Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir Zekât ve Fitre İbadeti

advertisement
Eleştiri
Kültürü
Dr. Yusuf IŞIK 07
Sivil Toplum
Kurumlarımız ve
Kurumsallaşmaları
Gurbet
Mektupları-30
Fetih,
Fatih ve
Fatiha
A.Engin KARAHAN09
M. Salih AYDIN28
Murat KUBAT20
Gurbetçilerin İkinci
Bir Emeklilik Yaptırmaları Zorunludur
Yaşar CİMŞİT11
Hayat
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
Aylık Ücretsiz Gazete / Kostenlose Monatliche Zeitung
HASENE Kumanya Kampanyası’nda
Anlamlı Sonuç: 80 bin 177 Kumanya 10
Sayı/Nr.: 117 • Yıl/Jahre: 13 • Haziran / Juni 2016 / Ramazan 1437
Uluslararası Hicri Takvim Birliği Kongresi’nden Birlik Kararı Çıktı 17
Eleştiri
Ahlâkı
İbrahim TENEKECİ27
Hicrî Takvim’de
Birliğe Doğru
Adım Atıldı
İlhan BİLGÜ05
Frankfurt
Şube Müdürü
Gürbüz Gündüz
Almanya’nın İlk ve Tek İslami
Bankacılık Prensiplerine Uygun
Olan KT Bank AG Artık
Frankfurt’ta Hizmetinizde
Kelsterbach’ta Çocuk Şenliği 22
eleştiri ahlakı
IGMG Sosyal Hizmetler
Başkanı Mustafa Uyanık
Zekât ve Fitre İbadetinin Yerine Getirilmesi
İçin Gerekli Ortam ve
İmkânları Oluşturmak
Görevimizdir 23-24
)X%
_.
ATİB’de Hoca Ahmet Yesevi Paneli22
$OWÝQNÕSH
+HODO(WYH(WhUQOHUL
XXXBMUJOL·QFEF
18. Kur’an-ı Kerim’i Güzel Okuma ile 18. Temel Dini Bilgiler ve
Genel Kültür Yarışmalarının Almanya Finalleri Yapıldı 14
25
Bielefeld Yayla Şenliği Renkli Görüntülere Sahne Oldu 12
Köln Üniversitesinde İslamafobia Konulu
Konferans ve Oturum Düzenlendi 19
Eleştiri Ahlakı
Haziran · Juni 2016 · Ramazan 1437
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
editörden ][ 3
info@hayatonline.eu
Karşımızdakine eleştirimizi iletirken bazen ölçüyü kaçırabiliyoruz. Bu yüzden eleştiri hedefine
ulaşamıyor. Karşımızdaki de insani bir refleks olarak cevap verirken ölçüyü kaçırabiliyor. O
zaman kaş yapayım derken göz çıkabiliyor. Bir de eleştiriyi yapıcı yapmak değil de karşısındakine
hakarete varan şekilde davrananlarımız oluyor. Bu ise kesinlikle doğru değildir. Eleştiri hakaret
değildir. Eleştiri yapıcı şekilde olunca yapan da yapılan da bundan olumlu şekilde istifade ediyor.
Sevgili dostlar
Tarihe şahitlik ettiğimiz günlerden
geçiyoruz. Sireti farklı sureti farklı
insanların, toplumların yaşadığı bir
zamanda bilebildiğimiz kadar yaşayabildiğimiz kadar doğru olmaya gayret
gösteriyoruz. Medyadan takip ettiğimiz
kadarıyla televizyonda başka arka odalarda başka düşünen, konuşan ve uygulayan yalancı politikacıların, toplum
önderlerinin varlığına şahit oluyoruz.
İnsan olmanın en önemli vasıflarından biri de inandığı değerleri yaşama
ve yaşatma noktasında gayret göstermektir. Neye inandığını bilmeyen
ve inancının kaynağının ne olduğu belli
olmayan insan ve grupların son dönemde yaptıkları hayret verici bir şekilde takip ediliyor. İşte DAEŞ denen
güruhun ne adına ve ne inançla ortaya
çıktığı hala anlaşılmış değil. Kimi İslam
adına diyor, kimi kuklası oldukları
emperyalist güçler adına diyor. İslam
adına hareket ettiklerini kabul etmek
tabiki mümkün değildir. İnsan olmanın
onurunu ayaklar altına alacak şekilde
yaptıkları katliamları midemiz kaldıramayacak şekilde medyadan izlettiler
bizlere. Hangi insan ve İslam değeri
adına yapılan bu uygulamalar kabul
edilebilir.
Anavatan Türkiyemizde son senelerde yaşanan terör olayları ve saldırılarının hangi geçerli gerekçe ile yapıldığını anlayan varsa beri gelsin. Aynı
İslam coğrafyasında ölen de öldüren
de müslüman ise yine Türkiye`deki
olaylarda ölen de öldüren de o toprağın
insanı. O toprağın insanı ama en hafif
tabiri ile kökü dışarıda olan satılmışların
hangi gerekçe ile bunları yaptığını
insan hafsalası almamaktadır. Batıl
kabul edeceğimiz bir inanç uğruna
can denen kutsal emaneti hiçe saymak
akla ziyan bir durum. Hiçbir gerekçe
masum insanların öldürülmesini mazur
gösteremez.
Yine buradan hareketle yaptığı işle
inandığı değerler birbiri ile bağlantılı
olmayan kişi ve kuruluşlar dünya üzerindeki toplumların hafızalarını silmek
veya farklı yerlere yönlendirmek için
özel çalışmalar yapmaya devam ediyorlar. Maalesef bu tür çalışmalar
müslüman toplumlar ve ülkeler üzerinde yaklaşık 200 yıldır yapılmakta
ve yapılmaya devam ediyor. Ve yine
maalesef ki bizler bunun daha yeni
farkına varıyoruz.
İşte en basit örneklerinden biri;
müslüman ülkelerin kullandıkları takvimlerde kendisini göstermektedir.
Maalesef her Ramazan ayı geldiğinde
bunun acı tecrübelerini hep birlikte
yaşıyoruz. Yine Kurban bayramı ve
Hacc döneminde bunun sıkıntısını dönem dönem yaşıyoruz.
Vesile olanlardan Allah ziyadesiyle
razı olsun. T.C. Diyanet İşleri Başkanlığı
öncülüğünde yapılan Uluslararası Hicri
Takvim Birliği Kongresi çalışması bizleri
oldukça sevindirdi. Burada Kıymetli
Diyanet İşleri Başkanımız Prof. Dr.
Mehmet Görmez Hocamıza özellikle
teşekkür etmek istiyorum. Göreve
geldiği günden beri müslümanların
birliği noktasında çok gayret sarfediyor.
Çeşitli baskılara da boyun eğmeyerek
görevini başarıyla icra ediyor. Allah
kendisinden razı olsun.
İnşallah bu Hicri Takvim çalışması
dünya müslümanlarının ümmet olma
bilincine önemli bir katkı sağlar.
Diğer bir mesele de son dönemdeki
hepimizin şahit olduğu Alman Parlamentosunda kabul edilen sözde Ermeni
soykırımı meselesi. Alman parlamenterler de biliyorlar ki bu mesele tarihte
söylendiği şekilde yaşanmadı. Ama yukarıda bahsettiğimiz bir üst akıl bunu
böyleymiş gibi kabul ettirerek tarihteki
olayları bile istedikleri gibi lanse etmeye
çalışıyor. Gerçeklerin üstü kapanmaz
ve gizlenemez mutlaka bir gün günyüzüne çıkar. Bu olay da böyledir. Bu
işin tek çözüm noktası tarihçilerin bu
meseleyi açıklığa kavuşturmasıdır.
Yine özelde müslüman camianın
genelde ise insanlığın içinde bulunduğu
sorunlu bir mesele ise eleştiri yaparken
ahlaki davranılmamasıdır. Son dönemde
özellikle Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan ile alakalı Batı
dünyasında sözde ifade özgürlüğü
maskesi altında karikatür ve televizyon
programlarında yapılan hakaret içerikli
yayınlar sadece bizleri değil aklı selim
Batı insanını da üzmektedir. Sayın
Cumhurbaşkanı olgunlukla bu yayınlara
karşılık verirken biz de bu yayınlara
kızmıyor değildik. Taki Sayın Angela
Merkel ile alakalı İngiltere`de çıkan
bir dergide yayınlanan bir karikatürü
görünceye kadar. Mide bulandıran bu
karikatürden sonra insanın lanet edesi
geliyor. Demekki bu zihniyete sahip
insanlar kendi insanlarını bile menfaatlerine gelmediği zaman böyle ahlaksızca harcayabiliyorlar. Tek kelime
ile yazıklar olsun.
Bunun yanında bizim özelimizde
ise; zaman zaman çevremizde yaşanan
olaylara eleştiri getirme ihtiyacı hissediyoruz. Karşımızdakine eleştirimizi
iletirken bazen ölçüyü kaçırabiliyoruz.
Bu yüzden eleştiri hedefine ulaşamıyor.
Karşımızdaki de insani bir refleks
olarak cevap verirken ölçüyü kaçırabiliyor. O zaman kaş yapayım derken
göz çıkabiliyor. Bir de eleştiriyi yapıcı
yapmak değil de karşısındakine hakarete varan şekilde davrananlarımız
oluyor. Bu ise kesinlikle doğru değildir.
Eleştiri hakaret değildir. Eleştiri yapıcı
şekilde olunca yapan da yapılan da
bundan olumlu şekilde istifade ediyor.
Örnek mi istersiniz; gazetemizi çıkarmaya başladığımız günden beri bize
eleştirileri ile katkı sağlayan okuyucularımız ve dostlarımız sayesinde daha
kaliteli bir yayın yapmaya devam ettiğimizi düşünüyoruz.
Diğer bir boyutu da özellikle Almanya`daki sivil İslami Teşkilatlarımızın
şahsında son dönemde yaşananlardır.
Almanya`da bulunan yaklaşık 3,5 milyon insanımıza kendi imkanları dahilinde bu teşkilatlarımız hizmet vermeye
çalışıyorlar. Zaman zaman bu çalışmalarda yanlışlıklar da olmuyor değil.
Eleştiriye açık olmayan teşkilatlarda
bu tür sıkıntılar sürekli oluyor. Ama
eleştiriye açık olan teşkilatlar kendilerine
çeki düzen verdiklerinde hem kendi
mensuplarına ve hem de insanımıza
daha faydalı hale geliyorlar.
Ramazan ayı içerisinde olduğumuz
bu günlerde Rabbimiz müslümanlara
birlik şuuru versin, insanlığa kardeşlik
şuuru versin. Bizlere de Ramazanın
feyzinden istifade etme şuuru nasip
etsin. Amin.
Bu vesile ile Cenab-ı Allah çalışmalarımızı bereketlendirsin, şuurlandırsın.
Çalışmak bizden başarı Allah`tandır.
Allah`a emanet olun.
Not: Kıymetli Ağabeyim Celalettin
Aktürk Bey`in evladı Zeynep, Muhammed Tanrıseven Bey ile dünya evine
girmiştir. Aktürk ve Tanrıseven ailesine
iki cihan saadeti dilerim.
has
bi
hal
Sinan AKTÜRK
Impressum / Künye
Hayat
Aylık Ücretsiz Gazete
Haziran-Juni 2016
Ramazan 1437
Sahibi ve
Genel Yayın Yönetmeni
Sinan AKTÜRK
Yayın Kurulu
Dr. Yusuf Işık, Oğuz Üçüncü,
Mehmet Ateş, Fikret Ekin,
Mahmut Aşkar, Yaşar Cimşit,
Cengiz Şahbaz,
A.Engin Karahan
M. Salih Aydın, Habib Yazıcı,
Gülsen Aktürk, Sinan Aktürk,
İskender Güngör, Ali Atik,
Halit Erdemir, Murat Kubat
Merkez
Königsbergerstr. 16
61169 Friedberg
Tel: 06031-162411
Fax: 06031-738644
E-Mail: info@hayatonline.eu
Web: www.hayatonline.eu
Baskı: Sunprint GmbH Offenbach
04 ][ haber
Kemal Ergün:
Ramazan-ı
Şerif Tüm
İnsanlığa
Hayırlar
Getirsin
İ
slam Toplumu Millî Görüş (IGMG) Genel
Başkanı Kemal Ergün Ramazan ayı münasebetiyle bir tebrik mesajı yayımladı.
“Başı rahmet, ortası mağfiret, sonu da cehennem azabından kurtuluş olan ramazan
ayına erişmenin sevincini yaşıyoruz.” diyen
Ergün sözlerini şöyle sürdürdü:
“Mübarek üç ayların sonuncusu, oruç ve
arınma ayı olan Ramazan’a eriştik. Rabbimiz’e
hamd-ü senâlar olsun. İçerisinde Kur’an’ın
nazil olduğu Kadir Gecesi’ni barındıran bu
mübarek ay boyunca, üzerimize farz olan
oruç ibadetini hakkıyla eda etme gayreti içerisinde olacağız. Aynı zamanda bu ayı nefsimizin tezkiyesi için bir fırsat bilecek, kendimizi
âdeta bir manevi kampa alacağız.
Avrupa’da çokkültürlü bir toplum içerisinde
yaşadığımızın bilincinde olarak, bu güzide
ay boyunca aynı şehri ve toplumu paylaştığımız
komşularımızın da ramazanın manevi atmosferini hissetmesini sağlayacağız. ‘Komşularla İftar’ isimli projemiz kapsamında
IGMG bünyesinde hem İslami teşkilatlar hem
de Müslüman fertler olarak komşularımızı
bu sene de iftar sofralarımıza davet edeceğiz.
Ramazan-ı şerifin tüm insalığa hayırlar
getirmesini niyaz eder, Cenâb-ı Hak’tan dualarımızın ve ibadetlerimizin kabulünü niyaz
ederiz.”
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
M
Haziran · Juni 2016 · Ramazan 1437
Gönül Yapma Vakti Ramazân-ı Şerif'e Girerken
übarek üç ayların sonuncusu, her yıl gelişiyle
nice manevî güzelliklerin yaşandığı, Müslümanlar olarak arınma ve yenilenme bilincimizin tazelendiği yeni bir Ramazan ayına ulaşmış bulunuyoruz. Bizleri bu yıl da, bu mübarek
Ramazan iklimine ulaştıran Yüce
Rabbimize hamd ediyor, Sevgili
Peygamberimize ve ashabına salat-u selam ediyor, Ramazan'ın
bütün milletimize, İslam âlemine
ve insanlığa hayırlar getirmesini
Yüce Rabbimizden niyaz ediyoruz.
Vahyin enginliği ile manevi
bir arınma mevsimi hâlini almış
olan Ramazan ayı, ibadet, rahmet, sabır ve yardımlaşma gibi
mefhumları bizlere hatırlatarak,
müminleri Rabbin rızasına yol
almaya çağırmaktadır. Gelişiyle
gönüllerimizde yeni heyecanlar
uyandıran bu kutlu ayın ve oruç
ibadetinin önemi Kur’an-ı Kerim’de şöyle ifade edilmektedir:
“O (sayılı günler), insanlar için
bir hidayet rehberi, doğru yolun
ve hak ile batılı birbirinden
ayırmanın apaçık delilleri olarak
Kur’an’ın kendisinde indirildiği
Ramazan ayıdır.” (Bakara, 185),
“Ey iman edenler! Oruç sizden
önceki ümmetlere farz kılındığı
gibi sizin üzerinize de farz kılınmıştır. Artık bu sayede, kötülüklere karşı kendinizi korursunuz” (Bakara, 183).
A
Ramazan’ın en önemli özelliklerinden birisi, İslam medeniyetinin özü olan kardeşliğin ve
zor durumda olan insanlara yardım etmenin, tüm topluma hakim kılındığı bir ay olmasıdır.
Bu sebeple bu sene Ramazan
ayında, “Gelin Gönüller Yapalım,
Bu Ramazan ve Her Zaman”
mesajıyla insanlar arasında gönül
yapmayı, dargınlık ve kırgınlıkları
ortadan kaldırmayı ve birlik ve
vahdet toplumu oluşturmayı
amaçlayarak, söz konusu temayı
cemaatimize anlatmaya çalışacağız. Ayrıca ülkelerinde yaşanılan
sıkıntılardan dolayı Almanya’ya
sığınmak zorunda kalarak bizlere
komşu olan mülteci kardeşlerimize yardımlarımızı Ramazan
ayı vesilesiyle daha da artıracak,
Ensar ve Muhacir kardeşliği örnekliğinde olduğu gibi gönüller
yapmaya gayret edeceğiz.
DİTİB Genel Merkez ve bağlı
derneklerimiz olarak, her Ra-
mazan ayında olduğu gibi bu
sene de, bu mübarek ayı çeşitli
etkinliklerle değerlendireceğiz.
Her gün imkanı olan derneklerimizde iftar sofraları kurulacak,
bu iftar sofralarımızı Almanya’ya
mülteci olarak sığınan kardeşlerimize de açacağız. Gündüzlerimizi camilerde mukabelelerle,
gecelerimizi de teravih namazlarıyla ihya edeceğiz. Ayrıca Kadir
gecesinde bütün camilerimizde
özel programlar tertip edeceğiz.
Müslüman kardeşlerimiz fitrelerini ve zekatlarını başta öğrencilere ve mülteci kardeşlerimize olmak üzere, yoksullara
ve kimsesizlere ulaştırabilmemiz
için bizlere emanet edebileceklerdir. Bu sayede de DİTİB olarak, bütün yoksul ve kimsesizleri
kucaklayan bir “Gönül Yapma”
hareketine öncülük etmiş olacağız.
Bu itibarla, “Evveli rahmet,
ortası mağfiret, sonu cehennem
ateşinden kurtuluş” (İbn Huzeyme, Sahih, III, 191-192) olan
Ramazan-ı Şerif’in gönüllerimize
huzur, iftar sofralarımıza bereket
ve dindarlığımıza yüksek bir seviye getirmesini, başta Almanya’da yaşayan Müslümanların ve
İslam âleminin birlik ve beraberliğine, yeryüzünde iyiliğin hakim kılınmasına vesile olmasını
Cenab-ı Hakk’tan niyaz ediyorum.
gerekse Avrupa'daki gelişmeler,
özellikle biz Avrupa Müslümanları açısından son derece kaygı
verici olsa da, daha güzel ve
huzurlu bir dünya için Allah'a
kulluk görevimizi bihakkın ye-
rine getirmeğe gayret edecek
ve niyazda bulunacağız.
Bütün bu menfi gelişmelere
inat, Avrupa Müslümanları olarak, her Ramazan’da olduğu
gibi, yine farklı din ve kültürlere
mensup güzide insanlarla iftar
sofralarında buluşmayı sürdüreceğiz.
Bir Ramazan boyunca sofralarımız kadar gönül kapılarımız da herkese açık olacaktır.
Bunun Ramazan'dan sonra da
devam etmesini temenni ediyorum.
Bu vesileyle bütün Müslüman
kardeşlerime hayırlı Ramazanlar
diliyorum.
ATİB Genel Başkanı İhsan Öner’in
Ramazan-ı Şerif Mesajı
TİB Genel Başkanı İhsan
Öner, Ramazan ayının
başlaması münasebetiyle
aşağıdaki açıklamayı yapmıştır:
Aziz Müslümanlar,
Değerli Kardeşlerim,
Kur’an-ı Kerim'in inmeğe
başladığı ve o yüzden, bin aydan
daha hayırlı" olan mübarek Ramazan ayına tekrar kavuşmuş
olmanın manevi hazzını ve mutluluğunu yaşamaktayız.
Her Ramazan biz Müslümanlar için bir yeniden başlama
ve muhasebe vesilesidir. Geçen
Ramazan'dan bu Ramazan'a,
gerek İslam dünyasındaki ve
Hicrî Takvim’de
Birliğe Doğru Adım Atıldı
M
üslümanların aynı günde
Ramazan’a başlamaları ve
aynı günde bayram
yapmalarına yönelik olarak toplanan
Hicrî Takvim Birliği Kongresi’nde
bütün Müslümanların tek takvim
kullanması kararı çıktı. Karar oy
çokluğu ile alındı. İstanbul’da, 2830 Mayıs 2016 tarihleri arasında
toplanan kongrede, kongre ön
hazırlık toplantılarında kabul edilen
tekli ve ikili takvimlerin oylamaya
sunulması üzerine, katılımcıların
kahir ekseriyyeti tekli takvim
kullanılmasını tercih etti.
Aralarında Türkiye, Suudi Arabistan, Malezya, Birleşik Arap Emirlikleri, ABD, Katar, Fas, Mısır ve
Ürdün, Almanya, Fransa, İngiltere
ve ABD'nin de bulunduğu 50'ye
yakın ülkeden ilim adamları, astronomlar ve karar merciinde bulunan yetkililerin katıldığı kongrede,
üç gün boyunca takvim birliği konusunun fıkhı ve astronomik temelleri müzakere edildi. Öte yandan
özellikle Müslümanların azınlık olarak yaşadıkları Avrupa ve Amerika
gibi yerlerde takvim ihtilafının hem
Müslümanlar ve hem de gayr-i
Müslimler nezdindeki etkisi de gündeme getirildi. Toplantıda, tekli ve
ikili takvimin nasıl düzenlendiği
anlatıldı. Tekli takvim, adı üzerinde
aynı miladî gün için bir takvim
önerirken ikili takvim ise, güneşin
hareketlerinden dolayı uygulamada
iki ayrı güne isabet eden iki ayrı
takvimi öneriyordu. Bu ikili takvime
göre, Güney ve Kuzey Amerika
kıtası için bir takvim, diğer ülkeler
için de başka bir takvim yapılacaktı.
