YAVUZKÖY SAHARA ŞEHİDİ MOLLA ALİ Osmanlı Devleti,1800’lü yılların sonuna doğru bütün cephelerde yenilgiye uğramış ve topraklarının büyük bir kısmını kaybetmiştir. Osmanlının doğu ve kuzeydoğu sınırlarını koruyan ordularının 1878’de Rus Orduları ile yaptığı Savaşı kaybetmesi neticesinde, Rus’lar ile imzalanan antlaşma gereği Kars, Ardahan ve Batum (Artvin) toprakları savaş tazminatı olarak Rusya’ya bırakılmıştır. Kafkas Cephesi’nde yaşayan halkın idaresinin Rus Devleti’ne geçmesinden sonra bölge halkı, Rus Askeri Komutanlığının emrinde bulunan Ermeni Askerlerin de etkisiyle baskı ve zulme uğramıştır. Bu nedenle Halkın mağduriyeti hat safhaya ulaşmıştır. Bu durumun Artvin’den İstanbul’a gönderdikleri Osmanlı mebusu, Batum temsilcisi aracılığı ile Padişah Sultan Abdülaziz’e daha sonra yerine geçen İkinci Abdülhamit’e, iletilmesine rağmen bir netice alınamamıştır. Savaş tazminatı olarak Rusya’ya verilen üç vilayet de yaşayan halkın, Osmanlı Devleti yönetiminde yaşama istekleri, Rus’ların, halk üzerindeki baskısının daha da artmasına neden olmuştur. 1915 yılı, Şavşat Halkı’nın Rus İdaresi’ne karşı ilk direnişi olmadığı gibi, son direnişi de olmayacaktır. Osmanlı İmparatorluğu’nun 1915 yılında Çanakkale Savaşında verdiği var olma mücadelesi, Anadolu Coğrafyası’nın her bölgesinde oluşturulan milis kuvvetleri tarafından da verilmekteydi. 1916’da Nuri Paşa komutasındaki Kafkas İslam Ordusunun Ahıska Bölgesi’ndeki yöresel güçlerini de devreye sokarak direniş göstermesine rağmen, fazlaca bir başarı sağlanamamış, hatta Rusların Karadeniz Bölgesi’ni işgal etmesinin yolunu açmıştır. Rusya'da19l7 yılında başlayan Bolşevik İhtilali sürecine kadar, Rus yönetimi altındaki birçok bölgede olduğu gibi, Şavşat Halkı’nın oluşturduğu milis kuvvetleri ile defalarca, Rus askerlerine karşı direniş olmuştur. Bu direnişler, Rus yönetiminin bu bölgede yaşayan halk üzerinde etkili olamayacağı kanaati hâsıl olmuştur. 1 Rusya’da çekilmesine başlayan neden Bolşevik olmuştur. Bu İhtilali, çekilme Rus’ların bölgeden Kuzeydoğu Anadolu Bölgesi’nde yaşayan halkın rahat bir nefes almasını sağlamıştır. Bu kez de Doğu Anadolu’da Kars ve Erzurum Bölgesindeki Ermeniler, Rus’ların ve İngiliz’lerin kışkırtmasıyla bölgede etnik temizliğe (soykırıma) başlamıştır. 1917’den 1921’e kadar Milis Kuvvetleri tekrar Ermenilerle mücadele etmeye başlamışlar ve çok zaiyat vermelerine rağmen bu mücadeleden de başarıyla çıkmışlardır. Türk Kuvayı-Milliye Kuvvetleri batıda Kurtuluş Mücadelesi verirken, doğudan Rus’ların çekilmesi ve üç vilayet ile ilgili bir hak talep etmemesi, Anadolu’da ki yerel kuvvetlerin mücadelesinin elini güçlendirerek, batıdaki mücadelesi başarıya ulaşmıştır. Kars, Ardahan ve Artvin de oluşturulan küçük Milis Kuvvetleri ile yapılan muharebelerde zaman zaman şehitler verilmekteydi. Bu mücadeleler içerisinden yaptığım araştırmalarda tespit ettiğim Büyük dedem Molla Ali’nin şehit oluşunun hikâyesini, tamamen gerçek ve abartısız anlatımla okuyucularıma sunmaktayım. Rus Ordusunun Askeri Karargâhı Ardahan’dadır. Ardahan ve Artvin Bölgesi (Batum’a kadar) bu birlikler tarafından kontrol edilmektedir. Aralık ayından itibaren Ardahan ve Şavşat arası kar ile kapalı olduğu ve