DVAN’DA ÜST DÜZEY AÇILI EYLÜL EKM 2011 SAYI 457 CAVT ÇALAR’A LONDRA’DA ÖZEL ARAÇ AYDIN DOAN, YAZI DOLU DOLU YAADI ERKEK MODASININ KRALI RAHM KOÇ ARAŞTIRMA GAZETTE13 Eylül-Ekim 2011 2 YENİ ANAYASA ve NİÇİN LAİK CUMHURİYET? nostaljik bir anı! A YAZAN: CAN KIRAÇ TÜRKİYE GAZETECİLER CEMİYETİ ONURSAL ÜYESİ ckirac@superonline.com nayasa konusunu irdelemeye başlamadan, DEMOKRASİ anlayışımıza değinmek istiyorum. ‘Demokrasi HALKIN kendisini yönetmesidir’ tarifi, günümüzde hemen herkesçe kabul görmektedir. Antik Çağda Yunan Şehir Devletlerinde uygulanmaya başlanan demokrasi yönetimlerinde HALK tarifinin herkesi kapsamadığını hatırlamamız gerekir. O dönemlerde, demokrasiyi uygulayan sistemde oy verecek olan HALK sınıflara ayrılmıştı. Örneğin oy vermek için köle olmayan ERKEK’ler seçilirdi. Bu bireylerin o şehirde doğmuş olması şartı vardı. Kadınların oy hakkı yoktu. (Bugün bile böyle düşünenlerimiz var!) O günlerden bugünlere gelinceye kadar, demokrasi anlayışımız nice evrim ve devrimler yaşadı.. Bugün, toplumsal mutluluğun temelini BİLGİLİ İNSAN oluşturmaktadır. Yaşadığımız yeni çağda, zenginlik BİLGİNİN ürünüdür. Bilgi, ekonominin hammadesidir, bedensel emeğin, üretim âletlerinin ve fabrikaların yerini BİLGİ almıştır. * Şimdi, yeni ANAYASA arayışı içinde olduğu iddia edilen toplulumumuzun (Acaba böyle bir arayış var mı?) EĞİTİM RONTGENİNİ aşağıda özetliyorum: Ülke genelinde 4 milyon 640 bin kişi okuma yazma bilmiyor. Okur yazar olmayan nüfusun 3 milyon 730 bin 553'ünü ise kadınlar oluşturuyor. TÜİK'in 2009 verilerine göre Türkiye'de 56 milyon 793 bin kişi okuma yazma biliyor. Yaş gruplarına göre okur yazarlıkta 5 milyon 222 bin kişi ile 6-13 yaş grubu ilk sırada yer alıyor. Okuma yazma en az bilen yaş grubunu ise 60-64 yaş arasındaki vatandaşlar oluşturuyor. Bu yaş grubundaki erkeklerde 977 bin, kadınlarda ise 775 bin okur yazar bulunuyor. Eğitim durumuna göre Türkiye'de en çok ilkokul mezunu bulunuyor. 18 milyon 204 bin kişi ilkokul mezunu olarak kayıtlara geçerken, bunu 13 milyon 491 kişiyle okuma yazma bilmesine rağmen ilkokulu bitirmeyenler izliyor. 2 milyon 738 bin kişi ortaokul mezunu, 7 milyon 430 bin ilköğretim mezunu olduğunu beyan ederken, lise mezunu sayısı 10 milyon 284 olarak tespit edildi. Yüksekokul veya fakülte mezunu sayısı 4 milyon 290 bin, yüksek lisans yapan kişi sayısı 279 bin olarak kayıtlara geçti. Doktora yapanların sayısı 79 binden kaldı. Öğrencilerin % 32'si okuma testinde, % 52'si de matematik testinde temel yeterlik düzeyinin altında kalırken, bu oran 2009'da sırasıyla % 25 ve % 42'ye düştü. İlerlemeye rağmen Türkiye'de 15 yaşındaki öğrencilerin % 25'inin okuduğunu anlayamaması ve % 42'sinin basit matematiksel problemleri çözememesi düşündürücüdür. * Bugün, yeni ANAYASA hazırlama telâşı içinde, LAİKLİĞE yönelik tartışmaların ortaya çıkardığı şüphelerin nedenini anlamak için Atatürk’ün hilâfeti kaldırma hedefini hatırlamakta yarar görüyorum. Çünkü, Saltanat’ın ve Hilâfeti’n kaldırılması kararı Cumhuriyet döneminin çok önemli bir olayıdır. Cuhmuriyeti’ni İslam dünyasının taasubundan kurtarmak istiyordu. Mustafa Kemal’in, bu anlamda, 1922 yılı Kasım ayı başında, TBMM Anayasa Komisyonunda yaptığı konuşmada belirlediği hedef çok kesindir: “ Hâkimiyet ve saltanat, hiç kimse tarafından hiç kimseye, ilim icabıdır diye, müzakere ile verilmez. Hâkimiyet ve saltanat; kuvvetle, kudretle ve zorla alınır. Osmanoğulları Türk milletinin hâkimiyet ve saltanatına ZORLA elkoymuş, saltanatlarını altı asır sürdürmüşlerdi. Şimdi de, Türk milleti bu mütecavizlerin hadlerini bildirerek, hâkimiyet ve saltanatını isyan ederek kendi eline bilfiil almış bulunuyor. Bu bir olupbittidir. Mevzubahis olan, millete, saltanatını, hâkimiyetini bırakacak mıyız?, bırakmayacak mıyız? meselesi değildir. Mesele zaten emrivaki olmuş bir hakikâti ifadeden ibarettir. Bu behemahal olacaktır. Burada toplananlar, TBMM ve herkes meseleyi tabiî görürse, fikrimce uygun olur. Aksi takdirde, yine hakikat usulü dairesinde ifade olunacaktır. Fakat ihtimal bazı kafalar kesilecektir.” (Nutuk II-186) Bülent Tanör, Mustafa Kemal bu kararlılığını şöyle yorumlamaktadır: “Kabul etmek gerekir ki, Birinci TBMM aynı zamanda bir ‘ihtilâl meclisi’ydi. Ulusun egemenliğini mutlak kılma azmi ve kararlığı da mutlaktı. Kaldırılan da zaten demokratik bir kurum değildi.. Dünyanın pek çok ülkesinde monarşilerin kanla ve ateşle yıkıldığı hesaba katılırsa, Türkiye’de izlenen yol ve yöntemlerin, temelde, barışçıl üslupta olduğu kabul edilebilir.” * Sıra hilafetin kaldırılmasına gelmişti. Bu da, 3 Mart 1924 tarihli kanunla gerçekleştiriliyor ve Cumhuriyet’in ilânından sonra beliren, devletin “iki başlı” olduğu tereddütü yok ediliyordu. Bülent Tanör’ün bu konuyu açıklaması şöyledir: “Hilafetin kaldırılması değişik anlamlar yüklüdür. Bir kere, yasa gerekçesinde de belirtildiği gibi, devletin tepesindeki iki başlılık olasılığı önlenmiştir. İkincisi, dinsel bir kurumun tasviyesiyle devletin lâikleşmesi yolunda bir adım daha atılmış olmaktadır. ‘ Kısacası; önce padişahlık saltanatının kaldırılması, sonra Cumhuriyet’in ilânı, arkasından da hilâfetin lâvedilmesiyle, “Uluslaşma” yolunda çok önemli adımlar atılmış oluyordu. Tabii bu gelişmeler yaşanırken, dinci akımlar yeni düzeni bozmak için fırsat kollamaya başlamışlardı. Bunların arasında Şeyh Said isyanı en boyutlu olanıydı. Şeyh Said’in başkaldırışında feodaldinci bir organizasyonun izleri bulunuyordu. “Şeyn Said’e göre hilafete son verilmesi Kürt-Türk birliğinin temelindeki İslam’a bir saldırıydı.” Bugün; “Türkiye Cumhuriyeti bir hukuk devletidir” açıklaması birçoğumuzun dilinden düşmemektedir. Ancak, genç kuşaklar, bu “Hukuk Devleti”nin bir “Hukuk Devrimi”nin eseri olduğunu bütün yönleriyle bilmemektedirler. Bu konunun tarihsel yapısını inceleyenler, ulusal kurtuluşumuzun ve Cumhuriyet’in kuruluşunun hukuki temeller üzerinde gerçekleştiğini şöyle belirtirler: “Saltanatın kaldırılması, Cumhuriyet’in ilânı, hilafetin lâvedilmesi gibi devletin üst yapısını yıkan ve yeniden kuran girişimler hukuki usullerle gerçekleştirildi. Bunlar, gelecek hukukun payandaları oldular. Daha sonraki bütün temel reformlarda da, otoriter yöntemlere başvurulsa bile, hukuki usuller uygulandı. Kurtuluş ve kuruluş aşamalarıyla, Türk Devrimi yeni bir hukuk yarattı.” Mustafa Kemal’in Osmanlı Saltanatı’nın kaldırılması konusunda çevresini ve Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelerini ikna etmek için verdiği mücadele Nutuk’ta açık bir şekilde anlatılmaktadır. Mustafa Kemal, padişahlıktan sonra hilâfeti de kaldırmayı planlıyor, böylece, kafasında kurmayı kararlaştırdığı yeni Türkiye Nitekim, İslam hukuk sisteminden ayrılma kararı verilirken, Medeni Kanun gerekçesinde şu görüşe yer veriliyordu: “Dinler değişmez hükümler ifade ederler. Hayat yürür, ihtiyaç süratle değişir. Din kanunları, mutlaka ilerleyen hayatın huzurunda şekilden ve ölü kelimelerden fazla bir kıymet, bir manâ ifade edemezler. Değişmemek dinler için bir zarurettir. Bu itibarla, dinlerin sadece bir vicdan işi olarak kalması bu yüzyıl medeniyetinin esasıdır. ” Böylece, ülkede yaşayan insanlarımızı bölen ve guruplaştıran, din ve mezhep kurallarına dayalı çok hukuklu sistem son buluyor “Laik Hukuk Birliği” ve “Vatandaşlık Bağı” ilkeleri uygulamaya konmuş oluyordu. Bu devrim, aynı zamanda, Türk kadınının, medeni haklarını kullanma istikametinde önünü açıyordu. Medeni Kanun’daki şu ifade, çağdaşlaşmaya yönelmenin kararlılığını şöyle açıklıyordu: “Muasır medeniyeti benimsemek kararıyla yürüyen Türk Milleti, muasır medeniyeti kendisine değil, kendisi muasır medeniyetin gereklerine, her ne bahasına olursa olsun, ayak uydurmak zorundadır. Yaşamak kararında olan bir millet için bu şarttır.” Cumhuriyet döneminin gerçekleştirdiği köklü “Hukuk Devrimi”ni henüz hiçbir İslam ülkesinin başaramaması, Türk toplumunun çağdaşlığa yönelme kararlılığının delili olmaktadır. * Hatırlarsanız, Refat Partisi’nin, 1996 yılında gerçekleşen iktidar ortaklığından sonra en çok tartışılan konu “Demokrasi” ve “Laiklik” olmuştur. Birbirinden farklı olduğu halde aynı amaca yönelen bu kavramların, sade vatandaşlar tarafından anlaşılması için “Egemenlik kimindir?” sorusunu cevaplamak gerekir. Egemenliğin millet yerine Allah’a ait olduğuna inananların, çağdaş anlamda, demokrat ve laik olmaları mümkün değildir. Bülent Tanör “Laiklik” konferansında konuyu şöyle açıklamıştır: “ Laiklik genel olarak özgürlük ve çoğulculuğun, özel olarak da dinsel özgürlüklerin ve dinsel çoğulculuğun ‘onsuz olmaz’ güvencesidir. Herhangi bir dinsel inanca bağlanmak, onun buyruk ve öğütlerini yerine getirip getirmemek, bunlardan ötürü kınanmamak, hiçbir dinsel inanca sahip olmamak ve bundan ötürü de kınanmamak ancak laik bir devlet ve toplum düzeninde mümkündür.” Bu alanda uzman aydınların belirttikleri gibi, İslam’da, din ve dünya işleri arasında bir ayırım yapılmamaktadır. İslam, yaşadığımız ortamı düzenleyen bir din olarak benimsenmektedir. Din ve hukuk içiçe yapılandığı için de, temel kuralların değiştirilmesi hatta tartışılması bile mümkün değildir. Bu durumda, devletin, din ve mezhepler karşısında tarafsız olması, ayrıca, din kurallarının hukuk ve siyasal düzene karıştırılmaması “Laikliğin” temelini oluşturmaktadır. Din konusunu irdeleyenler; “Allah mı insanı yaratmıştır?”, yoksa “insan mı Allah’ı yaratmıştır ?” sorusunu asırlar boyu tartışmaya devam etmektedirler. Şurası bir gerçektir ki, masum ve cahil insanları, bilim ve aklı geri plana iterek, din kurallarına göre yaşamaya zorlamak, dinsel bağnazlığın ve geri kalmışlığın çağdışı bir göstergesidir. GAZETTE-13 INTERNATIONAL ‹mtiyazQSahibiQveQ GenelQYay›nQMüdürü GüngörQDEN‹ZA AN SorumluQYaz›Q‹leriQMüdürü A.QCahitQUurata * Sözün özüne gelince: YENİ ANAYASAMIZI YAPARKEN LAİK CUMHURİYETİ KORUMAK ZORUNDAYIZ GenelQYayınQKoordinatörü CanQERDAL GAZETTE-13QSATILMAZ.Q BEDELS‹ZQDA⁄ITILIR. ÜNLÜ YAZAR ÖMER ÜRÜNDÜL'ÜN YORUMUYLA BU AYIN ÜÇ KULÜBÜ Temmuz ayının patlayan şike dosyasının ardından ağır bir travma geçiren Türk Futbolu, lig heyecanı ile kendine gelmeye çalışıyor. Ancak sıkışan fikstür nedeniyle 3 günde bir sahaya çıkan oyuncuların fizik ve mental yorgunluğu kaliteyi aşağıya çekti. Tüm bunlara rağmen, şike dosyasında başrolde görünen Fenerbahçe’nin hem sahada hemde saha dışında ortaya koyduğu davranış biçimi örnek oldu. Taraftarının kulübe sahip çıkması, futbolcuların motivasyonu üst düzeye çekmesi, sakatlıklar ve eksiklere rağmen Fenerbahçe’yi yine zirveye çıkardı. Aykut Kocaman’ın lider portresi çizmesi eldeki malzemenin yetersizliğine rağmen tüm teknik adam doğrularını gücünün son damlasına kadar kullanmaya çalışması sarı-lacivertli takımı sezonun favorisi haline getirdi. Galatasaray güçlü kadrosu ve kaliteli hocasıyla yavaş yavaş toparlanmaya başladı. Sezona girerken yeni takım olmanın sancılarını uyum döneminde ağır hisseden Cim-Bom, artık düzlüğe çıkmaya başladı. Geçen sezon yaşanan dibe vuruşun ardından zafere ihtiyacı olan Galatasaray oldukça zorlu geçmesi beklenen bu sezonun en büyük favorisi. Beşiktaş geçen sezondan sonra hocasının soruşturma kapsamında tutklanmasının ardından tramvayı çabuk atlattı. Carlvahal gibi insani yönleri güçlü bir hocayla çalışmanın avantajlarını iyi kullanan Beşiktaş’ın, Avrupa Ligi’nin yanı sıra Süper Lig’de de dikkat çekici sonuçlar alması sürpriz olmayacak. Trabzonspor, Şampiyonlar Ligi moraliyle çabuk toparlandı. İnter galibiyeti ve Lyon beraberliğiyle grupta avantaj yakalayan Bordo-Mavili takım yeni transferleriyle uyum sürecini de iyi geçti. Şu bir gerçek ki, dört büyükler geçen sezonun aksine zirveyi parselleyecekler gibi gözüküyor. Sonra play-Off’un keyfi tadından yenmeyecek doğrusu. EYLÜL-EKM 2011 SAYI457 YIL44 C‹LT44 GAZETTE-13 INTERNATIONAL YÖNET‹MQYER‹ AbdülhakQHamitQCad. SerinQApt.QNo:Q62/7 Yay›nQTürü:Q YerelQSüreliQYay›n ‹kiQayl›k,QSpor,QMagazin, Sanat,QBas›nQveQMizahi ToplumQHaberleri Gazetesi DizgiQSayfaQDüzeni, 34437 Montaj TaksimQ/Q‹STANBUL GAZETTE-13 KuruluQTarihi 16QKASIMQ1967 Haz›rl›kQveQBask› DO⁄ANQOFSET YAYINCILIKQVE MATBAACILIKQA. . TELEFONLAR HodereQYoluQDoan +90Q212Q237Q80Q80 MedyaQTesisleriQ +90Q212Q237Q80Q81 +90Q212Q256Q00Q68 CQBlokQ34850Q EsenyurtQ-Q‹STANBUL Tel:Q+90Q212Q622Q19Q00 Faks:Q+90Q212Q237Q80Q82 Gsm:Q0532Q213Q36Q97 Gsm:Q0532Q215Q63Q88 GazetemizdeQyay›nlananQ resimlerQhiçQbirQsurette iktibasQedilemez. Gazette-13’deQyayınlananQimzalıQyazılardanQ yazıQsahipleriQsorumludur... GÜNCEL GAZETTE13 Eylül-Ekim 2011 3 KOÇ GRUBUNUN GÖZBEBEĞİ DİVAN OTELİ 3 YILDA YENİLENDİ Koç Holding bünyesi’ndeki İstanbul Elmadağ’daki Divan Oteli geçtiğimiz ay yenilendi. 1956’da Vehbi Koç’un inşa ettiği ve yıkılarak yeniden yapılan otelin resmi açılışı yapıldı. Açılış töreninde konuşan Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Koç, “Divan İstanbul 56 yıl önce 6 milyon dolara mal olmuştu. Bugün Yaklaşık 50 milyon dolar yatırımla oteli yeniden inşa ettik.” dedi. Koç, Divan İstanbul’un Türkiye’nin ilk zincir oteli olduğunu hatırlatarak, “Divan Grubu, Türk otelcilik sektöründe bir ekol oldu. Divan Grubu olarak, kendimizi çağa uyarlıyoruz” diye konuştu. Mustafa Koç Semahat Arsel YENİKÖY CARLTON OTELİNDE BASINA ÖZEL ÖDÜL TÖRENİ Turizm bakanı bıyıklı dostumuz Alev Coşkun’un katkılarıyla gazetecilere ödülleri ve basın kartları dağıtıldı. Herkes mutlu ve sıcak bir atmosfer içinde geçen akşamda Bakan Alev Coşkun yakın arakdaşı Erol Dallı ile sarmaş dolaş olmaları geceye ayrı bir renk kattı. Görgü tanıklarınnı yorumuna göre Yeniköy Carlton Oteli yapıldığından bu yana böyle sıcak bir grup oluşmadığını ifade ettiler. GÜNCEL GAZETTE13 Eylül-Ekim 2011 CAN KIRAÇ YAZA VEDA ETMİYOR! Hastalık, sağlık kontrolu bahane, Yeni Şehir’de (NEW YORK) güzel kadınlarla çapkınlık şahane! 4 GÜNCEL GAZETTE13 Eylül-Ekim 2011 AYDIN DOĞAN’DA YAZA GEÇ VEDA EDENLERDEN! Sakıp Sabancı Aydın Do an 5 GÜNCEL GAZETTE13 Eylül-Ekim 2011 6 ÖNEML UYARI! Doum günlerinde deerli dostlar(m(za gelen hediyelerin emniyet aç(s(ndan sak(ncalar(! olabileceinden, önce bize yollanmas( rica olunur! Hasan Pulur ........................................................................................ 5 N'SAN Çetin Altan .................................................................................... 22 HAZ'RAN Y7lmaz Özdil ........................................................................................ ???? Do*an H7zlan ...................................................................................23 ARALIK Atilla Dorsay .......................................................................................17 MART Soner Gedik ................................................................................... 7 TEMMUZ Fatih Çekirge ....................................................................................... ?????? Mehmet Tezkan ................................................................................ 24 UBAT Ömer Üründül ................................................................................... 15 May7s Cem engül ......................................................................................... 9 MART Soli Özel ............................................................................................. 17 OCAK Güngör Uras ................................................................................. 22 TEMMUZ Metin Münir ........................................................................................ 13 OCAK Yalç7n Do*an ...................................................................................... ??????? Ömür Gedik ........................................................................................... ????? Do*aner Gönen ..................................................................................... ????? Celal Korkut ........................................................................................... ????? Mesut Dizdar ....................................................................................... 5 OCAK Fikret Bila ......................................................................................... 29 EYLÜL Umur Talu ............................................................................................. ????? Meral Tamer .................................................................................... 19 UBAT R7fat Akkaya ..................................................................................... 22 MAYIS Melih A!7k ......................................................................................... 3 KASIM Osman Alt7nçekiç ............................................................................. 13 N'SAN Tayfun Devecio*lu ............................................................................. 3 N'SAN Yurtta! Tümer ................................................................................. 13 N'SAN Emre Oral ....................................................................................... 21 ARALIK Viki Habif ..................................................................................... 21 TEMMUZ Nail Güreli ...................................................................................... 13 UBAT Abbas Güçlü .................................................................................... 20 UBAT Cenk Ba!lam7! ................................................................................ 25 MAYIS Nuri Çolako*lu ............................................................................. 19 HAZ'RAN Umut Veis ................................................................................... 24 TEMMUZ Bünyamin Aygün ............................................................................. 15 MAYIS Koray Peközkay ............................................................................... 