Sayı: 2016-16 / 13 Mayıs 2016 EKONOMİ NOTLARI Türkiye’de İç Borç Stokunun Arz ve Talep Kompozisyonunun Dönüşümüne Bir Bakış1 Erdal YILMAZ Abstract:In this study, the composition of supply and demand side of the domestic debt stock for Turkey is analyzed for 2004-2015 period. In this period, a significant shift is observed in the composition of domestic debt stock on both demand and supply side. On the demand side, while the shares of foreign investors, domestic institutional investors and private banks increased, the shares of public banks and households decreased. On the supply side, the share of inflation-indexed bonds and fixed coupon bonds increased, whilst the share of foreign currency debt instruments and debt instruments indexed to foreign currency and debt instruments indexed to interest rate decreased. Another important transformation observed in the supply side is the lengthening of debt maturity. These supply side shifts reduce the impact of the shocks related to the interest rate and exchange rate on debt stock. Furthermore, the increase in inflation-indexed bonds implies an advancing in the degree of harmony between monetary and fiscal policy. The high share of foreign investors may cause an increase in interest rates in the event of adverse shocks and affect the refinancing risk of the public debt. While, the high share of domestic institutional investors can balance these risks. Özet: Bu çalışmada, 2004-2015 yılları arası iç borç stokunun arz ve talep tarafının kompozisyonu Türkiye için analiz edilmiştir. Bahsi geçen dönemde, iç borç stokunun hem talep hem de arz kompozisyonunda dikkat çekici dönüşümler gözlenmiştir. İç borç stokunun talep tarafında yabancı yatırımcı, tüzel kişi ve özel bankaların payı artarken kamu bankaları ve hane halkının payının azaldığı saptanmıştır. Arz tarafında ise döviz cinsi ile döviz kuru ve faize endeksli borçlanma araçlarının payı azalırken enflasyona endeksli ve sabit kuponlu tahvillerin payı artmıştır. Arz tarafında gözlenen diğer önemli bir değişim ise borçlanmanın vadesinin uzamasıdır. Bu dönüşümler, faiz oranı ve döviz kurundaki şoklara karşı borç stokunu sağlamlaştırırken enflasyona endeksli borçlanma araçlarının payının artması da maliye ve para politikası arasındaki uyumun önemine işaret etmektedir. Yabancı yatırımcı payının artması ise olumsuz şoklar karşısında faiz oranlarının artması ve kamu borcunun yeniden finansmanı konusunda riskleri artırırken tüzel kişilerin payının yüksek olması bu riskleri dengelemektedir. 1 Bu çalışmaya katkılarından dolayı Editör ve çalışmanın hakemine teşekkür ederim. Ayrıca çalışma boyunca sundukları katkılarından dolayı Tuba Yılmaz, Ali A. Çulha, S. Tolga Tiryaki’ye teşekkür ederim. Ekonomi Notları 1 Sayı: 2016-16 / 13 Mayıs 2016 1. Giriş Gelişmekte olan ülkelerde kamu iç borç stokunda yabancı yatırımcıların yerel para birimi cinsinden payı dikkat çekici bir biçimde artmıştır (Grafik 1). Küresel kriz öncesinde dönüşmeye başlayan bu yapı, küresel kriz sonrası, gelişmekte olan ülkelerde uygulanan geleneksel sıfır faiz oranı politikası ve geleneksel olmayan parasal genişleme para politikalarıyla önemli ölçüde hız kazanmıştır.2 Kuşkusuz bu dönüşümlerde gelişmekte olan ülkelerin 1990’lı ve 2000’li yıllarda yaşadıkları krizler sonrasında uyguladıkları politikalar sonucu elde ettikleri makro istikrarın ve reformların katkısı yadsınamayacak bir faktördür.3 Gelişmekte olan ülkelerde yaşanan talep tarafındaki bu dönüşüm, kamu borçlanmasının arz tarafında da dönüşümünü beraberinde getirmiştir. Yabancı yatırımcıların yerel para birimi