sağlık psikolojisi

advertisement
SAĞLIK PSİKOLOJİSİ
“Sağlık Psikolojisi Dersi sunusu”
© Bu Sunu’ya ait tüm Haklar Atlas Yayınevine aittir. Hiçbir şekilde üçüncü şahıslara verilemez
Ünite 1: Psikoloji İle İlgili Temel Kavram ve
Olgular
© Bu Sunu’ya ait tüm Haklar Atlas Yayınevine aittir. Hiçbir şekilde üçüncü şahıslara verilemez
Psikolojinin Konusu
• Psikoloji (Yunanca, psihologia: psikoloji), insan davranışları ve zihinsel
süreçleri ile birlikte bunların altında yatan nedenleri inceleyen ve araştıran
bilim dalıdır. Psikoloji diğer bilimlere kıyasla çok daha kısa bir geçmişe sahiptir.
Bu kısa süre içinde psikoloji değişik biçimlerde tanımlanmıştır. İlk tanım insan
zihninin yapısının incelenmesi biçimindeydi. İnsan zihnini gözleyebilmenin
olanaksızlığı karşısında psikologlar, psikolojiyi" gözlenebilen davranışların
bilimsel incelemesi" biçiminde tanımlamışlardır. İnsan zihninin davranış
üzerindeki etkisini kabul etmeyen bu yaklaşıma, psikoloji içinde tepki
oluşmaya başlamış, bellek süreçleri ve düşünme gibi zihinsel işlevleri
inceleyen bilişsel psikoloji ortaya çıkmıştır.
• Psikolojinin konusu, genel olarak organizmanın gözlenebilen ve ölçülebilen
davranışlarıdır. Psikoloji, davranışları iki kategoride ele alır: Birincisi başkaları
tarafından gözlenemeyen sadece kişinin kendisi tarafından gözlenebilen
üzüntü, sevme, düşünme gibi iç davranışlar; ikincisi de başkaları tarafından
gözlenebilen ve ölçülebilen yürüme, koşma gibi dış davranışlardır. Psikoloji,
organizmanın uyarıcılara karşı nasıl tepki verdiğini ortaya çıkarmaya çalışır.
Uyarıcılara Karşı Tepki
Psikolojinin Amaçları
• İnsan davranışlarını tanımlamaya çalışır. (örn; stres, vücudun
çeşitli içsel ve dışsal uyaranlara verdiği otomatik tepki,
öğrenme vb.).
• Davranışın nedenini saptamaya çalışır. Yani neden-sonuç
ilişkisini ortaya koymaya çalışır.
• İnsan davranışlarını anlamaya ve açıklamaya çalışır.
• İnsan davranışlarını önceden kestirmeye (öngörü, tahmin)
çalışır.
• İnsan davranışlarını etkilemek ve kontrol etmek ister.
Psikoloji
Psikolojik Yaklaşımlar
• Psikolojide yaklaşımlar insan davranışlarının karmaşık yapısını,
farklı biçimlerde ele alarak açıklar. Her bir yaklaşım bireylerin
neden belirli bir biçimde davrandıklarına ilişkin farklı açıklamalar
getirir.
• Ancak insan davranışı bir bütündür ve psikoloji bu yaklaşımların
tümüdür. Yaklaşımların her biri davranışı farklı açılardan
açıklayarak onun iyi anlaşılmasını sağlamakta ve birbirini
tamamlamaktadır.
• Çeşitli yaklaşımlar bir araya geldiğinde bir bütün olarak insanı
anlamamıza katkıda bulunmaktadır.
 Yapısalcı yaklaşım
• Psikoloji, insan zihninin yapısını bilmelidir. Kullanılacak teknik, içe bakış ya da
iç gözlem (bireyin kendi kendisini gözleyip elde ettiği bilgileri araştırmacıya
aktarması) olmalıdır. Yapısalcı yaklaşım, zihnin yapısının ve öğelerinin
araştırılabileceğini ortaya koyduğundan günümüz psikolojisine giden yolu
açmıştır. Ancak iç gözlem sağlam bilgiler elde etmeye uygun bir yöntem
olmadığı için eleştirilmiştir.
 Davranışçı Yaklaşım
• Savunucuları; Watson, Pavlov ve Sikinner’dir. Davranışçılara göre psikoloji
bilinç gibi gözlenmesi mümkün olamayan içsel süreçler yerine doğrudan
gözlenebilen ve ölçülebilen davranışlara odaklanmalıdır. Davranışsal yaklaşım,
tamamen insanların gözlenebilir hareketleriyle davranışlarına ve bunların nasıl
öğrenildiğine yoğunlaşır. İçe bakış yönteminin kullanılması kişinin anlaşılmasını
sağlamaz. Bu nedenle kişinin gözlenebilen davranışları üzerinde durulmalıdır.
