T.C SAKARYA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ Turizmde Sorunlar ve Çözüm Yaklaşımları Ödev İklim Değişikliklerinin Turizme Etkisi Vugar Gahramanov Danışman:Şevki Ulama Aralık 2015 İklim Değişikliklerinin Turizme Etkisi Giriş İklim değişikliği, dünya üzerinde iklimlerin oluşmasından günümüze süre gelmektedir. Bilim adamları, iklime duyarlı organizmaların fosil kayıtlarını, kayaların ve buzulların bileşimini inceleyerek, dünyanın geçmişteki iklimine ışık tutacak parçaları bir araya getirmeye çalışmışlardır.Bu çalışmalar sonucunda, dünyadaki iklim değişimlerinin, dünyanın ekolojik çehresini ne kadar değiştirebileceği gözler önüne serilmiştir.Yeryüzünde buzul çağının yaşanması, Afrika’da çöllerin oluşması iklim değişikliklerinin bir sonucu olarak görülebilmektedir. Günümüzde yaşanmakta olan iklim değişikliğinin, insanların doğal dengeye yaptıkları müdahale ve havaya salınan, sauna etkisi yapan gazlar sonucunda olduğu açıkça ortaya konulmaktadır. Büyük olasılıkla insanların etkisi olmasaydı yüzyıllar sonra yerkürede yaşanacak sıcaklık bugünkünden 3-4 derece yüksek olacaktı.“Bunun bugün yaşanıyor olması neden bu denli tehlikeli bulunmaktadır?” sorusunun da yanıtı çok açıktır. Hızlı iklim değişikliğinin en üzücü yanı ise, zekası ile doğaya hükmetmiş olan insanların bu zararlara neden olmasıdır. Hızlı gelişen teknoloji, sanayi ve rekabet ile ortaya çıkan çevre sorunları kontrol edilemez duruma gelmiştir. Bunun sonucunda birçok sektör zarar görmekte ya da zarar vermektedir. Bunlar arasında önemli bir hizmet sektörü olan turizm de sayılmaktadır. Turizm ve iklim değişikliği ilişkisi; turizmin iklim değişikliğine etkisi, iklim değişikliğinin turizme etkisi ana başlıkları altında toparlanabilmekte ve alt başlıklara ayrılabilmektedir.Bu konudaki çalışmaların yeni başlamış olması nedeni ile bilimsel yazın bulmak oldukça güç olmaktadır. Bu çalışma ile ülkemizde bu konuya dikkat çekmek ve disiplinlerarası işbirliği ile çözümler arasının öneminin vurgulanması amaçlanmıştır. İklim ve İklim Değişikliği İklim bir yerdeki hava koşullarının geniş bir zaman ve bölge üzerinde hesaplanan ortalamasına denir. İklim'i inceleyen bilim dalına Klimatoloji denir. Bir bölgedeki iklimi belirleyen unsurlar, sıcaklık, rüzgar, havadaki nem , basınç,ve bunların gün ve yıl içinde nasıl değiştiğidir. İklim değişikliği kavramı ilk olarak 1896 yılında Nobel ödüllü İsveçli bilim adamı Svante Arrhenius tarafından ortaya atmış ve atmosferin bileşenlerindeki değişimlerin gezegenin genel ısısı üzerinde önemli bir değişiklik yaratabileceğini savunmuştur.Ancak S.Arrehenius’un bu ileri görüşleri döneminin bilim adamları tarafından kuşkuyla karşılanmış ve daha somut verilere ihtiyaç duyulmuştur. 1950’li yıllardan itibaren daha teknolojik aletler yardımıyla, çeşitli bilim adamlarının yaptığı araştırmalar sonucu daha kesin bilimsel sonuçlar elde edilmiştir. Bu kavramda öncelikli olarak bilinmesi gereken iklim ve hava olaylarının farklı iki olgu olduğudur.İklim değişiklikleri genel olarak “nedeni ne olursa olsun iklim koşullarındaki değişimin küresel ve yerel etkileri bulunan, uzun süreli ve yavaş gelişen atmosferik olaylar” olarak tanımlanmaktadır. Hava olayları ise “ kısa süreli, aniden gelişebilen ve belli bir alanı kapsayan değişimler” olarak tanımlanmıştır. Günlük hayatta gördüğümüz kar yağışı, fırtına, kuraklık ve diğer olaylar hava olaylarına verilebilecek örneklerdir. İklim değişikliklerine ise buzul çağına giriş veya çıkış gibi kısa sürede gerçekleşmeyecek ve uzun süre sürebilecek etkileri örnek verilebiliriz. İklim değişikliği 21.Yüzyılda dünya üzerindeki yaşamı tehdit eden ancak eldeki somut verilere karşı bazı çevreler tarafından günümüzde dahi etkileri göz ardı edilmeye çalışılan bir olgudur. Kelime anlamı olarak Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi'nde (İDÇS), “Karşılaştırılabilir bir zaman periyodunda gözlenen doğal iklim değişikliğine ek olarak, doğrudan ya da dolaylı olarak küresel atmosferin bileşimini