OKULDA BAŞARISIZLIK Okulda başarısızlık, çocukların ruh sağlığını ve aile içi ilişkileri olumsuz olarak etkileyen bir sorundur. Okul ve uyum sorunları nedeniyle pek çok aile çocuk ruh sağlığı ile uğraşan uzmanlara başvurmaktadır. Okula başlayan bir çocuktan beklenen, okuma yazma becerisini kazanmasıdır. Bu beceriyi kazanma başarı ile eşdeğer tutulur. Bu nedenle de okul çağındaki bir çocuğun ilk görevi öğrenmedir. Okulda başarısızlık, zekâya bağlı bir sorun olabileceği gibi, son yıllarda çocuk ruh sağlığı alanında yapılan araştırmalarla sorunun değişik boyutlarına da ışık tutulmaya çalışılmıştır. Okul başarısızlığı ve öğrenme sorunlarının nedenleri arasında zihinsel yetersizlik, görme veya işitme engeli, ciddi ruhsal sorunlar, sosyo –kültürel yetersizlikler, nörolojik ortopedik özürler, aile içi çatışmalar, motivasyon eksikliği, okul öğretmen ya da eğitim programından kaynaklanan sorunlar sayılmaktadır. Bu nedenlerle ortaya çıkan öğrenme sorunlarının dışında kalan özel bir durum ise Özel Öğrenme Güçlüğü (ÖÖG) ‘dür. Özel Öğrenme Güçlüğü (ÖÖG) ÖÖG; Zekâsı normal ya da normalin üstünde olan ve beklenen akademik becerileri kazanamayan, herhangi bir duyusal, nörolojik, fiziksel, ruhsal, kültürel engeli olmayan, okuma, yazma, matematik ve kendini ifade etme, mekânda yönelme alanlarından birinde ya da tümünde güçlük çeken çocuklar için kullanılan bir kavramdır. ÖÖG olan çocukların her biri diğerinden farklıdır. Sorunları ve tedavileri her çocuğun kendine özgüdür. ÖÖG’ nin okula devam eden çocuklarda görülme sıklığı 10-20 arasında değişmektedir. Bu çocukların %20-25’ inde de dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu görülür. İki ayrı sorun olmalarına rağmen sıklıkla bir arada bulunurlar. Çocuğun yaşadığı başarısızlık ve hayal kırıklığı sonucunda, Özel Öğrenme Güçlüğüne sıklıkla duygusal, sosyal ve aile içi sorunlar da eşlik eder. Özel Öğrenme Güçlüğü Olan Çocukların En Sık Gözlemlenen Özellikleri Şu Şekilde Gruplandırılabilir. Zekâ Düzeyi: Normal ya da normalin üzerindedir. Aktivite Düzeyi: Hiperaktif, kıpır kıpırdılar. Yerinde oturmazlar. Dikkat Sorunları: Dikkatleri kısa sürelidir. Kolayca dağılır. Konsantrasyon güçlükleri vardır. Koordinasyon Sorunu: Motor koordinasyonları zayıftır sakarlık ve beceriksizlik görülür. El göz koordinasyonları zayıftır. Görsel Algı Sorunları: Görsel ayrımlaştırma yetenekleri zayıftır.( b,p,d karıştırırlar ters yazarlar, çok yerine koç okurlar.) Harf atlama, satır atlama görülür. Görsel hafızaları zayıftır ve uzaklık derinlik algıları bozuktur. İşitsel Algı Sorunları: İşitsel ayrımlaştırmada güçlük çekerler, bazı harfleri karıştırırlar( f, v gibi ) İşitsel kavrama yetersizdir. Yönergeleri unutur, dinlemiyor görünürler. Dil Problemleri: Dil gelişimi bazılarında gecikmiştir. Kendilerini ifade etmede yetersizdir. Organizasyon Bozuklukları: Dağınıktırlar ve zamanı iyi kullanamazlar. Oryantasyon Bozuklukları: Mekâna yönelme ve pozisyonu algılamada zorluk çekerler.( Top yakalama, ip atlama ) Yön bulmada zorlanırlar. Zaman Sorunu: Zamanı karıştırırlar.( önce- sonra, dün-bugün ) Saati çok zor öğrenirler. Sosyal Duygusal Davranış sorunları: Ataklık sıktır. Düşünmeden davranırlar. Engellenince ani tepki gösterirler, öfke nöbetleri vardır. Sosyal rekabet duygusu yaşının altındadır. Arkadaşlarıyla geçinemezler. Değişikliğe zor yum sağlarlar. Duygulanım değişikliği görülür. Beden imajı zayıftır ve benlik saygıları düşüktür. Akademik Beceri Bozuklukları: Okumayı sökememe yavaş ve hatalı okuma. Yazı bozuklukları, ters ayna hali yazma. Matematikte güçlük çekerler çarpım tablosunu öğrenememe gibi. NEDENLERİ ÖÖG’ nin nedenleri henüz tam olarak aydınlığa kavuşmamıştır. Fakat yapılan araştırmalarda varılan ortak sonuçlar şunlardır: 1).Beyin hasarı 2).Gelişimsel sapma 3).Genetik, kalıtımsal etmen 4).Algısal bozukluklar 5).Nörolojik fonksiyonlarda bozukluk. Özgül öğrenme güçlüğü zekâ sorunu değildir. Tanı konulması için duyusal organlarda organik bir bozukluğun olmaması gerekir. 