Stomatitis profunda Stomatitis profunda Ağız mukozasındaki lezyonlar (yaralar, sıyrıklar) çoğunlukla normal ağız florasında bulunan piyojenik (pyogenic), irin oluşturan bakterilerin submukoza ve kasların bağ dokusuna girmesine izin verebilir. Purulent yangı ve sellulitis (cellulitis ) dudaklarda , dilde , yanakta , yumuşak damakta ve farinks’te gelişebilir. Farinks duvarında abseler ,retrofaringeal lenf düğümlerinin nekrozu sonucuda ortaya çıkabilir. Epitelde ve Lamina propriya’da nekroz ile kendisini gösteren nekrotik stomatitis ısı ile (thermal) veya kimyasal etkenler ile şekillendirilebilir. Ancak , hayvanlarda nekrotik stomatitis’e çoğunlukla Fusobacterium necrophorum ve diğer anerob’lar neden olurlar. Stomatitis profunda Ecthyma Oral necrobacillose Noma Actinobacillose Stomatitis profunda--Ecthyma Contagious Ecthyma ( Contagious pustular dermatitis, sore mouth, scabby mouth, orf ) •Koyun ve keçilerin acute eruptif tipte bir dermatitisidir. •Papula, vesicula, pustula ve kabuklanma devreleri birbirini takip eder. •Bu lezyonlara yüz, genital bölge ve ayak derisinde; ağız, rumen ve genital organların mukozasında rastlanır. Ara sıra insanlara da bulaşır. •Parapoxvirus, bütün yaştaki hayvanlara atak etse de, hastalık çoğunlukla 1 yaşın altındaki hayvanlarda gelişir. Besiye alınan 3 ila 7 aylık kuzular, iki hafta içerisinde hastalığa yakalanabilirler. Bulaşma direkt ve endirekt temas ile oluşur •Bazı koyunlarda özellikle meme ve meme başı derisinde lezyonlar gelişme gösterebilir. •Enfeksiyon, en sık kuzuların sürüye katıldığı ağustos, eylül, ekim gibi aylarda ortaya çıkar.İlkbaharın başlangıcında yeni doğan kuzularda hasatlık yaygın olarak seyredebilir. •Patogenez ya tek düze veya sekonder bakteriyel enfeksiyonlar ile komplike. •Bakteri vezikül veya pustullere girerek Dudak, dil, ağız ve ön midelerin mukozalarında yoğun nekroz ve ülserleşmelere yol açar. Bu enfeksiyonlar da ilerleyerek nekrotik laringitis, pnömoni, otitis media ve karaciğer abseleri gibi lezyonları oluşturarak ölüme neden olabilirler. Ecthyma Oral necrobacillose Noma Actinobacillose Oral necrobacillose Nekrotik ağız yangılarının hayvanlardaki başlıca nedeni Fusobacterium necrophorum’dur. F. necrophorum ayrıca üst ve alt sindirim kanalında çeşitli bölgelerde ve karaciğerde nekrotik lezyonlara yol açar. Gram negatif (-) etken öncelikle şekillenmiş bir doku tahribini takiben yerleşim gösterir. Yani ikincil (sekonder ) işgal edicidir. Etken exo-(ekzo) ve endotoxin’ler üretir. F. necrophorum uygun bir odağa yerleştiği zaman çoğalarak yaygın koagulasyon ( coagulation ) nekrozuna neden olur. Oral necrobacillose •Nekrobasiller stomatitis’lerin en çok bilineni Buzağı difterisi (diphtheria), yanak ve yutak (pharyngeal) mukozanın akut nekrotizan (nekroze edici) ülseratif (ulcerative ) bir yangısıdır. •Predispose edici (duyarlı kılıcı ) faktörler travma, infeksiyöz bovine rhinotracheitis (IBR) ve bağlı lezyonlar olabilir. • Diş değişiminde damak ve faringeal tonsillerde nekroz ortaya çıkabilir. • Ahırda tutulan kuzularda bulaşıcı ektima’nın (contagios ecthyma) bir komplikasyonu olarak daha sık görülür. Enfeksiyon genç hayvanlarda çoğunlukla diğer organlara yayıldığından öldürücüdür. •Erişkin hayvanlarda ağız nekrobasilloz’u, ağız mukozasında lokalize olmaya eğilimlidir. •F. necrophorum’a bağlı erken