Öğr. Gör. Ahmet Emre AZAKLI ahmetemreazakli@gmail.com 23.9.2017 AEA Ders Notları Arşivi (2016-2017 Güz ve Bahar) Öğr. Gör. Ahmet Emre AZAKLI Ders Notları Hakkında • Elinizdeki doküman Öğr. Gör. Ahmet Emre AZAKLI tarafından hazırlanmış olup, 2016-2017 güz ve bahar dönemlerinde kullanılmış ders anlatım notlarını içermektedir. • Ders notları her ders öncesinde tarafımdan güncellenebilmekte, bazı değişiklikler ve eklemelerde bulunulabilmektedir. Ders öğrencilerim haftalık güncellenmiş ders notlarını mutlaka websayfamın ‘Ders Notları’ sekmesinden edinerek, ana derslerde bu notları dikkate almalıdır. 2 Farmakolojiye Giriş, İlaçların İnsan Vücudundaki Yolculuğu www.ahmetemreazakli.com 1 Öğr. Gör. Ahmet Emre AZAKLI ahmetemreazakli@gmail.com 23.9.2017 Farmakoloji Nedir ? • Farmakoloji, ilaç bilimidir. • İlaçların ve ilaç olabilme potansiyeli olan maddelerin biyolojik etkilerini in vivo (canlı içinde) ve in vitro (deneysel ortamda) inceler. • Sağlık çalışanları farmakolojinin ‘Klinik Farmakoloji’ alt dalını günlük pratiklerinde kullanırlar. • Farmakolojinin bazı diğer alt dalları; biyokimyasal farmakoloji, psikofarmakoloji, immunofarmakoloji vb. olarak örnek gösterilebilir. www.ahmetemreazakli.com 2 İlaç Nedir ? • WHO: ‘Fizyolojik sistemleri ya da patolojik durumları hasta yararı için değiştirmek veya incelemek için kullanılan maddeye ilaç denir.’ • İlaçlar iki farklı isimde adlandırılırlar: 1. Genel İsim 2. Ticari İsim www.ahmetemreazakli.com 5 İlaçların Adlandırılması • Genel İsim: Jenerik isim olarak da söylenebilir. İlacın etken maddesine verilen addır. • Ticari İsim: Bir ana madde kullanılarak pek çok ilaç firması farklı marka isimleri ile ilaç üretebilir. Örneğin; Etken Madde: Deksketoprofen Trometamol Ticari İsim: Arveles, Deksalgine vb. www.ahmetemreazakli.com 6 2 Öğr. Gör. Ahmet Emre AZAKLI ahmetemreazakli@gmail.com 23.9.2017 İlaçların Kaynakları • İlaçların % 80’i sentetik olarak hazırlanır. • Bitkilerden ilaç elde edilebilir. (Güzel avrat otundan atropin elde edilmesi, haşhaş bitkisinden morfin elde edilmesi, koka bitkisinden kokain elde edilmesi vb.) • Bazı serum, hormon ve enzimler; hayvanlardan elde edilir. • Bakteri ve mantarlardan ilaç elde edilebilir. (En bilinen örneği penisilindir.) • Bazı metaller ya da kimyasal elementler de ilaç olarak kullanılabilir. (Demir, sodyum, magnezyum vb.) • Radyoaktif maddeler, ilaç olarak kullanılabilir. (İzotoplar, örneğin radyoaktif iyod) www.ahmetemreazakli.com 7 Farmakoterapi Nedir ? • İlaçlarla kişiyi iyileştirmeye ‘farmakoterapi’ denir. • Farmakoterapi yaklaşımları hedefe yönelik olarak farklılık gösterebilir: 1. 2. 3. 4. 5. 6. Ampirik Tedavi: Hastalığın nedeni ve ilacın etkisine dair bilgi sahibi olunmadan yapılan tedavi şeklidir. Genelde halk ilaçları bu şekilde kullanır ve bir hasta kullandığı bir ilacı, başkasına da önerebilir. Ampirik tedavi hastalıkların ilerlemesine ya da kronik hal almasına neden olabilir. Ayrıca tıp çevrelerince de ampirik tedavi uygulanabilir. Örneğin etkeni bilinmeyen pnömoni olgusunda, geniş spektrumlu antibiyotik verilmesi ampirik bir tedavidir. Semptomatik Tedavi: Diğer bir ismi palyatif tedavidir. Hastalığı değil, belirtiyi yok eder. Hastalık ortadan kalkmaz. Kanser hastasına ağrı kesici vermek ya da grip durumunda ateş düşürücü içmek, semptomatik bir tedavidir. Profilaktik Tedavi: Bir durum oluşmadan, o durumu önlemeye yönelik tedavidir. Aşı buna en iyi örnektir. Ameliyatlarda hastanın enfeksiyondan korunması için verilen antibiyotikler de, profilaktik tedavi örneğidir. İkame (Substitisyon) Tedavisi: Yerine koyma tedavisidir. Demir eksikliği olan hastaya demir verilmesi gibi. Radikal Tedavi: Hastalığı ortadan kaldıran tedavidir. Örneğin etkeni bilinen bir enfeksiyona yönelik, onu öldürecek kuşakta bir antibiyotik verilmesi. Kemoterapi: Bakteri, kurt gibi organizmalar ve kansere karşı yapılan tedavidir. www.ahmetemreazakli.com 8 İlaç Uygulama Yolları • İlaç uygulama bahsedilebilir: yollarından 2 şekilde Lokal uygulama Sistemik uygulama www.ahmetemreazakli.com 9 3 Öğr. Gör. Ahmet Emre AZAKLI ahmetemreazakli@gmail.com 23.9.2017 Lokal İlaç Uygulama Yolları • Lokal ilaç uygulamasında amaç, uygulanan alanı direk etkilemektir. • Cilde uygulanan ilaçlar yağ bazlı krem ya da pomad şeklinde olmalıdır. Çünkü cilt üzerinde geçirgenliği önleyem ölü hücre katmanları mevcuttur. • Mukozadan hücre geçişi hızlıdır. (Bukkal, sublingual, intranazal) • İnhalasyon ile ilaç uygulanabilir. (Solunum yolu ile verilen anestezik gazlar vb.) • Beyin omurilik sıvısı içerisinde ilaç uygulanabilir. (İntratekal enjeksiyon.) Spinal anestezi, bir intratekal enjeksiyondur. • Diğer örnekler; intraplevral, intraperitoneal, intraartiküler, instraosseoz, intraoküler, lezyon içine vb. www.ahmetemreazakli.com 10 Sistemik Uygulama Yolları • Enteral ve parenteral olmak üzere, iki şekilde sistemik ilaç uygulaması mümkündür. • Enteral uygulamada ilaç sindirim kanalına verilir. (Oral, sublingual, bukkal, rektal vb.) • Parenteral uygulanan ilaçlar, ampul ya da flakon halindedir. İntravenöz (Damar içine), İntraarteriyel (Atardamar içine), İntramuskuler (Kas içine), Subkütan (Cilt altına), Kemik iliği içine uygulama yapmak mümkündür. www.ahmetemreazakli.com 11 Farklı Yollarla İlaç Emilim Hızları Veriliş Yolu Absorbsiyon Hızı (Kana Geçiş) Deri (Dermal) Değişken Oral 30-90 Dakika Rektal 5-30 Dakika Cilt Altı (Subkütan-SC) 15-30 Dakika Kas İçi (İntramusküler-İM) 10-20 Dakika Dil Altı (Sublingual-SL) 3-5 Dakika Endotrakeal (ET) 3 Dakika İnhalasyon 3 Dakika Damar Yolu (İntravenöz-IV) 30-60 Saniye Kalp İçine (İntrakardiyak-IC) 15 Saniye Kaynak: Bozkurt PS, Salihoğlu Z, Sağlık Okulları İçin Temel Kitap, Nobel, 2015, P.228 www.ahmetemreazakli.com 12 4 Öğr. Gör. Ahmet Emre AZAKLI ahmetemreazakli@gmail.com 23.9.2017 Temel Farmakolojik İlkeler • Farmakolojinin 2 ana başlığı mevcuttur: 1. Farmakokinetik Vücut tarafından ilaca yapılanlar! 2. Farmakodinami İlaç tarafından vücuda yapılanlar! Farmakokinetik = ADME ? www.ahmetemreazakli.com 13 Abs o r bs i yo n (Emi l i m, İ l a cı n Ka na Ka r ı ş ı mı ) • İlacın uygulanma sonrası kana karışmasına ‘absorbsiyon’ denir. • İlacın emilimi bazı faktörlerden etkilenebilir: Emilim yüzeyi önemli bir faktördür. (Akciğerlerden, geniş alveollerden ilacın hızlı alınması.) İlacın verildiği alandaki damarlanma miktarı emilimi etkiler. (Sublingual verilen ilacın hızlı emilmesi) Lokal anesteziklerin uygulandığı alanda damarlanma fazla ise ilaç hızla sistemik dolaşıma katılır. Bu durumda lokal anestezik etki kısalır. (Çözüm: Beraberinde vazokonstrüktör ilaçlar uygulamak.) Soğuk Vazokonstrüksiyon Emilmenin gecikmesi. Sıcak Vazodilatasyon Emilimin hızlanması. Bazı ilaçlar kendisi vazodilatör ya da vazokonstrüktör etki gösterebilir. Dokuda ödem, enfeksiyon, abse vb. varlığı emilimi etkiler. Kan basıncı düşüklüğü ve şok durumlarında ilaç emilimi bozulabilir. www.ahmetemreazakli.com 14 Karaciğerden İlk Geçiş Etkisi • Gastrointestinal sistem üzerinden (Daha çok ince bağırsaklardan) kana karışan ilaçlar vena porta yoluyla sistemik dolaşıma katılırlar. • Bu yolu izlemek için ilaç öncelikle karaciğerden geçmelidir. Buna KİGE denir. • Karaciğerden yoğun metabolizmaya uğrayan ilaçların efektif oral dozu ile iv dozu arasındaki belirgin fark bundan kaynaklanmaktadır. • Ayrıca akciğerlerin de akciğerlerden ilk geçiş etkisi bulunmaktadır. Akciğer ayrıca ilaçların sistemik dolaşıma salınmasını sağlayacak depo organ görevi de görebilir. www.ahmetemreazakli.com 15 5 Öğr. Gör. Ahmet Emre AZAKLI ahmetemreazakli@gmail.com 23.9.2017 Biyoyararlanım • Verilen ilacın sistemik dolaşıma geçen kısmıdır. • En yüksek biyoyararlanım, iv yolla elde edilir. Daha sonra solunum yolu ve im yol etkilidir. www.ahmetemreazakli.com 16 Dağılım (Distrübisyon) • İlacın vücuda dağılımını kan sağlamaktadır. • Kan volümünün daha fazla ulaştığı organlara ilacın ulaşımı da daha çok olacaktır. • Dağılımda önemli faktörler: 1. Organların damarlanma özelliği 2. Vücut sıvısı volümlerinin dağılımı (Vücut ağırlığının erişkinlerde % 60’ı, yenidoğanda % 80’i sudur.) Obezlerde ve yaşlılarda su oranı azalırken sporcularda artar. Erkeklerdeki su oranı, kadınlardan daha fazladır. • Yağda eriyen ilaçlar damar yapısından zengin beyin, kalp, böbrek gibi organlarda yüksek konsantrasyonda toplanır. Bu alandan daha sonra kan yoluyla geri çekilir ve kanlanmanın daha az olduğu alanlarda daha uzun süre birikmeye başlar. (Örn. İnhalasyon anesteziklerinin yağ hücrelerinden birikimi) www.ahmetemreazakli.com 17 Metabolizasyon (Biyotran sfor masyo n ) • İlaçların yıkılımından primer sorumlu organ karaciğerdir. Ayrıca böbrek, akciğer, barsak gibi farklı organlarda da yıkılım gerçekleşebilir. • İlaçlar karaciğere ulaştıktan sonra, büyük oranda faaliyetini kaybetmiş ürünlere dönüşürler. Bu faaliyetini kaybetmiş ürünler de böbreklere taşınarak, büyük ölçüde bu yolla atılırlar. • Metabolitler her zaman etkisiz ürünlere dönüşmeyebilirler. • Bazı ilaçlar hiç biyotransformasyona uğramayabilirler. (Örn. Remifentanil) www.ahmetemreazakli.com 18 6 Öğr. Gör. Ahmet Emre AZAKLI ahmetemreazakli@gmail.com 23.9.2017 Eliminasyon (Ekskresyon,Atılım) • Vücutta yolculuğunu tamamlayan ilacın vücuttan atılımını ifade eder. • Atılımın esas organı böbreklerdir. Ayrıca atılımda akciğerler, barsaklar, ter bezleri, süt bezleri, cilt ve tükürük de etkilidir. • Klirens, ilacın birim zamanda vücuttan temizlenen toplam hacmidir. Belirleyen ana faktör, böbrekten idrarla atılan miktardır. • Renal klirens, bir dakikada böbrekler tarafından herhangi bir maddeden temizlenen plazma miktarı veya kan plazmasında bulunan herhangi bir maddenin arınma miktarıdır. Böbrek klirensi ml/dk ile ifade edilir. Böbrek fonksiyonlarının yeterliliği kreatinin klirensi ile ifade edilir. Kreatinin klirensi minimum 80 ml/dk olmalıdır. Aksi halde bir böbrek yetmezliği söz konusudur. • Böbrek fonksiyonlarının yetersizliğinde, diyaliz yöntemlerine başvurulur. • İlaç ve metabolitleri feçesle de atılır. Barsakta atılımda en önemli madde safradır. • İnhalasyon şeklinde alınan ilaçlar, yine solunum yoluyla atılırlar. www.ahmetemreazakli.com 19 Farmakodinami • İlacın vücuda yaptıklarıdır. • İlacın vücuda oluşturacağı etki bazı faktörlere bağlıdır: İlacın veriliş yolu, zamanı, ağırlığı, hastanın yaşı, eliminasyon organlarının sağlık durumu, cinsiyet, genetik faktörler, vücutta başka ilaçların bulunması, tolerans vb. • Verilen ilaç vücudun kendi rutininde oluşturduğu maddenin reseptöre bağlanmasıyla oluşturduğu etkinin aynısını oluşturuyorsa, bu ilaç agonisttir. • Eğer verilen ilaç reseptöre bağlanarak vücutta zaten varolan agonist maddenin bağlanmasına mani oluyorsa, bu ilaç antagonisttir. www.ahmetemreazakli.com 20 İlaçların Etkileşimi • İlaçların birbirleriyle zıt etkide olması : Antagonistler • Kimyasal antagonizma sağlanması: Antidot • Birlikte kullanıldıklarında etkilerinin artması: Sinerjizm, Sinerjik İlaçlar • Etki, iki ilacın etkisinin toplamından fazla ise: Potansiyelizasyon (Supraaditif Etki) • Bir ilacın, bir başka ilacın etkisini azaltması ya da arttırması : Farmakokinetik etkileşimdir. • İki ilacın birbirini bozması, karıştırılamaması: Farmasötik etkileşimdir. www.ahmetemreazakli.com 21 7 Öğr. Gör. Ahmet Emre AZAKLI ahmetemreazakli@gmail.com 23.9.2017 Premedikasyon www.ahmetemreazakli.com Premedikasyon Nedir ? • Premedikasyonun kelime anlamı, önceden yapılan ilaç uygulamasıdır. • Ameliyat öncesinde hastalara belli grupta ilaçların, belli amaçlarla uygulanmasını ifade eder. • Preoperatif evre ameliyat öncesi evreyi, intraoperatif evre (ya da perioperatif) ameliyat esnasındaki evreyi, postoperatif evre de ameliyat sonrası evreyi tanımlamaktadır. • Anestezi uygulaması ve cerrahinin sistemik etkilerine karşı bir önlem tedavisidir. Hastanın sürece hazırlanmasını kapsar. • Premedikasyon uygulaması, hastanın özel durumlarını ve uygulanacak cerrahiyi de göz önünde bulundurarak planlanır. www.ahmetemreazakli.com 23 PM’nin Birincil Amacı • Premedikasyon uygulamasının primer (birincil) amacı, hastanın sakinliğini (sedasyonunu) s a ğ l a m a k t ı r. • Hastanın psikolojik durumu, operasyon süreç ve başarısına ciddi etkilerde bulunur. • Premedikasyonun sedasyon sağlama dışında da belli yararlanım noktaları mevcuttur. www.ahmetemreazakli.com 24 8 Öğr. Gör. Ahmet Emre AZAKLI ahmetemreazakli@gmail.com 23.9.2017 PM Yararlanım Noktaları • • • • • • S e k r e s y o n l a r ı n a z a l t ı l m a s ı (Antisiyalog etki oluşturulması.) Özellikle sigara kullanımı ya da akciğer hastalıkları varlığında sekresyon miktarında artış mevcuttur. ÜSYE gibi durumlarda operasyon acil durumlar dışında ertelenir. Ancak ertelenemiyorsa, yine enfeksiyonel durumlarda da sekresyonlara yönelik önlem alınması gerekir. Sekresyon miktarındaki anormallik, spazmodik (?) durumları beraberinde getirecektir. İ s t e n m e y e n r e f l e k s l e r i ö n l e m e k Anestezik ilaçların farmakolojisinde daha detaylı inceleyeceğimiz kardiyovasküler ya da diğer sistemik yanıtların (?) önlenmesi için de bir takım önlemler alabilmemiz söz konusudur. A n e s t e z i k m a d d e i h t i y a c ı n ı a z a l t m a k İlaçların en minimal dozlarda en etkin mekanizmaya sahip olması temel amacımızdır. İyi bir sedasyon sonrası anestezik madde ihtiyacı ve doğal olarak bu ajanların istenmeyen etki düzeyleri azalmış olacaktır. A m n e z i s a ğ l a m a k Amnezi, anın unutulmasıdır. Hasta bilinçli ve koopere olsa dahi, daha sonra belli anları hatırlamamaktadır. Sonraki dönemlerdeki psikojenik sorunları önlemek için amnezi, etkin bir yararlanım noktasıdır. (Posttravmatik stres bozukluğu?) A s p i r a s y o n u ö n l e m e k Anestezinin her evresinde öncelikli amaç mümkün olduğunca hacmi azalmış ve asidik olmayan bir mide içeriğidir. (Gastrik volüm) P o s t o p e r a t i f b u l a n t ı v e k u s m a n ı n ö n l e n m e s i Sekonder komplikasyonları da beraberinde getirebilecek ciddi bir postanestezik sorun olan bulantı & kusma, mutlaka önlenmelidir. www.ahmetemreazakli.com 25 Premedikasyonda Kullanılan İlaçların Başlıca Grupları • • • • • • • Sedatifler Hipnotikler Trankilizanlar Narkotik analjezikler Antikolinerjikler Antihistaminikler Mide asit ve volümünü azaltanlar www.ahmetemreazakli.com 26 Sedatif ve Hipnotikler • B a r b i t ü r at l a r Sekobarbital (Sekonal) ve Pentobarbital (Nembutal) Premedikasyonda kullanımları son yıllarda terkedilmiştir. Analjezik (Ağrı kesici) etkileri yoktur. Bu nedenle ağrılı hastalarda delirium ve eksitasyona neden olabilirler. • Tr a n k i l i za n l a r Anksiyete giderici (Anksiyolitik) ilaçlardır. Antikonvülzan (Nöbet önleyici) ve kas gevşetici etkileri de mevcuttur. Başlıca temsilcileri Fenotiazinler ve Butirofenonlardır. En çok tercih edilen Fenotiazin grubu ilaç Klorpromazin’dir. (Ticari ismiyle Largactil) Klorpromazin; antiemetik (Bulantı önleyici), sedatif (Sakinleştirici) ve antihistaminiktir. (Histamin salınımını azaltıcı?) Butirofenonlar grubunun temsilcileri ise Droperidol ve Haloperidol’dür. Bunlar özellikle antipsikotik (?) etkiye sahip ajanlardır. Özellikle kardiyak anlamda stabilizasyon sağlama, motor aktiviteyi deprese etme, otonom refleksleri baskılama ve antiemetik etkiye sahip olma gibi üstünlükleri belirgindir. Butirofenonların hipotansiyon, ekstrapiramidal diskinezi (Hareketlerde ortaya çıkan bozukluk) ve huzursuzluk oluşturucu etkisi kullanımlarını premedikasyonda sınırlandırmaktadır. www.ahmetemreazakli.com 27 9 Öğr. Gör. Ahmet Emre AZAKLI ahmetemreazakli@gmail.com 23.9.2017 Sedatif ve Hipnotikler • B e n zo d i a ze p i n l e r Anksiyolitik etkiye sahiptirler. (Anksiyete giderici.) Sedatiftirler. (Sakinleştirici.) Antikonvülzandırlar. (Nöbet önleyici) Anterograd amnezi oluştururlar. (Yeni hatıraların-olayların, uzun süreli hafızaya aktarılamadığı amnezi tipidir. Bunun sonucunda hastalar bu tip amnezinin başlangıcından itibaren olmuş şeyleri, olaydan birkaç dakika sonra hatırlayamayacaklardır.) Kas gevşetici özelliğe sahiptirler. (Motor blok düzeyinde bir kas gevşemesinden bahsetmemekteyiz. Bu gevşeme spinal kord düzeyindedir.) Grubun en sık kullanılan 3 temsilcisi : M i d a zo l a m , D i a ze p a m v e L o r a ze p a m . www.ahmetemreazakli.com 28 Benzodiazepinlerin Özellikleri • • • • • • • Klinik anestezi uygulamalarında tercih edilen primer (birincil) benzodiazepin Midazolam’dır. (Dormicum) Benzodiazepinler oral, intramuskuler ya da intravenöz uygulanabilir ilaçlardır. Diazepam’ın intramuskuler enjeksiyonu ağrılıdır! Midazolam ile kilogram başı dozlar arttırılarak, indüksiyon da yapılabilir. (Anestezi başlatılabilir.) Benzodiazepinler yüksek dozlarda dahi uygulansalar, kardiyovasküler sistemi en az şekilde etkilerler. Hemodinami en az düzeyde etkilendiği için ciddi bir kan basıncı (tansiyon) düşüklüğü oluşmaz. Özellikle hemodinamik yönden endişe duyulan hastalarda ilaç uygulama planına katılarak, esas anestezik ajanı daha az dozda uygulama yönünde anestezi uygulaması yapılabilmektedir. Böbrek yetmezliği olan hastalarda Midazolam sedasyonu uzayabilir. Hastanın takip düzeyi ve süresi arttırılmalıdır. Benzodiazepinler; beyin oksijen tüketimi, serebral kan akımı (Beyne ulaşan kan akımı) ve intrakranial basıncı (Kafa içi basıncı) azaltırlar. Ancak bu azaltma etkisi, barbitüratlar kadar yüksek değildir. Benzodiazepinler ağrıyı kesmezler. Yani bu ajanlar analjezik etkiye sahip değildir. www.ahmetemreazakli.com 29 Midazolam • • • • • • • Hemen hemen tamamı karaciğerde yıkılır. Atılımı büyük oranda idrar yoluyla olur. Anterograd amnezi sağlar. Sedatif ve anksiyolitik etkisi Diazepam’ın iki katıdır. Premedikasyonda intramuskuler yolla 0.07-0.15 mg/kg, intravenöz yolla 0.01-0.1 mg/kg, anestezi indüksiyonu amacıyla da 0.1-0.4 mg/kg uygulanabilir. Etkisi 3 dakika içinde başlar, 45-90 dakika sürer. Hızlı iv uygulama hipotansiyona , solunum depresyonuna ve sekonder komplikasyonlara neden olabilir. • Benzodiazepin antagonisti FLUMAZENİL ! (Anexate) Flumazenil kısa etkilidir. Tekrar sedasyon oluşma ihtimaline karşı tedbirli olunmalıdır. Antiepileptik (Epilepsi) tedavi alan hastalarda nöbeti tetikleyebilir. Kullanımı önerilmez. Doz: 0.005-0.01 mg/kg IV Klinik pratikte 5 ml ampul enjektöre çekilir ve 1’er ml’lik titrasyonlarla yanıt alınana kadar devam edilir. Hızlı uygulamalarda bradikardiye neden olabilir. www.ahmetemreazakli.com 30 10 Öğr. Gör. Ahmet Emre AZAKLI ahmetemreazakli@gmail.com 23.9.2017 Narkotik Analjezikler • O p i o i d l e r olarak da isimlendirilirler. • Narkotik analjeziklerin sedatif etkisi de mevcuttur. ihtiyacını azaltırlar. • S o l u n u m d e p r e s y o n u y a p a b i l i r l e r. H a s t a b i l i n ç l i o l m a s ı n a r a ğ m e n s o l u n u m f o n k s i y o n u n u d e v a m e t t i r m e y e b i l i r. B u durumda ‘Nefes al ver !’ komutuyla spontan solunumunun d e v a m ı n ı s a ğ l a m a s ı t e ş v i k e d i l m e l i d i r. • Narkotik analjezikler bağımlılık yapabilir. • Hastada bağımlılık oluşmasından korkmak ya da etkilerini kontrol altına alamama korkusu hissetmek suretiyle narkotik ilaç uygulamama davranışına ‘ O p i o f o b i ’ denir. • Narkotik analjezikler ve spesifik (Kendilerine özel) etkileri, ‘Ağrı’ konusunda detaylı incelenecektir. Ayrıca anestezik madde www.ahmetemreazakli.com 31 Antikolinerjikler-Sinir Sistemi • Antikolinerjikler grubunun bir anlam ifade edebilmesi için öncelikle sinir sistemi ile ilgili temel bazı bilgileri gözden geçirmekte fayda vardır. • Sinir sistemini iki fonksiyonel grup temsil eder. Bu gruplar otonom sinir sistemi ve somatik sinir sistemidir. Otonom sinir sistemi, organ fonksiyonlarıyla ilgilidir ve bilinç dışı bir mekanizmadır. Somatik sinir sistemi ise bilinçli hareketleri kontrol etmektedir. (Çizgili kasların faaliyeti gibi.) • Otonom sinir sisteminde, faaliyetler reseptörler üzerinden sürdürülmektedir. • Sempatik sinir sistemi ve parasempatik sinir sistemi, otonom sinir sisteminin iki komponentidir. Sempatik sistem adrenerjik sistem, parasempatik sistem ise kolinerjik sistem olarak isimlendirilir. • Adrenerjik reseptörler alfa ve beta, kolinerjik reseptörler ise nikotinik ve muskarinik reseptörler olarak iki kısımda incelenir. (Vazoaktif ajanlar konusunda detaylı incelenecektir.) www.ahmetemreazakli.com 32 OSS’ye Etkili İlaçların İsimlend irilmes i • Sempatomimetik: Sempatik sistemi harekete geçirir. • Sempatolitik: Sempatik sistemi baskılar. • Parasempatomimetik: Parasempatik sistemi harekete geçirir. • Parasempatolitik: Parasempatik sistemi baskılar. www.ahmetemreazakli.com 33 11 Öğr. Gör. Ahmet Emre AZAKLI ahmetemreazakli@gmail.com 23.9.2017 Sonuç Olarak • Kolinerjik sistem etmektedir. • Kolinerjik sistemin harekete geçmesi ile; parasempatik sistemi temsil Kalp hızı azalır. Göz bebekleri (Pupillalar) küçülür. Bronşioller daralır. (Bronkokonstrüksiyon) • Bu durumda antikolinerjik bir ilaç, bu etkilerin tersine sahip olmalıdır! Sempatik sinir sistemi aktivasyonu yaratmalıdır. www.ahmetemreazakli.com 34 Antikolinerjikler • Muskarinik reseptörleri bloke ederler. • Parasempatik aktiviteye engel olurlar. • Bu grubun temsilcileri; atropin, skopolamin ve glikoprolattır. • Klinik uygulamalarda edilmektedir. atropin tercih www.ahmetemreazakli.com 35 Atropin • Antikolinerjiktir. (Sempatik sinir sistemi stimülasyonu sağlar.) Kalp atım hızını arttırır. • Atropin uygulanmasını takiben öncelikle bradikardi (kalp hızının düşmesi), takiben belirgin taşikardi (15-20 atım artış) görülür. • Atropin, vagolitik etkilidir. Vagus sinirinin faaliyetini baskılar. (N.Vagus) Bu etkisi ile bronş spazmını önler. • Atropin, antiemetiktir. • Atropin, antisiyalog etkilidir. (Sekresyonları azaltır.) • Atropin erişkin hastalarda 0.5 mg’ın altındaki dozlarda geri dönüşsüz bradikardiye neden olabilir. Erişkin bir hasta için 24 saat içinde maksimum atropin dozu 3 mg’dır. 3 mg tavan doz aşılırsa, sistemik birçok problem ortaya çıkar. (Ağız kuruluğu, görme bozukluğu, fotofobi=ışık intoleransı, taşikardi, terlemenin inhibisyonuna(baskılanmasına) bağlı ısı artışı. • Atropin, ateşli hastalarda kontrendikedir. (Kullanılmamalıdır.) • Koroner arter hastalığı olan hastalar, atropinin yol açtığı taşikardiyi tolere edemeyebilir. Çünkü myokardın oksijen gereksinimi ciddi düzeyde artacak, ancak karşılanamayacaktır. www.ahmetemreazakli.com 36 12 Öğr. Gör. Ahmet Emre AZAKLI ahmetemreazakli@gmail.com 23.9.2017 Antihistaminikler • Antihistaminikler, histamin salınımını engelleyen ilaçlardır. Histamin, vücutta patolojik ve fizyolojik birçok olaydan sorumlu bir kimyasal maddedir. Dokularda yaygın olarak mevcuttur. En çok mast hücreleri içerisinde inaktif olarak bulunmaktadır. • Histamin, özel reseptörlere tutunarak etki göstermektedir. Bu reseptörler H1 ve H2 olarak isimlendirilmektedir. • Solunum sistemi mukozasındaki reseptörler H1, gastrointestinal sistemdeki reseptörler de H2 olarak isimlendirilmektedir. • Kardiyovasküler sistemle ve solunum sistemi ile ilgili komplike durumlardan sorumlu olan H1 reseptörlerdir. www.ahmetemreazakli.com 37 Histaminin Etkileri • Periferik vazodilatasyon Kalp hızında artış ve hipotansiyon! • H1 reseptör aktivasyonu Bronkokonstrüksiyon! (Alerjik reaksiyonlar!) • H2 reseptör aktivasyonu Mide asidinin artışı! • Ciltte yanma, kaşıntı ve kızarma! www.ahmetemreazakli.com 38 H1 Reseptör Antagonistleri • Antihistaminik etkili ilaçlardır. • Kardiyovasküler sistemi ve solunum sistemini olumsuz etkileyen H1 reseptör aktivasyonunu baskılarlar. • Anestezi pratiğinde en önemli temsilcisi Feniramin’dir. (Difenhidramin=Avil, Aviject, Benison vb.) • Antihistaminik ilaçların sedasyon etkisinden ciddi düzeyde faydalanılır. • Bronkodilatör etkili ilaçlardır. • Tükrük sekresyonlarında azalma sağlarlar. • Antiemetik etkinlikleri mevcuttur. • Antiaritmik etkileri mevcuttur. • Üst solunum yolu enfeksiyonu bulgularını baskılarlar. • Avil, damar için irritandır. Enjeksiyonu ağrılı olabilir. www.ahmetemreazakli.com 39 13 Öğr. Gör. Ahmet Emre AZAKLI ahmetemreazakli@gmail.com 23.9.2017 Mide Asit ve Volümünü Azaltan İlaçlar • Mide asit ve volümünü neden azaltalım ? • Bu ilaç grupları; 1. 2. 3. 4. Antiasitler H2 reseptör antagonistleri Metoklopramid Proton pompası inhibitörleri • Daima azalmış bir mide volümü, asidik olmayan bir içerik, uygulanan ilaçların gastrointestinal irritan etkilerini önleyecek profilaktik bir yaklaşım; anestezi pratiğinde esastır. www.ahmetemreazakli.com 40 Antiasitler • Anestezi pratiğinde kullanımları sınırlandırılmıştır. Çünkü oral uygulanırlar. • Temel amaçları, azaltmaktır. midenin asiditesini • Gebeler, obezler, diabetikler, bilinç düzeyi bozuk hastalar, karaciğer hastaları ve geriatrik hastalar; gastrointestinal açıdan riskli gruptadır. • Bu amaçla Sodyum Sitrat tercih edilir. İndüksiyondan 15-30 dakika önce 15 ml kadar uygulanır. www.ahmetemreazakli.com 41 H2 Reseptör Antagonistleri • Anestezi pratiğinde esas olarak, birincil kullanılan Ranitidin (Ulcuran, Ranitab) bu grubun üyesidir. • Te m e l a m a ç , g a s t r i k v o l ü m ü n a s i d i t e s i n i a z a l t m a k t ı r. • Bu grubun diğer üyeleri Simetidin ve Famotidin’dir. • Ulcuran’ın hızlı intravenöz enjeksiyonu ile ender de olsa ani kardiyak arrest ya da derin hipotansiyon oluşan olgular bildirilmiştir. www.ahmetemreazakli.com 42 14 Öğr. Gör. Ahmet Emre AZAKLI ahmetemreazakli@gmail.com 23.9.2017 Metoklopramid (Metpamid) • Gastrik volümün boşalımını hızlandırır. • Antiemetik etkilidir. • Uyanık hastalarda uygulanması sonucu ciddi anksiyete, huzursuzluk ve taşkın duygudurum görülebilir. • Doza bağlı ekstrapiramidal yan etkiler ortaya çıkabilir. (Kontrol edilemeyen hareketler) • Prokinetik etkili bir ajandır. (İncebağırsaktaki kasılmaların ritminin bozulmaksızın sayısının ve sıklığının artması.) www.ahmetemreazakli.com 43 En Ö neml i İ l a çl a r, Et k i S üre s i ve D oz l a r ı Etken Ma d d e Ticari İsim Doz Etki Sü r es i Midazolam Dormicum, Demizolam , Zolamid, Dalizom vb. IM: 0,07-0,15 mg/kg I V: 0,01- 0 ,1 mg/kg 45-90 Dakika F lumazenil Anexate Max 0,01 mg/kg IV 60 Dakika Atropin Atropin 0,5 MG I M ya da IV (0,01 mg/kg) 5 Saat Difenhidram in (Feniramin) Avil, Benison, Aviject vb. 0,5-1 mg/kg IV 4-8 Saat Ranitidin Ulcuran, Ranitab vb. 0,5-0,7 mg/kg IV 6-8 Saat Metoklopramid Metpamid, Metoplon, Primperan, Primsel vb. 0,15 mg/kg IV 1-2 Saat www.ahmetemreazakli.com 44 Genel Anestezi Farmakolojisi - İnhalasyon Ajanları - www.ahmetemreazakli.com 15 Öğr. Gör. Ahmet Emre AZAKLI ahmetemreazakli@gmail.com 23.9.2017 Genel Anestezi • Genel anestezide dört temel durum mevcuttur: 1. 2. 3. 4. G e ç i c i b i l i n ç k a y b ı Kişinin bilinci kapanır, etrafta olan biteni algılayamaz. Bu durumu esasen anestezik maddeler oluşturur. R e f l e k s - A k t i v i t e a z a l m a s ı Hemodinamik ve mekanik anlamda tüm yanıtlar devre dışı kalmıştır. Ağrılı uyaran karşısında kalp hızı artmaz ya da fiziksel tepkilerde bulunamaz. Narkotik analjezikler, yapılan tedaviler ve tüm anesteziyi oluşturan yardımcı ilaçlar bu durumu oluşturur. K a s g e v ş e m e s i İstemli çalışan tüm kaslar bloke olur. Bu durumu kas gevşetici ajanlar oluşturur. S t a b i l v i t a l b u l g u l a r Tüm bahsedilen durumlar mevcutken, esas nokta yaşamsal bulguların normal seyretmesidir. www.ahmetemreazakli.com 46 Genel Anestezinin Dönemleri • Genel anestezi 3 dönemde uygulanır: 1. 2. 3. İndüksiyon Anestezinin başlatıldığı, hastanın hatırladığı tek evredir. Monitorizasyonu takiben iv yol açılır. Sahip olunan donanımın teknik kontrolleri son kez tekrarlanır. Bu evre, en kritik evrelerden biridir. Hastada ciddi sistemik etkilenmeler oluşur. Tüm yaşamsal fonksiyonları ele alınmış, bilinçsiz ve reflekssiz bir hasta vardır. İdame Anestezinin devam ettiği evredir. Pozisyon, kanama durumu, anestezi derinliği, kanüller vb. tüm detaylar dikkatle izlenmelidir. En iyi monitör, anestezi teknikerinin kendisidir. Ayılma Anestezinin sonlandırıldığı evredir. Özellikle solunumsal komplikasyonlara yatkınlık en fazla bu dönemdedir. İntraop anestezi yönetiminin kalitesi, ayılmayı etkiler. www.ahmetemreazakli.com 47 Anestezi İndüksiyonu • Bir genel anestezi indüksiyonunda, anesteziyi oluşturan 3 temel ilaç kullanılır: 1. 2. 3. A n e s t e z i k i l a ç (İntravenöz anestezik / İnhalasyon anesteziği) Narkotik analjezik K a s g e v ş e t i c i (Depolarizan/Nondepolarizan) www.ahmetemreazakli.com 48 16 Öğr. Gör. Ahmet Emre AZAKLI ahmetemreazakli@gmail.com 23.9.2017 İnhalasyon Anestezikleri-1 • İnhalasyon anestezikleri, solunum yolu ile uygulanan anestezi gazlarıdır. • İnhalasyon ajanları ile indüksiyon (Anestezinin anestezi gazları ile başlatılması) yaygın bir uygulama değildir. Genellikle intravenöz yolla (Damar yolu ile) anestezik maddeler enjekte edilir ve gazlar anestezinin devamı (idame) için kullanılır. • Bazı özel durumlarda çocuklarda inhalasyon indüksiyonunun tercih edilmesi mümkündür. (Çocuğun damar yolu girişimine izin vermemesi, damar yolunun açılmasında problem oluşu vb. faktörler nedeniyle) • Eğe r im ka nl ar e lve ri yo rs a, e n gü ve nli t e k n i ğ i İ N T R AV E N Ö Z i n d ü k s i y o n d u r. – Neden ? indüksiyon www.ahmetemreazakli.com 49 İnhalasyon Anestezikleri-2 • Günümüzde gaz halde bulunan tek inhalasyon ajanı Azot Protoksit’tir. • Aktif olarak kullandığımız Sevofluran, İsofluran ve en az kullanılan Desfluran ise sıvı hale getirilmiş uçucu gazlardır. Bunlara v o l at i l anestezikler ya da gaz a n e s t e z i k l e r de denebilir. Bu ajanlar vaporizatörde buharlaştırılır. Akabinde solunum yolu ile akciğerlere alınır. Buradan kana, beyne ve diğer dokulara ulaşırlar. • Etilen, kloroform, halotan, metoksifluran, enfluran gibi ajanların kullanımları günümüzde terkedilmiştir. www.ahmetemreazakli.com 50 Ajanın Yolculuğu ve Etkisi • İnhalasyon ajanları santral sinir sistemindeki sinir hücrelerinin membranlarına (zarlarına) bağlanarak bilinç kaybı oluştururlar. • Etkilerinin oluşması beyindeki konsantrasyonlarına bağlıdır. Beyinde belli bir konsantrasyona ulaşmaları ile hastanın bilinci kapanmaktadır. • Cihazdan çıkan anestezi gazı (Taze gaz) Solunum Devresi Solunum devresinde oksijen ve azot protoksit (ya da hava) ile karışması = Vaporizatörde ayarlanan gaz konsantrasyonunun azalması. Çözümleri; 1. Taze gaz akımı yüksek tutulmalıdır. (İndüksiyon hızlanır!) 2. Solunum devresinin hacmi düşük olmalıdır. 3. Karbondioksit absorbanının aborbsiyonu az olmalıdır. www.ahmetemreazakli.com 51 17 Öğr. Gör. Ahmet Emre AZAKLI ahmetemreazakli@gmail.com 23.9.2017 İnhalasyon Ajanlarının Farmakokin et iği Kan/Gaz Çözünürlüğü • Bir anestezik gaz düşünelim. Bu anestezik gazın kanda çözünen konsantrasyonu ile alveoldeki konsantrasyonunun eşit olduğu andaki parsiyel basınçları, kan/gaz çözünürlüğü demektir. • Ka n/ Ga z çö zün ü rl üğü n e kad ar b üyü k s e ajan ı n et ki s i o k a d a r y a v a ş , n e k a d a r k ü ç ü k s e o k a d a r h ı z l ı d ı r. • Kan payına düşen oran, kanda kalan oran; gaz çözünürlüğüne düşen oran da beyinde konsantrasyon olarak düşünülebilir. Dolayısıyla kanda kalan büyüdükçe sayı büyür. İlacın etki başlangıç ve sonlanma hızı azalır. Bizim amacımız beyindeki konsantrasyonun hızlı artış ve azalışıdır. • K/G çözünürlüğü Azot Protoksit için 0.47, İzofluran için 1.4, Sevofluran için 0.65-0.69, Desfluran için de 0.42’dir. Verilen ajanları etki başlangıç ve sonlanma hızları açısından sıralayınız. www.ahmetemreazakli.com 52 İnhalasyon Ajanlarının Farmakokin et iği Yağ & Gaz Çözünürlüğü • Yağ & Gaz çözünürlüğü de, ilacın etki düzeyi ile ilgili bir değerlendirmedir. • L i p i d ( Ya ğ ) ç ö z ü n ü r l ü ğ ü f a z l a o l a n a j a n l a r ı n , e t k i d ü z e y i d e d a h a f a z l a d ı r. Çünkü anestezik maddelerin etkisinin başlaması öncelikle kan-beyin bariyerini geçmeleri, ardından da lipid yapıdaki hücrelerin membranlarına bağlanmalarıyla mümkündür. • Y/G çözünürlüğü Azot Protoksit için 1.4, İzofluran için 99, Sevofluran için 50, Desfluran için de 18.7’dir. Verilen ajanları etki düzeyleri açısından sıralayınız. www.ahmetemreazakli.com 53 İnhalasyon Ajanlarının Farmakokin et iği Diğer Parametreler • K o n s a n t r a s y o n E t k i s i : İndüksiyon esnasında inhalasyon tercih edildiyse, ajanın ilk etapta olabildiğince yüksek konsantrasyonda solutulması; indüksiyonu hızlandırır. • • İ k i n c i G a z E t k i s i : Konsantrasyon odaklı bir etkidir. Azot protoksit ile daha rahat gözlenir. Azot protoksitin yüksek konsantrasyonda kullanımı; hem kendisinin, hem de beraberinde uygulanan gazın akciğerlere, kana ve dokulara transferini• hızlandırır. Aynı durum ayılma dönemi için de geçerlidir. • V e n t i l a s y o n E t k i s i : Hasta ne kadar hızlı ve ne kadar serin solunum yaparsa, indüksiyon da o kadar hızlanacaktır. Akciğer problemlerinde hızlı etkili ajanların konsantrasyonunu, yavaş etkili ajanların ventilasyon hızlandırır. hızını arttırmak indüksiyonu K a l p D e b i s i : Kalbin bir dakikada aorta pompaladığı kan miktarına kalp debisi denir. Kalp debisinin artması demek, akciğerlerden ve haliyle beyinden daha çok anestezik maddenin uzaklaştırılması demektir. Bu da indüksiyonu yavaşlatır. Y a ş : Çocukların kalp debisi erişkinlerden fazladır. Bu nedenle indüksiyonun yavaşlaması beklenir. Ancak bebeklerde kas kitlesi azdır, haliyle anestezik gaz vital organlarda ve beyinde daha çok birikir. Kandaki çözünürlük azdır. Haliyle etki hızlı oluşur. Çocuklarda ihtiyaç duyulan anestezik dozu daha yüksektir. Bu özellik yaş ilerledikçe azalır. www.ahmetemreazakli.com 54 18 Öğr. Gör. Ahmet Emre AZAKLI ahmetemreazakli@gmail.com 23.9.2017 Anestezik Gazların İtrahı • İ t r a h = At ı l ı m = E l i m i n a s y o n = U za k l a ş t ı r ı l m a • Anestezik gazlar akciğerlerde eksresyona ekshalasyon yoluyla atılım da denir. • Diğer eliminasyon yolları da karaciğerde sitokrom P450 enzim sistemi ile biyotransformasyon ve cilt yoluyla atılımdır. İlaçların enzimlerin etkisiyle biyotransformasyon denir. vücutta (boşaltıma) kimyasal uğrarlar. değişikliklere Buna uğramasına www.ahmetemreazakli.com 55 Farmakodinami / MAC • MAC = Minimum alveolar concentration = En az alveolar konsantrasyon ! Bu kavram, inhalasyon anesteziğinin etkinliği ile ilgilenir. D e n e k l e r i n % 5 0 ’ s i n d e , 1 at mos fe r bas ı ncı nd a, cer rahi insizyona motor ya nı t s ı z l ı k o l u ş t u r a n a l v e o l a r a n e s t e t i k k o n s a n t r a s y o n u n a M A C d e n i r. • MAC ile yağ/gaz çözünürlüğü ters orantılıdır. • MAC değerini arttıran faktörler; hipertermi, hipernatremi, kokain, efedrin, 6 aydan fazla yaş, kronik alkolizm, Naloksan vb. • MAC değerini azaltan faktörler; anestezikler, lokal anestezikler, narkotik analjezikler, yaşlılık, hiponatremi, anemi, hipotermi, hipoksi, gebelik, antihipertansifler, sempatolitik ilaçlar, akut alkol intoksikasyonu vb. • MAC değerini etkilemeyen faktörler; anestezi süresi, cinsiyet, metabolik asidoz-alkaloz, hiperkarbi, hipokarbi vb. www.ahmetemreazakli.com 56 Ajanların MAC Değerleri • • • • Sevofluran: 2 İzofluran: 1.15 Desfluran: 5.8 Azot Protoksit: 105 www.ahmetemreazakli.com 57 19 Öğr. Gör. Ahmet Emre AZAKLI ahmetemreazakli@gmail.com 23.9.2017 İdeal Bir İnhalasyon Ajanı • Analjezik etkinliğe sahip olabilmelidir. • Antikonvülzan etkinliği olmalıdır. • Kas gevşetici etkinliğe sahip olabilmelidir. • Yanıcı ve patlayıcı olmamalıdır. • Havayollarına irritan olmamalıdır. • Ekonomik olmalıdır. • Hızlı bir indüksiyon, hızlı bir ayılma sağlamalıdır. • Standart vaporizatörlerle kullanılabilmelidir. • Kalp ve solunum sistemine depresan etkisi olmamalıdır. • Bronkodilatasyon sağlamalıdır. • Kafa içi basıncını arttırmamalıdır. www.ahmetemreazakli.com 58 Azot Protoksit (N 2 O) = (Nitröz Oksit) • Azot p rotoksit ile il gi li gen iş kayn akla rı n ve rdiğ i verileri, bilgilerimizle yorumlamaya çalışalım : – Azot protoksitin d ü ş ü k t ü r . (0.47) kan:gaz partisyon katsayısı • Y o r u m l a y a l ı m : Bu ajanın kan:gaz partisyon katsayısı düşükse, demek ki gaz çözünürlüğü yüksek ve kandaki erirliği azdır. Bir ajanın etkisinin hızlı başlayıp hızlı sonlanabilmesindeki temel kriter de gaz çözünürlüğünün yüksek olması, kan çözünürlüğünün az olmasıydı. Bu durumda Azot Protoksit’in etkisi hızlı başlayıp hızlı biter. – Azot protoksitin minimum alveoler konsantrasyonu 105’tir, diğer ajanlara göre oldukça yüksektir. • Y o r u m l a y a l ı m : Bir ajanın MAC değeri ne kadar düşükse, o ajanı o düzeyde uyguladığımızda en etkin anesteziyi sağlayabiliyordu. Burada ise ajanın MAC değeri oldukça yüksek. Demek ki deneklerin % 50’sini uyutabilen en az alveoler konsantrasyon dahi çok yüksek. Bu durumda anestezik etkinliğinin zayıf olduğu yorumunu yapabiliriz. Hatta ihtiyaç duyulan konsantrasyonu çok yüksek olduğu için, anestezik etki oluşturma şansımız da azot protoksitle düşüktür. K l i n i k u y g u l a m a l a r d a e n ç o k analjezik etkinliğinden yararlanıyoruz . www.ahmetemreazakli.com 59 Azot Protoksit (N 2 O) = (Nitröz Oksit) • S o r u : Azot protoksitin MAC değerinin yüksek olduğunu öğrendik. Bu durumun etkilerini yorumladık. Sizce Azot Protoksitin yağ:gaz çözünürlük katsayısı yüksek midir, düşük müdür ? • MAC ile yağ:gaz çözünürlük katsayısı ters orantılıydı. İnhalasyon anestezikleri kan-beyin bariyerini geçerek, lipid (yağ) yapıdaki hücrelerin zarlarına bağlanıyordu. Bağlanma ne kadar yüksek oranda olursa, etkinlik de o kadar yüksek oluyordu. MAC değeri yüksek ve etkinliği az olduğuna göre, demek ki lipid bağlanma kapasitesi de düşüktür. • Elde Ettiğimiz Sonuçlar: – N i t r ö z o k s i t ; a n e s t e z i k e t k i n l i ğ i z a y ı f, a n a l j e z i k (Ağrı kesici) etkinliği yüksek b ir inhalasyon a j a n ı d ı r. E t k i s i h ı z l ı b a ş l a r v e h ı z l ı s o n l a n ı r. www.ahmetemreazakli.com 60 20 Öğr. Gör. Ahmet Emre AZAKLI ahmetemreazakli@gmail.com 23.9.2017 Azot Protoksit (N 2 O) = (Nitröz Oksit) • Tek başına anestezi sağlayamayan, ancak analjezik etkinliği kuvvetli olan bir inhalasyon ajanı ise; beraberinde mutlaka bir anestezik gaz ile kombine edilmesi gerekir. • S o r u : Birlikte uygulandığı anestezik gazın konsantrasyon ihtiyacını arttırır mı, azaltır mı ? – Azaltır. Çünkü sağladığı analjezi ile, anestezik madde gereksinimini azaltmış olacaktır. Diğer bir deyişle, uygulanan diğer anestezik ajanın MAC değerini % 50 oranında düşürecektir. O ajan daha az konsantrasyonda uygulanarak, daha etkin bir anestezi sağlayabilecektir. • S o r u : Beraberinde uygulandığı anestezik gaza olan ihtiyacı azaltması, hangi farmakolojik özelliği ile açıklanabilir ? – İkinci gaz etkisi ile açıklanabilir. www.ahmetemreazakli.com 61 Azot Protoksit (N 2 O) = (Nitröz Oksit) • Genel anestezinin maksimum düzeyde etkilediği iki temel sistem solunum sistemi ve kardiyovasküler sistemdi. Ajanın bu sistemlere etkilerini bilmek, anestezi pratiğinde çok önemlidir: – S o l u n u m S i s t e m i : Azot protoksitin solunumu deprese edici etkisi mutlaka vardır. Ancak bu etki, diğer inhalasyon ajanları ile kıyaslandığında belirgin düzeyde düşüktür. – K a r d i y o v a s k ü l e r S i s t e m : Myokard depresyonu (Kalp kasının kontraktilitesinin-kasılabilirliğinin-azalması) yapıcı özelliği mevcuttur. Ancak sempatik sinir sistemi üzerine uyarıcı etkisi, bu durumu önemsiz kılar. Kan basıncına ve kalp hızına etkileri bu nedenle az / önemsizdir. • İskemiye n ed e n o la bilec eğ i hasta gr up lar ı vard ır: Ko ro n er a r t e r h a s t a l a r ı v e h i p o v o l e m i k h a s t a l a r. – İskemi nedir ? – Hipovolemik hastalar ilaçlara neden daha duyarlıdır ? • Pulmoner vasküler direnci arttırır. Bu nedenle pulmoner hipertansiyon hastalarında kullanılmaz. www.ahmetemreazakli.com 62 Azot Protoksit (N 2 O) = (Nitröz Oksit) Diğer Sistemlere Olan Önemli Etkiler • Santral Sinir Sistemi: – Azot protoksit, serebral (beyin) kan akımını ve serebral oksijen tüketimini arttırır. Beynin daha çok kanlanması ve oksijen tüketiminin de artışı, kafa içi basıncında yükselme meydana getirecektir. Yani nitröz oksit, intrakranial basıncı arttırır. – Beyin cerrahisi olgularında kullanımının sınırlandırılması, bu nedene dayanır. Kafa içi basıncı arttığında, beyin de şişer. Bu da cerrahi işlemin yapılmasını ve serebral fonksiyonların fizyolojik işleyişinin devamını zorlaştırır. • Sinir-Kas Sistemi: – Azot protoksitin kas gevşetici etkisi yoktur. (Tıpkı anestezik etkisinin de gereken düzende olmayışı gibi.) – Diğer inhalasyon ajanlarının nitröz oksitin aksine kas gevşetici etkilerinin olabildiğini unutmayınız. www.ahmetemreazakli.com 63 21 Öğr. Gör. Ahmet Emre AZAKLI ahmetemreazakli@gmail.com 23.9.2017 Azot Protoksit (N 2 O) = (Nitröz Oksit) Diğer Sistemlere Olan Önemli Etkiler • B oş a l t ı m S i ste m i : – Azot protoksit, renal kan akımını azaltır. • Y o r u m l a y a l ı m : Renal kan akımının azalması demek, böbreklerin kanlanmasının azalması demektir. Bu durumda böbrekler fonksiyonlarını minimal düzeyde yerine getirecektir. Sonuç olarak da idrar çıkışı azalacaktır. Özellikle böbrek fonksiyonlarında sorun olan olgularda nitröz oksit kullanımı, olumsuz sonuçlara neden olabilir. • G a st roi nte st i na l S i ste m : – Azot protoksitin bulantı ve kusma riskini % 28 arttırdığını gösteren çalışmalar mevcuttur. • POBK (Postoperatif bulantı/kusma) durumunu nasıl önleyebiliriz ? Temel yaklaşımlar konusunda fikirleriniz nelerdir ? www.ahmetemreazakli.com 64 Azot Protoksit - Özel Durumlar! • Hava içeren kapalı boşluklara difüze olabilme özelliği – Nitröz oksit, kapalı boşluklara dolabilir. Bu durumun önemli klinik yansımaları şunlardır: 1. 