Yıl: 3, Sayı: 6, Mart 2016, s. 546-555 Uğur DEMİRAL1

advertisement
Yıl: 3, Sayı: 6, Mart 2016, s. 546-555
Uğur DEMİRAL1
GİRİŞİMCİLİĞİN EKONOMİK İLİŞKİLERE ETKİLERİ
Özet
Toplumların refahını sağlamak ve ihtiyaçlarını karşılayabilmek için
devletler işletmelere gerek duymaktadırlar. Değişimin baş döndürecek hızda
yaşandığı çağımızda toplumların ve insanların ihtiyaçları da günden güne
değişmektedir. Değişimden kaynaklanan yeni talepleri karşılamak girişimci
işletmelerin fonksiyonları arasındadır. Kendi toplumlarının ihtiyaçlarını karşılarken
devletler dış devletlerle de mal ve hizmet alışverişinde bulunmaktadırlar.
Girişimcilik faaliyetleri arttıkça da bu ekonomik ilişkiler daha da derinleşmektedir.
Çalışmada dış ticaret hacmi, açılıp kapanan işletme sayıları ve ülkeye gelen turist
sayıları arasındaki ilişki incelenmiş, girişimcilik faaliyetlerinin artmasıyla ticaret
hacmi ve turist sayısını anlamlı bir şekilde arttığı gözlenmiştir. Dış ticaret hacmi ile
açılıp kapanan işletme sayısının oranları basit regresyon yöntemi ile analiz edilmiş,
ticaret hacmi ve turist sayıları ile de açılıp kapanan işletme sayıları grafik üzerinde
incelenmiştir.
Anahtar kelimeler: Girişimcilik, Dış Ticaret Hacmi, Açılıp Kapanan işletme
Sayısı
ENTREPRENEURSHİP EFFECTS ON ECONOMİC AFFAİRS
Abstract
States want to increase the number of enterprises to be strong. Change the
speed to rotate the head is moving. People's needs vary from day to day. New
demands are made up from day to day. Therefore it will develop foreign trade.
Entrepreneurship activity increased in these economic relations are deepening
further. In the study, the volume of foreign trade, opening and closing number of
enterprises, the number of tourists coming to the country, the relationship between
1
Öğr.Gör., Hitit Üniversitesi,İşletme.,ugurdemiral@hitit.edu.tr
Girişimciliğin Ekonomik İlişkilere Etkileri
were examined. The number of tourists by increasing the volume of trade and
entrepreneurial activity was observed to significantly increase.
Keywords : Entrepreneurship, Trade Volume , Number of opening and closing
operation
Girişimciliğin Ekonomik İlişkilere Etkileri
Girişimci kelimesi Fransızca “entrepreneur” kelimesinden gelmektedir ve günümüzde
farklı sektörlerde ve farklı açılardan ele alınmaktadır. Girişimciliğin tek bir tanımı
bulunmamaktadır. Girişimcilik farklı özellikleri içinde barındırdığı için farklı tanımlarla
karşılaşmaktayız.(Aksöz, 2013:3) Bu özelliklerin başında ise, risk alma ve yenilik yapma
gelmektedir. Örneğin R. Hisrich (1985) girişimciliği; mali, psikolojik ve sosyal riskleri
yüklenmeyi kabul edip zaman ve çaba harcayarak farklı bir değer yaratma süreci (Çelebi, 1997:
16) olarak tanımlamaktadır. Schumpeter ise, girişimciliği tanımlarken yenilik yapmayı esas
almaktadır. Bununla birlikte girişimcilik; girişimcilerin risk alma, fırsatları kovalama, hayata
geçirme ve yenilik yapma süreçlerinin tümüne verilen addır (Çetindamar, 2002: 34). Öte
yandan, girişimcilik sürecinde asli bir faktör olarak bilginin öneminin giderek arttığı da
belirtilmelidir. Sanayi toplumundan bilgi toplumuna geçiş ile birlikte girişimcilik daha büyük
bir önem kazanmıştır. Günümüzde küreselleşmenin getirdiği etkiyle önemi giderek artmakta ve
ekonomide büyük bir önem kazanmıştır. Aynı zamanda ülkelerin rekabet edebilme niteliklerinin
güçlendirilmesine yardımcı olmaktadır. Ülkelerin kalkınmışlık düzeylerine bakıldığında
girişimcilik yetenekleri üst seviyede olan ülkelerin gelişmişlik düzeyleri de yüksek olduğu
görülmektedir. Dünya devletlerinin rekabet güçlerini artırabilmek ve gelişmişlik seviyelerini üst
düzeylere çıkarabilmek için girişimciliğe büyük önem vermeleri gerekliliği ortaya çıkmaktadır.