Sahara Dağının en az dört ay geçit vermediği kış mevsiminde Rus Birlikleri Şavşat’a inememektedir. Bu nedenle Şavşat halkı rahat hareket etmekte ve gelecek için plan yapmaktadır. Rus Yöneticileri; Şavşat’ta iyi komşuluk içerisinde azınlık olarak yaşayan Ermeni’lere ayrıcalıklı davranarak, diğer Ahıska Kökenli Halk üzerinde baskı kurarak, bu iki halkı birbirine karşı düşman etmeye uğraşmışlardır. Halk arasında Şavşat’ın yönetiminin tekrar Osmanlı idaresine geçmesi için direnç gösterilmesinin, mücadele edilmesinin gerekli olduğu kanaati güçlenmektedir. 2 Köyler arası ileri gelenler, kış geceleri köyün ağası konumundaki (Hali vakti yerinde olan) birinin evinde toplanırlar. Son yapılan toplantıda; İlkbaharda Şavşat’a saldırması beklenen Rus Askerleri’ni engellemek için Şavşat-Ardahan sathı üzerindeki köylerden tespit edilecek güçlü ve soğuğa dayanıklı gençlerden oluşturulacak milis güçlerini yakın Osmanlı Sancağına gönderip, silah temin etme ve böylece Rus Askerleri’ne karşı mücadele verme, kararı alınır. Bu karar Yavuz köye yakın köylere bildirilir. Yavuz Köyü’nden (Mamanelis’ten) Büyük dedem Molla Ali 55 yaşında olmasına rağmen görev almak istediğini bildirir. Oluşturulan onbeş kişilik atlı milis gücünün başına Büyük Dedem Molla Ali görevlendirilir. Molla Ali, orta boylu beyaz tenli, ince vücut yapısı ile yaşını göstermeyen 35–40 yaşında, genç görünümü ile cesur vakarlı bir kişiliktir. 1915 yılı Ocak ayının ilk günleri, Başlarında 55 yaşında olan Büyük Dedem Molla Ali dâhil onbeş kişilik atlı milis kuvveti oluşturulmuştur. Ayaklarında çarık, birer yedek çarık ve ikişer yün çorap, bir çıkın ekmek peynir, atın terkisine, atın yiyeceği ile birlikte bağlanarak yola çıkarlar… Şavşat-Çiftlik köyü üzerinden Ardanuç istikametindeki köylerden Yusufeli’ne doğru hareket ederler. İnişli çıkışlı yollar, oldukça meşakkatlidir. Derin vadilerin soğuğu bir yandan, dar geçitler ve yokuşlar, diğer yandan; yolculuğun zor geçmesi, milletin hür ve bağımsızlığı için bu zorluklara katlanılmıştır. Söz konusu mücadele; din ve bayrak uğruna, milletin bağımsızlığı ve özgürlüğü için’se gerisi teferruattır anlayışı, milis güçlerine şevk ve heyecan vermektedir. Bütün zorluklar onlar için bir engel değildir. Üç günlük meşakkatli bir yolculuk sonucu Erzurum Sancağı’na bağlı Yusufeli Zabıta Komutanlığı’na varılır. 3 Zabıta Komutanı; Şavşat’tan gelen onbeş kişilik bu kuvvetin başında olan Büyük Dedem Molla Ali’yi Makama kabul eder ve niyetlerini dinler. 1878 yılında bir anlaşma gereği Osmanlı yönetimi dışında kalan Şavşat halkının Rus yönetiminde kalmak istememelerini anlayışla karşılayan Zabıta Komutanı onbeş kişilik Şavşat Milis Gücünü birkaç gün misafir eder. Hem milisleri, hem de atlarını iyice doyurması için askerlerini görevlendirir. Üçüncü gün sonunda Yusufeli Zabıta Komutan’ı, Büyük dedem Molla Ali’yi makamına çağırarak aldığı kararı bildirir. Şu an elimizde size verecek yeterli Gümüşhane’nin silahımız Hotuşur ve köyü’nde, cephanemiz yoktur. Osmanlının Silah Ancak, Fabrikası bulunmaktadır. Komutanlık olarak sizi Osmanlı askeri gibi kayıtlara geçirip, bir yazı ile Fabrika komutanlığından, silah ve cephane talep edersem, size silah ve cephane vereceklerdir. Alıp