Birinci Bölüm AB’nin Kuruluş Tarihçesi ve Genişlemesi Avrupa Birliği’nin Kuruluş Tarihçesi ve Genişlemesi Ders: AB’de Sosyal Politika Yrd. Doç.Dr. Cihan SELEK ÖZ Hedefler Bu üniteyi çalıştıktan sonra; AB’nin kuruluşunun arkasında yatan nedenler ve günümüze değin yaşadığı dönüşüm hakkında bilgi sahibi olacaksınız. AB’nin genişleme sürecini öğrenecek, dolayısıyla AB’ye üye ülkeleri sırasıyla sayabileceksiniz. AB’nin ve AB’ye üye ülkelerin nüfusu, yüzölçümü gibi bilgiler edineceksiniz Tüm bu bilgiler akademik bilginizin yanı sıra genel kültürünüzü de arttırmış olacak. Öneriler Bu üniteyi daha iyi kavrayabilmek için; Avrupa Birliği hakkında genel bilgiler edinebilirsiniz. Ünitenin sonunda verilen kaynaklar listesinden de yararlanarak ünitede ele alınan konularla ilgili daha geniş okumalar yapabilirsiniz. Avrupa Birliği ile ilgili güncel gelişmeleri takip etmelisiniz. Anahtar Kavramlar Avrupa Birliği AB Kuruluşu AB Tarihçesi İçindekiler 1. Avrupa Birliği’nin Kuruluş Tarihçesi 2. Avrupa Birliği’nin Genişlemesi 3. Rakamlarla AB Özet Değerlendirme Soruları Kaynakça 1 AB’nin Kuruluş Tarihçesi ve Genişlemesi 1. AB’NİN KURULUŞ TARİHÇESİ Avrupa’nın birleştirilmesine yönelik fikirlerin ortaya çıkışını Eski Yunan’a kadar götürmek mümkünse de, birleşik bir Avrupa yaratılması kavramının ilk kullanılmaya başlanması Ortaçağ’a rastlamaktadır. Daha sonraki dönemlerde de Birleşik Avrupa kurulması yönünde birçok görüş ileri sürülmüşse de 19. yüzyıla kadar hepsi düşünce aşamasının önüne geçememiştir. Gerçekten de Avrupa’nın dağınık devletlerinin birleştirilmesine yönelik bir Avrupa Birliği’nin oluşturulması fikri gerçek anlamda 19. yüzyılda şekillenmiştir. 1819 yılında Prusya’da dahili ticarete ilişkin engellerin kaldırılması ve 1834 yılında Alman devletleri arasında Gümrük Birliği’nin tesisi, Avrupa bütünleşmesi konusunda ileride atılacak adımlara örnek teşkil etmiştir (Akdemir, 2012: 37). Her ne kadar Avrupa’da bir birlik oluşturma düşüncesi teorik olarak çok öncelere dayansa da, bu konudaki ilk somut adımlar II. Dünya Savaşı’ndan sonra atılmıştır. Bilindiği gibi 1930’lu yıllarda yükselen faşizm ile gelen istikrarsızlık ve yayılmacılık hem Avrupa bütünleşmesi çabalarını gölgelemiş hem de Avrupa’yı yeni bir dünya savaşına itmiştir. İkinci Dünya Savaşı, hem savaşı kaybeden hem de kazanan ülkelerde büyük tahribat yapmıştır (Akdemir, 2012: 40). Savaşın hemen sonrasında Batı Avrupa’nın ekonomik, siyasi ve güvenlik alanlarında bazı temel öncelikleri bulunmaktaydı. Bu öncelikler; Avrupa ekonomisinin yeniden güçlendirilmesi Almanya’nın veya başka bir Avrupa devletinin bütün Avrupa’yı güç ve şiddet yoluyla ele geçirmeye yönelik politikalarının engellenmesi SSCB’nin yayılmacı politikasının engellenmesi Siyasi ve ekonomik açıdan güçlü bir konuma gelerek SSCB ve ABD arasında üçüncü bir güç olabilmek şeklinde sıralanabilir (İnat, 2005: 6). İşte bu öncelikler Avrupa bütünleşmesini artık neredeyse zorunlu hale getirmiştir. Batı Avrupa bütünleşmesinin önemli kilometre taşlarından biri İngiltere Başbakanı Churchill’in 19 Eylül 1946’da yaptığı konuşması olmuştur. Churchill