BİLGİYİ İŞLEME KURAMI

advertisement
BİLGİYİ İŞLEME KURAMI
Dr. İbrahim Keklik
ÜNİTENİN ANA HATLARI
•
•
•
•
•
•
Giriş ve Kuramın Tarihi
Bilgiyi İşleme Sisteminin Unsurları
Bilgi Depoları
Bilişsel Süreçler
Yürütücü Kontrol
Bilgiyi işleme Kuramının Sınıfta Etkili
Kullanımı
Giriş
• Bilgiyi işleme kuramı insanın bilgiyi nasıl
aldığı, depoladığı, kaydettiği
(bütünleştirdiği- entegre ettiğini), geri
getirdiğini (hatırladığını) izah etmeye
çalışır.
• Bilgisayar-insan zihni
Bilgisayar-İnsan Zihni
• Duyusal Bellek (DB): Klavye ve ya ses ayırt eden
sistemler gibi “girdi" (input) araçlarına benzetildi
• Kısa Süreli Bellek (KSB) ya da Çalışan Bellek:
Bilgisayarlardaki CPU ve ya RAM öğelerine
benzetildi(Random-Access Memory)
• Uzun Süreli Bellek (USB): Bilgisayarlardaki
“hard disk”e benzer bulundu
Bilgiyi İşlemenin Öğeleri
• Bilgi depoları
• Bilişsel süreçler
• Yürütücü kontrol
Atkinson-Schiffren Bilgiyi İşleme
Modeli
Bilgiyi İşleme
• Bilgiyi işleme kuramı bilişsel bir kuram
olup, bilginin dışarıdan nasıl alındığını, ne
gibi zihinsel işlemlerden geçirildiğini, nasıl
depolandığını ve depolanan bilginin nasıl
hatırlandığını kapsamlı bir şekilde izah eder.
Bilgiyi İşleme
• Bu bakış açısına göre, öğrenci (birey)
öğrenme sürecinde aktiftir.
• Birey çevresel uyarıcıların hepsini değil
bunların bir kısmını seçerek alır.
• Birey etkileşimde olduğu uyarıcılara anlam
verip-yorumlar.
Bilgiyi İşleme
• Öğrenme sürecinde eski bilgilerle yeni bilgiler
etkileşim halindedir.
• Eski bilgiler sayesinde yeni uyarıcılara anlam
verilebilir ve eski bilgilerle ilintilendirilerek yeni
bilgiler depolanır.
• Bu işlemlerin hepsinde birey aktiftir.
• Bu nedenle, özetle bilgiyi işleme kuramı bireyi
kendi öğrenmesinin aktörü olarak görür.
Bilgiyi İşlemenin İlkeleri
Huitt (2003) tarafından da vurgulandığı üzere bilişsel
psikoloji uzmanları aşağıdaki prensipler
konusunda hemfikirdirler:
• İnsanın zihinsel sistemi sınırsız bir kapasitede
değildir
• Bilginin deşifre edilmesi, dönüştürülmesi,
kaydedilmesi, geri çağrılması ve kullanılmasını
yöneten ve kontrol eden bir mekanizma olmalıdır.
Bu mekanizmanın eldeki işlemin zorluk
derecesine göre değişebilen bir işleyiş gücü
olmalıdır.
Bilgiyi İşlemenin İlkeleri
• İnsan zihninde bilginin akışı iki yönlüdür
alınan girdi ile hâlihazırda var olanlar
arasında bu şekilde bir akış olmaması
halinde duyusal bellekle gelen bilginin
anlamlandırılması mümkün olmazdı.
• İnsan organizması bilgiyi belli şekillerde
organize etme ve işlemek üzere genetik
olarak programlanmıştır.
Bilgi Çeşitleri
• Genel ve ya Spesifik: bilgi birçok yerde
kullanılacak bir bilgi mi yoksa belli bir durum için
mi kullanımı söz konusu olabilir?
• Deklaratif bilgi: Türkiye’de kaç il vardır? Su kaç
derecede kaynar? vb.