Ancak, astronomik hesaplamalar
bu iki takvimde de bir kaç ayın
tekli takvim ile aynı güne rastladığını
gösteriyordu. Öyle görünüyor ki
Kongre üyeleri bu konuyu da dikkate alarak tekli takvimi tercih etti.
Türkiye
Diyanet
İşleri
Başkanlığı’nın organize ettiği Hicri
Takvim Birliği Kongresi’ne IGMG``yi
temsilen ise İrşad Başkan Yardımcısı
ve Fetva Hizmetleri Başkanı M.
Hulusi Ünye, Din İstişare Kurulu
dosya ][ 05
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
Sekreteri İlhan Bilgü, Din İstişare
Kurulu Üyesi ve Genel Başkan
Danışmanı Mustafa Mullaoğlu
katıldı.
Kongre Kararları
Kongrede özetle
şu kararlar alındı:
1. Kameri ayın başlangıcını tespitteki temel ilke, ister çıplak gözle
olsun ister modern astronomik
aletlere bağlı gözlemle olsun, hilalin
görülmesidir. İhtilaf-ı matalia (yani
hilalin farklı zamanlarda farklı yerlerde görülmesine) itibar edilmez.
(Bir yerde görüldüğü zaman diğer
yerlerde de görülmüş kabul edilir.)
2. Kongre, bütün dünyada
uygulanması için tekli takvimi tercih
etmiştir. Böylece herkesin önünde
tek bir hicri takvim bulunacaktır.
Bu takvim, hilalin dünyanın herhangi
bir yerinde gözle veya astronomik
rasat aletleriyle görülebilme imkânını
ve hem klasik fakihlerin çoğunluğunca hem de günümüz fıkıh akademilerinin çoğunluğunca kabul
edilen ihtilaf-ı matali’a itibar edilmemesi görüşünü esas almıştır.
Bunların yanında bu takvim, dini
metinler/naslar ile kesin astronomik
kurallar arasında bir çelişki ve
çatışma olmadığından astronomik
ölçütler ve fıkhi kuralları beraberce
göz önüne almıştır.
İlhan BİLGÜ
Haziran · Juni 2016 · Ramazan 1437
3. Kongre, Avrupa, Amerika ve
benzeri bölgelerdeki Müslüman
azınlıklardan bayramlarını, sembol
günlerini ve dolayısıyla duygu ve
düşüncelerini birleştirme yönünde
çalışmalarını önerir. Aynı şekilde
dini mercilere sahip olan Müslüman
devletlere de bu takvimi incelemelerini ve güvenmelerini önerir; zira
bu takvim, Müslümanların iyiliğini
sağlama ve onları kötülüklerden
uzaklaştırma, sembollerini ve
duygularını birleştirme hedefi
dışında bir amaç taşımamaktadır.
4. Kongre, Türkiye Cumhuriyeti
Diyanet İşleri Başkanlığından, bu
kongrenin kararlarını hayata geçirme konusunda aşağıdaki hususları
tahakkuk ettirecek organları
oluşturmasını önerir:
a. 10 yıllık bir takvim hazırlayacak bir ilmi komisyon teşkil edilmesi ve takvimin basım ve dünyaya
dağıtılması
b. Gözetleme ve diğer hususları
ele almak üzere Rüyet-i Hilal konusunda incelemelere devam edecek
bir heyetin oluşturulması
c. Üzerinde anlaşılan Hicri Takvim kültürünün yayılması konusunda
eğitim ve halkla ilişkiler konusuyla
ilgilenecek bir komisyonun
oluşturulması.
Tercih edilen takvimin
avantajları ve sonuçları:
ibilgu@igmg.org
Bu takvim, Müslümanlar ama
özellikle Müslüman azınlıkların karşı
karşıya olduğu bazı sorunları çözme
yönünde önemli katkılar sunacaktır.
Bu sonuçlardan biri, oruç, bayram
gibi Müslümanlar için sembol manası
olan günleri birleştirmesidir. Bir
diğeri ise, bunun Müslümanlar
arasındaki meşru ve makul sınırları
aşan tefrikayı/ayrışmayı ortadan
kaldırma yönünde bir karar
olmasıdır. Zira özellikle azınlık halinde yaşayan Müslümanlar arasında
bu sorun tek bir devlet içinde bazen
iki bazen de üç farklı günde oruç
ve bayram yapma noktasına varacak
aşırı durumlara yol açabilmektedir.
Hatta farklılık, bir ülke vatandaşı
hacıların Zilhicce’nin 9. Günü Arafat’ta vakfeye durdukları gün, kendi
ülkelerinde henüz Zilhicce’nin 7.
Veya 8. Günü olması gibi aşırı boyutlara ulaşabilmektedir. Bu din,
tevhid dinidir, birliği ve bütünlüğü
şer’i bir farz ve olgusal bir zaruret
saymıştır. Aynı zamanda önceden
belirlenmiş standart bir takvim,
Müslüman azınlıkların bayramlarda
tatil imkânına kavuşmalarını da
sağlayacaktır; ayrıca onlara,
yaratılmak istenen algının aksine
yüce dinimizin bilimsel gelişmelere
kapalı olmadığını, hatta bilimle uyumlu olduğunu çevrelerine sunma
noktasında yardımcı olacaktır. Zira
İslam’ın ilk inen ayeti ve Suresi
“Oku” emriyle başlar ve ilmi konu
eder.
Uygulama Nasıl Olacak?
Kongreye katılanların önemli bir
kısmının karar merciinde olmasına
rağmen, ilgili ülkelerin idari
mekanizmalarından kaynaklanan
sebepler dolayısıyla bu kararların
ortak bir şekilde uygulanması kesinlik kazanmış değil. Ancak bu
kararlar önemli sinyal olarak
Müslümanların önünde duruyor.
Zaten bu durumu dikkate alan kongre, İslam İşbirliği Teşkilatı’nın da
üye ülkelere bu kararı uygulamaları
için müracaat edilmesini istedi. Burada Türkiye ile Suudî Arabistan
yönetimlerinin ortak kararı çözümleyici olacaktır.
06 ][ ahde vefa
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
Haziran · Juni 2016 · Ramazan 1437
A l l a h R a h m e t E yl e s i n . M e k a n ı n C e n n e t O l s u n .
Inna lillahi ve inna ileyhi raciun
Eleştiri Kültürü
Nasýlki bir insana ahlâklý diyebilmek için bir takým vasýflarý/özellikleri taþýmasý
gerekiyorsa; benzer þekilde eleþtirinin de ahlâklý olmasý için sahip olmasý
gereken vasýflar/özellikler vardýr. Bu özelliklere sahip eleþtiri ibadet niteliðindedir.
Yanlýþ olaný düzeltme ve doðru olana yönlendirme gayreti ibadetin ta kendisidir.
E
leþtiri; bir insaný, bir eseri, bir
konuyu doðru ve yanlýþ yanlarýný
bulup göstermek amacýyla
inceleme iþi, tenkit anlamýný da ifade
eder.
Eleþtiri; karþýya sövüp saymadan ve
çamur atmadan önce, kendi ilke ve
amaçlarýný, uygulama yöntemlerini
anlatmak olmalýdýr.
Eleþtiri; hem sorun hem de çözüm
olan, hem geliþtiren hem tökezleten,
hem aðlatan hem güldüren, hem deðer
kazandýran hem de kaybettiren bir
ifade biçimidir.
Ýki zýt kutba hizmet içinde kullanýlan
eleþtiri, âdâbýna uygun yapýldýðýnda
hem yapýlan hem de yapan kiþi için bir
artý deðer ve bir kazaným haline dönüþür.
Nasýlki bir insana ahlâklý diyebilmek
için bir takým vasýflarý/özellikleri taþýmasý
gerekiyorsa; benzer þekilde eleþtirinin
de ahlâklý olmasý için sahip olmasý
gereken vasýflar/özellikler vardýr. Bu
özelliklere sahip eleþtiri ibadet
niteliðindedir. Yanlýþ olaný düzeltme ve
doðru olana yönlendirme gayreti ibadetin
ta kendisidir.
Ýyi niyet taþýyan her söz, her davranýþ
hem sahibine hem de muhatabýna katký
saðlayan bir mânevî güçtür. Bu desteði
alarak eleþtiride bulunulduðunda karþý
tarafýn, savunmaya geçme, duymazlýktan
gelme, kýzýp öfkelenme, tartýþmaya
girme gibi tavýrlarýnýn en aza
indirgenmesi saðlanmýþ olur.
Sözlerinizin iyi niyet
taþýdýðýndan emin olan kiþi,
sizinle tartýþmak yerine
dinlemeyi, savunma yapmak
yerine analiz etmeyi, kýzýp
öfkelenmek yerine belki
teþekkür etmeyi tercih
edecektir.
Ýyi niyetin, olumsuzluðun
yerine olumlu olaný, zararlýnýn
yerine yararlý olaný, yýkanýn
yerine inþâyý, yok etmenin
yerine yaþatmayý, nefretin
yerine sevgiyi yeþertecek etkiyi
taþýmasý, Yüce Yaratýcýnýn
insanlýða olan nimetidir.
Her nimette olduðu gibi
bunun da deðerini bilmek,
istifade etmek ve þükrünü
yapmak
insanoðlunun
sorumluluðudur.
O halde eleþtirmeden önce
mutlaka eleþtirinizin iyi niyetini
dosya ][ 07
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
tesbit edin ki, yýkýcý deðil yapýcý, zararlý
deðil yararlý, öfkelendiren deðil
gülümseten eleþtiri olsun.
Eleþtirinin hedef tesbitini yaparken
çok dikkatli olmak gerekir. Kiþiliðin
korunmasý esastýr. Bu anlamda eleþtiriniz
kiþiliðe deðil, davranýþlara ve fikirlere
yönelik olmalýdýr.
Ýnsan deðerli ve þerefli/onurlu bir
varlýktýr. Allah’ýn verdiði bu deðer ve
þerefi yok saymak, muhatabýný
deðersizleþtirmek veya deðersizmiþ gibi
konuþmak insanýn haddini aþmasýdýr.
Bu nedenle kiþiliðin korunmasýna dikkat
etmek esastýr.
Eleþtiriniz sadece duruma iliþkin
deðerlendirme yapmakla sýnýrlý ise,
sýradan, basit ve kýsýr bir eleþtiridir.
Belki sadece muhatabýnýzý düþündürmeye
yeter.
Kaliteli bir eleþtiri muhatabýný
düþündürmekle yetinmez, onun çözüm
üretmesine, sorunun tamamen
giderilmesine, mevcut durumun daha
iyisine yönelik seçenekler oluþturur.
Eleþtirenin çözüm alternatiflerinde
sorumluluk almasý gerekiyorsa, bu
sorumluluðu üstlenmeye de hazýr
olduðunu ifade etmesi önemlidir. Bu
durun eleþtirideki samimiyet ve iyi
niyetin isbatý olur.
Eleþtiri yaparken kullanýlan ifade
biçimi vermek istediðiniz mesajýn doðru
adrese ulaþmasýný saðlayan veya
Dr. Yusuf IŞIK
Haziran · Juni 2016 · Ramazan 1437
saðlamaya en önemli etkendir.
Olumsuz, yargýlayan, küçümseyen,
tahkir ve tezyif içeren alaycý ifadeler
muhatabýn mesaj algýlamasýndan çok
ifadelere takýlýp; cevaplandýrma, savunma
yapma gayreti ile cevap bulur. Bu
mesajýn ne gönderene ne de alana hiç
bir faydasý olmamýþ bilâkis iletiþimde
soruna neden olmuþtur.
Niyetiniz iyi, amacýnýz ilkeyi
hatýrlatmak olsa dahi; kullandýðýnýz
üslûbun olumsuzluðu nedeniyle
davranýþýnýz
amacýnýza
hizmet
etmemiþtir.
O halde ifadelendirirken neye dikkat
edeceðiz?
Model insan Hz. Muhammed (s.a.v)
rahatsýz edici bir durumla karþýlaþtýðýnda
Sen” diliyle uyarmamýþ
muhatabýný “S
hatta bazý meselelerde “Ben” dili ile
olaya müdahele etmiþtir. ”Sen” dili ile
baþlayan eleþtiri suçlayýcý olurken, “Ben”
dili ile kurulan ifadeler hem düþündürür
hem de bilgilendirir.
Bir hitap kullanacak olsa, direk þahsa
yönelmeden (isim vermeden), bazýlarý
v.b. genellemeler yapmýþtýr. Böyle genel
ifadelerden herkes kendi payýna düþeni
alýr.
“Sen” diyerek þahsý muhatap almak
yerine, davranýþa veya fikre vurgu
yaparak, bu tavrýn yerine daha iyisinin
(veya iyilerinin) neler olabileceðini ifade
etmek esasý oluþturur.
yusufisik.yi@gmail.com
Ýfadelerin genel ve esnek olmasý,,
“Sen” dilinden korunmasý hem iliþkinin,
hem de mesajýn korunmasýný saðlar.
Günümüzde kullanýlan haliyle eleþtiri,
ne yazýkki iliþki için yatýrým deðil, bilâkis
sorun olmaktadýr. Oysaki eleþtiri iletiþime
katký saðlýyorsa ahlâkýna uygun
yapmýþtýr. Ýliþkiye zarar veren bir
eleþtirinin ahlâkýndan bahsedilemez.
Ahlâkýna uygun yapýlan eleþtiri;
muhatabýnýn geliþimine katký saðlayan,
ilkeli davranmaya yönelten, kiþiliði
koruyan geliþtiren, yararlý davranýþ
deðiþikliði saðlayan, v.b. etkileriyle hem
kiþiye hem de iliþkiye yatýrýmdýr.
Eleþtiri yaparken eleþtirinizin iyi
niyetini tesbit edin, bu sayede olumsuz
durumu hem kendi hem de
muhatabýnýzýn lehine çevirme imkânýna
sahip olun.
Eleþtirinizi neye yönelttiðinize dikkat
edin. Kiþilik bozukluðuna, bir hayrýn
engellenmesine, bir yeteneðin ortaya
çýkmasýna, v.b. engel olacak bir ifade
kullanacaksanýz, susmayý tercih edin.
Eleþtiriniz mutlaka çözüm içermeli,
tenkitle birlikte teklifler sunulmalý.
Sunulan alternatif tekliflerin güvenilir
kaynaklara dayandýrýlmasý daha da etkili
olacaktýr.
Eleþtiri yaparken mutlaka “Sen”
dilinden sakýnýn. “Sen” ile baþlayan
eleþtiri suçlayýcý bir üslûp içerir ve karþý
tarafýn savunma yapmasýna neden olur.
Muhatabýnýz savunmaya
baþlamýþsa,
mesajýnýz
ulaþmamýþ demektir.
Muhtelif fikirler ve
düþünceler çok faydalýdýr.
Peygamberimiz
þöyle
buyurmuþtur:
- “ Ü m me t i mi n i ht i lâ f ýn da
hayýr vardýr.” Ancak ihtilâflar,
çeþitli fikir ve görüþler iftiraka/
ayrýlýða sebebiyet vermeyecek
þekilde olmalýdýr.
Bunun aksi olursa; yani
ihtilâflar iftiraka/bölünüp
parçalanmaya sebep olursa bu
günahýn neticesinde de azap
vardýr.
Ýslâm Peygamberi Hz.
Muhammed (s.a.v) þöyle
buyurmuþtur;
-“ Birlikte rahmet, ayrýlýkta
ise azap vardýr.”
2016
Lass auch du mit deiner Zakat und Fitra einen Schmetterling fliegen
³>«@]HNDWÕYHUHQOHULQ5DEEOHUL
NDWÕQGDHOEHWWHPNDIDWODUÕ
YDUGÕU>«@´ (Bakara suresi 2:277)
„[...] Siehe, wer die Zakat zahlt,
deren Lohn ist bei ihrem Herrn [...]“
(Sure Bakara, 2:277)
³0DOODUÕQÕ]Õ]HNkWYHUPHN
VXUHWL\OHWHPL]OH\LQL]´
+DGvVLúHULI
„Reinigt euer Vermögen
durch die Zakat.“ (Hadith)
.XUXOGX÷XPX]JQGHQEHUL]HNkWYHILWUHOHULQL]LHQGR÷UX\HUOHUHXODúWÕUÕ\RUX]
6HLWXQVHUHU*UQGXQJVHW]HQZLULKUH=DNDWXQG)LWUDLQEHVWHU:HLVHHLQ
=HN¤WYH)LWUH.DPSDQ\DVóΖ*0**HQHO0HUNH]LLOHE¸OJHOHULWDUDIóQGDQRUWDNODġDG¾]HQOHQPHNWHGLU|'LH=DNDWXQG)LWUD.DPSDJQHZLUGJHPHLQVDPYRQGHUΖ*0*=HQWUDOHXQGLKUHQ5HJLRQDOYHUE¦QGHQGXUFKJHI¾KUW
ΟVODP7RSOXPX0LOO°*¸U¾ġ|Ζ*0*ȂΖVODPLVFKH*HPHLQVFKDIW0LOO°*¸U¾ġH9
%RVFKVWUD¡H|'.HUSHQ|7|)
LJPJRUJ
ZZZLJPJRUJ|VKE#LJPJRUJ_
Sivil Toplum Kurumlarımız
ve Kurumsallaşmaları
STK’larımızı iki alanda ciddi ödevler beklemekte. Birincisi Yönetim Tarzı, Kriz Yönetimi ve Kurumsal
Gelenek konuları açısından ciddi bir öz eleştiri önemli ve değişimin olmazsa olmazı konumunda. İkincisi
ve belki daha da önemlisi, sorumlu olan idarecilerin kendi ahlakî rotalarını tekrar gözden geçirmeleri ve
kurum çıkarları ile şahsi çıkarları arasındaki ayrışımı ve farkı görebilmeleridir.
S
ivil Toplum Kurumlarımız son
yıllarda bir çok alanda varlıklarını
ortaya koymaya başladılar. Kamuoyunda 90’lı yıllara nazaran daha
görünürler, dil olarak yerel dile daha
hakim duruma gelmeye başladılar.
Görünürlükte kazanılan bu ivme,
STK’ların bizzat kurumsallaşmasına
yanısmamakta. Sonuçta halen fahri
olarak yürütülmesi mümkün olmayan
alanlarda dahi fahri elemanlar ile çalışmalarını sürdüren STK’larımız gelişen
dış algılarının içini doldurmakta zorluk
çekmekteler.
STK’larımızın genelde ifade edildiği
gibi bir algı sorunu değil, “bizi ciddiye
almıyorlar”dan öte, kurumsal iddiaların
ile kurumsal gerçekler ile örtüşmemesi
sorununu yaşamaktalar. Bu sıkıntıları
birkaç örnek ile ele alalım.
1) Yönetim Tarzı
Yönetim tarzları kurumlar içinde
kurumsallaştıklarında en yavaş değişen
olgulardan olmasına rağmen, bizim
STK’larımızda en değişkin mekanizmalardan biridir. Bunun böyle olması
değişime açık olunmasından kaynaklanmamakta, kurumsal bir kültürün
eksikliğini ortaya koymakta. Her başkan ve yönetim değişimi ile birdenbire
karşınıza tamamen farklı bir kurum,
tamamen farklı bir gündem çıkabilmekte. Kurumda yeni gelen başkanın
“imzası”nın görünürlüğünden çok öte,
yönetim değişimi ile birdenbire yepyeni
bir kurum çıkabiliyor karşınıza. İçeriye
yönelik herhangi bir geleneğin oluşmasını imkansız kılan bu durum, kurum
içinde görev yapan elemanların da kurumun ihtiyacı ve çalışanların liyakatından çok aktüel başkan yada yönetime
gösterdikleri kişisel sadakat ile seçilmesine sebep olmakta.
Bu noktada STK’larımızın kurumsallaşamamış ve bir gelenek oluşturamamış olmaları her yönetim değişikliğini bir yazı tura atımına dönüştürmekte. Ne kurumun içindekiler, ne
de kurumun dışındakiler yönetim değişikliği ile nasıl bir kurum ile karşı
karşıya kalacaklarını kestirememekteler. Kurumun ortaya koyduğu bu
hızlı değişim muhatap olduğu diğer
kurum ve kişilerde rahatsızlığa sebep
olmakta, çünkü karşılarındaki muhataplarını birden tanıyamaz durumuna
dosya ][ 09
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
gelmişlerdir. Bu da kurumsal ilişkilerde
güven kaybına sebep olmaktadır.
Eleman seçiminin bilinçli yada bilinçsiz olarak kişisel liyakat ile değil
de başkan ya da yönetime şahıs olarak
sadakat ilkesiyle hareket edildiği ortamlarda da, kurumun sergilediği çalışmalardaki kalite düşüşü de yine içeride ve çevresinde kurumun etkinliğini
azalttığı gibi, kuruma karşı duyulan
güveni de olumsuz şekilde etkileyecektir.
2) Kriz Yönetimi
Yönetim tarzında ortaya çıkan sıkıntılar genelde dışa yönelik bir mekanizma olarak geliştirilen kriz yönetimini içeride de çok daha fazla ihtiyaç
duyulmasına sebep olmakta. İlk etapta
kişisel sadakata endeksli eleman seçimleri kurum içindeki sükuneti sağlamakta faydalı olsa da, çok kısa bir
süre sonra kurum içindeki atmosferi
bozan tarafları daha belirgin olarak
ortaya çıkacaktır. İçeride ve dışarıda
yaşanan güven kaybı, çalışmalardaki
kalite düşüşü yanlış yürüyen yönetim
mekanizmasının ve yönetim tarzının
ele alınması yerine şahısların üzerine
yıkılmakta. En geç son sadakatinden
şüphe duyulan kurumdan uzaklaştırıldığında artık hedefe sadık olarak
sahip çıkılan elemanlar hedef tahtasına
oturtulma tehlikesi ile karşı karşıya
kalmaktalar.