19. yüzyılda disleksi daha çok bilinen bir kavramdı. Sözlük karşılığı okuma güçlüğü demektir. Özgül öğrenme güçlüğü okuma\yazma\aritmetik güçlüğü olarak da geçebilir. Özgül öğrenme güçlüğü olanlarda ses-harf ilişkisinin bozuk olduğu söylenmektedir. Örneğin; “c” sesini görür ama nasıl olduğunu hatırlayamaz. Beyindeki dil ve görsel algı alanlarında daha az aktivasyonun olduğu söylenmektedir. Öğretmenler bu çocukların yeterli zekâda olduklarını, ilgi alanlarının da olduğunu ama öğreniyor göründükleri şeyleri öğrenemediklerini ifade ederler. Özgül öğrenme güçlüğü olan çocuklar doğru heceleme yapamazlar. Fişleri kopyalarken bile b-d-p harflerini ters yazarlar. Bu tanımda öğrenme bozukluğu serebral, duygusal ya da davranışsal bozukluktan kaynaklanan dili kazanma, konuşma, okuma-yazma, aritmetik becerilerin bir ya da birden çoğunun gelişiminde gecikme, bozukluk ya da geriliktir. Bu durum zekâ geriliği, duyusal kusurlar ve kültürel faktörlerden bağımsız olarak gelişmektedir. Okuma sorunları Yazma sorunları Matematik sorunları Görsel Algı Bozuklukları: Şekil-pozisyon algısındaki bozukluk, şekil-zemin algısındaki bozukluk ya da uzaklık-derinlik-boyut algısındaki bozukluktur. Şekil-Pozisyon algısındaki bozukluk: Çocuk gördüğü şeyin şekil ve pozisyonunu algılamada güçlük çekebilir. Harfleri ters ya da dönmüş olarak algılayabilir. Örneğin; b-p, 3-5, 6-9, p-b gibi harf ve rakamları ters çevirir. Sözcükleri ters çevirebilir, koç-çok, ev-ve gibi. Bu güçlükler çocuk okula başladığında fark edilir. Okul öncesinde şekil-pozisyon algılama olgunluğu henüz yerleşmemiş olabilir. Okula başladıklarında o olgunluğa ulaşmış sayılırlar. Birinci sınıf acemilik dönemidir. İkinci sınıfın birinci döneminden itibaren bu sorunların görülmemesi gerekir. Şekil-Zemin algısındaki bozukluk: Bu problem, bir bütünün önemli olan bir parçasına odaklaşmada zorluklara neden olur. Okuma bu beceri ile ilgilidir. Çünkü okuma söz dizilerine odaklaşmayı, soldan sağa ve satır satır izlemeyi gerektirir. Bu alanda sorunu olan çocuklar okumada satır atlama, satır tekrarlama, sözcük atlama türünden hatalar yaparlar. Uzaklık-derinlik-boyut algılamada bozukluk: Çocuk derinliği kestiremediği için eşyalara çarpar, sandalyeden düşer. Açık alanda oynarken mekânda pozisyonlarını algılamada, sağ-sol ayırt etmede güçlük çeker. Top yakalamak, ip atlamak, yap-boz yerleştirmek, çekiç kullanmak bu problemi olan çocuklar için güç işlerdir. İşitsel Algı Bozuklukları: Duyulan sesleri yanlış algılayabilir. Benzer sesler arasındaki farkı ayırt etmeye bağlı güçlüğü olan çocuklar sesleri birbirine karıştırabilirler. Örneğin; soba yerine sopa, kova yerine kafa, bavul yerine davul gibi. İşitsel Figür-Zemin ayırt etme güçlüğü: Aynı anda işitilen farklı seslerden birine odaklanma güçlüğü olarak tarif edilen bu sorunda çocuk farklı seslerin figür-zemin ayırımını yapmakta güçlük çekebilir. Örneğin; TV seyrederken kendisine seslenince bakmaz, işitmiyormuş gibi görünürler. Yine TV seyrederken duydukları kapı ya da telefon sesinin bulundukları mekândan mı yoksa TV’den mi geldiğini ayıt edemezler. Ard arda söylenen mesajların bir kısmını kaçırabilirler, algılayamazlar. Örneğin; odana git, arkadaşına telefon edip ödevlerini al ve kitaplarınla birlikte buraya gel denildiğinde bu mesajın bir kısmını duyar yerine getirir, diğerlerini duymaz. Uzun komutlar verildiğinde bir kısmını yapamayabilir. Dokunsal Algı Bozuklukları: Dokunsal algı sorunu olan çocuklar gözleri kapalıyken dokunma duyusu yardımıyla nesneleri tanımlayamaz. Örneğin; eline verilen oyuncağın ne olduğunu anlayamaz, avucuna yazılan sayı ve yazıyı tanımlamakta güçlük çeker. Sıraya koyma bozukluğu olan çocuktan dinlediği hikâyeyi anlatması istendiğinde başını sonunu karıştırır. Cumadan sonraki gün sorulduğunda bilemez, pazartesiden itibaren sayarak bulabilir. 