BAŞKANDAN 2005 yılında odağına insanı koyduğumuz "Hizmetin en üstünü ve kutsalı insana hizmettir" anlayışıyla, göz ve göz çevresi sağlığına dair her türlü soruna çözüm bulabilmek amacıyla yola çıktık. Avrupagöz olarak bilimsel, vicdani, etik kurallar ve ilkelerinden taviz vermeden, yüksek kalitede sağlık anlayışı ile hizmet veriyoruz. Üstlenmiş olduğumuz bu büyük sorumluluk ile başta kendi ekibimiz olmak üzere, toplumun tüm kesimine yönelik bilinçlendirme ve farkındalık yaratma çabamız tüm hızıyla devam ediyor. Ramazan Burak TELLİ Avrupagöz Yönetim Kurulu Başkanı Yüksek standartlarda hizmet kalitesi ve bilimsel sağlık ilkeleri doğrultusunda kısa sürede ülkemizin bu alanda referans merkezlerinden biri olarak anılan Avrupagöz, göz sağlığındaki bilimsel gelişmeleri ve teknolojideki yenilikleri yakından takip ederek, profesyonel hizmet konusunda kendisini geliştiriyor. Avrupagöz Grup olarak kendi bünyemizde özellikle hekimlerimize ve sağlık personelimize eğitimler veren Avrupagöz Akademisi’ni referans noktası olabilecek bir üniversiteye dönüştürmeyi hedefliyoruz. Böylelikle hem kendi uzman kadromuzu oluşturacak hem de ülkemize göz uzmanlığı alanında branşlaşmış doktor yetiştireceğiz. Avrupagöz'ün yurtiçi ve yurtdışından sayısız hastaya hizmet vermesi, sürekli yenilenen teknolojik alt yapısı, alanında uzman doktorlardan oluşan deneyimli medikal kadrosu, iyi yetişmiş sağlık personeli ve çağdaş yönetim anlayışı, vizyoner kimliğimizin sonucudur. “Önce görmek lazım” sloganıyla kendimizi adadığımız bu yolda, verdiğimiz hizmetin toplumumuz ve insanlık için önemini ve kutsallığını unutmadan bünyemize kattığımız yeni şubelerimizle yurt içinde ve dışında daha çok kişiye ulaşmanın vermiş olduğu heyecanla çalışmalarımıza devam ediyoruz. Biz, Avrupagöz Grubu’na insanların değer kattığına inanıyoruz. Bu nedenle hedefimiz, birlikte daha ileriye gitmek. 2 3 Minik gözler daima gülsün diye, biz hep buradayız. İçindekiler Künye İMTİYAZ SAHİBİ AVRUPAGÖZ GRUP ADINA YÖNETİM KURULU BAŞKANI RAMAZAN BURAK TELLİ GENEL YAYIN MÜDÜRÜ TAYYAR IŞIKSAÇAN SORUMLU YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ Avrupagöz 1. Oftalmoloji Günleri'ni Kıbrıs'da Gerçekleştirdi! syf. 8 Avrupagöz 14. Merkezini Tekirdağ'da Açtı! syf. 16 AV. VEDAT İŞÇİ YAYIN DANIŞMANI PROF. DR. ÖMER KAMİL DOĞAN YAYIN KURULU DR. HAKAN KAZANCI HAMZA TEPE YÜKSEL TUNA FİGEN OĞUL AKKAYA Katarakt Çeşitleri ve Tedavisi syf. 18 Gözlerimiz Hakkında İlginç Bilgiler syf. 26 EDİTÖR AYBÜKE SAYAR GÖRSEL YÖNETMEN MERYEM ERCAN REKLAM VE SATIN ALMA MEVLÜT KARAGÖZ YÖNETİM YERİ YEŞİLOVA MAH. 1012 SOK. NO:5 Seyahat / Küba syf. 32 Bizden Haberler / Avrupagöz'ü Tercih Eden Ünlüler syf. 44 İSTANBUL/ KÜÇÜKÇEKMECE TEL: 0 (212) 603 69 20 FAKS: 0 (212) 603 69 24 info@avrupagoz.com.tr www.avrupagoz.com.tr BASKI Elyaf Matbaa Baskı Hizm. San. Tic. Ltd. Şti Yedikule Çırpıcı yolu Topkapı Ticaret Merkezi 2 No.81 Cevizlibağ / Topkapı / İSTANBUL /avpgoz /avrupagoz 4 0212 699 99 70 Biyografi / Türkan Şoray syf. 48 Havuzlara Dikkat! syf. 38 5 HAKKIMIZDA 2005 yılında kurulan Avrupagöz, Türkiye’nin önde gelen göz sağlığı gruplarından biridir. 2011 yılından itibaren ülke genelinde artan şube ağı ile yenilikçi ve herkese eşit hizmet felsefesinin öncüsü olmayı amaçlamaktadır. İlk olarak İstanbul Aksaray’da hizmete giren Avrupagöz, 75 uzman doktor ve 750 çalışanı ile İstanbul’da Küçükçekmece, Beşyüzevler, Esenyurt, Sultanbeyli, Bağcılar göz merkezlerinde faaliyet göstermektedir. Ankara, Elazığ, Çorlu, Kütahya, Tekirdağ, Malatya, Isparta ve Trabzon’da da şubeleri bulunan Avrupagöz, hizmet ağını her geçen gün genişletmektedir. Kısa bir süre sonra açılacak yeni şubeleri ile Avrupagöz, Türkiye genelinde 14 ilde 21 noktada hizmet verecektir. 2013 yılı sonuna Suudi Arabistan merkezli Nesmal ve Reaya Holding ile gerçekleştirdiği ortaklıkla birlikte büyümeye devam eden Avrupagöz, sadece Türkiye’nin değil dünyanın da önde gelen referans göz merkezlerinden biri olmak için yatırımlarına hızla devam etmektedir. Avrupagöz Grup kendi uzmanlık alanında, her kesimden hastaların kaliteli sağlık hizmeti ihtiyaçlarını en iyi şekilde gidermek yönünde sürekli ve azimli çabaları temsil eder. Avrupagöz, alanında uzman doktorlara, deneyimlerini güler yüzlü hizmet anlayışıyla birleştiren sağlık personeline, hasta odaklı hizmet anlayışına ve ileri tıp teknolojisiyle donatılan tanı ve tedavi ünitelerine sahiptir. Avupagöz, Türkiye’de en fazla hastaya ulaşan ve sürekli gelişen, yenilikçi, lider göz sağlığı grubu olarak gelecekte de halkımıza kaliteli ve ekonomik hizmet sunmaya devam edecektir. AVRUPAGÖZ 6 MİSYONUMUZ Göz sağlığı alanında bilimsel, vicdani ve ilkelerden ödün vermeden; açık, dürüst, güvenilir bir tanı ve tedavi hizmeti sunmak. Hastaların ve çalışanların memnuniyetine odaklı, yüksek kalitede “ Sağlık Hizmetini, En Uygun Fiyatlarla Sunmak”. VİZYONUMUZ Göz sağlığı alanında bilimsel araştırmalar ve uygulamalarda öncü, uluslararası düzeyde güvenirliğe sahip. “ Referans Göz Grubu Olmak ”. KALİTE POLİTİKAMIZ Misyon, vizyon ve değerlerimiz doğrultusunda, uluslararası standartlarda hizmet veren, hasta ve çalışan memnuniyetini en üst düzeyde sağlayan, kanıta dayalı verilerle sürekli iyileştirmeler yapan, öğrenen organizasyon ve güvenilir sağlık hizmeti sunan bir kuruluş olmaktır. İLKELERİMİZ • Genel ve tıbbi ahlak kurallarından ödün vermemek, • Sağlık hizmeti verirken hasta mahremiyetine özen göstermek, • Irk, cins, din, dil ayrımı yapmadan insan hayatına saygı duymak, • Hasta ve yakınlarını doğru ve yeterli bilgilendirmek, • Son teknoloji; teşhis ve tedavi imkanlarını hastalarımızın hizmetine sunmak, • En önemli gücümüzün yetişmiş insan kaynağımız olduğu bilinciyle hareket etmek, • Koruyucu ve önleyici eğitimlerle insan sağlığının korunmasına katkıda bulunmak. 7 AVRUPAGÖZ, 1. OFTALMOLOJİ GÜNÜ’NÜ KIBRIS’TA GERÇEKLEŞTİRDİ! Zincir göz merkezlerinde hasta sayısında dünya lideri Avrupagöz, 1. Avrupagöz Oftalmoloji Günleri’ni Kıbrıs’ta 150 doktor ve seçkin davetliler eşliğinde gerçekleştirdi. Türkiye’de göz sağlığı alanında hızla büyüyen ve dünyanın önde gelen holdingleri arasında yer alan, Suudi Arabistan merkezli Nesmal Holding ve körfez ülkelerinde sağlık alanında önemli yatırımlara imza atan Reaya Holding ile yüzde 50 ortaklığa imza atan Avrupagöz, bu yıl ilkini yaptığı 1. Avrupagöz Oftalmoloji Günleri’ni Kıbrıs’ta düzenledi. 8 15 profesör, 3 doçent, 132 operatör doktor olmak üzere toplam 150 doktorun katılımı ile gerçekleşen 1. Avrupagöz Oftalmoloji Günleri'nde, Yönetim Kurulu Başkanımız Ramazan Burak Telli yaptığı açılış konuşmasıyla Avrupagöz ile ilgili bilgiler aktardı. Konuşmasında; Avrupagöz'ü 2013 yılında 14 şubeye çıkararak bir yılda yüzde 300’lük bir büyüme kaydettik. 2014 yılında şube sayımızı 20’ye, 2015 yılında ise 32’ye çıkarmayı hedefliyoruz. Doğu ve Güneydoğu Anadolu’ya yatırım yapmak bizi heyecanlandırıyor. Orta vadedeki hedeflerimiz Türkiye’nin tüm illerinde yer almak. "Öncelikli olarak iki yıl içerisinde Azerbaycan, Kuzey Irak ve Türkmenistan’da şubeler açmayı planlıyoruz. İlk şubemizi ortaklığımız dolayısıyla Suudi Arabistan’ın Cidde kentinde açıyoruz" dedi. Yönetim Kurulu Başkanımız Ramazan Burak Telli, "Diğer bir hedeflerinin de Nesma ve Reaya Holding ortaklığı ile birlikte 2015 yılında Londra Borsasına açımak. Bu sırada eğitime de yatırım yapacağız. "Kendi bünyemizde özellikle hekimlerimize ve sağlık personelimize Avrupagöz Akademisi çatısı altında eğitim veriyoruz. Ana hedefimiz; Avrupagöz Akademisi’ni referans noktası olabilecek bir üniversiteye çevirmek. Başta kendi uzman hekim kadromuzu oluşturmak ve sektöre göz uzmanlığı alanında branşlaşmış doktor yetiştirmektir." dedi. 10 Ramazan Burak Telli’den sözü alan Reaya Holding CEO’su Dr. Ahmed Emara “Avrupagöz ile yapmış olduğumuz ortaklıktan dolayı büyük bir heyecan duyuyoruz. Türkiye sağlık sektöründe bölgesel bir üs durumuna gelmiştir. Birçok ülkeden Türkiye’nin sağlık sektörüne yatırım gelmektedir. Yükselmekte olan ekonomilerin geleceği hakkındaki tartışmaların yoğunlaştığı böylesi bir dönemde gerçekleşen bu yatırım Türkiye ekonomisine duyulan güvenin devam ettiğinin bir göstergesidir” dedi. 1. Avrupagiz Oftalmoloji Günleri’nin birinci bölümü, Türk Oftalmoloji Derneği Onursal Başkanı Prof. Dr. Demir Başar’ın“Oftalmolojinin Dünü, Bugünü ve Geleceği” ile ilgili konuşması ile devam başladı. Göz hastalıklarının teşhisi, tedavisi ve ameliyatlarının geçmişi ve bugünü hakkında bilgiler aktarıldı. Konferansın ikinci bölümünde Prof. Dr. İhsan Öge moderatörlüğünde, Prof. Dr. Ilgaz Sağdıç Yalvaç ve Yard. Doç. Yıldıray Yıldırım Glokom ile ilgili bilgiler sundu. 2. oturumda ise Prof. Dr. Yusuf Özertürk’ün moderatörlüğünde Prof. Dr. Dilaver Erşanlı, Prof. Dr. Melih Ünal ve Op. Dr. Gürkan Erdoğan tarafından “Vitreoretinal Cerrahi” ile ilgili olgu sunumları gerçekleştirdi. Son oturumda, Prof. Dr. Ömer Kamil Doğan moderatörlüğünde Doç. Dr. Banu Acar, Op. Dr. Baha Toygar ve Op. Dr. Baran Kandemir, “Kornea Nakli, Katarakt ve Refraksiyon Cerrahisi” ile ilgili bilgiler paylaştı. 