gülay kılıç atioğlu tez - Gazi Üniversitesi Açık Arşiv

advertisement
GAZĐ ÜNĐVERSĐTESĐ
EĞĐTĐM BĐLĐMLERĐ ENSTĐTÜSÜ
AĐLE EKONOMĐSĐ VE BESLENME EĞĐTĐMĐ ANA BĐLĐM DALI
ANKARA ĐLĐ MAMAK ĐLÇESĐNDE YAŞAYAN AĐLELERĐN
BESLENME ALIŞKANLIKLARININ VE YAĞ TÜKETĐM DÜZEYLERĐNĐN
SAPTANMASI ÜZERĐNDE BĐR ARAŞTIRMA
YÜKSEK LĐSANS TEZĐ
HAZIRLAYAN
GÜLAY (KILIÇ) ATĐOĞLU
TEZ DANIŞMANI
Yrd. Doç. Dr. Fulya SARPER
ANKARA-2010
ii
ÖZET
ANKARA ĐLĐ MAMAK ĐLÇESĐNDE YAŞAYAN AĐLELERĐN
BESLENME ALIŞKANLIKLARININ VE YAĞ TÜKETĐM DÜZEYLERĐNĐN
SAPTANMASI ÜZERĐNDE BĐR ARAŞTIRMA
Kılıç Atioğlu, Gülay
Yüksek Lisans, Aile Ekonomisi ve Beslenme Eğitimi
Tez Danışmanı: Yrd. Doç. Dr. Fulya SARPER
Mart-2010
Bu araştırma, Ankara ili Mamak ilçesinde yaşayan ailelerin beslenme
alışkanlıkları ile yağ tüketim düzeylerinin saptanması için planlanıp, yürütülmüştür.
Elde edilen veriler yaş, çalışma durumu ve eğitim durumu değişkenlerine bağlı
olarak değerlendirilmiş ve yorumlanmıştır.
Araştırmaya katılan bireyler, %90,8’i kadın %9,2’si erkek olmak üzere toplam
380 kişidir. Bu kişilerin %48,9’unun ilköğretim veya ortaokul mezunu oldukları
belirlenmiştir. Araştırma sonucunda katılımcıların %25,8’inin gelir getiren bir işte ev
dışında çalıştığı, %74,2’sinin gelir getiren herhangi bir işte çalışmadıkları tespit
edilmiştir. Bireylerin %12,1’inin beslenme ile ilgili eğitim aldığı saptanmıştır.
%87,9’unun beslenme ile ilgili herhangi bir eğitim almadığı belirlenmiştir.
Bireylerin %11,3’ü genel beslenme alışkanlıkları boyutundan düşük puan
alırken, %25,3’ü orta ve %63,4’ü yüksek puan almıştır. Bunun yanında genel
beslenme alışkanlıkları ile ilgili olarak; %71,1’inin günde üç öğün yemek yediği,
%20,0’sinin öğün atladığı, en çok atlanan öğünün ise %53,4 öğle yemeği olduğu
saptanmıştır. Katılımcıların evlerindeki sofra düzeni incelendiğinde ailelerin
%64,2’sinin hep birlikte sofraya oturdukları, %15,0’inin yer sofrası kullandığı, öğle
ve akşam yemeklerinde en çok tükettikleri yemekler içinde %51,6 sebze
yemeklerinin ilk sırada yer aldığı belirlenmiştir.
iii
Araştırmaya katılan bireylerin evlerine yiyecek alırken en çok dikkat ettikleri
konu gıdaların bütçeye uygunluğu %39,7 olarak tespit edilmiştir. Bireylerin
evlerinde ürettikleri ya da memleketlerinden temin ettikleri gıdaların başında %26,1
sebze ve meyveler olduğu saptanmıştır. Katılımcıların %80,0’inin yumurta saklama
konusunda doğru alışkanlıklara sahip oldukları, sokakta satılan açık süt alanların ise
%12,0 olduğu belirlenmiştir.
Genel olarak yağ kullanma alışkanlıklarının belirlenmesi için sorulmuş olan
sorulardan bireylerin %4,2’si düşük puan alırken, %63,7’si orta ve %32,1’i yüksek
düzeyde puan almışlardır. Katılımcılar arasında ekmek üzerine her zaman margarin
sürüp yerim diyenlerin oranı %18,9 iken hiçbir zaman yemem diyenler %35,0
oranında olduğu tespit edilmiştir. Bireylerin %45,5’inin yemek yaparken yağları
kızdırarak, yakarak kullandıkları, kızartma işlemi için %75,0’inin ayçiçeği yağı
kullandıkları, %40,0’ının kızartma yağını iki kez kullandıkları saptanmıştır.
