talasemi ve hemoglobinopatilerde donör kazanım programları

advertisement
TALASEMİ VE HEMOGLOBİNOPATİLER
TALASEMİ VE HEMOGLOBİNOPATİLERDE DONÖR KAZANIM PROGRAMLARI
Dr. Armağan AKSOY, Dr. Uğur GÜZEL
Türk Kızılayı Kan Hizmetleri Yönetimi, Ankara
armaganaxoy@hotmail.com
Geride bıraktığımız yüzyılın birinci yarısında kan bankacılığı ve transfüzyon alanındaki
bilgiler oldukça sınırlı olup kanın alınması, muhafazası ve hastalara nakli oldukça zahmetli
ve güvenliği tartışmalı girişimler olarak gerçekleşmekteyken, yüzyılın ikinci yarısında tıp ve
teknoloji alanında yaşanan gelişmelere paralel olarak bu alandaki uygulamalar da büyük
ilerlemeler kaydedilmiştir. Kan bankacılığı alanındaki uygulamaların temel amacı kan ve
kandan elde edilen ürünlerin ihtiyaç durumunda kullanılmak üzere uygun kişilerden, doğru
yöntemlerle alınması gerekli işlemlere tabi tutulması, muhafazası, nakli ve hastalara
kullanılması ve bu işlemlerin tüm aşamalarının izlenebilir olması olarak özetlenebilir.
Transfüzyon uygun endikasyonların varlığında vazgeçilemez bir tedavi yöntemi olmakla
birlikte hastaya ciddi riskleri de getirebilmektedir. Bu nedenle modern tıpta transfüzyon,
güvenlik kavramı ile birlikte anılmaktadır. “Güvenli” sözcüğü genel olarak “tehlike, risk ve
beladan uzak olma hali” şeklinde tanımlanmaktadır. Oldukça göreceli olan bu kavram, kan
bankacılığı açısından “bilinen tüm transfüzyon risklerinden uzak olma hali” olarak
tanımlanabilir. Diğer taraftan aynı kavramın toplum vicdanındaki tanımı “sıfır risk içeren
transfüzyon”dur. Günümüzde mevcut olan teknolojik ve bilimsel olanaklar transfüzyon
güvenliğini sıfır riskli konuma henüz getirememiştir. Kan yolu ile bulaşabilen enfeksiyon
etkenleri, risk faktörü olarak ele alındığında, geçen yıllar içinde bu açıdan riskin önemli
ölçüde azaldığı görülmektedir
Ülkemiz için rezidüel risk hesapları henüz yapılmamış olmakla birlikte çeşitli ülkelerin
verileri, transfüzyona bağlı viral enfeksiyon risklerinin milyonda bire kadar düştüğünü
göstermektedir. Amerika Birleşik Devletleri’nde transfüzyon ile HIV bulaşma riski
1/1.900.000, HCV bulaşma riski 1/1.600.000 ve HBV bulaşma riski 1/180.000’dir. Bir
Avrupa ve aynı zamanda Akdeniz ülkesi olan İtalya’da , tüm kan bağışçısı seçimi ve
tarama testlerine rağmen transfüzyon ile enfeksiyon bulaşma riskleri HIV için 1/434.782,
HCV için 1/126.528 ve HBV için 1/90.000 olarak saptanmıştır.
Transfüzyon güvenliği açısından toplumun beklentileri ve mevcut durum arasındaki
dengesizlik, zaman zaman “kan skandalları” başlıkları ile kamuoyunun gündeminde
önemli yer tutmaktadır. Transfüzyon sonrası HIV bulaşımı nedeniyle Amerika Birleşik
Devletleri’nde kan sağlayan kuruluşların aleyhine açılan milyon dolarlık tazminat davaları
ve ülkemizdeki Y.O. olayı bunun tipik örnekleridir.