2. Uzun operasyonlarda endotrakeal tüpün kafının aşırı miktarda şişmesi ve trakeal (nefes borusu) travmaya neden olması. Genişleyebilen boşlukların volümünün artması (Hava embolisi, pnömotoraks, pnömoperitonyum vb.) Bu tip durumlarda kullanılmamaya çalışılır. • Gebelerde teratojenik etkileri nedeniyle kullanımı önerilmez. Mutlaka kullanılacaksa en erken üçüncü trimesterda (6-9. aylar) kullanımı önerilir. • Uzun süreli yüksek konsantrasyonlarına maruziyet megablastik anemi tablosu (B12 vitamini ve folik asit eksikliği) oluşturabilir. www.ahmetemreazakli.com 65 Difüzyon Hipoksisi • Azot protoksit (Nitröz oksit), nitrojen (Azot) ile kıyaslandığında kandaki erirliği 34 kat fazladır. • Anestezi uygulamasının sonunda azot protoksit kesildiğinde kandan alveollere geçer. • Alveoler oksijen, nitröz oksit ile dilüe olarak d i f ü z y o n h i p o k s i s i ne neden olur. • Difü zyon h ipoks is in i ön lem ek iç i n a zot p rot oks it kesildikten son ra en az 3-5 daki ka %1 0 0 oksije n v e r i l m e l i d i r. www.ahmetemreazakli.com 66 22 Öğr. Gör. Ahmet Emre AZAKLI ahmetemreazakli@gmail.com 23.9.2017 İzofluran • S olunum S istemi Etkileri: – Havayoluna irritandır. (Tahriş edicidir.) Ancak buna rağmen iyi bir bronkodilatördür. (Bronşların genişlemesini sağlar.) • Havayoluna irritan olan bir gazı, inhalasyon ile anesteziyi başlatacağımız bir hastada kullanamayız. Çünkü tahriş edici özelliği hasta için rahatsız edici olur. Solunum fonksiyonlarını bozacak, spazm denen klinik tabloya neden olur. • Bronkodilatör özelliğe sahip ilaçlar, özellikle astım gibi solunum fonksiyonlarının problemli olduğu hastalarda ciddi yararlar sağlarlar. • Kardiyovas küler Etkileri: – Myokard depresyonu etkisi çok düşüktür. – Yüksek konsantrasyonlarda koroner arterleri dilate eder. Normal koroner arterlerin genişlemesiyle, daralmış koroner damarların beslediği alanlara yeterli kan akımı sağlanamaz. Buna ‘koroner çalma sendromu’ denir. www.ahmetemreazakli.com 67 İzofluran • S erebral Etkileri: – Yüksek konsantrasyonlarda beyin kan akımını ve kafa içi basıncını arttırır. (Diğer ajanlara oranla daha az arttırır.) Bu etki, hiperventilasyon ile baskılanabilir. • Hiperventilasyon, solunum sayısının arttırılması demektir. Solunum sayısı arttığında, vücuttaki karbondioksit oranı azalacaktır. Karbondioksitin birikimi serebral damarları dilate eder ve beyne gelen kan akımını arttırır. Bu da kafa içi basıncı arttırır, beyin hacmi genişler. Karbondioksit birikimini önlemenin yolu, oksijeni arttırmaktır. Bu da hiperventilasyon ile mümkündür. Hiperventilasyon, bu nedenle kafa içi basıncını azaltır. – Serebral metabolik oksijen tüketimini azaltması, beyin cerrahisinde kullanımını teşvik edicidir. www.ahmetemreazakli.com 68 İzofluran – Diğer Önemli Etkiler • İskelet kasını gevşetir. Kas gevşeticilerin etkisini potansiyelize eder. (Etkilerini arttırır.) • Malign hipertermiyi tetikleyebilir. • Böbrek ve karaciğer kan akımını azaltır. Ancak karaciğere oksijen sunumu, izofluran anestezisinde daha iyi sağlanır ve karaciğer enzimleri etkilenmez. www.ahmetemreazakli.com 69 23 Öğr. Gör. Ahmet Emre AZAKLI ahmetemreazakli@gmail.com 23.9.2017 Sevofluran • S olunums al Etkileri: – Hoş kokulu ve havayollarına irritan etkili olmaması nedeniyle, inhalasyon indüksiyonunda sevofluran rahatlıkla tercih edilebilir. Bronkodilatatör etkisiyle bronş spazmını çözebilir. • Kardiyovas küler Etkileri: – Myokardı hafif düzeyde deprese eder. Arteriyel kan basıncı etkilenimi, isofluran ve desflurana göre daha hafiftir. www.ahmetemreazakli.com 70 Sevofluran – Diğer Etkiler • Kas gevşeticilerin etkisini potansiyelize eder. Özellikle çocuklarda, entübasyon koşulları oluşturacak düzeyde gevşeme sağlar. • Renal kan akımını hafifçe düşürür. • Karaciğer üzerinde ciddi etkide bulunmaz. Çünkü portal ven akımı arttığı halde, hepatik arter kan akımı artar. Böylece karaciğere kan akımı korunmuş olur. • Kafa içi basıncını azaltır. (Mekanizma isoflurana benzerdir.) Beyin cerrahisinde kullanılabilir. • Pediatrik hastalarda ayılma döneminde deliryum ve ajitasyon nedeni olabilir. • Karbondioksit absorbanı sodalime ile tepkimeye girerse Compound A denen madde oluşur. Bu maddenin böbrek fonksiyonlarına zararlı olmadığı bildirilmiştir. www.ahmetemreazakli.com 71 Desfluran • Hızlı uyuma ve uyanma sağlar. (Diğer ajanlardan %50 daha hızlı.) • Desfluran konsantrasyonundaki hızlı artışlar, kardiyak sistemi olumsuz etkileyebilir. Konsantrasyonda agresif olunmamalıdır. Ani kalp hızı artışı vb. sempatik yanıtlar, narkotiklerle kontrol altına alınabilir. (Fentanyl, Remifentanyl vb.) • Kafa içi basıncını arttırır. • Karaciğer ve böbreğe olumsuz etkileri bildirilmemiştir. • Havayoluna irritandır. İnhalasyon indüksiyonuna uygun değildir. Sekresyonları arttırır. www.ahmetemreazakli.com 72 24 Öğr. Gör. Ahmet Emre AZAKLI ahmetemreazakli@gmail.com 23.9.2017 Genel Anestezi Farmakolojisi - İntravenöz Anestezikler - www.ahmetemreazakli.com İntravenöz Anestezikler www.ahmetemreazakli.com 74 İdeal Bir IV Anestezik • Hızlı, yumuşak sağlamalıdır. • Kardiyovasküler sisteme ve solunum sistemine etkileri minimal olmalıdır. • Serebral metabolizmayı azaltmalıdır. • Analjezik, antiemetik ve bronkodilatör özelliklere sahip olmalıdır. • Histamin salınımı ve hipersensitiviteye sebep olmamalıdır. • Toksik olmamalıdır. • Dokularda birikmemelidir. bir indüksiyon ve ayılma www.ahmetemreazakli.com 75 25 Öğr. Gör. Ahmet Emre AZAKLI ahmetemreazakli@gmail.com 23.9.2017 IV Anestezik Uygulamada Yaklaşım • Hasta monitorize olmalıdır. • Uygulanan ajanın özellikleri ve kesin kontrendikasyonları göz önünde bulundurulmalıdır. • Hastanın olmalıdır. intravasküler volümü tam • Hemodinami üzerine minimal etki oluşturmak için uygulama yavaş, kontrollü ve en minimal dozda yapılmalıdır. • Venöz kateterizasyon yerleşiminden emin olunmalıdır. www.ahmetemreazakli.com 76 IV Anestezik Dozları • Propofol: Erişkinde 1.5-2.5 mg/kg, Çocukta 3-4 mg/kg • Penthotal: 5-7 mg/kg IV • Etomidate: 0.2-0.5 mg/kg • Ketamin: 1-2 mg/kg IV, 3-5 mg/kg IM www.ahmetemreazakli.com 77 Propofol • Klinik uygulamalarda e n s ı k k u l l a n ı l a n intravenöz anesteziktir. • Hızlı ve gereğinden yüksek dozda uygulandığında, şiddetli hipotansiyona neden olabilir. – Mevcut hipotansiyonun nedeni ne olabilir ? – Bu hipotansiyon nasıl önlenebilir ? – Bu hipotansiyonun olumsuz etkileri neler olabilir ? • Enjeksiyonu ağrılıdır. Bu ağrının önlenmesi için 3 yol önemlidir: 1. 2. 3. İlacın öncesinde damar içi lidocaine verilmesi (Ortalama 40 mg kadar) [Turnike yöntemi?] İlacın öncesinde narkotik analjezik verilmesi, İlacın sıvı gidişine de aynı anda izin verecek düzeyde yavaş verilmesi. www.ahmetemreazakli.com 78 26 Öğr. Gör. Ahmet Emre AZAKLI ahmetemreazakli@gmail.com 23.9.2017 Propofol • Propofol içeriği = Soya fasülyesi yağı + Gliserol + Yumurta lesitini 1. Yumurtaya alerjisi olanlarda verilebilir. Alerji genelde yumurtanın beyazına gelişir, ancak yumurta lesitini yumurtanın sarısından çıkarılır. 2. Alternatifi mümkünken verilmeli mi ? Eğer verilecekse, hangi önlemler alınmalı ? Hazırlanmış (Enjektöre çekilmiş) halde asla saklanmamalıdır. Daima hastaya yapılacağı anda çekilmelidir. Bekleyen solüsyonlarda bakteriyel üreme olur, hastayı sepsise götürebilecek bir enfektif tablo oluşur. (Çekilmiş halde önerilen bekleme süresi eski zamanalrda 6 saat deniyordu. Ancak 2 saatte ciddi üremeler gözlemlenmiş, bu sürenin olabildiğince kısa tutulması önerilmiştir.) www.ahmetemreazakli.com 79 Propofol’ün Önemli Etkileri • • • • Propofol etkisi, bir kol-beyin dolaşımı süresinde görülür. Ayılma hızlıdır. • Propofol’ün artıkları idrar yoluyla atılıyor olsa da, kronik böbrek yetmezliği olan hastalarda klirens etkilenmez. (Klirens;• kandan uzaklaştırma eğilimi, atılım.) Propofol güçlü bir solunum depresanıdır. Ancak solunum kontrollü sedasyona da imkan verir. • – Solunum kontrollü sedasyon nedir ? Propofol histamin salınımına neden olur. Ancak yine de astmatik hastalardaki wheezing insidansı, diğer ajanlara göre daha• düşüktür. – Histamin salınımının fizyolojik etkilerini hatırlıyor musunuz ? Serebral kan akımını ve kafa içi basıncını azaltır. Antikonvülzandır. (Status epileptikusun kontrolünde kullanılabilir.) Epilepsi hastalarına yapılabilir. – Antikonvülzan ilaç ne demektir ? – Subanestezik dozlarda antiemetik destek amacıyla yapılabilir. İyi bir antiemetiktir. Subanestezik doz nedir ? Midazolam, gerekli %10’dan fazla azaltır. Propofol www.ahmetemreazakli.com dozunu 80 Tiyopental (Penthotal) • Barbitüratlar grubuna üye bir iv anesteziktir. • Alkali yapıdadır. Yeterince dilüe edilmelidir. (Minimum %2.5 konsantrasyonda) Aksi halde irritandır. Enjeksiyon yerinde nadiren ağrıya neden olur. Hastada aşırı ağrı, arteriyel yerleşim kuşkusu uyandırmalıdır. • Kafa içi basıncı ve göz içi basıncını azaltır. Kafa içi basıncını azaltmasına; serebral kan akımındaki, serebral metabolik hızdaki ve oksijen tüketimindeki azalış neden olur. Nöroanestezide etkin bir tercihtir. Antikonvülzan özelliği mevcuttur. • Sulandırıldıktan sonra oda maksimum 24 saat saklanmalıdır. • Myokard depresan etkisi belirgin ve tehlikelidir. Hasta hipovolemikse, şoktaysa, kardiyak yandaş hastalıkları yoğunsa önerilmez. • Etkisi 15-30 saniyede hızlıca başlar, 15-20• dakika devam eder. Yüksek dozlarda bu süre uzayabilir. • • Analjezik etkinliği yoktur. Hatta subanestezik dozlarda hiperaljezi görülen olgular• bildirilmiştir. • Yağ dokusunda birikimi görülebilir. Özellikle obezlerde doz kısıtlanmalıdır ve tekrarlayan• uygulamalardan kaçınılmalıdır. • Karaciğerden elimine olur. sıcaklığında Kuvvetli bir solunum depresanıdır. Histamin salınımına neden olur. Tiyopental; laringeal ve bronşial spazma yatkınlığı arttırır. Yüksek dozlarda karaciğer ve böbrek fonksiyonlarını, bu organların kan akımını bozarak azaltabilir. Kesin kontrendikasyonları; barbitürat alerjisi, status astmatikus ve porfiriadır. www.ahmetemreazakli.com 81 27 Öğr. Gör. Ahmet Emre AZAKLI ahmetemreazakli@gmail.com 23.9.2017 Etomidate • Kardiyovasküler anlamda en stabil ajandır. Bu nedenle özellikle kardiyovasküler yandaş hastalığı olan hastalarda, hemodinamiye minimal etki oluşturma amacıyla ilk tercihtir. • Histamin deşarjına neden olmaz. • Miyoklonik hareketlere (İstemsiz hareketler) neden olabilir. • Enjeksiyonu zaman zaman ağrılı olabilir. • Serebral kan akımını, serebral metabolik hızı ve oksijen tüketimini azaltır. Dolayısıyla kafa içi basıncını ve göziçi basıncını düşürür. • Bulantı ve kusmaya yatkınlığı arttırır. Özellikle narkotik analjeziklerle birlikte verildiğinde, bu etkisi hasta için iyice rahat edici bir hal alabilir. • Karaciğer ve böbrek kan akımına etkisi yok denecek kadar azdır. • Uzun süreli infüzyonlarından kaçınılır. immunsupresif yanıt oluşturmaktadır. • Solunumu deprese eder. Uygulama sonrası kısa bir apne, takiben hiperventilasyon gözlenir. Sepsise neden olabilecek www.ahmetemreazakli.com 82 Ketamin • Analjezi, amnezi ve bilinç kaybını birlikte oluşturabilen; ideale yakın anestezik ajandır. (Disosiyatif anestezi) • Myokard depresan etkisi yoktur. Aksine diğer ajanların tersine, sempatik sistemi harekete geçirir. Kalp atım hızı, kan basıncı ve kalp debisini arttırır. Bu özelliği, hipovolemik hastalarda kullanımı ciddi anlamda avantajlı hale getirir. • Sempatik sistemi harekete geçirici etkisi nedeniyle serebral etkileri, kafa içi basıncının artışıyla sonuçlanır. Beyin cerrahisinde, özellikle de kafa içi kitle olan olgularda kesinlikle tercih edilmez. • Psikomimetik yan etkilere sahiptir. (Halüsinasyon, anksiyete, ajitasyon vb.) Bu özelliği, benzodiazepinlerle kullanımını gerekli kılar. • Solunum depresyonu yapmaz. Ancak narkotiklerle beraber uygulanması sonucunda bu etkiyi de görmek mümkündür. Bir insanın bilinç düzeyinde değişim meydana getiren hiçbir ajanın, solunum depresyonu yapmayacağı garanti edilemez. • Sekresyonları arttırır. • Güçlü bir bronkodilatördür. Bronşları genişletici etkisi, astım hastalarında avantaj sağlar. • Kesin kontrendikasyonları; hipertansif hastalar, kalp hastaları, nöroanestezi uygulanan hastalardır. www.ahmetemreazakli.com 83 Senaryolar (Tercih Edebiliriz, Sakınmalıyız ?) • İntrakraniyal kitle nedeniyle opere olan hasta için ajan seçimi ? • Acil olgu, bıçaklanma, ciddi kan kaybı olmuş, hemodinami bozuk ? • Epilepsi nöbetleri geçiren, operasyonuna alınan hasta ? acil apandisit • Geçirilmiş kalp krizi öyküsü olan, laparoskopik kolesistektomi hastası ? • Tonsillektomi operasyonu olacak çocuk hasta ? www.ahmetemreazakli.com 84 28 Öğr. Gör. Ahmet Emre AZAKLI ahmetemreazakli@gmail.com 23.9.2017 Kas Gevşeticiler ve Etki Mekanizmaları www.ahmetemreazakli.com Kas Gevşeticiler • N ö r o m u s k u l e r b l o k e r l e r diye de isimlendirilirler. • Analjezik, anestezik ya da amnezik etkileri yoktur. Yalnızca istemli çalışan kasların faaliyetini durdururlar. Vücutta geçici bir felç durumu oluştururlar. • Yetersiz anestezi derinliğinin telafisinde asla kullanılmamalıdır! • Anestezi pratiğinde oluşan solunum depresyonundan primer düzeyde sorumludurlar. • Kas gevşetici uygulaması, z o r u n l u gerektirir. bi r h avayol u yö netimi www.ahmetemreazakli.com 86 Blok Tipleri • Kas gevşeticiler 2 tip motor blok oluşturabilirler: 1. Nondepolarizan nöromuskuler blok 2. Depolarizan nöromuskuler blok • Bu blokların oluşumu ‘Asetilkolin’ denen iletici molekülün reseptörlerle iletişiminin olmaması ile mümkündür. • Nondepolarizan blokta, asetilkolinin reseptörlerle iletişimi tamamen engellenir. İyon kanalları kapalı kalır. Motor blok oluşur. • Depolarizan blokta, asetilkolin taklit edilir. İyon kanalları açık kalır. Motor blok oluşur. www.ahmetemreazakli.com 87 29 Öğr. Gör. Ahmet Emre AZAKLI ahmetemreazakli@gmail.com 23.9.2017 Temel Kavramlar • A s e t i l ko l i n : İletici molekül. Aktivasyonu durumunda sinir-kas iletimi gerçekleşir. Reseptörlerle etkileşimi bozulursa, kas gevşemesi meydana gelir. • A s e t i l ko l i n e s te r a z : Bu enzim faaliyetinde kas gevşemesi meydana gelir. Asetilkolin faaliyeti engellenmiş olur. • A n t i ko l i n e s te r a z (Antiasetilkolinesteraz) : Asetilkolin faaliyetini engelleyen enzimi serbest bırakır. Aktifliğinde kas faaliyete geçer. • Ps ö d o ko l i n e s te r a z : Depolarizan bloğun ortadan kalkması için gerekli olan enzim. www.ahmetemreazakli.com 88 Depolarizan / Nondepolarizan • Depolarizan blokta; – Asetilkolin taklit edildi. – İyon kanalları açık kaldı. – Bloğun ortadan kalkması için psödokolinesteraz enzimi gerekli oldu. • Nondepolarizan blokta; – Asetilkolinin reseptörlerle iletişimi engellendi. – İyon kanalları kapalı kaldı. – Bloğun ortadan kalkması için antikolinesteraz gerekli oldu. www.ahmetemreazakli.com 89 DP / NDP Kas Gevşeticiler • Depolarizan nöromuskuler blokerler sınıfının tek üyesi Süksinilkolin’dir. (Ticari ismi Lysthenon) • Nondepolarizan nöromuskuler blokerler sınıfının üyeleri; 1. 2. 3. 4. 5. 6. Rokuronyum = Esmeron Vekuronyum = Norcuron Pankuronyum = Pavulon Atrakuryum = Tracrium Mivakuryum = Mivacron Sisatrakuryum = Nimbex www.ahmetemreazakli.com 90 30 Öğr. Gör. Ahmet Emre AZAKLI ahmetemreazakli@gmail.com 23.9.2017 DP.NMB/Süksinilkolin • Süksinilkolin’in etkisi 30 saniye içerisinde başlar. Ortalama 5-15 dakika sürer. • Kardiyovasküler Etkiler: – Genellikle hafif bir taşikardiye neden olabilir. – Erişkinlerde tekrarlayan dozlarda, çocuklarda ise ilk dozlardan itibaren derin bradikardik ataklara neden olabilir. – Kardiyovasküler etkilerinin altında yatan temel neden, serum potasyum düzeyinde ani yükselmeler meydana getirmesidir. • Santral Etkiler: – İntrakranial basınç artışı • • • Nasıl önlenebilir ? Hangi operasyonlarda tercih etmeyelim ? Renal Sistem: – Serum potasyum seviyesinde yükseklik olmadığı sürece (Hiperkalemi), kullanılmasında renal açıdan bir sıkıntı yoktur. (Renal hastalığı olan olgularda) • Hepatik sisteme etkisini, yıkılımından bahsederken konuşacağız. www.ahmetemreazakli.com 91 Süksinilkolin’in Olası Yan Etkileri 1. 2. 3. 4. 5. 6. 7. 8. Hiperpotasemi Kardiyak aritmiler, bradikardi Kas ağrıları Göz içi basıncı artışı Kafa içi basıncı artışı Karın içi basıncı artışı Masseter spazmı (Çene kaslarında sertlik) Malign hipertermi www.ahmetemreazakli.com 92 Süksinilko lin’ in Kontrendike Olduğu Hasta Grupları • • • • • • • Kas hastaları Ciddi nörolojik hasarı bulunan hastalar Renal yetmezliğe bağlı hiperkalemik hastalar Malign hipertermi öyküsü Kas kaybı olan hastalar Yanık hastaları* Septik şoktaki hastalar www.ahmetemreazakli.com 93 31 Öğr. Gör. Ahmet Emre AZAKLI ahmetemreazakli@gmail.com 23.9.2017 Süksinilkolin’in Yıkılımı • Karaciğerden sentezlenen Ps e u d o ko l i n e s te r a z enzimiyle kanda yıkılır. • Bu enzimin eksikliğinde ilaç yıkılamaz. • Bu enzimden zengin bir taze kan transfüzyonu yapılması gerekir. • Riskli gruplar: Akut enfekte hastalar, akciğer embolisi, myokard infarktüsü, gebeler, postop hastalar. Bu gruplarda enzim seviyesi yetersiz olabilir. www.ahmetemreazakli.com 94 Ne Zaman Süksinilkolin ? • Hızlı entübasyon koşulları oluşturması nedeniyle (15-30 saniye) tok hastalarda yararlı olabilir. • Hızlı etki sonlanma süresi nedeniyle zor havayolu yönetiminde yararlı olabilir. www.ahmetemreazakli.com 95 Nondepolarizan Kas Gevşeticiler Kısa Etkililer Orta Etkililer Uzun Etkililer Mivakuryum Rokuronyum Pankuronyum Atrakuryum Vekuronyum Sisatrakuryum www.ahmetemreazakli.com 96 32 Öğr. Gör. Ahmet Emre AZAKLI ahmetemreazakli@gmail.com 23.9.2017 Pankuronyum • En uzun etkili nondepolarizan kas gevşeticidir. • Kalp hızında artış meydana getirir. Tolere edemeyecek hastalarda (Kardiyak rezervi kısıtlı) bu durum olumsuz olabilir. • Narkotiklerin bradikardi etkisini önleyebilir. • Mutlaka antikolinesterazlarla döndürülmelidir. Postoperatif rezidüel blok insidansı yüksektir. • Büyük kısmı böbrek yoluyla, bir miktar da karaciğerde parçalanarak elimine edilir. (Atılır.) Histamin salınımını uyarmaz. • • Entübasyon dozu : 0.08-1.8 mg/kg Etkisi 2-4 dakikada başlar, ortalama 60-90 dakika sürer. www.ahmetemreazakli.com 97 Vekuronyum • Histamin salınımına neden olmaz. • Kardiyovasküler yan etkileri yoktur. – Yüksek doz narkotik analjezikler ile derin bradikardiye neden olabilir. • Vekuronyum toz halde bir flakondur. Sulandırıldıktan sonra 24 saat içinde kullanılmazsa atılmalıdır. • Büyük oranda böbrek ve karaciğerden atılır. • Entübasyon dozu : 0.1 mg/kg • Etkisi 2-4 dakika içerisinde başlar, 30-60 dakika kadar sürer. www.ahmetemreazakli.com 98 Rokuronyum • Orta etki düzeyine sahiptir. Klinik pratikte kullanımı yaygındır. (Esmeron) • Ciddi kardiyovasküler etkileri yoktur. • Karaciğer (%65) ve böbrek (%35) ağırlıklı bir atılım yoluna sahiptir. • Entübasyon dozu: 0.5-1 mg/kg, • Etkisi 1-1.5 dakika başlar, 30-60 dakika kadar sürer. www.ahmetemreazakli.com 99 33 Öğr. Gör. Ahmet Emre AZAKLI ahmetemreazakli@gmail.com 23.9.2017 Atrakuryum • Yıkılımı özelliklidir. Plazmada Hoffman eliminasyonu ile yıkılır. – Karaciğer ve böbrek hastalıklarında avantaj! • Hipotansiyona neden olabilir. • Histamin salınımını tetikleyebilir. • Olabildiğince yavaş ve kontrollü uygulanmalıdır. • Entübasyon dozu: 0.5 mg/kg’dır. • Etkisi 2-4 dakika içerisinde başlar, 30-60 dakika kadar sürer. www.ahmetemreazakli.com 100 Sisatrakuryum • Kardiyovasküler anlamda stabildir ve histamin salınımını uyarmaz. • Tıpkı Atrakuryum gibi Hoffman eliminasyonu ile yıkılır. • Atrakuryumdaki uygulama önlemlerini daha stabil bir ajan olması nedeniyle gerekli kılmaz. • Entübasyon dozu: 0.1 mg/kg’dır. • Etkisi 2-4 dakika içerisinde başlar, 30-60 dakika kadar sürer. www.ahmetemreazakli.com 101 Mivakuryum • En kısa etkili nondepolarizan blokerdir. • Derlenmesi hızlıdır. • Yalnızca hızlı uygulama sonucunda hipotansiyonla karakterize taşikardi eğilimi oluşturabilir. • Entübasyon dozu: 0.1-0.2 mg/kg’dır. • Etkisi 2-3 dakika içerisinde başlar, ortalama 20-30 dakika kadar sürer. www.ahmetemreazakli.com 102 34 Öğr. Gör. Ahmet Emre AZAKLI ahmetemreazakli@gmail.com 23.9.2017 Nondepolarizan Bloğun Döndürülmesi • Atropin + Neostigmine ile ? Reverse! • Sugammadex (Bridion) ile ? Antidot (Yalnızca rokuronyum ve vekuronyum) • N e o s t i g m i n e = A n t i ko l i n e s te r a z ! www.ahmetemreazakli.com 103 Atropin + Neostigmine • Neostigmine, bradikardiye neden olur. Siyalog etkilidir, sekresyonları arttırır. • Spontan solunum faaliyeti olmayan bir hastada, bloğun süresini uzatır ! • Asetilkolinesteraza bağlanır, enzimin asetilkolini yıkmasını önler. • Neostigmine Dozu: 0,04 • Atropin Dozu: Her 1 mg neostigmine için 0,4 mg, • Ya pratikte ? • Taban doz Atropin nedir ? • Erişkin bir hastada Neostigmine uygulamasında 5 mg tavan dozun aşılması önerilmez.Atropin de erişkin bir hastaya 24 saat içinde maksimum 3 mg uygulanabilir. – – mg/kg (Maksimum 0,08 mg/kg) Genel olarak klinik pratikte 0.5 mg Atropin’i takiben 1.5 mg Neostigmine uygulanır. Erişkin hastalarda 0.5 mg taban dozun altındaki Atropin, bradikardiye neden olur. Bu nedenle tek seferde minimum 0.5 mg uygulanmalıdır. www.ahmetemreazakli.com 104 Sugammadex (Bridion) • Rokuronyum’un antagonistidir. ve Vekuronyum’un • Uygulama doz aralığı 2-4 mg/kg’dır. • Zor entübasyonda ve ventilasyon zorluğunda, hızlı geri dönüş için 16 mg/kg dozda uygulanabilir. www.ahmetemreazakli.com 105 35 Öğr. Gör. Ahmet Emre AZAKLI ahmetemreazakli@gmail.com 23.9.2017 Etki Başlangıç Süresini Azaltma • Kilogram başına düşen arttırarak mümkündür. dozu – Örneğin Esmeron kilogram başına 0.5 mg uygulanırken, daha hızlı bir etki için kilogram başına 1 mg uygulanabilir. • Priming doz uygularak mümkündür. – Priming doz, kas gevşeticinin totalde uygulanacak dozunun anestezi başlangıcında ¼’lük kısmını uygulamaktır. Kalanının da iv anesteziklerden sonra uygulanması ile kas gevşetici etkinliğinin başlaması noktasında zaman kazanmaya yarar. www.ahmetemreazakli.com 106 Narkotik Analjezikler www.ahmetemreazakli.com Narkotik Analjezikler • Derin ağrısızlık hissi yaratmanın yanında, mekanizmalarının tam bilinmemesi ile beraber hastada manik bir durum da yaratabilirler. (Coşku, mutluluk…) • Narkotik analjezikler respiratuar sistemi (Solunum sistemi) ciddi anlamda etkilerler. Sedasyonu destekleyici dozlarda, hastanın spontan solunumunu sürdürmediği görülebilir. Sözlü uyarı yapıldığında, hasta nefes alıp vermeye başlar. • Narkotik analjeziklere opioidler de denir. Bu ismin verilmesinin nedeni opioid reseptörlerine bağlanarak etki oluşturmalarından ileri gelmektedir. – Opioid reseptörlerine agonist etki oluştururlar. • Opioid grupları 1. 2. 3. • Doğal Fenantrenler (Morfin ve Kodein) ve Benzilkinoleinler (Papaverin) Sentetik Morfin deriveleri, difenil veya metadon deriveleri, benzomorfanlar ve fenilpiperidin deriveleri. Semisentetik Üzerinde değişiklik yapılmış Morfin türevleridir. Opioidlerin bağlandığı en önemli reseptörler; mü, kapa ve sigma reseptörleridir. Ayrıca bazı gruplar delta ve epsilon reseptörlere de bağlanmaktadır. www.ahmetemreazakli.com 108 36 Öğr. Gör. Ahmet Emre AZAKLI ahmetemreazakli@gmail.com 23.9.2017 Opioidlerin Reseptör Etkileri • Analjezik etki = Mü, kapa ve sigma reseptörler üzerinden agonist etki ile ağrı azalır. • Solunum fonksiyonu = Mü reseptör üzerinden agonist etki ile solunum azalır. • Gastrointestinal fonksiyon = Mü ve kapa reseptör üzerinden agonist etki ile azalır. • Psikomimetik etkiler ve sedasyon = Mü ve kapa reseptörler üzerinden agonist etki ile artar. www.ahmetemreazakli.com 109 Opioidlerin Hemodinamik Etkileri • Opiodlerin kalp kas kontraktilitesine etkisi direk olarak mevcut değildir. Anestezik ajanlarda görülen direk myokardial depresan etki, narkotiklerde bu denli şiddetli değildir. Daha az oranda mevcuttur. • Opioidlere bağlı bradikardi sıktır. Bu durum santral kaynaklıdır. Opioidler pacemaker hücreleri üzerine direk etkileri nedeniyle bradikardiye katkıda bulunur. Bu etki 10-12 saniye sürecek bir asistoliye dahi sebep olabilir. Kendiliğinden düzelir ya da antikolinerjiklere yanıt verir. (0.5-1 mg Atropin) – Bradikardi oluşturmayan, hatta taşikardi oluşturan tek narkotik analjezik Meperidin’dir. (Petidin=Dolantin=Aldolan) www.ahmetemreazakli.com 110 Opioidlerin Önemli Etkileri • Solunum depresyonu oluştururlar. – Yorumlayalım: Beyin sapındaki mü opioid reseptörlerin aktivasyonu, anestezi altında hiperkapniye ventilatuar cevabı inhibe eder. • Opiodler üst havayolu, trakeal ve alt havayolu reflekslerini deprese etmekle üstün ajanlardır. • Opioidler serebral metabolizma hızında ve kafa içi basınçta, anlamlı düşüş sağlarlar. • Opioidler, gastrointestinal motiliteyi azaltırlar. Antidiarel ajan (İshali tedavi eden) olarak bu nedenle kullanımları söz konusudur. Peristaltizmi azaltırlar ve mide boşalımını geciktirirler. – – – Hasta endotrakeal tüpü, öksürmeden tolere edebilir. Preoperatif opioid kullanan hastalar, tok kabul edilir. Narkotik analjezikler, bulantı ve kusmayı tetikleyicidir. • Opioidler, katatoni ve rijiditeye neden olabilir. • Opioid bazlı anestezi, termoregülatuar eşik düzeyini azaltır. – – • Opioidler içerisinde titremeyi önleyen ve azaltan tek narkotik analjezik Dolantin’dir. Bu etkisini kapa reseptöre bağlanışı ile gerçekleştirir. Opioidler histamin salınımına neden olabilirler. www.ahmetemreazakli.com 111 37 Öğr. Gör. Ahmet Emre AZAKLI ahmetemreazakli@gmail.com 23.9.2017 Klinikte Yaygın Opioidler • Fentanyl • Remifentanyl (Ultiva) • Alfentanyl (Rapifen) • Petidin (Meperidin=Dolantin, Aldolan) • Tramadol (Contramal, Tradolex) • Morfin www.ahmetemreazakli.com 112 Fentanyl • • • • • • • • • Bugün anestezi pratiğinde, indüksiyonda rutin kullanılan narkotik analjeziktir. Mü opioid agonistidir. Çok güçlü bir etkiye sahiptir. (Morfin’in 80, Meperidin’in 500 katı kadar.) Etkisi dakikalar içerisinde başlar. Ortalama 20-40 dakika kadar devam eder. Fentanyl intravenöz, intratekal, epidural ya da transdermal olarak kullanılabilir. Tekrarlayan dozlarda birikerek, geç dönem solunum depresyonuna neden olabilir. Düşük dozlarda kan basıncını düşürürken, büyük dozlarda hemodinamik etkisi olumsuz değildir. Bu nedenle kardiyak öykülü hastalarda yüksek doz opioid anestezisi kapsamında; anestezik olarak da kullanılabilmektedir. Fentanyl uygulamasını takiben öksürme görülebilir. En korkulan yan etkisi, torakal rijiditedir. – Ventilasyonu imkansız kılan tehlikeli bir tablodur. – Anestezi derinleştirilir. Bronşları genişletici ilaçlar uygulanır. • IV : 2-3 mcg/kg ! www.ahmetemreazakli.com 113 Remifentanil (Ultiva) • • • • • • Ultiva, en güçlü mü reseptör agonistidir. Etkisi 1-3 dakikada başlar, 5-10 dakika kadar sürer. Hepatik ve renal yetmezlikten etkilenmez, kanda yıkılır. Bu nedenle karaciğer ve böbrek hastalarında kullanımı söz konusu olabilir. Kronik ağrı tedavisinde yeri yoktur. Rutin kullanımda bolus dozu önerilmez. Şiddetli solunum depresyonu ve rijidite etkisi nedeniyle kaçınılır. Ultiva’dan derlenme çok hızlıdır. Operasyonlar esnasında kontrol altına alınamayan hipertansiyon ve taşikardi ataklarında, Ultiva infüzyonu tercih edilebilmektedir. – Ultiva kan bas ın cını ve kalp atım hızını birlik te ve çok dramatik şekilde d ü ş ü r e b i l i r. Bu nedenle klinik kullanımı esnasında hemodinamik kontrol ve tedbir m e k a n i z m a l a r ı m ı z t a m o l m a l ı d ı r. • • Nörotoksisite nedeniyle epidural ya da intratekal kullanımı önerilmez. Ultiva klinik kullanımda 20 mcg/ml solüsyonlar şeklinde hazırlanır. Ortalama 5-10 ml/h hızda başlanır, hemodinamik duruma göre doz şekillendirilir. www.ahmetemreazakli.com 114 38 Öğr. Gör. Ahmet Emre AZAKLI ahmetemreazakli@gmail.com 23.9.2017 Alfentanil (Rapifen) • • • • Yapısal olarak Fentanil’e benzer. Fentanil’den en önemli farkı, etki süresinin daha kısa olmasıdır. Bradikardiye neden olabileceği unutulmamalıdır. Tekrarlayan dozlarda birikici özelliği belirgin olmadığından, devamlı infüzyon şeklinde de verilebilir. www.ahmetemreazakli.com 115 Petidin (Dolantin , Aldolan = Meperidin ) • • Petidin, vagolitik etkiye sahiptir. – Taşikardiye neden olur. – Lokal anestezik etkilidir. – Spazmolitik etkiye sahip tek narkotik analjeziktir. Etkisi 10 dakika içinde başlar, 2-3 saat kadar devam eder. Etki gücü Morfin’e oranda 10 kat daha azdır. Alerjik etkileri, Morfin’den daha azdır. Ancak alerjik reaksiyonlara neden olabilir. Dolantin titreme tedavisinde oldukça etkindir. Renal yetmezlikte kullanımı önerilmez. Yaşlı hastalarda da yüksek dozda ve uzun süre kullanımı sakıncalı olabilir. – Renal yetmezlikte ve yaşlı hastalarda söylenen şekilde kullanımı ajitasyon, tremor, istemsiz kas hareketleri ve konvülsiyona neden olabilir. Dolantin’in selektif seratonin geri alım inhibitörleri ve Tramadol ile kullanımında da dikkatli olunmalıdır. – Seratonin sendromu: Hipertansiyon, taşikardi, terleme, hipertermi, ajitasyon, hiperrefleksi! Dolantin’in kronik ağrı tedavisinde kullanımı önerilmez. • Klinik kullanımda ; IV 0.5 mg/kg, IM 1 mg/kg. • • • • • • • www.ahmetemreazakli.com 116 Tramadol (Contramal) • Zayıf opioid grubunda yer almaktadır. • Hem opioid, hem de nonopioid etki mekanizmalarına sahip olması nedeniyle; atipik santral etkili analjezik olarak kabul edilir. – Zayıf mü reseptör agonisti ve daha az olarak da kapa ve sigma reseptör agonistidir. • Postoperatif analjezide oldukça etkindir. • En bariz yan etkisi, hastada oluşturduğu bulantı ve kusma tablosudur. – Tramadol uygulanan hastaya mutlaka beraberinde Onsansetron (Zofer) verilmelidir. • Tramadol’ün solunum depresan etkisi, terapötik dozlarda yok denebilir. • Olası yan etkileri bilinmelidir. – Bulantı, kusma, yorgunluk, uyku hali, baş ağrısı, sersemlik, ağız kuruluğu, terleme… • Gastrointestinal sistem dismotilitesine neden olmaz. • Seratonin ve noradrenalin geri alımını sağlar. antidepresanlara benzemektedir.) (Yani www.ahmetemreazakli.com trisiklik 117 39 Öğr. Gör. Ahmet Emre AZAKLI ahmetemreazakli@gmail.com 23.9.2017 Morfin • • • • • • Morfin, doğal bir mü agonistidir. Ağrı tedavisinde altın standarttır. Bulantı ve kusmayı tetikleyici özelliği belirgindir. Şiddetli bir respiratuar depresandır. Karaciğer ve böbrek yetmezliğinde kullanımı problemlidir. Özellikle atılımı renal olduğundan, böbrek yetmezliği olan hastalarda sakıncalı sonuçlara neden olabilir. Hipovolemik olgularda, hemodinamik tabloyu dramatik hale getirebilir. Normovolemik olgularda kardiyovasküler olarak stabildir. Mesane sfinkter tonusundaki azalmaya bağlı olarak, spontan ürinasyon (İdrara çıkma) zorlaşabilir. İmmunsupresif etkiye sahiptir. • • Morfin’in oral absorbsiyonu güvenilir değildir. IM ve IV uygulamaları etkindir. Analjezik dozlarına tolerans 25 gün sonra gelişebilir. • • – Bağışıklık sistemini baskılar. www.ahmetemreazakli.com 118 Klinik Anlamda Opioidler • Kardiyovasküler depresan olmayışları, klinik kullanımda avantajlıdır. – Opioidler, kardiyak hastalarda stabil kalp hızı ve kan basıncı sağlarlar. – Sempatomimetik uyarımı önlerler. – Myokard depresyonu yapmayışları, perfüzyon basıncını sürdürür. • Kritik, hipovolemik, myokard disfonksiyonu olan olgularda; opioid dozları azaltılır. • Kalp damar cerrahisinde özellikle Fentanil, yüksek doz opioid anestezisi amaçlı anestezik madde olarak kullanılır. Hemodinamik stabilitenin sağlanması hedeflenir. (15-20 mcg/kg) – Ancak bu hastalarda postoperatif ventilatör desteği şarttır. Çünkü solunum depresyonu uzamıştır. www.ahmetemreazakli.com 119 Klinik Anlamda Opioidler • Ultiva’ya dikkat! – Güçlüdür, etkisi kısadır. Ancak hipotansif ve bradikardik yanıtı keskindir. – Anestezi teknikerinin operasyon süresince infüzyonu kontrollü yapması gerekir. – Ekstübasyonda düşük dozdaki infüzyon, hasta konforunu iyi yönde etkileyebilir. – Etkisi hızla ortadan kalktığında ağrının pik yapmaması için, mutlaka etkin bir postoperatif analjezi sağlanmalıdır. • Sezaryen ya da diğer nonobstetrik girişimlerde, narkotiklerin plasental geçişinin şiddetli ve hızlı olması tehlikeli sonuçlar doğurabilir. Özellikle doğumlarda, narkotikler bebek çıktıktan sonra yapılmaktadır. www.ahmetemreazakli.com 120 40 Öğr. Gör. Ahmet Emre AZAKLI ahmetemreazakli@gmail.com 23.9.2017 Klinik Anlamda Opioidler • Solunumun kontrol edilmemesi ve parsiyel karbondioksit basıncının artışına izin verilirse; opioid uygulaması kafa içi basıncında dramatik yükselişe dolaylı yoldan etkide bulunabilir. • Özellikle kafa içi basıncı artışı düşünülen olgularda, opioid premedikasyonu dikkatli yönetilmelidir. • Histamin salınımı ve hipotansiyon yapan opioidlerden kaçınılmalıdır. – Morfin’in yüksek oranda histamin salınımına neden olduğunu unutmayınız. www.ahmetemreazakli.com 121 Anestezide Ek İlaçlar ve Tedaviler www.ahmetemreazakli.com Şimdiye kadar bahsettiğimiz ilaçlar • Sedatif ve hipnotikler Barbitüratlar (Sekobarbital, pentobarbital vb.) Trankilizanlar (Fenotiazinler, Butiforenonlar vb.) o Benzodiazepinler (Midazolam, Lorazepam, Diazepam vb.) Narkotik analjezikler o Fentanyl o Remifentanyl (Ultiva) o Alfentanyl (Rapifen) o Petidin=Meperidin (Dolantin=Aldolan) o Tramadol (Contramal=Tradolex) o Morfin İnhalasyon anestezikleri o Azot protoksit o Sevofluran o İsofluran o Desfluran • o • • İntravenöz anestezikler Propofol Tiyopental (Penthotal) Etomidate Ketamin Depolarizan kas gevşeticiler (Nöromuskuler blokerler) o Süksinilkolin (Lysthenon) Nondepolarizan kas gevşeticiler (Nöromuskuler blokerler) o Rokuronyum (Esmeron) o Vekuronyum (Norcuron) o Pankuronyum (Pavulon) o Atrakuryum (Tracrium) o Sisatrakuryum (Nimbex) o Mivakuryum (Mivacron) Antikolinesterazlar o Neostigmine Rokuronyum ve Vekuronyum Antagonisti o Sugammadeks (Bridion) o o o o o • • • • • H1 reseptör antagonistleri (Antihistaminikler) Difenhidramin=Feniramin (Avil, Aviject, Benison) H2 reseptör antagonistleri o Ranitidin (Ulcuran, Ranitab, Raniver) Antiasitler o Sodyum Sitrat Antidopaminerjikler o Metoklopramid (Metpamid, Primperan, Metoplon) o • • • www.ahmetemreazakli.com 123 41 Öğr. Gör. Ahmet Emre AZAKLI ahmetemreazakli@gmail.com 23.9.2017 Neden Ek İlaç Gereksinimi ? 1. Hastanın ameliyat sonrası ağrısının kontrolü için idame analjeziklere ihtiyaç duyulur. Bu analjezik ilaçların kendi içinde ayrıldığı gruplar vardır. 2. Uygulanan çoklu ilaçlar nedeniyle, ilaçların gastrointestinal olumsuz etkilerini yok etme amaçlı mide koruyucu ilaçlar eklenebilir. Ayrıca mide volüm ve asiditesine yönelik de ek ilaç uygulamaları anestezinin her aşamasında gerekebilir. 3. Uygulanan ilaçlara bağlı alerjik reaksiyonların tedavi edilmesi gerekebilir. 4. Genel anestezi uygulamasının kendisine bağlı olarak ya da hastanın solunumsal anlamda sahip olduğu sorunlara paralel olarak, solunum sistemine yönelik ilaç tedavileri yapmak gerekebilir. 5. Hastanın idrar çıkışını düzenlemek, durumun patolojik sonuçlarını engellemek amacıyla diüretikler (İdrar söktürücüler) vermek gerekebilir. 