CEMAL ÜN 1968 yılında Afşin`de doğdu. Çocukluk

advertisement
CEMAL ÜN
1968 yılında Afşin’de doğdu. Çocukluk döneminde yaz tatillerini geçirdiği köyde, keçileri ve diğer hayvanları ilgiyle gözlemledi.
Ege Üniversitesi’nde, Zootekni öğrenimi gördü. Almanya Bonn
Üniversitesi’nde Hayvan Genetiği konusunda doktorasını tamamladıktan sonra, Münih’teki bir Genetik Enstitüsü’nde, Genetikçi olarak çalıştı. 2003 yılında Türkiye’ye dönerek, Yıldız Teknik
Üniversitesi’nde lisansüstü dersler vermeye başladı. Hayvan genetiği
konusunda araştırmalar yaptı. 2009 yılından bu yana, Ege Üniversitesi Biyoloji Bölümü’nde öğretim üyesi olarak çalışmakta ve Genom
Çalışmaları konusunda dersler vermektedir. Cemal ÜN’ün, 15 adedi
uluslararası dergilerde olmak üzere, 100’ün üzerinde yayını bulunmaktadır.
Ayrıntı: 813
ScholaAyrıntı Dizisi: 24
Keçi Medeniyeti
Cemal Ün
Yayıma Hazırlayan
Ceren Ataer
© 2014, Cemal Ün
Bu kitabın Türkçe yayım hakları
Ayrıntı Yayınları’na aittir.
Kapak Fotoğrafı
Michael Duva/Stone/Getty Images Turkey
Kapak Tasarımı
Gökçe Alper
Dizgi
Hediye Gümen
Baskı ve Cilt
Kayhan Matbaacılık San. ve Tic. Ltd. Şti.
Merkez Efendi Mah. Fazılpaşa Cad. No: 8/2
Topkapı/İstanbul Tel.: (0212) 612 31 85 - 576 00 66
Sertifika No.: 12156
Birinci Basım: 2014
Baskı Adedi: 1000
ISBN 978-975-539-949-2
Sertifika No.: 10704
AYRINTI YAYINLARI
Basım Dağıtım San. ve Tic. A.Ş.
Hobyar Mah. Cemal Nadir Sok. No.:3 Cağaloğlu – İstanbul
Tel.: (0212) 512 15 00 Faks: (0212) 512 15 11
www.ayrintiyayinlari.com.tr & info@ayrintiyayinlari.com.tr
Keçi Medeniyeti
Neolitik Dönemden Günümüze Uzanan Doğa Kültürü
Cemal Ün
ScholaAyrıntı Dizisi
Romantik Muamma
Besim F. Dellaloğlu
Doğu Mitolojisinin Edebiyata Etkisi
Editör: Mehmet Kanar
Medya Mahrem
Editör: Hüseyin Köse
Hannah Arendt’te "Radikal Kötülük"
Problemi
Berrak Coşkun
Azınlıklar, Özekiler ve Medya
Prof. Dr. Yasemin İnceoğlu & Dr.
