ür*ner s*stem f*zyoloj*s

advertisement
ÜREME SİSTEMİ FİZYOLOJİSİ
ERKEK ÜREME SİSTEMİ
• Erkek üreme sistemi;
-sperm hücrelerini
ve
testesteronu üreten testisler,
-spermin depolanmasını ve
tasınmasını sağlayan kanallar,
-yardımcı bezler
-penis’ten oluşur.
Penis
• Koitus (cinsel ilişki) ve
idrarın
boşalma
fonksiyonunu gerçekleştiren
penis
aynı
zamanda
spermleri ejaküle eder.
•
Penis, bir tane corpus
spogiosum, bir çift corpus
cavernosum ile üretrayı
içerir.
• Corpus spongiosumun ön
ucu genişleyerek, glans
penisi oluşturur.
• Glans penis, prepusyum adı
verilen iki kat sünnet
derisiyle örtülüdür.
Testisler
• Scrotumlar içinde bulunan ve
bağ dokudan yapılmış tunika
albugenia ile sarılı olan
testislerin esas görevi, sperm
hücrelerinin
yapımı
ve
testosteron sentezidir.
• Spermin
yapılması
için
testislerin vücut ısında daha
düşük bir ısıya (32-35 °C)
gereksinim vardır.
• Testisler, yüzlerce seminifer
tubuli adı verilen kanalcıktan
yapılmıştır.
• Seminifer tubulller’in duvarında
spermatojenik
hücreler
(germ
hücreleri) ve sertoli hücreleri
bulunur.
• Sertoli hücreleri, gelişmekte olan
sperm hücrelerinin desteklenmesini
ve
beslenmesini
sağlar.
Ön
hipofizden salgılanan FSH hormonu,
sertoli hücrelerini uyarır. Bu uyarı
oluşmadığı zaman, spermatidlerin
sperm
haline
dönüşümü
gerçekleşmez.
• Leydig hücreleri ise, seminifer
tubulller arasında bulunur ve
testesteron salgılar. Ön hipofizden
salgılanan LH hormonu, leyding
hücrelerini testesteron salgılaması
için uyarır .
Testislerin Endokrin İşlevi
• Testisler;
testesteron,
dihidrotestesteron,
androsteneidon gibi androjenler adıyla tanımlanan
steroid yapıdaki erkek cinsiyet hormonlarını salgılar.
• Testesteron salgısı, ön hipofizden salınan LH
hormonu’nun kontrolü altındadır.
• Testesteron, erkeklik özelliklerinin oluşumundan
sorumludur.
• 10-13
yaşına
testesteron
görülmez.
kadar
üretimi
• Puberte ile beraber, ön
hipofiz
gonadotropik
hormonlarının etkisiyle
testesteron
yapımı
hızlanır.
• Testisler ve börek üstü
bezlerinde yapılır.
Testesteronun belli başlı etkileri:
1. Testislerin, penisin ve skrotumun gelişmesi
2. Pubis bölgesinde, göğüste, yüzde ve sırtta kılların
çıkması
3. Sebum benzeri salgıların artması ve akne oluşması
4. Protein yapımının artması ve kasların gelişmesi
5. Larinksin büyüyüp , sesin kalınlaşması
6. Uzun kemiklerin epifizlerinin kapanması ve buna bağlı
olarak büyümenin durması
7. Eritrosit sayısının artışı
8. Bazal metabolizmanın artışı
9. Karşı cinse ilgi duyma
PUBERTE (ERGENLİK)
• Puberte, gonadların endokrin ve gametojenik işlevlerinin
üremeyi mümkün kılan düzeye ilk kez ulaştığı dönemdir.
• Pubertede rol alan esas faktör, hipotalamus’tan gonadotropin
serbestleştirici hormon (GnRH) salgısının başlamasıdır.
• GnRH: Hipofiz kaynaklı olan gonadotropinlerin (folikül stimüle
edici hormon (FSH) ve luteinleştirici hormon (LH)) salınımını
uyarır.
