This page was exported from İstanbul Üniversitesi [ http://iutest.istanbul.edu.tr ] Export date: Tue Jul 18 18:52:18 2017 / +0000 GMT İstanbul’u Anlatan Kemikler (Yazan: Araş. Gör. Mesut Aytekin, “İstanbul’u Anlatan Kemikler”, İstanbul Üniversitesi Bilim Kültür ve Sanat Dergisi, Sayı: 3, İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü Basın ve Halkla İlişkiler Müdürlüğü, Yıl: 2010, s: 2229) Yazının yer aldığı dergiyi okumak için tıklayın: http://iudergi.istanbul.edu.tr/s3/index.html Yenikapı kazılarında ortaya çıkan 51 türe ait yaklaşık 22 bin hayvan kemiği, İstanbul Üniversitesi Veteriner Fakültesi tarafından inceleniyor. Bizanslılara ait dünyanın en büyük hayvan kemiği envanteri üzerinde yapılan çalışmalar, Bizans İmparatorluğu döneminin sosyokültürel ve ekonomik yapısına, yemek kültürüne ve yaşam tarzına ışık tutuyor. Metro ve Marmaray Tüp Geçidi çalışmaları sırasında, çok sayıda antik gemi enkazı, amfora ve hayvan iskeletine rastlanmasıyla ortaya çıkan antik Theodosius Limanı’ndaki kazı çalışmaları devam ediyor. Kazı çalışmalarının Neolitik tabakaya kadar inmiş olması, İstanbul tarihine ışık tutacak verilerin elde edilmesini sağlıyor. 2004 yılından bu yana İstanbul Arkeoloji Müzeleri Müdürlüğü’nün başkanlığında yürütülen kazı çalışmalarında çıkarılan hayvan kemiklerini, İstanbul Üniversitesi Veteriner Fakültesi öğretim üyeleri inceliyor. İmparator I. Theodosius (MS 379-395) tarafından kurulan Theodosius Limanı, Bizans döneminin Marmara Denizi kıyısındaki en önemli limanı olma özelliğini taşıyor. 7. yüzyılın ortalarına doğru Mısır’dan tahıl sevkiyatının sona ermesiyle önemini kaybetmeye başlayan limanın, Bayrampaşa (Lykos) deresinin taşımış olduğu alüvyonlar ile zamanla dolduğu ve XII. yüzyıldan sonra karaya katıldığı ifade ediliyor. Bir zamanlar Theodosius Limanı’nın bulunduğu Yenikapı’daki 58 bin metrekarelik alanda sürdürülen kazı çalışmalarında ortaya çıkarılan hayvan kemikleriyle ilgili çalışmalar 2005 yılından bu yana, İstanbul Üniversitesi Veteriner Fakültesi bünyesinde yürütülüyor. İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü ve TÜBİTAK tarafından desteklenen projenin direktörlüğünü Veteriner Hekimliği Temel Bilimler Bölümü Anatomi Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Vedat Onar yapıyor. Proje hakkında bilgi veren Prof. Dr. Onar, şu ana kadar yaklaşık 22 bin hayvan kemiğini incelediklerini ve yapılan Radyokarbon tarihlendirmesine göre kemiklerin çoğununun Erken Bizans’tan (IV-VII. yy) Geç Bizans’a (XV. yy) kadar süren zaman dilimine ait olduğunu ifade etti. Proje bünyesinde kaç kişi çalışıyor? Dr. Gülsüm Pazvant başta olmak üzere, Yrd. Doç. Dr. Altan Armutak, asistan öğrencilerimiz İlker Akyıldız ve Ermiş Özkan’dan oluşan 5 kişilik bir kadro ile çalışmalarımıza devam ediyoruz. Doç. Dr. Hasan Alpak da bir dönem çalışmalarımıza katıldı. Veteriner Fakültesi’nden 20 kişilik gönüllü öğrenci grubu da bize yardım ediyor. Çalışmanın önemini nasıl ifade edersiniz? Elde edilen kemikler (başta atlar olmak üzere), Bizans İmparatorluğu’na ait en büyük hayvan kemiği envanteri. Dünyada Bizans dönemine ait bu kadar fazla sayıda hayvan kemiği sadece bu bölgede bulunmakta. Bu kemiklerden elde edilen veriler, Bizans İmparatorluğu döneminde yaşayan hayvanlar hakkında bilgi verirken bu hayvanları kullanan insanların hayat tarzının anlaşılmasına da büyük katkı