pedodontide sedasyon uygulama yolları

advertisement
PEDODONTİDE
SEDASYON
UYGULAMALARI
Prof.Dr.Serap ÇETİNER
Toplumda açıkça görülen diş tedavisinden
duyulan hoşnutsuzluk ve rahatsızlık, bazı
çocukların diş hekimi muayenesini tehdit edici
bir unsur olarak görmelerine neden olur.
Uyum göstermeyen çocukların diş tedavileri
diş hekimleri tarafından çözümlenmesi
gereken ciddi bir sorun olup, tedavinin
başarısı çocuğun hekimle olan işbirliğine
bağlıdır.
Koch ve ark., 1993; Nathan,1995; Koroluk, 2000
Hekim ile kooperasyon eksikliği içinde olan küçük
yaştaki çocuklar için farklı yöntemler
Psikolojik Yaklaşımlar
Farmakolojik Yaklaşımlar
Psikolojik teknikler yani davranış yönlendirilmesi,
pedodontistler tarafından çok iyi bilinmekte ve
uygulanmaktadır. Burada hekimin başarısı büyük
oranda çocukla iletişim kurabilmesi ve çocuğun
güvenini kazanabilmesine bağlıdır.
Farmakolojik yöntem; psikolojik
yaklaşımların yetersiz kaldığı durumlarda,
sedasyon, analjezi veya en son çare olarak
da genel anestezi sağlamak için bazı
ilaçların uygulanmasıdır.
Genel anestezi, diş hekimliği ve tıp
alanlarında, ağrı ve kaygının
kontrolünde uygulanan ilk yöntemdir.
Genel anestezinin birçok avantajı
olmasına rağmen, hasta için daha fazla
risk içermesi, uygulayan kişiler için
daha fazla eğitim gerektirmesi ve
maliyetinin yüksek olması nedeniyle,
alternatif yollar geliştirilmiştir.
Genel anestezi, tıpta hala
yaygın olarak
uygulanmasına rağmen, diş
hekimliğinde sedasyon
tekniklerinin kullanımıyla
birlikte genel anestezi
uygulamalarında bir azalma
meydana gelmiştir.
Günümüzde bir çok ülkede sedasyon
teknikleri, erişkin veya uyum sağlanamayan
çocuk hastalarda, gerek muayenehane gerekse
hastane koşullarında rutin olarak
kullanılmaktadır.
Sedasyon;
Bilinç düzeyinde hafif bir azalma ile birlikte,
hastanın bağımsız ve devamlı olarak hava
yolunu koruyabildiği, fiziksel uyarılara ve
sözel komutlara uygun bir şekilde yanıt
verebildiği durumdur.
HAAS, D. (1999) Oral and inhalation conscious sedation. Dent Clin North Am 43:341-359
Sedasyon uygulamaları, pediatrik diş hekimleri arasında da
popüler bir yol olup, American Academy of Pediatric
Dentistry’nin (AAPD) 1500 üyesi arasında yapılan bir
araştırmada, yılda 120,000 ile 140,000 civarında sedasyon
uygulandığı görülmüştür.
HOUPT, M. (1993). Project USAP the use of sedative agents in pediatric dentistry: 1991
update Pediatr Dent 15:36-40
ABD’de 54 program, sedasyon eğitimi vermektedir. Bu
programlarda sedate olmuş hastalarda acil müdahale
eğitimi 46 programda pedodontistler tarafından
verilirken (%87), bu programların 35’inde ise bu eğitim
(%64) anestezistler ile birlikte verilmektedir. 1989
yılından itibaren, bu eğitimi veren pedodontistlerin
sayısında %5 artış olurken, anestezistlerin sayısında ise
%7’lik bir azalma gözlenmiştir.
Wilson ve ark., Pediatr Dent 23:307-314, 2001
ABD’de diş hekimliği fakültelerinde 54 programda, yılda 2000 ile 30.000
arası hasta(ortalama 9604) orta sedasyon ile tedavi edilmektedir. Bu
programlarda:
Anestezi Rotasyonu Süresi
Rotasyon Süresi
Program Sayısı
Yüzdesi
4 hafta veya daha az
31
%57
5-8 hafta
18
%33
9-12 hafta
2
%4
13-16 hafta
2
%4
Diğer
1
%2
Acil durumların anlatıldığı ders saati:
Saat Saati
Program Sayısı
Yüzdesi
1-2
16
%31
3-5
27
%52
6-10
4
%8
>10
4
%8
Hiç
1
%2
İsrail’deki kanunlara göre, bütün diş hekimleri farmakolojik metotları
uygulama hakkına sahiptir. Pedodontistlerin eğitiminde ise 3 ay
anestezi rotasyonu bulunmaktadır. İsrail’de en çok kullanılan bilinçli
sedasyon yolu N2O/O2 inhalasyon sedasyonudur. Ayrıca N2O/O2 ile
kombine en çok Atarax, Diazepam ve Midazolam kullanılmakta olup,
kloral hidrat daha az popülerdir. İsrail’deki pedodontistlerin %97’si
N2O/O2’yi kullanırken, %87’si preoperatif premedikasyon
uygulamaktadır. Normal diş hekimlerinin ise %28’i N2O/O2 , %35’i
preoperatif premedikasyon uygulamaktadır
Peretz, B. The use of sedation while treating paediatric dental patients in Israel.
Paediatr Dent 12:355-356, 2002
Int J

