ALTERNATİF VE YENİLENENBİLİR ENERJİ BİYODİZEL Prof. Dr. Timur KOÇ Gazi Üniversitesi Müh. Mim. Fak. Kimya Müh.Böl 1. GİRİŞ Günümüzde birincil enerji kaynaklarını kömür ve petrol gibi fosil kökenli yakıtlar oluşturmaktadır. Ancak dünya nüfusuyla artan enerji tüketimi ve buna bağlı olarak artan çevre kirliliği ve azalan fosil yakıt rezervleri nedeniyle yenilenebilir enerji kaynaklarına ilgi artmaya başlamıştır. Teknik olarak, yenilenebilir enerji kaynakları içinde en büyük potansiyele biyokütle sahiptir. Biyokütle enerji kaynakları, ana bileşenleri karbo-hidrat bileşikleri olan bitkisel ve hayvansal kökenli tüm maddelerdir. (1) Bu maddelerden Diesel motorlara alternatif yakıt olan biyodizel üretilebilmektedir. Biyodizel hem kolay üretimi, hem ucuz olması, hem de çevre dostu olması nedeniyle hızla yaygınlaşmaktadır. Rudolph DIESEL, 1900’lü yılların başında yer fıstığı yağıyla dizel motoru çalıştırarak göstermiştir. sebze yağlarının yakıt olarak kullanılabileceğini Fakat politik ve ekonomik nedenlerden dolayı biyodizel piyasada yerini alamamıştır. İkinci dünya savaşı ile 1970’lerdeki petrol darboğazı ve yeni dönemde çevre bilincinin artması, yeni enerji kaynaklarına ilgiyi artırmıştır. Biodizel ismi ilk olarak 1992 yılında Amerika Ulusal Soy Diesel Geliştirme Kuruluşu tarafından telaffuz edilmiştir ve kimyasal olarak yenilenebilir yağ kaynağından türetilen uzun zincirli yağlı asitlerin mono alkil esterleri olarak tanımlanır. Biyodizel, kolza (kanola), ayçiçek, soya, mısır, aspir gibi yağlı tohum bitkilerinden elde edilen yağlardan, evsel kızartma yağlarından veya hayvansal yağlardan üretilebilmektedir. Üretim genellikle transesterifikasyon yöntemi ile gerçekleştirilir.(3,4) Bu yöntem; yağ asitlerinin bazik bir katalizör eşliğinde kısa zincirli bir alkolle (metanol veya etanol) esterleşmesidir. Reaksiyon sonucunda ise ester ve gliserin oluşur. Oluşan ester biyodizeldir ve saf olarak kullanılabileceği gibi petrolden elde edilen dizel yakıtla karıştırılarak da kullanılabilir. Saf biyodizel ve dizel-biyodizel karışımları herhangi bir dizel motorda, motor üzerinde herhangi bir modifikasyona gerek kalmadan kullanılabilir. 2. BİYODİZEL Günümüzde kömür, petrol, doğal gaz gibi fosil kökenli, birincil enerji kaynaklarının yanı sıra, yenilenebilir enerji kaynaklarının enerji teknolojisinde değerlendirilmesi görülmektedir. konusuna artan bir ilgi ve uygulama yoğunluğu Yenilenebilir enerji kaynakları içinde en büyük teknik potansiyele biyokütle sahiptir. Ana bileşenleri karbo-hidrat bileşikleri olan bitkisel ve hayvansal kökenli tüm maddeler ‘biyokütle enerji kaynağı’, bu kaynaklarla üretilen enerji ise ‘biyokütle enerjisi’ olarak adlandırılmaktadır. Bitkisel biyokütle, yeşil bitkilerin güneş enerjisini fotosentez yoluyla doğrudan kimyasal enerjiye dönüştürerek depolanması sonucu oluşmaktadır. Fotosentez ile enerji içeriği yaklaşık olarak 3x1021 J/yıl olan organik madde oluşmaktadır. Bu değer dünya enerji tüketiminin 10 katı enerjiye karşılık gelmektedir. Odun (enerji ormanları, çeşitli ağaçlar), yağlı tohum bitkileri (kolza, ayçiçek, soya v.b), karbo-hidrat bitkileri (patates, buğday, mısır, pancar, enginar, v.b), elyaf bitkileri (keten, kenaf, kenevir, sorgum, miskantus, v.b.), protein bitkileri (bezelye, fasulye, buğday, v.b.), bitkisel atıklar (dal, sap, saman, kök, kabuk, v.b.) ve hayvansal atıklar ile şehirsel atıklar biyokütle enerji teknolojileri kapsamında değerlendirilmekte ve mevcut yakıtlara alternatif sayıda sıvı ve gaz yakıtlara ulaşılmaktadır. Biyokütle kökenli, en önemli Diesel motoru alternatif yakıtı biyodizel. Biyodizel, DizelBi, Yeşil Dizel gibi adlarla da adlandırılmaktadır. Biyodizel, bitkisel veya hayvansal yağlardan elde edilen yağ asitlerinin mono alkil esterleri olarak tanımlanır.(6) Bitkisel veya hayvansal yağların sodyum hidroksit veya potasyum hidroksit katalizörlüğünde bir alkolle tepkimesinden oluşur. Yan ürün olarak ise gliserin oluşur. Kimyasal reaksiyon yaklaşık değerleriyle şu şekilde verilebilir: 100kg yağ + 10 kg alkol 100kg biyodizel + 10kg gliserin 2.1. Biyodizelin Özellikleri: Biyodizel her türlü dizel motorda kullanılabilmekte ve her oranda petrol kaynaklı dizelle karıştırılabilmektedir. Bu özellikten yararlanılarak kullanılan biyodizel petrol kaynaklı dizelin kalitesini arttırır. Biyodizel kullanımı saf olarak veya dizelle belli oranlarda karıştırılması şeklindedir ve adlandırma, karıştırma oranına göre yapılmaktadır. adlandırma şu şekildedir: B5: %5 biyodizel + %95 dizel B20: %20 biyodizel + %80 dizel B5: %50 biyodizel + %50 dizel B5: %100 biyodizel Biyodizelin bazı özellikleri Tablo 1’de görülmektedir. Tablo 1: Biyodizelin özellikleri Özellik Kapalı Formül Biyodizel C19H35.2O2 Molekül Ağırlığı (g/mol) 296 Alt Isıl Değeri (MJ/kg) 37,1 Özgül Ağırlığı (150C’de kg/L) Kinematik Viskozite (400C’de mm2/s) 0,87-0,88 4,3 Tutuşma Noktası (0C) >100 % Kükürt İçeriği <0,01 Tutuşma Katsayısı (Setan Sayısı) >55 % Kül <0,01 Su Miktarı (mg/kg) <300 Bu 2.2. Biyodizelin Avantajları ve Dezavantajları: Çevresel açıdan bakıldığında biyodizelin avantaj ve dezavantajları; Biyodizel suya bırakıldığında 28 günde biyolojik olarak %95’i çözülür. Bu oran petrol kökenli dizelde ise % 40’tır. Biyodizelin olumsuz bir toksit etkisi bulunmamaktadır. Egzoz duman gazlarını azaltır. Başta CO2 emisyonu olmak üzere CO ve SOx gibi diğer emisyonları daha düşük, NOx emisyonları ise dizele göre daha fazladır. Tarımsal bitkilerden elde edilen biyodizel, karbon döngüsünü hızlandırdığı için sera etkisini arttırıcı yönde etki göstermez. Kükürt miktarı dizele oranla çok daha düşüktür. Bu da asit yağmuru gibi olumsuz çevresel etkilerin oluşumunu önler. Egzoz gazlarının kokusu dizele göre daha iyi durumdadır ve sadece atık yağlardan üretildiği taktirde araç dışında hissedilmektedir. Parlama noktası dizelden daha yüksektir. Bu özellik sayesinde depolama ve taşıma kolaylığı ile birlikte güvenlik de artmış olur. Kaza esnasında yangın çıkma riski azalır. şeklinde sıralanabilir. Motora etkisi açısından bakıldığında ise; Dizel motorun yanma hücresindeki gecikme süresi, dizelin tutuşma kalitesinin bir ölçütüdür. Düşük setan sayılı bir dizel, doğru noktada tutuşmaz. Bunun sonucunda, kontrolsüz biçimde yanan karışım, gürültüye ve motor içinde hasara neden olur. Biyodizelin setan sayısı petrol kökenli dizelden daha yüksek olduğundan bu tip sorunlarla karşılaşılmaz. Kükürt içermediği için NOx kontrol teknolojileri biyodizel kullanılan sistemlere uygulanabilir. Araçlara ek olarak hiçbir parça takılmadan kullanılabilir. Araca faydaları motoru yağlama etkisi ile, yakıt sistemindeki sürtünmeleri azaltmak ve bu sayede motor ömrünü uzatmaktır. Araçlarda önceden varolan motor sesleri ve vuruntuların da biyodizel kullanan araçlarda azaldığı görülmüştür. Oksijen içeriğinin fazlalığı nedeniyle aktif yanma sağlar. Bu da düşük enerji içeriğini kapatarak, miktarsal kullanım açısından tasarruf sağlar. Çözücü özelliği ile motor gücünü azaltan birikintileri çözer. Ancak tortuları çözdüğü zaman filtreleri tıkama riski vardır. Toplumsal açıdan bakıldığında ise; Daha temiz yanma ürünleri nedeniyle sürdürülebilir gelecek ve sağlıklı bir kalkınma için katkıları büyüktür. Yabancı kaynaklı petrole bağımlılığı azalttığı için ekonomik ve stratejik katkı sağlar. Kırsal kesimin sosyo-ekonomik yapısında iyileşme sağlar ve göçün önlenmesinde katkıda bulunur. İş imkanları yaratır ve yan sanayinin gelişimini sağlar. Ekonomide katma değer yaratır. 2.3. Biyodizelin Doğa ve İnsanlar Üzerindeki Etkileri: 2.3.1. Biyobozunabilirlik: Biyomotorini oluşturan C16-C18 metil esterleri doğada kolayca ve hızla parçalanarak bozunmakta ve 10000 mg/l’ye kadar herhangi bir olumsuz mikrobiyolojik etki göstermemektedirler. Suya bırakıldığında biyomotorinin 28 günde %95’i, motorinin ise %40’ı bozunabilmektedir. 