KARDİOVASKÜLER SİSTEM ve EGZERSİZ 1.KARDİOVASKÜLER SİSTEM Kardiovasküler sistem (dolaşım sistemi) vücudumuzda kanın taşınmasından sorumlu olan kalp, kan damarları ve kandan oluşan sistemdir. Kalbin Yapısı KALBİN ANATOMİSİ Kalp, oksijeni azalmış olan kanı venler (toplar damar) aracılığıyla alıp oksijenden zengin hale gelmesi için akciğerlere gönderen ve daha sonra tüm vücudumuza taşınması için arterlere (atardamarlara) pompalayan bir pompa olarak tanımlanabilir. Tepe noktası (apeks) aşağı , tabanı (base) yukarı bakan koni şeklinde bir organdır.Büyüklüğü kişiden kişiye değişmekle birlikte ortalama 14 cm uzunluk ve 9 cm genişliğindedir.Ağırlığı ise kadınlarda 250-280 gr. erkeklerde ise 280300 gr. ağırlığındadır. Kalp, göğüs boşluğunda, iki akciğer arasında yer alan ve MEDİASTİNUM adı verilen boşluğa yerleşmiştir. Her iki yanında akciğerler, önünde göğüs kemiği (sternum), arkasında ise omurga kemikleri yer almaktadır. Kalbi dıştan içe doğru perikardium, myokardium ve endokardiyum tabakası olarak 3 tabakada inceleyebiliriz. PERİKARDİUM Kalp ile kalpten çıkan ve kalbe giren büyük kan damarlarının uçlarının bulunduğu en dış zar tabakadır. MYOKARDİYUM Kalbin kas tabakasıdır. Hayli dayanıklı bir kastır. Dakikada 72 kez kasıldığı düşünülürse ortalama bir yetişkinde günde 100.000 den fazla kasılır. Binlerce lifin bir araya gelmesi sonucu oluşmuştur. Kalp kası (Myokardiyum) *İstemsiz çalışır. *İskelet kasları gibi çizgili kaslardır.(iskelet kaslarından farkı uyarıma gerek olmadan sürekli kasılmasıdır) *Yapısında bulunan lifler birbirleriyle bağlantı halindedirler. ENDOKARDİYUM Bağ dokuları, kan damarları ve özelleşmiş kalp kası liflerini (purkinje lifleri) içerir. Kalp 2 atrium (kulakçık) ve 2 ventrikül (karıncık) olmak üzere 4 bölümden oluşmaktadır. Atriumlar kalbin üst bölümünü, Ventriküller ise alt bölümünü oluşturur. Atriumlar kalbe dönen kanı ventriküllere aktaran odacıklardır. Ventriküller atriumlardan gelen kanı küçük ve büyük dolaşıma pompalayan odacıklardır. Kalpteki kan atriumlardan ventriküllere doğru hareket etmektedir. Ventriküllerdeki kanda atriumlara doğru pompalanır. Hareket eden kanın geri dönüşünü engellemek için kapakçıklar bulunmaktadır. Atriumlar ile ventriküller arasındaki kapakçıklara ATRİOVENTRİKÜLER KAPAK denir. Ventriküllerdeki kanın atriumlara geri dönmesini engeller. Ventriküller ile atriumlar arasındaki kapakçıklara SEMİLUNAR KAPAK adı verilir. Arterlerdeki kanın ventriküllere geri dönmesini engeller. Sağ atriumu sağ ventriküle bağlayan atrioventriküler kapakçığa TRİKÜSPİT KAPAK Sol atriumu sol ventriküle bağlayan kapakçığa BİKÜSPİT KAPAK (mitral kapak)denir. AORT sol ventrikülden çıkan ve bütün vücuda oksijenli kan götüren en büyük atardamardır. KAN DOLAŞIMI PULMONER DOLAŞIM (Küçük Kan Dolaşımı): Kalbin sağ bölümü oksijen miktarı az, karbondioksit miktarı fazla kanı akciğerlere gönderir.Akciğerlere giden kan oksijen miktarı normale döndükten sonra kalbin sol bölümüne gelir. SİSTEMİK DOLAŞIM(Büyük Kan Dolaşımı): Kalbe dönen oksijenli kan ise sol atriumdan sol ventriküle oradan da aortun yardımıyla bütün vücuda pompalanır. Dokularda enerji üretimi için oksijen kullanılırken karbondioksit