genler arasındaki etkileşimler

advertisement
GENLER ARASINDAKİ
ETKİLEŞİMLER
• Rh ve AB0 uyuşmazlıkları
AB0 sisteminde A
ve B antikorları
doğal olarak
bulunmaz
Rh sisteminde Rh
antijeni doğal olarak
bulunmaz
rh
İlk aktarımda
Alıcıda
kuvvetli bir
reaksiyon
görülmez
Rh
Tekrarında
rh
Daha önce oluşan anti-Rh
antikoru Rh antijenine sahip
alyuvarlarını aglütinasyon ve
hemoliz
• Annesinden farklı tipte antijene sahip
embriyonun kanında aglütinasyon
reaksiyonları
• Eritroblastosis fetalis (ya da
yenidoğanın hemolitik hastalığı, HDN)
eşler arasında Rh uyuşmazlığı
– yenidoğanda veya henüz dölyatağındaki
(uterus) bebekte (fetus) görülür
– fetusun alyuvarlarının devamlı
bozulmasından (hemoliz) ileri gelen bir çeşit
anemi (kansızlık) ve tıpta büyük önem taşır
• Fetusun kanında azalan eritrositler
retikülositlerle ve daha genç hücrelerle
eritroblastlarla.
• Bozulan eritrositlere ait hemoglobinin
parçalanma ürünü biluribin kanda birikir
– Bebekler sarı
– düşükler veya ölü doğumlar
• Eşler arasında Rh uyuşmazlığının varlığı önceden
bilinirse
• Çocuğun kanını kısmen veya tamamen değiştirme
– Rh antikoru oluşmamış Rh− kanın verilmesi.
– Bu tip evliliklerde ilk çocuklar çoğu kez sağlıklı
doğar. anne kanına az miktarda antijen geçer ve Rh
antikoru da az olur.
– Daha sonraki her gebelikte anne kanında Rh
antikoru giderek çoğaldığından sonraki çocuklar için
tehlike artar.
Tersi olursa?
• Diğer kan gruplarında anne çocuk arasındaki
uyuşmazlıklar genelde çok etkili değil.
• AB0 sisteminde IgM antikorların plasentadan
geçemeyecek kadar büyük
• Bazı durumlarda AB0 sistemine ait IgG antijenler anne
ve çocuk arasında kan uyuşmazlıklarına
P: 00♀x♂
F1:A/B
– Annenin serumundan (IgG cinsi) anti-A veya anti-B
plasentadan fetusa geçer ve eritrositlerini parçalar ve
düşük
– Japonya'da yapılan bir araştırmada
00 ♀x ♂A0
A grubundan olanlarda yaşam süreleri kısa,
0 grubundan olanlarda yaşam süreleri uzun
A0 fetusların çoğunda düşük
• Çeşitli kan grubu sistemlerine ait
uyuşmazlık beklenen değerlerden çok daha
düşüktür.
Rh uyuşmazlığının tüm gebeliklerin ~%
10'unda meydana gelmesi beklenirken, bu
genotipteki çocukların ancak 1/101/50'sinde belirgin hemolitik anemi
– fetusun antijenlerine karşı annede üretilen
antikor miktarının az olmasıdır.
– AB0 kan grupları arasındaki uyuşmazlık olabilir.
A veya B grubu embriyonik eritrositler 0
grubundan annenin kanına plasenta yoluyla
geçer geçmez, anti-Rh antikorları meydana
gelmeden önce var olan, anti-A veya anti-B
antikorları tarafından parçalanabilir. Bu da
anti-Rh oluşumunu engelleyebilir.
• MHC (“Major Histocompatibility Complex”,
majör doku uygunluğu kompleksi) Genetik
açıdan, aktarılan dokuların kabul edilmesi
veya reddedilmesiyle ilişkili hücre-yüzey
antijenlerini belirleyen genler doku
uygunluğu (“histocompatibility”) genleri
– Bu gen ailesindeki lokuslarının çoğunda antijen
oluşumuyla ilişkili allellerin etkisi kodominant
– Bireyler kendilerinde bulunmayan allelleri
taşıyan (uyuşmazlık gösteren) vericilerin doku
ya da organlarını reddederler.
