PANEL PROGRAMI 1.Açılış Konuşması Harun MERTOĞLU/Rize Baro Başkanı 2.Türk Medeni Kanunu’nda Kadın Seher KANDİL / Avukat 3. Türk Ceza Kanunu’nda Kadın Şölen TÜYSÜZ /Avukat 4.Kadın Sorunları ve İletişim Zeki KARATAŞ / Sosyal Hizmet Uzmanı 5.Ailenin Korunmasına Dair Kanun ve Kadın Hakları Komisyon Çalışmaları Hakiye TAKIŞ / Avukat DÜNYA KADINLAR GÜNÜ KADIN SORUNLARI VE İLETİŞİM Zeki KARATAŞ/Sosyal Hizmet Uzmanı RİZE İL SOSYAL HİZMETLER MÜDÜRLÜĞÜ RİZE BARO BAŞKANLIĞI 8 MART 2006 SORMAK LAZIM! KADIN SORUNLARINA ÇÖZÜM BULMAK NİÇİN BU KADAR ÖNEMLİDİR? KADIN HAKLARINA VERİLEN ÖNEM BİR ÜLKE İÇİN NE ANLAM TAŞIMAKTADIR? KADINI ANLAMAMAK YADA DEĞER VERMEMEK ÜLKEYE NE KAYBETTİRİR? İnsan Kaynağının Kalitesi • Bir Ülkenin gücü, sahip olduğu İNSAN KAYNAĞININ kalitesi ile ölçülür. • Kadına verilen değer de ülkenin insan kaynağının kalitesini belirler. • Her insanın kişiliğinin şekillendiği ilk okulu aile hayatıdır ve ilk öğretmeni de annesidir. Kadını tanımak… Bu nedenle kadının psikolojisinin hiçe sayıldığı aile ve toplum hayatında sağlıklı bireylerin yetiştiğini iddia etmek pek de doğru değildir. Öncelikle kadının biyolojik, psikolojik ve sosyal yapısını tanımak ve ona göre yaklaşım tarzı geliştirmek gerekecektir. Kadınlar Nelerden Hoşlanır Kadınların erkekler konusunda en çok dile getirdikleri yakınma, erkeklerin onları dinlemediği ve anlamadığı hususudur. Kadının ilişkideki önceliği, paylaşmak ve yakınlık hissetmektir. Erkeğin önceliği ise, yetenekli, yeterli ve güçlü olduğunu hissetmesidir. Erkekler doyumu başarıda ve sonuç almada bulurken, kadınlar paylaşma, değer verilme ve önemsenmede yaşarlar. Etkin Dinleme Kadının psikolojik ihtiyacı çözüm değil, dinlenilmektir. Erkeğin ki ise güvenmek, takdir edilmektir. Kadının psikolojik ihtiyacında önceliği, duyguları anlamak, ifade etmek ve değiştirmek alır. Erkek ise hep çözüm odaklı düşünür ve kadının duygulara verdiği önemi algılayamaz. Kadın da erkeğin bu kadar duygusuz olmasına bir anlam veremez. Kadını dinlemek • Erkeğin, kadının duygularını önemsediğini hissettirmesi için kadını dinlemesi gerekir. Çözüm önermeye hiç gerek yoktur. • Erkeklerin yaptıkları en büyük hata, sorunu konuşurken hemen çözmek zorundaymış gibi davranmalarıdır. Kadının düşüncelerinin paylaşılması… Oysa kadın için, düşüncelerinin paylaşılması ve yakınlaşmak, çözümden daha önemlidir. Kadının duygularını anlamaya çalışan erkeğin, onu anlamasa da dinlemesi yeterlidir. Böyle davranmayı başarabilen erkek, karısının kendisini nasıl takdir ettiğini hayretle görecektir. Sözlerinizi ayarlayın… • Ağza her gelen söylememelidir. • Genellikle yakınlığın getirdiği teklifsizlikle eşler arasında “Nasılsa sözümü geri alırım!” “O da bana söylemişti ama…” gibi bahanelerle acı ve kızgın sözler söylenir. • Sözlerin bilgisayar gibi “geri al!” komutu yoktur. • Yaşanılan her çatışma bir fırsat bilinerek, yeni çatışmalarda daha iyi ayarlanmış sözler kullanılmalı; yıkıcı, yakıcı, yok edici sözlerden