Araştırmaya katılan bireylerin %54,0’ünün kızartma yağını lavaboya döktüğü,
%47,7’sinin evlerine yağ satın alırken en çok yağın markasına dikkat ettikleri
saptanmıştır.
Anahtar Kelimeler: Beslenme alışkanlıkları, yağ tüketim sıklığı.
iv
ABSTRACT
DETERMINE THE NUTRITIONAL HABITS AND OIL CONSUMPTION
HABITS OF FAMILY LIVING IN ANKARA CITY MAMAK DISTRICT
Kılıç Atioğlu, Gülay
MSc, Family Economics and Nutrition Education
Supervisor: Asst. Prof. Dr. Fulya SARPER
March-2010
This research has been planned and implemented for defining the nutritional
habits and oil consumption levels of the families living in Mamak District of Ankara
Province. The data which has been attained is evaluated and commented depend on
the variables of age, working condition and educational status.
Participating individuals are totally 380 people who are 90,8% women and
9,2% men. It is determined that 48,9% of these people are graduates of elementary
school and secondary school. According to the data attained in result of this research
it has been determined that of participating individuals 25,8% are employed, which is
yielding, out of home and 74,2% are not working in any job, which is yielding. It has
been determined that of the participating individuals 12,1% has educated about
nutrition. It has been determined that 87,9% of them hasn’t educated about nutrition.
While 11,3% of the participating individuals gets low points from the
dimensions of nutritional habits, 25,3% of them has got medium points and 63,4% of
them has got high points. Apart from that, pertaining to general nutritional habits, it
is determined that 71,1% of them has 3 meals daily, 20,0% of them skips meal and
the most skipped meal is lunch by 53,4%. When the table order, which is in the
houses of the participants, is examined, it is determined that 64,2% of the families sit
down to a meal together, 15,0% of them uses floor table, vegetable dish takes place
in the first place in the mostly consumed food, in lunch and dinner, by 51,6%.
v
As the subject that participant individuals mostly pay attention while they are
buying food to their houses, suitability of the food to family budget is determined by
39,7%. It is determined that the leading food that the individuals produced in their
house or brought from their hometown is vegetables and fruits by 26,1%. It is
determined that 80,0% of the participants has right habits in the subject of keeping
eggs and the percentage of the participants who buy milk from street vendors is
12,0%.
From the questions that has been asked to define the habits of oil usage and
keeping methods generally, while the 4,2% of the individuals gets low points, 63,7%
of them has got medium and 32,1% of them has got high points. Amongst the
participants it has been determined that 18,9% of them has said that they always eat
margarine spread on bread, 35,0% of them has said that they never eat margarine
spread on bread. It is determined that 45,5% of the individuals uses the oil
overheated or burned while they prepare a meal, 75,0% of them uses sunflower oil
for the process of frying and 40,0% of them uses twice the frying oil. It has been
determined that 54,0%of the participant individuals pours out the frying oil to sink,
47,7% of them pays attention to the mark of the oil while they buy oil to their homes.
Keywords: Nutritional habits, Oil consumption frequency
vi
ÖNSÖZ
Bu araştırma Anakara Đli Mamak Đlçesinde yaşayan ailelerin beslenme
alışkanlıklarının ve yağ tüketim düzeylerinin saptanması amacıyla yapılmıştır.
Araştırma süresinde deneyimlerinden yararlandığım, bana yol gösteren, sabırla
çalışmalarıma yardımcı olan ve desteğini hiçbir zaman esirgemeyen değerli hocam
Yrd. Doç. Dr. Fulya SARPER’e sonsuz teşekkürlerimi sunarım.
Đstatistiksel
analizler
konusunda
desteğini
ve
ilgisini
esirgemeyerek
araştırmama önemli katkıda bulunan sayın hocam Yrd. Doç. Dr. Murat ATAN’a
teşekkürlerimi sunarım.
