SÜRDÜRÜLEBİLİR BİR DÜNYA İSTİYORUZ Her zamankinden daha fazla birbirimize bağlı yaşadığımız dünyanın sürdürülebilir olması amacıyla ,hükümetlerden iş dünyasına,sivil toplum kuruluşlarından bireylere kadar tüm paydaşları bir araya getirip , bu yönde harekete geçirmeyi hedeflemeliyiz.Kaybettiklerimizi geri kazanmak belki mümkün olmayacaktır,ama sahip olduklarımızı koruyabiliriz. Daha yaşanabilir bir dünya için sürdürülebilirlik, dünyanın bir numaralı gündemidir.Dünya kaynaklarının hızlı büyümeye yetişemediği ,bu sebeple sürdürülebilir bir dünya için el ele vermek gerektiği apaçık ortadadır. Kritik sosyal ve çevresel konular artarak devam etmektedir, dünya üzerindeki yaşamı sürdürebilir kılmak için daha çok çaba sarf edilmedikçe 21. Yüzyılın ahlaki ve ekonomik gerekliliği olan sürdürülebilirliğin başarısından söz edemeyeceğiz. İyi vatandaş , iyi şirket iyi hükümet olma sorumlulukları yerine getirilmelidir. Paydaşların sosyal, çevresel ve yaygın ekonomik kaygılarını giderme , beklentilerini yerine getirme sözü olarak bildiğimiz Kurumsal Sosyal Sorumluluk çerçevesinde Kurumsal birer vatandaş olan şirketlere bu süreçte önemli görevler düşmektedir. Sayımlarla tespit edilebilmiş 6,5 milyar insanın yaşadığı dünyamızın nüfusuna 2045 ‘ te 3 milyar kişinin daha ekleneceği tahmin edilmektedir. Bunların gıda ve temiz suya u l a ş ı m ı risk taşımaktadır.Dünyanın çevresel konulara yönelik duyarlılığı artmıştır.Uzmanlar çok önemli dokuz çevresel engelden bahsetmektedir. Bunları; küresel iklim değişikliği, ozon tabakasının delinmesi, toprak kullanımında yaşanan değişimler,temiz su kullanımı, biyolojik çeşitlilik, okyanusların asit oranı,biyosfer ve okyanuslardaki nitrojen ve fosfor oranları, kimyasal kirlilik olarak sıralayabiliriz. Araştırmalar göstermektedir ki; bu dokuz çevresel engelden üçü ( küresel ısınma,biyolojik çeşitlilik ve biyosferdeki nitrojen miktarı) şimdiden aşırı boyutlara ulaşmıştır.Başka bir tespit ise daha ürkütücüdür;çevresel sorunların her birinin birbirine bağlı olmasıdır.Biri sınırı aşarsa diğerleri tetiklenmektedir. Önümüzdeki dönemde çevresel kirlenmeye sebep olanların neden oldukları çevresel etkileri çok daha iyi bir şekilde izlemeleri ve bunu bertaraf edecek tedbirleri almaları kesinlikle gerekecektir. Düne kadar dünyadaki kaynakların sosuz olduğu, atıkların da nasıl olsa sindirilebilir olduğu zannediliyordu.Tüm dünya bu iki konuda yanılmıştır.Çok geç olmadan bu yanılgıdan dönülmeye çalışılmaktadır. Hükümetler,şirketler,sivil toplum kuruluşları ve bireylerin ne şekilde hareket edecekleri artık çok önem taşımaktadır. Artık dünya toplumunun gelişmişlik seviyesini ; sağlık hizmetlerinin kalitesi,eğitime katılma oranları,çevre temizliği,istihdam oranı,politik sürece katılım,insanın kendisine ayırabileceği zamanın uzunluğu gibi unsurlarla ölçmeye başlamalıyız. Daha az kullanarak,daha fazla üretmeliyiz .Güneş , rüzgar , biyogaz, jeotermal,hidrojen,.. gibi yeşil veya yenilenebilir enerji kaynakları olarak adlandırdığımız sürdürülebilir enerji kaynakları bundan böyle çok önemli olacaktır .Enerji verimliliği ve enerjinin etkin kullanımı ise küresel ısınma önlemlerinin ilk sırasındadır. Dünyanın geleceği onu nasıl yöneteceğimize bağlıdır. “İnsanlar hak ettikleri şekilde yönetilirler” sözü tarih boyunca söylenegelmiştir. Artık , birkaç kişi tarafından alınan kararlar veya atılan adımlar , çok uzaklardaki hükümetler, şirketler ve insanlar için yıkıcı etkilere neden olabilmektedir.