gelirseniz, hem sizin işiniz görülür, hem de komutanlığımızın cephane eksikliği giderilmiş olur denmiştir. Büyük Dedem Molla Ali, Komutanın sözünü emir telakki eder. İşlemin yapılmasını tamamlanır talep eder. tamamlanmaz, Komutanlığın kendilerinden resmi onbeş işlemleri milis ve Komutanlığın beş atlı askeri olmak üzere yirmi at ile yola çıkılır. Üç günlük bir yolculuk sonucu Hotuşur’a varılır. Silah Fabrikası Komutanlığı Büyük Dedem Molla Ali’yi ve atlı milisleri o gece misafir eder. Ertesi gün Komutanlığın istediği silah ve cephane atlara yüklenir, Kelkit vadisi üzerinden üç gün sonunda tekrar Yusufeli’ne dönerler. Zabıta Komutanı silah ve cephaneyi askerlere boşalttırır. Büyük Dedem Molla Ali’ye ‘’şimdi size bir süre silah eğitimi vereceğiz, silah kullanımını iyice öğrendikten sonra sizi göndereceğim’’ der. Şavşat Milis Kuvvetleri bir ay silah eğitimi alır. Eğitim sonucu Komutanlık bir ziyafet düzenler. Yemek bitince Molla Ali’ye, ‘’Sizin, odanızda Kur’an okuduğunuzu, askere namaz kıldırdığınızı gördüm. Bir yemek duası yaptır da Allah’a Şükrümüzü bildirelim’’ der. 4 Büyük Dedem Molla Ali, dini bilgisi ve ehli dil olması nedeniyle yemek duasını eder. Arkasından da şairane bir biçimde Osmanlı yönetimi için bir mersiye okur: Yarab; Muğin olup bekle Zamanın halifesini, Eğdayi dinden hifseyle Poladı hem karasıni Asakiri hamidiye Hazır başda gözadırlar Hangi düşmana emrola Koparırlar kellesini Muazzeb askerindi var Bütün nusret alameti Redif mustahfaza etmiş Fetih mubin kalasıni Zayil etme üstümüzden Siyyema Abdul Reşat Han’a Sezadır saltanat o’na Arama hiç simasını, O’dur cihan padişahı. Şairane ifade edince, komutanın takdirini alır. Komutan; ‘’Bu milis birliği artık Osmanlı Devletinin bir kolluk kuvveti olup, vatan savunmasında yerini almış bulunmaktadır. Sizi de bu birliğe Komutan olarak görevlendiriyorum’’ der. Şubat ayının son haftası, onbeş kişilik Milis kuvveti, onbeş tüfek ve cephane atlara yüklenerek, Şavşat’a dönerler. Milis gücünde yer alan herkes, yeniden buluşuncaya kadar evlerine dağılırlar. 5 Silah ve cephane eşit bir dağılımla, milislerce evlerine götürülür. Büyük Dedem Molla Ali; yorucu ve sıkıntılı kış yolculuğu sonucu vücudunun yorgun ve zayıf düşmesi ile beraber hastalanmıştır. İlerlemiş yaşı gereği üzerindeki yorgunluğu atmak üzere Ayvazgil mahallesinde, Haydar Ağa ile evli olan kızı Hacce’nin yanına gider. Orada bir hafta hasta yatar. İyileştiği sabah gördüğü rüyayı kızına anlatmak ister. Kızı ısrar etse de anlatmaz. Kızına ‘’bu rüyayı Kocabey Köy’ünde bulunan halasının oğlu Müderris Yusuf Efendi’ye anlatıp, yorum aldıktan sonra anlatacağını’’söyler. Rüyasını yorumlatmak üzere, Kocabey Köy’ünde bulunan halasının oğluna gider ve ona gördüğü rüyayı anlatır. Yorumunu alır. Ayrıca Cuma namazını Kocabey köyü’nde kılar, Cuma sonrası Kocabey köyü’nden milis gücüne katılan gençlere Mart ayının ilk günü Sahara’da mevzi belirlemek için, hazır olmalarını söyler. Oradan ayrılarak evine gelir. Ertesi gün diğer köylerdeki milis kuvvetlerine haber gönderir. Bir Mart sabah namazı sonrası, onbeş kişilik milis kuvvetleri Sahara Dağına giderler. Üç saatlik yolculuk sonucu şimdiki Boyunduruk döven denen Rus Askerleri’ni karşıdan gören ormanlık alana girerler. Herkes kendine bir mevzi hazırlar. Büyük Dedem Molla Ali’de, karşı vadiyi net bir şekilde gören, şu an üzerinde bir çam ağacı bulunan gözenekli taşı kendisine mevzi seçer. 