Sunulan Bildiriler Presented Proceedings

advertisement
Sunulan Bildiriler
Presented Proceedings
GAP BÖLGESĠNDEKĠ ÇEVRE SORUNLARINDAN HAVA-SUTOPRAK KĠRLĠLĞĠ VE ÇÖZÜM ÖNERĠLERĠ
Air-Water-Soil Pollution And Environmental Problems In The Gap Region
Ahmet Kayan1
Verimli Hilal veya Yukarı Mezopotamya olarak da isimlendirilen GAP Bölgesi Adıyaman, Batman,
Diyarbakır, Gaziantep, Kilis, Mardin, Siirt, ġanlıurfa ve ġırnak Kentlerini içine alan, Türkiye topraklarının (%
9,7) yaklaĢık %10’nunu kapsayan, Türkiye nüfusunun ortalama %10’nu barındıran çok kapsamlı, çok amaçlı,
insan merkezli sürdürülebilir Cumhuriyet Tarihinin en büyük bölgesel kalkınma projelerinden birisidir.
GAP Bölgesinde hızlı kentleĢme ile birlikte çevre tahrip edilmekte ve çevre sorunları ortaya
çıkmaktadır. Genel olarak çevre sorunları havada, suda ve toprakta meydana gelen kirlilik ve bu kirliliğin
insanların sağlığını tehdit etmesi Ģeklinde belirtilebilir. Kentlerdeki çöpler, sanayi ve tıbbi atıklar, petrol ürünleri
atıkları, açıktan akan lağım suları, kıĢın ısınmada kullanılan kalitesiz kömürden dolayı sobalardan çıkan duman
ve gazlar, atık ve yağmur suları önlem alınmadan alıcı ortama bırakılırsa ciddi çevre sorunlarına neden olabilir.
Türkiye Çevre Vakfı tarafından 1998-2003 tarihleri arasında Adıyaman, Diyarbakır, Gaziantep ve ġanlıurfa’da
yapılan bir araĢtırmada söz konusu kentlerde kıĢ aylarında hava kirliliğin arttığı, bu kentlerdeki hava kirliliğinin
Türkiye’deki normal hava kirliliğinin çok üstünde olduğu görülmüĢtür.
Barajlarda suyun tutulması, akarsuyun kalitesini bozduğu gibi su altında kalan alanlardaki çevrede bir
denge unsuru olan canlıların yok olması öngörülmeyen çevre sorunlarına yol açabilir. Barajlarda su tutulması ve
su kalitesinin bozulması, sulama faaliyetleri sonucu su ile canlılara geçebilecek hastalıkların ortaya çıkması
önemli çevre sorunları olarak belirtilebilir. Bölgede çoğu belediyenin ve sanayi kuruluĢlarının arıtma sistemine
sahip olmaması, atık suların arıtılmadan alıcı ortama bırakılması suyun kalitesini bozmakta ve su kirliliğine
neden olmaktadır.
GAP Bölgesinde 1990’dan sonra Diyarbakır, Gaziantep, ġanlıurfa ve Batman’da yerleĢime açılan yerler
genelde verimli tarım arazileridir. Diyarbakır’da 1990’lı yıllarda yeni yerleĢime açılan Dicle Kent, Kayapınar,
Peyas, Gaziler ve Kantar semtleri en verimli tarımsal arazi üzerine kurulduğu görülmüĢtür. GAP Bölgesinde
tarım toprakları sadece konut alanları için kullanılmamaktadır; Organize Sanayi Bölgelerinin önemli bir kısmı da
tarım toprakları üzerine kurulmuĢtur. Diyarbakır’da sanayi kuruluĢlarının % 60’ı, Gaziantep’te sanayi
kuruluĢlarının % 90’nın en verimli tarım toprakları üzerine kurulmuĢtur.
Anahtar Kelimeler: Çevre, GAP Bölgesi,Çevre Sorunları, Hava-Su-Toprak Kirliliği
ABSTRACT
Fertile CrescentorUpper Mesopotamia, also called the GAP RegionAdiyaman, Batman, Diyarbakir,
Gaziantep, Kilis, Mardin, Siirt, Sanliurfa and Sirnakareaintothecity, Turkey territory(9.7%), covering
approximately10% ofthe averageof Turkey's population% 10 withhostsa comprehensive, multi-purpose,peoplecentered sustainableHistory of the Republicis the largestregional development projects.
Being destroyedin the GAP regionandthe environmentassociated with rapidurbanizationis
emergingenvironmental issues.Overallenvironmental problemsin the air, water and soilpollution occurredandcan
be specifiedasto threatenthe health of thepeople of thispollution.Garbagein thecity, industrialandmedical
waste,petroleum products,wastes,flowingsewagein the open,is used in winterpoor qualitycoalfumes andgases,if
thewasteandrain wateris releasedto the receiving environmentwithout takingprecautionscan lead toserious
environmental problems. Environmental Foundation of Turkeyby1998-2003betweenAdiyaman,Diyarbakir,
Gaziantepand Sanliurfaina study conductedon the increasedair pollutionin the winterinthis city, of the normalair
pollutioninthe cityin Turkey arereported to beat the very top.
Keeping thewaterin dams, asthis could impair thequalityof the river, which is a balancein theinundation
areasurroundingthe disappearance oflivingcan lead tounforeseenenvironmental problems. The deterioration
ofwaterqualityand waterretentiondams,irrigationactivities,the emergence ofdiseases that can bepassedto theresult
oflivingwith wateris indicatedas an importantenvironmental issue.After 1990,theGAPDiyarbakır,Gaziantep,
1Yrd. Doç. Dr. /Harran Üni. ĠĠBF Öğretim Üyesi-ġanlıurfa Akayan2002@gmail.com, Tel: 0542 252 61 30
Sanliurfaand Batmanplacesareusuallyfertile agricultural landsopened tosettlement. DiyarbakırDicleopened
in1990in the newresidentialcity, Kayapınar,Peyas, Veterans andneighborhoodscalesareestablishedresidential
areaonthe mostfertileagriculturalland. Most of the municipality does not have a water purification and industry in
the region, leaving the receiving environment without disrupting the water , wastewater paper and causes water
pollution.
In our country,agricultural landisusedforresidential areasonly. A significant partof theorganized
industrial zonesis based on theagricultural land. 60% ofindustrial enterprisesin Diyarbakir, onfertileagricultural
land,90%of industrial companiesin Gaziantepis stated to beinstalled.
Keywords:Environment, GAPRegıon, Environmental Problems,Air-Water-Soil Pollution
GĠRĠġ
Geri kalmıĢ bölgelerin kaynaklarını harekete geçirerek bölgesel kalkınmayı sağlamak,
bölgelerarasında dengeli kalkınmayı gerçekleĢtirmek, geliĢmiĢ bölgeler ile geri kalmıĢ bölgeler
arasındaki geliĢmiĢlik farkını gidermek ya da en aza indirmek, böylece bölgesel geliĢmeyle birlikte
dolaylı olarak ülke kalkınmasını sağlamak düĢüncesi Cumhuriyetin kuruluĢ yıllarından beri vardı.
SanayileĢme ve kalkınma için gerekli olan elektrik enerjisinin ulusal kaynaklardan elde edilmesi
görüĢü devlet yöneticileri tarafından kabul görmüĢ ve desteklenmiĢtir. Ülkenin elektrik ihtiyacını
gidermek ve bu konuda gerekli araĢtırmaları yapmak amacıyla 1936 yılında Elektrik ĠĢleri Etüt Ġdaresi
kurulmuĢtur. Ülkenin sahip olduğu akarsulardan debisi uygun olanlardan elektrik enerjisi elde etmek
ve sulama amaçlı bu akarsulardan yararlanmak, akarsuların tek elden yönetilmesini sağlamak amacıyla
1954 yılında Devlet Su iĢleri Genel Müdürlüğü kurulmuĢtur. Bu tür geliĢmelerin neticesinde
Türkiye’de havza çalıĢması fikri oluĢmuĢ, Türkiye 25 havzaya ayrılarak etüt ve planlama
çalıĢmalarına baĢlanmıĢtır.Fırat ve Dicle nehirlerinin hinterlandından oluĢan GAP Projesi, bu
havzalardan birisi olarak tasarlanmıĢtır.Devlet Su ĠĢleri Genel Müdürlüğünün kurulmasından kısa bir
süre sonra 1961 yılında Diyarbakır’da DSĠ Fırat Planlama Amirliği kurulmuĢ, söz konusu amirlik Fırat
Havzası’nda su ve toprak kaynaklarının geliĢtirmesiyle ilgili çalıĢmalara baĢlamıĢtır. DSĠ Fırat
Planlama amirliğince Fırat Havzası’nın sulama ve enerji potansiyelini belirleyen "Fırat Havzası
ĠstikĢaf Raporu” 1964 yılında hazırlanmıĢtır. 1960’lı yıllardan itibaren uzun süren araĢtırma, inceleme
ve değerlendirme sonucu 1986 yılında Atatürk Barajının temeli atılmıĢ, Atatürk Barajından yer altı
tünelleriyle 1993 yılında ilk kez ġanlıurfa/Harran Ovasına sulama suyu bırakılmaya baĢlanmıĢtır.
Bölgesel kalkınma planları genelde ya bölgesel geliĢmeyi sağlamak ya bölgeler arasındaki
geliĢmiĢlik farkını gidermek ya da ulusal kalkınmaya katkı sağlamak amacıyla yapılır. GAP Projesi bu
amaçların hepsinin gerçekleĢtirilmesi için yapılmıĢtır. Zira GAP Projesinin tamamlanmasıyla
Türkiye’de sulanabilir 8.5 milyon hektarlık arazinin yaklaĢık % 22’si yani 1.822 (bir milyon sekiz
yirmi iki bin) hektarlık arazi sulu tarıma geçecek, proje kapsamında 22 baraj, 19 hidroelektrik santrali
kurulacak, kurulu gücü anlık 7476 megawatt olan hidroelektrik santrallerinde yılda 27 milyar kilo watt
saat (kWh) elektrik enerjisi üretilecek, 3.8 milyon insana istihdam imkanı sağlanacak, bölgenin ürün
hasılası ve ihracatı en az 2-3 kat artacaktır. Dolayısıyla hem bölgesel hem ulusal kalkınmanın
gerçekleĢmesine önemli katkılar sağlayacak olan GAP Projesi hem elektrik üretimi hem de sulama
amaçlı kullanılabilecek çok sektörlü, çok kapsamlı, çok bileĢenli ve çok yönlü bir bölgesel kalkınma
projesidir. Güney Doğu Anadolu Bölgesinde bu değiĢim, dönüĢüm ve çevre sorunları GAP’ın
uygulanmasından dolayı ortaya çıkmaktadır.Bu nedenle bu çalıĢmada öncelikle genel olarak GAP,
GAP’ın planlanması, GAP’ın amacı ve GAP’ın önemi konuları anlatılmıĢtır. Bölgesel düzeyden çok
ulusal düzeyde öneme sahip olan GAP Projesi çok sektörlü (tarım, sanayi, hayvancılık vb), çok
bileĢenli (sağlık, eğitim, kültürel vb) ve çok amaçlı (kırsal ve kentsel altyapı, imar planları yapmaya ve
onaylamaya, altyapı hizmetleri, üretim, istihdam ve ihracatı artırmak vb) olduğu için uygulanmasıyla
birlikte baĢta kentsel alanlar olmak üzere çevre sorunları ortaya çıkmaktadır. En önemli çevre
sorunları havada, suda ve toprakta meydana gelen kirliliktir.Dolayısıyla GAP Projesinin
uygulanmasıyla birlikte bölgede hem kırsal hem de kentsel alanda ortaya çıkan hava, su ve toprak
kirliliği gibi çevre sorunları bu çalıĢmanın ana konusunu oluĢturmaktadır.Bu kapsamda GAP
Bölgesinde ortaya çıkan hava, su ve toprak kirliliği gibi çevre sorunları ve çözüm önerileri anlatılmıĢ,
çalıĢma sonuç ve genel değerlendirme kısmı ile bitirilmiĢtir.
I.
GENEL OLARAK GAP, GAP’IN PLANLANMASI, GAP’IN AMACI VE ÖNEMĠ
DüĢünsel temelleri Cumhuriyetin kuruluĢ yıllarına kadar giden GAP, 1965 yılında
(https://tr.wikipedia.org/wiki/Keban_Baraj%C4%B1_ve_Hidroelektrik_Santrali/ eriĢim:13.08.2015)
KEBAN Barajının temelinin atılmasıyla filen yapılmaya baĢlanmıĢtır. Elektrik üretimi ve sulama
amaçlı Dicle ve Fırat nehirleri üzerinde ve hinterlandında 1960-1970’li yıllardaki çalıĢmaların
tümünün GAP olarak isimlendirilmesi fikri kabul görmüĢtür. 1986 yılında GAP ile ilgili bilgi-belge
toplanması ve ilgili kurumlar arasında koordinasyon sağlanarak çalıĢmaların tek elden yürütülmesi
görevinin DPT’ye verilmesiyle GAP’ın planlanmasının adresi belirgin hale gelmiĢtir. Dicle ve Fırat
nehirleri ve bu nehirlerin hinterlandından oluĢan GAP Türkiye’de sulanabilir 8.5 milyon arazinin %
22’sine sahip olması ve Türkiye’deki akarsuların % 28’ni (Dicle % 11, Fırat %17) bünyesinde
barındırması söz konusu projenin çok önemli olduğunu göstermektedir.