6. Sıvı-elektrolit dengesini düzenleme amaçlı ek sıvılar vermek, ek elektrolitler uygulamak gerekebilir. 7. Kalp atımı ve kan basıncı üzerine direk etkili ilaçlar uygulamak gerekebilir. 8. Konvülziyonları önlemek, olası epileptik nöbetleri engellemek gerekebilir. www.ahmetemreazakli.com 124 Analjezikler • Ameliyat esnasındaki ağrının kontrolü, daha önceki derslerde de belirttiğimiz gibi narkotik analjezikler ile sağlanmaktadır. – Anestezi indüksiyonunda; Fentanyl, Alfentanyl – Anestezi idamesinde; ek doz Fentanyl ya da Alfentanyl, alternatif olarak da Remifentanyl (Ultiva) infüzyonu – Postoperatif (Ameliyat sonrası) ağrı kontrolü amacıyla; Morfin, Meperidin ya da Tramadol • Narkotik analjezikler, insizyona (Cerrahi kesiye) bağlı ağrının kontrolünde endikedir / etkindir. • Doku travmasına bağlı sızlama tarzı periferik ağrıların kontrolünde ise ‘Nonsteroid Antiinflamatuarlar’ denilen gruptaki nonopioid (Narkotik olmayan) ağrı kesiciler etkindir. Bu ilaçlar da herhangi bir kontrendikasyon (Uygulamaya engel bir durum, özellik) yoksa, mutlaka tedavi planına dahil edilmelidir. www.ahmetemreazakli.com 125 Nonsteroid Antiinflamatuarlar • E t k i M e k a n i z m a l a r ı : Siklooksijenaz (COX) enzimi prostoglandin sentezini uyarır. Prostoglandinler; inflamasyon esnasında salınan ve ağrılı uyarana duyarlılığı arttıran moleküllerdir. NSAİİ ilaçlar, COX enziminin aktivitesini inhibe eder. (Azaltır.) Bu sayede prostoglandin mediatör salınımı azaltılmış olur. • Dolayısıyla; – Analjezik etki oluştururlar. (Ağrıyı keserler.) – Antiinflamatuar etki oluştururlar. (İnflamasyonu tedavi ederler.) – Antipiretik etki oluştururlar. (Ateşi düşürürler.) www.ahmetemreazakli.com 126 42 Öğr. Gör. Ahmet Emre AZAKLI ahmetemreazakli@gmail.com 23.9.2017 NSAİİ İlaçların Olumlu Etkileri • • • • • • • • Ağrıya duyarlılığı azaltırlar. Ağrı eşiğini yükseltirler. Bazı çalışmalar, cerrahi insizyon öncesinde uygulanan NSAİİ ilacın; ağrı eşiğini ciddi anlamda yükselttiğini göstermiştir. (Preemptif analjezi) Bu olgularda postop dönemde narkotik analjeziklerin yüksek dozlarına gereksinim, ciddi düzeyde azalır. Opioidlerle sinerjist etki oluştururlar. İnflamatuar yanıtı azaltırlar. (Ağrı, ateş, kızarıklık, ödem vb. belirtiler inflamasyon belirtileridir. Ayak bileği burkulması olan bir hasta, sadece ağrısı için değil bu bölgede inflamasyonun tedavisi içinde NSAİİ kullanır. Bu nedenle ağrı yoksa bu ilaca gerek yok anlayışı yanlıştır.) NSAİİ ilaçlara bağımlılık gelişmez. Opioidlerde bağımlılık görülebilirken, bu ilaçların kullanımı rahatlıkla kesilebilir ve hastada iyileşme sonrası psikojenik olarak ek ihtiyaç oluşmaz. NSAİİ ilaçlar, solunum depresyonuna neden olmazlar. NSAİİ ilaçlar, narkotik analjezikler kadar bulantı ve kusma oluşturma mekanizmasına sahip değildirler. Genelde uzun etkili ilaçlardır. NSAİİ ilaçlar, sedasyon oluşturmazlar. Bilinç düzeyinde değişim meydana getirmezler. Pupilleri etkilemezler. www.ahmetemreazakli.com 127 NSAİİ İlaçların Olumsuz Etkileri • Trombosit agregasyon inhibisyonu – Trombositler (Plateletler) biraraya gelerek kanın pıhtılaşmasını sağlarlar. Bir damar kesisi olduğunda, bölgede tıkaç oluştururlar. Nonsteroid antiinflamatuarlar, bu bir araya gelme mekanizmasını baskılayabilirler. Sonuç olarak kanın pıhtılaşması zorlaşabilir, kanamaya meyin artabilir. • Gastrik ülserasyon • Renal disfonksiyon / Hepatik hasar – NSAİİ ilaçların uygulandığı her hastaya mutlaka mide koruyucu ilaçlar da uygulamak gerekir. – Renal disfonksiyon, böbreklerin işlevini görememesidir. Nonsteroid antiinflamatuar ilaçlar, direk böbrek yoluyla atılırlar. Böbrek fonksiyonlarında bozukluk olan hastalara ya da renal anlamda riskli hastalara kesinlikle uygulanmazlar. – Karaciğer hastalarında da nonsteroid antiinflamatuar ilaçlar kontrendikedir. (Uygulanamaz) • • • • Astımı tetikleyebilirler. Alerjik reaksiyonlara neden olabilirler. Tinnitus’a (Kulak çınlaması) neden olabilirler. Aseptik menenjite (Beyin ve beyin zarlarının iltihaplanması) neden olabilirler. www.ahmetemreazakli.com 128 Klinikte Sık Kullanılan NSAİİ İlaçlar • • • • • Diklofenak (Dikloron, Voltaren, Cataflam, Dolorex vb.) Tenoksikam (Oksamen-L, Tilcotil vb.) Deksketoprofen Trometamol (Arveles) Lornoksikam (Xefo) Metamizol (Novalgine) www.ahmetemreazakli.com 129 43 Öğr. Gör. Ahmet Emre AZAKLI ahmetemreazakli@gmail.com 23.9.2017 Parasetamol (Asetaminofen) • • • • • • Parasetamol, antiinflamatuar değildir. Etki mekanizması net olarak gösterilememiştir. COX-3 inhibisyonunun etki mekanizmasını açıklayabileceği düşünülmektedir. Oral (Parol tablet), rektal (Paranox, Spazmo-Panalgine Suppozituar vb.) ve intravenöz (Parol 1 gr flakon) formları mevcuttur. Analjezik ve antipiretik (Ateş düşürücü) etkili bir ilaçtır. Postoperatif analjezide çocuk hastalarda ve erişkinlerde güvenle kullanılabilir. 2 4 s a a t t e m a k s i m u m d o z u 4 g r a m d ı r. – Belirgin olarak karaciğerde Sitokrom P450 enzimi tarafından yıkılır. – Çok az bir bölümü değişmeden idrarla atılır. • Toksisitesi tehlikelidir. (Bilinç açık olur. Hastada bulantı ve kusma belirginleşmiştir. Karın ağrısı tarif edebilir. Sebepsiz terleme nöbetleri görülebilir. Ciddi cilt döküntüleri tipiktir. 48 saat sonrasında karaciğer yetmezliği gelişebilir. Geç dönemde kan şekerinde anlamsız yükseliş mevcuttur. Son safhada periferik vazodilatasyona bağlı şok tablosu gelişir.) • Mideyi olumsuz etkilemez. Trombosit fonksiyonlarını bozmaz. Antikoagülan ilaçların etkilerini arttırmaz. www.ahmetemreazakli.com 130 Postoperatif Ağrı • Postoperatif ağrının tedavisinde; – Lokal anesteziklerden yararlanılabilir. (Topikal Marcaine uygulaması) – Nonsteroid antiinflamatuarlar • • • • • Hasta 16 yaş ve altında değilse Karaciğer fonksiyon bozukluğu yoksa Böbrek fonksiyon bozukluğu yoksa Alerji hikayesi yoksa Kanama problemi yoksa – Parasetamol • Çocuklarda Parol 10 mg/kg dozdan IV güvenle uygulanabilir. • Erişkin hastalarda 1 gram flakon, IV infüzyon şeklinde verilebilir. – Narkotik analjezikler • Dolantin (Operasyon bitimine yarım saat kala, 0.5 mg/kg IV ya da 1 mg/kg IM) • Tramadol (Operasyon bitimine yarım saat kala erişkin hastalarda 100 mg, çocuk hastalarda 0.5 mg/kg IV) – Postoperatif bulantı ve kusmaya dikkat! • Morfin (Önerilen dozu 0.1-0.2 mg/kg IV) – Morfin’in 1 ampulü 10 mg’dır. 5 mg’lık doz intraop operasyon bitimine yarım saat kala uygulanır. Kalan doz ise titrasyonlar halinde ihtiyaca göre uygulanır. – Morfin’in subkutan enjeksiyonu da tercih edilebilmektedir. Etkisi daha uzun sürer. www.ahmetemreazakli.com 131 Örnek Postop Analjezi Planı • Laparoskopik Kolesistektomi op. sonrası; 1. Nonsteroid antiinflamatuar olarak Deksketoprofen Trometamol – Arveles – 50 mg – IVP (İntravenöz Puşe) 2. Parasetamol – 3. Narkotik analjezik – • Parol 1 gram Flakon – İnfüzyon Dolantin 50 mg – IVP (İntravenöz Puşe) Klinik pratikte Parol flakon içerisine Contramal ya da Dolantin konulması da sıklıkla tercih edilebilmektedir. www.ahmetemreazakli.com 132 44 Öğr. Gör. Ahmet Emre AZAKLI ahmetemreazakli@gmail.com 23.9.2017 H1 Reseptör Antagonistleri • H1 reseptörleri aktif hale geldiğinde; – Kaşıntı, kızarıklık, hipotansiyon, taşikardi, bağ ağrısı, ağrıya artmış duyarlılık (Prostoglandin üretimi), histamin salınımı, bronşial obstrüksiyon (Tıkanıklık) görülür. – H1 reseptör antagonistleri, tüm bu etkileri yok eden ilaçlardır. – Anestezi pratiğinde karşımıza gelen temsilcileri; F e n i r a m i n ( A v i l ) , Difenhidramin (Allenik) ve Dimenhidrinat ( D r a m a m i n e ) ’ t ı r. • • • • Sedatif etkileri mevcuttur. Ciddi anlamda antiemetik etkinlikleri mevcuttur. Diğer santral sedatiflerle uygulanmadıklarında, ciddi solunumsal etkileri yoktur. Astmatik durumlarda terapötik değildir. Ancak histamin salınımına bağlı bronkokonstrüksiyonu önlerler. • Histamin salınımına bağlı hipotansiyona olumlu etkilerinin olması için, beraberinde bir H2 reseptör blokeri ile uygulanmalıdırlar. • Antihistaminikler, üst solunum yolu enfeksiyonu semptomlarını baskılarlar. • Anestezik madde gereksinimini azaltan ilaçlardır. www.ahmetemreazakli.com 133 Gastrointest ina l Sisteme Etkili İlaçlar • H 2 r e s e p tö r b l o ke r l e r i Gastrik asiditeyi azaltırlar. (Gastrik Ph’ı yükseltirler.) – Klinik pratikte: Ranitidin = Ulcuran, Ranitab, Raniver vb.) Diğer temsilcileri; Simetidin ve Famotidin. – Bu ajanların hızlı bolus uygulanmaları, ender olarak hipotansiyona (Kan basıncının=Tansiyonun düşmesi) ve arreste (Kalbin durması) neden olmuştur. – Bu ajanlar direk olarak böbreklerden atılır. – İdeal kullanım zamanı, ameliyat öncesi en az 2 saattir. www.ahmetemreazakli.com 134 Gastrointest ina l Sisteme Etkili İlaçlar • Antiasitler Mide sıvısının asiditesini azaltırlar. – S o d y u m S i t r at • Oral 10 ml kadar operasyon öncesi verilir. • Günümüzde kullanımı azalmıştır. • Prokinetikler Bağırsaklardaki kasılmaların sıklığını arttıran ilaçlardır. Bunlar gastrik volümün (Mide içeriğinin) boşalımını hızlandırırlar. – M e to k l o p r a m i d • Antidopaminerjik bir ilaçtır. Dopamin reseptörlerini antagonize eder. Bu yönüyle bir antiemetik etkinliği vardır ancak bu klinik düzeyde postop dönem için anlamsız bir etkidir. • Hızlı IV uygulanması, abdominal krampa neden olabilir. • Feokromasitomalı hastalarda tümörden katekolamin salgılanmasına neden olarak hipertansif kriz oluşturur. • Uyanık hastalarda intihar eğilimi, ajitasyon, kontrol altına alınamayan anksiteye tablosuna neden olabilir. • Bağırsak tıkanıklığı olan hastalarda kesinlikle kontrendikedir. • Metoklopramid, gastrik asiditeye herhangi bir olumlu ya da olumsuz etkide bulunmaz. www.ahmetemreazakli.com 135 45 Öğr. Gör. Ahmet Emre AZAKLI ahmetemreazakli@gmail.com 23.9.2017 POBK Risk Analizi • • • • • • • Kadın hastalarda bulantı ve kusma daha sıktır. Sigara içmeyen kişilerde bulantı ve kusma daha sıktır. Taşıt tutma hikayesi olan kişilerde bulantı ve kusma riski daha yüksektir. Volatil anesteziklerin, azot protoksitin kullanımı; intraoperatif opioid kullanımı riski arttırır. Cerrahi süredeki her 30 dakikalık uzama, POBK sıklığını % 60 yükseltir. Cerrahinin tipi, bulantı ve kusmayı etkileyebilir. (KBB girişimleri, laparoskopik girişimler vb.) Hipovolemi, yetersiz sıvı replasmanı. – O n d a n s e t r o n : ( Z o f e r, Z o n t r o n ) • B u g ü n k l i n i k p r a t i k t e e n e t k i n a n t i e m e t i k t i r. • Operasyonun sonunda uygulanır. • Deksametazon (Dekort) da Ondansetron’a eşit etkinlikle oluşturabilmektedir. Bunu 4 mg gibi küçük dozlarda sağlayabilir. • Ciddi yan etkileri bildirilmemiştir. • 0.1 mg/kg dozda IV uygulanmalıdır. antiemetik etki – Dimenhid r inat : (Drama m in e ) • İnatçı bulantı ve kusma tablolarında, 1 mg/kg dozla alternatif olarak kullanılabilir. www.ahmetemreazakli.com 136 Ödem / Spazm Önleyici İlaçlar • Me tilpre dnis olo n (Pre dnol ) – Glukokortikoidler sınıfına ait bir kortikosteroid ajandır. – Anestezi pratiğinde özellikle havayoluna bağlı spazmların tedavisinde etkindir. Üst havayolu ödemini akut dönemde azaltır ve etkisi 12-36 saat kadar devam eder. – Bazı temel etkilerinin bilinmesi önemlidir: • Glukokortikoidler, insüline zıt yönde etki yaparlar. Kan şekerini yükseltirler. Diyabetik ve geriatrik hastalarda dikkatli olunmalıdır. • İmmunsupresif etkiye sahiptirler. (Bağışıklık sistemini baskılarlar. Bu da hastanın enfeksiyonla mücadelesinde olumsuz bir etkidir. Yine aynı etki ile üst solunum yolu enfeksiyonlarının belirtilerini baskılaması, semptomatik bir tedavi sağlar. Bu tedavi enfektif tabloyu ağırlaştıracağından sakıncalıdır.) İmmunsupresif etkilerinden yararlanılan klinik uygulamalar özellikle organ nakilleridir. • Epilepsi öyküsü olan hastalarda nöbetleri tetikleyebilirler. • Ödem önleyici ilaçlardır. Ancak kronik kullanımları, ekstra ödem nedeni olabilir. (Sodyum ve su geri alımını tetikleme, hidrojen ve potasyum kaybını sağlama aracılığıyla) • Uzun süreli tedavi sonrasında kaslarda erime, kemiklerde zayıflama, topikal uygulamalarda cildin incelmesi gibi ek sorunlar oluştururlar. – Prednol, gastrik asiditeyi arttırır. Beraberinde mutlaka H2 reseptör blokeri olan Ranitidin uygulanır. www.ahmetemreazakli.com 137 Ödem / Spazm Önleyici İlaçlar • De k s ame tazon (De kort ) – Metilprednisolon’ın maksimum etkisi akut dönemde başlarken, Deksametazon’un maksimum etkisi daha geç başlar. Ancak daha uzun sürer. • Prednol etki başlangıcı hemen, etki süresi 12-36 saat = Orta etkili grupta, Dekort etki başlangıcı IV uygulamalarda yine dakikalar içinde başlasa da maksimum etkisi 12 saatte ortaya çıkar, daha uzun sürer. (>36 saat) – Özellikle beyin cerrahisi girişimlerinde, beyin ödemine yönelik profilaktik olarak kullanılır. – Alerjik reaksiyonlarda ya da alerjik reaksiyona yatkın hastalarda (Atopik olgular) kullanımı sıktır. – Beraberinde mutlaka gastrik asiditeye yönelik önlem alınmalıdır. (H2 reseptör blokerleri) – Akut tedavilerde değil, kronik tedavilerde uygulanması daha anlamlıdır. – Düşük dozlarında dahi, Ondansetron kadar et kin bir a n t i e m e t i k e t k i s a ğ l a r. www.ahmetemreazakli.com 138 46 Öğr. Gör. Ahmet Emre AZAKLI ahmetemreazakli@gmail.com 23.9.2017 Bronş Ge nişle t ic i ( B ronkodi latat ör ) İlaç lar • Adenozin isimli nörotransmitter, bronkokonstrüksiyona (Bronşların daralmasına) neden olur. Bronş genişletici ilaçlar (Bronkodilatatörler) Adenozin’i inhibe ederler. (Baskılarlar.) • Anestezi pratiğinde sık karşılaşılacaklar: Aminofilin (Teofilin) = Aminocardol, Carena, Teobag Adrenalin (Epinefrin) Salbutamol (Ventolin) Magnezyum www.ahmetemreazakli.com 139 Bronkodilatatörler • A m i n o f i l i n ( Te o f i l i n ) – Carena (Aminocardol) 10 ml’lik 240 mg ampul şeklindedir. Teobag ise 100 ml’lik bir sıvı solüsyon şeklindedir. Her iki form da intravenöz olarak uygulanır. – Adenozin’i inaktive ederek etkin bir bronkodilatasyon sağlar. • • Bronkospazm durumlarında Astım ataklarında – Hızlı enjeksiyon kan basıncında dramatik düşüşe, ani kalp durmalarına neden olabilir. – Aşırı dozlarda ajitasyona ve hatta konvülziyonlara (Ani istemsiz kasılmalar) neden olabilir. – Uzun süreli kullanımının meydana getireceği toksik belirtiler; ajitasyon, deliryum, bulantı, kusma, kalp ritm bozukluklarıdır. (Genelde taşiaritmi ile karakterize=Kalp hızının artışıyla gerçekleşen ritm bozuklukları) – Klinik pratikte Teobag, serum setiyle setlendikten sonra yarım saat gibi bir süreye yayılacak şekilde infüzyonla verilir. – Aminocardol; • 5 ml yavaş bolus puşe, 5 ml sıvı içine katılabilir. • Ayılma safhasında spontan solunumun uyarılması amacıyla 4 ml kadar puşe verilebilir. www.ahmetemreazakli.com 140 Bronkodilatatörler / Adrenalin • α2 agonisttir. [Arteriyollerde vazokonstriksiyon ve kan basıncında artış.] Beta-1 Sempatik Etki: Kalbin kasılma gücünün ve atım sayısının artırılması, dolayısıyla kalp debisinin artırılması. Beta-2 Sempatik Etki: Bronşiyal dilatasyon oluşturması. Alfa Sempatik Etki: Periferik vazokonstrüksiyon oluşturması. • Kalp durmalarında ilk uygulanacak ilaçtır. • Şiddetli anafilaktik reaksiyonlarda da Adrenalin uygulanır. Çünkü Adrenalin mediatör salınımını azaltır, alerjik reaksiyonda aşırı histamin salınımına bağlı vazodilatasyon nedeniyle oluşan hipotansiyonu tedavi eder, kardiyak outputu arttırır. Ayrıca etkin bir bronkodilatasyon sağlar. Çünkü histamin salınımı sonucu, bronşlarda da konstriksiyon meydana gelmekte ve oksijenasyonu bozmaktadır. • Lokal anesteziklerin etki süresini uzatmada kullanılır. Buradaki etki mekanizması; damarda vazokonstriksiyon oluşması, dolayısıyla da lokal anesteziğin absorbsiyonunu geciktirmesi şeklindedir. • Nazal dekonjestan olarak kullanılabilir. • Adrenalin’i kalp krizinde, anjina pektoriste (göğüs ağrısı), hipertansiyonda, hipertiroidizmde kullanmak kontrendikedir. www.ahmetemreazakli.com 141 47 Öğr. Gör. Ahmet Emre AZAKLI ahmetemreazakli@gmail.com 23.9.2017 Magnezyum Sülfat • Magnezyum insan vücudunda adenozinden sonra en güçlü vazodilatördür. Antianginaldir. Antiaritmiktir. İntraoperatif anestezi yönetiminde perioperatif analjeziye adjuvan olarak kullanımı üzerine çalışmalar yapılmakta ve olumlu sonuçlar alınmaktadır. • Antikonvülziftir. • Kas gevşeticilerin etkisini arttırır. • Renal yolla atılır. Renal yetmezliği olan hastalarda zorunlu olmadıkça kullanılmamaktadır. • Astım ataklarında ve feokromasitoma cerrahisinde etkindir. • Uterus hiperaktivitesini azaltır ve uterus kan akımını iyileştirir. • Magnezyum Toksisitesi İdrar çıkışı, solunum sayısı ve patella refleksi değerlendirilir. Toksisite şüphesi varsa IV Kalsiyum Glukonat (1 gr) ya da Kalsiyum Klorid (300 mg) verilerek magnezyum etkisi antagonize edilebilir. www.ahmetemreazakli.com 142 Diüretikler (İdrar Söktürücüler) • Anestezi pratiğinde sıklıkla 2 diüretik kullanılmaktadır: 1. 2. • Furosemid (Lasix) Mannitol F u r o s e m i d , loop diüretikleri isimli bir gruba aittir. – Loop diüretikleri, böbrek fonksiyonları çok bozuk olan hastalarda dahi sodyum ve klor başta olmak üzere; kalsiyum, magnezyum ve hidrojenin atılımını sağlar. Renal kan akımını arttıran ilaçlardır. • • Akut konjestif kalp yetmezliği, hiperkalemi, hiperkalsemi, akut böbrek yetmezliği durumlarında ilk tercihtir. M a n n i to l , daha çok beyin cerrahisi olgularında serebral ödemi azaltmak için tercih edilir. Ayrıca kafa içi basıncı artışı görülen olgularda, göz içi basıncı artışı görülen olgularda, şoka bağlı böbrek yetmezliğinde, ilaç zehirlenmelerinde ve travmalarında öncelikli tercih edilir. – Kullanımında dehidratasyona ve hipernatremiye neden olabilir. www.ahmetemreazakli.com 143 Anestezi Pratiğinde Önemli Antidotlar • Narkotik analjeziklerin antagonisti, N a l o k s a n ’dır. – Ülkemizde 0.4 mg/1 ml ampul formu mevcuttur. – Özellikle mü reseptöre afinitesi daha fazladır. Belirgin bir agonist etkisi mevcut değildir. – Opioidlerin etkilerini hızla antagonize eder. • Uygulanmasını takiben hastada aşırı ağrıya neden olabilir, tüm analjezik faaliyeti sonlandırır. Bu akut ağrı, ciddi sempatik uyarıya neden olabilir. Bu da taşikardi, hipertansiyon ve akciğer ödemine neden olabilir. • Naloksan’ın etkisi kısadır. Tekrarlayan analjezik etki, geç dönem tekrarlayan solunum depresyonuna neden olabileceğinden ek dozlar gerekebilir. • Nonopioid (Opioid, narkotik olmayan) analjeziklere etkisi yoktur. www.ahmetemreazakli.com 144 48 Öğr. Gör. Ahmet Emre AZAKLI ahmetemreazakli@gmail.com 23.9.2017 Anestezi Pratiğinde Önemli Antidotlar • Benzodiazepinlerin antagonisti, Fl uma ze ni l ’dir. – Uygulanmasını takiben anksiyete tablosu gerçekleşebilir. – Bulantı ve kusma, uygulamayı takiben nadir değildir. – Genellikle istenilen geri dönüş elde edilene kadar 0.2 mg/kg dozda IV olarak uygulanabilir. www.ahmetemreazakli.com 145 Anestezi Pratiğinde Önemli Antidotlar • Rokuronyum ve S uga mma d ek s ’tir. Vekuronyum antagonisti, – 2-4 mg/kg dozda uygulanabilir. www.ahmetemreazakli.com 146 Vazoaktif Ajanlar www.ahmetemreazakli.com 49 Öğr. Gör. Ahmet Emre AZAKLI ahmetemreazakli@gmail.com 23.9.2017 Ve Tanrı vazoaktif ajanları yarattı… 148 Otonom Sinir Sistemi • Otonom sinir sistemi; visseral ya da vejetatif sinir sistemi olarak da isimlendirilebilir. • Bu sistem tüm istemsiz çalışan mekanizmalarından kontrolünden sorumludur. (Otomatik kelimesi!) Otonom sinir sisteminin faaliyetleri, bireyin bilincinden bağımsızdır. • Somatik sinir sisteminde ise durum tam tersidir. Faaliyetleri bilincin kontrolünde olan eylemleri yöneten sinir sistemi fonksiyonu, somatik sinir sistemidir. (Örnek vermek gerekirse, istemli çalışan kaslarımızın – çizgili kaslar – faaliyeti.) • O t o n o m s i n i r s i s t e m i , b i r h o m e o s t a t i k d e n g e l e m e d i r. D ü z k a s l a r ı , k a l p k a s ı n ı , b e z l e r i v e y a ğ d o k u y u k o n t r o l e d e r. • Otonom sinir sistemini inceleriz. sempatik ve parasempatik olmak üzere iki sınıfta www.ahmetemreazakli.com 149 Sempatik Sinir Sistemi • ‘Savaş veya kaç!’ sistemidir. • Heyecan, stres vb. durumlarda faaliyete geçer. • Enerji gerektiren faaliyetlerde aktiftir. • Sempatik sinir sistemini uyaran ilaçlara sempatomimetik / parasempatolitik ilaçlar denir. • Sempatik sinir sistemini baskılayan ilaçlara sempatolitik / parasempatomimetik ilaçlar denir. www.ahmetemreazakli.com 150 50 Öğr. Gör. Ahmet Emre AZAKLI ahmetemreazakli@gmail.com 23.9.2017 Sempatik Sistemin Etkileri • Kalp atım hızında artış görülür. • Kan basıncında artış görülür. • Kalp ve iskelet kaslarına giden kan akımı vazodilatasyon nedeniyle artarken, cilt ve iç organlara giden kan akımı vazokonstiriksiyon nedeniyle azalır. • Kardiyovasküler sistem haricinde; enerji depolarından enerji açığı ortaya çıkar, kan glikoz düzeyleri yükselir, idrar atımı azalır, gastrointestinal sekresyon azalır ve sindirim sistemi yavaşlar, pupiller ve bronşioller dilate olur. (Midriyazis ve bronkodilatasyon) www.ahmetemreazakli.com 151 Sempatomimetik İlaçların Kullanımı • Vazokonstriktör etkileri nedeniyle Hipertansiyon oluşturmada, nazal dekonjestan olarak, yüzeyel kanamalarda, lokal anesteziklerin etki süresini uzatmada. • Kardiyak stimülan etkileri nedeniyle Kalp durmalarında, konjestif kalp yetmezliklerinde. • Anafilaktik şok tedavisinde. • Bronşial astımda. • Midriyatik olarak. www.ahmetemreazakli.com 152 Parasempatik Sistemin Etkileri • Kalp atım hızı azalır. • Kan basıncı azalır. • Göz bebekleri küçülür. • Sekresyonlarda artış görülür. • Bronkokonstriksiyon (Bronşlarda daralma) meydana gelir. • Sindirim sistemi hızlanır. www.ahmetemreazakli.com 153 51 Öğr. Gör. Ahmet Emre AZAKLI ahmetemreazakli@gmail.com 23.9.2017 Ka l be, D a m a r l a ra ve S o l unum a O l uş a n Et k i l er • Ka l p Sempatik uyarı sonucu atım sayısı ve basıncı artar. Parasempatik uyarı atım sayısını azaltsa da kasılma gücüne pek etki etmez. • Damarlar Sempatik uyarı ile arter, arteriol ve venler kasılır. İskelet ve kalp kası arterleri ise genişler. Parasempatik sinir sistemi, damarlar üzerinde çok etkili değildir. • Solunum Sempatik sistem aktivasyonuyla solunum yolları genişler. Parasempatik sistem aktivasyonuyla solunum yolları daralır. www.ahmetemreazakli.com 154 155 Otonom Çalışma Prensibi • Otonom sinir sisteminde santral sinir sistemi ile etkilenecek organ arasındaki iletişimi nöronlar sağlar. • Bu nöronların uçlarından kimyasal maddeler (Nörotransmitterler) salgılanır. • Bunlar kimyasal maddelerdir. Sinaps aralığını geçerler ve özel reseptörlere bağlanırlar. Bu reseptörler aracılığıyla da hücreyi aktive ederler. • Reseptörler iki çeşittir: Adrenerjik reseptörler ve Kolinerjik reseptörler. • Adrenerjik reseptörler sempatik aktivasyon yaratırken, kolinerjik reseptörler parasempatik aktivasyon yaratırlar. www.ahmetemreazakli.com 156 52 Öğr. Gör. Ahmet Emre AZAKLI ahmetemreazakli@gmail.com 23.9.2017 Adrenerjik Reseptörler • Adrenerjik reseptörler alfa ve beta olmak üzere 2 çeşittir. • Alfa1: Düz kaslarda kasılmaya neden olur. • Alfa2: Arteriollerde vazokonstriksiyona (daralmaya) neden olur. Kan basıncını yükseltir. • Beta1: Koroner damarlarda vazodilatasyona neden olur. Kalp atım hızı, kontraktilite ve iletim artar. • Beta2: Akciğerlerde bronkodilatasyona neden olur. www.ahmetemreazakli.com 157 Kolinerjik Reseptörler • Nikotinik ve muskarinik olmak üzere iki çeşittir. • A s e t i l ko l i n e t k i s i n d e d i r l e r. S e m p a t i k s i st e m ka r ş ı t ı b i r e t k i d e b u l u n u r l a r. • Nikotinik reseptörler, iskelet kaslarını uyarır. Nikotin reseptörü başlangıçta uyarır, daha sonra bloke eder. • Muskarinik reseptörler ise düz kasları, kalp kasını ve salgı bezlerini uyarır. • Muskarinik reseptörlerin alt tipleri vardır. (M1,M2,M3 vb.) Bunların içinde en bilinmesi gereken M2’dir. M2 reseptörü, kalbin eski haline dönmesini sağlar. www.ahmetemreazakli.com 158 Hemodinamik Stabilizasyonun Önemi • Myoka rd ın a rtan oksijen ge reksinim inin karşı lanması, iskeminin önlenmesi temel a m a c ı m ı z d ı r. • Özellikle bir hastada hipertansiyon, diabet, iskemik kalp hastalığı vb. sistemik yandaş hastalıklar varsa; risk daha fazladır. • Stabil bir hemodinami, anestezi yönetiminde temel gayemizdir. • Anestezi uyg ul am ası ndan maksimum etkilenen 2 siste m hangi si ydi ? • Bu si steml e r h an gi mekan iz m al a rla etki l eni yo rdu ? • Bu etkilenimin şiddetini yapabilecekl erimi z nelerdi ? dü ze yd e azaltmak www.ahmetemreazakli.com için 159 53 Öğr. Gör. Ahmet Emre AZAKLI ahmetemreazakli@gmail.com 23.9.2017 OSS’yi Etkileyen İlaçlar • S empatik S inir S istemini Etkileyen İlaç lar: 1. 2. • Norepinefrini taklit edenler (=Adrenerjikler, =Adrenerjik Agonistler, =Sempatomimetikler) Norepinefrini bloke edenler (=Antiadrenerjikler, =Adrenerjik Antagonisti, =Parasempatomimetik) Paras empatik S inir S istemini Etkileyen İlaç lar: 1. 2. Asetilkolini taklit edenler (=Kolinerjik, =Muskarinik Agonist, =Parasempatomimetik) Asetilkolini bloke edenler (=Antikolinerjikler, =Muskarinik Antagonisti, =Parasempatolitik) www.ahmetemreazakli.com 160 Atropin • Antikolinerjiktir. (Sempatik sinir sistemi stimülasyonu sağlar.) Kalp atım hızını arttırır. • Atropin uygulanmasını takiben öncelikle bradikardi (kalp hızının düşmesi), takiben belirgin taşikardi (15-20 atım artış) görülür. • Atropin, vagolitik etkilidir. Vagus sinirinin faaliyetini baskılar. (N.Vagus) Bu etkisi ile bronş spazmını önler. • Atropin, antiemetiktir. • Atropin, antisiyalog etkilidir. (Sekresyonları azaltır.) • Atropin erişkin hastalarda 0.5 mg’ın altındaki dozlarda geri dönüşsüz bradikardiye neden olabilir. Erişkin bir hasta için 24 saat içinde maksimum atropin dozu 3 mg’dır. 3 mg tavan doz aşılırsa, sistemik birçok problem ortaya çıkar. (Ağız kuruluğu, görme bozukluğu, fotofobi=ışık intoleransı, taşikardi, terlemenin inhibisyonuna(baskılanmasına) bağlı ısı artışı. • Atropin, ateşli hastalarda kontrendikedir. (Kullanılmamalıdır.) • Koroner arter hastalığı olan hastalar, atropinin yol açtığı taşikardiyi tolere edemeyebilir. Çünkü myokardın oksijen gereksinimi ciddi düzeyde artacak, ancak karşılanamayacaktır. www.ahmetemreazakli.com 161 Efedrin • Kardiyovasküler etkileri tıpkı Adrenalin’e benzer: ‘Kalp hızının, kan basıncının, myokard kontraktilitesinin ve kalp debisinin artışı’ • Efedrin aynı zamanda etkin bir bronkodilatasyon sağlar. • Efedrin’in etki süresi, Adrenalin (Epinefrin)’den uzundur. (1-1.5 saat) • Efedrin, anestezi teknikerleri olarak anestezi pratiğinde en sık kullanacağımız sempatomimetik etkili ajandır. Anestezik ajanların kardiyak depresan etkisiyle oluşan hipotansiyon ve spinal anestezideki periferik vazodilatasyona bağlı hipotansiyonda oldukça etkindir. İlk başvuru ilacıdır. Anestezi pratiğinde daima çekili şekilde hazır bulundurulmalıdır. (Atropin ile birlikte.) • Gebelerde magnezyum infüzyonu tedavisinde de Efedrin etkindir. • Efedrin 0.5 gr/1 ml ampul formundadır. Bir ampul Efedrin çekildikten sonra üzerine 9 ml sıvı çekilir. 5 mg/ml formda Efedrin elde edilmiş olunur. Klinik duruma göre her uygulamada 5-10 mg kadar Efedrin yapılır ve hastanın yanıtına göre tedavi şekillendirilir. esnasında oluşabilecek hipotansiyonun www.ahmetemreazakli.com 162 54 Öğr. Gör. Ahmet Emre AZAKLI ahmetemreazakli@gmail.com 23.9.2017 Adrenalin • α2 agonisttir. [Arteriyollerde vazokonstriksiyon ve kan basıncında artış.] Beta-1 Sempatik Etki: Kalbin kasılma gücünün ve atım sayısının artırılması, dolayısıyla kalp debisinin artırılması. Beta-2 Sempatik Etki: Bronşiyal dilatasyon oluşturması. Alfa Sempatik Etki: Periferik vazokonstrüksiyon oluşturması. • Kalp durmalarında ilk uygulanacak ilaçtır. • Şiddetli anafilaktik reaksiyonlarda da Adrenalin uygulanır. Çünkü Adrenalin mediatör salınımını azaltır, alerjik reaksiyonda aşırı histamin salınımına bağlı vazodilatasyon nedeniyle oluşan hipotansiyonu tedavi eder, kardiyak outputu arttırır. Ayrıca etkin bir bronkodilatasyon sağlar. Çünkü histamin salınımı sonucu, bronşlarda da konstriksiyon meydana gelmekte ve oksijenasyonu bozmaktadır. • Lokal anesteziklerin etki süresini uzatmada kullanılır. Buradaki etki mekanizması; damarda vazokonstriksiyon oluşması, dolayısıyla da lokal anesteziğin absorbsiyonunu geciktirmesi şeklindedir. • Nazal dekonjestan olarak kullanılabilir. • Adrenalin’i kalp krizinde, anjina pektoriste (göğüs ağrısı), hipertansiyonda, hipertiroidizmde kullanmak kontrendikedir. www.ahmetemreazakli.com 163 1:10000 Adrenalin Hazırlanması • Adrenalin’in çeşitli formları vardır. Bunlar 0,25 mg/1 ml , 0,5 mg/1 ml ya da 1 mg/1 ml şeklindedir. • Adrenalin’in cc’sinde 1 mg olan formu ( 1 mg/1 ml) 1:1000’lik adrenalin olarak isimlendirilir. • Aynı mantıkla devam edersek, cc’de 0,5 mg olan form 1:2000’lik olur. • Cc’de 0,25 mg olan form ise 1:4000’lik olur. • Genelde kaynaklarda bu hesaplama doğrultusunda doz önerimleri yapılır ve 1:10000’lik adrenaline göre dozlar belirlenir. • 1:10000’lik adrenalin elde etmek için; (0,1 mg/cc) – – – • 1 mg/1 ml olan form = 9 cc SF ile 10’a tamamlanır. 0,5 mg / 1 ml olan form = 4 cc SF ile 5’e tamamlanır. 0,25 mg / 1 ml olan form = 1,5 cc SF ile 2,5’a tamamlanır. Yani özetle amacımız cc’sinde 0,1 mg bulunan adrenalin oluşturmaktır. hesaplarını daha kolay yapmak mümkün olacaktır. Bu sayede de doz www.ahmetemreazakli.com 164 Adrenalin Dozunun Belirlenmesi • Erişkin hastalarda arrest durumlarında 3-5 dakikalık aralıklarla 1’er mg’lık IV uygulamalar yapılabilir. • Şayet hastada anaflaktik bir reaksiyon durumu ya da akut bir pulmoner sıkıntı varsa intramuskuler yolla 0,2-0,5 mg aralığında adrenalin uygulamak mümkündür. Bir defada uygulanan doz 1 mg’ı asla geçmemelidir. Ayrıca da subkutan uygulamalar, bu tip olgularda terkedilmiştir. Sebep olarak da, reaksiyon durumlarında meydana gelen emilim bozuklukları gösterilmiştir. • Çocuklarda ise uygulamada doz hesabına daha ciddi yaklaşmak gerekir. Bolus adrenalin dozu çocuklarda 0,01 mg/kg olarak belirtilmektedir. www.ahmetemreazakli.com 165 55 Öğr. Gör. Ahmet Emre AZAKLI ahmetemreazakli@gmail.com 23.9.2017 Noradrenalin • Arteriyel ve venöz damarlarda belirgin vazokonstriksiyon oluşturur. (Koroner damarlar hariç!) • Beta1 etkisiyle myokard kontraktilitesini arttırır. Bu etki Adrenalin ile neredeyse eşittir. Ancak Beta2 reseptörlere etkisi, Adrenalin’den zayıftır. (Bronkodilatör etki.) • Ekstravazasyonu tehlikelidir. (Damar dışına sızması) Doku nekrozuna (harabiyetine) neden olur. [Sızma farkedildiğinde Phentolamin önerilir.] • Noradrenalin, 4 mg’lık 4 ml ampullerde bulunmaktadır. (Ticari ismi Steradin, Stenor vb.) • Klinik pratikte genellikle 8 mg / 50 ml (2 ampulün 50 ml sulandırma sıvısıyla tamamlanması) formda hazırlanmaktadır. • Sulandırma sıvısı olarak % 5 dekstroz önerilmektedir. • Hazırlanan solüsyon enjektomat ile hastaya IV uygulanır. Doza hemodinamik duruma göre karar verilmektedir. • İnfüzyon dozu 0,05-0,5 mcg/kg/dk’dır. • Renal ve hepatik kan akımını azaltan bir ilaçtır. • Aşırı dozda hipertansiyona, bradikardiye ve baş ağrısına neden olabilir. Uterus (Rahim) kan akımını azaltması, fetüste bradikardiye neden olabilir. Ayrıca uterus kontraksiyonunu da (Kasılma) arttırır. www.ahmetemreazakli.com 166 Dopamin • Dopamin bir noradrenalin öncüsüdür. Dopaminerjik agonisttir (?) • Diğer sempatomimetik ilaçlardan önemli bir farkı vardır: Renal damarlarda dilatasyon oluşturur. Bu durumda böbrek yetmezliğinde kullanımı avantaj sağlar. Çünkü damarlarında dilatasyon meydana gelen bir organ daha fazla kanlanacaktır. Etkinliğinde de artış görülecektir. • Endikasyonları; kardiyojenik şok, septik şok, kalp yetmezliği tedavisi (Sağ kalp yetmezliği ve pulmoner hipertansiyon hariç!),oligürik böbrek yetmezliği. Düşük kan basıncı, artmış atrium dolum basınçları ve azalmış idrar çıkışı olan hastalarda kardiyak debiyi arttırmak için kullanılan bir ajandır. • Myokard kontraktilitesi (Kalp kasının kasılabilirliği), renal kan akımı (Böbreklere giden kan akımı), glomerüler filtrasyon hızı, sodyum atılımı ve idrar çıkışını arttırarak katekolaminler arasında iyi bir seçenek olduğunu göstermiş bir ajandır. • Dopamin’in ekstravazasyonu da tıpkı Noradrenalin gibi nekroza neden olabilir. • Sağ kalp yetmezliğinde, akut respiratuar distres sendromunda ve pulmoner hipertansiyonda kontrendikedir. www.ahmetemreazakli.com 167 Dopamin’in Klinik Kullanımı • Genellikle 1 ampul Dopamin (200 mg), 100 ml medifleks içine konur. • İnfüzyon hızı, hastanın klinik durumuna göre şekillendirilir. • Ortalama doz mcg/kg/dk’dır. aralığı 1-20 www.ahmetemreazakli.com 168 56 Öğr. Gör. Ahmet Emre AZAKLI ahmetemreazakli@gmail.com 23.9.2017 Dobutamin • Kalp debisini arttıran bir ajandır. A n c a k b u a r t t ı r m a e t k i s i n i di ğe r aj a nl a rd a n far klı ol a ra k, kan b e l i r g i n a r t ı ş s a ğ l a m a d a n g e r ç e k l e ş t i r i r. basıncında • Sistolik kalp yetmezliğinde tercih edilir. Yani kalp kasılmasında etkilidir. Diastolik kalp yetmezliğinde kullanılmaz. • Kardiyojenik şokta kan basıncını ciddi oranda arttırmadığından, tek başına kullanımı yarar sağlamayacaktır. • Hipermetabolik septik şoklarda artan doku oksijen ihtiyacını karşılamada kullanılır. • Konjestif kalp yetmezliğinde ve koroner arter hastalarında, Dobutamin iyi bir seçenektir. • Uygulama doz aralığı 2-20 mcg/kg/dk’dır. www.ahmetemreazakli.com 169 Deksmedetomidin (Precedex) • Sedatif, analjezik ve sempatolitik etkili bir ajandır. • Ameliyat esnasında ortaya çıkabilecek hipertansiyon ve taşikardi ataklarını kontrol edebilir. • Solunum depresyonu oluşturmaksızın; analjezi s a ğ l a r. A n e s t e z i k m a d d e g e r e k s i n i m i n i a z a l t ı r. • Yoğun bakım ünitelerinde kullanımı sıktır. Uyanık entübasyon esnasında gerekli sedasyonda kullanımı uygundur. • Hipotansiyon, bradikardi, aşırı sedasyon ve derlenmede gecikme gibi yan etkileri olabilir. • İnfüzyonu 24 saatten uzun tutulmamalıdır. Böbrek ve karaciğer yetmezliği olanlarda, yaşlılarda doz azaltılmalıdır. Atılımı idrar ve feçesledir. • Erişkin hastalar için uygulamaya 10 dakika içinde 1 mcg/kg'lık bir yükleme dozu ile başlanması ve 0.2-0.7 mcg/kg/saat sınırları arasında kalan bir idame infüzyonu ile devam edilmesi önerilir. ve sedasyon www.ahmetemreazakli.com 170 Nitrogliserin (Perlinganit) • Koroner damarlarda selektif vazodilatasyon yapar. Myokardın oksijen sunumu böylece artmış olur. Venöz dilatasyon etkisi, arteriyel dilatasyon etkisinden daha belirgindir. Etki mekanizması sodyum nitroprussid ile benzerdir. • Koroner kan akımını iskemik alanlara yönlendirir. Myokardın oksijen tüketimi azalır, oksijen sunumu artar. Koroner arter spazmı azalır. Serebral damarlar da dilate olur. • Taşikardik etki oluşturur. Bronş düz kaslarını gevşetir. Sistolik arter basıncında meydana getirdiği düşüş daha fazladır. • Antianginal olarak da kullanılır. • Operasyonlar esnasındaki hipertansiyon krizlerinde primer ilaçlardan birisidir. • Perlinganit 10 mg/10 ml ampullerde bulunur. 0,1 mg/ml formda hazırlanır ve 1-2 ml’lik titrasyonlarla uygulanır. IV infüzyon şeklinde de kullanımı mümkündür. www.ahmetemreazakli.com 171 57 Öğr. Gör. Ahmet Emre AZAKLI ahmetemreazakli@gmail.com 23.9.2017 Sodyum Nitroprussid (Nipruss) • Kullanımı sınırlı olmasına karşın, temel bilgilere yer verilecektir. • Venöz ve arterioler tüm kasları gevşetir. Doğal ve güçlü bir vazodilatördür. Kan basıncını düşürür. • Siyanid toksisitesi riski taşıması, kullanımını sınırlandırmıştır. (Metabolik asidoz, kardiyak ritm bozuklukları ve hipoksi) Zehirlenmenin ilk belirtisi, ilacın etkisine direnç gelişimidir. 0.5 mg/kg/st dozun altında ihtimal azalır. Tedavide sodyum tiyosülfat ya da sodyum nitrat verilebilir. • Solüsyonu ışıktan korunur. Özel bir aliminyum ve karbon kağıdına sarılır. (Fotodegredasyon özelliği) • Solüsyonun mavi renk alması sodyum nitroprussidin parçalandığını gösterir. Solüsyon kullanılamaz. • Hipertansif acillerde, akut ve konjestif kalp yetmezliğinde, feokromasitomada, kardiyak ve aortik cerrahide kullanılabilir. www.ahmetemreazakli.com 172 Esmolol • Çok kısa etkilidir. (20-30 dakika) • Kalp hızını ve daha az oranda da arteriyel basıncı düşürür. • Myokardın kasılmasını azalttığından (Myokard depresyonu oluşturma etkisi) kalp yetmezliği durumunda dikkatli kullanılmalıdır. • Taşikardik ve hipertansif krizlerde tercih edilebilir. Entübasyona hemodinamik yanıtı iyi kontrol eder. (0.5 mg/kg intravenöz puşe) Kontrollü hipotansiyonda da etkindir. • Ciddi bradikardi, kardiyojenik şok ve belirgin kalp yetmezliği gelişme ihtimaline karşı tedbirli olunmalıdır. • Tavsiye edilen iv yükleme dozu 500 mcg/kg’dır. Bunu 100-300 mcg/kg/dk infüzyon takip edebilir. www.ahmetemreazakli.com 173 Metoprolol (Beloc) • Beta adrenerjik reseptörlere bağlanır. Katekolamin etkilerini bloke eder. Selektif Beta1 adrenerjik antagonisttir. – – – – – K a l p h ı z ı y a v a ş l a r. K a n b a s ı n c ı a z a l ı r. M y o k a r d k a s ı l m a s ı a z a l ı r. O k s i j e n t ü k e t i m i a z a l ı r. İ n f a r k t a l a n ı n ı , i n f a r k t s o n r a s ı i s k e m i y i a z a l t ı r. • 5 ml ampul direk enjektöre çekilir. 1’er ml’lik titrasyonlarla hastanın yanıtı değerlendirilerek uygulanır. Etkisi 5-10 dakikada başlar, 2-4 saat devam eder. • Özellikle taşikardi durumlarında tercih edilir. Anjina pektoriste ve akut MI sonrasında kullanılır. www.ahmetemreazakli.com 174 58 Öğr. Gör. Ahmet Emre AZAKLI ahmetemreazakli@gmail.com 23.9.2017 Diltiazem • Kalsiyum kanal blokerleri denen ilaç grubuna aittir. Bu ilaç grubu antihipertansif etki gösterir. Diltiazem bu etkisini koroner vazodilatasyon ile gerçekleştirir. • Diltiazem uygulamasında refleks taşikardi görülmez. Çünkü AV düğümün iletimini azaltır. • Ortalama dozu 0.25 mg/kg’dır. www.ahmetemreazakli.com 175 Magnezyum Sülfat • Magnezyum insan vücudunda adenozinden sonra en güçlü vazodilatördür. • Antianginaldir. • Antiaritmiktir. • İntraoperatif anestezi yönetiminde perioperatif analjeziye adjuvan olarak kullanımı üzerine çalışmalar yapılmakta ve olumlu sonuçlar alınmaktadır. • Antikonvülziftir. • Kas gevşeticilerin etkisini arttırır. • Renal yolla atılır. Renal yetmezliği olan hastalarda zorunlu olmadıkça kullanılmamaktadır. • Astım ataklarında ve feokromasitoma cerrahisinde etkindir. • Uterus hiperaktivitesini azaltır ve uterus kan akımını iyileştirir. • Magnezyum Toksisitesi İdrar çıkışı, solunum sayısı ve patella refleksi değerlendirilir. Toksisite şüphesi varsa IV Kalsiyum Glukonat (1 gr) ya da Kalsiyum Klorid (300 mg) verilerek magnezyum etkisi antagonize edilebilir. www.ahmetemreazakli.com 176 Anestezi Bilimine Giriş ve Temel Kavramlar www.ahmetemreazakli.com 59 Öğr. Gör. Ahmet Emre AZAKLI ahmetemreazakli@gmail.com 23.9.2017 Anesteziye Giriş • -an olumsuzluk eki ile duyu, his anlamına gelen ‘estezi’ sözcüğünün birleşimi ile ‘Anestezi’ kavramı oluşturulmuştur. Kelime olarak duyusuzluk, hissizlik anlamı taşımaktadır. • Anestezi uygulaması, başlıbaşına bir tedaviler bütünüdür. Vücuttaki tüm sistemleri direk olarak etkileme özelliği olan, genel fizyolojik işleyiş üzerinde değişim yaratabilen bir uygulamadır. 