HAZİNE MÜSTEŞARLIĞI 2015 MALİ YILI BÜTÇESİ SUNUŞ KONUŞMASI (TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu) Ali BABACAN Başbakan Yardımcısı 6 KASIM 2014 Sayın Başkan, Plan ve Bütçe Komisyonunun Saygıdeğer Üyeleri, Değerli Basın Mensupları, Hazine Müsteşarlığı’nın, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun ve Sermaye Piyasası Kurulu’nun 2015 Mali Yılı Bütçelerini görüşmek üzere bugün toplanmış bulunuyoruz. Bu vesileyle hepinizi saygıyla selamlıyorum. Konuşmamda öncelikle küresel gelişmeler ve Türkiye ekonomisi ile ilgili genel değerlendirmelerimizi ve öngörülerimizi paylaştıktan sonra, Hazine Müsteşarlığı’nın faaliyetleri konusunda bilgi vermek istiyorum. Ayrıca, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) ile Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) başkanları kendi görev alanları ile ilgili sunumlarını yapacaklar. Değerli Milletvekilleri, Dünya ekonomisinde küresel kriz sonrası ılımlı büyüme eğilimi devam etmekle birlikte; henüz geneli kapsayan, dengeli ve sürdürülebilir bir toparlanma sağlanamamıştır. Kriz sürecinde biriken sorunlardan kaynaklı kırılganlıklar ekonomik büyümenin önünde engel oluşturmaktadır. Finansal piyasalara ilişkin riskler geçen yıla göre azalmış olsa da önümüzdeki döneme ilişkin belirsizlikler varlığını sürdürmektedir. Küresel büyüme ve dünya ticaretindeki artış kriz öncesi dönemin altında seyretmekte olup, son bir yıllık dönemdeki gerçekleşmeler beklentilerin altında kalmıştır. Ekim ayında yayımlanan Uluslararası Para Fonu (IMF) Küresel Ekonomik Görünüm raporunda, 2014 yılı küresel büyüme tahmini bir önceki yılın Ekim ayında yapılan tahmine göre 0,3 puan aşağı yönlü revize edilerek yüzde 3,3 seviyesine düşürülmüştür. Küresel büyümenin 2015 yılında ise yüzde 3,8 olarak gerçekleşmesi beklenmektedir. Benzer şekilde dünya ticaret hacmi büyüme oranları da 2014 ve 2015 yılları için aşağı yönlü revize edilerek sırasıyla yüzde 3,8 ve yüzde 5,0 olarak tahmin edilmiştir. Ekonomik aktivitedeki toparlanma süreci bölgeler ve ülkeler arasında önemli farklılıklar göstermektedir. Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ekonomisinde hızlı bir toparlanma görülürken, Avro Bölgesi ve Japonya ekonomilerindeki büyüme, düzensiz ve yavaş seyretmektedir. ABD’de konut ve istihdam piyasalarındaki iyileşme ile 1 birlikte iç talepte güçlü bir seyir gözlenmektedir. Ülkenin finansal koşullarına ilişkin olumlu gelişmeler ve kamu maliyesine ilişkin risklerin geçen yıla göre azalması ekonomik büyümeye olumlu yansımaktadır. Avro Bölgesi ekonomisinde yavaş, kırılgan ve ülkeden ülkeye değişen bir büyüme yapısı görülmektedir. Finans sektöründeki kırılganlıklar devam ederken, reel sektörde istenen toparlanma henüz sağlanamamıştır. Mali konsolidasyon sürecinin olumsuz etkisi azalmakla birlikte, talepteki zayıf seyir sürmektedir. Bölgenin enflasyon oranında son bir yıllık dönemde gerçekleşen sert düşüşle deflasyon riski artmıştır. Japonya ekonomisi yüksek kamu borç stoku, deflasyon riski ve zayıf büyüme ile karşı karşıyadır. 2013 yılı başından itibaren uygulanan genişleyici politikaların etkisiyle toparlanan ekonomi, 2014 yılı Nisan ayındaki tüketim vergisi artışından sonra önemli düzeyde daralma yaşamıştır. Ülke ekonomisinin önümüzdeki dönemde sınırlı bir büyüme kaydetmesi beklenmektedir. Son dönemde, gelişmiş ülkelerin uyguladıkları para politikaları küresel ekonominin en önemli gündem maddelerinin başında yer almaktadır. ABD’nin para politikası normalleşme sürecinde iken, Avro Bölgesi ve Japonya genişleyici para politikalarına devam etmektedir. ABD Merkez Bankası, Ekim ayı sonunda gerçekleştirdiği toplantıda varlık alım programından çıkış sürecini tamamlamıştır. ABD Merkez Bankası’nın 2015 yılı ortalarından itibaren faiz artırımına başlaması beklenmektedir. Diğer taraftan, Avrupa Merkez Bankası, bölge ekonomisini canlandırmak ve deflasyon riskini aşmak amacıyla politika faiz oranında yıl içinde iki defa indirim gerçekleştirmiş, gecelik borç alma faiz oranını tarihinde ilk defa negatif seviyeye düşürmüştür. Banka, ayrıca, Eylül ayından itibaren uzun vadeli likidite işlemleri gerçekleştirmeye, Ekim ayından itibaren de piyasadan varlık alımı yapmaya başlamıştır. Son olarak, Japonya Merkez Bankası büyümeyi desteklemek ve deflasyon riskini azaltmak amacıyla varlık alım programının büyüklüğünü artırmıştır. Gelişmekte olan ülke ekonomilerinde, genel olarak bir yavaşlama eğilimi görülmektedir. 2009 krizinden sonra küresel büyümeyi sürükleyen gelişmekte olan ülkelerin önümüzdeki dönemde küresel büyümeye daha sınırlı bir katkı sağlaması beklenmektedir. Gelişmekte olan ülke ekonomilerinde son dönemde ayrışmalar olduğu gözlenmektedir. Çin ekonomisinde son yıllarda görülen büyüme hızındaki yavaşlama 2 halen devam etmektedir. Diğer taraftan, Hindistan ekonomisi uzun bir aradan sonra yeniden canlanma eğilimine girmiştir. Brezilya ve Rusya ekonomileri ise zayıf bir görünüm sergilemektedir. Brezilya ekonomisi finansal koşullardaki sıkılaşma ve güvendeki azalışın etkisiyle yavaşlarken; Rusya ekonomisi devam eden jeopolitik gerilim ve uygulanan yaptırımlardan olumsuz etkilenmektedir. Küresel talebin ılımlı seyri, Çin ekonomisinin büyümesindeki yavaşlama eğilimi ve doların değer kazanması nedeniyle emtia fiyatları gerilemektedir. Özellikle petrol fiyatları arz artışı ve zayıf talebe bağlı olarak son dönemde önemli ölçüde düşüş göstermiştir. Sayın Başkan, Değerli Komisyon Üyeleri, Türkiye ekonomisi 2014 yılının ilk yarısında geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 3,3 oranında büyüme kaydetmiştir. Güçlü, sürdürülebilir ve dengeli bir büyüme dinamiği sağlamak üzere kredi piyasasının sağlıklı temellere oturtulması, kredilerin daha üretken alanlara yönlendirilmesi, üretimin ve ihracatın desteklenmesi için alınan makro ihtiyati tedbirler sonucunda, iç ve dış talep arasında kayda değer bir dengelenme süreci yaşanmıştır. 