üretilir. Karbondioksit miktarı yüksek olan kan venöz dönüşle vena kava (en büyük toplar damar) yardımıyla sağ atriuma döner ve böylece sistemik dolaşım gerçekleşmiş olur. KORONER DOLAŞIM: Kalbin kas tabakası olan miyokardiyumun ihtiyacı olan kan aorttan çıkıp kalbi çevreleyen atardamarlar yoluyla gerekli oksijen elde ederek kalbi besledikten sonra O2 miktarı azalmış kanın venlerle (vena kava) yoluyla sağ atriuma boşaltılır. Kalp kasının beslemesi için oluşan bu dolaşım KORONER DOLAŞIM olarak adlandırılır. Kalp Kasının Metabolizması Normalde kalp kası toplam enerjinin %1’ini anaerobik metabolizmadan sağlar. Hipoksik durumlarda bu oran %10’a çıkabilir. Bazal koşullarda kalbin kalori gereksinimi - % 35 karbonhidratlar - % 5 keton ve aminoasitler - % 60 yağlardan sağlanır. KALBİN UYARI VE İLETİ SİSTEMİ Kalp bağımsız bir ritme sahiptir, yani kalbe bağlı bütün sinirler zarar görse de kalp kasılmaya devam eder. Bu otoritmi kalbin sağ atriumunda bulunan SİNOATRİAL DÜĞÜM adı verilen kalpteki özel doku alanı sağlar. SA düğüm arterler boyunca dağılır ve böylece ilk önce atriumlar kasılır ve içindeki kanı ventriküllere boşaltır. KALBİN UYARILMASI Daha sonra atriumlardaki bu uyarı, atrium ve ventriküllerin birleştiği yerde bulunan ve ATRİOVENTRİKÜLER DÜĞÜM adı verilen bir başka özel alanını harekete geçirir. Bu uyarı AV düğümünün devamı olan HİS DEMETİ yoluyla ventriküllere gider. KALBİN UYARILMASI KALBİN UYARILMASI HİS DEMETİ sağ ve sol ventrikül duvarına PURKİNJE LİFLERİ olarak yayılır ve PURKİNJE SİSTEMİNİ oluşturur. Böylece uyarımlar tüm ventriküler miyokardiyuma ulaşır ve ventriküler kasılmayı sağlar. Bu kasılmayla ventriküllerdeki kan atriyumlara dolayısıyla tüm vücuda pompalanır. KARDİYAK SİKLUS Kalp atımı sırasında kalpte meydana gelen elektriksel ve mekanik değişikliklere (basınç ve volüm değişikliği) kardiyak siklus adı verilir. Kalp atımı sırasında miyokardiyumun kasılmasına SİSTOL gevşemesine DİASTOL adı verilir. Kalbin elektriksel aktivitesi ve EKG kaydı Kalbin elektriksel aktivitesi ve EKG kaydı arasındaki ilişki Sistol ve diastol Antrenmanlı ve Antrenmansız kişilerde artan iş yükü ile birlikte kalp atım volümü, kalp atım sayısı ve kardiyak debide oluşan değişiklikler Ventriküller diastol sonu volüm ve atım volümü arasındaki ilişkiyi gösteren deney KAN DAMARLARI SİSTEMİ VE PERİFERİK DOLAŞIM Sistematik ve Pulmoner dolaşımın ikisine birden periferik dolaşım denilmektedir. Periferik sistemde üç tip damar bulunur: - Arterler (atardamarlar) - Kalpten kanı alarak kılcal damarlara iletirler. - Bütün arterler O2 zengin kanı taşırlar. (Arteria pulmonoria hariç) - Kirli kanı akciğere taşıyan arter - Yüksek basınçlı damar sistemidir. Venler (Toplar Damar) Yapıları atar damarlara benzer. Çapı daha büyüktür. Çeper kalınlığı daha azdır. Kirli kanın kalbe dönüşünü sağlarlar. - Kanı kılcal damarlardan alarak kalbe taşırlar. Vücutta dolaşan kanın %50-60’ı venöz sistemde bulunur. Kılcal Damarlar (Kapiller) Arterler ve venler arasındaki bağlantıyı sağlarlar. Hücre düzeyinde madde alışverişinde (doku ile kan arasında) rol oynarlar. KALP ve EGZERSİZ Kalp Debisi KARDİYAK DEBİ Kardiyak debi kalpten bir dakikada pompalanan