178 Anestezi Tipleri 1. Genel Anestezi: Hastada geçici bir bilinç kaybı sağlayan anestezi yöntemidir. Sistemleri ciddi anlamda etkileyen bir mekanizmaya sahiptir. Genel anestezi oluşturan ilaçlar 2 tiptir: Hastaya damar yolu ile verilen anestezi ilaçlarına intravenöz (iv) anestezik, hastaya solunum yolu ile verilen anestezi ilaçlarına inhalasyon anestezikleri denir. Ayrıca genel anestezi uygulamasında hastalara narkotik analjezik denilen güçlü ağrı kesiciler ve istemli çalışan kasların faaliyetini sonlandıran nöromuskuler blokerler (kas gevşeticiler) uygulanır. 2. Sedasyon (Sedoanaljezi): Kelime kökenine bakıldığında sedatif, sakinleştirici anlamı taşımaktadır. Analjezi de ağrısızlığı simgelemektedir. Yani sedasyon uygulamasında temel amaç, hastanın sakin ve ağrısız hale gelmesini sağlamaktır. Genel anestezi uygulamasında genellikle solunum faaliyeti hasta tarafından devam ettirilemez ve yapay bir solunum sağlanır. Sedasyon uygulamasında ise genellikle spontan solunum (Hastanın kendi devam ettirdiği solunum faaliyeti) korunur. Bu uygulamada genellikle sedatifler ve güçlü opioidler (Narkotik analjezikler=Güçlü ağrı kesici ilaçlar) kullanılır. Hasta evinde uyuyup uyanmış gibi hisseder. 3. Lokal Anestezi: Hastada herhangi bir bilinç kaybı olmaksızın, yalnızca operasyonun gerçekleşeceği NOKTAYI hedef alan anestezi tipidir. (Et beni alınması, sünnet, yüzeyel cilt kesilerinin onarımı vb.) 4. Rejyonel Anestezi: Türkçeleşmiş hali, bölgesel anestezidir. Lokal anesteziden farklı olarak, bu anestezi tipinde bir bölge komple etkilenir. Lokalize alan odaklı değil, uzuv odaklı bir anestezi yaklaşımıdır. Örneğin spinal anestezi dendiğinde, hastanın uygulanan seviyenin altından itibaren hiçbir bölgede ağrı hissi olmaz. Veya bir sinir bloğu ile hastanın omzu ya da kolu komple uyuşturulmuş hale getirilebilir. Rejyonel anestezide de bilinç kaybı olmaz, hasta uyanıktır ancak sinirlerin blokajı ile ağrı hissetmez. 179 Anestezide Kullanılan Bazı Ekipmanlar • Anestezi cihazı (Anestezi makinesi) • Aspiratör • Aspirasyon sondaları • IV Kanüller • Enjektörler • Endotrakeal tüpler, guide (mandren, stile) • Airway • Yüz maskeleri, oksijen maskeleri • … 180 60 Öğr. Gör. Ahmet Emre AZAKLI ahmetemreazakli@gmail.com 23.9.2017 Anestezi Öncesi Hazırlık • Anestezi teknikerlerinin en temel görevi, anestezi uygulaması öncesinde gerekli ekipmanın tam ve çalışır halde hazır bulunmasını sağlamaktır. • Hazırlık 3 kısımdan oluşur: Teknik ,medikal ve farmakolojik hazırlık. • Teknik hazırlık, anestezi cihazının çalışır halde olmasını içerir. Cihazın çalışır halde olmaması, ölümcül komplikasyonlara neden olabilir (?) Ayrıca kullanılan tüm ekipmanın (Aspiratör, laringoskop vb.) çalışır olması, teknik hazırlık kapsamında değerlendirilir. • Medikal hazırlık ise kullanılacak sarf malzemenin hazırlığı kapsamındadır. (Hastaya uygun boyutta trakeal tüpler, airwayler vb.) • Farmakolojik hazırlık ise kullanılacak sıvı ve ilaçların hazırlığıdır. 181 Teknik Hazırlık Kapsamı • Anestezi cihazının otomatik testten geçirilmesi. (Her gün başında ya da her solunum devresi değişikliğinde.) • Anestezi cihazının manuel geçirilmesi. (Her vaka başında.) testten • Laringoskopun ışık kaynağının çalışırlığının kontrolü. • Enjektomatların çalışırlığının kontrolü. • Aspiratörün çalışırlığının kontrolü. 182 Anestezide Ön Hazırlık • Anestezi uygulaması öncesinde, anesteziye ait tüm donanımın güvenli ve etkin olması anestezi teknikerlerinin sorumluluğundadır. • Tüm hazırlıklar; teknik, medikal ve farmakolojik olmak üzere üç kısımda incelenirler. 183 61 Öğr. Gör. Ahmet Emre AZAKLI ahmetemreazakli@gmail.com 23.9.2017 Anestezide Teknik Hazırlık ve Kapsamı • Teknik hazırlık dendiğinde aklımıza anestezi ile alakalı tüm teknik cihazların hazırlığı gelmelidir. • Rutin pratikte en sık kullanılan ve devamlı hazır olması gereken cihazlar; 1. 2. 3. 4. Anestezi makinesi Laringoskop Aspiratör Enjektomatlardır. 184 Anestezi Makinesi • Anestezi makinesi, mekanik ventilatör ve monitör olmak üzere temel iki kısımdan oluşmaktadır. • Hastanın yaşamsal bulguları monitör kısmından, hastanın solunumsal faaliyetleri de mekanik ventilatör kısmından izlenir. • Piyasada birçok cihaz vardır. Kullanımları farklı da olsa, her cihazda aynı amaca hizmet eden değişmez kısımlar mevcuttur. 185 Anesthesia Workstation • Anestezi makinesinin aktif olarak kullandığımız, monitör ve ventilatör kısmına genel anlamda ‘Anestezi İş İstasyonu’ anlamına gelen ‘Anesthesia Workstation’ denir. • Anestezi makinesinin anestezi uygulamalarından önce çalışır durumda olması ve teknik bir sorun yaşanmaması, anestezi teknikerlerinin sorumluluğundadır. İhmaller, hayati komplikasyonlara neden olacaktır. 186 62 Öğr. Gör. Ahmet Emre AZAKLI ahmetemreazakli@gmail.com 23.9.2017 Anestezi Makinesinin Aktif Kullanılan Kısımları • • • • • • • • Monitör Açma / Kapama tuşu APL valf Körük Paw gösterge değeri Manuel/Otomatik mod tuşu Soda Lime İnspirasyon & Ekspirasyon ventilatör giriş kısımları • Flowmetre • Nazal ya da Yüz Maskesi ile oksijen verilen kısım 187 Monitör • Hastanın yaşamsal bulgularının takip edildiği ekrandır. • EKG bağlantı kabloları • Pulse oksimetre (Oksijen saturasyonunu ölçen prob) • Tansiyon manşonu ve kablosu • İnvaziv monitorizasyon giriş yeri ve kablosu 188 On / Off • Cihazın elektrik akımı ile çalıştırılması için çevrilmesi gereken kısımdır. Cihaz bu tuşla açılır ya da kapatılır. • Noktanın şeklin ortada olması elektrik akışının olduğunu yani cihazın açık olduğunu, noktanın şeklin dışında olması ise elektrik akışının olmadığını yani cihazın kapalı olduğunu gösterir. • Genelde medikal aletlerde açma / kapama tuşu için işaret resimlerdeki gibidir. 189 63 Öğr. Gör. Ahmet Emre AZAKLI ahmetemreazakli@gmail.com 23.9.2017 APL Valf • Açılımı ‘Adjustable Pressure Limitation’ olan APL valf, adından da anlaşılacağı gibi balonun basıncını ayarlamaktadır. • Hastanın ilk uyutulduğu evrede APL valf sıfırlanırsa (İyice açılırsa) balon dolmaz. İyi bir ventilasyon esnasında da, herhangi bir kaçak vermiyorken tamamen kapalı olması; hastanın aşırı basınçlı havalandırılmasına neden olur. • APL valf genelde manuel ventilasyonda 20-30 (Değişebilir!), ayılma esnasında da atelektaziye neden olmamak için 5-10 seviyelerinde tutulur. • Hastanın ventilasyonunda zorlanılıyor, balon dolmuyorsa, 75’e alınması gerekir. (En kapalı haldeki basınç limiti, cihazdan cihaza değişebilir.) 190 Körük • Hastaya verilen tidal hacim ölçüsünce inip çıkmaktadır. • Körüğün çalışmaması, cihazın hastayı havalandırmıyor olmasına bağlı olabilir. • Yeterli tidal hacmin verilip verilmediğini anlama noktasında da yararlı olabilir. Bu oran, ayrıca ventilatör ekranından da görülebilir. 191 Paw Gösterge Değeri • Basıncın ölçüsünü gösteren bir göstergedir. • Özellikle cihazın kalibrasyonunu (Kontrolünü) yaparken, belli bir basınca kadar balonu şişirmek gerekebilir. • Bu oranı ayarlamak için göstergeden faydalanılır. 192 64 Öğr. Gör. Ahmet Emre AZAKLI ahmetemreazakli@gmail.com 23.9.2017 Otomatik / Manuel • Bu anahtar; hastayı bizim ya da makinenin kendisinin havalandıracağını ayarlamamızı sağlar. • Körük resmi olan kısma çevrildiğinde, cihaz hastayı ayarlanan parametrelerle otomatik havalandırır. • El resmi olan kısma çevrildiğinde, cihaz hastayı havalandırmaz. Bizim balonu ele alarak, hastaya solunum faaliyetini yaptırmamız gerekir. 193 Kanister • Kanister, içerisine sodalime konan kutudur. • Kanister doğru yerleştirilmediyse, hasta asla havalandırılamaz. Durumun hasta uyutulmadan önce mutlaka kontrol edilmesi gerekir. • Sodalime, karbondioksit absorbanıdır. Yani karbondioksiti içine alarak hastaya gidişini önler. • Soda lime, %78-84 oranında calcium dihydroxide, %2-4 sodium hydroxide, %1418 Su ve %1 indikatör ethyl violet içermelidir. 194 İnspirasyon & Ekspirasyon • Okun cihaza doğru olduğu kısım, ekspirasyon kısmıdır. Yani hastadan hava akışı bu kısımdadır. Mutlaka bakteri filtresi takılmalıdır. • Okun hastaya doğru olduğu kısım, inspirasyon kısmıdır. Hastaya cihazdan gaz akışı bu kısımdadır. Bu kısımda da bakteri filtresinin takılması önerilir. Ancak basıncı arttırıyor düşüncesiyle takılmaması gerektiğini belirten klinisyenler de mevcuttur. 195 65 Öğr. Gör. Ahmet Emre AZAKLI ahmetemreazakli@gmail.com 23.9.2017 Flowmetre • Verilen gazların L/dk cinsinden değerleri, flowmetre ile belirlenir. • Anestezi makinesinde oksijen, azot protoksit ve hava kısımları mevcuttur. 196 Oksijen Flowmetre • Nazal ya da yüz maskesi ile oksijen verme amaçlı kısımdır. • L/dk cinsinden oksijen verir. 197 Solunum Devresi ve Kısımları (Bakteri filtresi) 198 66 Öğr. Gör. Ahmet Emre AZAKLI ahmetemreazakli@gmail.com 23.9.2017 Anestezi Cihazının Hazırlanması • Anestezi makinesinde inspiratuar ve ekspiratuar kısımlara, solunum devresinin Y parçasından ayrılan iki uç takılır. • Manuel bag (Balonlu parça) balon resmi bulunan kısma takılır. • Her cihazın kalibrasyon koşulları ve şekli farklıdır. • İlgili yönlendirmelerle kalibrasyon yapılır. 199 Mindray-Manuel Devre Kaçak Testi 200 Mindray-Otomatik Devre Kaçak Testi 201 67 Öğr. Gör. Ahmet Emre AZAKLI ahmetemreazakli@gmail.com 23.9.2017 Cihazın Manuel Kontrolü *** Her vakanın başlangıcında, yapılması gereken ilk iş olmalıdır ! 202 Medikal Hazırlık • Medikal hazırlık, medikal anlamda kullanılacak tüm malzemelerin hazırlığını içerir. • Monitorizasyon, hava yolu ve damar yolu başlıkları altında incelebilir. • Monitorizasyon için birden çok elektrod, invaziv izlem yapılacaksa uygun set ve kablolar hazır olmalıdır. • Havayolu hazırlığı için; ışığı yanan bir laringoskop, endotrakeal tüp, guide, kaf enjektörü, farklı boylarda laringeal maskeler, farklı boylarda yüz maskeleri, zor entübasyon ihtimaline yönelik araç gereç, airway vb. malzemeler hazırlanır. • Damar yolu hazırlığı için; farklı boyda kanüller, turnike, alkol, pamuk, damar yolu tespit bantları vb. malzemeler hazırlanır. 203 Farmakolojik Hazırlık • Uygun sıvı ve ilaçların hazırlığını içerir. • Etiketleme doğru yapılmalıdır. (İlaç adıcc’deki etken madde miktarı-tarih-saathazırlayan) 204 68 Öğr. Gör. Ahmet Emre AZAKLI ahmetemreazakli@gmail.com 23.9.2017 Sonuç • Anestezi cihazı hazır olmalıdır. • Teknik anlamdaki tüm öncesinde çözümlenmelidir. sorunlar, vaka • Medikal ve farmakolojik hazırlık, eksiksiz yapılmalıdır. 205 Medikal Hazırlık Kapsamı • Anestezi öncesinde hazır olması gereken en temel malzemeler 3 kategoride incelenir: Monitorizasyon için gerekli malzemeler, havayolu malzemeleri ve damar yolu malzemeleri. 1. 2. 3. Monitorizasyon İçin: EKG elektrodu, tansiyon manşonu, invaziv takip yapılacaksa Transducer vb. Havayolu İçin: Laringoskop, endotrakeal tüp, airway, guide (Stile, mandren), tüp tespitleri, LMA vb. Damaryolu İçin: Replasman sıvısı, branül, turnike, alkollü pamuk, damaryolu tespiti, enjektör. 206 Hastanın Ameliyata ve Anesteziye Hazırlanmasında Önemli Noktalar • Monitorizasyon kablolarının olabildiğince hastadan uzak tutulması ve boynunun üzerinden geçirilmemesi gerekir. (Hastada boğulma ve çaresizlik hissi yaratabilir.) • Ameliyat odası soğuksa ve engel bir durum yoksa, hasta anesteziye başlanmadan önce ısıtıcı desteği ile ısıtılmalıdır. Ayrıca sıcak yeşiller çok yararlı olabilir. • Erişkin hastalarda minimum 20G (Pembe), çocuk hastalarda da minimum 22G (Mavi) IV yol açılmaya çalışılmalıdır. Genelde sol el üstü tercih edilir. Eğer anormal kanamaların beklendiği ya da hemodinamisi bozuk / kritik bir hasta ise birden çok yol, hatta kalın damar yolları açılmalıdır. Kanül (Branül, Anjioket) Boyları: 14G=Turuncu, 16G=Gri, 18G=Yeşil, 20G=Pembe, 22G=Mavi, 24G=Sarı, 26G=Mor [Gauge büyükçe, kanülün kalınlığı azalır.] • Hastaya empati ile ve etik yaklaşılmalıdır. • Hastaya her işlem için mutlaka açıklama yapılmalı ve güleryüzlü davranılmalıdır. Ameliyathane ve ortam sizin için rutin bir eylem olsa da, hasta için olağanüstü bir durumdur. Hayatı için ve yaşayacakları için endişe duyar. Psikolojik anlamda size ihtiyacı çok fazladır. Yaşatılacak bir travma, psikiyatrik kalıcı hasarlara neden olabilir. • Hastaya uyutmadan önce mutlaka ‘Merak ettiğiniz bir şey, sizi endişelendiren bir konu var mı?’ ifadesinde bulununuz. Hastanın gözlerinin içine bakın, gülümseyin ve mutlaka temasta bulunun. 207 69 Öğr. Gör. Ahmet Emre AZAKLI ahmetemreazakli@gmail.com 23.9.2017 Temel İlaç Hesaplamaları • İlaç hesaplamalarının doğru şekilde yapılması, tüm klinik uygulamalarda alan farketmeksizin kritik önem taşır. • İlaç hesaplamaları doğru şekilde yapılmadığı takdirde hedeflenen doz hastaya uygulanamaz ya da yüksek dozda ilaç uygulamaları sonucunda komplikasyonlar görülebilir. Bu komplikasyonlar fatal düzeyde olabilir. • Sıvı formdaki ampuller, sıvı formdaki flakonlar, toz haldeki ampuller ve toz haldeki flakonlar; özel yaklaşımlarla uygun doza hazırlanırlar. 208 Ticari İsim ve Etken Madde • Ticari isim, bir ilacın özel adıdır. İlacı yapan ilaç firmaları, ilgili etken madde ile oluşturduğu ilaca kendi özel ismini verebilir. • Etken madde ise değişmez. Ticari isim değişse de, mutlaka ilacın etken maddesi üzerinde yazılıdır. • Örneğin; Midazolam etken maddedir. Ticari anlamda Dormicum, Demizolam, Zolamid vb. isimlerle karşımıza çıkabilir. Her ilacın etken maddesi ezbere bilinmelidir.* 209 Hesaplama Öncesinde İlacın Genel Analizi • İlacın hesaplamasını yapabilmek için yanıtlanması gereken temel 2 soru mevcuttur: 1. Bu ilacın tamamı kaç mg / mcgr / gr / IU ? Etken madde yoğunluğunu verir. 2. Bu ilaç toplamda kaç ml’den oluşuyor ? İlacın enjektörde kapladığı hacimdir. • Bu soruların yanıtı, ilacın analizini mümkün kılacaktır. 210 70 Öğr. Gör. Ahmet Emre AZAKLI ahmetemreazakli@gmail.com 23.9.2017 ML = CC , ML’deki Etken Madde • Örnek ilaç olarak Arveles ampülü düşünelim. • Arveles, ağrı kesici özelliği olan bir ilaçtır. (Nonsteroid Antiinflamatuar.) Etken maddesi Deksketoprofen Tromatemol’dür. • Arveles toplamda 2 ml hacme sahip bir ilaçtır. Bir ampulü 50 mg’dır. • Bu durumda ilacı belli bir kalıpta yazmak gerekir: X mg/Y ml • Arveles 50 mg / 2 ml (2 ml Arveles 50 mg’dır.) • İlk sayı, ikinciye bölündüğünde ilacın ml’inde ne kadar etken madde olduğu ortaya çıkar. 50 / 2 = 25 • Bu durumda Arveles ampulün 1 ml’i 25 mg’dır. 211 Pratik • Tamamı 100 mg olan Contramal Ampul’den hastaya ½ cc uygulanırsa, kaç mg Contramal yapılmış olur ? (Contramal 100 mg, 2 ml’dir.) • Bir hastaya X isimli ilacın 3 mg uygulandığı biliniyor. Uygulanan doz 0,25 ml olduğuna göre, bu ilacın tamamı kaç mg’dır ? 212 Mg, Mcg, Gr, IU ? • • • • 1 g=1.000 mg 1 mg = 1.000 mcg 1 g=1.000.000 mcg 1 mcg = 0,001 mg • Gram > Miligram > Mikrogram (Küçüğe doğru giderken sayı her hamlede 1000 ile çarpılır, büyüğe doğru giderken sayı her hamlede 1000’e bölünür.) • ML kavramı ile MG kavramını karıştırmayınız. ML, ilacın enjektörde kapladığı hacimdir. MG ise ilacın etken madde yoğunluğunu temsil eder. 1 ml’lik bir hacimde 200 mg etken madde yoğunluğu olabilir. 213 71 Öğr. Gör. Ahmet Emre AZAKLI ahmetemreazakli@gmail.com 23.9.2017 Pratik • • • • • • • 2 mg = … gr 2 mg = … mcg 1 mcg = … gr 0,7 gr = … mg 150 gr = … mcg 3 gr = … mg = … mcg 8.000.000 mcg = … mg = … g 214 Örnek İlaç Hesaplaması • İlaçların cc’deki etken maddeleri belirtilirken, ondalıklı sayılar kullanılmamaya çalışılır. Eğer ondalıklı bir sayı elde edildiyse, amaç tam sayıya dönüştürmektir. Bunun için de birimler arasındaki geçişten faydalanılır. • Örnek ilaç; Fentanyl olsun. (0.5 mg ilaç 10 ml’dir.) o X mg/Y ml = 0,5 mg/10 ml o 0,05 mg / 1 ml o 0,05 mg = 50 mcg o Bu durumda 1 ml fentanyl 50 mcg’dır. 215 Yüzde İle İfade Edilen İlaçlarda ML’deki Etken Maddenin Belirlenmesi • X ilacı %1 formda olsun. Ve tüm ampul 5 ml olsun. • Yüzdeli ifadenin yanındaki sayı 10 ile çarpılır. Bulunan değer, ilacın her 1 ml’inde kaç mg etken madde olduğudur. • Bu durumda %1 ise, 1x10 = 10 (10 mg/1 ml) • X isimli ilacın her ml’i (cc’si) 10 mg’dır. • Tüm ampul 5 ml olduğuna göre ve her ml 10 mg olduğuna göre, bu durumda ilacın tamamı 5x10 = 50 mg’dır. 216 72 Öğr. Gör. Ahmet Emre AZAKLI ahmetemreazakli@gmail.com 23.9.2017 Pratik • Aritmal %2, 5 ml ampulden hastaya anestezi indüksiyonu öncesinde 3 ml uygulanıyor. Hastaya uygulanan ilaç kaç mg, mcg ve gramdır ? Hesaplayınız. • Bustesin %0.5 flakondan cilt altına 2 ml’lik bir lokal anestezik uygularsak, uygulanan ilacın dozu kaç gr olur ? 217 İlaçların Dilüasyonu (Sulandırılması) • Sıvı haldeki ilaçların sulandırılması • Toz haldeki ilaçların sulandırılması 218 Sıvı Haldeki İlaçlardaki Sulandırma • Bir ilacı sulandırırken, toplam etken maddeyi ulaşılan total volüme bölerek ml’deki etken maddeyi hesaplamış oluruz. • Örneğin Zofer ampul. 4 ml’lik ve 8 mg bir ilaçtır. Zofer ampulü 8’e sulandırdığımızı düşünelim. • İlacın kendisi 4 ml’dir. 8’e sulandırmak demek, üzerine 4 ml daha sıvı eklemek demektir. (İzotonik, %5 dextroz, enjeksiyonluk su vb.) • İlacın etken madde yoğunluğu değişmedi ancak hacmi 8 ml oldu. • Bu durumda ilacın temel kalıbı 8 mg/8 ml olduğundan her cc’de 1 mg’lık Zofer elde etmiş oluruz. 219 73 Öğr. Gör. Ahmet Emre AZAKLI ahmetemreazakli@gmail.com 23.9.2017 Toz Haldeki İlaçlardaki Sulandırma • Toz haldeki ilaçların ne kadar sıvıyla dilüe edileceği, sizin inisiyatifinize kalmıştır. 1 gramlık bir flakon ilacı isterseniz 4 ml’e, isterseniz 5 ml’e, isterseniz de 10 ml’e sulandırırsınız. • Örneğin Sefazol 1 gram flakondur. 1 gram 1000 mg olduğuna göre; • İlacı 4’e sulandırırsak ml = 250 mg olur. • İlacı 5’e sulandırırsak ml = 200 mg olur. • İlacı 10’a sulandırırsak ml = 100 mg olur. 220 Pratik • Prednol 250 mg ampul 10 ml serum fizyolojik ile sulandırılıyor. a) ml’de kaç mg’lık Prednol oluşmuş olur ? b) Bir hastaya bu sulandırılmış ilaçtan 5 ml uygularsak, kaç mg yapmış oluruz ? c) Pediatrik bir hastaya 5 mg uygulamak istiyorsak, nasıl bir sulandırma yapmamız gerekir ? 221 İnsülin Enjektörü • • • • Toplamı 1 ml’dir. Üzerindeki her sayı dizyemi ifade eder. 1 ml = 10 dizyemdir. 1 ml = 10 dzy = 100 IU 222 74 Öğr. Gör. Ahmet Emre AZAKLI ahmetemreazakli@gmail.com 23.9.2017 Klinikte Hesaplanması En Önemli İlaç Grupları • • • • • • Ultiva 2 mg flk Ultiva 5 mg flk Penthotal 1 gr flk Penthotal 0.5 gr flk Perlinganit 10 mg/10 ml ampul Efedrin 0,05 gr/1 ml ampul 223 Ders Notlarındaki Kavramlar • mg/kg Hastanın her kilosu başına uygulanacak dozu ifade eder. 70 kg olan bir hastaya X ilacı 2 mg/kg uygulanırsa, 140 mg doz gerekli anlamına gelir. • mg/kg/h Saatte kilogram başına verilecek dozu ifade eder. Bu şekilde uygulanan ilaçlar, infüzyon şeklinde verilmiş olur. 2 mg/kg/h uygulanacak bir ilaç düşünelim. Hasta 70 kg olsun. Saatte kilosu başına 2 mg uygulayacaksak, her saat 140 mg uygulamış olmalıyız. • • IV infüzyon: İntravenöz infüzyon IVP : İntravenöz puşe 224 Anestezide Kullanılan Sıvıların Hazırlanması • Sıvıların setlenmesi için 1 adet serum seti gerekir. • Serum seti öncelikle kilitlenir. • Sıvıya takılacak olan kısımdan kapak çıkartılır. İlgili kısım hiçbir yere değdirilmeden direk sıvıya saplanır. • Öncelikle bir iki defa sıkmak suretiyle hazne doldurulur. • Yüksek bir yere asılı sıvının serum setindeki havasının boşalması için kilidi açılır. • Hat boyunca hava kalmadığı zaman işlem tamamlanmış olur. 225 75 Öğr. Gör. Ahmet Emre AZAKLI ahmetemreazakli@gmail.com 23.9.2017 Üç Yollu Musluk Çalışma Prensibi • Daha yavaş giden ve sürüklenme ihtiyacı olan ilaç ya da sıvılar, ön tarafa takılmalıdır. Arka tarafa ise sürükleyici replasman sıvısı takılmalıdır. 226 Periferik Damar Yolu (Venöz Kateterizasyon, Venöz Kanülasyon) • Damar yolu kurtarıcısıdır. • Mümkün olan her hastada, anestezinin damar yolu ile başlatılması gerekir. • İlaç ve sıvı uygulamaları, sadece ven içine yapılır. Arteriyel ilaç uygulamaları nadir ve tedavi amaçlıdır. (Kanülasyon yapılan damar açıklığının sağlanması, anestezistlerin en büyük arter mi, ven mi ?) • Arter kanülasyonunda kan basınçlı ve açık renkte gelir. Venöz kanülasyonda kan basıncına bağlı (Tansiyon yüksekse) yine basınçlı gelebilir, ancak rengi daha koyudur. • Ven seçimi distalden proksimale doğru yapılır. (Merkezin uzağından yakınına doğru.) Öncelik daha alt seviyedeki venlerdir. El üstü ilk tercih olmalıdır. • Mikrobiyal kontaminasyonu engellemek için % 2’ lik klorheksidin, povidon iyot, iyodofor veya % 70’ lik alkol; antiseptik solüsyon olarak kullanılabilir. • Bebeklerde povidon iyot, iyodofor geçici hipotroidiye neden olduğundan tercih edilmemelidir. 227 Damar Yolunda Problem Olan Hastalara Yaklaşım • Tüm deneme girişimleri, o andaki en deneyimli personel tarafından yapılmalıdır. • Olabildiğince ekstremiteler kalp seviyesinin altına indirilmeli, sıkı bir turnike ile venler doldurulmaya çalışılmalıdır. • Vurma / Parmakla uyarma ? (Hangisi doğrudur?) • Geriden gelme tekniği ? Görünen ancak boyu yetersiz venlerde tercih edilir. • Sıvı ile ilerleme tekniği ? Ven görünür, girilebilir, ancak ilerlenemezse; ekstravazasyon meydana gelmeden sıvı ile damar açılmaya çalışılır. 228 76 Öğr. Gör. Ahmet Emre AZAKLI ahmetemreazakli@gmail.com 23.9.2017 Periferik Venöz Anatomi 229 IV Yol Komplikasyonları 1. Aşırı duyarlılık Atopik hastalarda dikkat! 2. İnfiltrasyon (Sızıntı) 3. Ekstravazasyon 4. Ekimoz (Kılcal damar hasarına bağlı, cilt altına kan sızması.) 5. Hematom 6. Flebit (En yaygın görülendir.) [Venin inflamasyonu] 7. Enfeksiyon. 230 İntraarteriyel İlaç Uygulanması Durumunda Müdahale • İlaçların arterlere uygulanması, nadir durumlarda yapılan bir işlemdir. Hekim tarafından, genelde tanı amaçlı işlemlerde yapılır. • Klinik pratikte kullanılan tüm ilaçları, venöz damarlardan uygulamak gerekir. • Venöz damarlarda kan daha koyu, sızıcı tarzda gelir. Arteriyel damarlarda ise kanın rengi daha açıktır ve fışkırıcı tarzda kan akışı gözlenir. • Bir damarın arter ya da ven olduğu konusunda emin olunamıyorsa, sete kan dolup dolmadığını gözlemlemek iyi bir göstergedir. Eğer serum, damar yolu seviyesinde aşağı indirildiğinde şiddetli bir dolum varsa; kanül arterde olabilir. • Kan gazı örneği gönderilmesi de, venöz ya da arteriyel yerleşim hakkında fikir verecektir. 231 77 Öğr. Gör. Ahmet Emre AZAKLI ahmetemreazakli@gmail.com 23.9.2017 Arteriyel İlaç Uygulama Sonrası Semptomlar • Özellikle en tehlikeli ilaç Penthotal’dir. • İlk uygulama anında şiddetli ağrı, yanma, karıncalanma, ısıya duyarlılık ve parestezi (Uyuşma ve yanma hissi.) gözlemlenir. • Sonraki dönemde motor fonksiyonlarda bozulma, şiddetli kas kontraksiyonları (Kasılma), kas güçsüzlüğü, nabızsızlık, siyanoz, kompartman sendromu, gangren ve ekstremite hareketlerinde bozulma gelişebilir. • Kronik ağrı ve buna bağlı depresyon tipiktir. • Amputasyon gerektirebilecek malign bir klinik tablo mevcuttur. Kompartman sendromu, vücudun sınırlı bir alanı içinde aşırı basınç birikmesi sonucunda oluşur. Genellikle bir yaralanma sonrasında meydana gelen kanama veya ödemden kaynaklanır. Kompartman sendromunda görülen tehlikeli yüksek basınç, bu sendromdan etkilenen dokulara kan akışını önler. 232 İAİU Sonrası Tedavi Yaklaşımı • Kanül yerinde bırakılır ! • Damar yatağı, ortalama 20 ml serum fizyolojik (SF, İzotonik) ile yıkanır. • % 1 Lidocaine yavaşça damara verilir. (20 ml) • Kanül içerisinden 75-100 mg Prednisolon (Kortikosteroid) verilir. (İnfüzyon da yapılabilir.) • Trombüs yani pıhtıları eritmek için Streptokinaz verilebilir. • 5000 IU Heparin (Antikoagülan amaçlı verilir.) • Ağrı için pleksus sinir bloğu uygulanabilir. • Gerekliyse cerrahi tedavi uygulanır. 233 Santral Venöz Kateterizasyon • Santral venöz kateterizasyonda temel amaçlar venöz yol açmak ve monitorizasyondur. • SVK için kullanılan venler; 1. 2. 3. 4. 5. Subklavyen ven İnternal juguler ven Eksternal juguler ven Antikübital venler (Basilik ve Sefalik) Femoral ven 234 78 Öğr. Gör. Ahmet Emre AZAKLI ahmetemreazakli@gmail.com 23.9.2017 Santral Venöz Anatomi 235 Hangi Durumda, Hangi Santral Ven ? • Preoperatif hastalarda ilk tercih internal juguler ven olmalıdır. Daha sonra ise sırasıyla subklavyen ven ya da antekübital venler tercih edilebilir. • İnternal juguler venin ilk tercih olmasının nedeni, pnömotoraks riskinin daha minimal olmasıdır. Genel anestezi, kendi mekanizmasıyla minik bir px’i dahi klinik olarak anlamlı hale getirebilir. (Büyütebilir.) • Esas olarak amaç volüm tamamlamak ise, periferik iv yollar daha koruyucu ve güvenlidir. Santral katetere göre düşünülürse, periferik 16G (Gri) kateter; iki kat fazla replasmanı aynı sürede mümkün kılar. 236 Kardiyopulmoner Resüsitasyonda SVK • CPR esnasında ilaçların dolaşım zamanının minimal olması gerekir. • Periferik venöz yollarla bu zaman çok daha uzundur. Dolayısıyla daha verimli bir CPR için SVK şarttır. 237 79 Öğr. Gör. Ahmet Emre AZAKLI ahmetemreazakli@gmail.com 23.9.2017 ARDS Hastalarında SVK • Hastaya uygulanan yüksek PEEP, pnömotoraks riskini arttırır. • Bu hastalarda en güvenli yol, internal juguler ven ya da eksternal juguler vendir. 238 SVK İçin Malzeme Hazırlığı • Santral venöz kateter seti • Enjektör 10 ml (Genelde 2 adet) • İzotonik 100 ml (Steril açılmak üzere) • Steril yeşil • Delikli yeşil • Spanç • Antiseptik solüsyon 239 SVK’da Oluşabilecek Komplikasyonlar 240 80 Öğr. Gör. Ahmet Emre AZAKLI ahmetemreazakli@gmail.com 23.9.2017 SVK İle İlgili Önemli Klinik Bilgiler* • Kateter ucu için en iyi yer, vena cava superiordur. • Kateterizasyon esnasında mekanik irritasyona bağlı aritmi görülebilir. EKG monitorizasyonu takip edilmeli, herhangi bir aritmide işlem sonlandırılmalıdır. • Hastada genellikle 1 hafta gibi bir sürenin sonunda oluşan ani dispne, büyük damar perforasyonlarını akla getirmelidir. Radyografideki yeni plevral efüzyonlar, tanıyı destekler. • Koagülopati, santral kateterizasyon için büyük bir risktir. PT>15 ve trombosit < 50.000 mm3 ise koagülopati meydana gelir. Subklavyen ve internal juguler kateterizasyon, kanama riskini arttırır. 241 Kanama Zamanlarının Değerlendirilmesi • PT: Protrombine Time: Protrombin Zamanı = Pıhtılaşma anına kadar geçen süredir. Günümüzde yerine INR kullanılmaktadır. INR, Uluslar arası düzeltme anlamına gelir ve Dünya’da standart oluşturmak için tercih edilmiştir. Referans aralık PT için 10-14 saniye, INR için de 0,8-1.2 aralığıdır. PT, 30-40 saniyenin üzerine çıktığı zaman problem vardır. Bu değer INR için ise 2,5-3,5’in üstüdür. • Trombosit: PLT: Platelet = Kanın pıhtılaşmasını sağlayan hücre pulcuklarıdır. Normal değeri her mikro litrede (Litrenin milyonda 1’i) 150.000400.000 aralığındadır. * Kan tetkiklerinin değerlendirilmesi, preoperatif değerlendirme bölümünde daha detaylı incelenecektir. 242 İnternal Juguler Ven Kateterizasyonu • Anestezi teknikerleri de rahatlıkla uygulayabilir. (Yasal yetki mevcut değildir.) • Komplikasyon oranı düşük, başarı oranı yüksektir. • En problemsiz seçim, sağ internal juguler ven olacaktır. • Sol internal juguler kateterizasyonunda, zedelenmesi riski mevcuttur. ven damar (Kateter, sol juguler-subklavyen ven birleşkesinde yüksek oranda yanlış yerleşime neden olan sert bir dönüş yapar. Bu da damarın zedelenmesine, kateterin gerilmesine ya da geri dönmesine neden olur.) 243 81 Öğr. Gör. Ahmet Emre AZAKLI ahmetemreazakli@gmail.com 23.9.2017 Subklavyen Ven Kateterizasyon Seçimi • Subklavyen ven kateterizasyonunda deneyimli uygulayıcılarda %1 ve daha az pnömotoraks riskiyle santral yol sağlamak mümkündür. • Klinik uygulamada bu nedenle tercih edilme sıklığı yüksektir. 244 Klinik Anesteziye Giriş (Hastanın değerlendirilmesi, risklerin belirlenmesi, premedikasyon ve sıvı replasmanı) www.ahmetemreazakli.com Anestezi ve Ameliyat Dönemleri • Preoperatif Dönem: Ameliyat öncesi dönemi içerir. Hastanın değerlendirilmesi, gerekli tetkiklerin hazırlanması, fiziksel ve psikolojik yönden operasyona hazırlanması ile karakterizedir. • İntraoperatif Dönem: Ameliyat anındaki dönemdir. Perioperatif dönem de denir. Hasta profesyonel anestezi ekibinin gözetimi altındadır. • Postoperatif Dönem: Operasyonun tamamlanıp, hastanın ameliyat masasından alındığı anda postop dönem başlar. Hastanın destekleyici tedavilere ve en çok bakıma ihtiyaç duyacağı dönemdir. 246 82 Öğr. Gör. Ahmet Emre AZAKLI ahmetemreazakli@gmail.com 23.9.2017 Postop’un Sınıflandırılması • Postop 0 (Sıfır) : Hastanın ameliyat olduğu günü ifade eder. • Sonraki günler şekilde seyreder. de aynı 247 Preoperatif Değerlendirme • Ameliyat öncesi değerlendirme, rutin klinik uygulamalarda anestezi uzman hekimleri tarafından yapılır. • Bu değerlendirme esnasında hastaya dair bulgular, preoperatif değerlendirme formuna ilgili uzman doktor tarafından kaydedilir. • İlgili kayıtlar, anestezi teknikerlerine; uygulanacak anestezi ve verilmesi gereken profesyonel teknik destek anlamında yol göstericidir. 248 Preoperatif Dönemde Neleri Değerlendirelim ? a) b) c) d) e) f) g) Vital bulgular değerlendirilir. (Kan basıncı, kalp atım hızı, oksijen saturasyonu, vücut ısısı) Genel fizik muayene yapılır. Bu muayenede hastanın genel sağlık ve görünümü, bilinç düzeyi ve stres durumu, duygulanım ve duruşu, aile-arkadaş ya da bakıcı desteği, yürümeye yardımcı destekler kullanıp kullanmadığı değerlendirilir. Kapsamlı havayolu değerlendirmesi yapılır. Nörolojik muayene gerçekleştirilir. (Mental durum, bütün duyusal ve motor muayene, fokal nörolojik defisitlerin muayenesi.) [Fokal nörolojik defisit, belli bir yerde oluşmuş sinirsel hasarlara verilen genel isimdir. Bir ekstremitenin kalıcı felç olması gibi.] Kardiyak muayene gerçekleştirilir. (Kalp sesleri, hızı ve düzeni.) Solunum muayenesi yapılır. (Akciğer sesleri, solunum hızı vb.) Genel bir fiziksel değerlendirme yapılır. (Bağırsak sesleri, batında hassasiyet, periferik dolaşım, periferik ödem, kasiskelet sistemi vb.) 249 83 Öğr. Gör. Ahmet Emre AZAKLI ahmetemreazakli@gmail.com 23.9.2017 Genel Değerlendirme Başlıkları • Nöromuskuler: İnme veya nöbet hikayesi, alkol veya uyuşturucu kullanımı, güçsüzlük veya sinir hasarı hikayesi. • Solunum: Astım, KOAH, horlama veya obstrüktif uyku apnesi hikayesi, son zamanlarda solunum yolu enfeksiyonu öyküsü, sigara kullanımı, egzersiz toleransı. • Kalp: Hipertansiyon veya koroner arter hastalığı hikayesi, kalp yetmezliği semptomları (Nefes darlığı vb.) Çarpıntı, göğüste basınç, aktivite intoleransı. • Endokrin: Diyabet veya yüksek kolesterol hikayesi. • Renal: Böbrek hastalığı hikayesi. • Karaciğer: Karaciğer hastalığı, hepatit, pankreatit hikayesi. • Mide: Reflü hikayesi. • Kan: Antikoagülan ve kan hastalıkları hikayesi. • Obstetrik: Kadın hastalar için hamilelik hikayesi. 250 Konsültasyon • Hastada belirlenen herhangi bir sistemik sorunun, ilgili alanın uzmanına danışılmasıdır. Örnek Olgu Sunumu: 42 yaşında erkek hasta, kolesistektomi operasyonu öncesi değerlendirilmek nedeniyle anestezi polikliniğe yönlendiriliyor. Kalp damarlarında 2 adet stent bulunduğunu belirten hasta, kardiyoloji polikliniğine yönlendiriliyor ve konsültan destek isteniyor. 251 Preoperatif Anestezik Anamnez (Elektif ya da Acil Koşullarda) • • • • • • • • • Hastanın yaşı, kilosu ve cinsiyeti sorgulanmalıdır. Alışkanlıkları / bağımlılıkları sorgulanmalıdır. Sigaranın pulmoner etkileri değerlendirilmelidir. Sahip olduğu hastalıklar sorgulanmalıdır. Soygeçmişi sorgulanmalıdır. Varsa kullandığı ilaçlar, doz ve süreleri sorgulanmalıdır. Alerjik yapısı sorgulanmalıdır. (Atopik bünye?) Önceki cerrahi ve anestezi deneyimleri sorgulanmalıdır. Özellikle acil olgularda son oral alım ve zamanı sorgulanmalıdır. Bulaşıcı hastalıkları sorgulanmalıdır. 252 84 Öğr. Gör. Ahmet Emre AZAKLI ahmetemreazakli@gmail.com 23.9.2017 Solunum Sistemi Bir solunum muayenesine diyebilmemiz için ; doğal • Akciğer sesleri doğal olmalıdır. Ek anormal sesler duyulmamalıdır. • Solunum hızı ve derinliği doğal olmalıdır. • Hastanın burun kanatları, solunuma katılmamalıdır. • Hasta sözlü ifadelerde bulunurken, solunumunu rahat şekilde devam ettirebiliyor olmalıdır. • Normal anatomik pozisyonda, doğal bir solunum faaliyeti sürdürebiliyor olmalıdır. • Perküsyonla sıvı, kitle ya da gaz bulgusu elde edilmemelidir. 253 Solunum Sesleri • İnce Ral : Havanın küçük havayolları ve alveollerden geçerken çıkardığı sestir. Hastayı öksürttüğünüz zaman geçiyorsa, patolojik değildir. Genelde inspirasyonda duyulur. (Kulak önünde saç hışırtısı gibidir.) • Kaba Ral: Havanın trakea, bronş ve bronşiolden geçerken çıkardığı sestir. İnce ral’e göre daha fazla fokurdama sesidir. • Hırıltı (Wheezing) : İnspirasyon ve ekspirasyonda duyulur. Bir obstrüksiyona bağlı, ıslık sesidir. Sorun genellikle geniş havayollarındadır. • Ronküs: Havanın, içinde sıvı olan havayollarından geçerken çıkardığı sestir. Öksürtme ile geçebilir, ancak patolojiktir. Üst havayolu enfeksiyonu şüphesi duyulmalıdır. Hava kabarcıkları sesine benzer. • Normal Solunum Sesleri: Veziküler, bronkoveziküler ve bronşial (trakeal) 254 Kanamaya Yönelik Tetkikler • Trombosit Sayısı (PLT): Plateletler, kanın pıhtılaşmasını sağlayan hücre pulcuklarıdır. PLT’nin normal değer aralığı her mikrolitrede (Litrenin milyonda biri) 150.000 ile 400.000 arasıdır. Trombosit sayısının 150.000 mm3’ün altında olması durumuna trombositopeni denir. • Aktive Parsiyel Tromboplastin Zamanı (APTT): Kanın pıhtılaşma zamanını veren bir tetkiktir. Normal değeri 3040 saniyedir. • PT/INR: INR’nin açılımı uluslar arası düzeltme oranıdır. PT ise protrombin zamanıdır. PT’nin normal değeri 10-14 saniyedir. INR ise normal insanlarda yaklaşık 1 civarındadır. Kan sulandırıcı ihtiyacı için INR 2.0-3.0 aralığında olmalıdır. Pıhtı oluşma riski yüksek hastalarda bu 2.5-3.5 aralığında olmalıdır. PT/INR, genellikle kan sulandırıcı kullanan hastaların ilaç etkinliğini takip amacıyla bakılır. PT sonucu, genellikle APTT ile beraber değerlendirilir. 255 85 Öğr. Gör. Ahmet Emre AZAKLI ahmetemreazakli@gmail.com 23.9.2017 Kanamaya Yönelik Tetkiklerin İstemi • Klinik pratikte trombosit sayısı önemsenir. (Özellikle gebelerde çocuklarda.) ve • Antikoagülan ilaç kullanan kişilerde APTT ve INR önemlidir. 256 Bazı Önemli Kan Tetkikleri • WBC = Beyaz Kan Hücreleri = Lökosit = Akyuvar: Enfeksiyon durumunda yükselir. Normal değeri 4.500-10.000 (Lökositoz: Lökositin yüksekliğidir. Enfeksiyon bulgusudur.) • CRP = C-Reaktif Protein : Vücuttaki iltihap (enfeksiyon) hakkında fikir verir. Normal aralığı 0-0.5 mg’dır. Genellikle lökositozla birlikte yükselmesi, anlamlıdır. • BUN / Üre / Kreatinin : BUN, kandaki üre azotu (nitrojeni) anlamına gelir. Üre azotu karaciğerin protein parçalaması sonucu açığa çıkan atıktır. Üre azotu açığa çıktıktan sonra, kandan süzüldüğü yer olan böbreklere taşınır. BUN testi, kandaki üre azotu miktarını belirleyerek böbrek fonksiyonlarının yeterli olup olmadığını kontrol eder. Üre yükselmesi, böbrek yetmezliğinin son dönemlerinde ortaya çıkar. (Üremi) Kreatinin ise, vücudun (özellikle kasların) ürettiği bir atık üründür. Erkeklerde normal değeri 0,7-1,3 mg/dL iken kadınlarda 0,6-1,1 mg/dL’dir. Bun, üre ve kreatinin testlerine bakarak; hastanın renal fonksiyonları hakkında fikir elde edilir. • ALT / AST : Karaciğer hakkında bilgi verir. Karaciğer enzimlerini birçok faktör yükseltebilir. • Hemoglobin (Hgb, Hb) : Anemide (Kansızlıkta) düşük çıkar. Normal hemoglobin seviyesi erkeklerde 13.8 ile 17.2 gm/dL ve kadınlarda 12.1 ile 15.1 gm/dL arasındadır. • Hematokrit (Htc, Hct) : Hematokrit, kırmızı kan hücrelerinin oluşturduğu hacmin, toplam kan hacmine oranıdır. Hematokritin normal değerleri yaş ve cinsiyete bağlı olarak değişmekte olup erişkin bir erkekte %4252, kadında %36-46 aralığındadır. 257 Havayolunun Değerlendirilmesi • Genel anestezi uygulamasında, nefes borusuna (trakea) bir tüp yerleştirilir. (Endotrakeal entübasyon). Bu işlem, bazen anatomik nedenlerle zor olabilir. Bu zorluk önceden değerlendirilmeli, gerekliyse ek önlemler alınmalıdır. • Havayolunun değerlendirilmesinde mallampati sınıflandırması ve tiromental mesafeye bakılabilir. 258 86 Öğr. Gör. Ahmet Emre AZAKLI ahmetemreazakli@gmail.com 23.9.2017 Sternomental Mesafe • Sternomental mesafe 12.5 cm’nin altındaysa, zor entübasyon şüphesi mevcuttur. 259 Anestezi Riskinin Belirlenmesi • Amerikan Anestezistler Derneği’nin fiziksel durum sınıflaması, rutin pratikte kullanılmaktadır. • ASA1: Normal sağlıklı hasta. • ASA2: Hafif sistemik hastalığı olan ancak, fonksiyonel sınırlanması olmayan hasta. • ASA3: Ciddi sistemik hastalığı olan hasta. (Fonksiyonel anlamda sınırlı.) • ASA4: Fonksiyonel anlamda kapasitesiz, yaşamını tehdit eden hastalığı olan hasta. • ASA5: Ameliyat olmadan sağ kalması beklenmeyen, ölmek üzere olan hasta. • ASA6: Beyin ölümü gerçekleşmiş, organ bağışından donör olan hasta. • ASAE: Acil hasta. 260 Preop Sıvı ve Sınırlandırılması Gıda Alımının • Preoperatif dönemde aspirasyonu önlemek amacıyla hastaların belli bir zaman diliminden itibaren oral alımı kapatılmalıdır. • Bu zaman dilimi erişkinler için 6-8 saattir. • Zaman diliminin uzatılması, gastrik volümün asiditesini arttıracağı için zararlıdır. (Aspirasyon pnömonisi?) • 1 yaşa kadar olan çocuklarda süt de dahil katı gıdalar 6 saat öncesinden, 1-4 yaş arası çocuklarda süt de dahil katı gıdalar en az 8 saat öncesinden kısıtlanmalıdır. Kıvamlı olmayan, alkol ve şeker içermeyen berrak sıvılar 2-3 saat öncesine kadar verilebilir. 