Transfüzyonun enfeksiyon ile ilişkili riskleri sadece bilinen değil henüz bilinmeyen
enfeksiyon etkenlerini de kapsamaktadır. Bir enfeksiyon etkeninin transfüzyon ile bulaştığı
saptandığı anda belki de binlerce hasta bu etkenle bulaşmış kan transfüzyonunu çoktan
121
Dr. Armağan AKSOY
almış olmaktadır. Her birkaç yılda bir transfüzyon güvenliğini tehdit eden yeni bir risk
tanımlanmaktadır. Şekil’de görüldüğü gibi 1915’lerde bilinen transfüzyon riski sifilis iken
sadece son 5 yıllık dönemde 2 yeni transfüzyon riski (Batı Nil Virüsü ve SARS) literatüre
girmiştir.
Transfüzyon yolu ile bulaşma riski bulunan enfeksiyon etkenlerinden HIV, HCV, HBV ve
sifilis için ülkemizde rutin olarak tarama testleri uygulanmaktadır. Bununla birlikte
transfüzyon yolu ile bulaşma riski bulunan ama bunlara yönelik rutin tarama testlerinin
uygulanmadığı pek çok enfeksiyon etkeni de mevcuttur.Ancak pratikte tüm risk faktörlerine
yönelik olarak rutin testlerin uygulanabilmesi olanaksızdır. Güvenli kan sağlanması
açısından teknolojik olanakların gelişmesi, rutin taramalara yönelik olarak her geçen gün
yeni test yöntemlerinin tanımlanması beraberinde önemli maliyetleri getirmektedir.
Yukarıda anlatılan riskler nedeniyle; alınan kanın sadece laboratuar yöntemleri ile
incelenmesi, güvenli kan sağlanması açısından yeterli değildir. Bu nedenle kan
bağışçısının olası risk faktörleri açısından sorgulanması, değerlendirilmesi ve seçilmesi
zorunluluğu vardır. Risk faktörleri açısından sorgulanan kan bağışçısının yapacağı
bildirimin güvenilirliği iki etkene bağlıdır:
• Kan bağışçısının gönüllü ve karşılık beklemeyen (altruistik motivasyonlu) biri olması
• Olası transfüzyon riskleri hakkında yeteri kadar bilgilendirilmiş olması
Bu iki faktör, et ile tırnak gibi ayrılmaz bir yapıyı oluştururlar. Eğitimle bilinçlenen biri gönüllü
kan bağışçısı olabilir veya gönüllü olan biri kan bağışı hakkında bilgilendirilmesi sayesinde
taşıdığı riskler hakkında sağlıklı bilgi verebilir.
Bilindiği gibi Dünya Sağlık Örgütü 2000 yılı Dünya Sağlık Gününün konusunu güvenli kana
ayırmış ve bu amaçla “güvenli kan benimle başlar” sloganı kullanılmıştır. Bu ilke o günden
beri tüm ülkelerde olduğu gibi ülkemizde de benimsenmiştir. Sloganda da vurgulandığı
gibi kanın güvenliği kan bağışçısından başlamaktadır. Kanın kaynağı kan bağışçısı olduğu
sürece bu ilke geçerliliğini koruyacaktır.
Dünya Sağlık Örgütüne göre 3 tip kan bağışçısı vardır:
• Ücretli yada ticari donörler
• Replasman donörleri
• Gönüllü, ödüllendirilmemiş kan bağışçıları
Geçimlerini kanlarını satarak sağlayan yada gelir eksiklerini bu yolla kapatan insanlar,
hastalık bulaştırmada en riskli gruptur. Bu insanların temel motivasyonu, hayat kurtarmak
yada başka insanların yaşam kalitesini yükseltmek değil, parasal ödüldür. Bu nedenle, bu
122
TALASEMİ VE HEMOGLOBİNOPATİLERDE DONÖR KAZANIM PROGRAMLARI
kişiler kan vermeye engel olacak sebepleri gizleyebilirler. Ücretli, ticari donörlerde,
transfüzyon ile bulaşabilen enfeksiyonlar çok yaygındır. Uluslararası Kızılhaç ve Kızılay
Federasyonları, Dünya Sağlık Örgütü, Pan Amerikan Sağlık Örgütü gibi birçok sağlık ve
bilim kuruluşu, ücretli ve ticari donörlüğü kesin olarak reddetmekte ve bunlardan kan
alınmasını kabul etmemektedir.