Savaş Çoban
Direnen İstanbul
Tıbbileştirilen Yaşam Bireyselleştirilen
Sağlık
Dr. Deniz Sezgin
İstanbul Yazıları (1978-2013)
Uç(ur)amayan Balon
Derleyen: Hayri Kozanoğlu
Nesneyle Yüzleşmek, Nesneyi Kurmak
Nefret Söylemi
Derleyen: Prof. Dr. Yasemin İnceoğlu
Marx ve Weber’de Doğu Toplumları
Lütfi Sunar
Benjaminia: Dil, Tarih ve Coğrafya
Besim F. Dellaloğlu
Ortak Benlik
Nörofelsefi Temellendirme
Tahir M. Ceylan
Kamusal Alan
Der. Éric Dacheux
İletişim Bilimlerinin Serüveni
Michel Bourse-Halime Yücel
Varlık Tutulması
Ahmet Bozkurt
Nesne Benliği
Psikofelsefi Bütünleştirme
Tahir M. Ceylan
İmgeden Yoruma
Halime Yücel
Bauman Sosyolojisi
Der. Zülküf Kara
Metodolojik Bireyciliğin Eleştirisi
Sosyal Bilimlerin Nesnesine Dair
Realist Bir Girişim
Vefa Saygın Öğütle
Haydar Karabey
Gezi ve Sosyoloji
Der: Vefa Saygın Öğütle & Emrah
Göker
Orpheus’un Bakışı
Ahmet Bozkurt
Yoksulluk ve Kadın
Abdullah Topçuoğlu &
Gamze Aksan & Duygu Alptekin
Yeni Medya Çalışmalarında
Araştırma Yöntem ve Teknikleri
Der: Mutlu Binark
İçindekiler
Giriş........................................................................................................................7
Keçilerin Evcilleştirilmesi..................................................................................14
Din ve Keçi..........................................................................................................18
Keçi Sütü Anne Sütüne En Yakın Hayvan Sütüdür........................................31
Keçilerin Evrimi.................................................................................................41
Keçi ve Mozaik....................................................................................................45
Keçi Derisi...........................................................................................................52
Keçi Figürlü Sikkeler..........................................................................................64
Dünyanın Keçileri..............................................................................................69
Keçi ve Edebiyat..................................................................................................83
Keçi Kılı...............................................................................................................93
Günah Keçisi.......................................................................................................97
Keçi ve Bitkiler................................................................................................. 102
Keçiler ve Genom Projeleri............................................................................ 110
Keçi ve Sinema................................................................................................. 113
Keçiler ve Yer İsimleri..................................................................................... 118
Keçinin Şiir ve Tiyatroya Katkısı................................................................... 122
Müzik ve Keçi................................................................................................... 133
Keçileri mi Kaçırdın?...................................................................................... 137
Keçi ile İlgili Diğer Bilgiler............................................................................. 144
Giriş
Ş
üphesiz ki keçiler sadece etinden, sütünden ve kılından yararlandığımız hayvanlar olmaktan öte varlıklardır. Bunu bir keçi
ile karşı karşıya geldiğimizde kolaylıkla anlayabiliriz. Keçiler diğer çiftlik hayvanlarından farklı olarak, insana daha yakın dururlar, insanla yakınlık kurarlar. Et ve süt üretimi amacıyla kullanılan
hayvanlar içerisinde en fazla sosyal gelişmişlik gösteren hayvan
keçidir. Bunun temel nedeni, hem uyumlu hem de asi ve özgür
yapılarıyla beraber keçilerin diğer hayvanlardan daha önce evcilleştirilmiş olmasıdır. Bu erken evcilleştirmeden dolayı, insanlarla
daha uzun süre bir arada kalma ve onlarla yakınlık kurmayı öğrenme fırsatı bulmuşlardır. Koyun, inek, manda gibi hayvanlar,
insanla sadece kendilerine yem verilmesi esnasında bağlantı ku7
Keçi Medeniyeti
rar ve ilgi gösterirler. Oysa keçiler, bir insanın elinde yem ya da
ot bulunmasa dahi ona yaklaşma davranışında bulunurlar. Küçük
bir keçi yavrusu olan oğlak, kolaylıkla çocuklarla oyun oynayabilir, bu oyun genellikle birlikte koşma şeklinde olur. Birlikte koşma sırasında oğlak, çocuğun davranışlarını adeta gözlemler gibi
onunla uyum içinde hareket eder. Oysa benzer davranışı, inek
yavrusu buzağıda ya da koyun yavrusu kuzuda gözlemleyemeyiz.