• Prosedürel bilgi: Bir bisikletin lastiği nasıl
değiştirilir? Taze fasulye nasıl pişirilir? Gibi kimi
şeylerin nasıl yapıldığına dair eylemsel bilgiler.
• Koşullu bilgi: Ne zaman ve nasıl deklaratif ve ya
prosedürel bilgiye başvurulması gerektiği ile ilgili
bilgi.
Bilgiyi İşlemede Üç Aşama
•
•
•
Kodlama- Dışsal ve ya içsel uyarıcılara dikkat
etme, bilginin alınması ve algılanması.
Depolama- Kodlamayı takip-eden işleme bağlı
olarak bilgiyi ya kısa ya da uzun süreliğine
depolama işlemi
Geri Getirme- Bu işlem belleğin ve
depolamanın etkililiğini gösteren bir etkinliktir
ve bilginin ihtiyaç duyulan durum ve zamanda
bellekte bulunup geri çağrılmasından ibarettir.
Bilgiyi İşleme Süreçleri: (Gagne,
Briggs ve Wager, 1988)
1. Çevredeki uyarıcıların alıcılar yoluyla
alınması
2. Duyusal kayıt yoluyla bilginin
kaydedilmesi
3. Bilginin seçilerek kısa süreli belleğe
geçirilmesi
4. Kısa süreli bellekte zihinsel tekrar
Bilgiyi İşleme Süreçleri: (Gagne,
Briggs ve Wager, 1988)
5. Anlamlı kodlama
6. Kodlanan bilginin uzun süreli bellekte
kodlanması
7. İşleyen belleğe geri getirme
8. Bilginin gönderilmesi (tepki üretici)
Bilgiyi İşleme Süreçleri: (Gagne,
Briggs ve Wager, 1988)
9. Tepki üreticini bilgiyi kaslara göndermesi
10. Öğrenenin çevresinde performansını
göstermesi
11. Yürütücü kontrol tarafından tüm bu
süreçlerin kontrol edilmesi
Duyusal Kayıt
• Büyün duyusal bilgilerin oldukça kısa
süreliğine taşıyan bir nevi bir bellek türüdür.
• Duyusal bilgi ile duyu organlarıyla
organizmaya ulaşan uyarıcılar kastedilir.
• Nitekim, duyu organları organizma ile çevre
arasında bir köprü niteliğindedirler.
Duyusal Kayıt
• Oldukça sınırsız miktarda ve hatta
algılayamayacağımız oranda bilgi
bulundurma kapasitesine sahiptir.
• Duyusal kayıt bu bilgiyi 1-3 saniye tutar.
Bilginin bilince ulaşması ancak dikkat ile
mümkündür. Ancak dikkatimizin
kapılarından geçen bilgiyi algılar ve
hatırlayabiliriz.
Kısa Süreli (İşleyen) Bellek
•
•
Duyusal bellek (kayıt) ile uzun süreli
bellek arasında-bilginin uğrak yeridir.
Kapasitesinin 7±2 birim bilgiden ibaret
olduğu üzerinde uzmanlar hemfikirdir.
Kısa Süreli (İşleyen) Bellek
• Bu bilginin 18 saniye civarı saklanabildiği
bir depodur işleyen (kısa süreli) bellek.
• Üstelik bu yaklaşık 18 saniyelik zamanda
bilginin korunması için tekrar edilmesi ile
mümkündür.
Uzun Süreli Bellek
• Uzun süreli bellek öğrendiğimiz bilgilerin
kaydedildiği nihai depomuzdur.
• Çoğu uzman bu belleğin kapasitesini
sınırsız bulur.
• Başka bir ifadeyle, bilişsel psikologların
çoğu bu hafızaya sonsuz miktarda bilgi
kaydedilebilineceğini savunur.
Uzun Süreli Bellek
• Yine, çoğu uzman uzun süreli bellekte
bilgiyi saklama süresinin de bir sınırı
olmadığı fikrindedir.
• Uzun süreli belleğin üç ayrı bellekten
oluşur.
• Bunlar; anısal, kavramsal ve işlemsel
belleklerdir.