bu konuşmasında Avrupa Birleşik Devletleri için ilk adımın Fransa ile Almanya arasında ortaklık oluşturmaktan geçtiğini ifade etmiştir. Çünkü İkinci Dünya Savaşı’ndan önce Almanya’nın denetiminde olan Ruhr ve Saarland kömür havzalarının statüsü savaş sonrasında Almanya ile Fransa arasında çekişmelere neden olmuştu. Tüm bu gelişmeler çerçevesinde Batı Avrupa’da önce siyasi ve savunma alanlarında işbirliğini amaçlayan Kuzey Atlantik İttifakı Teşkilatı (NATO-1949), Batı Avrupa Birliği (BAB-1948), Avrupa Ekonomik İşbirliği Örgütü (OEEC-1948), Avrupa Konseyi (1949) gibi örgütler kurulmuştur(Ceylan Ataman, 2010: 15, 16). Avrupa’nın birleşmesinde dönemin en önemli isimleri Jean Monnet ve Prof. Walter Hallstein’dır. Bu iki isim, Avrupa’da bir daha savaş çıkmaması için savaş malzemesi üretiminin iki temel unsuru olan kömür ve çelik üretiminin ortak bir otoritede toplanması gerektiği önerisini getirmişlerdir. Bu fikir daha sonra dönemin Fransa Dışişleri Bakanı Robert Schuman tarafından sunulan Shuman Planı aracılığıyla 9 Mayıs 1950 tarihinde hayata geçirilmiştir. 9 Mayıs tarihi Avrupa Birliği’nin temellerinin 2 AB’nin Kuruluş Tarihçesi ve Genişlemesi atıldığı tarih olarak kabul edilmekte ve 1973 yılından beri bu gün Avrupa Günü olarak kutlanmaktadır (Tonus, 2004: 153). Böylece 18 Nisan 1951 tarihinde, Schuman Deklarasyonu’nun ilan edilmesinden yaklaşık bir yıl sonra, Paris Antlaşması ile Avrupa Birliği’nin temelini oluşturan Avrupa Kömür ve Çelik Topluluğu (AKÇT) kurulmuştur. AKÇT’yi oluşturan ülkeler Almanya, Fransa, İtalya, Belçika, Hollanda ve Lüksemburg’tur. Belçika, Hollanda ve Lüksemburg Benelüx ülkeleri olarak bilinmektedir. AKÇT Antlaşması ile bu altı ülke kömür ve çelik üretimi konusundaki ulusal yetkilerini oluşturulan üst otoriteye devretmişlerdir. Bu ilk bütünleşme hareketi Avrupa’nın yeniden inşası için gerekli ekonomik uzlaşma ve barış zemininin yaratılmasını sağlamıştır (Dartan, 2002: 98). AKÇT’nin kısa sürede göstermiş olduğu başarı Avrupa’da bütünleşmenin daha ileri götürülmesi arzusuyla birleşmiş, böylece yine altı üye devlet tarafından 25 Mart 1957 tarihinde imzalanan Roma Antlaşması ile Avrupa Ekonomik Topluluğu (AET) ve Avrupa Atom Enerjisi Topluluğu (EURATOM) kurulmuştur. AET ile sadece kömür ve çelikte değil, tüm sektörlerde bir ortak pazarın yaratılması ve üye ülkelerin istikrarlı bir ekonomik yapıya kavuşturulmaları amaçlanmış (Tonus, 2004: 153), malların, kişilerin, hizmetlerin ve sermayenin serbest dolaşımı düzenlenmiştir. EURATOM ise nükleer enerjinin barışçıl amaçlarla ve güvenli bir biçimde kullanımını sağlamayı amaçlamaktadır. 1965 yılında Brüksel’de imzalanan Füzyon Antlaşması (Birleşme AnlaşmasıBrüksel Antlaşması) ile yukarıda adı geçen üç topluluk [Avrupa Kömür ve Çelik Topluluğu (AKÇT), Avrupa Ekonomik Topluluğu (AET) ve Avrupa Atom Enerjisi Topluluğu(EURATOM)] tek çatı altında birleştirilmiş ve bu Topluluklar Avrupa Toplulukları (AT) adı altında anılmaya başlanmıştır (www.abgs.gov.tr). 