Kavramsal Çerçeve Mezhep:Arapça Z-H-B kökünden ism-i zaman, ism-i mekan, masdar-ı mîmî sîgasında türeyen bir kelime olup “gidilen yer, yol, gitme zamanı, gitmek” gibi anlamlara gelir. Terim Olarak yapılan tanımlar: Mezhep: Bir takım siyasî, içtimaî, iktisadî ve diğer hadiselerin tesirlerinin mezhep kurucusu sayılan insan ile ona uyanlardaki fikrî, dinî, siyasî tezahürüdür. Mezhep:Din anlayışındaki farklılaşmaların kurumlaşması sonucu ortaya çıkan dinî nitelikli beşerî oluşumlar olup, dinin anlaşılma biçimleriyle ilgili siyasî-itikâdî veya fıkhîamelî tezahürlerdir. Mezhep: Dinin anlaşılması ve algılanmasından, dînî farklılaşmadan kaynaklanan dinî gruplardır. Mezhep: İnsanların yaşadıkları sosyal çevrenin içinde dinin ana kaynaklarını anlama ve uygulamasında ortaya çıkan farklılıkların kurumlaştığı dinî gruptur. Din-Mezhep İlişkisi Din Nedir? Din, insanın insanlığını en iyi şekilde gerçekleştirebilmesi; birey ve toplum planında fıtrata uygun, insan onuruna yaraşır, ahlaklı bir hayat imkanının sağlanması; insanın, kendi özüne yabancılaşmasının önlenmesi; özellikle aşkın alan hakkında doğru bilgilenmenin temin edilmesi; değerler alanında keyfiliğin imkanlar nispetinde ortadan kaldırılması için vardır. Din, amaç değil araçtır. Amaç insandır. İslam, Allah katından gelen vahyin etrafında şekillenmiş bir din olup Hz. Muhammed 'in sağlığında tamamlanmıştır. Maide, 3 Din olarak İslam, akıl sahibi olan insanoğlunu, kendi hür iradesiyle hayırlara sevk eden ilahi ilkeler bütünüdür. Hz. Peygamber'in sağlığında ortaya çıkan din anlayışı, bir bütün olarak, daha sonraki dinî nitelikli oluşumların istikametinin belirlenmesi açısından bir kıstas özelliği taşımaktadır. Din-Mezhep İlişkisi İslam → İslamlaşma → İslamiyet: Hz. Muhammed'in sağlığında, sadece Müslüman insan vardır; herhangi bir mezhep, tarikat, cemaat ya da din anlayışını merkeze alan bir zümreleşme, bir örgütlenme söz konusu değildir. Mezhep bir dinin mensupları için alt kimlik ifadeleri olarak tezahür eder. Din, mezhebe göre üst kimliği tanımladığı için daha kapsamlı bir anlamı muhtevîdir. Din-Mezhep İlişkisi Daireye Göre; Ehli Sünnet ≠ İslam Mutezile ≠ İslam Şîa ≠ İslam vs. Ancak; Şîî İslam Sünnî İslam Mutezîlî İslam Haricî İslam vs. denilebilir. İSLAMİYET Ehli Sünnet Şia Mutezile Hariciyye Mürcie vd. Din-Mezhep İlişkisi Mezhep hiçbir zaman dinin kendisi değildir. Mezhepler, dinin kişiler tarafından algılanan, sübjektif yorumlanma biçimleridir. Bu yorumların bazı müştereklerde veya karizmatik bir liderde birleşmeleri mezhep gruplarını oluşturmuştur. Beşeri nitelik taşıyan bütün olgu ve oluşumlar, tabiatı gereği, her türlü tahlil ve tenkide açık olacağı için, her ne sebeple olursa olsun, dinin anlaşılma biçimlerinin din gibi mütalaa edilmesi, geleneğin din haline getirilmesi, dinin etkinlik alanının daraltılması anlamına