HAZİNE MÜSTEŞARLIĞI 2017 MALİ YILI BÜTÇESİ SUNUŞ KONUŞMASI (TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu) Mehmet ŞİMŞEK Başbakan Yardımcısı 7 KASIM 2016 İÇİNDEKİLER: Küresel Ekonomi ......................................................................................................................................... 3 Türkiye Ekonomisi .................................................................................................................................... 14 Yapısal Reform Gündemi ........................................................................................................................ 20 Bütçe ve Kamu Finansmanı .................................................................................................................... 22 Hazine Müsteşarlığı Bütçesi ................................................................................................................... 29 Dış Finansman .......................................................................................................................................... 30 Uluslararası Kuruluşlarla İlişkiler ............................................................................................................ 32 Kamu İktisadi Teşebbüsleri ..................................................................................................................... 33 Çiftçi, Esnaf ve KOBİ’lere Sağlanan Destekler .................................................................................... 35 Sigortacılık Sektörü ve Bireysel Emeklilik Sistemi ............................................................................... 38 Finansal Piyasalar ve Finansal İstikrar Komitesi ................................................................................. 41 Devlet Destekleri ....................................................................................................................................... 45 1 GRAFİK LİSTESİ: Grafik 1: Küresel Büyüme ......................................................................................................................... 4 Grafik 2: Küresel Enflasyon....................................................................................................................... 5 Grafik 3: Dünya Ticaret Hacmi ................................................................................................................. 6 Grafik 4: Gelişmiş Ülke Para Politikaları ................................................................................................. 8 Grafik 5: Gelişmekte olan Ekonomilere Sermaye Akışı ........................................................................ 9 Grafik 6: Petrol Fiyatları ........................................................................................................................... 10 Grafik 7: Uzun Dönem Küresel Büyüme ............................................................................................... 11 Grafik 8: Verimlilik ..................................................................................................................................... 12 Grafik 9: Küresel Ticarette Korumacılık ................................................................................................ 13 Grafik 10: Türkiye: Reel Büyüme ........................................................................................................... 15 Grafik 11: Türkiye ve Gelişmekte olan Ülkelerde Büyüme ................................................................. 16 Grafik 12: İstihdam ................................................................................................................................... 17 Grafik 13: Enflasyon ................................................................................................................................. 18 Grafik 14: Cari İşlemler Açığı .................................................................................................................. 20 Grafik 15: Genel Devlet Bütçe Açığı ...................................................................................................... 23 Grafik 16: AB Tanımlı Genel Yönetim Borç Stoku ............................................................................... 25 Grafik 17: Merkezi Yönetim Brüt Borç Stokunun Dağılımı ................................................................. 26 Grafik 18: Borç Stokunun Duyarlılık Analizi .......................................................................................... 26 Grafik 19: Bireysel Emeklilik Sistemi ..................................................................................................... 39 2 Sayın Başkan, Plan ve Bütçe Komisyonunun Saygıdeğer Üyeleri, Değerli Basın Mensupları, 1. Hazine Müsteşarlığının 2017 Mali Yılı Bütçesi üzerine görüşlerimi paylaşmak üzere söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle hepinizi saygıyla selamlıyorum. 2. Konuşmamda önce küresel gelişmeler ve Türkiye ekonomisiyle ilgili bir genel değerlendirme yapacağım. Daha sonra yapısal reform gündemimizin ana çerçevesini sizlerle paylaşacağım. Son olarak Hazine Müsteşarlığının bütçesi ve faaliyetleri konusunda bilgi vereceğim. Küresel Ekonomi Sayın Başkan, Değerli Komisyon Üyeleri, 3. Dünya ekonomisi 2016 yılında da zayıf büyüme eğilimini sürdürmüştür. Uygulanan genişletici para politikalarına rağmen büyüme istenildiği gibi güçlü, dengeli ve sürdürülebilir bir yapıya tam olarak kavuşamamıştır. Büyüme oranı kriz sonrası dönemin en düşük seviyesinde bulunurken, kriz öncesi oranların da bir hayli altında seyretmektedir. Uluslararası kuruluşlar büyüme tahminlerini aşağı yönlü revize etmiştir. Uluslararası Para Fonu (IMF) dünya ekonomisinin 2016 yılında yüzde 3,1, 2017 yılında ise yüzde 3,4 oranında büyüyeceğini tahmin etmektedir. Tahminler bir yıl öncesine göre 2016 ve 2017 yılları için sırasıyla 0,5 puan ve 0,4 puan daha düşüktür. 3 Grafik 1: Küresel Büyüme 10 8 Dünya Ort. (1990-2007) %3,7 (Büyüme, %) 6 4,2 4 3,1 2 1,6 0 -2 -4 Dünya Gelişmiş Ekonomiler Gelişmekte Olan Ekonomiler 2016T 2015 2014 2013 2012 2011 2010 2009 2008 2007 -6 Kaynak: IMF Küresel Ekonomik Görünüm Raporu, Ekim 2016 4. Küresel enflasyon 2016 yılında yüzde 2,9 ile uzun dönem ortalamasının altındadır. Zayıf küresel talep ve emtia fiyatlarındaki görece düşük seyir küresel enflasyonist baskıları sınırlandırmaktadır. Enflasyon özellikle gelişmiş ülkelerde yüzde 1’in altında iken, gelişmekte olan ülkelerde ortalama yüzde 4,5 seviyesindedir. 4 Grafik 2: Küresel Enflasyon 10 Dünya 9 Gelişmiş Ekonomiler Gelişmekte Olan Ekonomiler 8 (Enflasyon, %) 7 Dünya Ort. (2000-16) %4,0 6 5 4,5 4 3 2,9 2 1 0,8 2016T 2015 2014 2013 2012 2011 2010 2009 2008 2007 0 Kaynak: IMF Küresel Ekonomik Görünüm Raporu, Ekim 2016 5. Küresel ticaret kriz öncesi dönemde küresel büyümenin yaklaşık 2 katı kadar artarken, son beş yılda büyümenin altında kalmıştır. 2016 ve 2017 yılları için küresel ticaret hacminin sırasıyla yüzde 2,3 ve yüzde 3,8 oranında büyüyeceği tahmin edilmektedir. Artan korumacılık, zayıf küresel talep ve yatırımlar ticaret hacmini baskılayan en önemli faktörlerdir. 5 Grafik 3: Dünya Ticaret Hacmi 8 7,6 (% değişim) 7 6 Küresel Ticaret Hacmi 5 Küresel Büyüme 4,8 4 3,8 3,3 3,1 3 3,4 3,1 2,3 2 2002-07 Ortalama 2008-15 Ortalama 2016T 2017T T: Tahmin Kaynak: IMF Küresel Ekonomik Görünüm, Ekim 2016 6. 2016 yılında gelişmiş ülke ekonomileri bir miktar yavaşlarken, gelişmekte olan ülkelerde sınırlı bir toparlanma gözlenmiştir. Özellikle ABD ekonomisindeki yavaşlamanın etkisiyle gelişmiş ülkelerin 2016 yılında yüzde 1,6, 2017 yılında ise yüzde 1,8 oranında büyümesi beklenmektedir. ABD ekonomisi güçlü özel tüketim harcamalarına rağmen, yatırım ve stoklardaki düşüş nedeniyle yavaşlamıştır. İstihdam artışı geçtiğimiz yılın altında seyrederken enflasyon bir miktar yükselmiştir. 7. Avro Bölgesi ekonomisinde kademeli ve ılımlı toparlanma süreci devam etmektedir. Büyüme esas itibarıyla iç talepten kaynaklanırken ihracat ve yatırımlar nispeten zayıf seyretmektedir. Enflasyon son dönemde artan enerji fiyatlarına bağlı olarak bir miktar yükselirken halen hedefin oldukça altındadır. Avro Bölgesi’nde genişletici para politikasına rağmen kredilerde istenen canlanma henüz sağlanamamıştır. 2016 yılında Japonya ekonomisi yenin değer kazanması, düşük iç tüketim, zayıf dış talep ve yatırımlar sonucunda zayıf büyümeye devam etmiştir. 8. Gelişmekte olan ekonomilerde ise büyüme 2016 yılında geçtiğimiz yıla kıyasla bir miktar canlanmıştır. Gelişmiş ülke merkez bankalarının düşük faiz uygulamasını sürdürmesi ve emtia fiyatlarının yıl içerisinde artış kaydetmesi gelişmekte olan ekonomilerin büyümesini olumlu etkilemiştir. Buna karşılık, özellikle Çin ekonomisindeki 6 dengelenme süreci ve devam eden jeopolitik gerilimler gelişmekte olan ekonomilerin büyümesini sınırlamaktadır. 9. Çin ekonomisinde yatırım ve ihracat temelli büyüme yapısından tüketim temelli büyüme yapısına geçişi öngören reform süreci devam etmektedir. Çin Hükümeti, hizmetler sektörünün gayri safi yurtiçi hasıla (GSYH) içindeki payını 2015 yılındaki yüzde 50,5 seviyesinden 2020’ye kadar yüzde 56’ya çıkarmayı amaçlamaktadır. Bu dengelenme süreci Çin ekonomisindeki büyümenin aşamalı olarak yavaşlamasına yol açmaktadır. Nitekim, 1980-2010 döneminde ortalama yüzde 10 büyüyen Çin ekonomisinin 2016 yılında yüzde 6,6 oranında büyüyeceği tahmin edilmektedir. 