2000’li yıllardan sonra girişimcilik ve ekonomi birbirlerinden ayrı düşünülemez kavramlar
olarak karşımıza çıkmaktadır. Devletlerin ekonomi politikalarının içinde girişimcilik
faaliyetlerini artmak bulunmaktadır. Girişimcilik faaliyetleri arttıkça yeni ekonomik değerler
ortaya çıkmakta bu ise ülkelerin gelişmesine katkı sağlamaktadır. Rekabetin arttığı modern
dünyada girişimcilik faaliyetlerinin de arttığı gözlenmektedir. Günümüz modern dünyasın da
serbestlik anlayışı içinde girişim hürriyeti herkese eşit fırsat sunmakta serbest piyasa
ekonomisine girişimcilerde önemli katkılar vermektedirler. Böylece girişimcilik farklı bir
konum kazanmış ve bu konum girişimciliğe farklı sorumluluklar yüklemiştir. Bu
sorumlulukların bazıları çevreye duyarlılık, piyasa mekanizması içerisinde fark edilerek
yakalanan fırsatların üretim yatırımlarına dönüştürülmesi ve sürdürülebilir olmasıdır.
Girişimcilik; yenilikler, yeni fırsatlar, yaratıcılık ve bu özelliklerin sürdürülebilir olması gibi
fonksiyonları çağdaş girişimcilik için vazgeçilmez unsurları teşkil etmektedir. Toplumlar
geliştikçe girişimcilikte yeni fonksiyonlar oluştuğu da görülmektedir. Girişimcilik özelliklerinde
dolayı durağan bir yapıya sahip olmayıp dinamik bir yapıda, toplumun gelişmesi ve ilerlemesi
ve buna paralel olarak insanların ihtiyaçlarındaki değişikliklerin takip edilmesini
gerektirmektedir. Bundan dolayı iyi bir girişimci gündemi takip ederek değişikliklerden
kaynaklı risklere karşı önlem alırken, fırsatları yakalama ve yeni ürünler geliştirebilmelidir.
Üretim faktörlerinden emek, doğa, sermaye nasıl sınırlı ise bunları bir araya getiren
girişimcilerde sınırlıdır. Bir toplumda bütün bireyler risk alarak kendi işyerlerini kurma hayali
içinde oldukları düşünülemez. Ülkeler girişimciliği destekleyerek, girişimci sayılarını artırmak
istemektedirler. Girişimciliği artırmak için sadece girişimciliğin önündeki engellerin kaldırılmak
SOBİDER
Sosyal Bilimler Dergisi / The Journal of Social Science / Yıl: 3, Sayı:6, Mart 2016, s. 546-555
547
Uğur Demiral
ve ucuz fon kaynakları oluşturmak yetmemekte, istikrarlı politikalar sürdürülmesi, yasalar
düzenlenmesi ve iyi bir eğitim verilmesi gerekmektedir. Bu bağlamda, ekonomi ile girişimcilik
arasındaki ilişkinin ve kapsadığı alanın iyi bilinmesi gerekmektedir.
Toplumlar tek başlarına bütün ihtiyaçlarını üretemedikleri için farklı coğrafyalardan
ihtiyaçlarını temin etmektedirler. Bu durum da toplumları birbirine muhtaç bırakırken aynı
zamanda yakınlaşmalarına, ekonomik ilişkiler yanında kültürel ve sosyal ilişkiler kurmalarına
da vesile olmaktadır. Bağların derinliği ve ortak paylaşımların sayısı arttıkça toplumlar arası
ilişkiler güçlenmektedir. Bu bağlamda ilişkileri güçlü olan, ortak değerlere sahip toplumlar
arasında ekonomik ilişkilerin daha da sağlam olacağı açıktır. Ortak değerlere sahip toplumların
benzer özellikler sergilemesi, birbirlerine olan inanç ve güvenleri, bu toplumlarda üretilen mal
ve hizmetlerin toplum tarafından saha çabuk benimsenmesine neden olacaktır. Ortak değerlere
sahip toplumların birbirlerini anlamaları da kolay olacağından değişimlerin yönünü kestirmek
de iyi bir girişimci için zor olmayacaktır. Değişimi anlayan girişimcilerde yeni fırsatları daha
kolay değerlendirebileceklerdir.
