türkiye`nin planlı kalkınma döneminde dış ticaret politikaları

advertisement
DIŞ TİCARET ENSTİTÜSÜ
WORKING PAPER SERIES
Tartışma Metinleri
WPS NO/ 93 / 2017-05
TÜRKİYE’NİN PLANLI KALKINMA DÖNEMİNDE DIŞ TİCARET
POLİTİKALARI
Cihan Asar*
* cihan.asar@kuveytturk.com.tr İstanbul Ticaret Üniversitesi Uluslararası Ticaret (SBE) Tezli Yüksek
Lisans Programı Öğrencisi
Özet
Bu
çalışma,
Türkiye’nin
Cumhuriyet
öncesi
ve
sonrası
kalkınma
deneyimlerini
incelemektedir. Özellikle, 1960 ve sonrasında hayata geçirilen kalkınma planları üzerinden
ülkenin günümüze dek kalkınmaya yönelik izlediği politikalar ve bunların etkileri
gözlemlenmiştir. Devlet Planlama Teşkilatı’nın kuruluşundan sonraki 10 farklı kalkınma
planından hareketle izlenen politikalar incelenmiştir. Sanayide yapısal değişikliğe gidilerek ve
ihracata dayalı kalkınma modeli izlenerek verimli sonuçlar elde edilip edilmediği
incelenmektedir.
Anahtar kelimeler: Dış Ticaret Politikaları, Planlı Kalkınma, Kalkınma Planları
Abstract
In this study, Turkey’ s development experiences before and after Republic has been
examined. Especially,affects of development plans’ policies which has been established since
1960 are observed. After establishment of State Development Organization, 10 development
plan has published and these policies are examined. structural changes in Industry and export
based development plans resulted as efficient or not is examined.
Keywords: Foreign Trade policy, Development Planning, Development Plans
1
Giriş
Planlama, komünist sistemlerin çözülmeye başlamasıyla beraber popüleritesini yitirmiş olsa
da özellikle 20. yüzyılın 2. yarısından sonra Doğu Avrupa ülkelerindeki komünizmden
kapitalizme geçis sürecinde etkisini hissettirmiştir. Kapitalist sistem her ne kadar günümüzde
kabul görmüş olsa da devletler bütçelerini, kalkınmalarını belirli planlar doğrultusunda
gerçekleştirmekteler.
Geleneksel iktisat teorisini oluşturan Klasik ve Neoklasik iktisat teorileri, Liberal İktisadi
Düşüncenin Etkisinde kalarak, bireysel özgürlüğü ön plana çıkarmış ve ekonomide devletin
rolünü görmezlikten gelmiştir. Liberal iktisadi öğreti ya da Laissez- faire (Devletin müdahale
etmediği, piyasa kurallarının geçerli olduğu bir ekonomik politikayı ifade eder.), 18. yüzyılın
sonunda Fransa ve İngiltere’de, ticari kapitalizmin iktisadi düşüncesi olan merkantilizme tepki
olarak ve yeni doğan sanayi kapitalizminin sözcülüğünü yaparak ortaya çıkmıştır (Ulutürk,
1998). Gelişmiş ekonomilere baktığımızda sektörel yapı değişikliği tarımdan sanayiye ve
sonrasında hizmet-bilgi alanına kaydığını görebiliriz. İhraç mallarının fiyatları önemli ölçüde
katma değer seviyesi tarafından belirlendiği için ticaret hadleri ülkenin gelişmişliğinin de bir
göstergesidir. Buna rağmen gelişmiş ekonomiler sanayiyi bırakmış değiller ve sanayi sektörü
bu ülkelerin Gayrisafi milli hasılalarında büyük bir yer tutar. Ülkelerin kalkınmaları şüphesiz
sanayileşme oranlarıyla çok yakından ilişkilidir. Bu çalışmanın amacı Türkiye’nin planlı
kalkınma deneyimlerinden hareketle sanayi ile kalkınma arasındaki ilişkiyi ortaya koymaktır.
1.
Planlama ve Kalkınma nedir?
Belirli bir amacı gerçekleştirmek için alınan önlemler bütününe planlama adı verilir(Özdemir,
2014). İktisadi Kalkınma ise salt üretimin ve kişi başına düşen milli gelirin artırılması demek
olmayıp, az gelişmiş bir toplumda iktisadi ve sosyokültürel yapının da değiştirilmesi,
yenileştirilmesidir (Han, 1999).
Planlı Kalkınma öncede n belirlenmiş bir dizi kalkınma hedefine verili bir zaman aralığında
ulaşmak için çeşitli araçlar geliştirme ve karar alma birimleri arasındaki eşgüdümü, kontrolü
sağlama çabasıdır (Todaro ve Smith,2008), Ekonomik büyüme ise temelde, bir ekonominin
üretim hacminde dönemler itibarıyla meydana gelen artış olarak tanımlanmaktadır. Bir
ülkedeki üretim hacmindeki artış göstergelerinden önemli bir tanesi de Gayri Safi Yurtiçi
Hasıla’daki (GSYH) değişmelerdir.