Keçiler insanların medenileşmesinde büyük rol oynamışlardır. Keçileri evcilleştirmeden önce insanoğlu besin bulmak için
avlanmak, dolayısıyla uzun süre hayvanları aramak, bulmak ve
onları tuzağa düşürmek için takip etmek, bunun sonucunda ise
hemen hemen bütün zamanını gıda bulmak için geçirmek zorundaydı. Keçinin evcilleştirilmesiyle birlikte toprağın işlenmesinin
de öğrenilmesi insanoğlunun kendine daha fazla zaman ayırmasına neden olmuştur. Daha fazla zaman, daha ayrıntıcı düşünme,
tarımsal uğraşları daha da akılcı bir şekilde yapma, son aşamada
da yaşamın değişik alanlarında yeniliklerin geliştirilmesi için gereken zemini sağlamak demekti. Ayrıca keçinin evcilleştirilmesi
sürecinde deneyim kazanan insanoğlu, onun ardından koyunu
ve ineği de evcilleştirme macerasına girişmiş ve keçilerle kazandığı deneyimin de katkısıyla başarılı olmuştur. Evcilleştirme aşamasında ve sonraki dönemlerde doğal olarak insanoğlu ile keçi
arasında etkileşimler olmuş ve iki tür karşılıklı olarak birbirini
benimsemiştir. İnsanoğlu, keçiyi öyle benimsemiştir ki onun sayesinde geliştirdiği ve zaman ayırdığı sanatsal faaliyetlerinde keçi
figürünü işlemiş, onu belirli duyguların ve fikirlerin simgesi olarak kullanmıştır. Hatta bunun da ötesine geçen bazı medeniyetler
keçiye dinsel ve Tanrısal bir anlam yüklemişlerdir. Günümüzde
ilk bakışta anlamsız ya da komik görünse de olaya biraz daha
yakından baktığımızda insanoğlunun keçiye Tanrısal bir anlam
yüklemesinde şaşılacak bir durumun olmadığını görürüz.
İlk bakışta medeniyet ve keçi birbiriyle ilişkisi olmayan bir
kavram ve bir varlık olarak görülebilir. Fakat biraz düşünüp kendimize birkaç soru sorarsak ve biraz da araştırma yaparsak keçi
ile medeniyetin temellerinin atılmasının birbirinden hiç de uzak
olmadığını görmemiz uzun sürmeyecektir. Önce kendimize şu
soruyu soralım: Medeniyet nedir? Bugüne kadar medeniyetin çok
değişik tanımları yapılmıştır. Bu tanımların çoğu insanoğlunun
yaşam formunun medeniyet olması için birtakım özellikler taşı8
Cemal Ün
ması gerektiği şeklinde ortaya konmuştur. Örneğin önemli olaylardan ilki, daha büyük topluluklar şeklinde bir arada yaşamanın
olanaklarını yaratmak, bir anlamda günümüzün kent yaşamına
benzer bir birliktelik kurabilmektir. Tabii ki günümüz kent yaşamıyla ilişki burada sadece kalabalık grupların bir arada olması
bakımından kurulmaktadır. Doğaldır ki medeniyetin ilk kurulduğu dönemlerdeki gelişmişlikle günümüz gelişmişliği arasında
büyük farklar vardır. Benzer şekilde metalin eritilebilmesi, yazı
dilinin geliştirilmiş olması gibi kavramlar da medeniyet tanımları
arasında yer almaktadır. Daha çok medeniyetin ilk yıllarıyla ilgili
olarak ortaya konan kavramlardan sonra, sosyal yapının varlığı,
ekonomi ve politik sistemin kurulmuş olması gibi özellikler de
medeniyetin varlığıyla doğrudan ilişkilendirilmektedir. Bununla birlikte, medeniyet bilinci içerisinde yaşayan insanların tarih
bilincinin olması gerektiği üzerinde durulmaktadır. Arkeolog V.
Gordon Childe, insanlık tarihi üzerine yazdığı kitapta (Man Makes Himself*) 340 bin yıl öncesinden başlayarak insanların ateşi
keşfetmesinin, taştan alet yapmasının ve bu şekilde vahşi koşullarda yaşamda kalma şansını artırmasının macerasını anlatmıştır. Childe, medeniyetin temellerinin Mezopotamya ve Mısır’da
atılışını anlattığı kitapta ayrıca bir toplumun medeni olması için
gerekli koşulları şu şekilde sıralamıştır: sabanın kullanılması, tekerleğin kullanımı, hayvanların evcilleştirilmesi, gemilerin kullanılması, bronz ve bakırın eritilmesi, güneş takviminin kullanılması, yazı yazmanın öğrenilmesi, ölçü birimlerinin kullanılması,
sulama kanallarının kullanılması, şehirleşme ve tarımla geçinmeyen toplum kesimlerinin beslenmesini sağlayabilecek derecede
tarımsal ve gıda üretiminin olması. Arkeolog Childe’ın önerdiği
medeniyet kriterleri daha sonra birçok arkeolog ve tarihçi tarafından destek bulmuştur. Ayrıca yazarın kriterlerine başka kriterler de eklenmiştir ve bunlar, vergi toplama sistemi ve bir merkezi
yönetim ve yönetici grubunun olması gibi insanoğlunun organize
olma yeteneği ile ilgili özellikleri içeren kriterlerdir.
