Mustafa BULAT Serap BULAT SARIKAMIŞ DONAN ASKERLER

advertisement
Akademik Sosyal Araştırmalar Dergisi, Yıl: 4, Sayı: 22, Mart 2016, s. 1-16
Mustafa BULAT1
Serap BULAT2
SARIKAMIŞ DONAN ASKERLER ANISINA YAPILMIŞ OLAN
ANIT HEYKEL
Özet
Anıt, önemli bir olgunun veya büyük bir kimliğin, gelecek kuşaklarca tarih
boyunca anılması için yapılan, göze çarpacak büyüklükte, sembol niteliğinde
yapıdır. Anıtlar, genellikle heykel ya da çeşitli biçimlerdeki yapılar olabildiği gibi,
yıllanmış ağaçlar da anıt olarak kabul edilebilmektedir. Anıtın amacı, bir kişinin
olayın ya da tarihsel bir dönemin anısını canlı tutmaktır. XX. yüzyılın ilk
çeyreğinde, Doğu Anadolu’da yaşanmış olan Sarıkamış Savaşı, 1914-1915
yıllarının en önemi olayıdır. Osmanlı ve Rus orduları arasında gerçekleşen, 22
Aralık 1914 yılında başlayıp, 5 Ocak 1915 tarihinde sona eren Sarıkamış Savaşı,
yersiz bir çevirme harekatı ile eritilmiştir. III. Ordu ve onun IX. X. ve XI.
ordularının olağanüstü Sarıkamış çevirme savaşı, karlar içinde ölüme terk edilmiş,
ölümler ile sona ermiş ve hala günümüze etkileri devam eden bir dramı bizlere
anlatır. Sarıkamış Savaşı hakkında, Rus komutanların hatıralarından faydalanan
askeri tarihçiler bu harekatı, olağan üstü savaşı ve Türk askerlerinin kahramanlığını
dile getirmektedir.
Yaşanmış bir tür kahramanlıkla dramı anlatan “Sarıkamış Anıtı”, ölenlerin
anılarını yaşatmak amacıyla 2007-2008 yıllarında, yapımı gerçekleştirilmiştir.
Karlar içerisinde ölüme terkedilmiş Türk askerinin kahramanlığını dile getiren bu
anıt heykel, Sarıkamış Savaşı’nın olağanüstü bir özgürlük mücadelesini, Erzurum
ortamının beyazları üzerinde, kar gibi beyaz mermerle ve beyaz bir örtüyle,
ülkesini savunurken, Allah katına erişmiş olan Mehmetçiğin savaşını
anlatmaktadır. Sarıkamış’ta şehit olmuş Anadolu insanımızı konu olan şehitlik
anıtı, Atatürk Üniversitesi, Güzel Sanatlar Fakültesi Heykel Bölümü öğretim
üyeleri ve öğrencileri tarafından ortaya konulmuştur.
Bu bildiride, vatanı işgal edilmiş ve kutsal Anadolu topraklarını savunabilmek için
hayatlarını kaybetmiş, isimsiz yaklaşık yüz yirmi bin kahraman Mehmedçiklerin
1
2
Prof. Dr., Atatürk Üniversitesi, Güzel Sanatlar Fakültesi, mustafabulat64@gmail.com
Arş. Gör., Atatürk Üniversitesi, Güzel Sanatlar Fakültesi, serapbulat69@gmail.com
2
Mustafa Bulat - Serap Bulat
anısına yapılmış olan kompozisyonlardaki, “Sarıkamış Anıt” heykelinin düşünsel,
görsel ve plastik değerleri üzerine bilgiler verilecektir.
Anahtar Kelimeler: Türk, Sarıkamış Anıtı, Mermer Heykel, Kompozisyon
AN ESSAY ON SARIKAMIŞ MARTYRDOM OF ARM MADE WITH
SOLDIERS MONUMENT IN MEMORY OF SCULPTURE
Summary
The monument is build on the symbol attributes.an important phenomenon or a
great identity, made known throughout history for future generations, big enough
to stand out, Monuments, statues or may be done as often in various forms, aged
trees can also be considered as a monument. The purpose of the memorial is a
person or historical event to keep alive the memory of an era. XX. In the first
quarter of the century, Sarıkamış War that took place in Eastern Anatolia is the
most important event of the 1914-1915 year. That took place between the Ottoman
and Russian armies, which began in December 22, 1914, Sarıkamış ended on
January 5, 1915 War, is fused with an improper turn campaign. III. Army and its
IX. X and XI. extraordinary Sarikamish turning battle of the army, were left to die
in the snow has ended with the deaths and still present effects of an ongoing drama
tells us. About Sarıkamış War, military historians, this operation is benefiting from
the memory of the Russian commander brings extraordinary feats of war and
expressed the Turkish soldiers.
Describing the drama experienced a kind of heroism “Sarıkamış Monument” made
in 2007-2008 to commemorate the dead were carried out. These monuments
voicing the heroic Turkish soldiers left to die in the snow, Sarııkamış War
extraordinary freedom struggle, the white of Erzurum environment, such as white
marble and white with snow cover, tells the soldiers defending the country’s war,
God which has reached the floor. Our Anatolian people have been killed in
Sarıkamış subject to martyrdom monument Atatürk University, Faculty of Fine
Arts Sculpture Department has been demonstrated by the faculty and students.
In this paper, homeland has been invaded and lost their lives to defend the sacred
soil of Anatolia, anonymous composition made in memory of about a hundred and
twenty thousand soldiers heroes "Sarıkamış Memorial" conceptual sculpture,
information will be given on the visual and aesthetic values.
Key Words : Türkish, Sarıkamış Memorial, Marble Sculpture, Composition
Güneş, dünya üzerine ışıklarını gönderdiği sırada, Asya’dan, İran’dan Kars’a doğru,
ortalığı aydınlatır ve yeşil ile bozkırın bir arada olduğu yerlerden birisi de Sarıkamış’tır.
