ABDURRAHMAN YILDIRIM: 2012194119 İBRAHİM ALAN: 2012194531 GİZEM YAĞIZ: 2012194112 SEDEF KORKMAZ: 2013194069 TURGAY UÇAR : 2012194108 İÇİNDEKİLER 1. Ekonomik Bütünleşme………………………………………………………………………………….6 1.1. Ekonomik Bütünleşmenin Başarı Koşulları…………………………………………….6 1.2. Ekonomik Bütünleşmeyi Oluşturan Sebepler………………………………………...6 1.3. Ekonomik Bütünleşmenin Etkileri………………………………………………………….6 a) Durağan Etkiler………………………………………………………………………………….7 b) Değişken Etkiler…………………………………………………………………………………7 1.4.Ekonomik Bütünleşmenin Aşamaları……………………………………………………….7 a) Serbest Ticaret bölgesi…………………………………………………………………..…7 b) Gümrük Birliği………………………………………………………………………………….7 c) Ortak Pazar……………………………………………………………………………………….8 d) İktisadi Birlik…………………………………………………………………………………….8 e) Siyasi Birlik…………………………………………………………………………………..…..8 1.5. Ekonomik Birleşmenin Birleşmeye Katılan Ülkelere Etkileri…………………...9 1.6. Ekonomik Birleşmenin Birleşme Dışındaki Ülkelere Etkileri…………………..11 2. Parasal Birlik….................................................................................................11 2.1. Parasal Birliğin Aşamaları………………………………………………………………………12 a) Döviz Kuru Birliği…............................................................................12 b) Kredi Mekanizması ve Borç Tasfiye Sistemi……………………………………12 c) Konvertibilite…………………………………………………………………………………12 d) Ekonomi Politikalarının Eşgüdümü………………………………………………..13 e) Ortak Merkez Bankası …………………………………………………………….…….13 f) Ortak Para Birimi……………………………………………………………………………13 2.2. Optimum Para Sahası Teorisi ve Parasal Birlik……………………………….……..13 2.2.1. Ortak Para Sahası Teorisi Koşulları…………………………………………………….14 2.3. Parasal Birliğin Üye Ülke Ekonomileri Üzerinde Etkisi………………………………14 a) İşlem Maliyetinin Ortadan Kalkması……………………………………………….14 b) Döviz Kuru Belirsizliğinin Ortadan Kalkması……………………………………14 c) Döviz Kuru İstikrarının Fiyat Mekanizmasının Etkinliğini sağlaması..14 d) Döviz Kuru İstikrarı ve Ekonomik Büyüme………………………………………15 e) Olumsuz Etkiler………………………………………………………………………………15 3. Siyasal Bütünleşme…………………………………………………………………………………….15 4. Sonuç………………………………………………………………………………………………………….16 Yararlanılan Kaynaklar…………………………………………………………………………………….17 KISALTMALAR AET. ; Avrupa Ekonomik Topluluğu GB. ; Gümrük Birliği GATT. ; Gümrük Tarifeleri ve Ticaret Genel Anlaşması NAFTA. ; Kuzey Amerika Ticaret Anlaşması OGT. ; Ortak Gümrük Tarifesi OPS. ; Optimum Para Sahası WTO. ; Dünya Ticaret Örgütü Ülkeler ekonomik menfaatlerini koruyabilmek amacıyla kendi aralarında bazı ekonomik anlaşmalar yapmış ve bunun sonucunda bölgesel bir ekonomik bütünleşme sürecine girmiştir. Ekonomik bütünleşme Girişimleri, 21. yüzyılda özellikle İkinci Dünya Savaşı sonrası hız kazanmıştır. Hiçbir ülkenin kendini soyutlayıp tek başına yaşamasının mümkün görünmediği bu süreçte, ülkeler ikili ve çok taraflı işbirliği arayışları içerisinde bulunmakla, bir uluslararası ekonomik bütünleşme ya da bölgesel nitelikli bir ekonomik işbirliği içerisinde yer almaktadırlar. Bu çalışmamızın amacı ekonomik bütünleşme kavramını, neden ve nasıl olması gerektiği, bütünleşmenin başarı koşullarını, olumlu ve olumsuz etkilerini, aşamalarını araştırmak ve aynı şekilde beraberinde getirdiği parasal birlik ve siyasi bütünleşmeleri tüm yönleriyle ele almaktır. Çalışmamızın ilk bölümünde ekonomik bütünleşme kavramı açıklanmış, ikinci bölümde parasal birlik, üçüncü bölümde siyasal bütünleşme ve son olarak sonuç ve değerlendirme kısmına yer verilmiştir. Günümüzde artan Dünya ticaret hacmi ve gittikçe şiddetlenen rekabet ile birlikte, şirketlerin Pazar paylarını yükseltme çabaları hızla artmaktadır. Bu rekabet ortamında ayakta kalabilmek uluslararası alanda başarılı olmaya bağlıdır. Buna bağlı olarak yaşanan globalleşme sürecinde uluslararası ticarette mal, miktar kısıtlaması gibi engellerin azaldığı ve bölgesel entegrasyonların güçlendiği görülmektedir. Ekonomik bütünleşme, bütünleşmeye giden ekonomilerde mal ve hizmet akımlarına serbesti sağlayıp, ticarete engel olan kısıtlamaları kaldırarak, bir ortak Pazar yaratmak şeklinde tanımlanabilir. Bugün