6 Rus Askerlerinin geleceği günün tespitinde tekrar gelmek üzere köylerine dönerler. Özel bir ulak aracılığı ile 15 Mart 1915 Rus Askerlerin Şavşat’a geleceği öğrenilir. Onbeş Mart günü imsak la Kocabey köyünün kışlasında bulunan Han da toplanan Milis Gücü sabah namazına müteakip, Sahara’ ya yürürler. Birlik bir saat sonra Sahara’da ki mevzilerine yerleşir. Öğlene saatlerinde Rus birliği tepeden aşağı doğru inmeye başlar. Milis güçleri eller tetikte, düşmanın atış alanı içerisine girmesini beklerler. Milis komutanı Büyük Dedem Molla Ali; ben işaret ettiğimde, sıralı atış başlasın der. (Sıralı atışın anlamı daha çok görünmek için bir taktikti.) Rus Birliği atış mesafesine girdiğinde sayılarının yüzlerce olduğu anlaşılır. 7 Komutan Molla Ali atış emri verir. Muharebe başlar. Yarım saat geçmiştir. Cephane idareli kullanılmasına rağmen hızla tükenmektedir. Karşı kuvvet, savunma alanının aleyhlerinde olmasına rağmen asker sayısının, silah ve cephane gücünün orantısızlığı, Milis Gücünü etkisiz kılmıştır. Cephanesinin tamamını bitiren Milisler mevzilerini terk ederek ormanın içinde, geri çekilerek dağılmışlardır. Ancak rüyası gerçekleşecek olan Büyük Dedem Molla Ali mevzisinden ayrılmayıp, son kurşunu bitinceye kadar muharebe etmiştir ve Şehit düşmüştür. Rus Askerleri Mamanelis(YAVUZ) köyü’ne inerler, şimdiki Topçu Mahallesinde bulunan Büyük Dedem Molla Ali’nin evine yakın harman yerinde karargâh kurarlar. Rus’lar Şavşat’a inerken yol üzerinde bulunan köylerde yaşayanlardan çocuk ve yaşlılar hariç, gençler ve orta yaşlılar, erzaklarını yanlarına alarak ormanlara, mağaralara kaçar, kendilerini Rusların yapacağı kötülüklerden korurlardı. Harmanlarda yerleşen askerler, çadırlarından çıkar, etrafta dolaşan küçük çocukları çağırarak, parayla süt ve yumurta istiyorlar. Büyük Dedem Molla Ali’nin oğlu Fazlı ozamanlar akıllı, uyanık bir çocuktur. Nöbet tutan askere yaklaşarak, ‘’Türkçe bilip, bilmediklerini’’ sorar. Bir asker “seni anlıyorum der”. Bugün karşı tepede gördüğüm eşkıyalar, sizinle savaşmaya gittiler, karşılaştınız mı, gerçi gördüyseniz de, hepsini öldürmüşsünüzdür. Onlar kaç kişi, siz kaç kişiydiniz, der. Asker; Evet, bize saldırdılar, çok direndiler ama güçleri yetmedi dağıldılar. İçlerinden birisi vardı mevziden ayrılmadı, çok arkadaşımızı vurdu, en son komutanımız etrafını çevirin sağ olarak yakalayın, yine direnirse vurun emrini verdi. Bizde etrafını çevirdik, sağ olarak ele geçiremeyince vurduk. En son yanına vardığımızda kurşununun bitmiş olduğunu gördük. Bırakıp, yolumuza devam ettik buraya geldik. 