Girişimciliğin ekonomik açıdan ön plana çıkan unsurları; Ekonomik büyümede en etkin
rollerden birine sahiptir. Yeni endüstrilerin doğmasına yol açmaktadır. İşsizlik sorununa önemli
bir çözüm olanağı sunmaktadır. Teknolojileri kullanan sektörlerde verimliliği artırmaktadır.
Hızla büyüyen sektörler yarattığı için ekonomik büyümeyi hızlandırmaktadır. Girişimci,
ekonomik kaynakların düşük üretkenlik alanlarından yüksek verimlilik alanlarına aktarılma
sürecinde baş aktördür. Girişimci yeni düşüncelerin yaratılması, yayılması ve uygulanmasını
hızlandırmaktadır.(Aksöz, 2013:4)
Orta Asya cumhuriyetleri ile ilişkilerin gelişmeye bağımsızlıklarını kazanmalarıyla
başlamış, bu ülkelerle Türkiye’nin; ortak dil, tarih ve kültürel bağlarının bulunması ilişkileri ve
işbirliği kurmada özel bir ilgi oluşturmuştur. Orta Asya Cumhuriyetleri ile Türkiye arasında
ekonomik ve ticari ilişkileri geliştirmek amacıyla ekonomik ve ticaret işbirliği anlaşmaları
imzalanmış, ayrıca ortaya çıkabilecek sorunların çözümü için karma ekonomik komisyonlar
kurulmuştur. Yine bu amaçla yatırımların karşılıklı teşviki ve korunması, çifte vergilendirmenin
önüne geçmek için anlaşmalar yapılmıştır. Türkiye ile Orta Asya Cumhuriyetler arasında
1992’den itibaren kurulan dış ticaret ilişkileri sonraki yıllarda giderek gelişmiş ve dış ticaret
hacminde artışlar yaşanmıştır. (Solak, 2003: 94). 2001 ve 2009 kriz yıllarında krizinde etkisiyle
dış ticaret hacminde ve dış ticarette düşüşler görülmektedir. Ayrıca bölge ülkeleriyle olan
ticaretin gelişememesinde bu ülkelerin bankacılık sistemlerinin yetersizliği, üretilen malların
kalitesizliği, finansman temelinde karşılaşılan güçlükler ön plana çıkmaktadır. Türkiye’nin
geçmişten gelen bağlarının da etkisiyle, bağlarını giderek güçlendirdiği Ortadoğu ülkeleriyle
arasındaki ticaret hacmi hızla artmış, iktisadi faaliyetleri ilişkilerin temel faktörlerinden biri
haline getirmiştir. İktisadi ilişkilerin incelenmesi, Türk yatırımcıların girişimcilik yeteneklerinin
artmasıyla birlikte Orta Doğu ülkeleri üzerinde etkisinin arttığı görülmektedir. Türkiye de
sermaye birikimi 1970’lerde uygulanan ithal ikameci politikalarla belirli bir düzeye ulaşmış ve
üretim kabiliyetini artırmıştır. 1980’lere gelindiğinde neoliberal politikalara yönelmek zorunda
kalan Türkiye 1980’den sonra Türkiye’nin serbest piyasa ekonomisini benimsemesiyle birlikte
dışa açık büyüme modelini takip etmeye başlamış ve bunun neticesinde de bir ihracatta büyük
artışlar yaşanmıştır. Serbest piyasa ekonomisinin getirdiği serbest girişimciliği teşvik ve
girişimcileri destekleyen politikalar da bu ihracatın artışında önemli bir yere sahiptir. Petrol
fiyatlarının da artışta olduğu bu dönemde Ortadoğu’yla ticaret hacminde ciddi bir yükseliş
SOBİDER
Sosyal Bilimler Dergisi / The Journal of Social Science / Yıl: 3, Sayı: 6, Mart 2016, s. 546-555
548
Girişimciliğin Ekonomik İlişkilere Etkileri
gözlenmektedir. Ancak 1985’e doğru petrol fiyatlarındaki düşüşle birlikte Türkiye’nin
Ortadoğu’yla ticari ilişkileri tekrar zayıflamaya başlamıştır. 1990’lara gelindiğinde Türkiye de
seyreden siyasi istikrarsızlığında etkisiyle, girişimcilik faaliyetlerinin düştüğü yatırımcıların
faizlerden para kazandığı dönemde Ortadoğu’yla önemli bir hareketlilik görülmezken, 2002
genel seçimlerinin ardından tekrar siyasi istikrarın yaşanmaya başlamasıyla iç ve dış politikada
yaşanan dönüşümle birlikte Ortadoğu ülkeleriyle ilişkilerde ciddi bir patlama yaşanmıştır. Siyasi
istikrarın getirdiği netice yatırımcıların önünü görmesi, belirsizliklerin ortadan kalkmasıyla
yatırımcılar tekrarda ticari faaliyetlere dönmeye başlamasıyla birlikte, Orta Doğuyla 1996’da
ticaret hacmi 5 milyar doların altındayken, 2011’de 30 milyar dolara çıkmıştır.