Amerikan Pediatrik Diş Hekimleri Akademisi, 1985’te
tedavi uygulanacak çocuklarda farmakolojik
ajanların kullanılmasına yönelik bir sedasyon rehberi
yayınlamıştır. Bu rehber teknolojik gelişimdeki
ilerlemeleri yansıtmak ve hastanın güvenliğini
korumak için birçok defa yenilenerek, en son rehber
2006’da yayınlanmıştır.
Farmakolojik sedasyon;
Bilinç düzeyinde, motor koordinasyonda,
kaygı derecesinde ve fizyolojik
parametrelerde değişikliklere yol açan bir
ajan ya da ajan kombinasyonlarının
uygulamasıyla oluşmaktadır.
AAPD 2006 Klinik Kılavuzu
MİNİMAL SEDASYON
•
Hasta sözel talimatlara cevap verebilmektedir.
•
Bilişsel fonksiyonlar ve koordinasyon hafifçe
gerilemiş olabilmektedir.
•
Solunum ve kardiyovasküler fonksiyonlar
etkilenmemiştir.
ORTA DÜZEYDE SEDASYON
•
•
Hasta sözel emirlere veya hafifçe dokunarak verilen
uyaranlara uygun cevap verebilmektedir.
Yaşlı ve çocuk grubunda yaşa uygun anlamlı hareketin
alınması beklenmektedir.
•
•
•
Spontan solunum yeterlidir.
Koruyucu refleksler korunmaktadır.
Kardiyovasküler fonksiyonlar genellikle etkilenmemiştir.
DERİN SEDASYON
Hasta kolaylıkla uyandırılamamakta fakat
tekrarlayan sözel ya da ağrılı uyaranlara anlamlı
cevap verebilmektedir.
• Solunum fonksiyonu için genellikle destek
gerekmektedir.
• Kardiyovasküler fonksiyonlar genellikle olumsuz
etkilenmemiştir.
• Ağrılı uyaranlara karşı refleks hareketi
görülebilmektedir fakat bu anlamlı ve amaçlı bir
hareket değildir.
• Koruyucu hava yolu reflekslerinin kısmi veya tam
kaybı görülebilmektedir.
•
GENEL ANESTEZİ
İlaçlarla sağlanan, geri dönüşümlü, ağrılı
uyarana bile yanıtın olmadığı bilinç kaybı
durumudur.
• Solunum fonksiyonu genellikle desteksiz
sürdürülememektedir.
• Hava yolu açılması ve pozitif basınçlı
ventilasyon desteği gerekmektedir.
• Kardiyovasküler fonksiyonlar genellikle
baskılanmıştır.
•
Minimal-Orta Sedasyon Endikasyonları


Yapılacak tedaviyi anlamayan,
Psikolojik ya da emosyonel olgunluk eksikliği
bulunan,

Algısal, fiziksel ya da tıbbi yetersizliği olan,

Kaygı-korku sebebiyle tedaviyi reddeden
hastalar
Derin Sedasyon-Genel Anestezi Endikasyonları





Fiziksel, mental ya da tıbbi rahatsızlığı olan,
Lokal anestezinin etkili olmadığı restoratif ya da
cerrahi tedavi gereksinimi olan,
Aşırı korkulu kaygılı, fiziksel olarak direnç gösteren
ve davranışlarında düzelme beklenmeyen,
Geniş orofasiyal travmaya maruz kalmış,
Diş tedavi ihtiyacı olan ve başka şekilde tedavi
edilmesi mümkün olmayan hastalar.
Farmakolojik Sedasyonda
Dikkate Alınması Gereken
Faktörler
1.Çocuk Hasta Karakteristikleri:

Davranış karakteristikleri;





Yaş
Mizaç
Algısal gelişim
Kaygı ile korkunun derecesi
Anatomik ve fizyolojik karakteristikler;





Anatomik ve fizyolojik farklılıkları,
Solunum sistemlerinin yapısal ve fonksiyonel özellikleri,
Dilin göreceli olarak daha büyük olması,
Alt solunum yolunun daha yumuşak olup daha az kıkırdakla
desteklenmesi,
Metabolizmanın hızlı olmasına bağlı O2 tüketiminin fazla
olması.
2.Sedasyon ekibinin yeterliliği;



Farmakolojik yöntemleri uygulayacak doktorun
kalp-alciğer canlandırması, sedasyon ve
anestezi uygulamasındaki deneyimi;
Sedasyon uygulama aşamasında ve derlenme
döneminde olası komplikasyonları izleyebilecek
hemşire;
Sedasyon araç ve gereçlerinin bakımını,
onarımını, montajını yapabilen teknik personel
varlığı
3.Ekipman:
 Kayıt formları:
 anestezi
kayıtları,
 bilgilendirilmiş hasta/ebeveyn onam formu,

Monitörler
 nabız
oksimetresi,
 kan basıncı ölçüm cihazı,
 bispektral indeks,
 defibrilatör

Acil müdahale seti ve acil ilaçlardır.
4.Ortam:
Uygulama yeri ve hastanın derlenmesi için özel
ortamın bulunması
5.Midenin Doluluk Durumu:
Oral ilaç alınımı sonrası midenin dolu olması
ilacın kana karışım oranını azaltabilmekte, etki
süresini uzatabilmektedir.
7.Sedasyondan İstenilen Derinlik Düzeyinin
Belirlenmesi:
Bazı hastalarda hafif bir sedasyon ile diş tedavisi
işlemleri gerçekleştirilebilirken, bazı hastalarda
da derin sedasyon düzeyi ve hatta genel
anestezi gerekebilmektedir.
8.İlaç Dozajı:
Çocukta istenilen sedasyon düzeyini elde etmek
için ilacın verileceği yol ve dozajı önceden tespit
edilmelidir.
Farmakolojik
Sedasyonda
Kullanılan İdeal Bir
Sedatif Ajandan
Beklenen Özellikler
*Güvenilir olması
*Kolay uygulanması
*Kısa sürede etkisini göstermesi
*Analjezik etkisinin olması
*Müdahale esnasındaki hoş olmayan anıların
hatırlanmasını engelleyen amnezi meydana
getirmesi
*Hastanın kullandığı ilaçlar ile etkileşim
göstermemesi
*Hasta tarafından tekniğin kabul edilebilir
olması
*Maliyetinin düşük olması
Günümüzde;
%100 etkili,
Evrensel olarak güvenli kabul edilen,
Etki süresi uygun,
Yan etkisi olmayan,
Etkisi hızlı başlayan,
Derlenmesi hızlı olan
ideal bir sedatif ajan bulunmamaktadır.
Sedasyon
Uygulama
Yöntemleri
*İnhalasyon sedasyonu
( N2O - O2 )
*Enteral sedasyon
( Oral ve rektal yol)
*Parenteral sedasyon
( Subkütan, submukozal,
intranazal,
intramüsküler, sublingual ve intravenöz )
AZOT PROTOKSİT/OKSİJEN
(N2O/O2)
İNHALASYON SEDASYONU
İnhalasyon sedasyonu en güvenilir
sedasyon uygulama yoludur.
Azot Protoksit (Nitroz Oksit), diş
hekimliğinde en yaygın kullanılan ajan olup,
aynı zamanda ağrının giderilmesinde,
klinikte güvenli bir biçimde ilk uygulanan
bileşiktir.
Endikasyonları