sağlıyor. Kaç farklı hayvan türüne rastladınız? Alt türler de dâhil olmak üzere yaklaşık 51 türe rastladık. Yani Theodosius Limanı, hayvanat bahçesi gibi. Kemiklerin çoğu Bizans atlarına ait. Atları sayı olarak, tüketim hayvanı olan sığır, koyun ve domuzlar izliyor. Hayvan kemikleri Roma Dönemi’nin sonlarından itibaren başlıyor. Ancak büyük bölümü Erken Bizans’tan Geç Bizans’a kadar olan döneme ait. Bugüne kadar yaklaşık 22 bin kemik inceledik. Hâlen de kemik örnekleri geliyor. Atların Bizanslıların hayatında ne gibi önemi vardı? Dünyada bu kadar yoğun Bizans atına rastlanan tek yer burası. Bunun sebeplerinden birisi Theodosius surları dışında atların eğitilmesi, çiftleştirilip yetiştirilmesi. Liman, surların hemen dibinde başlıyor. Bazı Bizans uzmanları da, kentin kuzey kesiminde at etini tüketen karışık bir toplumun yaşadığını söylüyor. Bizans atlarına baktığımız zaman, askeri gücü oluşturan temel unsurlardan biri; çekim gücünden, taşıma gücünden, her şeyinden faydalanılmış. Ancak atlara çok fazla özen gösterilmemiş. Çok fazla patolojik bulguya rastladık. Örneğin hatalı biniciliğin yarattığı sırttaki problemler ve ağza hatalı gem uygulamalarının sonucu oluşan hasarlar mevcut. Çok ilginçtir ki 10 yaşın üzerinde çok fazla at çıkmadı. Bu da atların bakım şartlarını yansıtması açısından önemli. Hayvan kemikleri yemek kültürü açısından bize hangi bilgileri veriyor? Sakatat kültürünün olduğunu görüyoruz. Sığır, manda, koyun, keçi ve domuz kemikleri üzerinde çok sayıda kasaplık izler tespit edildi. Özellikle sığır, koyun ve keçi kafataslarında beyin çıkarmaya yönelik kesim izleri mevcuttu. Beyni bir bütün olarak elde etmenin, ekonomik değerini arttırdığını düşünüyoruz. Kazı alanında elde edilen sığır ve koyun kemiklerinin, keçi ve domuz kemiklerine göre daha fazla olması, Bizans yemek kültürü alışkanlığı ile örtüşüyor. Balıklar da çok yaygın. Antik yazıtlarda buralarda orkinos, kılıç balığı ve yunus avcılığının yapıldığı ifade ediliyor. Antik dönemleri araştıran Prof. Dr. Oğuz Tekin Hocamızın kayıtlarında da var bu bilgiler. Elimizdeki bulgularla bu veriler birebir örtüşüyor. Çok sayıda orkinos, yunus, kılıç balığı, Afrika kedi balığı kemikleri çıktı. Bunlar kesilmiş, parçalanmış, tüketilmiş. Küçük balıklar biraz daha az çıktı çünkü küçük balıklar şehir içindeki satış noktalarına gönderilmiş. Çok yaygın şekilde deniz kaplumbağası ve köpek balığı avcılığı da var. Ayılara ait kemiklerin incelenmesi sonucunda, bunların insan kontrolü altında hayvanlar olduğu saptandı. İnsanlar tarafından eğitilen ve gösteri yaptırılan hayvanlar oldukları düşünülüyor. Yine bunlardan birinde satır izleri mevcut. Bu bulgu, Bizans mutfağında yenildiklerine dair kayıtları destekler nitelikte. Dışarıdan gelen hayvanlar da var. Mesela bir tane ceylan kemiği çıktı ki ceylanların o dönemde bu bölgede yaşaması mümkün değil. Devekuşları var ama enteresandır sadece arka bacak kemikleri çıktı. But kısmının yer aldığı bölüm. Et ihtiyacı için getirilmişler muhtemelen. Hayvan kemiklerinin ticaret amaçlı kullanımına ait izler var mı? Evet. Örneğin koyun ve keçilere ait tarak kemikleri çıktı. Tekstil endüstrisinde çok yoğun derecede kullanılan bobin işlevi görmüşler. Kemiklerden sap, süs, takı eşyası, çeşitli malzemeler yapılmış. Boynuz ve kemik işlemeciliği var. Bu yüzden bir ticaret merkezi olan Theodosius Limanı çevresinde