1. Genel Olarak GAP
Verimli Hilal ya da Yukarı Mezopotamya olarak da isimlendirilen GAP bölgesi, insanlık
tarihindeki en eski ve önemli medeniyet merkezlerinden birisi olarak bilinmektedir. AĢağı Fırat ve
Dicle havzasında Gaziantep, Adıyaman, Diyarbakır ve ġanlıurfa’yı içine alan Mardin üçgenindeki
Mezopotamya bölgesinin geniĢ ve verimli ovalarından oluĢan GAP (TÇV, 2003: 132), güneyde
Suriye, güneydoğusunda Irak’la komĢu olan, su kaynakları 22 baraj, 19 hidroelektrik santralinin
kurulmasına uygun önemli bir bölgesel kalkınma projesidir (GBĠ, 1994: 10).
Güney Doğu Anadolu Projesi (GAP) Adıyaman, Batman, Diyarbakır, Gaziantep, Kilis,
Mardin, Siirt, ġanlıurfa ve ġırnak Kentlerini içine alan, Türkiye topraklarının (% 9,7) yaklaĢık
%10’nunu kapsayan, 2014 verilerine göre 8.250.000 nüfusuyla Türkiye nüfusunun ortalama
%10.6’sını barındıran (www.tüik.gov.tr/erişim:15.06.2015) çok kapsamlı, çok amaçlı, insan merkezli
sürdürülebilir Cumhuriyet Tarihinin en kapsamlı bölgesel kalkınma projelerinden birisidir (Gümgüm,
1997; 13).
Fırat ve Dicle nehirlerinin sularından elektrik üretimi ve sulama amaçlı istifade ederek önce
Güney Doğu Anadolu Bölgesinin ekonomik kalkınma ve geliĢmesini, dolaylı olarak da Türkiye’nin
geliĢmesine katkıda bulunmayı sağlamak düĢüncesi Cumhuriyetin ilk yıllarından beri vardı. Ancak o
zamanki ekonomik koĢullar elvermediğinden bu çalıĢmalar ilerlememiĢtir. 1960-1970’li yıllarda Fırat
ve Dicle nehirleri üzerinde sulama ve hidroelektrik amaçlı projeler toplamından ibaret olarak
düĢünülen GAP, daha sonraki geliĢmelerin de etkisiyle proje getirisinin büyük olmasından dolayı
1980’li yıllarda çok sektörlü, çok bileĢenli, çok fonksiyonlu, sosyo-ekonomik ağırlıklı bölgesel
kalkınma planına dönüĢtürülmüĢtür (www.gap.gov.tr/eriĢim:13.08.20014).
GAP Bölgesinde yapımı öngörülen hidroelektrik santralleri hızla tamamlanarak faaliyete
geçmiĢtir ama sulama tesisleri ve kanaletler için aynı Ģey söylenemez. 2011 yılı sonunda DSĠ
tarafından yaklaĢık 300 bin hektar arazi sulu tarıma açılmıĢken (GBĠ-Harran Üni., 2010: 9), 2014 yılı
sonu itibarıyla DSĠ tarafından, sulamaya açılan toplam alan 424.710 hektardır ki bu alan GAP
Bölgesinde sulamaya açılacak toplam alanın % 23.6’sını oluĢturmaktadır. Aynı tarih itibariyle,
171.088 hektarlık alan (% 9.5) inĢaat halinde, geri kalan 1.204.202 hektarlık alan ise yani proje
kapsamında sulanacak toplam arazinin % 66.9’u hala planlama aĢamasındadır (GBĠ, 2015:19).
1985 yılı sonu itibariyle GAP Bölgesinde, kiĢi baĢına Gayrisafi Bölge Hasıla (GSBH),
Türkiye’de kiĢi baĢına düĢen Gayrisafi Yurtiçi Hasılanın (GSYĠH) yarısından (% 47) azdır. 2001
yılında Türkiye’de kiĢi baĢına ortalama gelir 2.146 dolar iken, GAP Bölgesinde kiĢi baĢına ortalama
gelir 1.186 dolardır (www.gap.gov.tr/eriĢim:25.12.2014). 2011 yılında ise Türkiye’de kiĢi baĢına
yıllık ortalama gelir 15.137 dolar iken GAP Bölgesinde kiĢi baĢına yıllık ortalama gelir 7.114 dolardır
(www.tüik.gov.tr/genel istatistiki veriler/eriĢim:10.04.2015). GAP’ın uygulamaya baĢlamasının
üzerinden takriben 25 yıl geçmesine rağmen GAP Bölgesinde Türkiye ortalamasına göre kiĢi baĢına
düĢen ortalama yıllık gelir oranı değiĢmemiĢtir. Bölgede giriĢimciyi destekleme ve yönlendirme
amacıyla GAP-GĠDEM merkezi kurulmuĢtur (Özgül, 2005: 13); ama ekonomik veriler GAP Planında
öngörülen yatırımların ve bölgede beklenen hasılanın tam anlamıyla gerçekleĢmediğini
göstermektedir. Finansmanının büyük bir kısmı iç kaynaklarla karĢılamaya çalıĢılan GAP projesi için
öngörülen tahmini yatırım tutarı 32 milyar ABD Dolarıdır (Elmas, 2001:119).
2. GAP’ın Planlanması
Fırat ve Dicle Nehirlerinin sularından faydalanma GAP Planlamasının bir kısmı sayılırsa söz
konusu çalıĢmalar; kimilerine göre 1936’da Atatürk’ün emriyle Elektrik ĠĢleri Etüd Ġdaresinin
kurulmasıyla (Avcı, 1992: 23), kimilerine göre 1954’te DSĠ (Devlet Su ĠĢleri) Genel Müdürlüğünün
kurulmasıyla, kimilerine göre de 1961’de “Fırat Planlama Amirliği”nin kurulmasıyla baĢlamıĢtır. 1986
yılında resmi olarak GAP ile ilgili çalıĢma, koordinasyon sağlama, bilgi-belge toplama, derleme ve
plan yapma görevi DPT’ye verilmesinden sonra, DPT söz konusu planı yapmak üzere bünyesinde
MüsteĢarlık AraĢtırma Grubu (MAG) oluĢturmuĢtur (Özer, 1998: 78). DTP MüsteĢarlık AraĢtırma
Grubu GAP’ın Planlanmasıyla ilgili çalıĢmalarını 1989 yılının sonlarına doğru “GAP Master Planı”
adıyla bitirmiĢ ve BaĢbakanlığa sunmuĢtur (Erol, 1999: 16).
Kaynağını Doğu Anadolu Bölgesinin yüksek dağlarından alan, Fırat ve Dicle Nehirleri, Güney
Doğu Anadolu Bölgesinin verimli ve geniĢ ovalarından geçtikten sonra Suriye ve Irak üzerinden Basra
Körfezine dökülürler (www.tüik.gov.tr/genel bilgiler/eriĢim:10.04.2015). Güney Doğu Anadolu
Bölgesi geniĢ ve verimli ovalara sahiptir ama Türkiye’nin diğer bölgelerine göre normal koĢullarda
daha az yağıĢ almakta ve yazları Ģiddetli buharlaĢma ve kuraklık Ģeklinde geçmektedir (GBĠ-Harran
Üni., 2010: 10). GAP Bölgesinde az yağıĢın sebep olduğu kuraklığı ortadan kaldırmak, geniĢ ovalarını
sulu tarıma açarak daha çok verim elde etmek, Fırat ve Dicle nehirlerinden elektrik enerjisi elde etmek
düĢüncesi Cumhuriyetin kurulduğu ilk yıllarda üzerinde düĢünülen bir konudur. Cumhuriyettin ilk
yıllarında devletin maddi-manevi her alanda geliĢme ve ilerleme kayd etmesi için elektrik enerjisine
büyük ihtiyaç duyulmuĢtur (Kurt, 1999: 17). Milli servet olduğu halde imkanlar elvermediği için
kendisinden yararlanılmayan ve boĢa akıp giden akarsuların ekonomik potansiyel gücünden istifade
etmek için Atatürk’ün emri ile 1936 yılında Elektrik ĠĢleri Etüd Ġdaresi KurulmuĢtur
(www.gap.gov.tr/erişim: 01.11.2014). Söz konusu idare “Keban Projesi” ile etüdlere baĢlamıĢ, Fırat
Nehrinin her açıdan ve değiĢik noktalardan tetkiki ve sonuçlarının tespiti için yoğun çalıĢmalara
baĢlanmıĢ ve rasat (suyun akıĢını ölçme) istasyonları kurulmuĢtur (Kurt, 1999: 17). Bu kapsamda
1938’de Keban boğazında jeolojik ve topoğrafik etüdler yapılmaya baĢlanmıĢtır. 1950-1960 yılları
arasında Elektrik ĠĢleri Etüd Ġdaresi tarafından Fırat ve Dicle Nehirlerinde sondaj çalıĢmaları
yapılmıĢtır (www.gap.gov.tr/genel bilgiler/eriĢim:10.04.2015). Bu çalıĢmaların neticesi, yeni
ihtiyaçların ortaya çıkması ve su iĢlerinin organizeli bir Ģekilde devletin denetiminde yürütülmesi
gereğinden dolayı 1954’te Devlet Su ĠĢleri Genel Müdürlüğü KurulmuĢtur. Bu çalıĢmalar ve
geliĢmelerin neticesinde Türkiye’de havza çalıĢmaları yapılması düĢüncesi ortaya çıkmıĢ ve Türkiye
25 havzaya ayrılarak Devlet Su ĠĢleri Genel Müdürlüğü Tarafından etüd ve planlama çalıĢmalarına
baĢlanmıĢtır (www.gap.gov.tr/genel bilgiler/eriĢim:10.04.2015). 1961’de Diyarbakır’da kurulan “Fırat
Planlama Amirliği”nce yapılan araĢtırma ve çalıĢmalar neticesinde 1964’te Fırat havzasının sulama ve
enerji kapasitesini belirten “Fırat Havzası ĠstikĢaf Raporu hazırlanmıĢtır. Ayrıca bu rapora ek olarak
1966’da “AĢağı Fırat ĠstikĢaf Raporu” da hazırlanmıĢtır (Kurt, 1999: 17). Aynı tarihlerde Dicle
Havzası için de benzer çalıĢmalar Devlet Su ĠĢleri Genel Müdürlüğünün Diyarbakır Bölge Müdürlüğü
tarafından yapılmıĢtır (www.tüik.gov.tr/genel bilgiler/eriĢim:10.04.2015).
1970’li yıllarda bütün bu çalıĢmaların da etkisiyle Fırat ve Dicle havzalarından ne Ģekilde
faydalanılacağı açıklık kazanmıĢ, 1977’de bütün bu çalıĢmaların “Güneydoğu Anadolu Projesi” olarak
adlandırılması fikri ortaya çıkmıĢ, 1980’li yıllarda ise söz konusu bu iki havza çalıĢmalarının “Güney
Doğu Anadolu Projesi” olarak isimlendirilmesi fikri kabul görmüĢtür (Erol, 1999: 16). Bundan sonra
bu proje ile ilgili çalıĢmaların yürütülmesi, yönlendirilmesi, koordinasyonun sağlanması ve ilgili
kurumlarla bilgi alıĢ-veriĢi görevi DPT’ye (Devlet Planlama TeĢkilatı) verilmiĢtir
(www.gap.gov.tr/erişim: 12.10.2015).
Bölgenin çok yönlü kalkındırılması için çok kapsamlı araĢtırma hazırlıkları baĢlatılmıĢ, DPT
bünyesinde iĢ bölümü yapılarak MüsteĢarlık AraĢtırma Grubu (MAG) oluĢturulmuĢ, GAP ile ilgili
çalıĢmaların tek elden yürütülmesi ve geliĢtirilmesi sorumluluğu bu gruba verilmiĢtir (Erol, 1999: 16).
MüsteĢarlık AraĢtırma Grubu kendi içinde bir koordinatör atanmıĢ, koordinatöre bağlı dört kiĢilik bir
araĢtırma grubu oluĢturulmuĢtur. GAP Projesiyle ilgili olarak, DPT’nin bünyesindeki bütün baĢkanlık
birimlerinin temsilcilerinden oluĢan bir Plan DanıĢma ve Koordinasyon Grubu oluĢturulmuĢtur (Bulut,
2005: 215). Projenin genel müĢavirlik hizmetlerini yürütmek için Proje Yönetim Birimi kurulmuĢtur.