(M.Yardımcıoğlu,2012:343-344)
Globalleşme tüm hızıyla sürerken, devletler sanki globalleşmeye inat edermişçesine
yeni iktisadi ve siyasi birlikler kurmaktadırlar. Bu birliklerin yapılarına bakıldığında daha
ziyade dilce, dince, soyca birbirlerine yakın toplumların kurduğunu görmekteyiz. Ülkeler
Dünyada tek başlarına ayakta kalmakta zorlanmakta, etkiliklerini koruyamamaktadırlar. Arap
Ülkeleri Birliği, Avrupa Topluluğu, İngiliz Devletler Topluluğu, Latin soylu memleketler, ortak
değerlere sahip topluluklara güzel örneklerdir. Türk dünyasına bakıldığında bugün dünyada 200
milyon civarında Türk yaşamasına rağmen, ekonomik bir dayanışmalarının var olduğunu
söyleyemiyoruz. Bununla beraber Orta Doğu Ülkelerinin bağımsızlıklarında itibaren TürkiyeTürk Cumhuriyetleri iktisadi münasebetlerine bakacak olursak, belli bir istikrarın olmadığı,
siyasi istiklallerini şu veya bu şekilde kazanan Türk Cumhuriyetleriyle ekonomik hürriyetlerine
sahip olabilmek amacıyla bir dizi çalışmalar yapılmış, ancak yetersiz kalınmıştır. Türk
Cumhuriyetleri ile Türkiye arasında enerji, sanayi, bankacılık, teknoloji vs. gibi alanlarda
yetersiz işbirliği yapılmıştır. Türk Cumhuriyetleri serbest piyasa ekonomisine geçişte de
Türkiye’den oldukça fazla destek almışlardır. Bunun paralelinde “Ticaret ve Ekonomik İşbirliği,
Yatırımların Karşılıklı Teşviki ve Korunması, Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşmaları”
imzalanmıştır. Bu konuda T.C. Başbakanlık Dış Ticaret Müsteşarlığındaki projeler halâ
yürütülmektedir. Dolayısıyla Türk Cumhuriyetleri ile Türkiye arasında olan ticaret ve diğer
faaliyetlerinde de bağımsızlığın ilk yıllarında bir artış gözlenmektedir. Türkiye hem hava, hem
de kara yolu ile ticaretin gelişmesi için elinden geleni yapmaktadır. Bağımsızlıklarıyla beraber
bu ülkeleri ilk tanıyan Türkiye Cumhuriyeti olmuştur. Bu yüzden pek çok ikili ve çok taraflı
anlaşmalar imzalanmıştır. Türk Cumhuriyetleriyle ticari ilişkiler de belli bir istikrar
gözlenmezken, yerine göre inişli-çıkışlı bir grafik izlemektedir. İstatistiklere baktığımızda
1990’larda bir yükselir gözlenirken, Türk Cumhuriyetleri İhracat Rakamları (Azerbaycan,
Türkmenistan, Özbekistan, Tacikistan, Kazakistan, Kırgızistan) Tablosunda da anlaşılacağı
üzere 2005-2014 yılları arasında Türk Cumhuriyetlerine Türkiye’nin ihracatında istikrarlı bir
artışın olduğu gözlenmektedir.