• Puberte döneminde salgılanmaya başlarlar. Puberte kızlarda
8-13, erkeklerde ise 9-14 yaş arasıdır.
• Gonadotropin
salgısının
düzenlenmesinde,
hipotalamus anahtar konumdadır.
• Hipotalamus tarafından kontrol, portal hipofiz
damarlarına
salgılanan
GnRH
(gonadotropin
serbestleştirici hormon) aracılığıyla gerçekleşir.
• GnRH, hem FSH hem de LH salgılarını uyarır.
Erkek Üreme Sistemindeki Yardımcı Kanallar
• Testislerde üretilen spermleri,
penise taşıyan kanallardır .
• Bunlardan ductus epididimis;
spermleri dışarı verileceği ana
kadar depo eder ve penise
iletilmesini sağlar .
•
Ductus
deferens
(vas
deferens)’te
epididimisin
devamı
olup,
görevi
spermlerin iletilmesidir .
•
Ductus deferens, ductus
ejaculatorius
(ejakulatör
kanal) ile birleşmeden önce
genişleyerek
ampullayı
oluşturur.
Erkek Üreme Sistemindeki Yardımcı Bezler
• Yardımcı
bezler,
spermlerin
beslenme ve hareketini sağlayan
salgıları oluşturan bezlerdir.
• Bu
bezler
başlıca
vesicula
seminalis,
prostat
bezi
ve
balbourethral
(cowper
bezi)
bezler’dir.
•
Ejakulat (semen)’in yaklaşık % 6070’ini vesicula seminalis salgısı
oluşturur.
• Prostat, spermlerin hareketine
yardımcı olan salgı üretir.
•
Cowper bezleri, mükoz ve alkali
özellikte salgı yapar.
• Sperm hücreleri,
seminifer
tübüllerden epididim’e girerler.
• Epididim
ise,
vas
deferens
kanallarına açılır. Vas deferens
kanalları, prostat bezine girmeden
hemen önce ampulla adı verilen bir
genişleme gösterir.
• Prostat’ın her iki trafında, vesicula
seminalis adı verilen keseler yer
alır.
• Hem ampulla, hem de vesicula
seminalis’lerin içerikleri, ejakülatör
kanalla
prostat
gövdesinden
geçerek internal üretraya boşalır.
Prostat bezinden kaynaklanan
prostat kanalcıkları da ejakülatör
kanala açılır.
• Ayrıca üretra’nın başlangıç bölgesine çok yakın yerleşimi olan
balboüretral bezlerden de üretraya çok daha fazla miktarda
mukus salgılanır.
• Üretra, testisleri vücut dışına bağlar.
• Spermler, seminifer tübüllerde oluştuktan sonra, epididime geçer.
• Spermlerin küçük bir bölümü epididim’de, çoğunluğu ise vas
deferens’te depolanır ve fertilizasyon özelliklerini en az 1 ay
kaybetmezler.
• Seminal veziküllerdeki (vesicula seminalis) sekretuvar epitel
hücrelerden salgılanan mukoid sıvı: bol miktarda fruktoz, sitrik asit,
besin maddeleri ve prostaglandinler içerir.
• Bu sıvı sayesinde;
-ejaküle edilen semene büyük bir hacim eklenir.
-seminal sıvıdaki fruktoz ve diğer besleyici maddeler sayesinde
ejakulattaki spermin ovumu döllemesine kadar geçen süre içinde
sperm hücrelerinin beslenmesi sağlanır.
• Bu sıvının içerdiği prostaglandinler: spermlerin overlere
doğru hareket etmesi için uterusta ve fallop tüplerinde
peristaltik kasılmalara neden olarak fertilizasyona yardımcı
olur.
• Prostat bezi: kalsiyum, sitrat ve fosfat iyonu içeren bir
prostat sıvısı salgılar. Bu sıvı hafif alkalik özelliği sayesinde,
ejakulatın asiditesini nötralize eder ve bu yolla spermin
hareket ve fertilizasyon yeteneğini arttırır.