2014 yılında en büyük ticaret ortağımız olan Avrupa Birliği’nde ekonomik toparlanmanın gecikmesi, yakın coğrafyamızdaki jeopolitik gelişmeler ve uluslararası sermaye hareketlerindeki dalgalanmalar, büyüme hızımızı sınırlandıran gelişmeler olarak karşımıza çıkmıştır. Yılın ikinci yarısına ilişkin öncü göstergeler, ekonomide ilk yarıya benzer bir büyüme eğiliminin devam ettiğine işaret etmektedir. 2014 yılında Türkiye ekonomisinin yüzde 3,3 seviyesinde büyümesi beklenmektedir. 2014 yılı ilk yarısında kaydedilen büyüme aynı zamanda kapsayıcı olup ekonomide önemli ölçüde istihdam artışı gözlenmiştir. Temmuz ayı itibarıyla bir önceki yılın aynı dönemine göre 1 milyon 262 bin ilave istihdam sağlanmıştır. İstihdamdaki söz konusu güçlü seyre rağmen, işgücüne katılım oranının artış eğilimini sürdürmesi sonucunda işsizlik oranının 2014 yılında yüzde 9,6 seviyesinde gerçekleşmesi öngörülmektedir. İşgücüne katılımda gözlenen bu artışta, uygulamakta olduğumuz istihdam politikaları ile kadınların işgücüne katılım oranındaki artış ve yaratılan güçlü istihdam artışları sonucunda işgücü piyasasındaki beklentilerin iyileşmesi etkili olmuştur. 3 2013 yılı ortalarında başlayan döviz kuru hareketleri ile gıda fiyatlarındaki yüksek seyir, 2014 yılı enflasyonu üzerinde olumsuz yönde etkili olmuştur. Yıl boyunca enflasyon, hedefin belirgin bir şekilde üzerinde kalarak Ekim ayında yüzde 8,96 seviyesinde gerçekleşmiştir. 2014 yılsonu itibarıyla bu oranın yüzde 9,4 seviyesinde gerçekleşeceği tahmin edilmektedir. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) son açıklanan enflasyon raporunda 2014 yılı sonu için enflasyonun yüzde 8,4 ile yüzde 9,4 arasında gerçekleşmesini beklemektedir. Değerli Komisyon Üyeleri, 2014 yılında ticaret ortaklarımızın beklenenden düşük seyreden büyüme eğilimlerine rağmen, pazar ve ürün çeşitlendirme politikalarımız neticesinde, ihracatımız olumlu bir performans göstermiştir. İhracatın 2014 yılında yüzde 5,7 oranında artarak 160,5 milyar dolar seviyesinde gerçekleşmesi beklenmektedir. Uygulanmakta olan makro ihtiyati tedbirlerin ve altın ithalatının uzun dönem seyrine dönmesinin etkisiyle 2014 yılında ithalat artışı önemli ölçüde yavaşlamıştır. Toplam ithalatın 2014 yılında yüzde 3,0 oranında azalarak 244 milyar dolar düzeyine gerilemesi tahmin edilmektedir. Bu gelişmeler sonucunda geçen yıl 99,9 milyar dolar seviyesinde gerçekleşen dış ticaret açığının 2014 yılında 83,5 milyar dolar seviyesine gerilemesi beklenmektedir. Dış ticaret açığındaki bu olumlu gelişmeye paralel olarak, 2014 yılında cari işlemler açığının geçen yıla göre 19,1 milyar dolar azalarak 46 milyar dolar, gayrisafi yurt içi hasılaya oranının ise yüzde 5,7 seviyesinde gerçekleşmesi beklenmektedir. 2014 yılında, cari işlemler açığı finansmanının ağırlıklı olarak uzun vadeli sermaye girişleri ile gerçekleştiği gözlenmektedir. Bankacılık sektörü ve banka dışı özel sektörün hem yurtdışından kredi borçlanmaları hem de yurtdışı piyasalarda eurobond ihraçları yıl boyunca yüksek düzeyde seyretmiştir. Söz konusu sektörler Ekim ayı itibariyle yurtdışı piyasalarda ortalama vadesi yaklaşık 5,7 yıl olan toplam 10,3 milyar dolar eurobond ihracı gerçekleştirmiştir. 2014 yılı ikinci çeyreğinden itibaren küresel likidite koşullarındaki görece iyileşme ve yerel seçimlerin ardından, yurt içi finansal piyasalarda hızlı bir toparlanma gözlenmiştir. Yurt dışı yerleşiklerin portföy yatırımlarında net girişler kaydedilmiştir. 4 TCMB altın dahil brüt döviz rezervleri, özellikle ihracat reeskont kredilerinin de katkısıyla 2014 yılı Nisan ayı sonundan 24 Ekim tarihine kadar 3 milyar dolar artarak 132,7 milyar dolar seviyesine ulaşmıştır. Sayın Başkan, Değerli Komisyon Üyeleri, Hükümetimiz orta vadeli programlar ve yıllık programlar aracılığıyla ekonomi politikaları ile yapısal reform süreci arasındaki eşgüdümün sağlanmasını amaçlamaktadır. Bu kapsamda hazırlanan Orta Vadeli Program (OVP) 8 Ekim 2014 tarihinde kamuoyu ile paylaşılmıştır. 2015-2017 dönemini kapsayan OVP, Onuncu Kalkınma Planı’nda belirtilen yapısal reformların hayata geçirilmeye başlandığı önemli bir dönemi kapsamaktadır. Programın temel öncelikleri enflasyonla mücadeleye kararlılıkla devam etmek, cari işlemler açığını düşürmek, yapısal reformlara hız vererek ülkenin potansiyel büyümesini artırmaktır. Program döneminde cari işlemler açığını azaltmak ve enflasyonu düşürmede para politikasını desteklemek amacıyla maliye politikasındaki sıkı duruş sürdürülecektir. OVP döneminde büyümenin 2015 yılında yüzde 4,0, 2016 ve 2017 yıllarında ise yüzde 5,0 olması öngörülmektedir. 