İHTİDA NEDİR VE OSMANLIDA İHTİDA HAREKETLERİNDEN ÖRNEKLER İhtida, Kâmus-ı Türkî’de “doğru yola girme, hidayete nail olma, din-i İslam’ı kabul etme” olarak açıklanmaktadır. Müslüman olana, “hidayete eren, doğru yolu bulan” anlamında “mühtedi” denirdi. Osmanlıda bir Müslüman’ın din değiştirmesi düşünülemez. “ASSÜ Allah Rasûlünün “Dini İslam olup da dinini değiştireni öldürün” hadisine göre mürtedin (İslam’dan çıkan) cezasıölümdür.” (ZEYDAN, 1979, s. 421) Osmanlıyasalarına göre Müslüman erkek gayrimüslim gayrimüslim bir erkeğin Müslüman kadınla evlenmesi yasaktı. kadınla evlenebilirken, Gayrimüslim kızlarla evlenmeler ise farklı nedenlerden dolayı sık sık yaşanmış, fazlaca Ermenice ve Rumca sözcükler bu yolla Türkçeye geçmiştir. Osmanlıda inançla ilgili bu kurallar, Islahat fermanının kabul edildiği 1856 yılında son buldu. Bu yıldan sonra kişiye vicdani özgürlük tanındı. İHTİDANIN KURALLARI “Cizye (kelle vergisi), gayrimüslim tebaa üzerinden askerlik hizmeti yerine adam başına alınan vergiye deniliyordu. Kadınlardan, çocuklardan, ihtiyarlardan, körlerden, yatalaklardan ve keşişlerden alınmazdı.” (SAFİ, 2007, s. XIX) Bu vergiyi Müslümanlar vermezdi ama karşılığında askere giderlerdi. Osmanlıda Müslümanlığa geçme kararı veren Hıristiyan, cizye vergisi vermemesi için mahkeme kararı alması şarttı.Resmiyete geçmeyen din değiştirme dikkate alınmazdı. Vergi azalacak diye Müslümanlığa geçiş hoş karşılanmazdı. Çünkü Osmanlıda titizlikle üzerine durulan iki konu, vergi ve askerlikti. Tutulan kayıtların ağırlığı bu yöndedir. İhtida eden kişi yani mühtedi, bu işi şer’i mecliste ya da Müslüman heyet yanında veşahitler huzurunda kendi rızasıyla İslam’a geçtiğini söyler. Zaman içinde ihtida olayı sistemleştirilerek aşağıdaki kurallara dönüştürüldü: “Mühtediler Müslüman olduklarını veya böyle bir istekte bulunduğunu dilekçe ile “Meclis-iİdare-i Vilayet”e bildiriyorlardı. Sorgulama sırasında: 1. Mühtedinin kimliği tespit ediliyor, hür, âkil ve bâliğolup olmadığı araştırılıyor, tabiiyeti belirleniyordu. (çocuklardan da ihtida eden olmuştur) 2. İhtidaya dış etkilerin sebep olup olmadığına, başkalarının “cebr (zorlama, zor), iğfal (kandırma, aldatma) ve tergib”inin (isteklendirme, rağbet ettirme) bulunup bulunmadığına bakılıyordu. 3. Kişiye kelime-i şehâdet teklif ediliyordu. 4. Sorgulama valinin başkanlığını yaptığı bir heyet tarafından yapılabiliyordu. 5. Eski dinini terk ettiği (teberi) ve İslamiyet’i kabul ettiği belirlendikten sonra yeniden kelime-i şehadet teklif ediliyordu. İsteği doğrultusunda İslami bir isim veriliyor ve bütün bu işlemler adli geleneğe uygun olarak şahitleri huzurunda cereyan ediyordu. Bu işlemlerden sonra ihtida ilamı bütün teferruatı ve tarihi ile birlikte sicillere yazılıyordu. Bu işlemler sırasında en önemli husus mühtedinin sorgulama sırasında gayrimüslim teb’a (Hıristiyan köy muhtarı), yahut yabancıdevlet temsilcilerinin müşahit bulunmalarıdır.” (ÇETİN, s. 5) OSMANLI, DİN DEĞİŞTİRMEDE ZORLAMA YAPMIŞMI? “Dinde zorlama yoktur” (Bakara, 256) ayetine uygun olarak Osmanlı, dinde zorlama yapmamıştır. Kromni’de (Santa) Rumca konuşan Müslümanların “onların zorla Müslümanlaştırılmış Rumlar olup olmadığını” anneannesine soran yazar, “fakat cevap olumsuzdur” der. Belli ki üzülmüş. Ve devamında “Hiç kimse, söz konusu olabilecek herhangi birşiddetten asla bahsetmedi.”