2.3.2. Emisyonlar: Sera gazları içinde büyük bir pay sahibi olan CO2, dünyanın en önemli çevre sorunu olan küresel ısınmaya neden olmaktadır. Yine yanma sonucu açığa çıkan ve sera gazları arasında yer alan CO, SO x ve NOx emisyonları insan sağlığına da zararlıdır. Biyodizel, tarımsal bitkilerden elde edilmesi nedeniyle, biyolojik karbon döngüsü içinde, fotosentez ile CO2’i dönüştürüp karbon döngüsünü hızlandırdığı için sera etkisini artırıcı yönde etki göstermemektedir. Biyodizel zararlı gaz emisyonları bakımından fakirdir. Çünkü çok az kükürt içermektedir. Ayrıca kurum miktarında %50 ye varan azalma sağlamaktadır. Diğer kansere sebep olan zararlı maddeler açısından da fakir bir yakıttır. (8) Tablo 2’de biyodizel ile dizel emisyon değerlerinin karşılaştırılması verilmiştir. Tablo 2: Biyodizel ve dizel emisyon değerlerinin karşılaştırılması Emisyon Biyodizel Dizel CO 2,7 7,9 HC 1,3 1,6 NOx 5,3 4,6 Partikül 0,36 0,67 Sülfür < 0,01 0,2 (g/kwh) Biyodizelin NOX emisyonları dizel yakıta göre daha fazladır. Emisyon miktarı motorun biyodizel yakıta uygunluğun bağlı olarak değişmektedir. NO X emisyonlarının %13 oranına kadar arttığı test edilmiştir. Biyodizel kükürt içermediğinden NOX kontrol teknolojileri biyodizel yakıtı kullanan sistemlere uygulanabilmektedir. Konvensiyonel dizel yakıt kükürt içerdiği için NO X kontrol teknolojilerine uygun değildir. Ozon tabaksında olan olumsuz etkiler biyodizel kullanımında dizel yakıta nazaran %50 daha azdır. Asit yağmurlarına neden olan kükürt bileşenleri biyodizel yakıtlarda yok denecek kadar azdır. HCl ve HF emisyonları dizel ve biyodizel için oldukça düşük seviyede ve kömür emisyonlarından çok düşük değerde olup, çevre için asit tehlikesi oluşturmamaktadırlar. Egzoz gaz emisyonu yönünden incelendiğinde CO, HC, SO X ve PM emisyonlarının dizelinkinden daha az NO X olduğu görülmektedir. (4) emisyonlarının ise daha fazla NOX kullanımı katalitik konvektör kullanılarak azaltılabilmektedir. 2.3.3. Toksik etki: Biyodizelin olumsuz bir toksik etkisi bulunmamaktadır. Biyodizel için ağızdan alınmada öldürücü doz 17.4 g biyomotorin/kg vücut ağırlığı şeklindedir. Sofra tuzu için bu değer 1.75 g tuz/kg vücut ağırlığı olup, tuz biyodizelden 10 kat daha yüksek öldürücü etkiye sahiptir. İnsanlar üzerinde yapılan elle temas testleri biyomotorinin ciltte %4’lük sabun çözeltisinden daha az toksik etkisi olduğunu göstermiştir. Biyodizel toksik olmamasına karşın, biyodizel ve biyodizel-dizel karışımlarının kullanımında; dizel için zorunlu olan standart koşulların (göz koruyucular, havalandırma sistemi v.b.) kullanılması önerilmektedir.(4) Ayrıca biyodizelin sudaki canlılara karşı herhangi bir toksik etkisi bulunmamaktadır. 2.4. Biyodizel Kullanımı İçin Alınması Gereken Önlemler: Dizel için gerekli depolama yöntem ve kuralları biyodizel için de gerekmektedir. Biyodizel temiz, kuru, karanlık bir ortamda depolanmalı, aşırı sıcaktan kaçınılmalıdır. paslanmaz çelik, seçilebilmektedir. Depo tankı malzemesi olarak yumuşak çelik, florlanmış polietilen ve florlanmış polipropilen Depolama, taşıma ve motor malzemelerinde bazı elastomerlerin, doğal ve butil kauçukların kullanımı sakıncalıdır. Çünkü biyodizel bu malzemeleri çözmekte ve parçalamaktadır. Bu gibi durumlarda biyodizelle uyumlu Viton B tipi elastomerik malzemelerin kullanımı önerilmektedir. Biyodizelin yaratabileceği sıkıntılardan bir tanesi de ilk kullanımda gözlenmektedir. Aracın yakıt deposunda önceden birikmiş tortular, biyodizelin çözücü özelliğinden dolayı filtrelerin tıkanmasına sebep olabilmektedir. Bu da filtre değişikliğini gerektirmektedir Biyodizelin doğal kauçuğa zarar vermesi nedeniyle 1996’dan önce üretilen araçlarda doğrudan kullanılması sakıncalıdır. Ancak B20 ve daha düşük biyodizel içeren dizel/biyodizel karışımlarında bu problem görülmediği belirlenmiştir Biyodizel ve biyodizel-dizel karışımları, dizelden daha yüksek akma ve bulanma noktasına sahiptir. Bu durum yakıtların soğukta kullanımında sorun çıkarmaktadır. Akma ve bulanma noktaları uygun katkı maddeleri (anti-jel maddeler) kullanımı ile düşürülebilmektedir. Biyodizel-dizel karışımı 4 0C üzerinde harmanlama ile hazırlanmalıdır. Soğukta harmanlamada biyodizelin dizel üzerine eklenmesi, sıcakta harmanlamada ise karışımda daha fazla olan kısmın üzerine eklenmesi önerilmektedir. Eğer harmanda soğumaya bağlı olarak kristal yapılar oluşursa, harman tekrar normal görünümünü kazanması için bulutlanma noktası üzerine ısıtılması ve karıştırılması gerekmektedir. 2.5. Biyodizel Standartları 1980’li yıllar ile birlikte özellikle Avrupa’nın çeşitli ülkelerinde küçük çapta da olsa biyodizel üretimine başlanmıştır. Başlangıçta biyodizel için belli standartlar olmaması ve üretimin şimdiki tekniklere göre ilkel sayılabilecek şekilde yapılması sonucunda çok kaliteli olmayan biyodizel üretilmiştir. Bu nedenle biyodizel kullanan bazı araçlar bozulmuş ve yolda kalmıştır. Bu da biyodizelin o yıllarda kötü imaj bırakmasına neden olmuştur. ( ABD’ de biyodizel kullanımı ASTM D 6751 standardına uygun olarak yapılmaktadır. Almanya’da, Avusturya’da, İtalya’da ve Fransa’da uygulanmakta olan biyodizel standartları ile yakın bir geçmişte yürürlüğe giren AB standardı karşılaştırmalı olarak Tablo 3’te verilmiştir. Bu standartlar reaksiyonun tamamlandığını, gliserinin, katalizörün ve alkolün ayrıldığını ve serbest yağ asitlerinin olmadığının garantisini verir. Tablo 3: Çeşitli ülkelerde uygulanan biyodizel standartlarının dizel ile karşılaştırılması Özellik Birim Dizel EN 590 Yoğunluk(150C) Viskozite(400C) Kükürt içeriği Su içeriği Katı madde içeriği Kül içeriği Setan sayısı Oksidasyon kararlılığı Alevlenme noktası Soğukta filtre tıkanma noktası kg/m3 mm/s2 Kütlesel% mg/kg Kütlesel% Kütlesel % 830-880 2-4,3 ≤ 0,05 ≤ 200 ≤ 24 ≤ 0,01 ≥ 49 ≤ 25 ≥ 55 g/m3 0C Avusturya Fransa (ONORM C (Arrete 1190) 20/12/1993) 870-890 ≤ 0,02 ≤ 200 İtalya (CUNA NC 635-01) 880-900 3,3-3 ≤ 0,01 ≤ 700 ≤ 0,01 ≥ 48 Yaz ≥ 100 ≤0 Kış ≤ -15 ≥ 100 Almanya (DIN V 51606) 3,5-5 ≤ 0,01 ≤ 300 ≤ 300 ≤ 0,01 ≥ 49 ≥ 100 ≤ 20 AB EN 14214 860-900 3,5-5 < 0,01 < 500 < 20 ≤ 0,01 ≥ 51 < 25 ≥ 101 ≤0 0C Nötralleşme sayısı Metanol içeriği Ester içeriği Monogliserid Serbest gliserin Bağlı gliserin İyot indisi Fosfor Alkali M. mgKOH/g Kütlesel% Kütlesel% Kütlesel% Kütlesel% Kütlesel% ≤ 0,080 ≤ 20 mg/kg mg/kg ≤ 20 ≤ 0,02 ≤ 0,24 < -15 ≤1 ≤ 0,1 ≥ 96,5 ≤ 0,8 ≤ 0,25 ≤ 10 ≤3 ≤ 0,5 ≤ 0,2 ≥ 95,0 ≤ 0,8 ≤ 0,05 ≤ 0,25 ≤ 10 ≤ 0,5 ≤ 0,3 ≤ 0,8 ≤ 0,02 ≤ 0,25 ≤ 115 ≤ 10 < 0,5 < 0,2 ≥ 96,5 ≤ 0,8 ≤ 0,02 ≤ 0,25 < 120 ≤ 10 ≤5 Ülkemizde ise Avrupa Birliği biyodizel standardı olan EN 142114’ün temel alınarak Türk standardı hazırlama çalışmaları vardır ve TSE tarafından yürütülmektedir. 