için Dünya’daki Bölgesel Ekonomik Entegrasyonlara verilebilecek en önemli örnekler; Avrupa Ekonomik Topluluğu (AET) ve Kuzey Amerika Ticaret Anlaşması (NAFTA)’dır. Ekonomik alanın büyük olması ve çok sayıda ülkeden oluşması Ülkelerin rakip ekonomiler olması durumunda elde edecekleri kazanç daha yüksek düzeyde olur. Bir ürünü yakın maliyetlerle üreten ülkelerde gümrük birliğinin oluşması sonucunda o malı daha ucuza üreten ülkeler piyasaya hâkim olur ve daha maliyetli üreten ülkeler ithalata başlarlar. Birlik öncesi uygulanan tarifeler ne kadar yüksekse, bütünleşme durumunda ticaret yaratma etkisi o kadar yüksek olur. Ülkelerin arz ve talep esnekliklerinin yüksek olması yüksek düzeyde ticaret yaratma etkisinin ortaya çıkmasını sağlar. Ülkelerin coğrafi olarak birbirlerine yakın olması taşıma maliyetlerini azaltarak dış ticareti arttırıcı etki yaratır. Ülkelerin birbirlerinin ürünlerine olan talebin şiddetinin yüksek olması bütünleşmeyi hızlandırır. Ekonomik bütünleşmenin oluşma sebeplerini üç başlık altında toplayabiliriz: Ülkelerin ekonomik açıdan üretim kapasitelerinin artmasıyla verimlilikleri de artacak bunun sonucunda da toplumsal refah düzeyi de artacaktır. Ülkelerin dış bloklara karşı politik olarak daha güçlü olmak istemeleri. Bir arada yaşayan komşu ülkelerin güçlerini birleştirerek çıkar çatışmalarını önlemek. A-) Durağan Etkiler Ekonomik yapı ve teknolojinin değişmediği varsayımında, üretim faktörlerinin yeniden dağılımından doğacak etkilerle ilgilidir. Ülkeler gümrük birliği özelliğinde bir ekonomik bütünleşmeye gittiklerinde, ekonomideki nispi fiyatlar değişecek ve bu durum üretim, tüketim ve ticaretin yapısı ile yönünü etkileyecektir. Birlik sonrası teknolojinin ve ekonomik yapının sabit kaldığı varsayımı altında, üretim faktörlerinin yeniden dağılımı dolayısıyla ortaya çıkan etkilere durağan etkiler denmektedir. Başka bir tanımlama ile faktör donanım, teknolojik seviye ile talep yapısı gibi parametrelerin sabit kaldığı varsayımı altında gümrük birliğinin birlik içinde kaynakların yeniden dağılımı sebebiyle ortaya çıkan etkilerdir. B-)Değişken Etkiler Rekabet artar Pazarın genişlemesi sonucu ortaya çıkan ölçek ekonomilerinden faydalanma imkânı doğar. Rekabet ve genişleyen pazarın yatırımcılar için cazip hale gelmesi sonucu yatırımların artması sağlanır. Dışsal ekonomiler oluşur. Üretim faktörlerinin serbest dolaşımı sonucu kaynak etkinliği sağlanır. Döviz tasarrufu yaratır. A-) Serbest Ticaret Bölgesi Serbest ticaret bölgesi, üyeleri arasında ticareti kısıtlayan veya engelleyen tarife ve kotaların kaldırıldığı, üyelerin birlik dışında kalanlara karşı ise Ortak Gümrük Tarifesi (OGT) uygulama zorunluluğunun olmadığı ekonomik bütünleşme şeklidir. Bölgeye giren mal ve hizmetler için yaratılan ortak piyasa, üretim faktörlerinin girişine açık değildir. Bu tür birleşmelerde, ekonomi politikalarının ve kurumların uyumlaştırılması ve birliği söz konusu değildir. Dolayısıyla bölge dışında kalan ülkelere karşı her ülkenin bağımsız olarak belirlediği ekonomi politikası uygulanır. Serbest ticaret bölgelerinde amaç, üye ülkeler arasında mal ve hizmetlere ilişkin ticareti serbestleştirerek ortak bir pazar yaratmaktır. B-) Gümrük Birliği Gümrük birliği serbest ticaret bölgesinin ileri safhasını ifade eder. Üye ülkeler kendi aralarında gümrük tarifelerini ve miktar kısıtlamalarını kaldırmanın yanı sıra üye ülkeler dışında kalanlara ortak dış tarife ya da diğer ifadesiyle ortak gümrük tarifesi (OGT) uygularlar. Birbirlerinden gümrük almama esasına dayanan bölgesel bir birlik olan Gümrük Birliği, serbest ticaret bölgesindeki koşullara ek olarak birliğe üye ülkelerin serbest dış ticaret politika izlemelerini sınırlandırmış olduğundan daha ileri bir aşamayı ifade etmektedir. Üretim, faktörlerinin hareket serbestisi yoktur ama özellikle sanayi mallarında ortak gümrük tarifesinin uygulanması ve her türlü kısıtlamanın kaldırılması söz konusudur. Kısaca; Gümrük ‘Birliği’nde sanayi malları ticaretinde bütünleşme söz konusudur. C-) Ortak Pazar Ekonomik bütünleşmelerde gümrük birliğinden sonraki aşama ortak pazardır. Ortak