Hafif seviyede korkunun giderilmesinde
Diğer yollarla uygulanan sedatif ajanların
etkilerini veya çalışma sürelerini uzatmak için
onlara ek olarak
Kardiovasküler solunum yolu hastalıklarında,
hepatik veya nörolojik bozukluklarda
Basit restoratif (pulpayı içermeyen) işlemler
için lokal anesteziklere alternatif
Avantajları
Etki hızlı başlar
 Titrasyonu mümkündür
 Uygulayanın klinik etki üzerinde önemli
kontrolü vardır
 Etkisinin devamlılığı kontrol edilebilir

Dezavantajları
Düşük etki potansiyeli
 Belli bir derecede hasta kooperasyonu
gerektirir
 Şiddetli davranış bozukluğu gösteren
çocuklar için yeterli değildir

N2O/O2 İnhalasyon Sedasyonu
Uygulama Prosedürü
 Hastalar 4 saat öncesinden herhangi bir katı gıda, 6
saat öncesinden ise sıvı almamalıdır.
 Medikal anamnez alınmalıdır.
 Ailenin rızası ve onam formu alınmalıdır.
 Operasyondan önce cihaz hakkında bilgi verilmeli,
 İndüksiyon sırasında çocuğa psikosedatif etkiler
açıklanmalıdır.
 Bu değişikliklerden hasta hoşnut
olmayabilir. Bu yüzden hastanın
hareketlenmemesi ve
bağırmaması için hasta ile
bağlantı kesilmemeli, sözlü
iletişim koparılmamalıdır.
 Tepe etki 3 ile 5 dakikada oluşur.
 çocuğun davranışları hekime rehber olmalıdır
 İstenilen sedasyon düzeyi kriterleri:
 Solunum normaldir, genel kaslar gevşektir, göz kırpma sıklığı
azalmıştır,
 Ağız probsuz açılır, hasta komutları dinler.
 Hasta gevşemiş, öforik olup, etrafıyla daha az ilgilenir.
 Uygulama sırasında
 Hasta her zaman sözlü komutlara yanıt vermelidir.
 Ancak, konuşmak ağız solunumunu arttıracağından
hasta konuşmaya teşvik edilmemelidir.
 Hastaya “ağzını aç veya kapat” gibi verilen
komutlar, hastanın yanıtlarını monitörize etmeye
yeterli olacaktır.



Uzun uygulamalarda, düzensiz değişim
gösteren konsantrasyonların kullanılması
sırasında kusma meydana gelebilir.
% 20 den daha az oksijen ile kullanılmamalıdır
Kompulsif kişilerde (kontrolü kaybetme korkusu),
klastrofobik hastalar, akut solunum yolu
enfeksiyonu olanlarda, ağız solunumu
yapanlarda, büyümüş lenfoid dokularda
uygulanmamalıdır.
Nathan (1995), güvenilir olması, analjezik etkisi, hızlı
başlangıç ve çabuk atılım gibi avantajlara sahip
olmasına rağmen, özellikle okul öncesi çocuklarda
N2O’nun sınırlı bir etkiye sahip olduğunu bildirmiştir.
Bu nedenle diğer sedasyon yöntemleriyle birlikte
kullanımını önermiştir.
ORAL SEDASYON
Evrensel olarak kabul gören oral yol, en eski ve
güvenilir yöntem olup, aynı zamanda kolay
uygulanan ekonomik bir metoddur.
Daha çok çocuk diş hekimliğindeki sedasyon
uygulamalarında kullanılan yöntem, çocuğun
daha önceki kötü deneyimlerinin üstesinden
gelebilmesi için de etkili bir yoldur.
Avantajları




Kolay uygulanır.
Maliyeti düşüktür.
Yan etki oluşma insidansı ve şiddeti düşüktür.
Herhangi bir enjektör ve ekipmana ihtiyaç
yoktur.
 Özel bir eğitim almaya gerek yoktur.
Dezavantajları
 Evde verilen dozlarda hekim, aileye ve hastaya
güvenmek zorundadır. Hasta yakını tarafından
dozaj hatası yapılma olasılığı vardır.
 Etkinin başlama süresi uzundur (ortalama 30
dakika).
 Titrasyonu mümkün değildir.
 Hızlı bir şekilde sedasyonu derinleştirmek
veya yüzeyselleştirmek mümkün değildir.
İNTRANAZAL SEDASYON
Oral, rektal veya parenteral ilaç
uygulanmasını kabul etmeyen , bebek ve
küçük çocuklarda, nazal yol tercih edilir.
Kooperasyonun iyi kurulamadığı hastalarda
intranazal sedasyon, oral sedasyona göre
daha rahat uygulanmasına karşın, ilacın
verilmesi sırasında burun akıntısı, hapşırma
veya yutma gibi sebeplerle ilaç kısmen de
olsa eksilebileceğinden, ilacın etkisinde bir
azalma söz konusu olabilir.
REKTAL SEDASYON
Endikasyonlar :

Oral veya diğer yollarla ilaç almayı kabul
etmeyen çok küçük yaştaki çocuklarda
Avantajlar :