Proje yönetim biriminin merkezi ġanlıurfa olarak belirlenmiĢ ve proje ile ilgili olarak yapılmak istenen
bazı görevler (özellikle yerel düzeyde) bu birime verilmiĢtir (Karaer, Öktem, 1988: 42). MüsteĢarlık
AraĢtırma Grubu GAP ile ilgili çalıĢmalarını 1989 yılının sonlarına doğru bitirmiĢ ve baĢbakanlığa
sunmuĢtur. Nihayet 6 Kasım 1989’da 388 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile Merkezi Ankara,
Ģubesi ġanlıurfa’da olmak üzere GAP Bölge Kalkınma Ġdaresi (BKĠ) TeĢkilatı kurulmuĢtur (Erol,
1999: 16).
GAP Bölge Kalkınma Ġdaresi TeĢkilatı, kuruluĢ kararnamesinde 15 yıllık bir süre ile faaliyette
bulunması öngörülmüĢtür. Temel görevi GAP Bölgesinde kalkınmanın planlanması, yönlendirilmesi,
izlenmesi ve ilgili kuruluĢlar arasında koordinasyonun sağlanması olarak belirlenen GAP Bölge
Kalkınma Ġdaresinin görev süresi 11 Kasım 2004 tarih ve 5254 sayılı yasa ile 3 yıl daha uzatılmıĢtır.
Ancak 2007 yılına gelindiğinde GAP’ın henüz tamamlanamadığı ve GAP ile ilgili çalıĢmaların
bitmediği anlaĢıldığından ilgili teĢkilatın görev süresinin bir daha uzatılması ihtiyacı doğmuĢtur. Bu
nedenle 25 Mayıs 2007 tarih ve 5670 sayılı yasa ile GAP Bölge Kalkınma Ġdaresi TeĢkilatının görev
süresi 5 yıl daha uzatılmıĢtır (GBĠ, 2008: 6-7). GAP Bölge Kalkınma Ġdaresi TeĢkilatı’nın görev süresi
3 Ağustos 2012 tarih ve 28373 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 2012/3354 sayılı Bakanlar Kurulu
Kararı ile 5 yıl daha uzatılmıĢtır. Böylece Ġdare’nin görev süresi 28 yıla çıkartılmıĢtır
(http://www.gap.gov.tr/site-icerik/gap_bki_tarihcesi/erişim: 10.08.2015).
Genel anlamda GAP’ın Planlanmasıyla birlikte Türkiye’de ilk kez bir bölge kalkınma idaresi
teĢkilatı kurulmuĢtur. Ayrıca planda çevre konularına duyarlılık, halk katılımcılığı, kalkınmanın
sürdürebilirliği, cinsiyet dengeli kalkınma gibi daha önceki planlarda yer almayan kavramlar bu
planda öne çıkmıĢtır.
3. GAP’ın Amacı
GAP kapsamına giren halkın gelir düzeyini ve hayat standardını yükseltmek, ekonomik ve
sosyal yönden geri kalmıĢ bu bölge ile diğer bölgeler arasındaki geliĢmiĢlik farkını ortadan kaldırmak
veya en aza indirmek, geniĢ ve verimli ovalardan oluĢan bu bölgede kırsal verimliliği artırarak
istihdamı artırmak (Fidancı, 1999: 18), bölgede sanayiyi teĢvik ederek geliĢtirmek, istihdamı
geliĢtirmek ve ihracatı artırmak, bu geliĢmelere bağlı olarak ulusal ekonomik büyüme ve sosyal
istikrar hedeflerine katkıda bulunmak bu projenin en önemli amacıdır (388 Sayılı KHK md 1/1).
1960-1970’li yıllarda Fırat ve Dicle Nehirleri üzerinde sadece sulama ve hidroelektrik amaçlı
projeler demeti olarak düĢünülen GAP, 1980’li yıllarda hem bölgenin ekonomik potansiyelinin gün
yüzüne çıkması hem de dünyada bölgeselcilikle ilgili geliĢmelerin ulusal kalkınmaya yardımcı olacağı
düĢüncesinin ağırlık kazanmasından dolayı söz konusu proje, çok sektörlü, çok amaçlı sosyoekonomik bir bölgesel kalkınma planına dönüĢtürülmüĢtür (www.gap.gov.tr/erişim: 21.05. 2011).
Kalkınma ve geliĢmede kadın-erkek arasında ayırım yapmayarak adalet, eĢitlik, katılımcılık,
çevre koruma, istihdam, mekan planlaması, alt yapının geliĢtirilmesi gibi temel hedefleri olan GAP,
gelecek nesillerin kendilerini geliĢtirebilmeleri için elveriĢli bir ortamı sağlayan sürdürülebilir insani
kalkınma felsefesi üzerine kurulu amaçları olan bir bölgesel kalkınma planıdır
(www.gap.gov.tr/eriĢim:12.11.2014).
Bölgenin atıl olan kaynaklarını ve ekonomik potansiyelini harekete geçirerek istikrarlı ve
sürekli ekonomik büyümeyi gerçekleĢtirmek, ihracatı artırarak bölgede sermaye birikiminin
oluĢmasını sağlamak GAP’ın bir diğer amacıdır. GAP’ın uygulama programı niteliğinde olan “GAP
Master Planı”nda bölgeyi tarıma dayalı ihracat merkezi haline getirilmek istendiği belirtilmiĢtir (Öğüt,
2001: 71).
Bölgede okur-yazarlık oranı, eğitime katılma yaĢı ve süresi, sağlık hizmetlerinin yeterliliği ve
ulaĢılabilirliği, ortalama yaĢam süresi, bebek ölüm oranı, kadın-erkek arasındaki refah farklılıkları ve
yaĢam kalitesi standartlarını Türkiye’nin geliĢmiĢ diğer bölgeler seviyesine getirmek söz konusu
projenin baĢka bir amacı olarak belirtilebilir (Bozkurt, 1999: 20).
Bölgenin atıl olan kaynaklarını ve ekonomik potansiyelini harekete geçirerek istikrarlı ve
sürekli ekonomik büyümeyi gerçekleĢtirmek, ihracatı artırarak bölgede sermaye birikiminin
oluĢmasını sağlamak GAP’ın bir diğer amacı olarak belirtilebilir (Erol, 1999: 16).
GAP’ın amaçlarını hem uygulanabilir kılmak hem de projenin genel konseptine uygun olarak
spesifik hale getirmek için aĢağıdaki gibi birkaç baĢlık altında toplamak ve ona göre değerlendirmek
mümkündür. Buna göre GAP’ın temel amaçları Ģöyle belirtilebilir: Proje bittiğinde;
- GAP bölgesinde 1.822 bin hektar arazi sulu tarıma açılacaktır.
- Bölgedeki akarsular üzerinde 22 baraj ve 19 hidroelektrik santrali
inĢa edilecektir.
- Yılda 27 milyar kilo Watt saat (kWh) elektrik enerjisi üretilecektir.
- Bölgede kiĢi baĢına % 209 oranında gelir artıĢı sağlanacaktır.
- 3.800 bin insana istihdam sağlanacaktır (http://www.gap.gov.tr/file-includes/Gap-SonDurum-2014.pdf/erişim:01.05.2015).
GAP’ın amaçları çok geniĢ tutulmuĢtur ama görev süresi kısıtlı tutulmuĢtur. GAP-BKĠ’in
(GAP Bölge Kalkınma Ġdaresi) kısıtlı personeliyle kısa sürede bu kadar çok amacı gerçekleĢtirmesi
tartıĢmalıdır. Zira 1989 yılında GAP-BKĠ kurulurken görev süresi 15 yıl olarak hesaplanmıĢtı. Görev
süresi her dolduğunda Bakanlar Kurulu Kararıyla görev süresi uzatılan GAP-BKĠ’ın görevi hala
sürekli hale getirilmemiĢtir ve söz konusu kuruluĢun varlığı yasal güvenceye kavuĢturulmamıĢtır.
4. GAP’ın Önemi
GAP’ın tam anlamıyla tamamlanması hem Türkiye’ye hem de bölge halkına çok büyük fayda
sağlayacaktır. GAP uygulamaları bölgeyi kalkındıracağı için her Ģeyden önce bölge halkı bu
geliĢmeden yararlanacak ve refah seviyesi yükselecektir. Projede öngörülen hedefler gerçekleĢtikçe
yeni iĢ imkanları ve istihdam alanları ortaya çıkacaktır. Bu uygulamalar dolaylı olarak hem bölgede
hem de Türkiye’de iĢsizliği önleyeceği-azaltacağı için Türkiye’nin kalkınmasına yardımcı olacaktır
(Dağlı, 1999: 26). Ayrıca bölgede sulamadan dolayı elde edilecek fazla ürün ve artı gelir iktisattaki
çarpan etkisiyle bütün ulusal ekonomiye ve vergilere yansıyarak milli gelirde önemli artıĢa yol
açacaktır.
GAP bütün birleĢenleriyle birlikte tamamlandığında, yılda yaklaĢık 53 milyar metreküp su
akıtan ve Türkiye akarsularının (yaklaĢık 186 milyar metre küp) % 28’ni oluĢturan (Taraklı, 2001: 65),
Fırat ve Dicle Nehirlerinin suyu denetim altına alınacak; Türkiye’nin sulanabilir 8.5 milyon hektar
arazinin yaklaĢık % 22’si (1.82 milyon hektar) bu bölgede sulu tarıma geçmiĢ olacak, söz konusu
nehirler üzerinde anlık kurulu gücü ve kapasitesi 7476 megavat olan hidroelektrik santrallerinde yılda
27 milyar kilovat elektrik enerjisi üretilecek (Çadırcı, 1999: 19) tarım ve sanayi alanlarında 3.8 milyon
kiĢiye istihdam imkanı sağlanmıĢ olacaktır (www.gap.gov.tr/genel bilgiler/eriĢim:25.08.2014).
Türkiye’de ekonomik olarak gerçekleĢtirilebilir hidroelektrik enerjisi üretiminin % 22’sine
potansiyel olarak sahip olan GAP Bölgesinde, hidroelektrik üretiminin önemli bir kısmı Karakaya,
Atatürk, Dicle, Kralkızı, Birecik, KarkamıĢ ve Batman hidroelektrik santrallerinde gerçekleĢmektedir
(Dağlı, 1999: 26). Söz konusu tesislerin açılıĢından 2014 yılı sonuna kadar üretilen toplam elektrik
enerjisi 403.5 milyar kilo Watt saat (kWh) olup bunun parasal değeri 24.2 milyar (1 kWh=6 cent
olarak hesaplanmıĢtır) ABD Dolardır (GBĠ, GAP Genel Sunum, 2015:16).
GAP Projesinin tamamlanmasıyla bölgede kurulan ve kurulacak olan 22 barajla 1.822 (bir
milyon sekiz yirmi iki bin) hektarlık arazinin sulu tarıma, 19 hidroelektrik santralinde yılda üretilecek
27 milyar kilo Watt saat (kWh) elektrik enerjisinin yanı sıra bölgenin hasılası ve ihracatı en az 2-3 kat
artacaktır (Atalay ve diğerleri, 1997: 29). Dolayısıyla hem bölgesel hem ulusal kalkınmanın
gerçekleĢmesine önemli katkılar sağlayacak olan GAP Projesi hem elektrik üretimi hem de sulama
amaçlı kullanılabilecek çok sektörlü, çok kapsamlı ve çok önemli bir bölgesel kalkınma projesidir
(www.gap.gov.tr/genel bilgiler/eriĢim: 02.04.2015).
Dicle ve Fırat nehirlerinin Türkiye içindeki uzantılarından ve bu nehirlerin hinterlandındaki
geniĢ ve verimli ovalarından oluĢan GAP, Türkiye’de sulanabilir 8.5 milyon hektar arazinin %
22’sine, Türkiye’deki akarsuların % 28’ne (Dicle % 11, Fırat %17), Türkiye’de üretilebilir hidro
elektrik enerjisinin % 22’sine, bittiğinde 3.8 milyon insana istihdam sağlama imkanına sahip
olmasından dolayı hem bölge açısından hem de ulusal açıdan çok büyük öneme sahiptir.
II. GAP’IN UYGULANMASIYLA ORTAYA ÇIKAN HAVA-SU-TOPRAK KĠRLĠLĠĞĠ VE
ÇÖZÜM ÖNERĠLERĠ
Gerek ülke düzeyinde, gerekse bölge düzeyinde sosyal ve ekonomik sektörlerde önemli
değiĢimlere neden olacak GAP’ın, kaçınılmaz olarak çevre değerleri üzerinde de etkileri olacaktır. Bu
etkilerin olumlu ve olumsuz yönlerini dikkate almak, olumlu geliĢmelerden yararlanmak; olumsuz
geliĢmelere karĢı Ģimdiden tedbir almak ve hazırlıklı olmak GAP’ın uygulanmasıyla ortaya çıkacak
olan çevre sorunlarının elimine edilmesi bakımından hayati öneme sahip olacaktır.