3. BİYODİZEL ÜRETİM VE TÜKETİM ALANLARI Biyodizel sanayi ölçekli modern tesislerde üretilebildiği gibi küçük ölçekli evsel tesislerde de üretilebilmektedir. Biyodizelin sahip olduğu özellikler, dizel motorları dışında da (jeneratör, kalorifer, vb.) yakıt olarak kullanımına olanak vermektedir. (3,13) Kükürt içermeyen biyodizel, seralar için mükemmel bir yakıt olabilmektedir. Ayrıca yeraltı madenciliğinde, sanayide (gıda işleme sanayii de dahil) kullanımı önerilmektedir Ülkemizde biyodizel çok soğuk bölgelerimizin kullanıldığı her alanda kullanılabilecek bir yakıttır. dışında, dizelin Biyodizel ulaştırma sektöründe dizelin yerine kullanıldığı gibi konut ve sanayi sektörlerinde de fuel oil yerine kullanılabilecek bir yakıttır. Biyodizel, yapılmadan dizel veya kullanılabilmekte kullanılan bazı ve motorlarda araçlarda dizelin küçük depolandığı herhangi bir değişiklik modifikasyonlar yapılarak koşullarda ve mekanlarda depolanabilmektedir. Bu özelliği nedeniyle ulaştırma sektöründe kullanımı yaygın olarak gerçekleşmektedir. Gerek tarım makineleri üreticileri, gerekse otomobil üretici firmaları biyodizeli yakıt olarak araçlarında kullanma garantisi vermektedirler. Tablo 4’te bazı firmaların ürettikleri araçlar için biyodizelin kullanılmasına dair verdikleri garantiler görülmektedir. Tablo 4: Çeşitli firmaların araçlarında biyodizel kullanımı için verdiği garanti bilgileri Firma Taşıtlar Tarih AUDI Otomobiller: tüm TDI modelleri 1996’dan beri BMW Otomobiller: 525 TDS 1997’den beri FORD AG Traktörler Yeni modeller LAMBORGHINI Traktörler: 1000 serisi - MERCEDES-BENZ Otomobiller: C, E220, C200, C220 - MERCEDES-BENZ Kamyon ve otobüs: BR 300, 400, 1988’den beri SEAT Otomobiller: tüm TDI serisi 1996’dan beri SKODA Otomobiller: tüm TDI serisi 1996’dan beri VOLKSWAGEN Otomobiller: tüm TDI serisi 1996’dan beri VOLKSWAGEN Otomobiller: yeni tüm SDI serisi - VOLVO Otomobiller : S80-D, S70-TDI ve V70- - 3.1. Biyodizelin Dünyadaki Durumu: Dünyada bir çok ülke, özellikle gelişmiş ülkeler enerji politikaları gereği yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanım paylarını arttırma çabasında olduğu için teşvik ve destek programları yasalar çerçevesinde belirlenmektedir. Almanya, Avusturya, ve Çek Cumhuriyeti, Fransa, İrlanda, İsveç, İtalya, Norveç, Polonya vb. ülkelerde biyodizel yasal olarak vergiden muaf tutulmaktadır. Bazı ülkelerdeki teşvik ve uygulamalar şöyledir: ABD: Eyaletler bazında değişiklik gösteren teşvikler ile üretim maliyetlerinin düşürülmesi amaçlanmakta ve özellikle toplu taşım hizmeti veren taşıt filolarının alternatif yakıtlarla çalışması için yasal düzenlemeler yapılmaktadır. ABD'de kullanılan dizel yakıtın içerisine % 20 oranında biyodizel (B20) eklenmektedir. Almanya: Yasal olarak biyodizel akaryakıt istasyonlarında başlı başına bir yakıt olarak satılmakta ve tüketim vergilerinden muaf tutulmaktadır. 1900'ü aşan sayıda istasyonda yılda 400 bin ton mertebelerinde satılan biyodizel için vergi kredileri uygulaması da yapılmaktadır. Fransa: Biyodizel için litre başına 0.35 €'luk vergi teşviki uygulanmakta ve petrol rafinerilerinde % 5'e varan oranlarda karışımlara izin verilmektedir. Fransa'da konutlarda ısınma amacı ile de kullanılan biyodizel, yılda 500 bin ton mertebelerinde satılmaktadır. İtalya: 125 000 tona kadar yıllık kapasitesi olan tesislere belirli süreler için vergi muafiyetleri uygulanmaktadır. Biyodizel genelde ev ısıtma yakıtı olarak kullanılmaktadır. Belçika: %100 kullanımına izin verilmiştir. Bazı deneysel projeler için vergi teşviği uygulanmaktadır. Finlandiya: Vergi teşviği uygulanmaktadır. Yunanistan ve Bulgaristan: Biyodizelden vergi alınmamakta ve teşvik verilmemektedir. İspanya: Deneysel projelerde kullanılan biyodizele vergi indirimi yapılmaktadır ancak finansal destek verilmemektedir. Avusturya: Yenilenebilir ham maddelerden vergi alınmamaktadır. %100 biyodizel kullanımına izin verilmiştir ve vergi muafiyeti vardır. İngiltere: Bazı bölgeleri hariç vergiden muaftır. Şekil 1’de yıllara göre dünya çapında üretilen biyodizel miktarı yıllara göre verilmiştir. Şekil 1: Yıllara göre dünyadaki toplam biyodizel üretimi 3.2. Biyodizelin Türkiye’deki Durumu: 3.2.1. Biyodizelin Türkiye’deki Potansiyel Tüketim Alanları: Ülkemizde 2001 yılında sivil dizel yakıt tüketimi 8,8 milyon ton olarak gerçekleşmiş ve tüketimin sektörlere göre dağılımı Şekil 2'de verilmiştir. Şekil 2. Türkiye'nin 2001 yılı dizel yakıt tüketiminin sektörlere göre dağılımı Şekil 2'den de görüldüğü gibi dizel yakıt tüketiminde en büyük pay % 61 ile ulaştırma sektörüne aittir. Isınma için harcanan dizel yakıt miktarı da % 30 gibi küçümsenmeyecek bir paya sahiptir. DİE'nin yapmış olduğu istatistiklere göre Mart 2003 tarihi itibarıyla ülkemizdeki motorlu kara taşıtlarının sayısı toplam 7,5 milyondur. Dağılımı Şekil 3'de verilen kara taşıtlarının % 49,37'si dizel yakıtla çalışmaktadır ve ticari araç kategorisindedir. Şekil 3: Ulaştırma sektöründeki kara taşıtlarının dağılımı Ülkemizde dizel yakıtı deniz taşıtlarında da yaygın olarak kullanılmaktadır. Biyodizel fueloil yakan kazanlarda da yakıt olarak kullanılabilmektedir. DİE'nin 1998 yılı verilerine göre Türkiye'deki toplam 900 bin adet kaloriferli konuttan (resmi daireler ve okullar hariç) % 24,9'u fueloil ile ısınmaktadır. Bunun yanı sıra konutlarda toplam 150 bin adet elektrik jeneratörü mevcuttur ve jeneratörlerde de biyodizel kullanılabilir. Konutlarda 1998 yılında tüketilen toplam enerji 21 milyon ton eşdeğer petrol (TEP) olup, 1 milyon TEP (% 4,9) enerji fueloilden karşılanmıştır. Konutlardaki kalorifer kazanlarında tüketilen fueloil miktarı 1998 yılı için 1 milyon ton'dur. Coğrafi açıdansa iklim koşulları itibarıyla biyodizel kullanımına en uygun bölge Marmara Bölgesidir. Ayrıca 1998 yılı için konutlarda tüketilen toplam enerjinin % 0,7'si (153 bin TEP) dizel yakıttan karşılanmıştır. 1998 yılında DİE tarafından imalat sanayinde 500 TEP ve daha yukarısında enerji tüketimine sahip işletmelerde yapılan çalışmaya göre, bin adet sanayi tesisinde toplam 16 milyon TEP enerji tüketilmiş ve bu enerjinin % 23,4'ü fueloilden karşılanmıştır. Aynı yılda, yine bin adet tesisin % 0,83 enerjisi 130 bin ton dizelden karşılanmıştır. Hammadde olarak Ülkemizin çok büyük miktarda üretim kapasitesine sahip olduğu bitkisel yağların sıvı ve yenilenebilir olmaları, basit tarımsal teknolojiler ile yerel olarak üretilebilmeleri, ısıl değerlerinin dizel yakıtına yakın olması gibi özellikleri en önemli avantajlarıdır. GAP projesinin faaliyete geçmesiyle 1,7 milyon hektar alan sulu tarıma açılmış ve ülkemizin mevcut olan bitkisel yağ üretim rezervi daha da artmıştır. Ayrıca Ülkemizde yılda, 1,5 milyon ton civarında bitkisel yağ tüketilmektedir. Restoranlarda, otellerde ve değişik mutfaklarda tüketilen bu yağların 300 bin tonu atık kızartma yağına dönüşmektedir. 4. BİYODİZEL ÜRETİMİ TEKNOLOJİSİ Biyodizel üretimi için çeşitli yöntemler (manuel basit sistem, sürekli, yüksek basınçlı vb.) olmakla beraber, düşük maliyetleri, reaksiyonun daha hızlı, düşük basınç ve düşük sıcaklıkta yürümesi nedeniyle genellikle transesterifikasyon yöntemi tercih edilmektedir. Transesterifikasyon yöntemine göre tepkime aşağıdaki gibidir: Bu reaksiyonlara görsellik katmak üzere yağ, biyodizel ve gliserini göstermek istersek aşağıdaki gibi görülecektir. Yağ molekülü Biyodizel (Yağ asidi metil esteri) ve gliserin karışımı Temizlenmiş biodizel (Yağ asidi metil esteri) Bu tepkimede trigliserit, fazla alkol ile KOH, NaOH veya NaOCN3 gibi katalizörler eşliğinde yağlı ester ve gliserin oluşturur. Stokiyometrik olarak 1 mol yağ 3 mol alkolle reaksiyona girmektedir ancak reaksiyonun tamamlanması amacıyla fazla alkol kullanılır ve bu nedenle bir de tepkimeye girmeyen alkol, ürünler kısmında yer alır. Direkt esterifikasyon reaksiyonunda ise tepkime şöyledir: RCOOH + R’OH Yağ asidi Alkol RCOOR’ + H2O Biyodizel Su 4.1. Üretim Aşamaları: Biyodizel üretiminde bitkisel yağ olarak kolza, ayçiçek ve soya yağı; kullanılmış kızartma yağları kullanılırken, alkol olarak metanol tercih edilmektedir. Katalizör olarak alkali katalizörler (sodyum veya potasyum hidroksit) tercih edilmektedir. kullanılmaktadır. Hayvansal yağlar da biyodizel üretiminde 60-65 0C sıcaklık ve yaklaşık 1 atm basınçta yürüyen reaksiyonla yapılan üretim teknolojisinde zorluk bulunmamaktadır. Üretimdeki en önemli nokta biyomotorinin saflık derecesidir. 1. Alkol ve katalizörün karıştırılması: Katalizör tipik olarak sodyum hidroksit (kostik soda) veya potasyum hidroksittir. Katalizör standart bir karıştırıcı ve mikser kullanılarak alkol içerisinde çözülür. 