1968 yılında Gümrük Birliği’nin tamamlanarak yürürlüğe girmesiyle üye ülkelerin gümrük alanları, tek bir gümrük alanı haline gelmiştir (www.ikv.org.tr). Böylece özellikle tarım ve ticaret politikaları olmak üzere ortak politikalar 60’ların sonunda yerli yerine oturmuştur (www.abgs.gov.tr). Birliğin ilk genişlemesi, 1972’de İngiltere, Danimarka ve İrlanda’nın Topluluğa üyelik antlaşmalarının imzalanmasıyla gerçekleşmiş, ardından 1981’de Yunanistan ve 1986’da İspanya ve Portekiz’in katılmasıyla üye sayısı 12’ye yükselmiştir. 1 Temmuz 1987 tarihinde yürürlüğe giren Avrupa Tek Senedi ile AET üyeleri aralarındaki bütün iç sınırları kaldırarak tek bir pazar kurmuşlardır (Tonus, 2004: 154). Tek Senet ile ayrıca Avrupa Topluluklarını kuran Antlaşmalar ilk kez kapsamlı bir biçimde tadil edilmiştir. Avrupa Tek Senedi ile yeni ortak politikalar saptanmış, mevcut olanlar geliştirilmiştir. Bu çerçevede Roma Antlaşması’na sosyal politika, ekonomik ve sosyal uyum, çevre gibi konularda yeni maddeler eklenmiştir (www.ikv.org.tr). 7 Şubat 1992 yılında imzalanan ve 1 Kasım 1993 yılında yürürlüğe giren Maastricht Antlaşması ile ekonomik bütünleşmenin yanında siyasal bütünleşme de hedef olarak belirlenmiş ve bütünleşme hareketini ifade etmek üzere Avrupa Birliği (AB) kavramı kullanılmaya başlanmıştır (Ceylan Ataman, 2010: 16). AB Antlaşması olarak da bilinen Maastricht Antlaşması ile tek para birimi ve ortak bir merkez bankası 3 AB’nin Kuruluş Tarihçesi ve Genişlemesi sistemine dayalı bir ‘ekonomik ve parasal birlik’ ile ortak dış politika ve savunma politikası perspektiflerine dayalı ‘siyasi birlik’ kurulması öngörülmüş, ekonomik faaliyetlerin uyumlu ve dengeli gelişimini; enflasyonsuz, sürdürülebilir ve çevre korumasına önem veren bir büyümenin sağlanmasını; üye ülke ekonomilerinin uyum içinde birbirlerine yaklaşmasını ve Avrupa vatandaşları için daha güçlü bir Birlik yaratılmasını hedeflemiştir (www.ikv.org.tr). Avrupa Birliği’ni kuran bu Antlaşma ile AB’nin ‘üç temel sütunu’ oluşturulmuştur. Birinci sütun, Roma Antlaşması ile oluşturulan Avrupa Ekonomik Topluluğu ve Avrupa Atom Enerjisi Topluluğu ile Paris Antlaşması’yla kurulan Avrupa Kömür ve Çelik Topluluğundan meydana gelmektedir. Ekonomik ve parasal birlik ve daha önce bahsedilen yetkiler de bu sütuna dahildir. İkinci sütun, Ortak Dışişleri Güvenlik Politikasını (ODGP) içermekte ve Avrupa çapında bir savunma politikasını başlatmayı hedeflemektedir. Üçüncü sütun ise Adalet ve İçişlerini kapsamaktadır (www.ikv.org.tr). Maastricht Antlaşması’nın getirdiği önemli katkıların ilki, ekonomik ve parasal birlik hedefini somutlaştırması ve süreci bir takvime bağlamasıdır. Nitekim bu takvim işlemiş ve Avrupa Birliği’nde derinleşmenin en önemli adımı sayılan Parasal Birlik gerçekleştirilerek, 12 üye ülkenin ortak parası Euro dolaşıma girmiştir. Maastricht Antlaşması ile Avrupa bütünleşmesi bağlamında meydana gelen ikinci büyük gelişme ise, siyasi bütünleşme olgusuna doğru atılan adımlardan oluşmaktadır. Bu çerçevede, Ortak Dışişleri ve Savunma Politikası ile Adalet ve içişlerinde işbirliği aracılığıyla siyasi birliğe yönelik ilk somut yönelim gerçekleştirilmiştir (Tonus, 2004: 154, 155). 