11 Gözleriniz Her Şeyi Anlatır Onları İhmal Etmeyin! /avpgoz /avrupagoz 12 1 3 13 GÖZÜNÜZ BİZDE OLSUN Yeni sayıda yine birlikteyiz, geçen süre içinde AVRUPAGÖZ ailesindeki gelişmeleri sizinle paylaşacağım. Her geçen gün hizmet ağını genişleten, uzman ve tecrübeli sağlık kadrosu ile hızla büyüyen AVRUPAGÖZ yıl sonuna kadar hedeflediği ülke çapında 20 şubeye neredeyse ulaşmak üzere. Siz bu dergiyi okurken bizler Isparta ve Kütahya şubelerimizi de hizmete sokmuş olacağız. Tayyar IŞIKSAÇAN tisiksacan@avrupagoz.com.tr Avrupagöz Kurumsal İletişim ve Medya Müdürü Bundan böyle ülkenin hangi köşesinde olursanız olun AVRUPAGÖZ’ü yanı başınızda bulacaksınız. Ülke genelinde başlatacağımız “ÖNCE GÖRMEK LAZIM” projemizi yaz sonunda hayata geçireceğiz, bize gelemeyen hastalarımıza hizmet olarak biz ulaşacağız. Önemli ve değerli bulduğumuz büyük projelere katkıda bulunmaya, toplumun değer verdiği büyük organizasyonların destekçisi olmaya, eğitim ve kültürel etkinliklerde AVRUPAGÖZ GRUP olarak yer almaya da devam ediyoruz. Bundan böyle kurumumuzun çok değerli hekimlerini ekranlarda yayınlanan sağlık programlarında daha sık izleyecek ve merak ettiğiniz soruların cevaplarını bizzat kendilerinden öğreneceksiniz. Ben ve ekibim şimdilerde bir yandan Ramazan Ayı boyunca şubelerimizin bulunduğu bölgelerde Ramazan etkinlikleri çerçevesinde AVRUPAGÖZ ile sizleri buluşturmak için organizasyonlar düzenlerken, diğer yandan da Isparta ve Kütahya şubelerimizin açılış organizasyonun telaşındayız. Açılışını yaptığımız her şubemiz bizim için bir inci tanesi. Her şube hekimleriyle, teknolojik yatırımıyla, idareci ve personeliyle bölgesinin göz bebeği durumunda. Bu inci tanelerimizi zaman içinde ülkenin dört bir tarafına serpiştirip hizmet ağımızı genişletmek için çalışıyoruz. yönetimin kurulumuzun aldığı karar doğrultusunda Anadolu’ya yatırımı hızlandırdık ve bu yatırımlar hızla devam edecek. Bu sayıda sizlere şubelerimizi ve şubelerde hizmet veren çok değerli hocalarımızı daha detaylı tanıtmak adına sayfalar hazırladık. Dergimizi okurken, bilgilenecek, eğlenecek ve keyifli bir zaman geçireceksiniz. Biz her geçen gün bize güvenen sizlerle büyümeye devam ediyoruz, gözünüz bizde olsun. 14 15 Bizden Haberler AVRUPAGÖZ, 14. MERKEZİ’Nİ TEKİRDAĞ’DA AÇTI! Hızla büyüyen ve yeni yatırımlar ile hizmet ağını genişleten Avrupagöz Grubu, 14. merkezini Tekirdağ’da açtı. 2013 yılında yüzde 300’lük büyüme kaydeden Avrupagöz, merkezlerine bir yenisini daha ekleyerek Tekirdağ’da da hizmet vermeye başladı. Sağlık sektöründe önemli yatırımları ile adından söz ettiren Avrupagöz Grubu’nun 14. merkezi Tekirdağ’da hizmete girdi. Merkez açılışını, Avrupagöz Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Ramazan Burak Telli, Avrupagöz ortaklarından Reaya Holding Ceo'su Ahmed Emara, Tekirdağ Valisi Ali Yerlikaya ve sanatçı Metin Şentürk ile birlikte gerçekleştirdi. Siyaset dünyasından birçok ismin katıldığı açılışa iş ve sanat dünyasının tanınmış isimleri de yoğun ilgi gösterdi. Hizmet kalitesini koruyarak ve artırarak büyümeye devam eden Avrupagöz Grup, 2014 yılı sonunda merkez sayısını 22’ye çıkarmayı hedefliyor. Yapılan açılışta konuşan Avrupagöz Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Ramazan Burak Telli, “Avrupagöz Merkezi olarak,‘halka en ekonomik değerlerle kaliteli sağlık hizmeti sunma’ anlayışı ile yola çıktık. Bu anlayış doğrultusunda, 18 milyon TL’ye mal olan merkezimizi son teknolojik cihaz donanımları ve kaliteli medikal kadrosu ile halkımızın hizmetine sunuyoruz. Merkezimiz 10 hekim, 14 sağlık personeli ve toplamda 53 çalışanı ile yılda ortalama 5000 hastaya tedavi ve 1000 hastaya da ameliyat imkânı sağlamaktadır. 3500 metrekare açık, 2500 metrekare kapalı alan üzerine kurulmuş olan merkezimiz Trakya’nın ilk ve tek özel göz hastanesidir. Avrupagöz Grubu olarak bu yılsonuna kadar açacağımız yeni merkezlerimizle toplamda şube sayımızı 22’e çıkarmayı planlıyoruz. Çok yakın bir tarihte Diyarbakır ve Isparta’da açacağımız Avrupagöz merkezleri ile kaliteli ve ekonomik sağlık hizmetini orada yaşayan vatandaşlarımıza da ulaştıracağız” dedi. Avrupagöz Merkezleri’nde sunulan hizmetlere de değinen Ramazan Burak Telli, “Attığımız adımlarda önceliğimiz, her vatandaşımızın sağlık hizmetlerinden en iyi şekilde yararlanmasıdır. Merkezlerimizden özel sağlık sigortalı vatandaşlarımız yararlanabileceği gibi SGK’ya bağlı hastalar da fark vermeden hizmet alabilecekler” diye konuştu. 17 KATARAKT KATARAKTIN BELİRTİLERİ NELERDİR? ÇOCUKLUK DÖNEMİ KATARAKTI • Görmede azalma, • Puslu görme, • Çift görme, • Gözlerde çabuk yorulma, • Akşamları görme azalması, • Etrafın bulanık veya sarı görülmesi, • Gözlük ihtiyacının sık sık değişmesi, • Araba farları, sokak lambaları gibi parlak ışıkların etrafında halelenme ve gözü fazla rahatsız etmesi. Doğum ile ergenlik dönemi arasındaki kataraktlara çocukluk dönemi kataraktı denir. Doğuştan veya sonradan oluşmasına göre isimlendirilir. Hastalığın en sık görülen belirtisi; görme keskinliğinin azalması ve görmenin bulanıklaşmasıdır. Hasta, görmesinin sürekli bulanık olmasından, giderek daha kötüleştiğinden ve okuyamadığından şikâyet eder. Bazı katarakt türlerinde görülen tipik bir görme şikâyeti de gözün miyop hale gelmesidir. Bu hastalar, yakın gözlüklerine ihtiyaç duymadan kitap ve gazete okuyabildiklerini, hatta gözlüksüz daha rahat gördüklerini ifade ederler. Kataraktı olan hasta, kataraktlı gözüyle cisimleri; bir tülün, bir filmin veya buzlu camın arkasından bakıyormuş gibi algılar. Renkleri bulanık ve soluk olarak görmeye başlar. Işık problemleri ortaya çıkar, hastanın gece araba kullanması giderek zorlaşır, keza kataraktı olan kimse, okurken ya da yakın işler yaparken yeterli ışık bulamamaktan yakınır. Genelde siyah olan göz bebeğinin rengi değişmeye başlar. Katarakt yavaş ilerleyen bir hastalık olup bazı türlerinde yakın görme netleşebilir. Bu durum geçicidir. Başlangıç seviyesindeki kataraktlarda görme fazla etkilenmediğinden hastalık ancak detaylı muayenelerle teşhis edilebilir. KATARAKTIN NEDENLERİ Katarakt, göz bebeğinin arkasındaki, şeffaf olan göz merceğinin görmeyi azaltacak derecede saydamlığını kaybederek bulanıklaşması ve net görmeyi engellemesidir. Katarakt sıklıkla yaşlılıkla birlikte gelişen bir hastalıktır. Bununla beraber uzun süreli kortizon kullanımlarında, şeker hastalarında katarakt oluşma riski yüksektir. Doğuştan görülebilen bir hastalık olduğu gibi, göz yaralanmalarından sonra da oluşabilir. Katarakt hastanın görmesini, günlük yaşamını veya mesleğini engelleyecek kadar ilerlediğinde mutlaka tedavi edilmelidir. 18 Kataraktın en önemli nedeni yaştır. Yaşın artması ile birlikte katarakt oluşma riski de artmaktadır. Kataraktın nadir görülen diğer nedenleri ise; doğuştan gelen katarak (Gebelik esnasında geçirilen hastalıklar ve bilinmeyen nedenlerden dolayı), aile hikâyesi, şeker hastalığı, göz yaralanmaları, kortizonun uzun süre kullanımı, göz içi iltihaplanmaları, uzun süre korunmadan güneş ışığına kalma, önceden geçirilmiş göz cerrahileridir. Konjenital Katarakt Doğuştan olan kataraktlara konjenital katarakt adı verilir. Genellikle iki taraflı olmakla birlikte tek taraflı da görülebilir. Gebelik esnasında annenin geçirdiği hastalıklar, kullandığı ilaçlar ve bilinmeyen değişik etkenler ile ortaya çıkar. Glokomla birlikte olduğunda göz için daha büyük risk oluşturur. Çocukluk Dönemi Kataraktı Çocukluk döneminde ortaya çıkan kataraktlara çocukluk dönemi kataraktı denir. Çeşitli hastalıklara (metabolik hastalıklar) bağlı olabileceği gibi kullanılan ilaçlara bağlı olarak da gelişebilmektedir. Bu dönemde ortaya çıkan kataraktın en önemli nedenlerinden biri de travmalardır. Çocukluk Dönemi Kataraktının Belirtileri Göz kayması, göz bebeğinde renk değişimi, obje takibinin olmaması gibi kataraktın yoğunluğuna ve tek veya çift taraflı olmasına bağlı olarak oluşan değişik görme bozuklukları ortaya çıkabilmektedir. Çocukluk Dönemi Kataraktının Tedavisi Tedavisi cerrahi olup 2 yaştan itibaren yapılan katarakt ameliyatlarında göz içi merceği konabilir. İlk yaşlarda yapılan katarakt cerrahisinde genellikle arka kapsüloreksiz ve ön vitrektomi uygulanmalıdır. Yapılan cerrahi teknik FAKO cerrahisi olup genellikle dikiş konmadan tamamlanır. Ancak çocuklarda tek dikiş atılabilmektedir. KATARAKT TEDAVİSİ Günümüzde gelişen katarakt cerrahisinde; özel durumlar dışında artık genel veya lokal anestezi uygulanmamaktadır. Hasta ameliyata gözü uyuşturan damlalar yardımı ile hazırlanmaktadır. 19 MULTIFOKAL (ÇOK ODAKLI LENSLE TEDAVİ FAKO YÖNTEMİ Uzak ve yakın görme problemini aynı anda tedavi edebilmek için geliştirilmişlerdir. Optik özelliklerinden dolayı değişik ışık kaynaklarını aynı anda değişik odak noktalarında toplayabilirler. Bu sayede kişi uzak ve yakın nesneleri gözlüksüz olarak aynı anda net görebilir. Tedavi; katarakt hastalarının görme problemine en sade ve basit şekilde çözüm bulması yönüyle büyük önem taşır. Doktor gerekli tetkikleri yaptıktan sonra göz içine koyacağı merceğin numarasını özel bir ölçüm cihazı yardımıyla ölçer ve göz bebeğini genişleterek ameliyata hazırlar. Ameliyat lokal anestezi ile yapıldığı için hasta herhangi bir ağrı duymaz. Gözün şeffaf tabakasında (kornea) küçük bir kesi yapılır ve ultrasonik ses dalgaları yardımıyla mercek gözün içinde küçük parçalara ayrılarak emilir. Daha sonra katlanır halde bulunan yapay göz içi merceği göze yerleştirilir. Kesi küçük olduğu için dikiş genellikle konmaz. Fako ameliyatı küçük bir kesiden yapılması, hastaların gündelik yaşantılarına daha erken dönmelerini sağlaması, astigmat olasılığını azaltması nedeniyle giderek daha fazla tercih edilen bir yöntem olmuştur. Bazı hastalarda merceğin üzerine konduğu arka kapsülde zamanla ikincil bir opaklaşma ortaya çıkabilir ve daha önce iyi olan görmede bozulma olabilir. Bu durumda görmeyi tekrar iyileştirip opaklaşmayı ortadan kaldırabilmek için YAG lazer adı verilen bir uygulama yapılır. Bu işlem ameliyathaneye gerek kalmadan 5 saniye gibi kısa bir sürede muayene ortamında tamamlanır. SİZLER İÇİN VARIZ Çıkardığımız mecmuamızla 4. kez sizlerle beraberiz. Avrupagöz Grubu olarak süratli bir şekilde büyümekteyiz. Bir yıl önce 7 göz hastanesi ve göz merkezinden ibaretken şu anda 8 ilimizde 14 göz hastanesi ve göz merkezimiz ile son teknolojiyi kullanarak uzman kadromuzla sizlere hizmet vermekteyiz. Çok yakında Trabzon, Malatya, Diyarbakır, Zonguldak, Erzurum ve İzmir'deki göz hastanelerimizle büyümeye ve hizmet vermeye devam edeceğiz. Ömer Kamil DOĞAN okdogan@avrupagoz.com.tr Avrupagöz Medikal Direktör Sizlere sunduğumuz sağlık hizmetlerinin yanında meslektaşlarımızla bilimsel toplantılar yapmaktayız. İstanbul da 3 bilimsel toplantı gerçekleştirdik. 13 Eylül'de Elazığ ve çevre illerdeki meslektaşlarımızla birlikte olacağız. Avrupagöz Grubu olarak Yönetim Kurulu Başkanımız Sayın Ramazan Burak Telli'nin desteği ile ulusal düzeyde bilimsel toplantılar yapmaya başladık. 6 - 8 Haziran 2014 tarihlerinde KKTC Girne'de "Avrupagöz 1. Oftalmoloji Günleri"ni gerçekleştirdik. 