• Balbouretral bezlerin epitel hücrelerinden salgılanan mukus
sıvı da, ejakulatın asiditesini nötralize eder. Ayrıca coitus
sırasında, penisin lubrikasyonuna (kayganlaşmasına) yardımcı
olur.
Semen
• Ejakulasyon ile penisten dışarı atılan beyaz renkli opak sıvıya
ejakulat (semen) denir.
• Bir ejakulasyon ile 2,5 – 3,5 ml semen çıkarılır.
• Ejakulasyon sıklığı arttıkça, semen hacmi ve sperm sayısı azalır.
• Semenin 1ml’sinde 100-120 milyon sperm hücresi bulunur.
• Spermler, dişi genital sisteminde dakikada 3 mm hızla ilerler.
• Erkeğin cinsel aktivitesi sırasında ejakülasyon ile atılan semen;
vas deferens’ten (~%10), vesicula seminalis’ten (~% 60), prostat
bezinden (~% 30) gelen sıvıları ve spermleri içerir.
• Ayrıca, küçük miktarda mukus bezlerinden
balboüretral bezlerden gelen sıvıları da içerir.
ve
özellikle
• Semenin hafif asit sıvıları (ör vesicula seminalis sıvısı), alkali
karakterdeki prostat sıvıları ile nötralize edilerek, semen
bileşiminde ortalama p H’ın yaklaşık 7,5 olması sağlanır.
• Spermler semenle atıldıktan sonra, vücut ısısında en fazla 24-48
saat yaşayabilirler.
Spermatogenez
 Sperm üretimi ergenlikle
başlar.
 Germ
hücreleri
(spermatogonium),
mitoz çoğalmalar ile 46
kromozomlu
primer
spermatositleri
oluştururlar.
 Bu hücrelerin mayoz
bölünme ile kromozom
sayıları yarıya (23) iner.
 Mayoz I ile primer
spermatositlerden,
sekonder spermatositler
oluşur.
• Mayoz
II
ile
sekonder
spermasitlerden
spermatidler
oluşur.
• Son
aşamada,
spermatidler
farklılaşarak
spermatozoa’lar
(sperm hücreleri) oluşur.
•
Sperm hücresinin bütün bu
aşamalardan geçerek oluşması 74
gün sürer.
•
Olgunlaşan
spermatozoalar,
serbest bırakılıp seminifer tübül
boşluğuna girerler.
•
Daha sonra epididime geçer.
Sperm hücreleri, ejakulasyona
kadar ductus epididim ve ductus
deferens’in ampulasında depo
edilir.
Sperm Hücresi
• Baş, boyun ve kuyruktan
oluşur.
• Baş spermin genetik
şifrelerini taşıyan DNA ile
akrozom adında lizozom
benzeri bir yapı içerir.
• Akrozom
içerdiği
hiyaluronidaz
ve
proteinaz gibi enzimler ile
spermin
oosit
içine
girişine yardımcı olur.
• Boyunda ise, spermin hareketi için gerekli enerjiyi üreten
mitokondriler bulunur.
• Kuyruk , spermin en uzun bölümü olup hareketi sağlar.
• Sperm hücresi, +4 °C’de birkaç gün kadar, kadın genital
kanalında 48 saat kadar ve -79 °C’de birkaç yıl kadar canlı
kalabilir.
• Bazen sperm sayısı normal olan erkeklerde infertilite (kısırlık)
görülebilir.
•
Bunun başlıca nedeni sperm morfolojisindeki bozukluktur. Bu
bozukluklar, spermin baş boyun ve kuyruğuna ait
bozukluklardır.
Ereksiyon
• Ereksiyon, koitusun gerçekleşmesi için gereklidir.
• Parasempatik sinirlerin uyarılması sonucu korpus kavernozum ve
penise gelen arterlerin duvarlarındaki düz kasları gevşer ve
trabekuler boşluklarda arteriyel kan akımına direnç azalır.
• Bu sırada venalar kapatılarak, kan buraya hapsedilir. Böylece penis
ereksiyon haline geçer.