1 Ocak 1993’te Tek Pazar’ın oluşmasıyla birlikte, 12 üye ülke arasında malların, sermayenin, hizmetlerin ve insanların serbest dolaşımı tam anlamıyla sağlanmıştır. Haziran 1993’te ise AB Devlet ve Hükümet Başkanlarının AB’nin Merkez ve Doğu Avrupa Ülkelerini (MDAÜ) kapsayacak şekilde genişlemesi yönünde karar aldıkları Kopenhag Zirvesi’nde, AB’ye üyelik kıstasları belirlenmiştir. ‘Kopenhag Kriterleri’ olarak bilinen bu koşullar, AB üyelik başvurusu kabul edilen tüm aday ülkeler tarafından yerine getirilmesi gereken asgari koşulları ifade etmektedir. Siyasi ve ekonomik kriterler ile müktesebat uyumu olmak üzere üç grupta toplanan bu koşullar şunlardır; - Siyasi kriterler: Avrupa Birliği Anlaşması'nın tam üyelikle ilgili maddesine eklenen demokrasinin güvence altına alındığı istikrarlı bir kurumsal yapı, hukukun üstünlüğü, insan hakları ve azınlık haklarına saygı koşullarıdır. - Ekonomik kriterler: iyi işleyen bir pazar ekonomisi ve AB içindeki piyasa güçlerine ve rekabet baskısına karşı koyabilme kapasitesidir. - Topluluk müktesebatının kabulü: AB'nin çeşitli siyasi, ekonomik ve parasal hedeflerine bağlılık. 1995 yılında Avusturya, İsveç ve Finlandiya’nın katılımıyla Avrupa Birliği’nin üye sayısı 15’e ulaşmıştır. Tek para birimine geçiş ve AB’nin genişlemesine ilişkin sürecin belirlenebilmesi amacıyla Mart 1996’da başlatılan Hükümetlerarası Konferans 16-17 Haziran 1997 4 AB’nin Kuruluş Tarihçesi ve Genişlemesi tarihlerinde gerçekleştirilen Amsterdam Zirvesi ile tamamlanmıştır. Zirve toplantısında, AB’nin 5. genişleme sürecine başlaması ve 1 Ocak 1999 tarihinde tek para birimi olan Euro’ya geçilmesi teyit edilmiştir. Ayrıca Ortak Dışişleri ve Savunma Politikası, Adalet ve Güvenlik Politikası ve Maastricht Antlaşması üzerindeki bazı değişiklikleri içeren Amsterdam Antlaşması imzalanmış ve Mayıs 1999’da yürürlüğe girmiştir. Amsterdam Antlaşması’nın dört temel hedefi bulunmaktadır: İstihdamı, sosyal politikaları, halk sağlığını ve vatandaş haklarını bütünleşme sürecine eklemek Adalet ve iç işleri alanında üye devletlerin işbirliğini pekiştirerek, hareket özgürlüğünün önündeki engelleri kaldırmak ve güvenliği daha güçlü kılmak AB’yi uluslararası arenada daha etkin bir hale getirmek Birliğin kurumsal yapısını daha fazla geliştirmek (Akdemir, 2012: 50). 23-24 Mart 2000 tarihlerinde gerçekleştirilen Lizbon Zirvesi’nde ise, AB’nin istihdamı güçlendirmeye ve bilgi üzerine kurulu bir ekonomi çerçevesinde ekonomik reform ve sosyal uyumu gerçekleştirmeye yönelik yeni stratejisi tanımlanmıştır. Lizbon Stratejisi olarak adlandırılan bu yeni yaklaşım ile başlayan süreç çerçevesinde AB’nin 2010 yılına kadar; ‘daha çok sayıda ve daha iyi iş ve daha büyük bir toplumsal uzlaşmayla, sürdürülebilir ekonomik büyümeyi gerçekleştirebilecek, bilgiye dayalı dünyanın en rekabetçi ve dinamik ekonomisi’ haline getirilmesi amaçlanmıştır. Ancak Lizbon Stratejisi’nin kabul edilmesinden 2005 yılına dek geçen beş yıllık süre içinde öngörülen hedeflere ulaşılamadığı gözlemlenmiştir. Bunun üzerine AB Komisyonu tarafından Lizbon Stratejisi’ni canlandırmak üzere 2005-2010 dönemi için yeni bir Sosyal Gündem oluşturularak 9 Şubat 2005 tarihinde açıklanmıştır (www.ikv.org.tr). 