Bu noktada işlevsel bir kriz yönetimi
bazı sorunların baş edilmesine imkan
verebilir. Bunun için ama öncelikle
eleman seçiminde öncelikli kıstasın li-
A. Engin KARAHAN
Haziran · Juni 2016 · Ramazan 1437
yakat yönünde ağrılık kazanması, yönetim tarzının da kriz yönetiminde
tartışılabilir olguların arasına dahil
edilmesinde yatmakta. Sadece elemanların ve yaptıkları çalışmaların yetersizliği üzerine yoğunlaşan bir kriz yönetimi sorunları derinleştirmekten öteye gidemeyecektir.
3) Kurumsal Gelenek
Her iki alanda da birçok STK’mızın
ihtiyacı olan bir kurumsal geleneğin
oluşması ve bilinçlli bir şekilde geliştirilmesidir. İdarecilerin yetki alanlarının
tam olarak belirlenmemiş olması kurumsal geleneğe sahip olan ve bu geleneğin takibi konusunda hassasiyet
gösteren kurumlarda bir imkan olabilir.
Kurumsal bir geleneğin oluşmadığı
kurumlarda ise bu durum beraberinde
sürekli yetkilerin aşılması ve suistimal
durumlarını beraberinde getirir. Kurumsal gelenek demek, etkin kontrol
mekanizmalarının varlığı, gelenek olarak oluşmuş olan kurallara saygı ve
idarecilerin kendi sınır ve imkanlarını
bilmeleri demek. Bunun olmadığı yerde
kurumun gündeminden yetki suistimali,
kötü yönetim ve haksız muamale birtürlü düşmeyecektir.
Tek yada az sayıdaki kişinin iki
dudağı arasından çıkacak olanla sürekli
180 derecelik dönüşümler ile karşı
karşıya olan bir kurum ne içeriye yönelik ne de dışarıdaki muhataplarına
yönelik güven veremez. Özellikle kendi
elemanları arasında vahim bir hareketsizliğe sebep olabilir. Her şeyin her
an değişebileceği bir ortamda kimse
karahan@religion-recht.de
ilkesel bir duruşa sahip olma lüksüne
sahip değildir. Çünkü bir dönem doğru
olarak algılanan duruş, hesaplanamaz
ve öngörülemez bir şekilde birdenbire
yanlış olabilir. Elemanların ekseriyeti
bu duruma hiç bir şekilde renk vermemek, iddia sahibi olmamak ile karşılık verebilirler. Bu da kurum içindeki
enerjinin, idealizmin ortadan kalkmasına sebep olur. İdealizmini kaybetmiş
bir STK belki bazı teknik alanlarda
hizmet vermeye devam edebilir, ama
toplumsal katılım ve belirleyicilik açısından hertürlü iddiasını kaybeder.
Burda verilen örneklerin kapsamlılık
iddiaları olmasa da, bir alanda yaşanan
sıkıntıların sadece o alan ile sınırlı kalmayışını göstermeleri açısından önemlidirler. Yönetim noktasında yaşanan
sorun ve tecrübesizlikler fark edilmediklerinde kurumların birçok alanına
yansıyabilmekteler. Özellikle kurum
içinde var olması gereken mekanizmaların oluşumunu engelledikleri gibi
kurumun dışarıya yönelik ortaya koyduğu iddiaların altını boşaltabilir, kurumun kamuoyundaki algısını ciddi
manada engelleyebilirler.
Sonuçta insanların içinde biraraya
geldikleri kurumlar dişlilerden oluşan
makinalar değildir. Bir noktaya yapılan
etkinin başka noktadan nasıl bir tepkiye
sebep olabileceği her zaman önceden
kestirilemeyebilir. Ve genelde iyimser
varsayımlar da varsayım olmaktan
öteye gidemeyebilir. Toplumsal ektinlikleri ve geliştirmek istedikleri kurumsallıkları konusunda hassas olan
STK’larımızı iki alanda ciddi ödevler
beklemekte. Birincisi yukarıda bahsettiğimiz Yönetim Tarzı, Kriz Yönetimi
ve Kurumsal Gelenek konuları açısından
ciddi bir öz eleştiri önemli ve değişimin
olmazsa olmazı konumunda. İkincisi
ve belki daha da önemlisi, sorumlu
olan idarecilerin kendi ahlakî rotalarını
tekrar gözden geçirmeleri ve kurum
çıkarları ile şahsi çıkarları arasındaki
ayrışımı ve farkı görebilmeleridir. Şahsi
çıkar ve ihtiraslarının farkında olamayan
bir idareci her zaman bunları temsil
ettiği ve hizmet ettiği kurumun çıkarlarının üzerinde tutma tehlikesiyle
karşı karşıya kalmakta. Bu noktada
farkındalık oluşturamayan idareci, nihayetinde ahlaki hassasiyetlerinden
ödün vermek zorunda kalacaktır.
10 ][ haber
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
Haziran · Juni 2016 · Ramazan 1437
HASENE Kumanya Kampanyası’nda Anlamlı Sonuç: 80 bin 177 Kumanya
H
asene Derneği’nin “Sofralar
kumanyanızla bereketlensin,
mazlumlar sevinsin” sloganı
ile başlattığı 2016 Kumanya Kampanyası’nı tamamladı. 60 bin kumanya toplamayı hedefleyen Hasene,
80 bin 177 kumanya bağışı toplayarak yeni bir başarı elde etti. Yardımlar Ramazan ayı öncesi dünyanın
52 ülkesinde, Türkiye’de 30 ilde ve
8 mülteci kampında yüz binlerce
mazlum ve mağdura ulaştırılacak.
Başkan Mesud Gülbahar
kampanyayı değerlendirdi:
“Dünyada yüz milyonlarca insan
açlıkla karşı karşıya; her yıl milyonlarca insan açlık sebebiyle hayatını
yitiriyor. Ülkelerde yaşanan savaşlar
yüz binlerce insanın hayatına mal
oldu. Milyonlarca insan evini, yurdunu terketmek zorunda kaldı ve
mülteci konumuna düştü. Avrupa’ya
mülteci akının akabinde, yardıma
muhtaç insanlara, bilhassa kadınlara,
yaşlılara ve çocuklara, tehlikeli yolculuk sonucu kapılarına kadar gelmiş
mültecilere sınırların kapattı. Böyle
bir zamanda duyarlı insanlarımızın
bağışları ile gerek hedefimizi gerekse
sınırları aştık ve 80 bin 177 kumanya
bağışı topladık.
Dünyadaki gelir dengesizliği her
geçen gün kötüye gidiyor. Uluslararası toplantılarda dünyadanın mazlum ve mağdur coğrafyalarındaki
açlık ve yoksulluk durumunu açıklayan bildiriler yayınlanıyor, dünyanın
ileri gelen ülkelerinin katıldığı zirve
toplantıları icra ediliyor, görüşler
bildiriliyor. Teorik bilgi var; lakin
pratik eylem çok zayıf. Oysa ihtiyacımız olan ufak adımlar atmak, eyleme geçmek. İşte bize bağışta bulunan her bir yardımsever bu ufak
adımı atarak 80 binden fazla kumanya bağışı topladık ve yüz binlerce
insana ulaşacağız. Bu manada ufak
adımları, insanların gönüllerinden
gelerek yaptıkları bu yardımları
önemsiyoruz.
Bu başarının elde edilmesinde
evvela bizlere güvenerek bağışta
bulunan tüm duyarlı bağışçılarımıza
teşekkür ediyorum. Yaptıkları yardımlar ile bir duyarlılık örneği göstermişlerdir. Ramazan ayında ihtiyaç
sahiplerinin sofralarına katkı sağla-
dılar. Diğer bir teşekkürü kampanyanın başarıyla sonuçlanmasında
emeği geçen temsilcilerimiz, gönüllülerimiz ve gözlemcilerimize edi-
yorum. Dünyanın bir başka ucundaki
ihtiyaç sahibi insanlar için hayırda
yarıştılar, çabaladılar, bir emek ortaya koydular.”
Haziran · Juni 2016 · Ramazan 1437
Yaşar CİMŞİT
Almanya’daki Emekli Maaşlarının
Alım Gücü Heryıl Azalmaktadır
Bundan Dolayı Gurbetçilerin İkinci
Bir Emeklilik Yaptırmaları Zorunludur
D
eğerli okuyucular, Almanya’ya
çalışmak için gelen vatandaşlarımızın kazançları yıllarca en
az düzeyden ödendi ‘’Gastarbeiter’’
diye burada çalışanların Alman Emeklilik Sandığına kesilen primler üzerinden
ödenen EMEKLİ Maaşlarının çok az
olduğu bilinmektedir.
Almanya’da yapılan bir araştırmada
GELİR düzeyinin en düşük olduğu ve
fakirlik sınırında olanların birinci derecede ‘’Göçmenlerin’’ bunların içinde
ise EMEKLİ olanların olduğu belirtilmiştir. Almanya’da emekli maaşlarının
her yıl alım gücünün biraz daha düştüğü buna karşılık verilen zamların
yetersizliği tartışılmaktadır. Almanya’da
en çok mağdur olan kesimin Türkiye
kökenli emeklilerin olduğu biliniyor.
Bu mağduriyetin sebebi ise çalışma
yaptığı dönemdeki kazancın yetersizliği
ve vasıfsız işçi sınıfı olmalarından kaynaklandığı bilinmektedir. Sosyal bakımdan daha alt gelir gurubunda olan
göçmenlerin bu durumları hergün
geçtikçe daha da dramatik duruma
gelmektedir. Bundan dolayı Almanya
geleceğe yönelik yaşlılık ve emeklilik
için ek tasarruf sandıkları veya devlet
olarak (Risterrente) gibi teşvikler sunmaktadır. Yurtdışında yaşayan Türkiye
Cumhuriyeti Vatandaşlarının 3201 sayılı kanuna göre borçlanarak emekli
olabilirler. En son gelen zamlar ile
Türkiye’de Emekli Maaşları asgari
ücret ile eşitlenmiştir. Bu da yurdışında
yaşayan vatandaşlar için bir farklı
gelir kaynağı olmaktadır.
A
dosya ][ 11
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
Yurtdışı Borçlanmalarda Günlük
Primler İki Defa Zamlanıyor. Emekli
Olmak İsteyenlerin Bir an Evvel Müracaat Etmeleri Kendi Menfaatlerinedir
Yurdışı borçlanmada her altı ayda
bir emeklilik primlerine zam gelmektedir. Türkiye’den emekli olmayı düşünen vatadaşlarımızın zam gelmeden
önce bir an evvel müracaat yapmaları
kendi menfaatleridir. Bazen gelen
zamlar yüksek olduğundan büyük
meblağlar olduğunu unutmayalım en
son 2016 Ocak ayında gelen zamlar
% 30 olmuştur. Basit bir hesap ile
ödeyeceğiniz borçlanma primlerine
100 yerine 130 ödemek zorunda kalıyorsunuz. Bu zamlar tüm yurtdışı
borçlanmasını etkilemektedir.
Yurtdışında Hiç Çalışması Olmayanların da BAĞ-KUR dan Emekli
olma Hakları Vardır
Yurtdışında hiç çalışması olmayan
vatandaşların ve ev hanımlarının geçirmiş oldukları süreleri ile erkeklerin
ise çalışma süreleri Türkiye’de SSK
başlangıcı olmadığı halde BAĞ-KUR’
dan borçlanarak emekli olmayı hak
kazanırlar.
Ama bir Sosyal Danışman olarak
size tavsiyemiz eğer izinde usulüne
uygun olarak SSK’lı çalıştığınızda alacağınız maaşın daha yüksek ve borçlanmada ödemeniz gereken prim daha
da düşük olacaktır.
Bundan dolayı mutlaka bir uzman
desteği alarak işlemlerinizi başlatmak
her zaman sizin menfaatinize olan
bir şeydir. Çünkü daha fazla maaş
alma ve daha günden borçlanarak
prim ödeme imkanınız vardır.
Bayanlar için Almanya doğumlu
çocukların da borçlanmada dikkate
alındığı ve bu doğumlardan kaynaklanan zamanların SSK borçlanmasında
hesap edilmektedir.
Yurdışı Borçlanmada MAVİ Kart
Sahipleri de Dava Açmadan Emekli
Olabilirler
Müsaadeli olarak Türk vatandaşlığından çıkanlar için Yurdışından borçlanarak Emekli olma imkanları vardır.
Geçen yıllarda dava açarak elde edilen
hakların yani Mavi Kart sahiplerinin
bundan sonra eğer Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak geçirmiş oldukları
süreler yaş ve borçlanma günleri itibari
ile yeterli ise dava açmadan yurtdışında
Emekli olabilirler.
Sizden gelen Sorular ve Cevaplar
Soru: Aylin İnceci Doğum tarihi
16.08.1970. Almanya`ya Geliş 1982.
İlk İşe başlama Tarihi 12.10.1989.
1992 yılında ilk çocuğum oldu 2. Çocuğum 1997 ve 3. Çocuğum 2003
yılında oldular. İzindeyken Türkiye’de
20 gün SSK`lı olarak çalıştım. Ne
kadar öder ve ne zaman emekli olabilirim?
Cevap: Aylin hanım SSK`lı olarak
çalışmanız sizin için SSK`dan emekli
olmanızı sağlar. 5300 günden borç-
ycimsit@hotmail.com
lanarak 45 yaşında emekli olabilirsiniz.
Soru: Ferhat Manisalı. 01.11.1964
doğumluyum. Küçük yaşta Almanya’ya
geldim. 1980 yılında Meslek Eğitimi
ile çalışmaya başladım. 2004 yılında
Alman vatandaşlığına geçtim ben emekli olabilir miyim ne kadar ödemem
gerekir.
Cevap: Ferhat bey, Mavi kartlı olmanız emekliliğinize engel değildir.
Fakat daha az prim ödemeniz için
Türkiye’de usulüne uygun olarak bir
iş yerinde SSK`lı olarak çalışma yaparak
boçlanmanız halinde 5075 günden
borçlanarak hemen emekli olabilirsiniz.
S o r u : Fevziye
İlimdaroğlu
03.06.1972 Almanya doğumluyum.
1988 yılında iş hayatına başladım. İlk
evliliğimden 1991 yılında bir çocuğum
dünyaya geldi daha sonra ikinci evliliğimden 1996, 1999 ve 2003 yılllarında 3 çocuğum tekrar dünyaya geldi.
Vatandaşlığım Türk ama SSK`lı olarak
çalışmadım nasıl emekli olabilirim.
Cevap: Fevziye hanım, size tavsiyem
usulün uygun olarak mutklaka Türkiye’de bir iş yerinde SSK`lı olarak çalışınız. 5375 günden borçlanarak 46
yaşında emekli olabilirsiniz.
Yaşar Cimşit
Sosyal Güvenlik Uzmanı ve
Sosyal Danışman
Mail: ycimsit@hotmail
Cep: 0172 7063 816
ATİB Solingen Faciasının 23. Yıldönümünde Oradaydı
TİB – Avrupa Türk İslam Birliği,
29 Mayıs 1993 yılında neonaziler tarafından katledilen vatandaşlarımızı anmak için olayın vuku
bulduğu Solingen Untere- Werner
Str.‘de basın açıklaması yaptı.
Düzenlenen programa hayatını kaybeden vatandaşlarımızın yakınları Mevlüde Genç ve Durmuş Genç, T.C. Düsseldorf Başkonsolosu Şule Gürel, Solingen Belediye Başkan Yardımcısı
Gabriele Stobbe- Dibbert, ATİB Genel
Sekreteri Nurdoğan Aktaş ve yardımcısı
Oğuzhan Erkmen, ATİB Gençlik Teşkilatı Başkanı Bekir Erzen, ATİB NRW
mesi ve unutturulmaması için mücadele
eden başta ATİB olmak üzere tüm
STK’lara teşekkür ederek konuşmasını
sonlandırdı.
Bölge Başkanı Nihat Murat ile bölgede
faaliyet gösteren derneklerin başkanları
katıldılar.
T.C. Düsseldorf Başkonsolosu Şule
Gürel yaptığı kısa konuşmada aradan
23 yıl geçmesine rağmen üzüntümüzün
hala taze olduğunu belirtti. Gürel, son
zamanlarda yaşanan ırkçı saldırılardaki
artışa da dikkat çekerek yetkililerin
daha sıkı önlemler alması gerektiğini
söyledi. T.C. Düsseldorf Başkonsolosu
Şule Gürel bu acı olayın tekrar etme-
Anıta bırakılan çiçeğin ardından
ATİB Genel Sekreter Yardımcısı Oğuzhan Erkmen, ATİB adına basın açıklamasını okudu.
Program, Solingen Faciası başta
olmak üzere tüm ırkçı saldırılarda hayatını kaybeden vatandaşlarımız için
okunan Kur’an-ı Kerim ve duaların
ardından son buldu.
12 ][ haber
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
Bielefeld Yayla Şenliği Renkli
Görüntülere Sahne Oldu
B
ielefeld Karadeniz Kültür ve Dayanışma Derneği tarafından bu yıl
15. düzenlenen geleneksel Yayla
Şenliği sona erdi.
Almanya’nın Bielefeld şehrinde 2629 Haziran 2016 tarihlerinde gerçekleştirilen Yayla Şenliği’ne vatandaşlar yoğun ilgi gösterdi. Karadeniz müziği ile
horon halkaların kurulduğu şenlikte Karadenizliler dört gün boyunca keyifli zaman geçirdi.
Kuzey Ren Vestfalya eyaletinin güzel
şehirlerinden Bielefeld-Sperrenburg Şatosu’nun eteğinde 20 bin metrekarelik
alanda gerçekleştirilen Yayla Şenliği renkli
görüntülere sahne oldu. Karadeniz Müziği’nin güçlü sesleri Zeynep Başkan,
Onay Şahin, Aşık Süleyman Göksal, Dinçer
gibi çok sayıda yöre sanatçısı, kemençe
ve tulum üstadların sahne aldığı şenlikte
duygu ve heyecan aynı anda yaşandı.
Şenliğin ilk gününde kurulan çadırlarda
yöre yemekleri ikram edildi, el yapımı
yöre elbiseleri, el sanatları ve hediyelik
eşyalar sergilendi. Ayrıca Avrupa Trabzon
Köprübaşılılar Derneği’nin büyük punto
harflerle yazılı "Köprübaşılı Trabzonsporlular" çadırı da şenlikte büyük ilgi
gördü.
Şenliğin üçüncü gününde aslen Rizeli
olan İstanbul Milletvekili Metin Külünk
ziyaret etti. Çadırları tek tek gezen Külünk, "Kendi coğrafyasından kopan Karadeniz insan gittikleri yerlerde kültürünü
yaşayamaması durumunda mutsuz olur,
huzursuz olur. Bu açıdan sivil toplum
kuruluşları, hemşehrilik kültürlerini ya-
şatmak için önem taşıyor. Karadenizli
deyince gittiği her yere kültürel zenginliğini götürür, gelenek ve göreneklerini
götürür, çalışkanlığını götürür. Bu şenliği
düzenleneyen Bielefeld derneğimize, katılımcılara ayrı ayrı teşekkür ediyorum.
Birlik ve beraberliğiniz daim olsun" dedi.
Bielefeld Karadeniz Kültür ve Dayanışma Derneği Başkanı Burhanettin Aydın,
yaptığı açıklamada, 15 yıldır aralıksız
şekilde düzenledikleri şenliğin bu yıl da
muhteşem gerçekleştiğini söyledi. Aydın
şöyle devam etti: "Bu yıl hava şartları iyi
olmamasına rağmen dört gün süren şenliğimizi yaklaşık 6 bine yakın hemşehrimiz
ziyaret etti. Bielefeld’te hep birlikte Karadenizi yaşadık, yayla havası teneffüs
ettik, hasret diğerdik, yaşamın stresinden
uzak dört gün yaşadık. Şenliğimize katılan
hemşehrilerimize teşekkür ediyorum,
gelemeyen hemşehrilerimizi de seneye
bekliyoruz" dedi.
Şenlik kapsamında Avrupalı Köprübaşılılar Derneği tarafından kurulan çadırda iki gün boyunca aile pikniği düzenledi. Tıklık tıklım dolan çadırda gün
boyunca ikramlarda bulunuldu ve bol
bol sohbet edildi. Avrupalı Trabzon Köprübaşılılar Dernek Başkanı Ahmet Anaç
da şenlikle ilgili şunları kaydetti: "Çadırımız
hemşehrilerimiz tarafından büyük teveccüh gördü. Güzel bir yayla şenliği yaşadık.
Bielefeld Karadeniz Kültür ve Dayanışma
Derneği’ne teşekkür ediyorum. Bu yıl ilk
defa dernek olarak iştirak ettik, önümüzdeki yıl da yayla şenliklerine katılacağız" dedi.
Haziran · Juni 2016 · Ramazan 1437
IGMG Yola Kemal Ergün
İle Devam Ediyor
1
5 Mayıs’ta Hagen’de yapılan 9.
Olağan Genel Kurul’da Kemal Ergün yeniden IGMG Genel Başkanlığına seçildi.