Uzun Süreli Bellek
• Kimi uzmanlar (Ashcraft, 1989; Tulvin,
1985) yaşam olaylarını-yaşantılarımızı ayrı
bir belleğe (anısal bellek-episodic memory),
kavramsal bilgileri de ayrı bir belleğe
(anlamsal bellek- semantic memory)
kaydederiz.
Uzun Süreli Bellek
• Kimilerine göre ise bu iki belleğe ek olarak
edindiğimiz becerileri kaydettiğimiz ayrı bir
belleğimiz de (işlemsel bellek-procedural
memory) mevcuttur (Woolfolk, 1993; Akt.
Senemoğlu, 2004).
Yürütücü Kontrol (Executive
Control)
• Bilgiyi işlerken zihinsel olarak yaptığımız
onca işlemi kontrol eden-gözetleyen bir
mekanizma olduğu ve bu işlemleri
rastlantısal bir şekilde yapmadığımız
bilinmektedir.
• Bu mekanizma yaygın olarak yürütücü
kontrol ya da yürütücü işlemci olarak
adlandırılır.
Yürütücü Kontrol
• Bu mekanizma bilişsel işlemlerimizi yönetir.
• Bu nedenle meta-bilişsel süreçler olarak da
nitelendirilirler.
• Yani, deyim yerindeyse, bilişimizi üstünde
bilişimizi yöneten-yönlendiren süreçlerdir bunlar.
• Yürütücü kontrol, bilginin bilişsel sistemimizde
nasıl bir seyir izleyerek öğrenileceğini, nasıl
organize edileceği, sınıflandırılacağı ve
yorumlanacağına rehberlik eder.
Yürütücü Kontrol
• Yine, bu süreçler çevredeki uyarıcılara
dikkat edilmesini, işleme alınan bilginin
tekrar edilmesini ve bilişsel
organizasyonunu kontrol ederler.
• İnsan sadece öğrenen bir varlık değil aynı
zamanda hangi malzemeyi nasıl öğrendiğini
de zamanla öğrenen bir varlıktır.
Yürütücü Kontrol
• Bu nedenledir ki, kimi eğitimciler eğitim
sadece müfredatta yer alan malzemeyi
öğretmekle yetinmeyip- öğrenmeyi
öğretmesi gerektiğini ifade ederken aslında
öğrencilerin metabilişsel kapasitelerinin
geliştirilmesini tavsiye ederler.
Yürütücü Kontrol
• Yürütücü kontrol iki önemli öğeden
ibarettir. Bunlardan ilki güdülenme süreçleri
(motivational processes), diğeri ise bilgiyi
işleme ile ilgili süreçleri içerir (Senemoğlu,
2004).
• İnsanın içsel ve dışsa dünyaları sayısız
değişkenler içerirler.
Yürütücü Kontrol
• Bu iki dünyanın etkileşiminin ya da
bileşiminin hangi durumlarında ve hangi
öğrenme malzemesini ne derece
öğrenebildiğimizin farkında olmak yani bu
anlamda dünyaya ve kendi öğrenmemize
ilişkin bilgilerimiz ve bu durumlar üzerinde
denetim kurma derecemiz bizim öğrenme
performansımızı son derece etkileyen
unsurlardır
Yürütücü Kontrol
• Kısacası, yürütücü kontrol bir yönü bireyin
motivasyonu yani beklentileri amaçları ve gerek
içsel gerekse çevre koşullarına kendi öğrenmesine
hizmet edecek şekillerde kontrol altına alma
yetilerini ifade eder.
• Yürütücü bilişin önemli işlevlerinden bir tanesi
bireye kendi öğrenme durumlarıyla ilgili geri
bildirim vermesi ve bu sayede birey içsel ve ya
dışsal koşullarda gerektiğinde değişiklikler yapma
olanağı sağlar.
Yürütücü Kontrol
• Kısacası bu geribildirim sayesinde birey
bilgiyi edinme ve işleme süreçlerini daha
etkili kılma imkânı sağlar.
• Flavel’in de (1979) özetlediği üzere,
yürütücü biliş bilgisi üç öğeden oluşur:
kişinin kendine, öğrenilecek malzemeye ve
öğrenme strajileri (Akt. Senemoğlu, 2004).