Çalışmamın her aşamasında yanımda bulunan ve sabırlarını her zaman
hissettiren değerli aileme, eşim Mustafa ATĐOĞLU’na ve okul müdürüm Sıdıka
BAŞBUĞA’ya teşekkür eder, sevgilerimi sunarım.
vii
ĐÇĐNDEKĐLER
Sayfa No:
ÖZET............................................................................................................................ ii
ABSTRACT................................................................................................................ iv
ÖNSÖZ ....................................................................................................................... vi
ĐÇĐNDEKĐLER .......................................................................................................... vii
TABLOLAR LĐSTESĐ................................................................................................ ix
GRAFĐKLER LĐSTESĐ............................................................................................... xi
1- GĐRĐŞ ....................................................................................................................... 1
1.1. Araştırmanın Problemleri.................................................................................. 2
1.2. Araştırmanın Amacı .......................................................................................... 3
1.3. Araştırmanın Önemi.......................................................................................... 4
1.4. Araştırmanın Varsayımları................................................................................ 6
1.5. Araştırmanın Kapsam ve Sınırlılıkları .............................................................. 6
2. KAVRAMSAL ÇERÇEVE ..................................................................................... 7
2.1. Beslenmenin Tanımı ve Önemi......................................................................... 7
2.2. Besin Öğeleri..................................................................................................... 8
2.2.1. Karbonhidratlar .......................................................................................... 8
2.2.2. Proteinler .................................................................................................. 10
2.2.3. Yağlar....................................................................................................... 10
2.2.4. Vitaminler ................................................................................................ 11
2.2.5. Mineraller................................................................................................. 12
2.2.6. Su ............................................................................................................. 12
2.3. Besin Grupları ................................................................................................. 12
2.3.1. Süt ve Süt Ürünleri................................................................................... 13
2.3.2. Et, Yumurta, Kuru Baklagiller ve Yağlı Tohumlar.................................. 13
2.3.3. Tahıl ve Tahıl Ürünleri............................................................................. 15
2.3.4. Sebze ve Meyveler ................................................................................... 15
2.3.5. Şekerler ve Yağlar.................................................................................... 16
2.4. Beslenme Alışkanlıklarını Etkileyen Etmenler............................................... 17
2.4.1. Beslenme Eğitiminin Önemi .................................................................... 17
2.4.2. Öğün Sayısı ve Đçeriğinin Önemi............................................................. 18
2.4.3. Kahvaltının Önemi ................................................................................... 19
2.5. Yağ Tüketim Durumu ..................................................................................... 20
2.5.1. Yağların Beslenmedeki Önemi ................................................................ 20
2.5.2. Yağların Gruplandırılması ....................................................................... 21
2.5.2.1. Bitkisel Sıvı Yağlar ........................................................................... 22
2.5.2.1.1. Zeytinyağı .................................................................................. 23
2.5.2.1.2. Kanola Yağı ............................................................................... 23
2.5.2.1.3. Ayçiçeği Yağı............................................................................. 24
2.5.2.2. Hayvansal Katı Yağlar ...................................................................... 25
2.5.2.2.1. Tereyağı...................................................................................... 25
2.5.2.2.2. Sade Yağ .................................................................................... 26
2.5.2.2.3. Đç Yağı ve Kuyruk Yağı ............................................................. 26
2.5.2.2.4. Hayvansal Yağlar-Kolesterol Đlişkisi ......................................... 26
2.5.2.3. Margarinler........................................................................................ 27
viii
2.5.3. Yağların Tavsiye Edilen Tüketim Miktarları........................................... 28
2.5.4. Yağların Yanlış Kullanım Yöntemleri ..................................................... 30
2.5.4.1. Kızartma............................................................................................ 30
2.5.4.2. Yağların Yakılması ........................................................................... 30
2.5.4.3. Lipit Oksidasyonu ............................................................................. 31