• Davranışçı yaklaşım, temel anlayışı çerçevesinde Deneysel Yöntemi
kullanır. Bu yaklaşımın önemli bir yönü, davranışların insanların
doğuştan getirdikleri özellik ve yapılarından doğmaktan ziyade
çevre etkisiyle sonradan öğrenildiğini vurgulaması ve bu nedenle
öğrenme süreçlerinin nasıl gerçekleştiğini incelemesidir.
 Psikodinamik (Psikanalitik) Yaklaşım
• Kurucusu ve en önemli temsilcisi Freud’dur. İnsanların kendi
içlerindeki bilinçdışı psikolojik çatışmaları üzerine yoğunlaşır. İnsan
davranışları bastırılmış dürtüler, çatışmalar ve bilinç dışı tarafından
oluşturulmaktadır. Freud’a göre, içsel mücadelelerin çoğu insanların
doğal ihtiyaçlarının peşinden gitme isteğiyle toplumsal kurallar
arasındaki çatışmadan kaynaklanmaktadır. İnsan davranışları da,
kişilerin kontrolü altında olmayan bu içsel çatışmaların bir sonucu
olarak gerçekleşmektedir.
Psikodinamik Yaklaşım
 Bilişsel (Cognitive) Yaklaşım
• En önemli temsilcisi Piaget’dir. Davranışçılığa tepki olarak doğmuştur.
Davranışçılığın insanı pasif bir alıcı ve makine olarak görmesine karşı çıkmaktadır.
Yalnızca gözlemlenebilir davranışlara odaklanan davranışsal yaklaşımın tam aksine,
insanların zihinlerinde olup biten ve direkt olarak gözlemlenemeyen süreçlerle
ilgilenir. İnsanın bilişsel süreçlerinin davranışları üzerinde etkili olduğunu, insanın
algılayan, uyarıcıları seçip işleyerek anlamlandırma yeteneğine sahip bir sistem
olarak görür.
• İnsan pasif bir alıcı değil, olayların ve uyarıcıların etkin katılımcısıdır. İnsan olayları
yorumlayan, değerlendiren, algılayan ve bu yollarla anlamlandırma çabası içinde
olan aktif bir varlıktır. Birey, davranışçılıkta olduğu gibi etkiye tepki veren edilgen bir
varlık olarak değil; uyarıcıları seçerek algılayan, işleyen ve anlamlandıran aktif
katılımcıdır.
• Bu yaklaşım, bilginin algılanış ve işleniş süreçlerinin davranışlara olan etkisine
yoğunlaşır. Bu süreçlerin çoğu otomatik olarak bilinç dışında gerçekleşmektedir. Bu
yaklaşım doğrultusunda insanlar dünyayı algılayışları bakımından bir bilgisayara
benzetilebilir. Dışarıdan gelen bilgiler bilişsel süreçten geçmek üzere algılanan
girdiler; davranışlarsa bu girdilerin işlenmesi sonucu ortaya çıkan çıktılar olarak
görülmektedir.
Bilişsel Yaklaşım
 İnsancıl Yaklaşım
• Davranışçılığa ve psikanalize tepki olarak ortaya çıkmıştır. En önemli temsilcileri
Maslow ve Roger’dır. Bireyin öznel yaşantısına önem verir, ondan başka veri
tanımaz. Biyolojik, bilişsel ve davranışsal yaklaşımlardan farklı olarak insancıl
yaklaşım çerçevesinde insan davranışları biyolojik etkenler, zihinsel süreçler ve
çevreden öğrenilenlerin değil, her insanın kendine has dünyayı algılayış şekliyle
ilişkilendirilir.
• İnsan doğası gereği iyidir ve iyiye yönelme eğilimindedir.
• İnsan tek, benzersiz ve değerli bir varlıktır. İnsanın sadece insan olması onun
değerli olması için yeterlidir.
• İnsan gelişme gücünü kendinden alır ve kendi kendini var eder.
• İnsan seçimlerinde özgürdür ve bu özgürlüğü kendinde doğuştan var olan
potansiyelini açığa çıkarmak için kullanır.
• Her insan önündeki engeller kaldırıldığında kendini gerçekleştirebilir.
• İnsanı anlamada bilim bir araç olarak görülür.
• İçe bakış ve empati anlayışı ile insanın öznel yaşantısı incelenir.
• Eğitim birey merkezli olmalıdır. Bireylerin kendilerini gerçekleştirebilecekleri bir
ortam sağlanmalıdır.
 Nörobilimsel Yaklaşım
• Öncüsü Hebb’dir. İnsan davranışları biyolojik ve nörolojik temellere
dayanarak açıklanır. İnsan davranışlarının açıklamalarını beyin, sinir sistemi ve
biyolojik faktörlerde arar. Beyin üzerinde yapılan çalışmalarla beynin farklı
bölümlerinin hangi davranışlardan sorumlu olduğu açıklanmaya çalışılır.