tekstil atölyelerinin olduğunu düşünüyoruz. Hayvanların her tarafı değerlendirilmiş. Ölü atın derisi, kılları bile alınmış, kemiklerden süs, takı eşyaları yapılmış. Ekonomik açıdan değerlendirilmiş. Kazı alanında bulunan geyiklere ait kemiklerin büyük çoğunluğunu da boynuzlar oluşturuyor. Boynuzlar üzerinde kesim ve işleme izleri bulunuyor. Bunlar, işleme artığı malzemeler olabilir. Muhtemelen Theodosius Limanı çevresinde geyik boynuzlarının işlendiği atölyeler de vardı. Türü kaybolmuş hayvanlar var mı? Ekolojik denge açısından bakıldığında bugün sınırlı sayıda hayvanımız kalmış. Yunuslar gittikçe azalıyor, ceylanlar kaybolmak üzere, geyikler yetiştirilmeye çalışılıyor. Şimdi balıkçılar 30 kiloluk bir orkinos buldukları zaman çok büyük bir ton balığı bulduk diyorlar. O zamankiler yaklaşık 100 kilo geliyor. O dönemde daha geniş bir hayvan potansiyeli varmış. Liman bölgesinde bu kadar çok hayvan kemiği olması nasıl açıklanabilir? Limanla ilgili olarak tsunami gibi bazı iddialar var. Kanıt olarak da, üzerinde çalıştığımız hayvan kemikleri gösteriliyor. Ben jeolog değilim ancak kemikler açısından baktığımızda kemiklerdeki kesim, sıyırma ve parçalama izlerini açıklamak zorundasınız. Buradaki hayvanlar kesilmiş, parçalanmış. Tsunami ile gelmiş olan hayvanlarda bu izler mümkün değil. Ayrıca tüm iskeletleri incelediğimizde, özellikle de atlara ait alandan bir adet gem dışında koşum takımı, eyer ya da bunlara ait malzeme çıkmadı. Edirnekapı’dan Yenikapı’ya kadar olan bölgede kesimlerin yapıldığı, hayvan pazarlarının olduğu ifade ediliyor. Lykos Deresi, sel taşkınlarıyla hayvan artıklarını alıp limana getirmiş olabilir. Kazı alanındaki bu gibi felaketler özellikle bir adet tam deve iskeletine bağlanıyor. Ancak bu deve ile ilgili bulgularımız nedir diye sorulmuyor. Alanda bu kadar çok tüketim artığı hayvan olması ve bunların artıklarının alana atılmış oldukları unutulmaması gereken bir noktadır. Yapılan çalışmaları bilim dünyası ile nasıl paylaşıyorsunuz? Elde ettiğimiz sonuçları bütün kongrelerde, uluslararası sempozyumlarda paylaşıyor, bilim dünyasına duyurmaya çalışıyoruz. Yurt dışından talepler geliyor. Bunun yanında makale ve kitap çalışmalarımız devam ediyor. Kazı alanından malzeme geldiği sürece de incelemelerimiz devam edecek. Yenikapı Kazılarıyla gün yüzüne çıkarılan hayvan kemikleri şu türlere ait: At, sığır, koyun, domuz, köpek, eşek, keçi, katır, geyik, kızıl geyik, alageyik, karaca, deve, tek-hörgüçlü deve, kuş, evcil tavuk, evcil ördek, yaban ördeği, evcil kaz, yaban kazı, turna, pelikan, leylek, akbaba, balık, orkinos, kılıç balığı, Afrika kedi balığı, Avrupa kedi balığı, köpek balığı, hani balıkları, mercan balıkları, levrek, çipura, uskumrular, yunus, tırtak, kedi, deniz kamplumbağası, karetta, yeşil deniz kaplumbağası, yaban keçisi, devekuşu, fil, ayı, kara kaplumbağası, yaygın kara kaplumbağası, Trakya kara kaplumbağası, egzotik türler, yaban tavşanı, carnivor, gazelle, tilki, yengeçler. Kaynak: “Yenikapı Theodosius Limanının Hayvan İskeletleri” Prof. Dr. Vedat Onar, Dr. Gülsün Pazvant, Yard. Doç. Dr. Altan Armutaki (s./p. 29) Post date: 2012-01-23 11:54:48 Post date GMT: 2012-01-23 09:54:48 Post modified date: 2012-06-04 16:26:05 Post modified date GMT: 2012-06-04 13:26:05 Export of Post and Page has been powered by [ Universal Post Manager ] plugin from www.ProfProjects.com