2015-2017 döneminde ortalama istihdam artışının yıllık bazda yaklaşık yüzde 2,2 seviyesinde gerçekleşmesi ve program dönemi sonunda işsizlik oranının yüzde 9,1’e gerilemesi tahmin edilmektedir. Enflasyonun 2015 yılında yüzde 6,3, 2016 ve 2017 yıllarında ise yüzde 5,0 seviyesinde gerçekleşmesi hedeflenmektedir. Cari işlemler açığının gayrisafi yurt içi hasılaya oranının OVP dönemi boyunca iyileşmeye devam ederek 2017 yılında yüzde 5,2’ye düşeceği öngörülmektedir. Değerli Milletvekilleri, Ülkenin orta ve uzun vadeli hedefleri doğrultusunda Onuncu Kalkınma Planı ile gündeme alınan ve yirmi beş alanda hazırlanan öncelikli dönüşüm programları ile ülkenin temel yapısal sorunlarına çözüm üretilmesi ve içinde bulunduğumuz dönüşüm sürecine katkı sağlanması amaçlanmaktadır. Bu çerçevede Onuncu Kalkınma Planı ile uyumlu olarak OVP döneminde temel politika alanlarımız, Yurt içi tasarrufların artırılması, 5 Fiyat istikrarının, finansal yapının ve maliye politikasında elde edilen kazanımların güçlendirilmesi, Ülkenin bilim, teknoloji ve yenilikçilik kapasitesinin geliştirilmesi, Girişimciliğin geliştirilmesi, Küçük ve orta büyüklükteki işletmelerin desteklenmesi, Fikri mülkiyet haklarının geliştirilmesi, Bilim ve iletişim teknolojilerinin etkin bir şekilde kullanılması, İmalat sanayiinde yerli girdi kullanımına dayalı ve yüksek katma değerli bir üretim yapısına geçilmesi, Beşeri sermayenin güçlendirilmesi ve işgücü verimliliğinin artırılması, Lojistik ve ulaştırma altyapısının iyileştirilmesi, Enerjide dışa bağımlılığın azaltılması, olarak belirlenmiştir. Değerli Milletvekilleri, İstikrar ve süreklilik içerisinde yenilenme ve daha ileri hedeflere yürüme anlayışı ile hareket eden hükümetimiz, geçmiş başarılar ile gelecek vizyonu arasında bir köprü kurarak yeni bir atılım dönemini başlatmıştır. Altmış ikinci hükümetimiz önümüzdeki dönemde Onuncu Kalkınma Planı’nın daha etkin uygulanmasını sağlayacak olan dönüşüm programlarının hayata geçirilmesi konusunda kararlılık ve hassasiyet göstermektedir. Dönüşüm programlarının uygulamaya geçirilmesine yönelik olarak hazırlanan Eylem Planları, başkanlığını yaptığım Ekonomi Koordinasyon Kurulunda ilgili kurum ve kuruluşların katılımıyla değerlendirilmektedir. Programlara ilişkin eylem planları Sayın Başbakanımız tarafından kamuoyu ile paylaşılmaktadır. Öte yandan yine başkanlığını yaptığım Finansal İstikrar Komitesi, hem küresel finansal risklerin yakından izlenmesine hem de finansal sistemimizdeki düzenleyici ve denetleyici kurumlarımızın etkin bir işbirliği ve eşgüdümü içerisinde yürütülmesine yönelik olarak çalışmalarını sürdürmektedir. Komitenin çalışmaları kapsamında, finansal istikrarı güçlendirici tüm mikro ve makro ihtiyati tedbirler ayrıntılı olarak ele alınmakta, güncel ekonomik ve finansal gelişmeler değerlendirilmektedir. 6 Değerli Komisyon Üyeleri, Maliye politikasında önceki dönemlerde olduğu gibi sıkı duruşumuz devam ettirilecektir. Mali disiplinin korunması sadece kamu borcunun sürdürülebilirliği açısından değil aynı zamanda cari işlemler açığının düşürülmesi ve enflasyonla mücadelede para politikasının etkinliğinin artırılması açısından da önümüzdeki dönemde önemli bir politika aracı olmaya devam edecektir. 2014 yılında yüzde 1,4 seviyesinde gerçekleşmesi beklenen merkezi yönetim bütçe açığının gayrisafi yurt içi hasılaya oranının program dönemi boyunca kademeli olarak düşmesi ve 2017 yılında yüzde 0,3 olması hedeflenmektedir. Program tanımlı kamu kesimi faiz dışı dengesinin gayrisafi yurt içi hasılaya oranının da program dönemi boyunca tedricen artması ve dönem sonunda yüzde 1,8 seviyesine yükselmesi öngörülmektedir. Mali disiplinin korunmasına ilişkin bu taahhüdümüz, Türkiye’nin diğer ülkelerden pozitif yönde ayrışmasına katkı sağlamakta ve sağlam bir çıpa görevi üstlenmektedir. Değerli Komisyon Üyeleri, 2014 yılında Hazine Finansman Programı’nda beklenenden daha iyi bir performans gerçekleşmiştir. Özellikle öngörülenden yüksek gerçekleşen faiz dışı fazla neticesinde 2014 yılı Hazine iç borçlanması öngörülen düzeyin altında kalmıştır. Bu çerçevede, yılbaşında yüzde 86 olarak açıklanan toplam iç borç çevirme oranının yılsonu itibariyle yüzde 81,6 seviyesinde gerçekleşmesi beklenmektedir. 2015 yılında toplam 128,8 milyar TL tutarında borç servisi gerçekleştirilmesi öngörülmektedir. Söz konusu borç servisinin finansmanı için 29,1 milyar TL tutarında borçlanma dışı kaynak sağlanması, 11,8 milyar TL dış borçlanma ve 88 milyar TL iç borçlanma yapılması planlanmaktadır. 2015 yılında toplam iç borç çevirme oranının yüzde 82 düzeyinde gerçekleşmesi beklenmektedir. Değerli Komisyon Üyeleri, 2000’li yılların başında Türkiye ekonomisi için en önemli kırılganlık kaynağı kamu borç yükü ve borcun sürdürülebilirliği konusuydu. Hükümetlerimiz döneminde sağlanan mali disiplin, uygulanan etkin borçlanma stratejileri ve elde ettiğimiz ekonomik büyüme sonucunda kamu borcu artık bir risk unsuru olmaktan çıkmış ve ülkemiz pek çok gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerden pozitif yönde ayrışmıştır. 7 Kamu borç yükünün en önemli göstergesi olan Avrupa Birliği tanımlı genel yönetim brüt borç stokunun gayri safi yurtiçi hasılaya oranının düşmeye devam etmesi ve bu yılsonunda yüzde 33,1 seviyesinde gerçekleşmesi beklenmektedir. Borç yükündeki düşüşün OVP döneminde de devam etmesi ve 2017 yılı sonunda bu oranın yüzde 28,5 seviyesine gerilemesi öngörülmektedir. Aynı şekilde kamu net borcunun gayrisafi yurt içi hasılaya oranı da düşmeye devam etmektedir. 2002 yılı sonunda yüzde 61,5 düzeyinde gerçekleşen söz konusu oran 50,2 puan düşerek 2014 yılı ikinci çeyrek sonu itibarıyla yüzde 11,3 seviyesinde gerçekleşmiştir. Kamu net borç stoku 2010 yılından itibaren sadece milli gelire oran olarak değil nominal olarak da azalmaktadır. 2014 yılının ikinci çeyreği ile 2010 yılı sonu kıyaslandığında kamu net iç borcunun 38,7 milyar TL, kamu net dış borcunun ise yaklaşık 46 milyar dolar azaldığı görülmektedir. Ayrıca kamunun dış borcu ile döviz cinsi dış varlıkları netleştirildiğinde 2014 yılının ikinci çeyreği itibarıyla 37,2 milyar dolar net dış varlığı bulunmaktadır. Değerli Milletvekilleri, Borç stokunun gayrisafi yurt içi hasılaya oranının azaltılmasının yanı sıra borç yapısının da iyileştirilmesi etkin borç yönetiminin en önemli unsurudur. 