GÖÇ, AİLE VE ÇOCUK Göç olgusu sosyal bir hareket olmasına rağmen, ekonomik yaşamdan kültürel yaşama kadar hayatın her yönünü etkileyen önemli bir değişimdir. Göç ve kentleşme arasındaki ilişki, kentlerin çekici faktörleri ile kırsal kesimin itici faktörlerinden kaynaklanmaktadır. Yaşanan iç göç ve dış göç, bulundukları yere aidiyet geliştiremeyen aileler, sağlıksız yaşam koşulları, toplumsal uyumsuzluk, iki kültür arasında sıkışan çocuklar ve eğitim sorunlarını gündeme getirmiştir. Göç eden aile için yeni bir ortamda, yeni bir çevrede bulunmak zordur. Göç ettikleri yerde daha iyi ekonomik koşullara sahip olacağını düşünen ve genellikle umduğunu bulamayan aileler mutsuzluk, uyum bozuklukları ve hatta depresyona varan sorunlar yaşayabilmektedir. Bu şartlar çocuğunda kişiliğini etkiler, çocuğun ruhunda derin izler bırakır ve çocukta güvensizlik hali oluşturur. Bu durumda çocuğun kendini ifade etme becerisi gelişemeyebilir ve çocuk çevresiyle iletişim kurmakta zorlanır. Ekonomik nedenlerden ya da zorunlulukla gerçekleşen göç, ailelerin aidiyeti sağlamak amacıyla daha önce göçle gelen ailelerin yanına yerleşmesine bu durumda kentlerin etrafında, sanayii bölgelerine yakın sağlıksız yerleşim bölgelerinin oluşmasına neden olmuştur. Sağlıksız evlerde ve çevre koşullarında yetişen çocuk ve gençler bu nedenle olumlu rol modellerle karşılaşma olanağına sahip olamamıştır. Kente göç ile birlikte, ailenin çocuklar üzerindeki denetimi azalmaktadır. Göç eden anne baba köydeki davranış biçimlerini hemen değiştirmemekte, bu durum kentin özgür dünyasında bulunan gencin aile ile sorunlar yaşamasına yol açmaktadır. Ailelerin eğitim düzeyinin düşüklüğü ve eğitimin önceliklerinde yer almaması, ekonomik zorunluluklar, çocukların ya kendi istekleriyle yada koşulların onlara dayatmasıyla erken yaşta çalışma hayatına atılmalarına neden olmuştur. Hem çalışıp hem okuyan çocuk okuldan soğumakta, okul başarısı düşmekte ve motivasyonu azalmaktadır. Eğitimcilerin yaklaşımı da özellikle alt sosyo ekonomik düzeyin yaşadığı bu bölgelerde kazanmaya değil daha çok elimine etmeye yönelmiştir. Aynı zamanda olumsuz çevre koşulları erken yaşta kötü alışkanlıklar edinmelerine yada suça itilmelerine bu durumda toplumda daha çok ötekileştirilmelerine ve dışlanmalarına neden olmuştur. Sonuç olarak, göçle gelen ailelerin çocuklarının eğitim eşitliği, imkan ve fırsat eşitliği konusunda ara kurumlar oluşturulması, her şeyden önemlisi sorunun tanımlanması ve çözüm yolları üretilmesi hedeflenmelidir. FULYA ÇAY Sosyal Hizmet Uzmanı