• Ereksiyondaki en önemli mekanizma, non-adrenerjik ve
nonkolinerjik sinir sonlanmalarından ve endotelden nitrik asit
(NO)salgılanmasıdır.
• NO düz kaslar içine girerek, cGMP (cyclic guanosine monophosphat
) oluşumuna neden olur.
• cGMP, korpus kavernozum düz kaslarında gevşeme yapar.
Ejakülasyon
• Semenin uretraya ulaşıp, dışarı atılma sürecidir.
• Glans penisteki reseptörlerin uyarılması belli bir düzeye
ulaşınca; sempatik sinirler, ductus deferens ve seminal vezikül
kaslarının kasılmasını sağlar.
• Semenin üretraya ulaşması ve musculus bulbocavernosum’un
periyodik kasılmaları ile ortalama 3 ml semen dışarı atılır.
• Ejakulasyon sırasında, mesane tabanında bulunan sfinkter
kapalı olduğu için, sperm mesaneye geçemez.
• Ejakulasyondan 1-2 dakika sonra ereksiyon sona erer.
DİŞİ ÜREME SİSTEMİ
• Kadın üreme sistemi; vajina,
uterus, tuba uterinalar, dış
genital
organlar
ve
ovaryumlardan oluşur.
• Ovaryumların esas görevi,
ovum (yumurta hücresi)
üretmek
ve
cinsiyet
hormonları olan östrojen ve
progesteronu salgılamaktır.
• Ovaryumlar,
uterusun
sağında ve solunda bulunur.
• Fallop
tüpleri;
uterus
boynuzundan çıkıp ovaryuma
doğru uzanırlar ve ovaryuma
fimbriya ile bağlanırlar. Fallop
tüpleri, ovumun döllendiği ve
ovumun uterusa geçişinin
sağlandığı yapılardır.
• Uterus; içi boş ve duvarında
kas bulunan bir yapıdır.
Embriyo/fetusun
implante
olduğu ve geliştiği yerdir.
Menstrüasyon,
uterusun
endometrium
tabakasında
gerçekleşir.
• Serviks;
uterusun
alt
bölümüdür ve vajinaya açılır.
• Vajina ise; uterusu vücut
dışına bağlayan kanaldır.
Oogenez
• Oogenez,
ovum’un
gelmesi sürecidir.
meydana
• Dişi bireylerde yumurta hücresinin
gelişimi anne rahminde başlar ve
belirli bir yaşa gelinceye kadar sürer.
• Yeni doğmuş bir kız çocuğunun
yumurtalıklarında birincil(primer)
oosit durumunda yaklaşık 300.000
kadar hücre bulunur.
•
Bu yumurtalar, ergenlik dönemine
kadar birincil oosit olarak bekler.
Ergenlik döneminden itibaren ise,
hormonların etkisiyle gelişimini
tamamlar.
Overlerin İşlevleri ve Aylık Ritmin Düzenlenmesi
• Üreme
olayı,
gelişmesiyle başlar.
ovumun
• Overlerdeki folikülde gelişen
ovum,
aylık
döngülerin
ortasında folikülden karın
boşluğuna atılır.
• Fallop tüplerinin biri tarafından
tutulan ovum, daha sonra
buradan uterusa geçer.
• Eğer ovum spermle döllenirse,
uterusa implante olur ve orada
fetus gelişir.
• Granüloza
hücrelerinin
oluşturduğu tek katlı bir
tabaka ile çevrili ovuma,
primordial folikül denir.
• Doğumdan itibaren over
kapsülü altında, her biri
olgunlaşmamış bir ovum
(primer
oosit)
içeren
pekçok primordiyal folikül
vardır.
Menstrüel Siklus
• Dişinin normal üretkenlik yıllarında, cinsel hormonların salgı hızındaki
aylık ritmik değişimlere uygun olarak, overlerde ve cinsel organlarda
değişimler görülür. Bu ritmik kalıba menstrüel döngü denir.
