ayetlerle ilgili uygulamalarına şahit olmuşlardır. Sahabe, Ayetlerin açıklamasını isteyen veya soru soranlara, Sebeb-i Nüzul Nâsih - Mensuh Kişisel yorumlarıyla cevap vermişlerdir. Bazen ayeti ayetle, hadisle veya Cahiliye şiirinden deliller getirerek açıklamışlardır. Mushaf çoğaltılırken ayetlerin yanlış okunmasını önlemek amacıyla özel imla kuralları (Resmu’l-Mushaf) koymuşlardır. İSLAM DÜNYASI GENİŞLEDİKÇE; Arapçanın dışında dil konuşan ve farklı kültürlerden İslam’a girenler, Kur’an’ı okumak ve anlamakta problemlerle karşılaşmışlardır. Bu yeni problemleri nakil ve akılla çözme çabaları rivayet ve dirayet tefsirini oluşturmuştur. Kur’an’ı doğru okumayı ve dolayısıyla doğru anlamayı sağlamak üzere de irab çalışmaları yapılmıştır. Bunları, Kur’an lafızları/lügat, israiliyyat, kıraat, Kur’an’ın faziletleri, meani’l-Kur’an, garibu’l-Kur’an ve ahkâmu’l-Kur’an’a dair çalışmalar izlemiştir. HİCRİ İKİNCİ ASIRDAN İTİBAREN Kur’an ilimleri hakkında müstakil eserler yazılmaya başlanmıştır. Bu telif çalışmaları, hem ilahî mesajın doğru anlaşılması ve hem de İslam dışı yorumlanma tehlikesine Karşı bir çaba olarak görülmelidir İslam dünyası genişledikçe karşılaşılan yeni medeniyetlere ait inanç unsurlarının,İslam’ın süzgecinden geçirilmesi gerekiyordu. İslam tarihinde bunun örneklerinden biri Hasan elBasri (öl. 110/728)’nin Hz. Peygamber, sahabe ve tabiinden nakledilen tefsire ait rivayetleri bir araya toplamış olmasıdır. Bu dönemde yapılan fıkıh, kelam ve siyaset konularının Kur’an’a dayalı yorumları, fıkhi, kelamı ve mezhebi tefsirlerin de altyapısını oluşturmuştur. HİCRİ III.ASIR Kur’an’ın dil incelikleri tespit Edilmeye başlanmıştır. Ahkam Ayetler yorumlanmaya başlanmıştır Konularında Eserler Yazılmıştır Kur’an ilimlerine; sebeb-i nüzul, muhkem-müteşabih, hurufımukattaa, kıssalar, yeminler gibi konular da eklenmiştir. Kur’an ilimlerini inceleyen usul kitapları ise Hicri beşinci yüzyıldan itibaren yazılmaya başlanmıştır. Kur’an ilimleri, gittikçe daha kapsamlı ve zengin bir literatüre sahip olmaya başlamıştır. Kur’an-ı Kerim’i her çağın aktüel bilgileriyle anlama ve yorumlama çalışmaları, Kur’an ilimlerini daha kapsamlı ve zengin halde günümüze kadar getirmiştir. KUR’AN’IN İNDİRİLİŞ SÜRECİ İLE İLGİLİ ÖZELLİKLERİ Kur’an-ı Kerim’i doğru olarak anlamak için bazı kavramları bilmek gereklidir. MEKKÎ VE MEDENÎ, SEBEBİ NÜZUL NÂSİH MENSUH Hicretten önce Mekke ve çevresinde inen ayet/sureye Mekkî denir. Hicretten sonrasında Medine ve çevresinde inenlere de Medenî ayet/sure denir. Bu ayet veya sureler, bütün olarak indirildiği gibi farklı zamanlarda bölümler hâlinde de nazil olmuştur. Mesela Bakara suresi on yıl boyunca ayet ayet Medine’de indirilmiştir. Ayetler genellikle / Ey İnsanlar!” çağrısıyla başlamıştır. Surelerin başında kasem/yemin sık sık kullanılmıştır. Önceki peygamberlerin kıssaları daha çok bu surelerde