10. Hindistan ekonomisi, yüzde 7 seviyesinin üzerinde seyreden büyüme oranı ile diğer gelişmekte olan ekonomilerden olumlu yönde ayrışmıştır. Diğer taraftan, petrol fiyatlarındaki düşüşten ve uygulanan yaptırımlardan olumsuz etkilenen Rusya ekonomisi son dönemde bir miktar toparlanmıştır. Brezilya ekonomisi ise emtia fiyatlarındaki artış ve siyasi belirsizliğin azalması ile birlikte uzun süredir devam eden resesyondan çıkış işaretleri vermeye başlamıştır. Değerli Milletvekilleri, 11. Gelişmiş ülkeler küresel kriz sonrasında büyümeyi desteklemek üzere genişletici para politikalarını uygulamaya koymuştur. Ancak son yıllarda gelişmiş ülke para politikaları arasında ayrışma gözlenmektedir. 2015 yılı sonunda ilk faiz artırımını yapan ABD’nin bu yıl Aralık ayında bir faiz artırımı daha gerçekleştirmesi beklenmektedir. Önümüzdeki dönemde ABD’nin faiz artırım sürecinin oldukça yavaş gelişmesi tahmin edilmektedir. Avrupa Merkez Bankası negatif mevduat faizi uygulamasını ve aylık 80 milyar avro tutarındaki varlık alım programını sürdürmektedir. Japonya’da da negatif faizle birlikte tahvil alım programı devam etmektedir. 7 Grafik 4: Gelişmiş Ülke Para Politikaları (Politika faiz oranı* ,%) 6 5 4 ABD 3 Avro Bölgesi Japonya 2 1 0 2018-Ç1 Ç3 2017-Ç1 Ç3 2016-Ç1 Ç3 2015-Ç1 Ç3 2014-Ç1 Ç3 2013-Ç1 Ç3 2012-Ç1 Ç3 2011-Ç1 Ç3 2010-Ç1 Ç3 2009-Ç1 Ç3 2008-Ç1 Ç3 2007-Ç1 -1 Kaynak: Bloomberg (*) Kesikli çizgiler Bloomberg tahminidir. 12. Gelişmekte olan ülkelerden 2015 yılında 739 milyar dolar net sermaye çıkışı olurken, 2016 yılında ise 373 milyar dolar net çıkış beklenmektedir. 2017 yılında ise azalmakla birlikte 206 milyar dolar çıkış yaşanacağı tahmin edilmektedir. Ancak Mart ayından itibaren emtia fiyatlarında sınırlı da olsa yaşanan artış ve gelişmiş ülkelerde genişleyici politikaların süreceğine ilişkin beklentiler gelişmekte olan ülkelere sermaye akışını olumlu etkilemiştir. 8 Grafik 5: Gelişmekte olan Ekonomilere Sermaye Akışı 510 600 400 200 127 474 444 293 193 88 79 -33 0 -206 -169 -200 -373 -400 -600 Doğrudan Yatırımlar Krediler Toplam -800 -1.000 -739 Portföy Yatırımları Diğer* 2017T 2016T 2015 2014 2013 2012 2011 2010 2009 2008 2007 2006 -1.200 2005 Rezerv hariç sermaye akışı (net, milyar $) 800 T: Tahmin Kaynak: IIF (*) Diğer kalemi resmi girişleri ve net hata noksan kalemini içermektedir. 13. 2014 yılı ortasından itibaren düşüş eğilimine giren petrol başta olmak üzere emtia fiyatları 2016 yılı Mart ayından itibaren bir miktar artış göstermiştir. Bunda petrol üreticilerinin arzı sınırlama çabaları da etkili olmuştur. 2016 yılının başlarında 30 doların altındaki seviyelere kadar gerileyen petrol fiyatları halihazırda 50 dolar seviyesinde dalgalanmaktadır. 9 Grafik 6: Petrol Fiyatları 140 132,0 120 121,2 (Brent, $) 112,3 100 95,1 92,6 80 63,7 60 40,6 40 47,5 30,8 2008-1 5 9 2009-1 5 9 2010-1 5 9 2011-1 5 9 2012-1 5 9 2013-1 5 9 2014-1 5 9 2015-1 5 9 2016-1 5 9 2017 2018 2019 20 Kaynak: Reuters 14. Küresel ekonomik görünüme ilişkin aşağı yönlü önemli riskler bulunmaktadır. Fed başta olmak üzere gelişmiş ülke merkez bankalarının politikalarındaki ayrışma, Çin’in yeniden dengelenme süreci, emtia fiyatlarındaki dalgalanmalar, jeopolitik gerginlikler ve İngiltere’nin Avrupa Birliği’nden ayrılma süreci kısa vadede öne çıkan risklerdir. Değerli Komisyon Üyeleri, 15. Kriz sonrası küresel ekonomide gözlemlenen yavaşlamanın geçici olmadığını tahmin ediyoruz. Yaşlanan dünya nüfusu, aşırı borçluluk, artan korumacılık gibi faktörlerin önümüzdeki yıllarda da büyümeyi sınırlandıracağını düşünüyoruz. 10 Grafik 7: Uzun Dönem Küresel Büyüme 6 5 4 (%) 3 2 1 0 -1 -2 2000 2005 2010 2015 2020 2025 2030 2035 2040 2045 2050 Kaynak: OECD 16. Küresel ekonominin performansının yükselmesi ancak para, maliye ve yapısal dönüşüm politikalarının etkin ve uyumlu bir şekilde uygulanması ile olasıdır. Negatif faiz uygulamaları ile para politikasında sınırların zorlandığı açıktır. Maliye politikasındaki manevra alanı ülkeden ülkeye değişmektedir. Ancak yüksek borçluluk oranları bu politika alanını da sınırlandırmaktadır. Esas çözüm verimlilik artışını sağlayacak yapısal reformlardadır. Ancak OECD reform uygulamalarında yavaşlama olduğu görülmektedir. 11 5,0 4,5 4,0 3,5 3,0 2,5 2,0 1,5 1,0 0,5 2013 2011 2009 2007 2005 2003 2001 1999 1997 1995 1993 1991 1989 1987 1985 1983 1981 1979 1977 1975 1973 0,0 1971 (G-7 ülkeleri, çalışılan saat başına GSYH, % değişim) Grafik 8: Verimlilik Kaynak: OECD 17. 1960’ların sonlarından itibaren başlayan üçüncü sanayi devrimi, elektronik ve bilgi teknolojilerinin kullanımıyla üretim süreçlerini otomatikleştirmiştir. Böylece dünyada verimlilik artışında önemli bir sıçrama yakalanmıştır. Zaman içerisinde küresel ekonomide sanayinin payı azalırken hizmetlerin payı artmaya başlamış ve özellikle 2000’li yıllardan itibaren verimlilik artışları yavaşlamıştır. Tüm dünyada yavaşlayan verimlilik artışı yapısal reformların hızlandırılması ihtiyacını net olarak ortaya koymaktadır. Öte yandan, son yıllarda giderek daha fazla ön plana çıkan dördüncü sanayi devrimi, sunduğu teknoloji ve yenilikler sayesinde verimliliği artırma konusunda önemli fırsatlar yaratmaktadır. 12 Grafik 9: Küresel Ticarette Korumacılık (Ticaret engelleri*, ürün yüzdesi, %) 3,0 2,5 2,5 2,0 1,5 1,0 0,5 0,6 2015 2014 2013 2012 2011 2010 2009 2008 2007 2006 2005 2004 2003 2002 2001 2000 1999 1998 1997 1996 1995 1994 1993 1992 1991 0,0 (*) Anti-damping ve Telafi Edici Vergi Şeklindeki Geçici Ticaret Engelleri Kaynak: World Temporary Trade Barriers Database 18. Küresel kriz sonrasında ticaretin zayıfladığı zorlu bir rekabet ortamı içerisinde ülkeler daha korumacı politikalara yönelmiştir. 2008 yılından beri 1.400’ün üzerinde korumacı tedbir alınmıştır. Bu da küresel ticareti ve dolayısıyla büyümeyi zayıflatmaktadır. Değerli Milletvekilleri, 19. Dünya nüfusu yaşlanmaktadır. Yaşam beklentisindeki iyileşme ve nüfus artış hızındaki yavaşlamaya bağlı olarak yaşlı nüfusun toplam içindeki payı artmaktadır. Dünyada çalışma çağındaki nüfusun 5 yıllık artışı 1980’lerde yüzde 12 seviyelerindeyken günümüzde yarı yarıya azalmıştır. Bu artışın 2050’ye kadar kademeli olarak yüzde 3’ün altına düşmesi beklenmektedir. Yaşlanan nüfus, çalışma çağındaki nüfus artışının yavaşlaması ve işgücüne katılım oranlarının gerilemesi küresel büyümeyi sınırlandırmaktadır. 20. Dünyada son yıllarda ekonomik faktörlerin yanı sıra mülteciler ve terörizm gibi sorunlar da ön plana çıkmaktadır. Yerinden edilmiş insan sayısı 2. Dünya Savaşı’ndan bu yana en yüksek seviyelerdedir. Küresel ölçekte zorla yerinden edilmiş toplam nüfus son 20 yılda yüzde 75 artmıştır. Özellikle Ortadoğu’daki çatışmaların yol açtığı yıkım ve temel insani ihtiyaçların karşılanmasında baş gösteren zorluklar mülteci akımlarını 13 hızlandırmıştır. Türkiye mülteci akımlarının ana geçiş güzergahında yer alarak dünyada en fazla mülteci barındıran ülke konumuna gelmiştir. 21. Küresel terör de son yıllarda artış eğilimindedir. Küresel Terörizm Endeksi 2016 yılında tarihi en yüksek seviyesine ulaşmıştır. Artan küresel terörizmin ülkeler ve küresel ekonomi açısından oluşturduğu riskler de her geçen gün artmaktadır. 2015 yılında, terörizm ve şiddete dayalı anlaşmazlıkların satın alma gücü paritesine göre ekonomik maliyetinin 13,6 trilyon dolar seviyesinde olduğu tahmin edilmektedir. Bu rakam, dünya hasılasının yüzde 13,3’üne karşılık gelmektedir. İnsani etkilerinin yanı sıra, küresel ekonomi açısından meydana getirdiği büyük tahribat göz önünde bulundurulduğunda, küresel terörizmin önümüzdeki dönemde en önemli risklerden biri olacağı açıktır. Türkiye Ekonomisi Değerli Komisyon Üyeleri, 22. Türkiye ekonomisi 2015 yılında gerek üst üste yapılan iki seçim, gerekse bölgemizde yaşanan siyasi olumsuzluklar ve dünya ekonomisindeki sıkıntılara rağmen Orta Vadeli Program (OVP) hedefimiz doğrultusunda yüzde 4 oranında büyüme kaydetmiştir. Bu oran Çin ve Hindistan hariç gelişmekte olan ülkelerin ortalama büyümesinin 2 katından fazladır. 14 Grafik 10: Türkiye: Reel Büyüme 15 27 çeyrek kesintisiz büyüme 10 (% değişim) 5 0 -5 -10 Küresel Kriz 2002-Ç1 Ç3 2003-Ç1 Ç3 2004-Ç1 Ç3 2005-Ç1 Ç3 2006-Ç1 Ç3 2007-Ç1 Ç3 2008-Ç1 Ç3 2009-Ç1 Ç3 2010-Ç1 Ç3 2011-Ç1 Ç3 2012-Ç1 Ç3 2013-Ç1 Ç3 2014-Ç1 Ç3 2015-Ç1 Ç3 2016-Ç1 -15 Kaynak: TÜİK 23. 2016 yılının ilk 6 ayında büyüme oranımız yüzde 3,9 seviyesinde gerçekleşmiştir. Büyümeye yurt içi talebin katkısı 5,7 puan, net dış talebin katkısı ise negatif 1,8 puan olmuştur. Bu dönemde büyümeye en yüksek katkı 2,2 puan ile hizmetler sektöründen gelirken, sanayi sektörünün katkısı 1,2 puan olarak gerçekleşmiştir. Tarımsal üretimin katkısı olumsuz hava koşulları nedeniyle sınırlı kalmıştır. 24. 2016 yılında Türkiye ekonomisinin özellikle turizm sektöründe yaşanan olumsuz gelişmeler ve tarım sektörünün zayıf seyri nedeniyle yüzde 3,2 seviyesinde büyümesi beklenmektedir. 15 Grafik 11: Türkiye ve Gelişmekte olan Ülkelerde Büyüme 5,5 TÜRKİYE 4,8 5,0 Çin ve Hindistan Hariç Gelişmekte olan Ülkeler 4,6 Büyüme (%) 4,5 4,0 3,6 3,5 3,0 2,5 1,9 2,0 1,5 2002-14 Ortalama 2015-16T Ortalama T: Tahmin Kaynak: TÜİK, Kalkınma Bakanlığı, IMF 25. 2017 yılında ise turizm sektörünün toparlanması, daha destekleyici para ve maliye politikaları ve yapısal reformların desteği ile birlikte büyümenin yüzde 4,4 seviyesine yükseleceğini tahmin ediyoruz. 26. 2018-19 döneminde büyümeyi yüzde 5 olarak hedefledik. Bu dönemde yapısal reformların hızlandırılacağı, kaynakların daha üretken alanlara yönlendirileceği ve özel sektör yatırımlarının artacağı varsayılmıştır. Artan yurt içi tasarruflar ve verimlilik artışları büyümeyi destekleyecektir. 27. Türkiye’de istihdam oranı, uygulamakta olduğumuz işgücü politikalarının katkısıyla artmaya devam etmektedir. 