3x9 sorulduğunda söyleyemez. Soyutlama sorunu özgül öğrenme güçlüğü olan çocuklarda sıklıkla gözlenmez. Çünkü soyutlama temel zihinsel bir işlemdir. Bu alandaki sorunlar daha çok MR ile karakterizedir. Organizasyon sorunu: Bu safha daha önce edinilen bilgilerle yeni kazanılan bilgilerin bağlantılarının oluşturularak gruplanmasını ve organizasyonunu kapsar. Ödevlerin unutulması, zamanın iyi kullanılamaması, defterin, odanın, masanın düzensizlikleri organizasyon bozukluğuna işaret etmektedir. Özgül öğrenme güçlüğünde daha çok kısa süreli bellek bozukluğu görülür. Kısa süreli işitsel-görsel bellek bozuklukları genellikle birlikte ortaya çıkar. Örneğin çok iyi çalıştığı halde okula gidince başarısız olmak, çarpım tablosunu öğrenememek bu alandaki güçlükleri ifade eder. Dil alanında; kendini ifadede kendiliğinden konuşma başlatmada, soru yöneltildiğinde uygun yanıtı verebilmede güçlükleri vardır. Anne babayı ve öğretmeni şaşırtan, soru sorulduğunda bloke olan çocuğun doğal konuşmaya başladıktan sonra gayet akıcı bir şekilde düşüncesini ifade edebilmesidir. Motor beceri alanında; büyük kas gruplarının organize olarak çalışmamasına bağlı olarak yüzme, bisiklete binme, atlama, topa vurma gibi kaba motor becerilerde sorun yaşarlar. Sakarlık sık rastlanan belirtilerdir. İnce motor beceri sorunları da gözlenir. Düğme ilikleme, makas kullanma, çatal-kaşık kullanma, kalem tutma, resim yapma becerilerinde zorlanır. Yazı problemleri mevcuttur. Ya hızlı ve bozuk yazarlar ya da çok yavaş yazarlar. Disleksiklerin 3 grupta incelenmesi gerektiği söylenir 1. Disfonetik Disleksi: İşitsel kavrama ve ayırt etme becerileri zayıftır. Fonetik bozukluğu olan çocuklar bu grupta yer alırlar. Dil ve sözlü ifade alanında güçlük çekmektedirler. Sözcüklerin fonetik ayrımını yapamazlar. 2. Disidetik Disleksi: Bu tipteki çocuklar zihinde canlandırma yetenekleri bozuk olduğu için harflerin, sembollerin görsel-mekânsal analizini ve ayrımlaştırmayı yapamazlar. Bu nedenle harflerin sırasını karıştırır, ters çevirir, günleri, ayları sırayla söylemede zorlanır. 3. Karma Tip: Her iki gruptaki özellikleri taşırlar Okuma Bozukluğu Okuma bozukluğu, çocuğun yaşına, eğitimine ve zekâsına göre okuma başarısının beklenenin altında olması şeklinde tanımlanır. Bu bozukluk, okumanın gerekli olduğu akademik başarı veya günlük etkinliklerde anlamlı sorunlar ortaya çıkarır, eğer nörolojik bir durum veya algısal bozukluk varsa okuma özrünün derecesi bu gibi durumlardan dolayı artış gösterir. Okuma bozukluğu oldukça sıktır; okul çağı çocuklarının % 4 kadarında görülür. Okuma bozukluğu çocuğun kelimeleri tanıma yeteneğinde bir bozukluk, yavaş ve yanlış okuma ve iyi anlayamama ile karakterizedir. Ayrıca, dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu olan çocuklar yüksek oranda okuma bozukluğu riskindedirler. Okuma bozukluğu için tek bir neden bilinmemektedir. Okuma bozukluğu olasılıkla çok etmenli nedenlere bağlıdır. Okuma bozukluğu gelişimsel gecikmenin veya olgunlaşmanın geri kalmasının bir işareti olabilir. Mizaç ve huy bozukluklarının okuma bozukluğu ile yakın ilişkisi olduğu bildirilmektedir. Okuma bozukluğu olmayan çocuklarla okuma bozukluğu olan çocuklar karşılaştırıldığında okuma bozukluğu olanlarda daha güç yoğunlaşma ve kısa dikkat süresi vardır. İleri derecede okuma bozuklukları sıklıkla ruhsal sorunlarla birliktedir. Okuma bozukluğu daha önce ortaya çıkan bir ruhsal bozukluğun veya duygusal ve davranışsal bozuklukların nedeni olabilir. Ancak, okuma bozukluğu ile aynı zamanda ortaya çıkan bir ruhsal bozukluğun nedensel ilişkisini ortaya koymak her zaman olası değildir. Tanı Okuma bozukluğu tanısı bir çocuğun okuma başarısı zekâsından belirgin olarak geriyse konur. Diğer tanı özellikleri arasında hatırlama, harfleri ve kelimeleri sıra ile yazma, dilbilgisi ve çıkarım yapma güçlükleri vardır. Klinik olarak bir çocuk okulda başarılı olmamasından dolayı umutsuz ve beklentisiz olabilir veya depresyon belirtileri yaşayabilir. Okul başarısızlığı bazı çocukların daha önceden var olan kararsızlık ve endişelerini arttırabilir. Böyle çocukların kendilik saygısı çok sınırlı olduğundan kendilerini akademik çalışmalara veremeyebilir Bazen okuma bozukluğu ile birlikte olan yıkıcı davranış sorunlarının değerlendirilmesi istenebilir. Bir psikiyatrik değerlendirme, psikiyatrik girişim ve uygun tedavinin düşünülmesi gereksiniminden dolayı yapılır. Klinik Özellikler Okuma bozukluğu olan çocuklar çoğunlukla ikinci sınıftayken incelenir. Öğrenciler arasındaki okuma güçlüğü en erken birinci sınıftaki beklenen okuma düzeyinde olması