GAP Bölgesinde binlerce yıldır kuru tarım yapılmakta, Fırat ve Dicle nehirlerinin boylarında
yaĢayan balık, kuĢ ve hayvan türleri ile bölgenin yarı çöl iklimine uyum sağlayan endemik bitkilerin
(dünyada az bulunan belli bölgelere has bitkiler) doğal yaĢama alanı bulunmaktadır. GAP
uygulamalarından dolayı bölgede sulu tarıma geçmekle birlikte söz konusu balık, kuĢ ve hayvan türleri
ile endemik bitkilerin doğal yaĢam alanı yok olmakta ve yeni türler ortaya çıkmaktadır. Barajlar
dolayısıyla bölgede su altında kalan yaklaĢık 200 bin hektarlık arazide göl aynası oluĢmakta ve bu göl
aynalarında eski canlı türleri yok olmakta, yeni canlı türleri ortaya çıkmaktadır. Bu tür sorunlarla ilgili
önlemler Ģimdiden alınmazsa yakın gelecekte bölgede ciddi çevre sorunları ortaya çıkabilir.
1. GAP’ın Uygulanmasıyla Ortaya Çıkan Hava Kirliliği
Çağımızda kentleĢme, sanayileĢme ve turizm gibi geliĢmelerin çevre sorunlarına yol açan
etmenler olduğu bilinmektedir. Hızlı kentleĢme ile birlikte doğal, tarihsel ve kültürel varlıklar tahrip
edildiği için değiĢik çevre sorunları ortaya çıkmaktadır. Genel olarak çevre sorunları havada, suda ve
toprakta meydana gelen kirlilik ve bu kirliliğin insan sağlığını tehdit eden geliĢmeler olduğu
belirtilebilir (Görmez, 2003: 17).
Hava kirliliği, genelde insan faaliyetleri sonucu doğrudan veya dolaylı olarak dıĢ ortam
havasına bırakılan insan sağlığı ve çevre üzerinde zararlı etkileri olabilen maddelerin meydana
getirdiği kirlilik olarak belirtilebilir ( Hava Kalitesi Değerlendirme ve Yönetimi Yönetmeliği).
GAP Bölgesinde Diyarbakır, Gaziantep ve ġanlıurfa gibi büyük kentlerin çevre sorunları
tehlike sinyalleri vermeye baĢlamıĢ, söz konusu kentlerin çevre sorunları ülkemizdeki diğer metropol
kentlerin çevre sorunlarından farksız hale gelmiĢtir. Çevre sorunlarıyla dolaylı olarak ilgili olan
yerleĢim yeri bakımından Diyarbakır’ın en eski yerleĢim yeri ve kent merkezi olan Suriçi’nin kaçak
yapı ve gecekondularla tahrip olduğu ve en iyi imar ıslah planı ile dahi düzelemeyecek duruma geldiği
belirtilmektedir (Bağlı, Binici, 2005:111- 120).
Hızlı, plansız ve düzensiz kentleĢme konut ve arsa sorunlarına neden olduğu gibi birçok çevre
sorunlarına da sebep olmaktadır. Kentlerdeki çöplerin, sanayi atıkların, tıbbi atıkların, petrol atıkların
kısaca katı atıkların uzaklaĢtırılması, denizlerin, nehirlerin, göllerin, havanın ve toprağın
kirletilmemesi için gerekli önlemlerin alınması, yağmur ve atık sularının zararsız hale getirilerek
(arıtılarak) alıcı ortama bırakılması belediyeleri ilgilendiren en önemli çevre sorunların baĢında
gelmektedir (Aykaç, 1985: 263).
Diyarbakır, Gaziantep ve ġanlıurfa’nın çevresinde standartlardan yoksun imar mevzuatına
aykırı binlerce konut yapılmıĢtır. Diyarbakır, Gaziantep ve ġanlıurfa gibi Büyük kentlerin
çevresindeki gecekondu ve kaçak yapılarda kıĢın ısınmak için kullanılan düĢük kaliteli kömürden
dolayı sobalardan çıkan karbondioksit (CO2) ve diğer gazlar havanın kirlenmesine sebep olmakta ve
insanların sağlığını olumsuz yönde etkilemektedir (TÇV, 2003: 47).
Düzensiz yapılaĢma ve gecekondulaĢmanın olduğu semtlerde kıĢın ısınmak için kullanılan
standarttan yoksun düĢük kaliteli kömür, fuel-oil ve diğer düĢük kaliteli petrol ürünlerine ait yakıt
türleri çevre sorunlarından hava kirliliğine yol açmaktadır.Havada ve toprakta meydana getirdiği
kirlilik ve tahripten dolayı kentlerde gecekondulaĢma ve kaçak yapılaĢma gibi plansız yapılaĢma çevre
sorunları arasında sayılmaktadır (Görmez, 1991: 39).
1998-2003 tarihleri arasında Türkiye Çevre Vakfının yaptığı bir araĢtırmaya göre Adıyaman,
Diyarbakır ve Gaziantep’te kıĢ aylarında hava kirliliğinin arttığı, bu illerdeki hava kirliliğin
Türkiye’deki ortalama hava kirliliğinin çok üstünde olduğu belirtilmiĢtir (TÇV, 2003: 47). GAP
Bölgesinde Diyarbakır, Gaziantep ve ġanlıurfa gibi büyük kentlerin yarısından çoğunu oluĢturan
gecekondu semtlerinde yoksul ve dar gelirli aileler kıĢın ısınmak için kullanılan çok düĢük kaliteli
kömürden dolayı sobalardan çıkan duman ve gazlar o yörede yaĢayan insanların sağlığını tehdit eden
ciddi çevre sorunlarına yol açmaktadır.
Sanayi devriminden sonra ekonomik ve sosyal geliĢme ve değiĢmenin yolu kentleĢme ve
sanayileĢmekten geçmektedir. Günümüzde kentleĢme modern toplumların olmazsa olmaz Ģartı,
toplumların ekonomik ve sosyal geliĢme ve değiĢmenin temel aracıdır. Zira sanayileĢmiĢ, refah
seviyesi yüksek ve geliĢmiĢ olan modern ülkeler aynı zamanda kentleĢme düzeyi de yüksek olan
ülkelerdir. Ancak kentleĢme belli bir plan, program ve düzen doğrultusunda geliĢmezse birçok çevre
sorununa neden olabilir. Söz konusu sorunların çözümü için zamanında önlem alınmazsa bir süre
sonra ilgili sorunlar çözülemez duruma gelebilir. Ġkinci Dünya SavaĢından sonra ülkemizde ortaya
çıkan kentleĢme sorunları zamanında çözülmediği için günümüzde birçok büyük kentimizin konut,
arsa, altyapı, ulaĢım ve trafik gibi insanları rahatsız eden çevre sorunları çözülemez duruma gelmiĢtir
(Kavruk, 2002: 59).
1.1. Hava Kirliliğin Nedenleri
1234-
Motorlu araçların sebep olduğu hava kirliliği
Filtresiz sanayi kuruluşlarının sebep olduğu hava kirliliği
Kışın ısın amacıyla kullanılan düşük kaliteli yakıtların sebep olduğu hava kirliliği
Yanlış kentleşme politikaları sonucu yoğun yapılaşmanın önlediği hava sirkülasyonundan
kaynaklanan hava kirliliği
Belki de hava kirliliğin baĢka nedenleri olabilir ama bölgede görülen en önemli hava kirliliği
nedenleri yukarıda belirtilen nedenlerdir. Bölgedeki hava kirliliğin somut göstergeleri olarak aĢağıda
bölgenin değiĢik kentlerinde çekilen fotoğraflar gösterilmiĢtir.
1.2. Hava kirliliğiyle ilgili bazı görseller (fotoğraflar)
Batman’da hava kirliliğini gösteren bir fotoğraf
Batman’da Gültepe, Çamlıtepe, Tilmerç, TOKĠ, Gap ve Kültür mahallelerine doğalgazın
verilmesine rağmen hava kirliliği ürkütücü boyutlarda. Gündüz ve akĢam saatlerinde kömürle ısınan
kaloriferlerin devreye girmesiyle birlikte kenti sis gibi kaplayan duman vatandaĢlara nefes aldırmıyor.
Dün akĢam saatlerinde Sanayi sitesi güzergahında bir anda oluĢan kirlilik yoldaki sürücülere de zor
anlar yaĢattı. Batman’daki birçok binanın bacasında filtrenin olmadığını belirten bazı çevreciler:
“Özellikle kıĢ mevsimlerinde kentte nefes alınamıyor. Batman’da partikül oranının yüksek olması da
ayrı bir sorun. Ne yazık ki bina bacalarının çoğunda da hava filtresi bulunmuyor. Özellikle solunum
yolu hastalıkları gün geçtikçe artıyor. Yetkili makamların kirliliğin önüne geçecek adımlar atması
gerekiyor. Bazı mahallelere doğalgaz ulaĢtı ama Batman’da doğalgaz yaygınlaĢmazsa sorun
çözülmez”
dediler
(http://www.batmancagdas.com/gundem/sis-degil-hava-kirliligih31217.html/eriĢim:25.12.2013).
ġanlıurfa’da hava kirliliğini gösteren bir fotoğraf (Eyubiye semti kıĢ ayları)
Şanlıurfa' da kış mevsiminin gelmesiyle hava kirliliği artış gösterdi. Soba kullanımının yaygın
olmasından
dolayı
artan
hava
kirliliği
beraberinde
hastalıkları
da
getiriyor
(http://eyyubiye63.com/sanliurfa-da-hava-kirliligi-hastaliklari-arttiriyor-9624).
Diyarbakır’da hava kirliliğini gösteren bir fotoğraf
Diyarbakır’da hava kirliliğini azalmak amacıyla kaloriferlere kısıtlama getirilmektedir:
Diyarbakır’da, bazı yerleĢim birimlerinde doğalgaza geçilmesine rağmen hava kirliliğinde artıĢ
görüldü. Diyarbakır BüyükĢehir Belediyesi Çevre Koruma ġube Müdürü Muhsin Uyanık, hava
kirliliğinin önüne geçebilmek için konutlarda kalorifer yakılmasına belirlenen saatler arasında izin
verildiğini bildirdi. Uyanık, “Normal konutlarda 04.00-08.00 ve 16.00-22.00, resmi konutlarda 07.0010.00 ve 13.00-16.00 saatleri arasında kaloriferlerin yakılmasına izin veriyoruz. Ayrıca katı ve sıvı
yakıt taĢıyan araçlar, kent giriĢinde denetimden geçiyor” dedi. Çevre ve Orman Müdürlüğü yetkilileri,
hava kirliliğinin normal değerlerde bulunduğunu bildirdi. Devlet bu yıl Diyarbakır’da 13 bin aileye, 16
bin ton kömür dağıttı. Bedava kömürlerin de yakılmasıyla, akĢam saatlerinde kent merkezinde hava
kirliliğinin daha da arttığı kaydedildi. Devlet tarafından yoksullara dağıtılan kalitesiz kömür nedeniyle,
Batman
ve
ġırnak’ta
da
hava
kirliliğinin
önemli
oranda
arttığı
görüldü
(http://www.milliyet.com.tr/default.aspx?aType=HaberDetay&ArticleID=1029981).
Gaziantep’te hava kirliliğini gösteren bir fotoğraf
Geçen yıl Vali Erdal Ata, kentte hava kirliliğini önlemek amacıyla özel bir çalıĢma yapılması
talimatını vermiĢ ve yapılacak çalıĢmalar arasında, baĢta kaçak kömürün kente giriĢinin önlenmesi
hedeflenmiĢti. Ancak bütün önlemlere rağmen kente giren kaçak kömür ve egzoz dumanı kenti adeta
boğarken, özellikle sabahın erken saatlerinde görülen kirli hava, Ģehri tamamen etkisi altına alıyor.
Öte yandan, uzmanlar bu gibi havalarda özellikle yaĢlı ve hamilelerin dıĢarı çıkarken tedbirli olmaları
gerektiğini ve zorunlu kalınmadıkça kirli havanın olduğu bölgelerde bulunmamaları gerektiği uyarısını
yapıyor
(http://www.bizdevarizgazetesi.org/gaziantep-haberleri/gaziantepte-hava-kirliligionlenemiyor-h5098.html).