7-9 Aralık 2000 tarihlerinde yapılan Nice Zirvesi sonucunda 26 Şubat 2001 tarihinde imzalanan Nice Antlaşması, tüm üye ülkelerde onaylanmasının ardından 1 Şubat 2003 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Başlıca amacı Birliği, yeni üyeler alarak genişlemeye hazırlamak olan bu Antlaşma, 15 üye ülke ve 12 aday ülkenin (Türkiye hariç) AB Komisyonu ve Avrupa Parlamentosu’ndaki üye sayıları dağılımı ile AB Konseyi’nde karar almadaki oy ağırlıklarını belirlemiş, Bakanlar Konseyi’ndeki ağırlıklı oy oranlarını değiştirmiştir (www.ikv.org.tr). Nice Zirvesi’nde ayrıca temel hak ve özgürlükler ile sosyal haklara ayrıntılı bir biçimde yer veren Temel Haklar Şartı ilan edilmiştir (Çelik, 2008: 109). 1 Mayıs 2004 tarihinde 10 ülke, Çek Cumhuriyeti, Estonya, GKRY, Letonya, Litvanya, Macaristan, Malta, Polonya, Slovakya ve Slovenya'nın katılımıyla Birlik, beşinci ve en büyük genişlemesini gerçekleştirmiştir. Giderek hem genişleyen hem de daha fazla bütünleşen AB’nin zaman içerisinde yönetim mekanizmalarının yükü artmış ve bazı tıkanmalara yol açmıştır. Bu sıkıntıların giderilmesi için önerilen çözüm ise bir anayasanın hazırlanması yönünde olmuştur (Akdemir, 2012: 51). 28 Şubat 2002 tarihinde AB Anayasası taslağını oluşturmak üzere 105 üyeli ‘Avrupa’nın Geleceği Kurultayı’ toplanmıştır. Kurultay, 16 aylık bir dönemin sonunda çalışmalarını tamamlamış ve taslak metni Hükümetlerarası Konferans’ta görüşülmek üzere AB Dönem Başkanlığı'na sunmuştur. Avrupa için bir Anayasa 5 AB’nin Kuruluş Tarihçesi ve Genişlemesi oluşturan Antlaşma Taslağı, 17-18 Haziran 2004 tarihlerinde Brüksel’de gerçekleştirilen Zirve sonunda kabul edilmiştir. AB Anayasası, üye ve aday ülke liderleri tarafından Roma'da imzalanmış böylece 29 Ekim 2004 tarihinde son şeklini almıştır. AB Anayasası, Avrupa Birliği üye ülkelerinin siyasi bir birlik kurma yolunda attıkları en önemli adımı teşkil etmekte ve AB’nin temelini oluşturan kurucu antlaşmalar ile bugüne kadar onları değiştiren tüm antlaşmaları tek ve yeni bir metinde bütünleştirmektedir. 12 Ocak 2005 tarihinde Avrupa Parlamentosu tarafından kabul edilen Anayasa’nın yürürlüğe gireceği tarih olarak Anayasal Antlaşma’da 1 Kasım 2006 belirtilmiştir. Ancak Anayasa’nın yürürlüğe girebilmesi için tüm üye ülkeler tarafından onaylanması gerekmektedir. Hali hazırda, üye ülkeler, kendi Anayasaları tarafından belirlenen sisteme göre ‘parlamento veya referandum kanalıyla- onay sürecini sürdürmektedir. Ancak, üye devletlerden birinin dahi Anayasal Antlaşma’da belirtilen tarihe dek onaylamaması halinde yürürlüğe giremeyecek olan AB Anayasası zorlu bir onay süreci geçirmektedir. Özellikle, Fransa ve Hollanda’da gerçekleştirilen referandumlarda çıkan ‘hayır’ kararı olumsuz etki yaratmıştır (www.ikv.org.tr). Bu ülkelerde aşırı sağ ve aşırı sol görüşe sahip kesimlerin Anayasa’nın bazı bölümlerini benimsememeleri ve toplumun milliyetçi duygularla hareket etmiş olması ortaya çıkan sonuçta etkili olan faktörler arasındadır. Anayasa’nın fazla