2. Reaksiyon: Alkol/katalizör karışımı kapalı reaksiyon kabı içerisine doldurulur ve bitkisel veya hayvansal yağ ilave edilir. Daha sonra alkol kaybını önlemek amacıyla sistem tamamen atmosfere kapatılır. Reaksiyon karışımı, reaksiyonu hızlandırmak amacıyla belli bir sıcaklıkta tutulur ve reaksiyon gerçekleşir. Önerilen reaksiyon süresi 1 ile 8 saat arasında değişmektedir ve bazı sistemler reaksiyonun oda sıcaklığında olmasını gerektirir. Hayvansal veya bitkisel yağların kendi esterlerine tamamen dönüştürülmesinden emin olunmasını sağlamak için normal olarak fazla alkol kullanılır. Beslemedeki hayvansal veya bitkisel yağların içerisindeki su ve serbest yağ asitlerinin miktarının izlenmesi konusunda dikkatli olunmalıdır. Serbest yağ asidi veya su seviyesinin yüksek olması sabun oluşumu ve gliserin yan ürününün alt akım olarak ayrılması problemlerine neden olabilir. 3. Ayırma: Reaksiyon tamamlandıktan sonra iki ana ürün gliserin ve biyodizeldir. Her biri reaksiyonda kullanılan miktardan arta kalan önemli miktarda metanol içerir. Gerek görülürse bazen reaksiyon karışımı bu basamakta nötralize edilir. Gliserin fazının yoğunluğu, biyodizel fazınınkinden çok daha fazla olduğundan bu iki faz gravite ile ayrılabilir ve gliserin fazı çöktürme kabının dibinden kolayca çekilebilir. Bazı durumlarda bu iki malzemeyi daha hızlı ayırmak amacıyla santrifüj kullanılır. 4. Alkolün uzaklaştırılması: Gliserin ve biyodizel fazları ayrıldıktan sonra her bir fazdaki fazla alkol bir flaş buharlaştırma veya distilasyon prosesi ile uzaklaştırılır. Diğer sistemlerde, önce alkol uzaklaştırılır ve sonra reaksiyon karışımı nötralize edilir ve gliserin ve ester fazları ayırılır. Her iki durumda da alkol distilasyon donanımı kullanılarak geri kazanılır ve tekrar kullanılır. Geri kazanılan alkol akımı içerisinde hiç su birikimi olmadığından emin olunmalıdır. 5. Gliserin nötralizasyonu: Gliserin yan ürünü, kullanılmamış katalizör ve bir asit ile nötralize edilmiş sabunlar içerir ve ham gliserin olarak depolanmak üzere depolamaya gönderilir. Bazı durumlarda bu fazın geri kazanılması sırasında oluşan tuz, gübre olarak kullanılmak üzere geri kazanılır. Pek çok durumda tuz gliserin içerisinde bırakılır. Su ve alkol, ham gliserin olarak satışa hazır olan % 80-88 saflıkta gliserin elde etmek amacıyla uzaklaştırılır. Daha sofistike işlemlerde gliserin %99 veya daha yüksek saflığa kadar distillenir ve kozmetik ve ilaç sektörüne satılır. 6. Metil ester yıkama işlemi: Gliserinden ayrıldıktan sonra biyodizel bazen kalıntı katalizör ve sabunları uzaklaştırmak amacıyla ılık suyla yavaşça yıkanır, suyu uzaklaştırılır ve depolamaya gereksizdir. gönderilir. Bu normal Bazı proseslerde olarak, açık bu basamak amber-sarı renkte, petrodizele yakın viskoziteli bir sıvı veren üretim prosesinin sonudur. Bazı sistemlerde de biyodizel distillenir ve renksiz bir biyodizel üretmek amacıyla küçük miktarlardaki renkli cisimleri uzaklaştırmak için ilave bir basamak daha yer alır. 4.2 Biyodizel üretimi temel maddesi. Yağlar Yağlar (trigliseridler), yağ asitlerinin, üç değerlikli alkol olan gliserinle (C3 H5(OH)3, 1,2,3 trihidroksipropan) yapmış oldukları esterlerdir. Esterleşme denkleminden de görüleceği üzere reaksiyon sonunda bir mol trigliserit ile birlikte bir mol su oluşur (38). Trigliserit aynı cins yağ asitlerinden oluşmuş ise basit trigliserid, farklı cins yağ asitlerinden oluşmuş ise karışık trigliserit olarak adlandırılmaktadır. Yağlar çok büyük oranda trigliseritden oluşmakla birlikte, bünyelerinde az miktarda da olsa monogliserit ve digliserit ihtiva ederler. Oda sıcaklığında sıvı olan yağlara sıvı yağlar (oils), katı olan yağlara ise katı yağlar (fat) denir. Çeşitli yağların fiziksel ve kimyasal özellikleri Tablo-5 de verilmiştir. O O Il ll HO - C - R 1 CH2 - O - C - R1 + CH2-OH O O I ll ll CH -OH + HO - C - R 2 3H2O + CH - O - C - R2 I + CH2-OH O O ll ll HO - C - R 3 CH - O - C - R3 Gliserin + Yağ Asitleri Su + Trigliserit Tablo: 5 Bitkisel yağların fiziksel ve kimyasal özellikleri Bitkisel Yağlar Viskozite mm2/sn Setan Sayısı 40 oC Kalori Parlama Yoğunluk Değeri Noktası (kg/lt) (Kj/kg) (oC) Karbon Bulutlanma Noktası Kükürt (%) (oC) (%) Akma Nokta sı (oC) Hint Yağı 297 - 37274 260 0,9537 0,22 - 0,01 -31,7 Mısır 34,9 37.6 39500 277 0,9095 0,24 -1,1 0,01 -40,0 Pamuk 33,5 41.8 39468 234 0,9148 0,24 1,7 0,01 -15,0 Bezir yağı 27,2 34.6 39307 241 0,9236 0,22 1,7 0,01 -15,0 Peanut 39,2 41.8 39782 271 0,9026 0,24 12,8 0,01 -6,7 Kolza 37,0 37.6 39709 246 0,9115 0,30 -3,9 0,01 -31,7 Aspir 31,3 41.3 39519 260 0,9144 0,25 18,3 0,01 -6,7 Susam 35,5 40.2 39349 260 0,9133 0,25 -3,9 0,01 -9,4 Soya 32,6 37.9 39623 254 0,9138 0,27 -3,9 0,01 -12,2 Ayçiçeği 33,9 37.1 39575 274 0,9161 0,23 7,2 0,01 -15,0 Yağların fiziksel ve kimyasal yapısını büyük oranda bünyelerindeki yağ asitlerinin cinsi ve miktarı belirler. Yağ asitlerinin genel formülü CH3(CH2)nCOOH dir. Yağ asitleri bağ şekillerine göre doymuş yağ asitleri ve doymamış yağ asitleri olmak üzere iki ana gruba ayrılmaktadır. Doymuş yağ asitleri oda sıcaklığında büyük oranda katı, doymamış yağ asitleri ise sıvı haldedir. 4.2.1 Doymuş yağ asitleri Yapılarında çift bağ bulunmayıp sadece tekli bağlar bulunmaktadır. Genel formülleri R- COOH dir. R hidro karbon zinciridir. Bitkisel yağlarda doymuş yağ asidi olarak genellikle palmitik asit, stearik asit, ve mistrik asit bulunur. Tablo-6 da görüldüğü gibi doymuş yağ asitlerinin molekül ağırlığı arttıkça eğrime ve kaynama sıcaklığı yükselmektedir. Ayrıca doymuş yağ asitlerinin kimyasal tepkimelere yatkınlığı azdır 4.2.2 Doymamış yağ asitleri Bir yada daha fazla çift bağ içeren yağ asitleri doymamış yağ asitleri olarak adlandırılırlar. Yağ asitleri bir tek çift bağ içerdikleri zaman tekli doymamış yağ asitleri, birden fazla çift bağ içerdikleri zaman çoklu doymamış yağ asitleri olarak adlandırılır. Tablo-7 görüldüğü gibi bitkisel yağlarda en çok bulunan doymamış yağ asitleri, oleik asit, linoleik asit ve linolenik asit dir. Tablo-6 . Yağ asitlerinin özellikleri Karbon Yağ Asitleri ve Çift Bağ Kimyasal Formül Sayısı Moleküler Ağırlık Erime Noktası (°C) Kaynama Sıcaklığı (°C) 8:0 CH3(CH2)6COOH 144, 23 16,5 239 10:0 CH3(CH2)8COOH 172, 27 31,5 269 Laurik 12:0 CH3(CH2)10COOH 200, 32 44,0 304 Miristik 14:0 CH3(CH2)12COOH 228, 38 58,0 332 Palmitik 16:0 CH3(CH2)14COOH 256, 43 63,0 349 Palmitoleik 16:1 CH3(CH2)5CH=CH(CH2)7COOH 254, 41 33,0 - Stearik 18:0 CH3(CH2)16COOH 284, 43 71,0 371 Oleik 18:1 CH3(CH2)7CH=CH(CH2)7COOH 282, 47 16,0 286 Linoleik 18:2 CH3(CH2)4CH=CHCH2CH=CH(CH2)7COOH 280, 45 -5,0 202 Linolenik 18:3 278, 44 -11,0 230 Arachidic 20:0 CH3(CH2)18COOH 312, 53 75,2 - Eicosenoic 20:1 CH3(CH2)7CH=CH(CH2)9COOH 310, 52 23 - Behenik 22:0 CH3(CH2)20COOH 340, 59 80,0 - Erüsik 22:1 CH3(CH2)7CH=CH(CH2)11COOH 338, 58 34,0 - Kaprilik Kaprik CH3(CH2)2CH=CHCH2CH= CHCH2CH =CH(CH2)7COOH Tablo-7. Çeşitli yağların bünyesindeki yağ asitlerinin yüzde dağılımı 8 Yağlar : 0 1 0 12: 14: 16 : 0 0 :0 16:1 18: 0 18:1 18:2 20:0 20:1 22:0 22:1 Diğerleri 18:3 0 Soya - - -- 0,3 711 0-1 3-6 2234 50-60 2-10 5-10 -- -- Pamuk - - -- 0-3 17 23 -- 1-3 2341 34-55 -- -- 2-3 -- Mısır - - -- 0-2 810 1-2 1-4 3050 34-56 -- -- 0-2 -- Ayçiçeği - - -- -- 6,0 -- 4,2 18,7 69,3 0,3 1,4 -- -- Kolza - - -- -- 25 0,2 1-2 1015 10-20 5-10 0,9 50-60 -- Yerfıstığı - - -- 0,5 611 1-2 3-6 3966 17-38 -- 5-10 -- -- Palm - - -- 1-6 32 47 -- 1-6 4052 2-11 -- -- -- -- Bezir - - -- 0,2 59 -- 0-1 9-29 8-29 45-67 -- -- -- Hin. Cevizi 5 9 4 1 0 4451 1318 710 -- 1-4 5-8 1-3 -- -- -- -- Zeytin - - -- -- 910 -- 1-2 2335 40-50 Çok az -- -- -- 5. BİYODİZEL ÜRETİM METOTLARI Biyodizel, bitkisel yağların, kullanılmış atık yağların veya hayvansal yağların alkol ile uygun bir katalizör kullanılarak kimyasal reaksiyona sokulması sonucu elde edilen esterlere denir. Reaksiyon esnasında bitkisel yağ molekülünün (trigliserit) yapısında bulunan yağ asitleri alkol ile yeni esterler oluştururlar. Gliserin, reaksiyonun yan ürünü olarak ortaya çıkar, saflaştırılıp parfüm ve kozmetik sanayi gibi alanlarda değerlendirilebilmektedir. Biyodizelin kimyasal yapısı petrol kökenli, dizel yakıtından farklıdır. Biyodizel çoğunlukla 16 ila 20 arasında karbona sahip hidrokarbon zincirlerinden oluşur ve ağırlığının yaklaşık %11’ini oksijen oluşturur. Biyodizel, dizel motor yanma verimini ve emisyon oluşumunu olumsuz etkileyen kükürt’ü, aromatik hidrokarbonları, metalleri ve hampetrol artıklarını bünyesinde içermez . Isıl değer, yoğunluk ve viskozite değerleri gibi özellikleri dizel yakıtı değerlerine çok yakındır. Ayrıca dizel yakıtına göre yağlama özelliğinin daha iyi, Setan Sayısının daha yüksek ve daha az toksik olması önemli yakıt özelliklerindendir. Biyodizel üretiminde ham madde olarak kullanılan yağın cinsi büyük önem arz etmektedir. Çünkü kullanılan yağın bünyesinde bulunan yağ asitlerinin türleri ve oranları üretilen biyodizelin yakıt kalitesi üzerinde en önemli etkiye sahiptir. 