SARIMSAK Giriş Sarımsak (Allium sativum); Frenk soğanı,soğan, pırasa ve taze soğan içeren ampul şeklindeki bitkilerin Allium sınıfına ait bir sebzedir (1). Sarımsağın ilk kültür bitkilerinden biri olduğu ve ekiminin Ortadoğu'da yaklaşık 5000 yıl önce başladığı düşünülmektedir (2). Sarımsağı; Mısırlıların, Babillilerin, Yunanlıların ve Romalıların tedavi amaçlı kullandıkları belirtilmiştir(3). Sarımsak yaklaşık 33 sülfür bileşiği (aliin, allicin, ajoene, allylpropyl disulfide, diallyl trisulfide, sallylcysteine, vinyldithiines, S-allylmercaptocystein, and diğerleri) , çeşitli enzimler (allinase, peroxidases, myrosinase ve diğerleri), 17 farklı amino asit (arginine and diğerleri), mineraller (selenium, germanium, tellurium and diğer eser mineraller), vitaminler (A, B1, B2, Niasin and C), karbonhidrat ve flavonoidler içermektedir(4,5). Sarımsağın içerdiği yüksek konsantrasyondaki kükürtlü bileşiklerin ve Tiyosülfinatların (allisin de dahil) sarımsaktaki etkin maddeler olduğu öne sürülmektedir (3). Sarımsağın karakteristik kokusundan ve tadından Allisin (diallylthiosulfinate) sorumludur (1,6). Bu bileşik kokusuz kükürtlü bir amino asit türevi olan (S-allyl cysteine sulfoxide)alliin’in, alliinaz enzimi ile parçalanması sonucu oluşmaktadır (6). Aliin, sarımsak dişlerinin dokusunun zedelenmesi, doğranması veya ezilmesiyle allisin’e dönüşmektedir (1,7) . Sarımsağın yüzyıllardan beri bütün dünyada farklı kültürlerin mutfaklarında baharat ve yiyecek olarak (2,6) kullanılmasının yanı sıra çeşitli hastalıkları tedavi etmek amacıyla da kullanılmıştır (3). Sarımsağın antimikrobiyal, antifungal, antioksidan, antiviral ve antitrombotik özelliklere sahip olduğu ileri sürülmektedir (8,3) . Bugün de ateroskleroz, hiperlipidemi, diyabet gibi birçok kronik hastalığın önlenmesi ve tedavisi amacıyla kullanılmakta olduğu görülmektedir. Ancak sarımsağın bileşenlerinin sağlık üzerine olan faydalarını açıklayan bu özellikleri tam olarak net değildir (8) . Soğan familyasında olan sebzelerin ve sarımsağın kanser riskini azaltabileceğine dair iddialar bulunmaktadır. Bu iddialara rağmen Allium bileşikleri takviyelerinin kanser riskini azattığına dair elde edilen kanıt sayısı yeterli değildir (2). Sarımsağın koruyucu etkileri ; Antibakteriyel özelliklerinden veya Kansere neden olan maddelerin oluşumunu bloke etme ve oluşumunu durdurma, DNA onarımını geliştirme, hücre proliferasyonunu azaltma ya da hücre ölümünü indükleme konusundaki olası özelliklerinden kaynaklanabileceği ileri sürülmektedir (1) . Aynı zamanda sarımsağın bağışıklığı arttırıcı özellikleri olduğu, bunun da kanser hücre büyümesini azaltabileceği ve vücudun soğuk algınlığı ya da grip gibi hastalıklarla olan mücadelesine yardımcı olabileceği iddiaları olmuştur ve bu iddialar üzerinde yapılan çalışmalar devam etmektedir (2). Bütün bu iddialara karşın sarımsağın sağlık üzerine olan olası etkilerinin görülmesinde nasıl bir formda olması ve miktarının ne kadar olması konusunda da birçok tartışma bulunmaktadır (2). Yapılan Çalışmalar Sarımsağın anti kanser etkisine yönelik yapılan epidemiyolojik ve klinik çalışmalardan elde (6,9,10,11,12,13,14,15). edilen sonuçlar belirsiz ve çelişkilidir. Tanaka ve arkadaşlarının Japonya’da yaptıkları randomize çalışmada kolonoskopi kullanılarak kolorektal adenom tanısı konan bireylere(51 hasta), verilen yüksek doz (2.4 mL/gün) ve düşük doz (0.16 mL/gün) olgun sarımsak ekstratının etkileri 6-12 ay kullanımlarından sonra karşılaştırılmıştır. Adenomların sayıları ve büyüklükleri alınmadan önce ve alındıktan sonra kolonoskopi kullanılarak ölçülmüştür. 