17 N'SAN Hasan Y7lmaz ......................................................................................... ????? Sami Kohen ................................................................................. 14 TEMMUZ Cengiz Semercio*lu ............................................................................. ????? Selim Akçin ........................................................................................... ????? Reha Erdo*an ...................................................................................... ?????? Nejat Seçen .........................................................................................3 KASIM Ertu*rul Özkök .....................................................................................8 N'SAN Güneri Civao*lu .............................................................................28 TEMMUZ Sedat Ergin ..........................................................................................6 KASIM Yalç7n Bayer ......................................................................................17 UBAT Altan Öymen .................................................................................20 HAZ'RAN Enis Berbero*lu ...............................................................................1 TEMMUZ Emin Çapa .........................................................................................16 N'SAN Erdo*an Ar7p7nar .........................................................................27 AUSTOS Aydo*an Hakman .............................................................................20 UBAT Suat Ar7kan ........................................................................................24 MAYIS Rifat Ababay .................................................................................20 TEMMUZ 'hsan Y7lmaz .......................................................................................15 OCAK Tu*rul Ery7lmaz ..................................................................................19 OCAK Ya!ar 'lksava! ..............................................................................14 AUSTOS Soner Gedik .....................................................................................7 TEMMUZ Mustafa Dolu ......................................................................................1 MAYIS Nevzat Ünlü ...........................................................................................9 OCAK Seçkin Türesay ................................................................................1 TEMMUZ EN BAARILI SEKRETER Arzu Karakadıoğlu sempatik, şirin mi şirin hanım kızımız. O gün o kadar sevinç ve neşe doluydu ki; adeta etrafına espri ve neşe saçıyordu. Bu neşeli ve güzel görüntüsünü bizde büyük bir mutluluk içinde sayfalarımıza aktardık. Hani kusur ettikse affola... ‹STANBUL’DA BULUNAN BAZI YÖNET‹C‹ DOSTLARIMIZI YILDIZLADIK Binali Y7ld7r7m ...................................................................+%15 ÖTV 'stanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu...................................+%18 ÖTV Dr. Mimar Kadir Topba!....................................................+%18 ÖTV Turan Çolakkad7 ................................................................+%10 ÖTV Ercan afak .......................................................................+%10 ÖTV Kemal Cambaz ..................................................................+%10 ÖTV Hüseyin Çapk7n.....................................................................+%15 ÖTV Naz7r entürk .......................................................................+%18 ÖTV Prof. Tolga Uyar ...................................................................+%15 ÖTV 26 Nisan (Bo*a Burcu) Dr. Ahmet Paksoy ...................................................................+%15 ÖTV 3 Mart (Bal7k Burcu) Bilal Arslan ..............................................................................+%15 ÖTV Özalp Birol ......................................................................................+%10 ÖTV Hervé MAGRO ............................................................+%18 ÖTV 'lgi Hayda ..........................................................................+%18 ÖTV Duygu Sa*7ro*lu ...............................................................+%15 ÖTV 10 Kas7m (Akrep Burcu) Temel Kotil ................................................................................+%5 ÖTV Muhsin Do*an ....................................................................+%5 ÖTV 30 Mart (Koç Burcu) Mevlüt Vural .................................................................................+%5 ÖTV Ahmet Demir ..............................................................................+%16 ÖTV Ahmet Öz ............................................................................+%5 ÖTV Ate! Ünal Erzen (Bak›rköy Belediye Bakan›) ...........................+%-1 ÖTV Ahmet Misbah Demircan (Beyolu Belediye Bakan›) ............+%-1 ÖTV Mustafa Farsako*lu (Adalar Belediye Ba!kan7).........................+%8 ÖTV Salih Kenan ahin (Pendik Belediye Ba!kan›).........................+%12 ÖTV Selami Öztürk (Kad7köy Belediye Ba!kan›)........................+%12 ÖTV NOT: Yıldızların limiti beş olup, Özel Tüketim Vergisi oranları da % 18’dir. Ayrıca isimlerin altında doğum tarihleri ve burçları yazılı olan, sevgili dostlarımıza bu mutlu günlerinde gelecek olan hediyelerin, öncelikle Gazetemiz adresine yollanması önemle rica olunur. Hayranları tarafından bu yakışıklılara gelen hediyelerin, tarafımızdan araştırılıp, uygun görülenler kendilerine yollanacaktır (Tabii yollanırsa). Durum bu dostlarımızın hayranlarına önemle duyurulur. GÜNCEL GAZETTE13 Eylül-Ekim 2011 BU ALİ’LER FARKLI UYANIK! Geçen gün iki Ali’yi kazara bir arada yakalayıp haberleri olmadan çok gizli olarak bu görüntülerini kayda geçirdim. Menekşe gözlü Ali Koç evde büyük bir trafik kazası geçirmiş. Konu şu: Mutfak penceresinden yüzü gözü yırtık, sokaklara takılan bir kedi kardeşim haneye tecavüz edip, mutfakta kahvaltı için hazırlanan peyniri kapmış. Arsenal futbol takımının golcü oyuncusu Ali olayı görünce; evde TOM AND JERRY filmlerini aratmayacak bir kovalamaca başlamış. Sonuçta kedi kardeşim Ali’nin elini bir tırmık darbesi ile iyi etmiş. Tabii ki ben Ali’den değilde kediden yanayım. Öteki milli çapkın Ağaoğlu’na gelince: çapkın hemşerim Ali Ağaoğlu araba koleksiyonunu bıraktı da artık (18-22) yaş arasındaki çok yaşlı hanımların koleksiyonlarına başladı. Aferin sana Trabzonlu uyanık Ağaoğlu, hemşerin olarak seninle iftahar ediyorum. İşte Ali’yi hacamat eden mahallenin kabadayısı, Beşiktaş formalı kedi dostum 4. BABIALİ GÜNLERİ KUTLANDI Türkiye Gazeteciler Cemiyeti 4. Babiali Günleri geçtiğimiz ay kutlandı. TGC Başkanı Orhan Erinç’in açılış ve kapanış konuşmasını yaptığı 4. Babıali Günleri’nde değişik etkinlikler sergilendi. Halkın ve gazetecilerin büyük ilgi gösterdiği bu muhteşem kutlama, gelecek yıllarda daha da değişik organizasyonlarla yapılacağı Başkan Erinç tarafından vurgulandı. Tebrikler nice yıllara... ESKİ DOSTLAR Alman asıllı olduğunu tahmin ettiğimiz Taylan Von Bilgel ile, bilgisi kültürü ve zerafetiyle her zaman saygı duyduğumuz değerli hanımefendi Çiğdem Messeretçi, bu hatıra görüntüsünde bir araya geldiler. Herr Von Bilgel, şirin, sevecen, güler yüzlü güzel bir dostumuz, zaman zaman yakaladığımda ona takılmadan edemeyiz. O da bizim esprilere tatlı tatlı güler. 7 GÜNCEL GAZETTE13 Eylül-Ekim 2011 CAVİT ÇAĞLAR’A ÖZEL ARAÇ Geçen hafta Londra’daydım, Royal Lancester Oteli’nin önünde Liverpool takımının ünlü çapkın golcüsü, Cavit Çağlar’a rastladım. Uzun yıllardır Liverpool’da top koşturan yakışıklı çapkın Çağlar’a özel işleri için kulüp resimde görüldüğü gibi şöförlü külüstür bir araç tahsis etmiş. Haberi yokken bu görüntüsünü gizli tekniklerle kayda geçiriverdim. Herhalde yakışıklı, aşk numaralarını bu döküntü araba ile sürdürüp özel goller atıyordur. 8 MAGAZİN GAZETTE13 Eylül-Ekim 2011 9 MEL GIBSON YAZIYOR Benim sevgili dostlar›m G IBSON Gazette-13 Genel Yayn Yönetmeni! ME ÇA MIZIN EN BÜYÜK HEYKELTRAI ERTEK%N AYKURT L Bildiğimiz kadarıyla Michael Angelo’dan sonra gelen bu ünlü heykeltraş daha ziyade Fenerbahçe burnundaki güzel hanımların heykellerini kendine göre daha cazip buluyor. Geçenlerde Başyazarımız Tanti’yi kucağına alarak bu düşüncelerini aktardı da; ne yanıt aldı anlayamadık. Bize kalırsa Tanti’yle aşk konularında bir işbirliği içinde oldukları gözleniyor. KAR%ZMAT%K REKLAM KRALI SELAHATT%N VERD% V%YANA OPERASI BA BALER%N%: PER%HAN YÜCEL Avusturya’nın başkenti Viyana’nın Devlet Operası’nda baş balerinlik yapmış güzel kızlarımızdan Perihan Yücel, artık ülkemizde yaşamını sürdürüyor. Geçen hafta Fenerbahçe’deki şahane çatı katında, baş yazarımız Tanti Auguri’yi kucağına alıp “En büyük arzum daha evvel ki yıllarda çalıştığım Viyana Operası’nın fuayesinde oyun arasında seninle bir kadeh şampanya içmek” dedi. Ünlü Opera bestecisi İtalyan Giuseppe Verdi’nin üç kuşak torunu olan Seloş Verdi, İstanbul’un ünlü reklam şirketlerinden Mili Reklam’ın Yönetim Kurulu Başkanı. Şirketine mankenlerin biri gidiyor öteki geliyor. Akşamlarıda Bebek sahilinde kırmızı arabası ile seçtiği hanımlarla tur atıp bir restorana takılan yakışıklı Sinyör Verdi, zaman zaman Tanti’yi kucağına alıp ilginç gizli aşk hikayelerini kulağına fısıldıyor. Zaman zaman da; “hayatımdaki fırtınalı aşklar bitince sana kalacağım” espirisini de yapmadan duramıyor. BÜYÜK USTA KENAN AKIN SPOR SAYFALARI DEY%NCE CEM ENGÜL BATA GEL%R Değerli Kenan Şengül ile Kadıköy Yeldeğirmeni ortaokulunda arkadaşlığımız iki yıl aynı sıralarda acı tatlı anılarla geçmiştir. Nereden nereye, Kenan vakitsiz bizleri terkedip gitti. Şimdi değerli evladı Cem Şengül başarısını Milliyet Spor sayfalarında Müdür, Yönetici ve spor adamı olarak sürdürüyor. Sevgili Cem ve spor sayfalarındaki yardımcı arkadaşlarına başarılar dilerim. Geçen gün bana geldi Kenan Akın, Babıali’nin büyük ustası. Beni kucağına aldı, tatlı tatlı okşadı. Bugün nesli basında tükenmiş ünlü isimlerden biri olan Akın, Tercüman Gazetesinde Kemal Ilıcak’ın sağ kolu idi. Sonra sonra değişik gazete ve TV’lerde yönetmenlik yapan bu değerli usta, 25 yıla yakın bir zaman dilinminde Babıali magazini çıkartıyor. Hayvanlara olan aşırı sevgisi ile de tanınan sevgili Kenan Akın ustaya ve Babıali Magazin’e sağlıklı uzun ömürler dilerim. OPERA-BALE GAZETTE13 Eylül-Ekim 2011 10 VERMEYİNCE BAŞBAKAN, NE ETSİN SUAT ARIKAN: “SENFONİK MİNYATÜR” H ani Nâzım Hikmet’in: “Onlar ki/toprakta karınca,/suda balık,/havada kuş kadar/çokturlar…” diye başlayan şiiri var ya, ama “bunlar” vallahi Şair Baba’nın betimlediklerinden değil, değil ve de çok çoklar. “Bunlar” sanata düşman, çoğaldıkça çoğalıyorlar. Kapatıyorlar, yıkıyorlar… Gonca güllerimizi, sanatçılarımızı zorda bırakıyorlar. İstanbul’da 1969 yılında dünyanın dördüncü büyük sanat merkezi olarak hizmete giren, Türkiye’de Cumhuriyet döneminin simge yapılarından sayılan, 2008’den beri tadilat nedeniyle “tutuklu” bulunan, yani kapalı tutulan Atatürk Kültür Merkezi’ni onarmıyor, buldozerleri yola çıkaracakları günü bekliyorlar. Kadıköy Belediye Başkanı Selami Öztürk, Beşiktaş Belediye Başkanı İsmail Ünal gibileri iyilik yapıyor, “aha, alın size sahnesi olan salon” mantığıyla Süreyya Operasını ve Fulya Gösteri Merkezi’ni İstanbul Devlet Opera ve Balesi’nin emrine veriyorlar. Eksik olmasınlar! Oysa birinin sahnesi büyük operalara uygun değil, yan sahnesi falan yok; diğerinin orkestra çukuru nanay! BAŞINDAN KÜLTÜR BAŞKENTİ HEZİMETİ GEÇMİŞ BİR KENT “Bunlar” tilki gibi sırıtıp, amaçlarına kesin olarak ulaşmayı beklerlerken, operacılarbaleciler yılmıyorlar. Kulakların pas tutmaması, estetik görgünün gönül gözüne mil çekilmemesi uğruna kendilerinden ne istenirse yapıyorlar. Opera ve bale yapıtlarını orkestrasız sahneliyorlar. Yahu, hal böyle olsa, yani opera-bale orkestrasız yapılabilse, opera: “Baştan sona bestelenmiş, sololu, korolu, orkestralı sahne oyunu” olarak değil: “… baştan sona bestelenmiş, sololu, korolu, müzik kayıtlı sahne oyunu” diye betimlenmez mi? Elbette tanım böyle yerine getirilir, İstanbul Şehir Operası 1960 yılında kurulmaz; kurulsa bile Tepebaşı Dram Tiyatrosuna gerek duyulmaz; Tepebaşı Dram Tiyatrosu binasının yanarak yok oluşunu sanatseverler hâlâ yas tutarak anmaz; plağı plağa koyar, önüne de bir mikrofon dayar, opera-bale keyfi yapardı. Hatta plağa dahi gerek kalmayabilir; “Şen Dul”un, “Çardaş Fürstin”in falan arkasın- da, Şan Sineması’nda İlham Gencer nam müzisyen piyano çalardı. Gel gelelim güncel durum bu! İşte size orkestrasız balenin İstanbul’daki son örneği: “Senfonik Minyatür”… Başından İstanbul Kültür Başkenti hezimeti geçmiş şehr-i İstanbul’da, hoparlörlerden böğürtülen müzik eşliğinde canla başla bale yapılıyor, “olur mu” demeyin, kimse utanmıyor, ama oluyor! ÜSTÜN AKMEN KUSURSUZA YAKIN BİR SAHNELEYİŞ “Senfonik Minyatür”, Uwe Scholz (19582004)’un Robert Schumann (1810-1856)’ın Senfoni No.2, Do Majör Op.61 eserinden koreografisini yaptığı; klasik dans ve bale erbabı Giovanni di Palma’nın kusursuza yakın bir anlayışla sahneye koyduğu “2. Senfoni” ile başlıyor. Scholz, müziği dansla anlatmayı amaçlamış, iki ruhun durumlarını öykülemiş. İki solo, on grup çift, dans kompozisyonlarını müzik ile ölçülü bir biçem içinde sunuyorlar. Sevinçlerin, acıların, mutlulukların, itişmelerin, kakışmaların özeti bestecinin trompet, korno ve trombonların yaylıların fevkalade uyumlu eşliğinde duyurduğu motif eşliğinde de, ikinci bölümde Allegro Vivace tempodaki Scherzo’da da, dansçıların solo dansları, ”elevation”ları, ikili dansları, “relevé”leriyle veriliyor. SELİM BORAK MÜKEMMELLİĞİ ADIMLIYOR Dansçılar Deniz Zirek ve Selim Borak ile Zuhal Kalkan ve Erhan Güzel izleyenleri cansız kansız müzik eşliğinde de olsa, insanın sonsuzluğuna inandırıyorlar. Selim Borak, insan bedeninin dairelerle dolu olduğunu estetik ölçüler içinde kanıtlıyor. Giriş motifindeki temada yer alan keskin vurgulamaları, geciktirilen ritmik değerleri, monotonluğu başının biçimi, omuzlarının, belinin, kalçalarının, hatta ayak parmaklarının devinimiyle öylesine mükemmellikte adımlıyor ki şaşmamak, şaşırmamak elde değil. ZUHAL BALKAN’IN TEATRALLİĞİ Diğer taraftan Zuhal Balkan, bu kere teatral yaklaşımlarını da güçlendirmiş olmasıyla eleştirmen amcasının dikkatini çekiyor. Tüm bedensel hareketlerini, bedensel disiplinlerin fevkalade bileşimiyle bütünleştiriyor. Hiç, ama hiç kuşkum yok, dansını geliştiriyor, oluşturuyor, düşünülerek yaratılmış bir teknik ortaya koyuyor. Deniz Zirek de öyle… Erhan Güzel de öyle… Ebru C. Atay, Elif Korugan, Pınar Müldür, Ayça İnal, Büşra Yıldırım, Çağrı Çekiç, Sanem Babacan, Hüma Ersel, Melike Manav, Müge Celiloğlu, Melih Mertel, Barış Adikti, Ömer Erenler, Deniz Özaydın, Cem Çelik, Mehmet Arkan, Mehmet Berge, Cem Ü. İndere, Ali Türkkan, Sinan Kaymak ise müziğin doğasını olamazcasına bir beceriyle bedenlerinde topluyorlar. PERDE ARASINDA DİSİPLİN SKANDALI YARATANLAR Sonra ara oluyor. Ön perde nedense kapanmıyor. Ben bu arada, Uwe Schholz’un Gizem Betil’in uyguladığı kostümlerine “eh kıvamı” notu verirken, arkadaki fon perdesi dışında dekoru olmayan, gene Uwe Schholz imzalı dekorda Ferhat Karakaya’nın neyi uyguladığını içim pır pır ederek merak etmeye başlıyorum. Karakaya, fon perdesini arkaya mı astı ne! Neyse! Derken, açık olan sahnede ışık düzeni çalışması ve dekor değişimi(!) başlıyor. Bir gürültü bir gürültü… Tak taklar, tuk tuklar gırla. Hele bağrışmaları sormayın gitsin. Sahnenin sağına ve soluna Metin Koçtürk’ün ilk bölümde “balelere şenlik”, gölgeler içindeki ışık düzeninin yerine, sahnenin sağına ve soluna spotlar yerleştiriliyor. Soffitto’daki askı indiriliyor, iki çalışan eleman beyaz fon perdesinin bağlarını çözüyor, katlayıp sahne gerisine sürüklüyor. Sahne gerisinin siyaha boyalı doğal sütunları, duvarları ortaya çıkıyor. NEREDE FERHAT KARAKAYA’NIN DEKORU Sonracığıma söyleyeyim; beş adet, alanları birbirine eşit altı karenin dik açılarla birleşmesinden oluşan geometrik şekilli oturulacak ahşap “puf”ları getirip yerleştiriyorlar. “Minyatür”ü, Gizem Betil’in kostümlerine (özel olarak da Ebru C. Atay’ınkine) hareketleri kısıtlamıyorsa “peki” derken, Ferhat Karakaya dekor adına neyi imzalamış diye düşünmeye başlıyorum, bir yandan da dansçıları izliyorum. GELELİM “MİNYATÜR”E… Bir ney sesi… Deniz Zirek, Ayça İnal, Deniz Özaydın, Mehmet N. Arkan ve diğer dansçılar Elif Korugan, Melike Manav, Pınar Müldür, Ömer Erenler, Tunca Bakan, Mehmet N. Arkan Doğu ve Batı Barok müziği harmanlanmasına ayak uydurmaya çabalamakta. Modern dansın usta temsilcisi Patrick de Bana’nın “robotik” koreografisi ve rejisi eşliğinde, okyanusta batmış bir teknenin üzerinde dalgaların Minyatür'ün içine düşüşünü canla başla yansıtmaya çalışıyorlar. Doğu ve Batı, insanlar ve kültürler… Barok geleneğinin etkileri… Seyirciye geçmiyor. Bana sorarsanız Atay’ın, Zirek’in, İnal’ın, Özaydın’ın, Arkan’ın ve diğer beş dansçının emekleri boşa gidiyor… … dersem de inanmayın lütfen. Hayır! Emekler boşa gitmiyor! Eserde, koreografide pek bir şey yok, ama onca dansçı emeklerinin son gıdımına kadar bale sanatının hakkını veriyor. BIÇAĞIN KEMİĞE DAYANMASI “Bunlar” mı? “Bunlar”ın yaptıkları, artık sanatçının gıdığının ortasına gelmiş, geçiyor. Salondan ayrılırken: “Emeğinize sağlık çocuklar” diyorum içimden, hepsinin birer birer alınlarından öpmek istiyorum. “Sahnenin tahtasına damlayan her damla teriniz, kaldırım taşı olup ‘bunlar’ın kafasına yağsın” diyorum. Saklamayın benden, sizin de ne dediğinizi biliyorum! “İnşallah”… Âmin! TEL: 0232 717 00 74 GSM: 0533 391 61 23 FAKS: 0212 244 54 39 E-posta: uakmen@superonline.com TİYATRO GAZETTE13 Eylül-Ekim 2011 11 TAM ÖDÜLLÜK MÜKEMMEL KOLEKTİF BİR ÇALIŞMA “KUTLAMA” T h o m a s O gece, Helge’nin ortaya ÜSTÜN AKMEN Vinterberg, saçılan gizleri, intihar eden Mogens Rukov kızına ve büyük oğlu ve Bo Hr. Christian ile ensest ilişkide H a n s e n bulunmasına, yani babanın “Kutlama/Festen” başlıklı çocuklarını rızalarına rağbir senaryo ve oyun metni men zorla, baskıyla istismar yazmışlar. Bu senaryo bir etmesine dayanıyor. Aile içi, “Dogma 95” akımı ya da akrabalar arası ilişkilerürünüymüş. “Dogma 95” den yararlanılarak gerçekdediğimiz, 1995 yılında leştirilen, bir tarafın açık Danimarkalı yönetmenler istismarına dayanan cinsel Lars von Trier, Thomas ilişki ensesti, kendi Vinterberg, Kristian bağlamının ötesinde de bir Levring ve Søren Kraghsuç durumu yaratmıyor mu? Jakobsen tarafından başlatılmış avangart Ortaya çıkan cinsel istismar durumu değil bir film yapım akımı. “Festen” (1998), mi? Öyle, ama kutlamaya katılanlar Cannes Film Festivali'nde Jüri Özel toplumda utanç duyulan bu ilişki şekline Ödülü dâhil pek çok bağımsız festivalde (küçük kardeş Michael hariç) tepki ödüller almış. 