261 87 Öğr. Gör. Ahmet Emre AZAKLI ahmetemreazakli@gmail.com 23.9.2017 Premedikasyon Nedir ? • Premedikasyon, hastanın rahatlığını sağlama ve anestezi uygulama dönemlerinde avantajlar sağlama yönünden oldukça önemli bir uygulamadır. • Temel amaç, anksiyete ve korkuyu azaltmaktır. • Bunun yanında metabolik hızı ve oksijen tüketimini azaltmak, sekresyonları azaltmak, amnezi sağlamak, ajanların ve girişimlerin istenmeyen refleks kardiyovasküler yanıtlarını engellemek, analjezi sağlamak, aspirasyon riskini azaltmak ve postoperatif bulantı ve kusmayı önlemek gibi avantajları vardır. 262 Premedikasyonda Kullanılan İlaçlar • Benzodiazepinler: Bir grup sedatif ilaçtır. En sık Midazolam (Dormicum) ve Diazepam kullanılır. • Antiasidler: En çok tercih edilen Metoklopramid’tir. (Metpamid) Amaç, gastrik volümün boşalımını hızlandırmaktır. • Histamin H2 Reseptör Antagonistleri: En çok tercih edilen Ranitidin’dir. (Ulcuran) Gastrik volümün asitliğini azaltır. • Antikolinerjikler: En çok tercih edilen Atropin’dir. Antisiyalog etkisiyle sekresyonları azaltır. Sedatif etkisi vardır, amnezi sağlar. Refleks bradikardiyi önler. Gastrik H+ iyonu sekresyonunu azaltır. Vagolitik etkilidir, bronş spazmını önler. • Antihistaminikler: En çok tercih edilen Feniramin’dir. (=Difenhidramin: Avil) • Butirofenon Türevleri: En çok tercih edilen Haloperidol’dür. (Norodol) Kardiyovasküler stabilizasyon sağlar. Otonom refleksleri deprese eder. Motor akvitite depresyonu yapar. Antiemetik ve hipotermik etki yapar. Hastalarda disfori görülmüştür. (Ölüm korkusu) Uzun süren hipotansiyona, ayılmada gecikmeye, postop sersemliğe neden olabildiğinden; kullanımı sınırlanmıştır. • Narkotik Analjezikler: En çok tercih edilen Morfin, Tramadol (Contramal) ve Petidin’dir. (Dolantin) 263 Premedikasyonda Önemli Uyarılar 1. Yaşlı hastalarda solunum ve dolaşım depresyonu çok kolay gelişebileceğinden ilaç seçimi ve doz hesabında çok dikkat edilmelidir. 2. Bir yaş altındaki çocuk hastalarda sedatif gereksinimi yoktur. 3. Şişman hastalarda solunum depresyonu yapan ilaçların etkisi daha belirgindir. 4. Ateşi yüksek hastalara antikolinerjik verilmemelidir. 5. Oftalmik girişimlerde dış göz kaslarının çekilmesi sırasında meydana gelebilecek bradikardiyi atropin premedikasyonu önler. Dar açılı glokomda bazen göz içi basıncını artırabileceğinden atropinden kaçınılmalıdır. 6. Akut intermittan porfirialı hastalara kesinlikle barbitürat verilmemelidir. Ağrılı durumlarda veya çok ağrılı girişimlerde analjezikler kullanılmalıdır. 7. Bronşial astma ve allerji hikayesi olan hastalarda histamin salıcı ilaçlardan kaçınılmalı, premedikasyona antihistaminik eklenmelidir. 264 88 Öğr. Gör. Ahmet Emre AZAKLI ahmetemreazakli@gmail.com 23.9.2017 Preop, İntraop ve Postop Sıvı Replasmanı • Preoperatif dönemde başlayan açlık süreci ve intraoperatif dönemde devam eden kanama süreci göz önüne alındığında, anestezi yönetiminin en önemli konularından birinin sıvı tedavisi olduğu anlaşılmaktadır. • Yeterli sıvı replasmanı ile intravasküler volümün tamamlanması, hemodinamik problemleri önleyecektir. • Vücutta yeterli sıvı miktarının bulunmaması (hipovolemi), kalpten pompalanan kanın yetersizliğine; dolayısıyla da hücre, doku ve organların yeterli düzeyde beslenememesine neden olacaktır. 265 Sıvıların Sınıflandırılması 266 Kristalloid Solüsyonlar-1 • Kristalloid solüsyonların en büyük özelliği, içerdikleri moleküllerin ağırlığının kolloidlere göre daha az olmasıdır. • Bu sıvılar kendi içlerinde de hipotonik ve hipertonik olarak iki kısımda incelenirler. • Anestezi yönetiminde tercih ettiğimiz grup hipertonik olanlardır. Bunun nedeni, hipotonik olan solüsyonların (Yani içerdiği madde yoğunluğu, hücre içi sıvı yoğunluğundan daha az olan solüsyonlar) hiponatremiye neden olmasıdır. Bu sıvılar intravasküler yani damar içi volümün ihtiyacını karşılamada yetersiz kalırlar. • • • Normal Salin (%0,9 NaCL – İzotonik) Laktatlı Ringer Isolyte 267 89 Öğr. Gör. Ahmet Emre AZAKLI ahmetemreazakli@gmail.com 23.9.2017 Kristalloid Solüsyonlar-2 • Aşırı derecede izotonik replasmanı Hiperkloremik metabolik asidoz • Aşırı derecede laktatlı ringer replasmanı Alkaloz (Laktatlı ringer, karaciğerde bikarbonata dönüşür.) • Hastada beyin hasarı, böbrek yetmezliği, hiperkloremik metabolik alkaloz ya da hiponatremi varsa ilk olarak Normal Salin (İzotonik) tercih edilir. • Böbrek hastalarında, laktatlı ringerden sakınılır. (İçerdiği potasyum nedenli.) Ayrıca şeker hastalarına ve geriatrik hastalara da LR verilmez. (Hiperglisemik atak.) 268 Kristalloid Solüsyonlar • Düşük molekül ağırlıklarına sahiptirler. • Eğer hasta için uygun oranda hesaplanır ve replase edilirse, intraop dönemde volüm onarımına yeterli katkıyı sunabilirler. • Kolloidler kanama miktarı kadar yeterli olurken, kristalloidleri kaybın 3-4 katı değerde vermek gerekir. Eğer 3-4 L kristalloid verdik ve hemodinamik yanıtın yetersizliğini gördüysek, tedaviye kolloid solüsyonları da dahil etmek gerekir. • Cerrahi hastalarda esasen ekstravasküler kayıp vardır. Kristalloidler de büyük oranda ekstravasküler kompartmana geçtiklerinden durumu toparlama noktasında yeterli olabilmektedir. Normalde, uygulanan uygulanan kristalloid hacminin bir çeyreği damar içi kompartmanda kalır. • Saf su kayıplarını karşılamak için % 5 dekstroz tercih edilebilir. Ayrıca sodyum kısıtlaması yapılan hastalarda da endike kabul edilebilir. • Ciddi hiponatremi tedavisinde %3 NaCl ilk tercihtir. • Hipovolemik şoktaki hastaların resüsitasyonunda %3-7,5 salin solüsyonları önerilir. • Aşırı ve hızlı dozlarda uygulanmaları sakıncalı olabilir. Üstte bahsettiğimiz komplikasyonlar, ciddi ödem, hatta renal yetmezlik veya pulmoner ödem gibi ağır tablolara neden olabilirler. • İçerikleri plazmaya benzerdir. En benzer olanı ise LR’dir. • Kolloidlere göre daha az maliyetli ve daha ulaşılır sıvılardır. 269 Kolloid Solüsyonlar-1 • Kolloid solüsyonlar daha yüksek molekül ağırlığına sahip maddelerden oluşur. Kristalloidlerden farklı olarak, kanama oranınca verildiklerinde yeterli hacmi sağlarlar. Çünkü ilk 4-6 saatlik süreçte tamamı damar içinde kalmaya eğilimlidir. • Kolloid solüsyonlar, plazma proteinlerini taklit ederler. Bu sayede kanın kolloid ozmotik basıncının devam ettirilmesini ya da arttırılmasını sağlarlar. • İlk tercih olarak değil de, kristalloidlerle yanıt alınamayan tedavilerde sürece dahil edilirler. İlk tercih olmaları, renal fonksiyonları da sıkıntıya sokabilir. • Yüksek maliyetlidirler. • Alerjik reaksiyon oluşturma riskleri daha fazladır. • Eğer bir hasta ciddi anlamda kan kaybına maruz kalıyorsa, kristalloidler bunu karşılamak için yetersiz kalıyorsa, transfüzyon için kan temin edilene kadar zamana ihtiyacımız varsa, hastada ciddi bir hipoalbuminemi varsa, yanık hastalarında protein kaybı mevcutsa kolloid solüsyonlar artık bizim için ideal hale gelmiş demektir. 270 90 Öğr. Gör. Ahmet Emre AZAKLI ahmetemreazakli@gmail.com 23.9.2017 Kolloid Solüsyonlar-2 Kolloid solüsyonlar da kendi içlerinde iki kısımda incelenirler : 1. İnsan kanından elde edilen doğal kolloidler (İnsan albumini, taze donmuş plazma, plazma protein fraksiyonu, immunglobulin solüsyonları) 2. Hayvansal olmayan yapay kolloidler (Dekstranlar, hidroksietil nişastalar [HES] ve jelatinler. • Preop ya da postop serum albumin düzeyinde azalma varsa insan albumini önerilir. • Vasküler cerrahiler, trombozu önleme isteği, kan akımını kolaylaştırma amaçlı; Dekstran40 önerilir. • Voluven ; trombosit fonksiyonları üzerine etkisi en minimal olan HES grubu kolloiddir. Günlük 50 mL / kg ‘a kadar uygulanabilir. 271 Kristalloid / Kolloid Kristalloid Solüsyonlar Kolloid Solüsyonlar İçerdikleri moleküllerin ağırlığı düşüktür. İçerdileri moleküllerin ağırlığı yüksektir. Damar yatağını hızla terkederler. Damar yatağında daha uzun süre kalırlar. Ucuzdur. Pahalıdır. Alerji riski yoktur. Alerji riski vardır. Kanamanın 3-4 katı oranında Kanama oranınca uygulandığından uygulanması gerektiğinden pulmoner ve ödeme neden olmazlar. periferal ödeme neden olabilirler. Kan viskozitesini düşürürler ve kapiller kan akımının artmasına zemin hazırlar. Dilüsyonel koagülopatiye (Pıhtılaşma bozukluğu) neden olabilirler. 272 Sonuç • Kristalloidler, kanama oranının 3-4 katı kullanılmalıdır. Eğer yetersiz kalırsa tedaviye kolloidler dahil edilir. Bu sıvılar ucuzdur, idrar akımını destekler. Başlangıç için ideal olan kristalloidlerdir. • Kolloidlerin ödem riski azdır. Çünkü az volümde uygulansalar da yeterlidirler. (Kanama oranınca.) Daha pahalıdırlar. • Dekstran ve HES’ler koagülasyonu bozabilirler. Özellikle dekstranlar alerjik reaksiyonlara ve böbrek yetmezliğine neden olabilirler. Albumin immun cevabı bozabilir. 273 91 Öğr. Gör. Ahmet Emre AZAKLI ahmetemreazakli@gmail.com 23.9.2017 Sıvı Volüm Organizasyonu • Etkin bir sıvı tedavisi için kesin olarak cevaplandırılması gereken bazı sorular mevcuttur: 1. 2. 3. 4. 5. Hastanın açlık süresi ne kadardır ? Hastanın ortalama kan hacmi ne kadardır ? Kendine özgü tolere edebileceği kan kaybı miktarı nedir? Kristalloid ve kolloid solüsyonlar hangi oranlarda uygulanmalıdır ? Kan transfüzyonuna hangi kriterler göz önünde bulundurularak karar verilmelidir ? • Bu soruların hastaya özgü şekilde cevaplandırılması, yapılacak sıvı tedavisinin haritasını oluşturmaktadır. 274 Sıvı Tedavisinde 3 Temel İlke 1. Sıvı tedavisi hastaya yönelik tüm kayıpları hedef alan bir tedavi olmalıdır. Açlık dönemi, bazal ihtiyaç, cerrahinin meydana getirdiği kayıp, damar dışına kaçan kayıp, idrar, ter vb. tüm faktörler bütün olarak değerlendirilir. 2. Kayıplar belli bir tolerans düzeyine kadar ilk olarak kristalloid ve kolloid solüsyonlarla karşılanmaktadır. Tolerans düzeyinin saptanmasında belli kan değerleri rol almaktadır. (Hemoglobin, hematokrit … ) 3. Kristalloid solüsyonlar kaybın 3-4 katı kadar, kolloid solüsyonlar ise kayıp miktarı ile aynı oranda uygulanırlar. Her zaman ilk seçenek kristalloidlerdir. 275 Ne Kadar Sıvı ? • Verilmesi gereken sıvı miktarı, sayısal olarak hesaplanırken bu işlem belli aşamalarla gerçekleştirilir. • Aşamaların sonunda tüm veriler toplanır ve bir sonuç elde edilir. a) b) c) d) e) Bazal sıvı gereksiniminin hesaplanması Açlıktan oluşan açığın belirlenmesi Cerrahi yüzeye bağlı açığın belirlenmesi Cerrahi kan kaybının belirlenmesi Diğer kayıpların belirlenmesi 276 92 Öğr. Gör. Ahmet Emre AZAKLI ahmetemreazakli@gmail.com 23.9.2017 Bazal Sıvı Gereksiniminin Hesaplanması • Bazal sıvı gereksinimi, hastanın vücut ağırlığı dikkate alınarak hesaplanır. • Hastanın vücut ağırlığı 40 ile toplanır. Ya da 4-2-1 kuralı uygulanır. • İlk 10 kg için; 4 ml/st • İkinci 10 kg için; 2 ml/st • Geriye kalan her kg için; 1 ml/st • Örnek olarak 70 kg bir hasta için; (10x4) + (10x2) + (50x1) = 110 ml/st bazal sıvı gereksinimi mevcuttur. • Veya ; 70+40 = 110 ml/st 277 Açlıktan Oluşan Açığın Belirlenmesi • Hastanın bazal gereksinimi ile açlık süresi (st) çarpıldığında, bu süreçte sahip olduğu açık ortaya çıkmaktadır. • Bu oranın ilk yarısı 1. saatte, geriye kalan her bir ¼’lük sıvı miktarı 2. ve 3. saatte replase edilmelidir. • Örnek olarak 110 ml/st bazal gereksinimi olan, 8 saatlik oral alımı kesilmiş hasta için 110x8 = 880 ml açlıktan doğan açık vardır. • Bu açık, 1.Saat = 880/2 = 440 ml 2.Saat= 880/4= 220 ml 3.Saat= 880/4= 220 ml olmak üzere hastaya replase edilir. 278 Cerrahi Yüzeye Bağlı Açığın Belirlenmesi • Cerrahi yüzeye bağlı sıvı kaybı dediğimizde 3 temel sınıflandırma esas alınabilir. • Bunlar redüstribüsyon ve buharlaşmaya bağlı oluşan kayıplardır. • Minimal cerrahilerde kayıp 0-2 ml/kg , orta düzey kanamanın olduğu cerrahilerde kayıp 24 ml/kg , büyük cerrahilerde meydana gelen kayıp da 6-8 ml/kg olarak yaklaşık oranlarla hesaplanabilir. • • • Minimal cerrahi: İnguinal herni, memede kitle vb. Orta düzey: Kolesistektomi vb. Büyük düzey: Posterior stabilizasyon, karaciğer transplantasyonu vb. 279 93 Öğr. Gör. Ahmet Emre AZAKLI ahmetemreazakli@gmail.com 23.9.2017 Cerrahi Kan Kaybı • Cerrahiye bağlı olarak oluşan kanamayı belirlemenin en etkin yolu, cerrahi ekibin manevralarını her saniye dikkatli şekilde takip etmek ve kanamayı reel anlamda gözlemlemekten geçmektedir. • Bu noktada bazı temel nüanslara değinmek gerekir: 1. 2. Aspiratördeki oran kan kaybını direk belirler. Ancak kullanılan sulandırma sıvıları mutlaka bu hesaptan çıkarılmalıdır. Cerrahi ekibin kullandığı spançlar da belli oranda kan tutmaktadır. Bir spanç yaklaşık 5-10 ml kan tutarken, tamamen ıslanmış büyük bir kompres 100-150 ml’e varan kan tutabilmektedir. 280 Diğer Kayıpların Belirlenmesi ve Sonuç • Ter • İdrar vb. 281 Örnek Vaka Sunumu • 8 saatlik açlığa sahip, 80 kg erkek hastaya açık teknik kolesistektomi planlansın; • Bazal gereksinim= 80+40=120 ml/st • Açlıktan doğan açık= 120x8=960 ml • Yüzeyel açık, orta düzey bir cerrahi olması nedeniyle 3 ml/kg alınırsa saatlik 240 ml olacaktır. • Bu durumda 1. saat sonunda; Bazal gereksinim (120 ml) + Açlıktan Doğan Açık / 2 (480 ml) + Yüzeyel Açık (240 ml) = Yaklaşık olarak minimum 840 ml sıvı verilmiş olması gerekir. (Kan ve idrar gibi kayıplar hariç.) 282 94 Öğr. Gör. Ahmet Emre AZAKLI ahmetemreazakli@gmail.com 23.9.2017 Ne Zaman Kan Transfüzyonu ? • Esas olarak cevaplandırılması gereken soru, kan transfüzyonunun ne zamandan itibaren zorunlu olduğudur. Bir hastanın kan transfüzyonuna ihtiyaç duyması için ortalama olarak hemoglobin değerine yönelik bir yorum yapılmaktadır. Ancak bu tolerans düzeyi, sistemik durumlar açısından da değişebilmektedir. Bugün en garanti teknik, hematokrit değeri üzerinden yapılan hesaplamalardır. • Hematokrit değeri, hemoglobinin yaklaşık olarak 3 katı değerindedir. Genellikle erkeklerde %40-52, kadınlarda ise %36- 48 aralığında normal kabul edilmektedir. • Bir hastada güvenlik emniyeti için ortalama olarak hematokrit değerinin %30’a kadar indirilebilmesi uygun görülür. Bunun altındaki değerlerde özellikle kardiyak kökenli hastalarda ciddi sıkıntılarla karşılaşabilmemiz olasıdır. • Hiçbir sağlık sıkıntısı olmayan, özellikle genç hastalarda %20’ye varan inişler belli oranda tolere edilebilmektedir. 283 Ortalama Kan Hacmi • Ortalama kan hacmi üzerinden yapılacak hesaplamalarla, bir hastanın maksimum hangi düzeyde kan kaybına yönelik tolerasyon gösterebileceğini belirleyebiliriz. Bu hesaplama tekniğine geçmeden önce yaklaşık kan volümü tablosunu hatırlamakta yarar var: 284 Vaka • 60 kg ağırlığında, hematokrit değeri %38, yoğun kardiyak semptomları olan bir kadın hasta için tolere edebileceği maksimum kan kaybını hesaplayalım. 1. 2. 3. 4. 5. 6. İlk olarak hastanın kan hacmi belirlenir. Erişkin kadın hastada kan hacmi tabloya göre kilogram başına 65 ml olduğuna göre; 60x65= 3900 ml ‘dir. 3900 ml kan hacmine sahip bu hastanın hematokrit değeri %38 olduğuna göre; eritrosit hacmi 3900X %38 = 1482 ml’dir. Kardiyak kökenli sorunları olan hastalarda izin verdiğimiz ölçü maksimum %30 olduğuna göre, kan hacmine göre hesaplarsak bu hastada 3900 X %30 = 1170 ml hematokrit değerine müsaade edebiliriz. O halde kan kaybına müsaade eden eritrosit volümümüz, 1482-1170 = 312 ml’dir. Bu eritrosit volümünün kan karşılığına bakarsak ; 312 x 3 = 936 ml olmaktadır. Sonuç olarak ; 60 kg ağırlığındaki bu hastamızın, hemodinamik tolerasyonu için, yeterli kristalloid ve kolloid sıvı tedavisiyle birlikte maksimum 936 ml kan kaybetmesine müsaade edebiliriz. Bunun üzerindeki kayıplar ise kan transfüzyonu gerektirecektir. 285 95 Öğr. Gör. Ahmet Emre AZAKLI ahmetemreazakli@gmail.com 23.9.2017 Önemli Özet Bilgiler-1 • Not 1: Kristalloid solüsyonlar damar yatağını 20-30 dakikalık süreçte terkederken, bu süre kolloidler için 6 saate kadar varabilmektedir. • Not 2: Elektrolit dağılımı ve ozmolarite yönünden, plazmaya en yakın olan sıvı Laktatlı Ringer’dir. Laktatlı ringer karaciğerde bikarbonata dönüşür ve metabolik asidozu engeller. Hatta mevcut metabolik asidozun tedavisinde dahi rahatlıkla tercih edebilirsiniz. • Not 3: Sodyum klorür (İzotonik-SF) elektrolit dağılımı açısından fizyolojik bir sıvı değildir. Fazla verilmesi hiperkloremik metabolik asidoz tablosu gelişmesine neden olur. Bu durumda, hipokloremik metabolik alkaloz tedavisinde endike olduğu söylenebilir. • Not 4: Kristalloid sıvı tedavisinde, hipoglisemi mevcut olmadıkça dekstroz uygun bir tercih değildir. İçeriğindeki şeker hızla metabolize olur ve su kısmı da yüksek oranda (yaklaşık %95) dokulara dağılır. Damar yatağında barınmaz. Bu nedenle de replasman sağlanmamış olur. Hastada yaygın ödem meydana gelecektir. Ağırlıklı olarak serebral ödem (beyin ödemi) tablosu tetiklenir. • Not 5: Verilen kristalloidlerin damar yatağını daha kısa sürede terkettiği bilinir. Bunu önlemenin yolu, tedaviye kolloidleri de eklemektir. Burada oranlama üzerinden söylemek gerekirse; 3 kanayan bir hastaya 2 kristalloid veriliyorsa, 1 kolloid verilmelidir. Yani kanamanın 1/3’ü kolloidlerle karşılanırken, 2/3’ü kristalloidlerle karşılanmış olacaktır. • Not 6: Kan uzun süre dolaşımda kalır, oksijen taşınmasını sağlar ve volüm replasmanını en iyi şekilde sağlar. Bu özellikleri onu en ideal resüsütasyon sıvısı yapar. Kan kayıplarında yalnızca oksijen taşıma kapasitesini artırma hedefi taşıyorsak, eritrosit solüsyonu transfüzyonu idealdir. Kanama ve pıhtılaşma problemleri de varsa, TDP ve trombosit süspansiyonu gibi ürünler daha uygundur. 286 Önemli Özet Bilgiler-2 1. İlk seçenek kristalloidlerdir. Tedavide kolloid ve kristalloid birlikteliği 1/3 kolloid, 2/3 kristalloid şeklinde olmalıdır. 2. Kan kaybı tolere edilebilecek düzeye ulaşana kadar olan kayıplar kristalloid ve kolloidlerle uygun oranlarda karşılanabilir. (Kristalloidler kanamanın 3 katı, kolloidler kanamanın miktarı kadar.) 3. İdrar çıkışı mutlaka takip edilmelidir. Gerekirse diüretikler tatbik edilir. Serebral fonksiyonlara minimal etkili diüretik mannitol’dür. Lasix, Mannitol’e oranla daha keskin etkilere sahip olabilmektedir. 4. Hastadaki vital değişimler volümle ilgiliyse, tedavi açığın kapanmasına yönelik devam etmelidir. 5. En ideal kristalloid replasman sıvısı, laktatlı ringerdir. Tercih edilmemesi gereken replasman sıvısı dekstrozdur. 287 Sıvı Tedavisinden Olumlu Sonuç Alınıyor mu ? 1. Taşikardi ve Hipovolemiye gerekir. hipotansiyon mevcut mu ? yönelik bulguların olmaması 2. Hastada yeterli idrar çıkışı sağlanıyor mu ? Ortalama olarak 0,5-1 ml/kg/st çıkış sağlamak gerekir. 3. Santral venöz basınç 4-8 mmHg arasında mı ? Bu aralığın sağlanması gerekir. 4. Hastada hipoksik bulgular mevcut mu ? Başka bir sebebi olmaksızın hipoksi mevcudiyeti olmamalı, dokuların perfüzyonu tam olarak sağlanıyor olmalıdır. 288 96 Öğr. Gör. Ahmet Emre AZAKLI ahmetemreazakli@gmail.com 23.9.2017 Monitorizasyon ve Genel Anestezi Farmakolojisi www.ahmetemreazakli.com Monitorizasyon • Anestezi, vücuttaki tüm sistemleri ciddi düzeyde etkilemektedir. • Sistemik etkilenmenin, fizyolojik mekanizmalar üzerindeki olumsuz etkilerini farkedebilmek için; hastanın vital bulgularının anlık takip edilmesi gerekir. • Hasta ihtiyaca uygun düzeyde invaziv ya da noninvaziv olarak takip edilir. 290 Temel Monitorizasyon o • • • Rutin anestezi uygulamalarında, ilk basamak olarak izlenen parametreler: EKG = Elektrokardiyografi Kalbin ritmi ve dakikadaki kalp atım hızı hakkında bilgi verir. Kalp atım hızının dakikada 60’ın altında olması durumuna bradikardi, 100’ün üstünde olması durumuna da taşikardi denir. Anestezi yönetiminde erişkinlerin kalp hızının 50 düzeylerine kadar düşüklüğüne izin verilebilmektedir. Oksijen Saturasyonu = SpO2 = Periferik Oksijen Saturasyonu Vücuttaki oksijenlenmenin (dolaşımın) yeterliliğini gösterir. Pulse oksimetreler, alyuvarların içinde bulunan hemoglobinin, oksijen tutup tutmamasına göre ölçüm yapmaktadır. Sensör, kanın oksijen oranını saptamak için onun rengini kullanmaktadır. Alyuvarların yeteri kadar oksijenli olup olmamasına bağlı olarak kanın renk tonunda değişiklik olmaktadır. Bol oksijenli kan, parlak kırmızı renktedir ve pulse oksimetreden gönderilen ışığın çoğunu absorbe eder. Karşı tarafa ulaşan ışık miktarının ölçümü sayesinde oksijen saturasyonu cihaz tarafından belirlenmektedir. Kan Basıncı = NIBP (Noninvasiv Blood Pressure) Kanın atardamarların çeperine yaptığı basınca ‘Kan basıncı’ denilmektedir. Monitor üzerinde sistolik ve diyastolik değerler görülür. Ortalama arter basıncı ise [ Sistolik+ (2xDiastolik) ]/3 formülüyle hesaplanır. OAB’nin 60’ın altına düşmemesi hedeflenir. Bu parametrelerin izlemi, noninvaziv bir monitorizasyon ile mümkündür. Genel anestezi risk düzeyi düşük, ciddi kanama beklenmeyen, ciddi yandaş hastalıkları olmayan, operatif sürenin ciddi düzeylerde olmayacağı girişimlerde bu parametrelerin izlemi yeterli kabul edilmektedir. 291 97 Öğr. Gör. Ahmet Emre AZAKLI ahmetemreazakli@gmail.com 23.9.2017 Vital Bulgular ve Yaş 292 EKG • Elektrokardiyografi ile; ritm bozuklukları (disritmiler), myokard iskemileri, iletim bozuklukları ve elektrolit bozuklukları saptanabilmektedir. • P: Atrium depolarizasyonu Atriumlar kasılmadan önce oluşan voltaj değişikliği. QRS: Ventrikül depolarizasyonu Ventriküller kasılmadan önce oluşan voltaj değişikliği. ST Segmenti Ventriküllerin depolarizasyonu ile repolarizasyonu arasındaki sessiz durumu gösterir. QRS bitiminden T başlangıcına kadar olan süredir. T: Ventrikül repolarizasyonu Depolarizasyondan sonra ventriküllerin başlangıç voltajına dönmesini temsil eder. QT Aralığı Ventriküllerin depolarizasyonu ile repolarizasyonu için geçen süredir. • • • • 293 EKG Derivasyonları • • • • • • • • • • • • D1 Sağ kol-sol kol arası Bipolar ekstremite D2 Sağ kol-sol bacak arası derivasyonlar D3 Sol kol-sol bacak arası aVR Sağ kol-santral elektrod arası Ünipolar ekstremite aVL Sol kol-santral elektrod arası derivasyonlar aVF Sol ayak-santral elektrod arası V1 Sternum kenarı-sağ 4. interkostal aralık V2 Sternum kenarı-sol 4. internkostal aralık V3 V2-V4 arası Prekordiyal derivasyonlar V4 Orta klavikular hatta, 5. interkostal aralık V5 Sol ön aksiler hatta, V4 hizası V6 Sol orta aksiler hatta, V4 hizası 294 98 Öğr. Gör. Ahmet Emre AZAKLI ahmetemreazakli@gmail.com 23.9.2017 EKG Derivasyonları 295 Anestezide İzlenen Derivasyonlar • Anestezi uygulamasında, DII ve V5 derivasyonlarının izlenmesi ile en fazla bilgi edinilmesi mümkündür. • DII derivasyonu ritm bozuklukları ve inferior duvar iskemi izlemi için uygundur. P dalgasını en iyi gösteren derivasyondur. • V5 derivasyonu, ritm ve lateral ile anterior duvardaki iskemik değişikliklerin izlemi için uygundur. 296 EKG’nin İzleminde Dikkat Noktaları Normal Sinüs Ritminde; • • • • • • • • Elektriksel aktivite vardır. Ritim düzenlidir. Ventrikül hızı 60-100/dk’ dır. P dalgası vardır. Her P dalgalarına QRS komleksi yanıtı mevcuttur. R-R aralıkları eşittir. QRS kompleksinin genişliği 0.10 saniyeden az olmalıdır. ST segmenti izoelektrik hattadır. T dalgasının morfolojisi normaldir. DİKKAT ! T negatifliği İSKEMİ ? T negatifliği HİPERVENTİLASYON ? ST yükselmesi MI ? ST yükselmesi + Sivri T’ler İSKEMİ ? T sivrilik ve yüksekliği , QRS’nin genişliği ve P’nin giderek küçülmesi HİPERPOTASEMİ ? U’nun belirginleşmesi HİPOPOTASEMİ ? QT’nin kısalığı HİPERKALSEMİ ? QT’nin uzaması HİPOKALSEMİ ? 297 99 Öğr. Gör. Ahmet Emre AZAKLI ahmetemreazakli@gmail.com 23.9.2017 Önemli 2 Ritm Değişikliği Örneği Akut Myokard İnfarktüsü İskemi 298 EKG Özet • EKG izlemiyle kalbin ritminin normalliğini ve kalbin dakikadaki atım hızını belirleyebilirsiniz. • Bir EKG sinyalinin varlığı, kardiyak kontraksiyonu ve debiyi kesin olarak göstermeyebilir. EKG, sadece kalpteki elektriksel aktiviteyi yansıtır. • EKG izlemiyle iskemi, elektrolit bozuklukları gibi durumları tespit edebilirsiniz. 299 Arteriyel Kan Basıncı-1 • Arteriyel kan basıncını, vasküler rezistans (Damarların direnci) ve kan akımı oluşturmaktadır. • Arteriyel kan basıncını invaziv ya da noninvaziv takip etmek mümkündür. • Noninvaziv takip, anestezi pratiğindeki uygulamaların büyük kısmını oluşturur. Manşonun büyüklüğü ve darlığı, değerin doğruluğu konusunda yönlendiricidir. • • Manşon, üst kolun üçte ikisini kaplamalıdır! Manşon çok dar bağlanırsa, kan basıncı yanlış olarak yüksek çıkacaktır! Manşon çok geniş bağlanırsa, kan basıncı yanlış olarak düşük çıkacaktır! • 300 100 Öğr. Gör. Ahmet Emre AZAKLI ahmetemreazakli@gmail.com 23.9.2017 Arteriyel Kan Basıncı-2 • NIBP: İnvaziv olmayan kan basıncı • IBP: İnvaziv kan basıncı • Ne zaman invaziv ? Yakın izlem gerekiyorsa (Hipertansif öykü vb.), unstabil hemodinami, sık kan gazı gereksinimi, geriatrik olgular, operasyon süresinin uzunluğu, kanamanın yoğun beklendiği operasyonlar, major cerrahiler (KVC, transplantasyon vb.) 301 İnvaziv Arteriyel Kan Basıncı Monitorizasyonu • Anlık bilgi sağlar. • Sol ventrikülün ritmik kontraksiyonu, pulsatil arteriyel basınçları oluşturmaktadır. • Sistol = Kasılma, Diastol = Gevşeme • Arter Seçimi: En sık kullanılan ve güvenilir olan radial arterdir. Yüzeyeldir, kolay palpe edilir, zengin kollateral kan akımına sahiptir. • Ulnar arter daha derindedir. Trasesi büküntülüdür. Kateterizasyonu zordur, sinir hasarı verme ihtimali mevcuttur. Brakial arterde bükülmeye riski mevcuttur. Femoral arterde infeksiyöz komplikasyonlar ve trombozis insidansı yüksektir. • Kateterizasyonda çocuklarda 22G-24G, erişkinlerde de 18G-20G kanüller tercih edilir. • Hattın pıhtılaşan arteriyel kanla tıkanmaması için sık sık yıkanması gerekir. Bu yıkama sıvısı tercihen heparinli hazırlanan izotoniktir. Dekstrozlu solüsyonlar kontrendikedir! Her cc’de 1-2 ünite Heparin olacak bir solüsyon hazırlanmaya çalışılır. Yıkama oranı da 1-3 ml/st olarak hedeflenebilir. 302 AKB’nin Değerlendirilmesi • X / Y (Z) • • • X: Sistolik Kan Basıncı (Büyük tansiyon) Y: Diastolik Kan Basıncı (Küçük tansiyon) Z: Ortalama Kan Basıncı (Ortalaması) • Z = (x+2y) / 3 • Genel hipertansiyon kriteri, 140/90 mmHg basınç ve üzeridir. • Ortalama arter aralığındadır. • Hipertansiyon öyküsü olan, organ yetmezlikleri riski olan, ileri yaş grubuna giren, riskli gruplara üye bir hastada OAB’nin 60’ın altına düşürülmemesi önerilir. • Kontrollü hipotansiyon uygulanacaksa, durum iyi analiz edilmelidir. basıncının normal değeri 70-100 mmHg 303 101 Öğr. Gör. Ahmet Emre AZAKLI ahmetemreazakli@gmail.com 23.9.2017 Periferik Oksijen Saturasyonu • Genel, sedasyon ya da rejyonel; ne tip bir anestezi yapılıyor olursa olsun, mutlaka monitorize edilmesi gereken bir parametredir. • Pulse oksimetre monitorizasyonu için herhangi bir engelleyici durum (kontrendikasyon) yoktur. • Oksijenizasyonu değerlendirmenin en ideal ve kolay yollarından biridir. • Yetersiz gaz değişiminde, geç bulgu verebilir! Çünkü vital organlara değil, perifere olan oksijen sunumunu gösterir. Özellikle pediatrik hastalarda düşük saturasyon, problemlerin geç dönem habercisi olabilir. • Sağlıklı bir yetişkinde normal değer %96-99’dur. Akciğer hastalarında normal değer %88 ve üstü kabul edilir. • Hipotermi ve titremeden etkilenir. Yanlış değerler görülebilir. • Kalp atım hızı hakkında da bilgi sağlar. 304 Santral Venöz Basınç • SVB, sağ kalbe dönen kan miktarını ve sağ kalbin bu kanı karşılamadaki gücünü göstermektedir. • Sağ atrium ile vena cava birleşim yerinde ölçülen basınçtır. • Normal değeri 2-6 mmHg’dır. • AZALMASI Kardiyak performansta artışı, venöz dönüşte azalışı ya da intravasküler volümdeki azalışı gösterir. • SVB azalırken kan basıncı artışı Kardiyak performans artmıştır. • SVB azalırken kan basıncında da düşüş İntravasküler volüm azalmıştır ya da venöz dönüş azalmıştır. • ARTMASI Kardiyak performansta azalmaya, venöz dönüşte artışa veya volüm artışına bağlıdır. • SVB artarken kan basıncı artışı Volümde veya venöz dönüşte artış vardır. • SVB artarken kan basıncı azalışı Kardiyak performans azalmıştır. 305 Pulmoner Arter Basıncı • Sol kalp fonksiyonu hakkında bilgi verir. • Pulmoner arter kateterine, Swan Ganz kateteri de denir. • Ölçüm sağ ventrikülden yapılır. İnternal sağ juguler giriş tercih edilir, çünkü direk sağ atriuma ulaşmak mümkündür. • Pulmoner arter basıncının ideal aralığı 8-12 mmHg’dır. Bu değerlerin üzerinde muhtemel sol ventrikül yetmezliği ya da pulmoner ödem düşünülür. • PAB monitorizasyonu; kalp kapak hastalığı olanlarda, ARDS hastalarında, travmada, şokta, MI geçirmiş hastaların operasyonlarında, sol ventrikül fonksiyon bozukluğu olanlarda endikedir. 306 102 Öğr. Gör. Ahmet Emre AZAKLI ahmetemreazakli@gmail.com 23.9.2017 Diğer Monitorizasyon Yöntemleri • EEG Elektroenselografi: Beyindeki elektriksel potansiyelin değerlendirilmesinde kullanılır. Beyin ölümü tanısında hekimler için belirleyicidir. • BİS Bispektral İndeks: Anestezi derinliğini değerlendirmede en etkin tekniktir. EEG dalgaları ile hastadaki uyanıklı düzeyi belirlenir. Ölçüm 0-100 aralığındadır. 45-60 düzeyi, cerrahi için uygun anestezi derinliğidir. 85-100 aralığında hastanın uyanık olduğu anlaşılır. Sedasyon uygulamalarında 60-85 değerleri idealdir. 307 Diğer Monitorizasyon Yöntemleri • İntrakranial Basınç Kafa içi basıncının, bir kateter yardımıyla ölçülmesidir. • Normal değeri 7-15 mmHg’dır. • Beyin cerrahisi olgularında, kafa içi basıncının artışı istenmez. • Ortalama arter basıncı – İntrakranial basınç = Serebral perfüzyon basıncı • İdeal SPB aralığı 60-80 mmHg’dır. • SOLUNUM MONİTORİZASYONUNA MEKANİK VENTİLASYON KONUSUNDA DEĞİNİLECEKTİR. 308 Senaryolar (Tartışalım…) • 17 yaşında erkek hasta, apandektomi nedeniyle genel anestezi uygulanıyor. İntraop 4. dakikada kademeli oksijen saturasyonu düşüklüğü görülüyor. Muhtemel sebepler ve yaklaşım ? • 22 yaşında kadın hasta, laparoskopik kolesistektomi nedeniyle genel anestezi uygulanıyor. Ayılma sonrası hastada taşikardi ve hipotansiyon görülüyor. Muhtemel sebepler ve yaklaşım ? • 59 yaşında erkek hasta, URS amacıyla genel anestezi uygulanıyor. Anestezi uygulamasını takiben cerrahi saha henüz batikonla temizlenirken, hipotansiyon görülüyor. Muhtemel sebepler ve yaklaşım ? 309 103 Öğr. Gör. Ahmet Emre AZAKLI ahmetemreazakli@gmail.com 23.9.2017 Genel Anesteziye Giriş • 1. 2. 3. 4. Genel anestezinin beklenen dört temel etkisi mevcuttur: Geçici bilinç kaybı Anestezik ilaçlar! Refleks-aktivite azalması Anestezikler, narkotikler, kas gevşeticiler! Kas gevşemesi Kas gevşeticiler! Stabil vital bulgular Yardımcı ilaç ve uygulamalar, doğru yaklaşımlar! • Bir genel anestezi indüksiyonunda, anesteziyi oluşturan 3 temel ilaç kullanılır: 1. Anestezik ilaç (İntravenöz anestezik / İnhalasyon anesteziği) Narkotik analjezik Kas gevşetici (Depolarizan/Nondepolarizan) 2. 3. 310 Genel Anestezinin Dönemleri • Genel anestezi 3 dönemde uygulanır: 1. 2. 3. İndüksiyon Anestezinin başlatıldığı, hastanın hatırladığı tek evredir. Monitorizasyonu takiben iv yol açılır. Sahip olunan donanımın teknik kontrolleri son kez tekrarlanır. Bu evre, en kritik evrelerden biridir. Hastada ciddi sistemik etkilenmeler oluşur. Tüm yaşamsal fonksiyonları ele alınmış, bilinçsiz ve reflekssiz bir hasta vardır. İdame Anestezinin devam ettiği evredir. Pozisyon, kanama durumu, anestezi derinliği, kanüller vb. tüm detaylar dikkatle izlenmelidir. En iyi monitör, anestezi teknikerinin kendisidir. Ayılma Anestezinin sonlandırıldığı evredir. Özellikle solunumsal komplikasyonlara yatkınlık en fazla bu dönemdedir. İntraop anestezi yönetiminin kalitesi, ayılmayı etkiler. 311 İnhalasyon Anestezikleri • İnhalasyon anestezikleri beyinde belli bir konsantrasyona ulaştıklarında anestezi meydana getirirler. • Öncelikle bir buhar basıncı oluşturarak alveollere, alveollerden kana ve sistemik dolaşımla esas organ beyne ulaşırlar. • Beyinde belli konsantrasyon yani belli bir parsiyel basınç oluştuğunda anestezik etki oluşur. 312 104 Öğr. Gör. Ahmet Emre AZAKLI ahmetemreazakli@gmail.com 23.9.2017 Minimum Alveoler Konsantrasyon • İnhalasyon anesteziklerinin etkinliği ve dozu MAC ile ifade edilmektedir. • 1 MAC, 1 atm basınç altında hayvan ve insanların %50’sinde ağrılı bir uyarana karşı hareket şeklindeki bir yanıtı engellemek için gerekli olan inhalasyon anestezik konsantrasyonudur. 313 MAC Değerini Etkileyen Önemli Faktörler • İnhalasyon anesteziklerinin birlikte kullanımı, hiponatremi, opioidler, barbitüratlar, benzodiazepinler, kalsiyum-kanal blokerleri, akut alkol intoksikasyonu, gebelik, yüksek yaş, hipotermi/hipertermi, antihipertansifler AZALTIR! • Kronik alkolizm, amfetamin, efedrin ve kokain ARTTIRIR! • Hipokarbi ve hiperkarbi, metabolik asidoz veya alkaloz, cinsiyet, anestezi süresi, tiroid fonksiyonu ve hiperkalemi DEĞİŞTİRMEZ ! 314 Önemli İnhalasyon Ajanları • Azot Protoksit (Gaz halde!) • Sevofluran • İzofluran • Desfluran (Sıvı halde!) 315 105 Öğr. Gör. Ahmet Emre AZAKLI ahmetemreazakli@gmail.com 23.9.2017 Ajanların MAC Değerleri • • • • Sevofluran: 2 İzofluran: 1.15 Desfluran: 5.8 Azot Protoksit: 105 316 Azot Protoksit (N2O) • Mac değeri 105’tir. Bu nedenle tek başına anestezik olarak kullanılamaz. Analjezik etkisinden faydalanılır. • Büyük oranda solunum yoluyla atılır. • Serebral kan akımı ve oksijen tüketimini arttırır. Kafa içi basıncında hafif artışa neden olur. Bu etki, beyin cerrahisinde kullanımını olumsuz kılan nedenlerden biridir. • Hafif derecede myokard depresyonu yapar. Sempatik sistemi harekete geçirmesi, bu etkisini baskılar. Kalp atım hızı ve arteriyel kan basıncında önemli değişiklikler yapmaz. Hasta aşırı hipovolemikse ya da koroner arter hastalığı mevcutsa, iskemiye neden olabilir. • Pulmoner vasküler rezistansı arttırması nedeniyle, pulmoner hipertansiyonda kullanılmaz. • Solunum depresan etkisi vardır, ancak diğer volatil anesteziklerden zayıftır. • Kas gevşetici etkisi yoktur. • Renal ve hepatik kan akımını azaltır. • Bulantı ve kusmaya neden olabilir. • Hava içeren kapalı boşluklara difüze olma özelliği mevcuttur. Uzun operasyonlarda endotrakeal tüpün kafında aşırı basınca neden olabilir. • Gebelerde kullanımı önerilmez. Teratojenik etkilidir. Kullanılacaksa en erken üçüncü trimestırda kullanılmalıdır. • Nitröz oksitin uzun süreli anestezik konsantrasyonlarına maruziyet, kemik iliği depresyonuyla sonuçlanabilir. Bu durumda megablastik anemi tablosu oluşur. Megaloblastik anemi, B12 vitamini ve folik asit eksikliği sonucu oluşan bir anemi tipine verilen isimdir. Bu vitaminler DNA sentezinde önemli rollere sahiptirler. Bu nedenle eksikliklerinde DNA sentezinde çeşitli bozukluklar oluşur ve kemik iliğinde megaloblastik değişiklikler ortaya çıkar. • Kemotaksiyi ve lökositlerin hareketlerini etkileyebilir. İmmünolojik yanıtı bozabilir. • DİKKAT! Arteriyel ve venöz hava embolisi, pnömotoraks, barsak tıkanıklıkları, KİBAS, pulmoner hava kistleri vb. durumlarda kontrendikedir. 317 Sevofluran • Hoş kokulu ve havayollarına irritan etkili olmaması nedeniyle, inhalasyon indüksiyonunda sevofluran rahatlıkla tercih edilebilir. • Myokardı hafif düzeyde deprese eder. Arteriyel kan basıncı etkilenimi, isofluran ve desflurana göre daha hafiftir. • Bronkodilatatör etkisiyle bronş spazmını çözebilir. • Kas gevşeticilerin etkisini potansiyelize eder. Özellikle çocuklarda, entübasyon koşulları oluşturacak düzeyde gevşeme sağlar. • Renal kan akımını hafifçe düşürür. • Karaciğer üzerinde ciddi etkide bulunmaz. Çünkü portal ven akımı arttığı halde, hepatik arter kan akımı artar. Böylece karaciğere kan akımı korunmuş olur. • Kafa içi basıncını azaltır. (Mekanizma isoflurana benzerdir.) Beyin cerrahisinde kullanılabilir. • Pediatrik hastalarda ayılma döneminde deliryum ve ajitasyon nedeni olabilir. • Karbondioksit absorbanı sodalime ile tepkimeye girerse Compound A denen madde oluşur. Bu maddenin böbrek fonksiyonlarına zararlı olmadığı bildirilmiştir. 318 106 Öğr. Gör. Ahmet Emre AZAKLI ahmetemreazakli@gmail.com 23.9.2017 İzofluran • Havayoluna irritandır. Ancak buna rağmen iyi bir bronkodilatördür. • Myokard depresyonu etkisi çok düşüktür. Yüksek konsantrasyonlarda koroner arterleri dilate eder. Normal koroner arterlerin genişlemesiyle, daralmış koroner damarların beslediği alanlara yeterli kan akımı sağlanamaz. Buna ‘koroner çalma sendromu’ denir. • Yüksek konsantrasyonlarda beyin kan akımını ve kafa içi basıncını arttırır. (Diğer ajanlara oranla daha az arttırır.) Bu etki, hiperventilasyon ile baskılanabilir. • Serebral metabolik oksijen tüketimini azaltması, beyin cerrahisinde kullanımını teşvik edicidir. • İskelet kasını gevşetir. Kas gevşeticilerin etkisini potansiyelize eder. • Malign hipertermiyi tetikleyebilir. • Böbrek ve karaciğer kan akımını azaltır. Ancak karaciğere oksijen sunumu, izofluran anestezisinde daha iyi sağlanır ve karaciğer enzimleri etkilenmez. 319 Desfluran • Hızlı uyuma ve uyanma ajanlardan %50 daha hızlı.) • Desfluran konsantrasyonundaki hızlı artışlar, kardiyak sistemi olumsuz etkileyebilir. Konsantrasyonda agresif olunmamalıdır. Ani kalp hızı artışı vb. sempatik yanıtlar, narkotiklerle kontrol altına alınabilir. (Fentanyl, Remifentanyl vb.) • Kafa içi basıncını arttırır. • Karaciğer ve böbreğe bildirilmemiştir. • Havayoluna irritandır. İnhalasyon indüksiyonuna uygun değildir. Sekresyonları arttırır. sağlar. olumsuz (Diğer etkileri 320 İntravenöz Anestezikler 321 107 Öğr. Gör. Ahmet Emre AZAKLI ahmetemreazakli@gmail.com 23.9.2017 İdeal Bir IV Anestezik • Hızlı, yumuşak sağlamalıdır. • Kardiyovasküler sisteme ve solunum sistemine etkileri minimal olmalıdır. • Serebral metabolizmayı azaltmalıdır. • Analjezik, antiemetik ve bronkodilatör özelliklere sahip olmalıdır. • Histamin salınımı ve hipersensitiviteye sebep olmamalıdır. • Toksik olmamalıdır. • Dokularda birikmemelidir. bir indüksiyon ve ayılma 322 IV Anestezik Uygulamada Yaklaşım • Hasta monitorize olmalıdır. • Uygulanan ajanın özellikleri ve kesin kontrendikasyonları göz önünde bulundurulmalıdır. • Hastanın olmalıdır. intravasküler volümü tam • Hemodinami üzerine minimal etki oluşturmak için uygulama yavaş, kontrollü ve en minimal dozda yapılmalıdır. • Venöz kateterizasyon yerleşiminden emin olunmalıdır. 323 IV Anestezik Dozları • Propofol: Erişkinde 1.5-2.5 mg/kg, Çocukta 3-4 mg/kg • Penthotal: 5-7 mg/kg IV • Etomidate: 0.2-0.5 mg/kg • Ketamin: 1-2 mg/kg IV, 3-5 mg/kg IM 324 108 Öğr. Gör. Ahmet Emre AZAKLI ahmetemreazakli@gmail.com 23.9.2017 Propofol • Klinik uygulamalarda en sık kullanılan intravenöz anesteziktir. • Hızlı ve gereğinden yüksek dozda uygulandığında, şiddetli hipotansiyona neden olabilir. • 1. 