Anadolu insanı buraya, Allahuekber ile Aladağ arasındaki geniş düzlüğe, “Taht Düzü” adını
vermişdir. Sarıkamış alabildiğince geniş bir ovanın önemli merkezine, batıdaki boğaza ve
dağlara hakim bir yerde konuçlandırılmıştır. 1977-1878 Osmanlı-Rus Savaşlarının önde gelen
kahramanlarından olan, Kundukavlardan Musa Paşa, Rus Çarı Petro’nun izni ile Kafkasyadaki
göçmenleri buraya getirip yerleştirene kadar, bu yörenin belli başlı ismi bulunmamaktadır. XIX.
yüzyılının Rus haritalarında ilk defa buradan, Çerkez Köyü olarak bahsedilmektedir. Daha
The Journal of Academic Social Science Yıl: 4, Sayı: 22, Mart 2016, s. 1-16
3
Sarıkamış Donan Askerler Anısına Yapılmış Olan Anıt Heykel
sonraki dönemlerde burası, kamış kültürüne bağlı olarak, Sarıkamış adını almıştır. Sarıkamış’ın
dağılım coğrafyası oldukça eskidir ve sadece Türk Kültür alanında göze çarpmaktadır. Taht
Düzü’nden Erzurum bölgesine açılan ve bir boğaza hakim durumda olan Sarıkamış yerleşkesi,
Allahuekber ve Sarmısaklı Dağları ile çevrili durumdadır. Bu bölgenin stratejik önemi,
Sarıkamış ve çevresini “War Area”, veya çoğu defa söylendiği gibi “Homeland of the War”
yani “Darü’l-Harb”, Savaşın Kapısı yapmıştır. 1828-1921’de, uzun süren ve değişik aşamalara
sahip olan Sarıkamış ve dolayları, Osmanlı Rus savaşlarının ilk çatışma alanı olmuştur. Bu
çatışmalar, General İ. F. Paşkeviç ile başlamış ve 1916’da, General Yudeniç ile sonuçlanan bu
savaşlar zincirinin ana idesini, “Vatanı Koruma ve Sıcak Denizlere İnme” mücadelesi
oluşturmaktadır. Almanların geliştirmiş olduğu, “Doğuya Doğru” felsefesi, Osmanlılara göre
ise, “Turan’a Doğru” düşünce fırtınasının acı sonuçları ile şekillenen Sarıkamış, tarihçilere
göre de, bir “İhâta Harekatı” dır3. 22 Aralık 1914’de başlayıp, 5 Ocak 1915’de sona eren
Sarıkamış harekatı olayının, askeri açıdan ortaya koyuluş planları, III. Ordu’ya, Onun IX., X. ve
XI. Kolordularına aittir. Hasan İzzet Paşa ile başlayan harekat komutası, Baş kumandan Vekili,
Enver Paşa ile devam etmiş, geriye ise, karlar içinde ölümün soğuk yüzüne terk edilmiş olan,
yüzbinlerce asker kalmıştır. “Dram” veya “Facia”, Türk Savaş Tarihinde, fazla konu
edilmeyen bir olay olmakla birlikte, Sarıkamış Harekatı, bu olgunun kelime tamamlayıcısı
olmaktadır. IX-X ve XI. Kolordular, Sarıkamış’ın tüm çevresini çevirme gibi, gereksiz bir
harekat emri ile eritilerek, ortadan kaldırılmıştır. Sarıkamış cephesinden ayrılan Enver Paşa,
savaşın komutasını Hafız Hakkı Paşa’ya devrettiği zaman, Sarıkamış Dramı başlamış ve etkileri
günümüzde de, yoğun bir şekilde devam etmektedir.
Sarıkamış Harekatı’nın her yıl dönümünde, Erzurum Hasankale (Pasinler) İlçesiyle
Köprüköy arasında ve E5 yolunun sol tarafına düzenlenen, ‘Sarıkamış Anıtı’ mekanı,
Sarıkamış Savaşı’nda hayatlarını kaybetmiş isimsiz kahramanları için, anma törenlerine sahne
olur. Anıtlar, genellikle heykel ya da çeşitli biçimlerdeki yapılar olabildiği gibi, ağaç da anıt
olarak kabul edilmektedir. Anıt, önemli bir olayın veya büyük bir kişinin gelecek kuşaklarca
tarih boyunca anılması için yapılan, göze çarpacak büyüklükte, sembol niteliğinde yapı, olarak
tanımlanmaktadır.4 Anıtın amacı, bir kişinin, olayın ya da tarihsel bir dönemin anısını canlı
tutmaktır. Dünyanın pek çok ülkesinde, meydan ve caddelerde tek bir kişinin anısına dikilmiş
anıtlara da rastlanmaktadır.
İnsanlığın en eski sanat ürünlerinden, kendine özgü anlam taşıyan ve güzel sanatların bir
kolu olan heykel, tarih boyunca farklı amaçlarla yapılmış ve aynı zamanda bir tasarım sanatı
olan heykeller, belirleyici özellikleriyle yer aldıkları alanlarda insanları, kültürleri kaynaştırmış,
çevrelerindeki diğer elemanlarla, kamusal alanlarda kent ve çevre plastiğini, birlikte
oluşturmuşlar ve bunlar gibi, pek çok önemli işlevler, üstlenmişlerdir.
Açık alanlarda yapılan anıt heykellerin halk tarafından kabul görmesi, heykeltıraşların o
mekânların özelliklerine göre tasarım yapmalarıyla mümkün olmuştur. Ülkemizin kamu
alanlarında çok sayıda anıtları bulunan ve Cumhuriyet sonrası sanatçı kuşaklarımız, kamu
talepleri doğrultusunda, büyük anıtsal şehitlik heykelleri yapılmışlardır. Bu anıtsal eserler,
bulundukları çevreyle fiziki ve sosyal açıdan uyum sağlamaktadır. Kamusal alanlar farklı
kültürlerden, dinlerden, sosyal statülerden her bireye sunulmuş ve açılmış alanlardır. Başka bir
3
Mustafa Bulat, Modern Sanatta Soyutlama, Enver Konukçu, “1914-15 Sarıkamış Harekatı” Erzurum,
2014, s. ?