gerekenler arasında daha belirgindir. Özellikle yüksek zekâsı olan ilk sınıflardaki çocuklar bazen belleklerini ve çıkarım yapmalarını kullanarak okuma bozukluklarını geçiştirebilir. Bu gibi durumlarda dokuz yaş ve sonrasına kadar bu bozukluk belirgin olmayabilir. Okuma bozukluğu olan çocuklar sözel okumalarında birçok hatalar yaparlar. Hatalar atlamalar, eklemeler ve kelimelerin çarpıtılması ile karakterizedir. Böyle çocukların yazılı harf karakterlerini ve büyüklüklerini, özellikle uzaysal yönelimde ve çizginin uzunluğunda farklı algılamalarından dolayı, ayırt etme güçlüğündedir. Basılı veya yazılı dildeki okuma sorunları harflerde, cümlelerde ve hatta bir sayfada olabilir. Çocuğun okuma hızı yavaş ve sıklıkla az anlamayla birliktedir. Okuma bozukluğu var olan birçok çocuk yaşıtlarına uygun bir şekilde yazılı veya basılı metini kopya edebilir fakat hemen hemen hepsinin hecelemeleri kötüdür. Ek sorunlar arasındaki dil güçlükleri sıklıkla ses ayırım bozuklukları ve kelimeleri arka arkaya söyleme güçlükleri şeklindedir. Böyle bir çocuk bir cümleyi okurken ortasından veya sonundan başlar. Bu gibi çocuklar sağ-sol ayırımını iyi yapamadıklarından harflerin yerlerini de değiştirirler. Hem bellek çağrımında hem de devamlılığı sağlamadaki başarısızlıklar harflerin isimlerini ve seslerini hatırlama güçlüğü meydana getirir. Okuma bozukluğu olan birçok çocuk okumaktan ve yazmaktan hoşlanmaz ve kaçınır. Bu gibi işleri yaparken kaygıları artar. Bu çocuklar iyileştirici eğitim almazlarsa utanma ve küçük düşme duygularından dolayı başarısız olmaya ve dolayısıyla engellenmeye devam ederler. Zaman içerisinde bu duygular daha da artar. Büyük çocuklar kızgın ve depresif olabilir ve düşük benlik saygısı gösterir. Ayırıcı Tanı Okuma bozukluğu sıklıkla ifade edici dil bozukluğu, yazılı ifade bozukluğu veya dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu gibi diğer bozukluklarla birliktedir. Bu gibi durumlarda bunlardan biri ek tanı olarak konur. Bazı olgularda sözel ve performans zekâ puanları arasında fark olur. Görsel algı eksiklikleri % 10 kadarında vardır. Okuma bozukluğu zekâ geriliğinden ayırt edilmelidir. Zekâ geriliğinde diğer yeteneklerdeki bozukluğun yanı sıra çocuğun yaşından beklenen başarı da düşüktür. Zekâ testleri özel öğrenme güçlüklerini tümsel eksikliklerden ayırt etmede yardımcıdır. Yetersiz eğitimin verilmesi çocuklarda iyi okuyamama ile sonuçlanacağından aynı okuldaki diğer çocukların da okuma performansları araştırılmalıdır. Gidiş Okuma bozukluğu olan birçok çocuk ilköğretimin ilk iki yılında hiçbir yardım almadan yazılı dil hakkında biraz bilgilenir. Birinci sınıfın sonunda bazıları birkaç kelimenin nasıl okunacağını öğrenir. Fakat üçüncü sınıfa kadar iyileştirici eğitim verilmezse çocuk okuma özürlü olabilir. En iyi koşullar altında anaokulunda veya birinci sınıfın başlarında bir çocuğun okuma bozukluğu riski altında olduğu saptanabilir. İyileştirme eğitimi erken verildiğinde birinci sınıfın sonunda veya ikinci sınıfta sorun bitebilir. İleri derecedeki olgularda ve eksikliğin örüntüsüne ve şiddetine bağlı olarak eğitim diğer sınıflarda ve orta eğitimde de devam edebilir. Tedavi Okuma bozukluğu için tedavi seçimindeki ilk şey çocuğun özel eksikliklerini ve zayıflıklarını doğru olarak değerlendirmektir. İkincisi uygun eğitim yaklaşımıdır. Bu sorunla olumlu bir şekilde başa çıkma stratejileri arasında çocuğun küçük ve yapılanmış okuma gruplarına girmesidir. Böylece çocuğun bireysel dikkati sağlanacak ve yardım alması kolaylaşacaktır. Psikoterapide, terapist-hasta ilişkisi eğitimsel tedavinin başarılı sonuç vermesi bakımından önemlidir. Çocuklar mümkün olduğu kadar sosyal işlev düzeylerine yakın bir sınıfa yerleştirilmeli ve okumada özel yardım verilmelidir. Birlikte ortaya çıkan duygusal ve davranışsal sorunlar uygun psikoterapötik yardımla tedavi edilmelidir. Ebeveyn işbirliği de yardımcıdır. Öğrenme bozukluğu olan çocukların ortalama % 75 i sosyal yeterlilik bakımında da sorunludur. Bundan dolayı okuma bozukluğu olan çocuklar için tedavi programının bir parçası olarak sosyal yeteneklerin geliştirilmesi de önemlidir. Okuma