Oxford İngilizce sözlüğü medeniyetin tanımını şu şekilde
yapar: Medenileşmiş ya da medenileşmekte olma eylemi; insan
topluluklarının gelişmiş ya da ilerlemiş olma durumu.1 Almanca
* Kendini Yaratan İnsan, Çev. Filiz Ofluoğlu, Varlık Yayınları, 2006. (y.h.n.)
1. “The action or process of civilizing or of being civilized; a developed or advanced
state of human society”.
9
Keçi Medeniyeti
sözlükte ise “teknik ve bilimsel ilerlemelerle gerçekleştirilmiş ve
iyileştirilmiş maddi ve sosyal yaşam koşullarının tamamı”2 olarak
tanımlanır. Türk Dil Kurumu’nda medeniyet yalnızca tek bir sözcükle ifade edilir: Uygarlık.
Medeniyet kavramı zaman zaman kültür anlamında da kullanılır: Bizans Medeniyeti, Osmanlı Medeniyeti gibi. Bu haliyle medeniyet ya da kültür, teknolojinin kullanımı, politik bir sistemin
varlığı ve belirli üretim alanlarında özelleşmiş işgücünü de kapsar. Medeni bir sistemi olmayan toplumlar ise tarihte genel olarak
barbar ya da ilkel olarak adlandırılmışlardır. Medeniyet hangi dönemde tanımlanırsa tanımlansın, kendinden önceki dönemlerle
karşılaştırıldığında daha gelişmiş bir bilgi düzeyini, bilimsel gelişmeyi, gelişmiş ekonomik ilişkileri, sanatı, yönetimsel gelişmişliği
ve gelişmiş bir tarımsal sistemi içerir. Bu anlamda medeniyetlerin
merkezi değişik dönemlerde farklı olabilir.
Mısır medeniyetiyle birlikte medeniyetin temellerinin atıldığı
önemli bir bölge olan Mezopotamya bölgesinin bugün, kısmen
gelişmiş olmakla birlikte yeryüzünde medeniyetin merkezi olmadığı açıktır. Mezopotamya medeniyeti merkezde Dicle ve Fırat
nehrinin arasında kalan verimli topraklarda atılmış olsa da, genel olarak Suriye, Lübnan, İsrail, İran, Irak, Ürdün ve Rusya’nın
bir kısmını içermektedir. Bu bölgelerde insanlar yaklaşık olarak
MÖ 10.000 yıllarında besin bulmak için bir yerden başka bir yere
gitmek yerine, sabit bir yerde kalarak mevsimsel olarak ortaya çıkan besinlerden yararlanmış ve kendilerine ilkel barınaklar kurmaya başlamışlardır. Mezopotamya’da gerçekleşen bu olay tüm
insanlık için önemli bir dönüm noktası olmuştur. Avcı toplayıcı
insan topluluklarının ilk kez bu bölgelerde yerleşmesinin nedeni
yüksek ihtimalle buralarda mevsimsel gıda kaynaklarının başka yerlere göre daha fazla olmasıdır. Avcı toplayıcı toplumların
Mezopotamya’da yerleşik düzene geçmesi ve hayvanların evcilleştirilmesi ile birlikte mercimek ve arpanın yetiştirilmeye başlanması aynı döneme denk düşer. Etinden yararlanılan hayvanlar
arasında ilk evcilleştirileni ise keçidir. Keçinin evcilleştirilmesi
ve bitkilerin yetiştirilmeye başlanmasıyla birlikte insanlar artık
dağ tepe dolaşarak besin arama işini geride bırakıp, tarımla ilgili bilgilerini başka insan topluluklarına aktarmışlar ve bu süreç
2. “Gesamtheit der durch den tecnischen und wissenschaftlichen Fortschritt geschaffenen und verbesserten sozialen und materiellen Lebensbedingungen”.