2003 yılından bu yana stratejik ölçütlere dayalı olarak yürütülen borç yönetimi neticesinde borç yapısı da iyileştirilmiş ve borç stokunun makroekonomik şoklara karşı direnci artırılarak, kur, faiz ve likidite risklerine karşı olan duyarlılığı önemli ölçüde azaltılmıştır. Borçlanmalar ağırlıklı olarak TL cinsinden ve sabit faizli enstrümanlarla gerçekleştirilmekte ve ortalama vade piyasa koşulları elverdiği ölçüde uzatılmaktadır. Bu kapsamda, 2010 yılından itibaren yurtiçi piyasalarda döviz veya dövize endeksli ihraç yapılmamakta ve 10 yıllık sabit kuponlu senet düzenli olarak ihraç edilmektedir. Stratejik ölçütlere dayalı yürütülen borçlanma politikası sayesinde 2014 yılı Eylül ayı itibarıyla, döviz cinsi borcun toplam borç stoku içindeki payı yüzde 32,3’e gerilerken, sabit faizli senetlerin toplam borç stoku içindeki payı yüzde 64’e yükselmiştir. Nakit iç borçlanmanın vadesi 68,8 aya ve nakit iç borç stokunun vadeye kalan süresi ise 56,2 aya uzamıştır. Ortalama vadenin uzatılmasının yanı sıra sağlıklı ve likit bir verim eğrisi oluşturularak piyasalarda etkin fiyatlama yapılabilmesine yardımcı olunması amacıyla 2012 yılından itibaren 2, 5 ve 10 yıl vadeli TL cinsinden sabit kuponlu gösterge 8 senetlerin düzenli ihracına başlanmış ve söz konusu senetlerin ihracına 2014 yılında da devam edilmiştir. 2014 yılında, Hazine Finansman Programı’nda uluslararası sermaye piyasaları aracılığıyla sağlanması planlanan 6,5 milyar dolar tutarındaki dış finansman hedefi Eylül ayı itibarıyla tamamlanmıştır. Yatırımcı tabanının genişletilmesi ve borçlanma enstrümanlarının çeşitlendirilmesi amacıyla, 2011 yılından beri Japon yeni cinsinden tahvil ihraçları ve 2012 yılından beri kira sertifikası ihraçları gerçekleştirilmektedir. Hazine Finansman Programı kapsamında söz konusu ihraçlara 2014 yılında da devam edilmiş, Eylül ayında Japon yeni ihracı gerçekleştirilmiştir. Aynı kapsamda iç piyasada gerçekleştirilen iki ayrı kira sertifikası ihracı ile toplam 3,2 milyar TL finansman sağlanmıştır. Önümüzdeki dönemde yurt dışında kira sertifikası ihracı gerçekleştirilmesine yönelik çalışmalar sürmektedir. Söz konusu senetlerin ihracına 2015 yılında da devam edilecektir. Borç yönetimi kapsamında, piyasadaki olası talep yönlü dalgalanmalara karşı bir önlem olarak oluşturulan ve bu sayede piyasalarda meydana gelen kısa süreli dalgalanmaların borçlanma maliyetleri üzerindeki olumsuz etkisini en aza indirmeyi amaçlayan güçlü nakit rezervi tutma politikasına 2014 yılında da devam edilmiştir. Sayın Başkan, Değerli Komisyon Üyeleri, 2014 yılında Dünya Bankası’ndan bütçe finansmanı amacıyla 367,4 milyon avro tutarında program kredisi sağlanmıştır. Bu kredi iş ortamının iyileştirilmesi, şeffaflığın artırılması, işgücüne katılımın hızlandırılması, finansmana erişimin genişletilmesi ile altyapıya ilişkin reformların derinleştirilmesine yönelik çalışmaların desteklenmesi amacıyla kullanılmıştır. Ayrıca, ağaçlandırma, erozyon kontrolü ve taşkın önleme konularındaki faaliyetlere yönelik bütçe finansmanı amacıyla Avrupa Yatırım Bankası ve Fransız Kalkınma Ajansı’ndan toplam 275 milyon avro tutarında program kredisi sağlanmıştır. Hazine Müsteşarlığı yurtdışından sağladığı krediler ile tahsis, ikraz ve garanti yöntemlerini kullanarak altyapı projelerine finansman imkanı sunmakta ve küçük ve orta ölçekli işletmelerin (KOBİ) finansmana erişimini kolaylaştırmaktadır. 2014 yılı Ocak-Ekim döneminde muhtelif sektörlerde gerçekleştirilen projeler için yurt dışı kaynaklardan toplam 2,3 milyar dolar tutarında finansman sağlanmıştır. Bu tutarın 1,5 9 milyar dolarlık kısmını garantili ve ikrazlı krediler oluşturmaktadır. Bu dönemde finansman sağlanan önemli projeler arasında Doğalgaz Sektörünü Geliştirme Projesi, Marmaray Projesi ve Yenilenebilir Enerji Entegrasyonu Projesi bulunmaktadır. 2014 yılı sonu itibarıyla sağlanacak toplam proje finansmanı tutarının 4,1 milyar dolara ulaşması öngörülmektedir. Bu tutarın 2,4 milyar dolarlık kısmını garantili ve ikrazlı kredilerin oluşturması beklenmektedir. Garantili ve ikrazlı proje portföyü, enerji sektöründe faaliyet gösteren Kamu İktisadi Teşebbüslerimizin kullanacağı proje kredileri ile reel sektörün uygun koşullu finansmana erişimi için sağlanan ve kamu ve yatırım bankaları aracılığı ile özel sektöre kullandırılan kredileri içermektedir. Avrupa Birliği ile mali işbirliğimiz devam etmektedir. 2007-2013 dönemi için Katılım Öncesi Mali İşbirliği çerçevesinde Türkiye’ye tahsis edilen fon tutarı 4,8 milyar avrodur. 30 Eylül 2014 tarihi itibariyle, bu tutarın 2,5 milyar avroluk kısmı sözleşmeye bağlanmış ve 1,7 milyar avroluk kısmı harcanmıştır. Söz konusu fonlar “Geçiş Dönemi Yardımı ve Kurumsal Yapılanma”, “Sınır Ötesi İşbirliği”, “Bölgesel Kalkınma”, “İnsan Kaynaklarının Geliştirilmesi” ve “Kırsal Kalkınma” alanlarındaki proje ve programların gerçekleştirilmesi için kullanılmaktadır. Değerli Milletvekilleri, Katılım Öncesi Mali İşbirliği çerçevesinde, 2014-2020 döneminde Türkiye’ye tahsis edilen fon tutarı ise 4,4 milyar avrodur. Yeni dönemdeki fonlar, “Avrupa Birliğine Üyelik için Reformlar”, “Sosyo-ekonomik ve Bölgesel Kalkınma”, “İstihdam, Sosyal Politikalar, Eğitim, Cinsiyet Eşitliğinin Teşviki ve İnsan Kaynaklarının Geliştirilmesi” ve “Tarım ve Kırsal Kalkınma” alanlarında kullanılacaktır. Hazine Müsteşarlığı, Kamu Özel İşbirliği modeli ile belirli kamu altyapı projeleri için Borç Üstlenim anlaşması imzalamaktadır. Bugüne kadar Avrasya Tüneli Projesi için 960 milyon dolar, Gebze-Orhangazi-İzmir Otoyolu Projesi için 2 milyar dolar ve Kuzey Marmara Otoyolu Projesi 3. Köprü Kesimi için yaklaşık 2,3 milyar dolar tutarında borç üstlenim anlaşması imzalanmıştır. Borç Üstleniminin yasal altyapısı, 9 Mart 2013 tarihinde yürürlüğe giren 6428 sayılı Kanun ile sağlanmıştır. Bu kanunun uygulamasına ilişkin usul ve esaslar "Hazine Müsteşarlığı Tarafından Gerçekleştirilecek Borç Üstlenimi Hakkında Yönetmelik" ile düzenlenmiş ve 19 Nisan 2014 tarihinde yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. 