cinsinden uzun vadeli borçlanma araçlarına yönelik artan talebi, iç borçlanmada döviz cinsi 4 ile döviz endeksli borçlanma araçlarının payının azalmasına yol açmıştır. Bu notun amacı, gelişmekte olan ülkelerde borçlanma araçlarında ve yatırımcı tabanında gözlenen bu dönüşümün, Türkiye üzerine odaklanarak iç borç stokuna nasıl yansıdığına cevap aramak ve iç borç stokunun yapısında gözlenen bu değişimin ortaya çıkardığı risk ve fırsatları analiz etmektir. Buna ek olarak, Amerikan Merkez Bankası’nın (FED) uyguladığı para politikasının iç borç stokunun dönüşümüne etkileri de değerlendirilmektedir. Grafik 1: İç Borç Stokunda Yabancı Yatırımcıların Yerel Para Birimi Cinsinden Payı 45% 40% 35% 30% 25% 20% 15% 10% 5% 0% Rusya Güney Afrika Brezilya Türkiye Hindistan Endonezya Kaynak: IMF, Gelişmekte olan piyasalar için borç stoku yatırımcı tabanı veri seti 2 Sienaert (2012) ve Du ve Schreger (2015). Makro istikrar, düşük enflasyon oranı ve borç stoku, yüksek büyüme oranı ve sağlam finansal yapıyı ima etmektedir. 4 Detaylı bilgi için bakınız: Anderson ve diğ. (2010), Burger ve diğ (2012), Arslanalp ve Tsuda (2014), Miyajima ve diğ. (2015) 3 Ekonomi Notları 2 Sayı: 2016-16 / 13 Mayıs 2016 2. İç Borç Stokunun Talep Tarafındaki Dönüşüm İç borç stokunu talep eden yatırımcı tabanının genişliğinin yanı sıra bu talebin kimler tarafından hangi oranda karşılandığı önemli bir noktadır. Yatırımcı tabanının iç borç stokunu dengeli bir dağılımla tutması yeniden finansman riskini azaltırken yatırımcılardan birine gelen şokun ekonomide yaratacağı etkiyi de sınırlamaktadır.5 Türkiye’de iç borcun talep yapısına baktığımızda yabancı yatırımcılar, yerel ticari ve kamu bankaları ile tüzel kişiler gibi alıcıların her birisi son yıllarda ortalama yüzde 20 civarında iç borç stokunu talep etmektedir (Grafik 2). Bu çerçevede, Türkiye için iç borç stokunun talep yapısının göreli dengeli dağıldığı, diğer bir deyişle talep tarafında ağırlıkta tek bir taşıyıcının olmadığı söylenebilir. Ayrıca, menkul kıymetler yatırım fonu, katılım ve yabancı banklar ise düşük bir oranda iç borcu tutmaktadır. Borç stokunun talep kompozisyonunda incelenen dönem içerisinde önemli değişiklikler göze çarpmaktadır (Grafik 2). 2004 yılı başında iç borç stokunun yüzde 7’si yabancı yatırımcılar ve yüzde 93’ü yerli yatırımcılar tarafından tutulurken, 2015 yılı sonu itibarıyla bu oran yabancılar için yüzde 17,4, yerli yatırımcılar için yüzde 82,6 olmuştur. Yabancı payında görülen yüzde 10’luk bu artışta, iten faktörler (gelişmiş ülkelerde faiz oranının düşüklüğü ve yüksek parasal genişleme), çeken faktörler (1990’lı yıllara göre Türkiye’de düşük enflasyon oranı ve oynaklığı, sağlam maliye ve güvenilir para politikası) ve yabancı yatırımcıların yerel para birimi cinsi borçlanma araçlarına yönelik tercihleri rol oynamıştır.6 Peiris (2010) yabancı yatırımcıların, yerel bono piyasasının gelişmesi, yatırımcı tabanında çeşitliliğe yol açması, gelişmekte olan ülkelerin borçlanma araçlarına önemli miktarda talep yaratması ve piyasa likiditesini artırması yoluyla katalizör görevi gördüğünü belirtmiştir. Bu çerçevede, Türkiye’de yabancı payının artması iç borçlanma faiz oranının düşmesini ve borçlanma vadesinin uzamasını sağlayarak iç borç stoku için avantajlar sunmaktadır. Ancak, yabancı yatırımcının bono taleplerini keskin bir şekilde düşürmesi durumunda ise, iç borç stokunun yeniden finanse edilme riski ortaya çıkmaktadır. Yerli yatırımcıların oluşturduğu yatırımcı tabanına baktığımızda; bankalar ve İşsizlik Sigorta Fonu’nun (İSF) yer aldığı tüzel kişiler ile menkul kıymetler yatırım fonunun aktif rol oynadığı görülmektedir.7 Yerli yatırımcı tabanındaki bu çeşitlilik yabancıların taleplerini düşürmesi durumunda iç borç stokunun yeniden finanse edilme riskini dengelemektedir. 