2
Hangi rejim ve sistem altında bulunursa bulunsun, herhangi bir ekonomi için birbirine bağlı
üç temel soru söz konusudur: Hangi maldan ne kadar üretilecektir? Bu mallar hangi teknik
yöntemlerle üretilecektir, yani üretim faktörleri bileşimi nasıl olacaktır. Mesela ne kadar
emek, ne kadar sermaye kullanılacaktır? Girişimci, sermaye, toprak sahibi ve işçiler gibi
üretim faktörlerinin fiyatları, gelir bölüşümü nasıl oluşacaktır? Kapitalist sistemin uygulandığı
bir ekonomide bu üç temel problem, piyasa mekanizması tarafından çözülürken, kumanda
ekonomilerinde bu üç temel sorunun çözümünü devlet yapar (Hiç, 1979).
2.
Geçiş Ekonomisi Kavramı
Ekonomik anlamda geçiş kavramını planlı ekonomiden piyasa ekonomisine geçiş olarak
adlandırabiliriz. 1990’ların başından itibaren yaşanan Komünizmin çökmesi ve Sovyetler
Birliği’nin dağılması ile beraber doğan cumhuriyetlerin deneyimlemiş olduğu ekonomik,
sosyal ve politik geçiş sürecini ‘dönüşüm’ kavramıyla da ifade etmek mümkündür (Marer,
1993). Uluslararası finans kuruluşları ise 1990’lı yılların başından beri geçiş dönemini
deneyimleyen bu Cumhuriyetlerin uygulamış oldukları politikalara ‘’Geçiş Politikaları’’ adını
vermişlerdir. Bu politikaların arasında, devletin piyasaların işleyişine yaptıkları müdahalelerin
en aza indirgenmesi, uluslar arası ticarette serbestleşme, yerel yönetimlere kaynak tahsisinin
artırılması ve merkezin yetkilerini daha çok delege etmesi, kamu sektöründen çok özel sektöre
ağırlık verilmesi gibi liberal esaslı politikalar özümsenmiştir. Nihayetinde bahsedilen bu
ekonomilerde dönüşümün uzun süreli bir politikalar bütününe ve teknolojik gelişime
doğrudan ilintili olduğu gözlemlenmiştir. Dönüşüm, insan faaliyetlerinin bir sonucudur ancak
insanın bilinçli bir eseri değildir (Sakınç, 2005).
Geçiş süreçleri iki farklı yaklaşımla ele alınmıştır. İlki Uluslar arası Para Fonu (International
Money Fund- IMF) ile Dünya Bankasının ileri sürdüğü Şok terapi veya bir diğer adıyla ‘Big
Bang’ (Büyük Patlama) yaklaşımıdır. Bu yaklaşım ekonominin yapılandırılabilmesi için
izlenecek yolun mikro ve makro politikaların hızlıca yürürlüğe konmasını benimsemiştir.
Diğer yaklaşım ise ekonominin yapılandırılmasını bir hıza bağlamadan ‘aşamalı’ olarak
gerçekleştirmeyi benimsemiştir, bunun bir başka adıda ‘Gradualizm’ dir. Bu yaklaşım ile belli
sektörlerde planlama ile yapılanmaya gidilirken belli sektörlerde piyasa ekonomisi politikaları
uygulanmış ve sonuçta tam anlamıyla piyasa ekonomisi de denmeyecek veya sosyalist
sayılamayacak bir ekonomi anlayışı benimsenmiştir. Ülkeler bu yaklaşımları ayrı ayrı
deneyimleyerek istikrarsız ve yönetsel kalitesi düşük bir siyasal ortamda her iki stratejinin de
3
sağlıklı sonuçlar vermeyeceği anlaşılmıştır (Somuncuoğlu 2001). Günümüzde ise Makro
ekonomik istikrarın hızlıca sağlanıp gerekli yapısal değişikliklerin ise zamana yayılmasının
gerekliliği hususunda fikir birliği sağlanmıştır.
3. Politika olarak Planlamanın Doğuşu
Planlama terimi, kelime olarak bir çok konuyu içinde barındırabilir, şehir planlaması, siyaset,
ekonomi, kamu yönetimi vs. gibi… Tez çalışmasında ele aldığımız açısıyla bir politika olarak
planlama kavramı ilk olarak 1920’ lerde Sovyet Sosyalist cumhuriyetler Birilği’ nde başlayan
‘’Marksist Yöntem’’ ile ele alınmıştır. Bir diğer inceleme açısı ise ‘’Liberal siyaset
kuramcıları’’ tarafından ele alınan yöntemdir. Günümüzde Türkiye’nin planlı kalkınma
deneyiminin liberal yaklaşımlarla gerçekleştirildiğini söyleyebiliriz (Özdemir, 2014).