10 Bu kapsamda, Hazine Müsteşarlığı tarafından Borç Üstlenimi taahhüdü verilebilecek projeler için asgari yatırım tutarı belirlenmiştir. Yap-işlet-devret modeli ile yapımı planlanan projeler için 1 milyar TL; yap-kirala-devret modeli ile öngörülen eğitim ve sağlık projeleri için ise asgari yatırım tutarının 500 milyon TL olması gerekmektedir. Ayrıca, Hazine Müsteşarlığınca ilgili mali yıl içinde taahhüt edilebilecek borç üstlenim tutarının üst limite tabi olması ve bu limitin Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu ile belirlenmesi hükme bağlanmıştır. Söz konusu üst limit 2014 mali yılı itibarıyla 3 milyar dolar olup, 2015 mali yılı için de limitin aynı düzeyde tutulması öngörülmektedir. Değerli Milletvekilleri, Türkiye, kaynak ilişkimizi sonlandırdığımız IMF’nin yönetiminde ilk defa 1 Kasım itibarıyla İcra Direktörlüğü düzeyinde doğrudan temsil edilmektedir. Diğer taraftan, IMF bünyesinde ülkemizin oy gücünün yüzde 0,61’den 0,95’e yükseleceği ve böylelikle Fon’un en büyük 20 üyesinden biri haline geleceği reform çalışmalarında da süreç devam etmektedir. Dünya Bankası nezdinde 2014’de imzaladığımız yeni “Ülke Grubu Anlaşması” ile de ülkemiz 2014-2016 yılları arasında İcra Direktörü Vekili, 2020-2024 yılları arasında ise İcra Direktörü görevini üstlenecektir. Böylelikle Türkiye, IMF’nin ardından Dünya Bankası İcra Direktörleri Kurulu’nda da ilk defa yer alacaktır. Değerli Milletvekilleri, G-20 Dönem Başkanlığı 1 Aralık 2014 tarihi itibarıyla ülkemiz tarafından üstlenilecektir. Bu kapsamda, 2015 yılı boyunca G-20 platformunda küresel ekonomi, yatırım, finans, kalkınma, istihdam ve enerji gibi birçok önemli alanda geliştirilecek olan politikalar ülkemizin belirlediği çerçevede ele alınacaktır. Önümüzdeki 4 yıl boyunca G-20 çatısı altında yürütülecek çalışmalar ile küresel büyümenin ilave 2 puan artması hedeflenmektedir. Türkiye’nin başkanlığı, bu hedefe yönelik olarak G-20’nin küresel ölçekte kapsayıcı politikalar oluşturduğu ve bütün çalışma alanlarında uygulamanın ön plana çıktığı bir dönem olacaktır. Bu dönemde küçük ve orta ölçekli işletmelerin ve en az gelişmiş ülkelerin karşılaştığı sorunlara yönelik çözümler geliştirilmesi temel önceliklerimiz arasında yer alacaktır. 11 Dönem Başkanlığımız boyunca, Küresel ekonomideki yavaş toparlanma ve alınması gereken önlemler, Yatırımların, özellikle altyapı çalışmalarının büyümeye katkısı ve finansmanı, İstihdamın, özellikle kadın ve genç istihdamının artırılması, Sağlam bir finansal sistem ve daha dengeli bir finansman yapısı için gerekli olan düzenlemeler, Çok taraflı ticaret sisteminin güçlendirilmesi amacıyla ikili, bölgesel ve çoklu ticari düzenlemelerin çok taraflı ticaret sistemi ile uyumlaştırılması, Kalkınma, enerji, iklim değişikliği ve uluslararası vergilendirme alanları, temel tartışma konularımızı oluşturmaya devam edecektir. 2015 G-20 Dönem Başkanlığımız kapsamında, 1 tane Liderler Zirvesi’nin, 3 tane G-20 Bakanlar Toplantısı’nın, 5 tane G-20 Müsteşarlar Toplantısı’nın ve 4 tane Şerpalar Toplantısı’nın ülkemizde düzenlenmesi planlanmaktadır. Söz konusu toplantıların yanı sıra G-20 gündeminin ilerletilmesi ve gündeme ilişkin çeşitli paydaşların katkılarının alınabilmesi amaçlarıyla teknik ve üst düzeyde çok sayıda resmi, gayrı resmi ve yarı resmi toplantının çeşitli illerimizde düzenlenmesi öngörülmektedir. Sayın Başkan, Değerli Komisyon Üyeleri, Ülkemizin uluslararası donör profili, bölgesel kalkınma bankaları ve ikili işbirliğimiz kapsamında da artmaktadır. Özellikle 2013 yılında gerçekleşen Afrika Kalkınma Bankası ve Afrika Kalkınma Fonu’na üyeliğimizle birlikte Afrika’nın kalkınmasına ve insani gelişmişlik düzeyine ilişkin sağladığımız kalkınma yardımlarımız önemli ölçüde artmıştır. Önümüzdeki dönemde de, Afrika kıtası ile mali işbirliği faaliyetlerimizin artırılması planlanmaktadır. Diğer uluslararası kalkınma bankaları ile olan ilişkilerimiz de güçlenmeye devam etmektedir. Karadeniz Ticaret ve Kalkınma Bankası’nda başkanlık pozisyonu 16 Temmuz 2014 tarihinden itibaren 4 yıl süresince ülkemize geçmiştir. İslam Kalkınma Bankası Grubunun Ankara Ofisi 2014 yılında faaliyete başlamış ve ülkemizdeki proje potansiyelinin Banka tarafından daha yakından takip edilmesi sağlanmıştır. Banka’nın İstanbul Ofisi’nin de kısa zamanda açılması öngörülmektedir. 12 Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası, İstanbul ve Ankara’dan sonra ülkemizdeki üçüncü ofisini Eylül ayında Gaziantep’te açmıştır. Ayrıca ülkemiz, Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası’nda, 2011 yılında başladığı yönetim kurulu üyeliğine 2014-2017 döneminde de devam edecektir. Değerli Milletvekilleri, Ülkemizin güçlenen uluslararası rolüyle paralel olarak son yıllarda kalkınma yardımları alanında görünürlüğümüz oldukça artmıştır. Resmi kalkınma yardımlarımız 2013 yılında 3,3 milyar dolar olarak gerçekleşmiştir. Bu rakam 2012 yılına kıyasla yüzde 30’luk bir artışı göstermektedir. Türkiye’nin 2013 yılına ait resmi kalkınma yardımları içerisinde Hazine Müsteşarlığı tarafından sağlanan kalkınma yardımlarının tutarı ise 678 milyon dolardır. Ülkemiz ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) arasında 2013-2015 dönemindeki ekonomik ve mali ilişkilerin düzenlenmesi ve KKTC’de uygulanmakta olan Sürdürülebilir Ekonomiye Geçiş Programı’nın desteklenmesine ilişkin 4 Aralık 2012 tarihli Protokol kapsamında KKTC’ye 2013 yılı başından bu yana 1 milyar 