anlatılmıştır. MEKKİ SURELER Tevhit ve Ahiret inancı konularına ağırlık verilmiştir. Müslümanlar ibadete alıştırılmıştır. Güçsüzü, zayıfı koruyan ahlak anlayışı getirilmiştir. Müşriklerin şiddetli tepkisiyle karşılaşan müminlere sabır ve direnç göstermeleri tavsiye edilmiştir. Kur’an’ın 114suresinin yaklaşık dörtte üçünü, kısa ve zengin ifadeli bu Mekkî sureler oluşturmuştur. Ayetler ”Ey İnananlar veya “/ Ey kitap ehli” çağrısıyla başlamıştır. Evlilik, miras ve cihat gibi konularda hükümler getirilmiştir. Münafıklardan bahsedilmiştir. MEDENİ SURELER Toplum hayatını düzenleyen ilkeler getirilmiştir. Namaz hariç diğer ibadetler bu surelerde farz kılınmıştır. Medenî surelerde Müslümanların; ehlikitap, müşrik Araplar ve diğer milletlerle olan münasebetleri düzenlenmiştir. Aynı şekilde bu surelerde örnek bir İslam toplumunun oluşturulması hedeflenmiştir. Medenî sureler genelde uzundur ve sayıları, toplam sure sayısının yaklaşık dörtte birini bulmaktadır. MEKKİ MEDENİYİ BİLMEK Kur’an’ın doğru anlaşılmasına yardım eder. Dinî hükümlerin daha kolay anlaşılmasına imkân verir. Peygamberimizin ahlak ve yaşayışını öğrenmeye yardım eder. Kur’an-ı Kerim’in büyük bölümü, herhangi bir soru veya neden olmaksızın, bir kısmı ise sebeplere bağlı olarak indirilmiştir. Bir veya daha fazla ayetin inmesine sebep olan olay veya soruya sebeb-i nüzul denir. Bir olay veya soru sebebiyle inen ayetler, bazen muhataplarını eğitmek amacı taşımaktadır. Mesela, Hz. Paygambere kıyametin ne zaman kopacağı, hem samimi bir niyetle vaktini merak edenlere hem de onu kendilerine göre sınamak isteyenler tarafından sorulmuştur. Allah (c.c.), “…Onun bilgisi Allah katındadır. Ne bilirsin belki de zamanı yakındır.” ayetiyle, her iki maksatla soranlara da gerekli cevabı vermiştir. Bu cevap, şu eğitici unsurları taşımaktadır: Peygamber de olsa Allah bildirmedikçe kıyametin vaktini kimse bilemez. Kişi, (küçük kıyameti sayılan ölümünü de hesaba katarak) kıyameti uzakta görmemeli ve sonsuz hayatı için her an hazırlık yapmalıdır. SEBEBİ NÜZULUN AMACI Bazen kişisel sorular ve sorunlara cevap olarak inen ayetler, genel bir hükmü içermiştir. Mesela sahabeden ağır hasta olan Câbir (r.a.), öleceğini tahmin ederek malını ne yapması gerektiğini Peygamberimize sormuştur. Bu soru üzerine Nisâ suresinin 11-12. miras ayetleri indirilmiştir. Bu ayetler, miras bırakılan malların kimlere hangi oranda paylaştırılması gerektiği konusunda genişçe bilgi vermiştir. NÜZÜL SEBEPLERİ Kur’an’da yer almamıştır. Ayetin ilahî maksada uygun yorumlanmasını sağlar ve yanlış anlamaları önler. Mesela, hac/umre yaparken Safâ-Merve arasında sa’y yapılması gerektiğini, “…Safâ ve Merve Allah tarafından konulmuş sembollerdendir; böylece, hac veya umre için Mabede gelen birinin bu ikisi arasında gidip gelmesinde bir mahzur yoktur …” ayeti bildirmektedir. Bu ayet, Cahiliye Döneminde bu iki tepeye