PSİKİYATRİK HİZMETLERİN TANITILMASI Ülkemizde toplumun bir çok kesiminde ruhsal sorunlarla uğraşan meslek gruplarının yetki ve görev tanımları yeterince bilinmediği için TC yasalarına uygun olmayan biçimde aslında son derece yetersiz eğitim, bilgi ve donanım ile bir çok kişi “yaşam koçluğu”, “kişisel gelişim uzmanlığı”, “ruhsal danışmanlık”, “aşk ve ilişki koçluğu” gibi adlar altında çalışmalar yaparak hasta muayene ve tedavi hizmeti vermeye başlamışlardır. Üniversitelerin felsefe, sosyal bilimler, iktisat veya diğer bölümlerinden mezun olan bazı kişiler hiç bir yasal otoritenin onayı olmadan kendi kendilerini yukarıda sıraladığım adları kullanarak ruh sağlığı alanında uzman olarak uygulamalar yapmaktadırlar. Yapılan bu uygulamalar yasaların ihlali ve halk sağlığının ehliyetsiz ve yetkisiz kişilerce suiistimali olarak değerlendirilmektedir. Ayrıca özellikle sağlık alanında uzmanlık gerektiren mesleklerin yetki ve sınırları yasalarca tanımlanmış olmasına rağmen yine de yeterince bilinmediklerinden dolayı bazen birbirleri ile karıştırılmaktadırlar. Örneğin sıklıkla psikolog ya da psikiyatri hekimi (psikiyatrist) kavramları aynı anlamda kullanılmaktadır. Bu kullanım yanlışlığı ile aslında aldıkları eğitim olarak birbirinden çok farklı olan iki meslek sanki aynı uygulamaları yapabileceklermiş gibi algılanmaktadırlar. Bu nedenle ruh sağlığı ile ilgili sorun yaşayan kişiler nereye başvuracakları hususunda kararsızlık yaşamaktadırlar. Ruh sağlığı ekibinin birer parçası olarak dünyada ve ülkemizde uzun yıllardır işbirliği içinde çalışan psikiyatri hekimi ve psikologların görev tanımlamalarının neler olduğunun bilinmesi ruh sağlığı hizmetlerini alacak olanlar açısından büyük önem arz edeceği için aşağıda bu kavramlar sizlere anlatılmışlardır. Psikiyatri Nedir? Öncelikle psikiyatrinin dahiliye, cerrahi gibi tıbbın en önemi dallarından biri olduğunu belirtmekte fayda görüyorum. Başlıca ilgi alanı bozulmuş beyin fonksiyonlarının sonucu yaşanılan, kişileri sıkıntıya sokan hissiyatlardır. Bu alanda günlük dilde akıl hastalığı, psikolojik sorunlar, sinirlilik halleri gibi ... sıralıyabileceğimiz durumlar yer alır. Bu durumlar duygu, düşünce ve davranış değişiklikleri ile kendini gösterir. İşte psikiyatri beynin fonksiyonlarındaki düzensizlikler nedeni ile oluşan kişileri sıkıntıya sokan bu değişikliklerin tekrar eski haline veya istenlen yeni düzeye getirilmesi ile uğraşır. Bazen bu uğraş şizofreni, alkol veya uyuşturucu bağımlılığı gibi çok ciddi rahatsızlıkları kapsar bazen ise yaşamda performans düşüklüğüne neden olan ilişkilerde bozulma, dikkat yetersizliği, mevsimsel çökkünlük gibi herkesin başına gelebilecek geçici durumları kapsar. Bazı insanlarda ruhsal-zihinsel gibi kavramların yani psikolojik süreçlerin bedenin işlevlerinden bağımsız olduğu düşüncesi yaygındır. Bizler mesleğimize adını da veren “ruh kavramı” ile beynin duygu, düşünce, davranışlarla ilgili işlevlerini anlıyoruz. Bütün işlevler gibi insan varlığını biçimlendiren ve yaşamı anlamlı kılan ruhsal işlevler de hem bedensel iç hem çevresel dış koşullardan etkilenir. Psikiyatrik hastalıkların nedenlerini gözden geçirdiğimizde bedende ve dış ortamda oluşan değişikliklerin hastalıklar üzerindeki etki derecesi değişebilir. Örneğin beyin