Kapitalist toplumlarda planlamanın tarihsel sürecinde, kapitalist gelişim döneminde,
devletçiliğin kapitalizme özgü yönetim biçiminin etkin işlediği görülebilir. 1930’ larda doğan
klasik planlama anlayışı, 1950’ lerde tekelci kapitalizmin yükselişe geçmesi ile de iki farklı
biçime bürünmüştür, ’’emperyalist ülkelerin politika planlaması’’ ve ‘’az gelişmiş ülkelere
özgü kalkınma politikası’’. Türkiye’ nin planlı kalkınma deneyimi de ikinci kalıba uygun bir
örnektir. 1930’ lu yıllardan süregelen klasik planlama anlayışının kırılma noktası ise 1980’
lerde küreselleşme dinamiklerinin değişmesiyle süreç yeniden şekillenmeye uğramıştır. Ana
değişiklik olarak klasik planlama anlayışında görülen devletçilik yaklaşımının tasfiye edilerek
rekabetçi piyasa koşullarının, devletin stratejik planlama anlayışına etki etmesinden söz
edilebilir (Yılmaz, 2012).
4. Sektörler ve Sektörlere göre Dış Ticaret
1980’ li yıllardan itibaren liberalleşme sürecine giren Türkiye ekonomisi büyüme anlamında
büyük yol kat etmiştir. Gerek ithalat gerekse ihracat anlamında dış ticaret ivme kazanmış ve
özellikle ihraç mallarında tarım ürünlerinden sanayi ürünlerine geçiş yaşandığı görülmüştür.
1995 yılında Dünya Ticaret Örgütü’ne üye olan Türkiye, bu gelişmeyle beraber AB
müzakereleri sonucu olarak 1996 yılında da gümrük birliği’ ne dahil olmuştur.
İhracatın kalkınmadaki rolü 1980’ li yıllardan bu yana izlenen ihracata dayalı kalkınma
modeli sayesinde uygulanan politikalarla birlikte büyük önem kazanmıştır. 1980 ve 1990’ lı
yıllarda büyük ölçüde tarım ürünlerinden emek-yoğun sanayi ürünleri olan tekstil, demir-çelik
ve gıda ürünleri gibi sektörler pazardaki payını gözle görülür ölçüde artırmıştır ve ülke
4
ihracatının seyrini, hacmini oldukça artırmıştır. 1996 yılında gümrük birliğine girilmesiyle
kazanılan bu hacim özellikle son yıllarda otomobil üretimi, elektrik/elektronik vs. gibi üretimi
ileri teknoloji gerektiren sektörlerle de ülkenin ihracat pazarında sanayi sektörüyle dönüşüme
gitmesine olanak sağlamıştır. Türkiye 1980’ lerden beri zaten ithalat rejimi hususunda
gümrük tarifeleri ve ticaret genel anlaşmasına uygun biçimde, bürokratik prosedürleri ve
oranları azaltarak, sanayiyi ve üretimi de destekleyici nitelikte hammadde, aramaları belli
kalite standartlarında uygun fiyatlarla temini hususunda destekleyici politikalarla ithalat
konusundaki sinyallerini vermeye başlamıştır (http://www.invest.gov.tr).
5. Türkiye’de 1960 Öncesi Planlama
2. Dünya Savaşı sonrasında ülkelerin planlı kalkınma politikalarını etkin olarak kullandıkları
görülmektedir. Sovyetler Birliği’ nin dağılmasıyla Avrupa’ da gündeme gelen planlama, 1.
Dünya Savaşı ve 1929 Dünya Ekonomik krizinden zarar gören Türkiye, özel sermaye
birikiminin yetersizliği nedeniyle, 1983 yılında Devletçilik yoluyla Sanayileşme politikasına
geçmiştir.
1933 yılında yazılmış olan Birinci 5 Yıllık Sanayi Planı’nın sunuş bölümünde Türkiye’nin,
’’Bağımlı, geri kalmış, tarıma dayalı, ham madde üreten’’ kutupta yer aldığı vurgulanmakta,
ileri ülkelerin yaşadığı 1929 yılındaki, büyük ekonomik bunalımın dünyanın geri kalmış
bölgeleri için bir silkinme fırsatı yaratabileceğinden söz edilmektedir. Bu silkinmenin yolu,
‘’Sanayileşme’’ ve bunun yönteminin de ‘’Planlama’’ olduğu vurgulanmıştır.