lezyonlar sınırları iyi belirlenmiş (demarcation) kuru nekroz alanlarıdır. Hiperemik bir bölgeyle sarılmıştır. Lezyonlarda, dilin yanlarında veya dorsal oluğunda, yanaklar, diş etleri, damak, farinks ve özellikle larinks’in yanındaki kör keselerde rastlanır. Oral necrobacillose Nekrotik doku zaman içerisinde şekillendiği yerden düşer ve yerinde granülasyon dokusu ile iyileşebilen derin ülserler bırakır. Mikroskobi: ilk önce nekrotik doku vasküler bir reaksiyon alanı ile sonra PMN lökositlerden oluşan dar bir kuşak ile daha sonra kapsüle edici sınırlayıcı bir granülasyon dokusu ile kuşatılır. Bakterilere özellikle nekrotik odakların ilerleyen kenarlarında uzun filamentler (ipliksi uzantılar) halinde rastlanır. Lezyonların submukozal yayılımı, bakterileri daha derine, alttaki yumuşak dokulara ve kemiğe kadar ulaştırır. Ağız mukozasındaki odaklardan yayılma, trake’ye, özefagusta aşağıya doğru yayılma şeklinde ve kan damarları yoluyla olur. Ağız nekrobasillozu makroskobik olarak tanınabilir. Ancak lezyonların kenarından alınan sürme frotilerin incelenmesi teşhisi doğrular. Organizma kesin anerob olduğu için kültürünün yapılması zordur. Ecthyma Oral necrobacillose Noma Actinobacillose Noma Noma hızlı şekilde yayılım gösteren pseudomembranous ya da gangrenous tipte bir stomatitistir. Spesifik bir patojen etken tarafından oluşturulmaz. Muhtemelen mukozadaki travmalar veya vücudun zayıf düşmesine bağlı olarak normal ağız florasında bulunan spirochete ve fusiform’ların dokuyu işgali sonucu gelişir. Hastalık zaman zaman atlar, köpekler, maymunlar da görülür. Pek çok yönleriyle oral nekrobasilloza benzer. Fazla sayıda spiroket’lere lezyonlu alanların uç kısımlarında ve çevredeki canlı dokularda rastlanır. Nekrotik dokunun derin katlarında fuziform’lar çoğunluktadır. Yüzeye doğru kokkoid (cocci) olmak üzere pek çok mikroorganizmalara rastlanır. Başlangıçtaki lezyon, yanak veya diş etinin küçük düzensiz-parçalı ülserleri halindedir. Nekrotik derin ülserler bırakarak dökülmesi sonucu yanak delinebilir veya gangren var olan lezyona eklenebilir. Ecthyma Oral necrobacillose Noma Actinobacillose Actinobacillose Aktinobasillozis sığırlarda normal ağız florasının bir üyesi olan Actinobasillosis lignieresi tarafından oluşturan derin bir stomatitistir. Etken submukoza’ya girdiği zaman Gr (-) (Gram negatif) kokobasilleri kapsayan çubuk kolonilerine yönelik piyogranulomatöz (pyogranulomatous) yangı odaklarına yol açar. Morfolojik olarak benzeri lezyonlar çeşitli mikroorganizmalar tarafından da oluşturulabilir. Gr (+) ipliksi bir mikro organizma olan Actinomyces bovis sığırlarda piyogranulomatöz mandibular maksillar osteomiyelitis’e (osteomyelitis), ergin dişi domuzlarda ise mastitis’e neden olur. Actinobasillosis, lenfangitis (Lymphangitis) şeklinde yayılması ve ekseriya bölgesel lenf düğümlerinin kapsamasıyla tipik bir yumuşak doku hastalığıdır. Bu özellik aktinobasillozis’i, kemik lezyonlarına neden olan actinomycosis’ten ayırır. Aktinobasillozis’te dil çoğunlukla etkilenir ve klinik kronik (kronik) durum “odun dil” olarak bilinir. Aktinobasillus’ların dile girişi dil kenarında şekillenen travmatik erozyonlardan olabileceği gibi, genellikle dilin orta oluğunda sıkışan ot daneleri ve başakçıklar primer travmayı oluştururlar. Diş çıkması, diş sıyırması gibi travmatik lezyonlar da