Kan arzının kıt olduğu, kan bankacılığı geçmişinin olmadığı yada kan bağışının kültürün bir
parçası olmadığı ülkelerde, kan stokunu yenilemek için, transfüzyona ihtiyaç duyan
hastanın akrabalarından veya arkadaşlarından kan bağışında bulunmalarının istenmesi
yaygın olarak uygulanmaktadır.Ücretli donör uygulamasından daha güvenilir olmakla
birlikte, transfüzyon ile bulaşabilen enfeksiyonlar, replasman donörlerinde, gönüllü
donörlere göre daha sık görülmektedir. Bu durum, kan bağışlaması istenen insan
üzerindeki duygusal baskının, yüksek risk grubundaki insanları doğru bilgi vermemeye
yönlendirmesinden kaynaklanabilir. Aile yada arkadaş donörlerine temkinli yaklaşılmalı,
bunların sağlıklı olanlarının gönüllü donörler haline dönüştürülmesi sağlanmalı ve risk
grubunda olanlarının kan bağışlamasına engel olunmalıdır. Özenli bir eğitim süreci ile, aile
yada arkadaş donörlerinin, insani yardım motivasyonuyla donatılarak gönüllü donörler
haline dönüştürülmesini sağlayan bir sistem kurulabilir. Ailenin yada topluluğun bir
üyesinin hayatı transfüzyon yoluyla kurtarıldığı (yada güvenli olmayan kan nedeniyle
tehlikeye düştüğü) zaman insanlar sürekli kan arzının ancak gönüllü, ücretsiz kan bağışı ile
sağlanabileceğini anlarlar. Duygusal baskı ile kan vermeye zorlanan insanlar, “güvenli
donör” olarak kabul edilemez.
Replasman donörün sağlanması, düzenli-gönüllü donör kazanımına göre daha zahmetsiz
bir yol olarak görülebilir, ancak çağdaş kan bankacılığı sistemi için bu uygulama güvenli
donör kazanımını geciktiren zararlı bir bağımlılık olarak kabul edilmelidir.
Düzenli kan veren gönüllü-ücretsiz donörler, güvenli ve yeterli kan sağlanmasının ana
unsurudur. Gönüllü-ücretsiz donörler şu şekilde tanımlanabilir: Kan, plazma veya diğer
kan bileşenlerini, kendi istekleri ile nakit yada nakite çevrilebilir herhangi bir karşılık
olmaksızın bağışlayan insanlardır. Sembolik hediyeler, ikramlar ve yol masraflarının
karşılanması gibi konular gönüllü kan bağışı ile uyumludur. Uluslararası Kızılhaç ve Kızılay
Federasyonları, bu tanımın önemini 1991 yılında resmi olarak vurgulamışlardır.
Günümüzde, dünyada toplanan kanın % 60’ının gönüllü-ücretsiz donörleri hedefleyen
Kızılhaç ve Kızılay donör kazanım programları ile toplandığı tahmin edilmektedir.
Federasyon, hükümetler ve sağlık kuruluşları ile çalışarak, özgeci (altruistik) motivasyona
sahip gönüllü donörlerin kazanımı ve elde tutulmasına yönelik eğitime olan hayati ihtiyaca
ulusal topluluklar nezdinde dikkat çekmektedir. Bugün 178 ulusal topluluk arasında,
Kızılhaç ve Kızılay derneklerinin bir kısmı kendi ülkelerinde kan programlarından ulusal
düzeyde sorumludur. Diğerleri kan hizmetlerinde tamamlayıcı rol oynarlar veya kan
merkezi faaliyetlerinde yer alırlar. Güvenli kan sağlanması açısından ülkemizdeki donörlerin
durumuna bakıldığında sevinilebilecek tek nokta ülkemizde ticari veya ücretli donörlüğün
olmamasıdır. Bir araştırmaya göre, Türkiye’de toplanan kan bağışlarının %85’den fazlası
replasman donörlerden sağlanmaktadır. Replasman donörlerin büyük bir çoğunluğunu ise
ilk kez kan verenler oluşturmaktadır.