2. 3. Enjeksiyonu ağrılıdır. Bu ağrının önlenmesi için 3 yol önemlidir: İlacın öncesinde damar içi lidocaine verilmesi (Ortalama 40 mg kadar) İlacın öncesinde narkotik analjezik verilmesi İlacın sıvı gidişine de aynı anda izin verecek düzeyde yavaş verilmesi • 1. 2. Propofol içeriği = Soya fasülyesi yağı+Gliserol+Yumurta lesitini Yumurtaya alerjisi olanlarda verilebilir. Alerji genelde yumurtanın beyazına gelişir, ancak yumurta lesitini yumurtanın sarısından çıkarılır. Hazırlanmış (Enjektöre çekilmiş) halde asla saklanmamalıdır. Daima hastaya yapılacağı anda çekilmelidir. Bekleyen solüsyonlarda bakteriyel üreme olur, hastayı sepsise götürebilecek bir enfektif tablo oluşur. • Propofol etkisi, bir kol-beyin dolaşımı süresinde görülür. Ayılma hızlıdır. • Propofol’ün artıkları idrar yoluyla atılıyor olsa da, kronik böbrek yetmezliği olan hastalarda klirens etkilenmez. (Klirens; kandan uzaklaştırma eğilimi, atılım.) • Propofol güçlü bir solunum depresanıdır. Ancak solunum kontrollü sedasyona da imkan verir. • Propofol histamin salınımına neden olur. Ancak yine de astmatik hastalardaki wheezing insidansı, diğer ajanlara göre daha düşüktür. • Serebral kan akımını ve kafa içi basıncını azaltır. • Antikonvülzandır. (Status epileptikusun kontrolünde kullanılabilir.) Epilepsi hastalarına yapılabilir. • Subanestezik dozlarda antiemetik destek amacıyla yapılabilir. İyi bir antiemetiktir. • Midazolam, gerekli Propofol dozunu %10’dan fazla azaltır. 325 Tiyopental (Penthotal) • Barbitüratlar grubuna üye bir iv anesteziktir. • Alkali yapıdadır. Yeterince dilüe edilmelidir. (Minimum %2.5 konsantrasyonda) Aksi halde irritandır. Enjeksiyon yerinde nadiren ağrıya neden olur. Hastada aşırı ağrı, arteriyel yerleşim kuşkusu uyandırmalıdır. • Sulandırıldıktan sonra oda sıcaklığında maksimum 24 saat saklanmalıdır. • Etkisi 15-30 saniyede hızlıca başlar, 15-20 dakika devam eder. Yüksek dozlarda bu süre uzayabilir. • Analjezik etkinliği yoktur. Hatta subanestezik dozlarda hiperaljezi görülen olgular bildirilmiştir. • Yağ dokusunda birikimi görülebilir. Özellikle obezlerde doz kısıtlanmalıdır ve tekrarlayan uygulamalardan kaçınılmalıdır. • Karaciğerden elimine olur. • Kafa içi basıncı ve göz içi basıncını azaltır. Kafa içi basıncını azaltmasına; serebral kan akımındaki, serebral metabolik hızdaki ve oksijen tüketimindeki azalış neden olur. Nöroanestezide etkin bir tercihtir. Antikonvülzan özelliği mevcuttur. • Myokard depresan etkisi belirgin ve tehlikelidir. Hasta hipovolemikse, şoktaysa, kardiyak yandaş hastalıkları yoğunsa önerilmez. • Kuvvetli bir solunum depresanıdır. • Histamin salınımına neden olur. Tiyopental; laringeal ve bronşial spazma yatkınlığı arttırır. • Yüksek dozlarda karaciğer ve böbrek fonksiyonlarını, bu organların kan akımını bozarak azaltabilir. • Kesin kontrendikasyonları; barbitürat alerjisi, status astmatikus ve porfiriadır. 326 Etomidate • Kardiyovasküler anlamda en stabil ajandır. Bu nedenle özellikle kardiyovasküler yandaş hastalığı olan hastalarda, hemodinamiye minimal etki oluşturma amacıyla ilk tercihtir. • Histamin deşarjına neden olmaz. • Miyoklonik hareketlere neden olabilir. • Enjeksiyonu zaman zaman ağrılı olabilir. • Serebral kan akımını, serebral metabolik hızı ve oksijen tüketimini arttırır. Dolayısıyla kafa içi basıncını ve göziçi basıncını düşürür. • Bulantı ve kusmaya yatkınlığı arttırır. Özellikle narkotik analjeziklerle birlikte verildiğinde, bu etkisi hasta için iyice rahat edici bir hal alabilir. • Karaciğer ve böbrek kan akımına etkisi yok denecek kadar azdır. • Uzun süreli infüzyonlarından kaçınılır. immunsupresif yanıt oluşturmaktadır. • Solunumu deprese eder. Uygulama sonrası kısa bir apne, takiben hiperventilasyon gözlenir. Sepsise neden olabilecek 327 109 Öğr. Gör. Ahmet Emre AZAKLI ahmetemreazakli@gmail.com 23.9.2017 Ketamin • Analjezi, amnezi ve bilinç kaybını birlikte oluşturabilen; ideale yakın anestezik ajandır. (Disosiyatif anestezi) • Myokard depresan etkisi yoktur. Aksine diğer ajanların tersine, sempatik sistemi harekete geçirir. Kalp atım hızı, kan basıncı ve kalp debisini arttırır. Bu özelliği, hipovolemik hastalarda kullanımı ciddi anlamda avantajlı hale getirir. • Sempatik sistemi harekete geçirici etkisi nedeniyle serebral etkileri, kafa içi basıncının artışıyla sonuçlanır. Beyin cerrahisinde, özellikle de kafa içi kitle olan olgularda kesinlikle tercih edilmez. • Psikomimetik yan etkilere sahiptir. (Halüsinasyon, anksiyete, ajitasyon vb.) Bu özelliği, benzodiazepinlerle kullanımını gerekli kılar. • Solunum depresyonu yapmaz. Ancak narkotiklerle beraber uygulanması sonucunda bu etkiyi de görmek mümkündür. Bir insanın bilinç düzeyinde değişim meydana getiren hiçbir ajanın, solunum depresyonu yapmayacağı garanti edilemez. • Sekresyonları arttırır. • Güçlü bir bronkodilatördür. Bronşları genişletici etkisi, astım hastalarında avantaj sağlar. • Kesin kontrendikasyonları; hipertansif hastalar, kalp hastaları, nöroanestezi uygulanan hastalardır. 328 Senaryolar (Tercih Edebiliriz, Sakınmalıyız ?) • İntrakraniyal kitle nedeniyle opere olan hasta için ajan seçimi ? • Acil olgu, bıçaklanma, ciddi kan kaybı olmuş, hemodinami bozuk ? • Epilepsi nöbetleri geçiren, operasyonuna alınan hasta ? acil apandisit • Geçirilmiş kalp krizi öyküsü olan, laparoskopik kolesistektomi hastası ? • Tonsillektomi operasyonu olacak çocuk hasta ? 329 Narkotik Analjezikler • Klinikte en analjezikler: sık kullanılan narkotik Anestezi indüksiyonunda: Fentanil, Alfentanil (Rapifen), Remifentanil (Ultiva) Anestezi idamesinde: Remifentanil (Ultiva) Anestezinin sonlandırılmasında: (Postop analjezide) Petidin (Aldolan, Dolantin), Tramadol (Contramal, Tradolex), Morfin 330 110 Öğr. Gör. Ahmet Emre AZAKLI ahmetemreazakli@gmail.com 23.9.2017 Narkotiklerin Önemli Özellikleri-1 • Fentanil: Damar yolundan uygulanabileceği gibi, bölgesel anestezide de intratekal ya da epidural kullanımı mümkündür. Morfinden 80-100 kat güçlüdür. Tekrarlayan dozlarda birikebilir ve geç dönem solunum depresyonu yapabilir. Tek dozunun etki süresi 20-40 dakikadır. Tekrarlayan dozlarda torakal rijiditeye (?) neden olabilir. Düşük dozlarda kan basıncını düşürürken, büyük dozlarda hemodinamik etkisi olumsuz değildir. Bu nedenle kardiyak öykülü hastalarda yüksek doz opioid anestezisi kapsamında; anestezik olarak da kullanılabilmektedir. • Remifentanil: Çok hızlı şekilde etkisi başlar, 5-10 dakika devam eder. Kümülatif değildir, etkisi hızlı sonlanır ve kaliteli bir uyanma sağlar. Hipotansiyon ve bradikardi yanıtı keskindir. Bolus uygulanması önerilmez, uygulanacaksa 5 dakikalık bir zaman dilimine yayılmalıdır. Karaciğer ve böbrek yetmezliğinde tercih edilebilir. Kanda yıkılması, bu olanağı sağlar. Epidural ve intratekal uygulanamaz, nörotoksisite riski vardır. 331 Narkotiklerin Önemli Özellikleri-2 • Petidin, Meperidin (Dolantin, Aldolan): Vagolitiktir. Lokal anestezik etkiye sahiptir. Spazmolitik etkilidir. Tüm bu etkileri birarada barındıran tek narkotik analjeziktir. Postop analjezide etkin bir ajandır. Uygulama sonrası etkisi 10 dakika içinde başlar, 2-3 saat devam eder. Alerjik reaksiyonlara yatkınlık görülebilir. Kronik ağrıda kullanımı önerilmez. Anestezi sonrası titreme tedavisinde etkindir. • Tramadol (Contramal, Tradolex): Zayıf opioid sınıfındadır. Akut ve kronik ağrıda rahatlıkla tercih edilebilir. En önemli dezavantajı, bulantı-kusmayı tetiklemesidir. Solunum depresyonu riski, diğer ajanlara göre açık ara düşüktür. • Morfin: Hızlı ve yüksek dozlarda, hemodinamiyi bozabilir. Bulantı ve kusma yatkınlığını arttırır. Ayrıca histamin salınımına neden olma özelliği bulunmaktadır. 332 Narkotik Analjeziklerin Dozları • Fentanil: İndüksiyonda 2-3 mcg/kg, yüksek doz opioid anestezisinde anestezik ajan olarak 50 mcg/kg IV • Remifentanil: Yükleme dozu 1 mcg/kg IV, idame infüzyonu 0.5-20 mcg/kg/dk IV • Petidin: Postop analjezide 0.5-1 mg/kg IV, titremede 25 mg IVP • Tramadol: Postop analjezide 1 mg/kg IV • Morfin: Postop analjezide 0.1-0.2 mg/kg IV 333 111 Öğr. Gör. Ahmet Emre AZAKLI ahmetemreazakli@gmail.com 23.9.2017 Nöromuskuler Blokerler • Kas gevşetici ilaçlar ağrıyı kesmez, bilinci kapatmaz. • Kas gevşetici ilaçlar, yalnızca istemli çalışan kasların faaliyetini sonlandırır. Vücudu felç hale getirir. (Geçici sistemik pleji=paralizi) • Bu etkiyi, asetilkolinin faaliyetini önleyerek meydana getirirler. • Asetilkolin, sinir-kas kavşağındaki iletici moleküldür. 334 Depolarizan Blok • Depolarizan nöromuskuler blokta, asetilkolinin taklit edilmesi söz konusudur. • İyon kanalları açık kalır. Kas lifi uyarılara cevap vermez. • Bu blok tipini oluşturan tek ilaç Süksinilkolin’dir. 335 Nondepolarizan Blok • Nondepolarizan nöromuskuler ilaçlar, kolinoreseptöre bağlanarak asetilkolinin bunlara ulaşmasını engellerler. • İyon kanalları kapalı kalır. • Bu grubun en önemli temsilcileri; rokuronyum, vekuronyum, pankuronyum, atrakuryum, mivakuryumdur. 336 112 Öğr. Gör. Ahmet Emre AZAKLI ahmetemreazakli@gmail.com 23.9.2017 Süksinilkolin (Lysthenon) • Tek depolarizan kas gevşeticidir. • İntrakranial basıncı yükseltir. • Hafif taşikardiye neden olur. Erişkinlerde tekrarlayan dozlarda, çocuklarda ise ilk dozdan itibaren bradikardi eğilimi yapabilir. • Hiperpotasemide kullanımı sakıncalıdır. • Fasikülasyonlara, çene kaslarında sertliğe anaflaktik reaksiyonlara neden olabilir. • Malign hipertermiyi tetikleyebilir. • İntraoküler basınçta artışa neden olması, oftalmik girişimlerde kullanımını sakıncalı olarak göstermektedir. ve 337 Süksinilkolin’in Yıkılımı • Karaciğerde sentezlenen pseudokolinesteraz enzimiyle yıkılır. • Bu enzimin yetersizliğinde ortadan kalkmaz. blok • Hastaya taze kan nakli yapmak gerekir. • Riskli gruplar: Akut enfekte hastalar, akciğer embolisi, myokard infarktüsü, gebeler, postop hastalar. Bu gruplarda enzim seviyesi yetersiz olabilir. 338 Nondepolarizan Nöromuskuler Blokerler • Pankuronyum: 60-90 dakika etkilidir. Büyük oranda karaciğerden atılır, bir kısmı da böbrekten atılmaktadır. Histamin salınımını uyarmaz. Pankuronyum, taşikardik etkilidir. Kalp hızı artışı istenmeyen olgularda kullanımı önerilmez. • Vekuronyum: 30-60 dakikalık etki süresine sahiptir. Büyük oranda karaciğerden, az oranda da böbreklerden atılır. Kendine ait direk kardiyak yan etkisi olmasa da, opioidlerle birlikte bradikardiye eğilimi arttırabilir. Nadiren alerjik reaksiyonlara neden olabilir. • Rokuronyum: Klinik pratikte en sık tercih edilen kas gevşeticidir. 30-60 dakikalık bir etki süresine sahiptir. %65 oranında karaciğerden, %35 oranında da böbreklerden atılır. Dozu yükseltilirse, etki başlangıcı hızlanır. • Atrakuryum: 30-60 dakikalık bir etki süresine sahiptir. Yıkılımı plazmada olur. Karaciğer ve böbrek hastalarına uygulanabilir. Metabolitleri safra ve idrar yoluyla atılır. Histamin salınımına neden olabilir. Kardiyak yan etkileri mevcuttur. Tüm bu olumsuz etkilerden, yavaş uygulama ile kaçınılabilir. Hipotermi ve asidozda etki süresi uzayabilir. Tiyopental ile geçimsizdir, birlikte uygulanmaları çökelti oluşumuna neden olabilir. • Mivakuryum: 20-30 dakikalık bir etki süresine sahiptir. Hızlı uygulanırsa kalp hızını arttırabilir ve tansiyonu düşürebilir. Tıpkı süksinilkolin gibi, plazma kolinesterazı ile etkisi yıkılır. 339 113 Öğr. Gör. Ahmet Emre AZAKLI ahmetemreazakli@gmail.com 23.9.2017 Kas Gevşeticiler-Doz ve Etki Süreleri • Süksinilkolin = Lysthenon: 1 mg/kg, Etkisi 30 saniyede başlar, 2-5 dakika etkilidir. • Mivakuryum = Mivacron: 0.2 mg/kg, Etkisi 2 dakikada başlar, 20-30 dakika etkilidir. • Atrakuryum = Tracrium: 0.5 mg/kg, Etkisi 2-4 dakikada başlar, 30-60 dakika etkilidir. • Rokuronyum = Esmeron: 0.5-0.6 mg/kg, Etkisi 2 dakikada başlar, 30-60 dakika etkilidir. • Vekuronyum = Norcuron: 0.1 mg/kg, Etkisi 2-4 dakikada başlar, 30-60 dakika etkilidir. • Pankuronyum = 0.1 mg/kg, Etkisi 2-4 dakika başlar, 60-90 dakika etkilidir. 340 Etki Başlangıç Süresini Azaltma • Kilogram başına düşen dozu arttırarak mümkündür. • Priming doz mümkündür. uygularak 341 Nondepolarizan Bloğun Döndürülmesi • Atropin + Neostigmine ile ? Reverse! • Sugammadex (Bridion) ile ? Antidot (Yalnızca rokuronyum ve vekuronyum) • Nondepolarizan blok döndürülürken oluşabilecek komplikasyonlara ve doğru yaklaşım tekniklerine adapte olmak gerekir. 342 114 Öğr. Gör. Ahmet Emre AZAKLI ahmetemreazakli@gmail.com 23.9.2017 Atropin + Neostigmine • Neostigmine, bradikardiye neden olur. Siyalog etkilidir, sekresyonları arttırır. • Spontan solunum faaliyeti olmayan bir hastada, bloğun süresini uzatır ! • Asetilkolinesteraza bağlanır, enzimin asetilkolini yıkmasını önler. • Neostigmine Dozu: 0,08 mg/kg) • Atropin Dozu: Her 1 mg neostigmine için 0,4 mg, Ya pratikte ? • Taban doz Atropin nedir ? • Erişkin bir hastada 5 mg tavan dozun aşılması önerilmez. 0,04 mg/kg (Maksimum 343 Sugammadex (Bridion) • Rokuronyum’un antagonistidir. ve Vekuronyum’un • Uygulama doz aralığı 2-4 mg/kg’dır. • Zor entübasyonda ve ventilasyon zorluğunda, hızlı geri dönüş için 16 mg/kg dozda uygulanabilir. • Sugammadex, hastanın kas faaliyetinin aniden gelmesine neden olduğundan dolayı; ayılma safhasında bazı özel yaklaşımlar gerektirir. (Ekstübasyon konusunda değinilecektir.) 344 Genel Anestezinin 3 Dönemi, Hava Yolu Yönetimi, Mekanik Ventilasyon www.ahmetemreazakli.com 115 Öğr. Gör. Ahmet Emre AZAKLI ahmetemreazakli@gmail.com 23.9.2017 İndüksiyon & İdame & Ayılma • Bu dönemlerin kendine has özellikleri mevcuttur. • İndüksiyon evresi, kardiyovasküler sistemle solunum sistemini dramatik değişimlerle karşılaştıran kritik bir evredir. Havayolu enstrümantasyonu esnasında, birçok hemodinamik değişim (?) söz konusudur. Bunların kontrol altına alınması için anestezi derinliğinin (?) iyi düzenlenmesi şarttır. • İdame evresi, tüm tehlikelere karşı gözlerin açık olması gereken bir evredir. • Ayılma evresi, solunumsal ve kardiyak komplikasyonlara yakınen tanık olunabilecek bir evredir. 346 Anestezi İndüksiyonu ve Havayolu Yönetimi • Anestezi indüksiyonunu kritik hale getirebilecek bazı durumlar vardır: 1. 2. 3. 4. Hastanın tok olması Havayolu anatomisinin zorlayıcı olması Hastanın kardiyovasküler yanıtının keskin olması Teknik sorunların erken dönemde farkedilmemiş olması • Bu sebeplerle anestezi teknikerlerinin üzerine önemli görevler düşmektedir. 347 Anestezi Teknikerinin Üzerine Düşenler • Tüm teknik ekipman hazır ve çalışır halde olmalıdır. (Aspiratör! Anestezi makinesi! Laringoskop!) • Çalışılan hastanedeki tüm ileri ekipmanın ve ilacın içeriği ile saklandığı yere hakim olunmalıdır. • İyi bir klinik olunmalıdır. hakimiyete sahip • Ani teknik sorunlarla başa çıkabilmek için, teknik donanıma hakim olunmalıdır. 348 116 Öğr. Gör. Ahmet Emre AZAKLI ahmetemreazakli@gmail.com 23.9.2017 Hastanın Kabulü ve Aşamalar • Hastanın preoperatif tekniker değerlendirmesini yap. (Preop fizik muayene tekniklerini anımsa!) • Onam belgesini kontrol et. • Teknik, medikal ve farmakolojik hazırlığını tam olarak yapmış olduğundan emin ol. (Oluşabilecek ekstra ihtiyaçları analiz et!) • Rutin monitorizasyonu sağla ve iv yol aç. Sıvı replasmanına başla. • Premedikasyon gereksinimini değerlendir! (?) • TARTIŞMA: Sıvı replasmanı ne zaman başlamalıdır ? Hangi hastalarda, hangi tip sıvılarla replasmana başlanmalı ve ne şekilde sürdürülmelidir ? 349 İndüksiyonda Yaklaşım-1 • Elektif koşullarda, aç bir hasta için indüksiyon; 1. 2. Yavaş ve kontrollü olmalıdır. İlaç dozları uygun dozda ve titre edilerek uygulanmalıdır. 3. Preoksijenizasyon 4. • olabildiğince rutin bir alışkanlık haline getirilmelidir. İntravasküler volüm mümkün olduğunca yeterli olmalıdır. Preoksijenizasyondaki amaç, hastanın akciğerlerinde nitrojen ile oksijenin yer değişimini sağlamaktır. Bu ilave %100 oksijen, indüksiyonda görülebilen havayolu obstrüksiyonu ve apne periyodunda kanın oksijenizasyonunun sürdürülmesini sağlamaktadır. Denitrojenasyon 3 dakika yapılabilir. Acil durumlarda 4 tidal solunum da yeterlidir. 350 İndüksiyonda Yaklaşım-2 • İndüksiyonda; 1. 2. 3. IV Anestezik Bilinç kaybını sağlar. Narkotik Analjezik Ağrıyı önler. Havayoluna yönelik girişimlerin ve cerrahi girişimlerin oluşturacağı refleks kardiyovasküler yanıtları baskılar. Kas gevşetici İstemli çalışan tüm kasları bloke eder. • SONUÇ : Bağımlı bir hasta ! • Bilinci kapalı, spontan solunumu olmayan ve tüm sistemlerin multipl düzeyde etkilendiği bir girişime maruz kalmış… 351 117 Öğr. Gör. Ahmet Emre AZAKLI ahmetemreazakli@gmail.com 23.9.2017 İndüksiyonda Yaklaşım-3 • Dolaşım mı önceliklidir, yoksa solunum mu ? • Respiratuar depresyonun kontrolü, dolaşımsal komplikasyonları da önleyecektir. • Bu dönemde (indüksiyon ilaçlarını takiben) myokard da ciddi depresyona uğramış olabilir ve ilaçlara yanıt da yakından takip edilmelidir. 352 Havayolu Açıklığının Sağlanması • Havayolu açıklığının sağlandığının ve etkin bir ventilasyonun sürdürüldüğünün en önemli kriteri, manuel bag’in yeterli ekspiratuar doluma sahip olmasıdır. (?) • Hasta head thin-chin lift (Baş-çene) pozisyonuna alınmalıdır. (Servikal travmalar hariç*) • Servikal travmalarda manevrası uygulanır. • Yüz maskesi tam olarak oturmalı, yeterli havayolu açıklığı sağlanmalı ve gaz akımı mideye yönlenmemelidir! (Aspirasyon ve kusma riski…) jaw thrust 353 Neden Havayolu Kapanır ? • Orofaringeal kasların gevşemesi, dilin geriye düşmesine ve havayolunu kapatmasına neden olur. • Hasta havayolu reflekslerini kaybetmiştir, koruyucu mekanizmalar ortadan kalkmıştır. • Obstrüktif tip uyku apnesi olan hastalarda, özellikle dikkatli olmak gerekir! (Postop da buna dahil.) • Ventilasyon Sorununda ÖNCELİKLE SAKİN OLUNUZ VE YARDIM İSTEYİNİZ ! Hastanın baş altındaki yastığını alınız. Olabildiğince masanın yükseltilmesini isteyiniz. Uygun boyutta airway yerleştiriniz. APL valfin kapalı olduğundan emin olunuz. Gerekliyse balonu diğer anestezi uygulayıcısına vererek, çift elle hiperekstansiyon oluşturunuz. Yardımcı kimse yoksa balonu ayak aranızda sıkmaya çalışınız ya da bir lastik şişirirmiş gibi ayağınızdan destek alarak ventilasyon sağlamaya çalışınız. Bu da mümkün değilse, otomatik modda hastayı havalandırmaya çalışınız. 354 118 Öğr. Gör. Ahmet Emre AZAKLI ahmetemreazakli@gmail.com 23.9.2017 Ne Kadar Süre Ventilasyon ? • En uygun süre minimum 3 dakikadır. (Aç, ek sorunsuz, ASA1 hasta) • Bu süre zarfında hemodinami izin veriyorsa, volatil anestezik desteği de alınabilir. Özellikle Sevofluran’ın kas gevşeticileri potansiyelize edici etkisi belirgindir. • Hemodinamik bozulmalarda, endotrakeal entübasyonun kardiyovasküler sempatik stimülan etkisi işe yarayabilir. 355 LMA • LMA = Laringeal mask airway: Bir supraglottik havayolu aracıdır. • Reaktif havayolu olan olgularda, bronkospazma neden olur. • LMA seçiminde oral kaviteyi doldurabilecek en büyük numara, primer tercih olmalıdır. • Operasyon 40 dakikanın altında sürecekse, supine pozisyon değişmeyecekse, aspirasyon riski söz konusu değilse, kas gevşemesi mutlaka gerekli değilse, laparoskopik girişim söz konusu değilse; LMA tercih edilebilir. • LMA uygulaması ile nöromuskuler blokerlerin kullanımı zorunlu değildir. Kontrendike de değildir. daha az 356 LMA’nın Endotrakeal Entübasyona Üstünlükleri • Daha az invazivdir. • Zor entübasyonda oldukça yararlıdır. • Dişlere ve havayoluna verilebilecek mekanik travma riski daha azdır. • Laringospazm ve bronkospazm daha azdır. • Kas gevşekliği şart değildir. • Boyun mobilitesi şart değildir. • Tek taraflı ventilasyon riski yoktur. 357 119 Öğr. Gör. Ahmet Emre AZAKLI ahmetemreazakli@gmail.com 23.9.2017 LMA Seçimi D İ K K AT ! -Yeterli ventilasyon etkinliğinden her an emin olmalısın! -LMA ile uyandırma işleminde, derin anestezi altında LMA’yı çıkarmalısın! -LMA’nın sadece üst damağa gelecek, arka tarafına kayganlaştırıcı sürmelisin! -Aspirasyon riskini göz önünde bulundurmalısın! -Süre aşımında profilaktik ödem tedavisi (?) yapmalısın! 358 Endotrakeal Entübasyon • Havayolu güvenliğinin maksimum düzeyde olduğu havayolu enstrümantasyonu yöntemidir. • LMA’ya oranla daha yüksek basınçlı ventilasyon değerlerine olanak sağlar. • Aspirasyon durumunda koruyucu bir havayolu aracıdır. • Laringoskopi esnasında kardiyovasküler yanıtlar belirgindir. İşlem ağrılıdır. Refleks-aktivitenin iyi düzeyde baskılanması gerekir. • Kas gevşetici uygulanması şarttır. 359 Olası Tehlikeler • Havayolu enstrümantasyonu esnasında ya da preoksijenasyon döneminde gastrik içeriğin pulmoner aspirasyonu • Yanlış endotrakeal tüp yerleşimi (Ösefagus yerleşimi ya da bronşial yerleşim.) • Havayoluna yönelik mekanik travmalar. çeşitli 360 120 Öğr. Gör. Ahmet Emre AZAKLI ahmetemreazakli@gmail.com 23.9.2017 Üzerimize Düşenler • İyi bir preop değerlendirme, tüm risklere yönelik teknik anlamda ve beceri anlamında donanımlı olmak. • Hastanın yeterli yükseklikte olduğundan emin olunuz. Entübe ettiğiniz bir hastanın, minimum göğüs kafesiniz hizasında olmasına özen gösteriniz. • İşlem esnasında görüş sahanızı daraltacak yaklaşımlardan kaçınınız. Hastanın ağzına çok fazla yaklaşıp sadece havayoluna odaklanmak yerine, objektif bir bakışla tüm sahaya hakim olunuz. • Hastanın yeterli kas gevşekliğinin oluştuğundan emin olunuz. Bir kontrendikasyon yoksa, minimum 3 dakika volatil anestezik destekli pozitif basınçlı ventilasyon uygulayınız. 361 Entübasyon Tekniği • Laringoskop sol elle tutulur. Ağzın sağ yanından girilerek, dil sola İlk amaç epiglotu bulmaktır. toplanmaya çalışılır. Epiglot görüldükten sonra köküne girilir ve laringoskopa dar açılar yaptırmadan kaldırılmaya çalışılır. Vokal kordlar görünecektir. Bu esnada görüş sorunu varsa, dış basılar gerekiyor olabilir. 362 Entübasyonun Kontrolü • Mutlaka endotrakeal tüpün yerinde olup olmadığı belirlenmelidir. Tüp trakeada değilse, end tidal karbondioksit dalgası oluşmayacaktır. ‘Midenin alveolü olmaz!’ • Tüpün yerinde olmasına ek olarak, diğer hedef tüp seviyesinin kontrolüdür. Sağ ana bronş, sol ana bronşa göre daha diktir. Tüp fazla ilerletildiği takdirde, sadece sağ akciğer havalanır. (Belirtileri?) Solda solunum sesleri duyulmaz. Steteskop ile oskültasyon yapılır. Bilateral eşit solunum sesleri alınmalıdır. Gerekliyse tüp kafı indirilerek kademeli olarak geriye çekilir. Ortalama 21-22 cm’lik erişkin seviyeleri bilateral havalanmaya olanak verir. • Göğüs kalkış inişi, tüpün buharlaşması vb. faktörler de elbette dikkate alınmalıdır. Ancak kesin sonuçlar vermeyeceği ve tehlikeli yanılmalara neden olabileceği unutulmamalıdır. 363 121 Öğr. Gör. Ahmet Emre AZAKLI ahmetemreazakli@gmail.com 23.9.2017 Tüp Seçimi ve Anatomik Yaklaşım • Genelde erişkin kadın hastalarda 7.0-7.5 (İlerletme 20-21 cm) • Genelde erişkin erkek hastalarda 8.0-8.5 (İlerletme 21-22 cm) • Termde doğmuş bir infantta 3.5 (Ortalama 12 cm ilerletme) • Çocuklarda tüp boyutu için (Yaş/4)+4 • Çocuklarda ilerletme boyutu için 14+(Yaş/2) • UNUTMA! Her hasta özeldir! Formüller değişmez ancak hastalar değişebilir! 364 Fast Trach LMA 365 Buji 366 122 Öğr. Gör. Ahmet Emre AZAKLI ahmetemreazakli@gmail.com 23.9.2017 Fiberoptik Bronkoskop 367 GAA’da Mekanik Ventilasyon (VCV) 1. 2. 3. 4. 5. Tidal volüm Frekans (Solunum sayısı) Dakika Volümü İnspiryum:Ekspiryum Oranı Peep (Positive end expiratory pressure, ekspiryum sonu pozitif basıncı) 6. Havayolu basınçları (Peak, plato) 7. END TİDAL KARBONDİOKSİT* 368 Tidal Volüm (VT) • Her normal solunumda, akciğere sunulan havanın hacmidir. • Eski yıllarda 10 mL/kg değerlerinde tidal volümler ayarlanırken, günümüzde 6-8 mL/kg sunumun daha kaliteli bir ventilasyon sunduğu görülmüştür. • Bir erişkinde ortalama 500 ml olarak ayarlanmaktadır. 369 123 Öğr. Gör. Ahmet Emre AZAKLI ahmetemreazakli@gmail.com 23.9.2017 Solunum Sayısı (f, Frekans, r, Rate) • Dakikada, tidal volümün hastaya kaç defa sunulacağını belirtir. Yani dakikadaki solunum sayısıdır. • Erişkinlerde dakikadaki solunum sayısı genel anestezi altında 9-14 aralığında tutulur. Genelde 12 solunum sayısı ideal başlangıç noktasıdır. • Yenidoğan bir bebekte solunum sayısı 40 düzeylerindeyken, 1 yaşta 30’a iner. 3 yaşta 25, 4 yaş ve sonrasında 20 düzeylerine çekilir. • Ayarlanan tidal volüm ve frekansın uygunluğunu belirten belirteçlerimiz mevcuttur. 370 Dakika Volümü (MV) • Dakika volümü, 1 dakikanın sonunda hastaya ulaştırılmış total volümü verir. •MV = VT x f 371 İnspiryum-Ekspiryum Oranı • Ekspiryumun daha uzun tutulma nedeni, alveollere yeterli düzeyde boşalabilmek için zaman tanınmasıdır. • Genellikle 1:2 veya 1:2.5 gibi spontan solunumun genel örüntüsüne uygun olarak ayarlanmaktadır. • Yüksek İ:E oranlarının toleransı zordur. Özellikle astım, KOAH vb. pulmoner hastalıklarda düşük oranlar tercih edilir. • Atelektazi eğilimi varsa oranın arttırılması önerilir! (1:1 gibi) • Çocuklarda da görülmektedir. oranın artırıldığı 372 124 Öğr. Gör. Ahmet Emre AZAKLI ahmetemreazakli@gmail.com 23.9.2017 Havayolu Basınçları • Peak = İnspirasyonda kaydedilen en yüksek basınçtır. Genelde 45’in üzerinde (cmH2O) barotravma riski oluşturur. • Ortalama = Plato basınçtır. Volüm döngülü tidal volümün inspiratuvar fazının sonunda basınçlar ölçülür. Ekspiratuvar hava akımının olmadığı anda ölçülen basınç, plato basıncıdır. 30’un altında bratravma riski düşüktür. 373 PEEP • Positive end expiratory pressure = Ekspiryum sonu pozitif basıncı. • Solunum sonunda akciğerin basıncı, atmosfer basıncının üzerinde tutulmuş olur. • Genel anestezi, FRC’yi azalttığından ve bu durum da atelektazi eğilimini arttırdığından; atelektaziyi önleme amaçlı tercih edilir. • Alveollerin kollabe olması önlenmiş olur. • Venöz dönüşün ve kardiyak output’un azalmasına bağlı hipotansiyon görülebilir. Bu durumda, intravasküler volüm desteği verilmelidir. Sorun çözülmüyorsa peep azaltılmalıdır. • Alveolar basıncın aşırı arttırılması, yırtılmaya neden olabilir. (Barotravma) Pnömotoraks! • PEEP uygulaması, kafa içi basıncını arttırabilir. • PEEP uygulaması, renal kan akımını azaltabilir. 374 End Tidal Karbondioksit (***) 1. Endotrakeal tüpün yerleşiminin trakeal ya da ösefageal olduğunu konusunda net bilgi verir. 2. Solunum etkinliğinin yeterliliği hakkında net bilgi verir. (İdeal aralığı 35-45) Bu bilgi ile ideal tidal volüm ve frekans değerlerine ulaşılabilir. Genel anestezi altında tercih edilen değerleri ? 3. Yüksek end tidal karbondioksit değerleri, serebral vazodilatasyona bağlı serebral kan akımının artışına, yüksek kafa içi basıncı değerlerine neden olur. Özellikle beyin cerrahisi olgularında 30’a sabitlenmesi tercih edilir. 4. Ani hava embolisi hakkında bilgi verir. End tidal karbondioksit oranındaki ani dramatik düşüşler, hava embolisini akla getirmelidir. (Komplikasyonlarda değinilecek.) 5. Kapnogram dalgaları ile spontan solunumun varlığı hakkında fikir elde edilebilir. 6. Kapnogram dalgaları ile akciğerlerin genel durumu hakkında fikir elde edilebilir. 7. Sodalime’ın yenilenme ihtiyacı hakkında bilgi verir. İnspire edilen karbondioksit daima sıfır olmalıdır! 8. Ayılma esnasında karbondioksite yönelik oluşabilecek sorunlara dair tedbir almayı ve ventilasyonu stabilize etmeyi kolaylaştırır. (Anestezide kalite konusunda değinilecek.) 375 125 Öğr. Gör. Ahmet Emre AZAKLI ahmetemreazakli@gmail.com 23.9.2017 376 Genel Anestezide İstenmeyen Durumlar, Profilaktik Tedaviler, Anestezinin Sonlandırılması, Hasta Pozisyonları www.ahmetemreazakli.com Kaliteli Bir Anestezinin Komponentleri 1. Minimal etkilenmiş hemodinami, 2. Yeterli ve etkilenmemiş respiratuar aktivite, 3. Yeterli düzeyde analjezi, 4. Profilaktik tedavilerle yeterli düzeyde konfor. Bu dersin ana konusu, tüm bu komponentlerin sağlanması yönünde alınacak önlemlerdir. 378 126 Öğr. Gör. Ahmet Emre AZAKLI ahmetemreazakli@gmail.com 23.9.2017 Anestezide Alerjik Reaksiyonlar • Anafilaksi, doğrudan antijenle karşılaşma sonucunda oluşmaktadır. Sonuçları, dakikalar içerisinde ortaya çıkar. Anafilakside IgE ile salgılanan pek çok mediatör söz konusudur. • Anafilaktoid reaksiyonlar, IgE’ye bağımlı olmadan gerçekleşebilen reaksiyonlardır. Anafilaksiyi taklit eden, hedef organ yanıtlarıdır. • Klinik pratikte anafilaksi ve anafilaktoid reaksiyonlar genellikle ayırtedilemezler. Belirtileri ve tedavi yaklaşımları aynıdır. 379 Alerjik Reaksiyon Bulguları • Hastada hipotansiyon gelişir. Bu hipotansiyona taşikardi ve disritmiler eşlik edebilir. • Havayolunda obstrüktif belirtiler meydana gelebilir. Bronş spazmı, akciğer ödemi, laringeal ödem tarzı klinik bulgular oluşur. • Periferik yaygın kızarma, cilt döküntüleri ve uyanık hastada kaşıntı meydana gelebilir. 380 Alerjik Reaksiyonlarda Tedavi Yaklaşımları • • Alerjik etkeni ortadan kaldır, uygulamayı kes. % 100 oksijen ile havayolu açıklığının sağlandığından emin ol. OTE ihtiyacını belirle ve gerekliyse derhal uygula. • Medikasyonlar: 1. 2. 3. 4. 5. 6. Feniramin = Difenhidramin (AVİL) Antihistaminiktir. Alerjik reaksiyonlarda ilk tercih edilen ilaçtır. (Yan yararlanımları: Üst havayolu irritasyonlarında ve özellikle üst havayolu girişimlerinde profilaktik olarak havayolunu rahatlatma amaçlı verilebilir. Sedasyonda, yapılan sedatiflerin etkilerini destekleme ve hastayı sedatize etme amacıyla verilebilir.) Metilprednisolon (PREDNOL) / Deksametazon (DEKORT) Her ikisi de kortikosteroid grupta ilaçlardır. Havayolundaki ödemi tedavi ederler. Prednol’ün etkisi hemen başlar, kısa sürer, Dekort’un etkisi geç başlar ancak uzun sürer. Akut tablolarda Prednol, profilaktif amaçlı durumlarda da Dekort tercih etmek daha anlamlı kabul edilir. İntravasküler volümün desteklenmesi Oluşan hipotansiyon ve taşikardiyi tedavi etme amacı taşır. Kolloidlerin kullanımı (Voluven) anlamlı kabul edilebilir. Epinefrin (ADRENALİN) Beta 1 sempatik etkisiyle myokardın kasılmasını, beta 2 sempatik etkisiyle bronşial dilatasyonu, alfa sempatik etkisiyle de periferik vazokonstrüksiyonu uyarır. Gerekli olduğu durumlarda (Ciddi anafilaksi, prearrest olgular, şiddetli bronkospazm vb.) iv ya da im yapılabilir. (0.010.5 mg) Magnezyum Düz kaslarda kalsiyum kanallarını bloke ederek kas spazmlarını çözer. Yani pulmoner bir avantaj sağlar. 3 cc ivp, 7 cc si olarak uygulanmaya çalışılır. Diğer bir uygulama alternatifi ise 5 daikaya yayılmış ivp uygulamadır. Salbutamol Ventolin olarak da bilinir. Bronş dilatasyonu sağlar. 381 127 Öğr. Gör. Ahmet Emre AZAKLI ahmetemreazakli@gmail.com 23.9.2017 Anestezide Spazmodik Durumlar • Spazm genel anlamda ikiye ayrılır: Laringeal spazm (Laringospazm) ve bronşial spazm (Bronkospazm) • Hastaya yüzeyel anestezi altında uygulanan tüm havayolu girişimleri, spazmodik durumları tetikleyebilir. 382 Laringospazm • Superior laringeal sinirin uyarılması ile ventilasyonu engelleyecek kadar havayolunun kapanmasıdır. • Sekresyonlar ve trakeal tüpün larinksten geçişi provoke edebilir. • Oluşmadan alınabilecek önlemler mevcuttur. Oluştuktan sonra da tedavisi seri şekilde yönetilmelidir. • Tedavinin seri olmaması hipoksiye, buna bağlı ani dolaşım problemlerine (Kardiyak arrest), ayrıca da yüksek negatif intratorasik basınçlar pulmoner ödeme (Akciğer Ödemi) neden olabilir. 383 Laringospazm, Tanı ve Tedavisi • Havayolundaki kısmi tıkanmalarda gürültülü bir ventilasyon etkinliği mevcuttur. (Ötme tablosu) Tam havayolu tıkanması gerçekleştiyse, sessiz bir ventilasyon çabası da görülebilir. Bu durumda paradoksik göğüs hareketleri göze çarpar. (İnspirasyonla göğüs kafesinin yükselmemesi, batın ağırlıklı solunum.) • Primer tedavi, %100 oksijen ile pozitif basınçlı ventilasyondur. (Oksijen flush ?) • • • • Lidocaine (1-1,5 mg/kg IV) Prednol (1 mg/kg IV) Propofol Süksinilkolin ya da nondepolarizan (Rokuronyum vb.) • Gerekliyse re-entübasyon nmb 384 128 Öğr. Gör. Ahmet Emre AZAKLI ahmetemreazakli@gmail.com 23.9.2017 Bronkospazm, Tanı ve Tedavisi • Bronş düz kaslarının şiddetli kontraksiyonu ile karakterizedir. Ventilasyonu imkansız kılan, malign bir tablodur. • Genelde altta yatan bir pulmoner hastalık rol oynayabilir. Ayrıca havayolu enstrümantasyonu ile de provoke edilmesi muhtemeldir. • Anafilaktik reaksiyonlarda da görülebilir. (Antihistaminikler, adrenalin ? ) • Primer tedavi; anestezinin derinleştirilmesi ve bronkodilatasyonu sağlayacak tedavilerin uygulanmasıdır. (Bronkodilatatörler.) 385 Spazm İçin Uyanık Ol ! • Anestezi derinliği yeterli mi ? • Nöromuskuler blokaj yeterli mi ? • Havayolu basıncı düzeyleri ne durumda ? • Hastanın pulmoner sağlığı ne durumda ? • Pulmoner sekresyon mevcut mu ? • Havayolu basıncı artışına sebep olan mekanik bir durum var mı ? (Tüpün kıvrılması, devrede tıkanıklık vb.) • Hedeflenen tidal hacimde havalanma söz konusu mu ? • Hasta hakkında ön değerlendirmen nasıl, profilaktik tedavi gerekliliği düşünüyor musun ? • Nasıl bir ekstübasyon yaklaşımı ile sorunları ekarte edebilirsin ? 386 Postoperatif Bulantı & Kusma • En sık tetikleyiciler Laparoskopik batın girişimleri, KBB girişimleri, hastanın yatkınlığı (Öyküsü olanlar, araç tutma öyküsü bulunanlar vb.), uzun süren cerrahi, hipoksi, titreme, hemodinamik instabil durumlar, yetersiz sıvı replasmanı, yüksek dozda uygulanan narkotikler, idiopatik sebepler. • Tetikleyici etkenleri ortadan kaldırmayı hedef edinen bir anestezi uygulaması gerçekleştirilmelidir. • Profilaktik önlemler alınmalıdır. • 1. Medikasyonlar: Metoklopramid (Metpamid): Gastrik volümün boşalımını hızlandırır. Antiemetik etkiye sahiptir. Postop döneme etkisi bilimsel anlamda kanıtlanamamıştır. Operasyonun hemen başında uygulanmalıdır. Etkisi ortalama 60 dakika sürer. Uyanık hastalarda ajitasyon & deliryum tablosunu tetikleyebilir. Ranitidin (Ulcuran): Gastrik volümün asiditesini azaltır. Boşalımın hızlanmasına katkıda bulunur. Mide koruyucudur. Özellikle çoklu ilaç uygulamaları nedeniyle, anestezi pratiği rutininde metoklopramidle birlikte yer alması uygun görülür. Operasyon başında uygulanabilir. Deksametazon (Dekort): POBK’da etkinliği çalışmalarda gösterilmiştir. Tedavi kombinasyonuna eklenebilir. Onsansetron (Zofer): POBK’da etkinliği en yüksek olan, ideal antiemetiktir. Ayılma öncesi 15 dakika önce ivp 4-8 mg uygulanabilir. 2. 3. 4. 387 129 Öğr. Gör. Ahmet Emre AZAKLI ahmetemreazakli@gmail.com 23.9.2017 Postoperatif Ağrı • Nonsteroid antiinflamatuarlar ? • Parasetamol ? • Narkotik analjezikler ? • Postop analjezi amaçlı en sık Petidin, Tramadol ve Morfin tercih edilir. • NSAİİ ilaçlar narkotik doz ihtiyacını azaltırlar. Ancak renal yetmezliklerde ve 18 yaş altı hastalarda kullanımı uygun görülmez. NSAİİ ilaç uygulandıysa, mutlaka gastrik kompartmanı koruyucu bir ajan verilmelidir. (Tercihen Ranitidin) • Lokal anestezi uygulaması ile cerrahi ekipten destek alınabilir. • Sık kullanılan NSAİİ’ler Deksketoprofen Trometamol (Arveles), Tenoksikam (Oksamen, Tilcotil), Lornoksikam (Xefo) vb. 388 Titreme & Hipotermi • Anestezi uygulamaları termoregülasyonu bozar! • Isıtıcı desteği, verilen sıvıların ısıtılması vb. önlemlerle hastanın ısı kaybı en aza indirilmelidir. • Titreme = Oksijen tüketiminde artış = Hipoksi ! • Titreme tedavisi: Petidin 25 mg IV 389 Tartışalım ! • Anestezide farkındalık nedir ? Önlenebilir mi ? • İntraoperatif hipertansiyona neler sebep olabilir ve hastaya neler yapılabilir ? • İntraoperatif hipotansiyona neler sebep olabilir ve hastaya neler yapılabilir ? • İntraoperatif taşikardi ya da bradikardiye neler sebep olabilir ve hastaya neler yapılabilir ? 390 130 Öğr. Gör. Ahmet Emre AZAKLI ahmetemreazakli@gmail.com 23.9.2017 Anestezinin Sonlandırılması ? Uçağımızı piste nasıl indirelim ? 391 Hedeflenen Kriterler • Hastada her türlü postoperatif komplikasyona yönelik tedbir alınmalıdır. (Ağrı, bulantı/kusma, ajitasyon, titreme, hemodinamik stabilizasyon vb.) • Komplikasyonlar, birbirini tetikler. Örneğin; Ağrı Spazm Ajitasyon Taşikardi Disritmiler Kusma … (Sorunlar, bir zincirin halkaları gibi birbirine bağlıdır.) • Profilaktik tedavilerin tam olduğundan emin olunduğunda, hastaya verilen anestezi sonlandırılmaya başlanır. 392 Ekstübasyon Yaklaşımları • Bir ekstübasyon ya hasta derin anestezi altındayken yapılmalıdır, ya da hastanın tüm refleksleri yerine geldikten ve uyandıktan sonra yapılmalıdır. Bu iki dönemin arasında yapılan ekstübasyon işlemi, spazm ile sonuçlanacaktır. • Ekstübasyonun yüzeyel ya da derin yapılması, hastadan hastaya değişim gösterir. Yüzeyel ekstübe edilmesi gereken bir hasta, derin anestezi altında ekstübe edildiğinde telafisi güç komplikasyonlar oluşabilir. • TARTIŞMA: Ne zaman derin ekstübasyon, ne zaman yüzeyel ekstübasyon uygulanmalıdır ? 393 131 Öğr. Gör. Ahmet Emre AZAKLI ahmetemreazakli@gmail.com 23.9.2017 Ekstübasyonda Teknik Seçimi • Aspirasyon riski mevcutsa, indüksiyonda havayolu kontrolü sağlamada güçlükle karşılaşıldıysa, hasta uyandı ancak spontan solunumu ısrarla sağlamıyorsa; iyice uyandıktan sonra ekstübe etmek daha sağlıklı bir yaklaşımdır. • Üst havayolunu irrite eden bir girişim uygulandıysa, spontan solunumunu yeterli tidal hacimlerde sağlayabiliyorsa, aspirasyon riski yoksa, havayolu yönetiminin kontrolünde güçlükle karşılaşılmadıysa, pulmoner spazma yatkınlık öyküsü varsa; klinik tablonun uygunluğu halinde derin ekstübasyon düşünülebilir. 394 Ekstübasyonda Hazır Olması Gerekenler 1. Hastayı tekrar anestetize edebilecek ve havayolunu sağlayabilecek donanım. (İndüksiyonda hazır olan herşey!) Tüp, laringoskop, stile, LMA, anestezik, kas gevşetici vb. 2. ASPİRATÖR ! UYGUN BOYDA ASPİRASYON SONDALARI ! 3. Isıtıcı 4. AIRWAY ! 5. LIDOCAINE !* 6. Atropin, Efedrin, Perlinganit üçlüsü ! 7. Prednol ! 8. Aminocardol ! 9. Ventolin Puff ! 10. Adrenalin ! 11. Petidin ! 12. Ondansetron ! 13. Avil / Dekort ! 