4
http://tr.wikipedia.org/wiki/An%C4%B1t,31.03.2015
The Journal of Academic Social Science Yıl: 4, Sayı: 22, Mart 2016, s. 1-16
Mustafa Bulat - Serap Bulat
4
tanımla, kentte serbest kullanımı olan ve herkes tarafından erişilebilir boş alanlardır.5 Klasik
anlamda kamusal sözcüğü, hakla ilgili ve devlete ait olmak üzere iki anlam taşımaktadır. Diğer
deyişle kamusal alan, kullanımı herkese açık ve herkesin mülkiyetinde bir yer olan ve
paylaşımı, düzenlenmesi ve yönetimi resmi kararlara bağlıdır. 6
Kamusal alan ve kamuoyuyla ilgili kavramlar Avrupa’da 18.yüzyılda kullanılmaya
başlanmakla birlikte, kamusal alanın bir tartışma konusu olarak ele alınması ve sosyal bilimlere
kazandırılması, 1962 yılında Jürgen Habermas’ın konuya ilişkin çalışması olan “Kamusallığın
Yapısal Dönüşümü” (Strukturwandel der Öffentlichkeit) adlı eseriyle ilk olarak gerçekleşmiştir. 7
Jürgen Habermas kamusal alanı fiziksel ve sembolik anlamda kullanmış, fiziki anlamda,
kamusal alanın cadde, sokak ve meydanlardan oluşması ve bu alanda toplumun şikâyetlerini
belirtmesidir; sembolik anlamda ise, kamusal alanın, kamusal düşünce, kamusal görüş yani
bireysel yargılama oluşumunda gerekli bilgilerin dolaştığı ve basın özgürlüğünün garantide
olduğu bir alan olmasındandır.8 Richard Sennett’e göre kamusal alan, maddi bir alandır. Kentsel
veya kentsel olmayan bir topluluğun içinde yer alır ve meydan, cadde gibi alanları içerir.
Kamusal alan kentin ruhu ve atmosferidir. Max Weber kamusal alanı, sosyal sınıflardan,
ırklardan, etnik yapıdan insanların karşılaşma yeri olarak değerlendirmekledir.9 Kamusal alanlar
ortak temel özelliklere sahiptir. Hareketliliğin ve erişimin var olduğu alanladır. Sosyal
faaliyetlerin, kültürel faaliyetlerin olduğu, halkın kullanımına açık alanlardır. Toplumsallaşma,
sosyalleşme ve kimlik alanlarıdır. Kamusal alan sosyal ve mekânsal formların karşılaştığı bir
alandır. Bu alanı tanımlayan öğeler; çevre, ortam ve peyzajdır. Kamusal alanlar sahip oldukları
kültürel nitelikli sanatsal objelerle ve tarihi mimari dokuyla kent kimliğini oluşturan alanlardır. 10
Modern çağın sanat ortamında, çevre ve mekanı heykele, heykeli çevre ve mekana
götüren yaklaşımlar bulunmaktadır. Çevre kavramı insanlığın var oluşu kadar eski bir olgu
olup, çevresiyle sürekli etkileşim içerisinde olan insan, yaşadığı ortamı kendi ihtiyaçları
doğrultusunda sürekli biçimlendirme ve değiştirme eğiliminde olmuştur. İlk insanın çevreyi
biçimlendirişi öncelikle doğaya karşı mücadele ederken yaşamsal faaliyetlerini devam ettirme
şeklinde gelişmiş sonraları ise, bir yerlerde barınmanın gerekliliğini keşfetmesiyle bu
şekilleniş daha da organik bir yapı haline gelmiştir. Önceleri sadece barınmak için korunaklı bir
mekân yaratma düşüncesiyle başlayan bu süreç, sonrasında insanı barınılan mekânı çevresiyle
de ilişkili düşünmeye sevk etmiştir. Bu durum ise açık mekân olgusunun ortaya çıkışı şeklinde
nitelendirilebileceği gibi insanın dış mekânlara yeni anlamlar yüklemesi biçiminde de
değerlendirilmiştir. Toplumsal yaşama geçiş ile dış mekânlara olan gereksinimler daha da
önem kazanmış, bu durum ise, farklı mekânsal kurgulamaların oluşmasına ve çevrenin
heykele, heykelin de çevreye yaklaşmasına neden olmuştur.
Mekân, en yalın haliyle uzayın (boşluğun) sınırlandırılmış bir parçasıdır. İnsanların
içerisinde çeşitli eylemleri, etkinlikleri gerçekleştirebileceği bir alandır. Mekânda varlıklar
5
Gökgür, P., Kentsel Mekânda Kamusal Alanın Yeri, İstanbul, 2008, s.11
Gökgür,2008, s. 12
7
Kedik, A. S., “Kamusal Alan, Kent ve Heykel İlişkisi”, Anadolu Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi,
S.11, Eskişehir, 2011. s. 230
8
Gökgür, 2008, s. 12
9
Gökgür, 2008, s. 13-14
10
Gökgür, 2008, s. 16 ,20 ; Çil, H., Kamusal Alanda Heykelin Çevreyle İlişkisi ve İzmir,
(Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi), Dokuz Eylül Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü, İzmir, 2010,
s. 6
6
The Journal of Academic Social Science Yıl: 4, Sayı: 22, Mart 2016, s. 1-16
5
Sarıkamış Donan Askerler Anısına Yapılmış Olan Anıt Heykel
birbirleriyle bir etkileşim içerisindedir. Mekân kavramı değişik uzmanlık alanlarında çeşitli
anlamlar içerebilir. Örneğin, mimar için farklı, toplumbilimci için farklı, sanatçı için ise daha
farklı anlamlar içermektedir. Mimar yapısını inşa edeceği bir alan, heykel sanatçısı, yapıtıyla
buluşturacağı bir alan, çevre olarak ele alabilmektedir.
Mekân bazı durumlarda, canlı varlıkların belirlediği (örneğin toplumsal mekân), bazı
durumlarda mimari öğelerin maddi elemanların duvarların vs. çevrelediği, bazen de sanat
yapıtının metafizik bir iç dünyayı kendi dış varlığıyla çevrelediği, ama her durumda (belli
sınırlama öğelerine) belli bir dizge/sisteme bağlı olarak oluşmaktadır. Mekân, maddi
varlığın, kütlenin doğurduğu bağıl bir kavramdır.11
Diğer bir anlamda, nesnelerin boşluk içerisindeki birbirleri ile olan ilişkilerinden mekân
kavramının oluştuğunu vurgulayabiliriz. Ayrıca insanların ve diğer canlıların ilişkileri ve
eylemleri çeşitli mekânlar içerisinde oluşabilmektedir. Ancak bu mekân doğaldır ki nesnelerin
ilişki içerisinde olduğu, sınırlandırılmış uzay parçasıdır ve mekânı oluşturan öğeler
nesnelerle sınırlı kalmaz, ışık gibi görsel öğelerle de, mekân, kendini var edebilir. Mekân, bir
yapının dördüncü boyutudur. Bir yapıyı üç boyutlu bir kitle olmaktan çıkaran özellik, bir
mekâna sahip olmasıdır. Yani, mekân içerisinde var olan yapılar o mekânın bir öğesidir.