kan miktarıdır. CQ, kardiyak output veya kalp dakika volümü de denebilir. Sağlıklı bir kişinin sinoatrial düğümünden bir dakikada çıkan uyaran sayısı ortalama 75 (60-90) kadardır. Kalp atım hızı nabız olarak izlenebilmektedir. Perifere gönderilen kan miktarı, atım hacmiyle nabzın ilişkisine dayalı bir şekilde hesaplanabilir ve kalp debisi(CQ) olarak adlandırılır. Kalp debisi dinlenik durumda 5 litre kadardır. KARDİYAK DEBİ Kalp Debisi=Atım Hacmi x Kalp Atım Hızı Örneğin; istirahat halinde bir insanın nabzı 70 atım ve kalp atım volümünün 0,75 litre olduğu varsayıldığında; kardiyak debi 5.2L/dak. olur. Kalp Debisi=Atım Hacmi x Kalp Atım Hızı İstirahat CQ =0,75x 70 = 5.2 L/dak STARLİNG YASASI Kalp debisi sağ kalbe geri dönen venöz dönüşe bağlıdır.Egzersiz sırasında kaslardan dönen kan sağ ventrikülü oluşturan kalp kasının gerilmesine neden olur bu da daha büyük bir kasılma gücü doğurmaktadır. Böylece sistol ile perifere daha fazla miktarda kan pompalanabilmektedir.Bu, sol kalp için geçerlidir. Venöz dönüşle kalp debisi arasındaki ilişki starling yasası olarak bilinmektedir. KALP ATIM VOLÜMÜ(Strok Volum) ve EGZERSİZ Kalp atım volümünün egzersize cevabı şu şekilde açıklanabilir. Antrenmanlı kişiler, aynı yaştaki antrenmansız kişilerle hem istirahat hem egzersiz sırasında daha yüksek kalp atım volümüne sahiptir. Hem antrenmanlı hem antrenmansız kişilerde kalp atım volümündeki en büyük artış dinlenmeden orta şiddetteki egzersiz geçişte yaşanmaktadır. Egzersizin şiddeti arttıkça kalp atım volümündeki artış daha az olmaktadır. Maksimal kalp atım volümüne, maksimal oksijen tüketiminin %40-%50 sinde ulaşılmaktadır. Bu genç yetişkinlerde 110 ile 120 atım/dk.kalp atımına denk düşmektedir. Daha şiddetli egzersizlerde çok fazla artış olmadığı gibi düşüşte olmamaktadır. Ventriküllerin diastol sırasında dolması için zaman olmasının bu konuda etkili olduğu görülmektedir. Antrenmansız kişilerde, dinlenmeden egzersize geçiş sırasında kalp atım volümünde çok az artış olmaktadır. Bu artış kalp atım sayısının artmasıyla oluşmaktadır. Dinlenmede antrenmansız erkekte ayakta duruşta KAV 70-90ml/atım * en fazla 120ml/atım Dinlenmede antrenmanlı erkekte ayakta duruşta KAV 100-120ml/atım Egzersizde 150-170ml/atım *en fazla 200ml/atımdır. Antrenmansız bayanlarda dinlenmede KAV 50/70 ml/atım Antrenmansız bayanların MaxKAV80/100 ml/atım Antrenmanlı bayanlarda dinlenmede KAV 70/90ml /atım Antrenmanlı bayanların MaxKAV 100/120 ml/atım Bayanlarda istirahat kalp atım volümü, kalp volümleri daha küçük olması nedeniyle düşüktür. KALP ATIM HIZI ve EGZERSİZ Kalp atım hızına kısaca nabız diyebiliriz.Kalp atım hızı kalbin, bir dakikada vuruş sayısını ifade etmektedir. Kalp atım hızı egzersiz sırasında artan enerji ihtiyacını karşılamak için vücudun ne kadar çalışması gerektiğinin bir göstergesidir. Dinlenmede sağlıklı bir kişinin ortalama kalp atım sayısı 60-80 atım/dak.dır. Orta yaşta antrenmansız ve sedanter(hareketsiz) kişinin kalp atım sayısı 100 atım/dak.dır. İyi dayanıklılık antrenmanı yapmış bir kişinin kalp atım sayısı 30-40 atım/dak ya düşebilir. MAKSİMUM KALP ATIM HIZI Egzersizin şiddeti kullanılan oksijen ile direkt