Pazar anlaşması üye ülkeler arasında iç ticarette tüm tarifeleri ve diğer kısıtlamaları kaldırırken, ortak dış tarifeler koyar ve üye ülkeler arasına emek ve sermaye ve bilgiyi içeren üretim faktörlerinin bölge içinde serbest dolaşımına olanak sağlar. Üretim faktörlerinin serbest dolaşımı bu bütünleşme şeklini öncekilerden ayırmaktadır. Avrupa ekonomik topluluğu bu aşamaya da örnek olarak gösterilebilir. Birliğe üye ülkeler aralarındaki emek, sermaye, girişimci gibi üretim faktörlerinin serbest hareketliliğini sağlayarak sınır engellerini kaldırır ve aralarındaki gümrük birliği ülkelerini de korurlar ise, ortak pazar oluşturmuş olurlar. Ortak pazar, her bir üye ülkenin iç pazarından oluşmuş “genişletilmiş bir iç Pazar’dır. D-) İktisadi Birlik Bu aşama iktisadi birleşme hareketlerinin en ileri aşamasıdır. Entegrasyon iç tarife engellerinin kaldırılması, ortak dış engellerin konması ve faktörlerin serbest dolaşımının yanı sıra birlik içinde ekonomik ve sosyal politikaların koordine edilip, uyumlaştırılması söz konusudur. Ekonomik birlik aşamasında politikaların belirlenmesinde, üye ülke temsilcilerinden oluşan bir kurul karar organı durumundadır.Ancak uygulamayı her bir ulusal devlet kendisi yürütmektedir. Ekonomik birlik içerisinde uyumlaştırılacak politikalar: Mal ve faktör piyasalarında sağlanacak bütünleşme sadece gümrük engellerinin kaldırılması ya da sermaye ve emek dolaşımının serbestleştirilmesiyle gerçekleşmez. Üye ülkelerin ellerinde standartlardan vergilemeye, çeşitli teşviklere kadar uzanan, bu akımları engelleyici politika araçları kalmaktadır. Bu nedenle söz konusu alanlarda bir uyuma gidilmesi, etkileri uluslararası düzeyde görülen çevre sorunları gibi konularda ortak politikaların izlenmesi, tek bir ülkenin çözemeyeceği büyük ölçekli teknoloji, bilimsel araştırmalar ve kaynakların harekete geçirilmesini gerektiren alanlarda ortak projelerde olduğu gibi uluslararası politikaların izlenmesi ve topluluk içinde rekabetçi yapıları bozan ve tekelleşmeyi ortaya çıkaran uygulamaları önlemeye dönük politikalarda işbirliğine gidilmesi olarak sıralanabilir. Bu aşamaya verilebilecek örnek 1 ocak 1993 yılında ismini Maastricht anlaşmasına uygun olarak Avrupa Birliği olarak değiştiren Avrupa Ekonomik Topluluğudur. E-) Siyasi Birlik Ülkelerin para ve maliye politikalarını uyumlaştırmaları, ekonomik olarak tek elden idare edilmelerine yol açacaktır. Ekonomik konularda birlikte hareket eden birlik, güvenlik ve savunma gibi konularda da birlikte hareket edecektir. Bir bütünleşme sürecinin siyasal birlik aşamasına ulaşabilmesi için, ekonomik birlikte olduğu gibi bazı elverişli koşulların bulunması gerekmektedir. Bunlar, şu biçimde özetlenebilir: Ortak siyasal ve hukuksal değerler ile uygulamaların varlığı. Kültürel göreli homojen ite. İşbirliğinin basit bir düzeyden başlatılması. İleriye yönelik ortak bir amaç yoğunluğu. Ekonomik-parasal birlik koşullarını düzenleyen ortak yapılar ve ortaklığı harekete geçirici mekanizmalar. Gelişen işbirliği sürecinin çoğunluk yararına olduğuna, ortaklıktan sağlanan yararların eşit ve karşılıklı, sorumlulukların da orantılı olduğuna inanılması. Ülkelerin son yıllarda birbirleriyle yoğun politik, ekonomik ve sosyal ilişkiler içerisine girmeleri karşılıklı ve tek yönlü bağlılıklarını arttırmıştır. Bu bağımlılığın yol açtığı maliyet ve avantajlar gelişmiş ülkeler arasında hemen hemen eşit bir şekilde dağılırken gelişme yolunda olan ülkeler için durum biraz farklıdır. Çünkü sağlanan avantajların ve katlanılan maliyetlerin yükü adil olarak paylaşılmamaktadır. Çeşitli nedenlerle ekonomik birleşmeye giden gelişmekte olan ülkeler hedefledikleri sonuçlara ulaşamamaktadırlar. Bloklaşma eğilimi aslında gelişmiş ülkelerin aralarında dış ticaret politikaları konularında anlaşamamalarından ve gelişmiş ülkelerin piyasalarını gelişme yolunda olan ülkelere açmayı kabul etmemelerinden kaynaklanmaktadır. 