bozan insan etkinlikleri sonucunda iklimde oluşan değişikliktir” biçiminde açıklanmıştır. Özellikle şehirlerden ve üretim tesislerinden ortaya çıkan katı, sıvı ve gaz atıkların doğal ortamdan kaybolma sürelerinin uzunluğu sebebiyle bu maddeler uzun süre formlarını koruyarak varlıklarını sürdürmektedir.Bu maddeler arasında küresel ısınmaya en çok sebebiyet verenler atmosferde uzun süre asılı kalarak “Sera Etkisi” yaratan zararlı gazlardır. İnsan faaliyetleri sonucunda ortaya çıkan bu gelişmeler uzun dönemde karşımıza İklim Değişikliğinin gerekçesi olarak çıkmakta ve insanoğlunu kendi çıkmazıyla karşı karşıya koymaktadır. Bir tarafta ekonomik çıktının ve dolayısıyla insan refahının artması söz konusuyken diğer tarafta gelecek nesillerinde ihtiyacını karşılayabilecek bir dünya bırakamama problemi karşımıza çıkmaktadır. Günümüzde etkilerini hissetmeye başladığımız iklim değişikliğinin,etkilerinin daha da artması ve kritik eşiğin aşılması halinde çevre boyutlu bir problem olmasının dışında, ekonomik, sosyal ve siyasi politikalara da yön verebilecek güçte olması beklenilmektedir. Bu etkilerin azaltılması adına ulusal ve uluslararası, resmi veya gayri resmi kurumlar çeşitli çalışmalarda bulunmakta, bu amaçla iklim değişikliği ile mücadele ve uyum politikaları hazırlanmaktadır. Yakın zamanda yapılmaya başlanılan, yetersiz seviyedeki ulusal ve uluslararası mücadelelere ve organizasyonlara rağmen insan faaliyetleri sonucunda salınan sera gazlarının oranı, doğanın absorbe edebileceği miktarın iki katına yakındır.Salınımın %75’i, dünya nüfusunun %20’sinin oluşturan teknolojik açıdan gelişmiş ülkelere aitken,geri kalan kısmına ise az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler neden olmaktadır. İklim Değişikliğinin Temel Nedenleri Dünya yaşayan bir varlık olarak sürekli olarak değişmektedir, değişen bu dünyada bazı canlıların lehine gelişmeler olurken bazıları olumsuz bir şekilde etkilenmektedir. Bu değişim karşımıza iki şekilde çıkmaktadır biri doğal yaşamın döngüsü içinde gerçekleşirken,diğer bir değişim çoğunlukla insanların sebep olduğu yapay tahribattan dolayı gerçekleşmektedir. Doğal Nedenler Dünya tarihinde insan sahneye çıkmadan öncede iklim değişiklikleri yaşandığını buzul kütlelerinin içinde kalan hava balonlarından, farklı toprak katmanlarından ve ağaç halkalarının ölçümü gibi yöntemlerle tespit edilmesi mümkündür.Bu doğal değişiklikler tamamen dünyanın kendi deviniminden oluşmuş olaylar neticesinde gerçekleşmiştir. a)Volkanik Etkiler:Dünyanın merkezinde bulunan magmanın bazı noktalardan dışarı çıkması ve bu patlama sırasında yükselen volkan partikülleri atmosferde kalın bir tabaka oluşturarak,dünyanın çevresinde mantolama etkisi yaratabilmektedir. Bunun insan varlığı süresince yaşanan en ciddi örneği 1823 yılında Krakatoa Yanardağı’nın patlaması ve neticesinde yükselen partiküllerin kuzey yarım kürede ölçülen en soğuk yazı ve kışı yaşatmasını gösterebiliriz. b)Güneş Etkisi:Güneş ile dünya arasındaki mesafe yaklaşık olarak 150 milyon kilometre olmasına rağmen, güneşte yaşanan solar aktivitelerden direkt olarak etkilenmektedir.Ayrıca dünyaya gelen güneş ışınlarının yaklaşık %85’i kadar kısmı kuzey yarım küredeki buzullar tarafından yansıtarak doğal bir klima görevi görür. Var olan buzulların erime tehdidiyle beraber bu ışınların neredeyse tamamı ortaya çıkan yeni denizler nedeniyle absorbe edilecektir. Buna rağmen bugün içinde bulunduğumuz periyotta güneşin etkisini gözümüzde büyütmek yanlış olacaktır, bunun sebebi 1978 yılında güneşin solar etkisini ölçmek için yapılan analizlerde, solar aktivitenin cüzi oranlarda düştüğünü görebilmek mümkündür. c)Elnino Etkisi:"Güney salınımı sıcak hareketi" olarak da tanımlanabilen El Nino hareketi,1990-1998 yıllarında tropikal doğu Pasifik Okyanusu'nda deniz yüzeyi sıcaklıklarının normalden 2-5º daha yüksek olmasına sebep olmaktadır. Özellikle 1997 ve 1998 yıllarında yüzey sıcaklıklarının rekor düzeyde seyretmesinde, 19971998 El Nino hareketlerinin önemli bir etkisinin olduğu kabul edilmektedir. 