Teşkilatlanma Başkanlığı tarafından
organizesi yapılan IGMG Genel Kurulları
idareci kadroları belirlerken teşkilat
mensupları arasında da kardeşlik ve dayanışmayı pekiştiriyor. 15 Mayıs’ta Hagen’de yapılan IGMG 9. Olağan Genel
Kurulu Almanya, İsveç, İsviçre, Danimarka, Belçika, Fransa, Norveç, Hollanda,
Avusturya, Kanada, İtalya, İngiltere,
Balkanlar ve Avustralya’dan gelen 1080
delegenin katılımıyla icra edildi. Genel
Kurul gündemini çalışma ve finans raporları ile yeni Genel Başkan seçimi
oluştururken konuşmalarda IGMG tarafından yapılan çalışmaların önemine
ve bunların geliştirilmesine vurgu yapıldı.
9. Olağan Genel Kurulda Kemal
Ergün yeniden Genel Başkanlığa seçilen
isim olurken, Genel Sekreter Bekir Altaş,
Genel Başkan Yardımcıları Hakkı Çiftçi,
Murat İleri, Dr. Fatih Koyuncu olarak
belirlendi. Böylece 2011’den beri IGMG
Genel Başkanlığını yürüten Kemal Ergün’ün görev süresi 5 yıl daha uzatılmış
oldu.
Delegelere seslenerek duyulan güvenden dolayı teşekkür eden Genel Başkan Kemal Ergün, Allah’ın rızasını kazanacak çalışmalar yapmaya devam edeceklerini belirtti. Ergün konuşmasında
“Burada teşkilatımızın hizmetlerini tek
tek saymaya kalksak, günlere ihtiyaç
duyarız. Peki bu kadar hizmeti gerçekleştirmemiz hangi motivasyona dayanıyor? Bu hizmetler İslam’ın hayatın her
alanını kapsadığı bilincinden neşet etmektedir. Bizim için din hayatın bizzat
kendisidir. Çalışmalarımız bu inanışla
şekillenmektedir. Bu inançla bugün teşkilatımız Allah’ın inayetiyle Norveç’ten
Avustralya’ya, Kanada’dan İtalya’ya, Balkanlardan Güney Afrika’ya farklı ülkelerde cemiyetleriyle, eğitim merkeziyle
ve resmî okullarıyla hizmet üreten
hayırda öncü bir kuruluş olmuştur ve
inşallah olmaya da devam edecektir.”
dedi.
Genelde Müslümanların özelde teşkilatın ve teşkilat mensuplarının özen
göstermesi gereken hususlara dikkat
çeken Kemal Ergün, Müslümanlar arasında birlik ve beraberliğin önemine değindi. Teşkilatın ve Müslümanların önüne
çıkartılan engellere de atıfta bulunan
Ergün gittikçe artmakta olan ırkçılık ve
İslamfobi tehlikesinin altını çizdi. Her
bir saldırının dikkate alınarak yetkililere
bildirilmesi gerektiğini hatırlatan Ergün
“Geldiğimiz noktada artık herkes şunu
görmelidir: Irkçılık ve İslam düşmanlığı
sadece yabancılara ve Müslümanlara yönelik bir tehdit değil. Bilakis tüm toplumu
tehdit eden, anayasaya aykırı ve hürriyetleri kısıtlayan bir oluşumdur.” şeklinde
konuştu.
Cennette Çıkan Yangın
A
llah'a kul musunuz? O zaman
kulluğunuzu bilin!..
Allah, lafını dinlediğiniz müddetçe
Allah, yoksa yallah. İnsan sorumlu
varlıktır. "Mahlukun mes'ul". Sorumsuz varlıklar da mevcuttur.
Sorumluluğunu bilmek istemeyen insan, sorumsuz varlıklara özenmekte
adeta Allahım sen beni sorumlu varlık
yapmak ve yaratmakla yanlış yaptın,
beni de onlara çevir demektedir. Merak etmeyin, buna heveslenenler heveslerine ölmeden mutlaka kavuşurlar.
"Onları aşağılık domuz ve maymunlara
çevirdi". (Maide; 60) Dedik ki onlara:
"Pis maymunlar oluverin". (Bakara;
65) "Onlar sorumsuz varlıklar gibidirler. Hayır hayır on lardan daha
sapkındırlar." (Furkan; 44)
Bir zamanlar Kur`an mahluktur
diyenler geçti bu dünyadan. Ahmed
bin Hanbel bu şeneate şehadetiyle
dur dedi. Hedefleri: "her mahluk sonradan yaratılmıştır. Kur'an da mahluktur öyleyse O da sonradan
olmuştur. Her sonradan olan
"hããdis"tir değişkendir. Kabili tebdil
ve tağyirdir. Öyleyse bize iş düştü,
buyurun işimize gelmeyen yerlerde
reform yapalım; Kur`an`ın uzunlarını
kısa, kalınlarını ince, keskinlerini kör
edelim" diyorlar.
Efendimiz Hz Muhammed (s.a.v)
buyurdu ki: "İslam zincirinin halkaları
birer birer sökülecektir. İnsanlar zincirden ne zaman bir halka sökseler,
hemen bir yenisini sökmeye yelteneceklerdir. İlk sökülen halka İslami
yönetim, son sökülecek halka ise
namazdır." (Ahmed b.Hanbel Ebu
Ümame'den). İnsanlar Kur`an`dan
hırsızlığa doymuyorlar. Her gün bir
hüküm çalıyorlar. Kur'an`ı bir yaşam
biçimi değil, yaklaşım geliştirme platformu haline getirdiler. Zaten sünneti,
Kur`an anlaşılsın diye Peygamberimiz
(s.a.v)in 23 yıl boyunca yaptığı ve
yazdırdığı, adına hadis dediğimiz Tefsirini yok ettiler, yediler. Kursaklarında
kalsın!!!
"Onlara ayetlerimiz, net birer belge
ha l i nd e ok un duğ un da , bi z i m l e
karşılaşmayı ummayanlar derler ki:
"Bunu al başka bir Kur`an getir veya
onu değ iştir. " De ki: "Onu kendi
aklımla - kafadan değiştirmem benim
dosya ][ 13
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
açımdan olur bir şey değildir. Ben,
yalnızca bana vahyolunana uyarım.
Eğer Rabbime isyan edersem, gerçekten ben, büyük günün azabından
korkarım." (Yunus;15)
Cahiller, Kur`an`da kusur bulacak
kadar, o eski çağda olmalarına rağmen
çağdaştılar. Peygamberimize başka
siparişler veriyorlardı. Önlerine açılan
sofraya oturmuyor; bu tuzlu, bu ekşi
diye yeni bir mutfak geliştirmek
istiyorlardı. Tıpkı önlerine gökten
kudret helvası ve kızarmış bıldırcın
eti indiğinde; “al bunları geri, sen
bize soğan sarımsak getir, kabak
tadı ver diyen Yakub`un çocukları”
gibi.
Demiştiniz ki: "Ey Musa! Artık
tek
bi r
çe şi t
y i y e ce ğ e
dayanamayacağız. Rabbine bizim için
dua et de bize yerin bitirdiklerinden
kabak, sarımsak, mercimek ve soğan
yetiştirsin / çıkartsın." (Musa:) “Hayırlı
o l a n ı d ah a d e ğ e r s i z o l a n l a m ı
değiştirmek (bedele) istiyorsunuz?
İsterseniz Mısır'a geri dönün / inin,
o r ad a a r a d ı ğ ı n ı z ı b u l a b i l i r s i n i z /
i s t e d i ği n i z v a r! ” d e m i ş t i . B ö y l e c e
alçaklık ve yoksulluğa mahkum edildiler / üzerlerine alçaklık ve yoksulluk
(damgası) vuruldu ve Allah’ın gazabına
uğradılar. Bu, kuşkusuz, Allah’ın ayetlerine küfretmeleri ve nebileri haksız
yere öldürmelerindendi. (Yine) bu,
i s y a n e tm e l e r i n d e n v e s ı n ır ı
aşmalarındandı. (Bakara; 61)
Insan vücudu da adeta bir araba
gibidir. Benzinli mi dizel mi? Onu sahibi daha iyi bilir. Dizel arabaya
benzin, yağ kutusuna bir avuç kum
doldurulamaycağı gibi, Allah'ın özenle
yarattığı bu mekanizmaya da şeytan
ve şarlatanlarının kanalizasyonları
bağlanamaz. "Hiç yoktan yaratan bilmez mi? Onun lutfu boldur, onun
her sırdan haberi vardır." (Mülk; 14)
Sözleşmelerini bozmaları nedeniyle
onları lanetledik ve kalplerini kaskatı
kıldık. Onlar, kelimeleri konuldukları
y e r d e n s a p t ı r ı r l a r . K e n d il e r i n e
hatırlatılan şeylerin bir kısmını da
kökten unuttular. İçlerinden birazı
dışında, onlardan sürekli ihanet görürsün. Yine de onları affet, aldırış
etme. Kuşkusuz Tanrı iyilik yapanları
Bilal KAÇMAZ
Haziran · Juni 2016 · Ramazan 1437
sever. (Maide; 13)
Bunlar evrakta sahtecilik yapan
sahtekârlardır. Güya Rabbimizin
yanlışını buldular ve bir öğretmen
gibi onu düzelttiler. Özellikle ceza
hukuku ile ilgili yasalara kıydılar:
Allah cc. katilin başını dedi, bunlar
saçını; hırsızın kolunu dedi bunlar
tırnağını yazdılar. Ve böylelikle
akıllarınca radikal buldukları ayetleri
güncelleyerek, çağa uydurdular ve
Kainatîn Rabbine dinini okuttular De
ki: “ S i z A l l a h ’ a d i n i n i z i m i
öğreteceksiniz? Oysa Allah, göklerde
ve yerde olanı bilir. Şüphesiz Allah
her şeyi en iyi bilendir.” (Hucurat;
16) İnsanlar Allah'ın dinini okutmak
ve öğretmek için insanları bıraktılar,
Allah’ı okutuyorlar. Tıpkı Firavun gibi
Haman’ın kulesinden yerin göğün sahibini vurmak için göklere ok
fırlatıyorlar. Fiziğe taparak, Allah cc
den metafiziği gasbetmeye çalışıyorlar.
Allah’ı güçsüz ve aciz, gaibi bilmeyecek
kadar cahil ve kullarıyla aynı göz
hizasına gelmiş önünde eğilmeye
değmeyecek kadar sıradanlaştırılmış
öz yurdunda garip bir ilah tasavvuru
meydana getirmek için adeta cihad
ediyorlar.
Ey peygamber, kalpleri inanmadığı
halde ağızlarıyla "inandık" diyenlerle,
Yahudiler'den küfür içinde çaba harcayanlar seni üzmesin. Onlar, yalana
kulak tutanlar, sana gelmeyen diğer
topluluk adına kulak tutanlar (haber
toplayanlar)dır. Onlar kelimeleri yerlerine konulduktan sonra saptırırlar.
"Size bu verilirse onu alın, o verilmezse
ondan kaçının" derler. Allah kimin
fitne(ye düşme)sini isterse, artık onun
için sen Allah'a karşı hiç birşeye malik
olamazsın. İşte onlar, Allah'ın kalplerini
arıtmak istemedikleridir. Dünyada
onlar için bir aşağılanma, ahirette
onlar için büyük bir azab vardır.
(Maide; 41)
Kur'an tarihseldir diyen çok
bilmişler bilmiyor mu? İlk inen sure
Kur'an’ın ilk başında yer almıyor. Tarihe göre olsaydı ilk başta inen
mushafın başında, son inen de sonunda yer alırdı. Kur'an hazım sırasına
göre değil; son mukabeledeki çift
hatim sırasına göre dizilmiştir. "Allah
bilal.kacmaz@web.de
mesajını nereye yerleştireceğini herkesten daha iyi bilir." (En'am; 124)
Ulumu’l Kur’an’da şöyle bir yasa
mevcuttur. Bu yasayı içselleştirememiş
talihsizler Kur’an’ı ellerine alıp, benim
kitabım demesinler. El Kur'an’ü fiy
külli asrin ve mısrin. Kuran her çağda
ve her ağda çeker.
Bunlara göre Kur'an’da utanmadan
ellerine alabilecekleri bir şey kalmadı.
Ayetlerin arkasında duramıyorlar,
yüzleri kızarıyor. Onlara göre Kur'an
mecazlar, müteşabihler, mensuhlar
ve mükerrerlerin kitabıdır. Kur’an’da
hakiki manaya gelen hiç bir ayet yoktur. Tüm mucizeler mecazdır.
Kızıldeniz’in yol olması, Salih’in devesi,
İbrahim’in ateşi, İsmail’in kurbanı,
Ebrehe’nin ebabil jetleri, İsa'nın
babasız doğması, bebekken beşikte
vaaz etmesi, Nuh'un yaşı ve tufanı...
Ellerinden gelse Kur'an’ın ağzını burnunu kıracaklar. Yakıp küllerini afaka
savuracaklar. Çünkü utanıyorlar,
patronları yanında mahçup oluyorlar,
Allah yine -haşa sümme haşa münasebetsiz münasebetsiz konuşmuş.
Yanlış anladınız efendim Tanrı şunu
demek istedi diye Allah’ın yardımına(!)
yetişmek için gece gündüz
koşturuyorlar.
Unutmayın ey talihsizler! Bizim
Kitabımızda yüzümüzü kızartacak,
başımızı öne düşürecek, arkasında
duramayacağımız bir kelime dahi
yoktur. "Yerin ve göğün Rabbına yemin olsun ki, size inen bu Kur'an
gerçektir. Tıpkı sizin attığınız nutuk
gibi". (Zariyat; 23)
Cennette çıkan yangına cehennem
denir. Yangın çok tehlikelidir. Ateşle
şaka olmaz. Muma dayanamayan canlar, yandıkça acıyı daha derin hissetsin
diye yeniden üreyen deriler, hassas
böğürler ve narin gönüller ğayya derelerine nasıl dayanacaklar. Ateşi
hafife alan hatta alay edenlerin vay
haline. Ateşten korkuyorum dediği
halde donunu sıyırıp cosss diye ateşe
oturanlar. Canınıza acımıyor musunuz? Unutmayın yangın bir kıvılcımla
hatta bir izmaritle başlar. Onlar da
dinimizin
haramları
hatta
sıradanlaştırdığımız mekruhlarıdır.
İhtiram vesselam.
14 ][ haber
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
Haziran · Juni 2016 · Ramazan 1437
18. Kur’an-ı Kerim’i Güzel Okuma ile 18. Temel Dini Bilgiler
ve Genel Kültür Yarışmalarının Almanya Finalleri Yapıldı
1
Ayfer ÇAVUŞ
Allianz Hauptvertretung
Her Türlü Sigorta
İşlemlerinizde
Hizmetinizdeyiz
Tüm Müşteri ve Dostlarımızın
Mübarek Ramazanlarını ve Bayramlarını
En Kalbi Dileklerimizle Tebrik Ediyoruz.
Ramazan ve Bayram Tüm İnsanlık İçin
Huzur ve Barış Getirsin.
Adres: Marienstr. 107 · 63069 Offenbach am Main
Tel: 069-84845910 · Fax: 069-84845911
Mobil: 0176-84367710 · E-Mail: ayfer.cavus@allianz.de
Web: www.cavus-allianz.de
8. Kur’an-ı Kerim’i Güzel Okuma
Yarışmasının Almanya finali Din
Hizmetleri Ataşeleri Dr. Bilal
Doğan (Stuttgart), Yunus Yüksel
(Münster) ve din görevlisi Emre Şimşek
(Köln)‘ten oluşan komisyon öncülüğünde Köln Bölgesi Bergheim DİTİB
Camii’nde yapıldı.
18. Temel Dini Bilgiler ve Genel
Kültür Yarışma Almanya finali Din
Hizmetleri Ataşeleri Ahmet Fuat Çandır
(Berlin), Yusuf Ay (Hannover), Cahit
Küçükyıldız (Hamburg) ve Dr. Mehmet
Tekin (Karlsruhe)‘den oluşan komisyon
öncülüğünde Berlin DİTİB Türk Şehitlik
Camii'nde yapıldı.
Yarışmalara DİTİB Genel Başkanı
Prof. Dr. Nevzat Yaşar Aşıkoğlu, Din
Hizmetleri Ataşeleri, din görevlileri,
dernek yöneticileri, öğrenci velileri ile
çok sayıda davetli katıldı.
Yarışmaya Almanya genelinde 13
Ataşelik bölgesinden Kur’an-ı Kerim
ve Temel Dini Bilgiler alanında bölgelerinde birinci olan öğrenciler katıldı.
18. Kur’an-ı Kerim’i Güzel Okuma
Yarışmasında Mainz bölgesinden Hüseyin Yazır Almanya birincisi, Düsseldorf bölgesinden Muhammed Fatih
Karadeniz Almanya ikincisi ve Münster
bölgesinden Muhammed Said Kalaycı
da Almanya üçüncüsü oldu.
18. Temel Dini Bilgiler ve Genel
Kültür Yarışmasında Stuttgart bölgesinden Sema Alkan, Duygu Kesmer
ve Feyza Bıyıklı Almanya birincisi,
Hamburg bölgesinden Işılay Kıraç, Elif
Öztürk ve Hülya Kılıç Almanya ikincisi
ve Köln bölgesinden Eylem Er, İrem
Er ve Sümeyra Uymaz ise Almanya
üçüncüsü oldu.
Dereceye giren öğrenci ve katılımcılara belge ve ödül takdiminden sonra
program sona erdi.
Haziran · Juni 2016 · Ramazan 1437
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
haber ][ 15
IGMG Genel Sekreteri Bekir Altaş
“65. Hükümet Programı’nda Yurtdışındaki Vatandaşlara Yönelik
Çizilen Yol Haritasının En Yakın Takipçisi Olacağız.”
Hükûmet Programı’ndaki vaatlerdeki kararlılık ve samimiyet de ancak ortaya konulan vizyonun somut adımlara dönüşmesiyle ispatlanmış olacaktır.
Yurt dışında yaşayan Türkiye kökenlilerin meseleleri on yıllar boyunca ertelendi.
Geçtiğimiz 10 yıl, yurt dışında yaşayan 6
milyon vatandaşımıza yönelik kronik ilgi-
İ
slam Toplumu Millî Görüş (IGMG)
Genel Sekreteri Bekir Altaş Türkiye
Cumhuriyeti’nin 65. Hükûmet Programı’nda yurt dışında yaşayan vatandaşların
ele alınmasına dair bir açıklama yaptı.
Yurt dışındaki vatandaşlara dair listelenen
vaatleri bir “yol haritası” olarak değerlendiren Altaş sözlerini şöyle sürdürdü:
“Sağ popülist partilerin siyasi programlarını göçmen, yabancı ve Müslüman
karşıtlığı üzerinden kurguladığı ve merkez
partilerin de bu kervana katıldığı bir dönemde Türkiye’nin yurt dışında yaşayan
vatandaşlarına yönelik adımlarının sorunları
çözmeye odaklı, etkili, uzun vadeli ve
günlük siyasete angaje olmamış bir dille
kurgulanması önem arz etmektedir. Yurt
dışındaki vatandaşların sorunlarının çözümü
ikili ilişkilerin geliştirilmesinden başlayarak
yurt dışındaki vatandaşlara yönelik alan
bilgisi oluşturan kurum ve araştırmaların
desteklenmesine kadar uzanmaktadır. 65.
YTB Başkanı
Kudret Bülbül
ATİB’i Ziyaret Etti
Y
urtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar
Başkanı Kudret Bülbül, Yurtdışı
Vatandaşlar Daire Başkanı İsmail
Demiryürek ve beraberindeki heyet ile
T.C. Köln Başkonsolosu Hüseyin Emre
Engin, T.C. Köln Başkonsolosluğu Çalışma
ve Sosyal Güvenlik Ataşesi Oğuz Tuncay,
ATİB Genel Merkezi’ ni ziyaret etti.
ATİB Genel Başkanı İhsan Öner ile
Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar
Başkanı Kudret Bülbül Avrupa’ da yaşayan
vatandaşlarımızın öncelikli meseleleri konusunda karşılıklı görüş alışverişinde bulundular. Yaklaşık 2 saat süren görüşme
sonrasında taraflar ziyaretten duydukları
memnuniyeti dile getirdiler.
sizliği telafi etmekle geçti. Önümüzdeki
süreç ise yurt dışındaki vatandaşlara karşı
sorumlulukların yerine getirilmesinin tabii
olarak görüldüğü, vizyoner ve dinamik
bir politikanın vakit kaybetmeden hayata
geçirildiği bir dönem olmalıdır.
Gerçekleşmesi durumunda 65. Hükûmet Programı’nda yer alan maddeler yurt
dışındaki vatandaşların sorunlarını büyük
ölçüde çözebilecek potansiyele sahiptir.
Geriye bu madde ve vaatlerin ivedilikle
hayata geçirilmesi, yani söylemin eyleme
dönüşmesi kalmaktadır. Bu anlamda yayınlanan yol haritasının ve verilen sözlerin
yerine getirilmesinin en yakın takipçisi
olacağız.”
16 ][ haber
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
Haziran · Juni 2016 · Ramazan 1437
IGMG Kadınlar Teşkilatı Başkanı Hatice Şahin
Genel Bir Başörtüsü Yasağı Ayrımcılığı Daha da Körükleyecektir
bir karar çıkması tedirginliği tekrar
körükleyecektir, zira Kokott da
kabul etmektedir ki her davada
orantılılık prensibi dikkate alınmak
zorunda kalınacaktır. Bu oranın
netleşmesi için de yine birçok mahkeme kararı gerekecektir.