Özellikle gelişmiş teknolojiler sayesinde beynin işleyişinin incelenebilir hâle
gelmesiyle psikolojide nörobilimsel yaklaşımın yeri genişlemektedir.
 Sosyo-kültürel Yaklaşım
• Psikolojide sosyokültürel yaklaşım, sosyal ve kültürel etkilerin insan
davranışlarına olan önemli etkisine yoğunlaşır. Bu yaklaşıma göre, insan
davranışlarını açıklarken sosyal ve kültürel çevrenin etkisini değerlendirmek
büyük önem taşımaktadır. Bu perspektif, genetik ve biyolojik faktörlerin yanı
sıra, sosyokültürel etkenlerin insanların tutum ve davranışlarının oluşmasında
etkili olduğu düşüncesine dayanır. Farklı kültürlerde davranışların farklı
anlamları olabildiğinden, kişilerin davranışları incelenirken geldikleri kültürün
hesaba katılması ve psikolojik araştırmaların kültüre hassasiyet göstermesi
gerektiği görüşü, bu yaklaşımın temel taşlarını oluşturur.
Psikolojinin Alanları
• Psikoloji, kendi içinde bazı alanlara ayrılır. Bu alanların her birinde
davranış farklı bir biçimde incelenir. Bu dallar, aynı zamanda birer
uzmanlık alanıdır.
 Deneysel Psikoloji
• Psikoloji ile ilgili konuları incelerken çoğunlukla laboratuvar
ortamında oluşturulmuş deneysel yöntemden yaralanan alt daldır.
Bireylerin duyusal uyaranlara nasıl tepki verdiklerini, dünyayı nasıl
algıladıklarını, nasıl öğrenip hatırladıklarını, duygusal olarak nasıl
davrandıklarını, başarma arzusu, açlık güdüsüyle nasıl eylemde
bulunduklarını anlamak, açıklamak ve kontrol etmek için araştırma
yapmak, deneysel psikolojinin alanına girer. Bu tür çalışmalar, çoğu
kez laboratuvar ortamlarında yapılır.
Deneysel Psikoloji
 Gelişim Psikolojisi
• Bireyin kronolojik yaşıyla davranışı arasındaki ilişkiyi inceler. Duyu
organlarının yaşın ilerlemesine paralel olarak nasıl geliştiği, konuşma
gibi oldukça karmaşık önemli bir davranışın, hangi yaşlarda, ne gibi
gelişim basamakları gösterdiği gibi konuları araştırır.
• Gelişim psikolojisinin diğer bir konusu da çocukların içinde
büyüdüğü çevre özellikleri ile onun geliştirdiği davranış türleri
arasındaki ilişkiyi incelemektir. Günümüzde gelişim psikolojisi çocuğun
gelişimi ile ilgilendiği kadar, yaşlılık konusuyla da ilgilenir.
• Gelişim psikolojisi gelişme, değişme, birey, zaman, genetik ve
çevresel etkiler üzerinde durur. Gelişimsel değişmeleri yalnızca
açıklamakla kalmaz, bu değişmenin altında yatan ve onu ortaya
çıkaran süreci veya koşulları da açıklamaya çalışır.
Gelişim Psikolojisi
 Okul ve Eğitim Psikolojisi
• Eğitim süreci içinde insanların nasıl öğrendiğini, eğitsel
müdahalelerin etkinliğini, öğretimin psikolojisini ve sosyal psikolojisini
araştıran ve konu edinen psikoloji içindeki bir alandır.
• Eğitim psikolojisinde temel amaç elde edilen psikolojik verilerden
yola çıkarak eğitimin daha iyi yapılabilmesi için uygulanması gereken
metotları saptamaktır.
• Eğitim alanlarında etkin, kalıcı öğrenme ve öğretmeyi konu edinir.
Okul ortamını ve eğitim sürecini en verimli duruma getirmeyi amaçlar.
• Eğitim psikolojisi, öğrenme süreçlerinin psikolojik yönlerini araştırır.
Eğitim psikologları, öğrenme ve öğretim dallarında uzmanlaşmıştır.
İnceleme konuları arasında, televizyonun çocukların çalışma
alışkanlıklarını ne derece etkilediği, eğitimde stres, öğretmen ve
öğrenci ilişkileri, öğrenme engeli olan çocukların sorunları gibi konular
vardır. Okulda öğrencilere testler, mülakatlar uygulayarak öğrencilerin
okulla ilgili sorunlarını anlamaya çalışır ve çözümler üretir.