5.1 Biyodizel Üretimi Transesterifikasyon bilinen ve en çok kullanılan biyodizel üretim metodu olmakla birlikte geride bıraktığımız yüzyılın başından, bu güne kadar araştırmacılar bitkisel ve hayvansal yağlardan değişik yöntemler kullanarak biyodizel elde etmişlerdir Transesterifikasyon dışında en çok kullanılan yöntemler; doğrudan kullanım, mikroemilsiyon ve proliz dir. 5.2Doğrudan kullanım Bitkisel yağların, dizel yakıtına göre yüksek viskoziteye ve yüksek moleküler ağırlığa sahip olmaları nedeni ile, kısa süreli çalışmalarda olumlu sonuçlar vermesine rağmen, uzun süreli çalışmalarda problemlerle karşılaşılmıştır. Bu problemler çeşitli motor parçaları üzerinde (piston, yanma odası, manifold ve enjektör gibi) normal sayılamayacak düzeyde karbon birikintileri, enjektörlerde ve filtrelerde tıkanma, segmanlarda yapışma, yağlama yağında bozulmalar ve yakıt püskürtme karakteristiklerinin değişmesidir. Araştırmacılar bitkisel yağların dizel motorlarında direk kullanım imkanlarının iyileştirilmesi için özellikle iki metot üzerinde durmuşlardır. Bunlardan biri bitkisel yağların belirli oranlarda dizel yakıtı ile karıştırılması, diğeri ise çeşitli metotlar kullanılarak bitkisel yağların ısıtılması suretiyle özelliklerinin iyileştirilmesidir. Karışım yöntemi en eski ve en kolay yöntemlerden biridir. Uzun yıllardan bu yana yapılan bir çok çalışmada bitkisel yağlar dizel yakıtı ile çok çeşitli oranlarda karıştırılarak yakıt özellikleri incelenmiştir. Bu yöntemde karışımların içerisindeki dizel yakıtı oranına bağlı olarak yakıtın viskozite, buharlaşma, püskürtme karakteristikleri gibi özelliklerinde iyileşmelerin olduğu görülmüştür. Isıtma yönteminde uygulama iki aşamalı yapılabilmektedir. Birincisinde yakıt olarak kullanılan bitkisel yağ yakıt filtresi öncesinde motor soğutma suyu yada çeşitli elektrikli ısıtıcılar kullanılarak ısıtılmaktadır. Filtre öncesi ısıtma bitkisel yağların direk kullanımında karşılaşılan en büyük sıkıntılardan birisini oluşturan filtre sonrasında ise tıkanma ısıtma probleminin aşılmasını işleminde genellikle sağlamaktadır. egzoz Filtre gazlarından yararlanılmaktadır. Egzoz gazları ile bitkisel yağların sıcaklıkları 100 °C üzerinde bir sıcaklığa çıkarılabilmektedir. Bitkisel yağların ısıtılması ile bitkisel yağın viskozite değerinin düştüğü, atomizasyonun iyileştiği, motor muhtelif parçaları üzerindeki karbon birikintisi miktarının azaldığı ve egzoz emisyonlarında düzelmeler olduğu saptanmıştır. 5.3 Mikroemülsiyon Bitkisel yağların yüksek viskozitesini düşürmek amacı ile kullanılan bir diğer yöntem ise metanol, etanol veya 1-bütanol gibi kısa zincirli alkoller ile mikroemülsiyon oluşturmasıdır. Mikroemülsiyon, boyutları 1-150 nm arasında olan optikçe izotropik sıvı mikro yapılarının denge dağılımı olup normalde karışmayan iki sıvı ve bir ya da daha fazla aktif maddenin bir araya gelmesi ile oluşur Bu yöntemle elde edilen yakıtların viskozitelerinde azalmalar ve püskürtme karakteristiklerin de iyileşmeler gibi olumlu sonuçlar kaydedilmiş olmasına rağmen, bu yakıtların bünyelerinde bulundurdukları alkol nedeni ile Setan Sayılarında ve ısıl değerlerinde düşüşler olmakta ve dolayısıyla motor performansları olumsuz yönde etkilenmektedir. 5.4 Piroliz (Termal kraking) Bu yöntemde bitkisel yağ molekülleri yüksek sıcaklıkta oksijensiz bir ortamda daha küçük molekülere parçalanmaktadır. Bu proses C-C veya C-H bağlarda ayrılmalar şeklinde gerçekleşir. Bu işlem hidro kraking, katalitik kraking ve termal kraking olmak üzere üç kısma ayrılır. Üretilen ürünün miktarı kullanılan metoda, reaksiyon parametrelerine bağlıdır. Örneğin düşük sıcaklıklarda düşük reaksiyon hızlarında katı ürün, hızlı sıcaklık artışı ile yapılan kısa sürede gerçekleştirilen kraking işlemleriyle daha çok sıvı ürün elde edilmektedir Bu yöntemle bitkisel yağların yakıt özellikleri dizel yakıtı özelliklerine yaklaşmasına rağmen enerji sarfiyatının yüksek olması en önemli dezavantajıdır 5.5 Transesterifikasyon Bugün en çok tercih edilen yöntem transesterifikasyon yöntemidir. Transesterifikasyon bitkisel yağ moleküllerinin bir katalizörün yardımı ile belirli bir sıcaklıkta alkol ile kimyasal tepkimeye sokulmasıdır. Bu kimyasal tepkime ile bitkisel yağ asitleri bağlı bulundukları trigliseritlerden ayrılıp alkoller ile yeni esterler oluştururlar. Aşağıdaki transesterleşme reaksiyonunda görüldüğü gibi reaksiyon sonunda üç mol ester ve bir mol gliserin elde edilir. Tablo-8 reaksiyon sonrası yağ asitlerinin özelliklerinde meydana gelen değişim görülmektedir. Transesterifikasyon reaksiyonlarında genellikle metil veya etil alkol kullanılmaktadır. Reaksiyon sonunda elde edilen esterler, modifiye edilmemiş dizel motorlarında, dizel yakıtı ile değişik oranlarda karıştırılarak ya da %100 biyodizel olarak kullanılabilmektedir Tablo-8 Yağ asitlerinin reaksiyon sonrası özelliklerindeki değişim Yağ asidi Formül Metil Ester Moleküler Erime Kaynama Ağırlık Noktası Noktası (gr) (ºC) (ºC) Kaprilik asit C8H16O2 144,20 16,5 239,3 Kaprilik metil esteri C9H18O2 158,24 -40 193 Kaprik asit C10H20O2 172,27 31,3 270 Kaprik metil esteri C11H22O2 186,29 -18 224 Laurik asit C12H24O2 200,32 43,6 304 Laurik metil esteri C13H26O2 214,35 5,2 262 Miristik asit C14H28O2 228,37 58 332 Miristik metil esteri C15H30O2 242,40 18,5 295 Palmitik asit C16H32O2 256.43 62,9 349 Palmitik metil ester C17H34O2 270.46 30 338 Stearik asit C18H36O2 284.48 70 371 Stearik metil esteri C19H38O2 298.51 39 352 Oleik asit C18H34O2 282,46 16,3 -- Oleik metil esteri C19H36O2 296,49 -19,9 349 Linoleik asit C18H32O2 280,45 -5 230 Linoleik metil ester C19H34O2 294,48 -35 366 Linolenik asit C18H30O2 278,43 -11 232 Linolenik metilesteri C19H32O2 292,46 -52 / -57 109 Erüsik asit C22H42O2 338,58 34 265 Erüsik metil ester C23H44O2 364,61 - 222 Transesterifikasyon reaksiyonu sonunda yan ürün olarak elde edilen gliserin (gliserol) yoğunluğu 1,2 kg/lt, kaynama noktası 290 ºC olan bir alkoldür. Saflaştırma prosesleri ile biyodizelden ayrılır ve ekonomik bir değere sahiptir. Kozmetik, sabun ve deterjan sanayi gibi alanlarda kullanılabilmektedir. Biyodizel prosesleri sonunda kütlesel olarak yaklaşık %10 civarında elde edilmektedir. Gliserin miktarının azda olsa değişmesinin nedeni yağ moleküllerindeki, yağ asitlerinin cinsleri ve yüzde dağılımlarıdır. Biyodizel içerisindeki gliserin yakıt kalitesini düşürücü bir etkiye sahiptir. ASTM standartlarına göre biyodizel içerisindeki gliserin miktarı % 0,24’ü geçmemelidir. Transesterifikasyon ve esterleşme reaksiyonlarında reaksiyon verimini etkileyen alkol, katalizör, reaksiyon sıcaklığı, reaksiyon süresi, su ve nem gibi faktörlere aşağıda değinilmiştir. 