ﻗﻞ ﻫﻞ ﺴ ﺘﻮي ا ﻦ ﻳﻌﻠﻤﻮن وا ﻦ ﻻ اﺳ ﺘﻌﻴﺬ : ۹( ﻳﻌﻠﻤﻮن ( زﻣﺮ ﺳﻮ

advertisement
Hutbe: Kur’ân-ı Kerîm‘e ve Sünneti Seniyye’ye hizmet,
19 Zilkâde 1433 (05 Ekim 2012)
"Cenab-ı Hak, hakkında hayır dilediği
kimseyi dinde fakih kılar"2 Başka bir hadîsi şerîfte ise şöyle buyuruluyor: "Sizin en
hayırlınız Kur’an-ı öğrenen ve öğretendir "
‫ ﻗﻞ ﻫﻞ ﻳﺴـﺘﻮي اذلﻳﻦ ﻳﻌﻠﻤﻮن واذلﻳﻦ ﻻ‬: ‫اﺳـﺘﻌﻴﺬ اب‬
(۹ ‫ اﻳﺖ‬، ‫ﻳﻌﻠﻤﻮن ) زﻣﺮ ﺳﻮرﻩ ﳼ‬
İmam-ı Rabbânî Müceddid-i Elf-i Sânî
(k.s.) Hazretleri İslamî İlimlerin öğrenilmesi
ve öğretilmesi ile alakalı olarak Mektûbât-ı
Şerife’de şöyle buyuruyorlar:
“Mükellefler üzerine ilk vacip olanlar
İ’tikâdi Hükümler’dir. Yani evvela akaidin
tashih edilmesi icab etmektedir. Bu tashih de
Ehl-i
Sünnet
ve’l-Cemaat
Alimlerinin
görüşlerine muvafık olarak yapılmalıdır…
Akaidin tashihinden sonra ise İlm-i Fıkh’ın
ihtiva ettiği helal-haram, farz-vacib-sünnet,
mendub-mekruh gibi ameli hükümleri
öğrenmek ve bu hükümlerin muhtevası ile
amel etmek lazımdır. Yine talebelere fıkıh
ilmine dair bazı kitapların mütalaa ettirilmesi
icab eder.” 3
Seyyid Ferid Buharî’ye gönderdiği bir
mektuplarında ise4, bu zatın bil-hassa talebe-i
ulumun ihtiyaçları için bir miktar hediye
göndermesinden
dolayı
çok
memnun
olduklarını ifade etmişler; talebe-i uluma
zahiren ehemmiyet verildiği ve onların öne
geçirildiği gibi batınen de böyle yapılması icab
ettiğini beyan buyurmuşlardır.
‫ ﺧ ْ َُﲑ ُ ْﰼ َﻣ ْﻦ ﺗَ َﻌ َّ َﲅ اﻟْ ُﻘ ْﺮا ٓ َن‬: ‫اهلل ﻋَﻠ َ ْﻴ ِﻪ َو َﺳ َّ َﲅ‬
ُ َّ ‫ﻗَﺎ َل اﻟﻨَّ ِ ِ ّﱯ َﺻ َّﲆ‬
‫َوﻋَﻠ َّ َﻤ ُﻪ‬
Muhterem Mü’minler,
Hutbemiz KUR’AN-I KERİM’E ve
SÜNNET-İ SENİYYE’YE HİZMET ETMENİN
KIYMETI hakkındadır.
Maide Suresi’nin 3. ayet-i kerimesi’nde
mealen şöyle buyuruluyor: “Bu gün sizin
dininizi kemale erdirdim, üzerinizdeki
nimetimi tamamladım ve sizin için din
olarak İslam’a razı oldum.” Bu ayet-i Celile
şöyle tefsir ediliyor: “Yani size bütün iman,
akaid ve ahlak kaidelerini ifade ettim, en
mükemmel teşri’ usullerini ve ictihad
kanunlarını öğrettim. Bundan sonra bu
hükümlerin nesh olunması ihtimali kalmadı.
Ve sizi tevfik ve hidayetle saadet-i tamme’ye
ulaştırdım. Size din olmak üzere İslam’a razı
oldum ki Allah indinde razı olunan din, ancak
İslam’dır.”1 Evet Din-i Celil-i İslam, tüm
insanlığın hem dünyada hem de ahirette
selamete kavuşmaları için gönderilmiş
bulunan en son ve en mükemmel dindir. İşte
İslamî Hükümlerin yaşanması, gerek ferdî
gerek ictimâî noktadan, tüm insanlığın
kurtuluşuna vesile olduğundan dolayı dinimiz,
bu hükümlerin öğrenilmesi ve öğretilmesi
hususunda mü’minleri hep teşvik etmiş ve bu
işle meşgul olanlara çok büyük kıymet
atfetmiştir. Tevbe Suresi’nin 122. ayet-i
kerimesi’nde şöyle buyruluyor: “Müminlerin
tamamı birden sefere çıkmasınlar. Fakat
her fırkadan bir topluluk dinde tefekkuh
etsin ve döndükleri zaman kavimlerini
ikaz etsinler, umulur ki sakınırlar.”
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) de bir
hadîs-i şerîflerinde şöyle buyurmuşlardır:
Muhterem Mü’minler
Bu hususla alakalı daha çok izah
yapmak mümkün ancak hulasa olarak ifade
edecek olursak bu dünyada en büyük nimet
İslamî ilimleri öğrenip-öğretmek ve bunlara
yardımcı olmaktır. Yaşadığımız bölgede
başlamış
olan
[önümüzdeki
günlerde
başlayacak olan] sonbahar tatillerini de
gözönünde bulundurarak bu mevzu ile alakalı
elden ne geliyorsa yapmak icab etmektedir.
İslamî ilimleri öğrenme imkânına sahip
olanlar, elde ettikleri bu nimetin kıymetini
bilerek tüm güçleriyle Allah rızası için gayret
göstermeli; bu imkanı bulamayanlar da
öğrenenlere maddeten, manen, kalben, zihnen
destek olarak bu şereften hisselerine düşeni
almalılardır.
2
Sahîh-i Buhârî, İlim 10
Mektûbât-ı Şerife, 1. Cild, 193. Mektup
4 Mektûbât-ı Şerife, 1. Cild, 48. Mektup
3
1
Elmalılı, Hak Dini Kur’an Dili
Download