gelecektir. Bu durum, din anlayışının geçmişe göre şekillenmesine yol açacağı için, İslam'ın evreselliği ile bağdaşmayacaktır. Fırka ve mezhepler, her dinin tarihinde yaşanan tarihsel bir olgudur. Dinin özünü teşkil etmezler Bu sebeple mezheplerin dinle özdeşleştirilmesi doğru değildir. Din-Mezhep İlişkisi 73 Fırka Hadisi: Yahudiler yetmiş bir veya yetmiş iki, Hırıstiyanlar yetmiş bir veya yetmiş iki fırkaya ayrılmıştır. Benim ümmetim de yetmiş üç fırkaya ayrılacaktır. Ey Muhammed, Fırka fırka olup dinlerini parçalayanlarla senin hiç bir ilgin olamaz. Onların işi Allah’a kalmıştır”, Enam,159 Dinde doğru dürüst olun ve onda fırkalara ayrılıklara düşmeyin”. Şûrâ, 13 Nihayet milletler dinleri konusunda aralarında parçalara bölündüler. Her fırka kendi din ve mezhebine güveniyor, hak olduğuna inanıyor. Mü’Minûn, 53. Din-Mezhep İlişkisi Mezhepler din farklılığını değil yaklaşım farklılığını ifade ederler. Bu farklılıklar, mutlaklık iddiasında bulunmadıkça; kendilerini İslam'ın temsilcisi görmedikçe; kendilerinin dışındakileri “öteki” olarak algılamadıkça birer zenginlik olarak kabul edilebilir. Bu yüzden farklı mezhepleri, tarikatları, cemaatleri; hak-batıl, doğru-yanlış, sapık-bidat ve benzeri sınıflandırmalara tabi tutmak yerine, insan doğasından kaynaklanan ve toplumsal yapıyla kurumlaşan farklı bilgi sistemleri veya zihniyet biçimleri olarak algılamak daha doğrudur. Hiçbir mezhep veya din anlayışı, mutlak doğru veya mutlak yanlış değildir. Bu nedenle her mezhebin şöyle veya böyle İslam Düşüncesine katkısı vardır. İslam Mezhepleri Tarihi Nedir? İslam Mezhepleri Tarihi, İslam düşüncesinin veya başka bir ifadeyle "fırkalaşma" veya " zümreleşme" faaliyetlerinin gelişme seyrini göstermeyi esas alan" bir bilim dalıdır. İslam Mezhepleri Tarihi, siyasi ve itikadi gayelerle vücut bulmuş "İslam'ın Düşünce Ekolleri" diyebileceğimiz beşeri oluşumları, bilimsel yöntemlerle inceleyen bir bilim dalıdır. İslam Mezhepleri Tarihi, İslam düşüncesinde dînî farklılaşmadan kaynaklanan beşerî nitelikli grupların oluşum süreçlerini bilimsel metotlarla inceleyen bir bilim dalıdır. İslam düşüncesindeki farklılaşma olgusuna, Bu olgunun beşerî niteliğine, Oluşumun tarihi arka planından başlayarak gelişim ve değişim sürecine , Bilimsel metot olgusuna vurgu yapılmıştır. İslam Mezhepleri Tarihi Nedir? İslam Mezhepleri Tarihi, geçmişte ve günümüzde ortaya çıkmış "İslam Düşünce Ekolleri" diyebileceğimiz beşeri ve toplumsal oluşumların, doğdukları ortamı, doğuş sebeplerini, teşekkül süreçlerini, fikirlerini, mensuplarını, edebiyatını, yayıldığı bölgeleri, İslam düşüncesine katkılarını kendi eserlerinden hareketle zaman-mekan bağlamında ve fikir-hadise irtibatı çerçevesinde deskriptif/betimleyici metotla ve tarafsız bir gözle inceleyen bir bilim dalıdır. İslam Mezhepleri Tarihinin Konusu ve