İkinci 5 Yıllık Sanayi Planı ise 1936 yılında hazırlanmaya başlayıp 1938 yılında yürürlüğe
girmesi öngörülmüştür. Birinci plana kıyasla yatırım, ara malları üzerine yoğunlaştırılmış ve
1. dönemde hazırlanmış olan ‘’madenler planı’’ nı kapsamaktadır. Bu plan 2.Dünya Savaşı’
nın sonuçları sebebiyle uygulamaya konulamamış fakat kurulması planlanan 100 kadar
fabrikanın bir kısmı daha sonra hayata geçirilebilmiştir.
6. 1960 Sonrası ve Devlet Planlama Teşkilatı
Türkiye Cumhuriyeti’ nde ilk askeri darbe, 27 Mayıs 1960’ da gerçekleşmiştir. Türkiye’ de
1960 yılında 27 Mayıs Devrimi ile birlikte Planlı Kalkınma Politikası benimsenmiştir
(Hesapçıoğlu, 1984). 30 Eylül 1960’da Ankara’da Devlet Planlama Teşkilatı kurulmuştur.
DPT’ nin kuruluşunun üzerine Milli tasarrufu artırmak, yatırımları toplum yararına,
5
gerektirdiği önceliklerle yöneltmek, ve iktisadi, sosyal ve kültürel kalkınmayı demokratik
yollarla gerçekleştirmek üzere Birinci Beş Yıllık Kalkınma Planı (1963-1967) hazırlanmıştır.
İlk yıllardaki Kalkınma planları kamu kesimi için ‘’Emredici’’, Özel kesim için de ‘’Yol
Gösterici’’ niteliğindedir. Kamu kesimi için yasaların izin verdiği müddetçe uygulama söz
konusudur. Özel sektör ise özendirilmiştir, daha çok teşvik edicidir. Kamu kesiminin
uygulama alanı ve yaptırım gücü çok daha fazla olduğundan kalkınmada kamu kesimi daha
büyük paya sahip olmuştur (Kepenek ve Yentürk,2004).
Devlet Planlama Teşkilatının kurulduğu tarihten bugüne kadar 10 adet Kalkınma Planı
uygulamaya konulmuştur. Planların iktisadi felsefeleri ve yaklaşımları kapsamında; 1960
öncesi planları: devletçi, kısmi, 1960-1980 planları: karma ekonomi, bütüncül, 1980-2000
planları: liberal, stratejik olarak nitelendirilebilir. 1980 öncesinde sanayileşmede "ithalat
ikamesi politikaları", 1980 sonrası ise "açık ekonomiye geçiş" yönlendirici olmuştur
(Kalkınma Bakanlığı, 5 yıllık kalkınma planları).
7. Planların Niteliği ve Kalkınma Bakanlığı’nın İşlevleri
Bu geçiş döneminde Türk Kalkınma Planları’ nın genel ilkesi Pazar ekonomisinin
geliştirilmesi yönünde olmuştur. Türkiye' deki planlama çalışmalarının genel özelliği ise
kamu kesimi için emredici, özel kesim için yol gösterici oluşudur. Planların genel niteliğine
bakıldığında kamu yatırımları açısından üst sınırlar konulup hedeflenirken, sektörel bazda
hedefler tahminlerden oluşmaktadır. Türkiye’de planlama deneyimine başlanması, hedeflerin
uzun vadeli planlara bağlı olmasının getirdiği idarenin önemini ve denetlenebilir hale
gelmesini sağlamıştır. 1980 ve öncesinde özel sektörün yeterince gerçekleştiremediği ara
malları vs. sanayinin kamu yatırımları yoluyla gerçekleştirildiği görülmektedir. Fakat
sonrasında bu yatırımlar azaltılmış ve sosyal, ekonomik altyapı yatırımlarına ağırlık verilmeye
başlanmıştır. Türkiye, 1980 yılından sonra dış dünyaya ve serbest piyasa sistemine açılması
ile 1980 yılına kadar ağırlıklı ithal ikamesi uygulanarak sanayileşme yönünde ilerleyen
planlar terk edilmeye başlanmıştır (http://www.kalkinma.gov.tr).
a. Birinci Beş Yıllık Kalkınma Planı (1963-1967)
Birinci 5 yıllık kalkınma planı genel itibari ile yatırım, istihdam, düzenleme gibi konuları
gündeme almış, devlet, plan gereği kamu yatırımlarından ödün vermeden kalkınma için
rolünü etkin şekilde üstlenmeyi hedeflemiştir.