SOBİDER
Sosyal Bilimler Dergisi / The Journal of Social Science / Yıl: 3, Sayı:6, Mart 2016, s. 546-555
549
Uğur Demiral
Türk Cumhuriyetleri İhracat Rakamları
2016
2014
2012
2010
2008
2006
2004
2002
2000
Türk
Cumhuriyetleri
İhracat
Rakamları
7 386
245
7 191
757
6 075
650
5 212
459
4 064
962
3 525
849
3 925
899
2 992
574
2 053
390
1 455
974
Kaynak: TUİK (1000$)
Yöntem
Girişimcilik faaliyetlerinin artmasının ekonomik ilişkilerin yanında toplumsal ilişkilerin de artıp
artmadığı tespit edilmeye çalışmış. Bu tespit için; 1985-2014 yılları arası dış ticaret rakamları,
1985-2008 yılları arası açılıp kapanan işletme sayıları ve açılan işletme sayısı ile kapanan
işletme sayısı arasındaki fark alınarak net açılıp faaliyetini sürdüren işletme sayısı
kullanılmıştır. 2006-20014 yılları arası Türkiye ye gelen turist sayıları, İş kayıtları kapsamında
yer alan işveren girişimlerin kuruluş yıllarına göre dağılımı 1985-2013 dönemi alınmıştır. 19852013 yılları arası net dış ticaret hacmi ile işveren girişimlerin yıllara göre kurulum dağılımı
arasında basit regresyon yöntemi ile ilişkisi incelenmiştir. 2006-20014 yılları arası dış ticaret
hacmi ile Türkiye’ye gelen turist sayılarının grafikleri karşılaştırılmıştır. 1985-2008 yılları arası
net açılan işletme sayısı ile dış ticaret hacmi grafikleri karşılaştırılmıştır.
İş
kayıtları
kapsamında
yer
alan
işveren
girişimlerin kuruluş yıllarına göre dağılımı, 2013
Yıl
Toplam
İşveren girişim sayısı
%
100,0
Bilinmeyen
1,5
1980 ve öncesi
1,8
1981 - 1985
1,1
1986 - 1990
2,5
1991 - 1995
4,8
1996 - 2000
14,3
2001 - 2005
20,2
2006 - 2013
56,0
SOBİDER
Sosyal Bilimler Dergisi / The Journal of Social Science / Yıl: 3, Sayı: 6, Mart 2016, s. 546-555
550
Girişimciliğin Ekonomik İlişkilere Etkileri
Kaynak: TÜİK
Correlations
distic
Pearson Correlation
distic
isletme
1,000
,945
,945
1,000
.
,000
,000
.
24
24
24
24
isletme
Sig. (1-tailed)
distic
isletme
N
distic
isletme
ANOVA(b)
Sum of
Squares
Model
1
Regression
Residual
df
Mean Square
149282239
326499500
,000
1
14928223932
6499500,000
179527818
86772210,
000
22
81603554030
7827,000
167235021
213271700
,000
23
F
182,936
Sig.
,000(a)
Total
a Predictors: (Constant), isletme
b Dependent Variable: distic
SOBİDER
Sosyal Bilimler Dergisi / The Journal of Social Science / Yıl: 3, Sayı:6, Mart 2016, s. 546-555
551
Uğur Demiral
(Bin $)
Dış Tic Hacmi
450 000 000
400 000 000
350 000 000
300 000 000
250 000 000
200 000 000
150 000 000
100 000 000
50 000 000
0
Dış Tic Hacmi
2006 2007 2008 2009 2010 2011 2012 2013 2014
Turist
50.000.000
40.000.000
30.000.000
Turist
20.000.000
10.000.000
0
2006 2007 2008 2009 2010 2011 2012 2013 2014
SOBİDER
Sosyal Bilimler Dergisi / The Journal of Social Science / Yıl: 3, Sayı: 6, Mart 2016, s. 546-555
552
Girişimciliğin Ekonomik İlişkilere Etkileri
Dış Ticaret Hacmi
400 000 000
350 000 000
300 000 000
250 000 000
200 000 000
Dış Ticaret Hacmi
150 000 000
100 000 000
50 000 000
1985
1987
1989
1991
1993
1995
1997
1999
2001
2003
2005
2007
0
Açılan İşletme Sayısı
80000
70000
60000
50000
40000
Açılan İşletme Sayısı
30000
20000
10000
2007
2005
2003
2001
1999
1997
1995
1993
1991
1989
1987
1985