İyi yönetim ; aklın , masanın etrafındaki insanlara dürüst bir şekilde yönelmesini gerektirmektedir.Herkesi ilgilendiren bu konu , şeffaflık ve sürdürülebilirlik olan temel unsurları ile entelektüel dürüstlüğü gerekli kılmaktadır. Dünyanın iyi yönetilmesi için tüm paydaşların devreye girmesini becerebilmeliyiz. Kaynak tüketimi,dünyanın karşılayabileceğinin çok ötesine geçmiştir.Milyarlarca insan fakirlik içerisindedir.Her geçen gün daha fazla insan daha iyi bir yaşam beklentisi içine girmektedir.Bu konuda birlikte hareket etmeliyiz.Ekonomiyi yarının zorluklarına göre inşa ederken biz meslek mensuplarının önemli katkıları olacaktır. Sürdürülebilir yöntemlere geçiş yapılması gerekmektedir.Sürdürülebilirlik, kamu politikalarında ve iş stratejilerinin temelinde de yer almalıdır. Yeniden düşünmeli,yeniden yapılandırmalı ve raporlamalıyız. Yani her konuda şeffaf; her alanda hesap verebilir olmalıyız. Sürdürülebilir yol haritaları , geleceğe yönelik yol gösterirken, hem topluma hem de iş dünyasına fayda yaratacaktır. Tüm ekonomi, çevre ve topluma yönelik hareketler şeffaf bir iletişim ortamında gerçekleşecek, şeffaf iletişim de algıları değiştirecek , güven ortamı yaratacak ve sürdürülebilirliği destekleyecektir. Sürdürülebilir raporlama ise sürdürülebilir bir gelecek yapılanmasına yardımcı olacaktır. Çok yakın bir gelecekte şirketlerin kurumsal sosyal sorumluluk raporları , küresel değerlendirmelerde ve sıralamalarda çok önemli bir değer olarak kabul edilecektir.Bu raporlar küresel yatırımcılar için de çok önemli bir karar kalemi oluşturacaktır. Biz Mali Müşavirler, hepimiz ,çevre aktivistleri olarak çevresel olaylarda hep ön planda olmaya gayret edeceğiz.Çevre bilincinin yerleşmesinde bıkmadan yılmadan mücadelemizi sürdüreceğiz. Barışın dünyada yerleşmesi ve yeşermesi için gereken aktivitelerde de en ön saflarda direnecek ve savaşacağız. Karl Marks’ ın “ Eğer ders alınsaydı tarih hiç tekerrür eder miydi ? ” sözü Mehmet Akif Ersoy ’ un “Tarih tekerrürden ibarettir ” sözüyle birebir örtüşmektedir. Mücadelemiz halkların dayanışmasını savunmaktır. Dünya halklarının , faşizm, ırkçılık , cinsel - ulusal veya etnik ayrımcılıklara karşı, ortak insani irade geliştirememeleri durumunda , gözü dönmüş hükümetlerin , pervasızca ve korkusuzca insanların kanına canına, malına ve yaşama hakkına kastetmeye ve yaşamlarını gasp etmeye devam edeceklerini biliyoruz. Biz çevre aktivistleri olarak tüm insani, hukuki, vicdani sınırları ihlal ederek insanlık dışı katliamlara kurşun sıkanları kınıyoruz. Haksız saldırılara maruz bırakılanları sadece ‘ İ n s a n ’ kimliğiyle değerlendiriyor ve akılsızlık dolu saldırı ve baskılamaları dehşetle izliyor,lanetliyoruz. Hak, hukuk ve insanlık tanımayan eylemlere karşıyız ve hep karşı duracağız. Abluka ve işgal altındaki halklarla dayanışmak devlet terörü uygulayan hükümetlere “ d u r ” demek için yürüyoruz. Özgürlükleri ellerinden alınmış insanlara yapılanları protesto ediyoruz. Daha yaşanır bir dünya, daha yaşanır bir çevre ve huzurlu bir yaşam için hepimiz el ele tutuşmalıyız ve sesimizi yükseltmeliyiz. Mücadelemizde beraber hareket etmek için elimizi uzatıyoruz. Tutacağınızı biliyoruz. Çevre gününüzü kutluyoruz. İSMMMO.çevre