İşverenler büyük bir olasılıkla
muhtemel bir mahkeme kararına
A
vrupa Adalet Divanı Genel
Avukatı Juliane Kokott nihai
raporunu yayımladı. Kokott
raporunda iş yerlerinde genel bir
başörtüsü yasağı uygulanabileceğini
belirtti. Rapora göre başörtüsü yasağı dolaylı olarak ayrımcılık anlamına gelse de uygulanmasında bir
mahzur yok. İslam Toplumu Millî
Görüş (IGMG) Kadınlar Teşkilatı
Başkanı Hatice Şahin, Kokott’un
raporu münasebetiyle bir açıklama
yaptı. “Başörtüsü yasağı uygulamaları zaten hâlihazırda Müslüman
kadınları eşit katılım hakkından
mahrum etmektedir. Bu uygulamanın Avrupa Adalet Divanı tarafından meşrulaştırılması bir felaket
olur.” diyen Şahin sözlerini şöyle
sürdürdü:
“Kokott’un nihai raporundaki
değerlendirmeler birçok açıdan makul gözükmemektedir. Ayrımcılığa
karşı yasanın en temel prensibini
görmezden gelip ağırlıklı olarak
başörtülü Müslümanları hedef almaktadır. Anayasa tarafından koruma altına alınan inanç özgürlüğü
prensibi anayasada yeri olmayan
‘iş yerinde dünya görüşü tarafsızlığı’
ilkesiyle bir tutulmaktadır.
Bu yönde bir karar başörtülü
Müslümanların hâlihazırda maruz
kaldıkları ayrımcılığı daha da derinleştirecektir. Bu zamana kadar
mağdurlar bu tür bir ayrımcılıkla
karşılaştıklarında en azından kendilerini Genel Eşitlik Yasası kapsamında savunabiliyorlardı. Bu arada
sonuçlanan çok sayıda dava vesilesiyle kanun maddeleri somutlaştırılmıştı. Nihai rapor doğrultusunda
atıfla sözde tarafsızlık maskesi altında bu durumu suistimal edecektir.
Nitekim Federal Anayasa Mahkemesi’nin ilk başörtüsü kararından
sonra da böyle olmuştur. Bugüne
kadar başörtülü Müslümanlar iş
hayatında ve hatta iş hayatına daha
başlayamadan ayrımcılığa maruz
kalmışlardır. Bunun toplumsal an-
lamda ne kadar zararlı olduğunu
birçok araştırma göstermiştir. Başörtülü Müslümanlar bu şekilde
toplumdan dışlanmakta ve ekonomik yönden başkalarına bağımlı olmaya mecbur bırakılmaktadır. Hâlbuki her alanda aktif, özgüven
sahibi ve nitelikli kadınlara ihtiyaç
vardır, bilhassa da iş hayatında.”
Haziran · Juni 2016 · Ramazan 1437
haber ][ 17
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
Uluslararası Hicri Takvim Birliği
Kongresi’nden Birlik Kararı Çıktı
Ya Rabbi Bereketli Eyle, Örnek Eyle, Ümmetin Birliğine Başlangıç Eyle...
D
iyanet İşleri Başkanlığı
tarafından İstanbul’da toplanan, İslam ülkeleri ve bütün
dünya Müslümanları için büyük önem
arz eden Uluslararası Hicri Takvim
Birliği Kongresi’nden tek takvim
uygulansın kararı çıktı.
Aralarında Türkiye, Suudi Arabistan, Malezya, Birleşik Arap Emirlikleri, ABD, Katar, Fas, Mısır ve
Ürdün'ün de bulunduğu 50'ye yakın
ülkeden ilim adamları, astronomlar
ve karar merciinde bulunan yetkililerin
katıldığı kongrede, üç gün boyunca
takvim birliği konusu alanında uzman
kişiler tarafından enine boyuna
tartışıldı.
Kongrenin kapanış oturumunda
katılımcılar, İslam dünyasında takvim
uygulaması konusunda oy kullandı.
Bütün katılımcıların oy kullandığı
kongrede ‘Tekli Takvim’, ‘Çiftli Takvim’, ‘Kararsız’ seçenekleri yer aldı.
Oylamanın ardından büyük çoğunlukla
Tekli Takvimin uygulanması yönünde
karar çıktı.
Bütün dünya Müslümanlarının
dikkatini verdiği kongreden çıkan
kararı Diyanet İşleri Başkanı Görmez,
‘Kongreden vahdet çıkmıştır. Tek
takvimin uygulanması yönünde karar
alınmıştır. Bütün İslam dünyasına
hayırlı olsun’ sözleriyle dünya kamuoyuyla paylaştı.
Üç yıllık çalışmanın ardından neticelenen kararın, İslam dünyasındaki
60 yıllık ihtilafın son bulacağına, sevinçlerin birlikte yaşanacağına vesile
olacağına inandığını söyleyen Başkan
Görmez, kongrenin vahdet ve birlik
ruhunu bir dua olarak Suriye’deki
mazlumlara gönderdiğini kaydetti.
Başkan Görmez, sonuç bildirgesini
dünya kamuoyuyla paylaşmadan önce
şunları söyledi; “Bu toplantı, İslam
alemindeki 60 yıllık ihtilafı ortadan
kaldıracak”
Saygıdeğer ilim adamları, öncelikle
şahsım, Diyanet İşleri Başkanlığı ve
İslam alimleri adına yaklaşık üç yıllık
bir çalışmayı bugün neticelendirdiğiniz
için ayrı ayrı teşekkür ederim. İlmi
çalışma grubuna, fıkıh alimlerimize,
astronomi alimlerimize üç yıllık bir
çalışmayı neticelendirdiğiniz için
teşekkür ediyorum. Umuyorum ki
bu toplantı 60 yıllık İslam alemindeki
ihtilafı ortadan kaldırır ve özellikle
bütün
dünyada
yaşayan
Müslümanların ibadetlerini, sevinçlerini vahdet, birlik ve beraberlik
içerisinde yapmalarına vesile olur.
Aynı
camide
namaz
kılan
Müslümanların bayram gününü birbirinden ayırmasına bu toplantı son
verecektir.
“Bu vahdet ruhunu bir dua olarak
Suriyeli mazlum kardeşlerimize gönderiyorum…”
Alimlerimizin bu vahdet ruhunu
bir dua olarak Suriyeli mazlum
kardeşlerimize gönderiyorum. Buradaki vahdetimizi Felluce’de zor durumda olan kardeşlerimize gönderiyorum. Allah, buradaki vahdet ruhunu Libya'ya, Arakan’a ulaştırsın.
Vahdeti parçalanmış bütün Müslüman
kardeşlerimize buradaki vahdetin,
birliğin, beraberliğin bir dua olarak
yansımasını Allah nasip etsin.
Üç yıllık çalışmanın ardından sonuç
alınan ve takvim birliği kararının
çıktığı kongrenin Diyanet İşleri
Başkanı Görmez tarafından dünya
kamuoyuyla paylaşılan sonuç bildirgesi
şu şekilde;
Uluslararası Hicri Takvim Birliği
Kongresi Sonuç Bildirgesi
Türkiye Cumhuriyeti Diyanet İşleri
Başkanlığı’nın çağrısıyla Uluslararası
Hicri Takvim Birliği Kongresi İstanbul’da 21-23 Şaban 1437/28-30
Mayıs 2016 tarihleri arasında
düzenlenmiştir. Kongreye, İslam Ülkelerinin ilgili bakanlıkları, Fetva
Kurulları, çeşitli fıkıh kurulları temsilcileri, alimler, fakihler ve astronomlar katılmışlardır. Açılış
konuşmalarını müteakiben başlayan
ilmi oturumlarda ilk gün astronomi
ve fıkıh ilimleri açısından Rü’yet-i
Hilal konusu tartışılmıştır. Ardından
Takvim farklılığının toplumsal ve
siyasi boyutları ele alınmıştır. İkinci
gün, daha önce teşkil edilen İlmi
Heyetin Kongre’ye sunulmak üzere
değerlendirdiği Tekli ve İkili Takvim
önerileri ayrıntılı olarak müzakere
edilmiş ve sonuçta Tekli Takvim
kabul edilmiştir. Kongre, katılımcıların
büyük çoğunluğunca kabul edilen
aşağıdaki karar ve tavsiyeleri
benimsemiştir:
KARARLAR
1. Kongre, önceki kongrelerin ve
fıkıh akademilerinin kararlarını teyit
etmiştir. Bu bağlamda 1966
Mecmeu’l-Buhusi’l-İlmiyye, 1973 Kuveyt, 1978 İstanbul Kongreleri ile
1986’da İslam İşbirliği Teşkilatı’na
bağlı Mecmeu’l-Fıkhi’l-İslami (Fıkıh
Akademisi), 2009 yılında el-Meclisü’l-Urubbi li’l-ifta ve’l-Buhus (Avrupa
fetva ve araştırma Meclisi), 2012
yılında Rabıta Fıkıh Akademisi’nin
kabul ettiği temel ilke ve ölçütler
teyit edilmiştir. Bunların arasında en
önemlileri şunlardır. Kameri ayın
başlangıcını tespitteki temel ilke,
ister çıplak gözle olsun ister modern
astronomik aletlere bağlı gözlemle
olsun, hilalin görülmesidir. İhtilaf-ı
matalia (yani hilalin farklı zamanlarda
farklı yerlerde görülmesine) itibar
edilmez. (Bir yerde görüldüğü zaman
diğer yerlerde de görülmüş kabul
edilir.)
2. Kongre, bütün dünyada
uygulanması için tekli takvimi tercih
etmiştir. Böylece herkesin önünde
tek bir hicri takvim bulunacaktır.
Bu takvim, hilalin dünyanın herhangi
bir yerinde gözle veya astronomik
rasat aletleriyle görülebilme imkânını
ve hem klasik fakihlerin çoğunluğunca
hem de günümüz fıkıh akademilerinin
çoğunluğunca kabul edilen ihtilaf-ı
matali’a itibar edilmemesi görüşünü
esas almıştır. Bunların yanında bu
takvim, dini metinler/naslar ile kesin
astronomik kurallar arasında bir
çelişki ve çatışma olmadığından as-
18 ][ haber
tronomik ölçütler ve fıkhi kuralları
beraberce göz önüne almıştır.
Tercih edilen takvimin avantajları
ve sonuçları:
Bu takvim, Müslümanlar ama
özellikle Müslüman azınlıkların karşı
karşıya olduğu bazı sorunları çözme
yönünde önemli katkılar sunacaktır.
Bu sonuçlardan biri, oruç, bayram
gibi Müslümanlar için sembol manası
olan günleri birleştirmesidir. Bir
diğeri ise, bunun Müslümanlar
arasındaki meşru ve makul sınırları
aşan tefrikayı/ayrışmayı ortadan
kaldırma yönünde bir karar olmasıdır.
Zira özellikle azınlık halinde yaşayan
Müslümanlar arasında bu sorun tek
bir devlet içinde bazen iki bazen de
üç farklı günde oruç ve bayram yapma noktasına varacak aşırı durumlara
yol açabilmektedir. Hatta farklılık,
bir ülke vatandaşı hacıların Zilhicce’nin
9. Günü Arafat’ta vakfeye durdukları
gün, kendi ülkelerinde henüz Zilhicce’nin 7. Veya 8. Günü olması gibi
aşırı boyutlara ulaşabilmektedir. Bu
din, tevhid dinidir, birliği ve bütünlüğü
şer’i bir farz ve olgusal bir zaruret
saymıştır. Aynı zamanda önceden
belirlenmiş standart bir takvim, Müslüman azınlıkların bayramlarda tatil
imkânına
kavuşmalarını
da
sağlayacaktır; ayrıca onlara,
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
Haziran · Juni 2016 · Ramazan 1437
yaratılmak istenen algının aksine
yüce dinimizin bilimsel gelişmelere
kapalı olmadığını, hatta bilimle uyumlu olduğunu çevrelerine sunma
noktasında yardımcı olacaktır. Zira
İslam’ın ilk inen ayeti ve Suresi “Oku”
emriyle başlar ve ilmi konu eder.
3. Kongre, Avrupa, Amerika ve
benzeri bölgelerdeki Müslüman
azınlıklardan bayramlarını, sembol
günlerini ve dolayısıyla duygu ve
düşüncelerini birleştirme yönünde
çalışmalarını önerir. Aynı şekilde dini
mercilere sahip olan Müslüman
devletlere de bu takvimi incelemelerini
ve güvenmelerini önerir; zira bu takvim, Müslümanların iyiliğini sağlama
ve onları kötülüklerden uzaklaştırma,
sembollerini ve duygularını birleştirme
hedefi
dışında
bir
amaç
taşımamaktadır.
4. Kongre, Türkiye Cumhuriyeti
Diyanet İşleri Başkanlığından, bu
kongrenin kararlarını hayata geçirme
konusunda aşağıdaki hususları tahakkuk
ettirecek
organları
oluşturmasını önerir:
a) 10 yıllık bir takvim hazırlayacak
bir ilmi komisyon teşkil edilmesi ve
takvimin basım ve dünyaya dağıtılması
b) Gözetleme ve diğer hususları
ele almak üzere Rüyet-i Hilal konu-
sunda incelemelere devam edecek
bir heyetin oluşturulması
c) Üzerinde anlaşılan Hicri Takvim
kültürünün yayılması konusunda
eğitim ve halkla ilişkiler konusuyla
ilgilenecek
bir
komisyonun
oluşturulması.
Öneriler:
1. Kongre, İslam ülkelerindeki
dini mercilere ve din işlerinden sorumlu olan kişi ve kurumlara bu
takvimi
benimseyip
ilkeleri
doğrultusunda kameri ayların
başlangıcında birliği sağlama için
çalışma yapmalarını tavsiye eder.
2. Kongre, İslam dünyasındaki
takvim yapıcılarına, Müslümanları
medeniyetlerinin ve kimliklerinin göstergesi olan bir takvim etrafında
buluşturabilmek,
duygu
ve
düşüncelerini birleştirebilmek için bu
takvimin ilkelerini benimsemeye
çağırır.
3. Kongrenin gayrimüslim ülkelerde yaşayan Müslümanlara tavsiyesi,
belirli bir takvimi uygulamak suretiyle
birliği sağlamalarıdır. Zira şer’an
aynı ülkede yaşayanların oruç tutma
zamanı ve bayram yapma zamanı
hususunda ihtilaf etmeleri caiz
değildir. Aksine onların Avrupa
Araştırma ve Fetva Konseyi veya
Türkiye’de Diyanet işleri Başkanlığı’nın
o ülkelerdeki birimleri gibi yetkili
dini mercilerden çıkan kararlara
uymaları gerekir. Zira Hz. Peygamber
şöyle buyurmuştur: “Orucunuz birlikte oruç tutuğunuz gün, bayramınız
birlikte bayram yaptığınız gün,
kurbanınız ise birlikte kurban
kestiğiniz gündür”
4. Avrupa’daki Müslümanların
birlik ve beraberliğinin sağlanması
ve menfaatlerinin korunması için,
özellikle de şeri ibadet vakitlerinin
ve kameri ayların başlangıcının tespiti
gibi önemli İslami meselelerde tefrikaya düşmelerini önlemek amacıyla,
Kongre, Türkiye Diyanet İşleri
Başkanlığı’nın Batı Ülkelerindeki birimlerinin ve Avrupa Araştırma ve
Fetva Konseyinin Batı ülkelerinde
yaşayan Müslüman azınlıklar için yetkili ilmi ve dini merci olarak kabul
edilmelerini tavsiye etmektedir.
5. Kongre; Türkiye Cumhuriyeti
Diyanet İşleri Başkanlığına, söz konusu takvimin, üzerinde çalışmalar
yapılarak bütün İslam Alemince kabul
edilebilecek tek takvim haline gelebilmesi için İslam İşbirliği Teşkilatı
Başkanlığına sunulmasını ve bu yolla
takvimin İslam ülkelerine arzedilmesini tavsiye eder.
keticilere cevap veren Bellona, servis
ve garanti şartlarıyla da güven duyulan bir kuruluş olmaya devam etmektedir.
Bellona, Marketing Türkiye Dergisi
ve Akademetre işbirliğiyle düzenlenen
The ONE Awards Bütünleşik Pazarlama Ödülleri’nde adını zirveye yazdırdı. Bellona, 2015 yılında ‘Mobilya
Kategorisi’nde marka değerini ve itibarını en çok artıran mobilya markası
oldu.
Türkiye Mobilya Sanayicileri Derneği (MOSDER) tarafından 12.’si
gerçekleştirilen İstanbul Mobilya Fuarı
İSMOB’da, Bellona’nın Basel modeli
genç odası kategorisinde ödül alırken,
Golden Comfort yatağı da uyku kategorisinde ödüle layık görüldü.
Almanya’da şimdilik sadece Hanau’daki mağazasında hizmet veren
Bellona, yaptığı çok özel bir kampanya
ile full ortopedik yatakları 299 Euro’dan satışa sunuyor.
Kullanım kolaylığı, yatağın altında
saklama alanı sunması gibi sebeplerle
Türk toplumu tarafından yoğun ilgi
gören Bazalar da özel fiyatlarla Bel-
lona Hanau mağazasında müşterileri
bekliyor.
Mağazanın sahipleri Serdar Külçür
ve Fırat Yıldırım müşterilerin ilgisinden memnun olduklarını ve daha
fazla evde Bellona ürünü olması için
çalıştıklarını ifade ettiler.
Müşteri memnuniyetinin yüksek
olduğunu, 1 yıl önce alışveriş yapan
müşterilerin şimdi başka ürünler almak için geldiklerini bunun da hem
Bellona ürünlerinin hem de mağazada
müşterilere sunulan hizmetin kalitesinin sonucu olduğunu söylediler.
Bellona Hanau’dan Ortopedik Yataklarda Kampanya Fırsatları
Ü
retim faaliyetlerine başladığı
1997 yılından itibaren yaptığı
yatırımlar ve izlediği başarılı
pazarlama stratejileriyle sektörde
kendine önemli bir yer edinen Bellona,
yatırımlarının önemli bir kısmını Kayseri Organize Sanayi Bölgesi'nde gerçekleştirmektedir.
TSE Ürün Kalite Standartları ve
TS-EN-ISO-9001-2000 kalite yönetim sistem standartlarına göre üretim
yapan Bellona, gücünü ve kalitesini
sadece yurt içinde değil, 39 ülkeye
yaptığı ihracatla yurt dışında da göstermektedir. Yaygın bayi ağı ile tü-
Haziran · Juni 2016 · Ramazan 1437
A
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
Köln Üniversitesinde İslamafobia Konulu
Konferans ve Oturum Düzenlendi
vrupa ülkelerinde son yıllarda
hem ırkçılık hem de İslam ve
müslümanları farklı yorumlamalarla tırmanışa geçen İslamifobia
anlayışı, politik ve medya gündeminde
ilk sıralarda kalmaya devam ediyor.
Bu sebeple Avrupa`daki göçmen vatandaşlarımızın kurdukları sivil toplum
kurumları ortaklaşa ya da müstakil
olarak İslamifobia ya da tırmanışa
geçen ırkçılıkla ilgili konferans ve seminerler düzenliyorlar.
Köln Üniversitesinde bu amaçla yapılan toplantıda akademisyen ve uzmanlar konuyu farklı açı ve yaklaşımlarla değerlendirdiler. Emisko Genel
Sekreteri Bashy Quarsy moderatatörlüğünde Salzburg Üniversitesinden
Prof .Dr. Ferid Hafez, Irkcılığa Karşı
Avrupa Ağı Üyesi Kahira Rabahi, Avusturya Müslüman İnsiyatif Sözcüsü Elif
Öztürk ve UETD Yönetim Kurulu Üyesi
Zafer Meşe konuşmacı olarak toplantıya
iştirak ettiler.
Oturumda Prof Hafez, Paris saldırılarının ardından Müslümanlara karşı
politik dilin sertleştiğini Müslümanların
güvenlik tehdidi oluşturduğuna yönelik
söylemlerin her geçen gün ağırlık kazandığını ifade etti.
Kahira Rabani nefret suçu mağdurlarının yüzde 94`ünün kadınlar olduğunu belirtirken İslamifobianın yalnızca müslümanların problemi olmadığını, bilakis tüm toplumun meselesi
olarak görülmesi gerektiğini ifade etti.
Zafer Meşe de adeta bir virüs gibi
toplumun her kesimine yayılan ayrımcılığın kabul edilemez olduğunu ifade
etti.
UETD Yönetim Kurulu üyesi Asiye
Bilgin, toplantı sonunda Avrupadaki
son yıllarda artışa geçen ırkçılıkla ilgili
teşkilatın eylem planlarını değerlendirdi.
"İslamifobia konusu son yıllarda
Avrupa`nın gündeminde. Biliyorsunuz
Avrupa`nın birliğinin pek çok ülkesinde
ırkçılık yükselişte. Bunu biz Avrupa`da
yaşayan müslüman topluluk olarak biraz endişeyle izliyoruz. Bu alanda çok
çalışma yapmak gerekiyor, çünkü ön
yargılar, müslümanlar hakkında yanlış
bilgiler çok yaygın, maalesef medyada
bunu destekliyor. Bunları önlemek için
bu toplantıyı farklı sivil toplum kuruluşlarıyla beraber gerçekleştirdik" dedi.
UETD Eğitim-Arge Sorumlusu ve
haber ][ 19
Genel Başkan Yardımcısı Asiye Bilgin
UETD`nin 28 Şubattaki kongrede yeni
yönetim ve önümüzdeki süreçle ilgili
olarak; dinamik yeni bir ekiple çalışmalarına devam ettiklerini belirterek
sözlerini şöyle sürdürdü: "Özellikle siyasi katılımda farklı ülkelerde yoğun
çalışmalarımız olacak. 2017 yılı hem
Almanya`da hem Fransa`da ve diğer
ülkelerde, seçimlerin yapılacağı yıl, bu
anlamda Avrupalı Türk toplumunu
aktif katılım noktasında desteklemeyi
amaçlamaktayız. Ayrıca az önce konferansda da dile getirildiği gibi ırkçılık
gibi İslamifobia gibi konuları gündemimize almayı planlamaktayız" dedi.
