felsefe hikmet ilişkisi

advertisement
1.ÜNİTE
FELSEFEYLE TANIŞMA
Felsefe terimi: yunanca philia(sevgi) ve sophia (bilgelik, bilgi) kelimelerinin birleşiminden
oluşur. Philosophia bilgiyi sevmek anlamına gelir. Bilgiyi seven, bilgiye ulaşmak isteyen kişiye
ise Filozof(philosophios) denir.
Felsefenin herkes tarafından kabul edilen ortak bir tanımı yoktur. Her filozof felsefeyi
birbirinden farklı şekillerde tanımlanmıştır. Yine de bir tanım yapmak gerekirse. “Felsefe
evreni, insan ve değerleri anlamak amacıyla sürdürülen en geniş bir araştırma; birleştirici,
bütünleştirici bir açıklama gayretidir.” Şeklinde tanımlanabilir. Felsefenin anlamı, çağdan
çağa, filozoftan filozofa değiştiği için ortak, tek bir tanımı yapılmamalıdır.
Felsefenin tek bir tanımının yapılmamasının nedeni:
 İlgilendiği konuların çeşitli olması
 Metafizik konularla ilgilenmesi
 Tarihsel süreç içinde farklı işlevler ve amaçlar yüklenmesidir.
FELSEFE HİKMET İLİŞKİSİ
Hikmet, Arapça “bilgelik” anlamına gelir. Hikmet bilgiden çok farklı, çok iddialı bir
kavramdır. Hikmet insan yaşamının anlam ve değerine ilişkin derin bir bilgidir. Hikmet varlık,
bilgi, değer üzerine tam ve bütün bir bilginin ortaya çıkmasıdır veya bir insanın bütün bir
bilgiye sahip olabileceği olgunluğa ulaşması haline hikmet ya da bilgelik denir. Felsefede
hikmet sevme ve ona yönelme anlamında bir bilgidir.
Bilgelik, insanın her şeyden önce mantıklı ve sistemli düşünmesini olayları neden ve
sonuçlarıyla değerlendirebilmesi ve bu konularda sağlam bir kavrayışa sahip olmasını
gerektirir. Bu ideal bir durumdur ve insanın bunu gerçekleştirmeyi başarması tartışılır.
Epikuros gibi bazı filozoflar “Erdem yoluyla ulaşılan bir sarsılmazlık durumunun” bilgelik
olduğunu ve insanın bunu başarabileceğini söylerken, bazı filozoflara göre ise bu mümkün
değildir. Çünkü her şeyin bilgisine ancak Tanrı sahip olabilir.
Felsefe hikmet (bilgelik) değil olsa olsa bitmeyecek bir hikmete doğru ilerleme ve onu
kavrama etkinliğidir. Filozof da bu yolda ilerleyen, bilgeliği sevip ona doğru yol alan kişidir.
1
FELSEFENİN ANLAMI
Felsefenin Konusu:
Felsefe bilgiyi sevmektir ve merakla başlar. Felsefi düşünce ise bir merak sonucu girişilen
sorgulama etkinliği ile ortaya çıkar. İnsanlar kendilerini,varlığı, evreni, olayları sorgulamak,
bunlara “neden” ve “niçin” sorularını sormak felsefi düşüncenin temel koşuludur.
Felsefenin konusu genel olarak varlık; bütün olarak evren ve insan eylemlerini, yaşamı
etkileyen her şeydir. Felsefe bu konularda akla dayanarak açıklamalar getirir
İnsan düşünme, kuşku duyma, merak etme, sorgulama ve anlamaya çalışma özellikleri ile
diğer varlıklardan ayrılır. Felsefenin varlık nedeni de budur. Felsefe insan yaşamını değerini
ve amaçlarını da sorgular. İnsan yaşamının dayanacağı genel ilkeler koyar.
Felsefe sorular üzerinde düşünürken, mantıksal akıl yürütmeye dayanır. Bunu yaparken de
akıl yürütmenin temelinde yer alan kavramlar da analiz eder ve açıklığa kavuşturur.