2015 yılında 688 bin kişiye ilave istihdam sağladık. İşsizlik oranı ise bu dönemde yüzde 10,3 seviyesinde gerçekleşmiştir. İşgücüne katılım oranındaki artış eğilimi devam etmekte olup, 2016 yılı Temmuz dönemi itibarıyla yüzde 52,7 seviyesine yükselmiştir. Büyümedeki ılımlı seyir, tarım istihdamındaki daralma ve işgücüne katılım oranındaki artış nedeniyle işsizlik oranının tedrici olarak yükselerek 2016 yılında yüzde 10,5 seviyesinde gerçekleşmesini öngörüyoruz. Büyümenin artması ve uygulanmakta olan yapısal reformların etkisiyle işsizlik oranının orta vadeli program dönemi sonunda yüzde 9,8’e düşeceği tahmin edilmektedir. 16 Grafik 12: İstihdam 28 27,2 (milyon kişi) 26 24 22 20 19,6 2016T 2015 2014 2013 2012 2011 2010 2009 T: Tahmin Kaynak: TÜİK, Kalkınma Bakanlığı 2008 2007 2006 2005 18 28. Döviz kuru gelişmeleri ve gıda fiyatlarındaki olumsuz görünüme bağlı olarak enflasyon 2015 yılında yüzde 8,8 ile hedefin üzerinde gerçekleşmiştir. Birikimli döviz kuru hareketlerinin gecikmeli etkilerinin hafiflemesi ve gıda fiyatlarının ılımlı seyretmesi ile 2016 yılı Ekim ayı itibarıyla enflasyon yüzde 7,2 seviyesine gerilemiştir. Enflasyonun yapısal nedenlerinden olan işlenmemiş gıda fiyatlarındaki oynaklıkların oluşturduğu enflasyonist baskıları azaltmak amacıyla kurulan Gıda ve Tarımsal Ürün Piyasaları İzleme ve Değerlendirme Komitesi çalışmalarını sürdürmektedir. 2016 yıl sonunda yüzde 7,5 olarak gerçekleşmesi öngörülen enflasyonun yapısal reformların etkisiyle orta vadede yüzde 5’e indirilmesi hedeflenmektedir. Önümüzdeki dönemde döviz kuru hareketleri, gıda fiyatları ve başta petrol olmak üzere emtia fiyatlarındaki gelişmelerin enflasyon üzerinde belirleyici olması beklenmektedir. 17 Grafik 13: Enflasyon 140 TÜFE, yılsonu (%) 120 100 80 %71,1 60 40 20 %9,0 2016T 2015 2014 2013 2012 2011 2010 2009 2008 2007 2006 2005 2004 2003 2002 2001 2000 1999 1998 1997 1996 1995 1994 1993 1992 1991 1990 0 Kaynak: TÜİK T: Tahmin Değerli Komisyon Üyeleri, 29. İhracat 2015 yılında parite etkisi, jeopolitik riskler ve ticaret ortaklarımızda büyümenin yavaşlaması nedeniyle yüzde 8,7 oranında daralarak 143,8 milyar dolar seviyesinde gerçekleşmiştir. Küresel talebin zayıf seyri ve düşük emtia fiyatlarının etkisiyle 2016 yılı Ocak-Eylül döneminde ihracatımız bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 2,7 oranında daralmış ve 104,2 milyar dolar seviyesinde gerçekleşmiştir. Yılın ilk sekiz ayında mal ihracatımız reel olarak yüzde 4,3 oranında artmıştır. En büyük ihracat pazarımız olan AB ülkeleri kaynaklı talep artışı 2016 yılında ihracatımızı desteklemiştir. Bu çerçevede 2016 yılında ihracatın 143,1 milyar dolar seviyesinde, 2017 yılında ise 153,3 milyar dolar seviyesinde gerçekleşmesi beklenmektedir. 30. İthalat ise 2015 yılında düşük enerji fiyatlarına bağlı olarak yüzde 14,4 oranında daralmış ve 207,2 milyar dolar seviyesinde gerçekleşmiştir. 2016 yılı Ocak-Eylül döneminde ithalat yurtiçi talebin güçlü seyrine rağmen özellikle enerji başta olmak üzere küresel emtia fiyatlarının düşük seyri sonucunda yüzde 6,5 oranında azalarak 146,3 milyar dolar seviyesinde gerçekleşmiştir. Toplam ithalatın 2016 yılında 198 milyar dolar düzeyine gerilemesi beklenmektedir. İthalatın 2017 yılında özellikle petrol fiyatlarında 18 öngörülen artışın etkisiyle birlikte 214 milyar dolar seviyesinde gerçekleşmesi tahmin edilmektedir. 31. Bu çerçevede 2015 yılında 63,4 milyar dolar olarak gerçekleşen dış ticaret açığının 2016 yılında 54,9 milyar dolara gerilemesi beklenmektedir. 2017 yılında ise açığın 60,7 milyar dolar seviyesinde olacağını tahmin ediyoruz. 32. 2015 yılında başlayan turizmdeki yavaşlama, özellikle Rusya ile yaşanan sorunlar ve güvenlik endişeleri nedeniyle 2016 yılında derinleşmiştir. Turist sayısı 2016 yılı OcakAğustos döneminde yüzde 30,9 oranında daralmıştır. Böylece turizm geliri bu dönemde yüzde 31,4 oranında azalmıştır. 33. 2016 yılında dış ticaret açığındaki iyileşmeye rağmen turizm gelirlerinde yaşanan daralma cari işlemler açığındaki iyileşmeyi sınırlandırmıştır. 2016 yılında cari işlemler açığının 31,3 milyar dolara, GSYH’ye oran olarak ise 0,2 puan azalarak yüzde 4,3’e gerilemesi beklenmektedir. 34. 2017 yılında artan emtia fiyatlarına rağmen reel ihracatımızdaki güçlü seyrin devamı ve Rusya ile normalleşme süreci başta olmak üzere turizm gelirlerindeki toparlanmanın etkisiyle cari açığın GSYH’ye oranının yüzde 4,2 olarak gerçekleşmesini bekliyoruz. Orta vadede yapısal reformların bütüncül olarak hayata geçirilmesiyle birlikte üretimin ithalata olan bağımlılığının azaltılması sayesinde cari açığın GSYH’ye oranının program dönemi sonunda yüzde 3,5 seviyesine gerilemesini öngörüyoruz. 19 Grafik 14: Cari İşlemler Açığı 10 9 8 (% GSYH) 7 6 5 %4,3 4 3 Sürdürülebilir Cari Açık/GSYH bandı 2 1 2016T 2015 2014 2013 2012 2011 2010 2009 2008 2007 2006 2005 2004 2003 2002 0 T: Tahmin Kaynak: TÜİK, TCMB, IMF 35. 2015 yılındaki 10,1 milyar dolar olan portföy kaynaklı sermaye çıkışının ardından 2016 yılında Türkiye’ye yönelik kısa vadeli sermaye girişlerinde artış yaşanmıştır. Ancak, hem yurtiçinde yaşanan gelişmeler hem de yurtdışı kaynaklı olarak kısa vadeli portföy girişleri dalgalı bir seyir izlemiştir. Bu dönemde uzun vadeli sermaye girişleri ise güçlü seyrini sürdürmüş ve cari işlemler açığının temel finansman kaynağı olmaya devam etmiştir. Yapısal Reform Gündemi Değerli Komisyon Üyeleri, 36. Onuncu Kalkınma Planında belirlediğimiz 25 Öncelikli Dönüşüm Programı başta olmak üzere, yapısal reformların etkin bir şekilde hayata geçirilmesi ve izlenmesi sürecine 2017-19 dönemini kapsayan Orta Vadeli Program’da (OVP) devam edilecektir. 37. Programın temel amaçları enflasyonu düşürmek, istihdamı artırmak, cari işlemler açığını artırmadan istikrarlı, kapsayıcı ve sürdürülebilir büyüme patikası oluşturmaktır. Bu çerçevede yurt içi tasarrufları artırmak, özel yatırımlar ile ihracatın büyümeye katkısını artırmak ve sanayide yapısal dönüşümü hızlandırarak ekonominin rekabet gücünü ve verimlilik seviyesini artırmak temel önceliklerimizdir. 20 38. Program döneminde büyüme stratejimiz beşeri sermayenin geliştirilmesi, işgücü piyasasının etkinleştirilmesi, teknoloji ve yenilik geliştirme kapasitesinin artırılması, fiziki altyapının güçlendirilmesi ve kurumsal kalitenin iyileştirilmesi şeklinde beş temel eksen üzerine oturmaktadır. Değerli Milletvekilleri, 39. Yüksek, sürdürülebilir ve kapsayıcı büyüme hedefi doğrultusunda refah seviyemizi yükseltmek, uluslararası rekabet gücümüzü artırmak, dış tasarruf bağımlılığını azaltmak ve küresel katma değer zincirinde yükselmek için belirlemiş olduğumuz mikro ve makro yapısal reformları hızlı bir şekilde hayata geçirmekteyiz. 40. Bu kapsamda, 2016 yılında gerçekleştirdiğimiz başlıca reformlar şunlardır: - Ar-Ge ve tasarımın teşvik edilmesi - İşgücü piyasası esnekliğinin artırılması - Yargı Reformu (Bilirkişi Yasası ve İstinaf Mahkemelerinin kurulması) - Yatırım ortamının iyileştirilmesi - Tasarrufların desteklenmesi - Ticari işletmeler için taşınırların rehin gösterilebilmesi. 41. Türkiye’nin katma değer zincirinde yükselmesi, bilgi ve teknoloji yoğun üretime geçmesi için Ar-Ge faaliyetlerinin geliştirilmesi ve fikri mülkiyet haklarının korunmasına özel önem veriyoruz. Bu kapsamda hayata geçirdiğimiz reform paketinde, tasarım faaliyetlerinin desteklenmesi, Ar-Ge merkezi kurabilmek için gerekli asgari çalışan sayısının 30’dan 15’e düşürülmesi, araştırmacı olarak çalışan personelin ücretlerine 2 yıla kadar devlet desteği sağlanması, söz konusu faaliyetler için gümrük vergisi ve damga vergisi istisnasının getirilmesi gibi düzenlemeler yer almaktadır. 42. Kalıcı refah artışı için istihdam oranının yükseltilmesi büyük öneme sahiptir. Bu çerçevede işgücü piyasasının esnekleştirilmesi önemli bir reform alanıdır. İşgücünü daha nitelikli hale getirmeye, kadınların işgücüne katılımını artırmaya, genç ve kadın girişimciliğini desteklemeye yönelik önemli adımlar attık. Özel istihdam bürolarının faaliyetlerini geçici iş ilişkisini de içerecek şekilde genişlettik. 21 43. Yargı reformu kapsamında istinaf mahkemeleri kurulurken, bilirkişi yasası TBMM Genel Kurulunda kabul edilmiştir. Önümüzdeki dönemde modern arabuluculuk sisteminin hayata geçirilmesi, yargıda ihtisaslaşma ve tahkim merkezlerinin faaliyete geçmesine yönelik çalışmalarımız devam edecektir. 44. Yatırım ortamının iyileştirilmesi hususu bir diğer öncelikli reform alanımız olup, yatırımlar üzerindeki vergi yükünün azaltılması, yenilikçi yüksek teknoloji yatırımlarının desteklenmesi, sermaye piyasalarının derinleştirilmesi, kayıtlı ekonominin güçlendirilmesi ve proje bazlı yatırımların desteklenmesine yönelik düzenlemeleri yaptık. 45. Yatırımların artırılması ve cari açığın azaltılması için tasarruf seviyesinin yükseltilmesine yönelik adımlar atıyoruz. Yurt içinde ilk konut satın alımlarını desteklemek amacıyla konut hesabı uygulaması ve evlilik hazırlıkları için tasarruf yapılmasını teşvik etmek amacıyla çeyiz hesabı uygulamasını hayata geçirdik. Ayrıca, bireysel emeklilikte (BES) otomatik katılım sistemi 1 Ocak 2017 itibarıyla başlayacaktır. 46. Başta KOBİ’lerimiz olmak üzere finansmana erişimi kolaylaştırmayı amaçlıyoruz. Bu çerçevede ticari işletmelerde taşınmazların rehin gösterilmesine ilişkin düzenleme ile teslimsiz taşınır rehin hakkının bir güvence olarak kullanımının yaygınlaştırılması, rehne konu taşınırların kapsamının genişletilmesi, taşınır rehninde aleniyetin sağlanması ile rehnin paraya çevrilmesinde alternatif yolların sunulmasını sağladık. 