Yürütücü Kontrol
• Bireyler yürütücü biliş yetenekleri açısından
bireyler arasında farklılıklar vardır. Yani
bütün bireyler bu yetiler açısından aynı
değillerdir. Bu yetilerin okul öncesi
dönemde gelişmeye başladığı ve özellikle
soyut düşünme yetileri kazanıldıkça
güçlendikleri düşünülmektedir.
Yürütücü Kontrol
• Kimi yazarlara göre öğrenme yaşantılarının
etkisi 5-7 yaşlarından gelişmeye başlar ve
okul yılları süresince gelişir.
• Bu nedenle, ebeveynlerin ve okulca verilen
eğitsel etkinliklerin bireylerin bu yetilerini
geliştirmede önemli bir rolü olduğunu
söylenebilir.
Bilişsel Süreçler
• Yukarıda da belirtildiği gibi bilgi işleme
sistemi iki temel öğeden oluşur. Bunlardan
biri bilgi depoları (duyusal kayıt, kısa süreli
bellek ve uzun süreli bellek) diğeri ise
bilişsel süreçlerdir;
Bilişsel Süreçler
•
•
•
•
•
•
Dikkat,
Algı,
Tekrar,
Gruplama,
Kodlama
Geri getirme
Dikkat
• Bilgiyi işleme kuramına göre etrafımızdaki
sonsuz uyarıcılar arasında dikkat
ettiklerimizi işleriz.
• Dikkat, bir uyarıcıyı işleme alma olarak da
nitelendirilebilir.
• Bilindiği üzere, insanın içsel ve dışsal
uyarıcıların hepsiyle aynı anda işlem
yapması olanak dahilinde değildir.
Dikkat
• Bize ulaşan bütün uyarıcıların her birini hakkıyla
algılamamız mümkün olmadığından, çevredeki
uyarıcılara karşı seçici bir dikkatle sadece
kimilerini işleme alırız.
• Dikkat, bu uyarıcıların hepsi duyusal kayda ulaşır
ancak bu uyarıcılar arasında özellikle kimilerine
“yönelmekle” ve diğer uyarıcıları göz ardı
etmekten ibarettir.
Dikkat
• Ders anlatan bir öğretmenin bir yandan
öğrencilerin dikkatlerinin göreli olarak kısa bir
süreliğine diri tutulabileceği biri de anlatımda yer
alan her noktaya eşit dikkat sağlamaya gerek
olmadığıdır.
• Bu nedenle, anlatım sırasında önemli konularıeldeki konunun temel noktalarını anlatırken
öğrencilerin dikkatlerini anlatımda tutması gerekir.
Dikkat
• Bu muhtelif şekillerde sağlanabilir. Öncelikle,
anlatımın başında öğrencilerin motivasyonunu
sağlamak ve konuya ilgilerini çekmek gerekir.
• Gerek ifadelerle ve gerekse ses tonundaki
değişmelerle öğrencinin dikkati korunabilir.
• Buna ek olarak, öğrencilerin birden çok duyu
organına hitap edecek şekilde dersi düzenlemek ve
anlatım sırasında sınıfta dolaşmak ve göz teması
kurmak da yararlı olur.
Dikkat
• Dikkatimizi istediğimiz bir noktada tutmayı etkileyen
çeşitli etmenler vardır.
• Mesela, yaşımız bunlardan biridir.
• Okul dönemlerinde daha küçük çocukların dikkat süreleri
daha kısadır.
• Nitekim bu nedenle üniversitede iki ders saatini
birleştirerek ders yapılmasına karşın anaokulunda ya da
ilkokulda ders süresi çok daha kısa tutulur.
• Hiperaktivite, kişinin o anki sağlık durumu ve ya ruhsal
durumu, kaygı ve stres düzeyi ve yaşanmış travmaların
etkisi olur.
Algı
• Algılama duyusal kayıttan dikkat yoluyla işleme
alınan bilginin yorumlanması-anlamlandırılması
sürecidir.