Filozoflar insan yaşamını ilgilendiren her şey üzerinde akıl yürütebilir. Toplamda yaygın olan
inançların doğruluğunu sorgulayabilir. Yaşamın anlamını oluşturan temel sorular üzerinde
dururlar. Dinin içeriği, Tanrının varlığı konusunda akıl yürütebilirler. Bilginin kaynağı, bilim,
sanat ve siyasetle ilgili sorulara cevap arayabilirler. Bu sorulara nesnel ve genel cevaplar
bulmaya çalışırlar. Ancak bunu yaparken amaçları bilgi vermek değildir. Daha çok var
olanların açıklamalarını yapmaktır.
Felsefe insanı insan yapan, olgunlaştıran ve araştırma alışkanlığı kazandıran,
anlamlandırma, yorumlama ve değerlendirme etkinliğidir. Felsefe insanın önemli sorular
sorma , onlara ciddi cevaplar arama özelliğinin, erdemli olma ve mutlu yaşama talebinin,
kısacası bilgeliye ulaşma özleminin bir ifadesidir.
FELSEFENİN SORULARI, TEMEL DİSİPLİNLERİ VE FONKSİYONU
Felsefenin Disiplinleri
1 Bilgi Felsefesi (Epistemoloji): Bilgi hem felsefenin hem de bilimin ele aldığı bir konudur.
Ancak bilim bilginin ne olduğunu araştırmaz. Bunu felsefe yapar. Felsefe ayrıca bilginin
kazanıldığı şeyle olan ilişkisini, kazanıldığı şeye uygunluğu ve bu uygunluğun ölçüsünü
bulmaya çalışır.
2 Bilim Felsefesi: Bilimin ne olduğu, bilimsel düşüncenin yapısı, bilimsel yöntemlerin
işlevselliği, bilimsel sonuçların özellikleri, bilimin değeri ve bunlar gibi bilim hakkında
sorulabilecek sorulara cevap arayan felsefe dalıdır.
2
3 Varlık Felsefesi(Ontoloji): Gözle görülüp elle tutulabilen somut varlıkları ele aldığı gibi
sayılar, kavramlar, fikirler gibi soyut varlıkları da ele alan varlık felsefesi, öncelikle varlığın var
olup olmadığı sorusuyla ilgilenir. Varlığı var kabul edersek onu düşünce yoluyla açıklamaya
çalışır.
4 Metafizik: Varlık; Tanrı, ruhun ölmezliği, kader gibi konularla ilgilenen felsefe dalıdır.
Metafizik tarih boyunca çeşitli anlamlarda kullanılmıştır. Günümüzde çözülmesi imkansız,
birçok çözüm yolu önerilebilen, sonuna kadar çözülmediği içinde daima yeni baştan ele
alınabilen problemlerle ilgilenen bir alandır
5 Sanat Felsefesi: Sanatın, sanatsal yaratıcılığın, beğenilenin özü ve anlamıyla ilgilenen
felsefe dalıdır. Sanat, sanat eseri, sanatta güzellik, sanatın temel kavramları, sanat akımları
sanat felsefesinin ilgilendiği konulardır.
6 Dil Felsefesi: Dille felsefe ilişkisini, dilin özünü, anlamını, kökenlerini ve yapısını felsefe
açısından ele alır.
7 Ahlak Felsefesi (Etik): İnsan eylemlerini (davranışlarını) özel bir problem alanı olarak alan,
davranışlarımızı yöneten ilkeleri araştıran ve “olup biten” yanında “olması gereken”
davranışların neler olduğunu da bulmak isteyen felsefe dalıdır.
8 Felsefi Antropolojisi (İnsan Antolojisi) : İnsanin varlık yapısının ne olduğu, evrendeki yeri,
varlık koşulları ve başka varlıklarla olan bağı gibi soruları ele alan felsefe dalıdır.
9 Siyaset Felsefesi: Devletin nasıl olması gerektiği, devletin sorumluluğu; yasa, hak ve adalet
gibi konularla ilgilenir.
10 Din Felsefesi: İnanma insanın bir ihtiyacıdır. Din bu inanma dünyasıyla ilgilenir. Ama dinin
ne olduğu, insanla Tanrı arasında nasıl bir bağ olduğunu gibi konularda din değil felsefe
ilgilenir.
FELSEFENİN İŞLEVİ
Aristoteles “metafizik” adlı kitabının ilk cümlesinde “insan doğal olarak bilmek ister” der.
İşte felsefenin temel işlevi insandaki bu bilme isteğini karşılamaktadır.
