Çocukta Kusma Yazar Administrator Perşembe, 03 Temmuz 2008 20:37 - Son Güncelleme Çarşamba, 27 Ekim 2010 12:32 Değişik nedenlere bağlı olarak şeker metabolizmasında ortaya çıkan dengesizlikler çocuklarda yineleyen kusmalara yol açabilir. Asetonemik kusma denen bu krizleri önlemek için yağ alımını azaltmak ve önemli bir etken olan psikolojik nedenleri ortadan kaldırmak gerekir. Kusma mide içeriğinin, çoğunlukla kramp biçiminde mide kasılmalarıyla ağızdan boşaltılmasıdır. Kendi başına bir hastalık olmayıp çeşitli rahatsızlıkların bir belirtisidir. Bebeklik döneminden başlayarak oldukça sık görülen bir olaydır. Bütünüyle zararsız bir durum olabileceği gibi ağır bir hastalığın işareti de olabilir. Kusmayı değerlendirirken kusmanın biçimini, çocuğun yaşım ve çocukta kusmaya eşlik eden öbür belirtileri dikkate almak gerekir. Çocukta hemen her türlü enfeksiyon kusma tepkisine yol açabilir. Ayrıca ruhsal etkenler de kusmada rol oynayabilir. Ama inatçı kusmalara daha sık olarak merkez sinir sistemi, idrar yollan ve sindirim sistemi bozukluklarında rastlanır. BEBEKTE KUSMA Yenidoğanda yemek borusunun ya da onikiparmakbağırsağının doğuştan kapalı olması, mide kapısında (pilor) darlık, diyafram fıtığı gibi sindirim sistemiyle ilgili doğuştan oluşum bozuklukları ve doğumda beyin zedelenmesi ağır kusmalara yol açar. Doğum sırasında yutulan amniyon sıvısı ilk 24 saat içinde zararsız kusmalara neden olabilir. Yenidoğanda daha seyrek olarak böbreküstü bezi yetmezliğine ve idrar yolundaki oluşum bozukluklarına bağlı kusmalar da görülebilir. Bebeklerde özellikle sindirim sistemi enfeksiyonları en yaygın kusma nedenidir. Ama ayırıcı tamda kusmanın tipi göz önüne alınmalıdır. Buna göre bebek kusmaları birkaç gruba ayrılabilir: Regürjitasyon Regürjitasyonu gerçek kusmadan ayırt etmek gerekir. Bu durum beslenmeden sonra alman besinin bir bölümünün ağızdan geri gelmesi biçiminde ortaya çıkan zararsız kusmadır. Öncesinde bulantı olmaz ve gerçek kusmada olduğu gibi şiddetli mide kasılmalanyla ortaya çıkmaz. Çocukta kusmaya bağlı kilo kaybı görülmez. Regürjitasyon tipi kusmalar 8-12. aylarda kendiliğinden düzelir. Öğünler arasındaki süreyi uzatma, bebeği dik durumda besleme, beslemeden sonra bir süre dik konumda tutma ve beslediktenhemen sonra bebeğin altını değiştirme gibi işlemlerden kaçınma bu tür kusmaların önlenmesinde yararlı olur. Regürjitasyonun belirgin bir nedeni yoktur. Bazı durumlarda midenin aşın dolmasından kaynaklanır. Bebeğin genel durumu iyidir ve başka bir belirtiye rastlanmaz. Regürjitasyonun daha ağır ve kronik biçimine ruminasyon (geviş getirme) adı verilir. Ruminasyon, genellikle yalnız bırakılan, uzun süre hastanede yatan ve sinirli bebeklerde görülür. Yutulan besinlerin yemden ağza getirilip çiğnenmesi olarak tanımlanabilir. Bu durumda bebeğe daha kıvamlı besinlerin verilmesi, beslendikten sonra dik tutulması, daha yavaş beslenmesi, beslenme sırasında onu huzursuz eden davranışlardan kaçınılması yararlıdır. Sütçocuklannda sık kusma görüldüğünde, bu durumun nedeni mutlaka araştırılmalıdır. Böylece kusmayla kendini belli eden ağır hastalıklar atlanmamış olur. Zararsız kusmaları önlemede beslenme sırasında ve 1/3 Çocukta Kusma Yazar Administrator Perşembe, 03 Temmuz 2008 20:37 - Son Güncelleme Çarşamba, 27 Ekim 2010 12:32 beslenmeden sonra çocuğun gaz çıkarmasına yardımcı olunması, beslenmeyi izleyen 15-20 dakika boyunca bebeğin üst bölümünün yumuşak bir yastıkla 30° kadar yükseltilmesi ve aynı zamanda sağ yana döndürülerek yatırılması yararlıdır. Doğuştan mide kapısı darlığı (konjenital pilor stenozu). Yaşamın 2. ve 3. haftalarında başlayan fışkırma biçimindeki kusmalarla kendini belli eden doğumsal bir hastalıktır. Pilor spazmı. Bazı bebekler doğumdan başlayarak hırçın olur, çok ağlar, az uyur ve aşın hareketlidir. Böyle bebeklerde karın ağrılarına, belirli bir nedene bağlanamayan kusmalara ve ishallere sık rastlanır. Yaşamın ilk günlerinden başlayarak bazen fışkırma biçiminde ve inatçı olabilen kusmalar görülür. Pilor spazmı denen bu kusmalar, bebeğin susuz kalmasına ve kilo kaybma yol açmaz. Röntgen bulgularında bir