• Bu yorum ve algılama önceki bilgilerimiz
sayesinde yapabiliriz.
• Algı kişinin önceki yaşantıları, içinde bulunduğu
duruma dair beklentileri, duruma dair
motivasyonu, gibi etkenlerden etkilendiğinden,
algı nesnel (objektif) değil özneldir (subjektiftir).
Algı
• Öğretimde bilgiler birbirlerine eklemeli ve
hiyerarşik bir sıra ile sunulur.
• Her öğretim aşamasındaki her sınıfta hatta dönem
ve ya yıl boyunca müfredatta yer alan konular da
bu şekilde bir sıralamayla işlenir.
• Bu yüzdendir ki, daha önce derste anlatılan
konuları anlamlandırmada yapılan bir yanlışlık
sonraki konuları algılarken de sürebilir.
Algı
• Çoğu tecrübeli öğretmen derse başlar başlamaz, o
günkü konu hakkında öyle bir ön konuşma yapar
ki sanki dönemin en önemli konusu o gün
işlenecek konudur.
• Öğretmenin bunu yapmasının nedenlerinden bir
tanesi de öğrencinin o konuya dair olumlu
beklentiler geliştirip dinlemek yönünde
güdülenmesine katkıda bulunmaktır.
Tekrar
• Kısa süreli bellekte bilgiyi tutma süresi 20 saniye
civarı gibi kısa bir süreden ibaret olduğundan
zihinsel tekrarın (rehearsal) öğrenmede önemi
büyüktür.
• Kısa süreli bellekten bilgi ya uzun süreli belleğe
gönderilir ya da kısa süreli bellekten
kaybolmamasını sağlamak için tekrara ihtiyaç
vardır çünkü kısa süreli belleğin alacağı bilgi
miktarı oldukça sınırlı olduğundan yeni bilginin
ulaşmasıyla kaybolur.
Tekrar
• Bu nedenle, daha fazla bilginin kısa süreli
bellekte daha uzun süre kalması için; (1)
gruplama, küçük parçaları ilişkilendirerek
geniş parçalar haline getirme, (2) zihinsel
tekrar gerekir
Tekrar
• Ayrıca bu tekrar yeteri kadar uzun süre
yapıldığında bilgi ezberlenmiş bir şekilde
uzun süreli belleğe kaydedilir. Bunu
yaparken aralıklı tekrar tek seferde yapılan
yoğun tekrardan daha etkilidir.
Tekrar
• Örnek: ayak bileği ve ayakta yer alan kemiklerin
Latince isimlerini bir günde iki oturumda
ezberlemek ile iki günde 4 daha küçük sürede
ezberlemek kıyaslandığında ikincisi daha etkilidir.
• Bilginin ezberlenmesi kemiklerin Latince
isimlerini öğrenme gibi durumlarda belki en iyi
yoldur ancak ezber yüzeysel bir bilgiyi işleme
yoludur.
Gruplama
• Kısa süreli bellek ancak 7±2 birimlik bilgi
alabildiğinden bu belleğe ulaşan daha büyük
miktardaki bilgiler daha büyük gruplar
halindeki birimlere ayrılarak daha çok bilgi
tutulabilir.
Gruplama
• Örneğin, 05367685143 olan bir telefon
numarasını bu şekilde bir bütün olarak kısa
süreli belleğe almaktansa 0536 768 51 43
şeklinde 4 birim olarak işlemek kısa süreli
belleğin bu bilgiyi daha etkili bir şekilde
işlemesini sağlar.
Kodlama
• Kısa süreli bellekteki bilgiyi tekrar ederek kısa bir
süreliğine zihinde tutmanın dışında kodlama
olmadan çevreden edinilen bilginin kaybolur.
• Kodlama, kısa süreli belleğe alınan bilginin uzun
süreli bellekte var olan bilgi ile ilişkilendirilerek
uzun süreli belleğe transfer edilmesidir.
Kodlama
• Uzun süreli bellekte bulunan şemalara yeni
gelen bilginin eklenmesi ve var olan
şemanın yeniden düzenlenmesi Piaget’nin
belirttiği dengeleme ve uyum sürecinde
olduğu gibi öğrenme sürecinde önemli bir
etkinliktir.