Mekân nesnelerin, hacmin ve kütlenin bireşiminden oluşan bir olgudur. Bu öğelerin
birbirleri ile ilişkilerinden ve birbirlerine etkilerinden oluşmaktadır. İnsan, mekândaki
öğelerin ilişkisini çeşitli adlandırmalarla (yukarıda, aşağıda, arkada, önde gibi) ortaya
koyabilir.
Konstrüktivistlerin 1920'de yayınlanan manifestosu, mekân olgusunu; "Maddesel
hacim, fiziksel kütle mekân ifadesi olamaz. Sanat dinamik ritme, kinetik ritme dayanır. Heykel
zaman ve mekânın canlı imgesidir. Mekân somut bileşenlerin çeşitli gereçlere uygun bir
düzen içinde bir araya getirilmesiyle oluşur. Görsel sınırları sağlanmış çevrenin-mekânın
ayırıcı görsel niteliklerini bileşenleri, bileşenlerin yer alış düzeni, mekânsal ilişkileri
belirler." ortaya koymaktadır.12
Mekân kavramı çağdaş sanatçılar tarafından heykel kavramı ile birlikte düşünülmüş ve
uygulamaya konmuştur. Heykel ve mekân birlikteliğinden doğan estetik olgu, bütünsel olarak
irdelenmektedir. Şüphesiz ki, mekânla buluşan heykel, çevreye katacağı olumlu etkilerin yanı
sıra, yanlış bir mekânla buluşturulduğunda, o mekâna olumsuz etkiler de katabilir. Mehmet
Aksoy, heykelin, konumlanacağı mekânı göz ardı ederek tasarlamanın, formu, düşünmeden
tasarlamakla aynı şey olduğunu ileri sürerek yazar, “Ancak bu şekilde heykel artık lekesi,
proporsiyonları, büyüklüğü, küçüklüğü, yatay ya da çapraz duruşu, organik ya da geometrik
formlarla örtülü olması, iç ışığı, ritmi, kontrastları ile durduğu mekânla özdeşleşir, yeni bir
boyut ve anlam kazanarak plastik mekâna dönüşür. Plastik mekânın armonisini duyabilmek
ise, ancak o mekânın çekim alanına girmekle mümkündür; bu alana giremez isek, o mekânı
kavramamız ve yaşamamız söz konusu olamaz.” görüşleriyle, mekan ve heykel ilişkisini
açıklar.13
11
Ataseven, O., Heykelde İç-Dış Sorgulamaları Yöneliminde Araştırmalar ve Uygulamalar, Sanatta
Yeterlik Tezi, Hacettepe Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara, 2000, S. 29
12
Emrali, R., İç Mekânda Mekân Problemleriyle Birlikte Yeni Plastik Arayışlar, Sanatta Yeterlik
Tezi, Hacettepe Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara, 1994, S. 57-58-60.
13
Şenyapılı, Ö., Otuz Bin Yıl Öncesinden Günümüze Heykel, ODTÜ Geliştirme Vakfı, Ankara, 2003, S.
17, 23, 38, 39, 42, 65
The Journal of Academic Social Science Yıl: 4, Sayı: 22, Mart 2016, s. 1-16
Mustafa Bulat - Serap Bulat
6
Mekânın olumlu kurgulanması, iyi bir araştırmaya, çevre etüdünün doğru bulgularla
yapılabilmesine bağlıdır. Örneğin; kent içerisinde yer alan mekânlara yerleştirilecek
heykellerle, kent dışındaki kamusal mekânlara yerleştirilecek alan heykellerinin, biçimi,
rengi, konusu, vb. birbirinden farklılıklar gösterebilmektedir.
Bu bağlamda sanatın her dalında olduğu gibi, kamusal heykel sanatında da,
değerlendirme açısından temel ölçütlerden belki de ilki, “Evrensel Boyut” tur. “Sarıkamış
Donan Askereler” anıt heykelinde, evrensellik iki anlamı bir arada içermektedir. İlki yarattığı
estetik kaygı açısından evrensellik, diğeri ise, verdiği tarihsel mesaj açısından evrensellik. Bir
başka ifade şekliyle de, “Zaman ve Mekan” farkı gözetmeksizin alıcısında estetik bir kaygı
yaratan ve alıcısına bir düşünce veren yapıtlar evrensel sanat eserleridir, yani sanat yapıtlarıdır.
Bir heykelin evrensel olma özelliği iki kaynaktan doğmaktadır, İlki sanatçısının dünyayı
algılayışından ve geleceğe bakışından, diğeri alıcıların, yani bir sanat yapıtına bakanların, diğeri
ise, sanat alıcılarını yani, onu özümseyerek izleyebilenlerin kültürel konumlarından
doğmaktadır. Bu iki kaynak, genel olarak, başlangıçta birbirlerine paralel olmayabilir,
olmamalıdır da. Çünkü sanat yapıtının özgünlüğü ve tekliği, onun yeni bir arz, estetik kaygı ve
ileti açısından, yaratması demektir ve alıcılar böyle bir yeniliğe, genel olarak, hazır değildirler.
Ama zaman içinde sanatın bu iki öznesi bir noktada bir araya gelir, hatta bir daha kopmamak
üzere çakışıverir. İşte o zaman sanat eserleri de, evreselleşme, evrensel olma yoluna girmiş
demektir. Heykel, sanatın evrensel değerleriyle biçimine ulaşırken, özünü ise, onu yapan
sanatçının ve üzerinde yaşadığı coğrafyanın, belirlemiş olduğunu da, ileri sürebiliriz. Yaşanılan
coğrafya, üzerinde bulunulan toplumun, sosyal, ekonomik ve kültürel birikimlerinin bütünüdür.
Doğal olarak bu coğrafyada yaşayan insanın da, bütününe işaret etmektedir. Bakış alanımıza
giren bu işaret ile insana yak(ın)laşır, onu anlamaya, yapıp ettiklerini anlamlandırmaya çalışırız
(Resim 1).
Resim 1. Mustafa & Serap BULAT,“1914-15 Sarıkamış Harekatı”, Anıt Heykel Çalışması,
2007
Heykel ve anıt niteliğinde olan yapıtlar, diğer sanat eserlerine oranla, üretilmesi yorucu
ve daha riskli olduğundan, az sayıda ve belli yerlerde üretilebilirler ve bu nedenle de,
toplumların onları benimsemesi ve değerlendirmesi zaman alabilir. Heykelin ait olduğu
malzemeyle, onu dönüştürerek yeniden üreten sanatçı arasındaki sessiz diyalog, yapıtın bu
süreç sonrasında varacağı biçimsel oluşumun, yapısal dinamiğini belirlemektedir (Resim 2).