395 Yüzeyel Ekstübasyon Yaklaşımı • En kitabi yaklaşımdır. • Tüm gazlar kapalıdır. Atropin+Neostigmine kombinasyonu yapılacaksa, solunumsal efor beklenir. Bridion yapılacaksa, eforu beklemek gereksizdir. • Hiperkarbi ? Ne düzeyde ? • Tüm havayolu refleksleri yerine gelmiştir, hasta sözlü emirlere uymaktadır. • Tüp irritasyonunu ve spazmı önlemek için Yeterli analjezi! Mümkünse Ultiva infüzyonu destekli yaklaşım! Tüp içi / IV Lidocaine! (Tüp irritasyonu, Bridion’da daha belirgindir, ani ayılma görülür!) • Hasta uyanmasına rağmen tüp sağlamayabilir! Atelektazi eğilimi ? • Mümkünse postop analjezi amaçlı narkotikler, operasyon bitiminden yarım saat önce yapılmış olmalıdır. Anestezik ajanlar, birden değil operasyon gidişatında yavaş adımlarla azaltılmalı ve cilt dikişlerinin yarısında kapatılmalıdır. irritasyonuna bağlı spontan solunum 396 132 Öğr. Gör. Ahmet Emre AZAKLI ahmetemreazakli@gmail.com 23.9.2017 Derin Ekstübasyon Yaklaşımı • Tüp irritasyonuna yönelik alınacak önlemler, derin ekstübasyonda da alınmalıdır. • Derin ekstübasyonda, hasta bir miktar anestetizedir. Spontan solunumunu düzenli ve ortalama 200 ml hacimlerde sağlayabilmektedir. • Ağız içi aspirasyonunun yeterliliğinden emin olunmalıdır. (Gerekliyse atropin premedikasyonu!) Tüpün çıkartılmasını takiben aspirasyon yapılmamalı, hiperekstansiyon bırakılmamalı, %100 oksijen sunumu yapılmalıdır. • Tüm anestezikler ve sedatiflerin tamamen kapatılması, tüpün çekilmesini takiben gerçekleştirilir. Amaç üst havayolunu irrite etmeden, hastayı tüpten kurtarmaktır. 397 Ekstübasyon Tartışma: Hastanın spontan solunumunu kazanması amaçlı hangi girişimlerde bulunabiliriz ? Bu girişimlerin olası yararları ve zararları nelerdir ? 398 Anestezide Hasta Pozisyonları 1. 2. 3. 4. 5. 6. 7. Supine Prone Lateral Trendelenburg Ters trendelenburg Fowler Litotomi 399 133 Öğr. Gör. Ahmet Emre AZAKLI ahmetemreazakli@gmail.com 23.9.2017 Supine Pozisyon • Hastanın sırtüstü yatırıldığı pozisyondur. • Solunum en az düzeyde etkilenir. • Dolaşıma yer çekimi etkisi minimaldir. • Hastanın bel altı desteklenmelidir. • Boynun aşırı ekstansiyon ya da retansiyonundan kaçınılmalıdır. • Hasta uyurken bacaklarını çaprazladıysa, durum düzeltilmelidir. • Baldırlar üzerine bası nedeniyle derin ven trombozuna eğilim artabilir. • Kol tahtasında kollar maksimum 90 derece açıyla tutulmalıdır. Yüksek açı değerleri, brakial pleksus blokajına neden olabilir. 400 Prone Pozisyon • Karınüstü yatar pozisyondur. • Diyagrafma hareketleri kısıtlanmıştır. • Karıniçi basınç artmıştır. Bu venöz dönüşü güçleştirebilir. • Kadınlarda göğüsler, erkeklerde genital organlar zarar görebilir. • Uzun süren operasyonlarda Visseral hipoperfüzyon ? • Vena cava basısı Hipotansiyon / Bradikardi ? • Havayolu güvenliği riske girebilir. • Boynun stabilizasyonu önemlidir. 401 Trendelenburg Pozisyonu • Diyafragmaya basınç Solunumun güçleşmesi! • Beyin ödemi! • Kardiyak yetmezlik! • Glokom atağı, retina dekolmanı ? • Yüzde siyanoz, ödem ! 402 134 Öğr. Gör. Ahmet Emre AZAKLI ahmetemreazakli@gmail.com 23.9.2017 Ters Trendelenburg Pozisyonu • Kanın alt kısımlarda göllenmesi Hipotansiyon! • Hava embolisi riski ? (Baş ve boyunda venöz basınç negatif) • Bacaklar mümkün olduğunca yukarda tutulmalıdır. 403 Lateral Pozisyon • Brakial pleksus basısı Altta kalan kolun venöz drenajının bozulması • Üstte kalan akciğerin daha kaliteli havalanması Oksijenasyon ? • Organ basıları ? 404 Litotomi Pozisyonu • Kalça çıkıklarına neden olunabilir. Kalçaların 90 dereceden daha fazla fleksiyona getirilmemesi gerekir. • Eklemler pedlerle desteklenmeli, sinir hasarları engellenmelidir. • Hemodinamik değişimlere dikkat edilmelidir. 405 135 Öğr. Gör. Ahmet Emre AZAKLI ahmetemreazakli@gmail.com 23.9.2017 Fowler /Semifowler • Fowler: Oturur • Semifowler: Yarıoturur • Ters trendelenburg pozisyonundaki değişimler ve riskler, fowler pozisyonu için de geçerlidir. 406 Spinal, Epidural, Kombine, RİVA ve Komplikasyonları www.ahmetemreazakli.com Rejyonel Anestezi Nedir ? • Bilinç kaybı olmaksızın, operasyonun gerçekleşeceği bölgede ağrısızlık / hissizlik sağlanması amacıyla sağlanan anestezi yöntemidir. • Lokal anestezik maddeler kullanılır. • Uygulanması, özel bir bilgi ve beceri gerektirir. • Solunumsal primer etkileri varolmasa da, özellikle dolaşımsal etkileri nedeniyle bir takım fizyolojik değişiklikler görülür. Bu değişiklikler genellikle tedavi gerektirir düzeydedir. • Klinik uygulama sahasında en sık spinal anestezi, epidural anestezi ve kombine anestezi uygulanır. Bunlar santral blok tipleridir. • Periferik sinir blokları da yine klinik uygulamalar arasındadır. 408 136 Öğr. Gör. Ahmet Emre AZAKLI ahmetemreazakli@gmail.com 23.9.2017 Lokal & Rejyonel ? • Lokal anestezi ile rejyonel anestezi arasındaki fark nedir ? 409 Anatomi • Vertebral kolon; 7 servikal, 12 torakal, 5 lumbal, 5 sakral, 4 koksigeal olmak üzere toplam 33 adet vertebradan oluşmaktadır. • Medulla spinal erişkin bir bireyde L1 alt kenarında sonlanır. Ancak bazı bireylerde daha erken ya da daha geç sonlanma ile karakterize anatomik farklılıklar görülebilir. • Spinal, epidural ya da kombine uygulamalarında genellikle L2-3 ve L3-4 aralıkları kullanılmaya çalışılır. • Lokalizasyon belirlenirken krista iliakaları birleştiren hayali bir çizgi düşünülür. Bu çizgi L4-5 aralığına denk gelmektedir. • Omuriliğin zarları dıştan içe doğru; dura mater, araknoid ve pia mater’dir. • Araknoid ve piamater ile sınırlı bölgede BOS bulunur, burası subaraknoid = intratekal bölgedir. 410 Spinal Endikasyonları, Kontrendikasyonları • Endikasyonları; alt abdomen, ürolojik girişimler, rektal girişimler, anal girişimler, vajinal girişimler, perineal girişimler, alt ekstremite ameliyatları… • Kontrendikasyonları; bölgesel enfeksiyon, dermatolojik patoloji, koagulasyon sorunları, KİBAS, sepsis, şok/hipovolemi, hastanın istememesi, lokal anesteziklere alerji öyküsü… 411 137 Öğr. Gör. Ahmet Emre AZAKLI ahmetemreazakli@gmail.com 23.9.2017 Spinal Anestezi • Kullanılan İlaç = En Sık Bupivakaine (Heavy Marcaine) [Diğer alternatifler; lidocaine, procaine, tetrakaine, ropivakaine] • İlacın Yapıldığı Bölge = Subaraknoid aralık • Enjeksiyonun Adı = İntratekal enjeksiyon • En Sık Kullanılan Seviyeler = L2-3 , L3-4 • Geçilen Katmanlar Cilt, cilt altı, supraspinöz, interspinöz ligamentler, ligamentum flavum, epidural aralık, dura mater, subaraknoid aralık. 412 Spinal Anestezinin Hemodinamik Etkileri • Spinal anesteziyi takiben uygulanan seviyenin altında yaygın vazodilatasyon, üst ekstremitelerde de refleks vazokonstrüksiyon gelişir. Dolayısıyla venöz dönüş azalır, hipotansiyon ve bradikardi oluşabilir. • Bu hemodinamik etkinin önlenmesi için intravasküler volümün desteklenmesi gerekir. Preop 1000 ml kristalloid replasmanı önerilebilir. (İzotonik, Laktatlı Ringer vb.) 413 Hipotansiyon / Bradikardi Tedavisi • İntraop spinal seviye yönetimi çok önemlidir. • Yüksek seviyelerde, hipotansiyon ve bradikardi şiddetlenir. Hastanın başının yükseltilmesi! • Bradikardi Atropin 0.5 mg • Hipotansiyon Hızlı intravasküler replasman + Efedrin (Başlangıç 510 mg) • Bulantı / Kusma Genelde hipotansiyona bağlıdır. Devamı durumunda Ondansetron 4-8 mg • Sedasyon Amaçlı Ketamin (Sempatik stimülan etkisi yarar sağlar.) + Midazolam • Oksijen uygulaması 4 L/dk nazal ya da maske yoluyla. 414 138 Öğr. Gör. Ahmet Emre AZAKLI ahmetemreazakli@gmail.com 23.9.2017 Epidural ve Kombine Anestezi • Epidural anestezide dura delinmez. • Dural boşluğa bir kateter bırakılır. Bu kateter sayesinde postop analjezi de sağlanabilir. • Etki başlangıcı spinale göre daha geçtir. • Hemodinamik etkiler daha minimaldir. • Endikasyon ve kontrendikasyonları, spinal ile benzerdir. • Takılan epidural kateter 48-72 saat kadar kalabilir. • Kombine anestezide; öncelikle subaraknoid aralığa ilaç uygulaması yapılır. Daha sonra epidural boşluğa da kateter bırakılır. Bu sayede hem anestezi hızla başlatılır, hem de postop analjezide de kateter kullanılır. 415 Postdural Baş Ağrısı ve Tedavisi • Subaraknoid aralıktan BOS akışının devamına bağlıdır. • Özellikle kalın spinal iğne kullanımı ya da çoklu denemeler sebep olabilir. • Hastalara operasyon sonunda odalarına yollanırken; en az 3 litre su tüketimi, kafeinli içecekler içmesi ve sırtüstü pozisyonda dinlenmesi tembihlenir. • Eğer komplikasyon ortaya çıkarsa; 1. 2. 3. 4. • İzotonik 1000 ml içerisinde 1 ampul Aminocardol + 1 Ampul Dekort Günde 3 defa tok Geralgine-K tablet Günde 3 litre su tüketimi + kafein içeren içecekler (Nescafe, Kola vb.) Sırtüstü dinlenme ve zorunlu olmadıkça ayağa kalkmama önerilir. Bu hastalara gerekli görülürse, özellikle ağrı 10 günden fazla sürerse; EPİDURAL KAN YAMASI uygulaması yapılır. 416 Rejyonel İntravenöz Anestezi (RİVA) • Turnike uygulanabilecek hastalara uygulanabilecek bir anestezi yöntemidir. • Turnike süresi cerrahi için yeterli olmalıdır. (Üst ekstremite için 1.5-2 st, alt ekstremite için 2-2.5 st) • Lokal anestezik uygulandıktan sonra turnike zorunlu olarak 30-45 dakika açılamaz. • En önemli nokta, turnikede kaçak olmaması gereğidir. • Turnikede kaçak olması durumunda anestezik madde sistemik dolaşıma katılacaktır ve bu durum çok ciddi komplikasyonlara sebep olabilecektir. 417 139 Öğr. Gör. Ahmet Emre AZAKLI ahmetemreazakli@gmail.com 23.9.2017 Sonuç • Enfeksiyona dikkat edilmeli. • Hemodinamik değişimler kontrol edilmeli ve seri şekilde tedavi edilmeli. • Sedasyon gereksinimi belirlenmeli ve gerekliyse uygulanmalı. 418 Erişkin Bireylerde Kalp ve Solunum Durması www.ahmetemreazakli.com Kardiyak Arrest Nedir ? • Kalp, dolaşım sistemi içerisinde bir pompa görevi üstlenmekte ve kanı tüm vücuda pompalamaktadır. • Kalbin kanı pompalayamayacak hale gelmesi durumuna ‘Kardiyak Arrest’ denir. • Kardiyak arresti takiben 1-3 dakika sonunda solunum merkezi de perfüze olamayacağı için solunum da durur. www.ahmetemreazakli.com 420 140 Öğr. Gör. Ahmet Emre AZAKLI ahmetemreazakli@gmail.com 23.9.2017 Solunum Arresti Nedir ? • Solunum sisteminin temel görevi, kalbin pompaladığı kanın oksijenlenmesidir. • Akciğerlerin bu görevi göremeyecek hale gelmesi durumuna ‘Solunum Arresti’ denir. • Solunum arrestini takiben 3-8 dakika sonrasında kardiyak arrest de gerçekleşecektir. www.ahmetemreazakli.com 421 Altın Dakikalar! • Geri dönüşsüz hasarların oluşumunu önlemek ve en kısa sürede hastaya müdahale etmek için gerekli zaman dilimine ‘Altın Dakikalar’ denir. • Yalnızca 3-4 dakika ! Belki daha da az ! • TYD 4 dakikanın altında, İYD 8 dakikanın altında başlatılmış olmalıdır. • Her geçen dakikada yaşama oranı % 7-10 azalmaktadır. www.ahmetemreazakli.com 422 TYD – İYD ? • Temel yaşam desteği, ilaç ve ekipman desteği olmaksızın eğitimini almış tüm bireyler tarafından uygulanabilecek kurtarma girişimleridir. • İleri yaşam desteği, eğitimli ve profesyonel sağlık ekibi tarafından uygulanabilen; ilaç ve ekipman destekli kurtarma girişimleridir. www.ahmetemreazakli.com 423 141 Öğr. Gör. Ahmet Emre AZAKLI ahmetemreazakli@gmail.com 23.9.2017 Kuralları Kim Belirler ? • ILCOR (International Liaison Committee on Resusciation) : Resusitasyon dernekleri arasında uzlaşı sağlayan bu kuruluş, kuralları standardize etmeye çalışmaktadır. • Birçok dernek bu kuruluşa üyedir. (AHA, ERC, HSCF vb.) • Bu kuruluşlara bağlı uzmanlar her 5 yılda bir toplanır. Önceden yayınlanan kılavuzdaki değişimler revize edilir. • Bu revizyon en son 2010 yılında 30 ülkeden 313 uzman ile gerçekleştirilmiştir. www.ahmetemreazakli.com 424 TYD • TYD’de kurtarıcı hastanın kalp ve akciğerlerinin görevini üstlenir. Bu süreçte pompalanamayan ve oksijenlenemeyen kanın, kalıcı hasarları önleme amaçlı görevlerini yerine getirmesi sağlanmaya çalışılır. • Arrestlerin nedeni % 82.4 oranında kardiyak etkenlere bağlıdır. www.ahmetemreazakli.com 425 Olay Gelişim Zinciri • Dolaşımın durması 15-30 saniye sonra beyin dolaşımının bozulmasına bağlı bilinç kaybı 30-40 saniye sonra pupil dilatasyonu 1-3 dakika sonunda dolaşımın bozulmasına bağlı solunum merkezinin perfüze olamaması ve solunumun durması! • Hipotermi haricinde, kalp durduktan 6 dakika sonra, kalıcı beyin hasarı oluşmaya başlar! www.ahmetemreazakli.com 426 142 Öğr. Gör. Ahmet Emre AZAKLI ahmetemreazakli@gmail.com 23.9.2017 Yaşam Zinciri • • • • Erken tanıma ve yardım çağrısı Erken CPR Erken defibrilasyon Erken postresüsitasyon bakım www.ahmetemreazakli.com 427 428 2015 AHA Güncellemesinde Temel Konular (Eskiden, Şimdi?) • ABC yerini CAB’ye bırakmıştır. (C: Dolaşım, A:Havayolu, B:Solunum) Sorunların nedeni azalan kalp debisidir. Solunum başlangıçta daha önemsizdir. Ayrıca iç çekme tarzındaki solunum hareketleri ve bası nedeniyle akciğerlerin iniş ve kalkışı, fizyolojik yeterliliği sağlamaya bir süre yetmektedir. • Tek kurtarıcı için masaj ve solunum oranı 30:2 olarak belirlenmiştir. (Dakikada en az 100-120 bası yapılmalıdır.) • Kalp masajında bası derinliği en az 5 cm, en fazla 6 cm olarak belirtilmiştir. • Aşırı ventilasyondan kaçınılmalıdır. (Ortalama 6 saniyede 1 ventilasyon önerilir. Her ventilasyon için 6-7 ml/kg tidal hacim yeterlidir.) • Olabildiğince masaja ara verilmemeye çalışılmalıdır! • Her bası sonrası, göğüs kafesinin geriye dönüşüne izin verilmelidir. • Eğer opioid şüpheli bir acil durum mevcutsa, Naloksan olaya dahil edilmelidir. www.ahmetemreazakli.com 429 143 Öğr. Gör. Ahmet Emre AZAKLI ahmetemreazakli@gmail.com 23.9.2017 İYD • D: Defibrilation VF/VT şoklanabilir ritmlerdir. Asistoli ya da nabızsız elektriksel aktivitede masaja devam edilir. • C: Circulation Dolaşım sağlanmasında bası derinliği, sayısı gibi faktörlerde TYD ile fark yoktur. Ekstra olarak ritm değerlendirilmesi ve buna uygun tedavi planlanması söz konusudur. • A: Airway Altın standart endotrakeal entübasyondur. Entübasyon için vakit kaybı 30 saniyeyi aşmamalıdır. Eğer mümkün değilse ek yöntemler değerlendirilmelidir. (Airway-ambu-maske, LMA, fastrach LMA, buji vb.) • B: Breath %100 oksijen eşliğinde solunum desteği sürdürülmelidir. 6-7 ml/kg tidal hacimde ve 6 saniyede 1 solunum şeklinde devam etmelidir. www.ahmetemreazakli.com 430 Prekordial Thump • Tanık olunmuş, monitorize kardiyak arrestte! • 20-30 cm yükseklikten sternum ortasına, • Arrest gelişmesini takiben 30 saniye içinde uygulanmalı! 431 OED • Otomatik defibrilatörler! eksternal • Özellikle erken defibrilasyonun sağlanabilmesinde, halkın da kullanımı için tasarlanmıştır. • Ritmi otomatik algılar ve şok verir. • Sağkalımı arttırır. www.ahmetemreazakli.com 432 144 Öğr. Gör. Ahmet Emre AZAKLI ahmetemreazakli@gmail.com 23.9.2017 CPR’da Kapnografi • Kapnografi kullanımı endotrakeal entübasyonun doğruluğunda standarttır. • Ayrıca resusitasyon etkinliği için de kriterdir. • ETCO2 < 10 ise kalp masajı etkin değildir! • Entübe hastada dirençli olarak end tidal karbondioksitin 10’un altında seyretmesi, geri dönüşün olanaksız olduğunu gösterir. www.ahmetemreazakli.com 433 Farmakoloji • Adrenalin ? • Atropin ? Asistolide önerilmiyor. Yalnızca bradikardik ritm varlığında! • Molar sodyum bikarbonat ? Rutin kullanımı önerilmiyor. Metabolik asidoz, hiperkalemi ve yüksek doz trisiklik antidepresan aşırı alımında! Uzamış resüsitasyonda. • Diğer ? www.ahmetemreazakli.com 434 Kardiyak İlaçlar • Kalp debisini ve periferik damar direncini etkileyen ilaçlar Epinefrin, vazopressin, dopamin, dobutamin, digoksin, nitrogliserin, sodyum nitroprussid, norepinefrin, isoproterenol. • Hız ve ritm kontrolü yapan ilaçlar Atropin, amiodaron, lidokain, adenozin, kalsiyum kanal blokerleri, magnezyum, beta blokerler, propafenon. • Tamponlu ajanlar. (Vazoaktif ajanlar incelenecektir.) konusunda tüm ilaçlar www.ahmetemreazakli.com detaylı 435 145 Öğr. Gör. Ahmet Emre AZAKLI ahmetemreazakli@gmail.com 23.9.2017 Terapotik Hipotermi • 12-24 saat boyunca 32-34 soğutma önerilmektedir. 0C’ye kadar • Beyin fonksiyonlarına olumlu etki, • Fonksiyonların kaybının önlenmesi. www.ahmetemreazakli.com 436 Sonuç • Resüsitasyonda amaç ? • Anestezi teknikerlerinin rolleri ? • Hastaya ve ekibe nasıl faydalı olunabilir ? • Hangi donanımlara sahip olunmalı ? • İntraoperatif kardiyak arrest ? (Muhtemel nedenler, tanı, müdahale nasıl şekillenmeli ?) www.ahmetemreazakli.com 437 Sıvı-Elektrolit & Anestezi www.ahmetemreazakli.com 146 Öğr. Gör. Ahmet Emre AZAKLI ahmetemreazakli@gmail.com 23.9.2017 Sıvı-Elektrolit Dengesi • Vücut sıvılarının hacim ve bileşiminin dengesidir. • Erişkin bir bireyde vücut ağırlığının % 60’ı sudur. Bunun % 40’ı hücre içi bölümdedir. (İntrasellüler kompartman=Hücrenin sitoplazma ve çekirdeğindeki sıvılar) % 20’si ise hücre dışı bölümdedir. (Ekstrasellüler kompartman=Burada sıvılar sürekli hareket halindedir. Damar içi sıvılar, hücreler arası sıvılar ve boşluk sıvıları.) • Transselüler sıvılar, boşluklardaki sıvılardır. Örneğin BOS, mide sıvısı vb. www.ahmetemreazakli.com 439 Hücre İçi / Hücre Dışı • Hücre içi temel katyonlar; potasyum ve magnezyumdur. Hücre içi temel anyonlar; fosfat ve proteinlerdir. Hücre dışı temel katyon, sodyumdur. Hücre dışı temel anyonlar; klor ve bikarbonattır. • Hücre içinde potasyum yüksek, sodyum düşüktür. Hücre dışında sodyum yüksek, potasyum düşüktür. www.ahmetemreazakli.com 440 Vücut Sıvılarındaki Değişimler • Vo lü m: Konsantrasyonu ya da kompozisyonu kapsamaksızın, sadece hacim belirtir. • Konsantrasyo n : Tek kriteri sodyumdur. Sodyumun azlığını ya da çokluğunu tarif eder. • Komp ozisyo n : Sodyum iyonları tarif eder. dışındaki www.ahmetemreazakli.com tüm 441 147 Öğr. Gör. Ahmet Emre AZAKLI ahmetemreazakli@gmail.com 23.9.2017 Hipovolemi • Cerrahi hastalarda en sık rastlanan sorundur. • Dolaşımdaki etkin sıvı hacmi azalmıştır. • İlaçlara duyarlılık artmıştır. Az dozla çok etki oluşur. • Ciddi hal aldığında doku perfüzyonu bozulacaktır. • Ortostatik taşikardi + Hipotansiyon ! • Periferik vazokonstrüksiyon Soğuk ve nemli cilt! • Hafif düzeydeki hipovolemide halsizlikten bahsedilebilirken, ileri düzey hipovolemide komaya kadar uzanan klinik bir tablo mümkündür. www.ahmetemreazakli.com 442 Hipovolemiye Klinik Yaklaşım • S o d y u m v e k l o r i ç e r e n s ı v ı l a r verilmelidir. • Ekstrasellüler sıvı alanını genişletmek için en iyi seçenek serum fizyolojiktir. Laktatlı ringer de tercih edilebilir, ancak sodyum oranı izotonikten daha azdır. • İzotonik aşırı replasmanı hiperkloremik asidoza, laktatlı ringer aşırı replasmanı da metabolik alkaloza neden olabilir. • Hemodinamik stabilizasyon ve doku perfüzyonunun ideal hale gelmesi, esas tedavi amaçlarıdır. • Hastanın değerlendirilmesinde anahtar kriterler; c i l t r e n g i , c i l t ısısı, kan basıncı, kalp atım hızı, periferik oksijen s aturas yon u , s ant ral ve n öz bas ı nç (5 c mH 2 O ü ze ri nd e o l m a l ı ) v e i d r a r ç ı k ı ş ı d ı r. www.ahmetemreazakli.com 443 Hipervolemi • Hücre dışı sıvı hacminin fazla oranda genişlemesi ile karakterize, patolojidir. • İyotrojenik olabilir. (Yapılan müdahalelere sekonder gelişen.) • Renal yetmezlik, konjestif kalp yetmezliği ya da hepatik sorunlara bağlı olarak da gelişebilir. www.ahmetemreazakli.com 444 148 Öğr. Gör. Ahmet Emre AZAKLI ahmetemreazakli@gmail.com 23.9.2017 Hipervolemiye Klinik Yaklaşım • Altta yatan patoloji mutlaka tedavi edilmelidir. • Amaç h ücre dışı sı vı d a sodyum içeriğini azaltmaktı r. bi ri ke n • Sıvı kısıtlaması, diüretikler ve gerekliyse diyaliz uygulanabilir. www.ahmetemreazakli.com 445 Sodyum! • E k s t r a s e l l ü l e r s ı v ı n ı n e n ö n e m l i e l e k t r o l i t i d i r. • Değerinin artışı ya da azalması, beraberinde vücut suyunun azalma veya artışını sağlar. • Sodyum değişikliği, osmotik etkiler nedeniyle suyun hücre membranı aracılığıyla ekstrasellüler ve intrasellüler alan arasında yer değiştirmesine neden olur. HÜCRE DIŞI OSMOTİK BASINCI SODYUM BELİRLER. • Asit-baz dengesinin sağlanması sodyuma bağlıdır. • Sinir ve kas hücrelerindeki kimyasal reaksiyonlar, sodyuma bağlıdır. www.ahmetemreazakli.com 446 Hiponatremi • Plazma sodyum oranı 130 mEq/L’nin altındaysa, hiponatremiden söz edilmelidir. (Sodyum eksikliği) • İntraoperatif dönemde en konsantrasyon problemidir. 1. 2. 3. sık rastlanan Toplam vücut sodyumu azalmış olabilir. Toplam vücut sodyumu normalken, toplam vücut suyu artmış olabilir. (Dilüsyonel hiponatremi) Toplam vücut sodyumu artmıştır, ancak toplam vücut suyu daha da fazla miktarda artmıştır. www.ahmetemreazakli.com 447 149 Öğr. Gör. Ahmet Emre AZAKLI ahmetemreazakli@gmail.com 23.9.2017 Hiponatremi Nasıl Oluşabilir ? • Anestezideki en önemli iki durum, u y g u n s u z a n t i d i ü r e t i k h o r m o n s a l ı n ı m ı s e n d r o m u i l e s u z e h i r l e n m e s i d i r. • Uygunsuz antidiretik hormon salınımı sendromu sonucunda ADH aşırı derecede salgılanır. Normal sodyum atılımına rağmen, su atılımı azalmıştır. Bu durumda da idrardaki sodyum konsantrasyonu yükselir. (Genellikle 30 mEq/L üstü) Plazma sodyum konsantrasyonu azalır. • Transüretral prostat rezeksiyonu operasyonlarında elektrolit içermeyen irrigasyon sıvıları kullanılır. Bu sıvılar açık damarlardan yüksek oranda emilirse, su zehirlenmesi ortaya çıkar. Sodyum dilüe olur ve total konsantrasyonu azalır. • Te m e l s o r u n : S o d y u m k a y b ı o l m a k s ı z ı n s u f a z l a l ı ğ ı ! • Hiperglisemi de hiponatremiye neden olabilir. Hücre dışı bölmede glukoz oranının artması, hücre dışına su çıkışını arttırır ve sodyum dilüasyonu oluşur. Dilüsyonel hiponatremi meydana gelir. www.ahmetemreazakli.com 448 Hiponatreminin Belirtileri • Eğer hiponatremi yavaş yavaş gelişirse hiçbir belirti vermeyebilir ya da belirtiler iyice düzeyi arttığında ortaya çıkabilir. • Akut gelişimli hiponatremide ise santral sinir sistemi başta olmak üzere, tüm sistemler açısından kompleks sorunlar gözlenebilir. • Santral sinir sistemi bulguları kritiktir. A r t a n ö d e m e b a ğ l ı k a f a i ç i b a s ı n c ı a r t m ı ş t ı r, d o l a y ı s ı y l a ş i d d e t l i olgula rda konvül zi yonla ra varan klinik be li rti le r g ö z l e n e b i l i r. • Kas seyirmeleri, hemodinaminin bozulması, tükrük ve gözyaşı artışı, cilt ödemi, oligüri (İdrar çıkışının az oluşu), anüri (İdrar çıkışının olmaması) vb. www.ahmetemreazakli.com 449 Hiponatreminin Tedavisi • Müdahale, henüz semptomlar hafifken yapılmalıdır. • Agresif değil, yavaş bir tedavi uygulanmalıdır. • Hızlı tedavi amaçlı hipertonik solüsyonlar hızla verilirse ‘ s a n t r a l p o n t i n m y e l i n o l i z i s ’ denen tablo oluşur. Beyin hücreleri kaybettiği çözünür maddeleri geri kazanma kabiliyetini kaybeder ve myelin kılıfın kaybı olur. Böylece nöronlarda ozmotik hasar oluşur. • Te d a v i r e j i m i En az 6-8 saatte bir sodyum bakılması, saatte 1-2 mEq yükselmeye izin verilmesi. 24 saatte 15 mEq/L’den fazla yükselmeye izin verilmemesi. • Hafif düzeyli olgularda %0.9 NaCl yeterliyken, sodyum açığı fazla olan hastalarda %3 NaCl ya da serum sale önerilir. www.ahmetemreazakli.com 450 150 Öğr. Gör. Ahmet Emre AZAKLI ahmetemreazakli@gmail.com 23.9.2017 Hipernatremi • Serum sodyum değeri 145 mEq/L’nin üzerindedir. • Semptomlar genelde 160’ın üzerinde görülmeye başlanır. • Genelde en büyük neden, b o z u l m u ş s u a l ı m ı d ı r. Özellikle yaşlılık, mental gerilik, koma, mekanik ventilatöre bağlı olma gibi faktörler rol oynayabilir. • Tıpkı hiponatremide olduğu gibi, hipernatremide de nörolojik sorunlar ön plandadır. • Yavaş gelişen hipernatremide tolerasyon mümkün olsa da, hızlı gelişen bir hipernatremi fataldır. Beyin hücrelerinden dışarıya hızla su çekilmesi ve beynin büzülmesi, intrakranial kanamalar ve ölüm gelişebilir. www.ahmetemreazakli.com 451 Hipernatreminin Fizyolojisi • Terleme, yanık vb. durumlarda su temini halinde hipernatremi gelişmez. Fizyolojik ozmoregülatuar yanıt olarak susuzluk hissi gelişir. • H i p e r n at r e m i g e l i ş i m i n i s a ğ l ay a n e s a s f a k tö r, ADH salgılanmasındaki y e te r s i z l i k t i r. ADH, böbreklerin suyu koruması için gerekir. Ancak suyu koruyamayan böbrekler, seyretilmiş idrar çıkışı sağlarlar. Hücre dışı sıvıda, sodyum klorür konsantrasyonu yükselir. ‘Nefrojenik diyabetes insipidus’ www.ahmetemreazakli.com 452 Hipernatreminin Tedavisi • Akut gelişimli bir hipernatremi, hızlı düzeltilebilir. Hipotonik bir solüsyon infüzyonu (%5 Dekstroz) idealdir. • Kronik durumlarda hızlı müdahale önerilmez! • İlk amaç dolaşım volümünün tamamlanması izotonik solüsyonlarla tamamlanması olmalıdır. Takip eden süreçte de yine hipotonik solüsyon infüzyonu önerilir. Te d av i e n a z 4 8 s a at l i k s ü re c e yay ı l m a l ı d ı r. • Aksi halde klinik tablo, kalıcı nörolojik sorunlar ve ölümle sonuçlanacaktır. www.ahmetemreazakli.com 453 151 Öğr. Gör. Ahmet Emre AZAKLI ahmetemreazakli@gmail.com 23.9.2017 Özetle Sodyum Denge Bozuklukların da Anestezik Yaklaşım • Güvenli sodyum aralığı 1 3 0 - 1 5 0 m E q / L • Hiponatremi ya da hipernatremi durumunda eğer mümkünse operasyon ertelenmelidir. • Sodyum konsantrasyonu değerlendirilmelidir. kadar, volüm de önemlidir ve • Preoperatif asemptomatik hiponatremi, postoperatif fatal bir soruna neden olabilir. (Serebral ödem!) • T U R P Sıvı alımını kısıtlamayı ve diüretikleri unutma! Ciddi nörolojik bulgularda hipertonik sodyum içeren sıvılar ver. www.ahmetemreazakli.com 454 Potasyum Denge Bozuklukları • Plazmadaki payı Ekstrasellüler m E q / L’d i r. • Azlığı hipokalemi (hipopotasemi), fazlalığı da hiperkalemi (hiperpotasemi) olarak isimlendirilir. • Potasyum anormallikleri anestezi pratiğinde en çok kalp ritm bozuklukları açısından rahatsız edici ve tehlikelidir. • Şeker hastalarında konsantrasyonu yüks elebilir İnsülin, hücre içine potasyum alımını u y a r ı r. İnsülin y e t e r s i z l i ğ i n d e p l a z m a p o t a s y u m s e v i y e s i y ü k s e l i r, ç ü n k ü hücre içine alınamaz. • Potasyumu hücre dışına kaydıran diğer önemli faktörler Beta adrenerjik blokaj, asidoz, şiddetli egzersiz, artmış hücredışı sıvı ozmolaritesi. dardır, %98’i intrasellüler sıvıdadır. konsantrasyonun ideal değeri (140 mEq/L) ya klaşık 4 www.ahmetemreazakli.com 455 Hiperkalemi & Tedavisi • Serum potasyum seviyesi 5.5 mEq/L’nin üstündedir. Renal yetmezliği olan bireyler haricinde nadirdir. Tedavi nedene yönelik olmalıdır. • Potasyum alımını arttıran durumlar önlenmelidir. – Hiperkalemiye neden olan ilaçlar kesilmelidir. (Potasyum tutucu antiinflamatuar ilaçlar, beta blokerler, ACE inhibitörleri) – Gerekliyse mineralokortikoid replasmanı yapılmalıdır. (Mineralokortikoidler, böbreğin korteks hormonlarıdır. Diğer adı Aldosteron'dur. Sıvı-elektrolit dengesi üzerine etkilidir. Böbrek distal tübüllerinde ve idrar toplama kanallarında sodyumun geri emilimini sağlar. Kanda fazla miktarda bulunan potasyum miktarını azaltıcı etkiye sahiptir.) diüretikler, nonsteroid • Metabolik asidoz varsa Molar sodyum bikarbonat (50-100 mEq) [Potasyumun hücre içine girişini sağlayabilir.] • Masif transfüzyona bağlı bir hiperkalemi ise Beta agonistler ya da epinefrinin düşük dozları. • Standart tedavi 1. %10 Kalsiyum klorür, 5-10 ml 2. 30-50 gram glukoz içinde 10-20 IU insülin 3. Renal fonksiyonlar yeterliyse, Furosemid IV ile diürez sağlanması. www.ahmetemreazakli.com 456 152 Öğr. Gör. Ahmet Emre AZAKLI ahmetemreazakli@gmail.com 23.9.2017 Hipokalemi & Tedavisi • G l u ko z i ç e r e n s o l ü s y o n l a r d a n k a ç ı n ı l m a l ı d ı r. (İnsülin uyarımı nedeniyle hipokalemi ağırlaşabilir.) • Mümkünse santral venler kullanılmalıdır. Eğer periferden vermek durumundaysak saatte 8 mEq geçilmemelidir. Bu hız santral yol için 10-20 mEq’dur. • Devamlı EKG monitorizasyonu yapılmalıdır. • Potasyum puşe verilmez! • En a z 2 5 m l/st idra r çık ışı ol mayan hastaya potasyum verilmez! • Bi r ins ana bi r g ünd e en fa zla 1 6 0 m Eq potasy um verilebilir! www.ahmetemreazakli.com 457 Hipopotasemi Risk Faktörleri • • • • • Kusma NG sonda Diüretik kullanımı Kronik kortikosteroid kullanımı Alkaloz G İ S b e l i r t i l e r i , ka s g ü ç s ü z l ü ğ ü , ka s k r a m l a r ı , refleksle rde azalm a, ağ ır durumlard a solunum depresyonu -paraliziler! E s a s e t k i n o k ta s ı İ s ke l e t v e ka l p ka s ı ! www.ahmetemreazakli.com 458 Potasyum Bozuklukları & Anestezi • D i k ka t l i E KG i zl e m i ! • İdeal konsantrasyon aralığı 3.5-5.5 ! Bu aralığın dışında, mümkünse cerrahinin ertelenmesi gerekir. • Kronik hafif hipokalemi önemsiz kabul edilebilir. (3-3.5) • Digoksin kullanan hastalarda en az 4 olmalıdır. • Hipokalemik hastalarda ek organ yetmezlikleri araştırılmalıdır. • Glukoz içeren solüsyonlar ve hiperventilasyon, serum potasyum seviyesini azaltabilir. • Travma ve yanık hastalarında ani hiperkalemik krizler görülebilir. S ü k s i n i l k o l i n d e n k a ç ı n ı l m a l ı d ı r. • Hiperkalemide hiperventilasyon ile bir miktar alkaloz oluşturulması yarar sağlayabilir. www.ahmetemreazakli.com 459 153 Öğr. Gör. Ahmet Emre AZAKLI ahmetemreazakli@gmail.com 23.9.2017 Kalsiyum & Anestezi • Serum kalsiyum kon san tra syonu 8.5 m g /d l’d e n düşük ise h i p o k a l s e m i d e n , 1 0 m g / d l ’d e n y ü k s e k i s e h i p e r k a l s e m i d e n b a h s e d i l i r. • Normal sınırlar haricinde girişimler ertelenmelidir. • Hiperkalsemide asidozdan, hipokalsemide alkalozdan kaçınılmalıdır. • Hipokalsemide barbitüratların d e p r e s a n e t k i l e r i a r t a b i l i r. • Hiperkalsemi, hipovolemiye eğilimi arttırır. • Kan transfüzyonlarında her 2-3 ünite kan sonrası infüzyon sıvılarına kalsiyum glukonat eklenmesi önerilir. • Hipokalsemi, laringospazma ve bronkospazma yatkınlığı arttırır. Ayrıca EKG’de anormalliklere, hipotansiyona, myokard kontraktilitesinde azalmaya neden olabilir. • Hiperkalsemide hipertansiyon, ritm bozuklukları, kas güçsüzlüğü, sedasyon, hatta koma hali görülebilir. Poliüri, hiperkalsemi açısından şüphe uyandırmalıdır. ve volatil anesteziklerin kardiyak www.ahmetemreazakli.com 460 Magnezyum & Anestezi • Serum magnezyum konsantrasyonu 1.7 mg /dl altında ise h ip o m a gn ezem id en , 2.5 mg/dl üzerinde ise h ip er m a gn ezem id en b a h s ed eb ilir iz. • Hipomagnezemi, anestezi adına çok anlamlı bir etkide bulunmaz. • Hipermagnezemi ö n e m l i d i r. No n d ep o la r iza n kas gevşeticilerin etkisini p o ta n s iyeli ze e d e r. Özellikle s e z a r y e n l e r d e d o z % 2 5 - 5 0 a z a l t ı l m a l ı d ı r. • Hipomagnezemi, magnezyum infüzyonu ile çözümlenir. • Hipermagnezemide önerilen tedavi; 1 gr iv kalsiyum glukonat ile antagonize etme yönündedir. Dekstrozlu bir solüsyon ile volüm replasmanı yapılmalı ve bir diüretik verilmesiyle magnezyum atılımına yardımcı olunmalıdır. www.ahmetemreazakli.com 461 www.ahmetemreazakli.com 154 Öğr. Gör. Ahmet Emre AZAKLI ahmetemreazakli@gmail.com 23.9.2017 Kan Gazı Nedir ? • Kanın a s i t v e b a z d u r u m u n u b e l i r l e m e a m a c ı y l a kan gazı değerlerinin belirlenmesi gerekir. • Ortaya çıkan verilerle sorunun solunumsal ya da metabolik yönü araştırılır. Durum, nedene yönelik tedavi edilmeye çalışılır. • Solunumsal sorunlar respiratuar olarak asidoz ya da alkaloz, metabolik sorunlar ise metabolik asidoz ya da metabolik alkaloz şeklinde isimlendirilir. www.ahmetemreazakli.com 463 Değerlendirilen Parametreler • Ph: Asidoz ya da alkalozun varlığını belirleyen parametredir. Kanın H + durumudur. – İdeal aralığı 7.35-7.45 ’tir. – Ph < 7.35 ise Asidoz – Ph > 7.45 ise Alkaloz • PaO2: Arteriyel kandaki oksijenin, parsiyel basıncıdır. Diğer bir deyişle, plazmada erimiş halde bulunan oksijenin basıncını temsil eder. Toplam oksijen içeriğinin % 2 ila 3’lük kısmıdır. Klinik pratikte temel faydası, oksijenasyon hakkında bilgi vermesidir. Minimum 80 mmHg olmasını bekleriz. – Eğer 60-79 aralığındaysa Hafif hipoksemi – Eğer 40-59 aralığındaysa Orta hipoksemi – Eğer 40 mmHg’nın altındaysa Ağır hipoksemi www.ahmetemreazakli.com 464 Değerlendirilen Parametreler • Oksijen Saturasyonu: Oksijenin saturasyonu, hemoglobinin oksijen ile doyma yüzdesidir. Bu toplam oksijenin içeriğinin % 97-98’ini yansıtır. Bir kan gazı analizinde % 95 ile 100 aralığında olması beklenir. – SaO2 ile SpO2 arasındaki fark nedir ? • PaCO2: Parsiyel arteriyel karbondioksit basıncıdır. Bu değer, alveoler ventilasyonun etkinliği hakkında fikir verir. – İdeal aralığı 35-45’tir. – PaCO2 < 35 ise Alkaloz – PaCO2 > 45 ise Asidoz www.ahmetemreazakli.com 465 155 Öğr. Gör. Ahmet Emre AZAKLI ahmetemreazakli@gmail.com 23.9.2017 Değerlendirilen Parametreler • Bikarbonat (HCO3-) – Bikarbonat iyonunun serum konsantrasyonunu ifade eder. – Birkarbonat, asit-baz dengesinde metabolik durumu değerlendirmede kullanılır. – Standart ve aktüel olmak üzere iki kısımda incelenir. • Standart Bikarbonat – Standart koşullarda kanda bulunması gereken bikarbonat değeridir. (37oC sıcaklık ve 40 mmHg parsiyel karbondioksit basıncı) – Yalnızca metabolik durumlarda değişir. – Normal değeri 22-26 mEq/L’dir. • Aktüel Bikarbonat – Kanda bulunan gerçek bikarbonat değeridir. – Aktüel bikarbonat, asit-baz dengesinin hem metabolik hem de solunumsal komponentleriyle ilişkilidir. – Normal değeri 22-26 mEq/L’dir. (>26 ise alkaloz, <22 ise asidoz) www.ahmetemreazakli.com 466 Değerlendirilen Parametreler • Baz Açığı (Baz Fazlalığı) – Tam oksijenize kanın 37oC ve 40 mmHg PaCO2’de ph’ını 7.4’e getirmek için gereken asit veya baz miktarıdır. • Pozitif değerler fazla bikarbonat göstergesidir Metabolik alkaloz • Negatif değerler eksik bikarbonat göstergesidir Metabolik asidoz • BE (Base Excess) normal değerleri +3 ile -3 arasındadır. – BE<3 : Metabolik asidoz – BE>3 : Metabolik alkaloz • Alveolo-Arteriyel Oksijen Gradiyenti (p(A-a)O2) – Alveol ve arteryel parsiyel oksijen basınçları arasındaki farktır. – Bu değer akciğerlerin gaz alışverişi hakkında bilgiler sunar. – Normal alveolo-arteriyel oksijen gradienti 5 mmHg’dır. – Bu değer yaşla birlikte artar. Artış 20 yaş sonrasında her 10 yıl için 4 mmHg’dir. • Oksijen Kontenti (Ca02) – Hemoglobine bağlı oksijen ve plazmada çözünmüş oksijenin toplamıdır. – Normal aralığı 18-21 ml Oksijen / dl’dir. www.ahmetemreazakli.com 467 Normal Kan Gazı Değerleri • Ph : 7.35-7.45 • PaO2 : 80-100 mmHg • PaCO2 : 35-45 mmHg • HCO3- (Bikarbonat) : 22-26 mmol / L • Sa02 : % 95-100 • BE : +3 / -3 www.ahmetemreazakli.com 468 156 Öğr. Gör. Ahmet Emre AZAKLI ahmetemreazakli@gmail.com 23.9.2017 Değerlendirme Yaklaşımı 1. Ph değerine göre asidoz ya da alkalozu belirleyin. 2. Ph ile PaCO2 ilişkisine bakın. – Ph ile PaCO2 aynı yönde değişiyorsa olay metaboliktir. – Ph ile PaCO2 zıt yönde değişiyorsa olay respiratuardır. 3. Bikarbonattaki değişim ile PaCO2 ilişkisine bakın. – Değişim aynı yönlü olmalıdır. – Ters yöndeki değişim mikst asit-baz bozukluğu göstergesidir. 4. Hastada metabolik asidoz saptadıysanız plazma anyon açığını hesaplayın. Bunun için [Na+] – [Cl-] + [HCO3-] işlemi yapılır. Çıkan değerin 12’den büyük olmaması gerekir. www.ahmetemreazakli.com 469 Değerlendirme Yaklaşımı www.ahmetemreazakli.com 470 Kompansasyon Mekanizmaları • Solunumsal yükselmesi, asidozda bikarbonatın • Solunumsal azalması, alkalozda bikarbonatın • Metabolik asidozda karbondioksitin azalması, parsiyel • Metabolik alkalozda karbondioksitin artması. parsiyel – Tüm bunlar, birer kompansasyon mekanizmasıdır. – Kompansasyon mekanizmaları, vücudun fizyolojik bir yanıtıdır. www.ahmetemreazakli.com 471 157 Öğr. Gör. Ahmet Emre AZAKLI ahmetemreazakli@gmail.com 23.9.2017 Vaka • Ani bilinç bulanıklığı ile acil servise getirilen 37 yaşında kadın hastadan alınan kan gazı örneğinde; 1. 2. 3. 4. 