Tasnifi Bir grup; Ana bünyeden ayrılarak ve/veya farklılaşarak sosyalleşmişse, Bu sosyalleşmeyi kurumsallaşmaya dönüştürmüşlerse, Belli bir metodoloji etrafında fikir ve pratiklerini tutarlı bir doktrinle açıklayabiliyorlarsa, Bu doktrin üzerinden literatür oluşturmuşlarsa Mezhep hüviyeti kazanmışlardır. İslam Mezhepleri Tarihinin Konusu ve Tasnifi Şehristani’nin konulara göre mezhep tasnifi: 1. Tevhid ve Sıfatlar: Eşariye, Kerramiyye, Mücessime, Mutezile 2. Kader ve Adl: Kaderiyye, Neccariyye, Cebriyye, Eşariyye, Kerramiye 3. Va’d, Va’îd, esmâ ve ahkam: Mürcie, Vaîdiyye, Mutezile, Eşariyye, Kerramiyye 4. Sem, akıl, risalet ve imamet: Şîa, Hariciler, Mutezile, Kerramiyye, Eşariyye Dört ana mezhep vardır: Kaderiyye – Sıfatiyye – Havaric – Şîa Bunların alt grupları olan fırkaların sayısı ise pek çoktur. İslam Mezhepleri Tarihinin Konusu ve Tasnifi Günümüzde yapılan bazı çalışmalarda mezhepler, siyasî ve itikâdî olarak nitelendirilmiş olmakla birlikte, biz bu tasnifin sunî olduğuna inanıyoruz. Çünkü herhangi bir mezhebin siyasî tavrı, fikirleri, kabulleri olduğu kadar itikâdî hatta amelî tercihleri ve kabulleri de söz konusudur. Öte yandan fırkaların doğuş nedenlerini esas alarak böyle bir tasnif yapma imkanını da her zaman bulamayız. Zira, çoğu kere bir fırkanın doğuşu ve menşe’i hakkında birbirine zıt fikirlere rastlanmaktadır. Kaldı ki, sosyal hadiselerin karmaşık ve girift yapılarına bağlı olarak tek sebepli olmadığı aşikar iken, sosyal bir gerçek ve olgu olan mezhep zümreleşmelerini tek nedenli bir olgu olarak ele almak ilmi verilere uygun düşmez. İslam Mezhepleri Tarihinin Konusu ve Tasnifi Bize göre İslâm tarihinde ortaya çıkan fırkalar büyük ölçüde dünyevî, siyasî saikler ile ortaya çıkmış ve fakat Müslümanlar arasında meşruiyetleri sağlayabilmek için dinî, itikâdî motiflere sarılmıştır. Müslümanlar arasında tezahür eden problemlerde önce hadiselerin gidişine göre bazı çözüm yolları üretilmiş, görüşler beyan edilmiş daha sonra bunların doğruluğuna dair dinin aslî kaynaklarından delil aranmıştır. Yani fikir önce gelmiş, fikri destekleyen deliller onu takip etmiştir Böylece zamanla fırkalar kendilerini dinî bir muhteva ile sunma imkanı bulmuş ve fırkayı oluşturan siyasî ve dünyevî sebepler arka planda kalmış, unutulmuş veya tali dereceye düşmüştür. Hz. Peygamber’in şahsında dinî ve dünyevî liderliklerin birleşmesi Müslümanların bazen dinî ve dünyevî işleri birbirine karıştırmasına yol açmıştır. Gelişen ve değişen sosyal şartlar içinde Müslümanlar kendilerinden önce gelenleri taklit edip, çoğu kere yüceltip tabulaştırdıkları için fikrî dinamizm yerini statik bir yapıya bırakmış, İslâm tarihinin ilk dönemlerinde (yaklaşık beş asır) şekillenen mezhebî oluşumlar, birbirlerine hasım bir zihniyet ve tavır ile varlıklarını devam ettirmişlerdir. İslam Mezheplerinin Tasnifi