0
Bulgular
Dış ticaret hacmi ile kurulan işletme sayıları arasında basit regresyon analizi sonucunda
p= ,000 anlamlılık düzeyinde güçlü ve doğrusal bir ilişkinin olduğu tespit edilmiştir. Yeni
işletmelerin kurulması dış ticaret hacmini artıracağı sonucu çıkmaktadır. 2006-2014 dönemi
arası dış ticaret hacmi ve ülkeye gelen turist sayıları grafikleri karşılaştırılmış, dış ticaret hacmi
grafiği artarken ülkeye gelen turist sayısı grafiğinde de artış görülmüştür. 1985-2008 dönemi dış
ticaret hacmi grafiği ile açılan ve kapanan işletme sayısı arasındaki fark alınarak net faaliyetine
devam eden işletme sayısı grafiği karşılaştırılmıştır. Her geçen sen ülkede faaliyet gösteren
işletme sayısı arttıkça dış ticaret hacminin arttığı, kriz yıllarında hem dış ticaret hacminde hem
de açılan işletme sayısında düşüş yaşandığı görülmektedir. Girişimci sayısı artarken pazar
sayısında artışlar yaşanmış, dış ticaret hacmi içinde oran olarak Avrupa’nın düşüş yaşadığı
görülmüş, miktar olarak artsa da Türkiye dış ticaretini Avrupa’ya bağımlılıktan kurtarma
yönünde alternatif pazar arayış sonuçlarının meyve verdiği görülmektedir.
SOBİDER
Sosyal Bilimler Dergisi / The Journal of Social Science / Yıl: 3, Sayı:6, Mart 2016, s. 546-555
553
Uğur Demiral
SONUÇ
Sonuç olarak dünya da artan globalleşme rekabet edebilmeyi daha zor hale getirmiştir.
Girişimciler ürünlerini satabilecek pazarlar bulmakta zorlanmaktadırlar. Bu doğrultuda devletler
girişimcilerini desteklemek ve ekonomik güçlerini koruyup büyütmek için bir takım
işbirliklerine gittikleri görülmektedir. Bu işbirliklerinin uzun süreli ve sağlıklı olması için,
toplumlar arası ortak değerlerin arttıkça ve köklerinin mümkün olduğu kadar geçmişe sahip
olması birlikleri güçlendirmektedir. Birliktelikler karşılıklı çıkar ve yarar üzerine de kurulmuş
olsa ortak değerlere sahip olunmadığı takdir de çıkar çatışmaları çıkmaza girebilmektedir.
Girişimci sayılarının artmasına paralel olarak ülkede dış ticaret hacminin arttığı, yeni pazarlar
bulunduğu, farklı sektörlerin oluştuğu ve yeni ürünlerin geliştiği görülmektedir. Ekonomik
faaliyetlerin gelişmesiyle birlikte ekonomik ilişkilerin artması sosyal ve siyasi ilişkileri de
arttırmaktadır. Türkiye’nin Türk Dünyası ile yeteri büyüklükte ekonomik ilişkileri olmadığı,
Türk Dünya’sından yeteri kadar faydalanamadığı, ekonomik, siyasi ve sosyal ilişkilerde yeteri
kadar ilerleme kaydedemediği görülmektedir. Dünya da birlikteliklerin önemi bu kadar
artmışken Türkiye’nin aynı dili paylaştığı, aynı inanca sahip olduğu, kültürel ve tarihsel
bağlarının çok güçlü olduğu ülkelerle olan ilişkilerinin zayıf olması Türkiye için bir kayıptır.
Türk dünyasıyla birlik oluşturmak için gerekli zemin bulunmaktadır. Ortak dil, inanç, ve ortak
tarih insanların birbirleri ile anlaşmalarını kolaylaştırmaktadır. Bu ortak değerler temel alınarak
Türk Dünyası Birliği oluşturulabilir. Türk Dünyası Birliği oluşturulabilirse bu birliğin temelleri
ortak değerler üzerine inşa edilerek sağlam ve uzun ömürlülüğü oluşturulabilir. Oluşturulacak
birlik sayesinde ekonomik ilişkiler güçlenecek, siyasi ve sosyal ilişkilerde artış gösterecektir.