10
Cemal Ün
tarım devrimini başlatmıştır. Bu süreçte insanlar barınaklarını
geliştirmeye ve taş evler yapmaya başlamışlardır. Bölgede çok sayıda yerleşim birimi kurulmuştur.3 Tarım devriminin en önemli
özelliklerinden biri, insan topluluklarının üretim araçlarını eline
alarak bu araçlar sayesinde yeni yerleri yerleşime açabilme olanağı bulmuş olmasıdır. Bu özellik sayesinde, bir bölgede istedikleri
kadar yayılma ve büyüme olanağı bulmuş ve başka bölgelere de
yerleşme şansı yakalamışlardır. Sonraki dönemlerde yağmurun
yeterli olmadığı yerlerde tarlalarını sulamak için sulama kanallarının yapımı geliştirilmiştir.
Sümerler Mezopotamya’da kurulan en önemli medeniyettir.
Sümer dili ve Sümer kültürü bilinen en eski yazılı kültür ve dildir. Sümerlerin tarihi MÖ 3000 ile 4000 yılları arasını kapsayan
Uruk dönemiyle başlar. İlk başlarda Mezopotamya’da birçok şehir devleti vardır. Bilinen ilk Sümer kralı, Kiş şehri kralı Etana’dır.
Uruk dönemi o döneme özgü seramiklerle karakterizedir. Yazı
sadece Sümerlerde değil aynı zamanda Mısır, Maya ve Çin medeniyetlerinde de kullanılmıştır, bununla beraber Sümer yazısı hem
bilinen en eski yazıdır hem de bugün Batı medeniyeti için özel
bir anlam taşımaktadır. Sümer yazısı başarılı bir şekilde Akalara
ve Hititlere miras kalmıştır ve bugünkü birçok yazıya da temel
oluşturmuştur. Tekerleğin ilk kez Sümerler döneminde kullanıldığı tahmin edilmektedir. Tekerleğin bu medeniyette kullanılmış
olması, o dönemde evcil hayvanların varlığının bir göstergesidir.
Evcil hayvanlar sadece besin kaynağı değil aynı zamanda deri gibi
hammadde kaynaklarıdır ve çekim güçlerinden de faydalanılmıştır. Kağnı arabalarının kullanılması ve geniş yolların varlığı o
dönemde nüfusun belirli bir yoğunluğa eriştiğinin göstergesidir.
Hayvanların evcilleştirilmesi ve toprağın işlenmeye başlanmasının Sümerlerden daha önceki bir dönemde başladığı bilinmektedir. Sümerler muhtemelen herhangi yeni bir hayvan türünü
evcilleştirmemişlerdir fakat süt ürünlerinin işlenmesi ve sulama
yöntemlerinin geliştirilmesi konusunda Sümerlerin önemli gelişmeler sağladıkları söylenebilir. Sulamanın aynı zamanda Sümer3. Bu yerleşim yerleri arasında en büyük ve önemlilerinden biri bugün Türkiye topraklarında yer alan Çatalhöyük’tür. Çatalhöyük’ün eski bir yerleşim yeri olduğu
1950’li yıllarda keşfedilmiştir. Daha sonra 1960-65 yılları arasında yapılan kazılarla
açığa çıkarılmıştır. Çatalhöyük kısa sürede dünya çapında ün kazanmış ve birçok
ziyaretçi çekmiştir. 1990’lı yıllarda uluslararası bir arkeolog grubu Çatalhöyük’te
yeni kazılar yapmıştır.