8 Fazlı Rus askerleri tarafında öldürülenin babasının olduğunu anladı, ama bir an içinden o değildir diye de umut etti, sormadan edemedi, nasıl biriydi? Diye sordu. Yakından gördün mü? Başında sarık var mıydı? Asker; evet başında rengi solmuş sarı bir sarık vardı, hatta çok yakından baktım, sağ başparmağı yarıdan kesikti, keskin nişancı olsa gerek o eksik parmakla attığını vuruyordu. Sonunda da layığını buldu dedi. Fazlı içi burkularak oradan ayrıldı kendinden yedi yaş büyük olan ağabeyi Cevri’yi bularak, bu haberi Hayati anneye nasıl vereceklerini düşünüyorlardı. Eve gittiler, üzgün üzgün otururken, anneleri ne oldu hayvanları suladınız mı? Babanız gelince cevabını siz verirsiniz, yarı gecede olsa, o otlar sepete doldurulacak. Dedi. Cevri ağabeyim kendini tutamadı ağlamaya başladı, bende peşinden hıçkırıklarımı tutamadım, altı yaşında olan yeğenim Hilmi’de babasının ağladığını görünce o da büyük bir şiddetle ağlamaya başladı. Cevri ağabeyim anneme; —Keşke babam gelse de bütün mal açlığından kırılsa der demez evde bir feryat ve figan koptu. Hayati ana kocasının şehit edildiğini anladı, sabahtan beri içinde bir sıkıntı olduğunu söyledi ve iki oğlu ile birbirlerine sarılarak saatlerce ağladılar. Sabah oldu, mart ayazı, her taraf donmuştur. Askerler, çadırlarını sökerek Şavşat’a indiler. Rus askerleri, köy evleri ağaç olduğu için yakarlar diye evlerde kalmazlardı. Orman tehlikeli diye ormandan uzak dururlardı. Hacce, babasının gelmediği haberini alır almaz annesinin yanına geldi. İki erkek bir kız kardeş anneleri ile üzüntülerini gelen komşularıyla paylaştı... Ölümünden kırk gün sonra, 25 nisan 1915 Kocabey ve Yavuz köy halkı, Şehidi getirmek için yola çıktılar. Cevri, Fazlı’ya -Öküzü Kızağa bağla Fariz’i de al kışlaya kadar gel handa bekleyin. Oradan yukarı yol iyi değil bizde babamın cenazesini alır geliriz, kızağa koyar köye indiririz dedi ve gitti. Bizde peşinden öküzü kızağa bağladık, yola koyulduk. Yolda kar olduğu için kolay yol alıyorduk. İki saat sonra Kocabey köyü 9 kışlasında bulunan hana vardık. Yorulmuş idik, hava hafif sıcak, öküzün önüne kızakla getirdiğimiz otu verip, hana girdik. Fariz ile hanın direğine sırtımızı verir vermez uyumuşuz. Odun toplamaya giden hancı kucağındaki odunlarla içeri girer girmez, —Kalkın. Ne uyuyorsunuz cenaze gidiyor. Peşlerinden yetişin insanlar yorulmuştur. Cenaze kızakla kolay taşınır. Der demez Fariz’le hemen fırladık, öküz kızağa bağlıydı, hemen yola çıktık. Cenazeye Laşet’lerde yetiştik. Cenazeyi kızağa koyup yola devam ettik. Eve vardığımızda gün batmak üzereydi. Müderris Yusuf Efendi cenaze namazı kıldırmak üzere şehit cenazesini harmanlarda bulunan musalla taşına koydu. Şehidin eşi Hayati nine gözleri yaşlı bir şekilde evden dışarı çıkıp kızı Hacce ile tabuta doğru yürürken, Yusuf efendi karşıladı. —Bacım, ağlama, ne mutlu size. Biriniz şehit eşi, biriniz şehit kızı. Bu kadar büyük şeref var mıdır? Kendi çenesini çarığının ipiyle bağlamış, duasını okumuş, yaratanına şehit olarak yürümüş, kırk gün orada kalmış, çevresinde kurt, çakal, tilki dolaştığı halde şehide dokunmamış, “Ne mutlu Ali kardeşim sana, rüyan gerçekleşti.” Der ve Cenaze namazı kılınır. Rus askerleri köylerde dolaştığı için, harmanların düzüne mezar kazdılar. Şehit Molla Ali’yi üzerindeki elbisesi ile gece karanlığında mezara koydular. Ruslar Şavşat’ı boşaltıp gittikten sonra, Şehit Molla Ali, Harman yerindeki mezarından çıkarılarak, halen Topçular mezarlığındaki ebedi istirahatgahına defnedilmiştir. Defnedilirken naaşının bozulmadığının görüldüğü belirtilmiştir. Üzeri Osmanlıca “Sahara Şehidi” yazılı mezar taşı halasının oğlu Müderris Yusuf Efendi tarafından yaptırılmıştır. Şavşat Milis Kuvvetlerinin, Rus Askerleri ile 15 Mart 1915 yılında Sahara dağında yaptığı muharebenin yüzüncü yılı anısına. 