1991’de imzalanıp onaylanan ve GATT’ a bildirilen bölgesel ticaret anlaşmalarının sayısı bir iken 1992’ de bu rakamın on altıya çıkması, bu eğilimin bir göstergesidir. Bir bloka giren ülkede eğer makroekonomik dengesizlikler var ise bu tür dengesizlikler sürerken sadece piyasa göstergelerine göre ekonomi politikaları oluşturma çabalarının sonuç vermesi mümkün değildir. Dünyada bu yolla kalkınabilmiş azgelişmiş ülke de yoktur. Buna karşılık harcamalarını ve gelirlerini kontrol altında tutan, para, gelir ve dış ticaret politikalarını ekonomik kalkınması için kullanabilen ve bütün toplumsal kesimlerle düzenli ilişkiler kuran ülkeler daha başarılı sonuçlar sağlayabilmişlerdir. Bölgesel birleşmeye taraf olan ülkeler birbirlerine yaptıkları ihracata koydukları engelleri azalttıkları ölçüde, iç fiyatları daha yüksek olan malları üye ülkelerden ithal edecekleri daha ucuz mallarla ikame edeceklerdir. Böylece iç kaynaklar ihracata yönelik üretim için serbest kalacak ihracatın artması ile bölge içi ticaret gelişecektir. Zamanla diğer bölgelerle yapılan dış ticaretin de liberalleştirilmesiyle bölge dışı ticaret artacaktır. Birleşme öncesinde ülkeler arasındaki bütünleşme ne kadar düşük buna karşılık birbirlerine uyguladıkları ticari engeller ne kadar çok ise birleşmenin ticaret yaratıcı etkisinin o kadar büyük olması gerekir. Uzun dönemde, pazarların daha da genişlemesi ile üye ülkelerin rekabet gücü artabilir. Ekonomik birleşme sonucu bir sanayi dalında veya firma bazında ortaya çıkan yapısal değişikliklerle birlikte ölçek ekonomileri belirir. Pazarın genişlemesi, teknolojik genişlemeyi hızlandırır, ileri üretim tekniklerine ulaşır ve diğer ülkelere göre bir üstünlük sağlanır. Pazar genişlemesi, daha modern bir teknolojinin kullanılması, uluslararası ilişkiler nedeni ile zorunlu olacaktır ve daha hızlı bir teknolojik gelişme toplulukta yer alan üretim birimlerinin daha verimli çalışmasına, maliyetlerini düşürmesine, bu maliyetlerin düşmesinde de ortaya çıkan yeni ve önemli ölçüde büyük satın alma gücünün üretilen mal ve hizmetlere devamlı olarak talep yaratmasına sebep olacaktır. Genişleme ile birlikte gelecek hakkındaki belirsizlikler sektörlerin büyümesine imkân tanır. Ayrıca, gelişen sektörlerde firma sayısının çoğalmasına bağlı olarak rekabet gelişir. Birleşme sonunda fiyatlarda meydana gelecek düşüş tüketicilerin reel gelirlerini yükselteceği gibi bu tüketicilere alternatif mallar arasında daha kapsamlı seçme imkânları sağlar. Böylece toplum refahında artış olur. Buna da bütünleşmenin yaratmış olduğu tüketim etkisi denir. Ekonomik bütünleşme sonucunda, üyeler arasında bazı sorunlar ortaya çıkabilir, üye ülkeler arasındaki gelişmişlik seviyesi farklı olabilir. Korunan sektörler birbirine benzemeyebilir, dışa karşı uygulanan koruma oranları farklılık gösterebilir. Ticaret politikalarındaki değişiklikler sonucundaki üyeler, büyük fedakârlıklara katlanmak zorunda kalabilirler. Bütünleşme sürecini kolaylaştırmak amacıyla üyeler maddi açıdan birbirlerini desteklemek zorundadırlar. Çok taraflı liberalleşme taraftarlarına göre bölgesel anlaşmalar çerçevesinde sağlanacak refah artışı, istenen boyutlarda olmayabilir. Bölgesel ticaret anlaşmasına taraf ülkelerde üretilen ürünler birleşme dışı ülke kaynaklı ticari mallara uygulanan çeşitli engeller sebebiyle nispeten ucuz olabilirler. Bu şartlar altında talepte sapma meydana gelir. Sonuç olarak ticaretin yönü saptırılmış olur. Suni bir uzmanlaşma ve suni bir fiyat politikası ortaya çıkar, tüketicinin aleyhine gelişen, üretimin yapısını çarpıtan bir kaynak dağılımı görülür. Anlaşma taraf ülkeler yeni Pazar yapısına ve bölgesel birleşmenin sonucu ortaya çıkan rekabet artışına uyum sağlamadıkça sektörler arası kaynak dağılımı yeniden düzenlenir. Bu geçiş döneminde üye ülkeler üçüncü ülkeler ile grup dışındakilere uygulayacakları korumacı politikaları arttırabilirler. Ayrıca bölgesel bütünleşme sonucunda gümrük vergilerinin azalması bu kaynaktan sağlanan vergi gelirlerinin düşmesine yol açar. Bunu gidermek için üyelerin üçüncü ülkelere uygulayacakları gelir sağlayıcı politikaların şartları ağırlaştırılabilir. Ekonomik birleşme sonucunda blok dışı ülkelerden ithalat azalırken blok içi ticaret artmaktadır. Ticaretin yön değiştirmesiyle birlikte blok dışındaki ülkelerden, üye