kaçınılmalıdır. Kadın üzüldüğünde… Kadın bir şeye üzüldüğünde erkek onun duygularını göz önüne almadan önerilerde bulunmaya başlar. Erkek bir şeye üzüldüğünde de kadın, istenmeyen tavsiye ve eleştirilerde bulunarak onun kendisini yetersiz hissetmesine sebep olur. Erkek aslında kendisine akıl verilmesini değil, kabullenilmesini istemektedir. Erkeğin üzülmesi… Üzüntü anında erkeğin ve kadının beyni farklı çalışır. Erkek sessizleşir, kabuğuna çekilir, konuşmak yerine düşünmeyi tercih eder.Bir çözüm bulduğunda sessizliğini bozar. Kabuğa çekilme gazete okuma, televizyon seyretme şeklinde olabilir. Bu arada kadın kendisinin dinlenilmediğini zanneder. Kadın sorunlarını konuşur • Oysa üzülen kadın, rahatlamayı, güvendiği birisini arayarak sorunlarını konuşmakta bulur. • Kadınlar kendilerini heyecanlandıran duyguları paylaştıklarında güven hisseder. Kadın için önemli olan… Kadın için önemli olan, içini dökmek iken erkek için önemli olan, sonuç bulmaktır. Erkek kadına hiçbir şey yapmasa bile dinleyerek destek verebilir. Bir kadın da erkeğe çözüm önerisinde bulunmadan sadece onu kabullenerek yardımcı olabilir. Erkek kabul edildiğini, kadın da paylaşıldığını hissettiği zaman sevildiğini düşünür. Önemli olan birlikteliğiniz Hayat bir fincan kahve gibidir, bazen acı, bazen tatlı olur. Önemli olan kahvenin tadı değil, onu kiminle birlikte içtiğinizdir. Kadın Neden Daha Çok Konuşur? İnsan beynini en çok çalıştıran eylem, kelime üretmektir. Sözcüklerin linguistik özellikleri sol beyne, anlam bölümü sağ beyne, duygular ise beynin derinliklerine yazılıdır. Sözcük üretirken hepsi birden ortak çalışmalıdır. Kadınlarda bu özelliğin, biyolojik olarak üstün olduğunu görüyoruz. Kadın Neden Daha Çok Konuşur? Kadın üzüntülü olduğunda kendini iyi hissetmek için konuşma eğilimindedir. Erkek ise susmayı tercih eder. Kadın yüksek sesle düşünür. Ne söylemek istediğini yüksek sesle araştırır. İçtenlik ve paylaşımcılık hisleri kadını konuşmaya iter. Yakınlık ve yalnız olmama isteği konuşma ihtiyacını arttırır. Kadın bilgi paylaşımı için konuşur. Erkek için ise konuşmak sadece aktarma işidir. Konuşmada Zamanlama Kadın erkeği keyifsiz gördüğünde onu ısrarla konuşmaya zorlarsa beklemediği bir tepkiyle karşılaşabilir. Erkek kabuğuna çekilip sorununu kendi kendine çözmeye çalışırken eşinin ona yardım etmek istemesini yetersizlik gibi düşünebilir. Kadın üzüntülü iken gereksiz konuştuğunda erkek onu terslerse sevilmediğini ve değersiz olduğunu varsayacaktır. Oysa erkek sadece eşini dinlediğinde onun gevşediğini görecektir. Sağlıklı iletişim Kadın üzüntülü iken eşine sessiz zaman tanıması, erkeğin de eşi üzüntülü iken onu anladığını hissettirmesi, iletişimi sağlıklı hale getirmeye yeter. Erkek suskun veya stresli, kadın çok konuşkan yada üzüntülüyken onda “yanlış yapıyorsun” hissini uyandırmak, en büyük iletişim hatasıdır. Farklılığınızı kabullenin… Evlilikte hiçbirimiz son şekli verilmiş, bütün kıvrımları istediğimiz gibi biçimlenmiş “ideal” ve “mükemmel” insanla karşılaşmıyoruz. Evlilik, henüz evlenmeyenlerin hayal ettiği gibi ilk günde iyiliği yada kötülüğü belli olan bir piyango değil; kötüyse iyileşebilecek, iyi olduğu halde bile kötüleşebilecek sürekli bir yolculuktur. Aşırı İlgi Güvensiz Yapar? Bazı erkekler, eşlerinin her işine karışırlar. Evin düzeninden yemeğin ve sofranın biçimine kadar hep son kararı veren taraf olmak isterler. Bazı kadınlar, eşlerine annelik yaparlar. Diş fırçalamalarından “Cüzdanını aldın mı?” demeye kadar sürekli müdahale içindedirler. Bu iyi niyetli çabalar karşı tarafa kendisini güvensiz hissettirir ve onu rahatsız eder. Ev hayatında kadın, dışarıdaki yaşamda da erkek, son karar veren kişi olmanın konforunu yaşamalıdır. Erkek Nasıl Konuşturulur? Erkekler konuşmak için konuşmazlar, konuşmak için bir nedenleri olmalıdır. Zamanlama ve yaklaşım biçimi uygun ise konuşmaya başlarlar. Konuşması için bir erkeğin ilgi alanını bulmak gerekir. Erkek konuştuğunda suçlanmadığını veya baskı altında olmadığını hissederse yavaş yavaş açılmaya ve iletişim kurmaya başlar. Duygularda İniş Çıkışlar Kadınların iç dünyalarının gelişmiş olması, onları erkeklerden daha çok duygusal dalgalanmaya götürür. Kadınların duyguları bahar mevsimi gibi özel ritim ve döngüye sahiptir. Erkekler bunu çoğunlukla anlayamazlar ve kendi davranışlarından kaynaklandığını zannederek onların hislerini değiştirmeye çalışırlar. Nasıl ilkbaharda hep güneş olmazsa kadının duygu dünyasında da hep neşe yoktur. Sebepsiz üzüntüler yaşar, basit şeyleri dert edebilir. Herhangi bir konuyu uzatır, zihinlerinden atamaz ve günlerce düşünürler Kadın Destek İster Kadın üzüldüğünde; ihtiyacı fikir almak değil, yanında birisini bulmak, o kişi tarafından dinlenmek ve anlayış görmektir. “Sev, değer ver, paylaş” desteği kadına yetecektir. Kadın olumsuz duyguları bastırdığında onları içinde biriktirir, ama bardağı neyin taşıracağını kestiremezsiniz. Kadına Göre Para Erkek bakışı genellikle paranın tüm sorunları çözeceği yönündedir. “Her dediğini yapıyorum, yediği önünde yemediği arkasında bu kadına rahat batıyor!”, erkeklerin çok sık söylediği sözlerdendir. Kadınlar maddi ihtiyaçları karşılanmadığında duygusal ihtiyaçlarını daha çok fark ederler. Duygusal ihtiyaçlar sevilmek, değer verilmek, önemsenmektir. Ancak böylece kendilerini mutlu ve güvende hissederler. Kadın Özgürleşmekten Korkar Mı? Eric Fromm’un bir sözü vardır: “Çağdaşlaşmanın önündeki en büyük engel, özgürlük korkusudur.” İnsan özgürlük korkusu yaşamadan özgürleşmelidir. Eğer bir kadın, bireysel yeteneklerini geliştirerek özgürlük kazanırsa, toplumsal role dahil olmakta cinsel kimliğini kullanmaya hiç ihtiyaç duymayacaktır. Kadın Magazin Malzemesi Midir? Cinsellikle öne çıkmak, kadın için artı değer olmaktan çok, kolaycılıktır. Herhangi bir konuda kendini yetiştirmeyen, 300 kelimeyle konuşan bir kadın, aynı cinsiyetten diğer insanları temsil etmekten çok uzaktır, kadın kimliğini temsil edemez. Ayrıca