5 IMF (2014). Burger ve Warnock (2007) gelişmekte olan ülkelerin bono piyasasına yabancı yatırımcıların katılımının iyileştirilmesinde makroekonomik istikrarsızlığın azaltılmasının önemine vurgu yapmıştır. Türkiye’de 2001 krizi sonrası uygulanan politikalarla sağlanan istikrarın yabancı yatırımcı katılımındaki rolü de unutulmamalıdır. 7 Tüzel kişiler, işsizlik sigorta fonu dışında, tabanı oldukça farklı yatırımcıların oluşturduğu çeşitlilik barındırmaktadır. 6 Ekonomi Notları 3 Sayı: 2016-16 / 13 Mayıs 2016 Grafik 2: İç Borç Stokunun Talep Kompozisyonu (%) 100 90 80 70 60 50 40 30 20 10 0 2004 2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011 2012 2013 2014 Kamu Bankaları Özel Bankalar Yabancı Bankalar Kalkınma ve Yatırım Bankaları Gerçek Kişiler Tüzel Kişiler Menkul Kıymet Yatırım Fonları TCMB Yurt Dışı Yerleşikler 2015 Kaynak: TCMB, T.C. Hazine Müsteşarlığı. İç borç stokunun talep tarafında dikkat çeken bir diğer nokta ise tüzel kişilerin payının yüzde 19’lardan yüzde 25’lere ulaşmış olmasıdır (Ek Grafik 1). Bu artışın en önemli sürükleyicisi İSF olmuştur. Özellikle ekonomide sağlanan istikrarla birlikte azalan işsizlik oranı ile artan denetimlerin etkisiyle sağlanan kayıt dışı işsizlikteki düşüş, İSF’nin payının artmasında önemli rol oynamıştır. Ek Grafik 1’den gözlendiği üzere, tüzel kişilerde İSF’nin payındaki artış küresel kriz sonrasına denk gelmektedir. Bu çerçevede, Türkiye için kayıt dışı işsizlikte görülen dramatik düşüş eğilimi (Ek Grafik 2) işsizlik sigorta fonunun gelirini artırarak iç borç için güçlü yatırımcı tabanı yaratmış ve borcun yeniden finanse edilme riskini de azaltarak faizlerin düşmesine destek olan diğer önemli bir faktör olmuştur. İç borç stokunun talep tarafında göze çarpan diğer önemli bir gelişme ise hane halkının 2004 yılında yüzde 14,4 olan payının zaman içinde azalarak 2010 yılında yüzde 1 seviyesine gerilemesi ve bu düşük seviyenin 2015 yılına kadar sürmesidir. Hane halkının son yıllarda borçlanma senetlerine ilgi göstermemesinin bir nedeni de bu senetleri doğrudan talep etmek yerine bireysel emeklilik sistemi fonları aracılığıyla talep etmesi olabilir. Kamu bankalarının iç borç stoku içindeki payının FED niceliksel genişleme politikalarındaki değişikliğe denk gelen 2013 yılından itibaren kısmen azalması dikkat çekmektedir. Bu durum, kamu bankalarının iç borç stokuna olan talebini azaltarak özel kesime kredi vermeye yönelmiş olabileceğine işaret etmektedir. Özel bankalar ise küresel kriz dönemlerinde iç borç stokuna olan taleplerini artırmış, kriz sonrası dönemde ise azaltmıştır Özel bankaların iç borç stoku talebindeki bu değişiklik, özel kesime kredi açma Ekonomi Notları 4 Sayı: 2016-16 / 13 Mayıs 2016 yoluna gitmiş olabileceklerini düşündürmektedir. Ancak, özel bankalar kamu bankalarına göre iç borç talep etmede son yılarda daha istikrarlı davranmaktadır. Son olarak, iç borç stokunun talep tarafında TCMB payının 2004 yılına göre düştüğü görülmektedir. 2001 krizi nedeniyle TCMB’nin devlet iç borçlanma senetleri karşılığı bankaların yapısını güçlendirmek amacıyla enjekte ettiği likiditeden dolayı artan payı zaman içerisinde azalarak ihmal edilebilir bir seviyeye gerilemiştir. 