( Ramazan’a özel ) Bizim sayfa (Edirne İl Müftülüğü tarafından hazırlanmıştır) Ramazanın 6. Günü Çocuklarımıza Allah’ı nasıl anlatalım? Duamız : “ Allah’ım, Senin için adayıp da gereği gibi yerine getirmediğim her adağım, verip de tutamadığım her sözüm, ahdedip de uyamadığım her vaadimden dolayı Senden bağışlanma diliyorum. Beni, sana layık kul, peygamberine layık ümmet eyle. İbadet ve kullukta razı olduklarından eyle.Tuttuğum oruçları kabul eyle.( amin) Ayet-i kerime : “ Ey iman edenler! Allah'a, Peygamberine, Peygamberine indirdiği kitaba ve daha önce indirdiği kitaba iman edin. Kim Allah'ı, meleklerini, kitaplarını, peygamberlerini ve ahiret gününü inkar ederse derin bir sapıklığa düşmüş olur.” ( Nisa suresi, 136 ) Hadis-i şerif : Ebu Hureyre'nin (r.a.) naklettiğine göre: Allah Resulü (a.s.) şöyle buyurdu: "İnsanlar birbirine bir takım sorular yöneltmeye devam edecekler, hatta işte (sonunda) şunu da söyleyecekler: Mahlûkatı Allah yarattı, fakat Allah'ı kim yaratmıştır? Her kim bu türden batıl bir şeyi kendisinde hissederse o hemen: Ben Allah'a iman ettim, desin." (Sahih-i Müslim, 190) Güzel söz: Ne söyleyeyim diye başta düşünmek, niçin söyledim diye sonunda pişman olmaktan iyidir! Şiir : "Tam otuz yıl saatim işlemiş ben durmuşum. Gökyüzünden habersiz uçurtma uçurmuşum." ( N. Fazıl Kısakürek ) Günün yazısı: Çocuklarımıza Allah’ı nasıl anlatalım? Değerli dostlar ! ciğerparelerimiz, gözümüzün nuru, geleceğimiz, emanetimizdir evlatlarımız. Kendimizi ve evlatlarımızı ateşten korumakla emrolunduk. Bu korumak evlatlarımıza dinlerini öğretmekle mümkündür. İslam eğitimi ve öğretimi en önemli eğitimdir. Bu eğitime de Allah’ a iman eğitimi ile başlamalıyız. Ama en zor şey küçük yaşta çocuğa Allah’ı anlatmaktır. Bir ilahiyat profesöründen bu konuda kapsamlı bir eserin olmadığı yönünde ki serzenişini işittiğinde bense şaşırmıştım. Şimdi sizlerle bu konuda Prof. Dr. Mehmet Emin Ay hocamızın yazısının bir kısmını paylaşmak istiyorum. Rabbim çocuklarımızı imtihanımız eylemesin. Onları hayırla yetiştirmeyi bizlere nasip eylesin. “ Allah'ı bilmek, tanımak, kalp ile tasdik, dil ile ikrar, İslam akidesinde, bir kişinin mümin olmasının ilk ve vazgeçilmez şartıdır. Ne var ki, insanların, ancak beş duyu organıyla algılayabildikleri varlıklar hakkında bilgi sahibi olabilmeleri ve bu özelliğin çocuklar için de geçerli olması, mücerret bir kavram olan Allah'a iman öğretiminde bir zorluğa sebebiyet vermektedir. Ancak bu zorluğa rağmen, iman öğretiminin ihmal edilemeyeceği de bir gerçektir. Her şeyin bir yaratıcısı ve idare edicisi olduğuna inanmanın, çocukların psikolojik yapılarına da uygun olduğunu söyleyebiliriz. Her şeyden önce, çocuk, düşünmeden, şüphelenmeden ve itiraz etmeden inanmaya hazır olduğundan, söylenenlere içtenlikle inanmaktadır. Buna sadece dilin kabul edip inanışı değil, aynı zamanda ruhun da kabulü ve inanışı gözüyle bakılmaktadır. Doğru ve anlaşılır bilgiler verilmeli Çocukların kolay inandıkları, kendilerine anlatılanları olduğu gibi kabul ettikleri bilinmektedir. Büyüklere sorduğu sorular, onun öğrenme merakını ve olumlu yaklaşımını gösterir. Anlatılanları dinlemeye ve kabul etmeye hazır olduğundan, ona doğru ve anlaşılır bilgiler vermek gerekir. Allah'ın yüceliği, çocuğun sevdiği her şeyi O'nun yarattığı, iyiliklerin ve güzelliklerin sahibi olduğu anlatılarak iman öğretimine başlanabilir. Çocuğun, bebekliğinden itibaren duymuş olduğu "Hû hû hû Allah / Sen uykular ver Allah" şeklindeki ninniler, "Allah kazadan beladan esirgesin", "Allah uzun ömürler versin", "Allah yardımcın olsun", "Allah korusun" gibi dualar, çocuğun merak ettiği Allah hakkında sorular sormasına zemin hazırlamaktadır. İşte, bu soru sorma çağında çocuklara Allah anlatılırken birtakım hususlara dikkat edilmelidir. Allah sevgisi esas olmalıdır Çocuklara her zaman ve her hususta sevgi ile davranılması İslamî prensiplerden biridir. Kur'an-ı Kerim'de baba-oğul ilişkisini içeren ayetlere bakıldığında, her defasında, babanın oğula hitap tarzının, "Yavrucuğum, Oğulcuğum" şeklinde olduğu görülecektir (2). Aynı özellik hadislerde de göze çarpmakta ve Hz. Peygamber'in (s.a.v.), çocuklara karşı, "Yavrucuğum" şeklinde sevgi ve şefkat