15 i Yavru Vatan'dan olmak üzere 125 meslektaşımızın katılımı ile üst düzey bir bilimsel toplantı gerçekleştirilmiştir. Toplantıda TOD Onursal Başkanımız Prof. Dr. Sayın Demir Başar, "Oftalmolojinin Dünü, Bugünü ve Yarını" konulu bir konferans verdi. Ayrıca üç ayrı oturumunda 11 meslektaşımız tarafından olgular sunulup katılımcı meslektaşlarımızla tartışılmıştır. Sağlık ve huzur dolu günler geçirmenizi dilerim. 20 21 MULTIFOKAL GÖZ İÇİ MERCEĞİ (GİM) Katarakt ameliyatlarında kullanılan merceğin türüne göre adlandırılmış tedavi tekniğidir. Hem yakını hem uzağı görmeyi sağlayan çok odaklı göz içi mercekleridir. Bu mercek kullanımında sağladığı avantajlarla hastalara hem uzak görmede hem yakın görmede yüksek kaliteye ulaşma imkânı sağlamıştır. MULTIFOKAL GİM’İN ÜSTÜNLÜKLERİ • Hemen hemen her derecede kırılma kusurunu tedavi edebilme, • Her derecede öngörülebilir sonuçlar, • Görmenin hızlı düzelmesi, • Korneada incelme, doku kaybı olmaması, yüksek optik kalitesinin muhafazası, MULTIFOKAL GİM KİMLERE UYGULANIR? Katarakt ameliyatında takılan multifokal mercekler, özel bir sebebi yoksa katarakt hastalarının büyük bir kısmına uygulanabilir. Ayrıca genç yaşta kataraktı olmayan ancak ileri derecede hipermetrop olan ya da yüksek miyopi nedeniyle lazer olamayan, yakın gözlüklerinden erken yaşta kurtulmak isteyen kişilere de uygulanabilir. • Başarılı bir ameliyattan sonra hemen hemen hiç yan etki olmaması, • Gerekirse diğer refraktif ameliyatlarla birlikte yapılabilmesi. MULTIFOKAL GİM NASIL UYGULANIR? Multifokal GİM yerleştirme tekniği tamamen bir katarakt cerrahisidir. Standart katarakt ameliyatında ne yapılıyorsa multifokal GİM cerrahisinde de aynı işlemler uygulanır. Katarakt cerrahisinde hastanın gözü içinde bulunan doğal mercek çıkartılarak yerine gözünün iç yapısına uygun ve hastanın görmesini iyileştirecek bir mercek yerleştirilir. Fakat bu cerrahide farklı olarak, standart (sadece uzağı gösteren, yakın için gözlük gerektiren) bir mercek yerleştirme yerine multifokal (yakını ve uzağı gösteren) mercekler göz içine yerleştirilir. Multifokal, çok odaklı, tasarımına bağlı olarak yakın-uzak ve orta mesafeli diyebileceğimiz odaklama özelliğine sahip merceklerdir. Katarakt ameliyatında takılan bu mercek ömür boyu göz içinde kalmaktadır. AVRUPAGÖZ’ün uzman hekimlerince, titizlikle uygulanan multifokal GİM yerleştirilmesi; ortalama 10 dakika süren ameliyat süresi ile dikiş konulmaksızın uygulanıp uzak ve yakın görme problemine en sade ve basit şekilde çözüm bularak hastanın görme becerisini iyileştirir. 22 23 Dönerci, kaynakçı, fırıncı gibi yüksek ısı ve ateş karşısında çalışılan bazı meslek gruplarında ve özellikle sıcak cam endüstrisinde çalışan işçilerde yaşa bağlı olmaksızın çok daha erken yaşlarda katarakt gelişebiliyor. Prof. Dr. Dilaver Erşanlı YÜKSEK ISI VE ATEŞ ERKEN YAŞTA KATARAKTA NEDEN OLUYOR Isı ve ateş karşısında uzun süre bulunmaktan dolayı, göz merceğindeki opaklaşma sonucu katarakt oluşmaktadır. İlerlemiş kataraktta göz merceğinde, sarı, kahverengi pigment kümelerinin görülmesi çok sık karşılaşılan bir durumdur. EN AZ 6 AYDA BİR DÜZENLİ BİR GÖZ KONTROLÜNDEN GEÇİLMELİ Katarakt ameliyatı sırasında göze yerleştirilecek merceğin kalitesinin, kişinin yaşam kalitesini sürdürmesi açısından çok önemlidir. Ameliyatla opaklaşan mercek alınır ve yerine aynı kırıcılıkta ömür boyu göz içinde kalacak yapay mercek yerleştirilir. Bu mercekler tek odaklı veya çok odaklı olabilir. Burada çok odaklı (multifokal) mercek tercih edilirse hastanın hem yakını hem uzağı iyi görmesi sağlanır. Özellikle ısı ve ateş karşısında çalışan kişilerin en az İnsan göz merceğinin ıslak ağırlığının yüzde 33’ü mükemmel protein dizilimlerinden oluşur. Genç insanlara baktığımızda göz merceği proteinlerinin yüzde 90’ı suda çözünen proteinlerden oluşur. Bu proteinlerden en önemlisi olan alfa kristalin protein kompleksi kısmi olarak sıcaklık nedeni ile bozulmuş ve miktarı artmış suda erimeyen proteinlere bağlanarak opaklaşmayı başlatır. Bu opaklaşma ışığın sinir tabakasına düşmesini engeller ve bunun sonucunda görme keskinliği ve kalitesi bozulur. 6 ayda bir düzenli bir göz kontrolünden geçmeleri gerekmektedir. KATARAKT’IN TEK ÇARESİ AMELİYAT İster yaşa bağlı isterse koşullar neticesinde gelişen katarakt olsun, tek çaresi ameliyattır. Kataraktın ilaç ile tedavisi yoktur, FAKO yöntemi ile yapılan ameliyatta sertleşmiş yapı, ses dalgaları ile parçalanıp sıvı halde dışarı alınır. Isı karşısında kişinin kataraktı çok daha erken opaklaştığından, görme kalitesini ve düzeyini azalttığından en uygun zamanda, geciktirilmeden alınması doğru karardır. 24 25 8. Göz kası vücudunuzdaki en hızlı kastır. Bir göz kırpma 100 - 150 milisaniyede gerçekleşir ve bir saniyede 5 defa göz kırpmak mümkündür. 9. Yaşlandıkça okuma gözlüğüne ihtiyaç duyarsınız. Nüfusun yaklaşık %99'u için okuma gözlüğüne ihtiyaç duyma yaşı 43 - 50 arasındadır. Çünkü göz lensleri yaşlanmayla birlikte odaklanma kabiliyetini yavaş yavaş kaybeder. GÖZLERİMİZ HAKKINDA İLGİNÇ BİLGİLER 1. Göz renginiz değişebilir. İnsan gözü irisinde veya oküler sıvı içerisinde mavi ve yeşil pigmentler her halükarda bulunur. Bu sebeple bulunulan ortamın ışık koşullarına göre özellikle açık renkli gözlerin rengi değişiklik gösterebilir. Yani gözünüzün güneşli havada bal rengi veya ela olması gerçekten olasıdır. 2. Gözleriniz mavi ise dünya üzerindeki mavi gözlü diğer herhangi bir kişi ile ortak bir atanız var demektir. İlk mavi gözlü insan bundan yaklaşık 6.000 ila 10.000 yıl önce yaşadı, o tarihten önce herkes kahverengi gözlüydü. 3. Her gözde her biri ışığa duyarlı 107 milyon hücre bulunur. Yedi milyon koni hücresi renkleri ve detayları görmenize, 100 milyon çubuk hücre de siyah ile beyazı ayırt etmenize yardımcı olur. Yani esasen gözünüzdeki hücrelerin 10 da birinden azı renkleri algılar. 26 4. 20/20 görüş = normal görüş. Bu sayı büyük oranda kişiseldir ancak göz doktorları insanların harf tabelasını 20 feet (6 metre) mesafeden okumaları gerektiğini belirlemişlerdir. Normal ışıklandırma koşulları altında bu normaldir. 5. Görüntüyü ters çeviren bir gözlük takarsanız beyniniz bu görüntüyü düzeltecektir. Nesneleri baş aşağı görüyor olsanız bile, beyniniz buna önünde sonunda adapte olacak ve nesneler gerçekte oldukları taraftaymış gibi hareket etmeye başlayacaksınız. 6. Dakikada ortalama 17, günde 14.280 ve yılda 5,2 milyon kere göz kırparsınız. 7. İnsan konuşurken, okurken olduğundan daha fazla göz kırpar. 10. Göz lensleri herhangi bir kameranın lensinden daha hızlıdır. Gözbebeğinin hemen arkasında baktığınız nesneye odaklanan lens bulunur. Bir saniyeliğine bulunduğunuz ortama göz gezdirin ve odaklandığınız çeşitli mesafeleri düşünün. Bunu her yaptığınızda, göz lensleriniz siz farkında olmadan odağının anlık olarak değiştirecektir. 11. Göz kırpmak, gözyaşını gözün tamamına dağıtarak göz yüzeyindeki kirin temizlemesinde önemli rol oynar. Önemli antibakteriyel özelliklere sahip olan gözyaşı, gözü nemlendirmeye ve kayganlaştırmaya yardımcı olur. 12. Yaşlandığında herkes katarakt olur. Kataraktın, yaşlandıkça saçların beyazlaması gibi normal bir şey olduğunu düşünebilirsiniz, doğal gelişen bir durumdur. İnsanlarda kataraktın ortaya çıkma yaşı ortalama 70'tir. 16. 20/20 görüş en iyi görüş değildir. Tipik harf testinde, 20/20 görüş alttan birinci satırdır. Onun altındaki satır çok daha küçüktür ve bu satırı görebilirseniz bu sizin 20/16 görüşe sahip olduğunuz anlamına gelir. Kaydedilmiş en iyi insan gözü görüşü 20/8'dir, yani bu normal insanların 8 feet (2.5 metre) mesafeden gördüğü şeyi, siz 20 feet (6 metre) mesafeden görebilirsiniz demektir. 17. Gözyaşı üç farklı bileşenden oluşur; yağ, mukus ve tabii ki su. Eğer bu bileşenler doğru miktarlarda olmazsa gözleriniz kuruyabilir. Bu tür bir kuruluğa tepki olarak beyniniz daha fazla gözyaşı üretir. 18. Gözler hızlı iyileşir. Düzgün bir bakım ile gözün kornea yırtığını onarması sadece 48 saat sürecektir. 19. Yenidoğanlar gözyaşı üretmez. Bağırarak ağlamalarına karşın, bebeklerde 4-13 haftalık oluncaya kadar gözyaşı olmaz. 20. Henüz göz küresi nakli yapılamamaktadır. Göz ile beyin arasındaki bağlantıyı sağlayan optik sinir herhangi bir müdahaleye karşı son derece hassastır. 21. Ortalama bir göz küresi 2,25 cm çapında ve 7 gr ağırlığındadır. 13. Diyabet sıklıkla ilk olarak göz muayenesinde teşhis edilir. Tip 2 diyabet hastaları genellikle semptom göstermezler, yani bu hastalığı taşıdıklarını bilmezler. Bu tip diyabet normal olarak göz muayenesi sırasında, gözün arkasında kanayan küçük damarların görünmesiyle ortaya çıkar. 14. Gözlerinizle değil, beyninizle görürsünüz. Bunu zaten bildiğinizi söyleyebilirsiniz, ancak çoğu zaman bulanık veya az görme gözün kendisinden kaynaklanmaz. Beynin görme korteksinde bir şeylerin yanlış gittiğinin işaretidir. 15. Gözleriniz kör noktalara adapte olabilir. Glokom gibi belli başlı göz sorunları görüşünüzde kör noktaların ortaya çıkmasına sebep olabilir. Tıpkı ters çevrilmiş görüntüye alışmanız gibi beyniniz boşlukları doldurarak kör noktalara adapte olmanızı sağlar. 22. İki gözü de doğuştan farklı renklerde olan kişileri tanımlamak için kullanılan terime heterokrom adı verilir. 23. Vücuttaki tüm kaslar göz önünde bulundurulduğunda göz kasları en aktif olanlardır. 24. Tam olarak işlevsel olmak için gözleriniz iki milyondan fazla çalışır kısımdan oluşmuştur. 25. Köpekbalığı korneaları insan gözü korneasına son derece benzerdir. Bu benzerlikten dolayı göz ameliyatlarında nakil için kullanılır. 