2017 mali yılı bütçesi sunuş konuşması

advertisement
HAZİNE MÜSTEŞARLIĞI
2017 MALİ YILI BÜTÇESİ
SUNUŞ KONUŞMASI
(TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu)
Mehmet ŞİMŞEK
Başbakan Yardımcısı
7 KASIM 2016
İÇİNDEKİLER:
Küresel Ekonomi ......................................................................................................................................... 3
Türkiye Ekonomisi .................................................................................................................................... 14
Yapısal Reform Gündemi ........................................................................................................................ 20
Bütçe ve Kamu Finansmanı .................................................................................................................... 22
Hazine Müsteşarlığı Bütçesi ................................................................................................................... 29
Dış Finansman .......................................................................................................................................... 30
Uluslararası Kuruluşlarla İlişkiler ............................................................................................................ 32
Kamu İktisadi Teşebbüsleri ..................................................................................................................... 33
Çiftçi, Esnaf ve KOBİ’lere Sağlanan Destekler .................................................................................... 35
Sigortacılık Sektörü ve Bireysel Emeklilik Sistemi ............................................................................... 38
Finansal Piyasalar ve Finansal İstikrar Komitesi ................................................................................. 41
Devlet Destekleri ....................................................................................................................................... 45
1
GRAFİK LİSTESİ:
Grafik 1: Küresel Büyüme ......................................................................................................................... 4
Grafik 2: Küresel Enflasyon....................................................................................................................... 5
Grafik 3: Dünya Ticaret Hacmi ................................................................................................................. 6
Grafik 4: Gelişmiş Ülke Para Politikaları ................................................................................................. 8
Grafik 5: Gelişmekte olan Ekonomilere Sermaye Akışı ........................................................................ 9
Grafik 6: Petrol Fiyatları ........................................................................................................................... 10
Grafik 7: Uzun Dönem Küresel Büyüme ............................................................................................... 11
Grafik 8: Verimlilik ..................................................................................................................................... 12
Grafik 9: Küresel Ticarette Korumacılık ................................................................................................ 13
Grafik 10: Türkiye: Reel Büyüme ........................................................................................................... 15
Grafik 11: Türkiye ve Gelişmekte olan Ülkelerde Büyüme ................................................................. 16
Grafik 12: İstihdam ................................................................................................................................... 17
Grafik 13: Enflasyon ................................................................................................................................. 18
Grafik 14: Cari İşlemler Açığı .................................................................................................................. 20
Grafik 15: Genel Devlet Bütçe Açığı ...................................................................................................... 23
Grafik 16: AB Tanımlı Genel Yönetim Borç Stoku ............................................................................... 25
Grafik 17: Merkezi Yönetim Brüt Borç Stokunun Dağılımı ................................................................. 26
Grafik 18: Borç Stokunun Duyarlılık Analizi .......................................................................................... 26
Grafik 19: Bireysel Emeklilik Sistemi ..................................................................................................... 39
2
Sayın Başkan,
Plan ve Bütçe Komisyonunun Saygıdeğer Üyeleri,
Değerli Basın Mensupları,
1. Hazine Müsteşarlığının 2017 Mali Yılı Bütçesi üzerine görüşlerimi paylaşmak
üzere söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle hepinizi saygıyla selamlıyorum.
2. Konuşmamda önce küresel gelişmeler ve Türkiye ekonomisiyle ilgili bir genel
değerlendirme yapacağım. Daha sonra yapısal reform gündemimizin ana çerçevesini
sizlerle paylaşacağım. Son olarak Hazine Müsteşarlığının bütçesi ve faaliyetleri
konusunda bilgi vereceğim.
Küresel Ekonomi
Sayın Başkan,
Değerli Komisyon Üyeleri,
3. Dünya ekonomisi 2016 yılında da zayıf büyüme eğilimini sürdürmüştür.
Uygulanan genişletici para politikalarına rağmen büyüme istenildiği gibi güçlü, dengeli ve
sürdürülebilir bir yapıya tam olarak kavuşamamıştır. Büyüme oranı kriz sonrası dönemin
en düşük seviyesinde bulunurken, kriz öncesi oranların da bir hayli altında
seyretmektedir. Uluslararası kuruluşlar büyüme tahminlerini aşağı yönlü revize etmiştir.
Uluslararası Para Fonu (IMF) dünya ekonomisinin 2016 yılında yüzde 3,1, 2017 yılında
ise yüzde 3,4 oranında büyüyeceğini tahmin etmektedir. Tahminler bir yıl öncesine göre
2016 ve 2017 yılları için sırasıyla 0,5 puan ve 0,4 puan daha düşüktür.
3
Grafik 1: Küresel Büyüme
10
8
Dünya Ort. (1990-2007) %3,7
(Büyüme, %)
6
4,2
4
3,1
2
1,6
0
-2
-4
Dünya
Gelişmiş Ekonomiler
Gelişmekte Olan Ekonomiler
2016T
2015
2014
2013
2012
2011
2010
2009
2008
2007
-6
Kaynak: IMF Küresel Ekonomik Görünüm Raporu, Ekim 2016
4. Küresel enflasyon 2016 yılında yüzde 2,9 ile uzun dönem ortalamasının
altındadır. Zayıf küresel talep ve emtia fiyatlarındaki görece düşük seyir küresel
enflasyonist baskıları sınırlandırmaktadır. Enflasyon özellikle gelişmiş ülkelerde yüzde
1’in altında iken, gelişmekte olan ülkelerde ortalama yüzde 4,5 seviyesindedir.
4
Grafik 2: Küresel Enflasyon
10
Dünya
9
Gelişmiş Ekonomiler
Gelişmekte Olan Ekonomiler
8
(Enflasyon, %)
7
Dünya Ort. (2000-16) %4,0
6
5
4,5
4
3
2,9
2
1
0,8
2016T
2015
2014
2013
2012
2011
2010
2009
2008
2007
0
Kaynak: IMF Küresel Ekonomik Görünüm Raporu, Ekim 2016
5. Küresel ticaret kriz öncesi dönemde küresel büyümenin yaklaşık 2 katı kadar
artarken, son beş yılda büyümenin altında kalmıştır. 2016 ve 2017 yılları için küresel
ticaret hacminin sırasıyla yüzde 2,3 ve yüzde 3,8 oranında büyüyeceği tahmin
edilmektedir. Artan korumacılık, zayıf küresel talep ve yatırımlar ticaret hacmini
baskılayan en önemli faktörlerdir.
5
Grafik 3: Dünya Ticaret Hacmi
8
7,6
(% değişim)
7
6
Küresel Ticaret Hacmi
5
Küresel Büyüme
4,8
4
3,8
3,3
3,1
3
3,4
3,1
2,3
2
2002-07
Ortalama
2008-15
Ortalama
2016T
2017T
T: Tahmin
Kaynak: IMF Küresel Ekonomik Görünüm, Ekim 2016
6. 2016 yılında gelişmiş ülke ekonomileri bir miktar yavaşlarken, gelişmekte olan
ülkelerde
sınırlı
bir
toparlanma
gözlenmiştir.
Özellikle
ABD
ekonomisindeki
yavaşlamanın etkisiyle gelişmiş ülkelerin 2016 yılında yüzde 1,6, 2017 yılında ise yüzde
1,8
oranında
büyümesi
beklenmektedir.
ABD
ekonomisi
güçlü
özel
tüketim
harcamalarına rağmen, yatırım ve stoklardaki düşüş nedeniyle yavaşlamıştır. İstihdam
artışı geçtiğimiz yılın altında seyrederken enflasyon bir miktar yükselmiştir.
7. Avro Bölgesi ekonomisinde kademeli ve ılımlı toparlanma süreci devam
etmektedir. Büyüme esas itibarıyla iç talepten kaynaklanırken ihracat ve yatırımlar
nispeten zayıf seyretmektedir. Enflasyon son dönemde artan enerji fiyatlarına bağlı
olarak bir miktar yükselirken halen hedefin oldukça altındadır. Avro Bölgesi’nde
genişletici
para
politikasına
rağmen
kredilerde
istenen
canlanma
henüz
sağlanamamıştır. 2016 yılında Japonya ekonomisi yenin değer kazanması, düşük iç
tüketim, zayıf dış talep ve yatırımlar sonucunda zayıf büyümeye devam etmiştir.
8. Gelişmekte olan ekonomilerde ise büyüme 2016 yılında geçtiğimiz yıla kıyasla bir
miktar canlanmıştır. Gelişmiş ülke merkez bankalarının düşük faiz uygulamasını
sürdürmesi ve emtia fiyatlarının yıl içerisinde artış kaydetmesi gelişmekte olan
ekonomilerin büyümesini olumlu etkilemiştir. Buna karşılık, özellikle Çin ekonomisindeki
6
dengelenme süreci ve devam eden jeopolitik gerilimler gelişmekte olan ekonomilerin
büyümesini sınırlamaktadır.
9. Çin ekonomisinde yatırım ve ihracat temelli büyüme yapısından tüketim temelli
büyüme yapısına geçişi öngören reform süreci devam etmektedir. Çin Hükümeti,
hizmetler sektörünün gayri safi yurtiçi hasıla (GSYH) içindeki payını 2015 yılındaki yüzde
50,5 seviyesinden 2020’ye kadar yüzde 56’ya çıkarmayı amaçlamaktadır. Bu
dengelenme süreci Çin ekonomisindeki büyümenin aşamalı olarak yavaşlamasına yol
açmaktadır. Nitekim, 1980-2010 döneminde ortalama yüzde 10 büyüyen Çin
ekonomisinin 2016 yılında yüzde 6,6 oranında büyüyeceği tahmin edilmektedir.
10. Hindistan ekonomisi, yüzde 7 seviyesinin üzerinde seyreden büyüme oranı ile
diğer gelişmekte olan ekonomilerden olumlu yönde ayrışmıştır. Diğer taraftan, petrol
fiyatlarındaki düşüşten ve uygulanan yaptırımlardan olumsuz etkilenen Rusya ekonomisi
son dönemde bir miktar toparlanmıştır. Brezilya ekonomisi ise emtia fiyatlarındaki artış
ve siyasi belirsizliğin azalması ile birlikte uzun süredir devam eden resesyondan çıkış
işaretleri vermeye başlamıştır.
Değerli Milletvekilleri,
11. Gelişmiş ülkeler küresel kriz sonrasında büyümeyi desteklemek üzere genişletici
para politikalarını uygulamaya koymuştur. Ancak son yıllarda gelişmiş ülke para
politikaları arasında ayrışma gözlenmektedir. 2015 yılı sonunda ilk faiz artırımını yapan
ABD’nin bu yıl Aralık ayında bir faiz artırımı daha gerçekleştirmesi beklenmektedir.
Önümüzdeki dönemde ABD’nin faiz artırım sürecinin oldukça yavaş gelişmesi tahmin
edilmektedir. Avrupa Merkez Bankası negatif mevduat faizi uygulamasını ve aylık 80
milyar avro tutarındaki varlık alım programını sürdürmektedir. Japonya’da da negatif
faizle birlikte tahvil alım programı devam etmektedir.
7
Grafik 4: Gelişmiş Ülke Para Politikaları
(Politika faiz oranı* ,%)
6
5
4
ABD
3
Avro Bölgesi
Japonya
2
1
0
2018-Ç1
Ç3
2017-Ç1
Ç3
2016-Ç1
Ç3
2015-Ç1
Ç3
2014-Ç1
Ç3
2013-Ç1
Ç3
2012-Ç1
Ç3
2011-Ç1
Ç3
2010-Ç1
Ç3
2009-Ç1
Ç3
2008-Ç1
Ç3
2007-Ç1
-1
Kaynak: Bloomberg (*) Kesikli çizgiler Bloomberg tahminidir.
12. Gelişmekte olan ülkelerden 2015 yılında 739 milyar dolar net sermaye çıkışı
olurken, 2016 yılında ise 373 milyar dolar net çıkış beklenmektedir. 2017 yılında ise
azalmakla birlikte 206 milyar dolar çıkış yaşanacağı tahmin edilmektedir. Ancak Mart
ayından itibaren emtia fiyatlarında sınırlı da olsa yaşanan artış ve gelişmiş ülkelerde
genişleyici politikaların süreceğine ilişkin beklentiler gelişmekte olan ülkelere sermaye
akışını olumlu etkilemiştir.
8
Grafik 5: Gelişmekte olan Ekonomilere Sermaye Akışı
510
600
400
200
127
474
444
293
193
88
79
-33
0
-206
-169
-200
-373
-400
-600
Doğrudan Yatırımlar
Krediler
Toplam
-800
-1.000
-739
Portföy Yatırımları
Diğer*
2017T
2016T
2015
2014
2013
2012
2011
2010
2009
2008
2007
2006
-1.200
2005
Rezerv hariç sermaye akışı (net, milyar $)
800
T: Tahmin
Kaynak: IIF (*) Diğer kalemi resmi girişleri ve net hata noksan kalemini içermektedir.