12 ay sonunda düşük doz sarımsak ekstratı alan grubun % 66.7’si yeni adenomalar geliştirdiği, yüksek dozda alan grubun ise % 47.4 yeni adenom geliştirdiği görülmüştür (9). Yapılan başka bir çalışmada 76.208 kadın ve 45.592 erkek 24 yıl süresince takip edilmiş ve sarımsak alımı ve sarımsak takviyesi kullanımının kolorektal kanser ile olan ilişkisi incelenmiştir. Sarımsak alımı ve takviyesinin kullanımı ile ilgili bilgi besin tüketim sıklığı anketi kullanılarak belirlenmiştir.2368 kolorektal kanser vakası (1339 kadın, 1029 erkek) üzerinde sarımsak alımı ve kolorektal kanser riski arasında bir ilişki bulunmamıştır. Bu çalışma sarımsak alımının veya takviyesinin kullanılmasının kolorektal karsinogenezde önemli bir rolü olmadığını göstermektedir(10). Beslenme ve kanser üzerine olan büyük ölçekli prospektif Hollanda Kohort Çalışması’nda sarımsak takviyesi ile kolon ve rektum karsinomu arasındaki ilişkisi değerlendirilmiştir. Bu çalışmaya 55-69 yaş arası 120.852 kadın ve erkekten dahil edilerek, kişilerin besin alımları 150 sorudan oluşan oluşan besin tüketim sıklığı anketi kullanılarak ölçülmüştür. 3.3 yıl takip süresinden sonra erkeklerde ve kadınlarda sarımsak takviyesi kullanımının kolon ve rektum karsinomu ile ilişkili olmadığı görülmüştür(11). Tsai ve arkadaşlarının yaptıkları çalışmada sarımsak tüketimi ile meme karsinomu arasındaki ilişkiyi incelemişlerdir. 15 yıl takip süresince 34.388 meme karsinoması olan postmenopozal kadın besin tüketim sıklığı anketini tamamlamışlardır. 15 yıl sonra yüksek miktarda sarımsak tüketiminin (≥ 2 diş/hafta) azalan meme kanseri ile ilişkili olmadığı bulunmuştur. İlk 5 yıl içerisinde istatistiksel olarak anlamlı negatif korelasyon görülmüştür. Ancak ikinci/ üçüncü (RR=0.71) olduğu beş yıllık periyodlarda bu ilişki görülmemiştir(12). Yapılan bir meta-analizde sarımsak tüketimi ile mide ve kolorektal kanseri arasındaki ilişki incelenmiştir. Bu analizde çiğ sarımsak, pişmiş sarımsak veya ikisinin tüketimi değerlendirilmiştir(6) . Bu meta-analizde; 1. Son 30 yıldır yapılmış epidemiyolojik çalışmalar bir arada değerlendirildiğinde sarımsak gibi sebzelerin tüketiminin kolorektal, akciğer, mide ve özefagus kanserine karşı koruyucu olabileceğine dair ikna edici deliller bulunduğu, 2. Sarımsağın meme ve mesane kanserine karşı da koruyucu olabileceğine dair yeterli düzeyde olmasa da kanıtlar bulunduğu, 3. Bu çalışmaların çeşitli sarımsak preparatları ve sarımsak bileşenleri ile insan ve hayvanlar üzerinde yapıldığı belirtilmiştir. 