2004 yılında Britanyalı göstermiyor ya da gösteremiyorlar. oyun yazarı David Eldridge, “Festen” film Ensest ilişki içinde olan bireyler, bunu her senaryosunu oyun metnine uyarlamış, o zaman gizleme eğilimindedirler, tamam da yepyeni ödüllerden nasiplenmiş. da bu durum ensest ilişkideki istismar ve “Festen/Kutlama”, şimdi de Dot'un yeni suç durumunu vahimleştiriyor, istismar sahnesinde seyirciyle buluşmakta. Bana edilenin bu söz konusu utanç duygusuyla sorarsanız, itibarlı ödüllere aday gösterorantılı olarak istismar durumunun sürgit ilmeden kendiliğinden aday olmakta ya devam etmesini sağlıyor. Örneğin, bu da başka bir deyimle benim “En İyi”lerim ilişkiyi başından beri bildiği anlaşılan arasında yer almakta. Anne, yani Else bile suçluluk duygusu Oyunun konusu şöyle: Danimarkalı duymuyor. Kadehler kaldırılıyor, şarkılar zengin bir aile, baba Helge’nin 60. doğum söyleniyor, kutlama sürüyor. günü kutlaması için bir araya gelecek, Oyun metninde baba, otoritesini tartışbaba için hazırlanan bu kutlamaya, masız bir kimlik ve davranış biçimi olarak ailenin birbirinden uzak yaşayan fertleri ortaya koyuyor, kendinden aldığı ve dostları da katılacaktır. Bu arada, dinamikle, kalabalık dinamiğini harekete yakın zamanda kardeşlerden biri intihar geçiriyor ve döngüden sanki daha da etmiştir. Kutlama yemeği ile birlikte güçlenerek çıkıyor. Diğer çocuk Helene, ailenin yıllardır gizli kalmış sırları yavaş babanın yanında çalışan ve Helge için: yavaş ortaya dökülür ve gece yerlerde “Benim Danimarkalı babam” diyen sürünür. Helmut ve karısı, diğer konuklar sorumluAltı yıldır sahneledikleri oyunlarla luk almama konforunu otoriteyi sessizce izleyiciyi şaşkına çeviren Dot, 2011–2012 destekleyerek, hatta ona şefkat göstersezonu oyunu olarak seçtiği “Kutlama” ile erek kullanıyorlar. Olamaz mı? Bal gibi seyircinin gene tüyünü tüsünü dineltiyor. oluyor. Yani olabiliyor. Ece Dizdar’ın Türkçesi bu kere de iyi. Hakan Günday’ın şarkı sözleri ve Hakan Günday’ın Uygur Yiğit ile birlikte kotardıkları müzik övgüye değer. Elvin Aydoğdu’nun ses tınısı mükemmel. Koray Malhan’ın olduğunu öğrendiğim çadırın tamamını dekorun bir parçası olarak tasarlamak, içine 150 kişilik seyirci koltuğu, büyük bir masa ve yatak yerleştirirken tasarımı minimal görüntüden soyutlamamak, Dot’un prensibini bozmadan oyunu seyircinin gene yakın mesafeden izlemesini savsaklamamak, yönetmene mekânın derinliğini kullanabilme olanağını sağlamak herhalde kutlanacak bir sahne düzeni olayı. Oyunu yöneten Murat Daltaban, oyunu kutlamanın yapılacağı salonun (çadırın) dışında başlatarak, az sonra masa başında olacaklarda izleyiciye ayna tutuyor. Aydoğdu ve Yiğit şarkılarıyla karşılıyor davetlileri. Christian duvara dayanmış, sıkıntılı. Sigara içiyor. Helene gelip kardeşine sarılıyor. O sırada bir Wolksvagen hızla gelip kalabalığın arasına dalıyor, falan… “Kutlama” hiç kuşkum yok ki Murat Daltaban’ın yoğun çalışmaları sonucu biçime kavuşmuş bir yorum. Hem de farklı bir anlatım biçemi olan, hayli farklı bir yorum… Daltaban, Dot’un olmazsa olmazı sayılan, oyuncunun kendiliğinden bir kompozisyon yaratabilme dayanağını bulabilmesi için, konuşurken gereksiz el kol hareketleri yapmaması ve ses kurallarına ilişkin o inanılması güç disiplini bu kere de uygulamış, hatta daha da ilgi çekici boyuta ulaştırmış. Oyuncuların oyunu kendileri için gizli ve zorunlu bir eylem saymaları, ilk kez seyrediyormuşçasına bana gene çok ilgi çekici geldi. On sekiz kişi olan oyuncu kadrosu- nun tümü, kendi kişiliklerini oynarlarken bu kere de “evren”den uzaklaşıyorlar. Çizdikleri kompozisyon elbette kendi kişilikleri değil, ama bu kompozisyonu, kendi öz kişiliklerine varması için bir amaç doğrultusunda araç olarak kullanıyorlar. Oyunun bütününde dikkat çeken, oyuncuların gözlerini kendi içlerine çevirmeleri sırasında asla aşırılığa kaçmamaları… Michel’de İdil Arkut Malhan, Paul’ün Karısı’nda Seda Yıldız, Helmut’un Karısı’nda Begüm Benian sözsüz oyunlarında istenileni veriyor. Rıza Kocaoğlu, Michael ile özdeşleşmiyor, Michael karakterini aşmaya çalışıyor. Mette’de Pınar Töre, görmeyeli beri kendini bir hayli yukarı çekmiş. Cemil Büyükdöğerli, Christian’ın yaşamış coşkularının kışkırtmış olduğu içsel yönelimleri, derin içsel öz olarak duyumsadığında, gövdesi aksiyona giriyor. Tam anlamıyla ödüllük bir oyun Cemil Büyükdöğerli’nin ortaya serdiği. Şebnem Bozoklu, Helene’de yaratıcı yönelimini etkin duygular düzeyinde tutarak, içine girdiği kişiliğe gerçekten can veriyor. Berfu Öngören, Pia’da; Mehmet Esen, Helmut’ta; Umut Kurt, Nadim’de; Mert Öner, Lars’ta; Enis Arıkan, Paul’de Daltaban’ın istediklerini “harfiyen” yerine getiriyorlar. Michael ile Mette’nin küçük kızında Su Olgaç, sözsüz oyununda insanın içine sular serpecek, umut fidanları yeşertecek kadar doğal. Kim’de Murat Daltaban, Murat Daltaban gibi… Ve Else’de İpek Bilgin ile Helge’de Köksal Engür… Aklın ve duygunun uyumlu beraberliğinde karakter gerçekleştiriyorlar. Fiziksel varlık çizgilerini Else ve Helge oldukları süre içinde başarıyla koruyor ve sürdürüyorlar. Dot’çular kusursuz oyunculukta bu kere de tarih yazıyor. TEL: 0232 717 00 74 GSM: 0533 391 61 23 FAKS: 0212 244 54 39 E-posta: uakmen@superonline.com MAGAZİN GAZETTE13 Eylül-Ekim 2011 12 GAZETTE-13’DEN Kurucusu AL8=NAC8=KARACAN Yay3n;Sahibi DK=GAZETEC8L8K=A.. Genel;Yay3n;Yönetmeni TAYFUN=DEVEC8OLU Yay3n;Koordinatörü EMRE=ORAL Görsel;Yönetmen AL8=ACAR BASINDA6&LK6KEZ6186GAZETEN&N TAM6L&STE6KÜNYES&... Gazete6sorumlularına6duyuru: Künye6deiikliklerini6 021262376806826no’lu6faksa6yollamanız6rica6olunur... Haber;Merkezi HASAN=OKTAY Haber;-;Ara+t3rma TUNCA=BENG8N Spor;Müdürü CEM=ENGÜL BÖLÜM;MÜDÜRLER! Ankara SERP8L=ÇEV8KCAN D3+;Haberler PINAR=ERSOY Ekonomi MURAT=SABUNCU Eitim ABBAS=GÜÇLÜ Kültür;-;Sanat F8L8Z=AYGÜNDÜZ !nternet ERCÜMENT=8LEYEN Fotoraf YURTTA=TÜMER Fotoraf;Ar+ivi YALÇIN=ÇINAR Genel;Yay3n;Yön.;Yrd. MET8N=YÜKSEL Yay3n;Koordinatörü ULE=TALU Haber;Koordinatörü ABAN=ARSLAN Gece;Yaz3i+leri;Sorumlusu KEMAL=KÖK Yay3n;Sahibi H.=AKIN=8PEK !pek;Medya;Grup;Ba+kan3 M.=FAT8H=KARACA Genel;Yay3n;Yönetmeni ERHAN=BAYURT Yay3n Koordinatörü MEHMET=YILMAZ Yaz3i+leri;Koordinatörü H8KMET=UYSAL !mtiyaz;Sahibi DR.=ENVER=ÖREN Yay3n;Sahibi DOAN=GAZETEC8L8K=A.. Genel;Müdür A.=MÜCAH8D=ÖREN Genel;Yay3n;Yönetmeni RIFAT=ABABAY Genel;Yay3n;Yönetmeni NUH=ALBAYRAK !cra;Kurulu;Ba+kan3 SERVET=TOPALOLU Yaz3i+leri;Müdürü BÜLEND=AYANOLU Yaz3;!+leri;Müdürleri BETÜL=KABAHASANOLU HANDE=ÖZCAN MEHMET=CO KUNDEN8Z Yay3n;Koordinatörü AYDOAN=KAÇIRA Yaz3i+leri;Müdürleri LAT8F=ÖZTÜRK S8BEL=AKMEN=KORKMAZ Sorumlu;Müdür BAHÇET=FAK8HOLU Haber;Müdürü GÜNGÖR=ERÜN Haberler;Müdürü KAZIM=ÇEL8KER Ekonomi;Müdürü CELAL=TOPRAK Spor;Müdürü Sadk=Söztutan Magazin;Müdürü B8LAL=ÖZCAN Haber;Koordinatörü MEHMET=KÖKER D3+;Haberler;Müdürü HAB8L=TEC8MEN Ekonomi;Servisi;Müdürü AD8L=KÜÇÜK Spor;Müdürü AHMET=KONANÇ D3+;Haberler;Müdürü HAYRETT8N=TURAN Görsel;Yönetmen AHMET=GÜRD8L Avrupa;Bask3lar3;Koordinatörü AL8=8BRAH8MOLU Görsel;Yönetmen SAL8HA=PAKEL Haber;Müdürü ARDA=TUNA Ekonomi;Müdürü AHMET=ÇEL8K Spor;Müdürü CAN=UYGUÇ Magazin;Müdürü MÜGE=DAISTANLI Grafik TURGAY=TÜYSÜZ Ankara;Temsilcisi OKAN=MÜDERR8SOLU Ekonomi;Müdürü OUZ=KARAMUK Spor;Müdürü EMRAH=KAYALIOLU Haber;Ajans3;Müdürü CUMA=ULUS Haber;Müdürü BURAK=ARTUNER Özel;!stahbarat Müdürü ABDURRAHMAN=8MEK Yurt;Haberler;Müdürü AYDIN=ENTÜRK Magazin;Müdürü ENGÜL=BALIKSIRTI D3+;Haberler-;D3+;Yay3nlar Müdürü ALPARSLAN=AKKU Görsel;Yönetmen ÖMER=BAHAR Yaz3i+leri;Md.;Yrd. ES8N=SUNGUR !nternet;Editörü BÜLENT=DENL8 Sal3k;Editörü ESRA=TÜZÜN Grafik;Servisi 8BRAH8M=SARI Gece BAYDU=CAN Magazin B8RSEN=ALTUNTA Genel;Yay3n;Yönetmeni ERDAL=AFAK Yaz3i+leri;Müdürleri MURAT=KÖPRÜ BARI=SOYDAN MET8N=SEVER Sorumlu;Müdür ve; Yay3n;Sahibi;Temsilcisi AL8=NAZIM=ONARAN Yaz3;!+leri;Müdürleri TAH8R=ÖZYURTSEVEN CEM=D8ZDAR= UMUT=ALPHAN !mtiyaz;Sahibi AHMET=ÇALIK Dünyada ilk kez fotografl› künye Tüzel;Ki+i;Temsilcisi ULA=YILDIZ Sayfa;Düzeni ERTAN=KARAKANLI Grafik KORAY=NERG8Z !zmir;Temsilcisi ÜNAL=ERSÖZLÜ Reklam;Grup;Ba+kan3 V8K8=HAB8F Adana;Temsilcisi ERS8N=RAMOLU Mali;!+ler;Grup;Ba+kan3 B8LEN=BÖKE Antalya;Temsilcisi MEVLÜT=YEN8 Sorumlu;Yaz3i+leri;Müdürü YUSUF=YAZICIOLU Mali;!+ler;Direktörü AS8L=ALPTEK8N Okur;Temsilcisi YAVUZ=BAYDAR Genel;Yay3n;Yönetmeni EYÜP=CAN=SALIK !cra;Kurulu;Ba+kan3 H.=HASAN=YILMAZ ‹mtiyaz Sahibi ve Genel Yay›n Yönetmeni MEL G‹BSON Sorumlu Yaz›iflleri Müdürü TANT‹ AUGUR‹ Yönetim;Kurulu;Üyesi S.=SERDAR=ÇALOLU Genel;Koordinatör ERDAL=GÜVEN Genel;Yay3n;Yönetmeni MURAT=BÜYÜKÇELEB8 Yay3n;Koordinatörü BÜLENT=MUMAY Haber;Koordinatörü T.=CENG8Z=KALUÇ Ekonomi;Koordinatörü SEFER=LEVENT Yan;Yay3nlar;Yönetmeni ÇINAR=OSKAY Yaz3i+leri;Müdürleri HAKAN=ÇELENK,=GÖKÇE=AYTULU MUH8TT8N=DANI,=AL8=TOPUZ CEVDET=AKIN=(Gece) Spor Müdürü Görsel Yönetmen Halkla ‹liflkiler Haber Koordinatörü Haber Müdürü Yay3n;Koordinatörü AYDIN=TÜRKMEN Magazin;Müdürü NURETT8N=SOYDAN EKONOM!;MÜDÜRÜ KAHRAMAN=YILMAZCAN Ekonomi JALE=ÖZGENTÜRK D3+;Haberler CEYDA=KARAN Yönetim;Kurulu;Ba+kan3 MEHMET=BÜLENT=ERG8N Sorumlu;Müdür MUSTAFA=DOLU Fotograf Editörü Kültür Sanat editörü Magazin Müdürü Spor;Müdürü AT8LLA=8Y8TANIR MAGAZİN GAZETTE13 Eylül-Ekim 2011 Yay3n;Sahibi Hürriyet=Gazetecilik=ve=Matbaaclk=A.. Yay3n;Sahibi Turgay;C!NER Sahibi= BAAR=ARSLAN !cra;Kurulu;Ba+kan3 H.=HASAN=YILMAZ Medya;Grup;Ba+kan3 Mehmet=Kenan=TEKDA Genel=Yayn=Yönetmeni= AHMET=ALTAN=(kurucu) Genel;Yay3n;Yönetmeni EN8S=BERBEROLU Genel;Yay3n;Yönetmeni Fatih;ALTAYLI Genel=Yayn=Yönetmen=Yardmcs YASEM8N=ÇONGAR Yay3n;Dan3+man3 DOAN=HIZLAN Yay3n;Dan3+man3 Murat=BARDAKÇI Yay3n;Koordinatörü F8KRET=ERCAN !nternet;Yay3n;Yönetmeni FAT8H=ÇEK8RGE Bölge;Yay3n;Yönetmeni NEJAT=SEÇEN Yaz3i+leri;Müdürleri TUFAN=TÜRENÇ DOANER=GÖNEN AR8F=D8ZDAROLU NECDET=DOAN NECDET=AÇAN EMRE=8SKEÇEL8 Editörler TARIK=DEVR8M SEFA=KAPLAN SERDAR=DEVR8M AYÇA=AKTAN DHA;Genel;Müdür UUR=CEBEC8 Haber;Müdürü REHA=ÖZ D3+;Haberler;Müdürü N8LGÜN=T.=GÜMÜ Ekonomi;Müdürü VAHAP=MUNYAR Spor;Sorumlu;Müdür MEHMET=ARSLAN Magazin;Müdürü SEL8M=AKÇ8N Genel;Yay3n;Yönetmen;Yard. Doan SATMI Genel;Koordinatör Osman=GENCER Yay3n;Koordinatörü Serdar=Ali=ÇEL8KLER Yaz3i+leri;Müdürleri Aye=Özek=KARASU Emre=ERGÜL Tüzel;Ki+i;Temsilcisi Necdet=TATLICAN Yay3n;Koordinatörleri MARKAR=ESAYAN= YILDIRAY=OUR Yaz3i+leri;Müdürü AH8N=BAYAR== KURTULU=TAY8Z KEREM=ALTAN Yaz3i+leri;Müdür;Yard3mc3lar3 ERKAN=D.=Z8NG MEHTAP=GENÇ !mtiyaz;Sahibi Orhan=Erinç Genel;Yay3n;Müdürü; Ekrem=Dumanl Genel;Yay3n;Yönetmeni 8brahim=YILDIZ Genel;Yay3n;Yönetmen;Yard3mc3s3 Mehmet=Kam= Yaz3i+leri;Müdürü Güray=Öz=(Sorumlu) Murat=Ata Misaye=8LKNUR=(Ek=Yaynlar) Genel;Yay3n;Editörleri Ali=Akku Veysel=Ayhan Haber;Merkezi Müdürü Hakan=KARA Görsel;Yönetmen Fevzi=Yazc Haber;Müdürü Fatih=Uur Ankara;Yay3n;Temsilcisi; Mustafa=Ünal ED!TÖRLER 1.Sayfa: Musa=Çakmak= 8smail=Kavak Görsel;Yönetmen Sanl=ERG8N Ankara;Temsilcisi LALE=KEMAL Yaz3i+leri;Müd.;Yrd. Nilay=ÖRNEK ED!TÖRLER Politika; AH8N=BAYAR Ekonomi Turhan=Bozkurt= Ekonomi; PEL8N=CENG8Z D3+;Haberler: Celil=Sar Kültür;Sanat; FERHAT=ULUDERE Politika: Salih=Bozta Fotograf;Editörü Fatih=SARIBA AHT;Genel;Müdürü Ramazan=KURNAZ Ekonomi;Müdürü Yavuz=BARLAS D3+;Haberler;Müdürü Soli=ÖZEL Sorumlu;Müdür 8zzet=DOAN Spor; KEREM=ALTAN Yurt;Haber; GÜRKAN=ÖZTEK8N Ankara;Temsilcisi Muharrem=SARIKAYA Haber;Merkezi;Müdürü TUNCER=KÖSEOLU !zmir;Temsilcisi Rdvan=KAYNAR Yazarlar;Editörü TAMER=KAYA Kreatif;Direktör YASEM8N=EM8NL8 Yurd3+3;Yay3n;Müdürü Rza=DURSUN Görsel;Yönetmen M.BARBOROS=BOZKURT !stihbarat;Müdürü CELAL=KORKUT Görsel;Dan3+man REHA=ERDOAN Genel;Koordinatör MUSTAFA=CESUR Sahibi Ali=Akbulut Teknik;Müdür MUSTAFA=EKMEN Yönetim;Kurulu;Ba+kan3 Mehmet=Bülent=Ergin Fotoraf;Editörü FULYA=ATALAY Yönetim;Kurulu;Üyesi S.=Serdar=Çalolu !ç;Haberler Hamit=Karal Spor Serkan=Akcan Yurt;Haberleri Selim=Budak Yaz3i+leri;Koordinatörü MET8N=KÖKLÜÇINAR Gece;Sorumlusu 8brahim=Karayeen Yaz3i+leri;Müdürleri NEET=EN8ZEL== SERDAL=SARAÇ Haber;Müdürü BAK8=AVCI Yay3n;Koordinatörü;(Ekonomi) Levent=Ertem Genel;Yay3n;Yönetmeni YUSUF=Z8YA=CÖMERT Yay3n;Sahibi ETHEM=SANCAK Genel;Yay3n;Md.;Yrd.; AT8LLA=GÜNER Genel;Yay3n;Dan3+man3 FEHM8=KORU !cra;Kurulu;Ba+kan3 Genel;Yay3n;Yönetmeni MUSTAFA=KARAAL8OLU Yaz3;!+leri;Müdürleri; TAYFUN=HOPALI GÜNEY=ÖZTÜRK BARLAS=YURTSEVER Yaz3i+leri;Müdürleri Yaz3i+leri;Koordinatörü Halil=Demir Banu=Kurt Cengiz=Kahraman Mehmet=Kenan=Kaya Hakan=Yaar=(Spor) Ankara;Temsilcisi; B8LAL=ÇET8N Sorumlu;Yaz3i+leri;Müdürü Mustafa=DOLU Yaz3;!+leri;Koordinatörü; ORHAN=VURAL TEMS!LC!LER Ankara Utku=Çakrözer Magazin;Müdürü; GÜLEN=YÜKSEL D3+;Haberler;Müdürü; UUR=KOÇBA Ankara;Haber;Müdürü; SEMRA=ÇET8N Yaz3;!+leri;Md.;Yrd. MELTEM=SUKAY Özkan=Tamirak=(8stihbarat) Kader=Balkç=(D=Haberler) Bar=Kocaolu=(Magazin) Kenan=ispir=(Yurt=Haberleri) Semra=Kardeolu=(ef=Editör) Fevzi=Malak=(Gece=Yazileri Sorumlusu) Haber;Koordinatörleri FERDA=ENGÜN MUSTAFA=ÇET8N Görsel;Yönetmen NURCAN=KÖKLÜÇINAR Yaz3i+leri;Müdürü MURAT=KELK8TOLU DOAN=ERTURUL Genel;Müdür Nermi=Karacabeyli Sal3k MEZ8N=TANRISEVEN !+letmeler;Genel;Müdürü Selahattin=Aslan Sorumlu;Müdür MUSTAFA=KAHRAMAN Mali;!+ler;Koordinatörü Ercan=Arolu Genel;Müdür MEHMET=Z8YA=GÖKALP Ekonomi AT8LLA=KIZILTAN Yay3n;Dan3+man3 8BRAH8M=K8RAS Ankara;Haber;Müdürü ABDÜLKAD8R=SELV8 Yurt;Haberler KAD8R=DEM8REL Kültür;-;Sanat NAZAN=DOANER Magazin ERGUN=TURGUT Yay3n;Koordinatörü MUSTAFA=KARTOLU Spor ERHAN=KÖKNAR Sorumlu;Yaz3i+leri;Müdürü FAT8H=POLAT !cra;Kurulu;Ba+kan;Yard3mc3s3 LEVENT=GÜLTEK8N Haber;Müdürü FATMA=DEM8RC8OLU Ekonomi 8BRAH8M=KAHVEC8 !dare;Müdürü Hüseyin=GÜRER Yay3n;Dan3+man3 MEHMET=EH8RL8 Genel;Yay3n;Müdürü 8SMA8L=TURGUT=YUVACAN Sorumlu;Yaz3;!+leri;Müdürü; AL8=NAZIM=ONARAN Yay3n;Kurulu Orhan=Erinç=(Bakan) Emre=KONGAR=(Bakan=Yardmcs) Hikmet=ÇET8NKAYA ükran=SONER 8brahim=YILDIZ Orhan=BURSALI Mustafa=BALBAY Hakan=KARA Fotoraf Selahattin=Sevi !cra;Kurulu;Ba+kan3 MUSTAFA=ALBAYRAK Adana Tonyukuk=Renklikurt Bilgi-Belge Edibe=BURA Genel;Yay3n;Yönetmeni MET8N=YILMAZ Görsel;Yönetmen 8lhami=Davutolu Ekonomi;Müdürü ERCAN=8NAN Spor Arif=KIZILYALIN Yurtd3+3;Bask3lar Mustafa=Halilolu= !mtiyaz;Sahibi AHMET=ALBAYRAK BÖLÜM;EFLER! D3+;Haberler ZEYNEP=ÇOLAKOLU Kültür Celal=ÜSTER Sahibi BURAK=AKBAY Yönetim;Kurulu;Ba+kan;Vekili GÜNGÖR=MENG8 !zmir A.=Nedim=Atilla D3+;Haberler Özgür=ULUSOY Kad3n-Aile Serhat=eftali Genel;Yay3n;Koordinatörü Nergis=Bozkurt Spor;Müdürü; 8BRAH8M=SETEN Ekonomi Hasan=ER8 Yorum Levent=Kenez Yay3n;Sahibi BAIMSIZ=GAZETEC8LER= YAYINCILIK=A.. Yaz3i+leri;Müdürü SEDAT=BAKICI !stihbarat Cengiz=YILDIRIM Kültür;Sanat;-;Tv Ali=Çolak Genel;Yay3n;Yönetmeni 8smail=Küçükkaya Yay3n;Koordinatörü ERGÜN=D8LER 13 Haber;Müdürü F8L8Z=GÜLER Ankara;Temsilcisi AM8L=TAYYAR Görsel;Yönetmen LEVENT=GÜNE D3+;Haberler;Müdürü BER8VAN=ORUÇOLU Spor;Müdürü AYDIN=BAYRAM Magazin;Müdürü SONER=CAN Sorumlu;Md.;Yay.;Sah.;Tem. ÖZKAN=DEM8R D3+;Haberler F8RUZE=ENAVCI Londra;Temsilcisi BORA=PARAN Gece;Müdürü SEZA8=ELG8N Editör MET8N=SARIKINACI GÜNCEL GAZETTE13 Eylül-Ekim 2011 14 STANBUL SENFON ORKESTRASI 2011-2012 Program KONSER TARİHİ 06 EKİM 2011 “GALA KONSERİ” 07 EKİM 2011 “AÇILIŞ KONSERİ” YER : AYA İRİNİ SAAT : 20.00 ŞEF : ANDREW GREENWOOD SOLİST : BURAK BİLGİLİ (BAS BARİTON ) ESEN DEMİRCİ (MEZZO SOPRANO) TOLGA SALMAN ( BANDENEON) ANKARA DEVLET ÇOK SESLİ MÜZİK KOROSU KORO ŞEFİ :CEMʼİ CAN DELİORMAN PROGRAM : BESTECİLER ESERLER L. BACALOV TANGO MISSA A. COPLAND FANFARE FOR A COMMON MAN A. BORODIN PRENS IGOR (KORO İLE) KONSER TARİHİ: 14 EKİM 2011 “POLONYA HAFTASI” YER : AYA İRİNİ SAAT : 20.00 ŞEF : T. STRUGALA SOLİST : KRZYSZTOF JABLONSKI (PİYANO) PROGRAM : BESTECİLER ESERLER F. CHOPIN PİYANO Mİ MİNOR H.M.GORECKI THREE DANCES IN THE OLD STYLE W.KILAR KRZESANY SENFONİK ŞİİR KONSER TARİHİ: 21 EKİM 2011 YER : FULYA SANAT SAAT : 20.00 ŞEF : OLA RUDNER SOLİST : C. HUANCHI (PİYANO) PROGRAM : BESTECİLER ESERLER J.S. BACH BRANDENBURG KONÇERTOSU NO:3 B.F. MENDELSOHN 1. PİYANO KONÇERTOSU C.R. REY TÜRKİYEM KONSER TARİHİ: 30 EKİM 2011 “CUMHURİYET BAYRAMI KONSERİ” YER : LÜTFİ KIRDAR ULUSLARARASI KONGRE VE SERGİ SARAYI SAAT : 20.00 ŞEF : OLA RUDNER SOLİST : AKIKO SUWANAI (KEMAN) PROGRAM : BESTECİLER ESERLER F.MENDELSON Mİ MİNÖR KEMAN KONÇERTOSU G.HOLST THE PLANETS (GEZEGENLER) KONSER TARİHİ : 04 KASIM 2011 YER : CADDEBOSTAN KÜLTÜR MERKEZİ SAAT : 20.00 ŞEF : ANDREW GREENWOOD SOLİST : GÜLŞEN TATU (FLÜT) (İDSO) PROGRAM : BESTECİLER ESERLER W. BOYCE SENFONİ NO:5 C.REİNECKE FLÜT KONÇERTOSU W.A. MOZART SENFONİ NO:41 (JUPITER) KONSER TARİHİ : 11 KASIM 2011 “ KURBAN BAYRAMI” KONSER TARİHİ : 18 KASIM 2011 “ATATÜRK HAFTASI” PROGRAM : BESTECİLER ESERLER R.STRAUSS DON JUAN R.STRAUSS SON 4 ŞARKI O.RESPIGHI ROMA BAYRAMLARI KONSER TARİHİ : YER : FULYA SANAT SAAT : 20.00 ŞEF : MAREK PİJAROWSKY SOLİST : ORÇUN YILDIRAN (PİYANO) PROGRAM : BESTECİLER ESERLER A.SAYGUN ORKESTRA İÇİN SUİT OP.14 F. LİSZT MACAR FANTAZİSİ R. STRAUS EIN HELDENLEBEN (BİR KAHRAMANIN HAYATI) KONSER TARİHİ: 25 KASIM 2011 YER : FULYA SANAT SAAT : 20.00 ŞEF : PAUL MANN SOLİST : VERDA ERMAN (PİYANO) (C.S.O) PROGRAM : BESTECİLER ESERLER G.F. HANDEL MUSIC FOR THE ROYAL FİRE WORKS E.GRİEG PİYANO KONÇERTOSU L.VAN BEETHOVEN SENFONİ NO:2 KONSER TARİHİ : 02 ARALIK 2011 YER : CADDEBOSTAN KÜLTÜR MERKEZİ SAAT : 20.00 ŞEF : PAUL MANN SOLİST : (ARKAS TRİO) * EMRE ELİVAR (PİYANO) *TUNCAY YILMAZ (KEMAN) (İDSO) * GUSTAV RİVİNİUS (ÇELLO) PROGRAM : BESTECİLER ESERLER L.VAN BEETHOVEN 3 LÜ KONÇERTO A.DVORAK SENFONİ NO.6 KONSER TARİHİ: 09 ARALIK 2011 YER : FULYA SANAT SAAT : 20.00 ŞEF : ANDREW GREENWOOD SOLİST : BURÇİN BÜKE (PİYANO) (İDSO) PROGRAM : BESTECİLER ESERLER E. ELGAR INTRODUCTION AND ALLEGRO S. SEANS PİYANO KONÇERTOSU NO.2 E.R.RACHMANINOV SENFONİ NO.2 KONSER TARİHİ : 18 ARALIK 2011 YER : LÜTFİ KIRDAR ULUSLARARASI KONGRE VE SERGİ SARAYI SAAT : 20.00 ŞEF : ANTONIO PROLLI SOLİST : TÜNDE SZABOKI (SOPRANO) 23 ARALIK 2011 “İNÖNÜ HAFTASI” YER : FULYA SANAT SAAT : 20.00 ŞEF : PATRYCJA PIECZARA SOLİST : NİL KOCAMANGİL (ÇELLO) PROGRAM : BESTECİLER ESERLER A.DVORAK ÇELLO KONÇERTOSU F.MENDELSOHN SENFONİ NO:3 KONSER TARİHİ : 30 ARALIK 2012 “YENİYIL KONSERİ” YER : FULYA SANAT SAAT : 20.00 ŞEF : DORIAN WILSON SOLİST : AYDIN UŞTUK (TENOR) (İZMİR DEVLET OPERA VE BALE ) BİRGÜL SU ARİÇ (SOPRANO) (İZMİR DEVLET OPERA VE BALE) PROGRAM : BESTECİLER ESERLER PROGRAM DAHA SONRA BELİRLENECEKTİR. KONSER TARİHİ: 06 OCAK -08 OCAK 2012 YER :CADDEBOSTAN KÜLTÜR MERKEZİLÜTFİ KIRDAR ULUSLARARASI KONGRE MERKEZİ SAAT : 20.00 ŞEF : A.ERTÜNGEALP SOLİST : HÜSEYİN SERMET (PİYANO) (C.S.O.) PROGRAM : BESTECİLER ESERLER J.BRAHMS PİYANO KONÇERTOSU NO:2 J.BRAHMS SENFONİ NO:1 KONSER TARİHİ: 13 OCAK 2012 YER : FULYA SANAT ŞEF : NACİ ÖZGÜÇ SOLİST : PROGRAM : BESTECİLER ESERLER PROGRAM DAHA SONRA BELİRLENECEKTİR KONSER TARİHİ: 20 OCAK 2012 YER : FULYA SANAT SAAT : 20.00 ŞEF : NACİ ÖZGÜÇ SOLİST : PROGRAM : BESTECİLER ESERLER PROGRAM DAHA SONRA BELİRLENECEKTİR. KONSER TARİHİ: 29 OCAK 2012 YER : LÜTFİ KIRDAR ULUSLARARASI KONGRE VE SERGİ SARAYI SAAT : 20.00 GÜNCEL GAZETTE13 Eylül-Ekim 2011 ŞEF : ENDER SAKPINAR SOLİST : MARIN GERAS (PANFLÜT) PROGRAM : BESTECİLER ESERLER U.C.ERKİN KÖÇEKÇE A.DVORAK SLAV DANSLARI M.MUSSORGSKY ÇIPLAK DAĞDA BİR GECE KONSER TARİHİ: 03 ŞUBAT 2012 YER : CADDEBOSTAN KÜLTÜR MERKEZİ SAAT : 20.00 ŞEF : J.HEMPEL SOLİST : MASSİMO MACRI ( ÇELLO) PROGRAM : BESTECİLER ESERLER R.SCHUMANN MANFRED UVERTÜRÜ R.SCHUMANN ÇELLO KONÇERTOSU W.A.MOZART SENFONİ NO:39 KONSER TARİHİ : 10 ŞUBAT 2012 YER : FULYA SANAT SAAT : 20.00 ŞEF : GIAN CARLO DE LORENZO SOLİST : YEGANE AKHUNDOVA (PİYANO) PROGRAM :BESTECİLER ESERLER E.V. RACHMANINOV VOCALIZE E.V.RACHMANINOV PAGANİNİʼNİN BİR TEMASI ÜZERİNE ÇEŞİTLEMELER A.DVORAK SENFONİ NO:7 KONSER TARİHİ: 16 ŞUBAT 2012 - 17 ŞUBAT 2012 “SEVGİLİLER GÜNÜ” YER : KÜLTÜR ÜNİVERSİTESİ - FULYA SANAT SAAT : 20.00 ŞEF : DORIAN WILSON SOLİST : KENNETH RADNOFSKY (SAXSAFON) PROGRAM : BESTECİLER ESERLER B. PERKER SAKSAFON KONÇERTOSU P.I.ÇAYKOVSKI ROMEO VE JULIET P.I.ÇAYKOVSKI FRANCESCA DA RİMİNİ KONSER TARİHİ: 24 ŞUBAT 2012 - 25 ŞUBAT 2012 YER : FULYA SANAT – KÜÇÜKÇEKMECE BELEDİYESİ KONSER SALONU SAAT : 20.00 ŞEF : A.RUDIN SOLİST : A.RUDIN (ÇELLO) PROGRAM : BESTECİLER / ESERLER A.GLAZUNOV - SOLENNELLE OUVERTURE OP.73 A.GLAZUNOV - MELODY FOR ÇELLO P.I.ÇAYKOVSKI - PEZZO-CAPRICCIOSO FOR ÇELLO S.TANAYEV - SENFONİ NO:4 KONSER TARİHİ : 02 MART 2012 YER : CADDEBOSTAN KÜLTÜR MERKEZİ SAAT : 20.00 ŞEF : J.HEMPEL SOLİST : GÜLSİN ONAY (PİYANO) (DEVLET SANATÇISI) PROGRAM : BESTECİLER ESERLER E.V. RACHMANINOV PİYANO KONÇERTOSU NO:3 L.VAN BEETHOVEN SENFONI NO:7 KONSER TARİHİ: 11 MART 2012 YER : LÜTFİ KIRDAR ULUSLARARASI KONGRE VE SERGİ SARAYI SAAT : 20.00 ŞEF : J.HEMPEL SOLİST : PROGRAM : BESTECİLER ESERLER G.MAHLER SENFONI NO:6 KONSER TARİHİ: 16 MART 2012 “ÇANAKKALE ŞEHİTLERİNİ ANMA HAFTASI” YER : FULYA SANAT SAAT : 20.00 ŞEF : D.WILSON SOLİST : G.APPAP (KEMAN) PROGRAM : BESTECİLER S. PROKOFIEV - KEMAN KONÇERTOSU NO:2 P.I.ÇAYKOVSKI - SENFONI NO:1 ESERLER KONSER TARİHİ: 23 MART 2012 YER : FULYA SANAT SAAT : 20.00 ŞEF : GÜRER AYKAL SOLİST : SOHPIA JAFFE (KEMAN) PROGRAM : BESTECİLER ESERLER E.CHAUSSON - POEME P.SARASATE - CARMEN FANTASY A.BRUCKNER - SENFONI REMINOR NO:0 KONSER TARİHİ: 30 MART 2012 YER : FULYA SANAT Gerçek sanat adına Gazette-13’ten teekkür Yağız Eyüboğlu Hakan Ateş Tuncay Özilhan Rahmi Koç Cüneyt Ağca Bülent Eczacıbaşı Ahmet Kocabıyık Gerçekleştirilen 30. Uluslararası İstanbul Film Festivali Sponsoru AKBANK'a; 17. Uluslararası İstanbul Tiyatro Festivali Sponsoru AYGAZ ve OPET'e; 39. Uluslararası İstanbul Müzik Festivali Sponsoru BORUSAN'a; 17. Uluslararası İstanbul Caz Festivali Sponsoru GARANTİ BANKASI'na; 12. Uluslararası İstanbul Bienali Sponsoru KOÇ HOLDİNG'e; 12. İstanbul Uluslararası Opera Festivali Sponsoru DENİZBANK'a sanata duyarlılıkları ve katkıları için sanatseverler adına teşekkür ederiz. Klasik Batı Müziği dalında iyi niyetlerinin boşa gidebileceğini düşündüğümüz sponsorları, kendi kişisel çıkarları için sömürenler olduğunu unutmayın! Sponsorlar yardım yaptıkları kuruluşa veya kişilere bu yardımı yaparken bu sloganımızı bir kez daha düşünerek değerlendirmeleri gerekeceğini umarız. Sanata büyük hizmetleri olan yukarıdaki dostlarımızdan önemle rica olunur. Kendi haline bırakılan AKM Harabelerine lütfen birlikte bir el atın. Yoksa bu gidişle Aspendos’un görünümüne dönecek bu sanat mabedi! Gazette-13 Yayın Kurulu SAAT : 20.00 ŞEF : ORHUN ORHON SOLİST : ÖMÜR KAZIL (FAGOT) MANFRED HADASCHIK (KLARİNET) PROGRAM : BESTECİLER / ESERLER TURGUT PÖĞÜN - PENCERE R.STRAUSS - KLARINET- FAGOT KONÇERTOSU F.SCHUBERT - SENFONI NO:5 KONSER TARİHİ : 06 NİSAN 2012 YER : CADDEBOSTAN KÜLTÜR MERKEZİ SAAT : 20.00 ŞEF : PAUL MANN SOLİST : İDİL BİRET (PİYANO) (DEVLET SANATÇISI) PROGRAM : BESTECİLER / ESERLER L.VAN BEETHOVEN PİYANO KONÇERTOSU NO:5 R.SCHUMANN SENFONİ NO:3 KONSER TARİHİ: 13 NİSAN 2012 YER : FULYA SANAT SAAT : 20.00 ŞEF : PAUL MANN SOLİST : SHAUNA ROLSTON (ÇELLO) PROGRAM : BESTECİLER ESERLER P.I. ÇAYKOVSKI HAMLET ÜVERTURÜ S.SEANS ÇELLO KONÇERTOSU G.FAURE ELEGIE D.ŞHOSTAKOVIC SENFONİ NO:6 KONSER TARİHİ: 20 NİSAN 2012-21 NİSAN 2012 “ ÇOCUK KONSERİ ” YER : FULYA SANAT - KÜÇÜKÇEKMECE BELEDİYESİ KONSER SALONU SAAT : 20.00 ŞEF : DENİZ SEVER SOLİST : PROGRAM : BESTECİLER ESERLER PROGRAM DAHA SONRA BELİRLENECEKTİR. KONSER TARİHİ: 27 NİSAN 2012 YER : FULYA SANAT SAAT : 20.00 ŞEF SOLİST : ANTONIO PIROLLI : GÜNAY YETİZ (FLÜT) (İDSO) ANKARA DEVLET ÇOK SESLİ KOROSU KORO ŞEFİ : CEMʼİ CAN DELİORMAN PROGRAM : BESTECİLER ESERLER C.STAMİZT - FLÜT KONÇERTOSU G. ROSSINI - STABAT MATHER KONSER TARİHİ: 04 MAYIS 2012 YER : CADDEBOSTAN KÜLTÜR MERKEZİ SAAT : 20.00 ŞEF : ANTONIO PIROLLI SOLİST : MASSIMO QUARTA (KEMAN) PROGRAM : BESTECİLER ESERLER P.I.ÇAYKOVSKI KEMAN KONÇERTOSU FİLM MÜZİKLERİNDEN SEÇMELER KONSER TARİHİ: 11 MAYIS 2012 YER : FULYA SANAT SAAT : 20.00 ŞEF : NACİ ÖZGÜÇ GENÇ YETENEKLER FİNALİ KONSER TARİHİ: 20 MAYIS 2012 “GENÇLİK HAFTASI VE BAHAR KONSERİ” YER : LÜTFİ KIRDAR ULUSLARARASI KONGRE VE SERGİ SARAYI SAAT : 20.00 ŞEF : EROL ERDİNÇ SOLİST : SİMAVİ ULUÇ PROGRAM : BESTECİLER / ESERLER Ö. GÖKSEL - CIRCUS RAJAH TURNE PROGRAMLARI: 13-21 OCAK 2012 TARİHLERİ ARASI İSPANYA 24-04 TEMMUZ 2012 TARİHLERİ ARASI GÜNEY KORE TURNELERİ PLANLANMAKTADIR EĞİTİM PROGRAMLARI: 16 ŞUBAT 2012 KÜLTÜR ÜNİVERSİTESİ KONSERİ 20-21 NİSAN 2012 ÇOCUK KONSERİ DİĞER ÜNİVERSİTELERLE BU AMAÇLI GÖRÜŞMELER DEVAM ETMEKTEDİR. 15 SANAT GAZETTE13 Eylül-Ekim 2011 2. Dünya Savaşı sonrası 2 . Dünya Savaşı bitiminde Amerika Soğuk Savaş’ı başlattı. Ve bu Soğuk Savaş’ın sonunda Türkiye’de ırkçılık, tuğrancılık olayları giderek güçlendi. Irkçılardan, tuğrancıdan oluşan bir grup, Ankara Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi’nin Halk Bilimi Bölümü’nü bastı. Bu bölümün başkanı Pertev Naili Boratav’dı. Onunla birlikte sosyolog Niyazi Berkez ve Behice Boran vardı ve bir süre sonra bu kürsü kapatılmak durumunda bırakıldı. Pertev Naili Boratav Fransa’nın Sorbonne Üniversitesi’ne davet edildi ve orada profesör olarak çalışmaya başladı. Halk edebiyatı ve folklor üzerine derslerini ve çalışmalarını yıllarca orada sürdürdü. Niyazi Berkez, Kanada’ya gitmek durumunda kaldı. Behice Boran ise Türkiye’de kalmayı yeğledi. Soğuk Savaş, Türkiye’de 1945’ten Demokrat Parti (DP) iktidara gelinceye kadar (1950) sert rüzgarlarını estirdi ve Amerikan emperyalizminin barış gönüllüleri 2. Dünya Savaşı’nın bitimiyle birlikte pıtırak gibi çoğalmıştı. DP’nin örgütlenmesine büyük katkı sağlıyorlardı. Sovyetler Birliği 2. Dünya Savaşı’nın galibiydi. Savaş döneminden kalma yaralarını sarmaya çalışıyor bir taraftan da çağdaş uygarlık alanında önemli işler başarıyordu. Sanatta, sporda dünyada dikkati çekecek biçimde gelişme gösterdiklerini anımsıyoruz. Türkiye ile Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği (SSCB) arasında savaş boyunca ilişkiler Atatürk dönemindeki gibi sıcaklı- SSCB'de ilk izlenimlerim Moskova treni gecikmeli olarak Romanya'yı geçti. Trende şef olarak görev yapan kişi benim konuk olarak Sovyetler Birliği'ne gidişimi duyunca odasında beni kabul etti. Ve bana “Hoş geldiniz Doktor Hayati” diye elimi sıktı. Masaya oturur oturmaz bir kadeh votka ikram etti. Halk insanı Rusya'da yazarlara ve aydınlara doktor olarak hitap ediyordu. Şef, trenle bir gün Türkiye'ye gelmek istediğini söyledi, ardından Nâzım Hikmet'i çok sevdiğini belirtti ve hemen “Saman Sarısı” adlı şiirini Rusça olarak ezbere okumaya başladı. “Zamanımız olursa Mayakovski'den ve Yesenin'den şiirler okurum ama Nâzım'ı çok seviyorum onun için onun şiirini okudum size” dedi. Moskova'ya 3. gün saat 21.00'da varacaktık. İstasyonda karşılamaya gelecek olan Türkolog Nona Farac evinde tren saatini beklerken, telefonla kendisini aradığımda şaşırmış ve gülmeye başlamıştı. Çünkü ben saat 19.00'da Kalli'nin Caddesi'ndeki Dostluk Evi’ndeydim. Kiev'de treni kaçırdığım için Kiev alanından Moskova'ya uçakla gitmek zorunda kaldım. Bütün eşyam trendeydi, benim sadece yanımda taşıdığım dövizim vardı, pasaportum da trende kalmıştı. Böyle bir şaşkınlık içinde beni Dostluk Evi’nde karşılayan Nona Farac, gülmekten dakikalarca merdivenleri çıkamadı, sonra treni bekledik. Gelen eşyalarımı, pasaportumu aldım ve Moskova garda yemeğimizi yedikten sonra, Ukrayna Oteli’ne gittik. Kremlin üslubunda Stalin döneminde yapılmış büyük bir oteldi. Birkaç gün burada kaldım. Kent merkezine uzak olduğu için merkez otellerinden birine gitmek istedim, beni Budapeşte Oteli’ne yerleştirdiler. Küçük otel olmasına rağmen çok güzeldi. Bolşaya, Moskava Sanat Tiyatrosu'na yürüyerek 10 dakikada gidebiliyordum. İlk gördüğüm oyun, MCallers'ın öyküsünden Edward Albee'nin tiyatroya uyarladığı "Küskünler Baladı"ydı. Oyunu, Sovremennik (çağdaş) Tiyatrosu'nda izledim. Sovremennik Tiyatrosu, Alex Yefremov tarafından kurulmuştu. Moskova Sanat Tiyatrosu'ndan ayrılan Yefremov, profesyonel yetişkin öğrencilerini de alıp sözünü ettiğim tiyatroyu kurmuştu. Oyunu olağanüstü güzellikte oynadılar. Bütün oyuncular yıldız sanatçılardı. Özel seçilerek tiyatroya getirilmişlerdi. Sovremennik Tiyatrosu yeni bir soluktu. Oyunda herkes önemli rolleri paylaşıyordu ama Galina Volchek adlı oyuncuyu izlerken gözlerim yaşarmıştı. Volchek şimdi Sovremennik Tiyatrosu'nun Genel Sanat Yönetmenidir. Oyundan sonra tanıştım kendisiyle. Ludmilla Galipkova ve İsplandit adlı genç iki yönetmen oyunu sahneye koymuştu, Moskova’ya her gidişimde Sovremennig Tiyatrosu'nda oyun izlemeden dönmüyordum. Gittiğim yıl 30 profesyonel tiyatro vardı. Zamanla bu profesyonel tiyatroların tümünü gördüm. Bugün Moskova'da 60'ın üzerinde profesyonel tiyatro var. Bunların dışında deneysel tiyatro niteliğinde ayrıca küçük sahneli topluluklar da bulunmaktadır. ğını koruyamadı. Çünkü 2. Dünya Savaşı boyunca Almanya’nın geleneksel dostluğu nedeniyle Nazi Almanya’sının da hoşgörüyle karşılandığını biliyoruz. Bu konuya tekrar gelmek üzere 1963 yılına dönüyorum. Türkiye SSCB ile yeniden kültürel ve dostluk ilişkilerini 1963’lere doğru başlattı, her 2 ülke bu konuda anlaştı. Uzun zaman savaşın bitiminden sonra ülkemize gelemeyen Sovyetler Birliği’nden sanatçılar gelmeye başladı. Bu gelen sanatçılar konser ve dans gösterileri yapıyorlardı. İlk kez 1963 yılında Sovyet Yazarlar Birliği’nden 2. Dünya Savaşı’nı gören, savaşa bizzat katılan 3 yazar geldi: Konstantin Simonov savaşta Komsomol Dergisi’nin cephe muhabirliğini yapmıştı. Pravda Gazetesi’nde “Bekle beni” şiirinin yayımlanmasıyla ülkesinin tüm insanları tarafından tanınmıştı. 2. konuğumuz Türkolog ve yazar Rady Fish’ti. Cephede savaşa katılmış bir yazardı. 3. konuk Başkurdistan asıllı Mustafa Kerim’di. Bu 3’lünün İstanbul’daki konaklamalarını Dışişleri Bakanlığı karşılıyordu ama ağırlama işini Aziz Nesin’in başkanlığında birlikte yönetiyorduk. Basın toplantısından sonra İstanbul’u gezdirme görevi bana verilmişti. Daha sonra K. Simonov’un “Yaşayanlar ve Ölüler”, “İnsan Asker Doğmaz” adlı romanları yayımlandığında büyük ilgi uyandırmıştı. 2. Dünya Savaşı’nı anlatan çok etkili romanlardı. Rady Fish savaş yazılarıyla ünlüydü. Nâzım’ın yakın dostuy- du. Türkolog olarak Türk yazarlarını Rus dilinde tanıtan değerli bir çevirmendi de. Daha sonra bu 2 yazar ülkemize birkaç kere gelecekler ve benim evimde konuk olacaklardı. Benim de bunlarla dostluğum böyle başlamıştı. Mustafa Kerim yazar ve şairdi. Güçlü roman, şiir ve tiyatro oyunları bulunmaktadır. Rady Fish, Mevlana üzerine kitap yazmış Rusça yayımlamıştı. Kemal Tahir’in “Devlet Ana” romanını Rusçaya çevirmiş ve roman Sovyetler’de büyük ilgi uyandırmıştı. İlk yapıtlarından biri de “Nâzım’ın Çilesi” adlı Türkçeye çevrilen kitabıydı. Fidel Castro’nun SSCB’de yaptırdığı ve Nâzım Hikmet adlı şilep ünlü şairimizin adını yeniden dünyaya duyurdu. Aynı dönemde Nâzım Hikmet şilebinin Küba’ya verilişinden sonra, Nâzım ile Rady, Castro’nun davetlisi olarak Küba’ya gitmişlerdi. 1965’te, 2 ülke arasındaki ekonomik ve kültürel antlaşmaları yenilemek üzere SSCB Başbakanı Kosigin ülkemize geldi. Bu ziyareti sırasında bir akşam “Kuğu Gölü”nü izlemiş ve Ankara Devlet Opera ve Balesi sanatçılarını çok beğenmişti, sonrasında adına verilen resepsiyonda da temsilin baş dansçısı Meriç Sümen’i Moskova’ya davet etmişti. 1967’de Meriç Sümen, Bolşoy’un konuğu olarak Moskova’ya gitti. Aynı yıl ben de sahne sanatlarını araştırmak ve incelemek üzere SSCB’ye davet edildim. O dönemi de bir sonraki yazımda paylaşacağız. 16 Yazan: HAYATİ ASILYAZICI Gsm: 0533 818 59 94 Savaş ve barıştan sonra Rusya'dayım Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği (SSCB)'ne davet edilmeden önce İstanbul Derleme Müdürlüğü'nde ayrıntılı araştırmalar yaptım. Çok yoğun bilgilere ulaştım. Derleme müdürü Türker Acaroğlu ile iyi dostluğum vardı. Özellikle kendisi ve orada çalışanlar yayınlarla ilgili bana yaptıkları yardımları bir vefa borcu olarak burada belirtmek istiyorum. Sadece gideceğim ülke değil, ülkem adına da edebiyat, tiyatro, müzik ve diğer sanat dallarında kendimi iyi hazırlamıştım. Bilmediğim bir ülkede olağanüstü bir kültür ve sanat dünyasının içine girecektim. Bu hazırlıklar 1 ayın sonunda Doğu Bilimleri Enstitüsü'nde vereceğim konferansta bana büyük yarar sağlayacaktı. Bu konferansı çok renkli olduğu için daha sonra anlatacağım çünkü bu olayın sonuna doğru geliyor. Böyle bir konferanstan haberdar değildim. Önce Bulgaristan'a geçtim trenle, Moskova'ya gidecektim. Türkiye SSCB arasında tren ve uçak bağlantısı yoktu. Bu nedenle Bulgar vizesini almaya gittiğimde benim Sofya'da 1 hafta konuk etmek istediklerini sanatın bütün etkinliklerini bana tanıtmak için bir program hazırladıklarını söylediler. 1 hafta sonra Bulgaristan'dan ayrıldım, Sofya-Moskova trenine bindim. SSCB'ye gitmeden önce doğal olarak Türk tiyatrosunun kurucusu Muhsin Ertuğrul Hoca ile fırsat buldukça görüşüyordum. Rus tiyatro ve sinemasıyla ilgili yoğun çalışmalar yapan tek kişiydi. Bu arada şunu da belirtmek istiyorum Muhsin Ertuğrul Moskova'da bulunduğu dönemde Abidin Dino Paris'ten Moskova'ya gelerek Rus sinemasıyla ilgilendi. Yani Muhsin Ertuğrul'dan sonra gelen 2. kişi ressam Abidin Dino'ydu. Yine Moskova'da çalışmalarını sürdürdüğü yıllarda M.Ertuğrul'u, ilk eşi Neyyire Ertuğrul da görmeye gitti. Onun da dönüşünde Moskova izlenimlerini röportaj olarak bir gazeteye verdiği bilinmektedir. Bu gidişimde Azerbaycan'ı gitmedim. Çünkü ertesi yıl Kemal Tahir ile gidecektim. Moskova'daki Azerbaycan adına düzenlenen festivale bütün Azeri toplulukları katıldığından onlarla Moskova'da buluştum. 