2. GAP’ın Uygulanmasıyla Ortaya Çıkan Su Kirliliği
Sulama için barajlarda suyun tutulması suyun kalitesini bozmakta, barajların göl aynası altında
kalan alanlardaki kuru tarım ve yarı çöl iklimine ait bitki ve canlı türleri yok olmakta, sulama
faaliyetleri sonucu kullanılan ilaçlar suya karıĢarak insanların ve diğer canlıların sağlığını tehdit eden
ciddi çevre sorunlarına yol açmaktadır. Genel olarak su kirliliği, su kaynağının kimyasal, fiziksel,
bakteriyolojik, radyoaktif ve ekolojik özelliklerinin olumsuz yönde değiĢmesi Ģeklinde gözlemlenen
ve doğrudan ya da dolaylı yoldan biyolojik kaynaklarda, insan sağlığında, balıkçılıkta, su kalitesinde
bozulmaya yol açan madde ya da enerji atıklarının suya bırakılması Ģeklinde belirtilebilir (Çev. ve
Orman Bak. Su Kalitesini Kontrol Yön.).
GAP Bölgesinde yapılan barajlarda suyun tutulması, akarsuyun kalitesini bozduğu gibi,
sulama faaliyetleri sonucu tarımda verimi artırmak amacıyla kullanılan pestisit ilaçlar, su ile canlılara
geçmesi muhtemel olan hastalıkların ortaya çıkması, önemli çevre sorunları olarak belirtilmektedir
(TÇV, 2003: 134).
Önemli çevre sorunları arasında sayılan altyapı sorunları, kentlerde genelde kanalizasyonun
olmaması veya yetersiz olması, atık ve yağmur sularının bertaraf edilmesi için ızgara sisteminin
kurulmamıĢ olması ya da yetersiz olması, caddelerin, sokakların yapılı ve yeterli geniĢlikte olmaması
Ģeklinde ortaya çıkmaktadır. Yetersiz kanalizasyon sistemi, açıktan akan lağım suları, ızgara sistemi
olmadığı için yağmur sularıyla kapanan yollar ve sokaklar bütün büyük kentlerimizde olduğu gibi
GAP Bölgesinde Diyarbakır, Gaziantep ve ġanlıurfa gibi metropol kentlerimizin de baĢlıca önemli
altyapı sorunlarıdır.
GAP Bölgesinde Diyarbakır, Gaziantep ve ġanlıurfa gibi büyük kentlerin altyapı sorunları gün
geçtikçe artmaktadır. 1990’lı yıllarda Diyarbakır’da yapılan bir araĢtırmaya göre en iyimser tahminle
kentin kanalizasyon sisteminin kent nüfusunun ancak yarısının ihtiyacını karĢılayabilecek yeterlilikte
olduğu belirtilmiĢtir (Göktürk, 1996: 363).
Hızlı, plansız ve düzensiz kentleĢme konut ve arsa sorunlarına neden olduğu gibi önemli çevre
sorunlarından su kirliliğine de sebep olmaktadır. Kentlerdeki çöplerin, sanayi atıkların, tıbbi atıkların,
petrol atıkların kısaca katı atıkların uzaklaĢtırılması, denizlerin, nehirlerin, göllerin havanın ve
toprağın kirletilmemesi için gerekli önlemlerin alınması, yağmur ve atık sularının zararsız hale
getirilerek (arıtılarak) alıcı ortama bırakılması baĢta belediyeler olmak üzere yerel idareleri
ilgilendiren çevre sorunlarının baĢında gelmektedir (Aykaç, 1985: 263).
Yerel yönetimlerin mücadele etmesi gereken en önemli çevre sorunları kanalizasyonun
yapılması, yağmur ve atık suyun uzaklaĢtırılması için ızgara sisteminin kurulmuĢ olması, katı atık
yönetiminin kurulmuĢ olması, kentlerdeki hava, su ve toprak kirliliğin önlenmesi Ģeklinde
belirtilebilir. 2013 verilerine göre GAP Bölgesinde 195 belediye bulunmakta ama bu belediyelerden
sadece 15’nin su arıtma tesisi vardır. Diğer bir ifade ile bölgedeki 180 belediyenin su arıtma tesisi
yoktur.Bölgedeki 195 belediyeden 157 belediyenin kanalizasyon sistemi bulunmakta diğer
belediyelerin (38) ise hala kanalizasyon sistemi bulunmamaktadır.Bölgedeki 195 belediyeden sadece 7
belediyenin atık su arıtma tesisi bulunmakta diğer 188 belediyenin atık su arıtma tesisi
bulunmamaktadır (www.gap.gov.tr/Altyapı/10.12.2014).Bu veriler GAP Bölgesindeki belediyelerin
ciddi su kirliliği sorunuyla karĢı karĢıya kaldığını göstermektedir.
Su kirliliğin nedenleri
1- Kentlerdeki atık suların arıtılmadan alıcı bırakılması
2- Belediyelerin iyi bir altyapıya ve ızgara sistemine sahip olmamasından dolayı yağmur
sularını arıtılmadan alıcı ortama bırakılması
3- Sanayi kuruluĢlarının atık sularını geliĢi güzel ve arıtmadan alıcı ortama bırakması
Su kirliliğin baĢka nedenleri de olabilir.Ama bölgede görülen en önemli su kirlililiğin baĢlıca
nedenleri yukarıda belirtilen nedenlerdir.AĢağıda bölgedeki su kirlilliğini gösteren bazı fotoğraflar
gösterilmiĢtir.
Gaziantep-Nizip’te su kirliliğini gösteren bir fotoğraf
Nizip çayı fabrika atıklarıyla doldu Nizip ilçesine bağlı iki köy ve bir mahallenin sakinleri,
tarımsal sulama ve hayvan sulamada kullanılan Nizip çayına atık su karıĢtığı iddiasıyla eylem yaptı.
Nizip çayı sularını tarım ve hayvancılıkta kullanan ilçeye bağlı Adaklı ve Boyluca köyleri ile Salkım
beldesine bağlı Atatürk Mahallesi sakinleri, Gaziantep BaĢpınar Organize Sanayi Bölgesindeki
fabrikalardan çaya atık su bırakıldığını, bu nedenle tarım arazilerinin, hayvanların ve dolayısıyla
insanların sağlığının bozulduğunu öne sürdü. Adaklı köyünde bir araya gelen Adaklı ve Boyluca
köylüleri ile Atatürk Mahallesi sakinleri, pankart açıp sloganlar atarak sorunun çözülmemesi
durumunda gelecek yıl yapılacak olan yerel seçimlerde oy kullanmama kararı aldıklarını ifade etti.
Adaklı köyünün giriĢ ve çıkıĢlarına da "Organize Sanayi Bölgesinin suyu kesilmedikçe seçime hayır"
pankartı asıldı. Adaklı köyü muhtarı Mustafa TaĢ, gazetecilere yaptığı açıklamada, atık sulardan bir an
önce kurtulmak ve buradaki yaĢamın yeniden canlandırılmasını istediğini ifade ederek, "Eğer bu
sularımız temizlenmez ve suyumuza karıĢan atık sular kesilmezse biz köylüler seçime gitmeyerek
duruma tepkimizi sürdüreceğiz" dedi. Keret Adaklılar Sosyal DayanıĢma Derneği yönetim kurulu
üyesi Mustafa Kesen ise Organize Sanayi Bölgesindeki fabrikalarından Nizip çayına bırakılan atık
suların içme suyu, tarımsal suları ve doğal kaynakları kirlettiğini iddia etti
(http://www.sondevir.com/cevre/150172/nizip-cayi-fabrika-atiklariyla-doldu/erişim: 12.08.2015).
ġanlıurfa’da su kirliliğini gösteren bir fotoğraf
ġanlıurfa’nın da aralarında bulunduğu, Türkiye çapında 81 ilin su, hava, atık ve gürültü kirlilik
durumunu Çevre ve ġehircilik Bakanlığı’nın ortaya koyduğu karnelerini çıkardı. Buna göre
ġanlıurfa'da su kirliliği birinci öncelikli çevre sorunu olarak belirlendi. Bakanlığın 2 yılda bir yaptığı
Türkiye çevre Sorunları ve Öncelikleri Değerlendirme Raporu'na göre 32 ilde su kirliliği, 27 ilde hava
kirliliği, 19 ilde atıklar, 2 ilde gürültü kirliliği ve bir ilde erozyon en önemli çevre sorunu olduğu
belirlendi. Ġllerin birinci öncelikli çevre sorunları sıralamasında Ġstanbul'da su kirliliği, Ankara,
Antalya, Diyarbakır ve Kocaeli'nde hava kirliliği, Erzurum, Ġzmir, Kayseri ve Sakarya'da atık kirliliği,
Adana'da Gürültü kirliliği ilk sırada geliyor. ġanlıurfa'nın ise su kirliliği birinci öncelikli çevre sorunu
olarak belirlendi (http://cevrevekirliligi.blogspot.com.tr/erişim: 01.07.2015).
3. GAP’ın Uygulanmasıyla Ortaya Çıkan Toprak Kirliliği
Ekonomik ve sosyal nedenlerin yanında 1980’li yıllarda bölgede ortaya çıkan terör olaylarının
neden olduğu güvenlik endiĢesi ve baraj göllerinin yapılmasından dolayı toprakları su altında kalan
köylü kesimi zorunlu olarak kentlere göç etmiĢtir. 1980’li yıllardan itibaren bölgede yaĢanan zorunlu
göç hem bölgede kentleĢme sürecini çok hızlandırmıĢtır hem de bölgenin kentleĢme sürecini diğer
bölgelerden farklı kılmıĢtır. Bu Ģekilde kentlere hazırlıksız olarak göç etmek zorunda kalan kırsal
kesim insanlarının karĢılaĢtığı ilk sorunlar konut, arsa ve altyapı gibi çevreyle dolaylı olarak ilgili olan
sorunlardır.1980’li yıllardan itibaren Doğu ve Güney Doğu Anadolu Bölgesinde zorunlu göç sonucu 3
binden fazla köy ve mezranın boĢaldığı belirtilmektedir (Özer, 2000: 61). 1996 yılında Doğu ve
Güneydoğu Anadolu Bölgesinde göçle ilgili yapılan bir araĢtırmada kırsal kesimden kentlere göç
edenlerin % 51’sinin can güvenliği, % 23’nün PKK’nın baskısından dolayı göç ettiği belirtilmiĢtir
(Bilgili, Aydoğan, Güngör, 1996: 330).
Toprak kirliliği genel olarak, her türlü atik ve artığın, toprağa zarar verecek Ģekilde, Çevre
Kanunu ve Yönetmeliklerinde belirlenen standartlara ve yöntemlere aykırı olarak doğrudan ya da
dolaylı olarak alici ortama bırakmak, depolamak ve benzeri faaliyetlerde bulunmak Ģeklinde
belirtilmektedir (BaĢbakanlık, Toprak Kirliliğinin Kontrolü Yönetmeliği, 2005).
Ülkemizde hızlı nüfus artıĢı ve kentlerin nüfusunun hızla artması arsa fiyatlarının
spekülasyona açık olmasına yol açmaktadır.Cumhuriyetin ilk yıllarında Ankara nüfusunun gelen
göçlerle hızlı artıĢı sırasında kısa sürede arsa fiyatlarının katlanarak arttığı belirtilmektedir. Ankara’nın
Tunalı Hilmi semtinde 10 dönümlük arazisi olan bir vatandaĢın o zamanın koĢullarına göre arazisini
1.500 liraya fahiĢ fiyatta sattıktan 6 ay sonra kardeĢinin aynı nitelikteki arazisinin 10 bin liraya
satıldığı belirtilmiĢtir (Yavuz, 1980: 16). Ayrıca arsaların belirli ellerde toplanması veya boĢ
bekletilmesi arsa fiyatını yükselttiği gibi kentin gereksiz yere geniĢ alana yayılmasına da neden
olmaktadır. GAP Bölgesinde Diyarbakır, Gaziantep ve ġanlıurfa gibi hızlı büyüyen kentlerde aĢırı
talepten dolayı arsa fiyatları tıpkı Ankara’nın baĢkent ilan edilmesinden sonra ilk dönemindeki gibi
çok hızlı artmaktadır. Sanayi kuruluĢları, arsa ve konut talebinden dolayı değeri sürekli artan
bölgedeki büyük kentlerin çevresindeki tarım arazisi hem konut yapımında hem de sanayi kuruluĢların
yapımında amaç dıĢı kullanılarak tarım toprağı kirletilmektedir (Boyacı, 1997: 18).
Bölgedeki en önemli toprak kirliliği sorunlarından birisi topraktaki tuzlanmadır.Çiftçilerin
eğitim eksikliği ve ekonomik tercihlerden ötürü, bölgenin karakteristik iklim ve toprak yapısına
uymayan yanlıĢ sulama yöntemlerinin kullanılması ve yetersiz drenaj kanalları, toprak kalitesini ve
ürün rekoltesini düĢürmektedir. Bölgedeki çiftçilere göre; ne kadar fazla sulama yapılırsa, tarlaya ne
kadar çok suni gübre verilirse, o kadar fazla ürün demektir (http://www.ekolojimagazin.com/eriĢim:
01.08.2015). Ne yazık ki çiftçinin bilinçsizliğinden kaynaklanan bu yaklaĢım devam etmekte, yanlıĢ
sulama yöntemlerinden dolayı bölgede tuzlanma ve çoraklaĢma devam etmekte ve gün geçtikçe bu
Ģekilde kirletilen arazinin miktarı katlanarak artmaktadır.