6. Biyodizel Üretim Prosesi Akım Diyagramları Kesikli Reaktör Prosesi Kesikli Reaktö Reaktör Prosesi Su Alkol Su Kurutucu Ester Ester Biyodizel TG Yıkama Suyu Alkol Alkol Su Katalizör Kesikli Reaktör Biyodizel üretmenin en kolay yöntemi, karıştırıcılı reactor kullanarak kesikli sistemde çalışmaktır. Alkolün gliserole oranı 4:1 ile 20:1 (mol:mol) arasında belirtilirken en uygun olan oran 6:1’dir. Yine en genel çalışma şartı 65 °C civarındayken bu değer de 25 °C- 85 °C arasında değişmektedir. En çok tercih edilen kaytalizör sodium hidroksit iken potasyum hidroksit de kullanılabilir. Yine kullanılabilen katalizör oranı % 0.3 ile % 1.5 arasında değişmektedir. Yağa katmadan once katalizör ve alkol birlikte karıştırılmalıdır. Az karıştırma reaksiyon tamamlandıktan sonra gliserol ve esterfazının kolay ayrışmasına neden olur. Reaksiyon tamamlanma yüzdesi % 85 ile % 94 arasında değişmektedir. .Bazı proseslerde dönüşüm yüzdesini % 95’e çıkarmak için alkolle iki basamaklı reaksiyon uygulanmaktadır. Yüksek sıcaklıklar ve yüksek alkol: yağ oranları da dönüşüm yüzdesinin artmasına yardımcı olmaktadır. Reaksiyon 20 dakika ile 1 saatten fazla bir sürede gerçekleşebilir. Yukarıdaki şekil tipikbir kesikli proses akım şemasıdır. Yağ sisteme ilk şarj edilen beslemedir, daha sonra alkol ve katalizör katılır. Bazı proseslerde gliserol-ester faz ayrışımı reaksiyon tankında gerçekleşirken bazı proseslerde çöktürme tankında veya santrifüjlü tankta çöktürme sağlanır. Alkol hem gliserolden hem de esterden buharlaştırıcıyla veya flaşla uzaklaştırılır. Ester nötralize edilir, artık alkolü ve tuzları uzaklaştırmak için ılık ve hafif asidik bir suyla yıkanır, daha sonra kurutulur. Daha sonra işlemleri tamamlanmış biyodizel tanka sevkedilir. Gliserol fazı nötralize edilir ve yumuşak bir suyla yıkanır. Daha sonra gliserol rafinasyon işlemine gönderilir. Biox Co-Solvent Prosesi Biox CoCo-Solvent Prosesi Alkol, co-solvent Ester TG Alkol Reaktör Co-Solvent Gliserol Alkolün trigliseritlerin içinde az çözünmesinden kaynaklanan uzun reaksiyon süresinin üstesinden gelebilmek için bir çözücü kullanılır. Buna ticari olarak çözüm bulan yöntem Biox Prosesidir. Bu proses metanolü çözünebilir hale getirmek için tetrahidrofüran kullanmaktadır. Sonuç 5-10 dakikada tamamlanan bir reaksiyon ve ayrıca ne ester fazda ne gliserin fazda katalizör kirliliği oluşmuyor. Tetrahidrofüranın tercih edilmesinin sebebi kaynama noktasının, metanolün kaynama noktasına çok yakın olmasıdır. Reaksiyonun tamamlanmasından sonra tek basamakta fazla alkol ve çözünürlüğü arttıran tetrahidrofüran geri kazanılır. Bu sistem 30 oC sıcaklık gerektirmektedir. Diğer çözünürlüğü arttıran madde olarak MTBE (metil tert-bütil eter). Sürekli Borulu Reaktör Sisteminde Üretim Sürekli Borulu Reaktö Reaktör Sisteminde Üretim Alkol Alkol Ester Alkol TG Isıtıcı Alkol Reaktör 1 TG Katalizör Separatör Reaktör 2 Ester Gliserol Gliserol Pompalardan itibaren şiddetli karıştırma yapan birçok proses vardır. Reaksiyon karıştırma tanklarında yapılmak yerine borusal reaktörlerde yapılır. Bu reaksiyon boru boyunca azbirkarıştırma iledevametmektedir. Bu şekildeçalışan borusalreaktörlersanki birbirine seri halde bağlanmış sürekli sistem gibi çalışmaktadır. Sonuç olarak sürekli sistemlerde alıkonma süresi kısadır. Borusal reaktörlerde gliserolün çöktürme süresine dikkat etmek gerekmektedir. Bu tip reaktörlerde, reaksiyon hızını arttırmak için sıcaklık ve basıncı arttırmak gereklidir. Yüksek Serbest Yağ Asidi İçeren Sistemler Yüksek yağ asidinin yüksek olduğu hammadde baz katalizörlü sisteme yüklenirse, bu serbest yağ asitleri katalizörle reaksiyona girerek sabun oluşturacaktır. Baz katalizörlü sistemlerde müsade edilebilecek en yüksek serebest yağ asidi oranı % 2’dir. Bu oranın en fazla % 1 olması ayrıca tercih edilecek bir özelliktir. Serbest yağ asidinin yüksek olduğu hammaddelerin kullanımında, hammadde beslenmeden önce asit esterifikasyon işlemine tabi tutulur veya yağ rafine edilir. Kullanılan bir diğer yöntem de hammaddeye kostik katarak sabun oluşmasını sağlamak ve sonrasında bu sabunu santrifüj ile dipten almaktır. Buna kostik sıyırması denir. Bazı trigliseritler de kostik sıyırması esnasında kaybolabilir. Sabun karışımı ayrıştırma tankında asitlenerek serbest yağ asitleri ve kaybolan yağ geri kazanılabilir. Buradan kazanılan yağ kurutularak sonraki işlemler için transesterifikasyon tankına gönderilebilir. Buradan tekrar kazanılan serbest yağ asitleri de asit esterifikasyonuyla metil esterlere dönüştürülebilir. Daha önce de bahsedildiği üzere, asit esterifikasyonu, yüksek serbest yağ asidinin olduğu hammaddelerde bir ön işlem olarak değil de direkt esterifikasyon yöntemi olarak kullanılabilir. Ucuz fiyattaki yağlar (donyağı, kuruk yağı) yüksek miktarda serbest yağ asidi içerebilirler. Yellow gerease için serbest yağ asiddi sınırı % 15’tir. Bazı standartlar bu değeri aşabilir. Direkt asit esterifikasyonun uygulandığı, yüksek yağ asidi oranı bulunan hammaddeli sistemlerde, su reaksiyondan sürekli uzaklaştırılmalıdır. Aksi taktirde reaksiyon tamamlanmadan sönümlenir. Ayrıca alkol: SYA oranlarını da yüksek tutmak gerekmektedir. Bu oranlar 20:1, 40:1 civarında değişmektedir. Direkt esterifikasyon sistemi az miktarda asit katalizör gerektirmektedir. Serbest yağ assitleri ile alkolün oluşturduğu esterifikasyon reaksiyonunda oluşan suyu uzaklaştırmak gerekmektedir, ancak ester ve trigliseritlerin oluşturduğu karışımlar bilinen baz katalizörlü sistemlerde direkt kullanılabilir. Su, metanol-su ayrıştırma sistemindeki gibi buharlaştırmayla, çöktürmeyle veya santifüj ile ayrışabilir. Asit katalizörlü sistemlerdeki uygulama şöyledir: Başlangıçta katalizör olarak fosforik asit kullanılır. Daha sonra baz basamağında asidi nötrleştirmek için fazla oranda potasyum hidroksit kullanılır. Tamamlama basamağında ise nötrleşme işleminden artan potasyum hidroksit yine fosforik asit ile yeterli oranda reaksiyona sokularak işlem tamamlanır. Çözünürlüğü az olan potasyum fosfat tuzları geri kazanılır, yıkanır, kurutulur ve gübrelerde kullanılır. Şekilde asit katalizörlü direk esterifikasyon prosesinin akım şemasını gösterilmektedir. Bu strateji ekonomik kayıplara neden olabilir. Eğer burada oluşan sabun katmanını değerlendirmezsek efektif olarak geride kalan yağın fiyatı yükselmiş olacaktır. Burada oluşan sabun katmanı asit katalizörlerle muhakkak esterlere dönüştürülmelidir. Bu sistemdeki problem de sabun katmanının su içeriyor olmasıdır. Ester oluşumundan önce uzaklaştırılmalıdır. Sabun katmanı prosesi aşağıdaki şekilde verilmiştir. Asit Katalizörlü Direkt Esterifikasyon Prosesi Yüksek yağ asidi bulunan hammaddelere bir çözüm de hammaddeki serbest yağ asitlerini ve gliserol fazını iki ayrı faz haline getirmektir. Bu su sistem sürekli karşı reaktörlerde kullanılan yöntemdir. Sisteme sülfirik ya da sülfonik asit ile buhar gönderilerek yapılır. Yüksek Yağ Asidi İçeren Stoktan Sabun Üretimi Çıkan ürün saf serbest yağ asidi ve gliserindir. Bu sistemde gliserinin içine krleticiler karışmamaktadır. Belki çok küçük miktarlarda buhar ya da su karışabilir. Ancak prosese ve beslemenin özelliklerine göre serbest yağ asidinde safsızlıklar bulunabilir. Daha sonra serbest yağ asitleri, asit esterifikasyonlu, karşı akımlı sürekli reaktöre gönderilerek metil ester oluşumu sağlanır. Metil ester nötrleştirilir ve kurutulur. Verim % 99 civarındadır. Ekipmanlar aside dayanıklı olmaları gerektiği açısından ekonomik değil gibi dursa da hammadde çok ucuzdur. Baz katalizörlü sistemlerde eğer sabit yataklı, çözünmeyen baz kullanılırsa serbest yağ asidi sorunu kalmamaktadır. Bu sisteme bir örnek verecek olursak baz olarak kalsiyum karbonat kullanılabilir. Bu