ülkelere bir sermaye akışı gerçekleşir. Geniş bir Pazar, bölge içinde yeni yatırım imkânları yaratır. Bütünleşmeden azami faydayı elde etmek için az gelişmiş ülke endüstrisi sanayileşmiş ülkelerdeki benzerleri ile yakın işbirliği yapmalıdır. Bu durum az gelişmiş ülkenin sanayi politikası yapısı, mahalli rekabet derecesi ve endüstri sevk ve idaresi ile hükümet arasındaki ilişkiler bakımından değişikliklere ihtiyaç gösterilebilir. Sonuç olarak blok dışı ülkeler ihracatlarındaki düşüşü giderici bir uygulamayı tercih ederek birlik içinde kendi üretimlerini gerçekleştirmek üzere doğrudan yabancı sermaye yatırımlarına yönelebilirler. Öz kaynaklarını yabancı pazarlara yönelttikleri ölçüde de sermaye transferleri blok üyeleri lehine gerçekleşir. Birleşme sonucunda anlaşmaya taraf olan ülkeler arasında ki sermaye akışı da hızlanır. Birleşme öncesinde, blok dışı ülkelere yönelen sermaye birleşme sonrasında pazarın genişlemesi ile blok içine kayar. Bir ekonomik birleşmeye girmeyen ülkeler, taraflar arasındaki ticaretin dinamik etkilerinden bazı yararlar sağlayabilirler. Bölgesel ekonomik birleşme, blok içinde ekonomik büyümeyi hızlandırdığı kaynakların daha etkin kullanımını sağladığı ve talep artışını uyardığı ölçüde pazarın büyümesine yol açar. Böylece ekonomik birleşmeye katılmayan ülkelerde olduğu gibi ölçek ekonomilerinden yararlanma fırsatı verir. Birleşme oluşturulması durumunda üçüncü ülkeler, pazara giriş şartları hakkında daha ayrıntılı bilgilere sahip olabilirler. Ortak bir tarife uygulanacağından, işlemler daha basitleştirilmiş olur. Birleşmeye giren ülkeler, ithal ettikleri malların iç sınırlarından geçişi için tek bir belgenin düzenlemesini yeterli görebilirler. Böylece ekonomik maliyetler azalır ve sınırlarda mevcut formaliteler önemli ölçüde ortadan kalkar. Tarifeler bütünleştirilmiş olmakla berber içerdikleri şartlar ağırlaştırılmış ise, rakip malların bu ülkelere girişi yine sınırlandırılmış olur. Birleşme dışı ülkelerin ürünlerinin gümrüklerden girişleri engellerle karşılaşacağından, ticareti saptırıcı yeni gelişme ortaya çıkabilir. Ekonomik birleşme sonrasında ticaretin bölge dışından bölge içine ne ölçüde döneceği birleşen ülkelerin büyüklüğüne ve kendi kendine yeterlilik derecesine bağlıdır. Oluşturulan birleşme yeterince büyük değil ve bazı hammadde veya girdilerde dışa bağlılık sürüyor ise ticaretin yön değiştirici etkisi güçlü olmayacaktır. Ticaret yön değiştirse bile bir süre sonra birleşen ülkeler arasındaki ticaretin gelişmesi üretimin verimliliğinin ve ülkelerin büyüme hızının artması gelirleri daha da yükseltir. Bunun sonucunda birleşme dışındaki ülkelerin mallarına talep büyüyebilir. Ancak bu geçiş süresinin uzunluğu ve gelişme yolunda olan birleşme dışı ülkelerin ne oranda gelişmiş ülkelere cazip gelecek malları üretir durumda kalabilecekleri konusu tartışmalıdır. Sonuç olarak ekonomik birleşmeye giden ülkeler arasındaki ticaretin gelişme hızı yüksek olacağından bütünleşme dışında kalan ülkeler aleyhine gelişmeler artabilecektir. Bütünleşme dışı ülkelere uygulanan gümrük vergileri yükseltilmese bile, birlik üyeleri arasındaki gümrük vergilerinin kaldırılması onları etkileyebilir. Gümrük birliği sonucunda artık gümrük tarifesi uygulamasına gidileceği için üye ülke piyasalarında uygulanan gümrük vergilerinde değişmeler olur. Daha yüksek tarife engelleriyle karşı karşıya kalan üçüncü ülkelerdeki ihracatçılar pazarlardaki yerlerini korumakta zorluk çekerler. Gümrük birliğinin de ötesinde malların yanı sıra hizmetlerin de serbest dolaşımı gerçekleştiğinde, dışarıda kalan üçüncü ülkelerin birleşmeden daha da zarara uğramaları kaçınılmazdır. Parasal birlik; bir grup ülkenin ulusal paralarının değerini sabit kurlar üzerinden birbirlerine bağladıkları ve birlik dışındaki ülkelere karşı paralarını serbestçe dalgalandırdıkları bir sistemdir. Üye ülkeler arasında sabit döviz kurlarının ve konvertibilitesinin tam anlamıyla sağlanması, sermaye hareketlerine konulan tüm kısıtlamaların ortadan kaldırılması ve ulusal paraların birbirlerine çevriminde her türlü işlem maliyetlerinin ortadan kaldırılması