Felsefe denilince akla ilk gelen uygarlıktır batı.Felsefenin antik yunandan başladığı,batıda sistemleştirilerek bilim olarak görülmeye çalışıldığından bahsedilir.Diğer medeniyetlerin felsefesi ya kurulmamıştır ya da henüz kurulmaktadır.Gerçektende felsefenin tarihine bakıldığında Alain Daimer'in belirlemesini haklı kılıyor.Felsefe düşünme yeteneğidir.Bugün birçok bilim adamının ya da birçok tarihçinin görüş birliğine vardığı felsefenin antik yunanda bugünkü ege kıyılarında,insanların çeşitli doğaüstü olayları anlamlandırmaya çalışmasıyla başlamıştır.İnsanlar önce bu olayları din ile açıklamaya çalışmış ancak tabiatı itibariyle bununla bir doyum noktasına ulaşamayarak,somut gerçekler bulmaya yönelmiştir.Bu bağlamda felsefe düşünme sanatıysa felsefenin tarihi gibi bir durum sözkonusu değildir.İnsan ilk andan itibaren düşünebilme ,fikri kabiliyete sahip olarak meydana gelmiştir.Zira onu diğer canlılardan ayıran noktada budur.Öyleyse denilebilir ki insan ilk düşündüğü andan itibaren felsefe başlamıştır. Felsefe insanın ilk olarak düşünmeye başlamasıyla paralel olarak ortaya çıkmıştır olsada eski dinsel tasarımlar ile yeni bilimsel felsefi görüşler arasında arabasaklar var.İnsanın sürekli yeni şeyler üretmesi görsel, işitsel,somut hafızasını hergeçen gün daha çok ve hızlı bir şekilde kullanması nedeniyle dinsel tasarımlarda yetmemiş,inandırıcı ve doyurucu olmamıştır.Dünyanın oluşumuna ,yaratılışa,evrene ilişkin kavram ve mitolojik ögelerle karışık çeşitli ozanlar ortaya çıkmıştır.Bunların belirgin örneği Hesidostertir.Bu şekilde bilgi basamak basamak yeni bilim felsefesine doğru akmıştır. Giriş kısmında bahsettiğimiz kadarıyla her ne kadar felsefenin tarihi gelişimi,üzerinde batının büyük etkisi bulunsada Buddhacılık ,konfiçyüs,taoculuk doğu kültürleride başlıbaşına incelenmesi gereken felsefi bir disiplindir.Düşünüldüğünde felsefenin cevap vermeye çalıştığı sorular:''Evrenin kaynağı ,temeli nedir?''insan yaşamının amacı ,anlamı nedir? insanı bunları düşünmeye iten neden merak etme üstün bir güce inanma ihtiyacından kaynaklanmaktır.Agustinus'un dediği gibi anlamak için inanmışlardır.Bu anlama çabası insanı davranmaya zorlamış ,somut veriler bulma çabasına itmiştir.Ancak bu tek bir istikamette devam etmemiş,karşıt birçok sav olmuştur. Felsefe insan olduğu sürece devam edecektir. insanın doyumsuz merakı tatmin olmayacak düşüncek ve soru üretecektir.Buna vereceği cevaplar felsefeyi hiçbir zaman statik yapmayacak dinamik bir bilim olarak yaşatacaktır.