sistemin şeması aşağıdaki şekilde sunulmuştur. Sabit Yataklı, Baz Katalizörlü Reaktör Sistemi Katalizörsüz Süperkritik Değerli Proses Sıvılar ve gazlar, kritik sıcaklık ve basınç değerleri üzerine çıkıldıkları zaman farklı özellikler göstermektedir. Ne sıvı, ne gaz, akışkan bir faz oluyorlar. OH grubu taşıyan su, birincil alkoller süper-asit özelliği gösteriyorlar. Katalizör kullanmayan sistem yüksek alkol:yağ oranı (42:1) gerektirmektedir. Süperkritik değerlerde (350-400 °C ve > 80 atm veya 1200 psi) reaksiyon 4 dakikada tamamlanıyor. Işletme ve yatırım maliyeti yüksek, enerji tüketimi yüksektir. Japanyoda kullanılmış bir yöntemdir. Raksiyon çok kısa tamamlandığı için geri dönüşümü diye bir sorun yaşanmıyor. şekilde bu sistemin akım şemasını vermektedir. zamanda Aşağıdaki Süperkritik esterifikasyon prosesi Gliserolün rafinasyonu konusu başka bir bölümde anlatılmaktadır. Biyodizel üretim proseslerinde çok önemli bir konudur. Kaliteli bir gliserol üretildiği zaman yan ürün olarak önemli bir katma değer sağlamaktadır. Biyodizel proseslerinde % 50 gliserol içeren, su, tuz, metanol, metil ester, reaksiyona girmemiş trigliserit, koku ve renge neden olan yapılar içeren karışımı oluşmaktadır. Metanol ve su uzaklıştırılarak % 88 saflıkta ham gliserol elde edilir. Patentli üretim prosesleri Ham Yağ Hayvansal Yağlar/ Atık Yağlar/ Yüksek Asitli Yağlar Rafine Yağ Ham yağ İşlenmesi Esterleşmiş EsterleşmişÜrün Ürün Katalizör Katalizör Taze Taze Metanol Metanol Metanol Metanol Reaksiyon Reaksiyon Karışımı Karışımı Sitrik Asit Sitrik Asit Solüsyonunun Hazırlanması Esterleşme Transesterleşme Asitlendirilmiş Sulu Metanol Gliserinle muamele Ayırma Metil MetilEster Ester Metanol Giderme Yağ YağAsidi Asidi Sulu Metanol Metanol Distilasyonu Sulu Metanol Kuru KuruMetanol Metanol Su Su Biyodizel Gliserin Su Su Kuru KuruMetanol Metanol DESEMET DESEMET BALLESTRA BALLESTRA HENKEL PROSESİ Saf Metanol Reaktör Metil Esterleri Kalıntı Metanol Yağ Katalizör Transesterifikasyon Gliserin Metanol/gliserin ayırımı Metil Ester Distilasyonu 7. Kalite kontrol ve laboratuar Üretilen biodizelin TS EN 14214 standardına uygun olup olmadığı bu Standard da verilen değerlerin ölçülmesiyle anlaşılabilir. Kaliteli ve standardlara uygun bir biodizel üretimi ancak ve ancak kalite kontrol sisteminin kurulması ile sağlanabilir. Buda laboratuarla olabilecek bir olgudur. Bir üretim tesisinde laboratuar yoksa burada kaliteden söz edilemez. Biodizel üretim tesislerinde kurulacak laboratuarlarda yapılacak analizler aşağıda verilmektedir. Biyodizel standardı ASTM 6751-02’ ve EN 14214 dür, Bu iki standardda verilen değerler birbirine çok yakın veya aynıdır. Kaliteli biyodizel diiye tanımladığımız bir biyodizel ürticisi tarafından teknik özellikleri standardlarda belitilen değerlere uyan biyodizeldir. Bu değerler sağlanmazsa bu yakıt yanabilir ama gerçek bir biyodizel olamaz. Böyle bir yakıtta öncelikli olarak araçlara zarar verir. Bu duruma hiç kimse izin vermemelidir. Özellikle de bu ürünü üreticiler. Tablo-9 TS EN 14214 deki Genel özellikler ve deney yöntemleri Özellik Birim Sınırlar Deney Yöntemi a En az En çok Ester muhtevası a % (m/m) 96,5b EN 14103 EN ISO Yoğunlukc, 15°C'ta kg/m3 860 900 3675 EN ISO d ² Viskozite , 40°C'ta mm /s 3,50 5,00 12185 EN ISO 3104 Parlama noktası °C 120 EN ISO 3679 e Kükürt muhtevası mg/kg 10,0 EN ISO 20846 EN ISOISO 20884 Karbon kalıntısı f (%10 % (m/m) 0,30 EN 10370 damıtma kalıntısında) Setan sayısı g 51,0 EN ISO 5165 Sülfatlanmış kül muhtevası % (m/m) 0,02 ISO 3987 Su muhtevası mg/kg 500 EN ISO 12937 Toplam kirlililkn mg/kg 24 EN 12662 Bakır şerit derece Sınıf 1 EN ISO 2160 korozyonu (50°C'ta 3 saat) Oksidasyon kararlılığı, 110°C'ta h 6,0 EN 14112 Asit sayısı mg KOH/g 0,50 EN 14104 İyot sayısıgi giyot/100g 120 EN 14111 Linolenik asit metil esteri % (m/m) 12,0 EN 14103 Çoklu doymamış (>=4 çift bağ) % (m/m) 1,0 metil esterlerii Metanol muhtevası % (m/m) 0,20 EN 14110 Monogliserit muhtevası % (m/m) 0,80 EN 14105 Digliserit muhtevası % (m/m) 0,20 EN 14105 Trigliserit muhtevası j % (m/m) 0,20 EN 14105 Serbest gliserol j % (m/m) 0,02 EN 14105 Toplam gliserol % (m/m) 0,25 EN EN 14105 14106 EN 14108 EN 14109 Grup I metaller mg/kg 5,0 prEN 14538 Fosfor muhtevası k Grup II (Na+K) a bk. Madde 5.5.1 b mg/kg EN 14107 mg/kg ,YAME -olmayan10,0 5,0 Katkı maddeleri haricinde bileşiklerin ilâvesine izin verilmez, bk.(Madde 5.2). 0 Yoğunluk 20°C ilâ 60°C sıcaklık aralığında EN ISO 3675'e göre ölçülebilir. Ekl C'de verilen bağıntıya göre sıcaklık düzeltmesi yapılmalıdır. bk. (Madde metaller (Ca+Mg) 5.5.2). d Soğuk filtre tıkanma noktası (SFTN) -20°C veya daha düşük ise -20°C'de ölçülen viskozite 48 mm ²/s'yi aşmamalıdır. Bu durumda, iki fazlı bir sistemdeki Newtonyan olmayan özellikler sebebiyle, kesinlik verileri hariç EN ISO 3104 uygulanmalıdır.. e 2 mL'lik bir numune ve sıcaklık algılama tertibatı ile teçhiz edilmiş cihazlar kullanılmalıdır. f %10 damıtma kalıntısı elde etmek için ASTM D 1160 uygulanmalıdır. 9 bk. Madde 5.5.3 h CEN/TC 19, tarafından uygun bir yöntem belirlene kadar EN 12662 uygulanmalıdır. Ancak YAME ürünleri için EN 12662'nin kesinliği iyi değildir. 1 Uygun deney yöntemi geliştirilecektir. jbk. Madde 5.5.1 k bk. Madde 5.5.1. Yöntem geliştirilmektedir. Na+K'nın toplamı ile ilgili kesinlik verileri için Ek A'ya bakınız. 1 Yöntem geliştirmektedir. Ca+Mg'nın toplamı ile ilgili kesinlik verileri için Ek A'ya bakınız. - Alevlenme noktası, kapalı cap Alevlenme noktası, 101.3 kPa’da(760 mmHg), buharın tutuşacağı en düşük sıcaklıktır. Su ve tortu 40 °C’de viskozitesi 1.0 ile 4.1 mm2/s arasında ve yoğunluğu 700 ile 900 kg/m3 arasında değişen orta distilatın içerdiği maksimum su ve tortu miktarı. Bu test yakıtın temizliğinin ölçüsüdür. Bu değer B100 için önemli bir kıstastır, çünkü su esterle reaksiyona girer ve serbest yağ asidi oluşturur. Ayrıca tankta mikrobiyal üreme gerçekleşebilir. Üretim prosesinde su uzaklaştırılarak reaksiyon gerçekleşir. Katalizör potasyum hidroksit ve sodyum hidroksitle alkolün reaksiyonundan bir mitar su oluşabilir. Eğer serbest yağ asitleri mevcut ise biyodizel ve sabun oluşumu esnasında da su oluşur. Son olarak su, biyodizeldeki kirleticileri uzaklaştırmak için katılır. Tortular, filtrelerde tıkanmaya neden olur, ayrıca yakıt enjektöründe tabaka oluşturabilir, ve makineye başka zararlar verir. QC labaratuvarında bu deney ekipmanla rutin şekilde yapılmaktadır. -Kinematik viskozite, 40 º C Kinematik viskozite gravitede sıvının akışına gösterilen dirençtir. Kinematik viskozite= dinamik viskozite/ yoğunluk. Kinematik viskozite dizel motorların enjektör tasarımlarında önemli bir parametredir. Yüksek viskozitede enjektörler iyi bir performansla çalışmazlar. Dinamik viskozite= beklenen yüzey gerilimi/ sıvının yüzey hızı Yoğunluk= belirtilen sıcaklıkta hacim başına düşen kütle miktarı. Biyodizelin yoğunluğunu, ± % 15 oranla ASTMD 6584’de belirtilen ester kompozisyonlarından belirleyebiliriz. D 445 viskozite aparatı QC labratuvarında gerekli bir cihaz değildir. Ancak kesikli reaktörde reaksiyonun tamamlanma derecesini en çabuk yöntemle belirlemek için kullanılabilir. Kükürtlenmiş kül Kükürtlenmiş kül, yakıtın karbonlandıktan sonra kalan artığıdır. Bu atık sülfirik asitle muamele edilir ve sabit bir kütleye kadar ısıtılır. Bu test, esterifikasyon reaksiyonundan metal kalıp kalmadığını anlamak için önemli bir testtir. Baz katalizörle üretim yapan üreticiler bu testi düzenli olarak yapmalıdırlar. Kalabilecek olan sodyum ve potasyum tuzları düük erime noktalarına sahiptir. Bu da yanma odasında soruna neden olur. Toplam kükürt Bu metod, sıvı hidrokarbonun içindeki toplam kükürt miktarnı verir. Bu hidrokarbonların kaynama sıcaklığı 25-400 ° C arasında, viskoziteleri ise oda sıcaklığında 0.2- 20 cSt (mm2/s) arasında değişmektedir. Biyodizel genelde eser miktarda kükürt içermekte ya da hiç içermemektedir. Bu test üretim prosesinden, biyodizele, taşınmış katalizör maddesini veya nötürleştirme kimyasallarını tespit için kullanılır. Hayvansal yağ kullanıldığında üretilen biyodizelde 40-50 ppm kükürt bulunabiliyor. 