• Döngü süresi yaklaşık 28 gündür. Menstrüel döngü sürecinde
overlerdeki değişiklikler tamamen FSH ve LH’a bağlıdır. Gonadotropik
hormonlarla (FSH ve LH) uyarılmayan overler inaktif durumdadır.
• Aylık menstrüel döngünün ilk birkaç günü içinde FSH ve LH
konsantrasyonları artış gösterir.
• FSH, her ay 6-12 primer oosit’in büyümesini hızlandırır. Hormonun ilk
etkisi, granüloza hücrelerinin bölünmesini hızlandırmak ve granüloza
hücre tabakasının oluşumunu sağlamaktır. Buna ek olarak, teka adı
verilen ikinci bir hücre kütlesinin daha oluşmasını sağlar.
• Büyümenin erken çoğalma
fazından sonra, granüloza
hücre kütlesi, birkaç gün
süreyle
yüksek
konsantrasyonda östrojen
içeren bir folikül sıvısı
salgılar.
• Sıvının birikimi, granüloza
hücre
kütlesi
içinde
antrum’un belirmesine yol
açar. Bu boşluk, folikül
sıvısı ile doludur.
• İnsanlarda,
menstrüel
döngünün yaklaşık 6. günde
overlerdeki
foliküllerden
genellikle bir tanesi hızla
gelişmeye
başlayarak
olgunlaşmış folikül (graaf
folikülü) olur, diğerleri ise
geriler.
• Tek bir folikülün dominant
folikülü oluşturmak üzere
seçilmesine neden olan faktör:
diğerlerine göre daha fazla
gelişim gösteren folikülün fazla
miktarda östrojen salgılaması
ve bu östrojenin tek folikül
üzerine pozitif geri bildirim
etkisi yaratmasıdır.
• Döngünün yaklaşık 14. gününde gelişen folikül çatlar ve
ovum karın boşluğuna atılır. Bu ovulasyon sürecidir.
Çatlama olayını başlatan olay, ön hipofizden aşırı miktarda
LH salgılanmasıdır.
• Ovum, fallop tüplerinin fimbriyalı uçları tarafından alınarak
uterusa taşınır ve döllenme gerçekleşmezse menstruel
kanama ile vajinadan dışarı atılır.
• Ovulasyon anında çatlayan folikül, hemen kanla dolar ve
corpus hemorajikum adı verilen yapıya dönüşür.
• Ancak, folikülü çevreleyen granüloza ve teka hücreleri
hemen çoğalmaya başlar ve pıhtılaşmış kanın yerini hızla
sarımsı ve lipitten zengin luteal hücreler alarak korpus
luteum adı verilen yapı meydana gelir. Böylece menstrüel
döngünün, luteal hücrelerin progesteron salgıladığı luteal
evresi başlar.
• Korpus luteumdan salgılanan progesteron hormonu; adet
döngüsünün gerçekleşmesinde veya gebelik oluşursa fetusun
rahim içerisine yerleşmesinde rol oynar.
• Eğer yumurtlamadan sonra döllenme yani hamilelik
oluşmazsa, bir süre sonra korpus luteum küçülür ve ürettiği
progesteron hormonu azalır. Bunun neticesinde, rahim iç
tabakası dökülür ve bu şekilde adet kanaması başlar.
• Korpus luteumun gerilemesi ile oluşan yapıya korpus
albikans denir.
• Eğer yumurtlamadan sonra döllenme oluşmussa yani
hamilelik başlamışsa korpus luteum gerilemez varlığını devam
ettirir. (Buna korpus luteum gravidarum denir.) Gebelik
oluştuğunda plasentadan salgılanan human koryonik
gonadotropin hormonu (beta HCG), korpus luteumun
gerilemesini önler ve devamlılığını sağlar.
• Korpus luteum gravidarum, gebeliğin ilk aylarında progesteron
desteği sağlayarak, döllenmiş ovum’un rahim iç tabakasına
tutunmasını sağlar.
• Gebeliğin ikinci ayından sonra, koryonik gonadotropin
hormonları (HCG) azaldığı için korpus luteum gerileyerek
kaybolur ve progesteron üretme görevi plasentaya geçer.
