merkantilist iktisadi düşünce

advertisement
MERKANTİLİST İKTİSADİ DÜŞÜNCE
. Ortaçağ’ın çözülme sürecinin tamamlanmaya başladığı yıllar ile sanayi devriminin oluşmaya başladığı yıllar
arasında Merkantilist düşüncenin doğduğu söylenebilir.
. Bu düşünce ilk kez Adam Smith’in yaptığı bir isimlendirme ile merkantilizm olarak anılmıştır.
. Bu dönemin ilk yazılı kaynağı 1613’de Antonia Serra tarafından yazılan Maden Kaynağına Sahip Olmayan
Ülkelerde Altın ve Gümüşü Bollaştıran Nedenler Üzerine Kısa Bir İnceleme isimli broşürdür.
. A. Serra’ya göre bir ülke zenginliğinin artırılabilmesinin yolu mümkün olduğu kadar çok miktarda değerli
madeni ülke içinde toplamaktır. Bunun yöntemi ise devletin de desteği ile ihracatı artırmaktır. İhracatın özellikle
sanayi ürünlerinde artış göstermesi gereklidir. Çünkü sanayi ürünleri hem dış satımda, tarımsal ürünlerden daha
fazla getiri sağlar; hem de bu ürünlerin üretimi, tarımsal ürünlerin üretimine göre daha istikrarlıdır.
. Merkantilizm düşüncesi nasıl ortaya çıktı?
. 1500’lü yıllar Avrupa tarihinde çok önemli bir kırılma dönemidir. Bu dönem, feodal yapının çözülmeye
başladığı, Rönesans ve Reform ile birlikte insanların dini, bilimsel, psikolojik ve sosyolojik anlamda yüzlerini ve
ilgilerini bu dünyaya çevirdiği; matbaa ile birlikte bilgilerin hızla toplum içinde yayıldığı ve Avrupa insanının
dünyanın başka coğrafyalarını keşfettiği bir dönemdir. Bu döneme gelene kadar Avrupa insanının dünyası kendine
has inançların, baskıların ve alışkanlıkların etkisinde kalarak varlığını sürdürmüştür.
. 8. yüzyıldan 15. yüzyıla kadar Avrupa insanı altın ve gümüş gibi değerli madenlerin özlemini çekmiştir. Neden?
. Rönesans ve Reform, insanları dünyaya, zenginliğe ve çalışmaya yönlendirdi. İnsanlar dış dünyanın korkulacak
bir şey olmadığına, aksine onu keşfetmenin gerekliliğine inandılar. Bu duruma hızlı nüfus artışı da eşlik etmeye
başladı.
. Artan talep ile birlikte feodal yapının çözülerek şehir ekonomilerinin oluşmaya başlaması, ticaretin artması,
piyasaların genişlemesi ve para kullanımının yaygınlaşmasına neden oluyordu. Sonuç?
. Ekonomiye paranın dahil olması, paranın talebini gittikçe artırırken yalnızca bölgesel değil, bölgeler ve
uluslararası ticaretin hızla birbiriyle bütünleşmesini de sağladı. Pazarlar, çek, poliçe, faiz, bankacılık, ticari
ortaklıklar ve sigortacılık işlemleri artık bilinen uygulamalardı.
. Toplumsal sınıflaşmada da dönüşümler olmaktaydı. Lordlar, din adamları, serfler yerini krala ve onun bürokratik
mekanizmadaki memurlarına, tüccarlara ve genişleyen ve özgür şehir halkına terk ediyordu.
. Artık merkezi otoritenin paraya ihtiyacı vardı. Para ise altın ve gümüş demekti. Bir devlet elinde ne kadar çok
altın ve gümüş tutarsa, diğer devletlerin aleyhine olmak üzere zenginleşeceklerdi. O zaman bütün ekonomik
politikaların da bu amacı gerçekleştirmek üzere kurgulanması gerekliydi.