11
Keçi Medeniyeti
lerin düşüşüne neden olduğu tahmin edilmektedir. Muhtemelen
toprağın aşırı sulanması, tuzlanmaya neden olmuş ve toprak verimsizleşmiştir. Bugün Mezopotamya’da birçok bölgenin hâlâ verimsiz olmasının nedeni toprağın tuzlanmasıdır. Bölgede yapılan
kazılar Sümerlerde birçok meslek alanının oluştuğunu göstermektedir. Marangozlar, terziler, din adamları, öğretmenler, doktorlar ve taş işçiliği gibi meslekler bunlardan bazılarıdır. Sümerler
matematik alanında da büyük adımlar atmışlardır. Matematik
bilgilerini kullanarak Mezopotamya’daki ilk sağlam binaları yapmışlardır. Astronomi bilgilerinin temeli de Sümerlere dayanmaktadır, Merkür ve bazı diğer gezegenleri bildikleri tahmin edilmektedir. Sümerlerin dini bilinen en eski dini sistemlerdendir ve sonraki dini inanışların çoğunun Sümerlerin inanışlarına dayandığı
düşünülmektedir. Sümerlerde merkezi tanrıların yanı sıra, her
bir şehir devletin kendi tanrısı vardı ve bu tanrılar birbirleriyle
rekabet içerisindeydiler. Yaşam biçimi ve dini inanışlarıyla ilgili en önemli veriler, Gılgamış destanının anlatıldığı tabletlerdir.
Farklı tanrıların varlığı ve değişik nedenlerden dolayı farklı şehir
devletleri arasındaki çatışmalar Sümerlerin sonunu hazırlayan en
önemli etkendir. Sümerlerin çöküşünde Akadlardan Sargon’un
büyük rolü olmuştur. Sargon MÖ yaklaşık 2340’lı yıllarda önce
Akadların tek yönetim altında toplanmasını sağlamış daha sonra
Sümerlere ait şehir devletleri ele geçirmiştir. Sümerler Sargon’un
saldırılarına karşı bir birlik oluşturamadıkları için bu saldırılara
karşı koyamamışlardır. Akad medeniyeti MÖ 2340 ile 2200 yılları
arasında varlığını korumuştur. Akadlarda da Sümerlerde olduğu
gibi çok değişik diller ve şiveler konuşulmuştur. Bu dillerin bir
kısmı varlığını milattan sonraki dönemlerde de devam ettirmiştir.
Neolitik devrimin Mezopotamya’da gerçekleşmiş olması doğal olarak Sümerler ve Akadlar gibi ilk medeniyetlerin de burada
yeşermesini beraberinde getirmiştir. Neolitik devrimin gerçekleşmesinde hayvanların evcilleştirilmesi önemli bir adımdır. Bu
evcilleştirme ise keçiyle başlamıştır. Böylece keçi, medeniyetlerin
oluşumunda önemli bir başlangıç olmuştur. Bu önemden dolayı, bu kitabın ilerleyen bölümlerinde göreceğimiz gibi keçi, ekonomiden sanata, edebiyattan günlük yaşama ve dile kadar insan
yaşamının her alanında iz bırakmıştır. Bu iz halen devam etmektedir.
12
Cemal Ün
Türkiye’nin güneydoğusunda Dicle ve Fırat nehri arasında bulunan ve 14.000 yıl
önce köpekle birlikte evcilleştirme sürecinin başlamasına ev sahipliği yapan Mezopotamya. Bu bölgede köpekten sonra keçi yaklaşık 12.000 yıl önce evcilleştirilmiştir.
Daha sonra sığır ve domuz da yine bu bölgede evcilleştirilmiştir.
Wild Elinkorn Wheat: Buğdayın ekimi
Pigs: Domuz
Sheep: Koyun
Cattle: Sığır
Goats: Keçi
Fertile Crescent: Verimli Hilal, Mezopotamya
13
Keçilerin Evcilleştirilmesi
K
eçilerin evcilleştirilmesiyle beraber yiyecek aramak için
kaybedilen sürenin kısalması, insanoğluna medeniyetin temellerini atacak vakti ve enerjiyi sağlamıştır. Bugünkü evcil keçiler (Capra hircus) 10.000 yıl kadar önce vahşi ataları olan yaban keçilerinden (Capra aegargus) evcilleştirilmişlerdir. Neolitik
dönemde hayvan yetiştiricileri bugün Ortadoğu olarak bilinen
Mezopotamya’da küçük sürüler halinde keçiler yetiştirmeye başlamışlardır. Mezopotamyalılar yetiştirdikleri keçilerin etinden
sütünden gıda olarak, gübresinden yakacak ve yapı malzemesi olarak, derisinden giyecek olarak, kemiklerinden silah olarak
yararlanmışlardır. Bu ilk evcilleştirilen keçilerin torunları bugün
değişim göstererek en yüksek dağlardan verimsiz çöllere kadar
14
Cemal Ün
birçok değişik iklim koşuluna adapte olmuştur. Bugün 300’den
fazla değişik keçi ırkı bulunmaktadır ve bu 300 değişik ırk bugünkü bilimsel verilere göre toplam 4 dişi keçiden orijin almaktadır.