fiziki görünümü gereğinden fazla yüceltmek, toplum sağlığı açısından doğru bir davranış değildir. Can DÜNDAR’ın kaleminden… Levent'te bir estetik kliniğinde görevli bir uzmanla görüştüm. Dinlediklerime inanamadım: "14 - 15 yaşında kızlar, ana babalarından habersiz gelip kaşlarını kaldırmak, fazla yağlarını aldırmak, selülit tedavisi yaptırmak istiyormuş.” Geçenlerde bir kız elinde Angelina Jolie'nin fotoğrafıyla gelmiş ve "Bununki gibi dudak istiyorum" demiş. Vahim bir durum… "En büyük istekleri" neymiş biliyor musunuz? Zara'nın ya da Diesel'in 34 bedenine sığmak… Bunun için yarışıyorlarmış:"Çünkü televizyonda gördükleri mankenler 34 beden giyiyor. Onu giyebilmek için 44 kilo kalmaları lazım. Bunun için resmen aç geziyorlar. Gün boyu yedikleri, bir kase yoğurt, iki tas salata, sigara, kahve ve kola... 500 kaloriyle yaşamaya çalışıyorlar. O yüzden vücutlarında demir, sodyum eksikliği var. Yanlış beslendikleri için vücutları hızla deforme oluyor, müdahale için de bize geliyorlar." Son 3 yılda gözlenen patlama • Uzman, bunun son 3 yılda gözlenen bir "patlama" olduğunu söylüyor: • "Ben de anneyim, 18'lik 'lipolu' (yağ aldırmış) kızları görünce dehşete kapılıyorum. • Biriktirdiği 300 - 500 milyonla gelip 'Dudağımızı şişir' diyenleri 'Bırakın dudağınızı da gidin kafanızı şişirin' diye geri yolluyorum." Gençler kuşatma altında… Okulda, çevrede ve özellikle de medyada cinsel teşhirin yaygınlaşması... Baştan çıkarıcı klipler, uyarıcı filmler, cinsellik yüklü diziler, çıplaklığa çağıran reklamlar, beyinde ergenliği erken uyandırıyor, cinselliğin keşfini hızlandırıyor. Özellikle varlıklı kesimden gençler, lise çağında, özentiyle büyük ve çekici görünme derdine düşüyor. Karşı cinsi de sadece bir şehvet nesnesi olarak görüyor. Küçükler büyük, büyükler küçük görünmek için yarışıyor adeta... Gerçek şu ki… Reklamlarda görünen, filmlerde izlenen, billboardlarda sergilenen kadınlar ya da erkekler sahici değil, kurgulanmış kişilerdir. Sevimlilikleri; seyreden insanlar için değildir. Bir başka şeyi pazarlamak yada temsil etmek için sevimli olmak zorundadırlar. Aslında cinsellik pazarlanabilir kalıplar içine sığdırılmaya çalışılırken, parmaklar arasından kadının kimliği, kadının kişiliği kaçırılmaktadır. Kadın 2. Sınıf Mıdır? • Kadını ürettiği değerlerle toplumda var kılabilmek için, onu ikinci sınıf görme eğiliminden vazgeçilmesi gerekmektedir. • Kadın yalnızca ev işi yapan, çocuk dünyaya getiren bir varlık gibi telakki edildiğinde, toplumda etkin olan bir rolü üstlenmesinin kadın kimliğine aykırı olduğu düşünülür. • Oysa kişiliğin oluşumunda cinsel kimlik, ancak %20-30 civarında etkilidir. Kişiliğin %70-80’ını, insani özellikler oluşturur. Sosyal Hizmet Yaklaşımı “Her başarılı erkeğin arkasında değil, yanında bir kadın vardır” anlayışı ile kadınlarımızın da ülkemizin geleceğine çok önemli katkılarda bulunacağına inanıyoruz. DÜNYA KADINLAR GÜNÜ RİZE İL SOSYAL HİZMETLER MÜDÜRLÜĞÜ RİZE BARO BAŞKANLIĞI 8 MART 2006