13. 2014 yılı ortasından itibaren düşüş eğilimine giren petrol başta olmak üzere emtia
fiyatları 2016 yılı Mart ayından itibaren bir miktar artış göstermiştir. Bunda petrol
üreticilerinin arzı sınırlama çabaları da etkili olmuştur. 2016 yılının başlarında 30 doların
altındaki seviyelere kadar gerileyen petrol fiyatları halihazırda 50 dolar seviyesinde
dalgalanmaktadır.
9
Grafik 6: Petrol Fiyatları
140
132,0
120
121,2
(Brent, $)
112,3
100
95,1
92,6
80
63,7
60
40,6
40
47,5
30,8
2008-1
5
9
2009-1
5
9
2010-1
5
9
2011-1
5
9
2012-1
5
9
2013-1
5
9
2014-1
5
9
2015-1
5
9
2016-1
5
9
2017
2018
2019
20
Kaynak: Reuters
14. Küresel ekonomik görünüme ilişkin aşağı yönlü önemli riskler bulunmaktadır. Fed
başta olmak üzere gelişmiş ülke merkez bankalarının politikalarındaki ayrışma, Çin’in
yeniden dengelenme süreci, emtia fiyatlarındaki dalgalanmalar, jeopolitik gerginlikler ve
İngiltere’nin Avrupa Birliği’nden ayrılma süreci kısa vadede öne çıkan risklerdir.
Değerli Komisyon Üyeleri,
15. Kriz sonrası küresel ekonomide gözlemlenen yavaşlamanın geçici olmadığını
tahmin ediyoruz. Yaşlanan dünya nüfusu, aşırı borçluluk, artan korumacılık gibi
faktörlerin önümüzdeki yıllarda da büyümeyi sınırlandıracağını düşünüyoruz.
10
Grafik 7: Uzun Dönem Küresel Büyüme
6
5
4
(%)
3
2
1
0
-1
-2
2000
2005
2010
2015
2020
2025
2030
2035
2040
2045
2050
Kaynak: OECD
16. Küresel ekonominin performansının yükselmesi ancak para, maliye ve yapısal
dönüşüm politikalarının etkin ve uyumlu bir şekilde uygulanması ile olasıdır. Negatif faiz
uygulamaları ile para politikasında sınırların zorlandığı açıktır. Maliye politikasındaki
manevra alanı ülkeden ülkeye değişmektedir. Ancak yüksek borçluluk oranları bu
politika alanını da sınırlandırmaktadır. Esas çözüm verimlilik artışını sağlayacak yapısal
reformlardadır. Ancak OECD reform uygulamalarında yavaşlama olduğu görülmektedir.
11
5,0
4,5
4,0
3,5
3,0
2,5
2,0
1,5
1,0
0,5
2013
2011
2009
2007
2005
2003
2001
1999
1997
1995
1993
1991
1989
1987
1985
1983
1981
1979
1977
1975
1973
0,0
1971
(G-7 ülkeleri, çalışılan saat başına GSYH, % değişim)
Grafik 8: Verimlilik
Kaynak: OECD
17. 1960’ların sonlarından itibaren başlayan üçüncü sanayi devrimi, elektronik ve bilgi
teknolojilerinin kullanımıyla üretim süreçlerini otomatikleştirmiştir. Böylece dünyada
verimlilik artışında önemli bir sıçrama yakalanmıştır. Zaman içerisinde küresel
ekonomide sanayinin payı azalırken hizmetlerin payı artmaya başlamış ve özellikle
2000’li yıllardan itibaren verimlilik artışları yavaşlamıştır. Tüm dünyada yavaşlayan
verimlilik artışı yapısal reformların hızlandırılması ihtiyacını
net olarak ortaya
koymaktadır. Öte yandan, son yıllarda giderek daha fazla ön plana çıkan dördüncü
sanayi devrimi, sunduğu teknoloji ve yenilikler sayesinde verimliliği artırma konusunda
önemli fırsatlar yaratmaktadır.
12
Grafik 9: Küresel Ticarette Korumacılık
(Ticaret engelleri*, ürün yüzdesi, %)
3,0
2,5
2,5
2,0
1,5
1,0
0,5
0,6
2015
2014
2013
2012
2011
2010
2009
2008
2007
2006
2005
2004
2003
2002
2001
2000
1999
1998
1997
1996
1995
1994
1993
1992
1991
0,0
(*) Anti-damping ve Telafi Edici Vergi Şeklindeki Geçici Ticaret Engelleri
Kaynak: World Temporary Trade Barriers Database
18. Küresel kriz sonrasında ticaretin zayıfladığı zorlu bir rekabet ortamı içerisinde
ülkeler daha korumacı politikalara yönelmiştir. 2008 yılından beri 1.400’ün üzerinde
korumacı
tedbir
alınmıştır.
Bu
da
küresel
ticareti
ve
dolayısıyla
büyümeyi
zayıflatmaktadır.
Değerli Milletvekilleri,
19. Dünya nüfusu yaşlanmaktadır. Yaşam beklentisindeki iyileşme ve nüfus artış
hızındaki yavaşlamaya bağlı olarak yaşlı nüfusun toplam içindeki payı artmaktadır.
Dünyada
çalışma
çağındaki
nüfusun
5
yıllık
artışı
1980’lerde
yüzde
12
seviyelerindeyken günümüzde yarı yarıya azalmıştır. Bu artışın 2050’ye kadar kademeli
olarak yüzde 3’ün altına düşmesi beklenmektedir. Yaşlanan nüfus, çalışma çağındaki
nüfus artışının yavaşlaması ve işgücüne katılım oranlarının gerilemesi küresel büyümeyi
sınırlandırmaktadır.
20. Dünyada son yıllarda ekonomik faktörlerin yanı sıra mülteciler ve terörizm gibi
sorunlar da ön plana çıkmaktadır. Yerinden edilmiş insan sayısı 2. Dünya Savaşı’ndan
bu yana en yüksek seviyelerdedir. Küresel ölçekte zorla yerinden edilmiş toplam nüfus
son 20 yılda yüzde 75 artmıştır. Özellikle Ortadoğu’daki çatışmaların yol açtığı yıkım ve
temel insani ihtiyaçların karşılanmasında baş gösteren zorluklar mülteci akımlarını
13
hızlandırmıştır. Türkiye mülteci akımlarının ana geçiş güzergahında yer alarak dünyada
en fazla mülteci barındıran ülke konumuna gelmiştir.
21. Küresel terör de son yıllarda artış eğilimindedir. Küresel Terörizm Endeksi 2016
yılında tarihi en yüksek seviyesine ulaşmıştır. Artan küresel terörizmin ülkeler ve küresel
ekonomi açısından oluşturduğu riskler de her geçen gün artmaktadır. 2015 yılında,
terörizm ve şiddete dayalı anlaşmazlıkların satın alma gücü paritesine göre ekonomik
maliyetinin 13,6 trilyon dolar seviyesinde olduğu tahmin edilmektedir. Bu rakam, dünya
hasılasının yüzde 13,3’üne karşılık gelmektedir. İnsani etkilerinin yanı sıra, küresel
ekonomi açısından meydana getirdiği büyük tahribat göz önünde bulundurulduğunda,
küresel terörizmin önümüzdeki dönemde en önemli risklerden biri olacağı açıktır.
Türkiye Ekonomisi
Değerli Komisyon Üyeleri,
22. Türkiye ekonomisi 2015 yılında gerek üst üste yapılan iki seçim, gerekse
bölgemizde yaşanan siyasi olumsuzluklar ve dünya ekonomisindeki sıkıntılara rağmen
Orta Vadeli Program (OVP) hedefimiz doğrultusunda yüzde 4 oranında büyüme
kaydetmiştir. Bu oran Çin ve Hindistan hariç gelişmekte olan ülkelerin ortalama
büyümesinin 2 katından fazladır.
14
Grafik 10: Türkiye: Reel Büyüme
15
27 çeyrek kesintisiz büyüme
10
(% değişim)
5
0
-5
-10
Küresel Kriz
2002-Ç1
Ç3
2003-Ç1
Ç3
2004-Ç1
Ç3
2005-Ç1
Ç3
2006-Ç1
Ç3
2007-Ç1
Ç3
2008-Ç1
Ç3
2009-Ç1
Ç3
2010-Ç1
Ç3
2011-Ç1
Ç3
2012-Ç1
Ç3
2013-Ç1
Ç3
2014-Ç1
Ç3
2015-Ç1
Ç3
2016-Ç1
-15
Kaynak: TÜİK
23. 2016 yılının ilk 6 ayında büyüme oranımız yüzde 3,9 seviyesinde gerçekleşmiştir.
Büyümeye yurt içi talebin katkısı 5,7 puan, net dış talebin katkısı ise negatif 1,8 puan
olmuştur. Bu dönemde büyümeye en yüksek katkı 2,2 puan ile hizmetler sektöründen
gelirken, sanayi sektörünün katkısı 1,2 puan olarak gerçekleşmiştir. Tarımsal üretimin
katkısı olumsuz hava koşulları nedeniyle sınırlı kalmıştır.
24. 2016 yılında Türkiye ekonomisinin özellikle turizm sektöründe yaşanan olumsuz
gelişmeler ve tarım sektörünün zayıf seyri nedeniyle yüzde 3,2 seviyesinde büyümesi
beklenmektedir.
15
Grafik 11: Türkiye ve Gelişmekte olan Ülkelerde Büyüme
5,5
TÜRKİYE
4,8
5,0
Çin ve Hindistan Hariç Gelişmekte olan Ülkeler
4,6
Büyüme (%)
4,5
4,0
3,6
3,5
3,0
2,5
1,9
2,0
1,5
2002-14
Ortalama
2015-16T
Ortalama
T: Tahmin
Kaynak: TÜİK, Kalkınma Bakanlığı, IMF
25. 2017 yılında ise turizm sektörünün toparlanması, daha destekleyici para ve
maliye politikaları ve yapısal reformların desteği ile birlikte büyümenin yüzde 4,4
seviyesine yükseleceğini tahmin ediyoruz.
26. 2018-19 döneminde büyümeyi yüzde 5 olarak hedefledik. Bu dönemde yapısal
reformların hızlandırılacağı, kaynakların daha üretken alanlara yönlendirileceği ve özel
sektör yatırımlarının artacağı varsayılmıştır. Artan yurt içi tasarruflar ve verimlilik artışları
büyümeyi destekleyecektir.
27. Türkiye’de istihdam oranı, uygulamakta olduğumuz işgücü politikalarının
katkısıyla artmaya devam etmektedir. 2015 yılında 688 bin kişiye ilave istihdam
sağladık. İşsizlik oranı ise bu dönemde yüzde 10,3 seviyesinde gerçekleşmiştir.
İşgücüne katılım oranındaki artış eğilimi devam etmekte olup, 2016 yılı Temmuz dönemi
itibarıyla
yüzde
52,7
seviyesine
yükselmiştir.
Büyümedeki
ılımlı
seyir,
tarım
istihdamındaki daralma ve işgücüne katılım oranındaki artış nedeniyle işsizlik oranının
tedrici olarak yükselerek 2016 yılında yüzde 10,5 seviyesinde gerçekleşmesini
öngörüyoruz. Büyümenin artması ve uygulanmakta olan yapısal reformların etkisiyle
işsizlik oranının orta vadeli program dönemi sonunda yüzde 9,8’e düşeceği tahmin
edilmektedir.
16
Grafik 12: İstihdam
28
27,2
(milyon kişi)
26
24
22
20
19,6
2016T
2015
2014
2013
2012
2011
2010
2009
T: Tahmin
Kaynak: TÜİK, Kalkınma Bakanlığı
2008
2007
2006
2005
18
28. Döviz kuru gelişmeleri ve gıda fiyatlarındaki olumsuz görünüme bağlı olarak
enflasyon 2015 yılında yüzde 8,8 ile hedefin üzerinde gerçekleşmiştir. Birikimli döviz
kuru hareketlerinin gecikmeli etkilerinin hafiflemesi ve gıda fiyatlarının ılımlı seyretmesi
ile 2016 yılı Ekim ayı itibarıyla enflasyon yüzde 7,2 seviyesine gerilemiştir. Enflasyonun
yapısal nedenlerinden olan işlenmemiş gıda fiyatlarındaki oynaklıkların oluşturduğu
enflasyonist baskıları azaltmak amacıyla kurulan Gıda ve Tarımsal Ürün Piyasaları
İzleme ve Değerlendirme Komitesi çalışmalarını sürdürmektedir. 2016 yıl sonunda
yüzde 7,5 olarak gerçekleşmesi öngörülen enflasyonun yapısal reformların etkisiyle orta
vadede yüzde 5’e indirilmesi hedeflenmektedir. Önümüzdeki dönemde döviz kuru
hareketleri, gıda fiyatları ve başta petrol olmak üzere emtia fiyatlarındaki gelişmelerin
enflasyon üzerinde belirleyici olması beklenmektedir.
