Sayfa 1 TÜRKİYE ULUSAL VEREM SAVAŞI DERNEKLERİ FEDERASYONU 59. VEREM PROPAGANDA VE EĞİTİM HAFTASI (1-7 Ocak 2006) BASIN AÇIKLAMASI Verem haftası nedeniyle ülkemizdeki insanlara bu hastalık ile ilgili bilgileri sunmak ve hükümete ve yöneticilere önerilerimizi iletmek istiyoruz. Türkiye Ulusal Verem Savaşı Dernekleri Federasyonu, her zaman yapıcı olmuş ve verem savaşı hizmetlerinin geliştirilmesi için olumlu bir yaklaşım sergilemiştir. Bu basın açıklamasında da düzeltilmesi gereken sorunlar üzerinde durmak istiyoruz. Burada belirteceğimiz bütün konularda en iyi uygulamaların yapılabileceğine inanıyoruz. Türkiye’de verem çığ gibi artmıyor. Verem, önlenemez bir durumda değil. Veremin hali çok kötü bir tablo göstermiyor. Bunun nedeni, Türkiye’de iyi bir verem örgütlenmesi ve geçmişten gelen bir verem savaşı uygulaması olmasıdır. Türkiye’nin her köşesinde fedakarca çalışan sağlık çalışanları vardır. Bu sağlık çalışanları, benzer konumdaki diğer meslektaşlarından daha düşük ekonomik koşullarda ve daha fazla basille karşılaşma riski altında veremle savaşmaktadırlar. Türkiye’de veremde yönetim sorunu vardır. Bunun etkilerini hergün görmekteyiz. 1. Verem rakamları ortaya konulamıyor. a. Türkiye’de tedavi edilen hastaların cinsiyetlerini, bakteriyolojik durumlarını ve birçok temel bilgisini bilmiyoruz. Verem savaşı dispanserlerinde olan bu veriler, Ankara’da toplanamamaktadır. b. Bu nedenle, konuyla ilgili olsun olmasın birçok kişi ve kurum, veremin durumu hakkında görüş açıklar hale gelmiştir. Hatta bazen, verem savaşı çalışanlarını üzecek derecede hatalı rakam ve bilgiler basında yer alabilmektedir. c. Yine verem rakamlarının düzenli ortaya konulamaması, Dünya Sağlık Örgütü (http://www.who.int/tb/publications/global_report/en/) ve Avrupa Verem Sürveyansı (http://www.eurotb.org/country_profiles/turkey.pdf) sayfalarında Türkiye verilerinin eksik çıkmasına neden olmaktadır. (Ek 1’e bakınız.) Bu durum, uluslararası alanda, ülkemizin saygınlığını zedeleyecek noktaya gelmiştir. 2. Verem hastasının tanısında en basit ve zorunlu olan bakteriyolojik tetkikler birçok yerde yapılamıyor. a. Adana, Konya, Diyarbakır, Trabzon gibi büyük kentlerde bile bakteriyolojik tetkikin hala yapılamıyor olması bizi üzmektedir ve çalışan doktorları büyük sıkıntıya sokmaktadır. Dahası, hangi hastanın bulaştırıcı mikrop taşıdığını bilemez durumda kalıyoruz. b. İstanbul, Ankara, Bursa gibi illerde başarıyla çalışan tüberküloz laboratuvarları vardır. Bu laboratuvarları büyük ölçüde verem savaşı dernekleri işletmektedir. Bu illerde de bazen 24 saat içinde mikroskopi sonucu verilememektedir. Türkiye Ulusal Verem Savaş Dernekleri Federasyonu, Sağlık 2. Sokak 63/10 Kolej/Ankara www.verem.org.tr, Tel:0 312 4319335, Faks:0 312 4333214 Sayfa 2 3. İkmal hizmetleri: a. Verem ilaçlarının geçtiğimiz 2005 yılında birçok ilde eksikliğinin olduğunu biliyoruz. Düzenli ve ücretsiz ilaç temini, bütün Dünya’da verem savaşının beş temel unsurundan birisidir. İlaç temininin aksadığı koşullarda, başarılı verem savaşından söz edilemez. Dünyanın bütün ülkelerinde devlet, verem hastalarının ilaçlarını ücretsiz sağlamaktadır. Verem ilacı eksikliği, bir doğal afet gibidir. Bu konuda aksaklık affedilemez. b. BCG aşısında, tüberkülin deri testi için kullanılan PPD solüsyonunda eksiklikler çok sık olmaya başlamıştır. 4. Doğrudan gözetimli tedavi (DGT) uygulamasında Türkiye çok yavaş yol almaktadır. Dünyada artık standart tedavi yaklaşımı gözetimli tedavidir. Gözetimli tedavide her hastaya her gün ilaçlarını bir görevli kişi içirmektedir. Böylece tedavinin devamlılığı garanti altına alınmaktadır. Tedavi düzensizlikleri ve tedavi terkleri önlenmektedir. 