Yan etkilerin şiddeti ve insidansı
azalmiştır. (enterohepatik dolaşım
engellenmiştir)
Dezavantajlar :
 Uygulaması güçtür
 Kalınbağırsaktan absorbsiyonu değişkendir
 Etkisi yavaş başlar ve uzun sürer
 Derlenme süresi uzundur
 Titrasyon mümkün değildir
 Doz ayarlanması zordur
 Sınırl sayıda ajanın rektal formu mevcuttur.
İNTRAVENÖZ SEDASYON
Endikasyonları :
 Kısa sürede etkili olup invaziv işlemler için
seçilen bir yoldur
Avantajlar :
 Titrasyonu mümkün
 En hızlı etki
 Acil müdahele için damar yolu açık
 Kusma bulantı insidansı az
 Öğürtü reflrksi az, tükrük ile ilgili
sekresyonların kontrolü mümkün
Dezavantajlar :
 Fazla ekipmana ihtiyaç var
 Küçük çocuklarda zor bir teknik
 Damar yolu girişinde lokal
komplikasyonlar
 Yan etkiler şiddetli ve yüksek insidansta
görülebilir.
İNTRAMUSKULER,
SUBMUKOZAL,
SUBKUTANÖZ SEDASYON
Endikasyonlar :
 Diğer yollarla ilaç almayı kabıl etmeyen
şiddetli davranış bozukluğu göstern
çocuklarda
Avantajlar :
 Etki hızlı başlar
 Daha güvenilir bir absorbsiyon
 Çok az hasta kooperasyon gerektirir
 IV mümkün olmadığında acil ilaçların
uygulanmasını sağlar.
Dezavantajlar :
 Titrasyon mümkün değildir
 İlacın etkisini geri çevirme sınırlı
 Enjeksiyona ihtiyaç
 Etki süresi uzun
 Enjeksiyonda yaralanma olabilir
 Daha fazla ekipman gerekir
 İstenmeyen reaksiyon olasılığı yüksek
BÜTÜN PARENTEAL YOLLAR
İÇİN ÖNLEMLER
Bu yolu uygulayan kişi ve ekip, yan etkiler
ve normal dışı reaksiyonları erken teşhis
edebilecek ve müdahalede bulunabilecek
eğitimi almış olmalıdır.
 İleri derecede hayat desteği uzmanlığı ve
anesteziyoloji eğitimi almak önerilir.
 IV. Uygulama için altı yaş altı çocuklarda,
karaciğer ve tiroid hastalarında önlemler
alınmalıdır.

Sedasyonda
Kullanılabilecek
İlaçlar
Hipnotik ve sedatifler:
 Barbitüratlar (pentobarbital, sekobarbital)
 Antihistaminikler (difenhidramin, hidroksizin)
 Kloral deriveleri (triklofos sodyum, kloral hidrat)
 Ketamin
Opioidler (morfin, meperidin, fentanil, alfentanil,
sufentanil, buprenorfin)
Trankilizanlar
 Benzodiazepinler (diazepam, nitrazepam,
temazepam, oksazepam, lorazepam, midazolam)
 Fenotiazinler (klorpromazin, prometazin,
promazin)
 Butirofenonlar (droperidol)
MİDAZOLAM

Pediatrik diş hekimliğinde, bilinçli sedasyonda midazolam
kullanımı oldukça popülerdir.

Kısa etki süreli, suda çözünebilen bir benzodiazepin
olan midazolam, anksiyolitik, sedatif, hipnotik,
antikonvülsant, kas gevşetici ve anterograd
amnezik etkilere sahiptir.

Sadece intravenöz uygulama için formüle edilse de;
oral, sublingual, nazal, intramuskular ve rektal
yoldan da uygulanabilir.

Beta eliminasyon ömrü anlamlı olarak diazepam’dan kısadır
(çocuklarda 10629 dakikaya karşı 18 saat). Böylelikle kısa
period sedasyon gerektiren uygulamalarda özellikle avantaja
sahiptir.
Midazolam diğer sedatif veya narkotiklerle kombine
kullanılmadan, çocuklarda en doğru bilinçli sedasyon
durumu sağlayan en iyi sedatiftir.

Oral Yol

Sublingual ve Nazal Yol
Sublingual yol, nazal yola benzer şekilde hızlı emilim gösterir. Oral yolda,
intravenöz preparatın acı tadı nedeniyle, suni tatlandırıcılarla dahi bu tadı
bastırmak oldukça zordur (Meyve suları ile karıştırılarak kullanılmalıdır).
Nazal ve sublingual yollar, 10 ile 15 dakika içinde hızlı bir şekilde
sedasyon başlangıcına neden olurken, oral yolla bu 20 ile 30 dakikada
olabilir.
Midazolamın Pediatrik Dozları
Uygulama Yolu
Doz mg/kg
İntravenöz
0.05 - 0.1
Oral
0.3 - 0.75
Rektal
0.4 - 1.0
Nazal
0.2 - 0.3
A.Ü.D.H.F PEDODONTİ
KLİNİĞİNDE
0.1 mg/kg Midazolam
 1 mg/kg Propofol


Ek olarak

0.5 mg/kg Propofol (işlem devam ederken)
0.5-1 mikrogram/kg Fentanil (arada)
Y.D.Ü.D.H.F PEDODONTİ
KLİNİĞİNDE
•
•
•
•
0,5 mg/kg Midazolam oral yolla (meyve suyu
içinde) verilir.
20 dakika sonra damar yolu açılır ve 0,02 mg/kg
Atropin ile 0,5 mg/kg Ketalar verilir.
%50 azot protoksit , %50 O2 inhalasyonla
desteklenir.
Azot protoksit kesildikten sonra 3 dakika
boyunca %100 O2 verilir. (azot protoksit 2
dakikada tamamen temizlenmektedir)
G.Ü.D.H.F PEDODONTİ
KLİNİĞİNDE
Oral 0.7 mg/kg Midazolam
 15 dk sonra %40 N2O, %60 O2

