Av.Vildan YİRMİBEŞOĞLU İstanbul-TÜRKİYE Merhaba, Kadının İnsan Hakları Mücadelesi içinde 25 yılımın 13 yılını güneydoğuda gönüllü kadın danışmanlığı yaparak geçirmiş bir kadın olarak yaşadıklarımı sizlerle paylaşmak için buradayım. Öncelikle hepinizi sevgiyle saygıyla selamlıyorum. Türkiye’deki kadın arkadaşlarımın kucak dolusu sevgilerini selamlarını sunuyorum. 1990’lı yıllarda Gaziantep Büyükşehir Belediyesinde “Kadınlar için Halk Günleri” düzenlemeye başladığımda, namus cinayetlerinin, kadına yönelik şiddetin en uç noktası olduğunu, özellikle güneydoğuda çok büyük sorun yaşandığını anladım ve bu anlayışın göçle diğer bölgelere olduğu gibi yurt dışına da taşındığını gördüm. Süregiden bu anlayışı, töreyi sorgulamak, yaşanan acıyı görünür kılmak, sorunun çözümüne katkıda bulunacak araştırmalar yapmak lazımdı. Ben de bildiğim bir yerden mahkeme dosyaları üzerinde araştırmalara başladım ve halen devam ediyorum. Araştırmalarım : 1- Yargılama dosyalarında 300 adet namus cinayetinin analizi, 2- 8 ilde yüzyüze namus ve cinsellik üzerine yaptığım mülakat (13-65 yaş arası 320E 240K) 3- Farklı kültürlerle, örneğin Yezidi, Müslüman Kürt, Müslüman Arap, Süryani kökenli Türk vatandaşı ve aileleri ile yerinde gözlemlerle yaptığım mülakat (Batman ve Mardin’de) 4- Namus Cinayetlerinin basında yeralışı ile ilgili çalışmalar 5- Evlilik dışı ilişki ve zina üzerine basın taraması Bütün bu araştırmaların içinde çok önemli bulgular elde ettim. Takdir edersiniz ki 10 dk.lık bir sunum süresi bunları açıklamama yetmeyecektir. Bu nedenle kadına yönelik şiddet yasal durum ve uygulamayı kısa başlıklar halinde vermeye çalışacağım. İstenirse konuyla ilgili sorulara daha sonra yanıt verebilirim. Genellikle kadına yönelik şiddet aile içinde olduğunda insanlar bu konuda konuşmaktan çekinmektedirler. Bunun nedenlerinin başında toplumsal kültür, gelenekler olmakla birlikte, tekrar şiddete maruz kalma, toplum dışına itilme, ekonomik veya diğer açılardan zarar görme gibi endişeler gelmektedir. Özellikle cinsellik, aile, kadın-çocuk, namus-ahlak anlayışları başta olmak üzere toplumumuzda yerleşik dogmalar etkisini devam ettirmektedir. Yaptığım ankete katılan 560 kişinin yaklaşık %39’u “Kadının namusu nedir?” sorusunu, “Kadının cinselliğini toplumsal onayla yaşaması” olarak tanımladı. Sorun yalnızca erkeğin kadını mal olarak gördüğü ataerkil toplum yapısı değildir. Sorunun ekonomik ve bununla bağlantılı olarak da maddi-güç-namus anlayışı ardında gizlenen feodal yapının devamını hedefleyen ekonomik amaçlar ve kültürel boyutu da vardır. Ve tüm bu etkenler birbirini olumsuz anlamda tetikleyip beslemektedirler. O halde; 1-Toplumun “kadının birey olduğu yönündeki eğitimine” yani “Toplumsal cinsiyet eşitliği çabaları, 2- Yasal boşluklar, yasal değişiklikler açısından, 3-Yasaların, yeni değişikliklerin tavizsiz uygulanabilmesi için hakların uluslar arası sözleşmeler boyutuyla hem vatandaşa, hem yöneticilere, hem de hakim ve savcılara öğretilmesi, 4- Koruyucu mekanizmalar … konuları üzerinde durmak gerekmektedir. “AB’ne uyum yasalarında gerçekleşen değişimin yasalar bazında kadınlara yansıyan yüzüne baktığımızda; Yasalarımızda yakın tarihte kadın erkek eşitliği bağlamında kadın yararına önemli değişiklikler olmuştur. Anayasa’nın 41’nci maddesinin birinci fıkrasına “Eşler arasında eşitlik” eklenmiştir. 