1963 yılından beri tanıdığım dünyaca ünlü orkestra şefi Niyazi Tagizade ve senfoni orkestrası da Moskova’daydı. Muhsin Ertuğrul 1923'lerden sonra Moskova’ya gitmiş, orada çok önemli çalışmalar yapmış, Rus tiyatrosunu ve ünlü yönetmenlerini yakından tanımıştı. Konstantin Sergeyevic Stanislavski, Nemiroviç-Dançenko, Meyerhold, Tairov gibi dönemin en önemli yönetmenleriyle çalıştı. Stanislavski yöntemini en iyi bilen tiyatro insanımızdı. Bu arada Rus sinemasıyla da ilgilenmiş, dönemin dünyaca ünlü sinema yönetmeni Sergey Ayzenştayn ile sinema çalışmaları yapmış, Rus sinemasını da yakından tanımıştı. Çok iyi Rusça öğrenmiş ve ülkemize döndükten sonra Rusçadan çeviriler yapmış ve Rus tiyatrosunun seçkin oyunlarını İstanbul Şehir Tiyatroları'nda sahneye koymuştu. İlk oyun olarak Aleksandr Sergeyeviç Griboyedov'un ünlü oyunu “Akıldan Bela” adlı oyununu Rusçadan Türkçeye çevirip Şehir Tiyatrosu'nda sahnelemişti. Bunları başka Rus oyunları da izleyecekti. Muhsin Ertuğrul'un Rusya’daki çalışmaları başlı başına bir kitap konusudur. Moskova'da o dönemin Vakit Gazetesi'ne yazdığı yazılar, Murat Tunçay tarafından eski Türkçeden günümüz diline çevrilmiş ve kitap olarak yayınlanmıştı. Bu kitaptaki yazıları inanılmaz güzelliktedir. Çünkü dünya çağdaş tiyatrosunu etkilemiş olan, bir yöntem getiren, biçemini geliştiren Stanislavski bugün de anıtsal konumunu korumaktadır. “Moskova'ya ve SSCB'ye gidiyorum” diye kendisini görmeye gittiğimde, Ertuğrul; “Hayaticiğim, git, durma hemen git. Orada çok şeyler öğreneceksin. Rus tiyatrosunu yakından tanı, çok yararlanacaksın. Gürcü tiyatrosunu da ihmal etme. Fransız şarabını aratmayan Gürcü şarabını da içeceğini biliyorum” diye sözünü tamamlamıştı. Moskova'da kaldığı yıllarda hep Gürcü şarabını içtiğini söylemişti. Yaşamı boyunca yemeklerde birer bardak şarap içmeyi hiç ihmal etmedi. Dünyadaki tüm şarap cinslerini adlarıyla ezbere bilirdi. Tıpkı tiyatro repertuvarında olduğu gibi; Antik, klasik ve çağdaş yazarlarının neredeyse tüm yapıtlarını tanır ve değerlendirirdi. Bütün yaşamını tiyatroya adamış Muhsin Ertuğrul'u ve bu yazımda adı geçen yaşamını yitirmiş bütün değerli dostlarımı saygı ve sevgiyle anıyorum. Berlin Duvarı yıkıldı, Bertolt Brecht unutuldu Bertolt Brecht (1898-1956) 20. Yüzyıl’ın ünlü tiyatro yazarı, yönetmeni ve şairi. Tiyatro edebiyatında “epik tiyatro”nun kurucusu olarak bilinmektedir. Aslında dramatik tiyatrodan epik tiyatroya geçişte Erwin Piscator'un ilk kuramcı olduğunu da biliyoruz. Epik tiyatronun temelini aradığımızda Çin tiyatrosundan, Stanislavski yönteminden yararlandığı da bir gerçektir ama özünde diyalektik tiyatro anlayışı vardır. Klasik Çin tiyatrosunun ve operasının temeli epiktir ama onu Çin sanatçıları, yönetmenleri geliştirmiş ve çağdaş konuma getirmişlerdir. Epik tiyatro şöyle tanımlanmaktadır: İllüzyoncu tiyatronun seyirciyi saran yaşantısı yerine anlatıcı, belgeleyici, göstermeci bir üslup ile seyirciyi akılcı yoldan bir gözlemci olmaya zorlayan ve seyirciye olayı yaşatmak yerine onu olayın dışında bırakıp yargı vermesini sağlamak ereğini güden tiyatro türüdür. Epik tiyatroyu bütün yönleri ve boyutlarıyla çağdaş ve özellikle 20. yy tiyatrosunda özgün bir konuma getiren Bertolt Brecht'tir. 1940-1945, Alman-Sovyet Savaşı’nın korkunç yıkımlar ve ölümler yaratan savaş yıllarıdır. 2. Dünya Savaşı 1939' da başlamış ve Hitler Almanya'sının yenilgiye uğramasıyla 15 Mayıs 1945'te sona ermiştir. 6 milyon Alman sivil ve askerin ölümüne karşın Sovyetler Birliği'nin sivil asker olarak toplam kaybı 26 milyondur. Ama sonuç olarak Bertolt Brecht Almanya'ya döndüğü zaman özellikle çetin savaşın geçtiği kentlerden biri olan Berlin, yıkıntılardan oluşan harabeye dönüşmüş haldeydi. Savaş bitiminden sonra savaşan ülkeler yaralarını sarmak için yıkılan kentleri yeniden kurdurlar ve insanların yaşamalarını sağladılar. Bertolt Brecht'in Doğu Berlin'de yaşama kararı, kapitalist ülke konumunda olan Batı Almanya'dan siyasal nedenlerle uzaklaşma, özellikle komünist yönetimi seçmesi nedeniyledir. 2. eşi olan Helene Weigel ile birlikte Berliner Ensemble kurulmasında birlikte çalıştılar. Bu tiyatro Doğu Almanya yönetiminin Bertolt Brecht'e armağanıydı. Burada Brecht birçok oyununu sahneye koymuş, hem oyunları hem de yorumlarıyla dünyanın saygın tiyatro kurumlarından biri durumuna gelmişti. Berliner Ensemble, epik tiyatronun dünyaya bakan sadece bir penceresi değil gerçek merkezi konumundaydı. Brecht’in sahnelediği oyunların çoğunda başrol oyuncusu Helene Wiegel'di. Berliner Ensemble’ın ilk oyunu, Brecht'in yazıp yönettiği Helene Wiegel'in başrolünü oynadığı “Cesaret Ana ve Çocukları” adlı oyundu. Arkasından “Bay Puntilla ile Uşağı Matti” oynandı. 1949-1954 yılları arasında Wolfgang Langhoff'un sanat yönetmeni olduğu yıllarda Brecht ve Weiger bu yönetmenin engellemeleriyle karşılaşmışlardı. Bu nedenle Berlin Ensemble bir- çok güçlükleri aşmak zorunda kaldı. Sahneledikleri oyunları sadece Berlin'de oynamıyor dünyanın birçok ülkesine götürüyorlardı. Söz gelimi İngiltere, Fransa, Avusturya, İsviçre ve İtalya sıklıkla turne yaptıkları ülkelerdi. 1956 yılında Brecht'in ölümü üzerine Berlin Ensemble'daki yönetimi eşi Wiegel üstlendi. Ölümüne dek (1971) Wiegel bu görevini sürdürdü. Ölümünden sonra kızı ve damadı bu görevi devraldı. Çiftin yönetiminde Berlin Ensemble repertuvarında Brecht’in oyunlarında giderek bir azalma görüldü. Berlin Duvarı yıkılınca (Kasım 1989) durumun değiştiğini görüyoruz. Özellikle Avrupa'da kapitlizmin yükselişi, Amerikan emperyalizminin dünyaya üstünlük sağlayışı Sovyetlerin dağılmasıyla ABD büsbütün Avrupa’yı da hakimiyeti altına aldı. Sömürgeciliğin yeni boyutu ülke ve ad değiştirmişti. Duvar yıkıldı, Berlin Emsemble'da Brecht'in oyunları oynanmaz oldu. Şimdi tiyatronun repertuvarına baktığımızda Brech'in hiçbir oyununu göremiyoruz. Brecht kapitalizmi, emperyalizmi ve mafyayı amansız eleştiren oyunların Berlin Emsemble'da repertuvardan çıkartıp rafa kaldırılması çok acı bir tiyatro olayıdır. Tiyatronun yur tiçi ve yurt dışı gezilerinde adını taşıdığı tiyatroya yakışmayan oyunlarla turne yaptıklarını biliyoruz. Berlin Ensemble artık çalışan ama özelliği olmayan bir müze tiyatrosudur. SANAT GAZETTE13 Eylül-Ekim 2011 17 9. Bodrum Uluslararası Bale Festivali 9 . Bodrum Uluslararası Bale Festivali'nin açılışını İstanbul Devlet Opera ve Balesi (İDOB) yaptı. Aslında bu programa bir üçleme de denilebilirdi. İlk bölümde '2. Senfoni' sergilendi. Uwe Scholz'un yaptığı koreografi, Giovanni Di Palma'nın sahneye koyduğu çalışma bütün olarak olağanüstü güzeldi. Beğeni ölçütümüzü öne çıkaracak olursak İstanbul Mozaik kavramını bu üçlüyle örtüştüremedim. Ancak 2. Senfoni'nin özgünlüğü ve yükselen grafiğine tanık oldum. Dans- bale adına herşey çözümlenmiş; ekip dansçılığı inanılmaz güzellikte öne çıkmıştı. Deniz Zirek -Selim Borak, Zuhal Balkan- Erhan Güzel çiftleri ve ayrıca dansa katılan diğer 10 çiftin başarı grafiğini yükselten tempoya görsellik ve estetik kattılar. Robert Schumann'ın müziği, 2. Senfoni'nin asıl başarısına yol açan ezgileri işitsel duyarlılıkla dansçılarla buluşturuyordu. İstanbul Mozaik'in asıl temelini 2. Senfoni oluşturuyordu. Bir diğer konu da Uluslararası Bale Festivali'nin açılışını Türk balesinin özellikle İDOB'un yapması önemliydi. Çünkü buradan varılacak yol 'ulusal bale' yaratısıdır. İstanbul Mozaik'in 2. yapıtı, Patrick De Bana'nın kareografileyip sahneye koyduğu 'Creatures' adlı danstı. Müziğini Dem Trio- Madjid KhaladjKayhan Kalhor And Brooklyn Rider- Dhafer Youssef yaptı. Belirttiğim bu bestecilerin müziği bir başka açıdan dikkatimi çekti. 'Otantik' dediğimiz doğu ezgilerini içeren müziğin ulusal balemiz açısından da önemli olduğunu söylemeliyim. Ama Okan Demiriş ve IV. Murat Mersin Devlet Opera ve Balesi, 2. Uluslararası İstanbul Opera Festivali'ne bir süre önce yitirdiğimiz Okan Demiriş'in “IV. Murat” Operası ile katıldı. Çağdaş Türk bestecileri arasında özel bir yeri Okan Demiriş'in opera alanında yapmış olduğu besteler, bir diğer deyişle yazdığı opera yapıtları dikkat çekmektedir. Özenle bakıldığında Ulusal Türk Operası'na en çok katkı sağlayan bestecimizin Okan Demiriş olduğu görülür. İlk akla gelen yapıtları arasında “IV. Murat”, “Karyağdı Hatun”, “Yusuf ile Züleyha” bulunmaktadır. Okan Demiriş’in (1942-2010) bestelediği “IV Murat”, Turan Oflazoğlu'nun aynı adlı tarihsel oyununu kaynak alır. Eserin librettosunu da Turan Oflazoğlu yazmıştır. Okan Demiriş'in bu yapıtı Osmanlı padişahı IV. Murat’ın (1609-1640) çelişkili yönetimi birtakım yenilikleri içermekle beraber, IV Murat, kısa süren yaşamına yapmak istediklerini sığdıramamıştır. Gerileme Dönemi’nde olan Osmanlı İmparatorluğu'na çeki düzen vermek için büyük çabalar harcamış; seferlere çıkarak yeni yerler almıştır. Bütün bunlara karşın istediklerini elde edememiş, düşündüğü reformları gerçekleştirememiştir. Topluma çeki düzen vermeye çalışmış, bu alanda başarılı olmakla birlikte ne yazık ki kendisi de bir içki düşkünü olarak yaşamını erken yitirmiştir. “IV. Murat” operasında Okan Demiriş; tarihsel bir değerlendirme içinde oyunun özünü bozmadan IV. Murat'ın çelişkili yaşamını, dönemin toplumsal çalkantıla- rını, müziğiyle inanılmaz güzellikle veriyor. Demiriş'in genel olarak yapıtlarında, Türk kültürüne yönelik müzik tümcelerine rastlanır. Geleneksel ve çağdaş müziğin sentezini yapan bir besteci olarak, bütün müzik akımlarını biliyordu. Çünkü nitelikli bir hocaydı. Kendi operalarını, sahneye konuluşlarında şef olarak da yönetmiştir. Masal, söylence, halk müziği ve Türk müziği alanındaki çalışmalarını başarıyla yansıtmıştır. “IV. Murat”ı Murat Atak sahneye koydu. Rejisör ve tiyatro gözü ağırlıklı bir çalışmaydı. Yorum ve ölçümler yerindeydi. Operanın yorumunda “IV.Murat”ta Kıvanç Uğraşbul ve “Kösem Sultan”da Nazlı Alptekin ikilisi yapıtın başarısında öne çıktı. IV. Murat'ın padişahlık yıllarında görev alan kişileri başarıyla canlandıran sanatçılar: (Sadrazam Topal Recep Paşa) Ümit Burak Tekinay, (Nef'i) Mustafa Özer, (Bekir Mustafa) Hasan Alptekin, (Dilfigar) Funda Uyanık, (Bostancıbaşı) Hasan Berk, (İstanbullu) Hakan Bölükbaşı, (Sadrazam Kara Mustafa Paşa) Erdem Özdemir, (Çığırtkan) Hulusi Polat, (Halk) Ufuk Kasar, Özkan Çavdaroğlu, Serkan Karagöz, (Hafız Paşa) Korhan Dinçer, (Şeyhülislam) Mehmet Okman. Orkestrayı Bujor Hoinic başarıyla yönetti. Koro şefi Oleg Constantinov, sahne tasarımı Erkut Uzelli, kostüm tasarımı Nursun Ünlü, koreografi Tolga Ergen, ışık tasarımı Tarık Deniz’in başarılı çalışmalarıyla “IV. Murat”ın Topkapı Sarayı’na uygun düştüğünü belirtmeliyim. artardı. Dansçılar bu bölümde yine başarılıydılar. İstanbul Mozaik'in Mi Favorita'sı 'Mi Favorita' adlı dansı Jose Martinez koreografisini yapıp aynı zamanda sahneye koydu. Gaetano Danizetti'nn müziği beğeni düzeği yüksek olan önemsenecek ve koreografiye değer katacak düzeydeydi. Mi Favorita'nın dansçıları görece bir yorgunluk belirtileri içerisinde dans ettiler. Buradan şu sonuç çıkıyor; bir gösterimde yer alan üçlemeler daha geniş dansçılar tarafından oynanmalı ve onlara soluklanma olanağı tanınmalıdır. Sonuçta Ağustos'un sıcak gecesinde açılışını yapan İDOB balesi genel olarak başarılıydı. Üzerinde durduğum ayrıntılar ulusal balemiz açısından önem taşıdığı içindir. Bodrum festivali yerini ve değerini bulmuş bir bale ve dans festivalidir. Mezzo soprano Elina Garanca şöleni 2. Uluslararası İstanbul Opera Festivali’nin saygınlık kazanan şan konserini Letonyalı Elina Garanca verdi. Olay festivalin “prestij” konseri olarak nitelendirildi. Doğrudur. Saygınlık, olağanüstü yorum, olağanüstü ses, bütün bunları sanatçı kişiliğinde toplamıştı Elina Garanca. Uzun yıllardan beri özlemini çektiğimiz mezzo soprano sanatçısının, olağanüstü güzelliklerle dolu şan konseriydi. Sesinin volümü, derinliği, genişliği, yorumu, müziksel doruktaydı. Konserin bütünleyici bir yönü vardı: Yöneten Karel Mark Chichon ile İstanbul Devlet Opera ve Bale (İDOB) Orkestrası’nın eşliği konsere inanılmaz katkı sağladı. Elina Garanca, Karel Mark Chichon İDOB Orkestrası konseri 13 Temmuz Çarşamba günü Aya İrini’de bir müzik şöleni olarak gerçekleşti. Gerek programın seçilişi gerekse sözünü ettiğim 3’lünün birliği, görsel ve işitsel olarak benzersizliğini ortaya koydu. Düşle şölen müziğin büyüleyici güzelliğiyle Aya İrini’de yankılanıp durdu. Solist, şef ve orkestra 2. Uluslararası İstanbul Opera Festivali’ne etkileyici değer kattı. özel ve öznel şan resitali Programa gelince, bir sanatçının özellikle solo yapan sanatçının seçeceği yapıtlar, yorumlayacağı bestecileri seçmek, başlı başına bir sanat olayıdır. İlk olay bu programda gerçekleşir. Solist sanatçı burada, programda yer alan ses rengine uygun parçaları seçer. Şef ve orkestra ile başarı yollarını dener. Olay 3’lünün yorum sorunudur. Başlangıçta sözünü ettiğim olağanüstü yorum bu 3’lü tarafından gerçekleştirildi. Mezzo soprano Garanca, seslendirdiği bestecilerle örnek sunumunu da bizlere anlatmış oldu. Sesi kullanmak, müzikselliğini yükseltmek, bir opera sanatçısının şan konserinde yapabileceği en iyi değerlen- İstanbul Müzik Festivali kapanış konseri 39 İstanbul Müzik Festivali’nin kapanış konserini Christoph Eschenbach’ın yönettiği Almanya’nın ünlü orkestralarından biri olan Schleswig-Holstein verdi. Orkestranın solisti ABD’li viyolonsel sanatçısı Alisa Weilerstein’dı. Leonard Bernstein tarafından 1987 yılında kurulan Schleswig-Holstein Müzik Festivali Orkestra Akademisi, Almanya’nın kuzeyinde her yıl gerçekleştirilen, dünyanın en önemli festivallerinden birinin eğitim çalışmalarının özünü oluşturuyor. Geçtiğimiz hafta 26 Haziran tarihli yazımda; Schleswig-Holstein Müzik Festivali Orkestrası’nın piyanistimiz Fazıl Say’a eşlik ettiğini ve o festivalde büyük bir başarı kazandığını belirtmiştim. Schleswig-Holstein Orkestrası, akademik unvanlı genç bir topluluk. Üstün tempolu yorumlarını, müziksel seslendirilişle değerlendirdi. Orkestra şefi Christoph Eschenbach yetkin bir yönetmen olarak bestelerin doyumlu güzelliklere ulaşmasını sağladı. Söz gelimi G. Rossini’nin “İtalya’da Bir Türk Operası Uvertürü”nü bize renkli yorumuyla duyumsattı. C. Saint-Saens’ın “La Minör Viyolonsel Konçertosu”nu, viyolonsel sanatçısı Alisa WeilerStein teknik ve müziksel niteliğiyle üstün bir başarıyla seslendirdi. Genç kuşak çellistlerinden olan Weilerstein bu kon- buradaki doğu ezgileri İran ve Afrika kökenli olması asıl düşüncemdeki değişme nedenini açıklamalıyım. Nedeni: Koreografi bilmeyebilir! Ama otantik ezgileri içeren doğu müziği kullanacaksa kendi Türk müziğinde sayısız denilebilecek örnekler bulunmaktadır. Halk müziğini ayrı tutalım, halk müziğinde derin çok sesslilik var. Gizeminde her notaya gidecek, her koreografi yönlendirecek verimlilik ve zenginliği bulunmaktadır. Klasik Türk Müziği'nde Mevlana'dan, Yunus'dan, Itrî'den, Dede Efendi'den çok sayıda yararlanacak Doğu Müziği'nin en güzel renkleri bulunmaktadır. Üstelik sanat nitelikleride tartışılmaz boyuttadır. Koreograf Patrick De Bana bu çalışmayı yapmadan önce, İDOB bale yöneticileri tarafından yönlendirilebilirdi. O zaman 'Creatures'in değeri bana göre kat kat serinde, uluslararası alanda kendisinden daha sık söz ettireceğini gösterdi. Sanatçı, teknik ve müzikal yorumunu fiziksel olarak da değerlendirebilmektedir. Bu kanımızı doğrulayan bir olayı burada açıklamak yerinde olacaktır sanırım. Sanatçıya büyük açılım sağlayacak olan; dünyanın en büyük ve en ünlü orkestralarından biri olarak bilinen St. Petersburg Filarmoni Orkestrası eşliğinde ve Yuri Temirkanov ile birlikte, Nikolai Alekseev yönetiminde 14 kenti kapsayan turneye katılması olacaktır. Bir başka ayrım da sanatçının geçtiğimiz dönem, Berlin Filarmoni Orkestrasıyla Oxford’da Elgar’ın Viyolonsel Konçertosu’nu seslendirişi ile elde ettiği başarının geniş kitlelere ulaşmasıydı. Bu konseri BBC canlı olarak yayınlamıştı. Konserin 2. Bölümünde orkestra, J. Brahms’ın “Do Minör Senfoni”sini görkemli bir biçimde yorumladı. Bu yorumlayışta usta şef Eschenbach’ın büyük katkısı vardı. J. Brahms’ın derin ve geniş boyutlu yorumu yapılarak seslendirilişi başarının asıl nedeniydi. İKSV’nin oldukça geniş kitlelere ulaşan İstanbul Müzik Festivali adına yakışır biçimde kapanışını yaptı. Şimdi sıra 18. Uluslararası Caz Festivali ile 2. Uluslararası İstanbul Opera Festivali’ne merhaba demeye geldi. dirmelerdir. Mezzo soprano Elina Garanca’dan özel ve öznel şan resitalini, dinlemek bu yıl ki festivalin gerçekten büyük olayıydı. Konser, Berlioz’un Macar Marşı (Faust’un Lanetlenmesi op 24) ile başladı. Orkestradaki değişiklik özellikle dikkatimi çekti. Bu dikkati çekmede, şefin başarısı görünüyordu. Şunu da belirtmeliyim İDOB Orkestrası’nı her zaman belirli bir başarı düzeyi vardır. İyi şefle konser verince bu başarısı daha da katlanıyor. Berlioz’un D’amour I’ardenre flamme (Faust’un Lanetlenmesi op 24) E. Garanca’nın repertuarını ne kadar seçkin yaptılardan oluştuğunu gördük. İlk parçasında salonu büyülemişti. Orkestra ve şef nitelikli bir Rossini parçasını seslendirdi: bu parça Guillermo Tell operasının uvertürüydü. Konser, nerdeyse yarışa dönmüştü. Orkestra inanılmaz güzellikte şefle bütünleşiyor, solist olağanüstü güzellikte söylüyordu. Bu kez solist Garanca; Cilea Acerba volutta… o vagabonda stella ( Adriana Lecouvreur) parçasını etkin ve soluklu biçimde yorumladı. Saint- Saens’in Samson ve Dalila'sı – ara başlıkSaint- Saens’in ünlü operası olan Bacchanale (Samson ve Dalila) parçasını, Bizet’in Farandole (L’arlesienne Suite no 2) parçalarını orkestra güzel yorumuyla seslendirdi. Şef Karel Mark Chichon’un orkestra ile solist Garanca’ya büyük katkı sağlayan başarılı eşliğiyle dikkat çekti. Garanca, Gounod’un Faites-lui mes aveux, Saint- Seans Mon coeurs’ouvre a ta voix ile Bizet’in Carmen Operası’nı Prelude (I.Perde), Habanera(I.Perde), Entr’acte (4. Perde), Seguedille (I.Perde), Entr’acte (2.Perde), Chanson boheme (2.Perde) adlı parçalarda, olağanüstü yorum ve seslendirmenin özelliklerini ortaya koydu. Atatürk'ün izlediği ilk opera: Tosca 2. Uluslararası İstanbul Opera Festivaline, Ankara Devlet Opera ve Balesi Giacomo Puccini'nin (18581924) "Tosca" operası ile katıldı. Vincenzo Grisostomi Travaglini'nin sahneye koyduğu, Rauf Abdullayev'in orkestrasını yönettiği "Tosca", Ankara Devlet Opera ve Balesi'nin (ADOB) başarılı bir yapımıdır. Bir süreden beri oynamakta oldukları için, sanatçıların hiçbir sorunu olmadan yönetmenin ve orkestra şefinin çözümleyici yorumlarından olabildiğince yararlandıkları görülüyordu. "Tosca", Puccini'nin ünlü opera yapıtından biridir. (Tosca, La Boheme, Madame Butterfly, La fanciulla del West) Dünyada ilk oynanışı 1900 yılında Roma Operası'nda gerçekleşti. Luigi Illica-Giuseppe Giacosa ikilisi ünlü Fransız romancısı Victorien Sarou'nun aynı adlı romanından uyarlamışlardır. Puccini'nin "Tosca"da romantizimden doğalcılığa geçişini görürüz. Türkiye'de ilk kez 1941'de Ankara'da oynandı. İstanbul Şehir Operası da (19591960) açılışını "Tosca" ile gerçekleştirdi. Tosca rölünü Leyla Gencer oynadı. "Tosca" operasının Türk operasında özel bir yeri vardır. Mustafa Kemal'in, 1913 yılında Sofya'da askeri ataşe olarak bulunduğu dönemde Sofya'da gördüğü ilk opera "Tosca" operası. Buradaki aşkın trajik olarak bitişi Mustafa Kemal'i üzmüş ve gözyaşlarını tutamamıştır. Sofya'da 2. gördüğü yapıt Bizet'in "Carmen" operasıdır. Carmen'i izlediğinde aşkın ölümle bitişi insan Mustafa Kemal'i etkilemiştir. Aynı dönemde Sofya Büyükelçisi olan Mustafa Kemal'in arkadaşı Ali Fethi Bey (Okyar) ve işadamı Şakir Zümre ile birlikte opera dönüşü aralarında bir konuşma geçer ve Mustafa Kemal: "Ben, ülkemde operayı kuracağım" der. Bunu söylediği zaman henüz önyüzbaşıdır. 