ilgilidir. Kullanılan O2 miktarı ölçüldüğünde egzersizin şiddetini bulmak kolaydır.Ancak bu ölçüm için teknik ölçüm aletleri ve laboratuar ortamı gerektiğinden egzersizin şiddetini kalp atım hızını sayarak ulaşmak daha kolay bir yoldur. MAKSİMUM KALP ATIM HIZI Kalp atım hızı egzersizin şiddetiyle artar.Fakat yorgunluk seviyesinde bu hız yavaş yavaş düşer ve belli bir seviyede kalır. İşte bu seviyede oluşan en yüksek kalp atım sayısına maksimum kalp atış hızı denir. MAKSİMUM KALP ATIM HIZI Maksimum kalp atış hızı günden güne değil ancak yıldan yıla değişiklik gösterebileceğinden bu oldukça güvenilir bir yöntemdir ve şu şekilde hesaplanabilir. Maksimum Kalp Atım Sayısı = 220 - Yaş DENGE DURUMU(steady state) KALP ATIM HIZI Belli bir submaksimal düzeyde (maksimal olmayan) yapılan egzersizde kalp atımı önce yükselir sonra belli bir düzeyde sabitlenir bu kalp atım hızına denge durumu kalp atım hızı denir. Egzersizin şiddeti arttırılırsa 1-2 dakika içerisinde yeni steady state durumları oluşur ancak şiddet attıkça bu durumun oluşması gecikir. Denge durumu kişilerin fiziksel kondisyonunu tespit etmekte oldukça güvenilir bir yoldur.Yine buna ait ölçümler bisiklet ergometresi ve koşu bantlarında oluşturulan şiddeti giderek artan çalışma programlarıyla ölçülür. Dolaşım ve solunum sistemi kapasitesi daha iyi durumda olan bireyler, aynı iş yükünde kapasitesi iyi olmayanlara göre daha düşük denge durumu kalp atım hızına sahiptir. Daha düşük denge durumu kalp atım hızı, daha ekonomik kalp çalışması olarak değerlendirilir. EGZERSİZDEN SONRA NABZIN NORMALE DÖNÜŞÜ Efordan sonra nabzın normale dönmesi iki faktöre bağlıdır. a)Egzersiz sırasındaki iş yükü b)Şahsın kondisyon derecesi Kondisyonu yüksek olan kimselerde egzersizden sonra nabzın normale dönüşü daha süratli olur. Çok yorucu ağır egzersizlerden sonra nabız normale çok geç bazen 1-2 saatte dönebilir. EGZERSİZ SIRASINDA KALP ATIM HIZININ KONTROLÜ Egzersiz sırasında kalpten pompalanan kan miktarı, iskelet kaslarının artan O2 ihtiyacına göre değişir. Kalp atım hızı kalbin sağ atriumunda bulunan SA düğüm tarafından kontrol edilir. Bu nedenle kalp atım hızındaki değişimler SA düğümü etkileyen faktörlerden(sinirsel ve hormonal faktörler) etkilenir Kalp sempatik ve parasempatik otonom sinir sistemine ait sinirlerle çevrelenmiştir. Sempatik sinirler noradrenalin ve adrenalin salgılayarak kalp atım sayısının artmasına neden olurlar. Parasempatik sinirler ise asetilkolin salgılar ve SA düğümü etkileyerek kalp atım hızını düşürürler. EGZERSİZ SIRASINDA KALP ATIM HIZININ KONTROLÜ Hem sempatik hem de parasempatik sinir sistemleri beyindeki medulla tarafından yönetilir. Duygusal heyecanlar, kas kimyası ve kan basıncındaki değişiklikler bu bölge tarafından algılanır, sempatik hem de parasempatik sinir sistemler uyarılarak kalp atım sayısı arttırılır yada azaltılır. Kalpten bir defada pompalanan kan miktarı arttığında kalp atım sayısı düşer. Antrenmanlı bir kalbin yüksek kalp atımı volümü, verilen iş yükündeki düşük kalp atımıyla birleştiğinde verimli bir dolaşım sistemini ifade eder. Bir antrenör ve beden eğitimci kalp atım sayısını kullanarak; 1)Egzersizin şiddetini belirleyebilir. 