634 milyon TL kaynak kullandırılmıştır. Ayrıca, “Anamur Çayından KKTC’ye Boruyla Su Götürme Projesi” kapsamında 2013 – 2014 dönemi için aktarılan tutar 618 milyon TL’dir. Değerli Milletvekilleri, Hazine Müsteşarlığının pay sahipliği fonksiyonunu icra ettiği kamu iktisadi teşebbüslerinin (KİT) karlılık, verimlilik ve kurumsal yönetim ilkelerine uygun olarak işletilmesi temel hedefimizdir. Bu amaçla KİT’lerde yetkilendirmeyi, hesap verebilirliği, şeffaflığı, karar alma süreçlerinde etkinliği ve performansa dayalı yönetimi esas alan stratejik yönetim anlayışının yaygınlaştırılmasına yönelik çalışmalarımız devam etmektedir. KİT’lerin tüm işletmecilik politikaları, stratejik planlar ile genel yatırım ve finansman kararnamelerinde öngörülen hedeflere ulaşacak şekilde belirlenmekte ve bu işletmecilik politikalarının etkin bir şekilde uygulanması için gerekli tedbirler alınmaktadır. KİT’lerde uluslararası standartlara uygun iç denetim birimleri oluşturulması ve iç kontrol sistemlerinin geliştirilmesi için gerekli adımlar atılmış olup, 2015 yılında da sürecin devamlılığı için gerekli tedbirler alınacaktır. Bu kapsamda, “KİT’lerin 2014 Yılına İlişkin Genel Yatırım ve Finansman Programı Hakkında Karar” ile KİT’lerin iç 13 denetim birimi kurması zorunlu hale getirilmiş olup, 2015 yılına ilişkin Bakanlar Kurulu Kararında ise iç kontrol sistemi oluşum sürecinin sağlıklı bir şekilde yürütülebilmesi için gerekli düzenlemelere yer verilmiştir. Diğer taraftan, yeni Türk Ticaret Kanunu uyarınca yayımlanan “Bağımsız Denetime Tabi Olacak Şirketlerin Belirlenmesine Dair Karar” hükümlerine göre, KİT ve bağlı ortaklıkların tamamı 2015 yılından itibaren bağımsız denetime tabi olacaklardır. 2015 yılından itibaren KİT’lerin bağımsız denetime ilişkin gerekli tedbirleri alması ve Türkiye Muhasebe Standartları ile uyumlu finansal raporlama yapma hususunda gerekli kurumsal altyapıyı oluşturması sağlanacaktır. KİT istihdamının rasyonelleştirilmesi ve KİT’lerin nitelikli personel ihtiyacının karşılanması amacıyla da çalışmalar devam etmektedir. Bu çerçevede, KİT’ler bir önceki yıl ayrılan personel sayısının tamamı kadar personel istihdam edebilecektir. KİT’ler bir önceki yıl ayrılan personel sayısının yüzde 10’u kadar personeli de, özelleştirme uygulamaları nedeniyle Devlet Personel Başkanlığı’na bildirilen nakle tabi personelden atayabilecektir. Ayrıca KİT’ler, yeni tesis ve işletme birimleri kurması durumunda ilave personel istihdamı yapabileceklerdir. Değerli Milletvekilleri, Hazine Müsteşarlığı, portföyünde bulunan KİT’lerin ve diğer kamu işletmelerinin pay sahipliğinin gerektirdiği işlemleri yerine getirmeye yönelik olarak bazı KİT’lerin yatırım ve diğer finansman ihtiyaçlarının karşılanması amacıyla sermaye transferi gerçekleştirmektedir. Ayrıca, KİT’lere sosyal, bölgesel ve sektörel amaçlarla verilen görevler nedeniyle oluşan zararlar Hazine Müsteşarlığı bütçesinden karşılanmaktadır. KİT’lere yapılacak sermaye transferi tutarının 2014 yılında 5,1 milyar TL, 2015 yılında ise 5,0 milyar TL olması beklenmektedir. 2014 yılında 1,9 milyar TL olarak gerçekleşmesi beklenen KİT’lere yapılacak görev zararı ödemesinin, 2015 yılında da yaklaşık aynı tutarda gerçekleşmesi öngörülmektedir. Görev zararı ödemeleri ağırlıklı olarak Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO), Türkiye Kömür İşletmeleri Kurumu (TKİ) ve Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demir Yolları’na (TCDD) yapılmaktadır. Hazine Müsteşarlığı, KİT’ler, iştirakler ve kamu sermayeli bankalardan elde edilecek temettü gelirlerinin takip ve tahsilat işlemlerini gerçekleştirmektedir. 2014 14 yılında KİT’ler, iştirakler ve kamu sermayeli bankalardan (TCMB hariç) elde edilecek temettü gelirinin 5,9 milyar TL, KİT’lerden elde edilen hasılat payının ise 621 milyon TL olacağı tahmin edilmektedir. 2015 yılında KİT’ler, iştirakler ve kamu sermayeli bankalardan (TCMB hariç) elde edilecek temettü gelirinin 2,6 milyar TL, KİT’lerden elde edilen hasılat payının ise 668 milyon TL olacağı öngörülmektedir. Değerli Milletvekilleri, Ziraat Bankası ve Tarım Kredi Kooperatifleri tarafından çiftçilerimize ve tarımsal üreticilere konularına göre halen yüzde 0 ile yüzde 8,25 arasında değişen faiz oranları ile sübvansiyonlu kredi kullandırılmaktadır. 2014 yılı Eylül ayı itibarıyla Ziraat Bankasınca kullandırılan düşük faizli kredi bakiyesi 19,5 milyar TL’ye, Tarım Kredi Kooperatiflerince kullandırılan düşük faizli kredi bakiyesi ise yaklaşık 1,5 milyar TL’ye ulaşmıştır. Yılın ilk dokuz ayında söz konusu uygulamadan yaklaşık 590 bin üretici faydalanmıştır. 2013 yılı Ağustos ayından 2014 yılı sonlarına kadar ülke genelinde meydana gelen muhtelif afetlerden etkilenen üreticilerin Ziraat Bankası ve Tarım Kredi Kooperatiflerine olan düşük faizli tarımsal kredi borçları bir yıl süreyle ertelenmiştir. Çiftçilerimize düşük faizli kredi kullandırımı nedeniyle oluşan gelir kayıplarının karşılanması amacıyla yapılacak ödeme tutarının 2014 yılında 1,15 milyar TL olması beklenmektedir. Bu amaçla 2015 yılı bütçesinde ayrılan ödenek tutarı ise 1,3 milyar TL’dir. Esnaf ve sanatkârlarımızın desteklenmesi amacıyla, Halk Bankası tarafından halen yüzde 4 ile yüzde 5 arasında değişen faiz oranları ile sübvansiyonlu kredi kullandırılmaktadır. 2014 yılı Eylül ayı itibarıyla bu kapsamda kullandırılan esnaf kredilerinin bakiyesi 12 milyar TL’ye ulaşmış olup yılın ilk dokuz ayında bu krediden faydalanan esnaf sayısı 124 bindir. Bu kapsamda oluşan gelir kayıplarının karşılanması amacıyla 2014 yılında yapılacak ödeme tutarının 528 milyon TL olması beklenmektedir. Bu amaçla 2015 yılı bütçesinde ayrılan tutar ise 600 milyon TL’dir. Diğer yandan Hazine destekli kefalet sistemi çerçevesinde Kredi Garanti Fonu üzerinden reel sektörün desteklenmesine devam edilmektedir. 