Fetih, Fatih ve Fatiha
20 ][ dosya
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
G
erçekleştirmek istediğimiz, olmasını arzu ettiğimiz şeylerin
önüne kimi zaman engeller çıkar. Bu engeller bizden kaynaklanabileceği gibi, kimi zaman da dışsaldır;
ne yaparsak yapalım istenen şey bir
türlü vücut bulmaz. Kapıların açılması,
engellerin kalkması için ne kadar çabalarsak çabalayalım istenen olmayabilir. Bize düşen kapıların açılmasını
talep etmek ve gereğini yapmaktır.
Kapıları açacak, engelleri kaldıracak
olan Allah’tır.
Allah El-Fettah’tır; kapıları açan.
O’nun açmasıyla yol alır, O’nun engelleri
kaldırmasıyla yolumuzu buluruz. İnsanı
var eden, insanın yürüyeceği yolu da
tayin etmiştir. İşte bu yol, anlamı
‘açan’ olan Fatiha’da ‘dosdoğru yol’
olarak zikredilir. Öyle ki, bu yol kendilerine nimet verilenlerin yolu, gazaba
uğrayan ve sapıtanların yolu değil.
O’dur kalpleri İslam’a açan. O’dur
kalpleri İslam’a açılanlar eliyle fetihler
bahşeden. O açmayı murat ederse kim
kapatabilir; O’nun kapattığını kim açabilir?! O açanların en hayırlısıdır. Kalplerin anahtarı O’nun elindedir. Varlığın
anahtarı O’nun indindedir. Herşey
O’nun dilemesi ile vücut bulur. Varlık
O’nun ‘ol’ emri ile var olur.
Fetih, Fatiha’nın vermek istediği
hakikati kavramak, kendilerine nimet
verilenlerin yoluna ulaşmak için azami
çaba göstermektir. Fatih, bu hakikati
kavrayan ve o doğrultuda hareket
eden kişi demektir. Fatih, fethi gerçekleştiren, kendisine fetih ihsan edilen
kişidir. Fetih, açmak demektir. Fetih
şerefli bir zaferdir. Zafer ise ancak
O’ndandır. Bu manada fetih nasip meselesidir; elde edilmez, lütfedilir. İstanbul’un daha önce onca kuşatmaya
rağmen fethedilememesi, Fatih Sultan
Mehmet’e nasip olması bu kabildendir.
Kul elinden geleni yapar, takdir Allah’ındır. İşte bu yüzden tüm çalışmalarımızın ardından, ‘Gayret bizden,
tevfik Allah’tandır’ deriz. İşte bu yüzden
‘Zaferden değil, seferden sorumluyuz’
cümlesini kullanırız.
Fetih, güçlü bir birliktelik ruhu
oluşturur. Fetih, Bir olana iman etmiş
kişilerin güçlü birlikteliği ile hayat
bulur. Bu birliktelik, toplu vuran yürekleri topun sindiremediği bir birlikteliktir. Kendi içerisinde parçalanmış,
kendi kendisiyle uğraşan toplumlar
fetih gerçekleştiremezler. Birliğini sağlayamayanlar dirlik bulamazlar. Fetih
bir müjdedir. Onca ilerlemiş yaşına ve
onca meşakkate rağmen Ebu Eyyüp
El Ensari’yi İstanbul’a getiren Efendimiz
(s.a.v)’in vermiş olduğu müjde olmuştur. Bu müjdedir ki, İstanbul’un onlarca
defa kuşatılmasına vesile olmuştur.
Fetih farkındalıktır. İnsan olarak yeryüzündeki bireysel ve toplumsal sorumluluklarımızın farkında olmaktır.
Yaşanabilir bir yeryüzünün inşası, zalimin ve zulmünün karşısında, mazlumun ve mustazafın yanında olmanın
duruşuna sahip olmaktır. Fetih, ifsadı
Freiburg Donau’da Yarışma Heyecanı
I
GMG Freiburg Donau Bölgesi İrşad
Başkanlığı tarafından düzenlenen
28. "Şubelerarası Kur`an-ı Kerim
Tilavet Yarışması" yapıldı.
Proğram Bölge Merkezi Villingen`de
yapılırken, yarışmacıların heyecanı görülmeye değerdi.
Jüri üyeliğini DİTİB Triberg İmam
Hatibi Metin Sünnetçi, Blumberg Fatih
Camii İmam Hatibi Arif Aydın, Lauchringen`den Hafız Mustafa Bozkurt'un
yaptığı yarışma, iki katagori de gerçekleşti.
Yarışma, ezbere-yüzünden okuma
ile yapılırken, mahreç-tecvid- eda-makam üzerine dikkat edildi.
IGMG Freiburg Donau Bölge Başkanı Özcan Kuri'nin konuya binaen
konuşmasının ardından, yarışmaya geçildi.
Yarışma sonucunda;
Murat KUBAT
Fetih geçici olan için değil, kalıcı olan için yapılır. Fetih dünyalık
içinse, dünya geçicidir. Fetihler sırf toprak ve ganimet elde etmek
için yapılmaz. Fetih ne bir işgal, ne de bir zorbalıktır. Fetih,
öldürmek için değil, yaşatmak için ortaya konan çabadır.
Haziran · Juni 2016 · Ramazan 1437
Küçükler katagorisinde
(10-13 yaş)
1. Muhammed Koçak
270 Puan (Tuttlingen)
2. Umeyr Şen
215 Puan (Freiburg)
3. Emir Akgün
195 Puan (Balingen)
Büyükler de (14-18 yaş)
1. Muhammed Zeyd Kaplan
290 Puan (Balingen)
2. Abdussamed Mennan
268 Puan (Tuttlingen)
3. Müslüm Kurnaz
223 Puan (Freiburg)
Yarışma sonunda yarışmacılara
bölge tarafından hediyeler verildi.
Yarışmada birinci gelenler Freiburg
Donau bölgesini bölgelerarası yarışmada, temsil edecekler.
muratkubat4@gmail.com
engelleme, ıslahı tesis etmektir.
Zaferler sadece savaşarak elde edilmez. Peygamberimiz’in (s.a.v) ‘Medine
fetholunmuştur’ sözü bu hakikate işarettir. Mekke’nin fethi de savaşarak,
kan dökerek elde edilmiş bir zafer
değildir. Bu fethi müjdeleyen Fetih
Sûresi Hudeybiye aktinin akabinde
indi. Anlaşma Müslümanların aleyhinde
gözükse de Efendimiz (s.a.v)’in dilinde
fetih olarak zikredildi. Zira bu “Doğrusu
biz sana ap açık bir fetih ihsan ettik”
ayetinin bir yansımasıydı. Çok değil,
8 yıl önce kendi doğduğu topraklardan
çıkartılan, kendisine hayat hakkı tanınmayan, hayatına kast edilen Peygamberimiz (s.a.v) işte böyle bir fethin
sonunda Mekke’ye dönmüştür.
Fetih geçici olan için değil, kalıcı
olan için yapılır. Fetih dünyalık içinse,
dünya geçicidir. Fetihler sırf toprak
ve ganimet elde etmek için yapılmaz.
Fetih ne bir işgal, ne de bir zorbalıktır.
Fetih, öldürmek için değil, yaşatmak
için ortaya konan çabadır. Fetih kan
dökmek için değil; barış, huzur ve
esenliğin hakim olması için yapılır.
Fetih bir intikam değildir. Fetih bir
rövanş değildir. Peygamberimiz (s.a.v)
Mekke’nin fethinde kendisinden eman
dileyenlere Hz. Yusuf’un kardeşlerine
dediğini söylemiş ve “Bugün sizin üzerinize bir kınama yok. Allah sizi affetsin.
Serbestsiniz.” demiştir.
Fetih, hakikatin ulaşmasına engel
teşkil eden kapıların açılması, engellerin
kaldırılmasıdır. İslam ile insanın buluşturulmasıdır. Fetihleri ancak özgür
kişiler gerçekleştirebilirler. Kalpleri ve
hayatları Kur’an tarafından fethedilen
ruhlar ancak fetih yapabilirler. Yürekleri
ve zihinleri işgal altında olanlar fetih
gerçekleştiremezler. Tutsaklar, kendi
özgürlüklerini sağlayamamış olanlar
başkalarını özgürleştiremezler. Bu manada fatihlerin, kalpleri ve zihinleri
işgal altında değildir.
Vakit; fetihler gerçekleştirme, fatihler yetiştirme vaktidir. Vakit; Fetihi,
Fatih’i ve Fatiha’yı yeniden anlama çabası için kendi içimize dönme, ElFettah olanın rızası doğrultusunda ve
sahip olduğumuz imkanların farkında
olma vaktidir. Vakit; gönülleri hayırla
fetholunmuşların gönülleri fethetme
vaktidir.
Haziran · Juni 2016 · Ramazan 1437
M
dosya ][ 21
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
Oruç Tut, Sıhhat Bul..!
Ömer Kerem · kendimi.taniyorum1@gmail.com
anevi değeri herkesçe malum mübarek 3 ayların sonuncusu Ramazan-ı Şerif
geldi. Kıymeti ayet ve hadislerle sabit
olan Ramazan-ı Şerif’in uhrevi yönü
hakkında kelam edecek değilim.
Fakat dünyevi yönüyle nasıl
değerlendirilebileceğimiz hakkında
paylaşmak istediğim hususları arz
edecegim. Peygamber Efendimiz’in
(s.a.v) başlıkta yer alan kısa ama
anlam dolu sözü ile ne demek
istediğinin bakalım farkında mıyız.
Vücudumuzda durmaksızın çalışan
bir sistem var. Çok şükür ki hiçbir
organımız 7 gün 24 saat çalışmaya
itiraz etmiyor ve görevlerini yerine
getiriyor. Ancak kullandığımız otomobilin belli aralıklarla “periyodik
bakımını“
yaptırdığımızda
performansı arttığı gibi, bedenimizin
performansının artması veya sağlıklı
olmayan kısımların tamiri için de
“perhiz“e ihtiyacımız var. Bu kelimeyi
hepimiz doktorlardan duymuşuzdur.
Birçok hastalığın tedavisi için
doktorların ilk tavsiyesi “perhiz/diyet“
olmaktadır. Bir önceki yazımızda
bahsettiğimiz hastalıkların sebeplerini
hatırlarsanız, yanlış/fazla/karışık beslenme en temel sebeplerdir.
Şifası da az ve sağlıklı beslenmektir. Sağlıklı beslenen bir insanda,
beyin, vücutta üretilen enerjinin
%35’ini sindirim için harcar, sağlıksız
beslenen insanlarda ise bu oran daha
fazladır. Aynı zamanda bedenin tamir
edilmesi gereken kısımları için de
enerjiye ihtiyaç vardır. Bedenin yıllık
bakımının yapıldığı Ramazan ayında
oruç tutulması halinde daha önce
sindirime harcanan enerjinin %35’i
tamir ve bakım için kullanılacaktır.
Nitekim Kur`an-ı Kerim’de sadece
müslümanlarda değil daha önceki
tüm Peygamberlerde ve toplumlarda
orucun olduğunu açıkça belirten ayet
vardır. “Ey iman e denl er! Oruç,
sizden öncekilere farz kılındığı gibi
size de farz kılındı…” Bakara 183
Hepimizin bildiği gibi sadece
Hrıstiyanlık, Yahudilik gibi semavi
dinlerde değil günümüz Uzakdoğu
dinlerinde de oruç yer almaktadır.
Maalesef Ramazan’ların gündüzlerinde açlık ile elde edilen tüm faydalar mükellef iftar sofraları ile
zarara dönüşüyor. Normal zamanda
soframızda yer almayan çeşitlilik ve
bolluk ne yazık ki iftar sofralarında
ortaya çıkıyor. Sanki gün boyu
yemediğimiz öğünlerin telafisi
yapılıyor gibi yiyoruz iftar ve sahurda.
Özellikle uzun süreli oruç tutulan
yaz aylarında iftarda yavaş yavaş
içmek şartıyla bol su ve sonrasında
taze mevsim yeşilliklerinden yapılmış
salata tüketilse, börek, tatlı,
kahvaltılık yerine kavun, karpuz v.b.
meyveler tercih edilse hiçbir sorun
olmayacaktır. İsteyenler ana yemek
olarak 1 tabak sebze yemeği ile
iftarı sonlandırabilirler.
Sahura kadar sadece sıvı tüketilmesi bedenin ihtiyaç duyduğu besinleri
fazlasıyla temin etmeye yetecektir.
Kanaatimce sahur yapmaya gerek
bile kalmayacaktır. Belki sünnet
olmasına hürmeten birkaç hurma ve
su ile sahur yapılabilir.
Ramazan ayına özel 20 rekatlık
teravih namazının ne çok faydası
olduğunu bu konsept içinde
düşündüğünüzde farkedeceksiniz.
Geç saatte ve uzun süre açlıktan
sonra yenen yemeğin sindiriminde
çok önemli bir rolu vardır. Aynı zamanda cemaatle kılınması da güzel
bir gelenektir ki, camiye gitmek için
yapılan yürüyüşün sindirime katkısı
vardır.
Örnek Menü:
Ramazan boyunca nasıl beslen-
meliyim diyenlere bir örnek menü
vermek istiyorum.
İftar: mümkünse oda sıcaklığında
veya çok soğuk olmamak kaydıyla
dilediğiniz kadar su için. Suyun mideyi
terketmesi için biraz süre tanıyın.
Sudan hemen sonra ağzınıza yiyecek
almayın ve yemek boyunca su içmeyin. Bu arada namaz kılınabilir.
Sonrasında çok sıcak olmamak üzere
çorba için. Meyve yemek istiyorsanız
tok karnına yemeyin, aç karnına
yiyin. Çorbadan sonra kavun, karpuz
ile iftarı tamamlayabilirsiniz.
Sahur: Mümkünse sadece su için.
İlla birşey yiyecekseniz 3-5 adet hurma olabilir. Emek yoğun işlerde
çalışanlar gün içinde daha fazla enerjiye
ihtiyaç
duyacaklarını
düşünüyorsa bile hafif yemelidir.
Peynir, zeytin mevsim yeşillikleri
veya 2 adet haşlanmış yumurta
mevsim yeşilliklerinden oluşan bir
menu, sindirim süresi uzun olduğu
için günboyu tok tutacak ve yeterli
enerjiyi sağlayacaktır.
Tüm bunlar size uygulaması zor
geliyorsa, o zaman hiç olmazsa Ramazan-ı Şerif’in hürmetine sünnete
uygun beslenmeye gayret edin. Ne
yerseniz yiyin ama midenizin 1/3’inde
su, 1/3’inde hava, 1/3’inde yiyecek
olsun. Efendimiz (s.a.v)in mütevazi
sofraları gibi bir sofra kurun, 20
rekatlik teravihi camide cemaatle
kılma hususuna özen gösterin. O
zaman Ramazan’in maddi yönüyle
de değerlendirmiş olacaksınız.
Bu vesile ile Ramazan-ı Şerifinizi
ve Bayramınızı tebrik eder, sağlıklı
günler dilerim.
nında ev için gerekli olan pekçok malzemeyi de dükkanlarında müşterilerinin
hizmetine sunuyorlar.
Almanyadaki genç girişimciler, ailelerinin de destekleri ile güzel çalışmalara imza atmaya devam ediyorlar.
Daha önce ve hali hazırda internet
üzerinden yaptıkları satışlara bir de
sabit bir mekanda müşterilere birebir
ulaşma imkanı sunuyorlar.
Karakelle kardeşler Türk girişimcilerin yaptıkları her güzel çalışmanın
gurur kaynağı olduğu bildiklerini ve
bu doğrultuda kendilerinin de çalışmalarına daha bir önem verdiklerini
dile getirdiler.
Açılış kurdelasını aile büyükleri ile
kesen Karakelle kardeşlere biz de hayırlı işler hayırlı kazançlar, sağlıklı bir
ömür diliyoruz.
Alltrend’s Schnäppchenmarkt Karben Diesel Strasse’de Açıldı
B
ayburtlu Talip ve Habib Karakelle kardeşler Almanya`nın Hessen Eyaleti Friedberg ili Karben
beldesinde bulunan Diesel Strasse`de
orta büyüklükte bir nalbur dükkanı
açtılar.
Özellikle inşaat malzemelerinin ya-
22 ][ haber
A
ATİB’de Hoca Ahmet Yesevi Paneli
TİB-Avrupa Türk İslam Birliği
Unesco 2016 Hoca Ahmet Yesevi Yılı münasebetiyle anlamlı
bir panel gerçekleştirdi.
ATİB Genel Merkez Konferans Salonu’nda gerçekleştirilen panelde Hoca
Ahmet Yesevi anlatıldı.
Panele başta ATİB Başkanı İhsan
Öner, T.C. Köln Muavin Konsolosu
Ayşe Sezen, ATİB Genel Başkan Yardımcısı Ramazan Özdemir, ATİB Genel
Sekreteri Nurdoğan Aktaş ve çok
sayıda seçkin davetli katıldı.
Moderatörlüğünü ATİB Genel Sekreteri Nurdoğan Aktaş’ın yaptığı panel
ATİB Genel Merkez Din Görevlisi Seyyit
Lüleci’nin okuduğu Kur’an-ı Kerim’le
başladı.
Daha sonra panelin açış konuşmasını
ATİB Genel Başkanı İhsan Öner yaptı.
Hoca Ahmet Yesevi ve onun anlayışından uzaklaşan nesillerin bugün ne
idüğü belirsiz guruplara girmeye daha
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
meyilli olduğunun altını çizen Öner,
"Yesevi’yi anlamak, içinde yaşadığımız
toplumda hoşgörünün de yayılmasını
kolaylaştırır" dedi.
Panelde ilk tebliğini sunan Referans
Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Dr.
Orhan Aras Hoca Ahmet Yesevi’nin
hayatını ve eserlerini anlattı.
Daha sonra Ankara Yıldırım Beyazıt
Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri
Haziran · Juni 2016 · Ramazan 1437
Fakültesi Felsefe Tarihi A.D. ve Felsefe
Bölümü Başkanı Doç. Dr. Levent Bayraktar “Ahmed Yesevi’nin Türk Felsefesine Tesiri” başlığı altında tebliğini
sundu.
Araştırmacı – Yazar ve Türk Alman
Yazarlar Birliği Başkanı Mahmut Aşkar
da “Anadolu Müslümanlığı ve Ahmed
Yesevi” konusunu farklı yönleriyle ele
aldı.
Son olarak Ankara Gazi Üniversitesi
Güzel Sanatlar Fakültesi Yönetim Kurulu Üyesi Doç. Dr. Fulya Bayraktar
da “Ahmed Yesevi’yi Bugün Okumak”
başlığıyla tebliğini sundu.
Tüm panelistler her yönüyle Hoca
Ahmed Yesevi’yi anlatarak etkileyici
bir program yaptılar.
İki bölümden oluşan panelin ikinci
bölümünde de katılımcılar panelistlere
sorular sordular. Adeta ilim irfan sofrasına dönen panel sonuna kadar misafirlerden büyük ilgi gördü.
IGMG Hessen Çocuk Şenliği Kelsterbach’ta Yapıldı
I
GMG Hessen Bölgesi Eğitim Başkanlığı
Çocuk Kulübü tarafından düzenlenen Çocuk Şenliği Kelsterbach`ta bulunan Mehrzweghalle Nord Salonu müştemilatında yapıldı.
Yoğun bir katılımın sağlandığı Çocuk
Şenliğinde çeşitli programlar ve yarışmalar
icra edildi.
Programın açılış sunuculuğunu IGMG
Hessen Bölge Eğitim Başkan Yardımcısı İbrahim Gülsever yaptı. Gülsever katılımcılara
güzel bir gün geçirmeleri dileğinde bulundu.
Daha sonra mikrofona IGMG Hessen Bölge Eğitim Başkanı Ömer Gündüz gelerek
katılımcılara ve emeği geçenlere teşekkür
etti.
Wetzlar Cemiyeti İmam Hatibi Hacı Doğanay Hocaefendi`nin yaptığı dua ile açılış
merasimine geçildi.
Çocuk Kulübü idarecileri ve IGMG Hessen
Bölge idarecileri birlikte açılış kurdelasını
kestiler.
Çocuk şenliği ile birlikte düzenlenen
Eğitim Fuarı da gezilerek stand açan cemiyetlerden hazırlıkları hakkında bilgiler alındı.
Çocukların sevdiği karakter Karınca Kadir
de programa katılarak çocuklarla bol bol
resim çektirdi.
Daha sonra salon bölümüne geçilerek
Hacivat-Karagöz eşliğinde sunumlara geçildi.
Cemiyetler hazırlamış oldukları sunumları
izleyicilere sunarken bir yandan da yarışma
yapılıyordu. Hacivat-Karagöz yarışmacı cemiyetleri sahneye davet ederken çeşitli skeçler
de yapıyorlardı. Sunumlarını yapan cemiyet
çocuklarına çeşitli hediyeler de veriliyordu.
Yine Nasreddin Hoca programa katılarak
çocuklarla güzel yarışmalar yaptı.
Programın hareketli bölümüne geçildi.
Sponsorların verdikleri hediyeler çekilişle sahiplerini buldu. Özellikle Bellona Hanau magazası tarafından verilen çocuk odası malzemeleri katılımcılar tarafından beğeni ile karşılandı.