Kimi kent bilimcileri, kentlerdeki artık değerin iki Ģekilde çok hızlı dolaĢtığını
belirtmektedir.Birinci dolaĢım sanayi üretimi üzerinden gerçekleĢir.Ġkinci dolaĢım kentlerdeki
gayrimenkul (özellikle arsa) üzerinden yapılan spekülasyonlardan ve sabit sermaye yatırımlarının
paraya çevrilmesi üzerinden gerçekleĢir.Kentlerde asıl olan sanayi üretiminin geliĢmesi ve
artmasıdır.Sanayide oluĢturulan ve gerçekleĢtirilen artı değerin azaldığı yerlerde spekülasyon, emlak
alım satımında (özelikle arsa) artar.Arzulanmayan bir durum da olsa kentlerde böyle bir durumda
ikinci devre (sanayi dıĢı üretim) birinci devrenin (sanayi üretimi) yerini alır (Lefebvre, 1991: 220235).ĠĢte GAP Bölgesindeki kentlerde sanayileĢme geliĢmediği için böyle bir durum yaĢanmakta ve
arsa fiyatları kısa sürede katlanarak artmaktadır. Kentlerde bazı ana caddeler üzerinde yapılan
dairelerin maliyetinin % 60’nın arsa payı oluĢturduğu belirtilmektedir (Aykaç, 1985: 261). Bölgenin
metropol kentleri olan Diyarbakır, Gaziantep ve ġanlıurfa’da merkezi caddelerdeki arsaların metre
kare fiyatı sürekli artmaktadır. Diyarbakır’da arsa spekülasyonculuğundan dolayı son beĢ yılda arsa
fiyatlarının
50
kat
artıĢ
gösterdiği
belirtilmektedir.
(http://www.sabah.com.tr/diyarbakırda_arsa_fiyatları_cildirdi/ 12.12.2014).Oysa aynı dönemde mal
ve hizmetlerin fiyatında önemli artıĢlar olmamıĢtır.Gaziantep’te kent merkezinde yeterli arsa olmadığı
için arsa fiyatlarının sürekli artıĢ gösterdiği, hatta bir yıldan kısa bir sürede bile kent merkezindeki
arsaların fiyatının % 100 arttığı belirtilmektedir (http://www.telgraf.net/gaziantepte-arsa-fiyatlaritavan-yapti/13.12.2014).ġanlıurfa’da kent merkezinde imarlı arsa ve konut fiyatlarının sürekli arttığı,
bazı semtlerde daire fiyatları 1 milyona çıkarak ġanlıurfa’nın arsa ve daire fiyatları konusunda
Ġstanbul’la yarıĢtığı, hatta bazı semtlerde daire fiyatları konusunda ġanlıurfa’nın Ġstanbul’u geçtiği
belirtilmektedir (http://emlak.kanald.com.tr/Sanliurfada_imarli_arsa_kalmadi/11.12.20124). GAP
Bölgesinde Diyarbakır, Gaziantep, ġanlıurfa gibi büyük kentlerin çevresindeki tarımsal arazilerin
değeri rant amaçlı sürekli arttığı için tarım amaçlı kullanılmaktan vazgeçilerek sanayi kuruluĢları ve
konutlara tahsis edilmekte, amaç dıĢı kullanılmakta ve kirletilmektedir.
GAP’a benzer bir bölgesel kalkınma projesinin uygulandığı Çukurova Bölgesi’nde Adana,
Mersin ve Tarsus’ta birinci sınıf tarım arazisi konut ve sanayi kuruluĢlarının yapımı için imara
açılmıĢtır (Görmez, 1991: 38).Çukurova Bölgesi’ne benzer bir uygulama da GAP Bölgesinde
Diyarbakır, Gaziantep ve ġanlıurfa’daki tarımsal arazilerin imara açılmasıyla yaĢanmaktadır.1990’dan
sonra Diyarbakır, Gaziantep, ġanlıurfa ve Batman’da yerleĢime açılan yerler genelde verimli birinci
sınıf tarım arazidir. Diyarbakır’da 1990’lı yıllarda yerleĢime açılan Dicle Kent, Kayapınar, Peyas,
Gaziler ve Kantar Semtleri en verimli tarımsal arazi üzerine kurulmuĢtur (Bağlı, Binici, 2005: 93).
Bölgede tarım toprakları sadece konut alanları için kullanılmamaktadır. Aynı zamanda organize sanayi
bölgelerinin önemli bir kısmı tarım toprakları üzerine kurulmaktadır. Diyarbakır’da sanayi
kuruluĢlarının % 60’ı, Gaziantep’te sanayi kuruluĢlarının % 90’nın verimli tarım arazileri üzerine
kurulmuĢtur (KeleĢ, 1997: 87). GAP Bölgesinde Diyarbakır, Gaziantep ve ġanlıurfa gibi metropol
kentlerin çevresindeki tarımsal araziler ne yazık ki konut ve sanayi kuruluĢları için kullanılmaya
devam edilerek kirletilmektedir.
Toprak kirliliğin nedenleri
1- YanlıĢ kentleĢme politikaları donucu tarımsal toprakların yerleĢim yeri (konut) amacıyla
kullanılması
2- YanlıĢ sanayileĢme yeri seçimi sonucu tarımsal toprakların sanayileĢme için kullanılması
3- YanlıĢ sulama teknikleri sonucu toprağın tuzlulaĢması ve kirletilmesi (salma sulama gibi)
4- Bilinçsiz sulama sonucu toprağın çoraklaĢması (fazla sulamanın fazla ürün olduğu kanısı)
Toprak kirliliğin baĢka nedenleri olabilir; ama bölgede görülen en önemli toprak kirliliği nedenleri
belirtilen bu nedenlerdir.
ġanlıurfa’da toprak kirliliğini gösteren bir fotoğraf
Harran ovasında binlerce dekar arazi yanlıĢ sulama yöntemleri (salma suyu) ve çiftçilerin fazla
suyun fazla ürün olduğu yanlıĢ kanısı sonucu tuzlulaĢarak bu hale gelmiĢtir. ġanlıurfa’da tek tek
dağları eteğinde çekilen bu fotoğraf yanlıĢ sulama yöntemleri (salma suyu) ve çiftçilerin fazla suyun
fazla ürün olduğu yanlıĢ kanısı sonucu tuzlulaĢarak bu hale gelen binlerce dekar araziden sadece bir
kısmı göstermektedir.
Gaziantep’te toprak kirliliğini gösteren bir fotoğraf (Gaziantep OSB-en verimli tarımsal topraklar üzerine
kurulmuĢtur)
Gaziantep’teki 5 OSB (Organize Sanayi Bölgesi) neredeyse tamamı birinci sınıf tarım arazileri
üzerine kurulmuĢtur.
4. Gap’ın Uygulanmasıyla Ortaya Çıkan Hava-Su-Toprak Kirliliğin Çözümüne İlişkin Öneriler
Genelde havada, suda ve toprakta meydana gelen, insanların ve diğer canlıların sağlığını tehdit
eden çevre sorunlarıyla hükümetler gibi yerel yönetimlerin de mücadele etmesi gerekir. Çevre
sorunlarının evrenselliği, boyutu ve insanlığın geleceği açısından taĢıdığı öneminden dolayı BirleĢmiĢ
Milletler 1972’de Stokholm’da uluslar arası bir çevre konferansı düzenleyerek devletlerin dikkatini
çevre sorunlarına çekmek istemiĢtir (KeleĢ, Hamamcı, 2002:24). Yine BirleĢmiĢ Milletler tarafından
1992’de Rio’da düzenlenen ikinci uluslar arası çevre konferansında, çevre sorunlarına hem
hükümetlerin, hem yerel yönetimlerin hem de sivil toplum kuruluĢlarının dikkati çekilmiĢ ve
insanlığın geleceği açısından çevresel değerlerinin korunması konusunda iĢbirliği yapılması gerektiği
önemle vurgulanmıĢtır (KeleĢ, 2010: 607).
Uluslar arası geliĢmelere paralel olarak ülkemizde 09.08.1983 tarihinde 2872 Sayılı Çevre
Kanunu çıkarılmıĢ, bu kanuna dayanılarak Çevre MüsteĢarlığı kurulmuĢ, daha sonra yapılan
değiĢiklikle Çevre Bakanlığı kurulmuĢtur (BaĢbakanlık, 443 KHK mad.1). 2872 Sayılı Çevre
Kanununda 26.04.2006 Tarihinde 5491 Sayılı Kanunla değiĢiklik yapılarak çevre kanunu günün
Ģartlarına uygun hale getirilmek istenmiĢtir. En son yapılan değiĢiklikle Çevre Bakanlığı, ġehircilik ve
Çevre Bakanlığı bünyesine alınmıĢtır (BaĢbakanlık, 644 KHK, mad. 1). Bu değiĢikliklerden daha
önemli olan hem 2872 sayılı eski Çevre Kanunu hem de 5491 Sayılı Çevre Kanununda değiĢiklik
yapan kanunda çevre kirliliğini önlemenin hem devletin hem yerel yönetimlerin görevi olduğu
belirtilmesidir. Dolayısıyla çevre mevzuatımıza göre devlet gibi yerel yönetimler ve vatandaĢlar da
çevreyi korumakla görevlidir (KeleĢ, 2010: 618).
Yerel yönetimlerin mücadele etmesi gereken en önemli çevre sorunları kanalizasyonun
yapılması, yağmur ve atık suyun uzaklaĢtırılması için ızgara sisteminin kurulmuĢ olması, katı atık
yönetiminin kurulmuĢ olması, kentlerdeki hava, su ve toprak kirliliğin önlenmesi Ģeklinde belirtilebilir
(Aykaç, 1985: 263).2012 verilerine göre GAP Bölgesinde 195 belediye bulunmakta ama bu
belediyelerden sadece 15’i su arıtma tesisine sahiptir.Diğer bir ifade ile bölgedeki 180 belediyenin su
arıtma tesisi yoktur.Bölgedeki 195 belediyeden 157 belediyenin kanalizasyonu bulunmakta, diğer
belediyelerin (38) ise hala kanalizasyonu bulunmamaktadır. Bölgedeki 195 belediyeden sadece 7
belediyenin atık su arıtma tesisi bulunmakta diğer 188 belediyenin atık su arıtma tesisi
bulunmamaktadır (Kayan, 2012: 86-88).
Bölgede doğal gaz kullanımı yaygın olmadığı için kıĢın ısınmada kullanılan düĢük kaliteli
kömür ve temiz olmayan petrol ürünleri diğer fosil yakıtlar (petrol atıkları, sanayi atık yağları, atık
lastikler gibi) türleri hava kirliliğine neden olmaktadır.Doğal gaz kullanımı yaygınlaĢtırılarak ve diğer
yakıt türlerini denetlenerek düĢük kaliteli yakıtların kullanılmasına müsaade edilmemesi gerekir.Hava
kirliliğine sebep olan sanayi kuruluĢlarına filtre takma mecburiyeti getirilmelidir.Bu tür önlemlerle
hava kirliliğinin önüne geçilebilir.
Bölgedeki belediyeler içme suyu arıtma sistemi kurarak kent halkının temiz suyu kullanmasını
sağlayabilirler.Bölgedeki 180 belediyenin hala modern su arıtma tesisi yoktur.Birçok hastalığın sudaki
mikro organizmalar aracılığıyla insan vücuduna geçtiği göz önünde bulundurulursa belediyelerin su
arıtma sistemine olan ihtiyacı daha iyi ortaya çıkmaktadır.Bölgedeki belediyelerden 188’in atık suyu
arıtma tesisi yoktur. Bölgedeki birçok belediyenin atık suyu bölgedeki içme suyu kaynakları olan
akarsuya (Diyarbakır ve Batman’ın atık suyu Dicle, Birecik, Halfeti ve Bozova’nın atık suyu Fırat
nehrine) akmaktadır. Belediyeler su arıtma tesisini kurarak atık suları zararsız hale getirdikten sonra
alıcı ortama bırakmalıdır. Böylece hem içme suyu kaynakları kirlenmemiĢ olur hem de önemli bir
çevre sorunu (su kirliliği) önlenmiĢ olur.