17
Grafik 13: Enflasyon
140
TÜFE, yılsonu (%)
120
100
80
%71,1
60
40
20
%9,0
2016T
2015
2014
2013
2012
2011
2010
2009
2008
2007
2006
2005
2004
2003
2002
2001
2000
1999
1998
1997
1996
1995
1994
1993
1992
1991
1990
0
Kaynak: TÜİK T: Tahmin
Değerli Komisyon Üyeleri,
29. İhracat 2015 yılında parite etkisi, jeopolitik riskler ve ticaret ortaklarımızda
büyümenin yavaşlaması nedeniyle yüzde 8,7 oranında daralarak 143,8 milyar dolar
seviyesinde gerçekleşmiştir. Küresel talebin zayıf seyri ve düşük emtia fiyatlarının
etkisiyle 2016 yılı Ocak-Eylül döneminde ihracatımız bir önceki yılın aynı dönemine göre
yüzde 2,7 oranında daralmış ve 104,2 milyar dolar seviyesinde gerçekleşmiştir. Yılın ilk
sekiz ayında mal ihracatımız reel olarak yüzde 4,3 oranında artmıştır. En büyük ihracat
pazarımız olan AB ülkeleri kaynaklı talep artışı 2016 yılında ihracatımızı desteklemiştir.
Bu çerçevede 2016 yılında ihracatın 143,1 milyar dolar seviyesinde, 2017 yılında ise
153,3 milyar dolar seviyesinde gerçekleşmesi beklenmektedir.
30. İthalat ise 2015 yılında düşük enerji fiyatlarına bağlı olarak yüzde 14,4 oranında
daralmış ve 207,2 milyar dolar seviyesinde gerçekleşmiştir. 2016 yılı Ocak-Eylül
döneminde ithalat yurtiçi talebin güçlü seyrine rağmen özellikle enerji başta olmak üzere
küresel emtia fiyatlarının düşük seyri sonucunda yüzde 6,5 oranında azalarak 146,3
milyar dolar seviyesinde gerçekleşmiştir. Toplam ithalatın 2016 yılında 198 milyar dolar
düzeyine gerilemesi beklenmektedir. İthalatın 2017 yılında özellikle petrol fiyatlarında
18
öngörülen artışın etkisiyle birlikte 214 milyar dolar seviyesinde gerçekleşmesi tahmin
edilmektedir.
31. Bu çerçevede 2015 yılında 63,4 milyar dolar olarak gerçekleşen dış ticaret
açığının 2016 yılında 54,9 milyar dolara gerilemesi beklenmektedir. 2017 yılında ise
açığın 60,7 milyar dolar seviyesinde olacağını tahmin ediyoruz.
32. 2015 yılında başlayan turizmdeki yavaşlama, özellikle Rusya ile yaşanan sorunlar
ve güvenlik endişeleri nedeniyle 2016 yılında derinleşmiştir. Turist sayısı 2016 yılı OcakAğustos döneminde yüzde 30,9 oranında daralmıştır. Böylece turizm geliri bu dönemde
yüzde 31,4 oranında azalmıştır.
33. 2016 yılında dış ticaret açığındaki iyileşmeye rağmen turizm gelirlerinde yaşanan
daralma cari işlemler açığındaki iyileşmeyi sınırlandırmıştır. 2016 yılında cari işlemler
açığının 31,3 milyar dolara, GSYH’ye oran olarak ise 0,2 puan azalarak yüzde 4,3’e
gerilemesi beklenmektedir.
34. 2017 yılında artan emtia fiyatlarına rağmen reel ihracatımızdaki güçlü seyrin
devamı ve Rusya ile normalleşme süreci başta olmak üzere turizm gelirlerindeki
toparlanmanın etkisiyle cari açığın GSYH’ye oranının yüzde 4,2 olarak gerçekleşmesini
bekliyoruz. Orta vadede yapısal reformların bütüncül olarak hayata geçirilmesiyle birlikte
üretimin ithalata olan bağımlılığının azaltılması sayesinde cari açığın GSYH’ye oranının
program dönemi sonunda yüzde 3,5 seviyesine gerilemesini öngörüyoruz.
19
Grafik 14: Cari İşlemler Açığı
10
9
8
(% GSYH)
7
6
5
%4,3
4
3
Sürdürülebilir Cari Açık/GSYH bandı
2
1
2016T
2015
2014
2013
2012
2011
2010
2009
2008
2007
2006
2005
2004
2003
2002
0
T: Tahmin
Kaynak: TÜİK, TCMB, IMF
35. 2015 yılındaki 10,1 milyar dolar olan portföy kaynaklı sermaye çıkışının ardından
2016 yılında Türkiye’ye yönelik kısa vadeli sermaye girişlerinde artış yaşanmıştır. Ancak,
hem yurtiçinde yaşanan gelişmeler hem de yurtdışı kaynaklı olarak kısa vadeli portföy
girişleri dalgalı bir seyir izlemiştir. Bu dönemde uzun vadeli sermaye girişleri ise güçlü
seyrini sürdürmüş ve cari işlemler açığının temel finansman kaynağı olmaya devam
etmiştir.
Yapısal Reform Gündemi
Değerli Komisyon Üyeleri,
36. Onuncu Kalkınma Planında belirlediğimiz 25 Öncelikli Dönüşüm Programı başta
olmak üzere, yapısal reformların etkin bir şekilde hayata geçirilmesi ve izlenmesi
sürecine 2017-19 dönemini kapsayan Orta Vadeli Program’da (OVP) devam edilecektir.
37. Programın temel amaçları enflasyonu düşürmek, istihdamı artırmak, cari işlemler
açığını artırmadan istikrarlı, kapsayıcı ve sürdürülebilir büyüme patikası oluşturmaktır.
Bu çerçevede yurt içi tasarrufları artırmak, özel yatırımlar ile ihracatın büyümeye
katkısını artırmak ve sanayide yapısal dönüşümü hızlandırarak ekonominin rekabet
gücünü ve verimlilik seviyesini artırmak temel önceliklerimizdir.
20
38. Program döneminde büyüme stratejimiz beşeri sermayenin geliştirilmesi, işgücü
piyasasının etkinleştirilmesi, teknoloji ve yenilik geliştirme kapasitesinin artırılması, fiziki
altyapının güçlendirilmesi ve kurumsal kalitenin iyileştirilmesi şeklinde beş temel eksen
üzerine oturmaktadır.
Değerli Milletvekilleri,
39. Yüksek, sürdürülebilir ve kapsayıcı büyüme hedefi doğrultusunda refah
seviyemizi
yükseltmek,
uluslararası
rekabet
gücümüzü
artırmak,
dış
tasarruf
bağımlılığını azaltmak ve küresel katma değer zincirinde yükselmek için belirlemiş
olduğumuz mikro ve makro yapısal reformları hızlı bir şekilde hayata geçirmekteyiz.
40. Bu kapsamda, 2016 yılında gerçekleştirdiğimiz başlıca reformlar şunlardır:
-
Ar-Ge ve tasarımın teşvik edilmesi
-
İşgücü piyasası esnekliğinin artırılması
-
Yargı Reformu (Bilirkişi Yasası ve İstinaf Mahkemelerinin kurulması)
-
Yatırım ortamının iyileştirilmesi
-
Tasarrufların desteklenmesi
-
Ticari işletmeler için taşınırların rehin gösterilebilmesi.
41. Türkiye’nin katma değer zincirinde yükselmesi, bilgi ve teknoloji yoğun üretime
geçmesi için Ar-Ge faaliyetlerinin geliştirilmesi ve fikri mülkiyet haklarının korunmasına
özel önem veriyoruz. Bu kapsamda hayata geçirdiğimiz reform paketinde, tasarım
faaliyetlerinin desteklenmesi, Ar-Ge merkezi kurabilmek için gerekli asgari çalışan
sayısının 30’dan 15’e düşürülmesi, araştırmacı olarak çalışan personelin ücretlerine 2
yıla kadar devlet desteği sağlanması, söz konusu faaliyetler için gümrük vergisi ve
damga vergisi istisnasının getirilmesi gibi düzenlemeler yer almaktadır.
42. Kalıcı refah artışı için istihdam oranının yükseltilmesi büyük öneme sahiptir. Bu
çerçevede işgücü piyasasının esnekleştirilmesi önemli bir reform alanıdır. İşgücünü
daha nitelikli hale getirmeye, kadınların işgücüne katılımını artırmaya, genç ve kadın
girişimciliğini desteklemeye yönelik önemli adımlar attık. Özel istihdam bürolarının
faaliyetlerini geçici iş ilişkisini de içerecek şekilde genişlettik.
21
43. Yargı reformu kapsamında istinaf mahkemeleri kurulurken, bilirkişi yasası TBMM
Genel Kurulunda kabul edilmiştir. Önümüzdeki dönemde modern arabuluculuk
sisteminin hayata geçirilmesi, yargıda ihtisaslaşma ve tahkim merkezlerinin faaliyete
geçmesine yönelik çalışmalarımız devam edecektir.
44. Yatırım ortamının iyileştirilmesi hususu bir diğer öncelikli reform alanımız olup,
yatırımlar üzerindeki vergi yükünün azaltılması, yenilikçi yüksek teknoloji yatırımlarının
desteklenmesi,
sermaye
piyasalarının
derinleştirilmesi,
kayıtlı
ekonominin
güçlendirilmesi ve proje bazlı yatırımların desteklenmesine yönelik düzenlemeleri yaptık.
45. Yatırımların artırılması ve cari açığın azaltılması için tasarruf seviyesinin
yükseltilmesine yönelik adımlar atıyoruz. Yurt içinde ilk konut satın alımlarını
desteklemek amacıyla konut hesabı uygulaması ve evlilik hazırlıkları için tasarruf
yapılmasını teşvik etmek amacıyla çeyiz hesabı uygulamasını hayata geçirdik. Ayrıca,
bireysel emeklilikte (BES) otomatik katılım sistemi 1 Ocak 2017 itibarıyla başlayacaktır.
46. Başta KOBİ’lerimiz olmak üzere finansmana erişimi kolaylaştırmayı amaçlıyoruz.
Bu çerçevede ticari işletmelerde taşınmazların rehin gösterilmesine ilişkin düzenleme ile
teslimsiz taşınır rehin hakkının bir güvence olarak kullanımının yaygınlaştırılması, rehne
konu taşınırların kapsamının genişletilmesi, taşınır rehninde aleniyetin sağlanması ile
rehnin paraya çevrilmesinde alternatif yolların sunulmasını sağladık.
47. Önümüzdeki dönemde reform gündemimizde önemli adımlar bulunmaktadır.
Eğitim alanında öğretmen akademisi kurulması, mesleki ve teknik eğitimin geliştirilmesi,
okul bazlı bütçeye geçilmesi, yabancı dil eğitimine öncelik verilmesi ve okul öncesi
eğitimin zorunlu hale getirilmesi önemli adımlardır. Kamu maliyesi reformunda Gelir
Vergisi Kanunu, Vergi Usul Kanunu ve kamu harcama reformu yer almaktadır. Patent
Kanunun çıkarılması ve kamu alımları yoluyla yerli üretimin desteklenmesi suretiyle
sektörel dönüşümün desteklenmesi amaçlanmaktadır.
Bütçe ve Kamu Finansmanı
Değerli Komisyon Üyeleri
48. Hükümetimizin öncelikli hedeflerinden biri makro-finansal istikrarın korunmasıdır.
Bu çerçevede mali disiplinin korunması büyük önem taşımaktadır. Türkiye ekonomisinin
iç ve dış şoklara karşı direncinin artmasını sağlayan mali duruşumuz, uluslararası
22
kuruluşlar tarafından da takdirle karşılanmaktadır. Mali disiplin yalnızca kamu borcunun
sürdürülebilirliği açısından değil, büyüme potansiyelimizin artırılması açısından da önem
arz etmektedir. Gösterdiğimiz sıkı mali duruş, kamu tasarruflarının artırılmasıyla cari
açığın
kontrol
altında
tutulmasına
destek
verirken,
özel
sektör
yatırımlarının
dışlanmasını engelleyerek ekonomik büyümeye yardımcı olmaktadır. Mali disiplin
anlayışının sürdürülmesi aynı zamanda enflasyonla mücadele ve finansal istikrarın
desteklenmesine de katkı sağlamaktadır.