Çekilişten sonra programın son bölümü
olan Hayırda Yarış bölümüne geçildi. Kayıt
masasında kayıtlarını yaptıran çocuklardan
daha çok ebeveynleri heyecanlı idi. Afrika`da
katarkt ameliyatlarında kullanılmak üzere
yarışmadan elde edilen gelir buraya gönderilecek. Her bölümde koşan çocuklar hem
güzel enstantaneler yaşıyordu ve hem de
yarışma sonunda tüm yarışmacılara madalyaları veriliyordu.
Haziran · Juni 2016 · Ramazan 1437
röportaj ][ 23
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
IGMG Sosyal Hizmetler Başkanı Mustafa Uyanık
Zekât ve Fitre İbadetinin Yerine Getirilmesi İçin
Gerekli Ortam ve İmkânları Oluşturmak Görevimizdir
I
GMG Sosyal Hizmetler Başkanı
Mustafa Uyanık ile 2016 yılının
Zekât ve Fitre Kampanyası’na dair
konuştuk.
Zekât ve Fitre Kampanyası’nın
önemi nedir?
Dinimiz toplumun huzuruna büyük
önem vermiş bunu gerçekleştirmek
için çok önemli esaslar koymuştur.
Bunlardan biri de zekâttır. Zekât kelimesi Kur’ân-ı Kerîm’de namaz ile
birlikte otuz yedi yerde geçmektedir.
Toplumun sıkıntı ve dertlerini tedavi
etmek ve ihtiyaçlarını karşılayan ibadetlerden biri olan zekât, en önemli
dayanışma sistemidir. Zekât, kalbi
cimrilik hastalığından koruyan, şefkat
ve merhamet duygularını geliştiren
bir ibadettir. Zekât bir köprüdür.
Köprü sağlam ve güçlü olursa, zekât;
toplumsal hayata can verir,
geleceğimiz olan nesillerimizin gönüllerine İslami değerleri işleyecek
kurum
ve
müesseselerin
zenginleştirilmesini ve olgunlaştırılması
sağlar ayrıca insanlığı ve bilhassa
İslam âlemini kalkındırır, zilletten,
esaretten, cehaletten, fakirlikten ve
uyuşukluktan kurtarır. Zekât ile zenginin malı temizlenmiş olur. Zekâtın
bir anlamı da berekettir. Zira zekât
ile mal azalmaz bilakis bereketlenir
ve artar. Zekâtın bir anlamı da
sadakadır. Sadaka sadık olma
manasını ifade eder. Zira bu ibadetle
Allah’a olan sadakat ve bağlılığımızı
malımızı vermek sureti ile de
ispatlamış oluruz. İslami bir cemaat
olarak böylesi önemli bir ibadetin
yerine getirilmesi için gereken ortam
ve imkânları oluşturmanın bizler üzerine bir görev olduğu düşüncesiyle
bu kampanyayı yürütmekteyiz.
Zekât ve fitrelerin belirli bir merkezi yapıda toplanma şartı var mıdır?
Zekât
ibadetinin
yapılıp
yapılmaması kişilerin isteğine
bırakılmamıştır. Zekâtın bir otorite
ve Müslümanları temsil eden müessese
tarafından toplanıp en doğru şekilde
değerlendirilmesi de bir zorunluluktur.
Bu durum birçok hadislerle de bizlere
bildirilmektedir. Örneğin Enes b. Malik’ten rivayet edilen bir hadis şöyledir:
“Beni Temim kabilesinden bir adam
Resûlullah (s.a.v)’e gelerek: ‘Ya Resûlallah! Zekâtı senin gönderdiğin
memura ödediğim zaman, Allah’a ve
Resul’üne karşı sorumluluktan kurtulur muyum?’ diye sordu. Hz. Peygamber de: ‘Evet, zekâtı benim
gönderdiğim elçiye ödediğin zaman
kurtulur, borçtan beraat edersin.
Ödediğin zekâtın mükâfatı sana,
günahı da değiştirene aittir.’ buyurdu.”
Zekâtın devlet eli ile toplanmasında
ısrar edilmiştir. Bu durum Peygamber
Efendimiz (s.a.v.)’in vefatından sonra
da böylece devam etmiştir. Ebû Hanife’nin şu ifadelerini de kaydetmemiz
uygun olur. “Sadakaların (zekâtların)
dağıtımında, yetki veliyyü’l emrin
(Müslüman idarenin)’dir. Bazı sınıfları
diğerine tercihte bir sakınca yoktur.
İhtiyaçtan dolayı sadece bir sınıfa da
harcanabilir.” Bütün bu ifade edilenlere göre; zekât mükellefi olan
Müslümanların zekâtlarını, bizzat
kendilerinin zekâtın sarf yerlerine
vermelerinden ziyade zekât toplayan
kuruma vermeleri zekâtın gayesine
daha uygun olur.
Z e k â t ı n b i r f o n a r a c ı lı ğ ı il e
toplanması Avrupa’daki Müslümanlar
için neden önem taşıyor?
Müslümanların bu coğrafyada
varlığını devam ettirebilmesi, imanını
ve İslam ahlakını koruması, nesillerin
her türlü ihtiyaçlarını karşılayan
altyapıları oluşturması Müslüman
fertlerin
birinci
derecede
sorumlulukları arasındadır. Zekât
ibadetinin hakkıyla ifası yaşamış
olduğumuz şartlar göz önünde tutularak ancak kurum aracılığı ile olabilecek iken, maalesef yakın tarihimizde zekât ibadeti dağınık bir hâle
gelmiştir. Bunun sonucunda ise
zekâtın toplum ve nesillerimiz için
beklenen ve istenilen işlevi tam manası
ile yerine getiremeyeceğinden orta
vadede
Müslümanlar
olarak
yaşadığımız bu coğrafyalarda,
eğitimsizlik, cehalet ve ahlak
yoksunluğu gibi başlıca sıkıntıların
yayılmasının ve toplumsal erozyonun
da önüne geçilememiş olacak. Bilahare
tercihlerini rastgele kullanan
kardeşlerimiz mali ibadetlerin ifasında
isabet etmiş olmadıkları gibi nesillerimizin
adına
taşıdıkları
sorumluluklarından
da
kurtulamayacağından zekâtın bir organizasyon hâlinde toplanması ve
dağıtılması elzemdir.
Z e kâ t v e f i t r e l e ri n ne r e l e re
dağıtıldığı hakkında bilgi verebilir
misiniz?
Zekâtın kimlere dağıtılacağını
Kur’an bize bildiriyor; buna göre de
IGMG, zekât ve fitrenin harcama kalemlerini oluşturmuştur. Yardım
sağlanacak kitleler şu gruplardan
oluşmaktadır: Avrupa ülkelerinde
öğrenim gören yükseköğrenim talebeleri ve gerekli görülen öğrenciler.
Avrupa’da çocuklarımızın, dinî ve
kültürel eğitimleri için “Eğitime destek” olarak yapılan hizmet çalışmalar,
İnsanlarımızın bilinçlendirilmesi, ferdin
ıslahı, toplumun inşası ve ihyası için
yapılan irşad faaliyetleri ve hiçbir
geliri olmayan fakir, dul ve yetimlerle
yolda kalmışlar. Maddî imkânsızlık
sebebiyle tedavi olamayan yoksul
hastalar. İhtiyaç sahibi, okul, vakıf
ve hastahaneler. Deprem ve sel gibi,
tabiî afetlerden dolayı mağdur kalanlar. İslam’a ve Müslümanlara hizmet
eden ihtiyaç sahipleri. Savaşlar sebebiyle mazlum ve mağdur kalanlar
ve muhacirler.
Ayrıca bu yıl 40’dan fazla gönüllünün iştiraki ile Avrupa’daki
Müslümanların elçileri olarak, başta
Türkiye, Suriye ve Somali olmak
üzere, dünyanın çeşitli yerlerine hizmet için gidilecektir, tespit edilen ülkeler de acil yardıma muhtaç kesimlere öncelik tanınacaktır.
Çalışmalara katılan gözlemcilerimizin şube sosyal hizmetler
başkanları, irşad ve cemiyet
başkanlarından seçilmesine özen
gösterilmiştir. Bu ekipler biri ülke
sorumlusu olmak üzere toplam ekip
2 ile 3 kişiden oluşmaktadır. Özellikle
bu çalışmaların planlı ve programlı
olması açısından gıda paketlerini
mağduriyet yaşanan bölgelere
dağıtımının sağlanması, paketin bir
aileye yetecek şekilde hazırlanması,
unutulmuş mağdurların kapısının
çalınıp binlerce ailenin kucaklanması,
dağıtımın organizeli bir şekilde
ayarlanması, karışıklığa mahal verilmeyecek şekilde en ince detayına kadar planlanmasının gerekliliği
hakkında gözlemcilere gerekli bilgilerde seminer şeklinde verilmiştir.
Zekât sorumluluğunu yerine getirmek isteyen Müslümanlar özellikle
nelere dikkat etmelidir?
Birincisi; zekâtını hesap ettirip
hakkıyla vermelidir. İkincisi;
kardeşlerimiz, başta aile efradları olmak üzere, çevresinde bulunan müslümanlara zekâtlarını vermelerini
teşvik etmelidir. Genç nesillerimizin
verme kültürleri zenginleştirilmelidir.
Onların ellerini cömertliğe alıştırmamız
gerekmektedir. Geleceğin teminatı
ve toplumun temeli olan gençlerimize
mal, mülk ve paranın asıl amacının,
yığmak, istiflemek olmadığını bu servetin hayatın gayesine uygun bir
şekilde kullanılması ve başkalarına
faydalı olması için var olduğunu düzenli hatırlatmalıyız. Bu teşviklerle
gençlerin zekât/fitre bağlamında bi-
24 ][ röportaj
lincinin artması, ihtiyaç sahibi Müslümanlar ile dayanışma duygularının
geliştirilmesinin sağlanması hepimizin
üzerine düşen bir sorumluluktur.
Z e k â t v e f i t re ka m pa n y a s ı
çalışmalarında bulunmanın fazileti
nedir?
“Zekât üzerinde dürüst bir şekilde
çalışan kimse, evine dönünceye kadar
Allah yolunda cihat eden kimse gibidir.” hadisinde bu çalışmalarda
bulunmanın ne denli faziletli olduğu
müjdelenmektedir.
“Kim bir hayırlı işe vesile olursa,
ona da o hayırlı işi yapanın mükâfatı
vardır.” hadisinde ise zekâtın
toplanmasına vesile olan kişi, zekâtı
veren gibi sevaba nail olacağı
açıklanmaktadır. Cenâb-ı Hak “Kim
hâkli bir dava uğrunda üstün caba
gösterirse, onun kazandıracağı nimetlerden bir pay alacaktır ve kim
de hâksız bir dava için koşuşturursa,
sorumluğunun hesabını verecektir,
çünkü Allah, her şeyi gözetleyicidir.”
âyeti kerîmesi çabalarımıza kaynaklık
etmektedir.
Avrupa’da zekât ve fitre potansiyeli
hakkında bir bilgi verebilir misiniz?
Batı Avrupa son asrın en zengin
toplumlarının yaşadığı coğrafyalardan
biridir. Dünyanın diğer ülkelerine nazaran zenginlik sürekli hâle gelmiştir.
Son iki yüzyılda Müslümanlar Avrupa’da önemli bir nufüsa sahip
olmuştur.
Müslümanlar
bu
coğrafyanın ekonomik şartlarından
da pay almaktadırlar. Dolayısıyla
zekât ve fitre gibi çok önemli mali
ibadetler, Avrupa’da yaşayan
Müslümanların gündeminde daha
fazla yer almalıdır. Batı Avrupa’daki
toplam nufüsü 15 milyon olarak
kabul edersek zekât ve fitre potansiyelini tespit etmek mümkündür.
Ancak ne yazık ki, Avrupa’daki
Müslümanların önemli bir Zekât ve
fitre potansiyeli olmasına rağmen ,
bu potansiyel tam anlamı ile
kullanılamamaktadır.
Zekât Fitre Kampanyası’nda hangi
birimler nasıl bir çalışma takip etmelidir? Mafsallarımızın kullanımı
nasıl olmalıdır?
Öncelikle dinimiz bir işi doğru
yapmamızı emretmektedir. Peygamber Efendimiz bir hadisinde “Aziz ve
Celil olan Allah, birinizin, yaptığı işi
en iyi şekilde yapmasından memnun
kalır.” buyurmaktadır. Buna göre
bütün birimlerimiz olmak üzere Ana
Teşkilatımızdan, Kadınlar Teşkilatına,
Gençlik Teşkilatından, Kadınlar Gençlik
Teşkilatımıza değin hocalarımızdan,
eğitimcilerimize kadar herkes zekât
çalışmalarına sahiplenmeli ve ciddiyetle
takip etmelidir. Bu çalışmaları ihya
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
etmek ancak herkesin hakkaniyetle
sahiplenmesi, olduğu kadar değil
olması gerektiği kadar gayret etmesi
sonucunda bu çalışmalar ancak başarılı
bir şekilde tamamlanacaktır.
Bu
F i t re
s e ne k i
Zek ât
Kampanyamızda hedefiniz nedir?
Bu sene inşallah çok heyecanlı ve
bir o kadar da anlamlı bir çalışma
olacak zira tüm ekibimiz ve birimlerimiz ile bu seneki hedefimizi Allah’ın
izni ile 10 milyon avro olarak belirledik. Teşkilatın hiyerarşik yapısı içerisinde birimlerimiz üzerine düşen
sorumluluğu yerine getirdiği takdirde
ben bu hedefin kolayca yakalanacağına
tüm kalbimle inanıyorum. Yeter ki
gayret gösterelim, dava sandığımız
kadar değil, yüreğimizin yandığı
kadardır. Önceki yıllarda zekât fitre
mevsimi tatile denk gelmesine rağmen
kardeşlerimizin sahiplenmesi sonucunda kampanyada rakam düşmemiş
bilakis artmıştır. Bu sene de Allah’ın
izni ile sabır ve azim ile bu hedefi
yakalayacağız.
Son olarak bir mesajınız var mı?
Söyleşimizi Sevgili Peygamberi-
Haziran · Juni 2016 · Ramazan 1437
mizin bir hadisiyle sonlandıralım. Ebû
Eyyûb (r.a.) şöyle rivayet etmiştir:
“Bir adam Peygamber sallallahu aleyhi
ve sellem’e: ‘Beni cennete götürecek
bir amel söyle!’ dedi. Resûl-i Ekrem
de: ‘Allah'a ibadet eder, O’na hiçbir
şeyi ortak koşmazsın. Namazı kılar,
zekâtı verir ve akrabanı görüp gözetirsin!’ buyurdu.”
Yüce Rabbim yapmış olduğumuz
ibadetleri kendi rızasına uygun ifa
edebilmeyi, zekâtımızı hakkıyla verenlerden olmayı, dünya ve ahiret
hayatımızı kazanmayı cümlemize
nasip etsin.
Haziran · Juni 2016 · Ramazan 1437
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
röportaj ][ 25
Almanya’nın İlk ve Tek İslami Bankacılık
Prensiplerine Uygun Olan KT Bank AG
Artık Frankfurt’ta Hizmetinizde
K
KT Bank AG Frankfurt Şube Müdürü Gürbüz Gündüz
T Bank AG, şu anda Frankfurt, Mannheim ve Berlin olmak üzere üç şehirde faaliyet
gös t er iy or . P eki b u ş u bele r de
müşterilere ne tür hizmetler sunuluyor? Diğer bankalardan farkınız
nedir? Mesela müşteriler bankada
nasıl hesap açabiliyor?
Öncelikle, KT Bank AG, Kuveyt
Türk Katılım Bankası A.Ş.‘nin bir
iştirakidir. Alman hukuk sistemine
göre kurmuş olduğu tam lisanslı bir
Alman bankasıdır. Doğal olarak
müşterilerimizin bizim hesaplarımıza
yatırdığı birikimleri 100.000 Euro’ya
kadar EdB (Entschädigungseinrichtung deutscher Banken) emniyeti
altındadır. Tüm ürün ve hizmetlerimiz İslami bankacılık kurallarına uygundur. Aynı zamanda etik değerlerin
bilincinde olan bütün dünya
görüşünlerine de açık bir bankayız.
Sorumluluk bilinciyle hareket ederiz.
Bankacılık modelimiz şeffaftır, faizsiz
ve kar-zarar ortaklığına dayalı olarak
çalışmaktadır. Bankamızın ürün ve
hizmetlerinin İslami bankacılık modeline uygunluğunu denetleyen ve
konusunda uzman bir Danışma Kurulu bulunmaktadır.
Şubelerimizde, bireysel müşteriler
cari hesap (Girokonto) açtırabilirler.
Alman vatandaşı olan müşterilerimiz
kimlikleriyle, Türkiye Cumhuriyeti
vatandaşı olan müşterilerimiz ise
pasaport ve ikametgah belgeriyle
(Meldebescheinigung) geldikleri taktirde bir hesap sahibi olabilirler.
Şubelerimize
gelemeyen
müşterilerimiz, Video kimlik (Web
ID) tanımlama sistemiyle diledikleri
yerden internet yoluyla online hesap
açma hizmetimizden faydalanabilirler.
KT Bank Cari Hesabına aylık işletim
ücreti ödemeden ve minimum bakiye
bulundurma şartı olmadan sahip
olabiliyorsunuz. Ayrıca maaş hesabını
bize taşıyan tüm müşterilerimiz yıl
sonuna kadar Türkiye’ye ücretsiz
havale yapabilecekler. Bu hesapla
internet bankacılığı hizmetlerimizden
de yararlanabilecekler.
Bankanızda katılma hesabı nasıl
açılıyor?
KT Katılma Hesapları, minimum
3 aylık açılabilen, vade tarihinde
hesap sahibi ile bankamız arasındaki
kar-zarar ortaklığı çerçevesinde getirinin paylaşıldığı hesap türüdür.
Katılma hesabında toplanan fonlar
İslami bakacılık ilkeleri doğrultusunda
ticari, sanayi ve hizmet sektörlerinin
finansmanlarında kullanılmaktadır.
KT Katılma Hesapları kar-zarar
ortaklığı ile çalışmakta olup, vade
tarihinde hesap türüne göre kar
payları hesaba geçmekte ve aynı
vade seçeneği ile yenilenmektedir.
Birikimlerinizi 3 ila 36 aya varan
vadelerde değerlendirebilirsiniz.
Örneğin, KT Katılım Hesabı’na
yatırdığınız 10.000 Euro’luk birikiminiz, diğer müşterilerimizin de birikimleriyle bir araya getirilerek reel
sektörde değerlendirilir. Farklı sektörlere yapılan bu yatırımlardan,
önceden belirlenen vadelerden sonra
elde edilen kardan, bankamıza ait
olan masraflar düşülür. Karın geri
kalan kısmı banka ve müşteriler
arasında önceden belirlenen paylaşım
oranına göre pay edilir.
K T B an k i l e em l ak , o t o m o b i l
veya mobilya gibi ihtiyaçlarımızı nasıl
finanse edebiliyoruz?
Artık finansman ihtiyaçlarınızı,
KT Bank ile İslami prensiplere uygun
gerçekleştirebileceksiniz. KT Bireysel
Kredinin bilinen kredilerden tek farkı
İslami prensiplere uygun ürünleri
finanse etmemiz değildir. KT Bank
ihtiyacınız olan ürünü doğrudan
satıcıdan alır, belirlenen kar payı
vade ile yeniden size satar. Taksit
süreleri değişken olup imkanlarınıza
göre planlanabilir.
Örneğin bir otomobil alacaksınız,
galeride beğendiğiniz aracın fiyatı
ve teknik özellikleriyle KT Bank’a
gelmeniz yeterlidir. Burada size bir
geri ödeme planı çıkarılarak aylık
taksit tutarınız belirlenir.
KT Emlak Finansmanının diğer
emlak finansmanlarından farkı nedir?
KT Bank, gayrimenkul almak isteyenlere finansman imkanı
sunmaktadır.
KT
Emlak
Finansmanı’nın temeli İslami
-“KT Bank Cari Hesabına aylık herhangi bir
ücret ödemeden ve hesabınızda minimum bakiye
bulundurma şartı olmadan sahip olabilirsiniz.”
-“Video kimlik tanımlama sistemiyle evinizden
ya da ofisinizden online bağlanarak KT Bank’ta
hesap açabilirsiniz.”
-“İhtiyacınız olan ürünü doğrudan satıcıdan
alır, kar payı ile yeniden size satarız.”
26 ][ röportaj
bankacılık esaslarına dayanmaktadır.
İslami bankacılık prensiplerinin
yasakladığı faizden dolayı ev alamayan müşterilerimiz KT Bank’ın
emlak finansmanlarından faydalanabilirler.
Gayrimenkul finansmanında diğer
bankalara kıyasla farklı bir yol izlenmektedir. Hayalinizdeki evin kredi
onayıyla sonuçlanmasından sonra,
sizinle banka arasında hukuki bir
ortaklık (GbR-Gesellschaft bürgerlichen Rechts) kurulur. Ortaklık sermaye yatırımıyla doğru orantılıdır.
KT Bank müşterileri, bankanın payına
düşen kısmı, önceden belirlenmiş
olan vadede taksitli ödemeler yaparak
satın alabilirler. Satın alınmak istenen
emlağın ekspertiz raporlarıyla değer
tespiti yapılır. Emlak değerinin
%25’inin nakit olarak getirilmesi
şarttır.