4. Günümüze dek yapılmış bir-takım preklinik çalışmalarda da hücre kültürlerinde ve hayvan deneylerinde sarımsağın farklı formlarının kemopreventif olabileceği sonucuna ulaşılmıştır. Bu çalışmalarda kemopreventif etkinin sarımsak kaynaklı organosülfür bileşiklerinden kaynaklandığı sonucuna ulaşılmıştır. 5. Günümüze dek yapılmış bir takım pre-klinik çalışmalarda hücre kültürlerinde sarımsak preparatlarının anti-oksidan etki gösterdiği, bu etkinin de tümör oluşumunu engelleyebileceği sonucu elde edilmiştir. 6. Günümüze dek yapılmış bir takım pre-klinik çalışmalarda hücre kültürlerinde sarımsağın kanser hücrelerinde antiproliferatif ve apopitozisi indükleyici etki gösterebildiği sonucu elde edilmiştir. 7. Yine yapılmış bir-takım preklinik hayvan deneyleri ve hücre kültür çalışmalarında da sarımsağın tümör büyümesini engelleyici etki gösterdiği sonucu elde edilmiştir. Bu meta analizde sarımsağın olası anti kanserojen etkisine yönelik öne sürülenler sarımsağın; a. Midede kanserojen özellikteki nitrosaminlerin öncülü olan nitritlerin oluşumunu azaltması, b. Midede H.pylori infeksiyonunun ve prekanseröz lezyonların oluşumunu engellemesi, c. Antioksidan, antiproliferatif ve apopitozisi indükleyici etkiler göstermesidir. Hsing ve arkadaşları Şangay’da yaptıkları vaka-kontrol çalışmasında sarımsak, taze soğan, soğan, frenk soğanı, pırasa gibi allium sebzelerinin alımı ile prostat kanseri arasındaki ilişkiyi araştırmışlardır(13) ; a. Bu çalışmada yüksek doz (>10gr/gün) allium sebzelerinin tüketimi ile prostat kanseri riskinde istatistiksel olarak anlamlı azalma olduğu sonucuna ulaşılmıştır ancak unutulmamalıdır ki çalışmaya dahil edilen olgu sayısı kısıtlıdır( 238 hasta ve 471 kontrol).Ayrıca bu çalışma kişisel bildirimlere dayanan anket usulüyle gerçekleştirilmiştir. Kanser Önleme Çalışması II Beslenme Kohort Çalışması’nda 42.824 erkek ve 56.876 kadın sarımsak tüketimini de içeren bir anket tamamlamışlardır. Bu çalışmada ; a. Yüksek doz sarımsak preparatı alımının erkeklerde kolorektal kanser gelişim riskini azaltmadığı, hatta arttırıyor olabileceği( HR: 1.85, %95 CI: 1.13-3.03), b. Kadınlarda da sarımsak alımının kolorektal kansere koruyucu olduğuna dair güçlü deliller bulunmadığı sonuçlarına ulaşılmıştır. Li ve arkadaşları mide kanserine yakalanma riski yüksek olan 5033 gönüllü hastada randomize, çift kör çalışma yapmışlardır. 3 yıl süresince her yılın kasım ve aralık ayları arasındaki 1 ay boyunca deney grubundakilere oral 200 mg/gün sentetik allitridum ve ertesi gün 100 μg selenyum verilirken, kontrol grubuna plasebo verilmiştir. Bu çalışmada yüksek(Erkeklerde yüksek doz allitridum ve mikrodoz selenyum alınım sonrası RR 0.51 (%95 CL: 0.30-0.85)(mide kanserinde) ve RR: 0.36(%95CI:0.14-0.92)(tüm kanserler için) (Kadınlarda ise istatistiksel olarak anlamlı koruyucu etki gösterilememiş) Yüksek doz allitridum ve düşük doz selenyumun özellikle erkeklerde gastrik kanseri istatistiksel olarak anlamlı derecede engellediği sonucuna ulaşılmıştır (15). Tüketim Şekli Sarımsağın çiğ olarak tüketilmesinin yanı sıra ekstratı, yağı ve kapsülü de bulunmaktadır.