2006’da dizel yakıtlarda bu oran 15 ppm’e düürülmek zorundadır. Bu nedenle fabrika sahiplerinin kükürt azaltıcı ünitelere sahip olması gerekmektedir. Şerit bakır korozyonu Bu yöntem yakıtın ve çözücülerin bakır üzerindeki korozyon etkisini tespit etmek için kullanılır, içinde asit olup olmadığını belirlemeye yarar. B100 içindeki asit miktarının en büyük kaynağı serbest yağ asitleridir. Üreticiler bu tesleri muhakkak yapmalıdır. Fakat asit sayısı (D 664) ifadesi, QC asit ölçer cihazından daha önemli bir uygulamadır. Setan sayısı Setan sayısı deneyi, motor deneyinde en iyi performansı göstermiş dizeli referans alarak söz konusu dizelin performansını belirleyen yöntemdir. Motorda yakıtın ne kadar kolaylıkta tutuşacagının ölçüsüdür. Yağ asidi esterlerinin setan sayısı yaklaşık 47 olduğundan dolayı biyodizelin setan sayısı da aşağı yukarı bellidir. ± % 10 oranla tahmin edilebilir bir değeri vardır. Bütün üreticilerin kendi imkanıyla setan sayısı testi yapması çok pahalı olur, çünkü ekipman pahalıdır. Bulutlanma noktası Bulutlanma noktası, numunenin sıcaklığı düşürülürken kristallenmenin ilk görülmeye başlandığı andır. Bulutlana noktası bütün dizeller için soğuk havalarda kritik bir değerdir. B100’ün bulutlanma noktası, dizelin içeriğine göre farklılıklar göstermektedir. Bulutlanma noktası, yine ester içeriğine göre ± % 5 oranla tahmin edilebilir. Ancak üreticilere bu deneyin yaptırılması önerilir. Ilk çökmeye başlayan esterler, metil palmitat, metil stearattır. Yani bulutlanma noktası faktörü bu esterlerdir. Üreticilerin bulutlanma noktasını modifiye etmesi için iki yol vardır. Bunlardan birincisi katkı maddesi kullanarak bulutlanmayı geciktirmektir. Bir yol da doymuş yağ asitleri oranı yüksek olan hammaddeyi, doymuş yağ asidi oranı düşük olan hammaddeyle karıştırmaktır. Sonuç kesindir, bulutlanma noktası düşecektir. Karbon atığı Petrol ürünlerinde, termal bozunmadan arta kalan kısım karbon artığıdır. Karbon atığı, yanma reaksiyonundan sonra ne kadar karbon kalacağının ölçüsüdür. Bu testte oksijensiz olarak yakıtın sıcaklığı çok yüksek sıcaklıklara çıkartılır. Yakıtın çoğu buharlaşacaktır, fakat bir kısmı bozunarak karbon tortusu oluşturur. Bu kıstas, dizel motorlarının enjektör aparatlarının tıkanması ya da tıkanmaması açısından önemlidir. B100 içindeki karbon atığının kaynağı gliserindir. Gliserin ASTMD 6584 metoduyla tespit edilir. Asit sayısı Asit sayısı, B100’deki serbest yağ asidinin miktarıdır. Bunu nötrleştirmek için kullanılan potayum hidroksit mikarı, gram ürün başına düşen baz olarak ifade edilir. Bu yağ asidi korozyona neden olabilir. Ayrıca ortamda bulunan suyun da habercisidir. Genellikle baz katalizörlü sistemlerde reaksiyon tamamlandıktan sonra asit miktarı oldukça azalmaktadır. Ancak yakıt, su veye havayla etkileştiği zaman asit değeri artabilir. Bu test üreticinin sürekli yapması gereken bir testtir. Serbest gliserin Serbest gliserin yakıtta moleküler halde bulunan gliserindir. Serbest gliserin ortamda, reaksiyondan sonra giliserin ve ester faznın tam ayrışmamasından dolayı bulunur. Bu iyi ayrışmama, büyük ölçüde dizelin iyi yıkanmamasından kaynaklanabilir. Çünkü reaksiyon esnasında oluşan sabunlar ester ve gliserin fazının iyi ayrışmamasına neden olur. Gliserin, tamamlanamayan yanmadan dolayı motorda tortu oluşturur. Toplam gliserin Toplam gliserin serbest ve bağlı gliserinin tümüdür. Bağlı gliserin mono-, di-, trigliserit yapılarının parçasıdır. Toplam gliserin, tamamlanmamış esterifikasyon reaksiyonunun ölçüsüdür. Ayrıca motorda tortu oluşturan fazla karbonun nedenidir. Serbest ve bağlı gliserini ölçen ASTMD 6584 deneyi rutin olarak yapılmalıdır. Fosfor Bu test, yağlayıcılar ve katkı maddelerinden kalan baryum, kalsiyum, bakır, magnezyum, fosfor, kükürt ve çinko miktarını belirler. Ayrıca B100 içindeki fosfor miktarı, tamamlanmamış yağ rafinasyonundan kalan fosfolipidlerden de kaynaklanabilir. Üreticiler bu ölçümleri periyodik şekilde yapmalıdır. Depolama kararlılığı Bütün yakıtlar depolandığı zaman, zamanla bozunmaya uğrar. Bu bozunma mikrobiyal olarak, su ile veya havanın oksitlemesi ile mümkün olabilir. B100’ün depolama kararlılığı standartları ve test metodları yöntemleri ASTM prosesinde gelişmektedir. Aşağıdaki özellikler değiştirilebilir ve dizelin kullanılıp kullanılamayacağını belirler: asit sayısı, su ve tortu miktarı, viskozite. Eskimiş yakıt bu özelliklerden birisini gereği gibi sağlamıyorsa kullanılamaz. SONUÇ ASTM D 6751-02 TS EN 14214 standardlarında belirtilen değerleri sağlamak kaydıyla ürtilen biyodizel KALİTELİ BİYODİZELDİR. Böyle bir biyodizelin kullanılması ülkemiz için son derece faydalı olacaktır. Bu sonuçtan hareketle hem ülkemizin ekonomik faydası hemde kullanıcılarımıza kaliteli biyodizel sağlamak için bilgi birikimimizi uygulamaya koymuş bulunmaktayız. Birlikte çalıştığımız MAK-MC limited Şirketi ile Afyon da (Rehabilitasyon), Tosya da ve İzmitte proje ve uygulamasını yaptığımız fabrikalarda amacımıza uygun biyodizel üretilmektedir. Halen Adana da bir fabrikanın montajı da devam etmektedir. Böylece dünya standardlarında biyodizel üretebilecek tesisleri kurarak bu konu ile uğraşanlara da birer örnek sunmuş olmaktayız. Bu tesisler den bazı görüntüler ek-te verilmektedir. KAYNAKLAR 1. Keskin, A., Tall Yağı Esaslı Biyodizel Ve Yakıt Katkı Maddesi Üretimi Ve Bunların Dizel Motor Performansı Üzerindeki Etkileri Doktora tezi 2005-Ankara 2. Coll, R., Udas, S., Jacoby, W.A.,. “Convertion of the rosin acid fraction of crude tall oil into fuels and chemicals”, Energy & Fuels, 15(5): 1166-1172 (2001). 3. Lissianski, V. V., Zamansky, V.M., Maly, M.P., “Effect of Metal-Cotaining Additives on NOx Reduction in Combustion and Reburning”, Combustion and Flame, 125:1118-1127 (2001). 4. Wedel, R. V., “Technical handbook for Marine Biodiesel”, National Renewable Energy Laboratory, San Francisco 1-5 USA (1999). 5. Georing, C. E., Schwab, A. W., Dangherty, M. J., R. M. Pryde, E. H, and Heakin, A. j., “Fuel properties of eleven vegetable oils”, Transaction of ASAE 25(6): 1472-1477,(1982). 6. Graboski, M. S. and McCormick, R. L., “Combustion of Fat and Vegetable Oil Derived Fuels In Diesel Engines”, Pergamon, 24: 125-164 (1968). 7. Tyson, K. S., “Biodiesel Handling and Use Guidelines”, Report of National Renewable Energy Laboratory, NREL/TP-580-3004 U.S., 1-3 (2001). 8. Drew, J. and Propst, M.,. “Tall Oil. Pulp Chemicals Association” Pulp Chemicals Association, New York 65-70 (1981). 9. Üstün, G. ve Civelekoğlu, H., “Copolymerization of Turkish Tall Oil Specimens with Indene-Coumarone. II. Production and Properties of Indene-Coumarone Modified Tall Oil Varnishes”, Journal of Applied Polymer Science, 43:19691975 (1991). 10. Sharma, R. K. and Bakhshi, N. N., “Upgrading of Tall Oil to Fuels and Chemicals Over HZSM-5 Catalyst Using Various Diluents”, The Canadian Journal of Chemical Engineering, 69:1082-1086 (1991). 11. Briggs, M. and Farag, I., “Biodiesel Processing”, UNH Biodiesel Group, http://unh.edu/p2/biodiesel/media/NHSTA-handout.doc, 5-9 (2005). 12. http://www.biyomotorin-biodiesel.com/biomoto.html 13. http://www.eie.gov.tr/biyodizel/index_biyodizel.html 14. http://www.me.iastate.edu/biodiesel/Pages/biodiesel1.html 15. http://www.eie.gov.tr/biyodizel/bd_teknikoz.html 16. http://www.eie.gov.tr/biyodizel/bd_cevre.html 17. http://www.egebiyoteknoloji.com/biyodizel_sss.htm