2)Antrenmanın etkisini belirleyebilir. 3)İki maddenin sonuçlarına dayanarak, yükleme prensibine göre en etkili antrenman programını geliştirebilir. EGZERSİZDE KALP ATIM VOLÜMÜ DÜZENLEMESİ Her sistolde kalbin attığı kan miktarı iki faktöre bağlıdır. 1-Sistolün başında ventrikülün içerdiği kan volümü(diyastol sonu volüm) 2-Ventrikülün kasılarak boşalabilme derecesi(sistol sonu volüm) Egzersiz esnasında kalbin atım volümünün artası, ventriküllere venöz dolaşımla daha fazla kan gelmesine yani diyastol sonu volümün artmasına (starling’ in kalp kanunu) ve ventriküllerin daha fazla kasılarak sistol sonu volümün daha fazla küçülmesine bağlıdır. İkinci faktör daha etkili rol oynar. Egzersizde bir taraftan kanda artan epinefrin, diğer taraftan artan sempatik aktivite her ikisi de miyokardın kasılma gücünü artırırlar ve her sistolde ventriküler volümün daha fazla küçülmesine neden olur. Yatar pozisyonda kalbin atım volümü dik durumdakinden daha yüksektir.Bunun nedeni ayakta yer çekiminin etkisiyle kalbe dönen venöz kan miktarı azalmasıdır. Kalbe venöz kan dönüşüne etki eden faktörler şunlardır: 1-Bacak venlerinin refleks büzülmeleri 2-Bacak kası kasılmalarının içlerinden geçen venlere masaj etkisi 3-Bacak venlerinde bir yönde açılan kapakların olması 4-Solunum hareketleri Kalbe venöz kan dönüşüne etki eden faktörler 1-Bacak Vazokonstriksiyonu: Egzersizde şiddet arttıkça kalbin dakika volümü de artar bununla beraber periferik venlerin tonüsü de artar.Venler genellikle ince çeperli olduklarından çabuk genişleyebilir ve kolaylıkla baskı altına alınabilirler. Egzersiz esnasında bacaklarda meydana gelen büzülme ile alt ekstremitelere kan toplanması engellenmektedir. 2-İskelet Kaslarının Masaj Etkisi: Venler ince çeperli olduklarından baskı altına alınabilirler.Bacak kasları kasılırken içlerindeki venleri sıkıştırılar ve içlerindeki kan tek yönlü kapaklarında yardımıyla kalp yönünde hareket eder. Kaslar gevşediğinde kapaklar kanın geriye dönüşünü engeller.Bacak kaslarını bu etkisine VENÖZ POMPA denir ve kasılmaların ritmik olduğu koşmada venöz pompalama daha etkin çalışır. 3-Venöz Kapaklar: Venlerde bulunan kapaklar kanın kalp yönünde hareketini sağlarlar.İşlev gören bir venöz kapak 2-3 atmosferlik basınca karşı koyabilecek güce sahiptir. * Kapaklar işlevini yerine getiremezse bacakta varisler oluşur. İskelet Kası Pompası 4-Solunumsal Hareketler: İnspirasyonda (nefes almada) intraplevral basıncın(akciğer içi basınç) negatifliğinin artması intratorasik(göğüs kafesi içi) venler üzerinde emme etkisi yapar ve göğüs kafesi içine doğru venöz dönüşü kolaylaştırır. Ekspirasyonda ise akciğer içi basıncın yükselmesi ile göğüs kafesi venlerinden toraksa doğru ven akımı azalır.Fakat her türlü aktivitede bu şekilde olmaz. Örneğin halter kaldırmada glottis kapalı iken yapılan zorlu ekspirasyonda hem toraks içi hem karın içi basınç artar.Bu durumda kan ne toraksa ne de karın boşluğuna giremez ve sonuç olarak boyun, yüz ve bacak venleri şişer.Bu durum hipotansiyona sebep olur. OKSİJEN TAŞIMA SİSTEMİ ve ARTERİO-VENÖZ OKSİJEN FARKI(a-v O2 farkı) Egzersizde oksijen ihtiyacını karşılamak ve oksijen kullanım kapasitesini artırmak için iki