(1) Sarımsağın etkinliğini savunan kişiler sarımsağın çiğ veya pişmiş olarak mı tüketilmesinin daha faydalı olup olmadığı ya da sarımsak esktratlarının, tozlarının ve tablet şeklinde bulunan formlarının mı daha fazla etkili olacağı konusunda ve olası etkin dozu konusunda hem fikir değildirler (2). Ulusal Kanser Enstitüsü kanserin önlenmesinde herhangi bir besin takviyesi önermemektedir. Ancak sarımsağı anti-kanser özellik potansiyeline sahip olan yani bu konuda umut vadedici olabilecek çeşitli sebzelerden biri olarak kabul etmektedir.Ancak NCI tarafından bu konuda vurgulanan diğer hususlar da şunlardır; a. Tüm sarımsak preparatları aynı olmadığından,kanser riskini azaltmak için gerekli olan sarımsak miktarının belirlemek zordur. b. Ayrıca Sarımsak içerisinde bulunan aktif bileşenler zamanla, taşımayla ve işlenmeyle etkilerini kaybedebilirler (1). Kansere karşı koruyucu etkisi netlik kazanmamış olsa da Dünya Sağlık Örgütü (WHO) kılavuzları yetişkinlerde sağlık takviyesi olarak günlük; - 2-5 gr taze sarımsak (bir diş sarımsak), veya - 0.4-1.2 gr/gün kurutulmuş sarımsak tozu veya - 2-5 mg sarımsak yağı veya - 300-1000 mg sarımsak ekstratı veya -2-5 mg allisin içeren diğer formülasyonların kullanılmasını önermektedir(1,16). Olası Yan Etkileri Sarımsak yemeklerde güvenli bir şekilde kullanılabilmesine rağmen, aşırı tüketimi nefeste ve vücutta oluşan kokuların yanı sıra bazı yan etkilere neden olabilir; Aşırı miktarda sarımsak tüketmek ve aç iken taze sarımsak dişi, yağı veya ekstratı almak sindirim sistemi rahatsızlığına, mide ağrısı, gaz, kusmaya yol açabilir (1,2) Bazı araştırmalarda sarımsağın pıhtılaşmayı engelleyici özellikleri nedeniyle kanama riskini artırabileceği sonucuna ulaşılmıştır (2). Bu özelliğinden dolayı hamile kadınlar kullanmaktan kaçınmalıdırlar (1). Warfarin (Coumadin) veya aspirin gibi kan sulandırıcı ilaçlar alan kişiler sarımsak takviyelerini bir uzmana sormadan kullanmamalıdırlar (2). Sarımsağın birtakım ilaçlarla etkileşime girerek bu ilaçların etkinliğini azaltabilir (1). Cilde uygulandığında allerjik reaksiyonların oluşması da mümkündür (17). Sonuç Sarımsak gibi pek çok doğal maddenin kanser tedavisi ve/veya kanser önlemede konusundaki yerleri yıllardır bilimsel literatüre konu olmuştur. Bu konuda yapılan çok sayıda çalışma mevcut olsa da henüz net bir sonuca ulaşılamamış olup yeterli ve doğru veri elde edilememiştir. Unutulmamalıdır ki benzer şekilde her gün yüzlerce yeni molekül gerek kanserden koruma gerekse kanser tedavisi açısından gündeme gelmekte ve araştırmalara konu olmaktadır. Bu moleküller için yeterli veri olmaması, araştırmaların preklinik ve hayvan deneyleri aşamasında kısıtlı kalması veya insanlarda beklenen olumlu etkilerin gözlenmemesi dolayısıyla ancak bir veya ikisi tedavide yerini alabilmektedir. Bu nedenle bilimsel verilerde güvenilirlik ve doğruluk sağlanana kadar araştırmalar devam etmektedir. Sağlık Bakanlığı Kanser Dairesi de bilimsel gelişmelerin yakın takipçisi olmaya devam etmekte ve kamuoyunu bu konuda güncel verilerle bilgilendirmektedir. Sarımsak ile ilgili çalışmalar umut vadedici olsa da unutulmamalıdır ki bu çalışmaların çoğu preklinik çalışmalardır ve kesin bir çıkarımda bulunabilmek için daha fazla klinik çalışmaya gereksinim bulunmaktadır. Ayrıca yapılacak