49. 2002 yılında GSYH’ye oranı yüzde 10,8 olan genel devlet bütçe açığı, 2015
yılında yüzde 0,1 seviyesine gerilemiştir. Artan faiz dışı harcamalar ve ılımlı seyreden
vergi gelirleri neticesinde genel devlet bütçe açığının 2016 yılında GSYH’ye oran olarak
yüzde 1,9 seviyesinde gerçekleşmesini öngörüyoruz. Kamu maliyesinde disipline devam
edilmesi ve büyümedeki kademeli artış sonucunda açığın program dönemi sonunda
yüzde 1 seviyesine gerilemesini bekliyoruz.
Grafik 15: Genel Devlet Bütçe Açığı
12
10
(% GSYH)
8
6
Maastricht Kriteri: %3
4
1,9
2
0
2016T
2015
2014
2013
2012
2011
2010
2009
2008
2007
2006
2005
T: Tahmin
Kaynak: Kalkınma Bakanlığı
2004
2003
2002
-2
50. 2016 yılında yüzde 1,6 seviyesinde gerçekleşmesi beklenen merkezi yönetim
bütçe açığının GSYH’ye oranının 2017 yılında yüzde 1,9 oranına yükselmesi, program
dönemi sonunda ise sıkı mali duruşun sürdürülmesiyle birlikte 2019 yılında yüzde 1,3
seviyelerine kadar gerilemesi hedeflenmektedir.
23
51. 2001 yılında yüzde 17,1’e ulaşan faiz harcamalarının GSYH içindeki payının 2016
yılında yüzde 2,4 olarak gerçekleşmesi beklenmektedir. Faiz harcamalarında elde edilen
yüksek miktardaki bu tasarruf, büyümeye destek vermek amacıyla yatırımlara, beşeri
sermayenin gelişmesi için eğitime ve sosyal adaleti sağlamak üzere transferlere
yönlendirilmiştir.
Değerli Komisyon Üyeleri,
52. 14 yıllık dönemde uyguladığımız mali disiplin, etkin borçlanma stratejileri ve elde
ettiğimiz ekonomik büyüme sonucunda Türkiye’nin kamu borç yükü yaklaşık 40 puan
düşmüştür. 2002 yılı sonunda yüzde 74 seviyesine çıkmış olan AB tanımlı borç stokunun
GSYH’ye oranı, 2015 yılı sonunda yüzde 32,9 olarak gerçekleşmiştir.
53. 2016 yıl sonunda AB tanımlı borç stokunun gayri safi yurtiçi hasılaya oranının
yüzde 32,8’e gerileyeceği tahmin edilmektedir. Önümüzdeki dönemde de borç
yükündeki düşüşün devam etmesini; program dönemi sonunda bu oranın yüzde 29,9’a
kadar inmesini öngörüyoruz.
54. Küresel kriz döneminde birçok ülkede borç yükü artarken 2009 yılından bu yana
borç yükümüzü 12 puan azalttık. Aynı dönemde, Avrupa Birliği’ne üye 27 ülkenin borç
stoklarının gayrisafi yurtiçi hasılaya oranında yaklaşık 13 puanlık artış yaşandı. Bazı
ülkelerde bu dönemdeki artış 30 puanın üzerinde olmuştur.
24
Grafik 16: AB Tanımlı Genel Yönetim Borç Stoku
80
70
(% GSYH)
Maastricht Kriteri: %60
60
50
40
32,8
30
T: Tahmin
Kaynak: Hazine Müsteşarlığı, TÜİK
2016T
2015
2014
2013
2012
2011
2010
2009
2008
2007
2006
2005
2004
2003
2002
20
55. Kamunun dış borcu ile döviz cinsi dış varlıklarının netleştirildiği kamu net dış
borcu bakımından 2002 yılında GSYH’ye oran olarak yüzde 23,5 seviyesinde net dış
borcumuz var iken, 2016 yılı ikinci çeyreği itibarıyla GSYH’nin yüzde 4,5’i kadar net dış
varlığımız bulunmaktadır.
Değerli Milletvekilleri,
56. Hükümetlerimiz döneminde sadece borç yükünü azaltmakla kalmadık, borcun
yapısını da önemli ölçüde iyileştirdik. Borç stokunun maruz kaldığı risklerin yönetilmesi
amacıyla 2003 yılından bu yana stratejik ölçütlere dayalı borçlanma politikası
uyguluyoruz. Bu kapsamda borçlanmalar ağırlıklı olarak TL cinsinden ve sabit faizli
enstrümanlarla
gerçekleştirilirken
piyasa
koşullarının
elverdiği
ölçüde
vadeler
uzatılmaktadır.
57. 2002 yılında merkezi yönetim borç stokumuzun yüzde 58’i döviz cinsinden iken
bu oran 2016 Eylül ayı itibarıyla yüzde 35’e düşmüştür. Benzer şekilde 2002 yılında borç
stokumuzun yüzde 55’i değişken faizli senetlerden oluşurken bu oran yüzde 31,4’e
gerilemiştir.
25
Grafik 17: Merkezi Yönetim Brüt Borç Stokunun Dağılımı
100
100
35
80
80
58
60
(%)
(%)
60
40
20
31
55
65
42
40
20
0
69
45
0
2002
TL Cinsinden
Kaynak: Hazine Müsteşarlığı
Eyl.16
Döviz Cinsinden
2002
Sabit
Eyl.16
Değişken
Kaynak: Hazine Müsteşarlığı
58. Ayrıca borçlanma vadelerimiz oldukça uzatılmış, tarihi yüksek seviyelere
ulaşmıştır. Hükümete geldiğimizde Hazine iç piyasalardan ancak ortalama 9 ay vade ile
borçlanabilirken bugün ise söz konusu vade 70 aya kadar uzamıştır. Dış piyasalarda
dolar cinsinden tahvil borçlanmamızın ortalama vadesi ise 7 yıldan 15 yıla yükselmiştir.
59. Stratejik ölçütlere dayalı borçlanma politikası sayesinde borç stokunun faiz, kur ve
likidite risklerine karşı olan duyarlılığını da önemli ölçüde azalttık. 2003 yılından bu yana
ağırlıklı olarak sabit faizli borçlanma yaparak borç stokunun faize duyarlılığında önemli
iyileşmeler sağladık.
Grafik 18: Borç Stokunun Duyarlılık Analizi
Not: 2001 ve 2015 yıl sonu gerçekleşme rakamları kullanılarak senaryoların baz senaryoya göre AB tanımlı Genel Yönetim Brüt
Borç Stoku/GSYH oranında yol açabileceği etkiyi göstermektedir.
60. TL faizlerdeki 500 baz puanlık artış 2001 yılı stok yapısı çerçevesinde borç
stokunu 1,7 puan artırırken 2015 yılı itibarıyla yalnızca 1,0 puan artırmaktadır. Diğer
26
taraftan TL cinsi borçlanmaya ağırlık vererek borç stokunun yapısını döviz kuru
şoklarına karşı daha güçlü hale getirdik. 2001 yılındaki stok yapısı sürdürülüyor olsaydı
TL’nin yüzde 10 değer kaybı borç stokunun 4,4 puan artmasına sebep olacakken, 2015
yılında bu artış yalnızca 1,2 puandır.
61. Borç yükündeki azalma, borç yapısındaki iyileşme ve finansman araçları ile
yatırımcı tabanının çeşitlendirilmesi alanlarında sağlanan ilerlemeler borçlanma
maliyetlerinin düşmesine önemli ölçüde katkı sağlamıştır. Bu kapsamda, sabit getirili TL
cinsi iç borçlanmanın ortalama maliyeti, 2002 yılındaki yüzde 62,7 seviyesinden 2016 yılı
Ocak-Ekim döneminde yüzde 10’a gerilemiştir.
62. 2012 yılından itibaren uluslararası uygulamalara paralel olarak, 2, 5 ve 10 yıl
vadeli TL cinsinden sabit kuponlu gösterge senetlerin düzenli ihracına başlanmış olup
söz konusu senetlerin ihracına 2016 yılında da devam edilmiştir.
63. İlk defa 2010 yılında ihraç edilmeye başlanan TL cinsinden 10 yıl vadeli sabit faizli
ve enflasyona endeksli senetler ile uzayan borçlanma vadeleri sayesinde önümüzdeki 3
yıllık dönemde toplam borç itfa tutarının gayrisafi yurtiçi hasılaya oranı geçmiş yıllara
nazaran düşük bir seviyede gerçekleşecektir. Mali disiplin sayesinde azalan borçlanma
gereksinimi ve düşük borç itfası sayesinde, kamunun borçlanmasında yaşanan azalış,
özel sektör borçlanma araçları piyasasının gelişimine de katkı sağlamaktadır. Bu durum,
mali piyasaların gelişimi ve İstanbul Finans Merkezi (İFM) projemiz için de önem arz
etmektedir.
64. İstanbul Finans Merkezi Projesi çerçevesinde sermaye piyasalarının geliştirilmesi
amacıyla Hükümet Eylem Planımızda yer alan yeni bir organize para piyasasını 14 Ekim
2016 tarihinde Borsa İstanbul bünyesinde açmış bulunmaktayız. Bu piyasada oluşacak
işlemler, sermaye piyasaları için referans teşkil ederek diğer piyasaların gelişimine de
katkı sağlayacaktır.
65. 2016 yılı Mart ayında itfa profilini düzenlemek ve tahvil-bono piyasasının
likiditesini artırmak amacıyla, Hazine Müsteşarlığı düzenli geri alım ihaleleri başlatmıştır.
Ayrıca, yine ikincil piyasa likiditesini desteklemek amacıyla, 2002 yılından beri
uygulanmakta olan Piyasa Yapıcılığı Sisteminde de iyileştirmeler yapılmıştır.
66. Ayrıca, borç yönetimini güçlendirmek ve risk yönetimi amaçlarıyla yürüttüğümüz
güçlü nakit rezervi politikamız devam etmektedir. Piyasadaki olası talep yönlü
27
dalgalanmalara karşı bir önlem olarak güçlü nakit rezervi oluşturulmuş ve bu sayede
piyasalarda meydana gelen kısa süreli dalgalanmaların borçlanma maliyetleri üzerindeki
olumsuz etkisi en aza indirilmiştir.
Değerli Komisyon Üyeleri,
67. Yatırımcı tabanının geliştirilmesi ve borçlanma enstrümanlarının çeşitlendirilmesi
amaçlarıyla yurtiçinde ve yurtdışında kira sertifikası ihracını ilk defa 2012 yılında
gerçekleştirmiştik. 2012 yılından itibaren yurtiçi piyasada gerçekleştirdiğimiz 11 ayrı kira
sertifikası ihracı ile toplamda 16,5 milyar TL finansman sağladık. Aynı şekilde yurtdışı
piyasadan şimdiye kadar gerçekleştirdiğimiz 4 ayrı kira sertifikası ihracı ile 4,75 milyar
dolar tutarında finansman sağlanmıştır. Bu ihraçlarımızı düzenli yaparak enstrüman
çeşitliliğini arttırmaya yönelik çalışmalara önümüzdeki dönemde de devam edeceğiz.
68. Kira sertifikası piyasasının geliştirilmesi için 2016 yılında Hazine tarafından son
derece önemli yeni adımlar atılmıştır. Yurtiçinde ihracı gerçekleştirilen kira sertifikaları bu
yıla kadar 2 yıl vadeli olarak ihraç edilmişti. Ancak, 2016 yılı Temmuz ayında yurtiçi
piyasada ilk defa 5 yıl vadeli sabit oranlı kira ödemesi yapan kira sertifikası ihracı
gerçekleştirilmiştir.
69. Ayrıca, 2016 yılı Eylül ayında yine ilk defa TÜFE’ye endeksli 5 yıl vadeli TL cinsi
kira sertifikası ihracını da yurtiçi piyasada başarıyla tamamlamış bulunmaktayız. Bu
ihraçlar ile hem yurtiçi kira sertifikası piyasasının geliştirilmesi, hem de sağlıklı bir getiri
eğrisinin oluşturulması hedeflenmiştir.
70. Son olarak, yatırımcı tabanımızı geliştirebilmek amacıyla yeni enstrüman
çalışmalarına devam ediyoruz. Sigortacılık sektörünün gelişimine katkıda bulunmak ve
kurumsal yatırımcılar tarafından ihtiyaç duyulan enstrüman çeşitliliğini sağlayabilmek
amacıyla 2015 yılı Aralık ayında Enflasyona Endeksli Anüite Tahvil’in yatırımcı
kılavuzunu kamuoyu ile paylaştık. Bu senedin vergilendirilmesine ilişkin mevzuatı da
2016 yılında hazırladık.