Menstrual Siklusun Evreleri
• Proliferasyon fazı : Bu dönem östrojen fazı olarakta
adlandırılır.
•
Menstuel kanamanın bitiminden, ovulasyona kadar devam
eden süredir.
• Bu dönemde gelişmekte olan folikülden salgılanan östrojen
hormonunun etkisiyle endometrium kalınlığı hızla artar.
Endometrium’daki fibröz doku ve bezler rejenere olur ve
endometriumda yeni kan damarları oluşur.
• Sekresyon fazı : Ovulasyon sonrasında, korpus luteumdan
salgılanan progesteron hormonu, endometriyumdaki salgı
bezlerinin salgı sekresyonunu ve endometriyumdaki kan
akımını arttırır.
• Bu devrede damarlar daha kıvrımlı bir görünüm kazanır.
• Progesteron ayrıca, uterus duvarındaki kas dokusunun
uyarılarını minimum seviyeye indirerek, uterus kasılmalarını
zorlaştırır.
• Bu etkileriyle progesteron: döl yatağındaki döllenen
yumurtanın daha rahat bir şekilde yerleşmesi için lazım olan
mekanı hazırlar. Hamileliğin başlamasına ve başlayan
hamileliğin sürmesine yardımcı olur.
• Menstruel faz (Menstruasyon): Mentruasyonun nedeni,
aylık ovaryum siklusunun sonunda östrojen ve
progesteronun ani olarak azalmasıdır.
• Corpus luteum gerilediğinde endometriyum’un hormon
desteği ortadan kalkar.
• Ortalama 5 gün süren bu dönemde endometriyumun
kalınlığı
azalır,
prostoglandinler
salgılanarak
vazokonstriktör etkiyle stratum vaskularede (damarlı
katman) nekroz gelişir ve kan sızmaya başlar.
• Bir mensturasyon döneminde 35 ml kan ve 35 ml kadar
seröz sıvı kaybı olur.
• Endometriyum’un işlevi açısından; menstrüel döngünün
proliferatif evresi bir önceki menstrüasyonda dökülen epitelin
yenilenmesini, salgı evresi ise uterusun döllenmiş ovum’un
implantasyon için hazırlanmasını temsil eder.
• Salgı evresinde döllenme gerçekleşmezse, endometrium
dökülür ve yeni bir döngü başlar.
Dişi Cinsiyet Hormonları
• Overlerden salgılanan
progestinlerdir.
cinsiyet
hormonları
östrojenler
ve
• Östrojenlerin en önemlisi östradiol, progestinlerin en önemlisi ise
progesterondur.
• Östrojenler başlıca vücutta sekonder dişi cinsiyet özelliklerini veren
özgül hücrelerin çoğalma ve büyümesini sağlarlar.
• Progestinler ise, uterusu gebeliğe, meme bezlerini de emzirmeye
hazırlar.
• Gebe olmayan bir dişide, östrojenler büyük miktarlarda overlerden,
az miktarlarda da adrenal kortex’ten salgılanırlar. Gebelikte ise çok
büyük miktarlarda plesenta’dan salgılanırlar. Dişilerde başlıca 3 tip
östrojen bulunur. Bunlar β-östradiyol, östron ve östriyol’dür.
• Östrojenler:
• Over foliküllerinin büyümesini kolaylaştırır.
• Fallop tüplerinin hareketini ve uterusun kan akımını arttırırlar.
• Östrojenlerin etkisi altında uterus kası daha aktif ve daha kolay
uyarılabilirdir.
• Östrojenler normal koşullarda LH salgısını inhibe eder. Uzun süre
kanda yüksek kaldığı koşullarda da arttırırlar (ovulasyonda).
• Östrojenler meme kanallarında gelişmeye neden olur ve puberte
sırasında gözlenen meme büyümesinden sorumludurlar.
• Östrojenlerin ayrıca plazma kolestrol düzeyini düşürücü etkisi de
vardır.
• Progesteron:
• Başlıca hedef organları uterus, memeler ve beyindir.