neo-liberal bir sistem öngörmesi, Brüksel’e daha fazla yetki verilmesi, AB’nin geleceği konusundaki temel endişeler, Fransa’nın birlik genelindeki nüfuzunu kaybetme kaygısı, savunma alanında AB’yi NATO’ya dolaylı olarak da ABD’ye bağımlı kılması ve Türkiye’nin Birliğe olası üyeliği gibi konular Fransa’dan gelen ‘hayır’ cevabında etkili olmuştur. Çünkü Fransa’da Anayasa’ya ‘hayır’ diyen sol kesim, Anayasa’nın AB sınırları içinde aşırı serbest bir piyasa ekonomisin, neo-liberal politikalara yol açtığını ileri sürmüşler, ‘hayır’ diyen sağ kesim ise Fransa’nın bu Anayasa ile egemenlik haklarının büyük bir bölümünden vazgeçtiği görüşünde olmuşlardır. AB’nin bir diğer kurucu üyesi olan ve halkının % 61,6’sının Anayasa’ya ‘hayır’ dediği Hollanda’nın gerekçeleri ise Brüksel’deki siyasi elitlere duyulan öfke, derinlerdeki İslam karşıtlığı ve Türkiye’nin üyeliğine bakış açısının olumsuz olması, işsizlik ve avronun kullanıma girmesi ile ortaya çıkan hayat pahalılığı gibi ekonomik sıkıntılar, egemenliğin ve kültürel kimliğin kaybolması, göçmen korkusu gibi sosyal gerilemeler ve dönemin hükümetinin politikalarına olan muhaliflik şeklinde sıralanabilir (Akdemir, 2012: 51, 52). Anayasa krizi, kuruluşundan bu yana yarım yüzyıllık tarihinde çeşitli krizlerle karşılaşmış ve bu krizleri yöneterek varlığını devam ettirmiş olan AB’nin bugüne kadar karşılaştığı krizlerin en ağırı olarak tanımlanabilir (Çelik, 2008: 123). Anayasa krizinden sonra AB’nin geleceği ciddi manada tartışmaları da beraberinde getirmiştir. 21-22 Haziran 2007’de Brüksel’de yapılan AB Liderler Zirvesi, AB’nin geleceğinin nasıl şekilleneceğinin açık bir biçimde sorgulanmasına neden olabilecek tartışmalara sahne olmuştur. Ancak Zirve sonunda AB ülkelerinin liderleri Anayasa’nın yerini alacak bir reform antlaşması üzerinde uzlaşmaya varmışlardır. Anayasa’nın bazı maddelerinin yumuşatıldığı Reform Antlaşması 13 Aralık 2007’de Lizbon’da imzalanmış ve üye ülkelerde onay süreci başlatılmıştır. İmzalandığı yer dolayısıyla Reform Antlaşması’nın resmi ismi Lizbon Antlaşması olarak kabul edilmiştir (Akdemir, 2012: 53, 54). 6 AB’nin Kuruluş Tarihçesi ve Genişlemesi Lizbon Antlaşması’nın kabulünü referanduma götürme kararı alan tek ülke olan İrlanda’da 12 Haziran 2008 tarihinde yapılan referandumda Lizbon Antlaşması, oyların yüzde 53,4’ünün aleyhte kullanılması sonucu reddedilmiştir. Ancak İrlanda da, Lizbon Antlaşması için 3 Ekim 2009 tarihinde yapılan ikinci referandumda, yüzde 67,1 “evet”, yüzde 32,9 “hayır” oyu ile Antlaşmayı kabul etmiştir. Böylece AB’nin siyasi geleceği açısından büyük önem taşıyan Lizbon Antlaşması 1 Aralık 2009’dan itibaren yürürlüğe girmiştir. 1 Ocak 2007 tarihinde ise Bulgaristan ve Romanya, 1 Temmuz 2013 tarihinde ise Hırvatistan Avrupa Birliği üyesi olmuştur. Böylece, AB üye sayısı 28'e yükselmiştir. Aynı zamanda Birlik’te kullanılan resmi dillerin sayısı 24 olmuştur. 