The Journal of Academic Social Science Yıl: 4, Sayı: 22, Mart 2016, s. 1-16
7
Sarıkamış Donan Askerler Anısına Yapılmış Olan Anıt Heykel
Resim 2 . Mustafa & Serap BULAT, “1914 Sarıkamış Harekatı”, Mermer Yontu, 2007
Aslında bütün sanat türleri için geçerlidir bu belirleyicilik. Ancak heykel, içerdiği
“Niteliksel-Somut” değerlerinden dolayı, bu oluşumun değişebilirlik özelliğini kendi içinde
saklı tutar ve bunu malzemenin sert ya da yarı-sert gözeneklerine yansıtırken, tasarımın
başlangıçta saptanmış olan sınırlarıyla, yine de kendini bağımlı tutmaktadır. Bu durum, üç
boyutlu heykel sanatında, içten dışa doğru biçimlenen ve sanatçının nesne üzerindeki
egemenliğini hep baskın düzeyde tutmasını gerektiren bir olgudur.
Resim 3. Mustafa & Serap BULAT,“1914-15 Sarıkamış Harekatı”, Anıt Heykel Çalışması,
2008
The Journal of Academic Social Science Yıl: 4, Sayı: 22, Mart 2016, s. 1-16
Mustafa Bulat - Serap Bulat
8
Özellikle ülkemizde heykel sanatı, hem değerler yönünden, hem de sosyo-kültürel
açıdan çağdaş ve çağcıl konumuna bir türlü ulaşamamış, ulaştırılamamıştır. Bu nedenle hem
heykellerimiz az ve yetersizdir, hem de bu alanda direnen, yılmadan, usanmadan heykelle
meslek olarak uğraşan sanatçılarımızda. Bundan ve zor olan nedenlerden dolayı, heykeltıraşları
farklı bir konumda değerlendirmek, farklı ölçütlerle saygı duymak geremektedir. Heykel
sanatçısının malzemeyi kesmesi, biçmesi ve parçalaması ya da birbirinden farklı elementleri
belli bir strüktür çevresinde bütünleştirmesi, heykel formu açısından bugüne kadar sık denenmiş
yöntemlerdendir. Bu yöntemler, sanatçının çalışma pratiği içinde birbirine eklemlenebilir de,
uzun süre, tekil bir çalışma disiplini olarak tercih düzeyinde de ele alınabilir (Resim 4).
Resim 4 . Mustafa & Serap BULAT,“1914-15 Sarıkamış Harekatı” Anıt Heykel Çalışması,
2008
“1914-15 Sarıkamış Şehitleri Anıtı”’nı çağdaş plastik bir sorun olarak ele alırken;
sorunu teknik çözüm prosedürleri bağlamında, üç boyutlu mekan sanatları açısından, her iki yol
da denenmiştir. Farklı malzemeleri ve buna bağlı olarak da, farklı teknik çözümlerle gündeme
gelen diğer işlerde olduğu gibi, örneğin beyaz mermer, bu geleneksel malzemeye sadık bir işçi
kimliğiyle “Ana İki Geometrik Form” un çevresinde odaklanan bir süreçsellik içinde ele
alınarak, kompozisyona çağdaş çözümler getirilmeye çalışılmıştır (Resim 4-5).
Resim 5-6. Mustafa & Serap BULAT,“1914-15 Sarıkamış Harekatı”, Anıt Heykel Çalışması,
2008.
The Journal of Academic Social Science Yıl: 4, Sayı: 22, Mart 2016, s. 1-16
9
Sarıkamış Donan Askerler Anısına Yapılmış Olan Anıt Heykel
Muğla Yatağan Bölgesi beyaz renkli, yüzeli ton ve on bir parça mermer bloktan oluşan,
Sarıkamış Şehitleri için ortaya konulan “1914-15 Sarıkamış Harekatı” adlı anıtsal heykelinde,
sert geometrik yapı öteki gerece göre yumuşak figüratif iki formun kontrastlığı ile
oluşturulmuş ve mücadeleci bir ruhla, bağımsızlık savaşı veren olağan üstü bir insan tema’sına
göndermede bulunulmaktadır. Sarıkamış anıtını oluşturan mermer heykel kompozisyonları,
Anadolu insanının egemen ve özgürlüğüne düşkün, yaratıcı kimliğini vurgulamaya yönelik
olacak biçimde tasarlanarak, özgürlük için insanoğlunun değişmeyen özü, bu anıtsal çalışmanın
tükenmeyen ilgi odağı, insan bedeni ve onun deformasyonu bağlamında ele alınarak, mermer
kütleye işlenen bağımsızlık ruhunun, yapısal uyumu oluşturulmuştur. Ancak “Sarıkamış Donan
Askerler Anıtı”’nda yer alan, kompozisyon çalışmasındaki bu uyum, doğal olarak, klasik
kültürün yücelttiği anlam boyutlarına bağlı kalsa da, biçim yönünden modernist eğilimle ilişkili
olduğu görülecektir. Her iki grubta ki heykel kompozisyonlarının ve bu iki grupla dolaylı
bağlantı içinde bulunan, yüksek kabartma anlayışıyla ele alınmış olan, asker figürlerinin duruşu
ve egemen tavrı, izleyicinin ilgi odağı olmayı devam ettirmek için, kütleyi içten dışa doğru
zorlar vaziyette, çağdaş heykel sanatı anlatımının etkili diliyle, ele alınmıştır. Özellikle
mermerin ön tarafında yer alan, yüksek kabartma olarak ortaya konulmuş olan asker
figürlerinde, yatay çizgisel ayrıntıların yanı sıra, yukarıdan aşağıya, yandan öne doğru, figürün
dikey konumuna uyumlu bir yapı trendi gösteren ve aynı zamanda katmanlı bir akış özellikleri,
Sarıkamış kompozisyonunda yansıtılmak istenmiştir. Ancak buradaki, her iki yöntemde de
değişmeyen, bu iki ana kompozisyonda ele alınan formun yapısallığı ve onun “İnsan”a ilişkin
göstergeselliği ön plana çıkarılmaya çalışılmıştır (Resim 6). Bu değişen yapılar, farklı bir
tasarım anlayışını gerekli kılmıştır. Bu gereklilik yine bütünsel bir tasarım anlayışı ile
karşılanabilir. Açık alan için yapılan “1914-15 Sarıkamış Donan Askerler” isimli heykelde,
fiziksel tasarım ilkelerini oluşturan öğelerden olan; “Birlik, oran, ölçek, uyum, denge, simetri,
ritm ve zıtlık14 gibi elemanlar, göz önüne alınarak tasarlanmıştır. Bu Kompozisyonda Birlik,
“Unity”, tasarımı oluşturan elemanların birbirleri ile ilişkisiz ve dağınık olmaması durumudur.