Bölge toprağının yarı kurak iklim toprağı oluĢu, geçmiĢte hiç sulanmadığı kadar aĢırı
sulanması ve drenaj kanallarının da yetersizliğiyle topraktaki tuzlanma artmıĢtır. Bunlarla birlikte
Türkiye’de çözünürlüğü düĢük suni gübrelerin kullanılması sebebiyle, bu gübrelerin zehir etkileri
toprakta ve suda birikmektedir. Bu da zincirleme olarak bitkiler yoluyla insanlarda sağlık
problemlerine yol açabilmektedir (Kara, 2008: 3). AĢırı gübrenin toprak ve su kirliliğine neden
olabileceği, bunun da insan sağlığını olumsuz yönde etkileyebileceği bilgisi çiftçilere verilmelidir.
Barajlar, balık göçleri için suni bir engel oluĢturmakta ve bu da balıkların üremesini ve
neslinin devamını engellemektedir.Bu durum biyolojik çeĢitlilik için bir kayıp oluĢturmaktadır ve
ekosistemdeki doğal dengeyi olumsuz etkilemektedir.Ayrıca önemli ölçüde verimli tarım arazisi ve
baraj havzası içindeki doğal yaĢam da baraj suları altında kalmaktadır.Büyük baraj projeleri yakın
çevrelerindeki iklimi de etkilemektedir. Yapılan bir araĢtırmaya göre bölgede 1929-1990 yılları
arasında ortalama sıcaklık 8,8°C iken 1990-1996 yılları arasında sıcaklık 8,2°C ye düĢmüĢtür. Barajlar
ayrıca biyolojik çeĢitliliği ve endemik türleri de etkilemektedir.Bir diğer problem de bölgedeki
yetersiz altyapı ve nehirlerin kirliliğidir.Barajlar bu durumdan olumsuz etkilenmektedir.Bölgenin
%84’lük kısmını oluĢturan 196 belediye hiçbir altyapıya sahip değildir.Yalnızca % 6’lık bir kısım
altyapıya sahip olup geriye kalan %10’luk kısmı inĢa halindedir. Bu nedenle atık sular ve kanalizasyon
suları doğrudan nehirlere karıĢmaktadır (http://www.ekolojimagazin.com/eriĢim: 01.08.2015). En
önemli içme ve sulama suyu kaynakları olan nehirlerin kirlenmemesi için belediyelerin kentsel atık
suları ve sanayi kuruluĢların atık sularını arıtarak alıcı ortama bırakması su kirliliğin önlenmesi
açısından çok önemlidir.
Bölgedeki belediyeler kent halkının ihtiyacını karĢılayacak ve günün teknolojik koĢullarına
uygun olan kanalizasyon sistemini kurarak (bölgede hala 38 belediyenin kanalizasyon sistemi yok)
evsel atıkları çevreye zarar vermeden uzaklaĢtırabilirler.Bölgede birçok belediyenin (38 belediye) hala
kanalizasyon sistemi yok, bir kısım belediyenin (özellikle küçük ilçe ve belde belediyeleri) ise
kanalizasyon sistemi çok eski olduğu ve 1980’den sonra kentlerin nüfusunun artmasından dolayı kent
halkının ihtiyacını karĢılayamamaktadır.Bölgede kanalizasyon ihtiyacı içinde olan belediyeler günün
teknolojik koĢullarına uygun kanalizasyon sistemini kurarak evsel atıkları çevreye zarar vermeden
uzaklaĢtırabilir, böylece hem çevreyi hem de insan sağlığını koruyabilirler.
Bölgedeki en önemli problemlerden birisi topraktaki tuzlanmadır. Çiftçiler tarafından eğitim
eksikliği ve ekonomik tercihlerden ötürü, bölgenin karakteristik iklim ve toprak yapısına uymayan
yanlıĢ sulama yöntemlerinin kullanılması ve yetersiz drenaj kanalları, toprak kalitesini ve ürün
rekoltesini düĢürmektedir. Bölgedeki çiftçilere göre; ne kadar sulama yapılır, ne kadar suni gübre
verilirse, o kadar fazla ürün alınır (Kara, 2008: 3). GAP Bölge Kalkınma Ġdaresi TeĢkilatı bölgedeki
üniversitelerle iĢbirliği yaparak, çiftçilere eğitmek suretiyle bu bilinçsiz yaklaĢımın önüne geçilebilir.
Bölgede tuzluluğun oluĢmasındaki en önemli nedenlerden birisi pamuk yetiĢtiriciliğidir. GAP
idaresinin planlamalarına göre sulanacak toprakların yalnızca % 20’lik bir kısmının pamuk tarımına
ayrılması planlanıyordu. Ancak çiftçilerin Çukurova’da mevsimlik iĢlerden dolayı çoğunlukla pamuk
tarımını ve bunun pazarını yakından tanıması, pamuk ürününün hemen paraya çevrilebilmesi ve
devletin de çiftçiye pamuk ekiminde teĢvik vermesi sonucu durum tam tersi olmuĢ; Harran ovasındaki
tarım alanlarının yaklaĢık % 85’i pamuk tarımına ayrılmıĢtır. Normal koĢullarda bir pamuk tarlasının
yılda ortalama 7 kez sulanması gerekirken Harran Ovasında pamuk sulaması yılda 15 kez ya da daha
fazla yapılmıĢtır. Bunun sonucunda toprakta tuzlanma meydana gelmektedir. Çiftçi bunu bile bile
sulamaya devam etmekte ve tuzlanan toprağına tekrar su vererek toprağı yıkayıp tarıma devam
etmektedir (Kara, 2008: 2). Çiftçiler eğitim yoluyla bilinçlendirilerek (üniversitelerle iĢbirliği halinde
çiftçi eğitim merkezleri kurularak eğitim verilmesi gibi) fazla suyun fazla ürün olmadığı bilgisi
verilmeli, böylece su israfı ve toprağın öldürülmesi önlenmelidir.
Diyarbakır, Gaziantep ve ġanlıurfa gibi büyük kentlerin çevresinde ister özel Ģahıslara ister
devlete ait olsun kıraç ve verimli olmayan araziler imara açılarak verimli tarım topraklarının imara
açılmasından vaz geçilmelidir.Tarım topraklarının konut ve sanayi yerleĢimi için kullanılması diğer bir
ifade ile amaç dıĢı kullanılması en büyük çevre kirliliğidir. Bölgedeki büyük belediyeler-nüfusu 100
bin ve üzerinde olan- verimli tarım arazileri yerine çevresindeki kıraç ve verimli olmayan arazileri
imara açarak tarım topraklarını koruyabileceği gibi önemli çevresel değerlerden biri olan toprak
kirliliğini de önleyebilirler.
Bölgedeki mülki amirlerin, belediyelerin-üniversitelerin ve diğer kamu kurumların iĢbirliği
yaparak çevre sorunlarıyla etkili mücadele etmesi mümkündür. Ayrıca yerel yönetimlerin ve diğer
kamu kurumların bölgedeki üniversitelerle iĢbirliği yaparak hem Türkiye’deki hem de dünyadaki
geliĢmeleri pratiğe dökerek çevre sorunlarıyla etkili mücadele edebilirler. Meslek odalarının ve iĢin
uzmanı olan sivil toplum kuruluĢların çevre sorunlarıyla mücadelede iĢin içine katılması etkili bir
mücadele yolu olabilir.
Sanayi kuruluĢlarının sebep olduğu hava kirliliğini önlemek için söz konusu kuruluĢların filtre
takma mecburiyeti getirilmelidir.KıĢın ısın amacıyla kullanılan düĢük kaliteli yakıtların sebep olduğu
hava kirliliğini önlemek için standartlardan yoksun ve düĢük kaliteli kömürün kullanılmasına müsaade
edilmemelidir.Site nitelikteki toplu konutların bacalarına filtre takma mecburiyeti getirilmelidir.Yeni
kentleĢme politikalarıyla bölgedeki nüfusun metropol kentlerde sıkıĢıp kalması yerine geliĢme
potansiyeli olan ilçelere yerleĢmesi sağlanmalıdır.Böylece nüfusun bölge kentleri arasında dengeli
dağılımı sağlanabileceği gibi yanlıĢ kentleĢme politikaları sonucu yoğun yapılaĢmanın önlediği hava
sirkülâsyonun önü açılabilir ve böylece dolaylı da olarak hava kirliliği önlenebilir.
Belediyelerin iyi bir altyapıya ve ızgara sistemine sahip olmamasıyla kentlerdeki atık ve
yağmur suları denetim altına alınabilir.Kentlerdeki yağmur ve atık suların arıtılarak alıcı ortama
bırakılması su kirliliğini önleyebilir.Sanayi kuruluĢlarının atık sularını arıtarak alıcı ortama bırakması
su kirliliğini önleyebilir.
YanlıĢ kentleĢme politikaları donucu tarımsal toprakların imara açılması toprağı kirleten
nedenlerin baĢında gelmektedir.Belediyeler kıraç ya da verimli olmayan arazileri imara açarak
tarımsal toprakların kirlenmesine engel olabilirler.Ancak nedendir bilinmez GAP Bölgesindeki
belediyelerin çoğu kıraç ve verimli olmayan arazileri imara açmak yerine tarımsal toprakları imara
açarak toprağın kirlenmesine neden olmaktadır.YanlıĢ sulama teknikleri (salma sulama) terk edilerek
yeni ve modern sulama teknikleri geliĢtirilerek (damlama sistemi, kademeli sulama yöntemi) tarımsal
toprakların tuzlulaĢması önlenebileceği gibi tarımsal toprakların kirlenmesinin de önüne geçilebilir.
SONUÇ VE GENEL DEĞERLENDĠRME
Barajlar; endüstriyel ve tarımsal ihtiyaçlar, içme ve kullanma suyu temini, sel kontrolü ve
elektrik üretimi gibi nedenlerle inĢa edilir. Ancak barajlar bu Ģekilde birçok yarar sağlarken, bunların
yanında, inĢası sırasında ve inĢasından sonra birçok olumsuz çevresel, sosyal ve kültürel etkileri de
olabilmektedir. GAP ekonomik, sosyal ve çevresel yönlerden çok büyük bir potansiyele sahiptir.
GAP’ın bu ekonomik ve sosyal potansiyelinden istifade etmek ve çevresel değerlere zarar vermeden
gelecek nesillere devretmek için modern sulama ve sanayileĢme teknik ve yöntemleri kullanılmalıdır.
Sektörel su tüketimimizde tarımın büyük bir yer kapladığı görülmektedir. Ardından içme ve
kullanma suyu, son olarak da sanayi gelmektedir. 2030 yılında içme ve kullanmayla sanayi sektöründe
büyük bir artıĢ olacağı beklenmektedir. Su tasarrufuna yönelik çalıĢmalarda tarım sektöründeki suyun
en önde gelmesi gerekmektedir. Zira vahĢi sulama da denilen salma sulama sistemiyle hem sudaki
kaçak artmakta hem de GAP’ta olduğu gibi çoraklaĢmaya bağlı olarak verim azalmaktadır. Acilen
tarımda tasarruflu sulama sistemlerinden damlatma sulama ve püskürtme sulama sistemine geçilmesi
ve doğru toprakta doğru ürünün doğru sulama sistemleriyle sulanması gerekir. Damlatma sulama
sisteminde su kaybı önemli ölçüde azalmakta ve verimde artıĢ olmaktadır. Kaliforniya’da pamuk
üzerinde yapılan bir araĢtırmada damlatma sulama sisteminin diğer sulama sistemlerine göre % 27 ile
% 56 oranında daha çok verim sağladığı tespit edilmiĢtir. Ayrıca salma sulama sistemi ile damla
sulama karĢılaĢtırıldığında, suda %30-40 oranında tasarruf sağlandığı belirlenmiĢtir.
GAP bölgesinde nüfus diğer bölgelerimize göre daha hızlı artmaktadır.Bölgede artan nüfus
ekonomik, sosyal, güvenlik, baraj yapımı gibi nedenlerle özellikle büyük kentlere göç etmeye devam
etmektedir.Kentlerde nüfusun ani ve aĢırı Ģekilde artması, konut yetersizliği, gecekondu, imarlı arsa
eksikliği, altyapı yetersizliği gibi sorunlar ciddi çevre sorunlarına yol açmaktadır.
Güneydoğu Anadolu Projesi’nin etap etap uygulanmasıyla 1.822 bin hektar tarımsal alanın
sulamaya açılması ve yapılacak barajlar ile yeni rezervuar alanlarının oluĢturulması, bölgenin toprak
ve su rejimlerini önemli ölçüde değiĢtirecektir. Aynı zamanda nüfus hareketleri, hızlı ĢehirleĢme ve
sanayileĢme kır ve kent alanlarında yeni dönüĢümleri beraberinde getirecektir. Sulamanın getireceği
avantajlar yanında, fazla ve hatalı sulamanın yol açabileceği problemler, bölgedeki iklim
değiĢikliklerinin tarımsal üretime ve bitki örtüsüne yapacağı etkiler, flora ve faunanın değiĢikliklerden
etkilenmesi, erozyon, doğal, tarihi ve kültürel değerlerin kontrolsüz geliĢmeden etkilenmesi ve benzeri
sorunlar, GAP’ın, çevre ve kültür değerleri yönünden etraflı bir Ģekilde ele alınması gereğini ortaya
koymaktadır.