. İlk defa bu dönemde tüccarlar ve krallar arasında borç-alacak ilişkileri ortaya çıktı. Krallar kimi zaman birer
tüccar gibi hareket ettiler, gemiler donattılar ve değerli madenleri ülkelerine taşıma işine giriştiler. Ancak bu
zenginliğe başka ulusların yok edilmesi, köleleştirilmesi ve sömürülmesi de eşlik ediyordu.
. Bu gelişmeler bir yandan düşünce düzeyinde yer alan devlet felsefesindeki gelişmelerle, diğer yandan da yazılan
kitapçıkların sayısındaki artışla destekleniyor ve hem ulusal hem de uluslararası arenada kardeşlik ve işbirliğinin
yerini rekabet almaya başlıyordu. Bununla birlikte kilisenin düşünce hayatını yönlendirmedeki rolü de tam
anlamıyla kırılmıştı.
. Artık faiz kavramı eski yasaklığından kurtulurken; ticaret ve tüccarlar ile zengin olma tutkusu artık aşağılanan ve
günah olarak kabul edilen unsurlar olmaktan çıkarıldılar.
Merkantilist Düşüncenin Temel İlkeleri
. Ülkenin bütün toprakları tarım, madencilik, ve sanayi üretimi için kullanılmalıdır.
. Mamul madde fiyatları daha yüksek olduğundan ülkenin sahip olduğu hammaddeler mamul maddeye
dönüştürülmelidir.
. İstihdamın artması teşvik edilmelidir.
. Altın ve gümüş gibi değerli madenlerin ülke dışına çıkışı yasaklanmalıdır.
. Mümkün olduğu ölçüde yabancı mal ithalatı sınırlandırılmalıdır. Alınması zorunlu olan mallar ise altın ve
gümüş ödenmeksizin, ülkenin ürettiği diğer mallar karşılığında olmalıdır. Yani ithalat, mümkün olduğu ölçüde
ülkede yapılan üretimi destekleyen girdilerden oluşan ithalattan oluşmalıdır ve ülkenin ürettiği malların ihraç
imkanları, altın ve gümüşün ülkeye daha fazla giriş yapabilmesi için araştırılmalıdır.
. Ülke içinde üretilmesi mümkün olan malların ise ithalatına hiçbir durumda izin verilmemelidir.
. Merkantilist düşünce milli bir doktrindir. Temel amacı bireyin değil devletin ve ulusun zengin olması ilkesine
dayanır. Neden ?
. Fazla nüfusun iki olumlu etkisinden birisi, büyük bir ordunun oluşturulabilmesidir. Bu nedenle merkantilizm
fazla nüfusu savunan ve destekleyen bir iktisadi düşüncedir. Fazla nüfusun ikinci olumlu etkisi ise düşen ücretler
aracılığıyla dış ticaret avantajı sağlayabilmektir. Fazla nüfusun yalnızca ücretlerin düşmesi yönünde değil aynı
zamanda üretimin artması yönünde de etkisi olduğu, merkantilizm temel inançları arasında yer alır.
. Merkantilist düşüncenin bir diğer özelliği müdahaleciliktir. Temel amaç devletin ve ulusun çıkarını maksimize
etmek ve dünyadaki değerli maden miktarından mümkün olan en fazla payı almaktır. Bunu olabilmesi için
devletin ekonomi içinde olması gerekecektir. Bir ulusun ve devletin özel bireylerin ekonomik faaliyetleri
tarafından zenginliğe ulaştırılması mümkün değildir. Henüz bu çağda kişisel çıkarın toplumsal refaha yol açacağı
yönünde bir ilke kabul görmemiştir.
. Müdahaleciliğin bir başka boyutu krallıkların, ülkelerin ekonomik yapılarını, ortaya koydukları kanunlar ile en
ince ayrıntısına kadar düzenlemeleridir. Değişik bölgelerde farklı para birimi ve farklı uygulamalar vardı.