Özellikle kamusal mekan ait bu tasarım elemanlarının görsel çeşitliliğinden öte, görsel bir birlik
oluşturulmaya çalışılmıştır.
Lynch’e göre; “Kentin beş bileşenini oluşturan ‘Yollar, Kenarlar, Bölgeler, Kavşaklar,
Düğüm Noktaları’, kenti bir bütün yapmak için önemlidir.15 Bu bileşenlerin çevreyle uyumu ile
güçlü bir görsel etki yaratmanın yanı sıra, “Heykel-Çevre” ilişkisi de kurularak, tasarımın asıl
amacına ulaşılmaya çalışılmıştır. Oran, “Proportion”, tasarımı oluşturan elemanlardan birinin
ölçü, konum ve miktarının diğer çevresel elemanlarla karşılaştırılması ile ortaya konulmaya
çalışılmıştır. Bu tasarımdaki bir eleman ya da birbirleri ile ilişkili elemanlar, bütün
kompozisyonda baskın olarak ortaya konulmuş, “Heykel Çevre” ilişkisi bağlamında ve
tasarımda baskın öğe olarak ele alınan “1914-15 Sarıkamış Donan Askerler” anıtsal figürler ve
formlar, etrafında kamusal yapıların yer almadığı bir açık alan şehitlik kampüs yerleşkesi
içerisinde, anıtsallık bağlamı da, sorgulanmıştır. Bu anıt kompleksini ortaya koyarken, başlıca
sorun olan, “Boşluk-Mekan”olgusu, özellikle ön planda ele alınmaya çalışılmış, mekanın özel
atmosferi, ışık durumu, bulunduğu uzamda “Var-Olan” “1914-15 Sarıkamış Donan Askerler”
anıtının mekanla olan alışverişi, boşluğun çevre ve kompozisyon üzerine etkisi ve katkısı göz
önünde bulundurulmuştur.
14
Moughtin, C., Taner, O., C., Tiesdell, S., Urban Design: Ornament and Decoration, Great Britain,
1999, s. 11
15
Lynch, K., The Image of the City, M.I.T. Press, U.S.A., 1959, S. 46-48
The Journal of Academic Social Science Yıl: 4, Sayı: 22, Mart 2016, s. 1-16
Mustafa Bulat - Serap Bulat
10
Kompozisyonda bulunan gereksiz öğeler, görsel açıdan aza indirilmiş ve formların
yalınlaştırılmasıyla ortaya çıkartılan birlik, plastik biçimin genelinde, mekansal bir etki yaratmış
ve plastik öğelerle oluşturulmuş olan heykelsi biçimlerin, “Işık ve Mekan” ile ilişkisi
güçlendirilmiştir. Ölçek ise, kamusal tasarımda insan ölçeği olarak ve insanın algılayabileceği
ölçeğin yaratılmasın da, heykelin önemli bir eleman olarak görülmüştür
Anıtsal bir yapıtın algılanabilmesi için, eserin boyunun, izleme mesafesinin yarısı kadar
olması gerekmekte, böylece, tasarı yatayla 27 derecelik bir açı ile izlenmiş olmaktadır.
Blumenfeld’e göre; “1/2 olan bu oran, 9/22 olmalıdır. Uyum, “Harmony”, bir yapı, yapıt ya da
mekanın tasarlanmasında, benzer düzenlerin tekrarlanması ile bir veya birden fazla bileşenin
baskın unsur olarak kullanılması sonucu oluşur. Örneğin, aynı tondaki renklerin, yatay ya da
dikey biçimlerin; aynı ya da benzer ölçü, biçim ya da dokuların tekrarı, uyum yaratır.16 Anıt
heykeldeki “Denge ve Simetri”yi, açıklayacak olursak; “Denge, bir eksene göre ögelerin aynı
durumda tekrar etmesi sonucu oluşturulur”,17 bu da kompozisyonun biçim, renk ve doku gibi
bileşenlerinin ölçülü değişimi ile sağlanmaktadır. Sarıkamış Anıt heykeli, dengeli ve görsel
olarak iyi tasarlanmış bir yapı ortaya çıkarılmaya çalışılmıştır. Ritm, “Kompozisyonda yer alan
elemanların vurgu, aralık ve yönleri açısından sınıflandırılmaları ile oluşur.18 Ritm duygusu,
“Mekanda, ölçekte, dokuda ve renkte etkin olarak ifade edilebilen bir örüntüyü açıklar.
Yaratılan ritmik hareket, devinim ve enerji duygusu verir”.19 Zıtlık, ise, “Tasarım elemanlarının
birbirlerini daha vurgulu hale getirebilmelerine olanak vererek zıtlık, tasarımı monotonluktan
uzaklaştıran, ilgi uyandıran bir ilkedir.20 Zıtlık, “Çoğu zaman uyuşmazlık yaratırken, aynı
zamanda kompozisyona canlılık kazandırmasıyla birlikte, ilgi çektiği ve heyecan yarattığı için
önemli bir ilkedir”.21 Ayrıca, “Zıtlıkların dengelenmesi kompozisyonda uyum
oluşturmaktadır”.22
16
Moughtin, C., O.C.,Taner, Tiesdell, S., Urban Design: Ornament and Decoration, Great Britain,
1999, S. 7-11, 103-114
17
Aydınlı, S., Mimarlıkta Görsel Analiz, İ.T.Ü. Mimarlık Fakültesi Baskı Atölyesi, İstanbul. 1992, S.
41
18
Moughtin&Tiesdell,1999:117
19
Aydınlı, S., S. 44
20
Moughtin&Tiesdell,1999:119
21
Aydınlı, S., S. 44, 48
22
Kortan, E., Heykel mi Mimari mi? Yeni Boyut Plastik Sanatlar Dergisi, Cilt no:1, Sayı No. 5.