Müşteriler iki farklı finansman
modeli arasında imkanlarına göre
seçim yapabilirler. Satın almayı öngördükleri emlağın borcunu daha
hızlı geri ödemek isteyenler, bir dönemlik emlak finansmanını tercih
edebilirler. Önerilen bu finansman
modeli 10 yıllık bir vadeden oluşup
sabit taksitlidir. Ödenen miktarlar
karşılığında mülkün müşteriye bir
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
defada devredilmesinden dolayı “Tek
Dönemlik Finansman” olarak
adlandırılmaktadır. İkinci alternatif
ise biraz daha farklıdır. Bu
seçeneğimizde emlak finansmanı 10
yılın üzerinde bir vadeyle sağlanır.
Banka bu durumda ödenen taksit
miktarlarına göre mülkteki payının
tamamını müşteriye tek bir seferde
devreder. Ancak kredi kar oranı için
sabitlenen vade maksimum 10 yıldır.
10 yıldan sonra müşteriye verilen
opsiyon ya da müşteriyle anlaşılan
yeni kar oranı ile ikinci kredi periyoduna devam edilir.
Havale işlemlerinden kısaca bahseder misiniz?
KT Bank AG, Kuveyt Türk Katılım
Bankası A.Ş.’nin yüzde 100
iştirakidir. Türkiye ile olan bu güçlü
bağ sebebiyle, havalelerinizin hızlıca
alıcıya ulaşması mümkündür. Almanya’da
bulunan
KT
Bank
hesaplarından ana kuruluşumuz Kuveyt Türk Türkiye hesaplarına veya
tersi yapılan havaleleri aynı günde
gerçekleştirmekteyiz. Tabii ki Türkiye’deki farklı bankalara da bizimle
hızlı bir şekilde havale yapabilirsiniz.
KT Bank, Türkiye’ye yapılan havale
hizmetini sadece hızlı bir şekilde
değil, aynı zamanda çok uygun fiy-
Haziran · Juni 2016 · Ramazan 1437
atlarla da sunmaktadır.
Ticari müşterilerinize ne gibi hizmetler ve avantajlar sunuyorsunuz?
KT Bank ticari müşterileri için
de hizmet ve ürünler sunmaktadır.
KT Bank’daki ticari hesabınızla günlük banka işlemlerinizi sağlıklı olarak
yürütebilirsiniz. KT Bank AG, ticari
müşterilerine kısa, orta ve uzun vadeli ihtiyaçlarına göre finansman
sağlayabilmektedir. Ticari finansman
öncelikle kredibilite onayına tabi
olup, onay sonrasında mal alım
satımı çerçevesinde gerçekleşir. Bunun yanında ticari gayrimenkul
finansmanı da sağlanabilmektedir.
KT Bank AG
Frankfurt şubesi
Schillerstraße 19-25
60313 Frankfurt am Main
Şube Müdürü
Gürbüz Gündüz
Çağrı ve İletişim Merkezi Telefon:
069-25510200
\HQL
%.
$OWÝQNÕSH
+HODO(WYH(WhUQOHUL
XXXBMUJOL·QFEF
Zaten eleştiri dediğimiz dal, esas itibariyle, iyiyi kötüden ayırma
sanatıdır. Niyeti kötü olanın böyle bir işi tam manâsıyla ve hakkıyla
yapabilmesi mümkün müdür? Hak nedir? Adalettir.
E
leştiri olur, olmalıdır. İsabetli
eleştiri, hakkaniyetli itiraz,
nice yanlıştan dönülmesini
sağlar, sağlamıştır. Nihayetinde,
göz kendisini göremez. Hata insana
mahsustur.
Öte yandan, eleştiri denilince
aklımıza hep olumsuzluk geliyor,
gelmesin. Beğenmek ve teşvik etmek de eleştiriye dâhildir.
Eleştiri ile düşmanlığı birbirinden
ayıran temel fark, niyettir. İyi ve
kötü. Eleştiri adı altında fenalığın
her çeşidini gördük, görüyoruz.
Bazen maruz kalıyoruz, bazen
şahitlik ediyoruz. Şahsi hesaplar,
hırslar, ihtiraslar, kıskançlıklar,
eleştirinin çıkış noktası olmamalıdır.
Olursa, ortaya sağlıksız, hastalıklı
metinler çıkar.
Eleştirinin amacı yaralamak veya
yaranmak değil, onarmaktır. Güzel
ve doğru olanı önce görmek, sonra
göstermektir. Yıkmanın değil de
yapmanın peşinde olmalıyız.
Yıkılmadan yapılmaz diyebilirsiniz.
Yeniden yapma k için bir binayı
yıkabiliriz. Fakat aynı gerekçeyle
gönül yıkılmaz. Çünkü “her şey
dosya ][ 27
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
gönülde cereyan ediyor.”
Kara çalmak, rencide etmek,
muteber olanı itibarsızlaştırmaya
çalışmak, ölçüsüzlük, hadsizlik ve
yalan, eleştirinin değil, düşmanlığın
konusudur. Fırsat kollamak, açık
aramak, bahane üretmek, uygun
zamanı beklemek de öyle.
Şunu da söyleyelim: İster siyasetçi olsun, ister edebiyatçı veya
gazeteci; eleştiren kişinin kendisini
'üstün insan' olarak görmemesi gerekir. Üstünlük takvadadır. İlim,
evvela kendini bilmektir. İlaveten,
insaf.
Bir de parantez açalım: Biricik
özelliği kimseyi ve hiçbir işi
beğenmemek olan insanlar var.
Gariplik şurada ki, bu özellikleriyle
yükseliyorlar, ilerliyorlar.
Esasında, hep birlikte bir hakikati
unuttuk. O şudur: “İslâm tenkid
d e ğ il , t e b li ğ ü z e ri n e d ir . ” ( F e t h i
Gemuhluoğlu, Dostluk Üzerine, sayf a 6. ) Hem birbirimizi, hem
diğerlerini tenkid etmekten, asli
vazifemiz olan tebliğe sıra gelmiyor.
Devamı, tekfir.
Şu sıralar, birtakım talihsiz
İbrahim TENEKECİ
Eleştiri Ahlâkı
Haziran · Juni 2016 · Ramazan 1437
ibrahim.tenekeci@yenisafak.com.tr
yazılar okuyoruz. Burada veya
başka yerlerde. Söylemiş olalım:
'Üslup, insanın tâ kendisidir.' Üslubumuz nasılsa, öyleyiz.
Ayrıca hatırlatalım: Çoğu zaman
insanların bir hayatı olduğunu unutuyoruz. Unutmayalım.
***
Yazımızın girişinde 'iyi ve kötü'
dedik. İyilik ve kötülük bahsiyle
devam edelim.
İyilik insanı genç ve güzel gösterir. Dokunaklı kılar. En basit ifadeyle yazalım: İyilikten daha iyi,
kötülükten daha kötü bir şey var
mıdır?
Kötülüğün mazereti çoktur: Geride kalmanın acısı, hakkını
alamamanın öfkesi, dışlanmışlık
düşüncesi, maksada ulaşamamak
endişesi, kaybetmek korkusu, intikam, hased vs.
Hak arama iddiasında olanlara
dikkat edin. Bunu zalimleşerek
yapıyorlarsa, başka bir şeyin
peşindeler demektir.
İyiliğin gerekçesi / kaynağı ise
tektir: Allah'ın rızası.
İnsan hayatı kötülük için kısa,
iyilik için uzundur. Bu ölçü,
düşmanlık ve dostluk için de geçerlidir.
İnsan iki şekilde yola çıkar: İyilikten ve kötülükten. Kötülükten
hareket edenlerin nereye vardıklarını
ve nasıl bir şeye dönüştüklerini her
gün görüyoruz. Komşu ülkelerde
yahut topraklarımızda.
Zaten eleştiri dediğimiz dal, esas
itibariyle, iyiyi kötüden ayırma
sanatıdır. Niyeti kötü olanın böyle
bir işi tam manâsıyla ve hakkıyla
yapabilmesi mümkün müdür? Hak
nedir? Adalettir.
Emeğe hürmet etmeyen, vefa
göstermeyen, eleştirmen olabilir
mi? Malum: Bıçak, hekimde şifaya,
katilde cinayet âletine dönüşür.
Söz bitmez… “Eski zaman
insanları, söylediklerini yapamamaktan utandıkları için fazla
konuşmaktan kaçınmışlardır.” Bu
cümle, iki bin beş yüz sene önce
kurulmuş. (Konfüçyüs, Avangard
Kitap, sayfa 41.) O halde bitsin.
Süleyman Çobanoğlu'nun bir sözüyle: “Bizim bugün eksikliğini
hissettiğimiz şey, samimiyettir.”
İkinci olarak, İslam din dersinin Köln
ve kuzeyinde bir çok okulda hala verilmeyişi, mesela bin kişilik okulda 600700 müslüman çocuğunun bulunmasına
rağmen din dersinin yürürlüğe konulmamış
olması, bu platform bünyesinde ele alındı.
Çatı içerisinde bulunan 32 gurubun tümünün oluruyla bakanlıkla valilikle bir
dizi görüşmeler yapıldı. Velilerden imzalar
toplandı. Bu gün burayada farklı partilerden milletvekilleri de bu günkü toplantımıza katıldı. Onlara da bu talep bir
kez daha burada iletilmiş oldu. Üçüncü
olarak da bu bölgemizdeki çocuk oyun
parklarıyla alakalı konu görüşüldü."
Aydın İslami din derslerinin kimler
tarafından verileceğine ilişkin de şu ifadelerde bulundu: "Din dersleri için NRW
eyaletinde verilmesi için DİTİB, IGMG,
İslam Kültür Merkezleri gibi dini kuruluşların da içinde bulunduğu bir danışma
kurulu kurulmuştur. Öğretmenlerin icazetini bu danışma kurulu vermektedir.
Danışma kurulunun müsaade etmediği
bir öğretmen İslam din derslerini verememektedir. Hangi derslerin verileceği
de bu danışma kurulu tarafından kararlaştırılmaktadır" dedi.
Kuzey Ren Westfalya Eyaletinde İslam Din Dersleri Öğretmen Açığı
Başta DİTİB ve IGMG`nin Sunduğu Adaylarla Kapatılacak
K
öln`de içlerinde dini cemaatların
da bulunduğu 32 dernek problem
ve sorunların üstesinden gelmek
için bir platform oluşturdular.
Kuzey Ren Westfalya Eyalatinde tek
olan bu yapılanmayla yönetim ve yürütmedeki sıkıntılar giderilmeye çalışılıyor.
İsmini `kuvvet`ten alan Almanca "STARK"
koyan birliktelik son toplantısını Köln
Bulumenberg`de yaklaşık 150 kişilik dernek üyesinin katılımıyla gerçekleştirdi.
DİTİB Genel Merkez Yönetim Kurul
Üyesi Dr. Hakan Aydın birlikteliğin kuruluş
amacı ve çalışmaları hakkında değerlendirmede bulundu. Aydın "bugün
Almanya`da birlikte yaşamın kötüye doğru
gittiği şu günlerde bölgemizde tam tersi
iyiye doğru giden bir çalışmayı müşahede
ediyoruz. Bu yönüyle güzel bir gelişmedir,
ama malesef her zaman olduğu gibi bu
tip gelişmelerin genel medyada yer almadığını görmek üzüntü verici, çünkü
genel anlamda medyanın yaptığı birlikte
yaşamı zedeler bir noktaya gelmiştir. Bugün burada evlerle alakalı kötü şartların
düzeltilmesi gibi konu ilk olarak ele alındı.
P
Gurbet Mektupları-30
28 ][ özel köşe
Hatıralarımızdan, yanlışlarımıza!
Bizler, ve büyüklerimiz öksüz
çocukların üzülmemesi için, onların
yanında babamızı “Baba” diye
çağırmayan, çağıramayan çok duygusal çocuklar olarak yaşadık.
O
çocukluğumuzdaki
duygusallığı hiç bir zaman kaybetmeyen şimdiki büyükler olduk.
Anlayacağınız
kalblerin
burulmasına
yüreğimiz
dayanmıyordu.
Sorumluluktan iki gözüm sorumluluktan.
Hanımını hep arkadan yürütenlere hep kızardım meğer onun da
bir anlamı varmış.
Kadınlarımız,
analarımız,
eşlerimiz, ablalarımız, kızlarımız
cümlesi olumlu önceliğe sahip
olduğunu evlerin nadide gülleri
olduğunu ve nesillerin onların
eğitiminde olduğunu zaten biliyorduk.
Şimdi tam bir asır önceye gidelim. Balkan, Kafkas, Yemen, Birinci
Dünya savaşları günlerine.
G
Osmanlı orduları
cepheden cepheye koşarken, memlekette
neredeyse erkek kalmamıştı.
Anadolu’da yüzbinlerce dul ve
yetim kalmıştı.
Giden geri gelmiyordu.
Onun yüzünden yaşları 18-20
olan kızları 11-12 yaşlarındaki
erkek çocuklarla evlendirmişlerdi.
İşte bu yüzden evli olanlar dul
kadınlar kocalarını, yetimler
babalarını hatırlayıp yürekleri
burkulmasın diye erkekler önden
hatunlar arkadan yürümüşler.
Bu yüzden halâ çocuğunu
sevemiyordu babalar.
Tabii bu durumlar sonraları,
evin babaları tarafından başka
şekilde yorumlandı. Zarafet cahilliğe
dönüştü.
Demekki anlamlar her yöne
çekilebiliyormuş.
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
Uzaktan iki kişi görüyorsunuz.
Bu iki kişi hararetli bir şekilde
konuşuyorlar.
El kol hareketleri ile iş kızışmış
durumda.
İçinizden geçiriyorsunuz:
Bunlar kapıştı kapışacak.
Ama olmuyor.
Yani dövüşmüyorlar.
Üstelik kucaklaşıyorlar.
Demekki neymiş?
Gördüklerimiz
bile
bizi
aldatabiliyormuş.
Olaylar güzellikler zamanla
başka yöne çekilebiliyormuş.
M. Salih AYDIN
Haziran · Juni 2016 · Ramazan 1437
Dayanılmaz oldu, yıllarca üzeBiz yine de güzel bakalım güzel
rime yıkılan, barış hevesime,
görelim.
Yıkma taze umutları, dokanma
nazende güllere be zalim.
Yıkma taze umutları!
Salih, zalimler şekil değişmiş,
Uzaklardan bakıyorum, yıkılan
efendi kılığında,
evler, akan göz yaşı,
Umuda set çektiler, nice boynu
Haklı şeytan gösterilmiş, yalancı
bükük, çocuğun naaşı,
salağında,
İnsanız deyip, gücü haklı çıkarBırakın deyip, yutturdular, elinmanın, acılarla yaşayışı,
deki oyuncağında,
Yıkma taze umutları, dokanma
Yıkma taze umutları, dokanma
nazende güllere, be zalim.
nazende güllere be zalim.
Tarif edilmez, manevraların gölgesi, düştü üzerime,
Yıkılan umutlara bir sevinç bir
Yıkıldı, nice hayaller, ağıtların umut bir tebessüm bir merhameateşi geliyor yüzüme,
timizde mi yok.
ALMANCA
KUR'AN
MEALİ
Al-Quran Al-Karim
Cemiyetlere
C
Cemiyetler
Cemiyetle
Cemiyetl
Cemiyet
Cemiye
Cemiy
Cemi
Cem
e
vve
İşadamlarımıza
İşadamları
İşadamlarım
İİşadamlarımı
İşa
İşadamla
İşadamlarımız
İşad
İşadamlar
İşada
İşadam
İş
İşadaml
FFırsat,
Fır
Fırs
Fırsa
Fırsat
Fı
Programlara
Gelen
ve
Programlar
Programla
Program
Programl
Progra
Gele
Progr
Gel
v
Prog
Ge
G
P
Pr
Pro
Almanca
Meal
il
Mea iile
Me
Almanc M
Alman
Alma
Alm
Al
A
(100
(1 Adet
(10
Ad
Ade
A
25
2250,
250
250,- E
Euro)
Eu
Eur
Euro
muhtazaf@gmail.com
İslamı
İsteyen
İsteye
İstey
İste
İst
İs
İ
Tanıma
Tanım
Tanı
Tan
Ta
T
İslam Tanımak
İsla
İsl
İİs
Verilebilecek
Verilebilece
Verilebilec
Verilebile
Verilebil
Verilebi
Verileb
Verile
Veril
Veri
Ver
V
Misafirlere Ve
Misafirler
Misafirle
Misafirl
Misafir
Misafi
Misaf
Misa
Mis
Mi
M
Hediye
Hediy
Hedi
Hed
He
H
Güze
Güz
Gü
G
En
E Güzel
P
Pa
Pak
Pake
Paket
Ha
Hal
Hali
Halin
Halind
Halinde
H
A
Al
Alm İsteyenlere
Alma
Almak
İs
İst
İste
İstey
İsteye
İsteyen
İsteyenl
İsteyenle
İsteyenler
İ
Posta Ücretini
Biz Karşılıyoruz
13,5x19,5 cm
Orta Boy
Karton Kapak
İki Renk Baskılı
Sipariş İçin: info@hayatonline.eu · Handy: 0171-1970212
Bunca acıların içinde vicdanımız
mı yok.
Hayatı dar edilen milyonlarca
insana yaşama gücü verecek hissimizde mi yok.
Yokların içinden gelmedik.
Bütün olumsuzluklar içinde Rabbimize sığındık ve neleri başardık
ve başarmaya devam edeceğiz.
Kim ne derse desin barıştan,
sevgiden, insana hizmetten vazgeçmeyeceğiz.
İnsanın Ademoğlunun kurtuluşu
ve bir arada bütün çeşitlilikle yaşanabilirliği bilmeyenlere öğreteceğiz.
Yıkmayın taze umutları gelin
kendinize düşman, kin, garez aramayın.
İnsana sevgi verin, saygı görün.
Ah ne bölüşülmeyen dünya imiş,
biri gelir öbürü gider, lakin hiç
hisse almaz.
Gelen gideni aratır, nedir insanların sizlerden çektikleri.
Kendinizle barışık olursanız dünya ile de barışık olursunuz.
İnsan doğruları yaptıkça iyiye,
güzele, doğruya yöneldikçe insan
olduğunu anlar,
Vesselam.
Selam ve dua ile...
Haziran · Juni 2016 · Ramazan 1437
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
bulmaca ][ 29
30 ][ haber
K
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
Haziran · Juni 2016 · Ramazan 1437
ATİB Darmstadt Emir Sultan Külliyesi
Kuruluşunun 40. Yılını Kutladı
Program ATİB Hessen Bölge Başuruluşu itibariyle en eski derkanı Ragıb Yazıcı`nın selamlama koneklerden biri olan ATİB
nuşmasıyla başladı. Daha sonra 2016
Darmstadt Emir Sultan Külliyesi
Unesco Hoca Ahmet Yesevi Yılı olması
40. Yılını şenliklerle kutladı. Çok sayıda
hasebiyle ATİB’in düzenlediği paneller
siyasi, sanat ve akademik çevreden
için Türkiye’den gelen Doç. Dr. Levent
davetlilerin katıldığı 40. Yıl kutlamaBayraktar ve eşi Doç. Dr. Fulya Baylarına yoğun ilgi gösterildi.
raktar ile din görevlileri de birer seBaşta ATİB Genel Başkanı İhsan
lamlama konuşması yaptılar.
Öner, ATİB Genel Başkan Yardımcısı
Ardından ATİB Genel Başkanı İhsan
Harun Kılıç, ATİB Genel Muhasibi AlÖner de yaptığı konuşmada her ayperen Akçay, ATİB Kadınlar Teşkilatı
rıntısı düşünülmüş, zengin içeriğiyle
Başkanı Hacer Diker, ATİB Hessen
beğeni kazanan programa atıfta buBölge Başkanı Ragıb Yazıcı ile çok salunarak bu ve benzeri kültürel çalışyıda sivil kitle kuruluşu temsilcileri,
ayrıca Doç. Dr. Levent Bayraktar ve
maların önemine dikkat çekti. Koeşi Doç. Dr. Fulya Bayraktar, Evanjelist
nuşmasında güncel siyasi meseleleri
Kilisesi, CDU, SPD ve Die Linke temde değerlendirdi. ATİB Genel Başkanı
silcileri, THM Sanatçısı Ahmet Baydaİhsan Öner konuşmasını 40. Yılını
roğlu ile Ozan Yusuf Polatoğlu şölene
kutlayan derneğe başarılar dileyerek
katılanlar arasındaydı.
sonlandırdı.
Dört gün süren ve 40. Yıl’a layık
ATİB Darmstadt Emir Sultan Külbir program hazırlayan ATİB Darmsliyesi 40. Yıl Kutlaması Türk Halk
tadt Emir Sultan Külliyesi başkan ve
Müziğinin usta Sanatçısı Ahmet Bayyöneticileri bir yandan Türk Mutfağı’nın
daroğlu ve Ozan Yusuf Polatoğlu’nun
eşsiz lezzetlerini misafirleriyle buluş- okunduğu, mehter takımının gösteri kurulduğu unutulmaz bir programın okuduğu türküler ve marşlarla devam
tururken, bir yandan da türkülerin yaptığı, çocuklara yönelik standların altına imza attılar.
etti.
Tüm Müşteri ve Dostlarımızın
Mübarek Ramazanlarını ve Bayramlarını
En Kalbi Dileklerimizle
Tebrik Ediyoruz.
Ramazan ve Bayram Tüm İnsanlık İçin
Huzur ve Barış Getirsin.
Asım TOZOĞLU
Dipl.- Volkswirt Vorsitzender
Lohnsteuerhilfeverein Tican (Krone) e.V.
Schwalbacher Str. 58 • D-60326 Frankfurt
Tel: 069-731919 • Fax: 069-73997163 • www.tican.eu • tican@gmx.de
Download