İnsan yaşamını belli ilkelere dayandırır. Bu ilkeler sağlam ve doğru olandır. Onların doğruları
ancak felsefe yardımıyla irdelendikten sonra bilinebilir.
Felsefe pek çok konuda sistemli ve doğru düşünmeyi öğretir. Çünkü felsefenin yöntemleri
insana akıl yürütmesi için gerekli temelleri hazırlar. İnsanların olaylara çok yönlü
bakabilmesini, önyargısız yaklaşabilmesini tüm bilgileri eleştiri süzgecinden geçirebilmesini
sağlar. Bireysel alanda olduğu gibi toplumsal alanda da önemli işlevleri yerine getirir.
Demokrasinin gelişmesi ve işleyişine önemli katkıları olmuştur.
3
FELSEFİ DÜŞÜNCENİN NİTELİKLERİ
1)Felsefe akla dayanan düşüncedir: Felsefi düşünce aklın ürünü olan önermelerden oluşur.
Bu önermeleri doğrulama ya da yanlışlama olanağı yoktur. Çünkü felsefede ortaya atılan
önermeler bilimde olduğu gibi olgularla test edilerek doğrulanamaz. Önemli olan ortaya
konan düşüncenin çelişkisiz ve kendi içinde tutarlı olmasıdır.
2)Eleştirici ve sorgulayıcıdır: Felsefi düşünce hiçbir konuyu olduğu gibi kabul etmez.Herşeyi
aklın eleştiri süzgecinden geçirir.Felsefe konusu olan her alandaki bilgiyi, inancı, görüşü, adeti
ve benzer yaklaşımları eleştirel bir bakış açısıyla değerlendirir. Felsefe bilgisi hiçbir şeyi
olduğu gibi kabul etmeyen eleştirel bir tavrın ürünüdür.
3)Felsefi düşünce öznel (sübjektif) dir: Her felsefi görüş belli bir filozofa ait olup yaratıcı ve
kişisel bir karakter gösterir. Örneğin ahlak evrensel bir konudur. Ancak filozofların ahlakla
ilgili görüşleri özneldir.
4)Felsefi düşünce biriken (kümülatif) bilgidir: Düşünürlerin savundukları her görüş
kendilerinden önceki görüşlerin belli bir biçimde etkisini taşır. Bu etkileşim düşüncenin hem
birikmesini hem de sürekliliğini sağlar. Bunun sonucu felsefe bilgisi birikerek oluşur ve
zenginleşir. Bur tür bilgiler yeni bilgilerin etkisine, katkısına hazır ve açıktır.
5)Refleksif Bilgidir: Refleksif olmak kendi kendine yönelebilir olmak demektir. Felsefe
sorularına verilen her cevap yeniden ele alınabilir ya da felsefi görüşlerin kendisi de
sorgulanabilir. Yani felsefe de sorgulamanın kendisi veya sorgulama sonucu da
sorgulanmaktadır. Mesela I.Kant düşüncelerimizi ortaya koyan aklı mahkemeye çıkarır. Aklın
neyi ne kadar bilebileceğini sorgular.
6)Evrensel bir düşüncedir: Felsefi düşüncenin öznel olması onun evrensel olmasını engel
değildir. Çünkü insan ve insan yaşantısıyla ilgili her şey felsefenin konusu olabilir. Bu tek bir
insanın değil genel olarak insanın yaşantısıdır. Bu da felsefenin ele aldığı konular itibarıyla
evrensel bir niteliğe sahip olduğunu gösterir.
7)Sorular, cevaplardan daha önemlidir: Felsefenin sorularına verilen cevaplardan hiçbiri son
ve kesin cevaplar değildir. Bundan dolayı bu sorulara cevap arayışı kesintisiz olarak devam
etmektedir.Felsefe başka alanların sormadığı,soramadığı sorular sorar
8)Kesinlik içermez: Felsefi düşüncenin doğruluğunun veya yanlışlığının araştırılması,
soruşturulması söz konusu değildir. Çünkü felsefi düşünce yasalara ulaşmayı amaçlamaz.
Felsefenin cevapları kesin olmadığı için bitmişlik de yoktur.Yani aynı sorular farklı filozof
tarafından sorulabilir.(Bilim “Nasıl” türünden sorular soruyordu
9)Felsefe “nedir” ve “niçin” tarzında sorular sorar: Güzellik nedir? Erdem nedir? Niçin ahlaklı
davranmalıyız? Doğru bilginin ölçüsü nedir? Vb.