Girişimciler içinse kolay ulaşabilecekleri ve güçlü bir pazar oluşacaktır. Oluşturulacak birlik
sayesinde karşılıklı yardımlaşma sağlanacak, Türk dünyası ülkeleri oluşan sinerji sayesin daha
hızlı ilerleyecek ve güçleneceklerdir. Küreselleşmede yalnız kalmak devletlerin giderek
zayıflamasına neden olmaktadır. Rekabetin her geçen gün daha çetin olduğu dünya da
yardımlaşma ve dayanışma olmadan rekabet edebilmek imkansız hale gelmiştir. Girişimcilerin
global pazarlarda rekabet edebilmeleri için muhakkak dayanışmaya ihtiyaçları vardır.
Girişimcilik faaliyetleri artırmak bütün devletler için artık ekonomik bir güç oluşturmak için
zorunluluk haline gelmiştir. Böyle bir durumda Türkiye’nin girişimci sayısını artıracak
eğitimlerin artması daha da önemli olduğu anlaşılmaktadır.
KAYNAKLAR
AKSÖZ Emre Ozan, ADAÇAY Funda Rana Özbey, KOZAK Rıdvan, ESEN Ethem, BAKIR
Hasan, (2013), Dış Ticarette Girişimcilik, Açıköğretim Fakültesi Yayını Temmuz
ARIKAN, Semra. (2002). Girişimcilik Temel Kavramlar ve Bazı Güncel Konular, Siyasal
Kitabevi, Ankara.
ÇELEBİ, Nilgün, (1997), Turizm Sektöründeki Küçük İşyeri Örgütlerinde Kadın Girişimciler,
T.C. Başbakanlık Kadının Statüsü ve Sorunları Genel Müdürlüğü Yay., Ankara.
ÇETİNDAMAR, Dilek. (2002). Türkiye’de Girişimcilik, TÜSİAD Yayınları, Ankara.
DOLGUN, Uğur. (2006). Schumpeter’e Göre Ekonomik Gelişmede Girişimcinin Dinamik
Rolü, Girişimcilik ve Kalkınma Dergisi, 1, (1):145–148.
Eyüboğlu, Dilek. (2003). Girişimciliğin Geliştirilmesi, Milli Prodüktivite Merkezi Yayınları No:
668, Ankara.
SOBİDER
Sosyal Bilimler Dergisi / The Journal of Social Science / Yıl: 3, Sayı: 6, Mart 2016, s. 546-555
554
Girişimciliğin Ekonomik İlişkilere Etkileri
GÖMEÇ, Saadettin. (2007) Türkiye-Türk Cumhuriyeti İlişkileri Üzerine Bir Değerlendirme,
Uluslararası Sosyal Araştırmalar Dergisi,
IŞIK, Nihat, GÖKTAŞ Deniz. ve KILINÇ Efe Can. (2011). İktisadi Büyümede Girişimciliğin
Rolü, Girişimcilik ve Kalkınma Dergisi, 6 (1)
İLHAN Süleyman, (2004) Girişimcilik Ve Sosyo-Ekonomik Süreçteki Rolü, Doğu Anadolu
Bölgesi Araştırmaları
ÖZKUL, Gökhan. (2007). Kapitalist Sistemin Sürükleyici Aktörleri: Ekonomik Teoride
Girişimciler, Süleyman Demirel Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, 12 (3)
SOLAK, Fahri. (2003), Türkiye- Orta Asya Cumhuriyetleri Dış Ticaret İlişkilerinin Gelişimi,
Marmara Üniversitesi İİBF Dergisi, 18(1)
Stratejik Rapor, (2007), Afrika Ülkeleri-Türkiye Arasındaki Ekonomik İlişkiler, Türkiye Ve
Afrika Ülkeleri Diplomatik Temsilcileri Ortak Stratejik Vizyon Geliştirme Projesi, No:
24, Aralık
YARDIMCIOĞLU Mahmut, KOCAMAZ Halil, ŞERBETÇİ Gamze, Türkiye’de Dış Ticaret
Ve Ticari İlişkiler, II. Bölgesel Sorunlar ve Türkiye Sempozyumu 1-2 Ekim 2012,
S:339-346
555
SOBİDER
Sosyal Bilimler Dergisi / The Journal of Social Science / Yıl: 3, Sayı:6, Mart 2016, s. 546-555
Download