ağzın diğer bölgelerinde doku bütünlüğünü bozarak giriş kapısı açarlar. Actinobacillose Dil aktinobasillozis’inin en çok görülen şekli içerisinde yoğun bağ doku ile çevrilmiş, küçük abseleri kapsayan granülasyon (granulation) dokusundan ibarettir. Bu geniş granulomları örten epitel sağlamlığını korur veya ülserleşebilir. Diffuz, scleroze (sikleroz) edici sertleşme, bağ dokunun aşırı artışı sonucu şekillenir. Dil aktinobasillozu, kas ipliklerinin, bağ dokusunun üremesi sonucu ortadan kaybolmasıyla karakterize olan sertleşmesidir. Makroskobi: Tek başına yangısal bir odak nodüler (düğümümsü), sert, soluk birkaç mm’den 1 cm çapına kadar varan fibröz bir kitle olarak görülür. Bu fibröz kitlenin merkezinde makroskobik olarak fark edilebilen küçük, sarı granüller görülür. “Sülfür granülleri” olarak da bilinen bu taneli yapılar mikroskopisi aşağıda açıklanan çubuk kolonilerdir. Mikroskobi: Lezyon bir piyogrnuloma’dır (pyogranuloma). Bu irinli granülasyon dokusu kokobasiller bir kitleye doğru yönelmiştir. Bu kitle muhtemelen immun komplekslerden yapılmış ışınsal “eosinophilic” (eozinofilik) çubuklar ile sarılmıştır. Çubuk şeklindeki koloniler ise değişen sayıda neutrophil’ler (nötrofil, PMN polymorphonuclear leukocyte) ile sarılıdır. Bunları da makrofajlar veya dev hücreleri kuşatırlar. En dıştaki reaktif fibröz stroma veya granülasyon dokusu içerisinde ise lenfositik ve plasmacytic (plazma hüzreleri) tipte hücre infiltrasyonları vardır. Actinobacillose Actinobasillosis, sığırlarda bir dil hastalığı olarak bilinmesine rağmen, etkene maruz kalan herhangi bir yumuşak dokuda örneği ağız, ense, ön mideler ile derinin herhangi bir bölümü ve akciğer gibi organlarda ortaya çıkabilir. Bu bölgelerdeki lezyonlarda dilde açıklananlara benzer. Actinobasillosis bölgesel lenfadenitis’e neden olur. Böyle lenf düğümlerine kesit yapıldığı zaman kesit yüzünde küçük sarı veya portakal renginde granulomatöz kitleler görülür. Bu kitleler kapsülayı da dışarıya doğru kabartırlar ve sülfür granüllerini (daneciklerini) kapsarlar. Koyunlarda karakteristik lezyonlar kafanın özellikle yanak, burun, dudaklar çene altı ve boğaz bilgesi subkutan-deri altı dokusunda ve nasal turbinallere (konha) ortaya çıkar. Aktinobasillozis’e bağlı lezyonlar sonda ile ilaç verilme sırasında oluşan travmalara bağlı olarak yumuşak damak ve farinkste de şekillenir. AĞIZ BOŞLUĞUNDA GÖRÜLEN TÜMÖRLER ve TÜMÖR BENZERİ DEĞİŞİKLİKLER Ağız Boşluğunda Görülen Tümörler, Tümör Benzeri Değişiklikler Ağız boşluğu içinde gelişen pek çok yumru, çıkıntı ve kistler diş özünden (germinativum) ve dişlerden gelişen malformasyonlar, hyperplaziler neoplazilerdir. Birden fazla dokuyu kapsayan kitlelerin sınıflandırılması güçtür. Gingival kitleler köpeklerde özellikle sık görülür, çoğunlukla germinal kökenlidirler. Oral+faringeal mukoza köpeklerde malignant tümörlerin en sık görüldüğü 4. bölgedir. Bu bölge kedilerde de malignant tümörlerin sıklıkla görüldüğü yerdir. Büyük baş hayvanlarda bu gibi tümörler az sayıda görülür. Tek Tırnaklı hayvanlarda bu tümörler oluştuğunda, ekseriya nonagresssiftirler. Ağız Boşluğunda Görülen Tümörler, Tümör Benzeri Değişiklikler Kedi ve köpeklerde en sık olarak görülen malignant ağız tümörleri, ,görülme sıklıkları sırasıyla: squamous hücreli CA, malignant melanomalar (yalnızca köpeklerde), ve fibrosarkomlardır (köpeklerde en yaygın sarcoma) 7 yaş ve > Kedi ve köpekler duyarlıdır. aşırı salivasyon, pis ağız kokusu, ağrı, dysphagia, gevşek dişler, oral kanama, öksürme, ve seste değişmedir. Belirtiler ve şiddeti tümörün lokalize olduğu yere bağlıdır. Köpek ve kedilerde bütün malignant ağız tümörleri hızla gelişmeye eğilimlidir ve malignantlığın tipine bağlı olmaksızın prognozis zayıftır. Histopatolojik muayene ile beraber radiografi ve exfoliyatif sitoloji faydalı diagnostik yardımcılardır. Ağız Boşluğunda Görülen Tümörler, Tümör Benzeri Değişiklikler 1. 2. 3. 4. 5. 6. 7. 8. 9. Oral papillomatosis Pyogenic granuloma Gingival hypertrophia Epulis Squamous cell CA Melanoma Fibrosarcoma Mast hücre tümörü Granülar hücreli myeloblastoma Ağız Boşluğunda Görülen Tümörler, Tümör Benzeri Değişiklikler 1- Oral papillomatosis: Oral papillomlar, köpekler ve sığırlarda papovirüslar (DNA virüs) tarafından oluşturulan benign (iyi huylu ) epitelyal (siğil )tümörlerdir. Köpeklerde oral papillomlar başlıca genç hayvanlarda görülür, ama sıkı temasta bulunan yaşlı köpeklerde infekte olabilirler. Virüs konakçı ve doku spesifiktir ve yalnızca diğer mukoz membranlara değil bütünlüğü bozulmuş ağız mukozasına bulaştırabilir. inkübasyon süresi genellikle 1 aydır. 2- Pyogenic granuloma: Köpeklerde diş etleri üzerinde parlak kırmızı veya mavi bir kitleler halinde görülür. Vaskuler kronik granulasyon dokusundan oluşmuştur, kolayca ülserleşir ve kanar. Vaskuler kronik granulasyon dokusundan ibaret olup kolaylıkla ülserleşir ve kanar. Muhtemelen lokal irritasyonlara karşı gelişen aşırı bir cevaptır. 3- Gingival hypertrophia: Köpeklerde yaygın olarak görülür. Ya generalize olmuştur yada tek veya birden fazla dişe yerleşmiştir. Diş tacının bir kısmını kaplayabilir. Lokal olanlar muhtemelen yangı sonucudur. Hipertrofi yer değişikliği ve dişlerin birbirine tam oturmamasına neden olur. Boxer köpeklerinde diffuz gingival hipertrofi aileseldir. Ağız Boşluğunda Görülen Tümörler, Tümör Benzeri Değişiklikler 4- Epulis: Gingivanın tümör benzeri kitleleri için kullanılan genel ve klinik ve bir terimdir. Bu terim ile, genellikle köpeklerde ve arasıra kedilerde ve diğer hayvanlarda görülen periodontal orijinli epulisler kastedilir. Epulisler katı, sert, gri-pembe renkteki doku üremeleridir-neoplazmalarıdır. Çoğunlukla dişler arasından veya dişlere yakın sert damaktan dışa taşarlar. Kitleler çoğunlukla mantar şeklinde olup, düzensiz yumuşak yüzeye sahiptirler. Epulisler stromal tümörlerdir. Stromal doku, iyi vaskularize olmuş, örgü tarzında bir araya gelmiş selüler karakterli bağ dokudur. Kollajenden zengindir. Epulislerin yaklaşık %60’ı dallanma gösteren epitel kordonlarını veya adalarını, bu epitel doku ekseriya gingiva ile devam eder. Epulisten etkilenme köpeklerin %60’ında stromal metaplazi sonucu gelişen sert dokunun ( osteoid,bone,sementun etc) yoğunluğuna bağlı olarak kimi zaman fibromatöz ve ossifiye tiplere ayrılır. Tüm bu tümörler benign olduğundan ve excision ile tedavi edilebildiğinden ayrımın çok büyük prognostik bir değeri yoktur. Bu tümoral yapıların bunların hiperplaziler olduğuna da inanılmaktadır. Ağız Boşluğunda Görülen Tümörler, Tümör Benzeri Değişiklikler Benign epulidesler ile karıştırılabilen değişik olarak oral adamantinoma ve acanthomatous epulis olarak isimlenen epitelyal tümörler