• Farede doku uygunluğuyla ilişkili en azından 50 gen bazıları
katallel serisine
• Bu genlerden H-2 sistemi sadece üç gen (A, B ve C)
değerlendirildiğinde
• A1A1B1,B1,C2C2
aynı genotipteki fare dokusu
A2A2B2B2C1C1 genotipindekini
reddeder.
• F1 (A1A2B1B2C1C2)
ana ve babanın dokularını kabul
onun dokuları ana ve
babası reddeder.
• Bu farelerde, F2 dölünde çok çeşitli genetik kombinasyon
olacaktır ve bunların birçoğunda F1’de var olan bir veya
daha fazla allel bulunmayacaktır.
• Bu tip F2 bireyleri de genellikle F1’dekilerin dokularını
reddederler;
• F2’nin dokuları F1 bireyleri tarafından kabul edilir.
Gerçekte farede doku uyuşumuyla ilişkili gen sayısının
fazlalığı ve katallelliğin varlığı düşünülecek olursa, bu
olaydaki genetik karmaşıklığın nedeni daha iyi anlaşılabilir.
• HLA (“Human Lymphocyte Antigens”, insan lenfosit
antijenleri) sistemi insanda doku uygunluğunun
belirlenmesinde iş gören temel genler
• HLA sistemiyle ilişkili çok sayıda gen ve 6.
kromozomda
– Genlerin hepsi çok sayıda allele sahiptir ve allellerin
çoğu farklı bir antijeni belirler.
– şimdiye kadar HLA-A’da yaklaşık 650, HLA-B’de 1.030
ve HLA-C’de 350 allel
HLA-A, HLA-B ve HL-C genlerine ait allellerin 650 x
1.030 x 350  23x107 kadar farklı genetik
kombinasyon yapabilme olasılığı vardır. Diploid
durumda ise bu olasılık çok daha yüksek değerlere
ulaşmaktadır.
Bu çeşitlilik, organ ve doku aktarımlarında karşılaşılan
zorlukların nedenini açıklayabilir.
• Bir bireyin HLA tipi
– (serolojik lenfositotoksisite testi) O bireyin
nin HLA tipi bilinen bir vericiden elde
edilmiş standart antikor serisi ile
araştırılan bireyin lenfositleri karşılaştırılır.
• HLA testleri
– genetikle ilişkili sorunlarda (babalık tayini
gibi)
– antropolojik (Asyadaki topluluklarda HLAA1 allelinin hemen hiç bulunmaması gibi)
• Hücre-yüzey antijenlerini tayin eden
genlerle ilişki özbağışıklık (otoimmün)
hastalıkları için de söz konusudur
• birey kendi doku veya organları
reddedilmekte ve sonuçta hücreleri
bozularak parçalanmaktadır.
– özel organların (Hashimoto hastalığında
tiroidin, Addison hastalığında böbrek üstü
bezinin) reddedilmesi,
– çok sayıda dokunun (sistemik lupus
eritematozus, romatoid artrit) reddi
FARKLI GENLERİN ALLELLERİ
ARASINDAKİ ETKİLEŞİMLER
• Bir karakterin fenotipte ortaya çıkmasından birden
fazla gen sorumlu
• Biyokimyasal düzeyde genler arası etkileşim, aynı
karaktere etki eden iki veya daha fazla sayıdaki genin
ürünlerinin bir karakterin oluşumunu etkilemesi
– Mendel kurallarına göre beklenen ayrışım oranlarından da
sapmalar
• Epistasi bir fenotipik karakterin ortaya çıkmasından
sorumlu olan birden fazla gen arasındaki etkileşimlerin
tümü
• Epistasi, bir genin etkisinin diğerlerine göre daha
baskın olması
Epistasi
• Bir karakterin ortaya çıkmasından sorumlu
olan farklı genler arasında baskılayıcı
etkilerin olması
– bir genin fenotipteki etkisi diğerlerinden daha
baskındır.