28
Hazine Müsteşarlığı Bütçesi
Sayın Başkan,
Değerli Komisyon Üyeleri,
71. Hazine Müsteşarlığına 2016 yılı için toplam 73,2 milyar TL tahsis edilmiş olup
yılsonu itibarıyla 68,7 milyar TL tutarında kullanım öngörülmektedir. 2016 yılı bütçesinde
56 milyar TL olarak öngörülen faiz ödeneğinin 51,5 milyar TL’lik kısmının kullanılması
beklenmektedir.
72. Hazine Müsteşarlığı 2017 yılı bütçesi için teklif edilen ödenek tutarı 77,4 milyar
TL’dir. Söz konusu tutarın 57,5 milyar TL’lik kısmının faiz ödemeleri için kullanılması
öngörülmektedir.
73. Hazine Müsteşarlığı’nın 2017 yılı bütçe teklifinde yer alan 12 milyar TL cari
transferler ödeneğinin 6,5 milyar TL’si KİT’lere yapılacak görev zararı ödemelerinden ve
kamu sermayeli bankalara yapılacak gelir kaybı ödemelerinden, 3,8 milyar TL’si Bireysel
Emeklilik Sistemi Devlet Katkısı ödemelerinden, 894 milyon TL’si Ulusal Fon’a yapılacak
ödemelerden ve 572 milyon TL’si yurt dışına yapılan transferlerden oluşmaktadır.
74. Hazine Müsteşarlığı bütçesindeki toplam 5,9 milyar TL tutarındaki borç verme
ödeneğinin 4,7 milyar TL’si KİT’lere ve Ziraat Katılım Bankası A.Ş.’ye aktarılması
amacıyla T.C. Ziraat Bankasına yapılması öngörülen sermaye ödemelerinden, 560
milyon TL’si Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne (KKTC) kullandırılacak kredilerden, 183
milyon TL’si diğer ülkelere yapılacak aktarımlardan, 345 milyon TL’si uluslararası
kuruluşlara yapılan ödemelerden, 125 milyon TL’si ise Kredi Garanti Fonu’na yapılacak
aktarımlardan kaynaklanmaktadır.
75. Sermaye transferlerinde yer alan 310 milyon TL ödenek KKTC’ye yapılacak
aktarmalardan oluşmaktadır.
76. Mal ve hizmet alım giderlerinde yer alan 618 milyon TL tutarındaki ödeneğin 450
milyon TL’lik kısmı borçlanma genel giderlerinden, 130 milyon TL’si ise Darphane ve
Damga Matbaası Genel Müdürlüğü’nün alımlarından oluşmaktadır.
29
Dış Finansman
Plan ve Bütçe Komisyonunun Değerli Üyeleri,
77. 2016 yılında, Hazine Finansman Programı çerçevesinde uluslararası sermaye
piyasalarından 5,5 milyar dolar tutarında dış finansman sağladık. 2017 yılında piyasa
koşullarının uygunluğu çerçevesinde geleneksel dolar ve avro ile kira sertifikası ve
Japon yeni cinsinden tahvil ihraçları vasıtasıyla toplamda 6 milyar dolar tutarında dış
finansman sağlanması planlanmaktadır.
78. Hazine Müsteşarlığı yurtdışından sağladığı krediler ile tahsis, ikraz ve garanti
yöntemlerini kullanarak altyapı projelerine finansman imkanı sunmakta ve KOBİ’lerin
finansmana erişimini kolaylaştırmaktadır. 2016 yılında gerçekleştirilen projeler için yurt
dışı kaynaklardan yaklaşık 1,4 milyar dolar finansman sağlanmıştır. Bu tutarın yaklaşık 1
milyar dolarlık kısmını hazine garantili krediler oluşturmaktadır. Yaklaşık 1,3 milyar dolar
tutarında
sağlanması
planlanan
hazine
garantili
krediler
için
ise
işlemler
sürdürülmektedir. 2016 yılına ilişkin garantili proje portföyü reel sektörün uygun koşullu
finansmana erişimi için sağlanan ve kamu ve yatırım bankaları aracılığı ile özel sektöre
kullandırılan kredileri içermektedir.
79. Hazine Müsteşarlığı, Genel Bütçe kapsamındaki kamu idareleri ile Özel Bütçeli
İdareler tarafından Kamu Özel İşbirliği (KÖİ) modeli ile gerçekleştirilen belirli kamu
altyapı projeleri için borç üstlenim taahhüdü sağlamaktadır. Borç üstlenimi taahhüdü
verilebilecek projeler için asgari yatırım tutarı bulunmaktadır. Yap-İşlet-Devret modeli ile
yapımı planlanan projeler için 1 milyar TL; Yap-Kirala-Devret modeli ile gerçekleştirilmesi
öngörülen eğitim ve sağlık projeleri için ise asgari yatırım tutarının 500 milyon TL olması
gerekmektedir.
80. Bugüne kadar Avrasya Tüneli Projesi için 960 milyon dolar, Gebze-Orhangaziİzmir Otoyolu Projesi için yaklaşık 5 milyar dolar ve Kuzey Marmara Otoyolu Projesi 3.
Köprü Kesimi için ise yaklaşık 2,7 milyar dolar tutarında olmak üzere Hazine
Müsteşarlığı
tarafından
toplamda
8,7
milyar
dolar
borç
üstlenim
anlaşması
imzalanmıştır.
81. Ayrıca, Hazine Müsteşarlığınca ilgili mali yıl içinde taahhüt edilebilecek borç
üstlenim tutarının üst limite tabi olması ve bu limitin Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu ile
30
belirlenmesi hükme bağlanmıştır. Söz konusu üst limit 2016 mali yılı itibarıyla 3 milyar
dolar olup, 2017 mali yılı için limitin 4 milyar dolar olması öngörülmektedir.
82. Garantili imkan ve dış borcun ikrazı ile borç üstlenim taahhüdü verilerek
gerçekleştirilmesi planlanan projelerden kaynaklanabilecek koşullu yükümlülüklerin risk
analizleri Hazine Müsteşarlığı tarafından gerçekleştirilmekte ve bu yükümlülükler
yakından takip edilmektedir.
83. Avrupa Birliği ile mali işbirliğimiz devam etmektedir. 2007-13 dönemi için Katılım
Öncesi Mali Yardım Aracı (IPA) kapsamında Türkiye’ye tahsis edilen Fon 4,8 milyar avro
tutarındadır. 30 Eylül 2016 tarihi itibarıyla, bu tutarın 4,2 milyar avroluk kısmı
sözleşmeye bağlanmış ve 3,1 milyar avro harcanmıştır. Söz konusu fonlar “Geçiş
Dönemi Yardımı ve Kurumsal Yapılanma”, “Sınır Ötesi İşbirliği”, “Bölgesel Kalkınma”,
“İnsan Kaynaklarının Geliştirilmesi” ve “Kırsal Kalkınma” alanlarındaki proje ve
programların gerçekleştirilmesi için kullanılmaktadır.
84. Katılım Öncesi Mali İşbirliği çerçevesinde, 2014-20 döneminde Türkiye’ye tahsis
edilen fon tutarı ise 4,4 milyar avro tutarındadır. Yeni dönemdeki fonlar, “Avrupa Birliğine
Üyelik için Reformlar”, “Sosyo-ekonomik ve Bölgesel Kalkınma”, “İstihdam, Sosyal
Politikalar, Eğitim, Cinsiyet Eşitliğinin Teşviki ve İnsan Kaynaklarının Geliştirilmesi” ve
“Tarım ve Kırsal Kalkınma” alanlarında kullanılacaktır.
85. Ülkemizin güçlenen uluslararası rolüyle paralel olarak son yıllarda kalkınma
yardımları alanında görünürlüğümüz oldukça artmıştır. Türkiye’nin resmi kalkınma
yardımları 2015 yılında yüzde 8,3 artışla yaklaşık 3,9 milyar dolar olarak gerçekleşmiştir.
Türkiye’nin 2015 yılına ait resmi kalkınma yardımları içerisinde Hazine Müsteşarlığı
tarafından sağlanan kalkınma yardımlarının tutarı ise yaklaşık 55,6 milyon dolardır. 2016
yılı Ekim ayı itibarıyla Hazine Müsteşarlığı tarafından gerçekleştirilen kalkınma
yardımları tutarı 140 milyon dolara ulaşmıştır.
86. Ülkemiz ile KKTC arasında 2016-18 dönemindeki ekonomik-mali ilişkilerin
düzenlenmesi ve KKTC’de uygulanmakta olan “Sürdürülebilir Ekonomiye Geçiş
Programı”nın desteklenmesine ilişkin olarak 27 Mayıs 2016 tarihinde İktisadi ve Mali
İşbirliği Anlaşması imzalanmıştır. Bu anlaşma ile bahse konu dönemde KKTC’ye 3,5
milyar TL’ye kadar hibe ve kredi yardımında bulunulması kararlaştırılmıştır. Söz konusu
Anlaşma uyarınca 2016 yılı sonunda toplam 1,1 milyar TL’nin KKTC’ye transfer edilmesi
31
öngörülmektedir. Diğer taraftan, “KKTC’ye Su Götürme Projesi” kapsamında KKTC’ye
su verilmeye başlanılmış olup, kalan işlere devam edilmektedir.
Uluslararası Kuruluşlarla İlişkiler
Değerli Milletvekilleri,
87. 2010 yılında üzerinde uzlaşılan kapsamlı IMF kota ve yönetim reform paketi,
yaklaşık 5 yıllık bir gecikmenin ardından tüm ülkelerdeki iç süreçlerin tamamlanması
neticesinde 2016 yılı başlarında yürürlüğe girmiştir. Böylece ülkemizin IMF’deki sermaye
payı ve oy gücü önemli ölçüde artmıştır. IMF nezdindeki kotamız yaklaşık 1,46 milyar
SDR’den 4,66 milyar SDR’ye, oy gücümüz ise yüzde 0,61’den 0,95’e yükselmiştir. Bu
kota artışı için gerekli ödemeyi 2016 yılı bütçesinden yaptık. Böylece Fon’un en yüksek
kotaya sahip 20 üyesinden biri haline geldik.
88. Kaydedilen ilerlemeler, Türkiye’nin yükselen gücünü ve uluslararası arenadaki
saygınlığını artıran gelişmelerdir. Uluslararası ekonomi politikası alanında Türkiye bugün
artık çok farklı bir konumdadır. Son 10-15 yılda iktisadi olarak gösterdiğimiz gelişim
önümüzdeki dönemde de kota ve oy gücümüzün artırılacağına işaret etmektedir.
Ülkemizin oy gücünün ve etkinliğinin artırılarak Uluslararası Para Fonu’nda en iyi şekilde
temsil edilmesine yönelik çalışmalarımızı da sürdürmekteyiz.
89. Geçtiğimiz yıl G-20 Dönem Başkanlığını başarılı bir şekilde tamamladık. Ülkemiz,
3 yıl süreyle aktif görev aldığı G20 troyka üyeliği pozisyonunu bu yıl 1 Aralık tarihi
itibarıyla tamamlayacaktır. G20 troyka üyeliğimiz boyunca, küresel ekonominin en
önemli platformunda gündeme en üst düzeyden vakıf olma ve alınacak kararlara en
etkin şekilde müdahale etme imkanını yakaladık. Gösterdiğimiz performans ve elde
ettiğimiz tecrübe hem diğer G20 üyelerince büyük takdir gördü, hem de ülkemiz
kurumları açısından da çok önemli bir kapasite yarattı.
90. Çin Dönem Başkanlığı zarfında G20 bünyesindeki çalışmalara 2016 yılında da
aktif bir şekilde katılım sağladık. G20 ülkeleri olarak Eylül ayında Hangzhou Liderler
Zirvesi’nde küresel ekonomik risklerin azaltılabilmesi için kapsamlı öneriler ortaya
koyduk. Büyümeyi güçlendirmek üzere Hangzhou Eylem Planı’nı kabul ettik, yenilikçiliği
geliştirmek üzere bir görev gücü oluşturduk ve küreselleşmenin getirdiği faydaların
32
toplumun tüm kesimlerine yayılmasını sağlamak için çalışmalar gerçekleştirdik ve
önümüzdeki dönemde de bu çalışmaları sürdürme kararı aldık.