• Kodlamanın etkili olması anlamlandırma ile
olanaklıdır.
Kodlama
• Anlamlılık, uzun süreli bellekteki bir düşünce ve
diğer düşünceler arasında mümkün olduğunca
bağlantılar, ilişkiler kurmakla gerçekleşir.
• Bilginin anlamlılığını artırarak kodlama sürecini
zenginleştirmede dört temel öğe vardır (Eggen ve
Kauchak, 1992): a) Etkinlik, b) Örgütleme, c)
Eklemleme, d) Bellek destekleyici ipuçları.
Bilgiyi İşleme Şeması
Geri Getirme
• Öğrenme sürecinde hâlihazırda bellekte var olan
bilginin geri getirilmesi öğrenme düzeyini etkiler.
• Çünkü yeni bilgiler bu eski bilgi ile
ilişkilendirilerek anlamlandırılır.
• Öğrenme hem eldeki öğrenilecek malzemeye hem
de hâlihazırda bu malzemeyle ilgisi olan bilgi ve
şemaların varlığına bağlıdır (hazır bulunmuşluk).
Geri Getirme
• Kısacası, eski bilinenler yeni öğrenmeleri etkiler.
• Erişimi kolay olacak şekilde kodlanmış bilgiler
daha kolay olmaktadır.
• Geri getirme uzun süreli bellekten, bilginin aranıp
bulunarak etkin duruma getirilmesidir.
• Bilgilerin ne derecede anımsanacağında
anımsayan kişilerin bilişsel yeteneklerindeki
bireysel farklar da rol oynar.
Geri Getirme
• Bu farklılıklar, öğrenme yaşantısı öncesinde
öğrenilecek konuya dair bilgileri benzer olan
öğrencilerin eldeki malzemeyi öğrenme
düzeylerine bakarak belirlenir (Gage ve Berliner,
1988).
• Anımsamada (geri getirmede) söz konusu bilginin
birey için önemi de rol oynar.
• İnsanlar önemsedikleri (güdülenmiş bir şekilde
öğrendikleri) bilgilere daha kolay erişirler.
Geri Getirme
• Genel bir kural olarak orta düzeyde şiddetli
olumlu, olumsuz ve nötr yaşantılar
düşünüldüğünde, en az erişilen malzeme
olumsuz malzeme ve en çok ulaşılan da
olumlu (hoşnutluk uyandıran) yaşantılardır.
Unutma
• Belleğe kaydedilmiş bilgiye ihtiyaç
duyulduğunda bu bilgiye ulaşamama
durumudur.
• Çoğu kez iki temel nedenle bilgiye ulaşılıpbilgi geri getirilemez (hatırlanamaz):
• Kullanılmayan bilgi zamanla daha zor
ulaşılır (hatırlanır) hale gelir.
Unutma
• Kimilerine göre uzun süreli bellekte bilgi hiçbir zaman yok
olmaz sadece bilgiye erişim zorlaşabilir. İki unsur bu
güçlüğün nedeni olarak düşünülmektedir.
• Biri, bellekteki eski bilgi, eskimiş manyetik bantlarda
olduğu gibi (video bandı gibi) zamanla aşınır.
• Bu fikirdeki uzmanlar unutmayı beyin ve sinir
sistemindeki izlerin zamanla aşınıp kaybolmasından ileri
geldiğini, kullanılmayan, güncellenmeyen bilginin,
nöronlar arasındaki bağın ortadan kalkması ya da
zayıflamasıyla yok olduğunu ileri sürmektedirler
(Cüceloğlu, 2006).
Unutma
• İkincisi, bellekteki eski bilgiye ulaşmak, o bilgi
kullanılmadığı kendisine ulaşmada kullanılan
ipuçları zayıflar böylelikle erişilmesi güç hale
gelir.
• Hele uzun süreli belleğe sürekli bir şekilde nice
bilgiler kaydedildiği için kimi eskiyen ve
kullanılmayan (erişim yolunda bağları
güncellenmeyen) bilgilerin ulaşılmaz hale gelmesi
doğaldır.