47. Önümüzdeki dönemde reform gündemimizde önemli adımlar bulunmaktadır. Eğitim alanında öğretmen akademisi kurulması, mesleki ve teknik eğitimin geliştirilmesi, okul bazlı bütçeye geçilmesi, yabancı dil eğitimine öncelik verilmesi ve okul öncesi eğitimin zorunlu hale getirilmesi önemli adımlardır. Kamu maliyesi reformunda Gelir Vergisi Kanunu, Vergi Usul Kanunu ve kamu harcama reformu yer almaktadır. Patent Kanunun çıkarılması ve kamu alımları yoluyla yerli üretimin desteklenmesi suretiyle sektörel dönüşümün desteklenmesi amaçlanmaktadır. Bütçe ve Kamu Finansmanı Değerli Komisyon Üyeleri 48. Hükümetimizin öncelikli hedeflerinden biri makro-finansal istikrarın korunmasıdır. Bu çerçevede mali disiplinin korunması büyük önem taşımaktadır. Türkiye ekonomisinin iç ve dış şoklara karşı direncinin artmasını sağlayan mali duruşumuz, uluslararası 22 kuruluşlar tarafından da takdirle karşılanmaktadır. Mali disiplin yalnızca kamu borcunun sürdürülebilirliği açısından değil, büyüme potansiyelimizin artırılması açısından da önem arz etmektedir. Gösterdiğimiz sıkı mali duruş, kamu tasarruflarının artırılmasıyla cari açığın kontrol altında tutulmasına destek verirken, özel sektör yatırımlarının dışlanmasını engelleyerek ekonomik büyümeye yardımcı olmaktadır. Mali disiplin anlayışının sürdürülmesi aynı zamanda enflasyonla mücadele ve finansal istikrarın desteklenmesine de katkı sağlamaktadır. 49. 2002 yılında GSYH’ye oranı yüzde 10,8 olan genel devlet bütçe açığı, 2015 yılında yüzde 0,1 seviyesine gerilemiştir. Artan faiz dışı harcamalar ve ılımlı seyreden vergi gelirleri neticesinde genel devlet bütçe açığının 2016 yılında GSYH’ye oran olarak yüzde 1,9 seviyesinde gerçekleşmesini öngörüyoruz. Kamu maliyesinde disipline devam edilmesi ve büyümedeki kademeli artış sonucunda açığın program dönemi sonunda yüzde 1 seviyesine gerilemesini bekliyoruz. Grafik 15: Genel Devlet Bütçe Açığı 12 10 (% GSYH) 8 6 Maastricht Kriteri: %3 4 1,9 2 0 2016T 2015 2014 2013 2012 2011 2010 2009 2008 2007 2006 2005 T: Tahmin Kaynak: Kalkınma Bakanlığı 2004 2003 2002 -2 50. 2016 yılında yüzde 1,6 seviyesinde gerçekleşmesi beklenen merkezi yönetim bütçe açığının GSYH’ye oranının 2017 yılında yüzde 1,9 oranına yükselmesi, program dönemi sonunda ise sıkı mali duruşun sürdürülmesiyle birlikte 2019 yılında yüzde 1,3 seviyelerine kadar gerilemesi hedeflenmektedir. 23 51. 2001 yılında yüzde 17,1’e ulaşan faiz harcamalarının GSYH içindeki payının 2016 yılında yüzde 2,4 olarak gerçekleşmesi beklenmektedir. Faiz harcamalarında elde edilen yüksek miktardaki bu tasarruf, büyümeye destek vermek amacıyla yatırımlara, beşeri sermayenin gelişmesi için eğitime ve sosyal adaleti sağlamak üzere transferlere yönlendirilmiştir. Değerli Komisyon Üyeleri, 52. 14 yıllık dönemde uyguladığımız mali disiplin, etkin borçlanma stratejileri ve elde ettiğimiz ekonomik büyüme sonucunda Türkiye’nin kamu borç yükü yaklaşık 40 puan düşmüştür. 2002 yılı sonunda yüzde 74 seviyesine çıkmış olan AB tanımlı borç stokunun GSYH’ye oranı, 2015 yılı sonunda yüzde 32,9 olarak gerçekleşmiştir. 53. 2016 yıl sonunda AB tanımlı borç stokunun gayri safi yurtiçi hasılaya oranının yüzde 32,8’e gerileyeceği tahmin edilmektedir. Önümüzdeki dönemde de borç yükündeki düşüşün devam etmesini; program dönemi sonunda bu oranın yüzde 29,9’a kadar inmesini öngörüyoruz. 54. Küresel kriz döneminde birçok ülkede borç yükü artarken 2009 yılından bu yana borç yükümüzü 12 puan azalttık. Aynı dönemde, Avrupa Birliği’ne üye 27 ülkenin borç stoklarının gayrisafi yurtiçi hasılaya oranında yaklaşık 13 puanlık artış yaşandı. Bazı ülkelerde bu dönemdeki artış 30 puanın üzerinde olmuştur. 24 Grafik 16: AB Tanımlı Genel Yönetim Borç Stoku 80 70 (% GSYH) Maastricht Kriteri: %60 60 50 40 32,8 30 T: Tahmin Kaynak: Hazine Müsteşarlığı, TÜİK 2016T 2015 2014 2013 2012 2011 2010 2009 2008 2007 2006 2005 2004 2003 2002 20 55. Kamunun dış borcu ile döviz cinsi dış varlıklarının netleştirildiği kamu net dış borcu bakımından 2002 yılında GSYH’ye oran olarak yüzde 23,5 seviyesinde net dış borcumuz var iken, 2016 yılı ikinci çeyreği itibarıyla GSYH’nin yüzde 4,5’i kadar net dış varlığımız bulunmaktadır. Değerli Milletvekilleri, 56. Hükümetlerimiz döneminde sadece borç yükünü azaltmakla kalmadık, borcun yapısını da önemli ölçüde iyileştirdik. Borç stokunun maruz kaldığı risklerin yönetilmesi amacıyla 2003 yılından bu yana stratejik ölçütlere dayalı borçlanma politikası uyguluyoruz. Bu kapsamda borçlanmalar ağırlıklı olarak TL cinsinden ve sabit faizli enstrümanlarla gerçekleştirilirken piyasa koşullarının elverdiği ölçüde vadeler uzatılmaktadır. 57. 2002 yılında merkezi yönetim borç stokumuzun yüzde 58’i döviz cinsinden iken bu oran 2016 Eylül ayı itibarıyla yüzde 35’e düşmüştür. Benzer şekilde 2002 yılında borç stokumuzun yüzde 55’i değişken faizli senetlerden oluşurken bu oran yüzde 31,4’e gerilemiştir. 25 Grafik 17: Merkezi Yönetim Brüt Borç Stokunun Dağılımı 100 100 35 80 80 58 60 (%) (%) 60 40 20 31 55 65 42 40 20 0 69 45 0 2002 TL Cinsinden Kaynak: Hazine Müsteşarlığı Eyl.16 Döviz Cinsinden 2002 Sabit Eyl.16 Değişken Kaynak: Hazine Müsteşarlığı 58. Ayrıca borçlanma vadelerimiz oldukça uzatılmış, tarihi yüksek seviyelere ulaşmıştır. Hükümete geldiğimizde Hazine iç piyasalardan ancak ortalama 9 ay vade ile borçlanabilirken bugün ise söz konusu vade 70 aya kadar uzamıştır. Dış piyasalarda dolar cinsinden tahvil borçlanmamızın ortalama vadesi ise 7 yıldan 15 yıla yükselmiştir. 59. Stratejik ölçütlere dayalı borçlanma politikası sayesinde borç stokunun faiz, kur ve likidite risklerine karşı olan duyarlılığını da önemli ölçüde azalttık. 2003 yılından bu yana ağırlıklı olarak sabit faizli borçlanma yaparak borç stokunun faize duyarlılığında önemli iyileşmeler sağladık. Grafik 18: Borç Stokunun Duyarlılık Analizi Not: 2001 ve 2015 yıl sonu gerçekleşme rakamları kullanılarak senaryoların baz senaryoya göre AB tanımlı Genel Yönetim Brüt Borç Stoku/GSYH oranında yol açabileceği etkiyi göstermektedir. 60. TL faizlerdeki 500 baz puanlık artış 2001 yılı stok yapısı çerçevesinde borç stokunu 1,7 puan artırırken 2015 yılı itibarıyla yalnızca 1,0 puan artırmaktadır. Diğer 26 taraftan TL cinsi borçlanmaya ağırlık vererek borç stokunun yapısını döviz kuru şoklarına karşı daha güçlü hale getirdik. 2001 yılındaki stok yapısı sürdürülüyor olsaydı TL’nin yüzde 10 değer kaybı borç stokunun 4,4 puan artmasına sebep olacakken, 2015 yılında bu artış yalnızca 1,2 puandır. 61. Borç yükündeki azalma, borç yapısındaki iyileşme ve finansman araçları ile yatırımcı tabanının çeşitlendirilmesi alanlarında sağlanan ilerlemeler borçlanma maliyetlerinin düşmesine önemli ölçüde katkı sağlamıştır. Bu kapsamda, sabit getirili TL cinsi iç borçlanmanın ortalama maliyeti, 2002 yılındaki yüzde 62,7 seviyesinden 2016 yılı Ocak-Ekim döneminde yüzde 10’a gerilemiştir. 62. 2012 yılından itibaren uluslararası uygulamalara paralel olarak, 2, 5 ve 10 yıl vadeli TL cinsinden sabit kuponlu gösterge senetlerin düzenli ihracına başlanmış olup söz konusu senetlerin ihracına 2016 yılında da devam edilmiştir. 63. İlk defa 2010 yılında ihraç edilmeye başlanan TL cinsinden 10 yıl vadeli sabit faizli ve enflasyona endeksli senetler ile uzayan borçlanma vadeleri sayesinde önümüzdeki 3 yıllık dönemde toplam borç itfa tutarının gayrisafi yurtiçi hasılaya oranı geçmiş yıllara nazaran düşük bir seviyede gerçekleşecektir. Mali disiplin sayesinde azalan borçlanma gereksinimi ve düşük borç itfası sayesinde, kamunun borçlanmasında yaşanan azalış, özel sektör borçlanma araçları piyasasının gelişimine de katkı sağlamaktadır. Bu durum, mali piyasaların gelişimi ve İstanbul Finans Merkezi (İFM) projemiz için de önem arz etmektedir. 64. İstanbul Finans Merkezi Projesi çerçevesinde sermaye piyasalarının geliştirilmesi amacıyla Hükümet Eylem Planımızda yer alan yeni bir organize para piyasasını 14 Ekim 2016 tarihinde Borsa İstanbul bünyesinde açmış bulunmaktayız. Bu piyasada oluşacak işlemler, sermaye piyasaları için referans teşkil ederek diğer piyasaların gelişimine de katkı sağlayacaktır. 65. 2016 yılı Mart ayında itfa profilini düzenlemek ve tahvil-bono piyasasının likiditesini artırmak amacıyla, Hazine Müsteşarlığı düzenli geri alım ihaleleri başlatmıştır. Ayrıca, yine ikincil piyasa likiditesini desteklemek amacıyla, 2002 yılından beri uygulanmakta olan Piyasa Yapıcılığı Sisteminde de iyileştirmeler yapılmıştır. 66. Ayrıca, borç yönetimini güçlendirmek ve risk yönetimi amaçlarıyla yürüttüğümüz güçlü nakit rezervi politikamız devam etmektedir. Piyasadaki olası talep yönlü 27 dalgalanmalara karşı bir önlem olarak güçlü nakit rezervi oluşturulmuş ve bu sayede piyasalarda meydana gelen kısa süreli dalgalanmaların borçlanma maliyetleri üzerindeki olumsuz etkisi en aza indirilmiştir. Değerli Komisyon Üyeleri, 67. Yatırımcı tabanının geliştirilmesi ve borçlanma enstrümanlarının çeşitlendirilmesi amaçlarıyla yurtiçinde ve yurtdışında kira sertifikası ihracını ilk defa 2012 yılında gerçekleştirmiştik. 2012 yılından itibaren yurtiçi piyasada gerçekleştirdiğimiz 11 ayrı kira sertifikası ihracı ile toplamda 16,5 milyar TL finansman sağladık. Aynı şekilde yurtdışı piyasadan şimdiye kadar gerçekleştirdiğimiz 4 ayrı kira sertifikası ihracı ile 4,75 milyar dolar tutarında finansman sağlanmıştır. Bu ihraçlarımızı düzenli yaparak enstrüman çeşitliliğini arttırmaya yönelik çalışmalara önümüzdeki dönemde de devam edeceğiz. 68. Kira sertifikası piyasasının geliştirilmesi için 2016 yılında Hazine tarafından son derece önemli yeni adımlar atılmıştır. Yurtiçinde ihracı gerçekleştirilen kira sertifikaları bu yıla kadar 2 yıl vadeli olarak ihraç edilmişti. Ancak, 2016 yılı Temmuz ayında yurtiçi piyasada ilk defa 5 yıl vadeli sabit oranlı kira ödemesi yapan kira sertifikası ihracı gerçekleştirilmiştir. 