6
Plan, ithal ikameci bir politikayla yürürlüğe konulmuş olup, ithalatta tasarrufa giderek yerli
malı kullanımını teşvik etmektedir. İhracatta ise; sağlık, toplum güvenliği, ulusal değerler gibi
maddelere aykırı olmayacak her ürünün ihracatı serbest kılınmıştır. Ancak iki taraflı ticaret
anlaşması olan ülkelerle yapılacak her türlü ihracat lisansa tabi kılınmış ve bor, borasit gibi
madenlerle, fındık, margarin yağı gibi temel besin ürünlerinin ihracatı da serbest dövizle dahi
olsa lisansa tabi tutulmuştur. İhracatın finansmanına bazı kayıtlarla izin verilmiş, ihracatın
takaslandırılmasına ise izin verilmemiştir (DPT, 1963).
Birinci Beş Yıllık Kalkınma Planı ile toplam 2.000 milyon $’ lık ihracat yapılması
hedeflenmiştir. Plan döneminde döneminde gerçekleşen 2.256 milyon $’ lık toplam
ihracat %12,8 oranında Plan hedeflerinin üzerinde gerçekleşmiştir.
b. İkinci Beş Yıllık Kalkınma Planı (1968-1972)
Türkiye’ yi ham madde ihraç edip, mamul ithal eden ülke konumundan, sanayileşmiş, mamul
üretip ihraç eden bir ülke konumuna getirmek amaçlanmıştır. Sanayinin kalkınmasını
gerçekleştirmek üzere atılan adımlardan en önemlisi de organize sanayi bölgelerinin kurulup
gelişmeye teşvik edilmesi karardır. Bu hedeflere ulaşılmak için izlenen yollar başlıca, tarımla
uğraşan nüfusu azaltıp, bu nüfusu sanayi iş gücüne dahil etmek, enerji ekonomisine yatırımlar
yaparak sanayi alanında büyük bir istihdam oluşturmaktır ( DPT, 1968).
İkinci Beş Yıllık Kalkınma Planı ile ihracatta %38,1‘ lik bir artış sağlanarak dönem içinde
3.114,8 milyon $ ihracat yapılması hedeflenmiştir ve 3.183 milyon $’ lık toplam ihracat
gerçekleştirilerek belirlenen hedefin % 2,2 oranında ötesine geçilmiştir.
c. Üçüncü Beş Yıllık Kalkınma Planı (1973-1977)
Üçüncü Beş Yıllık Kalkınma Planı, geçmişteki planların başarılarından ve başarısızlıklarından
dersler çıkarılarak ve güncel gelişmelerden de beslenerek hazırlanmış bir plan olarak ortaya
çıkmıştır. Geçirilen 10 yıllık süreçte esas hedefi yakalayarak ortalama %7 kalkınma hızını
yakalamakla
beraber
ülke
sanayisi
için
hedeflenen
yıllık
%12
artış
hedefini
gerçekleştirememiştir. Buna karşın Türkiye, tüketim malları sanayi, ara malları sanayisini
önemli ölçüde geliştirmiştir. Her ne kadar İkinci Beş yıllık Kalkınma Planı’nda sanayide
hedeflenen rakama ulaşılamamış ise de ülkeyi sanayinin kalkınmadaki rolü konusunda
uyandırmış ve harekete geçirmiştir.
7
Üçüncü Beş yıllık kalkınma planı ile ihracatın % 57,1 artırılarak toplam 5.000 milyon $’a
ulaşılması hedef alınmıştır ve 7.964 milyon $ ihracat gerçekleştirilerek bu dönemde ihracatta
hedeflenen rakamın % 59,3 ötesinde bir gerçekleşme sağlanmıştır.
d. Dördüncü Beş Yıllık Kalkınma Planı(1979-1983)
Dönemde hedeflenen, dış ticaret rejimi ile ihracatı yasaklanacak ürünler dışındaki ürünlerin
ihracatının serbest bırakılması, ihracatçı olabilmek için ihracat birliklerine üye olma
zorunluluğun kaldırılması, miktar-fiyat-kalite denetimi dışında bir denetimin yapılmaması,
yeni ihracat sisteminin uygulanması amacıyla gerekli yasal önlemler alınması ve gümrüklerde
ürünlerin kalite denetimini yapacak uzman kadroların bulundurulması, ihracatta bürokrasinin
hafifletilmesi, ihraç ürünlerinin pazarlaması açısından yurtdışı fuarlardan faydalanılması ve
yurtdışında depolama olanaklarının sağlanması, ihracatçı sanayicilerin kendi üretimlerini
desteklemek amacıyla döviz tahsislerinin erişilen ihracat düzeyleri ile ilişkilendirilme
sağlanması şeklindedir. Bunların yanında dışsatım sigortası yasası yoluyla sınai mallarının
ihracatı özendirilmesi hedeflenmiştir ( DPT : 1664).