İnsanlar sahip oldukları zihniyet biçimleriyle, din ve dünya görüşleriyle olayları algılamışlardır. Zihniyet: olguların, hadiselerin, şeylerin belli bir biçimde görülmesini, dolayısıyla bu anlayışla uyumlu tepkiler ve davranışlar gösterilmesini mümkün kılan şeydir. Dindarlık: Belli bir dinin muayyen zaman ve şartlarda belli bir kişi veya grup ya da toplum tarafından yaşanmasını ifade eder. Dindarlık: insanın iman-amel temelinde ortaya koyduğu dinî tutum, deneyim ve davranış biçimi, yani dinî yaşantısı” demektir. Tanımlar çerçevesinde şöyle bir tasnif yapılabilir: 1) Tepkisel-Kabilevi Din Söylemi: Haricilik 2) Akılcı-Hadari Din Söylemi:Mutezile, Mürcie 3) Gelenekçi-Muhafazakar Din Söylemi: Ehl-i Hadis 4) Politik-Karizmatik Liderci Din Söylemi: Şîa, Mehdici hareketler 5) Keşifci-İnzivacı Din Söylemi:Tasavvuf ekolleri Mezhepler Tarihi İle İlgili Terimler Mezhep Makale Nıhle Fırka Zümre/ Hizip/ Grup/ Hareket Ekol /Akım/Oluşum Cemaat Tarikat İlgili Terimler ve Kaynaklar Makale/Makâlât: İslam toplumunda ortaya çıkan tartışmalar ve meselelerden biri veya bir kaçı hakkında kişisel yada mensubu bulunduğu fırkanın görüşlerini açıklamak, mezhebini savunmak; veya başkasının yada diğer fırkaların görüşlerini reddetmek, kötülemek ve eleştirmek amacıyla kaleme alınan eserlere Makale denilmektedir. Ebu’l-Hasan Ali b. İsmail el-Eş’arî (324/936), Kitâbu Makâlâti’l-İslâmiyyîn ve’htilâfi’l-Musallîn: Sistematik ve müellifin ifade ettiği gibi objektif olarak hazırlanmış olan bu eser üç kısımdan oluşur: a- Konulara göre fırkalar ve görüşleri: Şîa, Havâric, Murcie, Mutezile, Mücessime, Cehmiye, Dırâriyye, Neccâriyye, Bekriyye, Hüseyniyye, Ashab-ı Hadis ele alınır. b- Kelâmî problemler ve Mutezile’nin dinî ve felsefî görüşleri c- Allah’ın isim ve sıfatları hakkındaki görüşler ile fırkaların Kur’an hakkındaki görüşleri ele alınmıştır. İlgili Terimler ve Kaynaklar Mille/Milel: Allahın peygamberler yoluyla insanlara inanmaları için gönderdiği kitaplı din demektir. Nıhle/Nihal: Semavî olmayan beşeri kökenli inanç ve düşünce yapılanmaları demektir. “Nıhle/Nihâl” terimi, “Mille/Milel” ile birlikte diğer dinleri ve onların alt grupları olan mezhepleri içine alan daha geniş bir anlamı muhtevi olarak kullanılmıştır. Nitekim İslâmî literatürde yer alan “Milel ve Nihâl” kitapları sadece Mezhepler Tarihi değil, Dinler Tarihi, Felsefe Tarihi, İslâm Felsefesi Tarihi gibi bilim dalları için de ilk kaynak olma özelliğine sahiptirler. İlgili Terimler ve Kaynaklar Ebû’l-Feth Muhammed b. Abdilkerîm eş-Şehristânî (548/1153), Kitâbu’l-Milel ve’n-Nihal: Bir mukaddime ile kitabına başlayan müellif, “73 fırka” hadisini esas alarak mezhepleri tasnife gayret eder. Fırkaları Sıfatıyye, Kaderiyye, Havâric, Şîa, şeklinde dört başlıkta toplamakla beraber bunların dışındaki fırkaları da anlatır. En önemli kaynağı