2004’te Anayasa’nın 10’ncu maddesine “Kadın erkek eşit haklara sahiptir. Devlet kadın erkek eşitliğinin yaşama geçirilmesinde yükümlüdür.” Kuralı eklendi. Ceza Kanunu’na AB’ye uyum sürecinde 2003’te çıkarılan altıncı uyum paketiyle TCK’nın “namus cinayetlerinde özel ağır haksız tahrikten indirim getiren” 462’ncü maddesi kaldırılmıştır. Töre cinayetleri “nitelikli adam öldürme” kapsanma alınmak suretiyle cezası ağırlaştırılmıştır. “İşyerinde cinsel tacize” 3 yıla kadar hapis cezası kabul edilmiştir. Önceki yasada yer alan kadının tecavüz eden ile evlendirilmesi halinde tecavüz edenin suçunun ertelenmesine ilişkin maddeye” yeni TCK’da yer verilmemiştir. Evlilik içi tecavüzde, tecavüze uğrayan şikayetine bağlı olarak yeni yasada suç kapsamına girmiştir. Yeni TCK; bölüm, başlık düzenlemeleri ve dili itibariyle de kadın erkek eşitliğinde önemli bir adım olmuştur. Ceza Yasası yapılırken Türk Ceza Kanunu Kadın Çalışma Grubu içinde de yer aldığımdan kadın örgütleri olarak önemli desteğimiz ve müdahalelerimizin olduğunu söylemeliyim. Önerilerimizin önemli bir kısmının kanunda yer almasına rağmen, • 15-18 yaş arası gençlerin rızaya dayalı cinsel ilişkilerine getirilen hapis cezası, • “Ayrımcılık” maddesine “cinsel yönelim” eklenmemesi • “Nitelikli adam öldürme” maddesine alınan “töre saiki” ifadesinin “namus saiki” olarak değiştirilmemesi, • “Genital muayene” başlıklı madde de “savcının talibe ve hakimin kararı” ile yapılacak kontrolde mağdur onamının aranmaması, yaptıran kadar, muayene eden doktorun da ceza alması gerekirken almaması ile ilgili maddenin bu haliyle bekaret kontrollerini engellemediğine yönelik çekincelerimiz dikkate alınmamıştır. UYGULAMA Namus cinayeti yargılamaları üzerine yaptığım araştırmada yasaların uygulanmasında yargı mensuplarının bölgedeki örf adet ve geleneklerinin etkisi altında kaldığına da tanık oldum. Ancak son yıllarda savcı ve hakim görüşlerinde önemli bir değişimin de yaşandığını görüyorum. Genelde “kadınların kendi yaşamları ile ilgili kararlarında, (evlenme, boşanma gibi) cezada cinayet işleyene cezada haksız tahrik indirimi sağlayan kararlarda olumlu değişiklikler bulunuyor. Hatta bu değişiklik benzer olayda aynı hakimin eski ve yeni kararlarında bir çelişki olarak ortaya çıkıyor. Kadınlara karşı şiddetin ortadan kaldırılabilmesi için Devletin iradesini koyması, “ben şiddeti önlemek konusunda kararlıyım” demesi çok önemli. Yasalar düzeltildiği zaman her şey hemen değişmeyecek ama vatandaş namus cinayeti işlediği zaman bunun şerefli bir suç olduğunu düşünmeyecek. Bu yönde yasalarda önemli adımlar atıldı. Kadının insan hakları mücadelesi ise yargı mensuplarının farkındalıklarını sağladı. Ama hala CEDAW dan haberi olmayan, uluslar arası sözleşmelere bakmamış yargıçlarımız var. Devlet içinde olumlu ele alınabilecek önemli bir zihniyet değişiminin varolmasına rağmen statükocu zihniyetlerde çatışmasının ilerlemenin hızını kestiğini düşünüyorum. Devlet bütün kurumlarıyla iradesini ortaya koymak zorunda. Kadınlar şiddete karşı korunma mekanizmalarını öğrendikçe, birbirlerine aktarıyorlar. Yakın zaman içinde başka illerden İstanbul ve Ankara’da bana ve arkadaşlarıma yapılan başvurularla ilgili yerinde müdahalelerimizle olası namus cinayetleri önlendi. 