1915 yılında Sahara mevkiinde Şehit düşen Molla Ali dedeme, daha sonraki yıllarda büyük bir cesaretle yöre milislerine ekmek taşırken, Rus askerleri ile karşılaşan ve Rus askerlerini yamaçta bulunan taşları yuvarlayarak etkisizleştiren Köyümüz kahraman kadınlarından Çiçek Ninemize Allahtan Rahmet diliyoruz. 10 DERLEYEN FAHRETTİN TOPCU Şehit (Molla) Ali’nin Torununun Torunu KAYMAKAMLIK MAKAMINA 11 ŞAVŞAT 1915 yılında Şavşat Sahara Dağında; Rus Askeri birliği ile Yavuz Köy Milis Kuvvetleri arasında yapılan savaşta şehit olan büyük dedem Molla Ali ‘nin Şehit oluşunun öyküsü ektedir. Halk arasında yaygın bir şekilde anlatılan ve ayrıca oğlu kurtuluş gazisi Fazlı Topçudan derlediğim şehitlik olayının resmi kayıtlara alınmasını, Halen mezarı topçular mezarlığında olması nedeniyle mezarına Türk bayrağı dikilmesini, Emir ve müsaadelerinize arz ederim.14.09.2015 Fahrettin Topçu Emekli Memur EKLER : Sahara Şehidi Molla Ali’nin Şehit oluşunun öyküsü (11 sayfa) Adres : Balcılar Mahallesi No : 32 Telefon : 0539 207 62 56 YAVUZKÖY 12 BELEDİYE BAŞKANLIĞINA ŞAVŞAT 1915 yılında Şavşat Sahara Dağında; Rus Askeri Birliği ile Yavuz Köy Milis Kuvvetleri arasında yapılan savaşta şehit olan büyük dedem Molla Ali ‘nin Şehit oluşunun öyküsü ektedir. Halk arasında yaygın bir şekilde anlatılan ve ayrıca oğlu kurtuluş gazisi Fazlı Topçudan derlediğim şehitlik olayının resmi kayıtlara alınmasını, Büyük Dedemiz Sahara Şehidi Molla Ali Dedemizin anısının yaşatılması için adının bir sokağa verilmesini, Emir ve müsaadelerinize arz ederim.14.09.2015 Fahrettin Topçu Emekli Memur EKLER : Sahara Şehidi Molla Ali’nin Şehit oluşunun öyküsü (11 sayfa) Adres : Balcılar Mahallesi No : 32 Telefon : 0539 207 62 56 YAVUZKÖY TC 13 MİLLİ SAVUNMA BAKANLIĞI ASKERLİK ŞUBESİ BAŞKANLIĞI’NA ŞAVŞAT/ARTVİN İLGİ : 28 Eylül 2015 tarih ve 56725961-1680-921-15/per.sayılı yazınız; 1915 yılında Rus birliği ile Şavşat yöresel Milis gücü arasında meydana gelen çarpışmada şehit olan büyük dedem Molla Ali’nin şehitliğinin kayıtlara alınması ile ilgili 14.09.2015 tarihli dilekçeme karşılık ilgi yazınız ile bazı belgeler istenmektedir. Şavşat Nüfus Müdürlüğü’nde yaptığım araştırma neticesinde Nüfus kayıtlarının doğum tarihi itibariyle 1870 den öncesinin alınmadığı nedenle vukuatlı nüfus kayıt örneği temin edilememiştir. Büyük Dedem Molla Ali’nin oğlu Cevri Topcu ve Fazlı Topcu ile kızı Hatice İşçi’nin babası olarak yer aldığı kayıtlardan tespit edilmiştir. Büyük dedem Molla Ali’nin yaşadığı yıllarda Adı : MOLLA ALİ, Sülalesi : USTAGİL, Köyün adı ise MAMANELİS olarak bilinmektedir. Büyük Dedem Molla Ali’nin halen Topcu Aile mezarlığında bulunan ve o yıllarda özel yaptırılan üzeri kabartma yazı ile şehitliğini belgeleyen Osmanlıca yazılı mezar taşına ait fotoğraf fotokopisi ekte sunulmuştur. Bilgilerinizi ve gereğini arz ederim.11.11.2014 Fahrettin Topçu Emekli Memur Adres : Altınpark Mah.M.Şevketpaşa Cad. No : 44/4 Telefon : 0539 207 62 56 ALTINDAĞ-HASKÖY/ANKARA EKLER : Sahara Şehidi Molla Ali’nin Mezar fotoğrafı fotokopisi 14 15