5. Personel politikası: a. Veremde yönetim sorununu yansıtan en çarpıcı olay, büyük bir ilimizin merkez verem savaşı dispanserine yapılan atamadır. Bu dispanserin başhekimliğine bir göğüs cerrahisi uzmanı atanmıştır. Anlaşılıyor ki artık iş “operasyon” ile çözülebilecek noktaya gelmiştir. Şaka bir yana, verem savaşında cerrahinin temel yaklaşım olduğu dönem 1890-1950 arasındaki dönemdir. Bugün, cerrahi, sadece özel durumlarda uygulanmaktadır. Dahası, cerrahi yapılacaksa, herhalde bu, verem savaşı dispanserinde yapılmayacaktır. b. Birçok ilde, uzun süredir verem savaşı dispanserlerinde çalışan, eğitimli, deneyimli doktorlar varken, eğitimsiz ve deneyimsiz bazı doktorlar onların üstüne başhekim olarak atanmaya başlamıştır. Bunun yolaçacağı sonuçları tahmin etmek hiç de zor değildir. Deneyimli ve eğitimli personel verem savaşından ayrılmaktadır. 6. Ülkemizde bu konudaki en önemli sorunlardan birisi İstanbul’da veremin durumu ve verem savaşının sorunlarıdır. a. İstanbul’da 2004 yılında 5127 ve 2005 yılında (Aralık 2004-Kasım 2005 arası) 6433 verem hastası dispanserlere kaydedilmiştir. İki yıl arasındaki artışta, SSK’lı hastaların kaydının artması ve verem savaşı çalışmalarındaki gelişmeler rol oynamıştır. b. Türkiye’de 2003’te 18.590 verem hastası kayda alınmış, kayıtlı hastalığın sıklığı yüzbin nüfusta 26’dır. Ankara’da 2004 yılında 780 hastaya verem tanısı konulmuştur, verem sıklığı yüzbin nüfusta 18’dir. İzmir’de 2004 yılında 676 verem hastasına tanı konulmuştur (yüzbin nüfusta 19). İstanbul’da 2004’teki sıklık 46, 2005’te ise 56’dir. Görüldüğü gibi, her yüzbin nüfusta, Türkiye’de 26, Ankara’da 18, İzmir’de 19, İstanbul’da ise 56 verem hastası saptanmıştır. İstanbul bu hastalığın ülkemizde en sık olduğu yerleşim yeridir. c. İstanbul’da verem savaşının önemli bir sorunu da, çok sayıda hasta olan dispanserlerde yeterli personelin olmayışıdır. Birçok dispanserdeki personel, o dispanser bölgesindeki hastalara, temaslılarına ve risk gruplarına yeterli hizmeti sunamamaktadır. Bazı yerlerde de dispanser yoktur ve hastaların dispansere ulaşabilmeleri için uzun yol katetmeleri gerekmektedir. d. İldeki verem savaşı hizmetlerine ildeki sağlık yönetimi yeterli önemi vermemektedir. Türkiye’deki verem sorununun en önemli düğümünün İstanbul’da Türkiye Ulusal Verem Savaş Dernekleri Federasyonu, Sağlık 2. Sokak 63/10 Kolej/Ankara www.verem.org.tr, Tel:0 312 4319335, Faks:0 312 4333214 Sayfa 3 olduğunu görmek ve gerekli tedbirleri bir an önce almak zorundayız. Yeterli personel, yeterli dispanser ve etkin bir yönetim gereklidir. 7. Sağlıkta Dönüşüm programının verem savaşına etkileri ve muhtemel riskleri: Sağlık kurumlarında uygulanmakta olan bu günkü performans anlayışı gerek birinci basamak gerekse ikinci basmak sağlık kurumlarında veremle savaş mücadelesini riske atmaktadır. Çünkü a. Bulaşıcı bir hastalık olan ve ücretsiz olması gereken verem sorunu ile uğraşan verem savaşı dispanserlerinin “gelirleri” diğer birinci basmak kurumlarına göre daha az olduğundan burada çalışanların ödenekleri de azalmakta ve dispanserlerden ayrılma eğilimi yaratmaktadır. b. Artık birer “işletme “ olarak davranması istenen Göğüs Hastalıkları Hastaneleri yönetimleri hastaneye pek “kazanç” getirmeyecek verem hastaları yerine diğer hastaları yatırmayı seçmektedir. Bu durum özellikle gözetimli tedavinin yapılamadığı Türkiye koşullarında tedavi uyumunu daha da riske atmakta dirençli hastaların ortaya çıkmasına zemin hazırlamaktadır. Verem savaşında, siyasi/politik kararlılık çok önemlidir. Dünya Sağlık Örgütü’nün önerdiği verem savaşı politikasının birinci ve en önemli maddesi budur. Verem savaşında, yönetim zaafı ve hataları, verem hastalığının artmasına, dirençli olguların çoğalmasına ve bulaşmanın sürmesine yol açmaktadır. Bu da, çocuklarımıza ve gelecek nesillere verem basilinden arınmış bir hava bırakmamıza karşı en büyük engeli oluşturmaktadır. Verem haftasının, ülkemizde verem savaşına katkı sağlamasını diliyoruz. Prof. Dr. Ferit KOÇOĞLU Türkiye Ulusal Verem Savaşı Dernekleri Federasyonu Başkanı Ferit Koçoğlu Tıp Fakültesi-Halk Sağlığı AD SİVAS Tel: 0346 2191010’dan 1057 GSM : 0532 4262310 Türkiye Ulusal Verem Savaş Dernekleri Federasyonu, Sağlık 2. Sokak 63/10 Kolej/Ankara www.verem.org.tr, Tel:0 312 4319335, Faks:0 312 4333214