tümörlerine bağlı ortaya çıkan psikiyatrik hastalıklarda bedensel etmenlerin etkisi çok yüksek iken, yaşanılan stresslere tepki olarak ortaya çıkan ruhsal travmalarda asıl belirleyici dış etmenlerdir. Psikiyatrist kime denir? Psikiyatristler; ruhsal rahatsızlıkların önlenmesi, tanınması, tedavi edilmesinde ve rehabilitasyonunda çalışan tıp fakültesi mezunu olup en az 4 yıllık psikiyatri uzmanlık eğitimini tamamlamış doktorlardır. Psikiyatristler ruhsal rahatsızlıkların hem psikolojik hem de bedensel boyutlarını inceleme, tanı koyma ve tedavi etme eğitimini almış hekimlerdir. İnsanlar değişik gerekçelerden ötürü yardım almak için psikiyatristlere başvururlar. Bu gerekçelerin bazıları anlık yaşanan panik ataklar, korkutucu boyuttaki halüsilasyonlar, intihar düşünceleri ya da gaipten duydukları seslerdir. Bazen herhangi bir nedene oturtulamayan ve kişilerin kontrol altına alamadığı uzun vadeli üzüntü, sıkıntı, çaresizlik ya da aşırı endişeli halleride kişilerin profesyonel yardım almasına eden olur. Taabii ki sadece bunlar değil, ilişkilerde yaşanan sorunlar, aşırı alkol alma, cinsel performans yetersizliği ve daha burada sayamadığım çok sayıda nedenden dolayı insanlar psikiyatristlerden yardım isterler. Hastalara teşhis ve tanı koymak Psikiyatristler aldıkları eğitim ile hastaların duygulanımları ile karmaşık tıbbi hastalıkları arasındaki ilişkileri inceleyecek, tıbbi ve psikolojik verileri okuyacak ve teşhis koyacak yetkinliğe ulaşmışlardır. Teşhis veya tanı koymak ve tedavi planı yapmak için birçok araçtan faydalanırlar. Psikiyatrik uygulamalar bilimsel veriye dayalı olmak zorundadır. Özellikle son yıllarda geliştirilen ileri teknolojiler sayesinde beyin foksiyonlarına ilişkin bilgi birikimimizde önemli artışlar olmuştur. Günümüzde psikiyatride tanı salt klinik verilere dayalı soyut bir durum olmaktan çıkmış ve teknolojinin de gelişmesiyle objektif bir takım yöntemlere sonuca ulaşılabilir hale gelmiştir. Psikiyatristler hastaların fiziksel ve ruhsal durumları hakkında bilgi sahibi olabilmek için psikiyatrik ve fiziksel muayene yaparlar. Ayrıca laboratuvar incelemelerinden, psikolojik testlerden, gerektiğinde özellikle beyin fonksiyonlarını gösteren ileri görüntüleme ve ölçme tekniklerinden faydalanırlar. Bazen hastaların kendileri ile yapılan ikili görüşmelerin dışında eş, aile veya sosyal çevreleri ile de görüşürler. Psikiyatristler bütün bu süreçlerin sonunda elde ettikleri verileri aldıkları psikiyatri eğitimi çerçevesinde objektif olarak değerlendir ve hastaları ile iş birliği yaparak tedavi planı geliştirirler. Psikiyatristlerin genel olarak tanı koyarken başvurduğu en önemli kaynak Amerikan Psikiyatri Birliği'nin (APA) yayımladığı, The Diagnostic and Statistical Manual of Mental Disorders isimli kitabında (DSM) yer alan kriterleridir. Türkçe’ye Ruhsal Bozuklukların Tanısal ve İstatistiksel El Kitabı olarak çevrilen bu kılavuzun içinde hastalıkların açıklamaları, semptomları ve teşhis kriterleri yer almaktadır. Sağlık Bakanlığımıza bağlı birimlerde ise Dünya Sağlık Örgütü’nce (WHO) yayınlanan ICD-10 (International Statistical Classification of Diseases and Related Health Problems), hastalıkların ve sağlık sorunlarının uluslararası sınıflama ölçütünü kullanmaktadır. Ancak yine de