mekanizma gelişmiştir. İlk mekanizma kardiyak debiyi artırmak, ikincisi de kanla dokuya oluşturan oksijenin daha büyük bir kısmını kullanmaktır. İşte kanla dokuyu oluşturan oksijenin daha büyük bir kısmını kullanmaya ARTERİO-VENÖZ OKSİJEN FARKI(a-v O2 farkı) denir. Dinlenmede kandaki oksijen miktarı her 100 ml arterial kanda 20 ml, her 100 ml venöz kanda ise 14 ml dir.Arterial kan ile venöz kan arasındaki fark(20ml-14 ml=6 ml) a-v O2 farkı diye adlandırılır. Bu fark arterial kan dokulardan geçerken dokular tarafından ne kadar O2 kullanıldığını ifade eder. Egzersiz arttıkça a-v O2farkı da artar.Maksimum egzersiz ile dinlenme durumu arasındaki fark yaklaşık 3 kattır. Maksimal O2 Tüketimi (max VO2) =Kardiyak debi (CQ) x a-v O2 farkı Bu ilişki max O2 tüketiminin, kalpten bir dakikada pompalanan kan miktarı ile dokuların kullandığı O2 miktarı (a-v O2 farkı) tarafından belirlendiğini açıklamaktadır.(1) EGZERSİZ ve HEMODİNAMİK DEĞİŞİKLİKLER Fizik kurallarının kan akışıyla olan bağlantısına hemodinamik denir.Bu konuda dikkate alınması gerekenlerden biri kan basıncı diğeri akış direncidir. CQ= kan basıncı / akış direnci KAN BASINCI Kanı dolaşım sisteminde hareket ettiren güce kan basıncı denir ve kan her zaman yüksek basınçtan alçak basınca doğru hareket eder. Kan basıncındaki değişiklikler kardiyak debi, damar genişliği ve kan volümündeki değişikliklerden oluşur. *Kardiyak debi arttığında, arterlere giden kan miktarı artar ve buda kan basıncının artmasına sebep olur. Damarlar kasıldığındaysa (vazokonstriksiyon), damar genişliği azalır ve kan akışına daha fazla direnç oluşur.Daralan damarlara daha fazla kan pompalamak için kalp daha kuvvetli kasılmak zorunda kalır. Damarların genişlemesi(vazodiletasyon) sırasında ise kan akışına daha az direnç olur ve kan basıncı düşer. *Kan volümünün artması kan basıncını artırır. *Kan volümündeki azalma ise kan basıncını düşürür. *Örneğin kan kaybı durumunda hipotansiyon gelişir. SİSTOLİK KAN BASINCI Kan kalpten aort ve diğer arterlere doğru pompalandığı sırada, yani ventriküler sistol(kalbin kasılması) sırasında, kan basıncı maksimuma ulaşır ve buna sistolik kan basıncı denir. DİASTOLİK KAN BASINCI Kan ventriküler diastol (kalbin gevşemesi ve kanla dolması) sırasında, toplardamarlardan(pulmoner venlerden ve vena kavadan) kalbe doğru boşaldığı zaman ise, arterlerdeki basınç minimuma düşer ve buna diastolik kan basıncı denir. İstirahat sırasında ortalama sistolik kan basıncı 120 mmHg diastolik kan basıncı 80 mm Hg dır. Egzersizde ise kardiyak debinin yükselmesi nedeniyle sistolik kan basıncı 200 mm Hg ya yükselebilir. Diastolik kan basıncı sabit kalabilir veya kapillerde meydana gelen vazodilatasyondan dolayı bir miktar azalabilir 60-70 mm Hg civarında bulunabilir. ORTALAMA ARTERİYAL KAN BASINCI Sistolik ve diastolik kan basınçların bir kardiyak siklus sırasındaki ortalamasına ortalama arteriyal kan basıncı (OAB) denir. Bu basıncın önemi sistemik dolaşımdaki kan akış oranını belirlemesidir.Sistolik ve diastolik kan basınç arasındaki farka nabız basıncı (pulse presurre) denir. Ortalama arteriyal kan basıncı şu formülle hesaplanır. OAB=diastolik basınç + 1/3 nabız basıncı