69. Ayrıca, 2016 yılı Eylül ayında yine ilk defa TÜFE’ye endeksli 5 yıl vadeli TL cinsi kira sertifikası ihracını da yurtiçi piyasada başarıyla tamamlamış bulunmaktayız. Bu ihraçlar ile hem yurtiçi kira sertifikası piyasasının geliştirilmesi, hem de sağlıklı bir getiri eğrisinin oluşturulması hedeflenmiştir. 70. Son olarak, yatırımcı tabanımızı geliştirebilmek amacıyla yeni enstrüman çalışmalarına devam ediyoruz. Sigortacılık sektörünün gelişimine katkıda bulunmak ve kurumsal yatırımcılar tarafından ihtiyaç duyulan enstrüman çeşitliliğini sağlayabilmek amacıyla 2015 yılı Aralık ayında Enflasyona Endeksli Anüite Tahvil’in yatırımcı kılavuzunu kamuoyu ile paylaştık. Bu senedin vergilendirilmesine ilişkin mevzuatı da 2016 yılında hazırladık. 28 Hazine Müsteşarlığı Bütçesi Sayın Başkan, Değerli Komisyon Üyeleri, 71. Hazine Müsteşarlığına 2016 yılı için toplam 73,2 milyar TL tahsis edilmiş olup yılsonu itibarıyla 68,7 milyar TL tutarında kullanım öngörülmektedir. 2016 yılı bütçesinde 56 milyar TL olarak öngörülen faiz ödeneğinin 51,5 milyar TL’lik kısmının kullanılması beklenmektedir. 72. Hazine Müsteşarlığı 2017 yılı bütçesi için teklif edilen ödenek tutarı 77,4 milyar TL’dir. Söz konusu tutarın 57,5 milyar TL’lik kısmının faiz ödemeleri için kullanılması öngörülmektedir. 73. Hazine Müsteşarlığı’nın 2017 yılı bütçe teklifinde yer alan 12 milyar TL cari transferler ödeneğinin 6,5 milyar TL’si KİT’lere yapılacak görev zararı ödemelerinden ve kamu sermayeli bankalara yapılacak gelir kaybı ödemelerinden, 3,8 milyar TL’si Bireysel Emeklilik Sistemi Devlet Katkısı ödemelerinden, 894 milyon TL’si Ulusal Fon’a yapılacak ödemelerden ve 572 milyon TL’si yurt dışına yapılan transferlerden oluşmaktadır. 74. Hazine Müsteşarlığı bütçesindeki toplam 5,9 milyar TL tutarındaki borç verme ödeneğinin 4,7 milyar TL’si KİT’lere ve Ziraat Katılım Bankası A.Ş.’ye aktarılması amacıyla T.C. Ziraat Bankasına yapılması öngörülen sermaye ödemelerinden, 560 milyon TL’si Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne (KKTC) kullandırılacak kredilerden, 183 milyon TL’si diğer ülkelere yapılacak aktarımlardan, 345 milyon TL’si uluslararası kuruluşlara yapılan ödemelerden, 125 milyon TL’si ise Kredi Garanti Fonu’na yapılacak aktarımlardan kaynaklanmaktadır. 75. Sermaye transferlerinde yer alan 310 milyon TL ödenek KKTC’ye yapılacak aktarmalardan oluşmaktadır. 76. Mal ve hizmet alım giderlerinde yer alan 618 milyon TL tutarındaki ödeneğin 450 milyon TL’lik kısmı borçlanma genel giderlerinden, 130 milyon TL’si ise Darphane ve Damga Matbaası Genel Müdürlüğü’nün alımlarından oluşmaktadır. 29 Dış Finansman Plan ve Bütçe Komisyonunun Değerli Üyeleri, 77. 2016 yılında, Hazine Finansman Programı çerçevesinde uluslararası sermaye piyasalarından 5,5 milyar dolar tutarında dış finansman sağladık. 2017 yılında piyasa koşullarının uygunluğu çerçevesinde geleneksel dolar ve avro ile kira sertifikası ve Japon yeni cinsinden tahvil ihraçları vasıtasıyla toplamda 6 milyar dolar tutarında dış finansman sağlanması planlanmaktadır. 78. Hazine Müsteşarlığı yurtdışından sağladığı krediler ile tahsis, ikraz ve garanti yöntemlerini kullanarak altyapı projelerine finansman imkanı sunmakta ve KOBİ’lerin finansmana erişimini kolaylaştırmaktadır. 2016 yılında gerçekleştirilen projeler için yurt dışı kaynaklardan yaklaşık 1,4 milyar dolar finansman sağlanmıştır. Bu tutarın yaklaşık 1 milyar dolarlık kısmını hazine garantili krediler oluşturmaktadır. Yaklaşık 1,3 milyar dolar tutarında sağlanması planlanan hazine garantili krediler için ise işlemler sürdürülmektedir. 2016 yılına ilişkin garantili proje portföyü reel sektörün uygun koşullu finansmana erişimi için sağlanan ve kamu ve yatırım bankaları aracılığı ile özel sektöre kullandırılan kredileri içermektedir. 79. Hazine Müsteşarlığı, Genel Bütçe kapsamındaki kamu idareleri ile Özel Bütçeli İdareler tarafından Kamu Özel İşbirliği (KÖİ) modeli ile gerçekleştirilen belirli kamu altyapı projeleri için borç üstlenim taahhüdü sağlamaktadır. Borç üstlenimi taahhüdü verilebilecek projeler için asgari yatırım tutarı bulunmaktadır. Yap-İşlet-Devret modeli ile yapımı planlanan projeler için 1 milyar TL; Yap-Kirala-Devret modeli ile gerçekleştirilmesi öngörülen eğitim ve sağlık projeleri için ise asgari yatırım tutarının 500 milyon TL olması gerekmektedir. 80. Bugüne kadar Avrasya Tüneli Projesi için 960 milyon dolar, Gebze-Orhangaziİzmir Otoyolu Projesi için yaklaşık 5 milyar dolar ve Kuzey Marmara Otoyolu Projesi 3. Köprü Kesimi için ise yaklaşık 2,7 milyar dolar tutarında olmak üzere Hazine Müsteşarlığı tarafından toplamda 8,7 milyar dolar borç üstlenim anlaşması imzalanmıştır. 81. Ayrıca, Hazine Müsteşarlığınca ilgili mali yıl içinde taahhüt edilebilecek borç üstlenim tutarının üst limite tabi olması ve bu limitin Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu ile 30 belirlenmesi hükme bağlanmıştır. Söz konusu üst limit 2016 mali yılı itibarıyla 3 milyar dolar olup, 2017 mali yılı için limitin 4 milyar dolar olması öngörülmektedir. 82. Garantili imkan ve dış borcun ikrazı ile borç üstlenim taahhüdü verilerek gerçekleştirilmesi planlanan projelerden kaynaklanabilecek koşullu yükümlülüklerin risk analizleri Hazine Müsteşarlığı tarafından gerçekleştirilmekte ve bu yükümlülükler yakından takip edilmektedir. 83. Avrupa Birliği ile mali işbirliğimiz devam etmektedir. 2007-13 dönemi için Katılım Öncesi Mali Yardım Aracı (IPA) kapsamında Türkiye’ye tahsis edilen Fon 4,8 milyar avro tutarındadır. 30 Eylül 2016 tarihi itibarıyla, bu tutarın 4,2 milyar avroluk kısmı sözleşmeye bağlanmış ve 3,1 milyar avro harcanmıştır. Söz konusu fonlar “Geçiş Dönemi Yardımı ve Kurumsal Yapılanma”, “Sınır Ötesi İşbirliği”, “Bölgesel Kalkınma”, “İnsan Kaynaklarının Geliştirilmesi” ve “Kırsal Kalkınma” alanlarındaki proje ve programların gerçekleştirilmesi için kullanılmaktadır. 84. Katılım Öncesi Mali İşbirliği çerçevesinde, 2014-20 döneminde Türkiye’ye tahsis edilen fon tutarı ise 4,4 milyar avro tutarındadır. Yeni dönemdeki fonlar, “Avrupa Birliğine Üyelik için Reformlar”, “Sosyo-ekonomik ve Bölgesel Kalkınma”, “İstihdam, Sosyal Politikalar, Eğitim, Cinsiyet Eşitliğinin Teşviki ve İnsan Kaynaklarının Geliştirilmesi” ve “Tarım ve Kırsal Kalkınma” alanlarında kullanılacaktır. 85. Ülkemizin güçlenen uluslararası rolüyle paralel olarak son yıllarda kalkınma yardımları alanında görünürlüğümüz oldukça artmıştır. Türkiye’nin resmi kalkınma yardımları 2015 yılında yüzde 8,3 artışla yaklaşık 3,9 milyar dolar olarak gerçekleşmiştir. Türkiye’nin 2015 yılına ait resmi kalkınma yardımları içerisinde Hazine Müsteşarlığı tarafından sağlanan kalkınma yardımlarının tutarı ise yaklaşık 55,6 milyon dolardır. 2016 yılı Ekim ayı itibarıyla Hazine Müsteşarlığı tarafından gerçekleştirilen kalkınma yardımları tutarı 140 milyon dolara ulaşmıştır. 86. Ülkemiz ile KKTC arasında 2016-18 dönemindeki ekonomik-mali ilişkilerin düzenlenmesi ve KKTC’de uygulanmakta olan “Sürdürülebilir Ekonomiye Geçiş Programı”nın desteklenmesine ilişkin olarak 27 Mayıs 2016 tarihinde İktisadi ve Mali İşbirliği Anlaşması imzalanmıştır. Bu anlaşma ile bahse konu dönemde KKTC’ye 3,5 milyar TL’ye kadar hibe ve kredi yardımında bulunulması kararlaştırılmıştır. Söz konusu Anlaşma uyarınca 2016 yılı sonunda toplam 1,1 milyar TL’nin KKTC’ye transfer edilmesi 31 öngörülmektedir. Diğer taraftan, “KKTC’ye Su Götürme Projesi” kapsamında KKTC’ye su verilmeye başlanılmış olup, kalan işlere devam edilmektedir. Uluslararası Kuruluşlarla İlişkiler Değerli Milletvekilleri, 87. 2010 yılında üzerinde uzlaşılan kapsamlı IMF kota ve yönetim reform paketi, yaklaşık 5 yıllık bir gecikmenin ardından tüm ülkelerdeki iç süreçlerin tamamlanması neticesinde 2016 yılı başlarında yürürlüğe girmiştir. Böylece ülkemizin IMF’deki sermaye payı ve oy gücü önemli ölçüde artmıştır. IMF nezdindeki kotamız yaklaşık 1,46 milyar SDR’den 4,66 milyar SDR’ye, oy gücümüz ise yüzde 0,61’den 0,95’e yükselmiştir. Bu kota artışı için gerekli ödemeyi 2016 yılı bütçesinden yaptık. Böylece Fon’un en yüksek kotaya sahip 20 üyesinden biri haline geldik. 88. Kaydedilen ilerlemeler, Türkiye’nin yükselen gücünü ve uluslararası arenadaki saygınlığını artıran gelişmelerdir. Uluslararası ekonomi politikası alanında Türkiye bugün artık çok farklı bir konumdadır. Son 10-15 yılda iktisadi olarak gösterdiğimiz gelişim önümüzdeki dönemde de kota ve oy gücümüzün artırılacağına işaret etmektedir. Ülkemizin oy gücünün ve etkinliğinin artırılarak Uluslararası Para Fonu’nda en iyi şekilde temsil edilmesine yönelik çalışmalarımızı da sürdürmekteyiz. 89. Geçtiğimiz yıl G-20 Dönem Başkanlığını başarılı bir şekilde tamamladık. Ülkemiz, 3 yıl süreyle aktif görev aldığı G20 troyka üyeliği pozisyonunu bu yıl 1 Aralık tarihi itibarıyla tamamlayacaktır. G20 troyka üyeliğimiz boyunca, küresel ekonominin en önemli platformunda gündeme en üst düzeyden vakıf olma ve alınacak kararlara en etkin şekilde müdahale etme imkanını yakaladık. Gösterdiğimiz performans ve elde ettiğimiz tecrübe hem diğer G20 üyelerince büyük takdir gördü, hem de ülkemiz kurumları açısından da çok önemli bir kapasite yarattı. 90. Çin Dönem Başkanlığı zarfında G20 bünyesindeki çalışmalara 2016 yılında da aktif bir şekilde katılım sağladık. G20 ülkeleri olarak Eylül ayında Hangzhou Liderler Zirvesi’nde küresel ekonomik risklerin azaltılabilmesi için kapsamlı öneriler ortaya koyduk. Büyümeyi güçlendirmek üzere Hangzhou Eylem Planı’nı kabul ettik, yenilikçiliği geliştirmek üzere bir görev gücü oluşturduk ve küreselleşmenin getirdiği faydaların 32 toplumun tüm kesimlerine yayılmasını sağlamak için çalışmalar gerçekleştirdik ve önümüzdeki dönemde de bu çalışmaları sürdürme kararı aldık. 