Bozukluğu (DSM-IV) A. Bireysel olarak uygulanan standart doğru okuma ya da kavrama testleri ile ölçüldüğü üzere, kişinin kronolojik yaşı, ölçülen zekâ düzeyi ve yaşına uygun olarak aldığı eğitim göz önünde bulundurulduğunda okuma başarısı beklenenin önemli ölçüde altındadır. B. Tanı Ölçütlerindeki bozukluk okul başarısını ya da okuma becerileri gerektiren günlük yaşam etkinliklerini önemli ölçüde bozar. C. Duyusal bir bozukluk varsa bile okuma zorluğu genellikle buna eşlik edenden çok daha fazladır. YAZILI İFADE BOZUKLUĞU Bir kişinin yaşından, zekâ kapasitesinden ve eğitim düzeyinden beklenenden daha düşük olan yazma yeteneği yazılı ifade bozukluğudur. Bu bozukluk nörolojik veya duyusal bir eksikliğe bağlı olmamalı ve kişinin okul performansını ve günlük yaşamda yazmayı gerektiren durumlarda bozukluklar yapmalıdır. Yazma özründe heceleri fena yazma, yazım ve işaret hataları yapma ve fena el yazısı görülür. Yazılı ifade bozukluğunun tek başına olabileceği bilinmektedir. Yazma özrü sıklıkla diğer öğrenme bozukluklarıyla birliktedir. Fakat yazma, dil ve okumadan daha sonra kazanıldığından ileride tanı konur. Yazılı ifade bozukluğunun görülme sıklığı bilinmemekle birlikte okul çağı çocukları arasında % 3-10 kadar olduğu tahmin edilmektedir. Bazı bulgular bu bozukluğun böyle bir bozukluk öyküsü olan aileler arasında sık olduğuna işaret etmektedir. Kısa dikkat süresi ve kolay uyarılabilme gibi mizaç karakteristikleri de yazılı ifade bozukluğunda rol oynayabilir. Tanı Yazılı ifade bozukluğu tanısı kişinin metin yazarken devamlı fena performans göstermesiyle konur. Bunlar arasında el yazısında, heceleme yeteneğinde ve cümlelerde kelimeleri doğru olarak yerleştirmede bozukluklar vardır. Yazma performansı kişinin zekâ kapasitesinin altındadır. Klinik Özellikler Yazılı ifade bozukluğu olan okul çocukların kelime hecelemede ve düşüncelerini yaşa uygun dil bilgisi normlarına göre ifade etmede güçlükleri vardır. Konuştukları ve yazdıkları cümlelerde çok sayıda dil bilgisi yanlışları ve fena paragraf düzeni bulunur. İkinci sınıfta ve daha sonra çocuklar kısa bir cümleyi yazarken basit dil bilgisi hataları yaparlar. Örneğin, devamlı olarak hatırlatılmasına karşın büyük harfle başlamazlar ve cümlenin sonuna nokta işareti koymazlar. Yazılı ifade bozukluğunun ortak özellikleri heceleme, dil bilgisi ve işaretleme hataları, fena paragraf düzeni ve fena el yazısıdır. Çocuklar büyüdüğünde ve daha ileri sınıflara gittiklerinde çocukların sözel ve yazılı cümleleri daha belirgin olarak ilkelleşir. Kelime seçimleri hatalı ve uygunsuz, paragrafları düzensiz, hecelemeleri daha zor ve kelime dağarcığı daha dar olur. Yazılı ifade bozukluğundaki ek özellikler arasında okula gitmek istememe, ev ödevlerini yapmama, matematik gibi diğer akademik performans alanlarında başarısızlık, okuldan kaçma, dikkat eksikliği ve davranım bozukluğu vardır. Yazılı ifade bozukluğu olan birçok çocuk akademik performanslarındaki başarısızlık ve yetersizlik hislerinden dolayı engellenmiş ve kızgındır. Gittikçe artan yalnızlık, soğuma ve umutsuzluktan dolayı kronik depresif bozuklukları olabilir. Eğitimsel yardım almayan yazılı ifade bozukluğu olan erişkinlerde yazma yeteneğini gerektiren alanlarda sosyal uyumsuzluk, yetersizlik, aşağılık, yalnızlık ve yabancılaşma hisleri devam eder. Hatta bazıları yazma yetersizliklerinin ortaya çıkacağı korkusuyla mektup veya kutlama kartı yazmaktan sakınır. Bu bozukluğu olan birçok erişkin çok az yazma yeteneği isteyen ticaret, güvenlik ve diğer hizmet işlerini seçerler. Yazılı ifade bozukluğuna ek olarak okuma bozukluğu, alıcı ve ifade edici dil bozukluğunun karışık tipi, matematik bozukluğu, gelişimsel koordinasyon bozukluğu ve yıkıcı davranış bozukluğu ile dikkat eksikliği bozukluğu bulunabilir. Gidiş Yazma, dil ve okuma bozuklukları çoğunlukla birlikte olduğundan ve bir çocuk okumayı öğrenmeden önce konuştuğundan ve yazmayı öğrenmeden okuduğundan böyle çocuklara önce ifade edici dil bozukluğu daha sonra yazılı ifade bozukluğu tanısı konur. İleri derecedeki olgularda yazılı ifade bozukluğu ikinci sınıfta, daha az ciddi olgularda beşinci sınıfta veya