YİNE BİRAZ LOJİSTİK Dünya Gazetesi’nde köşe yazarlığı yapmaya başladığım ilk dönemlerde; yazılarımda ağırlıklı olarak lojistiğe yer veriyor, sıkça ülkedeki lojistiğin durumuna değiniyor idim. Yıllar geçti, ekonominin her dalında yazmaya başladım. Mümkün olduğunca Dış Ticaret ekseninde gezmeye gayret ettiysem de bunu her zaman başarabildiğimi pek söyleyemem. Aslında lojistik dediğimiz kavram, tümü ile ticaretin varlığı ile ortaya çıkan ve gelişmesiyle de gelişimini sürdüren en önemli sektörlerden bir tanesi. Ticaretin ne olduğuna göz attığımızda ise, en temel hali ile, iki eşyanın birbiri ile değiş tokuşu olarak başlamış, sonrasında ise paranın icadı ile hem hayat hem de ticaret hızlanmış ve kolaylaşmış. Elbette ticaret, yalnızca ürünlerin değil; hizmetlerin ve teknolojinin de değiş tokuşuna verilen addır. Teknoloji geliştikçe, üretim çeşitlenmiş, bir çok faktör de ticaretin dünya üzerinde her geçen gün daha da artmasına sebebiyet vermiş ve evrensel hale gelmiş. Geçtiğimiz hafta, G-20’ye değinmiş ve Uluslararası Ticaret üzerindeki etkilerinden söz etmiş idik. Cumartesi günü hepimiz Paris’teki terör saldırısı ile uyanınca zirvenin de ana konusu bir anda bu yöne kayarak, ister istemez Uluslararası Ticaret ve ekonomik gelişmeler ile ilgili konular az da olsa arka planda kaldı. Ancak unutmamak lazım ki, artık çağımızda hiçbir olay, uluslararası mal dolaşım hareketlerinin önüne geçebilir durumda değildir ve olamayacaktır. Teknolojinin gelişimi, yeni icatlar, dünyada yaşanan krizler. Tüm bunlar, insanların tüketme alışkanlıkları ve hep daha iyisini arama arzusu ile yaşanan olaylardır. Aslında üretim kapasitesi çok yüksek olmayan ülkeler bile ticarete yönelik hacimlerini hep arttırmaya çalışmışlar ve böylelikle ekonomik dengelerini pozitif değerlerde tutmayı başarabilmişler ve hep oyunun içinde kalabilmişlerdir. Ticaret, elbette hayatımızın en önemli unsurlarından bir tanesi. Ancak artık günümüzde ticaretin artabilmesi ve gelişmesinin yolu, neredeyse tümüyle başarılı bir lojistik altyapıdan geçiyor. Bir ülke için ticareti geliştirmekte; doğru üretim, arz talep dengesi ve doğru bir para politikası ne denli önemli ise, doğru bir lojistik plana sahip olmak ve yetişmiş insan gücünün önemi de en az o kadar büyük. Bugün bunu kavrayan ülkeler bir adım öndeler. Dış Ticaret mevzuatının sadeliği, gümrükleme prosedürlerinin ve gümrük işleyişlerinin olabildiğince kontrollü olabilmesi, düzenli regülasyonlar, teknolojik altyapı gibi pek çok kavram hem doğru bir ticaret altyapısının var olmasında, hem de güçlü bir ülke konumuna ulaşılmasında çok önemli kavramlardır. Ülkemizde, son yıllarda hızla artan lojistik okullarının olması bir zenginlik elbette ve bizleri de mutlu ediyor. Ancak yıllardır konuşulan, loijstik master planların bir türlü entegre edilerek hayata geçirilmemesi ise bir o kadar üzüntü verici. Bugün Logitrans’ın son günü, üllemizde bir lojistik fuarının olması mutluluk verici. Ve yakın zamanda, yine LODER önderliğinde, İSCSİ Tedarik Zinciri zirvesi yapıldı ve profesyonellere ödüller verildi. Adayları da ödül alanları da gönülden tebrik ediyorum; geçen yıl jüride idim, muhteşem bir organizasyon. Lojistik ve Gümrük Müşavirliği sektörleri yeterli çabayı ve özveriyi harcıyorlar, tebrik etmemek içten değil. Peki, lojistik alanında ülkemiz çok iyi bir noktada mı, için rahat mı derseniz; haftaya görüşene kadar esen kalın derim, tıpkı daha önce televizyon programımda yaptığım gibi.