91. Uluslararası ve bölgesel kalkınma bankaları ile olan ilişkilerimiz başarıyla
sürdürülmektedir. Özellikle Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası’yla olan ilişkilerimiz
güçlenmiş olup iki yıldır bankadan en çok kredi kullanan ülke konumuna yükselmiştir. Bu
banka diğer Orta Asya operasyonlarını İstanbul Ofisi üzerinden yürütmekte olup, mevcut
iki ofisine ek olarak Gaziantep ofisini açmıştır. Ayrıca, ülkemiz öncülüğünde kurulmuş
olan Karadeniz Ticaret ve Kalkınma Bankası ve Ekonomik İşbirliği Ticaret ve Kalkınma
Bankasının
yönetimlerinde
üstlendiğimiz
pozisyonlar
aracılığıyla
bu
bankaların
faaliyetlerinin etkinleştirilmesi ve bölge ekonomilerine katkılarının artırılması için
çalışmaktayız.
92. Bunun yanı sıra Dünya Bankası ile de güçlü ilişkilerimiz devam etmektedir. 201216 dönemini kapsayan çerçeve anlaşması kapsamında Dünya Bankası’ndan yaklaşık
4,3 milyar dolar tutarında bir finansman sağlanarak bu dönem başarıyla tamamlanmıştır.
Halihazırda, Dünya Bankası ile 2017-21 dönemini kapsayacak 5 yıllık bir çerçeve
anlaşması çalışmalarına başlanmıştır. Bu çalışma kalkınma planımızda yer alan ülke
önceliklerimizle uyumlu bir şekilde yürütülecektir.
93. 2016 yılında faaliyete başlayan Asya Altyapı Yatırım Bankasının 12 üyeli
Direktörler Kurulunda ülkemiz de yer almıştır. Ülkemiz Banka yönetiminde Pakistan,
Azerbaycan, Gürcistan, Kırgızistan ve Bruney Darusselam’ın temsilini üstlenmiştir.
94. Öte yandan, ülkemizin uluslararası donör profili bölgesel kalkınma bankaları
kapsamında güçlenmektedir. Afrika Kalkınma Bankası ile Fonu ve Asya Kalkınma
Bankası ile Fonuna yaptığımız katkılarla bölge kalkınmasına desteğimiz devam
etmektedir.
Kamu İktisadi Teşebbüsleri
Plan ve Bütçe Komisyonunun Değerli Üyeleri,
Değerli Milletvekilleri,
95. Hazine Müsteşarlığının pay sahipliği fonksiyonunu icra ettiği kamu iktisadi
teşebbüslerinin (KİT) kurumsal yönetim ilkelerine uygun olarak, karlı ve verimli bir
33
şekilde işletilmesi temel hedefimizdir. Bu amaçla KİT’lerde yetkilendirmeyi, hesap
verebilirliği, şeffaflığı, karar alma süreçlerinde etkinliği ve performansa dayalı yönetimi
esas alan stratejik yönetim anlayışının yaygınlaştırılmasına yönelik çalışmalarımız
devam etmektedir. KİT’lerin tüm işletme politikaları, stratejik planlar ile genel yatırım ve
finansman kararnamelerinde öngörülen hedeflere ulaşacak şekilde belirlenmekte ve bu
işletme politikalarının etkin bir şekilde uygulanması için gerekli tedbirler alınmaktadır.
96. KİT’lerde yönetim ve denetim sistemlerinin iyileştirilmesi hedefi kapsamında
uluslararası standartlara uygun iç denetim birimleri oluşturulması ve iç kontrol
sistemlerinin geliştirilmesi için gerekli adımlar atılmış olup, önümüzdeki dönemde de
sürecin devamlılığı için gerekli tedbirler alınacaktır. Bu kapsamda, “KİT’lerin 2014 Yılına
İlişkin Genel Yatırım ve Finansman Programı Hakkında Karar” ile KİT’lerin iç denetim
birimi kurması zorunlu hale getirilmiş olup, 2017 yılına ilişkin Bakanlar Kurulu Kararında
da iç kontrol sisteminin geliştirilmesi çalışmalarının sağlıklı bir şekilde yürütülebilmesi ve
izlenebilmesi için gerekli düzenlemelere yer verilmiştir.
97.
Diğer taraftan, yeni Türk Ticaret Kanunu uyarınca yayımlanan “Bağımsız
Denetime Tabi Olacak Şirketlerin Belirlenmesine Dair Karar” hükümlerine göre, KİT’ler
ve bağlı ortaklıkların tamamı 2015 yılından itibaren bağımsız denetime tabi olmuşlardır.
KİT’ler, bağımsız denetim sürecinin etkin yürütülebilmesini teminen gerekli tedbirleri
almakta ve Türkiye Muhasebe Standartları ile uyumlu finansal raporlama yapma
hususunda gerekli kurumsal altyapıyı oluşturmaktadırlar.
98.
KİT istihdamının rasyonelleştirilmesi ve KİT’lerin nitelikli personel ihtiyacının
karşılanması amacıyla da çalışmalara devam edilmektedir. Bu çerçevede, KİT’ler bir
önceki yıl ayrılan personel sayısının tamamı kadar personeli açıktan ve naklen atama
usulü ile istihdam edebilecektir. Ayrıca bir önceki yıl ayrılan personel sayısının yüzde
10’u kadar personeli de, özelleştirme uygulamaları nedeniyle Devlet Personel
Başkanlığı’na bildirilen nakle tabi personelden atayabilecektir. Ayrıca KİT’ler, yeni tesis
ve işletme birimleri kurması durumunda ilave personel istihdamı yapabileceklerdir.
Değerli Milletvekilleri,
99.
Hazine Müsteşarlığı, kamu pay sahipliğinin gerektirdiği işlemleri yerine getirmek
üzere portföyünde yer alan bazı KİT’lerin yatırım ve diğer finansman ihtiyaçlarının
karşılanması amacıyla sermaye transferi gerçekleştirmektedir. Ayrıca, KİT’lere sosyal,
34
bölgesel ve sektörel amaçlarla verilen görevler nedeniyle oluşan bedeller Hazine
Müsteşarlığı bütçesinden karşılanmaktadır.
100. KİT’lere yapılan sermaye transferi tutarı 2015 yılında 5,9 milyar TL olarak
gerçekleşmiş olup, 2016 yılında 4,9 milyar TL, 2017 yılında ise 4,2 milyar TL olması
programlanmıştır.
101. 2015 yılında 2,2 milyar TL olarak gerçekleşen KİT’lere yapılan görev zararı
ödemesinin, 2016 yılında 2,6 milyar TL, 2017 yılında ise 2,9 milyar TL olması
öngörülmektedir.
102. Hazine Müsteşarlığı, kamu sermayeli işletmeler, iştirakler ve kamu sermayeli
bankalardan elde edilecek temettü ve bakiye kar gelirlerinin takip ve tahsilat işlemlerini
gerçekleştirmektedir. Bu çerçevede, 2015 yılında kamu sermayeli işletmeler, iştirakler ve
kamu sermayeli bankalardan elde edilen temettü ve bakiye kar geliri 7,9 milyar TL,
KİT’lerden elde edilen hasılat payı ise 652 milyon TL olarak gerçekleşmiştir. 2016 yılında
kamu sermayeli işletmeler, iştirakler ve kamu sermayeli bankalardan elde edilecek
temettü geliri ve bakiye karın 11,9 milyar TL, 2017 yılında 7,2 milyar TL, KİT’lerden elde
edilen hasılat payının ise 2016 yılında 626 milyon TL, 2017 yılında 700 milyon TL
olacağı öngörülmektedir.
Çiftçi, Esnaf ve KOBİ’lere Sağlanan Destekler
Değerli Milletvekilleri,
103. Ziraat Bankası ve Tarım Kredi Kooperatifleri tarafından çiftçilerimize ve tarımsal
üreticilere konularına göre halen yüzde 0 ile yüzde 8,25 arasında değişen faiz oranları
ile sübvansiyonlu kredi kullandırılmaktadır. 2016 yılı Ekim ayı itibarıyla Ziraat
Bankasınca kullandırılan düşük faizli kredi bakiyesi 30,1 milyar TL’ye, Tarım Kredi
Kooperatiflerince kullandırılan düşük faizli kredi bakiyesi ise yaklaşık 3,5 milyar TL’ye
ulaşmıştır. 2016 yılı Ekim ayı itibarıyla söz konusu uygulamadan yaklaşık 887 bin üretici
faydalanmıştır.
104. 2016 yılında ülke genelinde meydana gelen muhtelif afetlerden etkilenen
üreticilerin Ziraat Bankası ve Tarım Kredi Kooperatiflerine olan düşük faizli tarımsal kredi
borçları bir yıl süreyle ertelenmiştir. Yeni Bakanlar Kurulu Kararı ile üreticilerin
borçlarının bir yıl süre ile ertelenmesi, bir yıldan sonra da yeniden yapılandırma
35
kapsamına alınması imkanı getirilmiştir. Ayrıca, Banka tarafından bankacılık mevzuatı
çerçevesinde
kredi
yapılandırma
ve
yeni
kredi
kullandırım
talepleri
değerlendirilebilmektedir. Çiftçilerimize düşük faizli kredi kullandırımı nedeniyle oluşan
gelir kayıplarının karşılanması amacıyla yapılan ödeme tutarı 2016 yılı Ekim ayı itibarıyla
1,36 milyar TL olup ayrılan bütçe 1,74 milyar TL’dir. Bu amaçla 2017 yılında 2,39 milyar
TL ödenek öngörülmektedir.
105. Esnaf ve sanatkarlarımızın desteklenmesi amacıyla, Halk Bankası tarafından
halen yüzde 0 ile yüzde 5 arasında değişen faiz oranları ile sübvansiyonlu kredi
kullandırılmaktadır. 2016 yılı Ekim ayı itibarıyla bu kapsamda kullandırılan esnaf
kredilerinin bakiyesi 20 milyar TL’ye ulaşmış olup bu krediden faydalanan esnaf sayısı
424 bindir.
106. 2016 yılında, Artvin ili Borçka ve Murgul ilçelerinde meydana gelen sel
felaketinden etkilenen esnaf ve sanatkarların kredi borçları, 2016/8472 sayılı Bakanlar
Kurulu Kararı ile; Diyarbakır, Mardin, Şırnak ve Hakkari illerinde terörden etkilenen esnaf
ve sanatkarların düşük faizli kredi borçları, 2016/8830 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile
bir yıl süre ile ertelenmiştir. Ayrıca, Banka tarafından bankacılık mevzuatı çerçevesinde
kredi yapılandırma ve yeni kredi kullandırım talepleri değerlendirilebilmektedir. Bu
kapsamda oluşan gelir kayıplarının karşılanması amacıyla 2016 yılı Ekim ayı itibarıyla
yapılan ödeme tutarı 765 milyon TL olup ayrılan bütçe 1,1 milyar TL’dir. Bu amaçla 2017
yılında 1,26 milyar TL ödenek öngörülmektedir.
Değerli Milletvekilleri,
107. Bireysel Katılım Sermayesi Sisteminin (Melek Yatırımcılık), 2013 yılında faaliyete
alınmasıyla melek yatırımcılık ekosistemi ülkemizde hızla gelişmeye başlamıştır.
Düzenlemenin yürürlüğe girdiği 2013 yılında yaklaşık 50 melek yatırımcı yatırım
faaliyetlerinde bulunurken, 2016 yılı Eylül ayı itibarıyla ülkemizde 400 yatırımcı melek
yatırımcı lisansı almış ve 14 adet Melek Yatırım Ağı akredite edilmiştir.
108. Avrupa Melek Yatırımcı Ağı (EBAN) 2015 yılı verilerine göre Avrupa’da 2012
yılında 5,5 milyar avro olan toplam melek yatırım tutarı yüzde 8,3 büyüyerek 2015
yılında 6,1 milyar avro olmuştur. Ülkemizde 2013 yılında 14,7 milyon avro olan melek
yatırım tutarı 2015 yılında yüzde 110 büyüyerek 31 milyon avro olmuştur. Ancak, vergi
indiriminden yararlanan melek yatırım hacmimiz 7 milyon TL tutarındadır. Vergi
36
indirimden yararlanan melek yatırım hacminin düşük seviyelerde kalmasında bordrolu
çalışanlarımızın bu indirimden faydalanamamaları önemli bir engel teşkil etmektedir.