psikiyatri pratiğinde konulan teşhis ve tanıların sadece psikiyatristlerin kendi aralarında konuşurken dil birliği sağlamak açısından önemli olduğunun altını çizmek gerekir. Her bir insan gerek yaşadıkları gerekse bedensel fonksiyonları bakımından birbirlerinden farklı oldukları için konulan tanıları aynı olsa bile birbirlerinden farklıdırlar. Yoksa hiç bir hasta bir başka hasta ile birebir örtüşmeyeceğinden aynı tanıyı almış olmak aynı durumda olunduğu ya da aynı şekilde tedavi edilmesi gerektiği anlamına gelmez. Psikiyatride Tedavi Yöntemleri Ülkemizde geçmiş yıllarda sadece akıl hastaları psikiyatristlere başvururken günümüzde bilgi akışındaki hızlanmanın da etkisiyle sosyal ve günlük yaşamda oluşan çok hızlı değişimlerin nedeni ile insanlarımızın psikiyatrik tedavi beklentileri de günden güne artmaktadır. Ruhsal hastalık ve rahatsızlıkların tedavisinde çeşitli yöntem ve teknikler kullanılmaktadır. Temel olarak kullanılan yöntemleri psikoterapiler , ilaç tedavileri ve diğer tedavi uygulamaları olmak üzere üç olmak başlık altında toplayabiliriz. Psikoterapi, bireylerin duygusal ve davranışsal sorunlarının çözümünü, ruh sağlıklarının geliştirilmesi ve korunmasını amaçlayarak genellikle konuşarak uygulanan tedavi tekniklerin genel adıdır. Kişilerin bozulan ruh sağlıklarının da daha olgun ve uygun bir ruhsal denge sağlamak amacı doğrultusunda belli bir bilimsel kuram ve yönteme bağlı olarak profesyonel bir uzmandan alınan ruhsal destek sürecine psikoterapi denir. Psikoterapi, psikiyatrist veya klinik psikolog ile danışan arasında anlaşarak belirlenmiş seanslardaki konuşmaların tümünü kapsar. Çoğu duygusal zorluklar ve ruhsal rahatsızlıklar sadece psikoterapi kullanılarak tedavi edilir. Psikoterapinin amacı kişilerde rahatsızlık yaratan ve işlevselliklerini olumsuz yönde etkileyen semptomların yok edilerek daha üretken bir yaşama sahip olmalarına olanak sağlamaktır. Kişilerin yaşadıkları problemin boyutuna bağlı olarak psikoterapi süreleri değişim göstermektedir, Tedavi süresi birkaç seans olabileceği gibi, aylar hatta bazen yıllara yayılarak da devam edebilir. Psikoterapinin birçok çeşidi vardır. Kişiler bireysel olarak terapiye başvurabilecekleri gibi sorunları ilişkisel boyutta ise aile ya da grup terapilerine katılabilirler. Günümüz psikiyatri pratiğinde uzun süreli psikoterapiler yerine insanların zaman ve maddi kaynaklarını ekonomik kullanamalarını hedefleyen belirli amaçlara yönelik kısa dönemli psikoterapiler ve ilaç tedavileri giderek daha fazla önem kazanmaktadır. Özellikle beyin kimyasının giderek daha fazla çözülmesi ile birlikte psikiyatri de ilaç tedavisi başta olmak üzere bazı tedavi teknikleri ağırlık kazanmaya başlamıştır. Psikiyatristler yapılan tıbbi ve psikolojik değerlendirmeler sonucunda hastalarına ilaç tedavisini önerebilirler. Bu ilaçlar, psikiyatrik bozukluklarının nedeni olduğuna inanılan beyin kimyasındaki dengesizleri düzeltmeye yardımcı olur. Genellikle ilaç kullanımı psikoterapi ile beraber uygulanır. Uzun vadeli ilaç tedavisi altında olan hastalar, ilaca bağlı değişim ve etkilerin gözlemlenebilmesi içi belirli aralıklarla psikiyatristleriyle görüşmelidir. Yatarak veya ayaktan ruh sağlığı hizmeti veren hastane ve polikliniklerde ilaç tedavisi öncelikli