Bu dönemde Türkiye’nin geçtiği ekonomik bunalım döneminin etkenleri arasında; ara mallar
ve yatırım mallarında hedeflenen ölçüde gelişememesi, hatta bu ürünlerde dışa bağımlı
olunması, sanayinin dış pazardan çok iç pazara yönelik olması, ithalatta savurganlığın
durdurulamamış olması, ihracatın özendirilmesi amaçlı kurumların henüz oluşturulamamış
olması sayılabilir. Zorlu dönemden geçen Türkiye için bu dönemde hedeflenen ihracatın %8.1
ötesinde 21.348 milyon $ ihracat gerçekleştirilmiş ve özellikle hedeflenen ihracatın
sanayileştirilmesi bu dönemde yapısal olarak sağlanmıştır.
e. Beşinci Beş Yıllık Kalkınma Planı (1985-1989)
Beşinci beş yıllık kalkınma planı döneminde önceki planlarla paralel olarak milli refahı
artırmak, sanayi üretimi, ihracatını teşvik etmek amaçlanmıştır. Bunların yanında, ödemeler
dengesinin mevcut durumu göz önünde bulundurularak ithalatta kademeli olarak koruma
oranlarının azaltılması, ihracatın artırılması ve tüketicinin de korunması amaçlanmıştır. Mal
ve hizmet ihracatında üretimin çeşitlendirilmesi konusunda teşvikler getirilip, yabancı
yatırımların kazandırılması için gerekli hukuki ve ekonomik yapısal değişikliklerin getirilmesi
hedeflenmiştir. Beşinci Plan döneminde döviz kuru politikaları ile alakalı olarak dış pazarlarla
rekabet gücünü artırmaya yönelik serbest döviz piyasasına geçiş ortamı hazırlanmıştır.
8
Beşinci beş yıllık kalkınma planı döneminde ihracatın % 159,2 artırılarak toplam 55.334
milyon $’ a ulaşması hedeflenirken, 48.892 milyon $ ihracat gerçekleştirilerek hedeflenen
rakamın % 11,6 altında kalınmıştır ( DPT: 1974).
f. Altıncı Beş Yıllık Kalkınma Planı (1990-1994)
İhracatı ve diğer döviz getiren işlemleri teşvik eden politikalar sayesinde ödemeler dengesinin
daha iyiye gitmesi hedeflenirken, ekonominin dışa açılması sürecinin devam ettirilerek
ihracatın Gayri safi milli hasıla içindeki oranının artırılması da hedeflenmiştir. Hedefe giden
yolda ilerlerken, ihracat ürünlerinin çeşitlendirilip katma değerli ürünlere doğru kaymasının
öneminin farkına varılmış, bu çeşitlendirmenin sağlanması için de ihracata yönelik sanayi
üreticilerine doğrudan teşvik yerine dolaylı teşvik verilmesi yoluna gidilmiştir. Bu nedenle
ihracat kredisi, ihracat sigortası ve ihracat kredisi sigortası gibi sistemlerin geliştirilmesine
yönelik adımlar atılmıştır. Önceki plan döneminde ertelenen dış ticaret açığının kapatılması
hedefi bu dönem için gündeme getirilerek 9,2' den yüzde 7,5' e düşmesi hedeflenmiştir (DPT:
2174).
Dönem içinde ithalatta öngörülen artış yıllık ortalama %12.4 oranındadır. Buna karşın
ihracatta süregelen artış trendinin bu dönemde % 85,0 artarak, 90.455 milyon $’ a ulaşması
beklenmiş, dönem sonunda 74.721 milyon $ ihracat gerçekleştirilmiş ve artış sağlanmıştır
fakat beşinci plan döneminde olduğu gibi hedeflenen rakamın %17,4 altında kalınmıştır.
g. Yedinci Beş Yıllık Kalkınma Planı(1996-2000)
Yedinci beş yıllık kalkınma planı, Türkiye’ yi küreselleşmenin avantajlarından faydalanarak,
dünya çapında seçkin bir konuma getirme hedefi esas alınarak hazırlanmıştır. Yine
kalkınmanın,
sanayileşme,
verimli
istihdam,
teknolojik
devrimleri
yakalama
gibi
çalışmalardan geçeceği vurgulanmış ve gelir dağılımındaki eşitsizliğin, kalkınmanın bölgesel
farklılıklarının ortadan kaldırılması gerekliliği öne çıkmıştır (DPT,1995).
Plan Döneminde yılda ortalama % 15,9- 17,5 oransal artışla toplam 161.649- 164.029 milyon
USD ihracat hedeflenmiştir, 130.821 milyon $ gerçekleşme ile hedefte aşağı yönlü sapma
gerçekleşmiştir. 1997 yılına kadar artış seyrinde olan ihracat rakamları Asya ve Rusya’da
yaşanan ekonomik krize rağmen dış talebin devam ettiğini göstermektedir.