Oral 3 mg/kg Ketamin+ 0.25 mg/kg
Midazolam
 15 dk sonra %40 N2O, %60 O2

Oral 1 mg/kg Hidroksizin Hidroklorür
 60 dk sonra %40 N2O, %60 O2

Sedasyonda Kullanılan Cihazlar
 İnhalasyon Sedasyonu Ekipmanı
N2O / O2 inhalasyon sedasyonu sağlayan
cihazlar oldukça basit yapıdadır. Bu cihazlar
genel anestezi sırasında devamlı gaz akışı
sağlayan cihazların bir modifikasyonudur ve
rölatif analjezi oluşturmak için dizayn
edilmişlerdir. Bir nazal maske yardımı ile
değişebilen yüzdede azot protoksitin ve
oksijenin hastaya verilmesini sağlar. Gaz
akışı devamlı olup; oran, hastanın dakika
volümü ile uygun bir şekilde ayarlanır.
 Nabız Oksimetresi
Nabız oksimetresi, hipoksiyi
önceden belirlemede oldukça
duyarlı bir monitördür. Nabız
oksimetresi, kan oksijen
doygunluğunu ve kalp atımını
monitörize etmek için en kesin
ve hatasız yöntemdir.
 Bispektral İndeks (Elektroensefelogram)
BİS, EEG sinyallerinin komputerize
ortamda istatistiksel olarak
değerlendirildiği rakamsal bir indeks
olup, hastanın tamamen uyanık
olduğu durumu gösteren
maksimum “100” ile elektriksel
beyin aktivitesinin tamamen
durduğu minimum “0” aralığındadır.
BİS cihazı, hastanın sedasyon
derecesini gösteren, hekim için
sedasyonun güvenlik aralığını
maksimuma çıkaran bir cihazdır.
Sedasyon Uygulamalarında Amaç

Hastanın güvenliğini ve konforunu sağlamak

Fiziksel huzursuzluğu ve ağrıyı en aza indirmek

Kaygı ve korkuyu kontrol etmek; psikolojik
travmayı minimalize etmek ve amneziyi arttırmak

Hastanın davranış ya da hareketlerini kontrol
altında tutarak, sedasyon uygulaması süresince
hasta ve hekimin güvenliğini sağlamak
GENEL KURALLAR

ASA sınıf I ve II hastalara tedavi
gereksinimleri ve davranış biçimleri göz
önüne alınarak minimal, orta veya derin
sedasyon planlaması yapılır.

ASA sınıf III ve IV hastalar, engelli çocuklar
ve anatomik olarak solunum problemi veya
aşırı tonsil hipertrofisi gibi sağlık sorunları
olan çocuklarda risk faktörü arttığı için
anestezi hekimi, ilgili hekimlerle konsültasyon
yaparak orta ya da derin sedasyon veya
genel anestezi planlamasını yapmalıdır.



Sedasyon uygulamalarında çocuk hastaya
ebeveyn veya başka bir sorumlu en az iki kişi
eşlik etmelidir.
Sedasyonu yapan hekim, acil bir durumda,
uygun olanaklara, personele ve donanıma sahip
olmalıdır. Sedasyon ekibi CPR eğitiminden
geçmiş olmalıdır.
Acil durumlarda destek servisine ulaşabilmek
için bir protokol belirlenmelidir.



Acil arabası/kitine hemen ulaşılmalıdır.
Tüm cihazların kontrolü düzenli olarak yapılmalı
ve kaydedilmelidir.
Uygulama öncesi hastanın genel sağlık
değerlendirmesi uzman hekim tarafından
tekrarlanmalıdır.
SEDASYON ÖNCESİ
DÖKÜMANTASYON


Bilgilendirilmiş Onam
Hekim sözel ve yazılı olarak sedasyon
uygulanacak çocuktan sorumlu kişiye bilgi
vermelidir. Bilgiler sedasyonun amacını ve
sedasyon sırasında ve sonrasında davranışlarda
beklenen değişiklikleri içermelidir.
Diyet Önlemleri
Sedasyonda kullanılan ajanlar, özellikle derin
sedasyonda,çocukta havayolu reflekslerinin
korumasını azalttığından ,sedasyondan önce
gereken açlık periodu genel anestezideki gibi
planlanmalıdır.
SEDASYON UYGULAMASININ HEMEN
ÖNCESİNDE DÖKÜMANTASYON

Sağlık değerlendirilmesi
Sedasyon uygulamasından önce hasta uzman
bir hekim tarafından genel sağlığı açısından
değerlendirilerek, konsültasyon gerektirecek
herhangi bir risk faktörü olup olmadığına karar
verilir. Bu değerlendirme aynı zamanda, hangi
hastanın daha fazla havayolu/kardiyovasküler
desteğe ihtiyaç duyacağını veya ilaçların doz
veya çeşidinde yapılacak olan değişikliklerin
planlanmasına da olanak sağlar.
Sedatif ilaçların uygulanmasından önce
vital bulgular kayıt edilmelidir. Koopere
olmayan ve gergin çocuklarda bu
bulguların kaydı zor olacağından, bu
durum kayda alınmalıdır.
TEDAVİ SIRASINDA KAYIT

Hastayla ilgili tutulan kayıtların zaman-bazlı
olarak, isim, izlenecek yol, tedavini yapıldığı yer,
saat, dozaj ve verilen ilaçların hastaya olan
etkilerini kapsaması gerekmektedir.

Sedasyondan önce, hastanın adını,
uygulanacak prosedürü ve prosedürün
uygulanacağı bölgeyi kontrol etmek için time-out
yapılmalıdır.

Sedasyon uygulandığı sırada, verilen oksijenin,
sedasyon ajanlarının konsantrasyonunun ve bu
maddelerin ne kadar süre ile uygulandığının
kaydedilmesi gerekmektedir.