3. İç Borç Stokunun Arz Tarafındaki Dönüşüm Kriz öncesi başlayan ve kriz sonrasında da gözlenen talep kompozisyonundaki dönüşüm iç borç stokunun arz tarafında da dönüşümlere yol açmıştır. İç borç stokunun arz tarafına baktığımızda, değişken faizli ve döviz cinsi ya da endeksli borçlanma araçlarının payının zaman içerisinde azaldığını görmekteyiz. Hatta 2011 yılından sonra döviz cinsi borçlanma araçlarının iç borç stoku içerisindeki payı sıfırlanmıştır. Bu durum iç borç stokunu kur şoklarına karşı duyarsız hale getirmiş ve daha sağlıklı bir yapının oluşmasına katkı sunmuştur.8 Değişken faizli ve dövize endeksli borçlanma araçlarındaki bu azalma, daha çok uzun vadeli sabit kupon ödemeli ve enflasyona endeksli borçlanma araçlarındaki artışla karşılanmıştır (Grafik 3). Nitekim 2004 yılında, değişken faizli TL cinsi borçlanma araçlarının toplam iç borç içindeki payı yüzde 32’den 2015 yılında yüzde 19 seviyesine gerilemiştir. Aynı dönemde, sabit getirili TL borçlanma araçlarının toplam iç borç stoku içindeki payı 23 puan artışla yüzde 58,3 seviyesine ulaşmıştır. TÜFE’ye endeksli kâğıtların payı ise yaklaşık 13 puan artışla 2015 yılında yüzde 22,6 oranına ulaşmıştır. TÜFE’ye endeksli borçlanma araçlarının payının dramatik bir şeklide artmasında İSF ve son yıllarda tasarrufları teşvik etmek için kurulan bireysel emeklilik fonuna devlet katkısının olmasıyla birlikte sigorta şirketlerinin varlıklarının artması etkili olmuştur. Diğer taraftan bankaların kendilerini enflasyon riskine karşı korumak amacıyla bu araçları talep etikleri düşünülebilir. İç borç stokunda 2011 yılından sonra döviz cinsi veya dövize endeksli borçlanma araçlarının olmamasına karşın, döviz kurundan enflasyona geçişkenliğin yüksek olması sebebiyle bankaların kısmen döviz hareketlerine karşı koruma sağlama isteği bu tercihlerinde rol oynamış olabilir. Küresel krizden hemen sonra sabit faiz kupon ödemeli TL cinsi tahvillerin payı artmıştır (Grafik 3). Bu borçlanma araçlarına olan talepteki artışın yabancı yatırımcı payının arttığı bir döneme denk gelmesi, yabancı yatırımcıların ağırlıkla bu borçlanma aracını talep ettiklerine işaret etmektedir. Bu çerçevede, yabancı yatırımcı tabanındaki artışın Türkiye için iç borç vadesinin uzamasında önemli rol oynadığı söylenebilir. 8 Benzer bir eğilim diğer gelişmekte olan ülkelerde de gözlenmiştir. Bilgi için bknz. Anderson ve diğ. (2010). Ekonomi Notları 5 Sayı: 2016-16 / 13 Mayıs 2016 Grafik 3: İç Borç Stokunun Arz Kompozisyonu (%) 70 60 50 40 30 20 10 0 2003 2004 2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011 2012 2013 2014 2015 TL Sabit Faizli Döviz Değiken Faizli TL-Değişken Faizli TÜFE'ye Endeksli Döviz Sabit Faizli Kaynak: T.C. Hazine Müsteşarlığı. Uzun vadeli TÜFE’ye endeksli ve değişken faizli tahvillerin iç borç stokundaki payının yüksek olması (2015 sonu itibarıyla yüzde 41,7) enflasyon oranındaki değişimlerin Fisher ilişkisi nedeniyle nominal faiz üzerinde etkili olmasına neden olmaktadır. Bu nedenle, enflasyon oranının yükselmesi, borç yükünü artırmaktadır. Borç stokunun arz tarafında ortaya çıkan bu dönüşüm, enflasyonun istikrarlı ve düşük bir seviyede tutulması için maliye ve para politikasının arasındaki uyumun daha da artması gerektiğine işaret etmektedir. Yabancı yatırımcılar, iç borç stokunun yatırımcı tabanında değişime yol açmanın yanı sıra, iç borç stokunun arz tarafını da etkilemektedir.9 Yabancı yatırımcıların iç borç stokunun arz tarafına yönelik etkisi iç borçlanma faiz oranı, vade ve borçlanma araçları üzerinde olmaktadır. Peiris (2010) Türkiye’nin de içinde yer aldığı gelişmekte olan ülkeler için yabancı payındaki yüzde 1 puanlık artışın borçlanma faiz oranını 6 baz puan, Ebeke ve Lu (2014) ise 7-9 baz puan düşürdüğünü bulgulamışlardır. artmasının borçlanma vadesini uzattığını 10 Du ve