put konulduğu için sa’y yapmak istemeyen ensarın tereddüdünü gidermek üzere indirilmiştir. Sebeb-i nüzulünden habersiz olan tabiinden Urve, bu ayetin hac veya umre yapan kimseye sa’y yapıp yapmama serbestliği verdiğini sanmıştır. Hz. Aişe bu anlayışın doğru olmadığını yukarıdaki nüzul sebebini anlatarak açıklamıştır. Sebeb-i nüzulü bilmek, ayet veya sure açıklanırken muhataplarda dinleme arzusu uyandırarak onun daha güzel anlaşılmasını da sağlamaktadır. Fil kıssası hakkında inen Fil suresi bu konuda güzel bir örnektir. Aynı şekilde, “Rabbin seni bırakmadı ve sana darılmadı.” ayetini okurken ‘Acaba ne oldu ki Allah böyle bir ifadeye yer verdi?’ türünden merak uyandıran sorular akla gelmektedir. Peygamberimize vahyin bir süre gecikmesinden dolayı müşriklerin ‘Rabb’i Muhammed’i terk etmiş, ona gücenmiş.’ söylentisini kesmek üzere bu ayet indirilmiştir. Böylece sebeb-i nüzul bilgisi, merakı gidermekle ayetin daha güzel anlaşılmasını sağlamıştır. NESH Bir nassın hükmünün, daha sonra gelen bir nassla kaldırılmasıdır. NÂSİH Kendinden önceki hükmü kaldıran ayete denir. MENSÛH Hükmü kaldırılan ayete denir. Kur’an’da nesihten bahseden ayetlerden birisi şöyledir: “Biz bir ayetin hükmünü yürürlükten kaldırır veya onu unutturursak (ertelersek) mutlaka daha iyisini veya benzerini getiririz. Bilmez misin ki Allah her şeye kadirdir.” KUR’AN-I KERİM • İnsan ve toplumu eğitmek ve geliştirmek için indirilmiştir. • Toplumun doğrularını onaylamıştır. • Yanlışlarını yeni hükümlerle tedricen kaldırmıştır. Hükümlerin Kaldırılması; Çünkü insanlar; • Önceki dinlerin hükmünün kaldırılması şeklinde, • Örf ve adetlerini kolay terk edemezler • Yeni dinin ruhunu ve ilkelerinin yüceliğini kavradıkça değişimi kabul edebilirler. • Aynı din içerisindeki hükümlerin kaldırılması şeklinde, insanların hükümlere alışmalarını sağlayan bir kolaylıktır. Nesh asla, Allah’ın bir şeyi önceden bilmeyip iyice anladıktan sonra önceki hükmü değiştirmesi olarak değerlendirilemez. Allah, nesih yoluyla toplumun şartlarına uygun hükümler koymuş Neshi, sağlam bir ahlak oluşturmanın en güzel yöntemi olarak kullanmıştır ÜÇ AŞAMA Sana içkiyi ve kumarı sorarlar. De ki: "Onlarda hem büyük günah, hem de insanlar için (bazı zahiri) yararlar vardır. Ama günahları yararlarından büyüktür." Yine sana Allah yolunda ne harcayacaklarını soruyorlar. De ki: "İhtiyaçtan arta kalanı." Allah size âyetleri böyle açıklıyor ki düşünesiniz. İÇKİNİN YASAKLANMASI Ey iman edenler! Sarhoş iken ne söylediğinizi bilinceye kadar, bir de yolcu olmanız durumu müstesna cünüp iken yıkanıncaya kadar namaza yaklaşmayın. Eğer hasta olur veya yolculukta bulunursanız, veyahut biriniz abdest bozmaktan gelince ya da eşlerinizle cinsel ilişkide bulunup, su da bulamazsanız o zaman temiz bir toprağa yönelip, (niyet ederek onunla) yüzlerinizi ve ellerinizi meshedin. Şüphesiz Allah çok affedicidir, çok bağışlayıcıdır. İÇKİNİN YASAKLANMASI MAİDE:90 İÇKİNİN YASAKLANMASI MAİDE:91 Şeytan, içki ve kumarla, ancak aranıza düşmanlık ve kin sokmak; sizi Allah'ı anmaktan ve namazdan alıkoymak ister. Artık vazgeçiyor musunuz? I. ADIMDA o Alkollü içkinin büyük zararını vurgulamış, fakat bazı faydalarının olduğu da ifade edilmiştir. o Bu uyarı, içki içen Müslümanların zihnine ‘İçkinin zararı büyüktür.’ fikrini yerleştirmiştir. II. ADIMDA o Sarhoş hâldeyken namaz kılmak yasaklanmıştır. o Bu ayetin indi rilmesiyle alkol kullanan Müslümanlar, namazların öncesinde içki içmemeye başlamış ve böylece içki içmenin vakti daraltılmıştır. III.ADIM o Bu alışkanlık kesin bir şekilde yasaklanmıştır FAİZİN HARAM KILINMASI Rum:39 İnsanların malları içinde artsın diye faizle her ne verirseniz, Allah katında artmaz. Ama Allah'ın hoşnutluğunu isteyerek her ne zekat verirseniz; işte bunu yapanlar sevaplarını kat kat arttıranlardır. FAİZİN HARAM KILINMASI Nisa:160-161 Yahudilerin yaptıkları zulüm ve birçok kimseyi Allah yolundan alıkoymaları, kendilerine yasaklanmış olduğu halde faiz almaları, insanların mallarını haksız yere yemeleri sebebiyle önceden kendilerine helal kılınmış temiz ve hoş şeyleri onlara haram kıldık. İçlerinden inkar edenlere de acı bir azap hazırladık. Al-i İmran:130 Ey iman edenler! Kat kat arttırılmış olarak faiz yemeyin. Allah'a karşı gelmekten sakının ki kurtuluşa eresiniz. FAİZİN HARAM KILINMASI ْ ُ َ َ اَلَّ ۪ذBakara:275 ُ • الر ٰبوا ََل ون ل ك ين يَأ ِّ َ يَقُو ُم ون ا ََِّّل َك َما يَقُو ُم Faiz yiyenler, ancak şeytanın ُ َّالَّ ۪ذي يَت َ َخب çarptığı kimsenin kalktığı gibi ُ ش ْي َط ان َّ طهُ ال Bu, onların, "Alış veriş ِّم َن ا ْل َم ِّس ٰذ ِّل َك ِّباَنَّ ُه ْم قَا ُٓلُواkalkarlar. de faiz gibidir" demelerinden ۢ الر ٰب وا dolayıdır. Oysa Allah alışverişi ِّ اِّنَّ َما ا ْلبَ ْي ُع ِّمثْ ُل helal, faizi haram kılmıştır. اّٰللُ ا ْلبَ ْي َع َو َح َّر َم َوا َ َح َّل ه Bundan böyle kime Rabbinden الر ٰبوا فَ َم ْن َُٓجا َء ُه َم ْو ِّع َظة ِّ bir öğüt gelir de (o öğüte ِّم ْن َر ِّبه۪ فَا ْنت َ ٰهى فَلَهُ َما uyarak) faizden vazgeçerse, artık önceden aldığı onun olur. اّٰلل َو َم ْن ِّ ف َوا َ ْم ُر ُُٓه اِّلَى ه َ َ َ سل ُٓ Durumu da Allah'a kalmıştır. ٰ َ َّ ۬ َ ُ اب الن ِّار ْ ( عَادَ فاولئِّ َك اAllah onu affeder.) Kim tekrar ُ ص َح َ ُه ْم ف۪ ي َها َخا ِّلد ُون (faize) dönerse, işte onlar cehennemliklerdir. Orada ebedi kalacaklardır. FAİZİN HARAM KILINMASI Bakara:279 Eğer böyle yapmazsanız, Allah ve Rasûlüyle savaşa girdiğinizi bilin. Eğer tövbe edecek olursanız, ana paralarınız sizindir. Böylece siz ne başkalarına haksızlık etmiş olursunuz, ne de başkaları size haksızlık etmiş olur. NASİH MENSUHU BİLMENİN FAYDALARI Kur’an-ı Kerim’in tefsiri yapılırken veya ondan hüküm çıkarılırken neshi dikkate almak gerekmektedir. Kur’ani hükümlerin birbirine karışmaz. İnsanlar için faydalı sonuçlar çıkarılabilmektedir