1998'de meydana gelen El Nino bu yılın küresel rekor ısınmasına katkıda bulunan ana etmen olarak addedilmektedir. d)Dünya'nın Presizyon Hareketi:1930 yılında Sırp araştırmacı Milutin Milankoviç, dünyanın güneş çevresindeki yörüngesinin her doksan beş bin yılda biraz daha basıklaştığını göstermektedir.İlaveten her kırk bir bin yılda dünyanın ekseninde doğrusal bir kayma ve her yirmi üç bin yılda dairesel bir sapma bulunduğunu da gözler önüne sermiştir.Günümüz bilim adamlarının büyük bir kısmı, dünyanın bu hareketlerinden dolayı zaman zaman soğuk dönemler yaşandığını ve bu soğuk dönemler içindeyse yüz bin yıllık periyotlarda on bin yıl süreyle sıcak dönemler geçirdiğini ifade etmektedir.Bu da küresel ısınmanın doğal nedenlerinden birini oluşturmaktadır. Doğal Olmayan Nedenler İklim değişikliği konularında daha öncede konu ettiğimiz gibi dünyanın içinde bulunduğu durum doğal sebeplerden ziyade insan kaynaklı olarak üretim ve tüketim alışkanlıklarının değişmesi sonucu ortaya çıkmıştır.IPCC TAR Raporunda (2001) bu durum “İnsan Kaynaklı İklim Değişiklikleri” olarak adlandırılmaktadır. İklim değişikliğinin sebeplerinden en önemlisi atmosferin gaz bileşimindeki değişimlerdir. Sera Gazları:Güneşten gelen güneş ışınlarının bir kısmı atmosfer tarafından emilmekte bir kısmı da burada bulunan gazlar tarafından dünya üzerinde mantolama yaparak veya yere çarpan ışıkların ışıması yoluyla tekrar uzaya gönderilmektedir.Atmosferin yapısını çeşitli gazlar oluşturmaktadır.Bu gazların %99’unu Azot(N) ve Oksijen(O2) oluştururken geri kalan gazları ise Karbondioksit, Helyum, Metan,Hidrojen,Su buharı,Diazotmonoksit ve Ozon gibi gazlar oluşturur. Tablo 1: Atmosferde Bulunan Başlıca Gazlar ve Oluşum Nedenleri Sera Gazları Isınmaya Katkısı(%) Karbondioksit (CO2) %50 Metan (CH4) %14 Diazotmonoksit (N2O) Kloroflorakarbon (CFC) Ozon(O3) %4 Su Buharı %22 %7 %3 Kaynağı Organik çürüme, orman yangınları, volkanlar,fosil yakıtların yanması, ormanların tahrip edilmesi, yanlış toprak kullanımı Islak alanlar, organik çürüme, termitler, doğal gaz ve petrol çıkartılması, pirinç üretimi Ormanlar, yeşil alanlar, okyanuslar, toprak işleme, gübreleme,fosil yakıtların yanması. Soğutucular, spreyler, kimyasal çözücüler Güneş ışınlarının direkt olarak oksijen molekülleri üzerine olan etkisi ile doğal olarak gerçekleşmektedir. Su kaynaklarının buharlaşmasıdır İKLİM DEĞİŞİKLİĞİNİN TURİZME ETKİLERİ İklim, çevre ve turizm, ortak bir ilişkiyi simgeleyen kavramlardır.Çevre bir turizm kaynağı olma özelliğini taşırken, turizminde en önemli etkileri çevreye olmaktadır. Dolayısıyla turizmin var olması için, çevrenin yaşamasının gerekliliği ortadadır.Çevrenin yaşayabilmesi de iklimsel değişimlere bağlı olmaktadır. Turizmin çevre üzerindeki etkilerinin büyük kısmı, doğanın sunduğu verilerin sergilenmesi veya sunulması ile gerçekleşmektedir.Buna karşın gerçekleşen turizm faaliyetleri fiziksel çevre üzerinde çeşitli şekillerde etki göstermektedir.Bu etkiler, doğal ve tarihi çevrenin tahribatı şeklinde olabileceği gibi, onların kazanılmasına yönelik ciddi önlemlerin alınması şeklinde olumlu yönde de olabilmektedir. İklim, çevre ve turizm bir zinciri oluşturan halkalar olarak düşünüldüğünde, herhangi birinde oluşan olumlu ya da olumsuz etki, diğer bileşenleri de hızla etkilemektedir.Ayrıca birçok turizm çeşidi, iklim koşullarına bağlı olarak ortaya çıkmaktadır.İnsan tercihlerine bağlı olarak ta değişim göstermektedir. Turizm, mevsimsel dalgalanmaların yaşandığı, olumlu iç ve dış gelişmelerden yavaş, olumsuz iç ve dış gelişmelerden ise çok çabuk etkilenen kırılgan bir sektördür.Dolayısıyla iklim değişikliği nedeniyle meydana gelecek olumsuzluklar karşısında talebin tepkisi çok sert düşüşler şeklinde olacaktır. Turizm sektörü, hizmetler sektörü içinde yer almakla birlikte, taşıdığı özellikler nedeniyle diğer sektörlerle de yakın bir ilişki içindedir.Yerli ve yabancı turistlere satılan mal ve hizmetler, tarım,hayvancılık gibi çok sayıda sektör tarafından sağlanmaktadır (Olalı ve Timur, 1988).Bu nedenle iklim değişikliğinin turizme doğrudan etkilerinin yanı sıra turizme mal ve hizmet tedarik eden diğer endüstrilerde meydana gelecek değişiklikler yoluyla dolaylı etkileri de mevcuttur. İklim değişikliğinin etkileri doğrudan sektörün temel hammaddelerini etkileyecek ve şuanda sektör açısından son derece önemli olan bu serbest malların verimliliğini düşürecektir.