Örneğin, sistolik kan basıncı 125 mmHg, diastolik kan basıncı 80 mmHg olan bir kişide OAB; OAB= diastolik basınç + [(sistolik basınç - diastolik basınç)x 1/3] = 80 + [(125 - 80) x 1/3] = 80 + 45 x 1/3 = 95 mm Hg’ dır. EGZERSİZ ve HEMODİNAMİK DEĞİŞİKLİKLER *AKIŞ DİRENCİ Kanın akışına karşı oluşan dirence akış direnci denir. Kan ile damarların duvarları arasında oluşan sürtünme sonucu oluşur. Sürtünme arttıkça akış direnci arar. Sürtünme kanın akışkanlığına (viskosite), damarın uzunluğuna ve damarın çapına bağlıdır. AKIŞ DİRENCİ Direnç arttığında, kanın akışında azalma direnç düştüğünde ise kan akışında artış olur. Kan akışında azalma olduğu zaman kaslara giden kan miktarında, dolayısı ile O2 miktarında ir düşüş olur bu durumda aerobik kapasiteyi olumsuz etkiler. Egzersiz sırasında kanın akışkanlığında(viskositesinde) artış (hemokonsantrasyon)olur. Bu plazma volümünün artmasından kaynaklanır. Çünkü egzersizle artan kan basıncı, kanın içindeki sıvı kısmı(plazma) kapiller dışına iter. AKIŞ DİRENCİ Bu nedenle çok sıcak havalarda uzun süren egzersizlerde vücut sıcaklığını normal düzeyde tutabilmek için daha fazla terleme olur.Hatta dehidratasyon adı verilen tehlike sınırında sıvı kayıpları oluşur. Egzersiz sırasında oluşan bu hemokansantrasyona karşılık akış direncinde fazla artış olmaz. Çünkü egzersizde oluşan hormonal değişiklikler çalışan kaslarda bulunan kapillerde dilatasyon (genişleme) meydana getirir. Böylece hücrelere giden kan miktarı artar ve tabiî ki kasa giden O2 miktarı artmış olur. EGZERSİZİN DOLAŞIM SİSTEMİNE KRONİK ETKİLERİ 1-Düzenli dinamik antrenman ile meydana gelen önemli fizyolojik değişikliklerden biri max VO2 de artmadır.Kişinin 1 dakikada kullanabildiği maksimal oksijen miktarının artması, fonksiyonel kapasitenin artası, daha büyük yüklerle daha uzun bir zaman yorgunluk duymadan efor sarf edilebilmesi demektir. EGZERSİZİN DOLAŞIM SİSTEMİNE KRONİK ETKİLERİ Max VO2 artması birinci planda pompa olarak kalp performansındaki artmanın ikinci planda kan dağılımındaki etkinliğin ve kasın O2 kullanımındaki etkinliğin bir sonucudur. EGZERSİZİN DOLAŞIM SİSTEMİNE KRONİK ETKİLERİ 2-Düzenli antrenmanlar sonucu kalbin maksimal dakika volümü (Vm) de artar. Bazılarında 18-20 L/dk ile 20-25 L/dk.ya kadar çıkar. Bu artmada ventriküllerin daha iyi olması, ventrikül kasının daha iyi kasılmasının önemli rolü vardır. 3-Belirli bir O2 kullanımı gerektiren submaksimal eforda Vm(maksimal dakika volümü) pek değişmez. Submaksimal eforlarda kalp atım sayısı sempatik aktivitenin ve epinefrin salınımının daha az olması sonucu antrene olanlarda olmayanlara göre daha düşüktür. Bu düşüklük atım volümündeki artma ile telafi edilir. 4-Kan basıncı da daha az yükselir. Submaksimal bir eforun antrenmanlar sonucu daha düşük bir nabızla ve kan basıncında daha az bir yükselmeyle yapılmış olması kalbe daha az yük binmesi, kalbin daha az yorulması demektir. Bu durum özellikle koronerlerinde herhangi bir bozukluk olan orta yaşlılarda çok faydalı bir etkidir. 5-Zamanla sinuzal bradikardi oluşur.Bu güne kadar tespit elden en düşük kalp atımı kondisyonu çok yüksek bir güreşçide nabız 25 olarak bulunmuştur. 