– AABB’de, A’nın B’nin etkisini örtmesi
– aaBb durumunda aa’nın B’nin etkisini örtmesi
– bir genin dominant alleli heterozigot durumda
bile başka genlere ait allellerin etkilerinden
üstün olabilir.
– epistat gen: baskın etkili, hipostat gen çekilgen
kalan
Yulafta tohum rengini tayin eden genler
• Kabaklarda meyve rengini belirleyen genler.
Kabaklarda meyve rengi beyaz, sarı veya yeşil
olmaktadır.
beyaz x sarı
beyaz
beyaz x yeşil
beyaz
sarı x yeşil
sarı
Beyaz renk, sarı ve yeşile karşı epistat
dominant allel (W) beyaz, diğer gendeki dominant allel (Y)
sarı
W(W veya w) Y(Y veya y) genotipindekiler beyaz,
wwY(Y veya y) genotipindekiler sarı,
resesif homozigotlar (ww yy) yeşil
• Bombay fenotipinde hh IAIB
genotipindeki bireylerde hh resesif
homozigotluğun diğer gendeki A ve B
allellerinin etkisinin örtmesi
Tamamlayıcılık
• Bir karakterin fenotipte belirmesinde
farklı genlere ait allellerin birbirleri
üzerinde tamamlayıcı etki yapmaları
• Böyle genler, tek başına bulunduklarında
etkilerini gösteremezler.
– Lathyrus odoratus'da çiçeklerin erguvan
renkli olmasında iki farklı gene ait iki
dominant allelin (A ve B) genotipte birlikte
bulunması gereklidir.
Engelleyicilik
• Bir genin dominant allelinin başka genlerin
allellerinin fenotipte etkilerini
göstermelerini engellemesi
• Kabaklarda meyve rengiyle ilgili bir lokustaki
dominant allel (Y) rengin sarı olmasına, resesif
allel (y) ise yeşil olmasına yol açmaktadır.
Fakat genotipte farklı bir gene ait bir
dominant allelin (A) bulunması meyvelerin
renkli olmasını engeller.
AaYy x AaYy
(beyaz) (beyaz)
12 (beyaz): 3 (sarı): 1 (yeşil)
Eklenme (Additivite)
• Bir karakteri tayin eden farklı genlerin
allellerinin her birinin karakterin ortaya
çıkmasında ölçülebilen bir katılımının
olmasıdır (a = 0, A = 3,
b = 0, B = 2 gibi).
Bu şekilde katılımlar eklemeli etkiler
– Aa Bb genotipi için, 3 + 0 + 2 + 0 = 5
• Bitki ve hayvanlarda birçok karakterin
eklemeli etkiye sahip çok sayıda gen
tarafından tayin edilir.
• Böyle karakterlere kantitatif (nicel)
karakterler
Yeni Fenotiplerin Ortaya Çıkması
• Aynı karakteri belirleyen farklı genlerin allelleri
arasındaki etkileşimler
– döldeki dağılım oranını değiştirir.
– yeni fenotiplerin ortaya çıkmasına yol açar.
• Tavuk ve horozlardaki ibik biçimleri
• gül, bezelye, ceviz, balta ibik
kabak bitkisinin meyve biçimi
• Aynı karakteri etkileyen çok sayıda gen
bulunduğunda, bu genlerin allelleri arasında yukarıda
bazıları açıklanan çeşitli etkileşimler bir arada
meydana gelebilir. Farelerde tüylerin rengini
belirleyen en az 5 temel gen (A, B, C, D ve S)
• A geni:
– Yabani tip alleli (A) "agouti" gri (veya siyah) renkli
tüylerin uçlarında sarımtırak bir bölgenin bulunması
(kırçıllı bir fenotipi)
– a allelinde tüyler siyah renkte olur.