olarak kullanılan en yaygın olarak tedavi yöntemdir. Halk arasında “konuşma tedavisi” denilen psikoterapi hizmeti ise daha çok özel muayenehanelerde verilmektedir. Psikiyatristler tarafından başvurulan bir diğer tedavi yöntemi elektrokonvülsif terapidir (EKT). Beyine elektrik akımı uygulanarak yapılan bu tedavi yöntemi ile diğer tedavi yöntemlerine yanıt vermeyen ağır depresyon, mani ve şizofreni gibi rahatsızlıklar da çok hızlı kısmi ya da tam düzelme sağlanır. Birçok psikiyatrist EKT’nin bir tedavi yöntemi olarak gereğinden çok daha az kullanıldığına inanmaktadır. Bunun en önemli nedeni EKT hakkındaki yanlış kanılar ve önyargılardır, Bunun nedeni de özellikle basın tarafından yapılan yanlış bilgilendirmelerdir. EKT için elektrik gerektiğinden ve uygulama esnasında hastada oluşan kasılmalar nedeni ile bazı kişilere korkutucu gelmektedir. Ancak EKT uygulamalarının çoğu zaman hastaların tedavilerinde dramatik iyileşmeler sağladığı unutulmamalıdır. Ayrıca Derin beyin uyarımı (Deep brain stimulation), vagus siniri uyarımı (vagus nerve stimulation) ve tekrarlı manyetik uyarımı (repetitive transcranial magnetic stimulation) da kullanılan yeni tedavi yöntemlerindendir. Mevsimsel depresyonu tedavide ise ışık terapisi kullanılabilir. Psikiyatrik uzmanlık alanları 4 yıllık eğitimin ardından psikiyatristler farklı alanlarda uzmanlaşmak için eğitimlerine devam ederler. Bu alanlar şunlardır: Çocuk ve ergen Bağımlılık Adli Geriatrik Psikosomatik (zihin ve beden) Uyku bozuklukları Ülkemizde şimdilik sadece Çocuk ve Ergen Psikiyatrisi yasal olarak uzmanlık alanı olarak kabul edilmiştir. Diğer alanlarda uzmanlaşma ile ilgili çalışmalar devam etmektedir. Psikiyatristler nerede çalışır? Özel muayenehaneler Özel tıp merkezleri, Klinikler Genel ve psikiyatri hastaneleri Üniversitelerin tıp merkezleri Hapishane ve mahkemeler Bakımevleri ve Rehabilitasyon merkezleri vb. Psikiyatrist ile Psikolog arasındaki fark nedir? Psikiyatrist 6 yıllık tıp fakültesi ve 4-5 yıllık uzmanlık eğitimini tamamlamış, psikoterapi yapma, ilaç yazma ve birçok tıbbi tedaviyi uygulama yetkisi olan kişidir. Psikiyatristler klinik karar verici olarak psikiyatrik tedavi ekibi içinde koordinasyonu sağlamaktan sorumludurlar. Psikiyatrik hizmetin kaliteli olarak verilebilmesi için hastaların başvuruları, değerlendirmeleri, ayırıcı tanıları, tedavi uygulamaları, diğer birimlere yönlendirilme, tedaviyi sonlandırma, izlem ve rehabilitasyon aşamaları psikiyatristlerce yapılır. Klinik Psikologlar üniversitelerin psikoloji bölümlerinden mezun olduktan sonra en az 2 yıl süre ile yüksek lisans yaparak diploma almışlarsa klinik alanlarda çalışabilir, psikolojik test ve değerlendirme uygulamaları yapabilirler. Klinik Psikologların aldıkları eğitimin içerisinde temel tıbbi bilgiler olmadığı için sağlık alanında tanı veya tedaviye dayalı bağımsız ve bireysel uygulama yapmaları beklenemez. Klinik ortamlarda psikiyatri hekimi ile birlikte ruhsal hastalıklara tanı konulması ve tedavi hizmetlerin verilmesinde tıbbi ekibin bir parçası olarak çalışırlar. Klinik psikologlar bilimsel geçerliliği kabul edilmiş uluslararası tanınırlılığı olan standardize eğitimlerden geçerek psikiyatri hekiminin yasal sorumluluğunda ve koordinasyonunda psikoterapi yapabilirler.