İlaçların kontrolünden önce, dozajın dikkatlice
belirlenmesi gerekmektedir.
Hasta önceden belirlenmiş taburcu etme
kriterlerine ulaşıncaya kadar, tutulan kayıtlarda,
tedavi sırasında hastanın bilinç durumu,
uyaranlara tepkisi, kalp atımı, kan basıncı,
solunum hızı ve oksijen satürasyonu
belirtilmelidir.
Ortaya çıkan komplikasyonlar ve bunların
tedavisi de kayıt altına alınmalıdır.
TEDAVİ SONRASI KAYIT

Çocuğun, tedavinin yapıldığı yerden ayrıldığı an ve
durumu belgelenmeli, bilinç seviyesi, önceden belirtilen
kriterlere göre soluk alıp verişi esnasında oksijen
satürasyonu kaydedilmelidir.

Bazı sedasyon ilaçlarının uzun yarılanma ömrüne sahip
olması nedeniyle, hastanın normale dönmesi gecikir ya
da hasta hala sedasyon etkisinde gibi görünür. Bu
durumla karşılaşıldığı zaman, hasta medikal gözlem
altında tutularak kontrol edilir.
Sedasyonun güvenli olabilmesi ve olası
problemlerden sakınmak için, her prosedürde
aynı aşama ve kontrolleri içeren bir akronim
kullanılması yardımcı olacaktır.
S: Suction
O:Oxygen
A: Airway
P: Pharmacy
M: Monitor
E: Euipment
ÖZÜRLÜ ÇOCUKLARDA
DAVRANIŞ
YÖNLENDİRİLMESİ
Yetersizlik, özürlülük ve engellilik
terimleri
Dünya
Sağlık
Örgütü
tarafından;
Impairment (Bozukluk, yetersizlik)
Disability (Özürlülük)
Handicap (Sakatlık, engel)
Dünyada ve ülkemizde özürlülük oranı
azımsanamayacak kadar çoktur. 1993 yılında
Birleşmiş Milletlere sunulan Devlet Planlama
Teşkilatının özel raporunda Türkiye’deki
toplam özürlü oranı %12 olarak bildirilmiştir.
Özürlü
bireylerin
karşılaştığı
sağlık problemleri, zaten zor olan
yaşamlarını güçleştirerek,
* Yaşam kalitelerini etkiler
* Ölümlere neden olabilir
* Risk faktörlerini arttırabilir
Özürlü çocukların sağlıklı çocuklara
göre risk altında olduğu pek çok
faktör vardır:
* Beslenme
* Kas fonksiyonu
* Oral hijyen
* İlaç alımı
İLK ZİYARET
İlk randevu çocuğun sonraki randevulardaki
davranışının belirleyicisi olacaktır.
Bu nedenle ilk randevuya daha geniş zaman
ayrılması, hasta ve ailesi ile sağlıklı ilişki
kurulması gerekmektedir.
Bu çocukların 24 saat boyunca sürekli
yanlarında bulunan ebeveynlerinin
hekimden çok daha fazlasını bildikleri
unutulmayarak, ebeveynlerinin
anlatacakları büyük bir dikkatle
dinlenmelidir.
RADYOGRAFİK İNCELEME
Çocuktaki film pozisyonunu
kontrol etmenin mümkün
olmadığı durumlarda bitewing
radyograflar tercih edilir.
Ancak hastanın, filmi yutma
riskine karşı , bu filmlerin
kanat kısmına açılan deliğe
yaklaşık 46 cm uzunluğunda
bir ip bağlanır.
KORUYUCU
TEDAVİLER
Özürlü çocuklarda restoratif tedavilerin
uygulama zorluğu nedeniyle etkili bir koruyucu
tedavi önemlidir.
1- Hastanın ve ebeveynlerinin eğitimi,
2- Ağız bakımının günlük aktivitelerin bir
parçası haline getirilmesi,
3- Koruyucu diyet ve ortodontik tedavileri de
içeren periyodik koruyucu uygulamalar.
Çocuk ayakta veya oturarak diş fırçalayacak
kişinin önünde durur. Böylece çocuğun başı
bir el ile kavranırken diğer el ile dişler
fırçalanır.
Çocuk yatar pozisyondayken oturan
ebeveyn çocuğun başını kucağına koyarak
bir eliyle çocuğun başını kavrarken diğer
eliyle dişlerini fırçalar.
Anne ve baba yüzleri birbirine dönük, dizleri
birbirine değecek şekilde karşılıklı oturur.
Çocuk ikisinin kucağına yatar şekilde
uzanır, başı birinin kucağındadır. Bu kişi
başı sabitleyerek aynı zamanda dişleri
fırçalar.
Daha problemli hastalar ortamdan iyice
izole edilerek diş fırçalayanın kucağına
uzanır. Fırçalama sırasında hastanın hareket
etmesi engellenir. Eğer bir tarafından yeterli
stabilizasyon sağlanamıyorsa başkalarının
da yardımıyla fırçalama işlemi yapılır.
İnatçı ve dirençli çocuklar diş fırçalayacak kişinin
önünde konumlandırılır, bacaklarla çocuğun
gövdesi, ellerle kafası desteklenerek, fırçalama
işlemi gerçekleştirilir.
Motor fonksiyonlarında problemleri olan
hastalarda, fırçalama tekniğini geliştirmek
amacıyla diş fırçalarında modifikasyonlar
uygulanmaktadır.
DİYET VE
BESLENME
Özürlü çocuklarda diyet, koruyucu programın
temelidir. Bu amaçla hastanın doktoruyla
konsültasyon yapılarak, çocuğa özgü bir
beslenme programı yapılmalıdır.
FLOR ALIMI
Diş hekimliğinde flor kullanımı bütün
hastaların tedavisinde önemlidir. Özellikle
özürlü çocuklarda yeterli miktarda sistemik
flor alımı sağlanmalıdır. Topikal flor
uygulamaları ile birlikte florlu bir diş
macunu her gün mutlaka kullanılmalıdır.
KORUYUCU RESTORASYONLAR
Özürlü çocuklarda fissur örtücüler koruyucu
uygulamaların temelini oluşturur. Genel anestezi