123
Dr. Armağan AKSOY
Kızılay Kan Bağışçısı Kazanım Programı
Gönüllü, karşılık beklemeyen kan bağışçıları aile, replasman ve özellikle ticari veya
profesyonel bağışçılara göre daha güvenlidirler. Aynı şekilde, düzenli kan bağışçıları yeni
bağışçılar veya ara sıra bağışta bulunan kan bağışçılarına göre daha güvenlidirler. Bu
kişiler iyi bir şekilde bilgilendirilmişlerdir, insanlara yardım etmeye isteklidirler ve
transfüzyonla geçen hastalıklar açısından düzenli olarak taramalardan geçirilmişlerdir.
Düzenli, gönüllü, karşılık beklemeyen kan bağışçılarına yönelik kazanım organizasyonunun
gerçekleştirilmesi, güvenli kan desteğini garanti etmek için en etkili yöntemdir.
Kan bağışçısı kazanım çalışmaları bir çok ülkede göreceli olarak yeni bir olgudur.
Çoğunlukla çalışmaların başlangıcında insanlar gönülsüz ve isteksiz olmaktadır. Bazıları
kanlarının başkalarının hayatının kurtarılmasında nasıl kullanılabileceğinin farkında değildir,
bazıları da kendi sağlıklarını tehlikeye attıkları korkusu içindedirler. Bir çok kişi de kendisine
para ödenmedikçe veya kanı kendi ailesinden birisine verilmedikçe kan bağışlamaya
yanaşmamaktadır.
Eğitim, kan bağışçısı kazanım stratejilerinde olmazsa olmaz bir unsurdur. İnsanlar, diğer
insanların yararı için kan bağışlamaları yönünde motive edilmeden önce, ulusal sağlığa
nasıl önemli bir katkıda bulunduklarını anlamalıdırlar.
Kan bağışçısı Kazanım Programı Oluşturmak için;
• İnsanları kan bağışçısı olmaya yönlendirecek, onların bu konu hakkında yanlış
inanış ve ön yargılarını kıracak bilgilerin neler olacağını saptamak,
• Etkili bir kan bağışçısı eğitim, motivasyon ve kazanım kampanyası geliştirmek için
gerekli kaynakları tanımlamak.
• Halkı eğitmek için uygun iletişim metotlarını etkin bir şekilde kullanmak,
• Uygulanan eğitim, motivasyon ve kazanım aktivitelerinin etkinliğini ve yeterliliğini
değerlendirmek gereklidir.
Etkili bir Donör Motivasyonu için toplumun aşağıda verilen bilgilenme İhtiyaçlarının
karşılanması gereklidir:
• Vücudumuzdaki kanın görevi nedir?
• Neden acil kan ihtiyacına gerek vardır?
• Benim kanım ne için kullanılıyor?
• Hastalara kan yerine verilebilecek suni alternatifler var mıdır?
• Kimler kan vermeli, kimler vermemeli? Neden?
• Kan verdiğimde ne olacak?
• Kan vermek benim sağlığımı etkiler mi? Gücümü kaybeder miyim?
• Kan vermenin bir sonucu olarak bana AIDS bulaşır mı?
• Hangi kan testleri yapılmakta? Bu testlere neden gereksinim var?
• Biz kan bağışı yaparken para vermediğimiz halde neden kanı alan kişi ücret
ödemek zorunda?
• Verdiğim kan karşılığında bana neden para ödenmemeli?