4
10)Felsefe bilimsel bilgi ve buluşlardan ve toplumsal şartlardan etkilenir.
11)Felsefede önemli olan sonuç değil, sonuca ulaşma çabasıdır.
12)Felsefi düşünce sistemli ve düzenlidir: Her felsefi görüş kendi içinde düzenli ve tutarlı bir
bütün oluşturur. Felsefede varlık, bilgi değer alanındaki temel problemlere yönelik görüşler
belli bir sistem anlayışı içinde geliştirilir. Ortaya konan düşüncelerde tutarsızlığa ve çelişkiye
yer verilmez.
13)Felsefe var olanı değil, olması gerekeni ele alır.
14)Felsefi düşünce var olanı bir bütün olarak ele alır.
FELSEFEDE TUTARLILIK
Tutarlılık çelişkiye yer vermemek anlamındadır. Mantıklı bir bütün parçaları, ögeleri
arasında karşılıklı bağlantı ve uyum bulması halidir. Filozofun ortaya koydukları düşüncelerin
de birbiriyle uyumlu olması birbiriyle çelişkiye düşmemesi gerekir.
Tutarlılık ve doğruluğu birbirine karıştırmamak gerekir. Doğruluk düşüncenin, gerçeklikle
uyuşmasıdır. Örneğin “Ahmet çalışma odamda oturuyor.” önermesi Ahmet’in odamda
oturması gözlemlenmiştir olgusuna karşılık geldiği takdirde doğrudur.
Buna göre bir felsefi düşüncenin tutarlı olması gerekir. Çünkü felsefenin ortaya koyduğu
düşüncelerin doğruluğu test edilemez. Örnek: Erdem nedir? Özgürlük nedir? Vb. soruların
doğruluğu test edilemez. Ancak bu konuda ortaya konan düşüncelerin tutarlı olması gerekir.
FELSEFE VE HAYATIN ANLAMLANDIRILMASI
Felsefe yaşamın anlamını sorgular. Oysa yaşamın anlamını belirleyen hayata karşı insanın
sergilediği bakış ve duruştur. Bu anlamda felsefe yaşamın anlamını açıklayarak insana sunan
yaşam kalitesini artıran bir etkinliktir.
Felsefi düşünce genellikle bütün bildiklerimizi, inandıklarımızı toplumda kabul ettiğimiz
değerleri önyargıları tutkuları, duygularımızı türlü alışkanlıklarımızı, eleştiri ve özgür düşünce
süzgecinden geçirmemizi sağlar. Düşünen insan karmaşık dünyada tutunacak sağlam bir dal
basacak sağlam bir toprak isteğiyle felsefeye yönelir. Felsefe insanı tüm sorunlarını karşısında
sorgulayıcı ve tartışmacı kılar. İnsana bireysel ve toplumsal anlamda çıkış yolları bulma
konusunda sağlam ve sistemli düşünmeyi öğretirken yardımcı olur. Bu nedenle insanoğlu en
temel sorunlarını felsefeden yararlanarak tartışmıştır. Yaşayan ve akıl sağlığı yerinde olan her
insan az ya da çok felsefeyle ilgilenmiştir.
5
FELSEFE DİL İLİŞKİSİ
Dil, herhangi bir zihin faaliyetini açığa vurulmasına bir zihinden diğer zihne aktarılmasına
yarayan bir işaretler sistemi olarak tanımlanabilir. Düşünme ile dil arasında sıkı bir ilişki
vardır. Zihin hayatımız dil üzerine kurulmuştur. Dilin varlık yapısı ile onun yansıttığı varlığın
yapısı arasındaki karşılıklı bağlılık çok güçlüdür. Dilde gördüğümüz karşılaştığımız her şeyi, yer
dünyasında bir şey karşılar. L.Wittgenstein “Dilimin sınırları, dünyanın sınırlarıdır” der.
Algıladığımız ve düşündüğümüz her şeyi dil ile ifade ederiz. Bu sayede insanoğlu bilim, sanat
ve felsefe yaparak uygarlıklar kurmuştur. Bir felsefi sistem dil olmadan düşünülemez. Çünkü
dilin gelişimi durursa düşüncenin gelişimi durur.
6
Download