Tüccarlar bu karmaşadan kurtulmak istiyordu. Tüccarlar giderek özgür hale geliyorlardı.
. Devlet müdahalesinin bir başka gerekçesi ülke içinde ekonomik yapının ancak devlet tarafından sağlanabilecek
olan hacimli ve maliyetli bir iş olmasıydı. Dış ticaretin kontrol edilmesi, iç pazarların genişletilmesi,
sanayileşmenin teşviki, kolonilerle olan ilişkilerin düzenlenmesi, köprü, liman, yol gibi altyapı yatırımlarının
yapılması ancak devletin gücü sayesinde yapılacağına inanıldı.
. Merkantilist düşüncenin üçüncü özelliği metalist olmasıydı. Dönemin inancı gereği altın ve gümüşün tek
zenginlik kaynağı olarak görülmesi, bu madenlerin uzun ömürlü ve saklanabilir olmaları, merkantilistlerin paranın
değerine ağırlık vermelerine yol açmıştır. Altın ve gümüşün bu kadar değer görmesinin bir diğer nedeni, Ortaçağ
boyunca kapalı bir ekonomik örgütlenme nedeniyle piyasanın yok olması ve para kullanımının minimuma
inmesidir.
. Merkantilist düşüncenin dördüncü özelliği kolonyalistliktir. Merkantilist düşünce tarihte ilk defa sistemli bir
biçimde, devletlerin sömürgecilik faaliyetleri içine katıldığı ve korsanlığı dahi meşru gördükleri bir düşünce
sistemini temsil eder. Sömürgecilik veya zor yoluyla ülke dışından değerli madenleri ülke içine getirmek için
sömürgeci politikalar meşru görülmüştür.
. Merkantilist düşünce tarihte ilk kez dış ticaret bilançosu kavramına değinmiştir. Bununla ülkenin gelir ve
giderlerini hesaplayabilmeyi amaçlıyorlardı.
. Tüm bunlara karşın merkantilist düşüncenin eksikleri mevcuttu. Örneğin, Adam Smith’e gelene değin üretim
miktarı ve zenginlik arasında kurulamayan ilişki merkantilizmi uygulayan ülkelerin sonunu getirmiştir. Altın ve
gümüşün ülke içinde miktar olarak artması nominal bir zenginliğe işaret ediyordu ancak halkın tüketebileceği
mal miktarının az olduğu bir ortamda hiçbir şey ifade etmiyordu. Fiyatlar artacak ya da dışarıdan alınan mallar
nedeniyle değerli madenler geldiği gibi ülkeyi terk edeceklerdi.
Merkantilizmde İktisat Politikaları
. Merkantilistler ticareti, ülkeye değerli maden girişini sağlayacak en önemli faaliyet olarak gördüklerinden dış
ticarete büyük önem vermişlerdir. Tek amaç ihracat ile ithalat arasındaki farkın ihracat lehine gerçekleşmesini
sağlamaktı. Yani ülke satın aldığından daha fazlasını satmalıydı ki; ülkeden değerli maden kaçışı önlenmiş olsun.
Bunun yanında bazı uygulamaların da hayata geçirilmesi gerekliydi. Hangi uygulamalar?
. İhracatı artırmak için uluslararası ticaretin gücünün de artması gerekiyordu. Bunun için üretim maliyetlerinin,
devletin kontrolü altında mümkün olduğunca düşürülmesi gerekliydi. Bu noktada yeniden fazla nüfusa işaret
edilmektedir. Fazla nüfus bir yandan güçlü bir ordunun temeli, diğer yandan düşük ücretlere yol açarak üretim
maliyetlerinin düşürülebilmesinin ön koşulu idi.
. Ticaret avantajı için maliyet açısından etkin bir üretim gerekliydi. Bu nedenle, bunu sağlayacak olan yetenekli
zanaatkarların ülkeden göç etmelerine yasak konulmuştu. Tam aksine başka ulusların yetenekli ustalarının ülkeye
göç etmesi için teşvikler yapıldı.