27 Antidepresan ve kortizon kullanan hastalarda göz kuruluğuna bağlı olarak kirpik dibi iltihabı oluşabiliyor. Bu tür ilaçları kullanan hastaların düzenli göz muayenesinden geçmeleri önem arz etmektedir. Düzenli kontroller sayesinde hastalığa erken dönemde müdahale edilerek oluşabilecek kirpik dibi iltihabının önüne geçilebilir. Op. Dr. Azat Alınak Yağlı ciltlere sahip kişilerde kirpik diplerinde gözyaşının yapılmasına neden olan bezlerin ağızlarının tıkanması ile beraber göz kapağında tıkanmaya bağlı şişlikler oluşabilir. Kirpik dibi iltihapları erken dönemde teşhis ve tedavi edilmediklerinde gözde ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir. Göz kapağının nemli ve yağlı yapısı, normal şartlarda da burada zararsız bir takım bakterilerin yaşamasına olanak sağlayabilir. Ancak bazı durumlarda bu bakteriler çoğalarak enfeksiyona neden olabilir. Diğer taraftan bağışıklık sisteminin zayıflaması, kirpik dibindeki yağ hücrelerinin aşırı yağ salgılaması, sigara dumanı, bir takım ilaçlar, kimyasal maddeler, viral etkenler, antidepresan ve kortizon gibi bir takım alerjik maddeler kirpik dibi iltihabının gelişmesine neden olan bazı etmenlerdir. Tedaviye başlanmazsa yayılan enfeksiyon kirpiklerin dökülmesine neden olur. • Çabuk enfekte olabilen kirpik diplerimizi kirpik dibi iltihabından korumak için öncelikle temizliğine dikkat etmemiz gerekir. Kişisel hijyen ve kirpik diplerinin temizliği çok önemlidir. Aynı zamanda gözlerimizle sık sık temas halinde olan ellerimizin de temizliğine dikkat etmeliyiz. Her gün gece yatmadan önce bir pamuk yardımıyla kirpik diplerimizi bebek şampuanı ile temizlemeliyiz. Böylece gün boyu gözlerimize yapışan toz ve kirpiklerimizde kalan makyaj kalıntılarından kurtulmuş oluruz. Blefaritin tedavisinde; bebek şampuanı ile kirpik diplerini temizleyerek sıcak su ile durulamak, antibiyotikli ve kortizonlu damlalar, suni gözyaşı damlaları, antibiyotikli haplar kullanılmaktadır. Kirpik dibi iltihabının tedavisinde dikkatli ve özenli davranılmadığı takdirde hafif vakaları bile tedavi etmenin son derece güçleşebilir ve tedaviden sonra aynı şikâyetlerin baş gösterebilir, bu sebeple erken teşhis ve tedavi oldukça önem arz etmektedir. Kirpik dibi iltihabı genellikle ergenlik döneminde başlayarak uzun yıllar devam edebilir. Bu durum hastanın yaşam kalitesini olumsuz etkileyen bir durumdur. Kronik bir problem olan blefarit tedavi edilmediğinde kirpiklerin içe dönmesine, kirpiklerde beyazlama, konjonktivit, korneada kuru noktalar, arpacık ve şalazyon denen sert yağ kistleri oluşabilir. Kirpik dibi iltihabının en sık görülen belirtilerini ve korunma yöntemlerini şu şekilde sıralanabilir: ANTİDEPRESAN VE KORTİZON KULLANANLAR GÖZ SAĞLIĞINIZA DİKKAT! 28 • Göz kapaklarında kızarıklık ve şişlik, kirpik diplerinde kabuklanmadır. Bu kabuklar kalınlaştıkça oluşan çapaklar sabahları göz kapaklarının birbirine yapışmasına neden olur. Tedavi edilmediği takdirde bu durum daha da kötüye gider ve gözün diğer bölümlerine yayılarak daha ciddi durumun oluşmasına neden olur. 29 GÖZ YARALANMALARINA KARŞI ALINABİLECEK ÖNLEMLER Göz yaralanmaları ‘önlenebilir’ sorunlardandır. Bu tür patlayıcı maddeleri mutlaka kullanmak gerekiyorsa alınabilecek tedbirler şu şekilde sıralanabilir: • Patlayıcı maddeleri kapalı yerlerde kullanmayınız. Duvarlara çarpan fişekler geri gelerek gözü yaralar. Bu tür fişekleri yalnızca açık alanlarda kullanmalısınız. • Şişenin ucunu kesinlikle şaka olsun diye arkadaşlarınıza doğru çevirmeyin veya kendi gözünüze doğru tutmayın. • Şişenin ucunu yakın bir duvara çevirmeyin. Çünkü duvardan çarpan tıpa geriye dönerek göze gelebilir. ÇAM AĞAÇLARI MASUM OLMAYABİLİR! • Patlayıcı fişekleri, torpilleri cam şişelerin içine koymayınız. Kırılan camlar saçılarak gözde ağır yaralanmalara neden olur. • Kısa fitilli (bozuk) fişek ve maytapları kullanmayınız. Daha elden atmaya fırsat vermeden patlama olacağı için ağır göz yaralanmaları oluşabilir. • Havai fişekleri yakmadan önce koruyucu gözlük takılması, havai fişeklerden kaynaklanan bazı yaralanmaları önleyebilir. • Bu nedenle bu tür fişekleri kullanmadan önce kullanma kılavuzunu mutlaka okumanız ve yazılanları harfiyen uygulamanız gerekmektedir. Havai fişekler birer oyuncak değildir! Sıkça görülen ve uzun süren rahatsızlıklara neden olan bir yaralanma çeşidi de çam ağaçlarının iğne yapraklarının göze değmesi ile oluşur. Çam ağacını taşırken, yerleştirirken veya yanından geçerken, yaz aylarında piknik alanlarında yüze ve göze çarpmalar olabilmektedir. İğne gibi olan çam yaprakları da bu sırada gözün saydam tabakasını çizer. Ayrıca çam ağacının reçinesi de göze temas ettiği takdirde uzun süre iyileşmeyen sık tekrarlayan sıyrıklar (erozyonlar) olabilir. Acil göz yaralanmalarına neden olabilecek diğer risklere karşı alınabilecek tedbirleri şu şekilde sıralanabilir: • Çocuklara sivri ve keskin cisimler kullanırken nasıl dikkat edeceklerinin öğretilmesi gerekmektedir, ŞAMPANYALI KUTLAMALARA DİKKAT! Yaz aylarının gelmesiyle birlikte artan düğün, nişan gibi özel günlerde ve kutlamalarda, dikkatsiz ve tedbirsiz davranışlar çeşitli göz yaralanmalarını tetikliyor. Bu duruma en çok patlayıcı maddeler, şampanya şişesi kapakları ve çam ağacının iğne yaprakları neden olabiliyor. Düğün, nişan, sünnet, kına gecesi, asker uğurlama gibi özel günlerde ve kutlamalarda, havai fişeklerin kullanımına bağlı olarak, çeşitli göz yaralanmalarıyla karşı karşıya kalınıyor. Özellikle fişek, maytap, torpil, roket gibi tehlikeli patlayıcı maddeler, ciddi derecede göz yaralanmalarına sebebiyet veriyor. Havai fişekler birer oyuncak değil! Görme kaybına kadar götüren en kötü yaralanmalar, tehlike arz eden patlayıcı maddelerle olmaktadır. Havai fişeklerin kullanımına bağlı olarak göz, vücudun en sık yaralanan bölümüdür. Özellikle çocuklar, daha küçük yaşlarda görme engeli ile karşı karşıya kalmaktadır. 30 Diğer bir ağır göz yaralanması çeşidi de, köpüklü şarap veya şampanya şişesini açarken aniden büyük bir güçle fırlayan mantarın veya tıpanın göze çarpması ile oluşan göz yaralanmalarıdır. Bu durum gözde ağır kanamalar, göz bebeğinin yuvarlaklığını kaybetmesi, göz merceğinin yerinden oynaması, ağ tabakanın yırtılması gibi ağır kalıcı hasarlara neden olabilir. Şampanya ve şarap şişesini açarken aşağıdaki hususlara dikkat edilmesi gerekmektedir: • Bu tür şişeleri açarken şişenin ucunu odada hiç kimsenin olmadığı bir yöne eğik olarak çevirin veya şişenin tıpasını açarken üstününe bir havlu kapatın ki tıpa fırlamasın. • Kaynak gibi güçlü bir ışık kaynağına korumasız bakılmaması mutlaka koruyucu bir gözlük kullanılmalıdır, • En fazla göz yaralanmalarına neden olan trafik kazalarına karşı önlem almak için araçlarda mutlaka emniyet kemeri takılmalıdır, • Herhangi bir kimyasal madde göze temas ettiğinde gözü bir an önce bol ve temiz su ile yıkanmalıdır. Göz yaralanmalarında kalıcı hasara yol açan en önemli nedenler; hasta çocuksa olayın geç fark edilmesi, işyerinde veya evlerde tedavinin doktora gidilmeden yapılmaya çalışılması ve ihmal edilmesi, en önemlisi de yaralanmanın şiddetidir. Tüm bu önlemlere rağmen gözde bir yaralanma söz konusu ise, sabahı beklemeden acil olarak bir doktora başvurulması gerekmektedir. 31 Havana Seyahat Tarihi ve doğası ile dünyanın en ilginç yerlerinden biri olan Küba’nın en büyük şehri olan Havana aynı zamanda ülkenin de başkentidir. 1515 yılında keşfedilen Havana, Avrupalılar tarafından bulunan en eski şehirdir. Ticari liman özelliği taşıyan bu şehir tarihin belli zamanlarında korsan saldırılarına maruz kalmış şehrin ve ticaretin korunması için İspanyollar tarafından şehre birçok kale yapılmıştır. 1930 larda Küba turizmine katkıda bulunmak için şehre çok sayıda lüks otel, casino ve gece kulüpleri inşaa edilmiştir. Şehirde mimarı 16. yy. da kaleler üzerine yoğunlaşırken 17. yy. da taş binaların yapımına önem verilmiştir. 18. yy. da yapılan binaların çoğu barok tarzında yapılmış, ancak 19. yy. ile birlikte binalarda neoklasik tarzın etkileri görülmüştür. 1950’ler ile birlikte şehirde gökdelenlerin yapılmasına başlanmış, 1959’dan sonra sosyalist dönemin başlamasıyla gökdelenler yerini prefabrike çirkin binalara bırakmıştır. KÜBA Paranın mutluluk olmadığını tüm dünyaya ispatlayan, yaşam renkleri ve hayattan aldıkları keyifle ütopik olabilmeyi başaran bir Karayip adası... Küba 11 milyonu aşkın nüfusu, Karayipler'in en geniş yüzölçümü ve en kalabalık nüfusu ile bilinen bir ülkedir. Tropikal bir iklime sahip olan ada,1232.5 km uzunluğu ile yeryüzündeki en büyük 13. adadır. 32 Ordu Meydanı, ilk kurulduğunda kilise meydanı olarak anılmış olan bugünkü Havana’nın ilk kurulan meydanıdır. Meydanın girişinde Castillo de la Real Fuerza bulunmaktadır. Meydanın kuzeydoğusunda yer alan El Templete ise şehrin kuruluşunun anısına inşa edilmiştir. El Templete’nin hemen yanında Santa Isabel Oteli yer alıyor. Zamanında Santovenia Kontu’nun malikânesi olan bu otel bir çok ünlüyü misafir etmiştir. Palacio de los Capitanes Generales adı verilen İspanyol Vali’nin Sarayı, 1968’den bu güne Havana Şehir Müzesi olarak kullanılmaktadır. Müzede 18. ve 19. yy. da Havana’da yaşayan üst kesim insanların hayatını, dönemin silahlarını, arabalarını, kısacası önemli bir tarih kesitini görmek mümkündür. Küba’nın babası olarak nitelendirilen Cespedes’in anıtı da Ordu Meydanı’nda yer almaktadır. Havana’nın en eski ikinci meydanı olan San Francisco de Asis Meydanı, konumu sayesinde kurulduğu günden beri ticaretin merkezi olmuştur. Meydanın ortasındaki Fuente de los Loenes (Aslanlar Çeşmesi) 1836’da İtalyan heykeltıraş Guiseppe Goggini tarafından Elhamra Sarayı’ndaki Aslanlı Çeşme’nin kopyası olarak yapılmıştır. 33 Cienfuegos tesi ersite. i s r e v Üni ilk üniv an na Havaski kentte bulun a taşınmıştır. Aynı isimli eyaletin başkenti olan bu şehir, iyi korunmuş tarihi bir merkeze ve Karaip Denizi’ndeki en güzel kumsallardan birine sahip olan liman şehridir. Koloni Dönemi’nde verilen “Güneyin İncisi” ismini de bu kumsalı sayesinde almıştır. Şehir, Neo-Klasik dönemin tipik geometrik düzenine göre kurulmuştur. ın ’de e keli binas 1728 er hey t ünkü a g u M b a ları ’de bir Alm oyduk 1902 k e d e n ğ ürürlü ın önü lkenin Binan 1’de y 6 9 var. Ü 1 i . r ğ li o r y e u eferb iliyor. bulun zma s zma b a a y y a a okum i okum %95’ ık ş la yak Havana’nın en eski üçüncü meydanı olan Plaza Vieja (Eski Meydan), ilk yapıldığında Plaza Nueva (Yeni Meydan) olarak adlandırılmış ve önceleri balolar, at yarışları, boğa güreşleri gibi sosyal etkinlikler için kullanılmıştır. 1835’te Havana’nın açık pazarı buraya taşındığı için var olan atmosferi değişmiştir. Diktatör Batista döneminde (1952) meydanın ortasına bir amfi tiyatro altına da otopark yapılmıştır. 