Schreger (2015) yabancı payının göstermiştir. Türkiye için borçlanmanın maliyetindeki düşüş ve vadesindeki uzamanın özellikle yabancı payındaki artışın hız kazandığı küresel kriz sonrası döneme denk gelmesi dikkat çekmektedir (Ek Grafik 3 ve 4). Bu durum, diğer faktörlere ek olarak yabancı yatırımcının iç borçlanma faiz oranı ve vadesi üzerinde etkili olduğuna dair güçlü bir ipucu sunmakta ve yazını desteklemektedir. Yabancı yatırımcının, iyi zamanlarda, iç borçlanma tabanındaki payını artırması bankacılık kesiminin 9 İç borç stokunun arz ve talep tarafına ilişkin detaylı bilgi için bknz. Arslanalp ve Tsuda ( 2014). 10 Ebeke ve Lu (2014) yabancı yatırımcıların payı ile faiz oranı arasındaki nedensellik ilişkisinin iki yönlü olabileceğini dile getirmişlerdir. Ekonomi Notları 6 Sayı: 2016-16 / 13 Mayıs 2016 özel kesime daha rahat kredi açmasına olanak tanımaktadır. 11 Bu etkiler bir arada değerlendirildiğinde, yabancı yatırımcı payının artmasının, büyüme performansına olumlu katkı sağlayarak iç borç stokunun düşüşünde oldukça önemli rol oynadığı görülmektedir. Özetle, iç borç stokunun hem arz hem talep tarafında gözlenen bu dönüşümde yabancı payının artmasının öncülük ettiği söylenebilmektedir. 4. İç Borç Stokunun Talep ve Arz Kompozisyonu: Olası Riskler ve Fırsatlar Türkiye için, karşılaştırıldığında kriz iç öncesi borç (2004-2007) stokunun ve kriz sonrası kompozisyonunda (2010-2015) çarpıcı dönem değişiklikler göze çarpmaktadır (Grafik 4). İç borcun arz tarafında TÜFE’ye endeksli ve uzun vadeli sabit faizli tahvillerin iç borç stoku içindeki payında sırasıyla 12,6 ve 9,7 puanlık artışlar olurken, döviz kuru ve faiz oranına endeksli borçlanma araçlarının payında ise sırasıyla 8,9 ve 8,5 puanlık düşüşler olmuştur. Dövize endeksli sabit faizli borçlanma araçlarının payında ise 4,9 puanlık düşüş gerçekleşmiştir. 2011 yılından beri ise iç borç stokunda döviz cinsi borçlanma aracı kalmamıştır. Arz tarafında gözlenen bu eğilim ayrıca faiz oranı ve döviz kuru gibi finansal şoklara karşı borç stokunu daha dayanıklı hale getirirken borçlanma vadelerinin uzaması da borcu yeniden finanse etme riskini azaltmıştır. Arz tarafında küresel kriz öncesinde başlayan ancak küresel krizle birlikte ivmelenen dönüşüm eğilimi diğer gelişmekte olan ülkeler için de gözlenmiştir. Anderson ve diğ. (2010) kriz öncesi dönemde gelişmekte olan ülkelerde iç borç stokunun arz tarafında değişken ve döviz kuruna endeksli borçlanma araçlarının payının azaldığını ve borçlanma vadesinin uzadığını ortaya koymuştur. Borç stokunda görülen bu değişimin, küresel krizin gelişmekte olan ülkelerin borç stoku üzerindeki olumsuz etkilerini sınırladığını ileri sürmüştür. FED’in 2013 yılında miktarsal parasal genişleme konusunda değişikliğe gitmesi, faiz artırımına ilişkin belirsizliklerin artması ve yılsonunda da faiz artırımına gitmesiyle gelişmekte olan ülkelerde olduğu gibi Türkiye’de de Türk lirası ciddi oranda değer kaybetmiştir (Ek Tablo 1). Döviz kurlarındaki değer kayıplarına karşın faiz oranı ve borç stoku artışının sınırlı düzeyde olmasında borç stoku içerisinde döviz kuru ve dövize endeksli borçlanma araçlarının son yıllarda yer almaması ön plana çıkmaktadır. Kriz öncesi dönemde döviz kurundaki artışlar, kamu iç borç stoku ve risk priminin artması yoluyla borcun sürdürülebilirliğine dair endişeler yaratırken, kriz sonrası döviz kurundaki artışların risk primi ve bu tarz endişeler üzerine etkisi göreli olarak sınırlı olmuştur. Bu çerçevede, kriz sonrası iç borç stokunun arz tarafında gözlenen bu dönüşümün, kamu iç borcu için risk primi ve borçlanma faizi üzerine geçmişe kıyasla olumlu etki yaptığı söylenebilir. 