gereklidir. Böylece bir parasal birlik süreci döviz kuru birliğinden başlayıp tek paraya kadar uzanan tüm aşamaları kapsar. Parasal birliğin nihai aşamasına ulaşabilmek için, beş temel aşamadan geçilmesi gereklidir. Döviz kuru birliği Kredi Mekanizması ve Borç Tasfiye Sistemi Ekonomi politikalarının eşgüdümünün sağlanması, Konvertibilite Ortak merkez bankası Son aşamada ise, birliğe üye ülkelerin ulusal paralarının yerine tek paranın dolaşıma sürülmesi gerçekleştirilir. A-) Döviz kuru birliği Bir bölgede ulusal paralar, gittikçe daralan ve sonunda ortadan kaybolan bir bant içinde sabit bir pariteyle birbirlerine bağlanabilir. Bu uygulamada ortak bir rezerv ve ortak bir Merkez Bankası oluşturulmamıştır. Sözde Döviz Kuru Birliği'nde üyeler, herhangi bir üye ülkenin parasını hesap birimi olarak kullanılmak üzere referans para olarak kabul edebilirler veya yeni bir para yaratabilirler. Bu tür bir uygulamada üye ülkeler, ulusal paralarının kurlarını bu referans para karşısında sabit tutmaya çalışırlar. Bu durumda ortak bir rezerv, ekonomik, parasal ve mali politikalar arasında uyum olmadığı için her üye ülke, ödemeler bilançosunda ortaya çıkacak dengesizlikleri gidermek amacıyla gerekli gördüğü para ve maliye politikalarıyla, döviz rezervi durumunu korumaya çalışır. B-) Kredi mekanizması ve Borç Tasfiye Sistemi Gerçek bir para birliğinin içermesi gereken diğer bir konu da kurulacak bir borç tasfiye sistemi ve kredi mekanizması ile birlik içi ve birlik dışı ödemeler dengesizliğinin giderilmesinde, açık veren ülkelere kolaylık sağlanmasıdır. Ödemeler dengesi fazla veren ülkeler döviz rezervlerinin bir kısmını vererek ortak bir fon oluşturabilir ve bu fon yardımıyla, açık veren ülkelerin parkelerini koruyabilirler. Bu destekleme doğrudan açık veren ülkelerin döviz piyasasında yapılabileceği gibi mali yardım ve hibe şeklinde: de öngörülebilir. C-) Konvertibilite Para birliğinin sağlıklı bir şekilde işleyebilmesi için birlik içinde tam bir konvertibilitenin gerçekleşmiş olması gerekir. Tam konvertibilite sağlanmadan birlik içinde ortak döviz rezervleri fonu ve borç tasfiye sisteminin işlemesi mümkün değildir. İster cari işlemler, ister sermaye hareketleriyle ilgili olsun, birlik içinde hiç bir döviz kuru kısıtlamasının ve müdahalelerin olmaması, bu sistemin işleyebilmesi için önemli olmaktadır. D-) Ekonomi politikalarının Eşgüdümü Üye ülkelerden biri veya birkaçının sürekli ödemeler dengesi açığı vermesi durumunda, bu açığın diğer üye ülkeler tarafından sürekli olarak finanse edilmesi uzun süreli bir çözüm değildir. Bilançoları dengesiz olan ülkelerin bu dengesizlikleri giderebilmesi için izlemiş oldukları para ve maliye politikaları arasında mutlaka bir koordinasyonun sağlanmış olması gerekir. E-) Ortak Merkez Bankası Yukarıda sayılanlara ek olarak, döviz kurları arasındaki ilişkilerin değişmezliğini sağlamak için. Birlik içinde üye ülkelerin döviz rezervlerinin tamamının ortak bir rezerv fonunda toplanması ve bunun yönetimini üstlenecek ortak bir merkez bankası kurulması da düşünüle bilinir. Bütün bu unsurlar birlikte gerçekleştirildiğinde gerçek bir döviz kuru birliğine ulaşıla bilinir. Bu arada birlik merkez bankasının döviz piyasasına doğrudan müdahalelerde bulunması ve referans paranın değerini üçüncü ülkeler paralarının karşısında belirleme yetkisine sahip olması, üye ülkelerin para kurları arasındaki sabit ilişkinin sürdürülmesini sağlayabilecektir. Böylece merkez bankası, referans paranın dış değerinde meydana gelen değişmeler karşısında üye ülke paralarının değerini de bir bütün olarak dış para birimine karşı ayarlayabilir. Ortak rezerv fonu oluşturulması, ödemeler güçlüğüyle karşılaşan üye ülkelere finansman olanağı sağlayacağı gibi döviz rezervlerinde de tasarruf sağlayacaktır. Bütün üyeler aynı anda açık veya fazla veremeyecekleri ve fazla veren ülkeler diğerlerine otomatik olarak yardım edecekleri için, oluşturulacak ortak rezerv fonu, ülkelerin tek tek sahip olmak isteyecekleri rezervlerden daha küçük bir boyutta olacaktır. Yukarıda sözü edilen, ortak merkez bankasının döviz rezervlerini yöneten