1982'de UNESCO'nun Dünya Kültür Mirası Listesi'ne aldığı bölge; 2000 yılından itibaren restore edilmeye başlanmıştır. Bir süre Bataklık Meydanı olarak da anılan Plaza de Catedral de San Kristobal (Katedral Meydanı), 1632’de plaza olarak tanımlanıp sit alanı ilan edilmiştir. Meydanda bulunan katedralin Kristof Colomb anısına yapıldığı, hatta kemiklerinin İspanya’ya gönderilmeden önce burada muhafaza edildiği söylenmektedir. 1926’da yapımı tamamlanan Capitolio, Amerika’da bulunan Capitol’un bir minyatürü gibidir. Neoklasik bir tarzda inşa edilen bina 1959’a kadar hükûmet binası olarak kullanılmıştır. Günümüzde Bilim, Teknoloji ve Çevre Bakanlığı binası olarak kullanılan Capitolio, ülkeye gelen turistler için turlara açıktır. Havana’da yaşayan yabancıların bulunduğu Miramar Bölgesi, devrimden önce Batista ve yandaşları ile Amerikan iş adamlarının oturduğu aynı zamanda büyükelçiliklerin de yer aldığı zengin bir bölgedir. 34 Devrim Meydanı, Ulusal Tiyatro, üzerinde Che’nin rölyefi olan İçisleri Bakanlığı, İletişim Bakanlığı, Milli Kütüphane, Savunma Bakanlığı ve Jose Marti heykeli ile çevrilidir. 1 Mayıs ve 26 Temmuz gibi özel günlerde toplu gösteriler için kullanılır. Santa Clara Trinidad Tipik Küba taşra yerleşimlerinin özelliklerini taşıyan kentteki en önemli sanayi, Che Guevara zamanında kurulmuş ve ev gereçleri üreten INPUD fabrikasıdır. Kentin merkezi, adını 1898’de burada ölen bir vatanseverden alan Plaza Vidal Meydanı oluşturuyor. Meydanın kuzeyinde Caridad Tiyatrosu, kuzeydoğu köşesinde Dekoratif Sanat Müzesi (Burada Koloni döneminin zengin ailelerinin eşyaları sergilenmektedir.) ve doğusunda 1922’de yapılmış, iki sıra İon tarzı sütunla çevrili Belediye Sarayı bulunuyor. Küba’nın Koloni Dönemi kimliğini en iyi şekilde koruyabilmiş Trinidad, UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer almaktadır. Sokakları, mavi, yeşil, kırmızı, sarı boyalı evlerle doludur. İlk yerleşim 1513’de, Diego Velasquez’in adamlarınca kurulmuştur. Kent, şeker kamışı üretiminin patlamasıyla gelişmiş, Afrika ve Avrupa’dan pek çok zengin buraya gelmiştir. Günümüzde de Küba’da turistlerin en çok rağbet ettikleri yer Trinidad'tır. Bu şehirdeki iki meydan önemli; Cespedes ve Plaza Mayor. Plaza Mayor, UNESCO’nun koruması altındadır. Buradaki Museo Romantico görülmesi gereken yerlerden biridir. Şeker ticaretinden zengin olan Brunet Ailesi için 1808 yılında yapılan bu binada, harika bir mobilya koleksiyonu vardır. Plaza Mayor’un çevresinde Trinidad Kilisesi (yapımı 1620, 1812’de restore edilmiş), Mimarlık Müzesi, Sanat Galerisi ve Arkeoloji Müzesi yer almaktadır. Tarih Müzesi ve Karşı Devrimcilerle Mücadele Müzesi de meydana yakın bir mesafededir. 35 Santiago de Cuba Santiago de Cuba, 1589 da hükümetin Havana’ya taşınmasına kadar Küba’nın başkenti olarak hizmet vermiştir. Küba’nın ikinci büyük kenti olan Santiago de Cuba’nın büyük Küba Devrimi’nde yeri oldukça önemlidir. 1 Ocak 1959'da Fidel Castro, devrimi bu şehir merkezinde yaptığı balkon konuşmasında ilan etmiştir. Ülke edebiyatının önemli isimlerinden biri olan, şair Jose Maria Heredia da burada yaşamıştır. Santiago de Cuba şehrinde yer alan Moncado Kışlası, ünlü 26 Temmuz 1953 saldırısının başlıca hedefi olmuştur. Binanın dış yüzünde, saldırı sırasında bombaların meydana getirdiği delikler Batista’nın adamları tarafından doldurulmuş ve daha sonra bu delikler özgün fotoğraflar esas alınarak restorasyon çalışmaları sırasında tekrar açılmıştır. İçeride yer alan müzede saldırının nedenleri ve sonrası hakkında çok sayıda doküman bulunmaktadır. Santiago kentinin merkezinde 1868 savaşının kahramanlarından Carlos Manuel de Cespedes Parkı bulunmaktadır. Alana hakim olan en önemli bina Katedral, ilk olarak 1516 da yapılmış daha sonra birkaç defa felaketlere uğrayarak hasar görmüş ve bir öncekinden daha büyük olarak yeniden yapılmıştır. Bugünkü yapısı 1922 de tamamlanan katedralin iç mekan süslemeleri bu yy.ın ilk yarısına aittir. 36 Miguel Mataramos Kültür Evi ve neoklasik tarzdaki belediye binası (1 ocak 1959 gecesi Fidel Castro halka buradan seslenmiştir.) bu meydanın diğer önemli yapılarındandır. Pinar del Rio Adanın en batı ucunda bulunan Pinar Del Rio, Küba'nın en etkileyici manzaralarına sahip eyaletidir. Bu bölge, kilometrelerce uzanan mağaraları ve mağara resimleri ile ünlüdür. Pinar del Rio, geçimini büyük ölçüde tarımdan kazanır. En büyük sanayisi ise Matahambra bakır madenlerine dayalıdır. Ayrıca burası Küba'nın simgesi olan ve guajiro denilen, at sırtında dolaşan, bıyıklı, hasır şapkalı, dişleri arasında tütün parçası çiğneyen köylülerin yurdudur. Pinar del Rio'da 27 km uzunlukta olağanüstü güzelliğe sahip Vinales Vadisi uzanmaktadır. Sierra de los Organos ile Sierra del Rosario sıradağlarının oluşturduğu bu vadide çok miktarda fosil bulunmakta ve bu jeolojik bölgenin tarihi 150 milyon yıl öncesine dek uzanmaktadır. Vadinin diğer bir özelliği de mağaralarıdır. Santo Tomas ve Los Portales en ünlüleri olup kilometrelerce uzanan bu mağaralarda yer altı nehirleri ve kör mağara balıklarının yaşadığı yer altı havuzları bulunmaktadır. Vadide bulunan ve günümüzde ulusal müze haline getirilmiş Vinales, kentin bölgedeki tek yerleşim yeridir. Ana caddesinin iki yanında 1875-1910 arasında yapılmış tek katlı, kiremit çatılı ve sütunlu verandaları olan çok güzel evler sıralanmaktadır. Varadero Varadero, Matanzas bölgesinde yer alan bir tatil beldesi olup Karayipler'de bulunan en büyük tatil beldelerinden birisidir. Varadero aynı zamanda “Playa Azul” olarak da bilinir, anlamı İspanyolca' da "Mavi Kumsal" demektir. Varadero oldukça turistik bir bölge olup 20 kilometreden uzun bembeyaz bir kumsala sahiptir. Küba'ya ait bilgiler • UNESCO’nun araştırmasına göre dünya üzerinde en çok görülmek istenen ülke Küba’dır. • Ülkede 60 bin tane en yenisi 1959 model Amerikan arabası bulunmaktadır. Tamircinin olmadığı ülkede tamir işi babalar tarafından oğullarına öğretilmektedir. • En ünlü içecekleri Pina Colada ve Mojito’dur. • Bir puro, tohumunun atılmasından dumanının çıkışına kadar 136 işlemden geçirilmektedir. Puro fabrikalarının en büyük özellikleri ustabaşlarının işçilere mesai bitimine kadar kitap ve gazete okumasıdır. İnsanlar çalışırken bile eğitilmektedirler. devletin desteklediği yerlerde geçmektedir. Cuc ise turistler tarafından kullanılmakta ve fiyatları devlet belirlemektedir. • Küba’da kahvaltı genelde tropikal meyveler, meyve suları, şarküteri ürünleri, peynir ve yumurtadan oluşmaktadır. Ülkede zeytin bulunmamaktadır. Bunlar dışında otellerde ve pastanelerde bulunabilecek kek ve çöreklerde kahvaltı alternatiflerindendir. • ABD ambargosundan dolayı hiçbir ülke Amerika’dan izin almadan Küba ile alışveriş yapamamaktadır. • Bir ada ülkesi olan Küba’da deniz mahsüllerine sıkça rastlanmaktadır. İstakoz, karides gibi kabuklu deniz mahsülleri ve balık oldukça bol ve ucuzdur. Restaurantlarda genellikle üç seçenek bulunmaktadır. Bunlar; tavuk, balık ve istakozdur. • Amerikan ambargosundan sonra en büyük darbeyi ilaç sektöründen yemişlerdir. İlaç üretimi önemli olan ülke, mecbur kalınca bu konuda kendini geliştirerek çok başarılı sonuçlar elde etmiştir. Hatta dünyanın en iyi tansiyon düşürücü ilacı Küba tarafından üretilmektedir. • Baklagiller Küba mutfağında önemli bir yer kaplamaktadır. Paella adı verilen pilavları oldukça ünlüdür. İçerisinde karides, midye ve tavuk eti bulunmaktadır. • Tıp eğitiminin büyük önem arz ettiği ülkede herkes bedava sağlık hizmetlerinden yararlanabilmektedir. • Küba; dış borcu, bankası ve borsası bulunmayan bir ülkedir. • Küba’da iki tip otel işletmesi bulunmaktadır. Birincisi; otelin tamamı devletin ve buradaki personelin tamamı devlet memuru olarak çalışmaktadır. İkincisi; otelin %51 i devletin %49 u İspanyollar’ındır. • Havana’da deniz kenarında yer alan bir parkta Atatürk büstü bulunmaktadır. • Taksilerin %95 i devlete aittir. Taksilerin benzin giderlerini de devlet karşılamaktadır. • Küba’nın para birimi Peso’dur. Bu para birimi sadece 37 Op. Dr. Hasan Oğuzhan Yaz aylarının vazgeçilmez eğlencesi havuzlara dikkat! Sıcak yaz günlerinin vazgeçilmezi havuzlar, hijyen kuralları ihmal edildiği taktirde gözde ciddi enfeksiyonlara ve tehlikelere yol açabilmektedir. Hijyenik olmayan şartlarda hizmet veren havuzların neden olduğu mikrobik göz hastalıklarının görülme oranı yaz aylarının gelişi ile birlikte en yüksek seviyeye çıkmaktadır. Havuzlardaki kirli veya fazla klorlu su kırmızı göz sendromuna yol açarak göz sağlığımızı tehdit etmektedir. Kırmızı göz sendromu, yüksek klora bağlı olarak kornea epitel problemlerinden, diğer dezenfektanların gözde oluşturduğu alerjik reaksiyonlardan ya da mikroorganizmalara bağlı infeksiyöz iltihaplanmalardan dolayı oluşmaktadır. gelebilmektedir. Keratit özellikle lens kullananlarda daha sık gelişir. Havuza lensle girmek riski ileri derecede arttırır. Görmeyi daha çok tehdit eden durum keratit adını verdiğimiz saydam tabaka infeksiyonudur. Klora bağlı kornea problemleri için havuzdan çıkar çıkmaz suni gözyaşı damlaları damlatılması yeterli olur. Bu damlalar, kloru seyrelterek gözün nemlenmesi sağlar. İnfeksiyöz iltihaplanmalarda ise bir göz hekimine başvurmak gerekir. Böyle bir durumda ileri derecede çapaklanma ve yapışkan bir sekresyon, yoğun ödemle gözlenir. Deniz suyu da gözlerde kızarıklığa yol açmaktadır ancak havuzlar göz enfeksiyonları için daha büyük bir risk taşımaktadır. Denize girilen bölgenin temizliği büyük önem taşımaktadır. Denize mutlaka temizliği ölçülmüş ve güvenilir olarak belirlenmiş mekanlarda girilmelidir. Havuzlar birçok insanın içine girmesi sonucu infekte olabilmektedir. Göz sağlığı için büyük tehlike arz eden infekte olmuş havuz suları görme engeli yaratacak kadar ağır göz hastalıklarına neden olabilmektedir. HAVUZLARA DİKKAT! 