• Myometrium hücreleri üzerine antiöstrojenik etki göstererek
bunların uyarılabilirliğini ve oksitosine duyarlılığını azaltır.
• Endometriumdaki östrojen reseptörlerinin de sayısını azaltır.
• Memede lobül ve alveollerin gelişimini uyarır. Östrojen tarafından
hazırlanmış kanal dokusunun faklılaşmasını sağlar ve laktasyonda
memelerin süt salgı işlevini destekler.
• Termojeniktir ve ovulasyon sırasında bazal vücut sıcaklığının
artışından sorumludur.
• Gebe olmayan bir kadında, progesteron cinsel döngünün yalnız
ikinci yarısında korpus luteum’dan salgılanır.
• Gebelik sırasında özellikle gebeliğin 4 ayından sonra plesentadan
büyük miktarda progesteron salgılanır.
• Relaksin:
• Kadınlarda corpus luteum, uterus, plesenta ve meme
bezlerinde yapılan bir polipeptit hormondur.
• Gebelik sırasında symphsis pubis’i ve pelvis’in diğer
eklemlerini gevşetir.
• Uterus serviksini yumuşatır ve genişletir.
• Bu etkileriyle doğumu kolaylaştırır.
Menopoz
• Over yaşın ilerlemesiyle, gonadotropinlere yanıtsız hale
gelir, işlevleri azalır ve cinsel döngüler kaybolur. Bu doğal
fizyolojik sürece menopoz denir.
• Öncü folikül sayısındaki azalmanın menopozda daha da
belirginleşmesi, bu yanıtsızlığa eşlik eder.
• Overler artık
salgılayamaz.
daha
fazla
progesteron
ve
östrojen
• Uterus ve vajina giderek atrofiye olur. Östrojenlerin ve
progesteron’un negatif geri bildirim etkisi azaldığı için FSH
salgısı artar. Plazmadaki FSH yüksek düzeyde, LH ise orta
düzeyde yükselir.
Fertilizasyon (Döllenme)
• Ovumun döllenmesi (fertilizasyon) sonucu gebelik adı verilen tamamen
yeni olaylar dizisi gelişerek, döllenen ovum’un fetusa dönüşümü
sağlanır.
• İnsanlarda ovum’un döllenmesi
ampulla’sında gerçekleşir.
genellikle
fallop
tüpleri’nin
• Döllenme şu basamakları içerir:
1-Ovumun spermi kendisine çekmesi
2-Spermin ovumu çevreleyen zar yapıya, zona pellusida’ya tutunması
3-Akrozom tepkisi ve spermin zona pellusida’yı geçmesi
4-Sperm başının ovumun hücre zarına tutunması, spermin tutunduğu
bölgenin parçalanması ve sperm çekirdeğinin ovum stoplazmasına
serbestlenmesi
• Ovuma girer girmez, spermin baş kısmı şişer ve erkek ön çekirdeğini
oluşturur.
• Daha sonra erkek ön çekirdeğindeki 23 eşleşmemiş kromozom ile dişi ön
çekirdeğindeki 23 eşleşmemiş kromozom bir araya gelerek, döllenmiş
ovumun 46 kromozomunu(23 çift) oluştururlar.
• Döllenme sonrasında, yumurtanın fallop tüplerinden uterus boşluğuna
taşınabilmesi için 3-5 gün geçerlidir.
• Ovum, fallop tüpündeki taşınması süresince, birçok bölünme aşamaları
geçirir ve yaklaşık 100 hücreden oluşan bir blastokist halinde uterusa
gider.
• Blastokist’in uterusa implantasyonu, blastokist’in yüzeyinde gelişen
trofoblast hücrelerinin faaliyeti sonucu gerçekleşir. Bu hücreler
endometriyum yüzeyindeki hücreleri sindirip, sıvılaştıran proteolitik
enzimleri salgılar.
• Serbestleyen sıvı besinler, ayrı trofoblast hücreleriyle aktif olarak
blastokistlere taşınarak büyümeyi daha çok destekler.
Download