İklim değişikliğinin turizm üzerine etkileri bölgesel konumlara göre farklı şekillerde ortaya çıkmaktadır.Bu etkilerin çoğu çevresel sistemlerde artan stres biçiminde dolaylı olarak görülmektedir. En önemli etkileri deniz seviyesindeki yükselme sonucu küçük ada ülkelerinde görülecektir.Bunun yanında iklim değişikliği sonucu dünyanın pek çok bölgesi için salgın hastalık riski öngörülmektedir.Bu da turizmin kırılgan yapısı nedeniyle dünya turizm hareketleri için çok önemli bir tehdittir İklim Değişikliğinin Turizme Olumlu Etkileri Hızlı iklim değişikliği, belirtildiği gibi insanlığın zararınadır. Ancak nasıl savaşların teknolojinin bu denli hızlı gelişmesine katkısı oluyor ise, aynı şekilde turizm de iklim değişikliğinden bazı yönleri ile olumlu etkilenebilmektedir. Özellikle iklim değişikliğini tartışmak üzere yapılan toplantılar bir turizm hareketidir.Son birkaç yılda, ulusal ve uluslararası düzeyde bu konuda yapılan toplantıların sayısının artmış olması da bunun bir göstergesidir. İklim değişikliği ile oluşan bazı değişimlerin, kısa süreçte turizmde yeniliklere olanak sağlayabileceği de düşünülmektedir.Örneğin, iklim değişikliği ile ortaya çıkacak sıcaklık artışına bağlı olarak turizm merkezlerinde değişimler görülecektir. Örneğin, soğuk olarak bilinen özellikle Karadeniz kıyılarının deniz mevsimi uzayacak, Akdeniz kadar Karadeniz kıyısı da tercih edilebilecektir. Ayrıca yeni oluşacak doğal değişimlere bağlı olarak bilimsel vb. eğilimler artacak farklı bir turizm hareketliliği başlayacaktır.Örneğin, doğal varlıklarını koruyabilen, yayla ve milli parklar gibi alanlara ilgi zamanla daha da artacak, turizm gelişmeleri bu yönde de hız kazanacaktır. İklim Değişikliklerinin Turizme Olumsuz Etkileri İklim değişikliklerinin kısa süreçte turizmde olumlu etki yapacağı düşünülse de, doğal çevre ve insan sağlığı üzerindeki olumsuz etkileri belirlendikçe turizm de olumsuz etkilenecektir.İklimdeki hızlı değişiklikler (sıcaklığın artması) turizmi besleyen çevreyi yok olma tehlikesi ile karşı karşıya bırakacağından birçok turizm çeşidi de tehdit altına girecektir. Turizmin gelişmesindeki önemli bir unsur doğal çekiciliktir.Doğal çekicilik, nadir olma ve ilgi uyandırma ile özdeşleşmektedir.İlginin düzeyini ulaşılabilirlik ve güvenli olması doğrudan etkilemektedir.Bu koşullar altında yapılmakta olan turizm çeşitleri; deniz turizmi,kış turizmi, sağlık turizmi (ılıca, kaplıca, vb), yayla turizmi, dağ turizmi, spor turizmi (kış sporları, golf, atlı doğa yürüyüşü, yamaç paraşütü, tırmanma, rüzgar sörfü, su altı dalış, sportif balıkçılık, rafting, vb.), mağara turizmi, kamp ve karavan turizmi, yaban hayatı inceleme (kuş gözlemciliği, bitki inceleme, vb.) sıralanabilmektedir.Mevsimsel sıcaklıkların değişmesi özellikle kış turizmini olumsuz etkileyecek ısınan havanın bölgedeki karı eritmesi ya kış sezonunu kısaltacak ya da orada kış sporlarının yapılmasına olanak vermeyecektir. Daha ileri boyutlarda hızlı iklim değişiklikleri, deniz suyunun üst tabaklarının ısınmasına neden olacak, deniz suyu ısındıkça kasırgalar, tayfunlar ve tropik siklonlar dünyanın bazı bölgelerinde şiddetini arttıracaktır. Bunun sonucunda bazı alanlar su yetersizliğinden ya da ortalama deniz seviyesindeki artışların yol açtığı baskınlar nedeniyle oturulmaz hale gelebilecektir. Buna bağlı olarak da kıyı kentleri ve turizm merkezleri değişecektir. Dünya ısındıkça, canlılar hızlı değişime uyum sağlamakta zorlanacak, birçok bitki türü tükenecek, iklim değişimi ve insan müdahalesi ile birlikte dünyanın akciğerleri