5. Ph: 7.28 PaO2 : 63 mmHg PaCO2 : 60 mmHg HCO3- : 24 mmol/L BE : -2 • Tanınız ne olur ? www.ahmetemreazakli.com 472 Yaklaşım: • Ph 7.35’in altında Asidoz • Respiratuar mı, metabolik mi ? – PaCO2’ye bakarız. Ph azalırken, PaCO2 artmış. Ters orantı olduğundan durum respiratuardır. • Primer tanı: Respiratuar (Solunumsal) asidoz • Parsiyel karbondioksit basıncı artarken, bikarbonat değişmemiş. Bu durumda kompansasyonun henüz başlamadığını söyleyebiliriz. www.ahmetemreazakli.com 473 Vaka • • • • • Ph: 7.50 PaO2 : 59 mmHg PaCO2 : 24 mmHg HCO3- : 25 mmol/L BE: -3 mmol/L • Tanınız ne olur ? www.ahmetemreazakli.com 474 158 Öğr. Gör. Ahmet Emre AZAKLI ahmetemreazakli@gmail.com 23.9.2017 Yaklaşım: • Ph 7.45’in üzerinde Alkaloz • Parsiyel karbondioksit ph artarken azalmış. Bu durumda sorun respiratuar. (Ters orantı mevcut) • Primer tanı: Respiratuar alkaloz • Bikarbonat ve baz açıklığı normal sınırlarda olduğundan, kompansasyon henüz başlamamıştır. www.ahmetemreazakli.com 475 Vaka • • • • 65 yaşında kadın, Son 6 ayda hiç KOAH atağı geçirmemiş, Elektif cerrahi öncesinde preanestezik değerlendirmesi yapılıyor. Kan gazı sonuçlarında; 1. Ph: 7.35 2. PaO2: 52 mmHg 3. PaCO2: 62 mmHg 4. HCO3: 31 mmol/L 5. BE: +4 mmol/L Olguyu metabolik / solunumsal açıdan değerlendiriniz. • Bu vaka Prof. Dr. Melek Güra Çelik’in editörlüğünde yayınlanan Teknikerler ve Teknisyenler için Anesteziyoloji isimli kaynaktan alınmıştır. (p.160) www.ahmetemreazakli.com 476 Yaklaşım: • Olguya bakıldığında ph değeri normal (7.35) • Parsiyel karbondioksit basıncı 62 mmHg. Üst sınır 45’ti, normal değerin üzerinde. • Bikarbonat ve baz açığı değerleri de normalin üzerinde. • S O N U Ç : Hastadaki solunumsal asidoz, bikarbonat ve baz açığı değerlerindeki yükselme ile kompanse edilmiştir. Bu nedenle ph normal sınırdadır. www.ahmetemreazakli.com 477 159 Öğr. Gör. Ahmet Emre AZAKLI ahmetemreazakli@gmail.com 23.9.2017 Anestezi ve Termoregülasyon www.ahmetemreazakli.com Termoregülasyon Nedir ? • Isının düzenlenmesi, korunması, ideal aralığa getirilmesi amacıyla vücudun meydana getirdiği fizyolojik işleyişe ‘Termoregülasyon’ denir. • Hipotermi, genellikle 36oC’nin altındaki vücut ısısı olarak tanımlanır. Bu durum anestezi ve cerrahi sırasında sıklıkla oluşur. • Hipoterminin yararlı noktaları da vardır, istenmeyen olumsuz etkileri de vardır. – Kardiyovasküler cerrahide hipotermi, myokard hasarını önleme amacıyla uygulanabilir. – Nörocerrahide hipotermi, serebral fonksiyonları koruma (Beynin hasar almasını önleme, beyindeki hücrelerin ölümünü önleme) amacıyla uygulanabilir. www.ahmetemreazakli.com 479 Soru: • Hipotermi, metabolik oksijen gereksinimini ________. a) Arttırır b) Azaltır c) Değiştirmez www.ahmetemreazakli.com 480 160 Öğr. Gör. Ahmet Emre AZAKLI ahmetemreazakli@gmail.com 23.9.2017 Fizyolojik Anlamda Termoregü lasyon • İç ısı = Santral venöz kan ısısı (Normal koşullarda) • Isıtma girişiminin varolmadığı anestetize bir hastada; – 1. saatte 1-2oC düşüş. (Faz1) – Sonraki 3-4 saatte Kademeli 1-2oC düşüş. (Faz2) – Daha sonrasında denge durumu (Faz3) • Isı kaybı = Metabolik ısı üretimi • Vazokonstrüksiyon (Damarların daralması) • Titremesiz termogenez (Vücudun fizyolojik yöntemlerle ısı üretmesi) www.ahmetemreazakli.com 481 Çekirdek Sıcaklık / Periferik Sıcaklık • Çekirdek sıcaklık, hayati organlar etrafındaki sıcaklıktır. Normal koşullarda 37oC olarak belirtilir. • Periferdeki sıcaklık ise çekirdek sıcaklığa göre 2-4oC düşük olabilir. • Koyu kırmızı ile belirtilen kısım, çekirdek sıcaklığı yansıtmaktadır. • Resim Kaynak: http://www.bbc.co.uk/schools/gcsebitesize/science/add_ocr_pre_2011/ho meostasis/bodytemprev1.shtml www.ahmetemreazakli.com 482 Fizyolojik Anlamda Termoregü lasyon • İnsanlarda vücut sıcaklığındaki eşik aralığı 0,2°C’dir. Vücut sıcaklığı bu aralıkta artış veya düşüş gösterir. Bu aralığın dışına çıkılması durumunda termoregülasyon merkezi aracılığıyla damarlarda vazodilatasyon veya vazokonstriksiyon oluşturulur. Titreme veya terleme sonucunda vücudun ısınması veya serinlemesi sağlanır. Kısacası vücut sıcaklığı regüle edilir. (Kaynak: http://istemsizperioperatifhipotermi.blogspot.com.tr) (Resim Kaynak: Arizant Healthcare Inc., a 3M company.) www.ahmetemreazakli.com 483 161 Öğr. Gör. Ahmet Emre AZAKLI ahmetemreazakli@gmail.com 23.9.2017 Vazodilatasyon / Vazokonstrü ksiyon • Termoregülasyon Merkezi - Vazodilatasyon - Terleme – Vücut sıcaklığındaki artışın eşik aralığının üst sınırına erişmesi durumunda vazodilatasyon (damar genişlemesi) tetiklenir. Bu durum periferdeki daha soğuk olan kanın, daha hızlı bir şekilde çekirdek sıcaklık ile karışmasını sağlar. Terleme ile vücudun serinlemesini sağlayarak sıcaklığın normal değerlerde kalmasını sağlar. • Termoregülasyon Merkezi - Vazokonstriksiyon - Titreme – Vücut sıcaklığındaki düşüşün eşik aralığının alt sınırına erişmesi durumunda vazokonstriksiyon (damar büzüşmesi) tetiklenir. Bu durum periferdeki daha soğuk olan kanın daha yavaş bir şekilde çekirdek sıcaklık ile karışmasını sağlar. Titreme ile enerji üreterek sıcaklığın normal değerlerde kalmasını sağlar. www.ahmetemreazakli.com 484 Anestezi İlişkisi ? • Anestezi, tüm termoregülatuar mekanizmayı baskılar. baskılanma sonucunda hasta ısı kaybına açık hale gelir. Bu • İstenmeyen hipotermi, birçok zararlı etkiye neden olabilir: – – – – – – – – Kardiyak aritmiler İskemi Trombosit disfonksiyonu Değişmiş mental durum Böbrek fonksiyon bozukluğu İlaç metabolizmasında gecikme Yara iyileşmesinin gecikmesi Enfeksiyon riskinin artışı www.ahmetemreazakli.com 485 Öneriler • Özellikle abdominal girişimlerde, ısı kaybının daha fazla olabileceğini unutmayınız. • Pediatrik ve geriatrik hastalardaki duyarlılığın çok daha yüksek olduğunu biliniz. • Spinal anestezide mevcut vazodilatör etki, vazokonstrüktif yanıtı değiştirebilir. Bu da postoperatif titreme tablosuyla sonuçlanabilir. – – – • Titreyen hastada titremenin esas nedenini mutlaka sorgulayınız. – – – • Septik şok ihtimali nedir ? İlaç alerjisi ihtimali nedir ? Transfüzyon reaksiyonu ihtimali nedir ? Yoğun titremenin oksijen tüketiminde ciddi bir artış meydana getirdiğini biliyoruz. – – • Meperidin 25 mg IV Isı blanketleri Isıtılmış solüsyonlar Bu durum karbondioksit üretimini arttırır. Hiperkarbinin etkilerini hatırlayınız (?) Özellikle kardiyovasküler ve pulmoner hastalıkları olan olguların tolerans düzeyinin düşük olduğunu hesaba katınız. Hipotermik hastanın ilaç yıkılımında zorlanacağını, ilaçların etkilerinin uzayacağını biliniz. www.ahmetemreazakli.com 486 162 Öğr. Gör. Ahmet Emre AZAKLI ahmetemreazakli@gmail.com 23.9.2017 www.ahmetemreazakli.com Obezite Nedir ? • Obezite, vücuttaki yağ oranının sağlığı tehdit edecek düzeyde yüksek olmasıdır. • Sistemik birçok hastalığın artışına neden olan, sağkalım süresini ciddi düzeyde azaltan bir sağlık problemidir. • Obezite sadece fiziksel rahatsızlıklara neden olmaz. Aynı zamanda bireyin psikolojik anlamda da sağlıklı olmasının önüne geçer. Bireysel özgüvende ciddi azalmaya neden olur, kişinin kendine olan saygısını azaltır ve içe kapanmasına neden olur. • Son yıllarda hareketsiz yaşam, yanlış beslenme vb. faktörlerin biraraya gelişi obeziteyi ciddi anlamda arttırmıştır. Bu tip hastalar gerek obezite cerrahisi nedenli, gerek farklı cerrahiler nedenli anestezi çalışanlarının karşısına çıkabilmektedir. www.ahmetemreazakli.com 488 Obez Kimdir ? • Beden-kitle indeksi denilen bir hesaplama ile bireyin şişmanlık- zayıflık durumu tayin edilebilmektedir. Ayrıca obezse, hangi sınıfta olduğu da yine bu ölçü yardımıyla ortaya konulabilmektedir. • Beden Kitle İndeksi (BKİ) = Ağırlık (kg) / Boy (m)2 • BKİ’ye göre; – BKİ < 18.5 ise birey zayıftır. – BKİ = 18.5-24.9 ise bireyin kilosu normaldir. – BKİ = 25-29.9 ise birey şişmandır, fazla kiloludur. – BKİ = 30-34.9 ise birinci düzey obezdir. – BKİ = 35-39.9 ise ikinci düzey obezdir. – BKİ > 40 ise üçüncü evre, morbid obezdir. – BKİ > 50 ile dördüncü evre, süperobezdir. www.ahmetemreazakli.com 489 163 Öğr. Gör. Ahmet Emre AZAKLI ahmetemreazakli@gmail.com 23.9.2017 Obezite & Kalp • Obezlerde iskemik kalp hastalıkları, hipertansiyon ya da kalp yetmezliği riski yüksektir. – Kilo artışı oldukça kitle artacaktır. – Bu kitlenin beslenmesi için daha fazla damarlanma gerekecektir, yeni damarlar oluşacaktır. – Bu oluşan yeni damarlarda, kan ihtiyacı da doğru orantılı olarak artacaktır. – Dolaşan kac hacmi artınca, kalp debisi de artmış olacaktır. – Bu debiyi karşılaması gereken kalbin, daha çok kasılması gerekecektir. İş yükü artacaktır. – Bu durumda myokardın oksijen tüketimi artmış ve oksijen ihtiyacı da doğal olarak fazlalaşmıştır. – Sol kalp basıncı doğal olarak artacağından, hastada sol ventrikül hipertrofisi belirgin olacaktır. – Zamanla her iki ventrikül de genişleyecek ve büyüyecektir. www.ahmetemreazakli.com 490 Obezite & Hipertansiyon • Obezlerde hipertansiyon sıklığı yüksektir. – – – – – İnsülin salgısının artması Anormal sodyum dengesi Kan viskozitesinin artması Yağ dokusunun artması Hiperkolesterolemi Ateroskleroz yatkınlığı. www.ahmetemreazakli.com 491 Obezite & Metabolik Sendrom Abdominal obezite Hiperglisemi Hipertansiyon Düşük HDL seviyesi Hipertrigliseridemi Bulgularından en az 3 tanesinin birarada bulunması durumuna metabolik sendrom denir. Bu olgularda bel çevresi daha belirleyicidir. (Kadınlarda max 80 cm, erkeklerde max 94 cm olmalıdır.) Metabolik sendromlu hastalarda tip2 diyabet ve kardiyovasküler hastalık olasılığı ciddi düzeyde artmıştır. www.ahmetemreazakli.com 492 164 Öğr. Gör. Ahmet Emre AZAKLI ahmetemreazakli@gmail.com 23.9.2017 Obezite & Solunum • Artmış yağ kitlesi nedeniyle abdominal, torasik ve diyafragmaya baskı artacaktır. Bunun sonucunda solunum zorlaşmıştır. • Solunumsal kasların etkinliği azalmıştır, ventilasyon etkinliği bozulmuştur. • Küçük havayollarında kapanma eğilimi artmıştır. • Ventilasyon:Perfüzyon oranı bozulmuştur. Şant ve hipoksemi riski yüksektir. • Hızlı ve yüzeyel solunum mevcuttur. Süregelen hipoventilasyon, hiperkarbi ve asidoz MSS’nin kronik hipoksiye yanıtını azaltmıştır. • Hipoksi nedenli eritrosit sayısı artmış, polistemi gelişmiştir. Bu da koroner arter hastalığı ve serebrovasküler hastalık riskini arttırır. www.ahmetemreazakli.com 493 En Sık Görülen Sorunlar • Obstrüktif uyku apnesi sendromu – – – – • • • • • VKİ > 30 olan hastaların en az % 5’inde görülür. Hastaların % 95’i tanısızdır. Oksijen saturasyonu uykuda en az %4 düşer. Bu durum kardiyovasküler sebeplere ve kalitesiz uykuya bağlı gün içinde yorgunluk, unutkanlık gibi şikayetlere neden olabilir. Gaströsefageal reflü Safra taşı Pankreatit Nonalkolik yağlı karaciğer hastalığı Osteoartrit Obezitenin altında tiroid, adrenokortikal ve hipofiz bezi bozukluğu gibi endokrinolojik bir sorun olup olmadığı mutlaka belirlenmelidir. www.ahmetemreazakli.com 494 Bariatrik Cerrahi • Obezite cerrahisi, obeziteyle mücadele anlamında diyet ve egzersizle sonuç alınamayan hasta grubunda uygulanmak üzere geliştirilmiş yöntemler bütünüdür. • Bu operasyonlar iki gruptadır: – Hacim kısıtlayıcı teknikler (Tüp mide cerrahisi=Sleeve gastrektomi) – Emilim kısıtlayıcı teknikler (Transit bipartisyon, mini gastrik bypass vb.) • Obezite cerrahisi için bazı kriterler mevcuttur: – Hastanın BKİ en az 40 olmalıdır. – Yandaş bir hastalık varlığında BKİ en az 35 olmalıdır. – En az iki diyet girişimine rağmen kilo verimi sağlayamamış olmalıdır. – Diyet girişimlerinde başarılı olmasına rağmen, şiddetli geri kilo alımı olmuş olmalıdır. www.ahmetemreazakli.com 495 165 Öğr. Gör. Ahmet Emre AZAKLI ahmetemreazakli@gmail.com 23.9.2017 Obezlerde Anestezik Yaklaşımlar • İyi bir anamnez alınmalıdır. – OUAS var ise ve CPAP cihazı kullanıyorsa, bu cihazın da ameliyathaneye getirilmesi önemlidir. – Hastanın kilosu, yandaş hastalıkları, kullandığı ilaçlar, alerjik öyküsü, daha önce geçirdiği operasyonlar vb. • Mutlaka sorgulayınız Kilo verdirici, bitkisel takviye vb. ilaçlar alıyor musunuz ? – Bu ilaçların sistemik etkileri tehlikelidir. – Hipertansiyon, taşikardi, anksiyete, psikoz ya da katekolamin salgılanmasını azaltıcı etkileri olabilir. – İndüksiyonda ve idamede vazopressörlere yanıtsız hipotansiyon / bradikardi oluşabilir. – En az iki hafta önceden bu ilaçlar kesilmelidir. – Diyabet, tansiyon, solunum problemlerine dair ilaçlar ameliyat gününe kadar alınmaya devam edilmelidir. www.ahmetemreazakli.com 496 Obezlerde Anestezik Yaklaşımlar • Preoperatif laboratuar tetkikleri – Hemogram ve biyokimya mutlaka bakılmalıdır. – Kardiyak enzimler değerlendirilmelidir. (CK, CK-MB, Troponin vb.) – Glukoz, potasyum ve insülin seviyelerinde anormallikler olabilir. Neden? – Hastalar antikoagülan tedavi alıyor olabilir Kanama zamanları uzamış olabilir. – NSAİİ ilaçlar kanama zamanını uzatır! – Karaciğer enzim değerleri yüksek olabilir. (ALT, AST) • Mutlaka solunum fonksiyon testleri tamamlanmalıdır. • Mutlaka kardiyak değerlendirme yapılmalıdır. www.ahmetemreazakli.com 497 Entübasyon & Damar Yolu • Havayolu yönetimi zorluğu ile karşılaşılabilir. – Mutlaka ileri havayolu gereçleri ve aspiratör hazır tutulmalıdır. – Mevcutsa yapılan ilaçların antidotları ve tüm tedbir ilaçları hazır tutulmalıdır. • Damar yolu açılmasında sorun yaşanabilir. – Santral ven kateterizasyonu uygun olabilir. – Supin pozisyonda yapılan girişimleri, respiratuar kapasiteleri nedeniyle tolere edemeyebilirler. www.ahmetemreazakli.com 498 166 Öğr. Gör. Ahmet Emre AZAKLI ahmetemreazakli@gmail.com 23.9.2017 Öneriler • Hipotermiyi önlemeye yönelik önlemler alınız. • Preop teknik, medikal ve farmakolojik hazırlıklarınızı üst düzeyde tutunuz. • Tansiyon manşonu hastaya uygun boyutta, obezlere yönelik tasarlanan manşonlardan olmalıdır. Üst kolun 4’te 3’ünü sarmalıdır. Çok dar ya da çok gevşek bağlanmamalıdır. • Obez hastalar tok kabul edilmelidir. – Tok hastaya yaklaşım algoritmasını hatırlayalım ? – Tedbir ilaçları ve alınan yaklaşım tedbirleri nelerdi ? • Obezlerde altta kalan tüm yapılar desteklenmelidir. Dokuların rengi, ısısı ve nabzı sık sık kontrol edilmelidir. www.ahmetemreazakli.com 499 Havayolu Yönetiminde Pozisyon • Ters trendelenburg pozisyonu avantajlıdır. – Kolay ventilasyon, – Gastrik reflünün azaltılması, – FRC’nin arttırılması. • İndüksiyon öncesinde mutlaka %100 oksijen ile denitrojenizasyon (oksijenizasyon) yapılmalıdır. • Havayolu yönetiminde çift kişili yaklaşım kurtarıcı olabilir. (Bir kişi maskede, bir kişi balon ve flushta.) www.ahmetemreazakli.com 500 Obezite & Farmakolojik Yaklaşımlar • Yağlı vücut kitlesi artmıştır. Buna bağlı olarak kalp debisi ve kan volümü de artmıştır. Total vücut sıvısı ise azalmıştır. – Yağ dokusuna dağılan ilaçlar (Lipofilik olanlar) total vücut ağırlığına göre uygulanır. [Benzodiazepinler, Barbitüratlar, Süksinilkolin, Atrakuryum, Sisatrakuryum, Fentanil] – Yağ dokusuna dağılmayan ilaçlar, ideal vücut ağırlığına göre uygulanırlar. [Propofol, Vekuronyum, Rokuronyum, Remifentanil] • Obez hastalarda iyi bir kas gevşekliği çok önemlidir. • İnhalasyon anestezikleri obezlerde güvenlidir. Ancak kontrendikasyonları dikkate alınarak seçimler yapılmalıdır. – İnhalasyon anesteziklerini hatırlayalım! www.ahmetemreazakli.com 501 167 Öğr. Gör. Ahmet Emre AZAKLI ahmetemreazakli@gmail.com 23.9.2017 Obezlerde Mekanik Ventilasyon • Özellikle laparoskopik girişimlerde ETCO2 yakından izlenmelidir. – Neden ? • Anestezi altında FRC %20 azalıyordu. Bu oran obezlerde %50’ye yakındır. – PEEP ? – Tidal volüm 10 ml/kg’dan küçük ya da eşit olmalıdır. (Amaç: Barotravmayı önlemek.) Solunum hızı ise 12-14 / dk aralığında olmalıdır. www.ahmetemreazakli.com 502 Obezlerde Sıvı Replasmanı • Esas kriter kalp hızı, kan basıncı ve idrar çıkışı olmalıdır. • Yüksek volümlü yüklemelerden kaçınılmalıdır. (Kalp yetmezliği ve akciğer ödemine neden olunabilir.) – Dilüsyonel koagülopati ? www.ahmetemreazakli.com 503 Obezlerde Analjezi • Narkotiklerin solunum depresan etkilerine daha duyarlıdırlar. • İlaçların SC ya da IM uygulanması, yağ dokuda birikmesine ve etkin olmamasına neden olabilir. www.ahmetemreazakli.com 504 168 Öğr. Gör. Ahmet Emre AZAKLI ahmetemreazakli@gmail.com 23.9.2017 Dikkat! • Havayolu yönetimi, preoksijenizasyon, atelektazi eğilimine dikkat! • Emboli riskine dikkat! Ani hemodinamik değişimlerden kaçınılmalıdır. – Antiembolik çorap ? – Emboli makineleri ? – Antikoagülanlar ? • Postop analjezi ve profilaktik tedaviler ? • Pozisyonel sorunlar ? • Mobilizasyon ? Erken mobilizasyon ? www.ahmetemreazakli.com 505 Adli Olgularda Anestezi Teknikerliği www.ahmetemreazakli.com Adli Vaka Nedir ? • Acil servise veya sağlık ocağına müracaat eden olgulardan; – Her türlü ateşli silah ve patlayıcı madde ile olan yaralanmalar, – Her türlü kesici, kesici – delici, delici, kesici – ezici ve ezici alet yaralanmaları, trafik kazaları, düşmeler, darp olguları ve iş kazaları, intoksikasyonlar (ilaç, boğucu gazlar), yanıklar (alev, kızgın cisim, yakıcı-aşındırıcı madde), elektrik ve yıldırım çarpmaları, sindirim kanalına oral veya anal yoldan yabancı madde girmesi, mekanik asfiksi olguları (ası,elle veya iple boğulma, suda boğulma vb.), – Her türlü intihar girişimleri, – İşkence iddiaları, – Tüm cinayet, intihar, kaza orijinli olduğundan kuşkulanılan ölümler (şüpheli ölümler) adli olgu olarak değerlendirilmelidir. www.ahmetemreazakli.com 507 169 Öğr. Gör. Ahmet Emre AZAKLI ahmetemreazakli@gmail.com 23.9.2017 Adli Olarak Bildirimi Gereken Durumlar • Bir başkası tarafından yapılan aktif yada pasif bir eylem sonucu sağlığı bozulanlar, • Kasti saldırılar, • Kazara yaralamalar, • Her türden zehirlenmeler, • Asfiksiler, • Kötü muamele-işkence, • Hekimin veya hastanenin tıbbi hata yönünden suçlandığı durumlar, • Kişinin ölümünde yukarıdakilerden birinin etkisinin bulunabileceğinden şüphe duyulması, • İntihar sonucu ölümler. www.ahmetemreazakli.com 508 Hastanın Ameliyathaneye Kabulü • Bilinci açık, iletişim kurabilen ve herhangi bir sedatif uygulanmamış olgularda mutlaka aydınlatılmış onam belgesi imzalatılmalıdır. Eğer bu mümkün değilse, hastanın yakınlarından onam alınmaya çalışılmalıdır. Bu da mümkün değilse, durum anestezi fişinde ACİL & ADLİ VAKA olarak belirtilmelidir. • Hastanın üzerindeki kıyafetler çıkartılmalıdır. Tüm takı, özel eşya, para vb. materyaller hastane polisi eşliğinde tutanakla paketlenmelidir. • Anestezi uygulamasına dair kayıtlar, ekstra hassasiyetle tutulmalıdır. Anestezi fişinin son haline anestezi uzmanı ve teknikeri birlikte karar vermelidir. www.ahmetemreazakli.com 509 Anestezinin Seyrine Dair Kayıtlar 1. 2. 3. Hastanın ameliyathaneye kabul saati mutlaka belirtilmelidir. Hastanın ameliyathaneye kabul edilme esnasındaki muayene bulguları anestezi uzmanı ile birlikte detaylı şekilde kaydedilmelidir. (Entübe, bilinci açık, bilinci kapalı, oryante, pupiller dilate, anizokorik vb.) Hastaya uygulanan ilaçların saatleri detaylı belirtilmelidir. Özellikle ekstra durumlardaki uygulamalar, ayrıntılı belirtilmelidir. – 4. 5. 6. Örnek: 11:20, Kan basıncı: 72/55, 10 mg iv Efedrin yapıldı, 11:22, Kan basıncı:100/75 gibi. Kanama durumu, idrar çıkışı, kan şekeri vb. bulgular mutlaka kaydedilmelidir. Anestezi uygulama saati, ameliyatın başlama saati, cerrahinin bitişi, anestezinin sonlandırılması vb. tüm aşamalar kaydedilmelidir. Verilen tüm infüzyonlar (İnotrop vb.) hazırlanma şekli ve dozuyla birlikte anestezi fişinde yer almalıdır. Tüm invaziv işlemler yazılmalıdır. (Santral kateter, idrar sondası, periferik damar yolları vb.) www.ahmetemreazakli.com 510 170 Öğr. Gör. Ahmet Emre AZAKLI ahmetemreazakli@gmail.com 23.9.2017 Ölüm • Hastanın ex kabul edilmesi için sinüs ritmin tamamen yok olması gerekir. Ex olan olgularda, inotrop desteği sonlandırılmış olsa dahi ventilatör desteği minik atımlar da yok olana kadar sonlandırılmamalıdır. Yapılacak otopside hipoksiye bağlı ölüm tanısı konabilir. • Hastaya takılı tüm kateter vb. maddeler temiz şekilde çıkartılmalıdır. • Yapılan kardiyopulmoner resüsitasyonun kaçta başladığı, ne kadar sürdüğü, hangi dakikada hangi ilacın uygulandığı (Adrenalin, Molar Sodyum Bikarbonat vb.) mutlaka kaydedilmelidir. www.ahmetemreazakli.com 511 Sonuç • Adli olguların bildirimi önemlidir. • Adli olgularda kayıtlarda hassas olunmalıdır. • Kayıtların tutulmasında, anestezi uzmanı ile birlikte hareket edilmelidir. www.ahmetemreazakli.com 512 Obstetrik ve Nonobstetrik Olgularda Anestezi Uygulaması www.ahmetemreazakli.com 171 Öğr. Gör. Ahmet Emre AZAKLI ahmetemreazakli@gmail.com 23.9.2017 Obstetrik & Nonobstetrik • Obstetrik anestezi, doğumun gerçekleşmesi nedeniyle sezaryen girişimlerinde uygulanan anestezidir. Temel hedefleri; – Annede meydana gelen fizyolojik değişimleri de göz önünde tutan bir anestezi yaklaşımı sunmaktır. – Fetüsün uygulanan ilaçlardan ve işlemlerden herhangi bir zarar görmemesini sağlamaktır. • Nonobstetrik anestezi; gebelik esnasında herhangi bir nedenle anne adayının ameliyat olması ya da anestezi gerektiren bir işleme tabii tutulması gerekirse; uygulanan anestezidir. Temel hedefleri; – Anneye uygun bir anestezik yaklaşım sunmaktır. – Fetüsün uygulanan işlem ve ilaçlardan göreceği zararı önlemeye çalışmaktır. www.ahmetemreazakli.com 514 Obstetrik Anestezi • Gebelikte meydana gelen fizyolojik değişimleri, değişimlerin gerektirdiği yaklaşımları bilmeyi gerektirir. bu • Klinik pratikte uygulanan rutinleri bilmeyi, bu rutinlerin kapsadığı ilaçları tanımayı gerektirir. • Sezaryen girişimleri ağrılı girişimlerdir. Spesifik olarak ağrıya yönelik önlemleri almayı bilmeyi gerektirir. • Uygun anestezi yöntemine karar vermede değerlendirilen kriterleri bilmeyi gerektirir. www.ahmetemreazakli.com 515 Gebelik Fizyolojisi • Ka rdi yova s k ü l e r S i ste m – Gebelik ka l b i n y ü k ü n d e k i a r t ı ş dikkat çekicidir. Beslenmesi gereken bir fetüs, bu fetüsün de vücuttaki pek çok kaynağı tüketici olarak kullanması; bu durumu açıklayabilir. Ayrıca plasenta ve uterusun metabolik ihtiyaçları da bu yükün artışında rol sahibidir. Bu değişimlerin en önemlilerine değinmek gerekirse; • Kalp hızı %20-30 artmıştır. Bununla beraber atım volümü, kalp debisi (Kalbin 1 dakikada pompaladığı kanın hacmi) ve kontraktilitede de (Kalbin kasılabilirliği) artış mevcuttur. Sistemik ve pulmoner vasküler dirençte azalma dikkat çekerken, santral venöz basınçta değişiklik gözlenmez. www.ahmetemreazakli.com 516 172 Öğr. Gör. Ahmet Emre AZAKLI ahmetemreazakli@gmail.com 23.9.2017 Pratikte KVS Değişiklikleri • Gebelerde uterus 13-16. hafta itibarı ile vena cava inferiora bası yapmaya başlamaktadır. (Aorta-kaval bası) – – – – Bu bası neticesinde kalbe venöz dönüş azalır. Kalp debisi, venöz dönüşün azalmasıyla ciddi şekilde düşer. Hastada ciddi bir hipotansiyon meydana gelir. İlk etapta durumu kompanse etmeye çalışan kalp hızını arttırır. Ancak sonrasında ciddi bradikardi, hipotansiyon ile karakterize şekilde meydana gelir. – Gebe şiddetli mide bulantısı tarif eder. Kusmaya başlayabilir. Ciddi anlamda terleme ve solukluğu takiben, müdahale edilmemesi durumunda bilinç kaybı ve takiben kardiyak arrest gelişebilir. – Meydana gelen dolaşım arresti, fetüsün hayatını da tehlikeye sokar. Azalan uterus (Rahim) perfüzyonu (Beslenmesi), fetal asfiksiye (Bebeğin oksijensiz kalmasına) neden olabilir. • ‘Supin Hipotansiyon Sendromu’ tehlikelidir ! – Özellikle hipovolemik (Sıvı açığı olan) gebelerde sonuçlar daha dramatik ortaya çıkabilir. – Bu durumun önlenmesinin en iyi yolu, gebenin sağ kalçasını 15 derecelik bir açıyla kaldıracak bir pozisyonda dinlendirilmesidir. (Sol lateral pozisyon) Supin (Sırtüstü, düz) pozisyon gebelerde kontrendikedir. (Sakıncalıdır.) www.ahmetemreazakli.com 517 Gebelik Fizyolojisi • Solunum Sistemi – Plasenta, fetüs ve uterus; kalbin yükünü arttırdığı gibi, doğal olarak oksijen ihtiyacında da ciddi bir artış meydana getirir. Bu durumda solunum işi de artmış hale gelir. • Parametreleri değerlendirirken bazı püf noktaları işimizi kolaylaştırabilir: 1. İnspiratuar kelimesinin geçtiği tüm parametreler, gebelerde artış gösterir. » İnspiratuar rezerv volüm Normal inspiryumun üzerine zorlu inspiryumla alınabilen hava miktarı gebelerde artmıştır. » Tidal volüm Normal bir solunumda alınan (inspire edilen) havanın hacmi gebelerde artmıştır. » İnspiratuar kapasite İnspiratuar rezerv volüm ile tidal volümün toplamı, inspiratuar kapasite olduğuna göre; diğer iki parametre de arttığına göre, dolayısıyla inspiratuar kapasite de gebelerde artmıştır. » Ölü boşluk, dakika solunumu ve alveoler ventilasyon da gebelerde artmıştır. 2. Ekspiratuar parametreler, gebelerde genelde azalmıştır. Bu sebeple de atelektaziye ve hipoksiye eğilimleri fazladır. » Ekspiratuar rezerv volüm Normal ekspiryumun üzerine zorlu ekspiryumla çıkarılabilen hava miktarı gebelerde azalmıştır. » Rezidüel volüm Kişinin akciğerinden atamadığı hava miktarıdır ve gebelerde azalmıştır. » Fonksiyonel rezidüel kapasite Hipoksi ve atelektazi eğiliminden esas sorumlu parametredir. Normal bir ekspiryum sonrası akciğerlerde kalan hava hacmidir ve gebelerde azalmıştır. 3. Bazı parametreler ise değişmez. » Gebelerde vital kapasite değişmez. (Zorlu inspiryum sonrası, zorlu ekspiryumla çıkarılabilen hava miktarı.) » Gebelerde solunum hızı değişmez. www.ahmetemreazakli.com 518 Pratikte SS Değişiklikleri • Üst havayolu mukozaları ödemlidir. – – – – Endotrakeal entübasyon güçleşebilir. Entübasyon esnasında kanama ya da doku hasarları meydana gelebilir. Spazma yatkınlık artmıştır. FRC’deki ekstra azalış, atelektaziye (Akciğerlerin sönmesi) yatkınlığı arttırabilir. • Gebelerde zor entübasyon ihtimalini her zaman göz önünde bulundurun. Mutlaka mandren, ileri havayolu araçları ve aspiratör hazırda bulunsun. Bir gebenin anestezi indüksiyonuna asla yalnız başlamayın. Gebe anestezisinde mutlaka takım çalışması yapılmalıdır. • Gebelerde havayolunun ödemi nedeniyle mutlaka ince tüpler kullanmak gerekir. Bugün klinik pratikte daha çok 7.0 numara tüp tercih etmekteyiz. Eğer ödem ciddi düzeyde ise 6.0 ya da 6.5 numara tüplerle de endotrakeal entübasyon gerçekleştirebilirsiniz. • Gebelerdeki solunum sisteminin fizyolojisi, dramatik sonuçlar meydana getirebilir. (Hipoksi, hipoksiye bağlı fetal-bebekle ilgili- komplikasyonlar vb.) Mutlaka anestezi uygulamasına başlamadan evvel preoksijenizasyonla oksijen depoları doldurulmalıdır. • Anestezi yönetiminde mutlaka fizyolojik düzeyde PEEP (4 cmH2O) uygulanmalıdır. – PEEP: Positive end expiratory pressure Akciğerlerde ekspiryum sonrası pozitif basınç bırakılması. Ekspiryum sonu pozitif basıncı. www.ahmetemreazakli.com 519 173 Öğr. Gör. Ahmet Emre AZAKLI ahmetemreazakli@gmail.com 23.9.2017 Solunum & Dolaşım - Özet • Solunum ve dolaşım sistemi, anesteziden ve gebelikten çift yönlü etkilenmektedir. Bu nedenle komplikasyonlara yatkınlık ve bu komplikasyonların tehlikeleri, daha ciddidir. – Annenin oksijenasyonunu sağlayın. – Havayoluna dair tedbirli olun. – Pozisyon konusunda dikkatli olun. (Supine yatırmayın.) • Doğum ağrıları, sempatik sinir sistemini uyarır. Dolayısıyla kalbin hızı artar, kan basıncı (Tansiyon) yükselir. Venöz dönüşte artış, bu durumu açıklar. Doğum sonrası annenin rahmi kasılır ve tüm kanı sistemik dolaşıma pompalar. Ayrıca da uterus (Rahim) vena cava üzerindeki basısına son verir. Bu durumda da kalp debisi en üst düzeye çıkar. Bu durum, özellikle kalp hastası gebelerde ilk dönem riskinin yüksekliğini açıklar. • Doğum ağrısı yaşayan anne daha hızlı nefes almaya başlar, haliyle karbondioksit miktarında azalma meydana gelir. (Hipokapni) Çünkü oksijen girişi artmıştır. (Tıpkı anestezide solunum sayısını arttırdığımızda, end tidal karbondioksit miktarının azalması gibi) Bu durum, gebelerin solunumsal alkaloza yatkınlığını açıklar. www.ahmetemreazakli.com 520 Gebelik Fizyolojisi • S inir S istemi – Epidural alan, subdural alana doğru itilir. BOS hacmi azalır. • Lokal anestezik madde ihtiyacı (Doz olarak) azalır. (Hormonal faktörler de etkilidir.) • Rejyonel anestezi uygulaması, değişen anatomi nedeniyle güçleşir. • Epidural venler genişlemiştir. İşlemler esnasında damarlara denk gelme riski yüksektir. • Gebelerde rejyonel anestezik etki daha hızlı başlar, daha uzun sürer. www.ahmetemreazakli.com 521 Gebelik Fizyolojisi • Hematoloj ik Değ işimler – Gebeliğin başından itibaren sodyum ve su tutma eğilimi vardır. Ödemi açıklar. – Geb elikte kan pıhtılaşmaya, doğumda ise k a n a m a y a e ğ i l i m l i d i r. – Gebelerde total kan hacminde ciddi bir artış olurken, eritrosit miktarı daha az oranda artar. Bu nedenle de dilüsyonel bir anemi tablosu gelişir. Gebelerdeki anemi, hafif düzeylerde fizyolojik (Normal, doğal, olağan) kabul edilir. • Kan hacmindeki artış sayesinde normal doğumda 500, sezaryen doğumda ise 1000 ml’e yakın bir kanama; gebe tarafından rahatlıkla tolere edilebilir. www.ahmetemreazakli.com 522 174 Öğr. Gör. Ahmet Emre AZAKLI ahmetemreazakli@gmail.com 23.9.2017 Gebelik Fizyolojisi • Sindirim Sistemi – Gebelerde uterus (Rahim) büyüdükçe, mide de yukarıya doğru itilir. Ayrıca da intragastrik basınç (Mide içi basıncı) artar. • Gebelerde reflü ve asidite sıktır. Gastroözefageal sfinkter tonusu azalmıştır. Regürjitasyon (Mide içeriğinin ösefagus (Yemek borusu) yoluyla geri gelmesi) sıktır. • Bu durum anestezi yönetiminde en çok pulmoner aspirasyon açısından bizi korkutur. – İndüksiyonda baş yukarı pozisyon, mide içeriğinin tırmanmasını azaltabilir. – Hızlı bir indüksiyon ve havayolu enstrümantasyonu (Entübasyon), kusma durumunda mide içeriğinin akciğerlere gitmesini önleyebilir. – Sellick manevrası, aspirasyona yönelik koruyucu olabilir. • Gebelerde mide boşalımı yavaşlamıştır. – U n u t m a y ı n ı z , g e b e l e r d a i m a T O K H A S TA o l a r a k k a b u l e d i l i r. www.ahmetemreazakli.com 523 Gebelik Fizyolojisi • E n d o k r i n S i s te m – Gebelerde diyabetojenik durum oluşur. (Diyabet oluşturucu, diyabete neden olan.) • Gebelikte kadının hormon dengesinde büyük değişiklikler oluşur. Özellikle gebeliğin ikinci yarısında şekerin vücutta kullanımını zorlaştıran (diyabetojenik) hormonların salgısı artar. Bu hormonların başında "human plasental laktojen" hormonu gelmektedir. Ayrıca estrojen, progesteron, kortizol ve prolaktin hormonları da bu etkiye katkı yaparlar. Bu değişimin amacı, özellikle gebeliğin ikinci yarısında, bebeğin artan büyüme ve enerji ihtiyacını karşılamaya yöneliktir. Annenin kullanamadığı şeker, bebeğe transfer olacaktır. Bu doğal değişiklikler, kişinin yatkınlıklarıyla birleşip, artınca gebelik şekeri ortaya çıkar. – Gebelik esnasında ortaya çıkan, gebelik sonlandığında sona eren hastalıklar ‘Gestasyonel’ olarak isimlendirilir. • Gestasyonel diyabet Gebelikte ortaya çıkan ve doğumla son bulan şeker hastalığı. • Gestasyonel hipertansiyon Gebelikle ortaya çıkan ve doğumla son bulan yüksek tansiyon hastalığı. www.ahmetemreazakli.com 524 Obstetrik Anestezide Yöntemler • Genel Anestezi – Gebelikte meydana gelen fizyolojik değişimler ve ilaçların plasental geçişleri nedeniyle risk düzeyi artmıştır. – Anne adayının rejyonel anesteziyi reddetmesi, kesin endikasyondur. • Rejyonel Anestezi – Spinal Anestezi: Tek doz subaraknoid enjeksiyon ile 3-4 saate yakın bir bölgesel anestezi sağlanabilir. – Epidural Anestezi: Hemodinamik etkilerinin daha minimal olması avantaj, etkisinin başlangıcının gecikmesi dezavantajdır. Postop analjeziye katkı sağlaması, tercih edilmesinda anlamlıdır. – Spinoepidural (Kombine) Anestezi: Spinal anestezi ile etki hemen başlarken, bırakılan epidural kateter ile postop analjezi desteği sağlanabilir. Bugün en lüks tekniktir. – Rejyonel Anestezi + Sedoanaljezi: Özellikle bebeğin çıkımından sonra yapılabilecek ek sedatif tedaviler de anestezi yönetimini kolaylaştırabilir. www.ahmetemreazakli.com 525 175 Öğr. Gör. Ahmet Emre AZAKLI ahmetemreazakli@gmail.com 23.9.2017 Sezaryen Operasyonlarında G.A. • Anestezinin indüksiyon, idame ve ayılma safhaları; ayrı ayrı öneme sahiptir. – Premedikasyon olarak Metoklopramid 10 mg + Ranitidin 50 mg IVP önerilir. • Metoklopramid, gastrik volümün boşalımını antidopaminerjik etkisiyle hızlandırır. Ranitidin de histamin 2 reseptörlerini bloke eder, gastrik asiditeyi azaltır. Bu sayede gebenin tok oluşunun meydana getirdiği risk azaltılmaya çalışılır. – Sodyum içeren replasman sıvıları takılmalıdır. (İzotonik, Laktatlı Ringer, İsolyte) • Dekstroz, uygun bir replasman sıvısı değildir ! – İndüksiyon safhasında narkotik analjezikler kullanılmaz. Narkotiklerin plasental geçişleri hızlıdır ve bebekte kardiyak / solunumsal depresyona neden olabilir. Bu nedenle indüksiyonda intravenöz anestezik ve kas gevşetici kombinasyonu uygulanır. • İntravenöz Anestezik Propofol %1 (20 ml) 2 mg/kg ya da Tiyopental (25 mg/ml) 5 mg/kg ya da Ketamin 1-2 mg/kg (Ketamin, neonatal depresyona neden olmaz!) • Nöromuskuler Bloker Rokuronyum (Esmeron) 0.5-0.6 mg/kg – Hızlı indüksiyon ve entübasyon amaçlı depolarizan nöromuskuler bloker Süksinilkolin’in tercih edilmesi, bugün nadirdir. Özellikle Rokuronyum ve Vekuronyum’un antagonisti Sugammadeks’in var oluşu, kilogram başı dozlarının yükseltilmesiyle etkilerinin hızlı ortaya çıkarılabilmesi gibi nedenler bunda etkilidir. www.ahmetemreazakli.com 526 Sezaryen Operasyonlarında G.A. • İndüksiyon Yaklaşımı; – Hızlı bir indüksiyon gerçekleştirilir. Krikoid bası yapılır. Bu sayede akciğerlere mide içeriğinin aspirasyonu önlenmeye çalışılır. – İndüksiyonda büyük hacimde pozitif basınçlı ventilasyondan kaçınılır. Hatta 30 saniye krikoid bası eşliğinde minimal pozitif basınçlarla entübasyon koşullarının oluşması beklenebilir. Diğer bir alternatif olarak ‘Crush Entübasyon’ yapılabilir. (Bilinç kaybını ve kas gevşeticiyi takiben derhal entübasyon işleminin yapılması.) – Hasta mutlaka ters trendelenburg pozisyonunda uyutulur. Regürjitasyon bu sayede önlenmeye çalışılır. • Gebelerde mutlaka kalın damar yolları sağlamaya çalışınız. Sezaryen girişimleri, dramatik kanamaların ve komplikasyonların yaşanabileceği tehlikeli operasyonlardır. – 14G (Turuncu), 16G (Gri), 18G (Yeşil) ve minimum 20G (Pembe) ! www.ahmetemreazakli.com 527 Sezaryen Operasyonlarında G.A. • İndüksiyonu takiben; – Endotrakeal entübasyonun doğrulanmasını takiben cerrahi ekibin işleme başlamasına izin verilir. • Entübe olmamış bir olguda henüz preventilatuar evrede (Hasta havalandırılırken) cerrahi insizyon, tehlikeli bir refleks bronkospazma neden olabilir. • Mutlaka end tidal karbondioksit çıkışından emin olun, akciğer seslerini dinleyin ve iki akciğerin de eşit havalandığından emin olun. • Gebelerde havayolu ödemlidir. Tüpün seviyesini değiştirirken mutlaka kafını indirin. Kafı şişik tüpte ileri geri manevralar yapmak, mevcut ödemi ciddi komplikasyonlara dönüştürebilir. (Ciddi postop havayolu obstrüksiyonu = Tıkanıklığı) • Eğer tüp seviyesi değişiminde kaf ihmal edildiyse, mutlaka steroid tedavi düzenleyin. – Metilprednisolon 1 mg/kg IVP + Ranitidin 50 mg www.ahmetemreazakli.com 528 176 Öğr. Gör. Ahmet Emre AZAKLI ahmetemreazakli@gmail.com 23.9.2017 Sezaryen Operasyonlarında G.A. • İnhalasyon Anesteziklerinin Tatbiki; – Entübasyonu takiben volatil anesteziklerin % 1’lik düşük konsantrasyonları, fetal bir soruna neden olmayacaktır. 10 dakikadan kısa sürede bebeğin çıktığı olgularda problem beklenmez. Eğer bu süre uzarsa, gazların konsantrasyonu azaltılır ya da tamamen kapatılır. – Bu evrede Azot Protoksit’in bebeğin çıkımından önce açılmaması önerilir. • Bebekte difüzyon hipoksisine neden olabilir. • Eğer açıldıysa, mutlaka bebek doğum sonrası %100 oksijen ile ventile edilmelidir. www.ahmetemreazakli.com 529 Sezaryen Operasyonlarında G.A. • Bebeğin Çıkımını Takiben; – Bebeğin çıkımını takiben, kordon kesildikten sonra anestezik gazlar ideal konsantrasyonlarına getirilebilir. – Anneye narkotik analjezik uygulanır. • İntravenöz puşe 2 mcg/kg Fentanyl • İnfüzyon şeklinde 20 mcg/ml hazırlanmış Remifentanyl, (Ultiva) 5-10 ml/h hızda infüzyon • İntravenöz puşe 2 mcg/kg Alfentanyl (Rapifen) – Anneye ‘Oksitosin’ uygulanır. • Amaç uterusun kontraktilitesini sağlamaktır. • Uterus atonisi (Uterusun yumuşaması) kanamaya neden olur. Bu amaçla obstetrisyenler, bu yönde operasyonun gidişini şekillendirirler. Kanama kontrolü ve uterusun sertliği çok önemlidir. • Oksitosin, ticari olarak ‘Synpitan’ olarak karşımıza çıkar. – 1 ampul Synpitan, 5 IU etken madde içerir. – Genellikle 10 ünite direk olarak damar yolundan, kalan 20 ünite de replasman sıvısı içerisine konur. – Synpitan taşikardi ve hipertansiyona neden olabilir. Hastada bu durumlar mevcutsa, uygulama öncesi tedavi edilmelidir. • Ek olarak ihtiyaç duyulursa intramuskuler ‘Metiler’ verilir. www.ahmetemreazakli.com 530 Sezaryen Operasyonlarında G.A. • Sezaryen girişimlerinde, annenin mide içeriğinin mutlaka girişimsel olarak aspirasyonu gerekir. – Orogastrik ya da nazogastrik sonda takılabilir. • Sezaryen girişimlerinde rutin uygulanan bazı ilaçlar; – Antibiyotik (Enfeksiyona yönelik profilaktik): Genelde Sefazol 1 gr. – Antiemetikler Bulantı&kusmaya yönelik Ondansetron (Zofer), gastrik volüme yönelik Metoklopramid (Metpamid) – H2 reseptör blokerleri Gastrik asiditeye yönelik Ranitidin (Ulcuran) – Nonsteroid antiinflamatuar Uterusun kasılmasına yönelik ağrı nedeniyle ve insizyona bağlı inflamatuar ağrı nedeniyle. (Deksketoprofen Trometamol, Lornoksikam, Dikloflam vb.) – Parasetamol Postop analjeziye destek, narkotik ihtiyacını azaltmak için (Parol) – Postop narkotik analjezik Tramadol (Contramal), Meperidin (Dolantin) ya da Morfin. www.ahmetemreazakli.com 531 177 Öğr. Gör. Ahmet Emre AZAKLI ahmetemreazakli@gmail.com 23.9.2017 Sezaryen Operasyonlarında G.A. • Ekstübasyon yaklaşımı; – Gastrik volümün boşaldığından eminseniz derin ekstübasyon, risk mevcutsa uyanık ekstübasyon tercih ediniz. • Tüp irritasyonunu önleme amaçlı endotrakeal tüpün kafı entübasyon öncesi Anestol kremle kayganlaştırılabilir. Ekstübasyon esnasında tüp içi Lidocaine 20 mg ya da IV 1 mg/kg Lidocaine (Ciddi bradiaritmi yoksa) verilebilir. • Zor entübasyon olgularında uyanık ekstübasyon endike, derin ekstübasyon kontrendikedir. – Mümkünse Sugammadeks ile hızlı bir kas gevşemesi dönüşü sağlanabilir. www.ahmetemreazakli.com 532 Sezaryende Spinal Anestezi • Mutlaka preoperatif 1000 ml kristalloid yüklemesi yapılmalıdır. – Spinal anestezi uygulanmasını takiben uygulama seviyesinin altında periferik vazodilatasyon meydana gelir. Üst ekstremitelerdeki refleks vazokonstrüksiyon, kalbe venöz dönüşün alt bölgedeki göllenme nedeniyle de azalışı; şiddetli hipotansiyon ve bradikardiye neden olabilir. Bu nedenle hastanın volüm açısından dolu olması, kardiyak komplikasyonları ekarte edebilir. – Gebelerde profilaktik vazopressörler de rejyonel anestezide uygulanabilir. Spinali takiben yatar pozisyona alınan hastaya 5 mg Efedrin ivp verilmesi, oluşacak hipotansiyonun şiddetini azaltabilir. • Spinali takiben derhal ve yüksek oranda hastanın başının kaldırılması, seviyenin yetersiz kalmasına ve hastanın üst bölgelerde ağrı hissetmesine neden olabilir. • Rejyonel anestezi esnasında hastanın bilinci açık olduğundan; • İğne ya da buz testi ile, baş kaldırılmadan evvel yeterli seviyenin oluştuğundan emin olunmalıdır. – Antibiyotik uygulanmasını takiben ya da cerrahi işleme bağlı bulantı & kusma gelişebilir. Bulantının kardiyak nedenlerle ilgisi de araştırılmalıdır. Oluşan hipotansiyonun da ilk belirtisi nefes darlığı ve akabinde şiddetli bulantıdır. Ondansetron iv 0.1 mg/kg dozda uygun bir tedavidir. – Rejyonel anestezi de olsa, uterus kontraksiyonuna bağlı ağrı olabilir. Bu ağrının tedavisi için nonsteroid antiinflamatuar ilaçlar etkindir. – Operasyon esnasında hipotermiye yatkınlık, vazodilatasyon nedeniyle de provoke edilir. Hasta mutlaka ısıtılmalı, titreme tedavisinde Meperidin 25-50 mg uygulanmalıdır. www.ahmetemreazakli.com 533 Gebelerde Özel Konular • Amniyotik sıvı embolisi • Venöz hava embolisi • Preeklampsi / Eklampsi www.ahmetemreazakli.com 534 178 Öğr. Gör. Ahmet Emre AZAKLI ahmetemreazakli@gmail.com 23.9.2017 Gebelerde Nonobstetrik Anestezi • Gebede uygulanan nonobstetrik girişim 2 hedefe sahiptir: 1. Gebeliğe bağlı meydana gelen fizyolojik değişimlerin kontrol altına alınabilmesi, 2. Uygulanan ilaçların plasental kan akımına ve plasental perfüzyona etkisi. • Gebelikte uygulanan anestezide; – Yeterli oksijenasyon sağlanmalıdır. – Hipotansiyondan kaçınılmalıdır. – Hiperkapni ya da hipokapniye izin verilmemelidir. Bunlar fetal oksijenasyonu bozan faktörlerdir. www.ahmetemreazakli.com 535 Gebelerde Nonobstetrik Anestezi • Premedikasyonda Metoklopramid + Ranitidin verilmesi, gastrik stabilite açısından önemlidir. • Hipotansiyona yönelik önlem amaçlı preop 1000 ml kristalloid hidrasyonu önerilir. • Aortakaval basıyı önlemek üzere hasta sol lateral pozisyonda yatırılmalıdır. • Özellikle 18 haftanın üzerindeki gebeler, mutlaka entübe edilmelidir. • Mümkünse 15-56. günler arasında anesteziden kaçınılmalıdır. (Organogenez evresi.) En güvenli dönem 2. trimester’dır. Son trimester’da da sinir sistemine yönelik hasarlar oluşabilir. • İlk 4 haftalık süreçte azot protoksit önerilmez. Sonraki haftalarda da kullanımı 2 saatle sınırlandırılmalıdır. Azot protoksitin kullanılmaması, anestezik madde ihtiyacını arttırdığından hipotansiyona neden olabilmektedir. • İnhalasyon anestezikleri 1 ila 1.5 konsantrasyonda kullanılabilir. • Postop analjezide parasetamol +lokal destekler önerilmektedir. www.ahmetemreazakli.com 536 179