anormallik yoktur. Pilor spazmında gevşetici ilaç tedavisi yapılır. BİR YAŞINDAN SONRAKİ KUSMALAR Bunlar genellikle ruhsal etkenlere ve basit enfeksiyonlara bağlıdır. Okula yeni başlayan çocuklarda da sabahlan ruhsal kökenli kusmalar görülebilir. Karın ağnsı ve bulantının eşlik ettiği kusmalarda apandisit, bulantısız ve inatçı kusmalarda ise kafaiçinde yer kaplayan oluşumlar düşünülmelidir. Asetonemik kusma. Yüksek ateşle seyreden bir hastalığa, kısa bir süre aç kalmaya, şekeri az, yağı fazla bir beslenmeye, aşın güç harcamaya ve metabolizma dengesini kısa süreli bile olsa bozabilen ruhsal etkenlere bağlı olarak yineleyen kusmalar ortaya çıkabilir. Bu durum aseton krizleri ya da asetonemik kusma olarak tanınır. Birçok anne asetonemik kusma krizleriyle karşılaşmıştır. Deneyimli anneler bu kusmalann ağır bir hastalık belirtisi olmadığı, çocuğun içinde bulunduğu duruma bağlı olarak geçici bir rahatsızlıktan kaynaklandığı sonucuna vararak fazla telaşlanmaz. Gerçekten de çocuğun organizmasında genel bir bozulma görülmez ve bu çocuklann büyük bölümü hasta olarak kabul edilmez. Asetonemik kusma temel olarak şeker, yağ ve protein metabolizmasındaki dengesizliklerden kaynaklanır. Bu maddeler sindirim sürecinden geçerek bağırsak duvarını aşar, kana kanşarak vücudun kimyasal laboratuvan olan karaciğere ulaşır. Burada şeker, yağ ve proteinlerden ortak bir metabolizma ürünü olan aktif aseton ortaya çıkar. Aktif aseton şeker metabolizmasının son evresine katılarak yıkıma uğrar. Karaciğer vücudun enerji gereksinimini karşılamak için kimi zaman yağlan parçalamak zorunda kalır. Bu durumda açığa çıkan asetonun tümü şeker metabolizmasında kullanılarak yıkıma uğratılamaz ve artık aseton birikir. Artan aseton molekülleri keton cisimlerini oluşturacak biçimde bir araya gelir. İşte bu keton cisimleri kusmayı başlatan etkenlerdir. Karaciğerde biriken keton cisimleri kan dolaşımına, oradan da idrara geçer. Keton cisimlerinin yapısında bulunan aseton uçucu bir maddedir ve akciğerlerden solunum yoluyla dış ortama çıkar. Bu nedenle bu tip kusmalarda çocuğun idrarında keton cisimleri bulunur ve ağzı da aseton kokar. Kusmaya yüz kızarması ya da solukluğu, uyku hali ve ruhsal belirtiler eşlik edebilir. Çocuklukta dengesiz beslenmeye bağlı olarak kan şekerinin düşmesi gibi etkenlerle keton cisimlerinin üretiminde artış görülebilir. Ayrıca yüksek ateş ve aşın kas gerginliği gibi vücut enerji depolannı kullanmayı gerektiren durumlarda da kanda keton cisimleri birikerek kusmaya yol açabilir. nöbet genellikle çocuk 1-2 yaşındayken ortaya çıkar ve ergenlik döneminde kendiliğinden kaybolur. Bir, iki, hatta üç gün boyunca çocuk sürekli kusabilir. Artık kusacağı besin kalmayınca mukus, yeşil safra ve bazen kanlı mukus çıkarır. Hiçbir şey 2/3 Çocukta Kusma Yazar Administrator Perşembe, 03 Temmuz 2008 20:37 - Son Güncelleme Çarşamba, 27 Ekim 2010 12:32 yiyemeyen çocuğun içeceği bir yudum su bile kusmayı uyarabilir. Su kaybına bağlı olarak dil ve dudaklar kurudur. Karın gergin ve ağnlıdır. İnatçı bir kabızlık görülür. Kusma nöbetinin sıklığında azalma olmazsa çocuğun durumu giderek kötüleşir. Nöbetler sırasında çocuk kesinlikle yatakta dinlenmeli ve ağır durumlarda damar içi sıvı uygulamasına geçilmeli, asidoza (kanda asitlik düzeyinin yükselmesi) yönelik tedavi başlatılmalıdır. Çocuklardaki kusmalar nedenleri bakımından aşağıdaki gibi sınıflandırılabilir • Midenin aşırı dolmasına bağlı kusmalar. • Beslendikten hemen sonra yatırılması ve altının değiştirilmesi gibi işlemlere bağlı kusmalar. • Beslenme sırasında aşın hava yutulmasına bağlı kusmalar. • Kusmalı ishal, akut ishal, bağırsak tıkanması, pilor spazmı, apandisit ve sindirim sisteminde doğuştan oluşum bozuklukları gibi sindirim sistemi hastalıklarına bağlı kusmalar. • Menenjit, beyin apseleri ve beyin tümörleri gibi merkez sinir sistemi hastalıklarına bağlı kusmalar. • Sinirli çocuklarda görülen kusmalar. • Üst solunum yolları enfeksiyonlarına ve özellikle başlangıç evresinde olmak üzere başka enfeksiyonlara bağlı kusmalar. • Yinelenen (asetonemik) kusmalar. Yazının kaynağı: Medicana {loadposition user8} 3/3