de vardır. Klinik olarak bunlar başlangıçta epulise benzer, ama pek çok köpekte miks ve alveolar kemiğin lokal invazyonu ile birlikte dişlerin kaybı konservatif tedaviyi takip eder. Histopatolojik olarak, dişlerin kaybı kübidal ve kolumnar hücrelerle sınırlanmış epitelyal bloklar ve anostomozlaşmadan ibarettir. Pek çok merkezi polyhedral hücrelerin arsında belirgin interselüler köprüler vardır. Kimi tümörlerde vakluollü ama yapı göstermeyen, eozinofilik madde ve hücresel katında kapsayan intraepitelyal kistler de vardır. Bu kistler muhtemelen dejenere olan epitelium’dan şekillenir. Epitelium arasında stromada metaplazi ile küçük sert doku alanları gelişebilir. Bu neoplazmaların bazıları kemiği invaze ettiklerinde skuamöz hücreli karsinomaya dönüşürler. Bazı yazarlar iradiye edilen acantuhomotom epulis bölgesinde squamos hücreli kanser gelişimini rapor etmişlerdir. Bu tümörlerin karakteristik görünümleri ve benign epulidelerin epitelyal komponentleri, muhtemelen dental orjinli dokular arasındaki epitel-mezenşim ilişkisinin bir fonksiyonudur. Bu tümörlerin adlandırılması tartışmalıdır. Adamantinoma ameloblontoma için kullanılmayan bir synonimdir ve o nedenle tatminkâr değildir. Acanthomatom epulis için morfolojik olarak daha uygundur ve yaygın olarak kullanılır ama tümörün davranış karakteristiğini açılamaz. Bu nedenle de karıştırıcıdır, çünkü veteriner hekimlikte epulis nonneoplastik veya benign oral tümör olarak bilinir. Bunula beraber, muhtemelen “acanthomatom epulis” terimi invasive tümörler daha fazla inceleninceye ve uygun bir alternatif bulununcaya kadar kullanılacaktır. Skuamöz hücreli karsinoma, acanthomatom tip daha uygun olabilir. Ağız Boşluğunda Görülen Tümörler, Tümör Benzeri Değişiklikler 5- Squamous cell CA: Kedilerde ağızda en çok görülen malignant tümörlerdir. Dilin gövdesinin lateral ve ventral yüzeyinde yerleşir. Tonsiller ve gingiva da daha az görülür. Mikroskobik olarak tümör klasik görünüme sahiptir. Lokal olarak invasivedir. Bölge lenf düğümlerine ve uzak organlara metastaz yapar. Köpeklerde, ağız boşluğunda melanomadan sonra yaygınlık bakımından ikinci sırayı alır. Gingivalar olağan yerleşme yerleri olmasına rağmen, sıklıkla tonsilleri kapsar. Erkek köpeklerde dişi köpeklerden daha yaygındır. Tonsillar CA unilateral, mukozal yüzeyde hafifçe kabarık granular plaklar halinde. İleri dönemde tonsilla 2-3 kat büyür, nodüler,sert beyaz yapıdadır. Dil ve tonsilden bölge lenf düğümlerine ve akciğerere metastaz yapar. Atlarda, nadiren gingiva ve palatum durumda, iri yapıda, damak ve diş etlerinden grimsi,aşırı derece de ülserleşmiş kitleler olarak dışa uzanırlar veya kraterli ülserler olarak görünürler. Sığırlarda, oral skuamöz karsinomlar oral papillamotozisin görüldüğü, eğreti otunun yendiği bir iki coğrafik bölge hariç oldukça nadirdir. Benzeri ilişki sığırların özefagus ve ön midelerinin skuamöz hücreli karsinomlarında da yapılır. Ağız Boşluğunda Görülen Tümörler, Tümör Benzeri Değişiklikler 6- Melanoma: Köpeklerde en sık görülen malignant ağız tümörüdür. Çoğunlukla bu türde deride görülen benign olan kutan melanomların aksine, ağız mukozasının melanomları hemen daima malignanttır. Genellikle diş etlerinde, yanak mukozasında, dudaklarda ve damakta lokalize olurlar. Erkeklerde görülme derecesi dişilerden daha yüksektir. Bu tümörlerin