38 Kullanılan klor miktarı yetersiz olur veya havuzlar iyi temizlenmezse mikroorganizmaların üremesi için uygun bir ortam yaratılmış olur. Bunun sonucu özellikle gözlerde, havuz konjonktiviti denilen havuzdaki mikroorganizmalara bağlı infeksiyöz göz nezlesi ortaya çıkar. Konjonktivit, gözün beyaz tabakasını ve göz kapaklarının iç yüzeyini döşeyen ince, saydam bir tabaka olan konjonktivanın iltihaplanmasıdır. Alerjik tipteki konjonktivitlerde en belirgin şikayet kaşıntı ve kızarıklıktır. İnfeksiyöz konjonktivitlerde ise, hasta daha çok çapaklanmadan şikayet eder. Özellikle çocuklar havuz konjonktivitine daha eğilimli olmaktadırlar. Bazı durumlarda gözün saydam tabakası olan korneada da keratit adını verdiğimiz infeksiyon gelişebilir. Bu durum konjonktivit tedavi edilmediğinde veya yüksek klora bağlı kornea epitelinin tahrip olarak doğal bariyerin bozulması sonucu kornea tutulumu gelişerek de meydana 39 PETEK GÖZ AVRUPAGÖZ KÜTAHYA VE ISPARTA ŞUBELERİYLE HİZMETE AÇILIYOR! Bilim dünyasında yeni buluşlar ve gelişmeler devam ediyor. Meyve sineğinden esinlenerek panoramik görüş sağlayan yapay “Petek Göz” geliştirilerek, oldukça başarılı bir buluşa imza atılmıştır. Avrupalı Bilim adamları, sinekler ve benzer hayvanları hızlı hareket etmelerini yakalama özelliğin ilk kez yapay göze aktararak bu konuda büyük bir başarı elde edilmiştir. Bilimsel bir dergi tarafından yapılan araştırmada bilim adamlarının, meyve sineklerinin gözünü örnek alarak geliştirilen, “Curvace” adı verilen prototipin, çevredeki farklı ışıkları çabuk ve doğru algılamada çok başarılı olması ve yüksek çözünürlükte görüş sağlaması bu gelişmenin dünya çapında büyük bir başarı kazanmasını sağlamıştır. Geliştirilen yapay gözün, hızın daha yüksek olduğu 40 karada veya havada ani çarpışmaları engellemede, 3D özelliği olarak kullanılabilineceği söylenmektedir ve bu alandan da önemli sayılacak birçok ciddi çarpışmaların da önüne geçerek oldukça fayda sağlaması beklenmektedir. Araştırmacıları, 360 derecelik görüş elde etmek için 2 yapay gözün sırt sırta yerleştirilmesinin yeterli olacağını ve bu konuda da görüş mesafesi olarak büyük ölçüde etkili olacağı bilinmektedir. Yapay göz sayesinde çok daha hızlı olan ortamlarda fark edememe algısı yüzünden meydana gelen çarpışmalar ciddi derecede önemlidir. ISPARTA 2 Ağustos 2014 Cumartesi KÜTAHYA 23 Ağustos 2014 Cumartesi Hastanelerimizin açılışında siz değerli halkımızı aramızda görmekten mutluluk duyarız. Avrupalı bilim adamlarının, meyve sineklerinin hızlı gözlerinden yola çıkarak geliştirdikleri yapay göz ani çarpışmaların önüne geçmede büyük fayda sağlayacaktır. 41 ÜÇ BOYUTLU YAZICIYLA GÖZ HÜCRESİ KOPYALANDI İngiliz bilim adamları, gözden alınan hücreleri üç boyutlu yazıcı yardımıyla kopyalamayı başardı. Hayvanlar üzerinde üç boyutlu yazıcı ile yaptıkları deneyler sonucunda göz yapısına yakın kopya hücreler üretmeyi başaran bilim adamlarının çalışması bilimsel dergide yayımlandı. BBC’nin internet sayfasında yer alan haberde, Profesör Keith Martin ve Dr. Barbara Lorber başkanlığında Cambridge Üniversitesi’nden bilim adamlarınca yapılan bilimsel çalışmanın, gözünün retina tabakası zarar görmüş kişilerin tedavisinde kullanılabileceği bildirildi. Araştırmacılar, üç boyutlu yazıcıyla kopyalanan hücrelerin tıp dünyasında çığır açacak nitelikte bir buluş olmasına karşın henüz insanlar üzerinde deneme aşamasına gelmediğini belirtti. Bu şekilde kopyalanan hücrelerin erişkin farelerin retinalarındaki gangliyon ve glia hücreleriyle uyumlu olduğunu kaydeden araştırmacılar, bu hücrelerin gözün içindeki uyarıları beynin belli bir bölgesine ilettiğini bildirdi. Araştırmacılar, yeni teknolojiyle kopyalanan bu hücrelerin yerleştirildikleri bölgedeki sinir hücrelerince desteklendiğini ve hayatta kalmayı sürdürdüğüne işaret etti. Görme bozukluğuyla ilgili birçok sorun, gözdeki görme işlevini yerine getirmede kritik önemi olan retina tabakasındaki sinir hücrelerinin kaybından kaynaklanıyor. Elektronik retina implantı umut verici bir gelişme olarak yorumlansa da uzmanlar bu çalışmanın insan üzerinde uygulama aşamasında olmadığına dikkati çekiyor. Ancak araştırma ekibinde yer alan Clara Eaglen, bu çalışma sonucunda elde edilecek en küçük bir umut ışığının bile insanlar için büyük bir değişikliğe kapı aralayabileceğini belirtti. 42 43 Bizden Haberler i r e l h i c r e T ilk AVRUPAGÖZ AVRUPAGÖZ hızla bir dünya markası olma yolunda ilerlerken iş, sanat ve spor dünyasının ünlü isimlerinin de ilk tercihi olmaya devam ediyor. 44 Göz sağlığı hizmeti almak için AVRUPAGÖZ’ü tercih edenler kervanına Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti kurucusu ve ilk Cumhurbaşkanı rahmetli Rauf Denktaş’ın eşi Aydın Denktaş ve kızları Değer Denktaş, Ender Denktaş, ses sanatçısı Linet ve Yusuf Güney’de AVRUPAGÖZ Küçükçekmece şubemizde göz kontrolünden geçtiler. Ses sanatçısı Linet ise annesinin göz sorunu için AVRUPAGÖZ’ü tercih etti. Linet “Sağlık hizmeti aldığınız kuruma ve onu sunan hekime güvenmeniz lazım AVRUPAGÖZ bizi evimizde ki gibi rahat ettirdi.” dedi. Aydın Denktaş ve kızları göz kontrolünden geçtikten sonra “AVRUPAGÖZ adını adada çok yakın dostlarımızdan duymuştuk, memnuniyetlerini o kadar çok anlattılar ki Türkiye’ye gelir gelmez randevumuzu aldık ve kontrollerimizi yaptırdık. Başta Ramazan Burak Telli olmak üzere bizden yakın ilgisini esirgemeyen bütün AVRUPAGÖZ ailesine teşekkür ederiz.” dedi. AVRUPAGÖZ’ün müdavimleri arasında yer alan Yusuf Güney ise “Burası benim yuvam gibi ilk tanışmam kendi göz sağlığım ile ilgili oldu sonrasında bu konuda yardıma ihtiyacı olan bütün dostlarımı AVRUPAGÖZ ile tanıştırdım, her zaman söylüyorum önce görmek lazım.” dedi. 45 Bizden Haberler DOĞDUĞU TOPRAKLARDA BAŞARI HİKAYESİNİ ANLATTI 46 Avrupagöz Grup Yönetim Kurulu Başkanı Ramazan Burak Telli, doğduğu topraklara yıllar sonra başarılı bir iş adamı olarak döndü. Afyon Karahisar’ın Bolvadin ilçesinde 1977 yılında doğan ve 1986 yılında doğduğu ilçeden ayrılarak İstanbul’a ailesi ile yerleşen Ramazan Burak Telli, Kocatepe Üniversitesi Bolvadin Meslek Yüksel Okulu’nun davetlisi olarak “Bir Başarı Öyküsü” panelinde öğrencilerle buluştu. Okulun toplantı salonunda gerçekleşen söyleşide öğrencilere kendisinin ve Avrupagöz’ün başarı hikâyesini anlatan Ramazan Burak Telli, panel sonrasında öğrencilerin sorularını cevapladı. Salonu dolduran öğrencilere hitaben yaptığı konuşmada Ramazan Burak Telli “Gönül isterdi ki sizler gibi eğitimimi tamamlayıp hayat mücadelesine başlayayım. Ama olmadı, o günün şartları beni erken yaşta ticaret ile tanıştırdı. İş hayatım boyunca kendime, kararlarıma ve sonuçlarına hep saygı duydum. Bu beni hep bir adım ileriye taşıdı. Geldiğimiz noktada Avrupagöz’ü bir dünya markası haline getirmekte cesur adımlar atmaktan hiç çekinmedim. Bugün karşınızda eksiklerini bilen bir abiniz olarak tavsiyem, asla vazgeçmeyin, ertelemeyin ve cesur olun. İş hayatının her köşesinde sizler gibi eğitim görmüş ve dünya vizyonu geniş arkadaşlara ihtiyacımız var” dedi. 350 öğrencinin izlediği söyleşi sonrasında okul müdürü Doç. Dr. Abdurrahman Karabulut ve müdür yardımcısı Öğr. Gör. Mehmet Akif Çakırer ile bir araya gelen Telli, burada Bolvadin Meslek Yüksek Okulu ile Avrupagöz Grup arasında yapılan “Stajyer Kabulü” sözleşmesine imza attı. 47 Tanınırlığı her geçen gün daha da artan Türkan Şoray, birçok yayında boy göstermeye başlamıştır. Sinemam ve Ben adlı kitabında setteki ilk gününü şu şekilde ifade etmiştir: "Yaptığım işin ne kadar önemli olduğunun farkında değilim; hiçbir sorumluluk hissetmiyorum. Başarılı veya başarısız olmak gibi hiçbir endişem, korkum, hırsım, hedefim yok. Bu yüzden kameranın önünde hiç heyecanlanmadan, rahat, içgüdüsel yeteneğimle, rolümü canlandırıyorum. Rol yapmıyorum, o gün kamera önünde benden yapmamı istedikleri, benim için sanki gündelik yaşamda yaşadıklarım gibi geliyor." Biyografi 48 Türkan Şoray Türk sinemasının gelmiş geçmiş en güzel oyuncularının başını çeken, “Sultan” lakabını sonuna kadar hak eden Türkan Şoray, 1945 yılında İstanbul’da dünyaya gelmiştir. Devlet Demir Yollarında memur baba Halit Şoray ve ev hanımı Meliha Şoray’ın kızı olan Şoray, ailesinin yaşadığı zorlu ekonomik şartlar sebebiyle öğrenimine farklı okullarda devam etmiştir. Kız kardeşi Nazan Şoray’ın dünyaya gelmesiyle birlikte artan ekonomik sıkıntılar karı koca arasındaki geçimsizliği artırmış ve çift boşanma kararı almıştır. Liseye devam eden Türkan Şoray, boşanma sonrası kardeşiyle birlikte annesi ile kalmaya devam etmiştir. Annesi ile birlikte taşındıkları Karagümrük Şoray’ın kaderini değiştirecek tanışmanın da gerçekleştiği yer olmuştur. Ev sahiplerinin kızı Emel Yıldız sayesinde Yeşilçam’la tanışan Şoray, Türker İnanaoğlu tarafından keşfedilerek ilk sinema filmi “Köyde Bir Kız Sevdim” için kamera karşısına geçmiştir. Annesi Meliha Şoray’ın istemeyerek maddi sıkıntılar nedeniyle onaylamak zoruna kaldığı bu iş Şoray’ın hayatında yepyeni bir sayfanın açılmasını sağlamıştır. Türker İnanoğlu ile nişanlanan Şoray, Aşk Rüzgarı ve Utanmaz Adam filmleriyle basının dikkatini çekmeyi başarmış, dönemin ünlü haftalık dergilerinden “Sinema” için kapak kızı olarak seçilmiştir. 1960 lı yıllarla birlikte birçok filmde rol alan Türkan Şoray’ın başarı grafiği de giderek artış göstermiştir. Şoray'a ilk Altın Portakal ödülü getiren film, 1964 yapımlı yönetmenliğini Metin Erksan'nın yaptığı başrollerinde Şoray ve Ekrem Bora'nın yer aldığı “Acı Hayat”tır. “Manikürcü Nermin” karakterini canladıran oyuncu için bu film kariyerinde önemli bir basamak olmuştur. 1968 yılında, Şoray'a kariyerinde ikinci Altın Portakal ödülünü Sait Faik Abasıyanık'ın 'Menekşeli Vadi' adlı öyküsünden esinlenerek Safa Önal tarafından senaryosu yazılan “Vesikalı Yarim” filmi olmuştur. 49 Şoray, Kırgız yazar Cengiz Aytmatov’un 1970 yılında kaleme almış olduğu Selvi Boylum Al Yazmalım kitabından esinlenilerek 1977 yılında Atıf Yılmaz tarafından yönetilen Selvi Boylum Al Yazmalım filminde Kadir İnanır ile başrolü paylaşmış ve en iyi kadın oyuncu ödülünü kazanmıştır. Türkan Şoray bir süre setlerden uzak kalmış, 1981 yılında üçüncü yönetmenlik çalışması “Yılanı Öldürseler” ile setlere geri dönmüştür. 80’li yıllar Şoray’ın hem mesleğinde hem de özel yaşamında önemli değişikliklere sahne olmuştur. Şoray kanunları yıkılmış, oynadığı “Mine” adlı filmiyle “kadın filmleri” akımını başlatmıştır. Özel yaşamında ise yirmi yılını feda ettiği Rüçhan Adlı’yı 1983’te terk ederek, aynı yıl sinema ve tiyatro sanatçısı Cihan Ünal ile evlenmiştir. 