Okul Psikolojisi
• Okul psikolojisi 1800'lerin sonlarında özellikle Alfred Binet tarafından
deneysel bir hareket olarak başlatılmıştır. Aynı zamanda Binet; eğitim alanında
faydalanılması için ilk IQ testini geliştiren kişidir. Binet'in testi 1900'lerin
başlarında ABD'ye getirilmiş ve 1916'da Lewis Terman tarafından standartları
oluşturulmuştur.
• Okul psikolojisi, klinik psikoloji ve eğitsel psikolojinin ilkelerinin öğrencilerin
davranış ve öğrenme sorunlarını tespit ve tedavisine yönelik kullanıldığı bir
alandır. Okul psikologları çocuk ve ergen gelişimi, öğrenme teorileri, kişilik
teorileri gibi alanlarda eğitim, mesleklerinin etik, hukuki ve idari kuralları
hakkında da bilgi sahibidirler.
• Bunlar, eğitimsel ve duygusal sorunlarını değerlendirmek amacıyla tek tek
çocuklarla ilgilenirler. Zekâ, başarı ve kişilik testleri uygulamak ve bunları
yorumlamak da işlerinin bir parçasıdır. Öğretmenlere ve anne-babalara
danışarak çocuğa hem sınıfta hem de evde yardımcı olmanın yollarını
araştırmakta, öğretmenlere, sınıfla ilgili sorunlarla başa çıkmaları için öneriler
sunmaktadırlar.
Okul Psikolojisi
 Klinik Psikolojisi
• Klinik psikoloji, davranış bozukları, bunların nedenleri, tedavisi vb.
konular üzerine yoğunlaşan bir daldır. Normalden sapan davranışlar
ile ilgilenir. Bir kurumda bakılmayı gerektiren duygusal, davranışsal
bozuklukları olan, toplumla uyumları kopmuş insanların davranışlarını
inceler. Teşhis eder ve bilimsel olarak tedavisini yapar.
Klinik psikolojinin çalışma alanlarından bazıları şunlardır:
• İnsan davranışlarını araştırma, elde edilen bu bilgileri pratikte
uygulama
• Psikolojik açıdan sorunları, sıkıntıları olan, stresli kişi ya da gruplara
yardım etme, gerektiğinde koruyucu ruh sağlığı çalışmaları yapma,
• Fobiler, kişilik, şizofreni, mutsuzluk, huzursuzluk, engelleme,
duygusal gerginlik, zihinsel ve davranışsal sorunlar, ergenlik
döneminin belirtileri, yetişkinlik ve yaşlılık dönemleri ve depresyon
sorunlarını tedavi etme.
Klinik Psikoloji
Kişilik Psikolojisi
• Kişilik psikolojisi, bireylerin kendilerine özgü davranış, düşünce
ve duygu biçimleriyle ilgilenir. Günlük yaşamı içinde birey her an
hem çevresiyle, hem de kendisiyle sürekli etkileşim halindedir.
Birey bu tür etkileşimlerde bulunurken kendine özgü duygu,
düşünce ve davranış özellikleri gösterir.
• Kişilik psikolojisi, davranış, düşünce ve duygu özelliklerini
inceler. Kişiliğin nasıl ortaya çıktığını araştıran kişilik psikolojisi,
kişiliğin yapılaşmasını etkileyen değişkenleri genetik, biyolojik,
kültürel boyutlar gibi çeşitli boyutlarda inceler.
Kişilik Psikolojisi
 Sosyal Psikoloji
• Sosyal psikoloji toplumsal şartların insanlar üzerindeki etkisini araştıran bilim
dalıdır. Bu alanda araştırma yapanlar genellikle psikolog veya sosyologlardan
oluşur. Bütün sosyal psikologlar hem birey, hem de topluluk bazında çalışırlar.
Benzerliklerine rağmen iki alan amaçları, yaklaşımları, yöntemleri ve
terimlerinde farklılaşırlar.
Sosyal psikolojinin belli başlı konuları şunlardır:
• Yardım: İnsanlar neden ve ne durumlarda birbirlerine yardım eder veya
etmezler.
• Sosyal uyum: Bireyler neden grup kurallarına uyarlar veya uymazlar.
• Söz dinleme, İtaat: İnsanlar neden söz dinlerler, itaat ederler.
• Toplum ve birey etkileşimi
• Ön yargı: Ön yargı nasıl oluşur.
• Hiddet ve saldırı: Bireyler neden ve ne durumlarda başkalarına saldırırlar.
Sosyal Psikoloji
Endüstri ve Örgüt Psikolojisi
• Endüstri ve Örgüt Psikolojisi işletme içerisinde insan davranışını
tanıma, analiz etme, insan davranışının diğer örgütsel
değişkenlerle etkileşimini kavrama ve davranışı insanın mutluluğu
ve işletmelerin verimliliği ekseninde yönlendirme konularında
bilgi ve beceri geliştirmeyi hedefleyen bir programdır.