– Ay sarı renkli tüy oluşturur ve ölüme yol açar
– at allelleri orta kısmı krem renkli diğer tarafları koyu
renkli tüy oluşturur
• B geni:
–
–
–
–
B alleli A ile birlikte bulunduğunda agouti karakteri,
aa ile birlikte ise siyah renk
Abb genotipleri tarçın renkli,
aabb genotipi düz kahverengi tüy
• C geni:
– C alleli renk oluşumu,
– c alleli ise renk oluşumunu engeller.
– cc genotipi, diğer renk genlerine karşı
epistat etkilidir ve cc allellerini taşıyan
fareler albino olurlar.
hepsinde aa allelleri
• D geni:
– Diğer renk genlerinin belirlediği
pigmentlerin yoğunluğunu kontrol eder.
– DD veya Dd genotiplerinde tüylerin rengi
tam olarak meydana gelir,
– dd açık renkli pigmentler meydana getirir
ve açık kahverengi bir görünüm ortaya
çıkarır.
• D geni bir değiştirici gendir.
ana ve babayı aa CC kabul edersek
• S geni: Vücutta beneklerin (lekelerin)
oluşumunu kontrol eder.
– SS ve Ss genotiplerinde benek yoktur,
– ss de benekli
• Bu benekler (albino hariç) tüm renklerle
birlikte
PLEİOTROPİ
• Bir gen birden fazla karakteri belirleyebilir.
– Bir genin hücre metabolizmasında birden fazla olayı etkilemesi
• Aquilegia vulgaris bitkisindeki tek bir gen,
–
–
–
–
–
–
yapraklarda antosiyan pigmentinin oluşumunu,
çiçeklerin kırmızı renkte,
gövdenin uzun,
tohum testasının berrak,
endosperminin koyu renkli olmasını ve
tohum ağırlığının artmasını sağlar.
• Domuzda resesif bir allel homozigot halde
– kulakların yarık olmasına ve
– arka ayaklarda anormalliğe yol açar.
– yavrunun ölü doğmasına neden olur.
• Drosophila’da yabani tipinde baş ve toraksta uzun ve hafif kıvrık
kıllar vardır.
– Dominat allel uzun kıllı sağlıklı ve verimli yumurtaların gelişimi
– Resesif homozigot allel kısa kıllı kısır dişiler
• Fenilketonuria hastalığına yol açan resesif
allel
– özellikle zihinsel gelişimi engelleyici toksik
maddelerin vücutta birikmesi
– saçın renginden sorumlu melanin pigmentinin
sentezini de etkiler ve bu hastalar çok açık
beyazımsı sarı saçlıdır.
• Kan grubu genlerini
– A grubundaki bireylerin mide kanserine,
– 0 grubundan olanların da duodenum (oniki
parmak bağırsağı) kanserine
– Kan grubu genleri, erkek ve kadında farklı
derecede olmakla beraber yaşam yeteneği ve
döl verme üzerine etkili
Marfan sendromu bir dominant allel kolların, bacakların ve
parmakların çok uzun olmasına (örümcek parmaklılık) ve
aynı zamanda göz merceğinin tam yerinde olmamasına
(ectopia lentis) yol açar
ETKİNLİK ve ETKİNLİK
DERECESİ
• Bir genin fenotipteki etkisi çoğu kez başka
genlerle ve ortam koşullarıyla bağlantılıdır
• Bir karakterden temelde sorumlu olduğu
kabul edilen bir genin etkisi dominant bile
olsa, bulunduğu bireylerin hepsinin
fenotipinde ortaya çıkmayabilir, çıksa bile
etkisinin derecesi farklı olabilir.
Etkinlik (penetrans)
• Bir genin (bir dominant allelin veya homozigot resesif
allelin) ya da gen kombinasyonunun fenotipte kendini
gösterme sıklığı
• Bir genin etkinliği, bu genin belirlediği karaktere sahip
bireylerin sayısının populasyondaki o geni taşıyan birey
sayısına oranlanmasıyla hesaplanır.
– Bir populasyonda genotiplerinde bir tane A alleli taşıyanların
(Aa heterozigotlarının) sayısı 100 ise ve bunların 70’i bu allele
ait karakteri fenotiplerinde gösteriyorsa, A allelinin etkinliği
% 70’dir.