1984 yılında annesini kaybettikten bir süre sonra kızı Yağmur dünyaya gelmiştir. Şoray Ünal çifti beraber birkaç filmde rol almış fakat filmler beklenen ilgiyi görmemiştir. Çift 1987 yılında ayrılmıştır. 90’lı yılları da birkaç filmde rol alan Şoray, 94’te babasını, 95’te de büyük aşkı Rüçhan Adlı’yı kaybetmiştir. Döneminin ünlü yapımcılarını peşinden koşturan Şoray, çok kısa sürede 60 lı yıllara damgasını vurmuştur. Fatma Girik, Hülya Koçyiğit ve Filiz Akın ile birlikte Türk sinemasının en iyi dört kadın oyuncularından biri olan Şoray, 1965 yılında rol aldığı “Sürtük” adlı filmle büyük bir seyirci kitlesine ulaşmış, böylelikle Türk sinemasında gazino filmlerinin döneminin başlamasını sağlamıştır. 1970 li yıllarda da zirvedeki yerini koruyan Türkan Şoray, 1972 yılında çektiği Cemo ve Dönüş filmleriyle büyük başarı kazanmıştır. Özellikle Dönüş filmi Şoray için büyük bir önem arz etmektedir. Bu filmle ilk defa yönetmenlik deneyimini yaşayan Şoray, kimi çevrelerden tepkilerle karşılaşsa da Yılmaz Güney’den rejisörlüğü için tebrik kartı almış 1973 yılında da “Moskova Film Festivali”nde özel bir ödül almıştır. Ancak aynı yıl yönetmenliğini yaptığı ikinci film olan “Azap” ile aynı başarıyı yakalayamamıştır. 50 Türkan Şoray 2000 yılında Türk televizyon tarihinde çok önemli bir yere sahip olan “İkinci Bahar” 2001 yılında ise rol aldığı “Tatlı Hayat” ile kamera karşısına geçmiştir. Şoray, son olarak 2006’da Uğur Yücel’in yönetmenliğini yaptığı “Hayatımın Kadınısın” isimli filmle izleyiciyle buluşmuştur. Türkan Şoray; güzel, çekici, alımlı bir kadın kişiliği yaratmış ve bunu hem güldürü, hem dram dalında aynı başarıyla sürdürmüştür. Sosyal kökenler itibarıyla bir uçtan öbürüne, bir kutuptan diğerine kolaylıkla gidip gelebilen yönüyle Türk toplumu, onun halk kızı veya burjuva tiplemelerini aynı ilgiyle kabul etmiştir. Tip olarak da Türk kadınını yansıtan Türkan Şoray, Türk sinemasının en güzel resim veren kadın oyuncusudur. Sinemasal açıdan zengin, seyirciyi çarpan bir görüntüsü olan Şoray’ın halkın içinden gelmesi, zor şartlarda büyümesi onu halka daha da yakın kılmıştır. Türk sinemasında hiçbir kadın oyuncu onun gibi çevresinde yaygın bir etkinliğe sahip olmamıştır. Türkan Şoray, 2012 yılında kendi hayatını anlattığı “Sinemam ve Ben” adlı kitapla okuyucuların karşısına çıkmıştır. Bugüne kadar 203 filmde rol alan Türkan Şoray, “Sinema Benim Aşkım” adlı ilk televizyon programında kendi sinema kariyerini ve konuklarının meslek yaşamlarını konu edinmiştir. 51 Gölge Oyunu Kökeni hakkında net bir bilgi olmayan gölge oyunu; geleneksel olarak hayvan derilerinden kesilerek hazırlanmış insan, hayvan, eşya gibi figürlerin bir ışık kaynağı önünde oynatılarak, gölgelerinin gerdirilmiş, beyaz bir perdeye düşürüldüğü gösteri sanatıdır. Bir rivayete göre; M.Ö. 100'lü yıllarda Çin İmparatoru “Wu” nun eşi ölünce, Wu derin bir üzüntüye boğulmuştur. Halk arasından bir Çinli, İmparator’un üzüntüsünü hafifletmek için ona karısının hayalini gösterebileceğini söylemiştir. İmparator bu teklifi kabul edince, bu Çinli sarayda boş bir odaya beyaz bir perde gerdirmiş, arkasından da ışıkla bir kadının gölgesini o perdeye düşürmüş ve İmparator’a eşinin hayalini göstermeye çalışmıştır. İmparator bu oyunu sevmiş ve daha sonra bu Çinli’ye bunu sık sık yaptırmıştır. İşte birçok kişinin kabul ettiği düşünceye göre “gölge oyunu” bu şekilde ortaya çıkmış ve günümüze kadar gelmiştir. Bir başka rivayet ise; Asya'nın zengin gölge oyunu geleneği, bu sanatın Cava'dan (Endonezya) veya Hindistan'dan 10. yüzyıldan itibaren yayıldığını söyler. Gölge oyununun Anadolu'ya 16. yüzyılda Mısır'dan gelmiş olma ihtimali büyüktür. Ancak bu sanatın Türklere, Cava ve Hindistan'dan, Çingene oynatıcılar yoluyla geldiği de iddia edilmektedir. Zamanla bu oyuna Türkler kendi yaratıcılıklarını katmış; ona çok daha renkli, hareketli, özgün bir biçim vermişlerdir. Tipler yerleştikten, yeni içerik, yerli oyunlar, yerel mizah ve nükteler, eklendikten ve “zili ü hayal” adı başkahramanın adıyla değiştikten sonra ise gölge oyunu genellikle Karagöz adıyla anılmıştır. Doğu Asya örneklerine karşıt, Türk Gölge Oyunu olan Karagöz, geleneksel dinsel biçimlerin dışında gelişme gösterdiği kadar, dünyevi ve komik içerikli de olmuş, toplumsal çizgiler taşımış; bütün Osmanlı topraklarına, Yunanistan ve Balkanlar'a yayılmıştır. İslam dünyasında bu oyuna zıll-i hayâl (hayal gölgesi), hayâl-el sitare (perde hayâli) gibi adlar verilmiştir. Bazı İslam tasavvufçularının eserlerinde hayâl sahnesi Dünya’ya, insanlar ve diğer varlıklar perdedeki geçici hayallere benzetilmiş, oyundaki hayaller nasıl perde arkasındaki sanatçı tarafından oynatılıyorsa, evrendeki varlıkları da görünmeyen bir yaratıcının hareket ettirdiği anlatılmıştır. 16. yüzyılda hayâl oyununun yaygınlığını ve Osmanlı eğlence sanatlarının başlıcalarından olduğunu gösteren pek çok belge vardır. Şeyhülislam Ebussuut Efendi’nin (1490-1574) hayâl oyununu ibret gözüyle seyretmenin cezayı gerektirmeyeceği yolundaki fetvası bunların en önemlisidir. 17. yüzyılda belgeler daha da çoğalmaktadır. Evliya Çelebi, Naima gibi yerli yazarların eserlerinden ve o çağda İstanbul’da bulunmuş Avrupalıların anı ve gezi kitaplarından öğrenildiğine göre Ramazan Ayı’nda kahvehanelerde, başka zamanlarda da evlenme, doğum, sünnet düğünü vs. dolayısıyla saray, konak ve evlerde yapılan şenliklerde oynatılan bu oyunlar Osmanlı toplumunun belli başlı eğlencelerinden biridir. Esnek yapısı itibariyle doğaçlamaya ve güncel olayların işlenmesine son derece açık olan Karagöz perdesi, zamanının en önemli toplumsal yergi vasıtasıdır. Mukaddime (giriş), muhavere (söyleşi, atışma), fasıl (öykünün anlatıldığı asıl oyun) ve bitiş olmak üzere dört ana bölümden oluşan gölge oyununda, farklı yörelere ait insanlar yer almaktadır. Karagöz Gölge Oyunu'nun başlıca ana karakterleri; Karagöz, Hacivat, Çelebi, Zenne, Tiryaki, Bebe Ruhi, Tuzsuz Deli Bekir ve Laz’dır. Ayrıca Hüsmen Ağa, Türk, Bolulu, Kayserili, Kürt, Arnavut, Acem, Ak Arap, Zenci Arap, Yahudi, Ermeni, Frenk, Rum 'da Karagöz Gölge Oyunu'nun diğer karakterlerdir. Avrupa'da 17. yüzyıldan başlayarak tanınan Gölge Oyunu, kukla oyununun yaygınlığı karşısında gelişme olanağı bulamamış; ancak Fransa'da "Çin gölgeleri" adı altında, kabare tiyatrosu özellikleri içinde ele alınmıştır. Gölge oyunu, bu geniş yayılma süreci içinde birçok kültür etkinleşmesini kendinde barındırmış; temel özelliği aynı kalmakla birlikte, tasvirler ve oynatma bakımından teknik ayrılıklar gösterdiği kadar, değişik toplumlardaki işlevselliği bakımından da içerikçe ayrı özellikler göstermiştir. 52 53 Kıssadan Hisse MUTLULUĞUN SIRRI Bir tüccar, mutluluğun sırrını öğrenmesi için oğlunu insanların en bilgesinin yanına yollamış. Delikanlı bir çölde kırk gün yürüdükten sonra, sonunda bir tepenin üzerinde bulunan güzel bir şatoya varmış. Söz konusu bilge burada yaşıyormuş. Bir ermişle karşılaşmayı bekleyen bizim kahraman, girdiği salonda hummalı bir manzarayla karşılaşmış: Tüccarlar girip çıkıyor, insanlar bir köşede sohbet ediyor, bir orkestra tatlı ezgiler çalıyormuş; dünyanın dört bir yanından gelmiş lezzetli yiyeceklerle dolu bir masa da varmış. Bilge sırayla bu insanlarla konuşuyormuş ve bizim delikanlı kendi sırasının gelmesi için iki saat beklemek zorunda kalmış. Delikanlının ziyaret nedenini açıklamasını dikkatle dinlemiş bilge, ama mutluluğun sırrını açıklayacak zamanı olmadığını söylemiş. Gidip sarayda dolaşmasını, kendisini iki saat sonra görmeye gelmesini söylemiş. Bilge, "Ama sizden bir ricada bulunacağım," diye ekleyerek delikanlının eline bir kaşık verip sonra bu kaşığa iki damla sıvıyağ koymuş. “Sarayı dolaşırken bu kaşığı elinizde tutacak ve yağı dökmeyeceksiniz.” Bilge, "Öyleyse git, evrenin harikalarını tanı, oturduğu evi tanımadan bir insana güvenemezsin." demiş. İçi rahatlayan delikanlı kaşığı alıp sarayı gezmeye çıkmış. Bu kez, duvarlara asılmış, tavanları süsleyen sanat yapıtlarına dikkat ediyormuş. Bahçeleri, çevredeki dağları, çiçeklerin güzelliğini, bulundukları yerlere yakışan sanat yapıtlarının zarafetini görmüş. Bilgenin yanına dönünce, gördüklerini bütün ayrıntılarıyla anlatmış. Bilge delikanlıya, "Peki sana emanet ettiğim iki damla yağ nerede?" diye sormuş. Kaşığa bakan delikanlı, iki damla yağın dökülmüş olduğunu görmüş. Bunun üzerine bilgeler bilgesi, "Peki, sana verebileceğim tek bir öğüt var. Mutluluğun sırrı, dünyanın bütün harikalarını görmektir, ama kaşıktaki iki damla yağı unutmadan! Delikanlı sarayın merdivenlerini inip-çıkmaya başlamış, gözünü kaşıktan ayırmıyormuş. İki saat sonra bilgenin huzuruna çıkmış. Bilge, "Güzel, peki yemek salonumdaki Acem halılarını gördünüz mü? Bahçıvanbaşının oluşturmak için on yıl çalıştığı bahçeyi gördünüz mü? Kütüphanemdeki güzel parşömenleri fark ettiniz mi?" diye sormuş. Utanan delikanlı hiçbir şey göremediğini itiraf etmek zorunda kalmış. Çünkü bilgenin kendisine verdiği iki damla yağı dökmemeye çabalamış, başka bir şeye dikkat edememiş. 