91. Uluslararası ve bölgesel kalkınma bankaları ile olan ilişkilerimiz başarıyla sürdürülmektedir. Özellikle Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası’yla olan ilişkilerimiz güçlenmiş olup iki yıldır bankadan en çok kredi kullanan ülke konumuna yükselmiştir. Bu banka diğer Orta Asya operasyonlarını İstanbul Ofisi üzerinden yürütmekte olup, mevcut iki ofisine ek olarak Gaziantep ofisini açmıştır. Ayrıca, ülkemiz öncülüğünde kurulmuş olan Karadeniz Ticaret ve Kalkınma Bankası ve Ekonomik İşbirliği Ticaret ve Kalkınma Bankasının yönetimlerinde üstlendiğimiz pozisyonlar aracılığıyla bu bankaların faaliyetlerinin etkinleştirilmesi ve bölge ekonomilerine katkılarının artırılması için çalışmaktayız. 92. Bunun yanı sıra Dünya Bankası ile de güçlü ilişkilerimiz devam etmektedir. 201216 dönemini kapsayan çerçeve anlaşması kapsamında Dünya Bankası’ndan yaklaşık 4,3 milyar dolar tutarında bir finansman sağlanarak bu dönem başarıyla tamamlanmıştır. Halihazırda, Dünya Bankası ile 2017-21 dönemini kapsayacak 5 yıllık bir çerçeve anlaşması çalışmalarına başlanmıştır. Bu çalışma kalkınma planımızda yer alan ülke önceliklerimizle uyumlu bir şekilde yürütülecektir. 93. 2016 yılında faaliyete başlayan Asya Altyapı Yatırım Bankasının 12 üyeli Direktörler Kurulunda ülkemiz de yer almıştır. Ülkemiz Banka yönetiminde Pakistan, Azerbaycan, Gürcistan, Kırgızistan ve Bruney Darusselam’ın temsilini üstlenmiştir. 94. Öte yandan, ülkemizin uluslararası donör profili bölgesel kalkınma bankaları kapsamında güçlenmektedir. Afrika Kalkınma Bankası ile Fonu ve Asya Kalkınma Bankası ile Fonuna yaptığımız katkılarla bölge kalkınmasına desteğimiz devam etmektedir. Kamu İktisadi Teşebbüsleri Plan ve Bütçe Komisyonunun Değerli Üyeleri, Değerli Milletvekilleri, 95. Hazine Müsteşarlığının pay sahipliği fonksiyonunu icra ettiği kamu iktisadi teşebbüslerinin (KİT) kurumsal yönetim ilkelerine uygun olarak, karlı ve verimli bir 33 şekilde işletilmesi temel hedefimizdir. Bu amaçla KİT’lerde yetkilendirmeyi, hesap verebilirliği, şeffaflığı, karar alma süreçlerinde etkinliği ve performansa dayalı yönetimi esas alan stratejik yönetim anlayışının yaygınlaştırılmasına yönelik çalışmalarımız devam etmektedir. KİT’lerin tüm işletme politikaları, stratejik planlar ile genel yatırım ve finansman kararnamelerinde öngörülen hedeflere ulaşacak şekilde belirlenmekte ve bu işletme politikalarının etkin bir şekilde uygulanması için gerekli tedbirler alınmaktadır. 96. KİT’lerde yönetim ve denetim sistemlerinin iyileştirilmesi hedefi kapsamında uluslararası standartlara uygun iç denetim birimleri oluşturulması ve iç kontrol sistemlerinin geliştirilmesi için gerekli adımlar atılmış olup, önümüzdeki dönemde de sürecin devamlılığı için gerekli tedbirler alınacaktır. Bu kapsamda, “KİT’lerin 2014 Yılına İlişkin Genel Yatırım ve Finansman Programı Hakkında Karar” ile KİT’lerin iç denetim birimi kurması zorunlu hale getirilmiş olup, 2017 yılına ilişkin Bakanlar Kurulu Kararında da iç kontrol sisteminin geliştirilmesi çalışmalarının sağlıklı bir şekilde yürütülebilmesi ve izlenebilmesi için gerekli düzenlemelere yer verilmiştir. 97. Diğer taraftan, yeni Türk Ticaret Kanunu uyarınca yayımlanan “Bağımsız Denetime Tabi Olacak Şirketlerin Belirlenmesine Dair Karar” hükümlerine göre, KİT’ler ve bağlı ortaklıkların tamamı 2015 yılından itibaren bağımsız denetime tabi olmuşlardır. KİT’ler, bağımsız denetim sürecinin etkin yürütülebilmesini teminen gerekli tedbirleri almakta ve Türkiye Muhasebe Standartları ile uyumlu finansal raporlama yapma hususunda gerekli kurumsal altyapıyı oluşturmaktadırlar. 98. KİT istihdamının rasyonelleştirilmesi ve KİT’lerin nitelikli personel ihtiyacının karşılanması amacıyla da çalışmalara devam edilmektedir. Bu çerçevede, KİT’ler bir önceki yıl ayrılan personel sayısının tamamı kadar personeli açıktan ve naklen atama usulü ile istihdam edebilecektir. Ayrıca bir önceki yıl ayrılan personel sayısının yüzde 10’u kadar personeli de, özelleştirme uygulamaları nedeniyle Devlet Personel Başkanlığı’na bildirilen nakle tabi personelden atayabilecektir. Ayrıca KİT’ler, yeni tesis ve işletme birimleri kurması durumunda ilave personel istihdamı yapabileceklerdir. Değerli Milletvekilleri, 99. Hazine Müsteşarlığı, kamu pay sahipliğinin gerektirdiği işlemleri yerine getirmek üzere portföyünde yer alan bazı KİT’lerin yatırım ve diğer finansman ihtiyaçlarının karşılanması amacıyla sermaye transferi gerçekleştirmektedir. Ayrıca, KİT’lere sosyal, 34 bölgesel ve sektörel amaçlarla verilen görevler nedeniyle oluşan bedeller Hazine Müsteşarlığı bütçesinden karşılanmaktadır. 100. KİT’lere yapılan sermaye transferi tutarı 2015 yılında 5,9 milyar TL olarak gerçekleşmiş olup, 2016 yılında 4,9 milyar TL, 2017 yılında ise 4,2 milyar TL olması programlanmıştır. 101. 2015 yılında 2,2 milyar TL olarak gerçekleşen KİT’lere yapılan görev zararı ödemesinin, 2016 yılında 2,6 milyar TL, 2017 yılında ise 2,9 milyar TL olması öngörülmektedir. 102. Hazine Müsteşarlığı, kamu sermayeli işletmeler, iştirakler ve kamu sermayeli bankalardan elde edilecek temettü ve bakiye kar gelirlerinin takip ve tahsilat işlemlerini gerçekleştirmektedir. Bu çerçevede, 2015 yılında kamu sermayeli işletmeler, iştirakler ve kamu sermayeli bankalardan elde edilen temettü ve bakiye kar geliri 7,9 milyar TL, KİT’lerden elde edilen hasılat payı ise 652 milyon TL olarak gerçekleşmiştir. 2016 yılında kamu sermayeli işletmeler, iştirakler ve kamu sermayeli bankalardan elde edilecek temettü geliri ve bakiye karın 11,9 milyar TL, 2017 yılında 7,2 milyar TL, KİT’lerden elde edilen hasılat payının ise 2016 yılında 626 milyon TL, 2017 yılında 700 milyon TL olacağı öngörülmektedir. Çiftçi, Esnaf ve KOBİ’lere Sağlanan Destekler Değerli Milletvekilleri, 103. Ziraat Bankası ve Tarım Kredi Kooperatifleri tarafından çiftçilerimize ve tarımsal üreticilere konularına göre halen yüzde 0 ile yüzde 8,25 arasında değişen faiz oranları ile sübvansiyonlu kredi kullandırılmaktadır. 2016 yılı Ekim ayı itibarıyla Ziraat Bankasınca kullandırılan düşük faizli kredi bakiyesi 30,1 milyar TL’ye, Tarım Kredi Kooperatiflerince kullandırılan düşük faizli kredi bakiyesi ise yaklaşık 3,5 milyar TL’ye ulaşmıştır. 2016 yılı Ekim ayı itibarıyla söz konusu uygulamadan yaklaşık 887 bin üretici faydalanmıştır. 104. 2016 yılında ülke genelinde meydana gelen muhtelif afetlerden etkilenen üreticilerin Ziraat Bankası ve Tarım Kredi Kooperatiflerine olan düşük faizli tarımsal kredi borçları bir yıl süreyle ertelenmiştir. Yeni Bakanlar Kurulu Kararı ile üreticilerin borçlarının bir yıl süre ile ertelenmesi, bir yıldan sonra da yeniden yapılandırma 35 kapsamına alınması imkanı getirilmiştir. Ayrıca, Banka tarafından bankacılık mevzuatı çerçevesinde kredi yapılandırma ve yeni kredi kullandırım talepleri değerlendirilebilmektedir. Çiftçilerimize düşük faizli kredi kullandırımı nedeniyle oluşan gelir kayıplarının karşılanması amacıyla yapılan ödeme tutarı 2016 yılı Ekim ayı itibarıyla 1,36 milyar TL olup ayrılan bütçe 1,74 milyar TL’dir. Bu amaçla 2017 yılında 2,39 milyar TL ödenek öngörülmektedir. 105. Esnaf ve sanatkarlarımızın desteklenmesi amacıyla, Halk Bankası tarafından halen yüzde 0 ile yüzde 5 arasında değişen faiz oranları ile sübvansiyonlu kredi kullandırılmaktadır. 2016 yılı Ekim ayı itibarıyla bu kapsamda kullandırılan esnaf kredilerinin bakiyesi 20 milyar TL’ye ulaşmış olup bu krediden faydalanan esnaf sayısı 424 bindir. 106. 2016 yılında, Artvin ili Borçka ve Murgul ilçelerinde meydana gelen sel felaketinden etkilenen esnaf ve sanatkarların kredi borçları, 2016/8472 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile; Diyarbakır, Mardin, Şırnak ve Hakkari illerinde terörden etkilenen esnaf ve sanatkarların düşük faizli kredi borçları, 2016/8830 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile bir yıl süre ile ertelenmiştir. Ayrıca, Banka tarafından bankacılık mevzuatı çerçevesinde kredi yapılandırma ve yeni kredi kullandırım talepleri değerlendirilebilmektedir. Bu kapsamda oluşan gelir kayıplarının karşılanması amacıyla 2016 yılı Ekim ayı itibarıyla yapılan ödeme tutarı 765 milyon TL olup ayrılan bütçe 1,1 milyar TL’dir. Bu amaçla 2017 yılında 1,26 milyar TL ödenek öngörülmektedir. Değerli Milletvekilleri, 107. Bireysel Katılım Sermayesi Sisteminin (Melek Yatırımcılık), 2013 yılında faaliyete alınmasıyla melek yatırımcılık ekosistemi ülkemizde hızla gelişmeye başlamıştır. Düzenlemenin yürürlüğe girdiği 2013 yılında yaklaşık 50 melek yatırımcı yatırım faaliyetlerinde bulunurken, 2016 yılı Eylül ayı itibarıyla ülkemizde 400 yatırımcı melek yatırımcı lisansı almış ve 14 adet Melek Yatırım Ağı akredite edilmiştir. 108. Avrupa Melek Yatırımcı Ağı (EBAN) 2015 yılı verilerine göre Avrupa’da 2012 yılında 5,5 milyar avro olan toplam melek yatırım tutarı yüzde 8,3 büyüyerek 2015 yılında 6,1 milyar avro olmuştur. Ülkemizde 2013 yılında 14,7 milyon avro olan melek yatırım tutarı 2015 yılında yüzde 110 büyüyerek 31 milyon avro olmuştur. Ancak, vergi indiriminden yararlanan melek yatırım hacmimiz 7 milyon TL tutarındadır. Vergi 36 indirimden yararlanan melek yatırım hacminin düşük seviyelerde kalmasında bordrolu çalışanlarımızın bu indirimden faydalanamamaları önemli bir engel teşkil etmektedir. 109. 2014 yılı Mart ayında yürürlüğe giren Üst Fonlara Kaynak Aktarımına İlişkin Kararla Hazine Müsteşarlığına 2018 yılına kadar 500 milyon TL tutarında bir kaynağı üst fonlara aktarma yetkisi verilmiştir. İlk etapta bu kaynağın 250 milyon TL’si Avrupa Yatırım Fonu (EIF) ve KOBİ A.