(ANDREADİS, 1999, s. 13) “Bölgeyi en iyi tanıyan Biliotti’ye göre “Müslüman olan Hıristiyanlar skandalı” başlığında belirttiği Trabzon’daki durumda hiç zorla din değiştirmeden, baskıdan söz etmez.” (MEEKER, s. 269) “Türk fütuhatından sonra halk Müslümanlığı gönül rızasıyla kabul etmiştir.” (BIJIŞKYAN, s. 61) “Osmanlılar, hiç kimseyi din değiştirmeye zorlamıyorlardı.” (RUNCIMAN, 2005, s. 20) Macar Georg “Türkler kimseyi dinini inkâr etmeye veya ikna etmeye zorlamazdı.” (ÇOLAK, 2000, s. 136) Benzer örnekleri çoğaltmaya kalkışsak bir kitap oluşturur. OSMANLIDA İHTİDA OLAYLARINDAN BAZI ÖRNEKLER Araplar İstanbul’u dokuz defa kuşattı. (AFYONCU, s. 116) “Arapların hem Emeviler, hem de Abbasiler devrinde, birçok defa muazzam ordular halinde gelip de bir türlü alamadıkları Anadolu, 1071 yılındaki Malazgirt savaşınıtakip eden 8-10 yıl içinde baştanbaşa açılmıştı.” (SÜMER, 1999, s. 5) 10 yıl içinde İznik başkent yapıldı,İzmir’de Türk beyliği kuruldu. “Türk dervişleri ordulardan evvel fütuhata çıkmış ve karşı tarafı daha evvel manen fethetmiş bulunmaktadır.” (YERASİMOS, 1977, s. 185) Selçuklu dönemi, “Mevlevi tarikatının kurucusu Celâleddin Rumi, 18.000 Bizanslıyı İslamlaştırdığını söylüyordu.” (NAKRACAS, s. 55) Selçukluda ve Osmanlının ilk zamanlarda ihtida yaygındı. XVI. asırdan sonra dini anlayışın değişmesi, Gayrimüslim tebaanın askere gitmeyip sanatı, eğitimi, ticareti, bürokrasiyi ele geçirerek zenginleşmesi, vergi gelirleri nedeniyle ihtidanın zorlaştırılması ve mühtediye iyi gözle bakılmaması gibi nedenler ihtidayıdurdurma noktasına getirmiştir. “Kıbrıs’da 1580-1643 yılları arasında ihtida edenlerin sayısı 20 civarındadır.” (ERDOĞRU, s. 164) “Tokat’ta 125 yılda (1722-1897) ihtida edenlerin sayısı 68’dir.” (AÇIKEL, 171…) “Bursa’da, 1467-1909 tarihleri arasında (442 sene) ihtida edenlerin sayısı 835’tir.” (ÇETİN, s. 33) “Tokat, Kayseri, Bursa, Edirne, Tarsus, Bolu, Diyarbakır, Antakya, Konya, Trabzon, Sivas, Manisa, Amasya şeriye sicillerine göre 1800-1850 yılları arasında bu illerde 106 erkek ve 44 kadın toplam 150 kişi ihtida etmiştir. (s. 66) Bunların 14’ü 12 yaşı ve altındaki çocuklardı.” (KARADAĞ, 2005, s. 71) “1486-1583 yılları arasında Trabzon şehrinde Müslümanlığı kabul edenlerin sayısı 8 erkek ve 2 kadın 10 kişiden ibarettir.” (BOSTAN, 2002, s. 320) Lowry,“1550’li yıllarda Trabzon’un Hıristiyan mahallelerde zaviyeler açılması ve dervişlerin faaliyetleri sonucunda (s. 167)özellikle “Abdullah” adından yola çıkarak tahminlerine göre 1583 yılında mühtedilerin (Müslümanlığa geçenler) çok olduğunu söyler. (LOWRY, s. 161) “1554-1583 yılları arasındaki 29 yıllık dönemde Of’ta Müslüman nüfus yaklaşık % 307 oranında çoğalırken ihtida edenlere rastlanılmamaktadır.” (BOSTAN, 2012, s. 86) “Trabzon’da 1648-1656 yılları arasında toplam 40 ihtidanın olduğu ve bunların 8’ini köle ile cariyelerin oluşturmuştur.” (İNAN, s. 252) “Trabzon’da 1800-1850 yılları arasında altıihtida kaydı vardır.” (AKBULUT, s. 45) Tarih: 25.1.2014 www.hemsinvadisi.com http://www.hemsinvadisi.com/