ormanlar hızla tükenecektir. Bu etkenler, bitki ve hayvan varlığının yok olmasına neden olacağından, gözlem amaçlı turizm çeşitleri yok olma tehlikesi ile karşı karşıya kalacaktır.Ekvatordan tropik iklimlerin yayılması öncelikle ılıman kuşaklara sıtma, ansefaliti ve böceklerin neden olduğu diğer hastalıkların yayılmasına neden olacak,tropik cilt hastalıkları şu an ılıman bir iklime sahip pek çok bölgeye dağılabilecektir. Bunun sonucunda hastalıkların yaygınlaştığı bölgelere turizm talebi olumsuz etkilenecektir. Anlaşıldığı üzere, iklim değişiklikleri günümüz dünyasında büyük fiziksel değişikliğe neden olacağı için turizm dengeleri tamamen değişecek ve birçok turizm çeşidi yok olacaktır. İklim değişikliğinin tüm turizm türleri üzerine etkileri olacaktır ve bu etkiler her bir turizm türü için ayrı ayrı incelenmelidir.Ülkemizde turizmin çesitlendirilmesine ve turizm hareketlerinin yılın 12 ayına yayılmasına yönelik çalışmalar son yıllarda sonuçlarını göstermeye başlamasına ve farklı turizm türlerinde seyahatler artmasına rağmen halen en çok turist çeken turizm türü deniz-kum-güneş üçlüsüne dayalı kitle turizmidir. 3 tarafı denizlerle çevreli ülkemizde deniz-kum-güneş eksenli turizm hareketleri Akdeniz ve Ege kıyılarına doğru olmaktadır.Bu bölgelerde Antalya başta olmak üzere Muğla,Aydın ve İzmir yüzlerce turizm işletmesi ve binlerce çalışanıyla önemli turizm merkezleridir.İklim değişikliği nedeniyle ülkemiz turizminin uğrayacağı kayıplar ülke ekonomisini ve sektörde çalışanların geleceğini de tehdit eder niteliktedir.İklim değişikliğinin kitle turizmine en önemli etkileri deniz seviyesindeki yükselme nedeniyle turistik tesislerin ve plajların sular altında kalma riski, kıyı erozyonu nedeniyle plaj alanlarının yok olma tehlikesi, uç hava olaylarına bağlı olarak seller, su baskınları ve fırtınaların görülme sıklığının artması,kuraklık,çölleşme ve bunlara bağlı olarak temiz su kaynaklarına erişimin azalması ve aşırı sıcaklar nedeniyle ortaya çıkan sağlık sorunlarıdır. İklim değişikliğinden(küresel ısınmadan) en çok etkilenen turizm çeşidi kıyı turizmi olacaktır.Çünkü küresel ısınma sebebiyle kuzey kutuplarında buzulların erimesi hızla devam etmektedir ve bunun sonucunda deniz seviyesinin yükselmesi ile kumsallar gibi bir çok turizm yapısının su altında kalmasına ve turizm işlevini yitirmesine sebeb olacaktır. Kıyı turizmi, sahil tatillerini tercih eden %60'dan fazla Avrupalı ve ABD turizm gelirlerinin %80'inden fazlasını teşkil eden segmenti ile küresel turizm endüstrisinin en büyük bileşenidir.Özellikle de iklim değişikliğinin dünya okyanusları üzerindeki etkilerinden dolayı risk altındadır.Yükselen deniz seviyelerinin kıyı turizmi üzerinde çok sayıda ve güçlü etkileri olacaktır.Deniz seviyesindeki yükselme, kumsallar gibi bazı turizm yapılarını sular altında bırakacak ve cazibelerini yitirmelerine yol açacaktır.Örneğin, Karayip tatil merkezlerinin neredeyse üçte biri yüksek su seviyesinin 1 metreden daha az üzerindedir.1 metrelik bir deniz seviyesi yükselişi bölgenin turizm merkezi mülklerinin %49-60'ına hasar verecek,21 hava limanının zarar veya hasar görmesine yol açacak ve yaklaşık 35 liman arazisi su altında kalacaktır.2050 yılı itibariyle bölgedeki turizm merkezlerinin yeniden inşa edilmesinin maliyetinin 10 milyar ile 23.3 milyar USD arasında olması beklenmektedir.Daha yüksek su seviyeleri ve daha büyük fırtına kabarmaları aynı zamanda sahillerin,kum tepelerinin ve falezlerin erozyona uğramasını da hızlandıracaktır.Azalan sahiller,Martinique, Barbados ve Bonaire'nin çalışmalarının da gösterdiği gibi, turizm mekanlarının albenisini düşürmektedir.Sahil erozyonu işletmecilerin konaklama için talep edebilecekleri fiyatları da düşürebilir. İklim değişikliği turizm sektörünü turizm mekanı düzeyinde ve işletme düzeyinde etkileyecektir. Turizm mekanı etkileri: Yükselen deniz seviyeler ve şiddetli hava koşulları kıyı turizmi altyapısını tehdit edecek ve sahilleri azaltıp sular altında bırakacak Okyanusların