9
h. Sekizinci Beş Yıllık Kalkınma Planı (2001-2005)
Sekizinci beş yıllık kalkınma planı döneminde ,sanayinin, dış pazarlarda rekabet gücünü
artırmak adına teknoloji ve araştırma- geliştirme’ ye önem veren, tüketiciyi her açıdan
gözeten, çevreci yaklaşımla, nitelikli işgücünün önemini kavramış, tasarımın gücüne inanan
ve küreselleşmenin avantajını yakalayabilmek için çağdaş işletme, üretim modellerini
kullanan bilgi-teknoloji yoğun bir yapıya taşınması temelde hedeflenmiştir (DPT, 2000).
İhracatın toplamda % 68,6 oranında ve
toplam 182.239 milyon $ artış hedeflenmiştir.
Toplamda 251.289 milyon $ ihracat gerçekleştirilerek de belirlenen hedefin %37,9 oranla
ötesine geçilmiştir. Rakamlarında gösterdiği üzere hedeflendiği gibi Türkiye bu dönemde
uluslar arası pazarlarla daha entegre hale gelmiştir.
i. Dokuzuncu Kalkınma Planı (2007-2013)
Dokuzuncu kalkınma planı döneminde ekonominin rekabet gücü artırılarak, katma değeri
yüksek ve teknoloji ağırlıklı üretim yapısına geçerek ihracatı da bu ürün gamlarında artırmak
hedeflenmiştir. Genel anlamda hedeflenen maddeler arasında istihdamın artırılması, beşeri
gelişme ve sosyal dayanışmanın güçlü hale getirilmesi, bölgesel gelişmenin desteklenmesi,
kamu hizmetlerinin etkin hale getirilmesi gibi hedefler de bulunmaktadır.
Plan döneminde özellikle 2008 yılında tüm dünyayı etkileyen küresel ekonomik krizden
Türkiye’ de etkilenmiş, 2008 yılından sonra Türkiye ihracatı daralmaya başlamıştır. Buna
karşın 2011 ve 2012 yıllarında ihracatın artmaya başladığı da gözlenmektedir. Dönem
sonunda toplamda 894.497 milyon $ ihracat rakamına ulaşılmış ve hedeflenen rakamın %4.5
oranında ötesine geçilmiştir. İhracat rakamlarının artırılmasında maden ürünlerinin işlenip
katma değer katılarak ihraç edilmesi ve emek yoğun sanayi yapısının ağırlıklı olarak yakın
doğu ve Ortadoğu ülkelerine kaymasının Türkiye’ ye bilgi yoğun sanayi yapısına geçmeyi
zorunlu hale getirmesi olumlu yönde katkı sağlamıştır.
j. Onuncu Kalkınma Planı (2014-2018)
Onuncu kalkınma planı 2014 ve 2018 yıllarını kapsamakla beraber uzun vadede Türkiye’ nin
stratejik hedeflerini belirlemiş olduğu 2023 yılı hedeflerini de içermektedir. Planın genel
hedefleri, Türkiye’nin yüksek gelir grubu ülkeler arasında olması, kaynakların etkin biçimde
üretken alanlara kaydırılması, cari açığın stabil olarak makul seviyelere getirilmesi,
İstanbul’un küresel finans merkezleri endeksinde ilk 25’te yer alması, Ar-ge harcamalarının
10
artırılması, imalat sanayi ihracatının toplam ihracat içindeki payının artırılması ve özellikle
orta üstü, ileri teknoloji sektörlerinin payının artırılması, Türkiye’ nin uluslararası ölçekte
bölgesel bir lojistik üs haline getirilmesi gibi hedefler yer almaktadır.
Plan döneminde 2018 yılına kadar ihracatta 277 milyar $ hedeflenirken 2023 yılı için bu
hedef 500 milyar $’ dır. Planın yürürlüğe konduğu yıl olan 2014 ‘de 157.610 milyon $,2015
yılında 143.838 milyon $ ve 2016 yılında 142.606 milyon $ ihracat gerçekleşmiş, 2018 yılına
2 sene kala hedeflenen rakamın %3.46 ötesine geçilmiştir. Sektörel bazda bakılacak olursa
Türkiye’nin geleneksel ticaret ortağı olan AB’ye yaptığı ihracatta orta düşük ve düşük
teknolojili ürünlerin payının arttığı gözlemlenebilir.
11
Sonuç
Eldeki göstergeler ve deneyimlenmiş planlamalar göstermektedir ki kalkınma için
planlamanın rolü oldukça büyüktür. Her ne kadar planlanan dışında değişkenler gidişatta
etkili olsalar da genel itibari ile planların sonuçlarının hedeflenenleri gerçekleştirmek için yol
gösterici nitelikte olmuştur. Türkiye gibi gelişmekte olan bir ülke için katma değerli çıktı
veren sanayinin kalkınma konusunda büyük öneme sahip olduğunu söylemek yanlış olmaz.