• Başka bir deyişle işe alımdan başlayan çalışma yaşamı sürecinde
insana dair kişilik, tutum, değerler, motivasyon gibi özelliklerin
işletme içerisindeki hangi değişkenlerle etkileşime girerek
bireysel ve örgütsel düzeyde nasıl sonuçlar çıkardığını inceler.
 Adli Psikoloji
• Adli psikoloji, sanıkların soruşturma tekniği, görgü tanıklarının
düşebileceği yanılsamaların saptanması, suç işleme yönteminin
önceden bilinmesi, suçlu çocukların eğitim yoluyla yeniden toplumsal
yaşama kazandırılması gibi konularla ilgilenen psikolojinin bir dalıdır.
 Psikometrik Psikoloji
• Psikometrik psikoloji, davranışların ölçülmesi ve değerlendirilmesi,
istatistik yöntemlerin psikolojiye uygulanması, davranışın açıklanması
ve yorumlanmasında yararlanılabilecek matematiksel modellerin
geliştirilmesi ile ilgili bir bilim dalıdır. Çağdaş psikolojide kullanılan
testlerin hazırlanması üzerine araştırma ve geliştirme yapan bir
uzmanlık alanıdır.
Psikolojide Kullanılan Bilimsel Yöntemler
• Bilim olaylar ve olgular ile ilgili genel geçerliliği olan nesnel
bilgiler elde etmek ister. Bilimin ortaya koyduğu bilgiler bilimsel
bilgidir. Bilimsel bilgi elde etmek amacıyla izlenen düzenli,
sistemli yol ve bu yolda başvurulan tekniklerin, işlemlerin tümüne
yöntem denir. Bilimlerin amacı, olaylar hakkında kanıtlanabilir
bilgiler elde etmektir.
• Psikolojinin kullandığı başlıca yöntemler betimleyici ve
tanımlayıcı yöntemler, korelasyonel yöntemler ve deneysel
yöntemlerdir.
 Betimleyici ve Tanımlayıcı Yöntemler
• Betimsel yöntemler, dışarıdan hiçbir müdahalede bulunmadan var olan durumun
tasvir edilmesi, fotoğrafının çekilmesidir. İnsanların gözle görülmeyen; sevecenlik,
sevimlilik, çalışkanlık, karamsarlık, fesatlık, iyi kalplilik, kıskançlık gibi özelliklerinin
anlatılmasına iç (ruhsal) betimleme denir. Betimleme, araştırma konusunun
özelliklerini sistematik biçimde sıralamaktır. Tanıma ve tanımlama amacıyla yapılır.
Betimleme ve tanımlama amacıyla; tarama yöntemi, doğal gözlem, görüşme ve
vaka incelemesi yöntemlerinden yararlanılır.
Tarama yöntemi: Belirli sorunlarla ilgili olarak geniş kitlelerin görüşlerinin
alınmasıdır. İncelenecek olayı doğrudan gözlemleme imkânı olmadığında bu olaylar,
soru listeleri ve görüşmeler yoluyla dolaylı olarak incelenir. Tarama yönteminde en
çok test ve anketlerden yararlanılır:
Test: İnsanların zekâlarını, ilgilerini, yeteneklerini, tutumlarını, kişiliklerini vb.
ölçmek amacıyla kullanılır.
Anket: Bilgi verecek kişinin doğrudan kendisinin okuyarak cevaplandıracağı
sorulardan oluşmuş soru kâğıtları kullanılarak yazılı cevaplar aracılığıyla gözlemde
bulunma işidir.
Gözlem: Psikoloji ile ilgili olan olgu ve olayların gözlemlenerek raporlaştırılması
işlemidir. Yapılış şekline göre doğal ve sistematik gözlem olarak ikiye ayrılır.
Doğal gözlem: Herhangi bir nesneyi, olayı kendi doğal durumunda izlemeye denir.
Olgu veya olay doğal ortamında, araştırmacının etkisi en aza indirilerek yapılır. Doğal
gözlemde gözlenen gözlendiğinin farkında değildir. Gözleme konu olan organizma,
bunun farkında olursa yapay davranışlarda bulunabilir. Hayvanların kendi doğal
ortamlarında izlenmesi doğal gözlemdir.
Sistematik gözlem: Araştırmacı ilgilendiği davranışı sadece kendi belirlendiği
koşullar altında inceler. Gözlenecek davranış önceden belirlenir ve sadece ona
odaklanılarak gözlem yapılır. Hayvanların laboratuvar ortamında gözlemlenmesi
sistematik gözlemdir.
Görüşme (mülakat): Konuşma ve konuşturma yoluyla bireylerin
değerlendirilmesidir. Görüşme, bilgi toplamak veya davranış bozukluklarını tedavi
etmek amacıyla yapılır. Bu yöntem, görüşmecinin değerlendirmelerine dayandığı
için oldukça özneldir. Sorulara yanlış cevap verme ihtimaline karşı sorular dolaylı
yollardan tekrarlanır.