Ş. tarafından kurulacak iki farklı üst fona taahhüt edilmiştir. EIF tarafından kurulacak 200 milyon avro büyüklüğündeki Türkiye Büyüme ve İnovasyon Fonunun en az 600-700 milyon avroluk bir yatırım hacmi yaratması ve girişim sermayesi yatırımlarındaki boşluğun doldurulmasını teminen önemli bir etki yaratması öngörülmektedir. Diğer taraftan KOBİ A.Ş. tarafından kurulacak büyüklüğü 150 milyon TL olan Türkiye Yatırım Fonu’nun da girişim sermayesi ekosisteminde 500 milyon TL tutarında bir hacim oluşturması beklenmektedir. İlerleyen süreçte 500 milyon TL tutarındaki tüm kaynağın girişimcilik ekosistemine aktarılmasıyla birlikte toplam yatırım hacminin 1,5 milyar avroya ulaşması beklenmektedir. 110. Kredi Garanti Fonunun (KGF) Hazine destekli kefalet kullandırmasını etkin hale getirerek daha çok KOBİ ve ihracatçının ihtiyaçlarına cevap verilmesini sağlıyoruz. Kredi Garanti Kurumlarına Sağlanacak Hazine Desteğine İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Karar değişikliği ile mevcut uygulamalar üzerinde değişiklik yapılacaktır. Bu değişiklik ile yüksek hacimli kredi kefalet taleplerinde kredi onay süreçlerindeki verimliliği artırmak üzere kredi derecelendirme sistemine geçilecektir. İhracatçılar için getirilen yeni imkan ile kefalet oranı Eximbank’ın doğrudan sağladığı kredilerde yüzde 100’e kadar, diğer bankalar tarafından ihracatçılara sağlanan kredilerde ise yüzde 85’e kadar çıkarılacaktır. 111. Ayrıca, alternatif olarak getirilen bir diğer değişiklik Portföy Garanti Sistemidir. Bu sistem ile her bir bankaya ayrı ayrı kredi tazmin üst limiti belirlenecektir. Bu sayede KGF’ye herhangi bir başvuru yapılmaksızın küçük ölçekli krediler doğrudan bankalar tarafından KOBİ’lere verilecektir. Uygulamayla Kredi Garanti Fonu’nun ve bankaların kredi verme süreci birkaç güne inecektir. Yeni düzenlemelerin faaliyete alınmasıyla birlikte 3 milyar TL olan kefalet bakiyesi kısa vadede 10 milyar TL’ye çıkacaktır. Yapılacak bu değişiklik ile KOBİ’lerin finansmana erişimindeki sıkıntılar giderilecek ve bankaların da kredi maliyetleri düşürülecektir. 37 112. Konut Edindirme Yardımı (KEY) kapsamında hak sahiplerine ödemeler 2008 yılı Temmuz ayı itibarıyla başlamış olup halen devam etmektedir. Uygulamanın başlangıcından 2016 yılı Eylül ayı sonuna kadar olan dönemde yaklaşık 8 milyon hak sahibine 3,5 milyar TL’lik ödeme yapılmıştır. Diğer taraftan, kalan hak sahiplerine ödeme yapılması için en son liste, 29 Eylül 2014 tarihli Resmi Gazetede yayımlanmıştır. 2014 yılı başında gerçekleştirilen mevzuat değişikliği ile yapılan ilanlar sonucunda hak sahipleri tarafından talep edilmeyen alacakların Resmi Gazetede yayımlanan son ilan tarihinden itibaren beş yıl daha talep edilebilmesi imkânı getirilerek, alacakları zaman aşımına uğramış hak sahiplerinin mağduriyetleri giderilmiştir. Bu çerçevede, hak sahipleri en son 29 Eylül 2019 tarihine kadar KEY ödemelerini alabileceklerdir. Sigortacılık Sektörü ve Bireysel Emeklilik Sistemi Değerli Milletvekilleri 113. Hazine Müsteşarlığı’nın gözetim ve denetiminde faaliyet gösteren sigortacılık sektöründe halen, 59 sigorta şirketi, 2 reasürans şirketi, 130 broker, 15.804 acente, 36.480 bireysel emeklilik aracısı, 3.616 sigorta eksperi ve 128 sicile kayıtlı aktüer faaliyet göstermektedir. 114. Mali sistemin önemli bileşenlerinden biri olan sigortacılık ve özel emeklilik sektörleri, 2016 yılı içerisinde de büyümeye devam etmiştir. Sigortacılıkta 2016 yılı ikinci çeyreği itibarıyla prim üretimi, 2015 yılının aynı dönemine göre yüzde 35,5 artış göstermiştir. 2016 yılı sonunda prim üretiminin 42,1 milyar TL’ye ulaşması tahmin edilmektedir. 115. Yurt içi tasarrufların artırılması, ekonominin ihtiyaç duyduğu fonların vadesinin uzatılması ve vatandaşlarımıza emeklilik döneminde ilave gelir sağlanması bakımından bireysel emeklilik sisteminin geliştirilmesi amacıyla uygulamaya konulan “devlet katkısı” teşviki, 2013 yılından bu yana sistemin büyümesinde çok önemli bir mesafe katedilmesini sağlamıştır. Bu kapsamda, katılımcı sayısı 2013 yılı başındaki 3 milyon seviyesinden Ekim 2016 itibarıyla 6,5 milyon kişiye, fon büyüklüğü ise yaklaşık 20 milyar TL’den devlet katkısı hariç 51,6 milyar TL’ye (devlet katkısı dahil 58,6 milyar TL’ye) yükselmiştir. Bu noktada, sistemin daha da ileriye götürülmesi ve ekonomimize sağlanan 38 uzun vadeli kaynağın çok daha yüksek düzeylere taşınabilmesini teminen temel olarak iki önemli çalışmamız bulunmaktadır. 116. Bunlardan biri olan otomatik katılım uygulamasına ilişkin Kanuni düzenleme 10 Ağustos 2016 tarihinde TBMM’de kabul edilmiş olup, söz konusu Kanun 1 Ocak 2017 itibarıyla yürürlüğe girecektir. Sistemi katılımcılar için çok cazip olacak şekilde tasarladık. Şöyle ki, BES’teki yüzde 25’lik devlet katkısını burada da koruyoruz. Buna ilave olarak, cayma hakkını kullanmayarak sistemde kalan kişilere 1.000 TL ilave devlet katkısı verilecektir. Sistemden emekli olup, birikimini toplu para olarak değil de yıllık gelir sigortası şeklinde almak isteyenlere de birikimlerinin yüzde 5’i kadar ek devlet katkısı sunulacaktır. Otomatik katılım ile ilgili alt düzenleme çalışmalarımızda da son aşamaya gelmiş bulunmaktayız. Bu çerçevede, önümüzdeki 10 yıllık süreç sonunda yaklaşık 100 milyar TL’lik bir fonun burada birikmiş olacağını öngörmekteyiz. Grafik 19: Bireysel Emeklilik Sistemi 8 58,6 60 Katılımcı Sayısı (milyon) Fon Tutarı (milyar TL) 70 50 40 30 20,3 20 10 6,5 7 6 5 4 3 3,1 2 1 0 2012 2016 Ekim* 0 2012 2016 Ekim Kaynak: Emeklilik Gözetim Merkezi (*)Devlet katkısı dahildir. 117. Diğer bir çalışmamız ise fiil ehliyetine sahip olmayan kişilerin de bankacılıkta olduğu gibi veli ve vasileri aracılığı ile bireysel emeklilik sistemine katılabilmesini sağlayacak düzenlemelerin hayata geçirilmesidir. Bu konudaki düzenlemelere ilişkin olarak da son aşamaya gelinmiş olup, bu düzenleme ile de bireysel emeklilik sistemindeki fon birikimine önemli katkı sağlanması öngörülmektedir. 118. Diğer taraftan, sistemden emeklilik hakkı kazanacak katılımcı sayısının hızla artmasıyla birlikte, birikimlerin düzenli maaş ödemeleri şeklinde sunulmasına imkan tanıyan yıllık gelir sigortası ürünlerinin önümüzdeki yıllarda hızla gelişmesi beklenmektedir. 39 119. Bu kapsamda, kişilerin bireysel emeklilik sisteminden ve diğer kaynaklardan sağladığı birikimleri karşılığında ömür boyu veya belirli bir süre için düzenli maaş ödemesi yapmayı öngören yıllık gelir sigortalarına ilişkin faaliyetlerin düzenlenmesi, denetlenmesi ve gözetimine ilişkin usul ve esasları belirleyen Yıllık Gelir Sigortaları Yönetmeliğini 2015 yılında yayımladık. 120. Gerek birikimli hayat sigortalarından gerekse bireysel emeklilik sisteminden sağlanan birikimlerin toplu para yerine yıllık gelir sigortası sözleşmesi çerçevesinde alınmasını teşvik etmek amacıyla, 9 Ağustos 2016 tarihinde yayımlanan 6728 sayılı Yatırım Ortamının İyileştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun hükümleriyle, sigorta süresi 10 yıl ve üzeri veya ömür boyu olan tek primli yıllık gelir sigortalarına yatıranların, bu sigorta için yatırdıkları kısma tekabül eden ödemelerin içerdiği irat tutarları gelir vergisinden istisna edilmiştir. 121. 2012 yılında çıkarılan Afet Sigortaları Kanunu ile Zorunlu Deprem Sigortası kontrolü uygulaması daha etkin bir hale getirilmiştir. Kanunun yürürlüğe girdiği tarih olan Ağustos 2012’de 4 milyon olan sigortalı konut sayısı 26 Ekim 2016 tarihi itibarıyla yaklaşık yüzde 90’lık artışla 7 milyon 550 bin seviyesini aşmış bulunmaktadır. 122. Devlet destekli tarım sigortalarında toplam poliçe sayısı 1 Kasım 2016 itibarıyla 1 milyon 370 bin, sağlanan teminat tutarı 20,1 milyar TL’ye ulaşmıştır. Bu veriler geçen yılın aynı dönemine göre sağlanan teminat tutarında yüzde 24 büyümeye işaret etmektedir. 2006-16 yılları arasında sistemden sigortalı çiftçilerimize, 2016 yılına ait muallak hasarlar dahil, toplam 3 milyar 151 milyon TL tutarında tazminat ödemesi yapılmıştır. 2016 yılı içerisinde ülkemizin çeşitli bölgelerinde yaşanan doğal afetler nedeniyle sigortalı çiftçilerimize ödenen tazminat tutarı 527 milyon TL olmuştur. İncelemesi devam eden hasarlar ve 2016 sonuna kadar yaşanabilecek olası afetler nedeniyle meydana gelebilecek diğer hasarların da dahil edilmesiyle söz konusu tutarın 900 milyon TL’ye ulaşması beklenmektedir. 123. Trafik Sigortası poliçe tanzimi esnasında teminat kapsamına girmeyen rizikoların Yargı kararları ile kapsama dahil edilmesi ve hasar ödemelerinde belirsizliğe neden olan yapısal sorunlar nedeniyle son dönemde Trafik Sigortası primlerinde artış meydana gelmiş olup, bu kapsamda yargı uygulaması kaynaklı yapısal sorunun giderilmesi ve hukuki altyapının netleştirilmesi amacı ile 26 Nisan 2016 tarihinde 6704 sayılı Kanun’un 40 yürürlüğe girmesiyle fiyatlamada istikrarı bozan yargı kaynaklı yapısal sorun giderilmiştir. Kanuni düzenlemeden sonra 2016 Mayıs ayından Ekim ayı sonuna kadar trafik sigortası primlerinde tüm araç grupları için ortalama yaklaşık yüzde 7’lik ve otomobil araç grubu için ise yaklaşık yüzde 9’luk bir düşüş gerçekleşmiştir. Bununla birlikte Trafik Sigortasındaki fiyatların durumu Hazine Müsteşarlığınca yakından takip edilmekte ve konu hakkında önlemler alınmaya devam edilmektedir. 124. Hazine Müsteşarlığı güvenilir, istikrarlı ve etkin bir sigorta sektörü ve bireysel emeklilik sistemi oluşturmak ve bu sektörün gelişimini sağlamak amacıyla gözetim ve denetim faaliyetlerini risk odaklı bir yaklaşımla sürdürmektedir. 125. 