sonrasında belirgindir. Yazılı ifade bozukluğu olan birçok insan zamanında eğitim desteği alırsa orta eğitime ve hatta yüksek eğitime devam edebilir. Tedavi Destekleyici yazılı ifade yöntemleri etkili olabilir. Bunun yoğun, devamlı ve bire bir uygulanmasıyla en iyi tedavi sonuçları elde edilir. Bazı özel okullardaki öğretmenler günde iki saat kadar yazma dersi uygular. Bu bozukluğun tedavisinde psikoterapideki gibi yeteri kadar ebeveyn-terapist ilişkisi gerekir. Hastanın motivasyonu tedavinin uzun süredeki etkinliğini önemli ölçüde etkiler. Birlikte diğer öğrenme bozuklukları ve ikincil duygusal ve davranışsal sorunlar varsa bunlara da dikkat edilmeli ve uygun psikiyatrik tedavi ile ebeveyn işbirliği yapılmalıdır. Yazılı İfade Bozukluğu (DSM-IV) A. Bireysel olarak uygulanan standart testler ile ölçüldüğü üzere ( ya da yazma becerilerinin işlevsel değerlendirmeleri), kişinin kronolojik yaşı, ölçülen zekâ düzeyi ve yaşına uygun olarak aldığı eğitim göz önünde bulundurulduğunda yazma becerileri beklenenin önemli ölçüde altındadır. B. Tanı ölçütündeki bozukluk okul başarısını ya da yazılı metin derlemeyi gerektiren günlük yaşam etkinliklerini (Örneğin, dilbilgisi kuralları yönünden doğru cümleler ve iyi düzenlenmiş paragraflar yazma) önemli ölçüde bozar. C. Duyusal bir bozukluk varsa bile yazma becerisi sorunları genellikle buna eşlik edenden çok daha fazladır. MATEMATİK BOZUKLUĞU Matematik bozukluğu öğrenme bozukluklarından birisidir. Matematik bozukluğunda dört yetenek grubunda bozuklukların olduğu belirlenmiştir: Dil yetenekleri (matematik terimlerini anlama ve yazılı problemleri matematik sembollerine çevirme), Algısal yetenek (sembolleri tanıma ve anlama ve sayıları kümeleştirme yeteneği), Matematik yetenekleri (toplama, çıkarma, çarpma, bölme ve temel işlemlerin sırasını izleme), Dikkat yetenekleri (rakamları doğru yazma ve işlem sembollerini doğru gözleme). Okuma bozukluğu, gelişimsel koordinasyon bozukluğu ve karışık algılayıcı-ifade edici dil bozukluğu sıklıkla matematik bozukluğu ile birliktedir. Matematik bozukluğu tek başına kalındığı (izole) durumlarda veya dil ve okuma bozuklukları ile birlikte görülebilir. Bu bozuklukta çocuğun zekâ kapasitesi ve eğitim düzeyi beklenen kadar olmalıdır. Matematik yeteneğindeki bozukluk okul performansını veya günlük etkinlikleri etkilemeli ve herhangi bir nörolojik veya duygusal bozuklukla birlikte olmamalıdır. Matematik bozukluğunun görülme sıklığı iyi araştırılmadığından zekâ geriliği olmayan okul çocukları arasında kabaca % 5 kadar tahmin edilmektedir. Eğitimsel kısıtlılığın bu sayıyı nasıl etkilediği açık değildir. Fakat matematik bozukluğu olan çocukların olasılıkla diğer öğrenme bozukluklarını veya dil özrünü de taşıdıkları düşünülmektedir. Matematik bozukluğu için cinsiyet oranı henüz araştırılmaktadır. Bu bozukluk kız çocuklarında erkek çocuklardan daha fazla olabilir. Matematik bozukluğunun nedeni bilinmemektedir. Tanı Çocuğun okul performans öyküsü dikkatle incelendiğinde aritmetik ile ilgili erken dönemdeki güçlüklerin mevcut olduğu bulunur. Matematik bozukluğu olan bir çocuk utanç duyabilir ve yardım almadığından gittikçe geriler. Doğru tanı çocuğa bireysel uygulanan standart aritmetik testiyle konur. Normal bir zekâsı olan bir çocuk bu testten beklenen düzeyin altında puanlar alırsa matematik bozukluğu düşünülmelidir. Klinik Özellikler Matematik bozukluğu olan birçok çocuk ilk eğitimin ikinci ve üçüncü sınıflarında tanınır. Böyle çocukların tek basamaklı sayıları toplama ve sayma gibi temel sayı kavramları bulunduğu yaş normunun altındadır. Fakat çocuk diğer alanlarda normal zekâ yetenekleri gösterir. İlk eğitimin ilk iki veya üçüncü yılında matematik bozukluğu olan çocuk ezber belleğine güvenerek matematikte biraz ilerleme yapabilir. Fakat daha sonra aritmetik işlemleri farklılık ve ustalık yetisi düzeyini gerektiren karmaşık duruma geldiğinde bozukluk belirginleşir. Matematik bozukluğu sıklıkla okuma bozukluğu, yazılı ifade bozukluğu, koordinasyon bozukluğu ve ifade edici ve alıcı dil bozukluğu ile birliktedir. Heceleme sorunları, bellek ve dikkatte eksiklikler ve duygusal