109. 2014 yılı Mart ayında yürürlüğe giren Üst Fonlara Kaynak Aktarımına İlişkin
Kararla Hazine Müsteşarlığına 2018 yılına kadar 500 milyon TL tutarında bir kaynağı üst
fonlara aktarma yetkisi verilmiştir. İlk etapta bu kaynağın 250 milyon TL’si Avrupa
Yatırım Fonu (EIF) ve KOBİ A.Ş. tarafından kurulacak iki farklı üst fona taahhüt
edilmiştir. EIF tarafından kurulacak 200 milyon avro büyüklüğündeki Türkiye Büyüme ve
İnovasyon Fonunun en az 600-700 milyon avroluk bir yatırım hacmi yaratması ve girişim
sermayesi yatırımlarındaki boşluğun doldurulmasını teminen önemli bir etki yaratması
öngörülmektedir. Diğer taraftan KOBİ A.Ş. tarafından kurulacak büyüklüğü 150 milyon
TL olan Türkiye Yatırım Fonu’nun da girişim sermayesi ekosisteminde 500 milyon TL
tutarında bir hacim oluşturması beklenmektedir. İlerleyen süreçte 500 milyon TL
tutarındaki tüm kaynağın girişimcilik ekosistemine aktarılmasıyla birlikte toplam yatırım
hacminin 1,5 milyar avroya ulaşması beklenmektedir.
110. Kredi Garanti Fonunun (KGF) Hazine destekli kefalet kullandırmasını etkin hale
getirerek daha çok KOBİ ve ihracatçının ihtiyaçlarına cevap verilmesini sağlıyoruz. Kredi
Garanti Kurumlarına Sağlanacak Hazine Desteğine İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında
Karar değişikliği ile mevcut uygulamalar üzerinde değişiklik yapılacaktır. Bu değişiklik ile
yüksek hacimli kredi kefalet taleplerinde kredi onay süreçlerindeki verimliliği artırmak
üzere kredi derecelendirme sistemine geçilecektir. İhracatçılar için getirilen yeni imkan
ile kefalet oranı Eximbank’ın doğrudan sağladığı kredilerde yüzde 100’e kadar, diğer
bankalar tarafından ihracatçılara sağlanan kredilerde ise yüzde 85’e kadar çıkarılacaktır.
111. Ayrıca, alternatif olarak getirilen bir diğer değişiklik Portföy Garanti Sistemidir. Bu
sistem ile her bir bankaya ayrı ayrı kredi tazmin üst limiti belirlenecektir. Bu sayede
KGF’ye herhangi bir başvuru yapılmaksızın küçük ölçekli krediler doğrudan bankalar
tarafından KOBİ’lere verilecektir. Uygulamayla Kredi Garanti Fonu’nun ve bankaların
kredi verme süreci birkaç güne inecektir. Yeni düzenlemelerin faaliyete alınmasıyla
birlikte 3 milyar TL olan kefalet bakiyesi kısa vadede 10 milyar TL’ye çıkacaktır.
Yapılacak bu değişiklik ile KOBİ’lerin finansmana erişimindeki sıkıntılar giderilecek ve
bankaların da kredi maliyetleri düşürülecektir.
37
112. Konut Edindirme Yardımı (KEY) kapsamında hak sahiplerine ödemeler 2008 yılı
Temmuz ayı
itibarıyla
başlamış
olup
halen
devam
etmektedir.
Uygulamanın
başlangıcından 2016 yılı Eylül ayı sonuna kadar olan dönemde yaklaşık 8 milyon hak
sahibine 3,5 milyar TL’lik ödeme yapılmıştır. Diğer taraftan, kalan hak sahiplerine ödeme
yapılması için en son liste, 29 Eylül 2014 tarihli Resmi Gazetede yayımlanmıştır. 2014
yılı başında gerçekleştirilen mevzuat değişikliği ile yapılan ilanlar sonucunda hak
sahipleri tarafından talep edilmeyen alacakların Resmi Gazetede yayımlanan son ilan
tarihinden itibaren beş yıl daha talep edilebilmesi imkânı getirilerek, alacakları zaman
aşımına uğramış hak sahiplerinin mağduriyetleri giderilmiştir. Bu çerçevede, hak
sahipleri en son 29 Eylül 2019 tarihine kadar KEY ödemelerini alabileceklerdir.
Sigortacılık Sektörü ve Bireysel Emeklilik Sistemi
Değerli Milletvekilleri
113. Hazine Müsteşarlığı’nın gözetim ve denetiminde faaliyet gösteren sigortacılık
sektöründe halen, 59 sigorta şirketi, 2 reasürans şirketi, 130 broker, 15.804 acente,
36.480 bireysel emeklilik aracısı, 3.616 sigorta eksperi ve 128 sicile kayıtlı aktüer faaliyet
göstermektedir.
114. Mali sistemin önemli bileşenlerinden biri olan sigortacılık ve özel emeklilik
sektörleri, 2016 yılı içerisinde de büyümeye devam etmiştir. Sigortacılıkta 2016 yılı ikinci
çeyreği itibarıyla prim üretimi, 2015 yılının aynı dönemine göre yüzde 35,5 artış
göstermiştir. 2016 yılı sonunda prim üretiminin 42,1 milyar TL’ye ulaşması tahmin
edilmektedir.
115. Yurt içi tasarrufların artırılması, ekonominin ihtiyaç duyduğu fonların vadesinin
uzatılması ve vatandaşlarımıza emeklilik döneminde ilave gelir sağlanması bakımından
bireysel emeklilik sisteminin geliştirilmesi amacıyla uygulamaya konulan “devlet katkısı”
teşviki, 2013 yılından bu yana sistemin büyümesinde çok önemli bir mesafe
katedilmesini sağlamıştır. Bu kapsamda, katılımcı sayısı 2013 yılı başındaki 3 milyon
seviyesinden Ekim 2016 itibarıyla 6,5 milyon kişiye, fon büyüklüğü ise yaklaşık 20 milyar
TL’den devlet katkısı hariç 51,6 milyar TL’ye (devlet katkısı dahil 58,6 milyar TL’ye)
yükselmiştir. Bu noktada, sistemin daha da ileriye götürülmesi ve ekonomimize sağlanan
38
uzun vadeli kaynağın çok daha yüksek düzeylere taşınabilmesini teminen temel olarak
iki önemli çalışmamız bulunmaktadır.
116. Bunlardan biri olan otomatik katılım uygulamasına ilişkin Kanuni düzenleme 10
Ağustos 2016 tarihinde TBMM’de kabul edilmiş olup, söz konusu Kanun 1 Ocak 2017
itibarıyla yürürlüğe girecektir. Sistemi katılımcılar için çok cazip olacak şekilde tasarladık.
Şöyle ki, BES’teki yüzde 25’lik devlet katkısını burada da koruyoruz. Buna ilave olarak,
cayma hakkını kullanmayarak sistemde kalan kişilere 1.000 TL ilave devlet katkısı
verilecektir. Sistemden emekli olup, birikimini toplu para olarak değil de yıllık gelir
sigortası şeklinde almak isteyenlere de birikimlerinin yüzde 5’i kadar ek devlet katkısı
sunulacaktır. Otomatik katılım ile ilgili alt düzenleme çalışmalarımızda da son aşamaya
gelmiş bulunmaktayız. Bu çerçevede, önümüzdeki 10 yıllık süreç sonunda yaklaşık 100
milyar TL’lik bir fonun burada birikmiş olacağını öngörmekteyiz.
Grafik 19: Bireysel Emeklilik Sistemi
8
58,6
60
Katılımcı Sayısı (milyon)
Fon Tutarı (milyar TL)
70
50
40
30
20,3
20
10
6,5
7
6
5
4
3
3,1
2
1
0
2012
2016 Ekim*
0
2012
2016 Ekim
Kaynak: Emeklilik Gözetim Merkezi (*)Devlet katkısı dahildir.
117. Diğer bir çalışmamız ise fiil ehliyetine sahip olmayan kişilerin de bankacılıkta
olduğu gibi veli ve vasileri aracılığı ile bireysel emeklilik sistemine katılabilmesini
sağlayacak düzenlemelerin hayata geçirilmesidir. Bu konudaki düzenlemelere ilişkin
olarak da son aşamaya gelinmiş olup, bu düzenleme ile de bireysel emeklilik
sistemindeki fon birikimine önemli katkı sağlanması öngörülmektedir.
118. Diğer taraftan, sistemden emeklilik hakkı kazanacak katılımcı sayısının hızla
artmasıyla birlikte, birikimlerin düzenli maaş ödemeleri şeklinde sunulmasına imkan
tanıyan
yıllık
gelir
sigortası
ürünlerinin
önümüzdeki
yıllarda
hızla
gelişmesi
beklenmektedir.
39
119. Bu kapsamda, kişilerin bireysel emeklilik sisteminden ve diğer kaynaklardan
sağladığı birikimleri karşılığında ömür boyu veya belirli bir süre için düzenli maaş
ödemesi yapmayı öngören yıllık gelir sigortalarına ilişkin faaliyetlerin düzenlenmesi,
denetlenmesi ve gözetimine ilişkin usul ve esasları belirleyen Yıllık Gelir Sigortaları
Yönetmeliğini 2015 yılında yayımladık.
120. Gerek birikimli hayat sigortalarından gerekse bireysel emeklilik sisteminden
sağlanan birikimlerin toplu para yerine yıllık gelir sigortası sözleşmesi çerçevesinde
alınmasını teşvik etmek amacıyla, 9 Ağustos 2016 tarihinde yayımlanan 6728 sayılı
Yatırım Ortamının İyileştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun hükümleriyle, sigorta süresi 10 yıl ve üzeri veya ömür boyu olan tek primli yıllık
gelir sigortalarına yatıranların, bu sigorta için yatırdıkları kısma tekabül eden ödemelerin
içerdiği irat tutarları gelir vergisinden istisna edilmiştir.
121. 2012 yılında çıkarılan Afet Sigortaları Kanunu ile Zorunlu Deprem Sigortası
kontrolü uygulaması daha etkin bir hale getirilmiştir. Kanunun yürürlüğe girdiği tarih olan
Ağustos 2012’de 4 milyon olan sigortalı konut sayısı 26 Ekim 2016 tarihi itibarıyla
yaklaşık yüzde 90’lık artışla 7 milyon 550 bin seviyesini aşmış bulunmaktadır.
122. Devlet destekli tarım sigortalarında toplam poliçe sayısı 1 Kasım 2016 itibarıyla 1
milyon 370 bin, sağlanan teminat tutarı 20,1 milyar TL’ye ulaşmıştır. Bu veriler geçen
yılın aynı dönemine göre sağlanan teminat tutarında yüzde 24 büyümeye işaret
etmektedir. 2006-16 yılları arasında sistemden sigortalı çiftçilerimize, 2016 yılına ait
muallak hasarlar dahil, toplam 3 milyar 151 milyon TL tutarında tazminat ödemesi
yapılmıştır. 2016 yılı içerisinde ülkemizin çeşitli bölgelerinde yaşanan doğal afetler
nedeniyle sigortalı çiftçilerimize ödenen tazminat tutarı 527 milyon TL olmuştur.
İncelemesi devam eden hasarlar ve 2016 sonuna kadar yaşanabilecek olası afetler
nedeniyle meydana gelebilecek diğer hasarların da dahil edilmesiyle söz konusu tutarın
900 milyon TL’ye ulaşması beklenmektedir.
123. Trafik Sigortası poliçe tanzimi esnasında teminat kapsamına girmeyen rizikoların
Yargı kararları ile kapsama dahil edilmesi ve hasar ödemelerinde belirsizliğe neden olan
yapısal sorunlar nedeniyle son dönemde Trafik Sigortası primlerinde artış meydana
gelmiş olup, bu kapsamda yargı uygulaması kaynaklı yapısal sorunun giderilmesi ve
hukuki altyapının netleştirilmesi amacı ile 26 Nisan 2016 tarihinde 6704 sayılı Kanun’un
40
yürürlüğe girmesiyle fiyatlamada istikrarı bozan yargı kaynaklı yapısal sorun giderilmiştir.
Kanuni düzenlemeden sonra 2016 Mayıs ayından Ekim ayı sonuna kadar trafik sigortası
primlerinde tüm araç grupları için ortalama yaklaşık yüzde 7’lik ve otomobil araç grubu
için ise yaklaşık yüzde 9’luk bir düşüş gerçekleşmiştir. Bununla birlikte Trafik
Sigortasındaki fiyatların durumu Hazine Müsteşarlığınca yakından takip edilmekte ve
konu hakkında önlemler alınmaya devam edilmektedir.
124. Hazine Müsteşarlığı güvenilir, istikrarlı ve etkin bir sigorta sektörü ve bireysel
emeklilik sistemi oluşturmak ve bu sektörün gelişimini sağlamak amacıyla gözetim ve
denetim faaliyetlerini risk odaklı bir yaklaşımla sürdürmektedir.