Eş’arî’nin Makâlât’ı olduğu için önemli ölçüde objektif bir tavra sahiptir. Ebû Muhammed Ali b. Hazm el-Endelûsî (456/1063), Kitâbu’l-Fasl fi’l-Milel ve’l-Ehvâ ve’n-Nihal: İtikâdî meseleleri esas alarak mezhepleri bu konulara isnat ettiren ve fırkalar hakkında detaylı bilgi veren müellif eserini Zahiri mezhebini müdafaa için kaleme aldığını ifade eder. Fırkaları, Ehl-i Sünnet, Mutezile, Murcie, Şîa, Havâric olarak beş başlıkta anlatır. İlgili Terimler ve Kaynaklar Fırka: Fırka çoğulu Fırak” terimine gelince F-R-K kökünden türeyen ve “bir grup insan, takım, parti” gibi anlamlara gelen kelime, terim olarak; siyasî ve itikâdî ayrılıkları ifade eden gruplar için mezhep kelimesinin eş anlamlısı olarak kullanılmıştır. Türkçe’de fırka kelimesi yerine mezhep kelimesi daha yaygın bir kullanım alanı bulmuştur. Bununla birlikte klasik kaynaklarda mezhep ve fırka kelimesinin kullanımında bazı nüanslar görülmektedir. İlgili Terimler ve Kaynaklar Makale/Makâlât: Ebû Muhammed el-Hasan b. Mûsa en-Nevbahtî (300/912), Kitâbu Fıraki’ş-Şîa: Eser Mutezile, Havâric, Murcie, Cehmiye, Gaylaniye, Ashab-ı Hadis ve Ashab-ı Rey’i kısaca anlattıktan sonra Şîî fırkalarını daha geniş ve detaylı olarak açıklar. Sa’d b. Abdillah Ebî Halef el-Eş’arî el Kummî (301/913), Kitâbu Makâlât ve’l-Fırak: Nevbahtî’nin usulünün takip edildiği bu eser, onun genişletilmiş bir versiyonunu andırır. İlgili Terimler ve Kaynaklar Ebû Mansur Abdulkâhir b. Tâhir el-Bağdâdî (429/1037), el-Fark Beyne’l-Fırak: Günümüzde kabul edilen şekliyle İslâm Mezhepler Tarihi bilim dalının konularını muhtevî mezheplerin tasnifi yapan ilk eserdir. Tasnifte “73 fırka” hadisi esas alınmıştır. Müellif eserinde her mezhebin kendine has fikirlerini, bunların içlerindeki ayrılıkları, fikirlerini yaymak için söyledikleri şiirleri, kendi aleyhlerinde söylenen reddiyeleri açıklar sonunda kendi fikrini ve eleştirilerini dile getirir. Beş bölümdür; 1-“73 fırka” hadisinin açıklanması; 2- Müslüman arasındaki ihtilafler ve sebepleri; 3- Fırak-ı Dâlle: Ravâfız, Havâric, Mutezile, Murcie, Neccâriyye, Cehmiyye, Kerramiyye, Müşebbihe; 4- İslâm Nispet Edilen Fakat İslâm’dan Sayılmayan Fırkalar; 5- Ehl-i Sünnet. Fahreddin Râzî (606/1209), İtikâdu’l-Fıraki’l-Müslimîn ve’l-Müşrikîn: 73 fırka hadisinden bahsetmekle beraber Müslümanlar arasındaki fırkalaşmanın bundan çok daha fazla olduğunu beyan eden müellif, ana fırkaları Mutezile, Havaric, Ravafız, Müşebbihe, Kerramiye, Cebriye, Mürcie, Sufiler olarak sıralar ve Müşriklerin fırkalarını da ele alır. İslam Mezhepleri Tarihinin Metodu İslâm Mezhepleri Tarihi alanında çalışanlar tarih ilminde takip edilen bilimsel usullerden yararlanmakla beraber, din sosyolojisi, sosyal psikoloji ve antropoloji gibi bilimlerin metotlarından istifade ile kendine has bir metodoloji geliştirme gayreti içindedirler. Bu nedenle