mekanizmanın alternatifi, para yaratma yetkisinin birlik merkez bankası devridir. Böylece hiçbir ülke kendi merkez bankasının finanse edeceği bağımsız bir bütçe açığı politikası uygulayamayacaktır. F-) Ortak Para Birimi Sonuç olarak, bölge içinde bölgenin tek merkez bankasının çıkardığı ortak para birimi diğer ulusal paraların yerini alır ki bu parasal bütünleşmenin son aşamasıdır. OPS TEORİSİ :Esnek döviz kuru veya sabit döviz kuru tartışmalarından kaynaklanmakla beraber, temelde ortak para biriminin uygulanacağı bölgenin özelliklerinin ne olması gerektiği üzerinde durmuştur. Teoriye göre belirli bir bölgedeki ülkeler arasında parasal birliğin sağlanabilmesi için bazı koşullar gereklidir. OPS Teorisi Koşulları Üye ülke ekonomik yapılarının benzer olması, Üye ülkelerin asimetrik dış şoklarla karşılaşmaması, Ekonomik şoklar karşısında üretim faktörleri hareketliliği, reel ücretlerin ve fiyatların esnekliği ve mali federalizm aracılığıyla ülke ekonomilerinin birbirlerine uyum gösterebilmesi, Üye ülkelerin birbirleriyle önemli ticaret partner olmaları, Ülkelerin ulusal gelirleri içerisinde dış ticaretin önemli bir yer tutması, Para ve maliye politikalarının üye ülkelerce eşgüdümünün sağlanmasına yönelik adımların atılması OPS yaratabilmenin temel koşullarıdır Parasal birliğin, birliğe katılan ülkelere maliyetinin analizi, ülkenin ulusal parasını terk etmesi sonucunda ulusal para politikası ve araçlarından vazgeçmesinin ülke ekonomisi üzerine yaratacağı etki ile açıklanabilir. Diğer bir deyişle parasal birliğin etkisi, ülkenin artık devalüasyon veya revalüasyon yolu ile ulusal parasının değerini ve dolaşımdaki para miktarını belirleme olanağının ortadan kalkmasıyla oluşacak etki ile açıklanabilir. A-) İşlem maliyetinin ortadan kalkması Parasal birlik içerisinde ulusal paraların birbirine dönüştürülmesi için ödenen vergi, komisyon gibi maliyet artırıcı ek giderlerin ortadan kalkması, birliğin ekonomi üzerinde hemen hissedilebilecek etkisidir. Özellikle ülkeler arasında bankalar aracılığıyla gerçekleşen fon transferlerinde alınan komisyonların ortadan kalkmasıyla önemli bir katkı sağlayacaktır. B-)Döviz Kuru Belirsizliğinin Ortadan Kalkması Gelecekteki döviz kuru değişmelerinin belirsizliği, firma gelirleri için bir risk yaratır. Her ekonomik birimin risk almaktan kaçındığı bir ortamda ekonomik hayatın canlanabilmesi çok güçtür. Dolayısıyla bu belirsizliğin ortadan kalkması, ülkenin refah seviyesi üzerinde de olumlu etki yaratır. C-) Döviz Kuru İstikrarının Fiyat Mekanizmasının Etkinliğini Sağlaması Döviz kuru belirsizliğinin bulunduğu bir ortam, malların ve hizmetlerin gelecekteki fiyatları konusunda da belirsizliğe neden olur. Ekonomik birimler üretim, yatırım ve tüketim kararlarını fiyat sisteminin sağladığı verilere dayanarak alırlar. Belirsizlik durumunda fiyat sisteminin güvenirliği kalmayacaktır. Ekonomide riskin artması beraberinde risk priminin artmasıyla reel faiz oranlarının yükselmesini de beraberinde getirecektir. E-) Olumsuz Etkiler D-) Döviz Kuru İstikrarı ve Ekonomik Büyüme Neo-klasik büyüme modeline göre parasal birlik ile düşen faiz oranları geçici olarak üretim düzeyinde artışa neden olur. Büyüme hızının değişmesi ancak üretim fonksiyonunun değişmesi ile diğer bir deyişle sermayenin verimliliğinin artması ile mümkündür. Üye ülkeler uygulanacak ortak para politikası nedeniyle bağımsız para politikası izleme olanağını kaybedecektir. Ülke herhangi bir dış şok ile karşılaştığında veya bölgeler arasında bir dengesizlik durumunda uygulanacak para politikasında bağımsızlığın kaybedilmesi önem taşımaktadır. Parasal birliğe üye ülkelerin işsizlik, enflâsyon oranı seçimlerinin, büyüme hızlarının ve bütçe açıklarını finanse etme yöntemlerinin farklılık göstermesi tek merkezden yürütülecek para politikası uygulamalarından da farklı seviyede etkilenmelerine neden olacaktır. Üye ülkelerin OPS koşulları karşısında sergiledikleri farklılıklar, parasal birliğin olumsuz etkilerinin de artmasına neden olacaktır. Siyasal bütünleşme, farklı özellikler taşıyan ulusal sistemlerin, bağlılık, beklenti ve siyasal