altında tedavi gören hastaların derin okluzal pit ve
fissurleri kırılma ve çürükleri önlemek amacıyla
amalgam veya posterior kompozitlerle restore
edilmelidir.
Bruksizm ve ara yüz çürükleri olan
hastalarda, dişlerin paslanmaz çelik kuron
ile restore edilmesi doğru bir yaklaşım
olacaktır.
DÜZENLİ PROFESYONEL
KONTROLLER
Özürlü çocukların koruyucu
uygulamalar ve kontrol amaçlı
olarak 2, 3 veya 4 ayda bir
görülmeleri yararlı olacaktır.
Özürlü çocuklarda davranış yönlendirme
teknikleri ile ietişim sağlanamıyorsa,
hareketi engellenerek tedavi veya bilinçli
sedasyon gibi alternatif yollar denenmelidir
Hareket engellenerek tedavi;
*Gelişimini tamamlamadığı için iletişim
kurulamayan çocuklar,
*Davranış yönlendirme tekniklerinin başarısız
olduğu mental ve fiziksel özürlü çocuklar,
*Hareketin engellenmemesi durumunda hasta
ve hekim güvenlik açısından risk altında
kalacaksa.
Yaygın olarak kullanılan hareket
engelleme yöntemleri:
GÖVDE:
papoose board
trianguler sheet
pedi-wrap
beanbag dental chair insert
safety belt
extra assistant
KOL VE BACAKLAR:
posey straps
velcro straps
towel and tape
extra assistant
KAFA:
forearm-body support
head positioner
plastic bowl
extra assistant
Hastayla iletişim sağlanabiliyorsa bu
yöntemler öncelikle hekim tarafından
hastaya anlatılmalıdır. Ağız açacağı,
diş sandalyesi; pediwrap, emniyet
sargısı; hareketi engelleyen bağlar,
emniyet kemeri şeklinde anlatılarak
hastanın korkmadan güven duyması
sağlanacaktır.
MENTAL RETARDASYON
Gelişimi normal olan bireylerden, entellektüel
gelişim düzeyi belirli ortalamanın altında olan
ve çevreye adapte olma yetisi önemli ölçüde
kısıtlı olan bireyler için kullanılan bir terimdir.
Mental retarde hastalarda
gingivitis görülme oranı %60-97
iken normal popülasyonda
görülme oranı %28-75’dir.
*Hastanın kronolojik yaşı ne olursa olsun
çocuğa yaklaşımda bizim için önemli olan
fonksiyonel zeka yaşı olduğundan özürlü
çocukların diş tedavisinde bu gerçek gözardı
edilmemelidir.
*Çalışmalar normal çocuklardan daha çok
sosyal ilişki kurmaya ihtiyacı olan bu mental
retarde çocukların ödüllendirilmesinin çok
önemli olduğunu göstermiştir
*Öncelikle aile yapılacak tüm işlemlerle ilgili
olarak bilgilendirilmelidir.
*Sözlü iletişim basit sözcüklerle kurulmalıdır
*Hastanın ebeveynlerini de kliniğe alarak
iletişimde yardımcı olmaları sağlanmalıdır
*Her seansta tek uygulama yapılmalıdır
*Hastanın istekleri dikkatle dinlenmelidir
*Randevular erken saatlere verilmeli ve
randevu saatleri kısa tutulmalıdır
DOWN
SENDROMU
(TRIZOMI 21)
İntra-oral bulgular: Ağız boşluğunun küçük olup dilin
dışarı taşması, çiğneme fonksiyonu eksikliği,
hipotonik oral kaslar nedeniyle konuşma ve
yutkunma güçlüğü söz konusudur. Down sendromlu
hastalar gingivitis ve diğer periodontal hastalıklara
yatkındırlar.
Down sendromlu çocuklarda
mental yetersizlik olmasına karşın
bu çocuklar kooperedir.
ÖĞRENME YETERSİZLİĞİ
*Konuşma veya yazma dilini
anlama ya da kullanma güçlüğü
çeken çocuklara öğrenme
yetersizliği tanısı konulmaktadır.
*Bu tür durumların çocuklarda ciddi emosyonel
bozukluklara yol açabileceği göz önünde
bulundurulmalıdır. Hastaların çoğu tedaviyi kabul
eder, reddedenler için davranış yönlendirilmesi
ve bilinçli sedasyon yöntemlerine başvurulabilir
FRAJİL X SENDROMU
Mental gerilik ve otizm ile
karakterize herediter bir
hastalıktır. Frajil x sendromu
tanısı konulmuş hastalarda;
gelişim geriliği, hiperaktivite ve
hiper uyarılabilirlik söz konusudur.
Bu çocuklarda ele vurma, el ısırma,
zayıf göz kontağı sıklıkla gözlenen
davranışlardır.
FETAL ALKOL
SENDROMU
Hamileliğin ilk iki ayı boyunca günde 1-3 kadeh içki içen
annelerin bebeklerinin gelişimleri belirgin düzeyde zarar
görmektedir.Bu hastalığa sahip çocuklar, erken çocukluk
dönemlerinde hiperaktivite gösterdikleri için (<5 yaş), dental
uygulamalarda sorun çıkarabilmektedirler.
Ancak yaş ilerledikçe çocuklar koopere olurlar. Hiperaktif çocuklarda hareketlerin
engellenmesi faydalı olmaktadır
OTİZM
Otistik
çocuklar
normal
çocuklara
benzerler
sadece
iletişim
kurmaları,
sosyalize
olmaları ve öğrenmeleri kısıtlıdır.
Bu
nedenle
dental
tedavi
sırasında
güçlük
çıkarırlar.
Bilinçli sedasyon ile tedavi
tercih edilmelidir.
SEREBRAL PALSİ
Dental tedavi açısından esas sorun yaratan
durumlardan birisidir.
Hastalık kendisini; kas zayıflığı veya paralizi,
dengesiz ve düzensiz yürüyüş ve
koordinasyonsuz hareketlerle göstermektedir
Bu hasta grubu, diş hekimi açısından çok