. Üretimin sırlarının verilmesi yasaktı ve çoğunlukla cezası ölümü gerektiriyordu.
. Tarım merkantilist düşüncenin göz ardı ettiği bir sektördür. Tarımın göz ardı edilmesi ve ülke zenginliğine bir
katkısının olmadığının varsayılması tarımsal üretimin yetersizliğini gündeme getirmiştir. Bu durum ürünlerin
fiyatlarını yükseltmiştir.
. İstihdam konusunda ileri sürülen politik öneri, nüfusun mümkün olduğunca yüksek seviyede tutulması ve
bununla güçlü bir orduya sahip olunması, düşük ücret ve düşük maliyetlerle uluslararası rekabet avantajı elde
etmek ilkesine dayandırılmıştır.
. Fakat ücretlerin düşük tutulmasının sonuçları göz ardı edilmiştir. Ülke dışından gelen değerli madenlerin iç
fiyatları artırdığı bir ortamda, düşük ücretlerin ciddi problemlerle karşı karşıya kalarak üretim kapasitesinde
düşüşe yol açacağı veya ücretlilerin ücretlerin yükseltilmesi talebinde bulunacağı ve aynı zamanda yükselen
fiyatların ihracatı baltalayacağını görmemiş olmaları büyük bir düşünsel eksikliktir.
Merkantilist Düşünürler
. Merkantilizm ile ilgili ilk düşünceler paranın miktarı ve değeri arasındaki ilişkinin açıklanmasına yönelik olarak
belirginleşmeye başlamıştır. Bunun nedeni?
. Bu konuda Copernik ve Navarrus, para miktarının bollaşması sonucunda paranın değerinin kaybolacağını ifade
etmişlerdir. Gresham ise önemli bir saptama yaparak uzun yıllar geçerli olan bir düşünce geliştirmiştir. Ona göre
kötü para iyi parayı piyasadan kovardı. Nasıl?
. Jean Bodin, bir ülkede fiyatların artışının çeşitli nedenleri olabileceğini söyledi. Avrupa’daki fiyat artışlarının
nedeni Amerika’dan Avrupa’ya akan değerli madenlerin miktar olarak artmasıydı. Yani tıpkı diğer mallarda
olduğu gibi, ona göre altın ve gümüşün miktar olarak artması, değerlerinin azalmasına yol açmaktadır.
. Mekantilizmin en ünlü siması William Petty’dir. Petty’nin ortaya koyduğu düşüncelerden ilki değerle ilişkili
olandır. O, bir malın değerinin emek ve toprak girdileri tarafından belirlendiğini ileri sürer. Petty’nin
çalışmalarında bir üretim süreci içinde toprağın ve emeğin katkılarını ayrıştırma gayretleri yer alır. Ona göre
toprağın ürünü, toprağın hiç emek harcamaksızın insanlara verdiği ürün miktarıdır. Emeğin ürünü ise, emekle
kullanılan bir toprağın ürünü ile emeksiz kullanılan bir topraktan elde edilen ürün miktarları arasındaki farktır.
. Petty para miktarının çokluğunun ve azlığının ekonomiye zarar vereceğini ifade ederek para miktarı ile ticaret
hacmi arasındaki dengeye dikkat çekmiştir.
. Petty’ye göre işsiz insanlar ithal mal kullanmamak kaydıyla kamu hizmetlerinde ve inşaat işlerinde
kullanılabilir. Bu hem işsizliği azaltacak hem de çalışanların psikolojisi üzerinde olumlu etkileri olacaktır. Bu tür
işler için harcanacak paranın devlet gelirlerinden yani vergilerden harcanacak olması bir sorun değildir.
. Çünkü devletin aldığı vergileri yeniden harcama olarak ekonomiye aktarmasında ekonominin durgunluğa
sürüklenmesi açısından bir sakınca yoktur. Petty’ye göre sorun oluşturan uygulama, üretici kesimden vergiyi
almak ve bunu tekrar harcamaya kanalize etmemektir.