Her ne kadar planlı dönemlerin ilk yıllarında ithal ikameci bir politika izlense de ülkenin
sanayi üretimi için daha makul hammadde ve aramalına ulaşmak açısından bu ürünlerin
ithalatında devlet üreticiyi korur nitelikte bir yol izlemiştir. Sanayi sektörünün bu süreçte
ihtiyaç duyduğu nitelikli işgücünün yetiştirilmesi, ihracatçılara yönelik kredi destek paketleri,
teşvikler, gümrük anlaşmaları ve ticaret odaları, ihracat birlikleri gibi kuruluşlarla
desteklenmesi ülkenin büyümesinde ve ihracatın hacim kazanmasında büyük katkı
sağlamıştır. 1960 sonrasında TÜİK istatistiklerine göre kalkınma planları başlıkları altında da
belirtildiği üzere hedeflenen ve gerçekleşen rakamlarda artışı görebilmekteyiz. Bu rakamlarda
tek başına planlamanın rolü olduğunu söylemek yanlış olacaktır, bu süreçte ülkede
gerçekleşen yapısal değişiklikler, eğitim, nüfus yapısı, tüketim alışkanlıkları vs. gibi bir çok
sebep bulunmaktadır, fakat planların içeriği ve incelemenin de gösterdiği gibi bir çok bileşeni
kapsadığından yapısal değişiklikler bu süre zarfında etkili olmuştur.
12
Kaynakça
Akyıldız, Hüseyin ve Eroğlu, Ömer. (2004) . Türkiye Cumhuriyeti Dönemi Uygulanan İktisat
Aslund, Anders, Boone, Peter ve Johnson, Simon. (2001) Escaping the Under-Reform Trap.
Dural, Betül Yüce. (2007). Merkezi ve Doğu Avrupa Ülkelerinin Planlı Ekonomiden Piyasa
Ekonomisine Geçişleri ve Bu Sürece Avrupa Birliği'nin Katkıları,Anadolu Üniversitesi.
Ekonomideki Rolü, 1. baskı, Ankara.
Güran, N. ve Aktürk, İ. (1997). Uluslar arası İktisadi Kuruluşlar, Karınca Matbaacılık, İzmir.
Han, Ergün. (1999). İktisadi Kalkınma, Anadolu Yayınları , Eskişehir.
Hesapçıoğlu, Muhsin. (1984). Türkiye’de İnsan Gücü ve Eğitim Planlaması.
Hiç, Mükerrem. (1979).
İstanbul.
Kapitalizm, Sosyalizm, Karma Ekonomi ve Türkiye, 3.Baskı,
http://www.invest.gov.tr (Erişim tarihi: 18.03.2017)
http://www.kalkinma.gov.tr (Erişim Tarihi: 20.03.2017)
http://www.tuik.gov.tr (Erişim tarihi: 19.05.2017)
Kepenek, Yakup ve Yentürk, (2004). Nurhan. Türkiye Ekonomisi, Remzi Kitabevi.
Kuruluşu, Doktora Tezi, Ankara.
Marer, Paul. (1993).
Economies
Historically planned economies, A Guide to the date, Featuring
of the Former Soviet Union
Özdemir, Volkan. (2014). Türkiye’de Planlı Kalkınma Deneyimleri, Marmara Üniversitesi.
Özuğurlu, Hilmiye Yasemin. (2004,2005). Yönetim bilimleri dergisi 2:2, 3:1.
Pıçak, Murat. (2010). Planlı Kalkınma Dönemi Türkiye İhracat Politikaları Üzerine Bir
değerlendirme.
Politikaları, Süleyman Demirel Üniversitesi.
Sakınç, Süreyya. (2005). Geçiş Ekonomileri ve Orta Asya Türk Cumhuriyetlerinde Ekonomik
reformlar.
Somuncuoğlu, Anar. (2001). Kazakistan ve Özbekistan Ekonomileri-Geçiş ve Büyüme
Stratejileri, Ankara.
13
Takım, Abdullah. (2011). Türkiye' de 1960- 1980 Yılları Arasında Uygulanan Kalkınma
Planlarında Maliye Politikaları, Maliye Dergisi, sayı 160.
Todaro ve Smith. (2008). Economic Development.
Ulutürk, Süleyman. (1998). Türkiye’de Planlı Dönemde Kamu Harcamalarının Gelişimi ve
Devletin
Yılmaz, Aslı. (2012). Türkiye’ de planlama politikası ve yönetim, Planlamanın Siyasal
İktisadı ve Yönetsel
14
Download