124
TALASEMİ VE HEMOGLOBİNOPATİLERDE DONÖR KAZANIM PROGRAMLARI
Kaynaklar genellikle sınırlı olduğundan, her eğitim, motivasyon ve kazanım kampanyası
dikkatlice planlanmalıdır. Etkinlikler düzenli şekilde izlenmeli ve değerlendirilmeli, eldeki
kaynakların en etkin ve en doğru şekilde kullanıldığından emin olunmalıdır. Bu kaynaklar
şunları içerir:
• Personel ve gönüllüler
• Eğitim materyalleri
• Finans
İnsan gücü ve materyaller için yapılacak yatırımlar uzun vadede kan merkezine aşağıda
sıralananları sağlayacaktır;
Düzenli kan veren gönüllü karşılık-beklemeyen bağışçıların sayısında artış olacağı için
uygun kan temini.
Düzenli, gönüllü karşılık beklemeksizin kan bağışlayan bağışçılar iyi motive oldukları için ve
riskli davranışlarla ilgili sürekli eğitim aldıkları için ve düzenli olarak taramalardan
geçirildikleri için daha güvenli kana ulaşılmış olacaktır.
Yukarıda anlatılanlar çerçevesinde Türk Kızılayı Kan Bağışçısı Kazanım Programını
oluşturmuş ve organizasyonel yapısında gerekli iyileştirmeleri sağlamıştır. Program,
merkezi ve yerel bazda iki temel yapı üzerinden yürütülmektedir. Merkezi yapı; Kızılay
gönüllüsü ve kan bağışçısı kazanımına yönelik politikaları ve her türlü dokümanı (el
kitapları, anketler, örnek protokoller vb.) üreterek bölgesel olarak yaygınlaşmasından ve
uygulamasını sağlamaktan sorumludur. Yerel olarak; bölgesel kan merkezlerinde ve kan
merkezlerinde, gönüllü yönetimi ve kan bağışçısı kazanımından sorumlu birimler
oluşturulmuş olup bu birimlerde kan bağışçısı kazanım uzmanları görev yapmaktadırlar.
Gönüllü yönetimi kan bağışçısı kazanım programının önemli bir parçası olup bölgesel kan
merkezleri tarafından koordine edilmektedir.Uygulamalar, kan merkezleri ve istasyonları
tarafından gerçekleştirilmektedir. Öncelikle gönüllü kazanımı gerçekleştirilmekte, bölge ve
il bazında tüm hedef kitlelere (kurumsal / ev hanımları / öğrenciler / meslek grupları vb.)
gönüllüler aracılığı ile ulaşılması hedeflenmektedir. Eğitim materyali içeriği hazırlama, kan
bağışçısı kitle belirleme ve sonrasında memnuniyet takibini ölçen anketler
uygulanmaktadır.
Talasemi, hemoglobinopati gibi rahatsızlıkları nedeniyle sık transfüzyon gereksinimi duyan
hastalar için kan sağlanmasında da “kan güvenliği” en önemli konulardan biridir. Bu
hastalar transfüzyonun enfeksiyonlar ile ilgili risklerinin yanı sıra sık transfüzyon almalarına
bağlı olarak gelişen immün duyarlılık nedeniyle transfüzyon tedavisinden etkin bir şekilde
yararlanamamaktadırlar. Ayrıca kan bağışçısı sağlanmasında yaşanan sorunlar bu hastalar
ve yakınları için ciddi sosyal travmalara yol açmaktadır.
Bu sorunların çözümü için Türkiye Talasemi Federasyonu ile Türk Kızılayı arasında bir
işbirliği protokolü imzalanmıştır. Bu protokol ile hastalar için sadece o hastaya kan
bağışında bulunacak düzenli kan bağışçıları havuzu oluşturulması hedeflenmiştir.
Böylelikle transfüzyonun enfeksiyonlar ile ilgili riskleri azaltılırken, hastanın aynı donörden
kan alması sayesinde immün duyarlılık riskinin de en aza indirgenmesi sağlanacaktır.