. Petty bu düşüncesini işsizlik düşüncesi ile birleştirmektedir. Petty’ye göre birisi teknolojik diğeri ise gönüllü
olmak üzere iki tür işsizlik vardır. Bunu dışında gayri iradi işsizliğin yani çalışmak istediği halde iş
bulamayanların bizzat devlet tarafından kamu işlerinde çalıştırılması gerektiğini öne sürmüştür. Bunu
yapabilmek için kamu harcamaları artırılmalıdır.
. Petty, ülkelerin merkezi yönetimlerinin yönetim giderlerinin aynı olduğunu ancak nüfusu fazla olan ülkenin
fazla nüfustan dolayı daha fazla üretim yapacağı ve daha fazla vergi toplayacağını, bu nedenle de az nüfuslu
ülkeye göre daha zengin olacağını düşünmüştür.
. Petty sabit oranlı bir vergi anlayışını savunmaktadır. Alınacak vergiler toplumun zenginliğini ve gelir dağılımını
etkilememelidir. Vergiler devletin finansmanında kullanılmalıdır. Vergilerin harcanmasında israfa kaçmaksızın
toplanan vergiler verimli üretim alanlarına ve özellikle işsizlerin istihdamını sağlayacak yatırımlara kanalize
edilmelidir. Böylece bir yandan ülkenin üretim kapasitesi artacak diğer yandan insanların çalışma istekleri
artırılacaktır.
. Merkantilist düşünce içinde tarımla ilgilenen birkaç kişiden birisi, Sully’dir. Sully, tarımsal üretimi artıracak
politikalara vurgu yapmıştır. Tarımı gelişmesi için bir yandan tarımsal üretime yönelik altyapı yatırımlarının
artırılması diğer yandan da tarımsal ürünlerin serbestçe ihraç edilmesi gerektiğini savunmuştur.
. Sully, faiz oranlarının düşürülmesinin ekonomik gelişme için olumlu olduğunu savunmuştur. Boş arazilerin
tarımsal üretime açılmaları için çaba göstermiştir. Ancak Sully de diğer merkantilist düşünürlerin çoğu gibi ülke
dışına altın kaçışını ülke ekonomisi için olumsuz olarak değerlendirerek merkantilist politikaların değerli maden
konusundaki görüşlerini desteklemeyi sürdürmüştür.
Merkantilist Uygulamalar
. Haney, merkantilist uygulamaların özelliklerini dört başlık altında toplamaktadır. Uygulamalardan ilki ülke
içindeki ustalara, yani nitelikli emeğe yöneliktir. Bu uygulama, ülke içindeki yetenekli zanaatkarlara özgürlük
tanınması, vatandaşlığa alınması ve hatta yabancı ülkelerdeki yetenekli zanaatkarların ülkeye getirilmesini
hedefler.
. İkinci uygulama ülke içindeki değerli maden stok miktarını artırmaya yöneliktir. Bunun için koruma önlemleri,
borçların bağlı olduğu değerli kağıtların transferi, tatil günlerinin azaltılması ve deniz taşımacılığı yasalarının
güçlendirilmesi gibi önlemlere başvurulmaktadır.
. Üçüncü uygulama, ticaretin kolaylaştırılarak yapılabilir hale getirilmesidir. Bu, ticaret şirketleri tesis etmek,
kraliyet tüccarları oluşturmak, konvoy halinde ticarete çıkarak ticaretin güvenli bir şekilde yapılmasını sağlamak
ve faizleri düşürmek şeklinde sağlanmalıdır.
. Dördüncüsü ise, diğer ulusların ülke ile ticaret yapmasını kolaylaştırmak ve ilgi çekici bir hale getirmektir. Bu,
güçlü bir deniz gücü ve ordu ile yabancı ülkelerin saygısını kazanmak, dürüst işlem yapmak, akıllı anlaşmalar
onaylamak suretiyle sağlanmalıdır.