6-Efordan sonra nabzın normale dönüşü yani kalbin toparlanması hızlı olur. 7-Egzersiz esnasında kanın aktif ve inaktif organlar arasındaki dağılımı, antrenmanlı olanlarda daha mükemmeldir. 8-Kişiden kişiye değişik boyutlarda ama özellikle endurans sporcularında hipertrofi görülür. Bu hipertrofi özellikle ventrikül boşluğu büyümesi şeklindedir.Bu durum patolojik olmayıp endurans antrenmanlarına kronik fizyolojik bir uyum durumudur. Antrenmanların kesilmesiyle hipertrofinin kaybolması, fizyolojik olduğunun kanıtıdır. 9-Submaksimal bir efor daha uzun süre devam ettirilebilir.Yani dayanıklılık artar. 10-Zamanla kaslar içlerinden geçen damarlardan daha fazla miktarda O2alabilecek hale gelir. SPORCU KALBİ Bazı sporları yapan kişilerde kalp hipertrofisi gelişebilir. Diğer taraftan bazı kalp kapakları hastalıklarında, hipertansiyonda, hipertrofik kardiyomyopatide de patolojik hipertrofi meydana gelmektedir. İlk zamanlar yapılan araştırmalarda sporcularda oluşan hipertrofide patolojik olarak değerlendirilmiş ancak daha sonra yapılan araştırmalarda sporcunun yaptığı egzersizlere uyum için meydana geldiği, tonik, kuvvetli bir kalp olduğunu ortaya çıkarmışlardır. Araştırmalarda önce göğüs üzerinden palpasyonla, daha sonra otopsi, radyografi, elektrokardiyografi, vektorkardiyografi ve eko kardiyografi yoluyla hipertrofi bulgularına ulaşmışlardır. En iyi metot ekokardiyografidir. Kalp hipertrofisi iki şekilde meydana gelir. Ya ventrikül boşluğu büyür, bu bir kavite dilatasyonudur. Veya ventrikülün çeperleri kalınlaşır bu da kassal hipertrofidir. Fakat ikisi aynı anda kalpte görülmez biri diğerinden önce görülür. Kalp çeşitli egzersizlerde iki çeşit yükle karşı karşıya kalır.Bunlar basınç yükü ve volüm yüküdür.Bazı spor disiplinlerinde ikisi de aynı anda bulunabilir. Dayanıklılık sporlarında genel olarak kavite dilatasyonu ile ventrikül boşluğu büyür. Ventrikül boşluğu büyüdüğünde daha büyük volümde kasılmaya başlar ve aynı miktarda kan daha az miyokard kasılmasıyla atılabilir.Bu aynı iş için daha az enerji harcaması ve kalbin daha verimli çalışmasıdır. Çekiç atma, gülle atma, halter gibi sporlar da ise ventrikül çeperinde kalınlaşma görülmektedir. EGZERSİZDE KORONER KALP ATIMI Egzersizde miyokardın yaptığı işle, sarf ettiği oksijen ile koroner kan akımı arasında paralel bir ilişki vardır ve istirahat akımının yaklaşuk4-5 katı kadar yükseldiği gözlemlenmiştir. Yapılan araştırmalar koroner kan akımının antrenmanın ilk gününden itibaren uyum sürecine girdiğini göstermiştir. Egzersizde koroner kan akımının artmasına gerek sinirsel gerek metabolik faktörler beraber rol oynar. EGZERSİZDE DERİ DOLAŞIMI UYUMU Egzersizde vücut iç ısısı arttıkça fazla ısı dolaşım yolu ile kaybedilmek üzere deriye getirilir ve deri dolaşımı artar. Eğer çevrenin düşük ısısı ile veya terin buharlaşması ile deri ısısı düşük tutulabilirse ısı dengesi yönünden kardiyovasküler sisteme binen yük bir miktar azaltılmış olur. Fakat deri ısısı düşük tutulmazsa o zaman aynı miktarda ısının deriye taşınması daha büyük bir deri kan akımını gerektirir. Bu ise derideki aktif vazodilatasyon yolu ile kalbin dakika volümünün daha büyük bir oranını deriye gönderilmesi anlamını taşımaktadır.