Ilgın Çamoğlu 21301978 TURK101-39 Bilimkurgu İçindeki Toplumsal Gerçek Bu haftaki blog yazımda, ilk başta bilimkurgu olarak algılansa da günümüz gerçeklerine parmak basan Açlık Oyunları üçlemesinin değerlendirmesini yapacağım. Bir sinemasever olarak, ilk iki filmini çok sevdiğim Açlık Oyunları’nın üçüncü filmini de vizyona girer girmez hiç vakit kaybetmeden izledim. İlk iki filmde olduğu gibi, Açlık Oyunları’nın son filmi de etkileyici senaryosunun yanında, günümüzde öne çıkan toplumsal sorunlara parmak basmıştır. Benim için bir film, türü ne olursa olsun verdiği mesajlarla gerçek bir film olma özelliğini taşır. Bu nedenle Açlık Oyunları serisi de izleyicilerine aktarmak istediği mesajlarla değerlendirilmelidir diye düşünüyorum. Seriyi izledikten sonra senaryonun merkezinde kapitalizmin yer aldığını rahatlıkla söyleyebiliriz. ‘Capitol’ diye adlandırılan Panem’in başkenti, zenginlerin, varlıklı insanların bulunduğu bir şehir olarak kurgulanmıştır. Capitol şehrinde yaşayanlar, maddi birikimleri ve yüksek sosyal statüleriyle var olmaya çalışıyorlar. Bu yaşam tarzı kapitalizmi yansıtmaktadır. Kapitalist sistemde, kişilere yönelik kâr amacı güdülmekte ve toplumsallıktan uzaklaşılarak bireyselliğe önem verilmektedir. Uygun düzenlenmemiş kapitalizmde, toplumun gelir dağılımları arasında büyük farklar oluşmakta ve halkın büyük bir çoğunluğu açlık sınırında geçimini sağlamak zorunda kalmaktadır. Açlık Oyunları’nın Panem’inde de, Capitol’de yaşayanlar toplumun üst düzey kesimini yansıtmaktadır ve ‘Mıntıka’ adı verilen diğer bölgelerde açlıkla mücadele edilmektedir. Filmde yansıtılan bu bariz ekonomik farklılık ve yaşam standartları günümüz kapitalist sisteminde de benzerdir. Çok zengin ve çok fakir kesimlerin bulunduğu, toplumsal öğelerden uzak bu sistemde eşitlikten söz etmek mümkün değildir. Açlık Oyunları serisi yalnızca kapitalist sistemi işlememiş, aynı zamanda da kapitalist sistemin parçası olan üst kesimin, alt kesimi nasıl köle gibi kullandığını gözler önüne sermiştir. Panem’in başkanı, mıntıkalara belirli kurallar getirmiştir; mıntıkalar yalnızca başkanın belirlediği ürünlerle geçimlerini sağlayabileceklerdir, Capitol’ün isteklerinin dışında herhangi bir girişimde bulunmayacaklardır ve Capitol’ün her koyduğu kuralı yerine getireceklerdir. Bu kurallardan anlaşılıyor ki mıntıkalarda yaşayanların hiçbir söz hakkı yoktur, özgürlükleri kısıtlanmıştır ve tüm bunların başlıca nedeni sosyal statü farklılıklarının olmasıdır. Günümüze gelirsek, parası ve gücü olanların sözünün geçtiğini, diğer kesimlerin daha az söz hakkı olduğunu ve üst kesimin yönlendirmelerine göre hareket edildiğini söyleyebiliriz. Bu eşitlikten uzak sistemi de Açlık Oyunları üçlemesi değişik bir senaryoyla işlemeyi başarmıştır. Açlık Oyunları serisinin adı, Capitol’ün sırf eğlenmek amacıyla mıntıkalarda yaşayanlardan seçilenlerin yaşamları pahasına mücadele etmek zorunda bırakıldıkları oyundan gelmektedir. Bu oyunda, Capitol’ün belirlediği ve istediği an değiştirebileceği katı kurallar vardır. Oyunun temel amacı yaşamak için öldür prensibi üzerine kuruludur. Oyunu sadece en güçlü olan ve herkesi öldürmeyi başaran bir kişi kazanacaktır. Filmin senaryosu, kapitalist sistemin en acımasız halini yansıtmaktadır. Yüksek statüye sahip olmayan halk, yaşamını sürdürebilmek için olağanüstü bir çaba harcamak zorundayken, üst kesim toplumun bu durumuna kaygısız kalmaktadır. Nitekim, serinin son filminde mıntıkaların Capitol’e karşı ayaklandığını görüyoruz, bu da acımasız kapitalist sisteme karşı yapılan bir hamledir ve toplumun tamamının bu sistem içerisinde mutlu olamayacağını göstermektedir. Bir toplumda yaşayan insanlar eşit haklara sahip olmalıdır, toplumlarda para ve güç insanlığın önüne geçmemelidir. Herkes bir birey olarak eşittir, bir insan yaşadığı yer ve sahip olduğu maddi değerlerle değerlendirilmemelidir. Belirli bir sosyal güce sahip olanın, alt kesimleri ezmesi, kendini üstün görüp alt kesimin haklarını kısıtlaması kabul edilemez. Bunun yanında, bir toplumda alt kesim ve üst kesim ayrımının olması bile o toplumun doğru ilkelerle yönetilmediğini göstermektedir. Bir toplumun yönetimi, bireylerin eşit eğitim, adalet ve gelir düzeylerine sahip olmaları yönünde olmalıdır. Filmde parmak basılan bir diğer nokta ise toplumun ezilen kesiminin her zaman iyi bir lidere ihtiyaç duyacağıdır. Katniss de Açlık Oyunları’nda gösterdiği dayanıklılıkla ve Capitol’e başkaldırışıyla mıntıkaların lideri olmayı başarmıştır. Capitol’ün başkanı lider gibi görünse de halka inemeyen, halkını önemsemeyen bir başkan asla gerçek bir lider olamaz, gerçek bir lidere sahip olmayan bir toplum da doğru temeller üzerinde gelişemez. Toplumun önemli sorunlarına değinen, aynı zamanda bu sorunları can alıcı bir şekilde izleyicisine aktaran Açlık Oyunları, önemli mesajlar vermektedir. Bu mesajları alabilen bilinçli izleyicilerin Açlık Oyunları’nı bilimkurgu tadında izlerken büyük keyif alacaklarını düşünüyorum.