. Merkantilizmin en dramatik uygulamasına sahne olan ülke İspanya’dır. İspanya hükümeti, merkantilist
politikalara o kadar inanmış ve ülkenin zenginliğini dışarıdan gelen değerli madenlere o derece bağlamıştır ki;
Amerika’dan akan değerli madenler sonucunda, değerli maden bakımından dünyanın en zengin ülkesi konumuna
yükselmiştir. Ne bir İspanyol düşünür ne de bir İspanyol yönetici bu değerli maden fazlalığının, iç üretimi en
azından talebe cevap verecek düzeye getirmeden bir anlam ifade etmeyeceğinin farkına varmamıştır. Değerli
madenler hızla fiyat yükselişlerini başlatmıştır.
. İspanya’nın içine düştüğü bir başka handikap, dışarıdan gelen değerli madenlerin hızla ülkeyi terk etmesi
olmuştur. Talebin arzı aşması, ya da özellikle tarım kesiminin savsaklanması sonucu ülkenin zorunlu tüketiminin
karşılanamaması, bu türden malların ithalatını artırmış, iç fiyatların yükselmesi ve yabancı malların ithal
edilmesinin daha karlı hale gelmesi bu süreci hızlandırmıştır. İspanya krallarının lükse yönelik harcamaları, taht
kavgaları ve bozuk yönetimleri bu süreci daha da zorlaştırmış ve gelen değerli madenler dış ticaret yoluyla ülkeyi
terk etmiştir. Bu İspanya’nın ekonomik çöküşünü hazırlamıştır.
. Merkantilist politikaları düşünsel düzeydeki ilkelerine bağlı kalarak en iyi uygulayan ülkeler İngiltere ve Fransa
olmuştur. İngiltere sürekli olarak uluslararası ekonomisini ulusal ekonomisi ile birlikte geliştirme çabası içinde
bulunmuştur. Bütün sömürgelerini de içine alacak şekilde bir gümrük rejimi oluşturmuş, nihai mal ve tüketim malı
ihracatını desteklerken aynı zamanda hammadde ithalatına da izin vermiştir. Uluslararası faaliyetlerinin ülkesi
içindeki ekonomik sektörleri desteklemesine önem vermiştir. Örneğin bütün dış ticaretin İngiliz gemileri ile
yapılması zorunluluğu getirilmiştir. Ülke içindeki talebin karşılanması ekonomik dengesizliği önlemiş ve İngiltere
elde ettiği gelirleri finansal bir kaynak olarak ekonomisini geliştirme yolunda kullanabilmiştir.
. Fransız merkantilist uygulamaları Jean B. Colbert’in ismiyle anılır. Bunun nedeni, uygulamaların, maliye
bakanlığı da yapmış olan Colbert tarafından pratiğe geçirilmiş olmasıdır. Bu nedenle Fransız merkantilizmi
Colbertizm olarak da anılmaktadır. Fransa’da milletin zenginleşmesi ve onların ihtiyaçları olan tüketim
maddelerinin temin edilmesi temel amaç olarak saptanmıştır. Fransa merkantilist döneme müdahalenin ağırlıkta
olduğu bir dizi düzenleme ile başlar. Müdahaleciliğin boyutları o denli genişletilmiştir ki, üretimi düzenleyen ve
biçimlendiren ciltlerce kural yazılmıştır.
. Merkantilist düşüncede bazı paradokslar bulmak mümkündür. Buna rağmen miktar teorisinin ana mantığını
bulmuş olmaları, dış ticaret bilançosu kavramını geliştirmeleri, Petty’nin harcamalar ve istihdam arasındaki
ilişkiyi görerek bir çeşit çarpan mantığına ulaşması ve faiz ile yatırımlar arasındaki ilişkiyi ortaya koymuş
olmasını, onların önemli katkıları olarak değerlendirmek gerekir.
Download