faaliyetler açısından var olan sistemin üzerindeki yeni ekonomik veya siyasal merkeze güç ve yetki devrini içerir. Bu siyasal bütünleşme süreci sonunda yeni oluşturulan merkez var olan düzenin üzerinde bir konumda yer alır. Siyasal bütünleşme, birbirinden farklı siyasi aktörlerin, bağlılıklarını, beklentilerini ve siyasal faaliyetlerini, kurumları uluslararası düzeyde yargılama yetkisine sahip olan, yeni bir merkeze aktarması sürecidir. Ayrıca, siyasal bütünleşme, ulusların birbirinden bağımsız olarak iç ve dış politika üretme gücünden vazgeçerek, yeni merkezi organlarla birlikte karar alma süreci ya da karar alma işleminin bu yeni organlara devredildiği süreçtir Bir bütünleşme sürecinin siyasal birlik aşamasına ulaşabilmesi için, ekonomik birlikte olduğu gibi bazı elverişli koşulların bulunması gerekmektedir: • Ortak siyasal ve hukuksal değerler ile uygulamaların • • • • varlığı; Kültürel göreli homojen ite; İşbirliğinin basit bir düzeyden başlatılması; İleriye yönelik ortak bir amaç yoğunluğu; Ekonomik-parasal birlik koşullarını düzenleyen ortak yapılar ve ortaklığı harekete geçirici mekanizmalar. Küreselleşen dünya, ülkeler arasındaki ekonomik bütünleşmelerin artmasına yol açmıştır. Özellikle 1950‟li yıllardan itibaren bölgesel ticaret anlaşmaları oluşmaya başlamış, 1990‟lı yıllardan itibaren ise, söz konusu oluşumlar büyük ölçüde artış göstermiştir. Dünya Ticaret Örgütü verilerine göre, 2010 yılında 302 tane gerçekleşmiş bölgesel ticaret anlaşması bulunmaktadır. Ülkeler ekonomik menfaatlerini koruyabilmek amacıyla kendi aralarında da bazı ekonomik anlaşmalar yapmış ve bunun sonucunda bölgesel bir ekonomik bütünleşme sürecine girmiştir. Parasal birliğin kurulması ile de bütünleşmeye katılan ülkelerde fiyatlar eşitlenecek ve piyasalar daha etkin hale gelecektir. Ayrıca döviz kuru belirsizliğinin ortadan kalkması ile de reel faiz hadlerini yükselten döviz kuru risk unsuru büyük ölçüde azalacak ve reel faiz hadleri azalacaktır. Reel faiz hadlerinin azalması yatırımları ve sermaye birikimini hızlandırarak üretim ve milli gelirin artmasına imkan verecektir. Ansan, Nilgün. "AB Ekonomik Parasal Birlik Programı ve Türkiye", İKV Dergisi, Sayı: 130, Mayıs-Haziran 1996. Aktan, Okan H. Para Birlikleri Kuramı ve Avrupa Para Sistemi. Ankara: Hacettepe Üniversitesi İ.İ.B.F. Yayınları No: 4, 1983. Azgelişmiş Ülkelerin ekonomik birleşmelere iten nedenler için bakınız Dr. Ahmet Y. Gökdere Sevinç Matbaası Ankara, 1969s.31. Bedrıye Tunçsiper, Şimal Yakut, Avrupa Birliği`nin Ekonomik Parasal Birlik Hedefi ve Türkiye`nin Uyumu Cleeton, D. L., "Economic and Monetary Union Is Off on the Right Floor", The Brown Journal of World Affairs, Summer/Fall, Vol. IV, Issue 2, 1999, p. 167. Bolat, Ömer. AT'da Ekonomik ve Parasal Birlik. İstanbul: İKV Yayını, Ekim 1990 Ekonomik Gelişme Ekonomik ve Sosyal Etütler Konferans Heyeti, 28 Ağustos- 6 eylül İstanbul, 1968,s.199. Emine Akçadağ, Avrupa Parlamentosu ve Parlamentodaki Siyasal Gruplar, TASAM Siyasal İlişkiler Enstitüsü, http://www. siyasaliletisim.org/pdf/avrupaparlamentosuvesiyasalgruplar.pdf. Halil Seyidoğlu, uluslararası iktisat, Geliştirilmiş 9. Baskı İstanbul,1993,s.418. H.Beril Dedeoğlu, Avrupa Topluluğu Bütünleşme Sürecinde Parasal Birlik-Siyasal Birlik İlişkisi, Yayımlanmış Doktora Tezi, İstanbul Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul, 1993. Küçük Ahmetoğlu, Osman(2006), “Reel Entegrasyon Teorisi”, Ekonomik Entegrasyon Küresel ve Bölgesel Yaklaşım içinde, ed. Küçük Ahmetoğlu, O. Ekin Yay. [2] Muzaffer Alacaoğluları, EURO: Ekonomik ve Parasal Birliğin Son Durağı: Avrupa Birliğinde Siyasi Birliğe Doğru, Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı, Ekonomik Araştırmalar Genel Müdürlüğü, Ankara, Ağustos 2002,s.16-19. Necdet senin, ‘’Türk Ekonomisinin Ekonomik Sorunları’’ Semineri, MPM Yayınları; 103, Ankara, 1971,s,44 Rıdvan Karluk, Uluslararası ekonomi, Genişletilmiş, Yenilenmiş 4. Bası, Beta Basım Yayım Dağıtım A.Ş. ,İstanbul, 1996,s.219 Rıdvan Karluk, Uluslararası ekonomi, Genişletilmiş, Yenilenmiş 4. Bası, Beta Basım Yayım Dağıtım A.Ş. ,İstanbul, 1996,s.214