1982, S.16
The Journal of Academic Social Science Yıl: 4, Sayı: 22, Mart 2016, s. 1-16
11
Sarıkamış Donan Askerler Anısına Yapılmış Olan Anıt Heykel
Çalışmayla, mekansal yapı içerisinde, heykel plastiğini oluşturan nesnelerin biçimiyle,
rengiyle o çevrede bulunacak olan insanlara, uyarıcı, düşündürücü, yaşama ritmini belirleyici
nitelikleri kazandırılması amaçlanmış, ayrıca
çevre-heykel ilişkisi içinde ele alarak,
kompozisyonu açığa çıkartıcı ve etkileyici bir biçim çözümlemeleri araştırmalarına da
gidilmiştir. “1914-15 Sarıkamış Donan Askerler” adlı anıtsal heykel çalışmasında, figürlerin
başlarındaki ifadelerde vurgulanmak istenen kararlılık düşüncesi, her ikisinin karşılıklı olarak
ileriye, gövdelerinin ise karşıya dönmüş olması, kolların konumu ve bu önemli uzuvların
boşluğu zorlayan, onu ifadeci etkilerine katan formda ele alınarak, boşluk burada yeniden
tasarlanmıştır.23
Resim 7-8. Mustafa & Serap BULAT,“1914 Sarıkamış Harekatı” Mermer, 2008
Sarıkamış Anıtsal mermer heykel çalışmasındaki biçim ve içerik bütünlüğüne, bu ortaya
konulan biçimlerle, çağdaş anıt heykel sorununa, çözümsel ve kavramsal bir bakış
doğrultusunda yaklaşılmak istenmesinin işaretleri olarak bakılabilir (Resim 8).
Anıtsal çalışmada; aynı kuşağın başka sanatçılarında da birleştirici özellikler olarak
tanımlanabilecek bu çağdaş biçimlemeler, Sarıkamış anıtsal çalışmasında, her şeyden önce kütle
ve mekân, aidiyet ve kimliksellik, anlam ve yorum ilişkisi açısından, çağdaşlık kapsamına
girebileceği gerçeğinin altı, yapısal uygulamada bir kez daha çizilmek istenmiştir (Resim 9).
23
Mustafa Bulat, 2014, s. 14-142
The Journal of Academic Social Science Yıl: 4, Sayı: 22, Mart 2016, s. 1-16
Mustafa Bulat - Serap Bulat
12
Resim 9. Mustafa & Serap BULAT,“1914 Sarıkamış Harekatı” Anıt Heykel
Çalışması, 2008
Bu çalışmanın yaratıcılığındaki önemli bir özelliği, yapıyı kalıcı anıtsallığa vardırabilme
tutkuları oluşturmaktadır. “1914-15 Sarıkamış Donan Askerler” anıtsal çalışmanın, soyutlamacı
tarzda ele alınmış olan kompozisyondaki bu özellik, açık bir şekilde gözlemlenebilir (Resim
10).
Resim 10 . Mustafa BULAT,“1914 Sarıkamış Harekatı” MermerYontu, Anıt Heykel
Çalışması, 2008
“1914-15 Sarıkamış Donan Askerler Anıtı”’nda, yaratıcı bir heykel sanatçı için, son
derece önemli olan iş yapma yeteneği ve yontma ustalığı, minimalilist bir anlayışla ortaya
konulmaya çalışılmış, malzemeyi kendi sanatsal düşüncemizee uygun olarak kullanabilmemizin
The Journal of Academic Social Science Yıl: 4, Sayı: 22, Mart 2016, s. 1-16
13
Sarıkamış Donan Askerler Anısına Yapılmış Olan Anıt Heykel
yanı sıra, çağdaş yontma tekniğine dayanan biçimlemeleri de,
görmek mümkündür (Resim 11)
çalışmamız da açık olarak
Resim 11 . Mustafa & Serap BULAT “1914 Sarıkamış Harekatı” Mermer, 2008
Resim 12. Mustafa & Serap BULAT, “1914 Sarıkamış Harekatı”, Anıt Heykel
Çalışması, 2008
“1914-15 Sarıkamış Donan Askeler” anıt heykel projesini, baştan sona içten bir şekilde
destekleyen ve o günleri yaşatırcasına, Türk Yontu Sanatına büyük katkılarda bulunan o dönem
görev yapan üniversitemiz Rektörü, Prof. Dr. Yaşar Sütbeyaz’ın katkıları önemli olmuştur.
Sonuç olarak, kamusal alan heykeli olan, “1914-15 Sarıkamış Donan Askeler” anıtı, bir
kentin kimliğini oluşturmada, popülerliğini artırmada önemli bir konuma sahip olmuştur. Bu
The Journal of Academic Social Science Yıl: 4, Sayı: 22, Mart 2016, s. 1-16
14
Mustafa Bulat - Serap Bulat
anıtlara sıcak ortamlar oluşturan alanların, toplum üzerinde olumlu etkilerin artmasına, aynı
zamanda yaşanılan kentin de kimliğinin gelişmesine yardım etmiş, meydan kültürü ve anıt
heykeller, kentlerin ayırt edici özellikleri arasında yer almıştır.
KAYNAKLAR
AKKAYA DEMİREL, S., (2011),"Üniversitelerde Bir Kamusal Alan: “Üniversite
Müzeleri” ve Hacettepe Sanat Müzesi Örneği." H.ü. Güzel Sanatlar Fakültesi IX.
Ulusal Sanat Sempozyumu “Kamusal Alanda Sanat” Bildiriler Kitabı. Ankara:
Hacettepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Yayınları,
ATASEVEN, O., (2000), Heykelde İç-Dış Sorgulamaları Yöneliminde Araştırmalar
ve Uygulamalar, Sanatta Yeterlik Tezi, Hacettepe Üniversitesi, Sosyal Bilimler
Enstitüsü, Ankara,
AYDINLI, S., ( 1 9 9 2 ) , Mimarlıkta Görsel Analiz, İ.T.Ü. Mimarlık Fakültesi Baskı
Atölyesi, İstanbul.