Vaka incelemesi: Bazı durumlarda, bireyin davranışlarını anlamlandırmak için
onun geçmiş yaşantısını ve çevresini yakından tanımak gerekir. Bu amaçla bireyden
aile yaşantısını, çocukluğunu, arkadaşlarını, okul hayatını vs. anlatması istenir. Vaka
incelemesinde, davranışları açıklamak için geçmiş yaşantıların derinlemesine
incelenmesi söz konusudur.
Deneysel Yöntemler
• Deneysel yöntemde araştırmacı kontrol ettiği değişkenler arasındaki
neden sonuç ilişkisini inceler. Bu inceleme sistemli ve iyi bir şekilde
yapılandırılmış bir ortamda gerçekleştirilir.
• Değişken, farklı gözlemlerde farklı değerler alabilen özelliklerdir.
• Bağımsız değişken, neden-sonuç ilişkisi içinde neden konumunda yer
alan değişkendir.
• Bağımlı değişken, bağımsız değişkenden etkilenerek farklı değerler
alabilen değişkendir.
• Kontrol değişkeni, bağımlı değişkeni etkileme ihtimali bulunan ve
kontrol edilerek bağımlı değişkeni etkilemesi engellenen değişkendir.
• Deney grubu, bağımsız değişkenin değişikliğe uğratıldığı gruptur.
Kontrol grubu ise bağımsız değişkenin sabit tutulduğu gruptur.
Deneysel Yöntemler
İstatistiksel (Korelasyonel) Yöntemler
• Psikolojik araştırmalardan elde edilen verilerin büyük bir kısmı
sayısal verilere dayanır. Bu bilgilerin ne anlama geldiğini ve
bunlardan ne şekilde geçerli sonuçlar çıkarılabileceğini bilmek
gerekir. İstatistiksel yöntemler, bu amaçla kullanılır. İstatistik, sayı
ile belirtilen verilerin elde edilmesinde, sınıflandırılmasında ve
sunulmasında kullanılan bir yöntemdir.
• Korelasyon, Bir değişkenin değeri değişirken diğer bir
değişkeninde değerinin değişmesi anlamına gelir. Örneğin zeka
düzeyi yüksek çocukların matematik testi puanları yüksek ise zeka
düzeyi ile matematik problemlerini çözme becerisi arasında bir
korelasyon var demektir.
• Korelasyon; korelasyon katsayısı ile ifade edilir. Korelasyon
katsayısı (r) +1.00 ile -1.00 arasında bir değere sahiptir.
• Sıfır korelasyon iki değişken arasında herhangi bir ilişki
bulunmadığını yani nötr korelasyonu ifade eder.
• Pozitif korelasyon(0 ile +1.00 arasındaki değer) iki değişken
arasında ilişki olduğu, negatif korelasyon(-1.00 ile 0 arasında
değer) iki değişken arasında ilişki olmadığı anlamına gelir.
• Korelasyon katsayısı +1′ e ne kadar yakınsa değişkenler arasında
o derece güçlü ilişki var demektir. Korelasyon katsayısı -1’e ne
kadar yakınsa değişkenler arasındaki ilişki o derece zayıftır.
Sağlık Psikolojisinin Çalışma Alanları
• Psikolojik olarak sağlıklı birey, hem kendisiyle hem de çevresiyle
barışık, düzenli, dengeli ve uyumludur. Kalıtsal özellikler, mikrobik
özellikler, engellenme, çatışma, hayal kırıklığı, olumsuz faktörler ruh
sağlığını olumsuz etkileyebilir ve davranış bozukluklarına neden
olabilir. Ruh sağlığı açısından bireyler normal ve anormal olarak iki
grupta incelenir.
• Sağlıklı olmak veya hastalıklardan korunmak sadece bir sağlık
kurumu ve hekim yardımı boyutlarını aşan, pek çok değişkenin bir
arada değerlendirilmesi gereken bir alan olarak karşımıza çıkar. Bu ise,
ister istemez çok yönlü bilgi, nitelikli hizmet ve nitelikli insanı
gerektiren, karşımızda hasta olarak tanımladığımız bireyin bedensel
bir varlık olmasının ötesinde ruhsal ve sosyal bir varlık olduğunu kabul
eden biyo-psiko-sosyal bir modelle çalışmak anlamını taşır.
Sağlık Psikolojisi
• Sağlık psikolojisi, sağlık personeliyle hasta etkileşimlerini, sağlık
personelinin stres, kişilik ve çalışma durumlarını, hastaların
akut ve kronik hastalıklarla başa çıkma, korunma yöntemlerini
ele alan ve sağlıklı yaşam bilinçlenmesini sağlayan bilim dalıdır.