11 Başçı (2006), kamu iç borç stokunun düşmesi ve kamu kesimi borçlanma gereğindeki ciddi azalmalar Türkiye’de kredi arzının büyümesinde en önemli sürükleyici güç olduğunu belirtmiştir. Bruner ve diğ. (2014), kötü zamanlarda yabancı yatırımcıların iç borç stokunda payının azaldığı ve azalan bu payın yerli yatırımcılar tarafından doldurulduğunu ve bu durumunda kötü zamanlarda ekonomideki daralmayı daha da olumsuz etkilediğini ileri sürmüştür. Ekonomi Notları 7 Sayı: 2016-16 / 13 Mayıs 2016 Grafik 4: İç Borç Stokunun Arz Tarafındaki Dönüşüm (% Fark) Küresel Kriz Öncesi (2004-07, ortalaması) ile Küresel Kriz Sonrası (2010-15, ortalaması) Arasındaki Fark, Yüzde Puan TÜFE'ye Endeksli 12,6 Döviz Değiken Faizli -8,9 Döviz Sabit Faizli -4,9 TL-Değişken Faizli -8,5 9,7 TL Sabit Faizli -15 -10 -5 0 5 10 15 Kaynak: TCMB, TC. Hazine Müsteşarlığı. Grafik 5: İç Borç Stokunun Talep Tarafındaki Dönüşüm (% Fark) Küresel Kriz Öncesi (2004-07, ortalaması) ile Küresel Kriz Sonrası (2010-15, ortalaması) Arasındaki Fark, Yüzde Puan Yurt dışı yerleşikler 7,8 -4,8 TCMB Menkul Kıymet Yatırım Fonları -1,1 Tüzel Kişiler 2,6 -9,0 Gerçek Kişiler Kalkınma ve Yatırım Bankaları 0,4 Yabancı Bankalar 3,1 3,9 Özel Bankalar Kamu Bankaları -2,8 -10 -5 0 5 10 Kaynak TCMB, TC. Hazine Müsteşarlığı. İç borç stokunun talep tarafında ön plana çıkan dönüşümlerden biri İSF’nin öncülük ettiği (Ek grafik 1) tüzel kişilerin payının artmasıdır. Bireysel emeklilik fonu ve sigorta şirketleri de tüzel kişiler içerisinde yer almaktadır. Bireysel emekliliği teşvik etmek için devlet katkı payının verilmesiyle iç borç stoku içerisindeki payı artma eğilimde olan sigorta şirketlerinin, iç borç stokuna olan taleplerini sürdüreceği düşünülmektedir. İSF ve sigorta şirketlerinin içinde yer alan tüzel kişiler, 2015 yılı sonu itibarıyla, iç borç stokunun yaklaşık yüzde 25’ini Ekonomi Notları 8 Sayı: 2016-16 / 13 Mayıs 2016 oluşturmaktadır. İç borç stoku yatırımcı tabanı içinde istikrarlı bir talep bileşeni ve önemli ağırlığa sahip olan tüzel kişilerin, yeniden borçlanma riskine gelen şoku hafifletmesi beklenebilir. Diğer taraftan, kurumsal yerel yatırımcıyı oluşturan bu bileşenlerin payının yüksek olmasının borçlanma faizlerine gelecek şoku yumuşatmaya da katkı yapma olasılığı yüksektir.12 Kriz sonrası dönemde Merkez Bankasının makro ihtiyati politika aracı olarak uyguladığı mevduat munzam karşılığını artırması sonucunda bankalar artan likidite ihtiyacını karşılamak için Merkez Bankası’ndan fon sağlamaktadırlar. Buna ek olarak bankalar, Merkez Bankası ile diğer işlemleri için de teminat olarak kullanmak üzere Devlet İç Borçlanma Senetlerine (DİBS)’lere talep yaratmaktadırlar. Son olarak da bankalar, birincil DİBS piyasasında piyasa yapıcısıdırlar. Piyasa yapıcıları birincil piyasadan Hazine’nin finansman ihtiyacını karşılamak için belli bir miktarda DİBS satın almak durumundadırlar. Bütün bunlar göz önüne alındığında bankaların da iç borç talebi için istikrar unsuru olduğu söylenebilir. Nitekim kriz sonrası dönemde özel ve yabancı bankaların iç borç stoku içerisindeki payı önemli oranda artmıştır. Ancak aynı durum kamu bankaları için geçerli değildir. Yabancı yatırımcıların diğer bölümde de değinildiği üzere kriz sonrası payı önemli oranda artmıştır. Ancak, yabancı yatırımcılar iç borç stoku içerisinde en istikrarsız talep bileşenidir. Küresel krizin ortaya çıktığı 2008 ve bir yıl sonrasına bakıldığında yabancı yatırımcıların iç borç stoku içerindeki payının azaldığı gözlenmektedir. Yabancı yatırımcılar aynı eğilimlerini, 