– (tam etkinlik) Tüm resesif homozigotların ve tüm
heterozigotların bir fenotipi
– tüm dominant homozigotların başka bir fenotipi gösterdiği
– genin etkinliğinin % 100 olduğu
– Etkinliği tam olan genler (Mendel’in bezelyelerdeki yedi
karaktere ait genler)
• tam olmayan etkinlik bir genin, dominant
etkili bile olsa, her zaman fenotipte ortaya
çıkmaması
– Çok parmaklılık (polidaktili). Dominant allel.
– El ve/veya ayakta dominant alleli taşıyan
bireylerin normal sayıda parmak taşıyabildiği
izlenmektedir.
RETİNOBLASTOMA HASTALIĞI
• Bu hastalığa neden olan ve otozomlarda bulunan
dominant allelin de etkinliği tam değildir. Bu nedenle
bu alleli taşıyan insanların ahepsinde hastalık ortaya
çıkmaz.
Etkinlik Derecesi (ekspresivite)
• Bir karakterin bireylerde benzer şekilde
ortaya çıkmadığı durumları
• Bir genin etkinlik derecesi, etkin bir genin
fenotipte meydana getirdiği etkinin
derecesidir.
• Bu özellik genin sorumlu olduğu karakterin
bireylerde ortaya çıkma dereceleriyle
belirlenir.
• Etkinlik derecesi nitel veya nicel değerlerle
ifade edilebilir.
– etkinlik derecesinin şiddetli, orta derecede ya
da hafif
• Çok parmaklılıkta P alleli etkin olsa bile,
parmak sayısı beşten fazla olan
bireylerde bu anormalliğin boyutu çok
değişkenlik gösterebilmektedir.
– Çok parmaklılık el ve ayakların her ikisinde
veya sadece birinde, parmak sayısındaki
artış ve fazla parmakların gelişim derecesi
farklı, hatta bazen gözle görülmeyen bu
fazlalık ancak röntgen
• Drosophila'da dominant yuvarlak (“lobe”) göz
allelinin heterozigot koşullarda etkinliği tam
değildir.
– Bir populasyondaki heterozigot sineklerin ancak
yaklaşık a%75’inde gözün yuvarlak olmasına yol
açabilir.
– Etkinlik gösterdiği bireylerde de gözlerin boyutu
(faset sayısı) çok değişken olabilmekte, hiç göz
bulunmamasıyla normal boyuttaki yuvarlak göz
arasında birçok ara durumlar ortaya
çıkabilmektedir
• Drosophila’da resesif gözsüzlük alleli homozigot
olarak bulunduğunda, normalden biraz daha
küçük göz oluşumu ile gözün hiç oluşmamış
fenotipleri arasında çeşitli ara durumlar
• Aynı saf soya ait farelerde bazı
karakterlerin fenotipte belirme dereceleri
fark gösterebilmektedir.
– Tüylerde beyaz lekelerin oluşumuna yol açan bir
resesif allel için homozigotlarda lekelerin
boyutunun son derece farklı olduğu
izlenmektedir.
– Hiç lekesizlerle tamamen beyazların arasında
geçiş tipleri bulunmaktadır.
• Farelerde kısa kuyrukluluğa yol açan
dominant bir allel bakımından heterozigot
farelerde kuyruklar değişik uzunluklarda
olabilir
• Düşük etkinlik ya da değişken etkinlik
derecesi, özellikle insanlarda ender olarak
ortaya çıkan karakterlerin genotipik olarak
tanısının tam olarak konulmasında ve
genetik danışmanlık yapılmasında sorun
yaratabilir.
• Etkinlik ve etkinlik derecesi kavramları da,
bir genin fenotipteki etkisinin sadece onun
allelleri arasındaki ilişkilere değil aynı
zamanda genomdaki diğer genlerle ve
ortam koşullarıyla olan etkileşimlerine bağlı
olduğunu kesin biçimde ortaya koymaktadır.
Download