fazla özen ve dikkat gerektiren bir gruptur.
Hastalığın şiddeti, tutulumu ve bulguları
mutlaka değerlendirilmelidir.
Dışsal uyaranlarla kasılmaların
başlayabileceği unutulmayarak
olabildiğince sakin, sıcak ve dostça bir ortam
yaratılmaya çalışılmalıdır.
*Pek
çok hasta tekerlekli sandalyeyle
tedavi edilmeyi tercih etmekte, bu da
hekim açısından daha kolay
olmaktadır.
*Hasta koltuğa transfer
edilecekse hastaya
yardım isteyip
istemediği sorulmalıdır.
*Tedavi sırasında hastanın başı stabilize
edilmelidir.
*Hasta mümkün olduğunca koltuğun ortasına
konumlandırılmalıdır.
*Hasta yutkunma sırasında problem
yaşayacağından yatar konumda çalışılmamalıdır.
*Ekstremiteler doğal konumlarında
iken tedavi yapılmalı,
*Fiziksel engelleyiciler kullanılmalıdır.
*Ağız açıcılar, parmak splintleri
kullanılmalıdır.
*Ani ışık, ses ve hareketlerden kaçınılmalıdır.
*Kusma refleksini önlemek amacıyla dikkatli
çalışılmalıdır.
*Restoratif işlemlerde rubber-dam tercih
edilmelidir.
*Hastayı dinlendirerek ve çabuk çalışılmalıdır
Astım (Reaktif
solunum yolu
hastalığı)
Çocuğun gerginliğini azaltacak şekilde
davranılmalı ve ağrı uyaranının oluşmaması için
nitrozoksit/O2 analjezisi faydalı olabilmektedir.
Bronkopulmoner Displazi
Bebeklik döneminde uzun süre yüksek
konsantrasyonlu O2 ile solunum desteği yapılan
çocuklarda ortaya çıkan kronik bir akciğer
hastalığıdır.
Bronkopulmoner displazili çocuklar tedavi süresi
uzun tutulmaması gereken hastalardır.
Tedavi boyunca nasal bir kanül ile oksijenizasyon
fayda sağlayacaktır.
Kistik Fibrozis
Solunum ve sindirim sistemini etkileyen genetik
bir hastalıktır.
Tedavi sırasında hastalar olabildiğince dik
pozisyonda tutulmaya çalışılmalıdır. Sedasyon
ajanlarının kullanımından kaçınılmalıdır.
İŞİTME KAYBI
*İlk randevuda yapılacak işlemler hakkında
bilgi verilmeli ve nasıl iletişim kurulacağıyla
ilgili fikir sahibi olunmalıdır
*Hastanın medikal hikayesi alınarak işitme
kaybının derecesi öğrenilmelidir.
*Hastayla konuşurken yüzünün ona dönük
olmasına dikkat edilmelidir. Abartılı yüz hareketleri
ile mimikler dudak okumayı güçleştireceğinden
kaçınmak gerekir.
*Tedaviye başlamadan anlat-göster-yap yöntemi
kullanılarak aletler tanıtılmalıdır.
*Çocuk hastaya dokunmak, gülümseyerek güven
duygusunu arttırmak onun hekime güvenini ve
iletişimi arttıracaktır.
*Çocuğun mimikleri takip edilerek aletler konusunda
hissettikleri değerlendirilmelidir.
GÖRME
YETERSİZLİĞİ
*Hastanın görme durumu hakkında bilgi sahibi
olunmalıdır.
*Hastaya acıma duygusu gösterecek söz ve
davranışlardan kaçınılmalıdır.
*Hastanın özel ve hassas olduğu unutulmamalıdır.
*Anlat-göster-yap tekniği yerine dokunma, tatma
ve koklama duyularını kullanarak tedavi
anlatılmalı.
*Ortamı tanıtıp, her tedavi öncesi gerekli
tanımlamalar yapılmalı.
*Gözlük kullanan hastaların gözlüğü korunmak
için taktıkları unutulmamalı ve çıkarması
istenmemelidir.
*Aletler ağıza girmeden önce yapılacak işlemler
mutlaka anlatılmalı.
*Keskin tatlar hastayı irrite edeceğinden materyaller
küçük parçalar halinde yerleştirilmelidir.
*Dental plağı görerek
uzaklaştıramayacaklarından,
doğru fırçalama işlemi mutlaka
fırçayı birlikte tutarak
uygulamalı öğretilmelidir.
*Hastanın tedavilerinin alıştığı
doktor tarafından yapılmasına
özen gösterilmelidir
KALP HASTALIKLARI
Kalp hastası çocuklarda medikal
anamnez ve daimi hekimiyle
konsultasyon hayati önem
taşımaktadır.
Çocukların gerginliğini azaltmak amacıyla bilinçli
sedayon ve nitroz oksit/02 analjezisi yararlı
olacaktır.
Bu hastalarda kronik enfeksiyon riski nedeniyle
süt dişlerine endodontik tedavi önerilmez. Çekilip
sabit yer tutucu yapılması daha akılcı kabul
edilmektedir. Sürekli dişlerde ise prognozu iyi
olacak dişlere özenli endodontik tedavi
uygulanmalıdır.
KARDİYAK CERRAHİ HASTALARI
Kardiyak cerrahi görecek hastaların ameliyat
öncesinde gereken tedavilerin yapılması, oral
kaynaklı bakteriyel endokardit riskini azaltacaktır.
İyileşmenin gerçekleşebilmesi için tedavilerin
ameliyattan 3-4 hafta önce bitirilmesi uygundur.
Özürlü insanlar için oral
sağlık hizmetleri
•İhtiyaçlara cevap vermelidir,
•Görüş ve istekleri göz önüne almalıdır
•Yaşam kalitesini gözetmelidir
•Kişisel hak ve seçimlere saygı duymalıdır,
•Yüksek risk gruplarını hedeflemelidir
•Hastanın bakımından sorumlu diğer
kişilerle uyum içinde çalışılmalıdır
“Oral sağlık ve oral sağlık
hizmetlerinin kalitesi genel sağlığın bir
parçası olmalıdır ve bu bir
ayrıcalık değil hak olmalıdır.”
Download