13 ay kalır Sofya'da. 1914'te 1. Dünya Savaşı çıkar ve Mustafa Kemal gönüllü olarak savaşa katılır. Bu katılış ona "Anafartalar kahramanı" ünvanını kazandırır Çanakkale'de. Kurtuluş Savaşı'ndan sonra 1923'te Cumhuriyet ilan edilir. 1924'te Mustafa Kemal'in buyruğu ile Musiki Muallim Mektebi açılır. 1934'te bir yasa ile Ankara Cebeci'de Devlet Konservatuarı'nın kuruluşunu gerçekleştirir. İlk mezunlarını 1941'de verir. İlk opera temsili olarak Puccini'nin "Tosca" operasının 2. perdesi Tatbikat Sahnesi tarafından oynanır. ADOP tarafından Cemil Topuzlu Açık Hava Tiyatrosu'nda sergilenen "Tosca" operası iyi yorumlanıp oynandığı için ilgiyle izlendi. Özellikle Tosca'da Feryal Türkoğlu, aryalarını özenle seslendirdi, rolünü başarı ile yorumladı. Barone Scarpia'da Eray Kıyıcı, Feryal Türkoğlu ile "Tosca"nın en başarılı ikilisi oldu. Takım olarak baktığımızda Mario Cavaradossi'de Aykut Çınar, Casare Angelotti'de Özgür Savaş Gençtürk, Sagrestsano'da Can Kocaay, Spolletta'da Cem Akyüz, Sciarrone'de Levent Akev, Un Carceriere'de Emre Uluocak, Un Pastore'de Mustafa İlhsan Yorgun'un oyunculuklarıyla "Tosca" operasının uluslararası bir festivale yaraşır düzeyde oynandığını söylemeliyim. İtalyan geleneğine ve Puccini'nin özgün yapıtına uygun yorumuyla sahneye koyan Travaglini çok başarılıydı. Orkestra şefi Abdullayev hem solistlerle hem de koro ile çok iyi uyum sağladı ve orkestrayı başarıyla yönetti. Nihat Kahraman'ın sahne tasarımı açık havada bile görselliğini koruyordu. Nursun Ünlü kostüm, Stafano Pirandello ve Fuat Gök'ün ışık tasarımı ile yapıma katkı sağlayan sanatçılardır. A. Cedrone'nin koro çalışması da özenliydi. GÜNCEL GAZETTE13 Eylül-Ekim 2011 18 MÜZK(VE( TOPLUMSAL(HAYAT YAZAN:(AYTAÇ(YALMAN Dünyada ilham verici bir örnek oluşturan, adını Venezüella bağımsızlık savaşçısından alan Simon Bolivar Senfoni Orkestrasını, El Sistema’da yetişmiş genç ve yetenekli şef Gustavo Dudamel yönetiminde 8 Ağustos günü Haliç Kongre Merkezinde hayranlıkla izleme imkanı buldum. Venezüella’da başarılı bir ekonomist ve aynı zamanda iyi bir müzik eğitimi görmüş, piyanist ve besteci Jose Antonio Abreu’nun başlattığı ve kendisinin deyimiyle “yoksulluk ve suçla mücadele eden sosyal bir sistem” olan El Sistema şu an dünyada Klasik Müzik adına gerçekleştirilen en önemli proje olarak kabul edilmektedir. Bugün, müzik ve çocuğa ilişkin hayranlık uyandıran bu sosyal sistemin 350.000 gence hayat verdiğini öğrenince ülkemiz de müzik yolu ile El Sistema benzeri bir sosyal sistemin hayata geçirilmesinin gerekli ve anlamlı bir hizmet olacağını düşündüm. Ancak müzik yolu ile toplumsal hayatı yönlendirmenin ve geliştirmenin, teorik anlamda nasıl olması lazım geldiğini incelemenin de, istikbalde olmasını temenni ettiğimiz bu projeye katkı sunacağını özellikle ifade etmek isterim. Bu nedenle; müziğin sanat, bilim, felsefe, kültür ve sosyal hayat ile olan ilişkilerini analiz etmenin gerekliliğine ve bir ideal olarak düşündüğümüz bu sosyal sisteme katkı sağlayacağına inandığımı özellikle belirtmeliyim. Çünkü teorisi sağlam temellere oturtulmayan bir projenin uzun vadeli olmayacağına inanıyorum. Sanatın gelişmesinde tarihsel-toplumsal koşulların, önemli bir etkisi olmasına rağmen yeterli olmadığı bilinmektedir. Bir üst yapı ürünü olan sanatsal düşünce, duygu ve aklın ortak ürünüdür. Özgür düşünce, bilimsel tutum, sanatsal bir eser yaratmanın temel koşullarıdır. Bu nedenle özgürlükçü demokrasilerin egemen olduğu toplumlarda sanatın daha hızlı gelişip yaygınlaştığı ve toplumların günlük yaşamına daha kolay girdiği görülmektedir. Diğer taraftan, günümüzde herhangi bir toplumsal olgunun başka bir topluma aktarılmasını engellemek, hemen hemen olanaksızdır. Bu nedenle dünyanın herhangi bir köşesindeki sanatsal üretim çeşitli dönüşümlere uğrasa da, hızla dünyanın diğer bölgelerine yayılabilmektedir. Bu hızlı iletişim toplumların birbiriyle ilişkilerinde sanat yoluyla kültürel egemenlik kurarak, çağımızın önemli sömürü alanlarından biri haline gelmiştir. Sanatın toplumsal değişim gücünü fark edemeyen az gelişmiş ülkeler, güçlü toplumların ürettiği kültürel bilgi ve ürünleri sorgulamadan tüketir hale gelmişlerdir. Bu durum dolaylı bir sömürülme olgusu yaratmıştır. Kültürel emperyalizm olarak da adlandırılan, kültür yoluyla diğer toplumları egemenlik altına alma, aslında modern savaş yöntemlerinden biri olmuştur. Bu yönteme karşı direnebilmek için güçlü kültürel, sanatsal ve bilimsel bilinç gerekmektedir. Müzik bilim teorisyenlerine göre; bir toplumsal yapının sanatsal ürünlerine bakarak o toplumun içinde bulunduğu toplumsal problemleri ya da toplumsal gelişmişliği görmek mümkündür. Kuşkusuz toplumsal problemleri analiz ederek söz konusu toplumun sanatsal potansiyelini tespit etmek de imkan dahilindedir. Sanatın temel öğelerinden biri olan müziğin, tarihsel derinliği, felsefi temelleri ve insanı algılayışındaki psikolojik kavramları ve ayrıca estetik yargıları ile toplumsal problemlerin çözümüne katkı sağladığına inanılmaktadır. Müzik felsefesi; müzik alanında düşünmeye katkı sağlar. Böylece, düşünce ve beğeni ortaya çıkarak müzik estetiğinin oluşmasını mümkün kılar. Müzik estetiği, güzellik yargısına katkıda bulunarak, beğenilerimizin şekillenmesini kolaylaştırır. Bu nedenle müzik estetiği varolan eserlerin içerik ve yapısına yönelik güzeli arama çabası olarak ifade edilebilir. Diğer bir ifade ile insanlar müzikle düşünüp onunla kendilerini tanıma ve anlama imkanı bulurlar. Bir ruh ve enerji kaynağı olan müzik onun için gönüllere hitap eder. Günlük yaşantının her kesiminde, millî, mânevî, ailevî ve sosyo-kültürel bütün faaliyetlere renk ve canlılık getiren yegane güç kaynağı olan müzik, bireyin müzikle daha bilinçli, daha bilgili ve daha güçlü bir etkileşim içine girmesine imkan verir, “müzikle uyuma”, “müzikle oynama”, “müzikle yürüme”, “müzikle dinlenme”, “müzikle eğlenme”, “müzikle öğrenme”, “müzikle çalışma”, “müzikle kendini aşma” gibi kapsamlı ve çok yönlü davranış biçimlerinin gelişmesine neden olur. Türk bilgini Mevlana “müziksiz hayat hiçe benzer, müzik kalbin ve ruhun gıdasıdır o gıdadan kimse mahrum kalmasın” demiştir. Mevlana’nın da dediği gibi müziğin hayatımızdaki yeri küçümsenemez. Müzik hayata bakış ufkumuzu geliştirir, bizlere üstün yetenek kazandırır. Bu nedenle müziğin toplumsal hayatımızdaki önemi tartışılamaz. Platon ve Aristo felsefesini, İslam felsefesi ile bağdaştırmaya çalışan yeniplatoncu (Neoplatonist) olarak da isimlendirilen Farabi, müzik üzerine (Kitab’ül-Musika) başlıklı bir kitap yazmıştır. (Bilindiği üzere kendisi müzik sanatı ve bilimi üzerine büyük bir uzmandı. Müzik notaları üzerine katkıda bulunduğu söylenir.) Konfüçyüs’e göre; müzik gök ile toprak arasındaki bir ahenktir. Müzik gökten gelir, antropolojik olarak insanlarla bağlantı kurar. Ahenkle oluşturulan müzik iyi ruhları yönetir, insanlara müsbet yönde tesir eder ve iyi bir ortam yaratır. Müziğin etkisi yalnızca bireylerle sınırlı kalmaz bütün toplumu ve tüm ülkeyi kapsar. Pyhtagoras’a göre; matematiğin temeli olan sayılarda armoni özelliği ve bağlantıları bulunur. Evrende de armonik bir ahenk vardır. Müzikteki ahengin etkileri sayılara yansır. Müzik iyi kullanılırsa sağlığa da iyi gelir, ruhun temizlenmesi için araçtır. Konfüçyüs ve Pyhtagoras’da göre müzikteki seslerin hareketi ile insan ruhunun hareketlerinde gizemli bir benzerlik vardır. Bu nedenle müzik ve ruh hareketleri tutkulara, sevinçlere, hüzünlere, sebep olur. Bilindiği gibi müzik aslında tonların uygun tarzda takdimidir. Ton ise, içten gelen duyguların bir sıra dahilinde konuşlanmasıdır. Müzik sanatı, modern toplumlarda yerel değerleri aşarak, evrensel boyutlarda insanlığın ortak-kültür değerlerini oluşturur. Uygar toplumlar, kültürel ortamlarında sanatı, evrensel boyutları ile kabul etmişlerdir. Bu nedenle sanat adına kalıcı ürünler vererek uygarlığa katkıda bulunmuşlardır. Ancak sanatın kültürel kimliğe katkısını anlamlı kılabilmek için, yerel müzik alışkanlıklarını verimli bir duyarlılığa dönüştürmek mecburiyetindeyiz. Müziğin sanatsal boyutunu özetledikten sonra şimdi de müziğin bilimsel boyutuna temas etmekte yarar görüyorum. Müzikolojiyi müziği mantıksal yöntemlerle araştıran bir bilgi alanı olarak ifade etmek mümkündür. Daha açık bir ifade ile müzikoloji; müzik sanatını fiziksel, psikolojik, estetik ve kültürel olarak araştırmayı hedefleyen bir bilim alanıdır. Bu nedenle, müzik bilimleri, müzik alanında düşünmeye katkı sağlar. Dolayısıyla müziğin, yaratma sürecine zemin hazırlar. Bu yönü ile; düşünce ve beğeniyi ortaya çıkaracak müziğin estetik değerlerini yapılandırır. Müzikte estetik, ezginin sadece müzikal değerlerini değil; bu değerlerin insana ulaşmasındaki süreçleri ve insana ulaştığında onda oluşan duyguları ve yargıları da değerlendirir. Müzik ile bilimsel süreçler arasındaki ilişkiyi inceleyen araştırmacıların bir bölümü müziği üreten ile dinleyen arasındaki korelasyonu inceler. İfade edildiği gibi, müzikte icra edenle dinleyen vardır. Dinleyici için, müziğin ne anlama geldiğini çözümlemek fevkalade zordur. Yeterince bilinçli olmayan bir dinleyici için müziğin taşıdığı anlam, bazen bir moda, bazen sözlerin o anki duygularına seslenişidir. Müziğin içeriği, biçimi ve yüklenilen anlamları doğru ve kapsamlı sorgulayabilmek için kuşkusuz temel müzik bilgisine sahip olmak gerekmektedir. Netice olarak müzik hem sanattır, hem bilim. Dolayısıyla hem duygusal olarak algılanabilmeli, hem de akıl ile kavranabilmelidir. Müzik dinlemekten hoşlanan ancak müziğin dilinden yeterince anlamayan bir müzikseverin, müzik yolu ile eğitilmesi fevkalade önemlidir. Müziğin sanat ve bilim ile ilişkilerini ortaya koyduktan sonra bu makalenin esas konusunu teşkil eden müziğin sosyal boyutunu ve sosyal hayata yaptığı katkıları ifade edebiliriz. Müziğin insan davranışlarını yönlendirme ve yönetme gücü kitlelerde ortak bilinç oluşturmayı sağlar. Müziğin duygusal etkisiyle birçok yeni davranış biçimleri oluşturulabilir. Müzik eseriyle toplum arasındaki etkileşim siyasetten eğitime, etnik yapıdan ulusal yapıya kadar uzanabilmektedir. Nitekim toplumların içinde bulunduğu kritik dönemler sanatta buluşmayı yoğunlaştırmıştır. Böyle dönemlerde sanat, toplumsal bir anlatım biçimine dönüşür. Örneğin özel dönemlerde belli müziklerin marş gibi seslendirilmesi veya belli melodilerin belli anlamları simgelemesi sanatın anlatım zenginliğinden kaynaklanmaktadır. Diğer taraftan toplumun sınıfsal, ekonomik, siyasal çelişkileri ve çatışmaları müziğe doğrudan yansır. Bu yansımalar, sosyolojik araştırmaların alanına girdiği gibi ülkelerin kültür politikaları ile de yakinen ilgili olmak durumundadır. Tüm sanatlarda olduğu gibi, müzik sanatında da beğeni düzeyleri toplumun her kesiminde farklı özellikler gösterir. Müziğin toplumsal tüketim değerleri, gündelik hayatta beğenilen eserlerin hızla yayılmasına ve kitleselleşmesine imkan verir. Sanatta popülerleşme, çoğunlukla bozulma olgusu olarak algılanır. Bu olgu ne yazık ki kaçınılmazdır. Ancak her şeye rağmen bilinçli sanat tüketicisi her zaman vardır ve var olmaya devam edecektir. Popüler müziğin sanat ve estetik değerleri ile ilgili olarak giderek artmaktadır. Ancak popüler müzik geniş halk kitlelerini kavraması, onların duygu ve düşünce dünyalarına hitap etmeleri açısından her dönemde sevilen, aranan, arzu edilen bir müzik türü olmuştur. Bilindiği gibi Mozart’ın babası da oğlunun genç yaşlarından itibaren popüler müziğe yönelmesini istemiştir. Nitekim 18 yüzyılda entelektüel çevreler güzel sanatlar ile popüler sanatlar arasında ayırım kabul etmezler. Buna mukabil 19 yüzyıldan itibaren bu sanat türleri arasında farklılıklar kendini göstermeye başlamış, günümüzde daha keskin ayrımlar oluşmuştur. Örneğin kırsal kesimden kente yönelen göç olgusu, türkülerin sosyo-politik değişim ve tüketim değerlerini ve ayrıca türkülerin varoşlarda kitle üzerinde yarattığı etkileri görmek ancak ciddi bir incelemeyle mümkündür. Müziğin kültür içinde incelenme ve araştırılması yeni değildir. Müziğin bilimsel yöntemle incelenmesi on dokuzuncu yüzyılla birlikte olmuştur. Müziğin bu dönemlerde incelenmeye başlanmasının nedenlerinin başında ulusçuluk akımları gelir. Bilindiği gibi ulusçuluk akımları Avrupa da, ülkelerin kendi değerlerini bulmak için tarihe yönelmeleri ile başlamıştır. Müzik; dönemlere, kültürlere, inanışlara ve yaşam biçimlerine göre farklılıklar gösterir. Ancak bütün bu farklılıklara rağmen yeryüzündeki bütün insanlar doğal olarak ses dilinde birleşirler. Çünkü müzik ancak seslerle anlatılabilecek duyguları ve temaları içerir. Müziksel düşünce ise, doğanın sunduğu malzemeye insan aklının ve anlatım gücünün eklenmesiyle gelişir. Ülkemizde özellikle 1970’lerden sonra yaşanan hızlı toplumsal değişimler, küreselleşmenin ortaya koyduğu üretim tüketim ilişkileri, kültürel yapıda ciddi olumsuzlukların ortaya çıkmasına neden olmuştur. Tarım toplumundan sanayi toplumuna geçişte hızlı bir değişim olmuş, köyden kente göç yoluyla oluşan toplumsal katmanlardaki sağlıksız değişimler çeşitli toplumsal çarpıklıkları getirmiştir. Köy-kent kültürü arasında bir varoş kültürü oluşmuş, popüler yapılanmaların çarpık yansımaları özellikle bu kesimlerde etkili olmuştur. Müziği araştırmak; toplumu incelemek, kültürü kavramsallaştırmak, müzik üzerine söylem kurmak demektir. Müzik üzerine söylem; sanatçı, müzisyen, ve/veya müzik sanatçısı kavramlarını içerirken aynı zamanda da müzikal kimliği irdelemek anlamını da taşır. Müzik ve sosyal hayat ilişkisini bir ölçüde sizlere ifade etmeye çalıştım. Kuşkusuz bu çalışmamda müzikologların eserlerinden yararlandım. Hepsine şükranlarımı ifade etmek isterim. Ümit ve temenni ederim ki, sosyal bir sistem olan El Sistema benzeri bir yapılanma ile ülkemizdeki bir çok evladımızı hayatın içine katarak yararlı insanlar haline getirebiliriz. Bu çalışmanın, realize edilmesinden onur duyacağımız söz konusu sosyal bir projeye katkı sağlaması en halisane temennimdir. stanbul’un(Süper(Antikacıları ANT‹K$A..$ANT‹K$PALACE Süleyman Seba Cad. Talimyeri Sokak Maçka / İSTANBUL Tel: 0212 236 24 60 ....................................................... +%10 ÖTV N‹KA$MÜZAYEDE$A.. Abideyi Hürriyet Cad. Palazyeri Sokak Kaya Apt. No: 7 D.: 3 Şişli / İSTANBUL Tel: 0212 343 69 01 - 343 69 04 ............................. +%5 ÖTV BAL‹$ANT‹K$MÜZAYEDEC‹L‹K Süleyman Seba Cad. No: 93 Maçka / İSTANBUL Tel: 0212 258 61 62 ............................................................ +%18 ÖTV U⁄UR$ANT‹K Ihlamur Yolu Cad. Prof. Dr. Orhan Ersek Sokak No: 55/1 Teşvikiye / İSTANBUL Tel: 0212 291 61 11................................................... +%18 ÖTV DENZCLER$MÜZAYEDE$EV Cumhuriyet Cad. No: 29 K. 3 D.: 12 Elmadağ / Taksim Tel: 0212 361 56 06 - 250 15 19 Fax: 0212 361 56 07.................... +%5 ÖTV GÜNCEL GAZETTE13 Eylül-Ekim 2011 18 MÜZK(VE( TOPLUMSAL(HAYAT YAZAN:(AYTAÇ(YALMAN Dünyada ilham verici bir örnek oluşturan, adını Venezüella bağımsızlık savaşçısından alan Simon Bolivar Senfoni Orkestrasını, El Sistema’da yetişmiş genç ve yetenekli şef Gustavo Dudamel yönetiminde 8 Ağustos günü Haliç Kongre Merkezinde hayranlıkla izleme imkanı buldum. Venezüella’da başarılı bir ekonomist ve aynı zamanda iyi bir müzik eğitimi görmüş, piyanist ve besteci Jose Antonio Abreu’nun başlattığı ve kendisinin deyimiyle “yoksulluk ve suçla mücadele eden sosyal bir sistem” olan El Sistema şu an dünyada Klasik Müzik adına gerçekleştirilen en önemli proje olarak kabul edilmektedir. Bugün, müzik ve çocuğa ilişkin hayranlık uyandıran bu sosyal sistemin 350.000 gence hayat verdiğini öğrenince ülkemiz de müzik yolu ile El Sistema benzeri bir sosyal sistemin hayata geçirilmesinin gerekli ve anlamlı bir hizmet olacağını düşündüm. Ancak müzik yolu ile toplumsal hayatı yönlendirmenin ve geliştirmenin, teorik anlamda nasıl olması lazım geldiğini incelemenin de, istikbalde olmasını temenni ettiğimiz bu projeye katkı sunacağını özellikle ifade etmek isterim. Bu nedenle; müziğin sanat, bilim, felsefe, kültür ve sosyal hayat ile olan ilişkilerini analiz etmenin gerekliliğine ve bir ideal olarak düşündüğümüz bu sosyal sisteme katkı sağlayacağına inandığımı özellikle belirtmeliyim. Çünkü teorisi sağlam temellere oturtulmayan bir projenin uzun vadeli olmayacağına inanıyorum. Sanatın gelişmesinde tarihsel-toplumsal koşulların, önemli bir etkisi olmasına rağmen yeterli olmadığı bilinmektedir. Bir üst yapı ürünü olan sanatsal düşünce, duygu ve aklın ortak ürünüdür. Özgür düşünce, bilimsel tutum, sanatsal bir eser yaratmanın temel koşullarıdır. Bu nedenle özgürlükçü demokrasilerin egemen olduğu toplumlarda sanatın daha hızlı gelişip yaygınlaştığı ve toplumların günlük yaşamına daha kolay girdiği görülmektedir. Diğer taraftan, günümüzde herhangi bir toplumsal olgunun başka bir topluma aktarılmasını engellemek, hemen hemen olanaksızdır. Bu nedenle dünyanın herhangi bir köşesindeki sanatsal üretim çeşitli dönüşümlere uğrasa da, hızla dünyanın diğer bölgelerine yayılabilmektedir. Bu hızlı iletişim toplumların birbiriyle ilişkilerinde sanat yoluyla kültürel egemenlik kurarak, çağımızın önemli sömürü alanlarından biri haline gelmiştir. Sanatın toplumsal değişim gücünü fark edemeyen az gelişmiş ülkeler, güçlü toplumların ürettiği kültürel bilgi ve ürünleri sorgulamadan tüketir hale gelmişlerdir. Bu durum dolaylı bir sömürülme olgusu yaratmıştır. Kültürel emperyalizm olarak da adlandırılan, kültür