pigmentasyon derecesi oldukça değişir. Süratle büyürler, nekroz ve ülserasyon olağandır. Başlıca submandibular düğümlere olmak üzere %70-90 metastaz görülür. Hematojen ve lenfatik yollarla daha uzak bölgelere yayılma olabilir. Oldukça iyi differensiye olmuş, yoğun şekilde pigmentli tipten oldukça anaplastik amelonotik tipe kadar oldukça değişiklik gösterir. Son tiptin diagnozu oldukça güçtür. Anaplastik melanositlerin geniş oval veya uzamış nukleusları ile belirgin nukleolusları ve bol geniş sitoplazmaları vardır. Çok Yaklaşık olarak melanomların %75’i melanin pigmenti taşır ama bu pigmentin tanımlanması her bir tümör hücresinin dikkatli muayenelerini gerektirir. çekirdekli (multinüclear) dev hücreleri de bulunabilir. Melanin, serbest veya makrofajlar içinde çoğunlukla mukozanın irritasyonu sonucu submokazının süperfisiyal alanlarında neoplastik değişiklere bağlı olmaksızın bulunur. Bu ki, pigment çokluğu, malignant melanomlardan ayırt edilmelidir. Deri melanomları atlarda ve bazı domuz ırklarında yaygın olmasına rağmen, bu türler ağız melanomlarını geliştirmeye eğilimli değildirler. Bu tümörler kedilerde de nadirdir. Ağız Boşluğunda Görülen Tümörler, Tümör Benzeri Değişiklikler 7- Fibrosarcoma: Köpeklerde ağız boşluğunun en yaygın sarkomudur. Üst molar dişlerin gingivalarında bitişik yumuşak damakta ve mandibulanın ön yarısında oluşur. Maksillar ve mandibular kemiğin infiltrasyonu olağandır. Süratle büyür, cerrahi uzaklaştırmadan sonra nüks görülür. Yaklaşık %35’i bölgesel lenf düğümlerine metastaz yapar. Tümörün erken gelişimi sırasında akciğerlere metastaz olur. Kedilerde ağzın en sık görülen 2. malignant tümörüdür, görünüm köpeklerde olduğu gibi, kemiklere metastaz yapar Ağız Boşluğunda Görülen Tümörler, Tümör Benzeri Değişiklikler 8-Mast hücre tümörü: Mast hücreli tümör ara sıra köpeklerin ağız boşluğunda görülür. Dudak derisindeki bir tümörün uzantısı olabilir veya submokazal alanlardan özellikle dilin submukozasından doğabilir. Tümör muhtemel bölge lenf düğümleri metastazları ile potansiyel olarak malignant kabul edilebilir. Mast hücreli tümör, köpeklerde granulasyon dokusu veya eozinofilik granulomaya benzeyen oral lezyonların diferensiyel diagnozunda dikkate alınmalıdır. 9- Granuler hücreli myeloblastoma: Yaşlı köpeklerde dilin kökünde, mukozayı yukarı kaldıran kırmızı renkte, granuler pürüzsüz görünümlü kitlelerdir. Kesit yüzü beyaz ve katıdır. Mikroskobik olarak tümöral kitle bol eozinofilik, granüler sitoplazmalı, iri çok köşeliden yuvarlağa değişen epiteloid hücrelerden ibarettir. Sitoplazmik granuller kuvvetli ve Periodic Acid Schiff (PAS) pozitiftirler. Nükleuslar oval veya yuvarlak merkezi yerleşimdedirler. Bir veya iki nükleolusları vardır. Mitotik figürler nadirdir. Tümör hücreleri belirgin olarak yuvalar-odaklar şekillendirmeye eğilimlidirler. Bu yuvalar ince bir retikulin iplik ağı ile ayrılmışlardır. Bu tümörlerin hiç birisi ne eksize edildikten sonra nüks etmiş nede metastaz görülmüştür. Benzer tümörler insanlarda da görülür. İnsanlarda en çok deride görülmekle beraber organlarda da rastlanabilir. DİŞLER Paraziter Hastalıkları Dilin çizgili kaslarında Sarcosporidiosis / Cysticercus Dilin mukozasında Gangylonema Dilin çizgili kaslarında+ çiğneme kaslarında Trichinella spiralis Pharynx mukozası Gastrophilus spp.– At / Oestrus ovis -- Koyun