2016 yılında şirketlerin kurumsal ve risk yönetim sistemlerinin etkinliğine yönelik denetimlere ağırlık verilmiştir. Ayrıca finansal sistemdeki risklerin bir bütün olarak değerlendirilmesi amacıyla BDDK ve SPK ile birlikte finansal gruplar konsolide bazda denetime tabi tutulmuşlardır. 126. Sigortacılık sektöründe risk odaklı ve ileriye yönelik bir sermaye yeterlilik ve erken uyarı sistemi ile stres testi modeline ilişkin geliştirilen sistem tamamlanmış olup yıl içinde kullanılmaya başlanmıştır. Ayrıca, sektörün etkin işleyişi ile sigortalıların hak ve menfaatlerinin korunması amacıyla, piyasa disiplininin sağlanması ve risk odaklı yaklaşıma ilişkin denetim rehberleri güncellenerek kamuoyu ile paylaşılmaktadır. Finansal Piyasalar ve Finansal İstikrar Komitesi Değerli Milletvekilleri 127. Finansal İstikrar Komitesi, yerel ve küresel risklerin dikkatle izlenmesi gerektiği bu dönemde, finansal sistemimizin bu risklerden etkilenmeden sağlam ve istikrarlı bir şekilde işlemesini sağlayacak tedbirlerin alınmasında önemli bir rol üstlenmiştir. Finansal sektörü düzenleyen ve denetleyen kurumlarımız sistemik risklerin belirlenmesi ve alınacak tedbirlerde Komite çatısı altında etkin bir işbirliği ve eşgüdüm içerisinde hareket etmektedir. Kurumlar arası koordinasyon ve iletişimin güçlendirilmesi adına Komite ile Sistemik Risk Değerlendirme Grubunun sekretarya faaliyetlerinin Hazine Müsteşarlığı tarafından yerine getirilmesi sağlanmıştır. 128. Başkanlığını yürüttüğüm Komite 2016 yılı içeresinde yaşanan küresel ve yerel gelişmelerin finansal istikrar üzerinde oluşturabileceği riskleri yakından takip etmiş, 41 mevcut makro ihtiyati tedbirler ile uygulanabilecek politikaları değerlendirmiştir. Komite, üye kurumlarımızın yıl içerisinde attığı adımlarda uyum ve etkinliğin sağlanmasında yine önemli bir rol üstlenmiştir. 2016 yılı içerisinde Komite’de ele alınan başlıca konu başlıkları şunlardır: - Sistemik risk faktörlerinin ve birikme potansiyellerinin değerlendirilmesi, - Sektör düzenlemelerinin uluslararası standartlara uyumunun artırılması, - Finansal istikrarı güçlendirme perspektifiyle tasarrufların artırılması ve borçlanmada uzun vadeyi teşvik edebilecek araçların kullanılması, - Mevcut makro ihtiyati politikaların etkilerinin incelenmesi ve yeni politika önerileri geliştirilmesi, - Sistemik risk kurumsal yapısının güçlendirilmesi. 129. Finansal İstikrar Komitesi, finansal sektörün dolayısıyla ekonomimizin sağlıklı bir şekilde gelişmesi açısından finansal istikrarın sürdürülmesine yönelik çalışmalarına etkin bir şekilde devam edecektir. Değerli Milletvekilleri, 130. Küresel finans krizinin ardından dikkatleri üzerine çekmeyi başaran faizsiz finans sektörü dünyaya yeni bir soluk kazandıracak potansiyele sahiptir. Son yayımlanan raporlar sektörün önümüzdeki beş yılsonunda şu an yaklaşık 2 trilyon dolar civarında olan büyüklüğünün 3,5 trilyon dolara çıkabilecek potansiyeli olduğunu göstermektedir. 131. Bu potansiyelden faydalanabilmek ve İstanbul’u bölgesel ve küresel bir finans merkezi haline getirebilmek için, İstanbul Uluslararası Finans Merkezi Programının Katılım Bankacılığı ve Faizsiz Finans Sisteminin Geliştirilmesi bileşeninde yer alan eylemlerin takvimine uygun bir şekilde hayata geçirilmesi noktasında tüm kurum ve kuruluşlarımız titizlikle çalışmaktadırlar. 132. Bu kapsamda, hem Programda hem de Onuncu Kalkınma Planında vurguladığımız faizsiz finans sisteminin daha hızlı ve istikrarlı bir şekilde geliştirilebilmesi için önemli adımlar atmaya devam ediyoruz. Katılım bankacılığının, sermaye piyasalarının ve katılım sigortacılığın, genel anlamda faizsiz finans sisteminin daha hızlı ve sağlıklı geliştirilmesi ile İstanbul’un uluslararası finans merkezi vizyonuna katkı 42 sağlamasını teminen sektörün tüm alanlarından temsilcilerin yer aldığı Faizsiz Finans Koordinasyon Kurulu 2015 yılı Aralık ayında kurulmuştur. Kurulun ilk toplantısı Mart ayında, ikinci toplantısı ise Ekim ayında gerçekleştirilmiştir. 133. Ülkemiz faizsiz finans sektörü varlık büyüklüğü itibarıyla dünyada ilk 10 ülke arasında yer almaktadır. Faizsiz finans sektörünün orta vadede ülke çapında sistemik öneme haiz olmasını bekliyoruz. Özel sektör tarafından 2016 yılında ihraç edilen kira sertifikalarıyla Ekim ayı itibarıyla 2 milyar TL’nin üzerinde fon temin edilmiştir. 15 Temmuz 2016 tarih ve 6728 sayılı Kanunda yer alan düzenlemeler ile birlikte faizsiz finans ürünlerinin diğer finansal araçlarla uyumlu şekilde vergilendirilmesi sağlanmıştır. 134. Kamu sermayeli bankalar tarafından katılım bankası kurulmasına yönelik çalışmalar sonucu T.C. Ziraat Bankası A.Ş. ile bankanın iştirakleri olan diğer kurucu ortaklar tarafından Türkiye’de 300 milyon dolar karşılığı Türk Lirası sermayeli katılım bankası kurulmuş ve 29 Mayıs 2015 tarihi itibarıyla resmi olarak açılarak faaliyetlerine başlamıştır. Bankanın halen 41 adet şubesi mevcut olup toplam 630 personeli bulunmaktadır. Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından da bir katılım bankası kurulması hedefi kapsamında 17 Şubat 2016 tarihinde Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’ndan faaliyet izni alan Vakıf Katılım Bankası 24 şube ile faaliyetlerine devam etmektedir. 135. Diğer taraftan, 2016 Yılı Programı, 65. Hükümet Programı ve OVP’de yer alan Kalkınma Bankası’nın yeniden yapılandırılması hedefleri kapsamında, Bankanın sermayesini güçlendirmek adına 2016 yılı içerisinde Bankaya 340 milyon TL tutarında sermaye aktarımı yapılarak Bankanın ödenmemiş sermayesinin 500 milyon TL’ye çıkarılması planlanmaktadır. Plan ve Bütçe Komisyonunun Değerli Üyeleri, 136. Küresel kriz sonrası dönemde uluslararası finansal düzenlemelerin merkezinde yer alan Finansal İstikrar Kurulunun (FSB) karar alma mekanizması olan Genel Kurulunda Hazine Müsteşarlığı ve Merkez Bankası (TCMB) ülkemizi temsil etmektedir. 137. Hazine Müsteşarlığı ve TCMB, FSB üyesi olmayan ülkelerle iletişim platformlarında etkin olarak yer almaktadır. Bu çerçevede, ülkemiz, Ortadoğu ve Kuzey Afrika Bölgesi (MENA) grubunda Suudi Arabistan ile birlikte dönüşümlü başkanlık faaliyetlerini yerine getirmektedir. 2017 yılı ortasında dönem başkanlığı tekrar ülkemize 43 devredilecektir. Buna ek olarak ülkemiz, FSB üyesi olan gelişmekte olan ülkeler forumunda (EMDE Forum) önemli roller üstlenmektedir. 138. İslam İşbirliği Teşkilatı Ekonomik ve Ticari İşbirliği Daimi Komitesi (İSEDAK) üyesi ülkeler arasında bilgi ve tecrübe paylaşımını temin etmek ve ülkeler arasında finansal işbirliğinin derinleştirilmesini sağlamak üzere kurulan Finansal İşbirliği Çalışma Grubu faaliyetlerine Hazine Müsteşarlığımız önemli katkılar sağlamaya devam etmektedir. 2016 yılı içerisinde gerçekleştirilen toplantılarda, İslami finans ülke stratejileri ve İslami finans mimarisi konuları ele alınmıştır. Bu çerçevede, ülkemizdeki faizsiz finans sektöründeki gelişmeler ve ülkemiz tecrübeleri diğer üye ülkelerle paylaşılmıştır. Kasım ayında yapılacak İSEDAK Bakanlar Oturumunda faizsiz finans sektörünün durumuna ilişkin bir rapor sunulacaktır. 139. Hazine Müsteşarlığı koordinasyonunda hazırlanan Finansal Erişim, Finansal Eğitim ve Finansal Tüketicinin Korunması Stratejisi ve Eylem Planlarının uygulamasına devam edilmiş ve bugüne kadar 22 eylem tamamlanmıştır. Son yılına gireceğimiz Eylem Planlarında yer alan diğer eylemlerin tamamlanması çalışmaları takvime uygun bir şekilde devam etmektedir. 140. Ayrıca, bu alandaki ülkemiz tecrübeleri G20 taahhütlerimiz kapsamında G20 Emsal Öğrenme Programı vasıtasıyla ve OECD, Dünya Bankası gibi uluslararası platformlarda katılımcılarla paylaşılmaktadır. Başlattığımız çalışma ile ülkemizde ilk kez çok kapsamlı bir şekilde finansal tabana yayılma envanterini çıkarıyoruz. Çalışmaların sonucunda finansal eğitim, finansal tüketicinin korunması ve finansal erişim alanlarında politikalarımızın etkinliğini artırmayı hedefliyoruz. 141. Tasarrufların arttırılması ve finansal tabana yayılma kapsamında Nisan ayında Çeyiz Hesabı ve Devlet Katkısı, Ağustos ayında ise Konut Hesabı ve Devlet Katkısı uygulamaları faaliyete geçmiştir. Geçtiğimiz Eylül ayı itibarıyla Çeyiz Hesabı uygulaması kapsamında 14 bankada yaklaşık 19 bin katılımcı tarafından 11,2 milyon TL tasarruf yapılmış, Konut Hesabı kapsamında ise 9 bankada 3 bin katılımcı tarafından 13 milyon TL tutarında tasarruf miktarına ulaşılmıştır. 44 Devlet Destekleri Değerli Milletvekilleri 142. Devlet Destekleri Bilgi Sistemi ülkemizde devlet destekleri alanında sınıflandırılabilir ve analize elverişli sayısal verinin bir araya getirilmesi için kurulmuştur. Bu Sistem politika yapıcıları ile karar alıcılara devlet desteklerine yönelik bilgi sağlayacaktır. Sisteme veri aktarımı 2015 yılında başlanmış olup, esnek bir raporlama altyapısı tesis edilmiştir. 143. Devlet Destekleri Bilgi Sisteminden alınacak raporlar vasıtası ile destek uygulamalarının coğrafi, sektörel, kurum bazında, hedefine ve destek tedbirine göre dağılımının bütüncül bir çerçevede izlenmesine ilişkin teknik çalışmalar tamamlanmıştır. Destek uygulamalarını yürüten kurum ve kuruluşlara desteklerinin etkinliğini belirlemek için yapacakları çalışmalarda ihtiyaç duyabilecekleri bir kısım temel veri girdi olarak temin edilebilmektedir. Bu sayede desteklerin kamuya maliyeti topluca değerlendirilebilecek, desteklerin etki analizleri ve sistemde etkinlik odaklı iyileştirmeler daha rasyonel yapılabilecektir. Sayın Başkan, Plan ve Bütçe Komisyonunun Saygıdeğer Üyeleri, Değerli Basın Mensupları, 144. Sözlerime son verirken yapacağınız katkılar için sizlere teşekkür ediyor, 2017 Mali Yılı Bütçesinin ve bugün görüşülecek kurum bütçelerinin memleketimize hayırlı olmasını diliyor ve hepinize saygılarımı sunuyorum. 45