BARASKİ, C. (1964). Heykel Hakkında Genel Bilgiler, Bükreş
BUREN, D. (2000). ’’Kente Yerleşmek’’, Sanat Dünyamız Dergisi, S.78, İstanbul, 133145
BULAT, M. (2014). Modern Sanatta Soyutlama, Erzurum BULAT, M. (2007).’’Modern
Heykelin Doğuşu’’, Sanat Dergisi, S.XI, Erzurum, 83-89
BULAT, M. (2007).’’Form Ve Kompozisyon’’, Sanat Dergisi, S.XII, Erzurum, 73-78
BULAT, M. - Babayev, G. -Bulat, S. (2004). Heykel Atölye, İstanbul
ÇINAR, B., (2007) "Açık Alan Heykellerinde Plastik Çözümlemelere Etkisi Açısından
İzleyiciyapıt İlişkisi". Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, İstanbul: Mimar
Sinan Üniversitesi,
ÇİL, H., (2010), Kamusal Alanda Heykelin Çevreyle İlişkisi ve İzmir, (Yayımlanmamış
Yüksek Lisans Tezi), Dokuz Eylül Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü, İzmir
DEMİR, M.T., (2004), Kamusal Alanda Heykel, (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi),
Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Enstitüsü, İzmir
DEMİRKALP, M. (2008). “Şehirsel Çevre ve Heykel”, Sanat(G. S. Fak. Der.), Sayı:13,
s.112
Eczacıbaşı Sanat Ansiklopedisi, (1997). C.2, İstanbul
EMRALİ, R., (1994), İç Mekânda Mekân Problemleriyle Birlikte Yeni Plastik
Arayışlar, Sanatta Yeterlik Tezi, Hacettepe Üniversitesi, Sosyal Bilimler
Enstitüsü, Ankara
ERGİN, N. (1998), “Heykel ve Çevre İlişkisi”, Sanatta Yeterlik Tezi, Marmara
Üniversitesi, Güzel Sanatlar Enstitüsü, İstanbul
GÖKGÜR, P., (2008), Kentsel Mekânda Kamusal Alanın Yeri, İstanbul
GÜRSEL, Y. (1992). Mimarlık ve Çevre, İstanbul
The Journal of Academic Social Science Yıl: 4, Sayı: 22, Mart 2016, s. 1-16
15
Sarıkamış Donan Askerler Anısına Yapılmış Olan Anıt Heykel
GÜVEMLİ, Z. (1982). Sanat Tarihi, İstanbul
GÖKGÜR, P., (2008), Kentsel Mekânda Kamusal Alanın Yeri, İstanbul
GÜÇ, M., (2005), Açık Alan Heykellerinin Kent Estetiğine Katkısı, (Yayımlanmamış
Yüksek Lisans Tezi), Çukurova Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Adana
HABERMAS, J. (2003). Kamusallığın Yapısal Dönüşümü, (Çev. Bora, T.-Ancar, M),
İstanbul.
HUNTÜRK, U. (1996). Heykel Sanatı, İstanbul
HUOT, J-L, Thalmann, J-P, Valbelle, D. (2000). Kentlerin Doğuşu (Çev. A. B. Girgin),
Ankara
ŞENYAPILI, Ö., (2003), Otuz Bin Yıl Öncesinden Günümüze Heykel, ODTÜ
Geliştirme Vakfı, Ankara,
KABAŞ, Ö. (1976). Tüm Çevresel Gerçekçilik Bildirişim ve Sibernetik Kuramları
Açısından Plastik Sanatların Oluşumuna Bir Bakış, İstanbul
KARAASLAN, S. (1993. “Kentsel Doku İçinde Yer Alan Açık Alanlarda Heykel
Tasarımları”, Sanatta Yeterlik Tezi, Hacettepe Üniversitesi, Sosyal Bilimler
Enstitüsü, Ankara
KARASLAN, S., (2005), “Heykel ve Mekân”, Çukurova Üniversitesi Sosyal Bilimler
Enstitüsü Dergisi, S.14, Adana, s.289-296.
KEDİK, A. S.,(2011), “Kamusal Alan, Kent ve Heykel İlişkisi”, Anadolu Üniversitesi
Sosyal Bilimler Dergisi, S.11, Eskişehir, s.229-240.
KILIÇBAY, M. A. (2000). Şehirler ve Kentler, Ankara
KORKMAZ, E. (2002). Kentsel Kamusal Mekanda Değer Yaratma Yaklaşımında
Katılımcı Bir model Önerisi
KORTAN, E. (1952). “Heykel mi Mimari mi?”, Yeni Boyut Plastik Sanatlar Dergisi,
Cilt.1, S. 5, Ankara
KÖMEÇOĞLU, U., (2005), Sivil Bir Kamusal Alan. Kamusal Alan: Katılım ve Dışlama
Güçleri Arasındaki Diyalektiğin Biçimi. İstanbul: Kaktüs Yayınevi,
KURTASLAN, B. Ö.,(2005), “Açık Alanlarda Heykel –Çevre İlişkisi ve Tasarımı”,
Erciyes Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, S,18, Kayseri, s.193-222.
KORTAN, E., ( 1 9 8 2 ) , Heykel mi Mimari mi? Yeni Boyut Plastik Sanatlar
Dergisi, Cilt no:1, Sayı No. 5. ,Ankara
MOUGHTİN, C., TANER, O., C., Tiesdell, S., (1999), Urban Design: Ornament and
Decoration, Great Britain,
LYNCH, K., (1959), The Image of the City, M.I.T. Press, U.S.A., 1959, S. 46LYNCH, K. (1959). The Image of the City, M.I.T. Press, U.S.A., s. 46-48
MOUGHTİN, T.C.Oc., & Tiesdell, S., (1999). Urban Design, Ornament and Decoration,
Great Britain
The Journal of Academic Social Science Yıl: 4, Sayı: 22, Mart 2016, s. 1-16
Mustafa Bulat - Serap Bulat
16
ÖGEL, S. (1977). Çevresel Sanat, İstanbul
ÖZBEK, M., (2005), Kamusal Alan, Giriş: Kamusal Alanın Sınırları. İstanbul: Hil
Yayınları, 2010
ÖZBEK, M. (2004). Kamusal Alan, İstanbul
ÖZSEZGİN, K. (2005). İlhan Koma, İstanbul
ÖZTÜRK, K. B. (2005). Açık Alanlarda Heykel-Çevre İlişkisi ve Tasarımı (Erciyes Üni.
Mim. Fak. Şehir ve Böl. Pla. Böl.), Kayseri
ROSALIND, K. (2002 ). ’’Mekana Yayılan Heykel’’, Sanat Dünyamız Dergisi, S.82,
İstanbul
TANYELİ, U. (2000). Kent: Hazır-Yapıt, Sanat Dünyamız Dergisi Sayı:78, İstanbul
Tdk.gov.tr.8.3.2015 de internetten indirilmiştir.
YAMAN, Z. Y., (2011), “ “Siyasi/Etik Gösterge” Olarak Kamusal Alanda Anıt ve
Heykel” METU Journal of the Faculty of Architecture, S.28
The Journal of Academic Social Science Yıl: 4, Sayı: 22, Mart 2016, s. 1-16
Download