ve davranış sorunları mevcut olabilir. Küçük okul çocukları önce diğer öğrenme bozukluklarını gösterir. Bundan dolayı bu çocuklarda matematik bozukluğunun olup olmadığı kontrol edilmelidir. Normal zekâsı olan serebral palsili çocuklarda da matematik bozukluğu olabilir. Matematik bozukluğu ile diğer iletişim ve öğrenme bozuklukları arasında ilişki henüz açık değildir. Algılayıcı dil bozukluğu ile ifade edici dil bozukluğu olan çocuklarda matematik bozukluğu olması yaygın değildir. Ancak böyle bir durum çocukların çözümleme ve şifreleme işlemleri bozuksa birlikte görülür. Gidiş Çocuklardaki matematik bozukluğu genellikle ilk eğitimin üçüncü sınıfında görülür. Bazı çocuklarda bu bozukluk birinci sınıfta belirgindir. Orta derecede matematik bozukluğu olan çocukların aritmetik güçlükleri yoğun eğitsel girişimlerle çözülmediği zaman aritmetik güçlükleri devam eder ve kendilik kavramları düşük olur, depresyon ve engellenme görülebilir. Bu komplikasyonlar okula gitmek istememe, okuldan kaçma veya davranım bozukluklarına yol açabilir. Tedavi Çeşitli eğitimsel tedavilerin etkinliği tartışılmakla birlikte bu gün matematik bozukluğu için en etkili tedavi eğitimdir. Ortak kanı eğer tedavi yöntemleri ve materyaller o çocuğa, o bozukluğa, o bozukluğun şiddetine ve öğretim planlarının uygulanabilirliğine uygunsa eğitimin yararlı olduğudur. Yakın zamandaki bir araştırma matematik eğitiminin hesaplamaktan çok problem çözme etkinliğinde yardımcı olduğunu göstermiştir. Bilgisayar programları da yardımcı olabilir ve eğitim desteğini arttırır. Sosyal yetenek eksiklikleri çocuğun yardım aramasında direnç oluşturur. Bundan dolayı sosyal alanlarda olumlu problem çözme yeteneklerinin geliştirilmesi de matematik yeteneği eksikliğine yardımcı olur. Koordinasyon sorunu da matematik bozukluğu ile birlikte olabilir. Bu gibi durumlarda fiziksel tedavi ve duyusal bütünleşmeyi sağlayıcı etkinlikler yardımcı olabilir. Matematik Bozukluğu (DSM-IV) A. Bireysel olarak uygulanan standart testler ile ölçüldüğü üzere, kişinin kronolojik yaşı, ölçülen zekâ düzeyi ve yaşına uygun olarak aldığı eğitim göz önünde bulundurulduğunda matematiksel becerileri beklenenin önemli ölçüde altındadır. B. Tanı ölçütündeki bozukluk okul başarısının ya da matematik becerileri gerektiren günlük yaşam etkinliklerini önemli ölçüde bozar. C. Duyusal bir bozukluk varsa bile matematik becerisi sorunları genellikle buna eşlik edenden çok daha fazladır. ÖĞRENME BOZUKLUĞU OLAN ÇOCUKLARIN ÖĞRETMENLERİ İÇİN ÖNERİLER Bu çocukların çoğu… 1.Kolay anlayabilecekleri, kısa kelimelerden oluşan, detaysız ve kesin yönergelere ihtiyaç duyarlar. 2.Kolaylıkla seçim yapamadıkları için, sıklıkla yönlendirilmelidirler. 3.Diğer çocuklarla çalışırken güçlük çekerler. Bir grupla çalışmak için istekli gözükebilirler, fakat kolaylıkla başlarını derde sokarlar ve grubun çalışma verimini de düşürebilirler. Bunu engellemek için, grupla çalışmaya başlamadan önce onu yönlendirebilir ve üstesinden gelebileceğine inandığınız görevler verebilirsiniz. 4.Anlatılanları dinleyerek anlayabilirler. Fakat anlayıp, anlamadıklarını kontrol etmek istediğinizde yazılı olarak iyi cevaplar veremeyebilirler. Bu durumda, çocuğun daha ziyade dinleyerek öğrenmesine ve sorularınızın çoğuna sözlü olarak cevap vermesine izin vermelisiniz. 5.Pek çok sembolü birbirine karıştırırlar (harf, rakam, işaret, vb) Bu durumda tahtadan bakarak bir şeyler kopya etmek bu çocuklar için güçtür. Bu konuda ona diğer çocuklara nazaran daha toleranslı davranabilirsiniz. 6.Sürekli hareket halindedirler, konuşurlar ve bu konuda kendilerine engel olamazlar. Bu durumda, sınıfın düzenini bozmamaları için, sürekli gözleyebileceğiniz, sakin çalışabileceğine inandığınız bir oturma konumunda olmasında yarar vardır. 7.El-göz ve vücut koordinasyonları fizik olarak gelişmemiştir. Ara sıra koordinasyonlarını arttırıcı oyunlar oynatabilirsiniz. 8.Arkadaşları tarafından sıklıkla reddedilirler. Gruba dâhil olmaları konusunda onlara yardımcı olmalısınız. 9.Bazı görevleri tek başlarına yapmayı tercih edebilirler. Başkaları ile çalışmayı zor buluyorsa, bunu görmemezlikten gelmemelisiniz, yalnız çalışması için fırsatlar verebilirsiniz. 