asitlenmesi ve yükselen deniz sıcaklıkları mercan resiflerini azaltacak ve yok edecektir. Artan sıcaklıklar bazı kış sporları merkezlerinin kullanılabilirliğini azaltacak,biyoçeşitliliği etkileyecek ve orman yangınlarının artmasına yol açacaktır. İşletme Etkileri Azalan su mevcudiyeti yerel endüstri ve topluluklarla çatışmalara sebep olabilir. Şiddetli hava koşulları özellikle de daha yoksul ülkelerde işletme belirsizliğini artıracaktır Sigorta edilebilirlik şiddetli hava koşullarına veya deniz seviyesinden yükselmeye maruz kalan alanlarda gerileyecektir. Emisyonları azaltmaya yönelik çabalar,özellikle de ulaşım kaynaklı emisyonlar, endüstriye maliyetleri artırabilir. TURİZMİN İKLİM DEĞİŞİKLİĞİNE ETKİLERİ Turizmin İklim Değişikliğini Hızlandırıcı Etkileri Turistik yerleşim, doğal çevreyi tahrip etmekte ve fiziksel dengeyi bozmaktadır. Turizm hareketi genellikle doğal dengenin çok duyarlı olduğu yerlerde başlamakta, gelişmekte ve gerekli önlemler alınmadığında bu dengeyi kolaylıkla bozmaktadır. Su kaynaklarının kirlenmesine neden olmakla birlikte tarım arazileri, bölgesel bitki örtüsü (flora) ve hayvan varlığı (fauna) yapısını tahrip etmektedir. Ormanların tahribi, ormanlık alanlarda avlanma,inşaat ve ulaştırma yatırım faaliyetleri ve kıyılardaki deniz araçları barınakları, gezinti yolları,hayvan neslinin tükenmesine yol açmaktadır. Kontrolsüz bir planlama sürecinde ortaya çıkan yapılaşma ve yoğun turist faaliyetlerinin neden olduğu kalabalıklaşma her ne şekilde olursa olsun çevre üzerinde mutlaka bir değişiklik yaratmaktadır.Bununla birlikte, bu değişikliğin boyutu, turizm gelişiminin yoğunluğuna, turizm türüne, turist tipine ve bölgedeki çevresel kaynakların değişikliklerine ve dayanma kabiliyetine bağlı olarak farklılık göstermektedir. Kısaca Turizm hareketi bir bütün olarak ele alındığında, dolaylı ya da doğrudan iklim değişikliğine neden olmaktadır.Altyapı ve üstyapı tesisleri, bu tesislerin gereksinim duyduğu araç gereçlerin üretiminde kullanılan maddeler, ulaşım yolları, katı, gaz ve sıvı atıklar, ulaşım araçlarının çıkardığı gazlar, nüfus yoğunluğunun neden olduğu aşırı kullanım ekosistemi tahrip etmektedir.Küresel ısınmanın etkenlerinden birinin de ormansızlaşma olduğu düşünüldüğünde,yanlış turizm politikalarının iklim değişikliğini hızlandırıcı etkiye sahip olduğu görülmektedir.Ancak bazı turizm çeşitleri bu hızlandırıcı etkiyi yüksek düzeyde, bazıları ise düşük düzeyde oluşturmaktadır.Etki düzeyleri yapılacak araştırmalarla daha açık ortaya çıkarılabilecektir. Turizmin İklim Değişikliğini Yavaşlatıcı Etkileri Dünya çapında büyümekte olan yeşil alan ve deniz aktivitelerine yönelik doğayı keyif amacıyla kullanmak isteyen insanların talebi üzerine doğaya saygılı ve sürdürülebilir yaklaşıma sahip yeni turizm çeşitleri gündeme gelmiştir. Bu tür bir turizmin doğal alanların ulaşılabilir ve kalite özelliklerine bağlı olduğu ve bu nedenle doğal alanların koruma ve bakımı üzerine stratejiler geliştirmesi gerektiği ortaya çıkmıştır. Bu amaçla geliştirilecek yeni turizm anlayışları, iklim değişikliğinde yavaşlatıcı etkenlerden olacaktır.Örneğin, turizm amaçlı değerlendirilen; av sahaları, milli parklar, mavi bayraklı plajlar ve koylar, kış turizm alanları, dağ turizm alanları, çeşitli spor ve sağlık amaçlı faaliyetler hatta kültür turizmi kapsamında yer alan bölgeler koruma altında tutulabilecektir. Doğaya saygılı turizm anlayışları sayesinde doğal alanlar koruma altına alınacak ve böylece ormansızlaşmanın önüne geçilecek, dolayısı ile doğal yaşam tahribi azalacak, gereksiz fiziksel turizm yapıları yapılmayacak ve doğaya daha az zarar veren turizm araç ve gereçleri kullanılacaktır.Hem yerel halk, hem de turistlere çevre bilinci kazandırılacağı için çevreye olan duyarlılık arttıracak ve insanların tutum ve davranışlarında doğa yararına olan gelişimler gözlenecektir. Bunların sonucunda küresel ısınmaya neden olan etmenler tamamen yok edilemese de,doğaya saygılı turizm sayesinde hızlı iklim değişikliklerini yavaşlatacak önlemler alınmış olacaktır. Turizm Sektörünün İklim Değişikliklerine Uyum Saglaması İçin Öneriler Turizm sektörünün kısa yatırım ufukları, varlık oluşturacak insan sermayesinin yüksek oranı ve turizm merkezlerinin yerini başkalarının alabilmesi göz önüne alındığında; sektörün işletme düzeyinde genel uyum sağlama kapasitesi yüksektir.