Keçilerin orijinlerinin saptanmasıyla ilgili genetik çalışmaların ne
şekilde yapıldığı “Keçilerin Evrimi” bölümünde anlatılacaktır.
Keçinin evcilleştirilmesiyle ilgili yapılan arkeolojik çalışmalar,
ilk evcil keçilerin 11.000 yıl önce Fırat nehri ovasında, daha sonra
10.000 yıl kadar önce de İran’da Ganj Dareh’te yaşadığını ortaya
koymaktadır. Keçilerin ardışık olarak 9000 yıl önce Pakistan’da ve
eşzamanlı olarak Orta Anadolu’da evcil olarak yaşadığı yine arkeolojik çalışmalarla belirlenmiştir. Günümüzden 7500 yıl önce ise
Mezopotamya’dan Avrupa’ya yayılmışlardır. Çok büyük bir olasılıkla tarım ve hayvancılık kültürünün Avrupa’ya taşınmasında da
temel bir görev görmüşlerdir. Keçiler, kıt yem kaynakları, kuraklık ve soğuk gibi olumsuz koşullara dayanıklıdırlar ve insanı tıpkı
köpekler gibi takip edebilirler. Dolayısıyla keçilerle seyahat etmek
bu eski dönem insanları için sığırlarla seyahat etmekten şüphesiz
ki çok daha kolaydı.
Etinden ve sütünden yararlanılmasa da insanlar için önemli bir
hayvan olan köpek, keçiden yaklaşık iki bin yıl kadar önce, ilk evcilleştirilen hayvandır. İnsanların hayvanlar alemindeki tartışmasız en yakın dostu köpek, daha sonra keçinin ve diğer hayvanların
evcilleştirilmesinde insanlara büyük yardımlarda bulunmuştur.
İnsanoğlunun tarım devrimini gerçekleştirmek üzere keçi, koyun
ve sığır gibi hayvanları evcilleştirmesi sürecinde ve daha sonraki
yıllarda köpekler de çobanlık işinde uzmanlaşmışlardır. Çobanlık yapan insanların ilk yardımcıları köpekler olmuştur. Köpekler
cesaret ve çalışkanlıklarıyla sürünün güvenliğini sağlamış bunun
karşılığında da insanların güvenini ve dostluğunu kazanmışlardır.
İnsan, köpek, keçi birlikteliklerini arkeolojik kalıntılardan da anlamak mümkündür.
15
Keçi Medeniyeti
Keçilerin evcilleştirildiği yer olan eski Mezopotamya’da bugün
50 milyon dolayında keçi yaşamaktadır. Bu keçiler yılda 1.3 milyon ton süt üretmektedirler. Dünya’da ise 700 milyon civarında
keçi yaşamaktadır. Eski Mezopotamya, yeni adıyla Ortadoğu,
dünya keçi varlığının %7’sini barındırmaktadır. Bu yapı bölgede
yaşayan insanların atalarının geleneklerini sürdürdüğünü göstermektedir. İlk evcilleştirilen atalarından çok farklı görünüm, renk,
süt verimi gibi özelliklere sahip bu keçiler dünyanın gelişmekte
olan coğrafi bölgelerinde hâlâ insanoğluna yaşam kavgasında yardımcı olmaya devam etmektedirler. Bugünkü keçiler, beyaz, siyah
kahverengi ve bunların değişik tonlarını görünümlerinde sergilemektedirler. Sığırlardaki kadar olmasa da, daha çok süt verecek
16
Download