• Sağlık psikolojisi, sağlığın geliştirilmesi ve sürdürülmesinin yanı
sıra, hastalıktan korunmayı, sağlık ve hastalığın nedenlerini,
tanısal ilişkilerinin ortaya çıkartılmasını, sağlık hizmetlerinin
geliştirilmesini ve sağlık politikalarının biçimlendirilmesi
konularını kapsar.
• Günümüzde yaşam sürelerinin uzaması ile kronik hastalıklar ve
yaşlılığa bağlı hastalıklar giderek artmaktadır. Hastalığın
görülmesinde psikolojik ve sosyal faktörlerin önemli payı
olduğu düşünülen ve uzun süre yaşanabilen şeker, kalp, böbrek
ve kanser gibi hastalıkların tedavisinde, hasta ile tedavi ekibinin
etkin işbirliği önemlidir.
• Çağdaş sağlık hizmetleri, yalnız hasta bireyin değil, onun
ailesinin de psikolojik ve sosyal yönlerden ele alınıp
incelenmesini gerektirir. Böyle bir durum ise, tıbbi hizmetlerin
yanı sıra sağlık psikolojisi kavramı ve yöntemleriyle çalışmayı
kaçınılmaz hale getirir.
Sağlık psikolojisinin çalışma alanları dört farklı alanda
gelişmiştir. Bu alanlar şunlardır:
Klinik sağlık psikolojisi: Fiziksel hastalıklar ve organ
kayıplarında danışmanlık ve tedavi girişimlerinin etkinliğini
artırmayı hedefler.
Halk sağlığı psikolojisi: Sağlık politikalarının oluşturulmasını
hedefler.
Toplum sağlığı psikolojisi: Topluma dayalı, toplum araştırmaları
ve bireyin güçlendirilmesini hedefler.
Eleştirel sağlık psikolojisi: Sağlık hizmetlerinin ve toplumun
yapılandırılmasını hedefler.
Sağlık Psikolojisi
• Sağlık psikolojisi; sağlıklı olmanın, hastalık nedenlerinin, hastalık ve
tedavi sürecine uyum sürecinin biyo-psiko-sosyal yani bütüncül bir
yaklaşımla ele alınması gerektiği prensibinden yola çıkan, bilimsel
ve uygulamalı bir çalışma alanıdır. 1970’lerde psikoloji biliminin
eğitim, bilim ve profesyonel alanlarda özgül katkılarının bir araya
gelmesiyle gelişmiştir. Sağlığın ve hastalıkların bilimsel olarak
açıklanmasını sağlamak amacıyla davranış bilimlerinden elde edilen
bilgilerden faydalanır.
• Sağlık Psikolojisi; hastalıkları önleme, sağlığı koruma, tedavi öncesi
ve sonrası psikolojik durumlar gibi konuları inceler. Yeni sağlık
yaklaşımı, sağlığı yalnız bedenin iyi olma hâli olarak değil bireyin
fiziksel, zihinsel, sosyal iyiliği olarak ele alır. Bu yeni yaklaşım,
psikolojik bilimler ile sağlık bilimlerinin önemli bir parçasını
oluşturan sağlık psikolojisinin ortaya çıkışında etkili olmuştur.
Sağlık Davranışları
• Geçen yüzyıl içinde hastalıkların zaman içinde akut enfeksiyon
hastalıklarından kronik hastalıklara doğru bir değişim göstermesi
dikkati sosyo-psikolojik etmenlere çevirmiştir.
• Günümüzde özellikle ileri sanayi toplumlarında ve Türkiye gibi
gelişen ülkelerde birinci sıradaki ölüm nedeni olarak kalp
hastalıklarının başı çektiği kronik hastalıklar olduğu görülmektedir.
Yaşam süresi uzadıkça, Depresyon ve Alzheimer gibi kronik
hastalıklarla yaşayan insan sayısı da artmaktadır.
• Kronik hastalıkların artışı sağlık psikolojisini değişik yönlerden
doğrudan ilgilendirmektedir. Sağlık psikologlarının, sağlıksız
alışkanlıkların sağlıklı alışkanlıklarla değiştirilmesi konusunda yaptığı
çalışmalar, kronik hastalıklarla başa çıkma süreci gibi konularda
önemli katkılarda bulunmaktadır.
Davranış Bozuklukları
• Davranış bozuklukları yalnız psikiyatri kliniklerinde gözlenmez. Fiziksel
sağlığın bozulması da psikolojik nedenlerle ilişkili olabilmektedir. Fiziksel
bozukluklara psikolojik bozukluklar da eşlik eder. Davranışsal alışkanların
(aşırı yeme, sigara, alkol kullanımı) fiziksel bozukluk riskini artırdığı kabul
edilmektedir.