2013 yılında FED’in parasal genişlemeye yönelik yaptığı değişiklik ve sonrasında faiz artırımı sürecindeki belirsizlik sırasında da sürdürmüşlerdir. Bu çerçevede, yabancı yatırımcıların olumsuz bir şok karşısında, iç borç stokuna olan taleplerini azaltması gerek borçlanma faizi gerekse büyüme üzerinde olumsuz etki yaparak ekonomideki oynaklığı artırabilmektedir. Not etmek gerekir ki yabancı yatırımcının, iç borç stokuna olan talebinin azalmasının büyüme üzerine etkisi, iç borç stokunun hangi talep bileşeniyle karşılanacağına bağlı olmaktadır. 2008-09 küresel krizinde yabancı yatırımcı payını azaltırken ağırlıkla özel bankalar olmak üzere paylarını artırmış ve bu durum da özel sektöre açılacak kredi miktarını azaltmıştır. Bu da büyümeyi olumsuz etkilemiştir. Ancak 2013 ve 2015 yıllarında FED’in aldığı kararlar karşısında yabancıların azalan talebini ağırlıkta tüzel kişiler telafi etmiş ve büyüme olumsuz etkilenmemiştir. Özetle yabancıların iç borç stokuna olan taleplerindeki azalmayı Türkiye’de istikrarlı talep bileşeni olan tüzel kişiler ya da bankacılık sektörü telafi etmiştir. Bu durum, borcun yeniden finansmanı riskini sınırlarken büyüme üzerine etkisi ise borcu hangi talep bileşeninin karşıladığına bağlı olmaktadır. 5. Sonuç İç borç stokundaki ortaya çıkan dönüşümle birlikte arz tarafında döviz cinsi borçlanma araçlarının bulunmaması, kur artışlarının iç borç stoku ve risk primi üzerindeki etkisini 12 Yatırımcı tabanın kompozisyonu ve faiz oranı arasındaki ilişki için bkz. Anderson ve diğ. (2010) ve Andrizky (2012) Ekonomi Notları 9 Sayı: 2016-16 / 13 Mayıs 2016 sınırlayarak pozitif katkı sağlamaktadır. İç borç stokunun arz tarafında ortaya çıkan diğer önemli bir dönüşüm de, faiz oranına duyarlı değişken faizli borç stokunun payı azalırken enflasyona endeksli iç borç stokunun payının artmış olmasıdır. Bu nedenle, iç borç stokunun, dolaylı olarak faize olan duyarlılığı azalırken enflasyona olan duyarlılığı artırmıştır. Borç stokunun arz tarafında ortaya çıkan bu dönüşüm, enflasyonun istikrarlı ve düşük bir seviyede tutulması için maliye ve para politikasının uyumlu bir şekilde oluşturulmasının gerektiğine işaret etmektedir. İç borç stokunun talep tarafında yabancıların payı, küresel parasal genişlemeyle birlikte artmış ancak küresel parasal genişlemenin son bulması ve FED faiz kararındaki belirsizlikle ciddi oranda azalmıştır. Yabancı yatırımcıların bu tür şoklar karşısında iç borç stokuna olan taleplerini azaltması gerek borçlanma faizi gerekse büyüme üzerinde olumsuz etki yapmaktadır. Son yıllarda yabancıların iç borç stokuna olan taleplerindeki azalma, genel olarak, Türkiye’de istikrarlı talep bileşeni olan tüzel kişiler ya da bankacılık sektörü aracılığıyla telafi edilmiştir. Bu durum, borcun yeniden finansmanı riskini sınırlarken büyüme üzerine etkisi ise hangi talep bileşeninin karşıladığına bağlı olmaktadır. Yabancıların payındaki düşüşün banka talebi ile karşılandığı durumda kredi kanalıyla büyüme yavaşlarken, bu boşluğu tüzel kişilerin doldurması durumunda büyüme etkisi daha sınırlı olmaktadır. Kaynakça Anderson, Phillip RD, Anderson Caputo Silva, and Antonio Velandia-Rubiano. "Public debt management in emerging market economies: Has this time been different?." World Bank Policy Research Working Paper Series, Vol (2010). Andritzky, Mr Jochen R. “Government bonds and their investors: What are the facts and do they matter?. “ No. 12-158. International Monetary Fund, (2012). Arslanalp, Serkan, and Takahiro Tsuda. "Tracking global demand for advanced economy sovereign debt." IMF Economic Review 62.3 (2014): 430-464. Başcı, E. “Credit growth in Turkey: drivers and challenges “ BIS Papers No 28 363, 2006 Broner, Fernando, et al. "Sovereign debt markets in turbulent times: Creditor discrimination and crowding-out effects." Journal of Monetary Economics 61 (2014): 114-142. Burger, John D., and Francis E. Warnock. "Foreign participation in local currency bond markets." Review of Financial Economics 16.3 (2007): 291-304. Burger, John D., Francis E. Warnock, and Veronica Cacdac Warnock. "Emerging local currency bond markets." Financial Analysts Journal 68.4 (2012): 73-93. Du, Wenxin, and Jesse Schreger. "Sovereign Risk, Currency Risk, and Corporate Balance Sheets." Harvard, Department of Economics Working Paper (2015). Ebeke, Christian, and Yinqiu Lu. "Emerging market local currency bond yields and foreign holdings in the post-Lehman period: A fortune or misfortune?." (2014). IMF Policy Paper: “Revised Guidlines for Public Debt https://www.imf.org/external/np/pp/eng/2014/040114.pdf Management”, 2014. Miyajima, Ken, Madhusudan S. Mohanty, and Tracy Chan. "Emerging market local currency bonds: diversification and stability." Emerging Markets Review 22 (2015): 126-139. Ekonomi Notları 10 Sayı: 2016-16 / 13 Mayıs 2016 Peiris, Shanaka J. "Foreign participation in emerging markets’ local currency bond markets." IMF Working Papers (2010): 1-19. Sienaert, Alex. "Foreign investment in local currency bonds--considerations for emerging market public debt managers." World bank Policy Research Working Paper 6284 (2012). Ek Grafik Ek.1 İç Borç Stokunu Tutan Tüzel Kişilerin Dağılımı (%) 100 90 80 70 60 50 Diğer 40 İŞF 30 20 10 0 2006 2007 2008 2009 2010 2011 2012 2013 2014 2015 *İŞF: İşsizlik Sigorta Fonu Kaynak: TCMB Grafik Ek.2: İşsizlik Sigorta Fonu’nun İç Borç Stoku İçindeki Payı ve Kayıt Dışı İstihdam (%) 80 50 70 45 60 40 50 35 40 30 30 25 2006 2007 2008 İSF 2009 2010 2011 2012 2013 2014 Kayıtdışı İstihdam (sağ eksen) *İŞF: İşsizlik Sigorta Fonu Kaynak TCMB Ekonomi Notları 11 Sayı: 2016-16 / 13 Mayıs 2016 Grafik Ek.3: İç Borçlanma Faiz Oranı* (%) 70 60 50 40 30 20 10 01.03 07.03 01.04 07.04 01.05 07.05 01.06 07.06 01.07 07.07 01.08 07.08 01.09 07.09 01.10 07.10 01.11 07.11 01.12 07.12 01.13 07.13 01.14 07.14 01.15 07.15 0 *Nakit borçlanmanın ortalama maliyeti Kaynak: TC. Hazine Müsteşarlığı. Grafik Ek.4: İç Borç Stoku ve Nakit İç Borçlanmanın Ortalama Vadesi (Ay) 80 Nakit İç Borçlanmanın Ortalama Vadesi 60 İç Borç Stokunun Ortalama Vadesi 40 20 2015 2014 2013 2012 2011 2010 2009 2008 2007 2006 2005 2004 2003 2002 2001 2000 0 Kaynak TC. Hazine Müsteşarlığı. Tablo Ek.1 Bazı Gelişmekte Olan Ülkelerin Döviz Kuru, Faiz Oranı ve CDS Değişimi (2015-2014, Birikimli, %) Brezilya Endonezya Güney Afrika Türkiye Döviz kuru 44,11 16,72 15,00 28,11 Faiz oranı* 2,03 1,18 0,53 2,91 70,26 47,92 85,62 CDS 175,20 *2 yıl vadeli DİBS Kaynak: Bloomberg, yazarın kendi hesaplamaları. Ekonomi Notları, ekonomik gelişmelere dair tartışmalara zamanlı bir katkıda bulunmak ve TCMB bünyesinde Türkiye ekonomisi ve para politikası üzerine yapılan çalışmaların sonuçlarını kamuoyuyla paylaşmak amacıyla hazırlanan bir yayındır. Burada sunulan görüşler tamamıyla yazarlara aittir, dolayısıyla TCMB’nin ya da çalışanlarının görüşlerini temsil etmeyebilir. Burada yer alan metnin tamamının başka bir yerde yayımlanabilmesi için TCMB’den yazılı izin alınması gerekmektedir. Görüş ve öneriler için: Editör, Ekonomi Notları, TCMB İdare Merkezi, Anafartalar Mah. İstiklal Cad, No: 10, Kat:15, 06050, Ulus/Ankara/Türkiye. E-mail: ekonomi.notlari@tcmb.gov.tr Ekonomi Notları 12