yoluyla diğer toplumları egemenlik altına alma, aslında modern savaş yöntemlerinden biri olmuştur. Bu yönteme karşı direnebilmek için güçlü kültürel, sanatsal ve bilimsel bilinç gerekmektedir. Müzik bilim teorisyenlerine göre; bir toplumsal yapının sanatsal ürünlerine bakarak o toplumun içinde bulunduğu toplumsal problemleri ya da toplumsal gelişmişliği görmek mümkündür. Kuşkusuz toplumsal problemleri analiz ederek söz konusu toplumun sanatsal potansiyelini tespit etmek de imkan dahilindedir. Sanatın temel öğelerinden biri olan müziğin, tarihsel derinliği, felsefi temelleri ve insanı algılayışındaki psikolojik kavramları ve ayrıca estetik yargıları ile toplumsal problemlerin çözümüne katkı sağladığına inanılmaktadır. Müzik felsefesi; müzik alanında düşünmeye katkı sağlar. Böylece, düşünce ve beğeni ortaya çıkarak müzik estetiğinin oluşmasını mümkün kılar. Müzik estetiği, güzellik yargısına katkıda bulunarak, beğenilerimizin şekillenmesini kolaylaştırır. Bu nedenle müzik estetiği varolan eserlerin içerik ve yapısına yönelik güzeli arama çabası olarak ifade edilebilir. Diğer bir ifade ile insanlar müzikle düşünüp onunla kendilerini tanıma ve anlama imkanı bulurlar. Bir ruh ve enerji kaynağı olan müzik onun için gönüllere hitap eder. Günlük yaşantının her kesiminde, millî, mânevî, ailevî ve sosyo-kültürel bütün faaliyetlere renk ve canlılık getiren yegane güç kaynağı olan müzik, bireyin müzikle daha bilinçli, daha bilgili ve daha güçlü bir etkileşim içine girmesine imkan verir, “müzikle uyuma”, “müzikle oynama”, “müzikle yürüme”, “müzikle dinlenme”, “müzikle eğlenme”, “müzikle öğrenme”, “müzikle çalışma”, “müzikle kendini aşma” gibi kapsamlı ve çok yönlü davranış biçimlerinin gelişmesine neden olur. Türk bilgini Mevlana “müziksiz hayat hiçe benzer, müzik kalbin ve ruhun gıdasıdır o gıdadan kimse mahrum kalmasın” demiştir. Mevlana’nın da dediği gibi müziğin hayatımızdaki yeri küçümsenemez. Müzik hayata bakış ufkumuzu geliştirir, bizlere üstün yetenek kazandırır. Bu nedenle müziğin toplumsal hayatımızdaki önemi tartışılamaz. Platon ve Aristo felsefesini, İslam felsefesi ile bağdaştırmaya çalışan yeniplatoncu (Neoplatonist) olarak da isimlendirilen Farabi, müzik üzerine (Kitab’ül-Musika) başlıklı bir kitap yazmıştır. (Bilindiği üzere kendisi müzik sanatı ve bilimi üzerine büyük bir uzmandı. Müzik notaları üzerine katkıda bulunduğu söylenir.) Konfüçyüs’e göre; müzik gök ile toprak arasındaki bir ahenktir. Müzik gökten gelir, antropolojik olarak insanlarla bağlantı kurar. Ahenkle oluşturulan müzik iyi ruhları yönetir, insanlara müsbet yönde tesir eder ve iyi bir ortam yaratır. Müziğin etkisi yalnızca bireylerle sınırlı kalmaz bütün toplumu ve tüm ülkeyi kapsar. Pyhtagoras’a göre; matematiğin temeli olan sayılarda armoni özelliği ve bağlantıları bulunur. Evrende de armonik bir ahenk vardır. Müzikteki ahengin etkileri sayılara yansır. Müzik iyi kullanılırsa sağlığa da iyi gelir, ruhun temizlenmesi için araçtır. Konfüçyüs ve Pyhtagoras’da göre müzikteki seslerin hareketi ile insan ruhunun hareketlerinde gizemli bir benzerlik vardır. Bu nedenle müzik ve ruh hareketleri tutkulara, sevinçlere, hüzünlere, sebep olur. Bilindiği gibi müzik aslında tonların uygun tarzda takdimidir. Ton ise, içten gelen duyguların bir sıra dahilinde konuşlanmasıdır. Müzik sanatı, modern toplumlarda yerel değerleri aşarak, evrensel boyutlarda insanlığın ortak-kültür değerlerini oluşturur. Uygar toplumlar, kültürel ortamlarında sanatı, evrensel boyutları ile kabul etmişlerdir. Bu nedenle sanat adına kalıcı ürünler vererek uygarlığa katkıda bulunmuşlardır. Ancak sanatın kültürel kimliğe katkısını anlamlı kılabilmek için, yerel müzik alışkanlıklarını verimli bir duyarlılığa dönüştürmek mecburiyetindeyiz. Müziğin sanatsal boyutunu özetledikten sonra şimdi de müziğin bilimsel boyutuna temas etmekte yarar görüyorum. Müzikolojiyi müziği mantıksal yöntemlerle araştıran bir bilgi alanı olarak ifade etmek mümkündür. Daha açık bir ifade ile müzikoloji; müzik sanatını fiziksel, psikolojik, estetik ve kültürel olarak araştırmayı hedefleyen bir bilim alanıdır. Bu nedenle, müzik bilimleri, müzik alanında düşünmeye katkı sağlar. Dolayısıyla müziğin, yaratma sürecine zemin hazırlar. Bu yönü ile; düşünce ve beğeniyi ortaya çıkaracak müziğin estetik değerlerini yapılandırır. Müzikte estetik, ezginin sadece müzikal değerlerini değil; bu değerlerin insana ulaşmasındaki süreçleri ve insana ulaştığında onda oluşan duyguları ve yargıları da değerlendirir. Müzik ile bilimsel süreçler arasındaki ilişkiyi inceleyen araştırmacıların bir bölümü müziği üreten ile dinleyen arasındaki korelasyonu inceler. İfade edildiği gibi, müzikte icra edenle dinleyen vardır. Dinleyici için, müziğin ne anlama geldiğini çözümlemek fevkalade zordur. Yeterince bilinçli olmayan bir dinleyici için müziğin taşıdığı anlam, bazen bir moda, bazen sözlerin o anki duygularına seslenişidir. Müziğin içeriği, biçimi ve yüklenilen anlamları doğru ve kapsamlı sorgulayabilmek için kuşkusuz temel müzik bilgisine sahip olmak gerekmektedir. Netice olarak müzik hem sanattır, hem bilim. Dolayısıyla hem duygusal olarak algılanabilmeli, hem de akıl ile kavranabilmelidir. Müzik dinlemekten hoşlanan ancak müziğin dilinden yeterince anlamayan bir müzikseverin, müzik yolu ile eğitilmesi fevkalade önemlidir. Müziğin sanat ve bilim ile ilişkilerini ortaya koyduktan sonra bu makalenin esas konusunu teşkil eden müziğin sosyal boyutunu ve sosyal hayata yaptığı katkıları ifade edebiliriz. Müziğin insan davranışlarını yönlendirme ve yönetme gücü kitlelerde ortak bilinç oluşturmayı sağlar. Müziğin duygusal etkisiyle birçok yeni davranış biçimleri oluşturulabilir. Müzik eseriyle toplum arasındaki etkileşim siyasetten eğitime, etnik yapıdan ulusal yapıya kadar uzanabilmektedir. Nitekim toplumların içinde bulunduğu kritik dönemler sanatta buluşmayı yoğunlaştırmıştır. Böyle dönemlerde sanat, toplumsal bir anlatım biçimine dönüşür. Örneğin özel dönemlerde belli müziklerin marş gibi seslendirilmesi veya belli melodilerin belli anlamları simgelemesi sanatın anlatım zenginliğinden kaynaklanmaktadır. Diğer taraftan toplumun sınıfsal, ekonomik, siyasal çelişkileri ve çatışmaları müziğe doğrudan yansır. Bu yansımalar, sosyolojik araştırmaların alanına girdiği gibi ülkelerin kültür politikaları ile de yakinen ilgili olmak durumundadır. Tüm sanatlarda olduğu gibi, müzik sanatında da beğeni düzeyleri toplumun her kesiminde farklı özellikler gösterir. Müziğin toplumsal tüketim değerleri, gündelik hayatta beğenilen eserlerin hızla yayılmasına ve kitleselleşmesine imkan verir. Sanatta popülerleşme, çoğunlukla bozulma olgusu olarak algılanır. Bu olgu ne yazık ki kaçınılmazdır. Ancak her şeye rağmen bilinçli sanat tüketicisi her zaman vardır ve var olmaya devam edecektir. Popüler müziğin sanat ve estetik değerleri ile ilgili olarak giderek artmaktadır. Ancak popüler müzik geniş halk kitlelerini kavraması, onların duygu ve düşünce dünyalarına hitap etmeleri açısından her dönemde sevilen, aranan, arzu edilen bir müzik türü olmuştur. Bilindiği gibi Mozart’ın babası da oğlunun genç yaşlarından itibaren popüler müziğe yönelmesini istemiştir. Nitekim 18 yüzyılda entelektüel çevreler güzel sanatlar ile popüler sanatlar arasında ayırım kabul etmezler. Buna mukabil 19 yüzyıldan itibaren bu sanat türleri arasında farklılıklar kendini göstermeye başlamış, günümüzde daha keskin ayrımlar oluşmuştur. Örneğin kırsal kesimden kente yönelen göç olgusu, türkülerin sosyo-politik değişim ve tüketim değerlerini ve ayrıca türkülerin varoşlarda kitle üzerinde yarattığı etkileri görmek ancak ciddi bir incelemeyle mümkündür. Müziğin kültür içinde incelenme ve araştırılması yeni değildir. Müziğin bilimsel yöntemle incelenmesi on dokuzuncu yüzyılla birlikte olmuştur. Müziğin bu dönemlerde incelenmeye başlanmasının nedenlerinin başında ulusçuluk akımları gelir. Bilindiği gibi ulusçuluk akımları Avrupa da, ülkelerin kendi değerlerini bulmak için tarihe yönelmeleri ile başlamıştır. Müzik; dönemlere, kültürlere, inanışlara ve yaşam biçimlerine göre farklılıklar gösterir. Ancak bütün bu farklılıklara rağmen yeryüzündeki bütün insanlar doğal olarak ses dilinde birleşirler. Çünkü müzik ancak seslerle anlatılabilecek duyguları ve temaları içerir. Müziksel düşünce ise, doğanın sunduğu malzemeye insan aklının ve anlatım gücünün eklenmesiyle gelişir. Ülkemizde özellikle 1970’lerden sonra yaşanan hızlı toplumsal değişimler, küreselleşmenin ortaya koyduğu üretim tüketim ilişkileri, kültürel yapıda ciddi olumsuzlukların ortaya çıkmasına neden olmuştur. Tarım toplumundan sanayi toplumuna geçişte hızlı bir değişim olmuş, köyden kente göç yoluyla oluşan toplumsal katmanlardaki sağlıksız değişimler çeşitli toplumsal çarpıklıkları getirmiştir. Köy-kent kültürü arasında bir varoş kültürü oluşmuş, popüler yapılanmaların çarpık yansımaları özellikle bu kesimlerde etkili olmuştur. Müziği araştırmak; toplumu incelemek, kültürü kavramsallaştırmak, müzik üzerine söylem kurmak demektir. Müzik üzerine söylem; sanatçı, müzisyen, ve/veya müzik sanatçısı kavramlarını içerirken aynı zamanda da müzikal kimliği irdelemek anlamını da taşır. Müzik ve sosyal hayat ilişkisini bir ölçüde sizlere ifade etmeye çalıştım. Kuşkusuz bu çalışmamda müzikologların eserlerinden yararlandım. Hepsine şükranlarımı ifade etmek isterim. Ümit ve temenni ederim ki, sosyal bir sistem olan El Sistema benzeri bir yapılanma ile ülkemizdeki bir çok evladımızı hayatın içine katarak yararlı insanlar haline getirebiliriz. Bu çalışmanın, realize edilmesinden onur duyacağımız söz konusu sosyal bir projeye katkı sağlaması en halisane temennimdir. stanbul’un(Süper(Antikacıları ANT‹K$A..$ANT‹K$PALACE Süleyman Seba Cad. Talimyeri Sokak Maçka / İSTANBUL Tel: 0212 236 24 60 ....................................................... +%10 ÖTV N‹KA$MÜZAYEDE$A.. Abideyi Hürriyet Cad. Palazyeri Sokak Kaya Apt. No: 7 D.: 3 Şişli / İSTANBUL Tel: 0212 343 69 01 - 343 69 04 ............................. +%5 ÖTV BAL‹$ANT‹K$MÜZAYEDEC‹L‹K Süleyman Seba Cad. No: 93 Maçka / İSTANBUL Tel: 0212 258 61 62 ............................................................ +%18 ÖTV U⁄UR$ANT‹K Ihlamur Yolu Cad. Prof. Dr. Orhan Ersek Sokak No: 55/1 Teşvikiye / İSTANBUL Tel: 0212 291 61 11................................................... +%18 ÖTV DENZCLER$MÜZAYEDE$EV Cumhuriyet Cad. No: 29 K. 3 D.: 12 Elmadağ / Taksim Tel: 0212 361 56 06 - 250 15 19 Fax: 0212 361 56 07.................... +%5 ÖTV GÜNCEL GAZETTE13 Eylül-Ekim 2011 20 STANBUL OPERA VE BALES 2011 PROGRAMI EKİM 2011 08 Ekim Cumartesi 20.00 AÇILIŞ KONSERİ (SOMALİYE YARDIM) Yer:Aya Irini 12 Ekim Çarşamba 20.00 ** CONCERTO BAROCCO/Mİ FAVORITA/CREATURES bale (Beşiktaş Fulya Sanat ) ATATÜRK’Ü ANMA KONSERİ konser 12 Kasım Cumartesi 16.00 **CONCERTO BAROCCO/Mİ FAVORITA/CREATURES bale 03 Aralık Cumartesi 16.00 KÖTÜLÜĞÜN DÖNGÜSÜ B. Britten- opera (THE TURN OF THE SCREW) 13 Kasım Pazar 11.00 ÇOCUK DÜNYASI Ç.Işıközlü – çocuk oyunu 04 Aralık Pazar 11.00 MÜZİĞE DOKUNMAK interaktif çocuk oyunu 1 perde 15 Kasım Salı 20.00 **CONCERTO BAROCCO/Mİ FAVORITA/CREATURES bale (Beşiktaş Fulya Sanat ) 07 Aralık Çarşamba 20.00 **CONCERTO BAROCCO/Mİ FAVORITA/CREATURES bale (Beşiktaş Fulya Sanat ) 16 Kasım Çarşamba 20.00 LA TRAVIATA G.Verdi- opera 4 perde 08 Aralık Perşembe 20:00 DON PASQUALE G.Donizetti – opera 3 perde 17 Kasım Perşembe 20.00 LA TRAVIATA G.Verdi- opera 4 perde 10 Aralık Cumartesi 16.00 DON PASQUALE G.Donizetti – opera 3 perde 18 Kasım Cuma 20.00 LA TRAVIATA G.Verdi- opera 4 perde 11 Aralık Pazar 11.00 HEIDI çocuk müzikali - 2 perde 25 Ekim Salı 20.00 AŞK İKSİRİ G. Donizetti opera 2 perde 19 Kasım Cumartesi 16.00 LA TRAVIATA G.Verdi- opera 4 perde 13 Aralık Salı 20.00 ŞEN DUL F. Lehar - operet 3 perde 26 Ekim Çarşamba 20.00 AŞK İKSİRİ G. Donizetti opera 2 perde 22 Kasım Salı 20.00 **ŞEHİRORMANI(prm) (Beşiktaş Fulya Sanat 27 Ekim Perşembe 20.00 AŞK İKSİRİ G. Donizetti opera 2 perde 23 Kasım Çarşamba 20.00 OPERET ve MÜZİKAL GECESİ konser 14 Aralık Çarşamba 20.00 ŞEN DUL F. Lehar - operet 3 perde 20.00 DÖRT DUVAR bale (Beşiktaş Fulya Sanat ) 29 Ekim Cumartesi 20.00 ŞEHİTLER ORATORYOSU H.N.Tura 26 Kasım Cumartesi 16.00 KÖTÜLÜĞÜN DÖNGÜSÜ B. Britten- opera (THE TURN OF THE SCREW) 15 Ekim Cumartesi 20.00 AÇILIŞ KONSERİ 19 Ekim Çarşamba 20.00 ** CONCERTO BAROCCO/Mİ FAVORITA/CREATURES bale (Beşiktaş Fulya Sanat ) 22 Ekim Cumartesi 20.00 AŞK İKSİRİ(prömiyer) G. Donizetti opera 2 perde 23 Ekim Pazar 11.00 MÜZİĞE DOKUNMAK interaktif çocuk oyunu 1 perde 16.00 THE SHOW MUST.. (Beşiktaş Fulya Sanat ) 30 Ekim Pazar 11.00 ÇOCUK DÜNYASI Ç.Işıközlü – çocuk oyunu KASIM 2011 01 Kasım Salı 20.00 **WOLFGANG VE LORENZO A. Büke - opera (Beşiktaş Fulya Sanat ) 02 Kasım Çarşamba 20.00 **WOLFGANG VE LORENZO A. Büke - opera (Beşiktaş Fulya Sanat ) 03 Kasım Perşembe 20.00 DAM NINETTE DE VALOIS’LE ADIM ADIM bale 04 Kasım Cuma 20.00 DAM NINETTE DE VALOIS’LE ADIM ADIM ADIM ADIM bale 06 Kasım Pazar 11.00 ÇOCUK DÜNYASI Ç.Işıközlü – çocuk oyunu 10 Kasım Perşembe 20.00 27 Kasım Pazar 11.00 MÜZİĞE DOKUNMAK interaktif çocuk oyunu 1 perde 16.00 **MDT ŞEHİR ORMANI (Beşiktaş Fulya Sanat ) 29 Kasım Salı 20.00 KÖTÜLÜĞÜN DÖNGÜSÜ B. Britten- opera (THE TURN OF THE SCREW) 30 Kasım Salı 20.00 **CONCERTO BAROCCO/Mİ FAVORITA/CREATURES bale (Beşiktaş Fulya Sanat ) ARALIK 2011 01 Aralık Perşembe 20.00 KÖTÜLÜĞÜN DÖNGÜSÜ B. Britten- opera (THE TURN OF THE SCREW) 02 Aralık Cuma 20.00 **3 BALE bale (Beşiktaş Fulya Sanat ) 18 Aralık Pazar 11.00 HEIDI çocuk müzikali - 2 perde 16.00 **ŞEHİR ORMANI (Beşiktaş Fulya Sanat ) 20 Aralık Salı 20.00 **ŞEHİR ORMANI (Beşiktaş Fulya Sanat ) 21 Aralık Çarşamba 20.00 **ŞEHİR ORMANI (Beşiktaş Fulya Sanat ) 24 Aralık Cumartesi 20.00 WERTER( prömiyer) bale 25 Aralık Pazar 11.00 çocuk müzikali - 2 perde HEIDI 27 Aralık Salı 20.00 WERTER bale 28 Aralık Çarşamba 20.00 YENİYIL KONSERİ konser (Beşiktaş Fulya Sanat ) 29 Aralık Perşembe 20.00 WERTER bale 30 Aralık Cuma 20.00 YENİYIL KONSERİ konser GÜNCEL GAZETTE13 Eylül-Ekim 2011 21 TARTIŞILMAYAN YARATICI MODACI RAHMİ KOÇ Şimdi diyeceksiniz ki bu ne biçim başlık, bu bey Koç Grubu Onursal Başkanı. Evet size göre öyle de; bana göre gerçek bir modacı. Bugün değil Türkiye’de, Avrupa’da bile Rahmi Koç gibi karizmatik giyinen bir kişi daha yoktur. Onun giyimi çevrede olay oluyor. Süper yakışıklı olmasının yanı sıra, giydiğini de yakıştırıyor. Yakasına taktığı bir gül, karanfil veya mendil aksesuar olarak bütün görüntüsünü değişik kılıyor. Çevresindeki erkeklerin Leblebici horhor gibi giyimleri arasında adeta bir Eyfel kulesi gibi ortaya fırlıyor. İşte bu nedenle kişiliğinin yanında giysileri ile de ön plana fırlayan BEKİR BORAN’DAN CAVİT ÇAĞLAR HATIRALARI Cavit Çağlar’ın siyaset yaşamı öncesi, öylesine renkli, canlı, espri dolu geçti ki; bunların başında her ünlü kişinin olduğu gibi futbol önde geleni. Sevgili Cavit Çağlar’la ilgili o kadar çok yazılacak anı var ki. Hani derler ya “Anlatılmaz yaşanır” diye, biz anlatalım. Önce, kulakları çınlasın Necmi Tanyolaç’ın (Bu arada büyük usta hayatının baharında huzur evinde ikamet ediyor, bilmeyenlere duyurulur). Tercüman Gazetesi Spor Müdürü Tanyolaç, çok çalışmaktan yorulmuş ki; en yakın sırdaşı kabul ettiği bendenize “Bekir çok yıprandım üç-beş gün tatile ihtiyacım var, Uludağ’a gitsem iyi olur. Ama bu aylarda da oralar ateş pahası, ne dersin? Hemen aklıma Cavit Çağlar gelir. “Abi Bursaspor biliyorsun ligde zor günler geçiriyor, istersen güzel bir Bursaspor ve Cavit Çağlar yazalım ne dersin...” Cevap: “Aferim ulan Bekir, git arşive bir cavit Çağlar resmi bul iyi bir haber yaz, bende “Başkan Cavit Çağlar varken Bursaspor tırmanışa geçer” yazısı karalarım olur biter. Ne oluru bre Tanyolaç, Uludağ’da tatile hazırlan. Ertesi gün... Alo Cavit Çağlar’lamı görüşüyorum. -Evet ben Cavit, Necmi abi. Harikasınız vallahi bu ne güzel haber. Ama senide özledim Uludağ’da buluşalım ne dersin?.. Yine bir spor günlüğü arşivinden. Yer Viyana Tur Hotel. Yüzme havuzu şıkır şıkır. Fillandiya kız sporcuları otelde oda bırakmamışlar. Ve bu otelde Avusturya - Türkiye maçı için rezervasyonla yer bulmuş Cavit Çağlar, Bekir Boran Necmi Tanyolaç. Havuzda güzel kızlar kulaç atarken biz dururmuyuz. Cavit Çağlar filinta gibi, Tanyolaç onu seyrediyor ve birden Çağlar’ın feryadı. “Bekir lütfen odama çık ve diğer mayomu getir, bu yırtıldı” Asansöre güvenemedim, yangın merdivenlerinden koşarak çıktım. O da ne!... Kapı kilitli değil ve Cavit’in pantolonu yatağın üstünde cebinden dövizler fışkırıyor. Allahtan odaya kimse tesadüfen bile olsa girmemiş. Toparladım kapıyı kilitledim havuza geldim. Mayo yerine o günlerde moda olan melon siyah şapkayı getirdim. İşte Cavit Çağlar böylesine sempatik, cana yakın, kadim dost. Rahmetli Şükrü Şankaya haklı değilmiyim... YAZAN: BEKİR BORAN Tel: 0535 217 44 48 / 0212 660 18 95 / 0216 382 36 31 ünlü modacı (bize göre) Rahmi Koç, gittiği her davette yakışıklılığı yanında giysilerindeki buluşları ile de güzel kadınların odak noktası oluyor. Şimdi diyorum ki; neden Koç Grubu Rahmi Koç’un başkanlığında bir moda merkezi kurmuyor veya neden Rahmi Koç Üniversitelerimizde erkek giyimi ile ilgi- li dersler vermiyor. Günümüzde kravatsız ve kirli sakallı çevredeki toplumu gördükçe Rahmi Koç’a bir kez daha saygı duyuyoruz. Tabi çapkın erkekliğini de fazlaca kıskanıyoruz. İşte bu nedenle Rahmi Koç’u klonlayarak çoğalttık ,sayfalarımızın en güzel yerinde değerlendirmeyi karar altına aldık. ERTUĞRUL ÖZKÖK’ÜN BİR DÖNEM AŞK YAŞADIĞI! SEVGİLİSİ EDITH PIAF’A VEFA BORCU! Ertuğrul Özkök, beyefendi yapısı, asaleti ve engin hoşgörüsü ile güzel kadınların kalbini fetetmiş “İstanbul’u fetheden Fatih gibi” güzel bir insandır. Yazıları pek uzun ama, o nispette de anlamlı olduğunu biliriz de; okuma özürlü olduğumuzdan tamamını okuyamayız. Yakışıklıdır “En az Güneri Civaoğlu kadar”. Bazı kadınlara cazip gelen seksi görüntüsünü son zamanlarda taktığı ihtiyar gözlükleri ile tamamlar. Zarif insandır, kimseye kızmaz, hatta hatta Gazette-13’de hakkında çıkan sulu yazılara bile hoşgörü ile bakan bir kişiliği vardır. Edith Piaf (Aşk yaşadığı eski sevgilisi) için geçenlerde TRT’de yaptığı program gerçekten müthişti. Son yılarda izlediğim en şahane, en duygusal ve insanı romantizme taşıyan ve adeta beyaz cama yapıştıran hayat hikayesiydi. Dizi adında saçmalıkları izledikçe ki, hiç birini izlemiyorum. Ertuğrul’un yaptığı Edith Piaf belgeseli için tek kelime muhteşem olur. Bu itibarla bu sulu satırlarda sevgili Ertuğrul Özkök’e bir kez daha saygılarımızla teşekkürlerimizi sunuyoruz... Bravo Özkök sana. GÜNCEL GAZETTE13 Eylül-Ekim 2011 22 BÜYÜK TİYATRO USTASI RAŞİT RIZA Yıl 1957 aylardan Ekim sonu Raşit Rıza ustamız Şehir Tiyatroları aktör ve rejisörlerinden. Eminönü Halkevi o zamanlar haftanın üç gecesi Şehir tiyatrolarına oyun için tahsis edilmişti. Raşit Rıza üstadımız Namık Kemal’in Akif Bey adlı oyununu sahneye koymuş ve salon üç gece tıklım tıklım doluyordu. Aklımda kaldığı kadarıyla, baş rolleri Abdurrahman Palay, Perihan Tedü, Kadri Ögelman, Mete Sezer, Atıf Avcı, Cengiz Keskinkılınç paylaşıyorlardı. O akşam hocadan ricada bulunup evinde birkaç kare resim çekmek istemiştim... Ertesi gün Vali Konağı Caddesinde giriş katında ziyaret ettim ve bu güzel anıları fotograflayarak değerli hocamı ölümsüzleştirdim. YILDIZLAR GEÇİDİ GAZETTE13 Eylül-Ekim 2011 23 BA&SI&NI&MI&ZIN&SÜ&PER&STAR&LA&RI PAT&RON&LAR&L%&G%&YIL&DIZ&ve&ÖTV&OR Ayd & ın Do&ğan......................