• Sağlıkla ilgili davranışların kazanılmasında diğer insanların davranışları,
düşünceleri, tavsiyeleri, destekleri önemli rol oynar. Bu kişiler arasında aile
bireyleri, arkadaşlar, akranlar, sağlık personeli ve hatta diğer insanlar
sayılabilir. Burada ilişki karşılıklıdır ve her iki taraf da etkilenir. Kişiler sadece
kendi deneyimleri ile bazı davranışlara sahip olamazlar. Birçok davranışı
gözlemleyerek öğrenirler ve bu davranışları kazanarak kullanırlar. Örneğin,
annesi babası sigara kullanan gencin sigara kullanmaya başlaması gibi.
Toplum düzeyindeki sağlık alanındaki uygulamalar bireylerin davranışlarının
değişmesini etkileyebilir. Sağlık davranışlarını değiştirme modelleri aşağıda
anlatılmıştır.
 Sağlık İnanç Modeli
• Sağlık İnanç Modeli (SİM) ele alınan tüm teorilerin en eskisidir. İlk başta,
sosyal psikologlar tarafından, kamu sağlığı alanında tarama testleri ve
aşılardan kimlerin yararlanacağını belirlemenin bir yolu olarak görülmüştür.
Son yıllarda SİM diğer teorik çerçeveler ile karşılaştırılarak genişletilmiş ve
sağlık davranışlarını değiştirme girişimlerinde kullanılmıştır.
• Günümüzde SİM sağlık taraması, hastalık, hastalık rolü ve önleyici
davranışlara müdahale etmek için kullanılmaktadır. Sağlık İnanç Modeline
göre bir kişinin hastalığı önlemek üzere harekete geçmesi olasılığı, kişinin;
• Kendisinin de hastalığa yakalanabileceğini (Algılanan duyarlılık),
• Hastalığın sonuçlarının ciddi olabileceğini (Algılanan ciddiyet),
• Tedbirli davranışın hastalığı etkili bir biçimde önleyeceğini (Algılanan yarar),
• Tehlikeleri/riskleri azaltmanın faydasının, eyleme geçmenin zararlarından
çok daha fazla olduğunu idrak etmesine (Algılanan engel) bağlıdır.
 Algılanan duyarlılık; kişinin kendisinin hastalığa yakalanmasına ne
kadar ihtimal verdiği anlamına gelir. Algılanan duyarlılık kavramının
bazı sağlık koruma davranışlarının habercisi olduğu ortaya çıkmıştır.
Sağlık İnanç Modeline göre, bir kişinin kanseri önlemek için tedbirli
davranışlar (sigarayı bırakma, yağca fakir, lifçe zengin besinler
tüketme, egzersiz yapma, mamogram veya prostat testi yaptırma)
gösterme olasılığı, kendilerinin de kansere ne kadar açık olduğu
veya hastalığa yakalanabileceklerine ne kadar ihtimal verdikleri ile
ilişkilidir.
 Algılanan ciddiyet; kişinin hastalığa yakalanmanın sonuçlarının ne
kadar ciddi olduğunu düşündüğü anlamına gelir. Bir kişinin kanseri
önlemek için eyleme geçme ihtimali, hastalığa yakalanmanın
doğurduğu olumsuz fiziksel, psikolojik ve/veya sosyal etkilerin ciddi
sonuçlara (sosyal ilişkilerde değişme, bağımsızlığın azalması, ağrı,
acı, sakatlık ve hatta ölüm) yol açtığına inandığı takdirde daha
yüksektir.
 Algılanan yarar; tedbirli davranışlarda bulunmanın faydaları
anlamına gelir. Bir davranışı değiştirmek için eyleme geçme isteği,
tedbirli davranışın hastalığı etkili bir biçimde önleyeceğine inanmayı
gerektirir. Örneğin, sigara içmekle kanser arasında nedensel bir ilişki
bulunduğuna inanmayan kişilerin sigarayı bırakmaları pek
beklenmez. Çünkü onlar sigarayı bırakmanın kendilerini hastalığa
karşı korumayacağına inanmaktadırlar.
 Algılanan engel; sağlık davranışı değişimini etkileyen kayıplar ve
engeller anlamına gelir. Algılanan etkililik ve algılanan engelin
birleşimi sonuç beklentisi kavramını oluşturur. İnanç tek başına bir
kişiyi harekete geçirmek için yeterli değildir. Eyleme geçmek bir
davranışta bulunmanın sonucunda beklenen faydalarla, davranışla
alakalı kişisel engelleri bilinçli bir şekilde tartmayı gerektirir.
Faydaların engele göre ağır basması gerekir.
Sağlık İnanç Kavramları
Değerli Eğitimcilerimiz,
sunumların tamamına ulaşmak için
yayınevimiz ile
irtibata geçiniz.
Atlas Sağlık Yayınları
Gsm : 533 745 49 44
bilgi@asmlyayin.com
Download