Çeşitlendirmenin mümkün olmadığı hassas doğal varlıklara dayanan turizm merkezleri daha fazla zorlukla karşılaşacaklardır.Turizm endüstrisinin iklim değişikliğinin etkilerine uyum sağlamasına yardım edecek bir dizi seçenek mevcuttur. a)Değişen koşullara yanıt olarak taşınmak Artan sıcaklıkların Akdeniz'in güneyi gibi bazı bölgeleri turistler için daha az çekici kıldığı ölçüde, tedarikçiler kutuplara doğru yer değiştirebilirler. Örneğin, Kuzey Avrupa'nın daha çekici bir turizm merkezi haline gelmesi muhtemeldir. Aynı ölçüde, sınırlı sayıdaki durumda, kayak işletmecileri küresel ısınmaya daha yüksek rakımlara doğru yer değiştirerek yanıt verebilirler. b)Teknoloji veya mevsimsellikten yararlanarak yerinde adaptasyon Tatil merkezleri yaz ortası yerine kendi sezonlarının başında ve sonunda bulunan ayları ziyaret etmek için en iyi zaman olarak,dağ turizmi merkezleri de kendilerini yıl boyunca açık turizm merkezleri olarak pazarlayabilirler.Sahil şeridi istikrarı mangrovları,tuzlu bataklıkları ve mercan resiflerini muhafaza ederek artırılabilir. Sahiller yapay olarak tekrar oluşturulabilir.Su kısıtlılığıyla karşı karşıya olan küçük adalar tuz giderme tesislerine yatırım yapabilirler.Su kullanımı azaltılabilir.Kayak merkezleri doğal kar yağışını desteklemek için kar makineleri kullanmaya başlayabilir veya bu makinelerin kullanımını artırabilirler.Ancak, bu seçenekler sadece kısa vadeli bir rahatlama sağlayabilir ve artan fosil yakıtı kullanımı ve böylelikle iklim değişikliğinin ivme kazanması gibi zararlı etkilere de sebep olabilir. Bu tür yanıtların kendi sınırlamaları bulunmaktadır.Tuz giderme pahalı ve enerji-yoğun bir sistemdir.Yerel stoklar tüketildikçe yeterli kum bulmak gittikçe daha zor hale gelecektir.Kayakçılar gerçek karı tercih etmektedirler ve kar makineleri de hem maliyetli hem de yoğun su gerektiren sistemler olup küçük turizm merkezleri için uygun değildir.Sıcaklıklar artmaya devam ettikçe etkisi de azalacaktır.Bir çalışmada, yapay karın gelecekteki mevcudiyeti 2029 yılına kadar 14mnKuzey Amerika kayak alanından sadece dördünün risk altında olacağını gösteriyorken,bu rakam 2070-99 yılları arasında 10'a çıkabileceği öngörülmektedir.Dahası, turistler 'yapay kıyı şeritlerine' karşı isteksizdir.Deniz duvarları gibi deniz seviyesi yükselişine karşı alınan sözde 'sert' koruma önlemleri bu alanların turistler için çekiciliğini azaltmaktadır. c)Zorlukların tahmin edilmesi Sektör, turizme ve doğal ekosistemlere yönelik tehlikeleri daha iyi öngörmek için tahmin ve erken uyarı sistemlerinden daha iyi yararlanabilir.Bu, 'tükenen' varlıklara ve meydana gelen finansal kayıplara ilişkin riski düşürecektir.Daha yüksek rakımlara kayma, işletmeye ilişkin ve teknik önlemler ve yıl boyu devam eden turizm faaliyetleri kötü etkileri tamamen telafi edemeyebilir. Ayrıca, daha yüksek emisyon senaryolarının getirdiği daha şiddetli etkilerle birlikte, adaptasyon gittikçe daha az mümkün hale gelmektedir.Buna rağmen, planlanan adaptasyonla birlikte,iklim değişikliğinin etkilerine rağmen turizmin yıldızının parlayabileceğine ilişkin bazı kanıtlar mevcuttur.