2009 yılından bu yana 6.355 firmanın finansmana erişimi kolaylaştırılarak, 3,8 milyar TL tutarındaki krediye kefalet desteği sağlanmıştır. Konut Edindirme Yardımı (KEY) hak sahiplerine ödemeler 2008 yılı Temmuz ayı itibarıyla başlamış olup halen devam etmektedir. Uygulamanın başlangıcından 15 2014 yılının Eylül ayı sonuna kadar olan dönemde yaklaşık 8 milyon hak sahibine 3,5 milyar TL’lik ödeme yapılmıştır. Diğer taraftan, kalan hak sahiplerine ödeme yapılması için en son liste, 29 Eylül 2014 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanmıştır. 2014 yılı başında gerçekleştirilen mevzuat değişikliği ile yapılan ilanlar sonucunda hak sahipleri tarafından talep edilmeyen alacakların Resmi Gazete’de yayımlanan son ilan tarihinden itibaren beş yıl daha talep edilebilmesi imkanı getirilerek, alacakları zaman aşımına uğramış hak sahiplerinin mağduriyetleri giderilmiştir. Bu çerçevede, hak sahipleri en son 29 Eylül 2019 tarihine kadar KEY ödemelerini alabileceklerdir. Değerli Milletvekilleri, Kamu sermayeli bankalar tarafından katılım bankası kurulmasına yönelik çalışmalar devam etmektedir. Bu kapsamda, BDDK hakim kurucu ortak T.C. Ziraat Bankası A.Ş. ile bankanın iştirakleri olan diğer kurucu ortaklar tarafından Türkiye’de 300 milyon dolar karşılığı Türk Lirası sermayeli katılım bankası kurulmasına izin vermiştir. Söz konusu izin kararı 15 Ekim 2014 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanmıştır. Katılım Bankasının kuruluş sermayesi olarak Ziraat Bankasına Hazine tarafından sermaye artırımı şeklinde aktarılmak üzere 2015 yılı bütçesinde 675 milyon TL ödenek teklif edilmiştir. Sayın Başkan, Değerli Komisyon Üyeleri, Hazine Müsteşarlığı’nın gözetim ve denetiminde faaliyet gösteren sigortacılık sektöründe, halen, 61 sigorta şirketi, 1 reasürans şirketi, 114 broker, 15.498 acente, 30.742 bireysel emeklilik aracısı, 3.331 sigorta eksperi ve 126 sicile kayıtlı aktüer faaliyet göstermektedir. Mali sistemin önemli bileşenlerinden biri olan sigortacılık ve özel emeklilik sektörleri, 2013 yılı içerisinde de büyümeye devam etmiştir. Sigortacılıkta 2013 yılında prim üretimi, 2012 yılına göre yüzde 22 artış göstermiştir. 2014 yılı sonunda prim üretiminin yüzde 10 civarında artması ve 26,6 milyar TL’ye ulaşması tahmin edilmektedir. Yurt içi tasarrufların artırılması, ekonominin ihtiyaç duyduğu fonların vadesinin uzatılması ve vatandaşlarımıza emeklilik döneminde ilave gelir sağlanması 16 bakımından bireysel emeklilik sisteminin geliştirilmesi amacıyla uygulamaya konulan “devlet katkısı” teşviki, sistemin büyümesine önemli bir ivme sağlamıştır. 2013 yılında katılımcı sayısı 1 milyon 50 bin kişi artarak yaklaşık 4 milyon 150 bine ulaşmıştır. 2014 yılında da katılımcı sayısındaki büyüme devam etmiş ve 9 ayda yaklaşık 700 bin kişi artarak 4 milyon 850 bine ulaşmıştır. Bu yılın ilk 9 ayında, katılımcılar tarafından ödenen katkı paylarına karşılık olarak, katılımcılara yaklaşık 1 milyar 193 milyon TL devlet katkısı ödemesi yapılmıştır. Bu katkılar, sistemde kalınan süreye bağlı olarak hak edilmekte ve brüt asgari ücretle sınırlı bulunmaktadır. Değerli Milletvekilleri, 2012 yılında çıkarılan Afet Sigortaları Kanunu ile Zorunlu Deprem Sigortası kontrolü uygulaması daha etkin bir hale getirilmiştir. Kanunun yürürlüğe girdiği tarih olan Ağustos 2012’de 4 milyon olan sigortalı konut sayısı 30 Ekim 2014 itibarıyla yaklaşık yüzde 68’lik artışla 6 milyon 700 bin seviyesine ulaşmış bulunmaktadır. Devlet destekli tarım sigortalarında ise, 2014 yılı Ekim ayı itibarıyla toplam poliçe sayısı 1 milyon 58 bin olmuş, sağlanan teminat tutarı 12,5 milyar TL’ye ulaşmıştır. Bu veriler geçen yılın aynı dönemine göre toplam poliçe sayısında yüzde 21 büyümeye işaret etmektedir. 2006-2013 yılları arasında sistemden sigortalı çiftçilerimize toplam 1 milyar 142 milyon TL tutarında tazminat ödemesi yapılmıştır. 2014 yılı içerisinde ülkemizin çeşitli bölgelerinde yaşanan doğal afetler nedeniyle sigortalı çiftçilerimize ödenen tazminat tutarı 402 milyon TL olmuştur. Bu tutarın yıl sonuna kadar 500 milyon TL’yi aşması beklenmektedir. Değerli Milletvekilleri, Hazine Müsteşarlığı güvenilir, istikrarlı ve etkin bir sigorta ve bireysel emeklilik sektörü oluşturmak ve bu sektörlerin gelişimini sağlamak amacıyla gözetim ve denetim faaliyetlerini risk odaklı bir yaklaşımla sürdürmektedir. Finansal sektörlerde faaliyet gösteren sermaye gruplarının konsolide bazda denetlenmesi amacıyla Hazine Müsteşarlığı ile BDDK ve SPK arasında imzalanan Protokol gereği sigorta ve emeklilik şirketlerinin ana ortak finansal kuruluşla birlikte eşzamanlı ve konsolide bazda denetimine 2014 yılında da devam edilmiştir. Diğer yandan, sigortacılık sektöründe risk odaklı ve ileriye yönelik bir sermaye yeterlilik ve erken uyarı sistemi ile stres testi modeli oluşturulması amacıyla Dünya 17 Bankası ile ortaklaşa yürütülen çalışmalar tamamlanmıştır. Halen geliştirilen sistemin uygulanmasına yönelik yazılım çalışmaları devam etmekte olup, yeni sistemin 2015 yılında kullanılmaya başlanılması planlanmaktadır. Sayın Başkan, Değerli Komisyon Üyeleri, Finansal sistemin tabana yayılması ve derinleşmesi amacıyla Hazine Müsteşarlığı koordinasyonunda diğer finansal otoritelerimizin katılımıyla hazırlanan ve 2014-2017 yıllarını kapsayan Finansal Erişim, Finansal Eğitim ve Finansal Tüketicinin Korunması Stratejisi ve Eylem Planları 2014 yılı Haziran ayı itibarıyla hayata geçmiştir. Bilindiği üzere Bireysel Katılım Sermayesi Sistemi (Melek Yatırımcılık), 2013 yılında yapılan düzenlemelerle hayata geçirilmiştir. Bu düzenlemelerle ülkemizde girişimcilik ekosisteminin geliştirilmesi, yatırım kültürünün oluşturulması, kurumsallaşmanın desteklenmesi, profesyonelliğin, teknoloji odaklı ve yenilikçi yatırımların arttırılması için başlangıç ve erken aşama girişim şirketlerinin finansmana erişiminin kolaylaştırılması hedeflenmiştir. 