2004 yılında İstanbul Valisi Muammer GÜLER ve Vali Yardımcısı Mehmet SEYMAN tarafından kadına yönelik şiddete ve namus cinayetlerini önleme amaçlı toplantılar düzenlenmiştir. Bu çok önemlidir. İlk defa bir valinin düzenlediği ve bizzat başkanlık ettiği bir toplantıdır bu Türkiye’de. Başka illerdeki benimde katıldığım Vali yardımcısı başkanlığında toplantılar yapılmıştır. Ama sonuçta vali yardımcısı atılacak önemli adımlarda valiye danışmak ve onay almak durumundadır. Sözünü ettiğim toplantıda çözümün birer parçası olabilecek taraflar ve kurumlar kadına yönelik şiddet ve namus cinayetlerini önlemeye yönelik önerilerini almak üzere İstanbul Valiliğinde bir yuvarlak masa toplantısına davet edilmiştir. Komisyon toplantıları ve çalışmalar devam etmektedir. Muhtarlıklara, güvenlik güçlerine ve mağdur olan kadınlara yönelik bilgilendirici broşürler hazırlanmıştır; özellikle güvenlik güçleri ve muhtarlıklardan başlanarak uygulamanın titizlikle yürütülebilmesi için bilgilendirme toplantıları programa alınmıştır. Bir gazete ve STK ile birlikte gezici otobüslerle “aile içi şiddeti önlemeye yönelik” pilot bölge projeleri yürütülmüştür. Benzer çalışmalar daha kapsamlı olarak devam etmektedir. Bu amaçla insan hakları bilinç geliştirme çalışmaları olarak değerlendirebileceğimiz halen yürütülen çeşitli projeleri ana başlıklarla vermek istiyorum. 1- Kadın Hakları konusunda yapılan çalışmalar; - Aileiçi Şiddetin Önlenmesine yönelik İl Kurulu, Hürriyet Gazetesi ve Çağdaş Eğitim Vakfı ile yürütülen çalışmada 1476 kişiye eğitim verilmiştir. - 4320 Sayılı Ailenin Korunması Yasasının etkin uygulanmasının sağlanması amaçlı Kadın Dernekleri ile işbirliği içinde sürdürülen çalışmalar. Polisler ve mahalle muhtarlarıyla toplantılar ve eğitim programa alınmıştır. 2- Çocuk Hakları Konusunda yapılan çalışmalar; - Sokak Çocuklarının Korunması ve Rehabilitasyonu - Ticari ve Cinsel Sömürü Mağduru Kız Çocuklarını Koruma Sokakta Yaşayan ve Çalıştırılan Çocukların Korunması Çocuk Haklarını korumada Valilik-British Council işbirliği ile sürdürülen çalışmalar 3- Genel olarak İnsan Hakları İhlallerini önleme amaçlı STK ile yapılan ortak çalışmalar - Kahvehanelerde İnsan Hakları Eğitimi 250 kahvehane ve 5000 kişiye ulaşılmıştır Annelerin eğitimi amacıyla UNİCEF-Valilik-Milli Eğitim-İl Tarım-İl Müftülüğü ve Sosyal Hizmetler işbirliğiyle yapılan çalışmalar Ben Valilikte oluşturulan şiddete karşıyız grubunun koordinatörlüğünü yürütüyorum. Vali bir fonun İstanbul’da kadın sığınma evi açılması için kullanılmasına yönelik emir verdiğini de belirtmek istiyorum.Şiddete karşı çalışan kadın sivil toplum kuruluşu temsilcileri ve şu anda İstanbul’da beraber çalıştığımız devlet yetkilileri önemli bir çaba gösteriyorlar. Önemli de adımlar atıldı ama daha çok yolumuz var. Dinlediğiniz için teşekkür ediyorum tekrar, saygılar sunuyorum. Av.Vildan YİRMİBEŞOĞLU