2. AB GENİŞLEMESİ Kurucu üyeler: Almanya, Fransa, İtalya, Belçika, Hollanda ve Lüksemburg (Altılar) Birinci Genişleme 1973: Danimarka, İngiltere ve İrlanda İkinci Genişleme: 1981: Yunanistan Üçüncü Genişleme: 1986: İspanya, Portekiz Dördüncü Genişleme: 1995: İsveç, Finlandiya ve Avusturya Beşinci Genişleme: 2004: Çek Cumhuriyeti, Estonya, Letonya, Litvanya, Polonya, Slovakya, Slovenya, Malta, Macaristan ve G. Kıbrıs Altıncı Genişleme: 2007: Bulgaristan ve Romanya Yedinci Genişleme 1 Temmuz 2013 Hırvatistan Müzakere Sürecindeki Adaylar: İzlanda, Karadağ, Makedonya, Türkiye 7 AB’nin Kuruluş Tarihçesi ve Genişlemesi Olası Adaylar: Arnavutluk, Bosna-Hersek, Kosova, Sırbistan 3. RAKAMLARLA AB Üye sayısı: 28 ülke Sloganı: Farlılıklarda birleştik Yönetim Merkezi: Brüksel, Strazburg, Lüksemburg Toplam nüfus: 503.492.041 Dil: 24 farklı dil Yüzölçümü: 4,381,376 km² En büyük yüzölçümüne sahip ülkeler (sırasıyla): Fransa, İspanya, İsveç, Almanya, Polonya, Finlandiya, İtalya, Birleşik Krallık, Romanya (slaytta detaylı bir şekilde verildi) En yüksek nüfusa sahip ülkeler (sırasıyla): Almanya, Fransa, Birleşik Krallık, İtalya, İspanya, Polonya (slaytta detaylı bir şekilde verildi) 4. DEĞERLENDİRME SORULARI 1. AB’nin kuruluşunun arkasında yatan nedenler nelerdir? 2. Schuman Deklarasyonu nedir? 3. AB’nin kuruluş tarihçesinde dönüm noktası olan antlaşmalar hakkında bilgi veriniz. 4. Maastricht Antlaşması’nın önemi hakkında bilgi veriniz. 5. Kopenhag kriterleri ne anlama gelmektedir? 6. Kopenhag kritlerleri nelerdir? 7. AB Anayasası’nın akıbeti hakkında bilgi veriniz. 8. Müzakere sürecindeki aday ülkeler hangilerdir? 9. AB’ye üye ülke sayısı bugün itibariyle kaçtır? 10. AB’nin en yüksek nüfusa sahip ülkesi hangisidir? 11. AB’nin en büyük yüzölçümüne sahip ülkesi hangisidir? KAYNAKÇA AKDEMİR, Erhan (2012), “Avrupa Bütünleşmesinin Tarihçesi”, Avrupa Birliği Tarihçe, Teoriler, Kurumlar ve Politikalar içinde, Editörler: Belgin Akçay ve İlke Göçmen, Seçkin Kitabevi, Ankara, s. 37-63. BOZKURT, Veysel (1997), Avrupa Birliği ve Türkiye, Alfa Yayınları, İstanbul. CEYLAN ATAMAN, Berrin (2010), “Avrupa Birliği Sosyal Politikasının Temel Prensipleri”, Türkiye’nin Adaylık Sürecinde Avrupa Birliği İstihdam ve Sosyal 8 AB’nin Kuruluş Tarihçesi ve Genişlemesi Politikası içinde, Derleyen: Berrin Ceylan Ataman, Genişletilmiş Yeni Baskı, Siyasal Kitabevi, Ankara, s. 15-28. ÇELİK, Aziz (2008), AB Sosyal Politikası Uyum Sürecinin Uyumsuz Alanı,Gözden geçirilmiş ikinci basım, Kitap Yayınevi. DARTAN, Muzaffer (2002), “Türkiye ve Avrupa Birliği İlişkileri ve Gümrük Birliği”, Tüm Yönleriyle Türkiye-AB İlişkileri içinde, Editörler: Mustafa Aykaç ve Zeki Parlak, Elif Kitabevi, İstanbul, s. 93-157. İNAT, Kemal (2005), “Avrupa Politik İşbirliğinin Oluşumu”, Avrupa Birliği Üzerine Notlar içinde, Editör: Oğuz Kaymakçı, Nobel Yayın Dağıtım, Ankara, s. 3-18. TONUS, Özgür (2004), “Avrupa Birliği’nin Tarihsel Gelişimi, Kurumsal Yapısı ve Düzenlemeleri”, Uluslararası Çalışma Normları içinde, Editör: Yener Şişman, T.C. Anadolu Üniversitesi Yayını No: 1566, Açıköğretim Fakültesi Yayını No: 823, Eskişehir, s. 151-178. http://www.ikv.org.tr/icerik.asp?konu=abtarihce&baslik=Tarihçe 15.08.2012) (Erişim http://www.abgs.gov.tr/index.php?l=1&p=105 (Erişim tarihi: 15.08.2012) tarihi: 9