günümüz araştırmacıları, klasik kaynakların takip ettikleri metotların çok ötesinde aktüel ve bilimsel teknikler kullanmaktadır. Çünkü bir mezhebin ortaya çıkması ve oluşması, basit bir inanç kabullenilişinin ve onun pratiğe dökülüşünün ötesinde, onun doğduğu dinî ve millî kimlik, sosyal çevre (iklim ve coğrafi çevre de buna dahil), kültür ortamı, geçmiş din ve kültürlerin etkisi, o toplumun hayat şartları ve yaşayış biçimiyle doğrudan ilgilidir. Dolayısıyla mezhebî oluşumlarda din, âdeta toplulukların kendi gelenek ve göreneklerine uygun olarak mevcut sosyal şartlar çerçevesinde algılanış ve uygulanış biçimleri olarak tezahür etmektedir. Bu şekliyle de teolojik bakış açısı bazen sosyo-antropolojik bakış açısıyla örtüşen bir görünüm arz etmektedir. İslam Mezhepleri Tarihinin Metodu Bir mezhebin incelenmesinde takip edilen metodu ana hatlarıyla şöyle açıklayabiliriz: İslâm Mezhepleri Tarihi normatif değil deskriptif bir bilim dalıdır. Bir mezhep veya görüş hakkında araştırma yapanlar olanı olduğu gibi tespite gayret ederler. Konular hakkında kendi sübjektif yorumlarını katarak göreceli ifadeler kullanmaktan kaçınırlar. 1- Konuyla ilgili kişiler ve görüşleri üzerinde yoğunlaşmalıdır. 2- Mezhep adının üzerinde durulmalı, ismin verilişi, birilerinin bazı dini grupların çeşitli adlandırmalarının arka planı araştırılmalıdır. 3- Mezheple ilgili ilk kaynaklar, özellikle ilgili mezhep mensupları tarafından yazılmış kaynaklar esas alınmalı; muhalifler tarafından fırka hakkında verilen bilgiler titizlikle tetkîk edilmelidir. 4- Bir dinî gruba ya da kişiye nispet edilen görüş ve inancı, ele alınan dönemdeki sosyal çevreyle; tarihî ve siyasî şartlarla ilişkilendirmek gerekir. Fikir-hadise-mekan irtibatı da diyebileceğimiz bu ilişkilendirme çabasıyla, inançların ortaya çıktığı toplumun tarihî gelişimi, çeşitli coğrafyalarda yaşadıkları değişim süreçleri, sosyopsikolojik yapıları, kısaca fikrin tarihî arka planı irdelenerek onun oluşum süreci belirginleşecek, toplumda kabul görmesinin zemini ortaya çıkacaktır. İslam Mezhepleri Tarihinin Gayesi Bize göre, İslâm Mezhepleri Tarihi dersi okumanın gayesi; günümüze kadar ortaya çıkmış mezheplerin, çıkış sebeplerini, sosyal ve iktisâdî yapılarını, dinî aktivitelerini ve dinamik unsurlarını objektif olarak ele alıp analiz etmek; günümüz Müslümanlarının küreselleşen dünyada dinini en iyi şekilde yaşayabilecek bir zihniyet ve dünya görüşü oluşturmalarına, dinini en doğru şekilde algılayıp temsil etmelerine, birlik ve beraberlik içinde yaşayabilmelerine katkı sağlamaktır. Böylece, XXI. asrın eşiğinde dünyayı kucaklamaya aday yeni nesillerimize, savunmacı tavrın ötesinde, neticesiz polemiklerden uzak, karşılıklı hoşgörüye dayalı bir yaklaşımla Allah’ın Kitab’ını, Rasul’ünün tebliği ışığında anlamaya ve yaşamaya çalışma ufku sunabiliriz.