54 55 DOĞAN CÜCELOĞLU / YETİŞKİN ÇOCUKLAR NURİ BİLGE CEYLAN / KIŞ UYKUSU Artık emekliye ayrılmış ve emeklilik günlerini geçirmek üzere Orta Anadolu'nun küçük bir şehrine taşınan ve burada bir otelde çalışmaya başlamış eski bir oyuncu olan Aydın'ın (Haluk Bilginer), eşi (Melisa Sözen) ve kardeşi (Demet Akbağ) ile sorunlu ilişkisini anlatan filmin çekimlerinin önemli bir kısmı Kapadokya bölgesinde yapılmıştır. Film, 2014 Cannes Film Festivali'nde büyük ödül Altın Palmiye'yi kazanarak 1982 yapımı Yol'un ardından bu ödülü kazanan 2. Türkiye yapımı film oldu. Yetişkin çocuklar, bedenen gelişmiş ama duygusal olgunluğa erişememiş insanlardır. Bu kitap aslında bildiğimiz, fakat üzerinde düşünme gereğini pek duymadığımız bir öyküyü anlatıyor. Bu öykünün kahramanlarını tanıdıkça çocukluğunuzu, ailenizi, çevrenizdeki insanları ve en önemlisi de kendinizi daha iyi anlayacaksınız. MEHMET ERCAN / DUDAK PAYIM Mehmet Ercan, aşkı bulanlara, aşkı gidince kendine gelenlere, aşkını ifade edemeyenlere, bilerek susanlara, sitemini biriktirenlere yazıyor. Kelimelerin gücünden yararlanıyor, onları zekice kullanarak anlamı zenginleştiriyor. Deyimleri tersyüz ediyor, aşkı tersyüz ediyor. Aşkta tüm suskunlukların dili oluyor. Yazdıkları için "deneme" diyorlar ama o denemekten vazgeçmiyor. Ve gençlere soruyor: Siz aşkınızda noktayı, virgülü nereye koyuyorsunuz? Dudak Payım, yoğun duygu barındıran aforizma ve kısa yazılardan oluşan bir aşk manifestosu. KİTAP SİNEMA STEPHEN KING, FRANK DARABONT/ ESARETİN BEDELİ Filmde, masumiyetini iddia etmesine rağmen karısını ve sevgilisini öldürdüğü gerekçesiyle Shawshank Devlet Cezaevi'nde yaklaşık 20 yılını geçiren bankacı Andy Dufresne'in hikâyesini anlatılır. Cezaevinde kaldığı süre boyunca diğer mahkûmlardan Ellis Boyd "Red" Redding ile arkadaşlık kuran Dufresne, cezaevi müdürünün para aklama faaliyetlerine yardım etmeye başladıktan sonra gardiyanlar tarafından korunmaya başlanır. ROLF DOBELLİ / HATASIZ DÜŞÜNME SANATI Rolf Dobelli, tekrar tekrar tuzağına düştüğümüz en sinsi düşünce hatalarını mercek altına alıyor. Ve bize şu soruların cevaplarını veriyor: Kendi bilgimizi neden sistematik olarak gözümüzde büyütürüz ve diğer insanları olduklarından daha aptal sanırız? Neden bir şey, sırf milyonlarca insan doğru buluyor diye olduğundan daha doğru değildir? Neden yanlış oldukları ispatlanmış teorilerden bile kopamayız? Rolf Dobelli'nin metinleri hem içerik olarak zenginleştirici hem de gerçek bir okuma keyfi. 56 VITTORIO DE SICA / BİSİKLET HIRSIZLARI İşsiz olarak gezen Antonio Ricci, iş bulmasından sonra bir bisiklet satın alır fakat iş için gerekli olan bisikleti bir afişi yapıştırmaya çalıştığı sırada çalınır. Polise giden Antonio, polisten hırsızları kendilerinin aramalarını gerektiğini duyunca 10 yaşındaki oğlunu yanına alıp Roma'yı dolaşarak bisikletlerini ararlar. 57 AVRUPAGÖZ AKSARAY Şube Müdürü FİGEN YILMAZ Avrupagöz Grubu’nun ilk yatırımı olarak 1998 yılında faaliyete geçen Aksaray Şubesi, göz sağlığı alanında “Hizmetin en kutsalı insana verilenidir.” anlayışı ile ilerlemektedir. 2400 metrekare alana kurulan merkezimiz, modern binası, son teknoloji cihazları ve uzman medikal kadrosu ile aylık ortalama 10000 hastaya muayene, 1000 hastaya da ameliyat kapasitesine sahiptir. Prof. Dr. Dilaver Erşanlı Op. Dr. İbrahim Artemel Op. Dr. Sait Edipsoy Op. Dr. Sibel Pınar Op. Dr. Özgür Öğreten 58 AVRUPAGÖZ KÜÇÜKÇEKMECE Şube Müdürü TAHSİN KOLSAL 2011 yılının Mayıs ayında faaliyete geçen Avrupagöz Küçükçekmece Şubesi göz sağlığı alanında, “Hizmetin en kutsalı insana verilenidir.” anlayışıyla ilerlemektedir. 1950 metrekare alana kurulan merkezimiz; modern binası, son teknoloji cihazları ve uzman medikal kadrosu ile aylık 10000 hastaya muayene, 800 hastaya da ameliyat kapasitesine sahiptir. Op. Dr. Hasan Oğuzhan Op. Dr. Okan Oral Op. Dr. Serdar B. Yüksel Op. Dr. Hatice Karakaya Op. Dr. Nuri Ceyhan Op. Dr. Murat Çiftçioğlu Aksaray Mah. Turgut Özal Millet Cad. No:5 Aksaray - Fatih / İstanbul Yeşilova Mah. 1012 Sok. No:3 Küçükçekmece / İstanbul aksaray@avrupagoz.com.tr kcekmece@avrupagoz.com.tr 59 AVRUPAGÖZ BEŞYÜZEVLER Şube Müdürü MURAT DEMİRLİÇAKMAK 2011 yılının Aralık ayında faaliyete geçen Avrupagöz Beşyüzevler Şubesi göz sağlığı alanında, “Hizmetin en kutsalı insana verilenidir.” anlayışıyla ilerlemektedir. 2600 metrekare alana kurulan merkezimiz; modern binası, son teknoloji cihazları ve uzman medikal kadrosu ile aylık 7500 hastaya muayene, 650 hastaya da ameliyat kapasitesine sahiptir. Op. Dr. Elvan Demiryay Öztürk Şube Müdürü HARUN ERDAĞI Op. Dr. Nuray Candan Op. Dr. Yusufcan Yurtseven 60 AVRUPAGÖZ ESENYURT Op. Dr. Zafer Söyük Op. Dr. Gökhan Aktuna 2012 yılının Mayıs ayında faaliyete geçen Avrupagöz Esenyurt Şubesi göz sağlığı alanında, “Hizmetin en kutsalı insana verilenidir.” anlayışıyla ilerlemektedir. 1600 metrekare alana kurulan merkezimiz; modern binası, son teknoloji cihazları ve uzman medikal kadrosu ile aylık 4000 hastaya muayene, 450 hastaya da ameliyat kapasitesine sahiptir. Op. Dr. Kazım Savcı Eski Edirne Asfaltı No:183 Beşyüzevler - Bayrampaşa /İstanbul Fatih Mah. Bahçe Yolu Cad. No:14 Esenyurt / İstanbul besyuzevler@avrupagoz.com.tr esenyurt@avrupagoz.com.tr 61 AVRUPAGÖZ SULTANBEYLİ Şube Müdürü CENGİZ AKYOL Op. Dr. Nihal Borataç Op. Dr. Halit Özhisar 2012 yılının Ekim ayında faaliyete geçen Avrupagöz Sultanbeyli Şubesi göz sağlığı alanında, “Hizmetin en kutsalı insana verilenidir.” anlayışıyla ilerlemektedir. 2900 metrekare alana kurulan merkezimiz; modern binası, son teknoloji cihazları ve uzman medikal kadrosu ile aylık 6500 hastaya muayene, 720 hastaya da ameliyat kapasitesine sahiptir. Op. Dr. Murat Ün 62 Op. Dr. Tansel Atgın AVRUPAGÖZ BAĞCILAR Şube Müdürü MEHMET ÜMİT 2013 yılında faaliyete geçen Bağcılar Avrupagöz Şubesi, göz sağlığı alanında “Hizmetin en kutsalı insana verilendir.” anlayışı ile ilerlemektedir. 2000 metrekare alana kurulu Merkezimiz, modern binası, son teknoloji cihazları, alanında uzman medikal kadrosu ve güler yüzlü personeli ile aylık ortalama 6000 hasta muayene, 500 hasta ameliyat kapasitesine sahiptir. Op. Dr. Abdurrahman Hüseyinoğlu Op. Dr. Celaleddin Nayman Op. Dr. Naki Doğan Abdurrahman Gazi Mah. Şanlıurfa Cad. No:70 Sultanbeyli / İstanbul Yavuz Selim Mah. 26/1 Sok. No:29 Bağcılar / İstanbul sultanbeyli@avrupagoz.com.tr bagcilar@avrupagoz.com.tr 63 AVRUPAGÖZ ANKARA Şube Müdürü ALİ SALİH VARINCA 2013 yılında açılan Avrupagöz Ankara Şubesi bölgesinde sunduğu kaliteli hizmet ile bilinirliğini sürekli artırmaktadır. Yeni binası, tecrübeli ve güler yüzlü personeli ve son teknoloji cihazları ile hastalarımıza güvenli ve etkili bir hizmet sunulmaktadır. Konusunda uzman 3 doktoru ve eğitimli medikal personeli ile aylık 2500 poliklinik ve 250 ameliyat kapasitesine sahiptir. 64 Op. Dr. Kubilhan Elmas Op. Dr. Tuğhan Duran Op. Dr. Mehmet Şahin AVRUPAGÖZ ELAZIĞ Şube Müdürü ÖZGÜR ÇİÇEK Avrupagöz Grubu’nun Doğu Anadolu'daki ilk yatırımı olarak 2013 yılında faaliyete geçen Avrupagöz Elazığ Şubesi, göz sağlığı alanında “Hizmetin en kutsalı insana verilenidir.” anlayışı ile ilerlemektedir. 2700 metrekare alana kurulan merkezimiz, modern binası, son teknoloji cihazları ve uzman medikal kadrosu ile aylık ortalama 5000 hastaya muayene, 500 hastaya da ameliyat kapasitesine sahiptir. Op. Dr. Azat Alınak Op. Dr. Mehmet Kaan Kaya Op. Dr. Sermal Arslan Kocatepe Mah. Kızılırmak Sok. No:25 Kızılay / Ankara Sürsürü Mah. Malatya Cad. No:1 Elazığ ankara@avrupagoz.com.tr elazig@avrupagoz.com.tr 65 AVRUPAGÖZ TEKİRDAĞ Şube Müdür Yardımcısı SEVİM KAHRAMAN Op. Dr. S. Serhan Aytekin AVRUPAGÖZ KÜTAHYA Şube Müdürü SERKAN ÇETİNTAŞ Op. Dr. Suphi Alolo 2014 yılında açılan Avrupagöz Tekirdağ Hastanemiz, 4 göz hastalıkları uzmanı, 1 anestezi uzmanı ve 5 pratisyen hekimi ile aylık ortalama 5000 muayene, 1200 ameliyat yapma kapasitesine sahiptir. Hastalarımızın ameliyatlarında, tetkiklerinde ve muayenelerinde kullandığımız cihazların donanımı, Avrupa ve ABD’de kullanılan en son teknolojik cihazlardan oluşmaktadır. 66 Prof. Dr. Ömer K. Doğan Op. Dr. Uğur Aydın 2014 yılının Ağustos ayında hizmete giren Avrupagöz Kütahya Şubemiz, göz sağlığı alanında “Koşulsuz hasta memnuniyeti” anlayışı ile ilerlemektedir. 3000 metrekare alana kurulan şubemiz son teknoloji cihazları, alanında uzman doktor ve medikal kadrosu ile hizmet vermektedir. Op. Dr. Reya Çelebi Uzm. Dr. R. Cengiz Özgen Hürriyet Mah. İstanbul Yolu Üzeri Dereağzı Yalıkolu Mevkii No: 4 Tekirdağ 100. yıl Mah. Afyon Karayolu 3.km Süleymanoğlu Plaza Kütahya tekirdag@avrupagoz.com.tr kutahya@avrupagoz.com.tr 67 AVRUPAGÖZ ÇORLU Şube Müdürü YUNUS BÜLENT YAZICI Op. Dr. Mustafa Mete Op. Dr. Nurcan Sonat Avrupagöz Grubu’na Mart 2013’de katılan Çorlu Şubemiz, göz sağlığı alanında “Koşulsuz hasta memnuniyeti” anlayışı ile ilerlemektedir. 1600 metrekare alana kurulan merkezimiz, son teknoloji cihazları,alanında uzman doktor ve medikal kadrosu ile hizmet vermektedir. Aylık ortalama 5.000 poliklinik, 900 ameliyat kapasitesine sahiptir. Op. Dr. Özgür Kocabıyık 68 Op. Dr. Yener Çelik AVRUPAGÖZ ISPARTA Şube Müdürü NİHAT GENÇGÖNÜL Avrupagöz Hastanesi Isparta; Akdeniz bölgesinde en fazla hastaya ulaşan ve sürekli gelişen, yenilikçi, lider göz sağlığı grubu olarak halkımıza kaliteli ve ekonomik hizmet sunmaktadır. 1250 metrekare kullanım alanına sahip modern hastane olarak yapılan binamızda, kişiye özel tam donanımlı hasta odaları ve 3 ayrı tam donanımlı ameliyathanesi ile aylık ortalama 4500 hastaya muayene ve 600 hastaya ameliyat kapasitesine sahiptir. Op. Dr. Nezih Aydoğan Op. Dr. Yusuf Özdemir Op. Dr. Yenal Erten Muhittin Mah. Omurtak Cad. 29 / A Çorlu / Tekirdağ Çelebiler Mah. 1414.Sok. No: 22 Isparta corlu@avrupagoz.com.tr isparta@avrupagoz.com.tr 69 MALATYA ELAZIĞ AVRUPAGÖZ YAKINDA ŞANLIURFA’DA AVRUPAGÖZ YAKINDA DİYARBAKIR’DA AVRUPAGÖZ YAKINDA TRABZON’DA TRABZON ISPARTA KÜTAHYA ANKARA AVRUPAGÖZ YAKINDA İZMİR’DE Avrupagöz Grubu’nun 2014 yılında faaliyete geçecek olan Malatya Şubesi, göz sağlığı alanında “Hizmetin en kutsalı insana verilenidir.” anlayışı ile ilerlemektedir. 2000 metrekare alana kurulan merkezimiz, modern binası, son teknoloji cihazları ve uzman medikal kadrosu ile aylık ortalama 3500 hastaya muayene, 250 hastayada ameliyat kapasitesine sahiptir. Op. Dr. Murat Uğuralp TEKİRDAĞ İSTANBUL Op. Dr. Elif Damar Güngör AVRUPAGÖZ YAKINDA KARADENİZ EREĞLİ’DE Şube Müdürü YUSUF İNAL AVRUPAGÖZ ÇOK YAKINDA TÜRKİYE'NİN HER NOKTASINDA HİZMETİNİZDE! AVRUPAGÖZ MALATYA Atatürk Cad. 1. Ara No: 14 Malatya malatya@avrupagoz.com.tr 70 71 BULMACA 72 Esentepe Mahallesi T. Erdönmez Sokak No: 7 Esentepe - Şişli / İstanbul 0 (212) 288 19 60 73 AMSLER GRİD TESTİ RENK KÖRLÜĞÜ TESTİ 30 CM’DEN TEK GÖZÜNÜZÜ KAPATIP DİĞER GÖZÜNÜZLE SİYAH NOKTAYA BAKARKEN ÇİZGİLERDE KIRILMA OLUYOR MU? Bu test ile "Yaş Tip Sarı Nokta Hastalığı"nın ilk belirtilerini saptamak mümkündür. ÇENGEL BULMACANIN ÇÖZÜMÜ Detaylı bilgiye www.avrupagoz.com.tr adresimizden Tedaviler / Retina Hastalıkları / Makula Dejenerasyonu bölümünden ulaşabilirsiniz. 74 DAİRELER İÇİNDE YER ALAN RAKAMLARI OKUYABİLİYOR MUSUNUZ?