+%18 ÖTV 15 Nis& an (Koç Burc& u) & et Ali Yalç& ınd& ağ...............+%16 ÖTV Mehm 7 Mart (Bal&ık Burc& u) & et Emin Kar&am & ehm & et...........+%11 ÖTV Mehm Turgay Ciner............................+%10 ÖTV Ahmet Çalık................................+%14 ÖTV Or&han Erinç..............................+%18 ÖTV En&ver Ören.........................................+%4 ÖTV Burak Akbay...............................+%18 ÖTV Mücahit Ören.................................+%12 ÖTV Akın İpek..........................................+%10 ÖTV B%&R%N&C%&L%G Hasan Yılmaz ..............................+%3 ÖTV Enis Berberoğlu............................+%3 ÖTV 1 Tem&muz (Yen&geç Bur&cu) Ha&san Pu&lur.....................................+%3 ÖTV Ali Sir&men........................................+%3 ÖTV Gü&ne&ri Ci&va&oğ&lu............................+% 15 ÖTV 28 Tem&muz (As&lan Bur&cu) Emin Çö&la&şan..............................+%14 ÖTV 11 Mart (Ba&lık Bur&cu) Fa&tih Al&tay&lı...............................+%10 ÖTV 20 Ey&lül (Ba&şak Bur&cu) Altan Öymen............................+%18 ÖTV 20 Haziran (İkizler Bur&cu) En&gin Ar&dıç...................................+%5 ÖTV Na&il Gü&re&li........................................+%5 ÖTV Dr. Alev Coşkun.....................................+%5 ÖTV Çe&tin Al&tan.......................................+%6 ÖTV Ne&ca&ti Doğ&ru..............................+%18 ÖTV 1 Mart (Ba&lık Bur&cu) Hın&cal Uluç.....................................+%18 ÖTV 1 Kasım (Akrep Bur&cu) Gün&gör Men&gi.............................+%4 ÖTV Okay Gö&nen&sin......................................+%1 ÖTV Umur Talu....................................+%10 ÖTV Uğur Ce&be&ci........................................+%10 ÖTV Ha&san Ce&mal...........................+%10 ÖTV Be&kir Coş&kun..............................+%16 ÖTV 10 Ka&sım (Ak&rep Bur&cu) Se&la&ha&tin Sa&dı&koğ&lu..........................+%10 ÖTV Ke&nan Akın....................................+%2 ÖTV 28 Ekim (Ak&rep Bur&cu) Ha&san Çak&kal&kurt............................+%2 ÖTV Yaz&gü&lü Al&do&ğan............................+%18 ÖTV Ru&hat Men&gi..............................+%2.5 ÖTV Ley&la Umar......................................+%3 ÖTV Ömür Gedik.....................................+%4 ÖTV Ay&dın Öz&türk.................................+%3 ÖTV 12 Ağus&tos (As&lan Bur&cu) Naz&lı Ilı&cak...................................+%10 ÖTV SÜ&PER&L%G Mehm & et Yıl&maz..............................+%10 ÖTV & at (Kov& a Burc& u) 18 Şub & i Tur&an...............................+%16 ÖTV Rahm 22 May& ıs (İkizl&er Burc& u) Mehm & et Türk& er................................+%8 ÖTV 3 Ocak (Oğl&ak Burc& u) & et Barl&as.................................+%18 ÖTV Mehm Yılmaz Özdil..................................+%10 ÖTV Ra&uf Ta&mer.......................................+%15 ÖTV Meh&met Al&tan ...............................+%18 ÖTV Der&ya Sa&zak.......................................+%1 ÖTV Tuna Kiremitçi ....................................+%1 ÖTV Fatih Çekirge..............................+%18 ÖTV Kanat Atkaya......................................+%1 ÖTV Balçiçek İlter.....................................+%18 ÖTV Mehmet Arslan.................................+%10 ÖTV Sanlı Ergin.........................................+%5 ÖTV Oğuzhan Beyaz............................+%0 ÖTV Abdurrahman Yıldırım ......................+%3 ÖTV Ayşe Karasu.................................+%10 ÖTV Emre Ergül.........................................+%5 ÖTV Ramazan Kurnaz...............................+%1 ÖTV Yavuz Barlas......................................+%5 ÖTV Doğaner Gönen..........................+%10 ÖTV Celal Korkut................................+%15 ÖTV Reha Erdoğan............................+%18 ÖTV SÜPER&GENÇ&PAT&RON&LAR&L%&G% YIL&DIZ&ve&ÖTV&OR Vusl&at Doğ & an Sab& an&cı ...............+%13 ÖTV 16 Ocak (Kov& a Burc& u) Arz& uh & an Doğan Yalç& ınd& ağ .........+%14 ÖTV 4 Eyl&ül (Baş& ak Burc& u) Hanzade Doğan .......................+%10 ÖTV 11 Kasım (Akrep Burcu) Şükrü Küçükşahin.......................+%15 ÖTV Yal&çın Ba&yer.......................................+%6 ÖTV Ne&jat Se&çen........................................+%1 ÖTV 2 Ka&sım (Ak&rep Bur&cu) Bur&han Aye&ri............................+%18 ÖTV Tu&fan Tü&renç..............................+%15 ÖTV 4 Ocak (Oğ&lak Bur&cu) Za&fer Atay...................................+%18 ÖTV Os&man Aro&lat........................................+%2 ÖTV Ta&ha Ak&yol....................................+%8 ÖTV 10 Ekim (Te&ra&zi Bur&cu) Er&tuğ&rul Öz&kök..............................+%18 ÖTV 8 Ni&san (Koç Bur&cu) Hulusi Turgut..................................+%4 ÖTV Mus&ta&fa Kü&çük....................................+%1 ÖTV Seç&kin Tü&re&say.........................+%18 ÖTV Hik&met Çe&tin&ka&ya.............................+%3 ÖTV Arif Dizdaroğlu ..............................+%3 ÖTV Doğaner Gönen.............................+%3 ÖTV Reha Öz........................................+%3 ÖTV YÖ&NE&T%M&L%&G% Sedat Ergin.....................................+%16 ÖTV 6 Kasım (Akrep Bur&cu) Asil Alp&te&kin.................................+%12 ÖTV 15 Ha&zi&ran (İkiz&ler Bur&cu) Emin Çapa................................+%10 ÖTV 16 Nisan (Koç Bur&cu) Zeki Gümüş..........................................+%10 ÖTV Meh&met Ali Bi&rand............................+%4 ÖTV Reha Muhtar ..................................+%10 ÖTV Rı&fat Aba&bay......................................+%18 ÖTV 20 Tem&muz (Yen&geç Bur&cu) Ri&fat Ak&ka&ya..............................+%10 ÖTV 22 Ma&yıs (İkiz&ler Bur&cu) So&ner Ge&dik..............................+%18 ÖTV 7 Tem&muz (Yen&geç Bur&cu) Kür&şat De&mir&ci&oğ&lu...........................+%2 ÖTV 1 Ma&yıs (Bo&ğa Bur&cu) A. Os&man Al&tın&çe&kiç..................+%10 ÖTV 13 Ni&san (Koç Bur&cu) Bi&len Bö&ke......................................+%12 ÖTV Suat Yatmaz.................................+%10 ÖTV Osman Gencer ..............................+%12 ÖTV Ergun Babahan ..............................+%12 ÖTV Uğur Dündar ............................+%12 ÖTV Doğan Satmış .............................+%18 ÖTV 3 Eylül (Başak Bur&cu) Abbas Güçlü ...............................+%12 ÖTV Mehmet Şehirli ..............................+%12 ÖTV Nergiz Bozkurt ...............................+%16 ÖTV SPOR&L%&G% Nec& il Ülg & en..........................................+%7 ÖTV & at (Kov& a Buc& u) 7 Şub Ömer Üründ & ül.............................+%7 ÖTV & a Burc& u) 15 May& ıs (Boğ & ül..............................+%16 ÖTV Cem Şeng 9 Mart (Bal&ık Burc& u) Erd & oğ& an Arıp& ın& ar............................+%3 ÖTV & e.............................................+%1 ÖTV Onur Belg Can Tongo...........................................+%10 ÖTV Halil Özer...................................+%18 ÖTV Gü&ven Ta&ner............................................+%1 ÖTV Meriç Müldür...................................+%8 ÖTV Ala&ad&din Me&tin.....................................+%2 ÖTV Fer&han Tez&can.....................................+%2 ÖTV Ersan Çelik .......................................+%15 ÖTV Turgay Şeren .................................+%10 ÖTV Can Tanrıyar ....................................+%2 ÖTV Ay&han Yıl&maz....................................+%2 ÖTV Hakan Yaşar............................. ....+%10 ÖTV Ha&san Yıl&ma&er................................+%10 ÖTV Esat Yıl&ma&er........................................+%1 ÖTV 29 Ka&sım (Yay Bur&cu) Bi&lal Me&şe...................................+%3 ÖTV Ke&mal Bel&gin....................................+%1 ÖTV İhap Su&ba&şı............................................+%1 ÖTV Ta&lay Er&ker.......................................+%1 ÖTV Eyüp Ka&ra&da&yı.....................................+%1 ÖTV Bü&şah Gen&cer..................................+%1 ÖTV M. Or&han Ay&han.....................................+%3 ÖTV Ali Gü&müş............................................+%2 ÖTV 26 Tem&muz (As&lan Bur&cu) İsmail Er ................................................+%1 ÖTV Ahmet Faruk Yanardağ .............+%10 ÖTV Cengiz Öztürk ..................................+%5 ÖTV Tuğrul Tuna ..................................+%10 ÖTV Hatice D. Öncül ..............................+%10 ÖTV MA&GA&Z%N&L%&G% Ateş Çel&ik....................................+%10 ÖTV 24 Ağust&os (Baş& ak Burc& u) Ünal Demirkaya......................................+%4 ÖTV K. Güler Memet...................................+%4 ÖTV Sakallı Hoca Kadir Kaymakçı ..........+%4 ÖTV Barbaros Yüksel..........................+%18 ÖTV 22 Ekim (Terazi Bur&cu) Aydoğan Hakman........................+%18 ÖTV Ca&hit Ak&yol..........................................+%2 ÖTV 1 Tem&muz (Yen&geç Bur&cu) Gar&bis Öza&tay...................................+%4 ÖTV Ercan Erdal.................................+%18 ÖTV Mustafa Büyüksipahi........................+%5 ÖTV Zeynep Emeç...................................+%9 ÖTV Ece Saruhan.....................................+%15 ÖTV Aslı Karagöz......................................+%10 ÖTV Esra Çoruh..................................+%12 ÖTV Gamze Suyabatmaz..............................+%9 ÖTV Rahşan Gülşan..............................+%13 ÖTV Hande Şarman.....................................+%18 ÖTV Utku Gökçe.......................................+%9 ÖTV Koray Peközkay ..........................+%18 ÖTV Tolga Irmak....................................+%18 ÖTV Bülent İpek..................................+%10 ÖTV Mustafa Doğan....................................+%5 ÖTV Umut Veis.........................................+%5 ÖTV Bünyamin Aygün...............................+%3 ÖTV Yurttaş Tümer................................+%3 ÖTV Oya Doğan..........................................+%3 ÖTV SA&NAT&L%&G% Atill&â Dor&say..............................+%18 ÖTV 17 Mart (Bal&ık Burc& u) Tuğr&ul Ery& ılm & az...............................+%10 ÖTV Doğ & an Hızl&an............................+%18 ÖTV 23 Aral&ık (Oğl&ak Burc& u) Hay& at&i Asıly& az& ıc& ı...........................+%18 ÖTV 5 Mart (Bal&ık Burc& u) Evin İly& as& oğl&u....................................+%1 ÖTV Yaş& ar İlks& av& aş......................................+%15 ÖTV 14 Ağust&os (Asl&an Burc& u) Seçk& in Selv& i.................................+%5 ÖTV 18 Aral&ık (Yay Burc& u) Ham & i Çağd& aş...................................+%8 ÖTV & a Burc& u) 3 May& ıs (Boğ & i Sanl&ı........................................+%2 ÖTV Sevg & en............................+%17 ÖTV Üst&ün Akm & uz (Yeng& eç Burc& u) 2 Temm AF&R%&KA&L%&G% Selim Akçin................................+%18 ÖTV Meh&met Ali Bi&rand..........................+%10 ÖTV Tay&lan Bil&gel..............................+%10 ÖTV 26 Ağus&tos (Ba&şak Bur&cu) İs&met Ton&go...........................................+%2 ÖTV Se&la&hat&tin As&lan...................................+%1 ÖTV Mus&ta&fa Do&lu..............................+%2 ÖTV 1 Ma&yıs (Bo&ğa Bur&cu) Er&do&ğan Arı&pı&nar............................+%3 ÖTV Tay&lan Sor&gun.....................................-+%-1 ÖTV GENÇ&L%&G% Vah & ap Muny& ar.............................+%3 ÖTV Can Pulak..............................+%18 ÖTV Üftade Oğuz.............................................+%8 ÖTV Can Ataklı ....................................+%1 ÖTV M. Ahmet Say ..........................+%18 ÖTV Mustafa Mutlu ..................................+%7 ÖTV Tun&ca Ben&gin...................................+%8 ÖTV 28 Şu&bat (Ba&lık Bur&cu) SÜ&PER&L%G&KU&LÜP&BA&KAN&LA&RI Beş& ikt&aş Yıl&dı&rım DE&Mİ&RÖ&REN ..........+%18 ÖTV & erb& ahç& e Aziz YILD & IR& IM............+%10 ÖTV Fen Gal&at&as& ar&ay Ünal AYSAL .......................+%10 ÖTV Sadri ŞENER .............+%5 ÖTV Trabz& on Bursaspor İbrahim Yazıcı ................+%1 ÖTV Genç&ler&bir&li&ği İl&han CAV&CAV....................+%5 ÖTV An&ka&ra&gü&cü Ahmet GÖKÇEK...................+%2 ÖTV Ga&zi&an&tep İbrahim KIZIL ................+%10 ÖTV Kayseri Recep Orduspor Nedim Türkmen ...................+%4 ÖTV Karabükspor Nevzat Şahin ........................+%4 ÖTV Samsunspor Kazım Yılmaz ....................+%4 ÖTV Büyükşehir Bld. Çağatay Kalkancı .............+%10 ÖTV Antalya Hasan Akıncıoğlu ........+%18 ÖTV Sivasspor Mecnun Otyakmaz...........+%1 ÖTV Eskişehir Halil Ünal ..................+%18 ÖTV M. İdman Yurdu Ali Kahramanlı ..........+%18 ÖTV Manisaspor Kenan Yaralı ...............+%18 ÖTV Mamur...................+%1 ÖTV GAZETTE-13’ÜN KA&RA&DE&N%Z&L% “VIP” DOST&LA&RI Karadeniz yöresinin insanları espirisi, şakacılığı, hoşgörüsü, affediciliği ve güler yüzleriyle akla gelir. Biz Gazette 13 olarak çok sevdiğimiz Karadeniz kökenli dostlarımızı değişik sayılardaki yıldızlarla ödüllendirdik. Ancak, yıldız değerlendirmelerini çapkınlıkları mı, başarıları mı, hoşgörüleri mi, bonkörlükleri mi, yoksa cimrilikleri veya yakışıklılıkları mı şeklindeki yorumu saklı bırakıyoruz. 5 yıldız üzerinden yaptığımız bu değerlendirme gelen istek üzerine her ay gazetemizde az veya çok yıldız değerlendirmesi şeklinde size su nulacaktır. Bu bir espiri olup, yıldızladığımız isimlere tamamen bir sevgi takılmasıdır. Lütfen kızmayın. Hüseyin Avni Mutlu ...................+%18 ÖTV Kadir Topbaş...............................+%18 ÖTV Turgay Ciner..................................+%5 ÖTV Mehmet Atalay .........................+%18 ÖTV Kenan Sönmez .................................+%10 ÖTV Atalay Şahinoğlu ..................................+%10 ÖTV Duygu Sağıroğlu .......................+%10 ÖTV 10 Kasım (Akrep Burcu) Mehmet Nazif Günal ............................+%18 ÖTV Erol Kaya...........................................+%17 ÖTV Tahsin Kaya.........................................+%18 ÖTV Ahmet Misbah Demircan .....................+%17 ÖTV Süleyman Seba................................+%5 ÖTV Mustafa Kefeli (Futbolcu).......................+%18 ÖTV Mustafa Kefeli.......................................+%10 ÖTV Şadan Kalkavan...................................+%18 ÖTV Mehmet Yıldırım....................................+%18 ÖTV Maral Öztekin.................................+%10 ÖTV Eşref Cerrahoğlu.............................+%18 ÖTV Dr. Seyfi Basa...................................+%4 ÖTV Doğan Koloğlu................................+%10 ÖTV Oktay Ekşi.....................................+%3 ÖTV Erdal Danyal...................................+%18 ÖTV Nail Danyal...................................+%18 ÖTV Prof. Dr. Mehmet Perçin...............+%10 ÖTV Engin Demir.........................................+%5 ÖTV Adil Nalçacı.........................................+%5 ÖTV Yılmaz Ulusoy.........................................+%5 ÖTV Sadettin Tantan........................+%15 ÖTV Dr. Ali Nihat Ofluoğlu....................+%18 ÖTV Dr. Hasan Ofluoğlu........................+%18 ÖTV Orhan Keçeli..........................................+%5 ÖTV Kahraman Sadıkoğlu......................+%18 ÖTV Mehmet Celal Ayazoğlu..................+%18 ÖTV Ekrem Okutan..............................+%15 ÖTV Gündüz Kaptanoğlu...............................+%1 ÖTV Haluk Ulusoy .......................................+%10 ÖTV Kemal Genç .............................+%15 ÖTV Başaran Ulusoy......................................+%4 ÖTV M. Ali Yılmaz..........................................+%0 ÖTV İhap Subaşı............................................+%4 ÖTV Mustafa Taviloğlu.................................+%18 ÖTV Dr. Alptekin Peker.......................+%5 ÖTV Ahmet Binbir.....................................+%1 ÖTV H. Avni Durmuşoğlu..........................+%1 ÖTV Suat Arıkan...............................+%17 ÖTV İhsan Kalkavan.......................................+%0 ÖTV Coşkun Özden.......................................+%8 ÖTV Kürşat Demircioğlu............................+%18 ÖTV Zafer Akbaş......................................+%18 ÖTV Ali Ağaoğlu................................................+%1 ÖTV