“Talasemi Çiçekleri Solmasın” kampanyasının iş akışı aşağıda özetlenmiştir.
125
Dr. Armağan AKSOY
1) Uygulamanın temelini sürekli olarak transfüzyon almak zorunda olan hastalar için
antijenik yapısı bilinen (kan gurubu, sub-gurup ve Ab-Ag profili) kişilerin bağışçı olarak
kazanılması, kayıtlarının tutulması ve düzenli olarak aynı hasta için kan bağışlarının
alınması oluşturmaktadır. Bu çalışmalarda kan bağışçılarına talasemi hastalığı ve
hastaların sürekli ve aynı bağışçılardan kan almalarının önemi hakkında bilgi
verilecektir. Bağışçı ile ilgili tüm bilgiler gizli tutulacak olup özellikle bağışçı ile hastanın
birbirlerini tanımamalarına özen gösterilecektir.
2) Talasemi vakalarının yoğunluğa göre öncelikli olarak aşağıda belirtilen iller belirlenmiş
olup ilk aşamada pilot uygulama yapılmasına karar verilmiştir. Çalışma; Adana, Ankara,
Antalya, Aydın, Denizli, Gaziantep, Mersin, Isparta, İskenderun, İzmir, Muğla, illerinde
bulunan Kızılay kan merkezleri ile Talasemi Federasyonu ve bağlı dernek ve
temsilcilikler tarafından işbirliği içerisinde gerçekleştirilmektedir. Federasyona bağlı
dernek ve temsilcilikler ile işbirliği ilgili kan merkezi/istasyonu görevli personeli
tarafından sağlanmaktadır.
3) Bu çalışmaların aksaksız olarak yürütülebilmesi için kan merkezlerinde bir hekim, bir
kan bağışçısı kazanım uzmanı ve bir flebotomist görev almaktadır. İlgili personel;
talasemi hastalarının ve onlar için kazanılan yönlendirilmiş gönüllü bağışçılarının
kayıtlarını tutarak diğer çalışmaları gerçekleştirmektedir.
4) Hastalara ait bilgiler ilk etapta bizzat hastanın kendisi, yakını ve yerel dernek tarafından
veya Federasyon tarafından kan merkezleri/istasyonlarındaki görevli personele
verilmektedir. Aynı şekilde hastanın kendisi, yakını, dernek ve federasyon tarafından,
hasta için daha önceden kan bağışında bulunan bağışçıların iletişim bilgileri
(bağışçının rızası alınarak) kan merkezindeki ilgili personele verilmektedir.
5) Hastalar için yeni bağışçıların bulunması için öncelikli olarak kan merkezi, kan bağışçısı
kazanım birimi tarafından dernek ve Federasyonla işbirliği içerisinde yapılmakta olup;
kazanılan her bağışçıya “Talasemi Çiçekleri Solmasın” kampanyasında “aynı
donör”den alınan kanın “aynı hasta”ya kullanılmasının gerekliliği ve sürekliliğinin önemi
hakkında ayrıntılı bilgi verilmektedir.
6) Kampanyaya katılmayı kabul eden uygun bağışçılara ait bilgiler genel istatistiklere ek
olarak oluşturulacak ayrı bir dosyada takip edilmektedir. (Talasemi hastaları için uygun
bağışçı; kan gurup, sub-gurupları uyumlu Ag-Ab profili bilinen, bulaşıcı hastalık ve riskli
davranışlar yönünden değerlendirilmiş ve bilgilendirilmiş, kan hemoglobin değeri
uygun, kan merkezi/istasyonu personeli tarafından kan bağışı için uygun zaman
içerisinde çağrılmayı kabul eden kişilerdir.)