10.Çok kısa bir süre dikkatlerini toplayabilirler. Bu durumda onlara daha kısa görevler verebilirsiniz. Sık sık kontrol edilmeye de ihtiyaç duyarlar. 11.Yapılması gerekenler sınıfa söylendikten sonra ona sabırla tekrar tekrar söylemekte yarar vardır. Daha sonra söylediklerinizi size tekrar etmesini ve açıklamasını da isteyebilirsiniz. Bunu yaparken özellikle açık ve net olmaya dikkat etmelisiniz. 12.Sınav sorularını çabuk okuyamaz ve cevapları yazamaz. Bu nedenle önemli sınavlarınızı sözlü olarak yapın. Çoktan seçmeli testlerde daha başarılı olurlar. 13.Zaman kısıtlaması altında çalışamazlar. Ona kendi çalışma hızını göz önünde bulundurarak, daha fazla zaman vermelisiniz. Zaman baskısı altında kalırlarsa kilitlenebilirler. 14.Çalışma zamanı dar ise, yapılacak çalışmalar basit ve kısa olmalıdır. 15.Öğrendiği konuların devamlılığı ve sürekliliği korunmalıdır. Bir konudan başka bir konuya geçerken, bir önceki konuyu tam olarak öğrenip öğrenmedikleri konusunda dikkatli olunmalıdır. 16.Bilgileri anlatırken modeller, objeler, resimler kullanarak anlatırsanız, konular onun için daha çekici hale gelecektir. 17.En önemlisi, onun farkında olduğunuzu, onun değerli bir insan olduğunu hissettirmenizdir. Gösterdiğiniz her çaba ve başarıyı sevginizle ödüllendirebilirsiniz. Sevginizi hissederse çabalarınızın ve sabrınızın meyvesini çabuk alabilirsiniz. ÖĞRENME BOZUKLUĞU OLAN ÇOCUKLARIN AİLELERİ İÇİN ÖNERİLER 1.Çocuğunuzu olduğu gibi kabul edin. O pek çok işi başarabilecek kadar zeki, uyanık ve isteklidir. Onun kendisini değerli bir birey olarak hissetmesine engel olmayın. 2.Günlük yaşam programınızı çocuğunuzla birlikte önceden planlayın. Çocuğunuz ne zaman, ne yapacağını önceden bilsin. 3.Disiplin kurallarınızda, isteklerinizde ve günlük işlerinizde tutarlı ve istikrarlı olun. 4.Çocuğunuzun bağımsız hareket etme çabalarını engellemeyin, destek olun. 5.Çocuğunuzun davranışları ve istekleri ile evi yönetmesine izin vermeyin. Ancak kabul edilebilir davranışlar sergilerse istediklerini yapmasına izin verin. Fakat bu arada, bunu etrafı kontrol için kullanıp, kullanmadığına da dikkat edin. 6. Başarması için baskı yapmayın, destek olun. Baskı ve destek arasındaki farkı ayırt edin. Baskı yapmaksızın destek olabilirsiniz. 7.Uzun vadeli tehditlerde bulunmayın. Cezalandırma, istenmeyen davranışın hemen ardından yapılmalıdır. Altı hafta boyunca TV izlemekten mahrum bırakılmak çocuğunuza sadece hayal kırıklığı ve engellenme hissi verecektir. Ceza, istenmeyen davranışa uygun olmalıdır. 8.Çocuğa karşı annesi, babası, öğretmeni aynı tutumları sergilemeli, aynı dili konuşmalıdır. 9.Ona okul hakkında sürekli sorular sorarak, rahatsız etmeyin. Eğer iyi bir gün geçirmişse size hemen anlatacaktır. Eğer gününü iyi geçirmemişse hiçbir şekilde konuşmak istemeyecektir. 10.Onu ev ya da okul çevresindeki diğer çocuklarla kıyaslamayın. Her çocuk kendisi olabildiği ölçüde doğru davranabilir. 11.Öğretmenine gerektiğinde yardımcı olun. Örneğin coğrafya, tarih gibi konularda verilen ödevleri okuyarak anlaması güç ise, çocuğa siz okuyun ve anlamasına yardımcı olun. Eğitimsel olarak açığı olan konular varsa, bu noktaları ona konular işlenmeden önce vererek yardımcı olun. 12.İyi yaptığı her işi içten bir övgü ile takdir edin, hak etmediği övgüler zararına olabilir. Diyelim ki gerçekten başarılı olmak istiyor, yardıma ihtiyacı olan kısımlarda yardım edin ama daha sonraki basamakta kenara çekilin ki, bağımsızlık kazanabilsin. 13.Çocuğunuza başarıyı tatması için fırsatlar verin. ”Başarmayı bir alışkanlık haline getirin”. 14.Çocuğunuzun “ üstünde - altında, önünde arkasında, vb. gibi” basit kavramları bildiğini varsaymayın. 15. Öğretmenler nasıl olumlu varsayımlarla öğretmeye çalışıyorlarsa, siz de benzer şekilde yaklaşmalısınız. Bu yaklaşım tarzını başkaları yapabiliyorsa, siz de yapabilirsiniz. 16.Yaşamını eğlenceli bir hale getirin. Yaşadığı her gün için memnunluk hissetmelidir. KIRIKKALE REHBERLİK VE ARAŞTIRMA MERKEZİ Rehberlik Ve Psikolojik Danışma Hizmetleri Bölümü EYLÜL- 2013 YEŞİM AYYILDIZ Psikolojik Danışman ÖZEL ÖĞRENME GÜÇLÜĞÜ