ifadesiyle hitap ettiği görülmektedir (3). İslam eğitimcilerinden İmam Gazalî, Feridüddin Attar ve Keykavus da, çocuklara yönelik yazmış oldukları müstakil eserlerde, nasihatlerine, "Ey sevgili ve aziz oğlum, Yavrum, Oğlum, Ciğerparem, Ey aziz can, Biricik yavrum, Ey sevgili evladım" gibi sevgi ve şefkat yüklü ifadelerle başlamışlardır. (4) Allah sevgisi mi, Allah korkusu mu? İnanç duygusunun temeline bakıldığında, iki esas duygu görülecektir: Allah sevgisi ve Allah korkusu. Bu duygular aynı zamanda ibadete yönelten faktörlerdir. Ancak bizim için söz konusu olan, henüz ibadet ile mükellef olmayan çocukta bu iki duygunun nasıl etki bıraktıklarıdır. Yerli-yersiz yapılan Allah korkusu telkinlerinin çocuk ruhunda birtakım olumsuz sonuçlara yol açtığı belirlenmiştir. (6) Bu nedenle, denilebilir ki, ilk yaşlardan itibaren başlatılması gereken bu faaliyette Allah sevgisi esas olmalıdır. Zira henüz mücerret kavramların, suç ve cezanın, günahın ne demek olduğunu kavrayamayan küçük yaştaki çocukların, hayatlarında önemli bir rol oynayan korku duygusunun, "Allah korkusu" şekline dönüştürülmesi ve ebeveynin bundan faydalanma yoluna gitmesi yanlış bir tutumdur. Daha önemlisi, çocuğun ilk eğitimcisi olan anne babaların, çocuğun herhangi bir hatalı hareketini gördüklerinde "Allah seni taş yapar", "Gözünü kör eder", "Cehennemde yakar" vb. ifadelerle vazgeçirmeye çalışmaları, çocuğun ruh sağlığı ve gelecek hayatı için son derece zararlıdır. Her şeyden önce, çocuğa Allah Teala'yı sadece "cezalandıran, azap veren biri" olarak tanıtmak, İslam akidesine ve eğitim ilkelerine ters düşmektedir. Çünkü, Allah Teala'nın, "Celal" (zalimleri kahreden, kötüleri cezalandıran) sıfatları yanında, pek çok "Cemal" (kullarını seven, koruyan) sıfatları da vardır. Gerçekte kullarını çok seven ve "sayılamayacak" kadar nimetler veren Allah Teala'yı, çocuğun henüz işlenmemiş, temiz ve saf zihninde, "kızan, azap veren, cezalandıran" biri olarak şekillendirmenin hiçbir doğru tarafı yoktur. Şurası unutulmamalıdır ki, çocuk ruhunu Allah korkusuyla disipline etmek, belki -bir müddet için- mümkündür; ama bu, kalıcı olmadığı gibi, birtakım zararlı sonuçlar da doğuracaktır. Oysa, çocukların disipline edilmesinde başvurulacak en tutarlı ve sağlıklı metot Allah sevgisine dayalı bir öğretimdir. Sevgi ve bağlanma Öte yandan, insandaki duyguları ve bunların nasıl geliştiğini inceleyen Psikanaliz de insanda en temel duygunun sevgi ve bağlanma duygusu olduğunu ileri sürmektedir. Gerçekte iman, ümit ve korku duygularını bir arada ihtiva eden bir kavramdır. Kur'an-ı Kerim'de, müminlerin vasıfları anlatılırken, onların hem Allah'ın rahmetini ümit ettiklerinden hem de azabından korktuklarından bahsedilmektedir. (7) Nitekim iman duygusu, sevgi ve korkudan kaynaklanarak, sonradan ümit, bağlanma ve hayranlık duygularına dönüşmektedir. Duygusal gelişmenin, zihinsel gelişmeden önce olduğunu tespit eden psikologlar, her şeyden önce, çocuğun kalbini kazanarak ondaki güven, ümit ve bağlanma duygularını geliştirmenin gerekli olduğunu ortaya koymuşlardır. Bu nedenle, özellikle 3-8 yaşları arasında verilecek din eğitiminde, Allah'a iman öğretimi söz konusu olduğunda çocuklara Allah sevgisine dayalı bir öğretim metodu tercih edilmeli, Allah korkusu, ancak vicdan gelişiminin başladığı 8-10 yaşlarından sonra bahse konu olmalıdır. Öte yandan, lise öğrencileri üzerinde yapılan bir araştırmada da gerek öğretmenler, gerekse öğrencilerin, çocukluk yıllarında ailede gerçekleştirilen din eğitimi-öğretiminde, Allah korkusundan ziyade, Allah sevgisinin esas olması gerektiği hususunda görüş birliği içinde oldukları tespit edilmiştir. (8) İki örnek aktarmak istiyoruz. Bir din görevlisi, 3-4 yaşındaki kızına, bir kandil gecesinde dinî konularda bilgi vermek ister. En çok her şeyi yaratan Allah'ı, sonra da bize iyi ve güzel davranış şekillerini öğreten Peygamberimizi sevmemiz gerektiğini söyleyince, çocuk: - Ben Peygamber’i Allah'tan daha çok seviyorum, der. Babası şaşkınlıkla sebebini sorunca, - Annem bana, "Allah yalan söyleyeni cehennemde yakar" dedi. Allah'ın cehennemi varmış, Peygamber'in cehennemi olmadığı için ben onu daha çok seviyorum, cevabını verir. “ ( devamı yarın )