2014 yılı Ekim ayı itibarıyla ülkemizde 261 yatırımcı lisans almış ve 5 adet Bireysel Katılım Yatırımcısı ağı akredite edilmiştir. Girişim sermayesi fonlarına finansman sağlayacak üst fonlara kaynak aktarımına ilişkin yasal düzenleme tamamlanmıştır. Bu çerçevede, Üst Fonlara Kaynak Aktarımına ilişkin genel esas ve usulleri belirleyen Bakanlar Kurulu Kararı 2014 yılı Mart ayında yürürlüğe girmiştir. Getirilen bu düzenleme ile erken aşama girişim şirketlerinin finansmana erişimi kolaylaştırılarak Türkiye’de girişimcilik ekosisteminin gelişmesine önemli katkılar sağlanacaktır. Üst fonlara kaynak aktarımı mekanizması ile girişim sermayesi fonları ve ortak yatırım fonlarına kaynak sağlamak amacıyla kurulan veya kurulacak üst fonlara Hazine Müsteşarlığı tarafından toplam 250 milyon TL sermaye aktarılabilecektir. Hazine Müsteşarlığının 5 yıllık bir zaman diliminde aktarımını gerçekleştireceği 500 milyon TL’nin, girişimcilik ekosistemine en az 2 milyar TL’lik bir sermaye aktarımı gerçekleştireceği öngörülmektedir. Hazine Müsteşarlığı yurtdışına yapılan yatırımları uluslararası kabul görmüş yöntemlere göre izlemekte ve kamuoyuna duyurmaktadır. 2013 yılı yurt dışı doğrudan yatırımların sermaye ve borç pozisyonundan oluşan toplam stok değeri 33,4 milyar 18 dolar olarak gerçekleşmiştir. Bu tutarın 29,5 milyar doları sermaye pozisyonundan, 3,8 milyar doları ise borç pozisyonundan oluşmaktadır. 2014 yılı Ocak-Ağustos döneminde ise 4,1 milyar dolar tutarında sermaye ihracı gerçekleşmiştir. Türkiye genelinde döviz bürosu olarak bilinen 749 yetkili müessese ve 65 şube faaliyet göstermektedir. Yetkili müesseseler 2013 yılında toplam 147,5 milyar dolar tutarında döviz işlemi gerçekleştirmişlerdir. Sayın Başkan, Değerli Komisyon Üyeleri, Devlet Desteklerinin İzlenmesi ve Denetlenmesi Hakkında Kanun 2010 yılında yürürlüğe girmiş ve Hazine Müsteşarlığı bünyesinde Devlet Destekleri Genel Müdürlüğü kurulmuştur. Devlet destekleri alanında sınıflandırılabilir, analize elverişli sayısal verinin bir araya getirilmesi ve raporlanması yoluyla politika yapıcılara ve karar alıcılara bu alanda yürütülecek çalışmalarda kullanılmak üzere ihtiyaç duyacakları verilerin temin edilmesi amacıyla Devlet Destekleri Bilgi Sistemine Veri Aktarılması Hakkında Yönetmelik 2014 yılında yayımlanmıştır. Bu yönetmelikle, 2015 yılı başından itibaren Devlet Destekleri Bilgi Sistemi’ne ilgili kuruluşlar tarafından veri aktarımı başlayacaktır. Böylece ülkemizde uygulanmakta olan desteklerin bir envanterinin çıkarılmasının yanı sıra, desteklerin ölçülebilirliğinin de sağlanması mümkün olacaktır. Sayın Başkan, Değerli Komisyon Üyeleri, Hazine Müsteşarlığı’na 2014 yılı için tahsis edilen toplam 66,6 milyar TL tutarındaki ödenekten yıl sonu itibarıyla 65,9 milyar TL tutarında kullanım öngörülmektedir. 2014 yılı bütçesinde 52 milyar TL olarak öngörülen faiz ödeneğinin, özellikle borçlanma maliyetlerin öngörülenin altında kalması nedeniyle yıl sonunda 50,2 milyar TL olarak gerçekleşmesi beklenmektedir. Hazine Müsteşarlığı 2015 yılı bütçesi için teklif edilen ödenek tutarı 68,3 milyar TL’dir. Söz konusu tutarın 54 milyar TL’lik kısmının faiz ödemeleri için kullanılması öngörülmektedir. 19 Hazine Müsteşarlığı’nın 2015 yılı bütçe teklifinde yer alan, 6,9 milyar TL cari transferler ödeneğinin 3,8 milyar TL’si KİT’lere yapılacak görev zararı ödemeleri ve kamu sermayeli bankalara yapılacak gelir kaybı ödemelerinden, 2,3 milyar TL’si Bireysel Emeklilik Sistemi Devlet Katkısı ödemelerinden ve 471,5 milyon TL’si ise yurt dışına yapılan transferlerden oluşmaktadır. Müsteşarlığın bütçesindeki toplam 6,3 milyar TL tutarındaki borç verme ödeneğinin 5,0 milyar TL’si KİT’lere sermaye ödemelerinden, 406 milyon TL’si KKTC’ye kullandırılacak kredilerden, 24 milyon TL’si üst fonlara, 57 milyon TL’si ise Kredi Garanti Fonu’na yapılacak aktarımlardan kaynaklanmaktadır. Sermaye transferlerinde yer alan 366 milyon TL tutarındaki ödeneğin tamamı KKTC’ye yatırım harcamaları için aktarılacaktır. Mal ve hizmet alım giderlerinde yer alan 578 milyon TL tutarındaki ödeneğin 450 milyon TL’lik kısmı borçlanma genel giderlerinden, 99 milyon TL’si ise Darphane ve Damga Matbaası Genel Müdürlüğü’nün alımlarından oluşmaktadır. Sayın Başkan, Plan ve Bütçe Komisyonunun Saygıdeğer Üyeleri, Değerli Basın Mensupları, Türkiye, demografik özellikleri, nitelikleri artan işgücü, sanayileşme deneyimi, geniş iç pazarı, gelişmiş pazarlara yakınlığı ve gelişmekte olan pazarlara erişim imkanı açısından yeni bir atılım yapma ve yüksek gelirli ülkeler arasında yer alma potansiyeline sahiptir. Bu nedenle önümüzdeki dönemde, ekonomimizin dünya standartlarında üreten, değer zincirinin daha üst basamaklarında yer alan ve ithalat bağımlılığını azaltmış daha istikrarlı bir yapıya kavuşması önem arz etmektedir. Orta Vadeli Program ve 2015 Yılı Bütçesi bu hedeflere yönelik olarak hazırlanmıştır. Hem Plan Bütçe Komisyonu’nda hem de Genel Kurul Görüşmeleri sırasında yapılacak değerlendirmeler ve öneriler bu sürece önemli katkılar sağlayacaktır. 20 Sözlerime son verirken, yapacağınız katkılar için sizlere teşekkür ediyor, 2015 Mali Yılı Bütçesi’nin ve bugün görüşülecek kurum bütçelerinin memleketimize hayırlı olmasını diliyor ve hepinize saygılarımı sunuyorum. 21