Karışma
• Unutma ile ilgili görüşlerden biri de
karışma kavramı ile ilgilidir.
• Karışma, bir öğrenme durumunda önceden
öğrenilenlerin ya da yeni öğrenilenlerin
öğrenmeyi bozmasıdır.
Karışma
• Yeni öğrenilenlerin önceki öğrenilenleri
bozduğunda ortaya çıkan duruma, geriye ket
vurma (retroactive interference) adı verilir.
• Bu durumun tam tersi, önceki öğrenilen bilgilerin
daha sonra öğrenilenleri engellemesi de ileriye ket
vurma (proactive interference) olarak adlandırılır
(Senemoğlu, 2004)
Hatırlamayı (Geri Getirmeyi)
Arttırmanın Yolları
• Bilgiyi etkili bir şekilde hafızada organize
etmek
• Bilgiyi anlamlı bütünler halinde depolamak
• Hafızaya alınan bilgiyi mümkün olduğu
kadar çokça eski bilgiyle ilintilendirerek
kaydetmek
• Edinilen bilgiye kişisel anlamlar yüklemekedinilen bilgiyi şahsi bilgi haline getirmek
Hatırlamayı (Geri Getirmeyi)
Arttırmanın Yolları
• Bilgiyi edindiğimiz durum ve bağlamla
beraber kaydetmek-durumu hatırlamak
bilginin hatırlanmasını kolaylaştırır
• Bellek yöntemleri kullanmak
Hatırlamayı (Geri Getirmeyi)
Arttırmanın Yolları
• Ezberlemek: Öğrenme ile aynı şey değil
ama kimi bilgiler ancak ezberlenerek
saklanabilir-ezberlemek bilhassa eldeki
bilgiler parçalara bölünerek daha kolay
yapılabilir-bir şiirin her bir mısrasını teker
teker bir öncekiyle bağlantılı olarak
ezberlemek gibi.
Hatırlamayı (Geri Getirmeyi)
Arttırmanın Yolları
•
Edinilen bir dizi bilgiyi sıralayarak
saklamak suretiyle listenin başı ve sonunu
hatırlamak kolay olacaktır ve bu da
listenin geri kalanının hatırlanmasını
kolaylaştırabilir
Hatırlamayı (Geri Getirmeyi)
Arttırmanın Yolları
• Öğrenilecek çokça bilgiyi bir defada
öğrenmeye çalışmaktansa, bilgiyi belli
miktarlara bölerek farklı zamanlarda her bir
kısmını öğrenmek hatırlamayı kolaylaştırır
(vücuttaki kemiklerin Latince isimlerini
öğrenirken hepsini birden öğrenmektense,
vücut bölümlerinin her birinde bulunan
kemikleri bir “oturumda” öğrenmek daha
etkili olabilir)
Sınıf Ortamında Bilgiyi İşleme
Modeli
SINIF ORTAMINDA BİLGİYİ İŞLEME
KURAMINDAN NASIL YARARLANILABİLİR?
•
•
•
•
Öğrenci dikkatini diri tutmak.
Eski ve yeni bilgileri ilintilemek
Önemli bilgiye vurgu yapmak
Sunulan bilgiyi iyi organize edilmiş bir
sırayla işlemek
SINIF ORTAMINDA BİLGİYİ İŞLEME
KURAMINDAN NASIL YARARLANILABİLİR?
• Öğrencilere sadece bilgiyi vermek değil, bu
bilgileri nasıl organize etmeleri gerektiğini
de öğretmek
• Öğrencilerin öğrendikleri yeni bilgileri
zihinlerinde çeşitleyip daha fazla eski
bilgilerle bağlantı kurmalarını sağlamak
SINIF ORTAMINDA BİLGİYİ İŞLEME
KURAMINDAN NASIL YARARLANILABİLİR?
• Ezber gerektiren konularda bilgiyi
kodlamada öğrencilere yardım etmel
• Tekrarlara yer vermek
Sunumun Sonu!!!
Download