çalışmalarda doz-etki analizi de daha net ve kapsamlı yapılmalıdır. Ayrıca; sarımsak gibi besin öğelerini kanser için önleyici veya tedavi edici olarak kabul ederek geleneksel tedavi yöntemlerinden kaçınmanın veya geciktirmenin ciddi olumsuz sağlık etkilerine yol açabileceği de unutulmamalıdır(2). Kaynaklar 1) http://www.cancer.gov/cancertopics/factsheet/prevention/garlic-andcancer-prevention 2) http://www.cancer.org/treatment/treatmentsandsideeffects/compleme ntaryandalternativemedicine/dietandnutrition/garlic 3) Ellen Tattelman, M.D., (2005).Health Effects of Garlic American Family Physician; 72,1. 4) S.H. Omar *, N.A. Al-Wabel (2010). Organosulfur compounds and possible mechanism of garlic in cancer Saudi Pharmaceutical Journal : 18, 51–58. 5) Suong N. T. Ngo,4,7* Desmond B. Williams,4 Lynne Cobiac,5 and Richard J.(2007).Does Garlic Reduce Risk of Colorectal Cancer? A Systematic Review Head The Journal of Nutrition 137: 2264–2269. 6) Martha Thomson and Muslim Ali.(2003). Garlic [Allium sativum]: A Review of its Potential Use as an Anti-Cancer Agent . Current Cancer Drug Targets: 3, 67-81 7) Kailash C. Agarwal .(1996).Therapeutic Actions of Garlic Constituents. Medicinal Research Reviews:. 16, 1, 111-124 . 8) Lun Lı, Tıantıan Sun, Jınhuı Tıan, Kehu Yang, Kang Yı, And Peng Zhang. (2013). Garlic in Clinical Practice: An Evidence-Based Overview Critical Reviews in Food Science and Nutrition, 53:670–681 9) Tanaka S, Haruma K, Kunihiro M, et al. (2004).Effects of aged garlic extract (AGE) on colorectal adenomas: A double-blinded study. Hiroshima Journal of Medical Sciences; 53(3–4):39–45. 10) Shasha Meng a,1, Xuehong Zhang b,1, Edward L. Giovannucci a,b,c, Jing Mab, Charles S. Fuchs d, Eunyoung Cho b.(2013). No association between garlic intake and risk of colorectal cancer Cancer Epidemiology 37 152–155 11) Elisabeth Dorant, Piet A.van den Brandt and R.Alexandra Goldbohm. (1996). A prospective cohort study on the relationship between onion and leek consumption, garlic supplement use and the risk of colorectal carcinoma in The Netherlands Carcinogenesis :17 ,3. 12) P Tsai, L Harnack, K Anderson, W Lohman, W Zheng. (2007).Dietary intake of garlic and other Allium vegetables and breast cancer risk in a prospective study of postmenopausal women. The Internet Journal of Epidemiology:. 6, 1. 13) Hsing, Anand P. Chokkalingam, Yu-Tang Gao, M. Patricia Madigan, Jie Deng, Gloria Gridley, Joseph F. Fraumeni, Jr (2002). Allium Vegetables and Risk of Prostate Cancer: A Population-Based Study Ann W.. Journal of the National Cancer Institute,: 94, 21. 14) McCullough ,Eric J. Jacobs , Roma Shah , Peter T. Campbell , Susan M. Gapstur .(2012) .Garlic consumption and colorectal cancer risk in the CPS-II Nutrition Cohort Marjorie L Cancer Causes Control 23:1643–1651. 15) Li H, Li H-Q, Wang Y et al. (2004).An intervention study to prevent gastric cancer by micro-selenium and large dose of allitridum. Chin Med J; 117: 1155–60. 16) WHO monographs on selected medicinal plants VOLUME 1 World Health Organization Geneva 1999 17) http://www.nlm.nih.gov/medlineplus/druginfo/natural/300.html