7) Hastalar için yönlendirilmiş gönüllü bağışların alınması ile ilgili işlemler;
a) Bu aşamada hasta, hasta yakını, transfüzyonu gerçekleştirecek olan kliniğin hekim
ve kıdemli hemşiresi ile iyi bir iletişim kurulması ve işbirliği yapılması gerekmektedir.
Hasta için planlanan transfüzyon en az beş iş günü öncesinden hasta, hasta yakını,
transfüzyonu gerçekleştirecek olan kliniğin hekimi veya kıdemli hemşiresi tarafından
Kızılay Kan Merkezi/İstasyonu personeline bildirilmelidir. Kan merkezi personeli
tarafından var ise o hasta için oluşturulmuş ve durumu uygun bağışçıdan alınacak
kandan, yok ise o hafta içerisinde alınan kanlar arasından hasta için (Kan gurubu,
sub-gurup ve Ab-Ag profili) en uygun ürün verilmektedir.
126
TALASEMİ VE HEMOGLOBİNOPATİLERDE DONÖR KAZANIM PROGRAMLARI
b) Yönlendirilmiş bağışçılar konu hakkında yeterince bilgilendirildikten sonra “Gönüllü
Yönlendirilmiş Kan Bağışçısı Onam Formu” bağışçı tarafından doldurulmakta,
imzalanarak ve Kan merkezi/istasyonu tarafından muhafaza edilmektedir.
8) Hastalar için yönlendirilmiş gönüllü bağışçıların belirlenmesi ile ilgili işlemler; Kan
merkezi/istasyonu bağışçıları arasından hastaya ait ve bilinen antikor yapısına en
uygun antijenik yapıya sahip bağışçılar konu hakkında bilgilendirilerek o kişi “Talasemi
Çiçekleri Solmasın” kampanyasında bir hasta için kan annesi, kan babası olmayı kabul
ettiği takdirde bağışçıya ait kan grup ve sub-gurup paneli çalışılarak uygun ise o hasta
için yönlendirilecektir. (Hasta ve bağışçıya birbirlerine ait hiçbir bilgi verilmeyecek, Kan
Merkezi kayıtlarının üçüncü kişilere açıklanmaması prensibine bağlı kalınarak her türlü
bilgi gizli tutulacaktır.)
9) Çapraz karşılaştırma testlerinin yapılması ile ilgili işlemler;
a) Hasta için yeterli sayıda ve uygun kan gurup profilinden gönüllü yönlendirilmiş
bağışçı bulunması halinde kan merkezi tarafından alınan ve ayrıştırılan ürün çapraz
karşılaştırma işlemi yapılmaksızın ilgili klinik servis transfüzyon ünitesine uygun
koşullarda kan merkezi imkanları ile götürülecektir. Çapraz karşılaştırma işlemi
transfüzyon yapacak klinik tarafından yapılacaktır.
b) Çapraz karşılaştırma olanağı bulunmayan hastaneler için, numune klinikten
gönderilecek çapraz karşılaştırma testleri kan merkezi tarafından yapılacaktır.
10) Transfüzyon başarısının ve takiplerinin yapılması ile ilgili işlemler;
a) her hasta için transfüzyon öncesi/sonrası hemoglobin, hematokrit değerleri ilgili
klinik tarafından ölçülecek, hasta takip formuna işlenecektir.
b) Transfüzyon başarısının geriye ve ileriye dönük takip, çalışmalarının yapılabilmesi
için kan merkezi/istasyonu görevli personeli tarafından gönüllü yönlendirilmiş
bağışçıların bağış öncesi hemoglobin ve hematokrit değerleri bağışçı takip,
transfüzyon takip kartlarına işlenecektir.
İş akışının özetle yukarıda verildiği “Talasemi Çiçekleri Solmasın Kampanyası”, pilot
uygulama olarak sürdürülmekte olup, gerekli verilerin toplanması tamamlandıktan sonra
bilimsel ve sosyal sonuçları değerlendirilecek ve iyileştirmeler yapıldıktan sonra ülke
genelinde yaygınlaştırılacaktır.
127
Download