125. 2016 yılında şirketlerin kurumsal ve risk yönetim sistemlerinin etkinliğine yönelik
denetimlere ağırlık verilmiştir. Ayrıca finansal sistemdeki risklerin bir bütün olarak
değerlendirilmesi amacıyla BDDK ve SPK ile birlikte finansal gruplar konsolide bazda
denetime tabi tutulmuşlardır.
126. Sigortacılık sektöründe risk odaklı ve ileriye yönelik bir sermaye yeterlilik ve erken
uyarı sistemi ile stres testi modeline ilişkin geliştirilen sistem tamamlanmış olup yıl içinde
kullanılmaya başlanmıştır. Ayrıca, sektörün etkin işleyişi ile sigortalıların hak ve
menfaatlerinin korunması amacıyla, piyasa disiplininin sağlanması ve risk odaklı
yaklaşıma ilişkin denetim rehberleri güncellenerek kamuoyu ile paylaşılmaktadır.
Finansal Piyasalar ve Finansal İstikrar Komitesi
Değerli Milletvekilleri
127. Finansal İstikrar Komitesi, yerel ve küresel risklerin dikkatle izlenmesi gerektiği bu
dönemde, finansal sistemimizin bu risklerden etkilenmeden sağlam ve istikrarlı bir
şekilde işlemesini sağlayacak tedbirlerin alınmasında önemli bir rol üstlenmiştir. Finansal
sektörü düzenleyen ve denetleyen kurumlarımız sistemik risklerin belirlenmesi ve
alınacak tedbirlerde Komite çatısı altında etkin bir işbirliği ve eşgüdüm içerisinde hareket
etmektedir. Kurumlar arası koordinasyon ve iletişimin güçlendirilmesi adına Komite ile
Sistemik Risk Değerlendirme Grubunun sekretarya faaliyetlerinin Hazine Müsteşarlığı
tarafından yerine getirilmesi sağlanmıştır.
128. Başkanlığını yürüttüğüm Komite 2016 yılı içeresinde yaşanan küresel ve yerel
gelişmelerin finansal istikrar üzerinde oluşturabileceği riskleri yakından takip etmiş,
41
mevcut makro ihtiyati tedbirler ile uygulanabilecek politikaları değerlendirmiştir. Komite,
üye kurumlarımızın yıl içerisinde attığı adımlarda uyum ve etkinliğin sağlanmasında yine
önemli bir rol üstlenmiştir. 2016 yılı içerisinde Komite’de ele alınan başlıca konu
başlıkları şunlardır:
-
Sistemik risk faktörlerinin ve birikme potansiyellerinin değerlendirilmesi,
-
Sektör düzenlemelerinin uluslararası standartlara uyumunun artırılması,
-
Finansal istikrarı güçlendirme perspektifiyle tasarrufların artırılması ve
borçlanmada uzun vadeyi teşvik edebilecek araçların kullanılması,
-
Mevcut makro ihtiyati politikaların etkilerinin incelenmesi ve yeni politika
önerileri geliştirilmesi,
-
Sistemik risk kurumsal yapısının güçlendirilmesi.
129. Finansal İstikrar Komitesi, finansal sektörün dolayısıyla ekonomimizin sağlıklı bir
şekilde gelişmesi açısından finansal istikrarın sürdürülmesine yönelik çalışmalarına etkin
bir şekilde devam edecektir.
Değerli Milletvekilleri,
130. Küresel finans krizinin ardından dikkatleri üzerine çekmeyi başaran faizsiz finans
sektörü dünyaya yeni bir soluk kazandıracak potansiyele sahiptir. Son yayımlanan
raporlar sektörün önümüzdeki beş yılsonunda şu an yaklaşık 2 trilyon dolar civarında
olan büyüklüğünün 3,5 trilyon dolara çıkabilecek potansiyeli olduğunu göstermektedir.
131. Bu potansiyelden faydalanabilmek ve İstanbul’u bölgesel ve küresel bir finans
merkezi haline getirebilmek için, İstanbul Uluslararası Finans Merkezi Programının
Katılım Bankacılığı ve Faizsiz Finans Sisteminin Geliştirilmesi bileşeninde yer alan
eylemlerin takvimine uygun bir şekilde hayata geçirilmesi noktasında tüm kurum ve
kuruluşlarımız titizlikle çalışmaktadırlar.
132. Bu
kapsamda,
hem
Programda
hem
de
Onuncu
Kalkınma
Planında
vurguladığımız faizsiz finans sisteminin daha hızlı ve istikrarlı bir şekilde geliştirilebilmesi
için önemli adımlar atmaya devam ediyoruz. Katılım bankacılığının, sermaye
piyasalarının ve katılım sigortacılığın, genel anlamda faizsiz finans sisteminin daha hızlı
ve sağlıklı geliştirilmesi ile İstanbul’un uluslararası finans merkezi vizyonuna katkı
42
sağlamasını teminen sektörün tüm alanlarından temsilcilerin yer aldığı Faizsiz Finans
Koordinasyon Kurulu 2015 yılı Aralık ayında kurulmuştur. Kurulun ilk toplantısı Mart
ayında, ikinci toplantısı ise Ekim ayında gerçekleştirilmiştir.
133. Ülkemiz faizsiz finans sektörü varlık büyüklüğü itibarıyla dünyada ilk 10 ülke
arasında yer almaktadır. Faizsiz finans sektörünün orta vadede ülke çapında sistemik
öneme haiz olmasını bekliyoruz. Özel sektör tarafından 2016 yılında ihraç edilen kira
sertifikalarıyla Ekim ayı itibarıyla 2 milyar TL’nin üzerinde fon temin edilmiştir. 15
Temmuz 2016 tarih ve 6728 sayılı Kanunda yer alan düzenlemeler ile birlikte faizsiz
finans ürünlerinin diğer finansal araçlarla uyumlu şekilde vergilendirilmesi sağlanmıştır.
134. Kamu sermayeli bankalar tarafından katılım bankası kurulmasına yönelik
çalışmalar sonucu T.C. Ziraat Bankası A.Ş. ile bankanın iştirakleri olan diğer kurucu
ortaklar tarafından Türkiye’de 300 milyon dolar karşılığı Türk Lirası sermayeli katılım
bankası kurulmuş ve 29 Mayıs 2015 tarihi itibarıyla resmi olarak açılarak faaliyetlerine
başlamıştır. Bankanın halen 41 adet şubesi mevcut olup toplam 630 personeli
bulunmaktadır. Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından da bir katılım bankası kurulması
hedefi kapsamında 17 Şubat 2016 tarihinde Bankacılık Düzenleme ve Denetleme
Kurumu’ndan faaliyet izni alan Vakıf Katılım Bankası 24 şube ile faaliyetlerine devam
etmektedir.
135. Diğer taraftan, 2016 Yılı Programı, 65. Hükümet Programı ve OVP’de yer alan
Kalkınma Bankası’nın yeniden yapılandırılması hedefleri kapsamında, Bankanın
sermayesini güçlendirmek adına 2016 yılı içerisinde Bankaya 340 milyon TL tutarında
sermaye aktarımı yapılarak Bankanın ödenmemiş sermayesinin 500 milyon TL’ye
çıkarılması planlanmaktadır.
Plan ve Bütçe Komisyonunun Değerli Üyeleri,
136. Küresel kriz sonrası dönemde uluslararası finansal düzenlemelerin merkezinde
yer alan Finansal İstikrar Kurulunun (FSB) karar alma mekanizması olan Genel
Kurulunda Hazine Müsteşarlığı ve Merkez Bankası (TCMB) ülkemizi temsil etmektedir.
137. Hazine
Müsteşarlığı
ve
TCMB,
FSB
üyesi
olmayan
ülkelerle
iletişim
platformlarında etkin olarak yer almaktadır. Bu çerçevede, ülkemiz, Ortadoğu ve Kuzey
Afrika Bölgesi (MENA) grubunda Suudi Arabistan ile birlikte dönüşümlü başkanlık
faaliyetlerini yerine getirmektedir. 2017 yılı ortasında dönem başkanlığı tekrar ülkemize
43
devredilecektir. Buna ek olarak ülkemiz, FSB üyesi olan gelişmekte olan ülkeler
forumunda (EMDE Forum) önemli roller üstlenmektedir.
138. İslam İşbirliği Teşkilatı Ekonomik ve Ticari İşbirliği Daimi Komitesi (İSEDAK) üyesi
ülkeler arasında bilgi ve tecrübe paylaşımını temin etmek ve ülkeler arasında finansal
işbirliğinin derinleştirilmesini sağlamak üzere kurulan Finansal İşbirliği Çalışma Grubu
faaliyetlerine Hazine Müsteşarlığımız önemli katkılar sağlamaya devam etmektedir. 2016
yılı içerisinde gerçekleştirilen toplantılarda, İslami finans ülke stratejileri ve İslami finans
mimarisi konuları ele alınmıştır. Bu çerçevede, ülkemizdeki faizsiz finans sektöründeki
gelişmeler ve ülkemiz tecrübeleri diğer üye ülkelerle paylaşılmıştır. Kasım ayında
yapılacak İSEDAK Bakanlar Oturumunda faizsiz finans sektörünün durumuna ilişkin bir
rapor sunulacaktır.
139. Hazine Müsteşarlığı koordinasyonunda hazırlanan Finansal Erişim, Finansal
Eğitim ve Finansal Tüketicinin Korunması Stratejisi ve Eylem Planlarının uygulamasına
devam edilmiş ve bugüne kadar 22 eylem tamamlanmıştır. Son yılına gireceğimiz Eylem
Planlarında yer alan diğer eylemlerin tamamlanması çalışmaları takvime uygun bir
şekilde devam etmektedir.
140. Ayrıca, bu alandaki ülkemiz tecrübeleri G20 taahhütlerimiz kapsamında G20
Emsal Öğrenme Programı vasıtasıyla ve OECD, Dünya Bankası gibi uluslararası
platformlarda katılımcılarla paylaşılmaktadır. Başlattığımız çalışma ile ülkemizde ilk kez
çok kapsamlı bir şekilde finansal tabana yayılma envanterini çıkarıyoruz. Çalışmaların
sonucunda finansal eğitim, finansal tüketicinin korunması ve finansal erişim alanlarında
politikalarımızın etkinliğini artırmayı hedefliyoruz.
141. Tasarrufların arttırılması ve finansal tabana yayılma kapsamında Nisan ayında
Çeyiz Hesabı ve Devlet Katkısı, Ağustos ayında ise Konut Hesabı ve Devlet Katkısı
uygulamaları faaliyete geçmiştir. Geçtiğimiz Eylül ayı itibarıyla Çeyiz Hesabı uygulaması
kapsamında 14 bankada yaklaşık 19 bin katılımcı tarafından 11,2 milyon TL tasarruf
yapılmış, Konut Hesabı kapsamında ise 9 bankada 3 bin katılımcı tarafından 13 milyon
TL tutarında tasarruf miktarına ulaşılmıştır.
44
Devlet Destekleri
Değerli Milletvekilleri
142. Devlet
Destekleri
Bilgi
Sistemi
ülkemizde
devlet
destekleri
alanında
sınıflandırılabilir ve analize elverişli sayısal verinin bir araya getirilmesi için kurulmuştur.
Bu Sistem politika yapıcıları ile karar alıcılara devlet desteklerine yönelik bilgi
sağlayacaktır. Sisteme veri aktarımı 2015 yılında başlanmış olup, esnek bir raporlama
altyapısı tesis edilmiştir.
143. Devlet Destekleri Bilgi Sisteminden alınacak raporlar vasıtası ile destek
uygulamalarının coğrafi, sektörel, kurum bazında, hedefine ve destek tedbirine göre
dağılımının bütüncül bir çerçevede izlenmesine ilişkin teknik çalışmalar tamamlanmıştır.
Destek uygulamalarını yürüten kurum ve kuruluşlara desteklerinin etkinliğini belirlemek
için yapacakları çalışmalarda ihtiyaç duyabilecekleri bir kısım temel veri girdi olarak
temin
edilebilmektedir.
Bu
sayede
desteklerin
kamuya
maliyeti
topluca
değerlendirilebilecek, desteklerin etki analizleri ve sistemde etkinlik odaklı iyileştirmeler
daha rasyonel yapılabilecektir.
Sayın Başkan,
Plan ve Bütçe Komisyonunun Saygıdeğer Üyeleri,
Değerli Basın Mensupları,
144. Sözlerime son verirken yapacağınız katkılar için sizlere teşekkür ediyor, 2017
Mali Yılı Bütçesinin ve bugün görüşülecek kurum bütçelerinin memleketimize hayırlı
olmasını diliyor ve hepinize saygılarımı sunuyorum.
45
Download