Tarih öncesi çağlardan baĢlamak üzere günümüze kadar ulaĢmıĢ birçok uygarlığı ve üç büyük
dine ait kültür varlığıyla dolu olan Güneydoğu Anadolu Bölgesi, bir dinler mozaiği oluĢturmaktadır.
ġanlıurfa’nın Nuh Peygamber tarafından kurulması, dağlarında Musa Peygamberin çobanlık yapması
ve Ġsa Peygamber tarafından kutsanarak batıda da “Kutsal ġehir” olarak anılması bu mozaiğin
renklerini oluĢturmaktadır. Bu doğrultuda kültür varlıklarının restorasyon ve kurtarma çalıĢmalarının
yapılması, korunması ve gelecek nesillere aktarılması, çevre düzenlenmesi, altyapı, konaklama
ihtiyaçlarının giderilerek tanıtımının yapılması proje kapsamında planlanan çalıĢmalardır. Bunlardan
bazıları; Birecik, Halfeti, Suruç ilçelerinin TaĢınmaz Kültür Varlıklarının Belgelenmesi, Hasankeyf
Tarihi ve Arkeolojik Sit Alanı AraĢtırma, Kazı ve Kurtarma ÇalıĢması, Acırlı (Midyat-Mardin) Sit
alanı Çevre Düzenleme Projesidir. Bu projelerin önemli bir kısmının üzerinde hala çalıĢmalar devam
etmektedir. Ama GAP’ın görev süresinin 2018’de biteceği göz önünde bulundururlarsa bu
çalıĢmaların aciliyeti ve bu sürede bitmeyecek olan çalıĢmaların akıbeti acaba ne olacaktır. GAP’tan
sorumlu Devlet Bakanı ve diğer yetkililer her fırsatta GAP’ın turizmle canlandırılacağını
belirtmektedir. Bu durumda yukarıda belirtilen tarihsel değerlere ek olarak Zeugma, Samsat,
Hasankeyf gibi turizm için kaynak olabilecek yerlerin korunabilmesi ve iyi bir çevre düzenlenmesinin
yapılması gerekir. Ġyi bir çevre düzenlemesi olmadan bölgeye turist çekmek ve bölge turizmini
canlandırmak çok zordur.
KAYNAKÇA
ATALAY, DurmuĢ Ali ve diğerleri, 1997, “GAP’ın Tarımsal Yapı Üzerine Etkileri”, GAP’ın Ekolojiye
ve Tarıma Etkileri, TÇV Yay., Ank.
AYKAÇ, Burhan, 1985, “KentleĢmenin Yarattığı Sorunlar ve Çözüm Yolları”, Ġller ve Belediyeler
Dergisi, Y. 41, Mayıs- Haziran
AVCI, ilhan, 1992, “GAP’a Genel BakıĢ”, Bilim ve Teknik Der. C. 25, S. 292, TÜBĠTAK Yay.
BAĞLI, Mazhar, BĠNĠCĠ, Abdulkadir, 2005,KentleĢme Tarihi ve Diyarbakır Kentsel GeliĢimi, Bilim
Adamı Yay., Ankara
BAYINDIRLIK VE ĠSKAN BAKANLIĞI, 2009, KentleĢme ġurası, Cilt I, Ankara
BAġBAKANLIK, 1989, 388 Sayılı KHK
BAġBAKANLIK, HAVA KALĠTESĠ DEĞERLENDĠRME VE YÖNETĠMĠ YÖNETMELĠĞĠ, Resmi
Gazete Tarihi: 06.06.2008 Resmi Gazete Sayısı: 26898
BAġBAKANLIK, Toprak Kirliliğinin Kontrolü Yönetmeliği, Resmi Gazete Tarihi: 31.05.2005
BĠLGĠLĠ, Ahmet, AYDOĞAN, Feramuz, GÜNGÖR, Celil, 1996, “Doğu Anadolu Bölgesinde Zorunlu
Göç Olgusunun Sosyolojik Çözümlemesi: Van Örneği”, Göç ve Toplum, DĠE Yay., Ankara
BULUT, Yakup, 2005,GAP Bölgesinde KentleĢme, Nobel Yay., Ankara
BOYACI, Süleyman, 1997, Türkiye’nin Tarım Politikası ve Çevre, TÇV Yay., Ankara
ÇADIRCI, Ali, 1999, “GAP Enerji ve Sosyal Sektörler”, GAP ĠĢletme, Ġktisat, Finans Dergisi, Yıl 1,
Sayı 1, ġanlıurfa
ÇEVRE VE ORMAN BAKANLIĞINDAN: Su Kirliliği Kontrolü Yönetmeliği
DAĞLI Bekir, 1999 “GAP’ın Getirecekleri”, GAP ĠĢletme, Ġktisat, Finans Dergisi, Yıl 1, Sayı 1,
ġanlıurfa
ELMAS, Gülen, 2001,KürselleĢme Sürecinde Bölgesel Dengesizlikler AB ve Türkiye, Nobel Yay.,
Ankara
EROL, Mehmet, 1999, “GAP Nedir?, Nerededir? Amaçları Nedir?”, GAP ĠĢletme, Ġktisat, Finans Dergisi,
Yıl 1, Sayı 1, ġanlıurfa
FĠDANCI Yasin, 1999, “GAP Altyapı, UlaĢım, Tarım”, GAP ĠĢletme, Ġktisat, Finans Dergisi, Yıl 1,
Sayı 1, ġanlıurfa
GBĠ, 2005,GAP-GĠDEM-Güneydoğu Anadolu Bölgesi Yatırım Rehberi, GAP Yay., Ankara
GBĠ, 2001,Her Yönüyle GAP, GAP Yay., Ankara
GBĠ, 2004,GAP Kırsal Kalkınma Projesi, GAP Yay., Ankara
GBĠ-Harran Üniversitesi, 2010, “GAP Eğitim-Yayım Projesi Fizibilite Raporu”, ġanlıurfa
GBĠ, 1994, GAP Eylem Planı (1993-1997), GAP Yay., Ankara
GBĠ, 2015,GAP Genel Sunum, GAP Yay., Ankara
GBĠ, 2008,GAP Stratejik Plan (2008-2012), GAP Yay., Ankara
GÖKTÜRK, Atilla, 1996, “Zorunlu Göç ve Bir Kent: Diyarbakır”, II. Ulusal Sosyoloji Kongresi Toplum
ve Göç, DĠE ve Sosyoloji Derneği, Mersin
GÖRMEZ, Kemal, 2003Çevre Sorunları ve Türkiye, Gazikitabevi, Ankara
GÖRMEZ, Kemal, 1991, “Türkiye’de Devletin Önderliğinde Toplu Konut GiriĢimleri” Karınca Dergisi,
Yıl 557, Sayı 654, Ank., Haziran
KARAER, Tacettin, ÖKTEM M. Kemal, 1988, “Güney Doğu Anadolu Projesinin Yönetsel Boyutu
Üzerine”, Amme Ġdaresi Dergisi, C: 21, Sayı:2, Ankara
KAVRUK, Hikmet, 2002, Anakentte BakıĢ, Hizmet-ĠĢ Sendikası Yay., Ankara
KAYAN, Ahmet, 2012, “GAP Bölgesinde Çarpık KentleĢme ve Gecekondu Sorunları (Diyarbakır,
Gaziantep, ġanlıurfa Örneği)”, YayınlanmamıĢ Dok. Tezi, Gazi Üni. Sos. Bil. Ens., Ankara
KARA, Mehmet, 2008, “Gap’ın Çevresel, Kültürel ve Sosyal Etkileri”, Ekoloji Mağazini, Sayı: 20.,Ekim
- Aralık 2008
KELEġ, RuĢen, 2010,KentleĢme Politikası, Ġmge Kitabevi, Ankara
KELEġ, RuĢen, 1998, Kentbilim Terimleri Sözlüğü, 2. Bası, Ġmge Kitapevi, Ankara
KELEġ, RuĢen1984,KentleĢme ve Konut Politikası, Ank. Üni. SBF Yay., Ankara
KELEġ, RuĢen, 1997, “Nüfus, Çevre ve KentleĢme” Nüfus, Çevre ve Kalkınma Konferansı, TÇV Yay.,
Ankara
KELEġ, RuĢen, HAMAMCI CAN, 2002,Çevrebilim, Ġmge Kitabevi, Ankara
KURT, Kazım, 1999, GAP’ta Su ve Toprak Kaynakları”, GAP ĠĢletme, Ġktisat, Finans Dergisi, Yıl 1,
Sayı 1, ġanlıurfa
BAġBAKANLIK, 1991, KHK, Çevre Bakanlığının KuruluĢu
BAġBAKANLIK, 2011, KHK, Çevre ve ġehircilik Bakanlığının KuruluĢu
LEFEBVRE, Henri, 1991,The Pruduction Of Space, (Transleted By Donald Nicholson-Smith),
Oxford: Blackwell
MMOB, 2008,Konut Raporu, Teknik Güç Dergisi, TMMOB Yay., Ankara
TMMOB, 2000,GAP Bölgesi Göç Raporu, TMMO Yay., Ankara
TARAKLI Duran, 2001,Her Yönüyle GAP-Sempozyum, GAP-TMMOB (Ziraat Mühendisleri Odası),
Ankara
TÜĠK, 2008, Bölgesel Göstergeler TRC2 ġanlıurfa, Diyarbakır, TÜĠK Matba., Ankara
TÜĠK, 2010,Türkiye Ġstatistik Yıllığı, TÜĠK Yay., Ankara
TÇV, 2003,Türkiye’nin Çevre Sorunları, TÇV Yay., Ankara
ÖĞÜT, HaĢim, 2001, Her Yönüyle GAP, GAP-TMMOB-Sempozyum (Ziraat Mühendisleri Odası,
Ankara
ÖZER, Ahmet, 2000, KentleĢme ve Yerel Yönetimler, Ürün Yay., Ankara
ÖZER, Ahmet, 1998,ModernleĢme ve Güneydoğu, Ġmge Kitabevi, Ankara
ÖZGÜL YAġAR, Muammer, 2005,Güneydoğu Anadolu Yatırım Rehberi, Nurol Matbaası, Ankara
ÖZĠNAN, Cemil, 1997 “Kentlerde Hızlı Büyümenin Getirdiği Sorunların Konuta ve Mekansal YaĢantıya
Etkisi, Gaziantep Örneği, Gazi Üni. YayınlanmamıĢ Yüksek Lisans Tezi, Ankara
YAVUZ, Fehmi, 1984,Kentsel Topraklar Ülkemizde ve BaĢka Ülkelerde, Ank., Üni. SBF Yay., Ankara
www.gap.gov.tr/genel bilgiler/eriĢim: 01.04.2015
www.tüik.gov.tr/eriĢim:15.06.2015
www.gap.gov.tr/eriĢim:13.08.20014
www.gap.gov.tr/eriĢim:25.12.2014
www.tüik.gov.tr/genel istatistiki veriler/eriĢim:10.04.2015
www.gap.gov.tr/eriĢim:18.07.2014
www.gap.gov.tr/eriĢim: 01.11.2014
www.gap.gov.tr/eriĢim: 12.10.2014
http://www.gap.gov.tr/site-icerik/gap_bki_tarihcesi/eriĢim: 10.08.2015
www.gap.gov.tr/eriĢim: 21.05. 2015
www.gap.gov.tr/genel bilgiler/eriĢim:25.08.2014
www.gap.gov.tr/genel bilgiler/eriĢim:02.04.2015
www.gap.gov.tr/Altyapı/eriĢim:10.12.2014
http://emlak.kanald.com.tr/Sanliurfada_imarli_arsa_kalmadi/eriĢim:11.12.2014
http://www.gap.gov.tr/file-includes/Gap-Son-Durum-2014.pdf/eriĢim:01.05.2015
http://www.sabah.com.tr/Ekonomi/2011/03/03/diyarbakirda_arsa_fiyatlari_cildirdi/eriĢim: 12.12.2014
http://www.telgraf.net/gaziantepte-arsa-fiyatlari-tavan-yapti-haberi-1488.html/eriĢim:13.12.2014
http://emlak.kanald.com.tr/haber/ArsaArazi_2B/Sanliurfada_imarli_arsa_kalmadi_daire_fiyatlari_1_mily
on_TL/27779.aspx/eriĢim: 11.12.2014
https://tr.wikipedia.org/wiki/Keban_Baraj%C4%B1_ve_Hidroelektrik_Santrali/eriĢim: 13.08.2015
http://www.ekolojimagazin.com/eriĢim: 01.08.2015
Download