Örneğin, İspanya'nın Costa Brava bölgesi mevcut yüksek sezondaki artan sıcaklık ve azalan su mevcudiyeti tehlikelerine sezonun başındaki ve sonundaki aylar olan Nisan, Mayıs, Eylül ve Ekim aylarına kayarak yanıt vermektedir. TURİZM SEKTÖRÜNÜN ALMASI GEREKEN ÖNLEMLER İklim değişikliğine karşı turizm sektörünün alması gereken önlemleri iki ana başlık altında toplamak mümkündür.Birincisi, iklim değisikliğine neden olan ve turizm sektöründen kaynaklanan sera gazlarının emisyonlarının azaltılması, ikincisi de iklim değişikliğinin olumsuz etkilerinden turizm sektörünün en az oranda etkilenmesi için yapılması gerekenlerdir. Sera Gazı Emisyonların Azaltılması İçin Alınması Gereken Önlemler Turizm sektöründeki sera gazı emisyonları ulaşım sırasında taşıtlardan salınan eksoz gazlarından ve turistik tesislerde kullanılan elektriğin üretimi sırasında yakılan fosil yakıtlarından kaynaklanmaktadır. Taşıtların modernizasyonu, çevre dostu yakıtların kullanılması ve toplu taşımanın özendirilmesi ile eksoz emisyonlarının azaltılması mümkündür. Otellerdeki enerji sarfiyatının azaltılması için tasarruf önlemleri alınması da oldukça önemlidir.Örneğin, sıcak su ihtiyacı için güneş panellerinden faydalanılması, tungsten telli normal ampüller yerine beşte dört oranında tasarruf sağlayan düşük enerjili ampüllerin kullanılması ile hem enerji tasarrufu yaparak sera gazlarının salınımları azaltılabilir hem de tesislerin bütçelerindeki fazla harcamaların önüne geçilebilir.Ayrıca, temiz su kaynaklarında meydana gelecek azalmalar düşünüldüğünde su tasarrufu da oldukça önem kazanmaktadır.Su sarfiyatını azaltmak için tasarruflu duş başlıklarının kullanılması, otellerin atık sularının arıtılarak yeniden kullanılması (bahçe sulamada vb.) alınması gereken başlıca önlemlerdir.Bunlara ek olarak, atık yağların kanalizasyon sistemine dökülmemesi,“Atık Yağların Bertarafı Yönetmeliğine” göre bertaraf edilmesi önemli oranda su kirliliğini azaltacaktır.Tüm bu tasarruf önlemlerinin gerçekleştirilebilmesi için turizm sektöründeki personelin eğitimi ilk olarak alınması gereken önlemdir. İklim Değişikliğinin Olumsuz Etkilerine Karşı Alınması Gereken Önlemler Turistler ve seyahat acentalarının iklim değişikliğine karşı gösterecekleri adaptasyon oldukça kolay olmasına rağmen turistik tesislerin aynı kolaylıkta adaptasyon gösterebilmeleri mümkün değildir.Turistler seyahat planlarında, acentalar faaliyet bölgelerinde değişiklik yapabilirler, ancak sabit yatırım ağırlıklı işletme yapısına sahip olan konaklama tesisleri, yiyecek içecek işletmeleri gibi turistik tesisler kısa sürede faaliyet alanlarını değiştiremezler.Bu nedenle iklim değişikliğinin olumsuz etkilerine karşı alınacak tedbirler oldukça önemlidir. Öncelikle,yeni kurulacak tesisler için turizm pazarının gözden geçirilmesi ve kuruluş yeri seçiminde iklim değişikliği faktörünün de gözönüne alınması ve iklim değişikliğinden en az etkilenecek bölgelerin seçilmesi gerekir.Sezon tarihleri değişen iklim koşullarına göre yeniden ayarlanmalıdır.Cazibesini yitiren turistik bölgelerde ise turistlerin ilgisini yeniden çekebilmek için hizmet kalitesi arttırılmalıdır.Bunu yapabilmek için de tesislerin modernizasyonu sağlanmalı, turistlerin konforu için yüzme havuzu ve klima gibi hizmetler sunulmalıdır. Ayrıca, aşırı sıcakların insan sağlığına olan etkileri düşünüldüğünde turistik tesislerde revir ve sağlık personeli bulundurulmasının önemi anlaşılacaktır.Tüm bu önlemlerin alınabilmesi için personelin eğitimi yine ilk dikkat edilmesi gereken noktadır.Sektörü temsil eden, sektörden doğrudan veya dolaylı faydalanan tüm kesimlerin (yöneticiler, çalısanlar, yerel halk) konuyla ilgili eğitimine öncelik verilmeli, herkesin bilinçlenmesi sağlanmalıdır. KAYNAKÇA 1.Timur.M,İklim Değişikliğinin Sürdürülebilir Kalkınma Üzerine Etkisi, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi,Manisa,2014 2.Dedeman.M,Turizmin Gelişimi ve İklim Değişikliği,Makale,2007 3.Aslan.Z, Aktaş.G,Turizm Açısından Çevre Sorunlarına Genel Bir Yaklaşım,Makale,İzmir,2000 4.Koç.H, Güçer,E,İklim Değişikliklerinin Turizm Üzerine Etkileri,Makale,Ankara,2005 5.Sevim.B, Zeydan.Ö,İklim Değişikliğinin Türkiye Turizmine Etkileri,Makale,Zonguldak,2008 6.Öztopal.A, Şen.Z,Türkiye İklim Değişikliği Kongresi,,Bildiri Kitabı,İstanbul,2007 7.Şen.Ö, Türkiye İklim Değişikliği Kongresi,Türkiyede İklim Değişikliğinin Bütünsel Resmi,İstanbul,2013 8.Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli Beşinci Değerlendirme Raporu,İklim Değişikliği:Turizme İlişkin Sonuçlar,2014