2.5.5. Yağların Çeşitli Hastalıklarla Olan Đlişkisi .............................................. 32
2.5.5.1. Kardiyovasküler Hastalıklar ............................................................. 34
2.5.5.2. Kanser ............................................................................................... 35
2.5.5.3. Obezite .............................................................................................. 36
2.5.5.4. Diyabet .............................................................................................. 37
2.5.5.5. Safra Taşları ...................................................................................... 37
3- LĐTERATÜR ÖZETLERĐ ..................................................................................... 38
4- ARAŞTIRMANIN YÖNTEMĐ ............................................................................. 70
4.1. Araştırmanın Evreni ........................................................................................ 70
4.2. Araştırmanın Örneklemi.................................................................................. 70
4.3. Veri Toplama Tekniği ve Aracı ...................................................................... 70
4.4. Verilerin Analizi ve Değerlendirilmesi........................................................... 71
5- BULGULAR VE TARTIŞMA.............................................................................. 75
5.1. Kişisel Bilgiler Đle Đlgili Bulgular ................................................................... 75
5.2. Beslenme Alışkanlıkları Đle Đlgili Bulgular ..................................................... 78
5.3. Yağ Tüketim Düzeyi ve Yağ Tüketim Alışkanlıkları Đle Đlgili Bulgular ...... 113
6- SONUÇ VE ÖNERĐLER..................................................................................... 136
KAYNAKLAR ........................................................................................................ 147
EKLER..................................................................................................................... 167
Ek.1. Anket Formu............................................................................................... 168
Ek.2. Boyut Puanlama Tabloları .......................................................................... 175
Ek.3. Boyut Puanlarının Hesaplanması................................................................ 176
ix
TABLOLAR LĐSTESĐ
Sayfa No:
Tablo 1. Ailelerin Demografik Dağılımları............................................................. 75
Tablo 2. Katılımcıların Beslenme Bilgilerini Edindikleri Kaynaklar Đle
Öğrenim Durumuna Göre Dağılımı (Đkili Đlişki Tablosu ve KiKare Đlişki Analizi Sonuçları) ........................................................... ……80
Tablo 3. Beslenme Bilgilerini Edinme Kaynağı Olarak Kitle Đletişim
Araçlarını Kullanma Durumu (Boyut 1) Đle Cinsiyete Göre
Dağılımı (Đkili Đlişki Tablosu ve Ki-Kare Đlişki Analizi Sonuçları).......... 81
Tablo 4. Beslenme Bilgilerini Edinme Kaynağı Olarak Kitle Đletişim
Araçlarını Kullanma Durumu (Boyut 1) Đle Yaşa Göre Dağılımı
(Đkili Đlişki Tablosu ve Ki-Kare Đlişki Analizi Sonuçları) ......................... 82
Tablo 5. Beslenme Bilgilerini Edinme Kaynağı Olarak Kitle Đletişim
Araçlarını Kullanma Durumu (Boyut 1) Đle Beslenme Eğitimi
Alma Durumuna Göre Dağılımı (Đkili Đlişki Tablosu ve Ki-Kare
Đlişki Analizi Sonuçları) ............................................................................ 83
Tablo 6. Beslenme Bilgilerini Edinme Kaynağı Olarak Kitle Đletişim
Araçlarını Kullanma Durumu (Boyut 1) Đle Öğrenim Durumuna
Göre Dağılımı (Đkili Đlişki Tablosu ve Ki-Kare Đlişki Analizi
Sonuçları) .................................................................................................. 84
Tablo 7. Beslenme Bilgilerini Edinme Kaynağı Olarak Kitle Đletişim
Araçlarını Kullanma Durumunun (Boyut 1) Demografik
Değişkenlere Göre Hipotez Test Sonuçları Tablosu................................. 85
Tablo 8. Katılımcıların Beslenme Bilgilerini Değerlendirme Durumu Đle
Beslenme Eğitimi Alma Durumuna Göre Dağılımı (Đkili Đlişki
Tablosu ve Ki-Kare Đlişki Analizi Sonuçları) ........................................... 87
Tablo 9. Katılımcıların Sofra Düzeni Đle Öğrenim Durumuna Göre
Dağılımı (Đkili Đlişki Tablosu ve Ki-Kare Đlişki Analizi Sonuçları).......... 88
Tablo 10. Katılımcıların Öğün Atlama Durumu Đle Çalışma Durumuna
Göre Dağılımı (Đkili Đlişki Tablosu ve Ki-Kare Đlişki Analizi
Sonuçları) .................................................................................................. 90
Tablo 11.Katılımcıların Öğün Atlama Durumu Đle Öğrenim Durumuna Göre
Dağılımı (Đkili Đlişki Tablosu ve Ki-Kare Đlişki Analizi Sonuçları).......... 91
Tablo 12. Katılımcıların Öğün Atlama Durumu Đle Yaşa Göre Dağılımı
(Đkili Đlişki Tablosu ve Ki-Kare Đlişki Analizi Sonuçları) ......................... 92
Tablo 13. Genel Beslenme Alışkanlıkları (Boyut 2) Đle Çalışma Durumuna
Göre Dağılımı (Đkili Đlişki Tablosu ve Ki-Kare Đlişki Analizi
Sonuçları) .................................................................................................. 93
Tablo 14. Genel Beslenme Alışkanlıkları (Boyut 2) Đle Öğrenim Durumuna
Göre Dağılımı (Đkili Đlişki Tablosu ve Ki-Kare Đlişki Analizi
Sonuçları) .................................................................................................. 94
Tablo 15. Genel Beslenme Alışkanlıkları (Boyut 2) Đle Yaşa Göre Dağılımı
(Đkili Đlişki Tablosu ve Ki-Kare Đlişki Analizi Sonuçları) ......................... 95
Tablo 16. Genel Beslenme Alışkanlıklarının (Boyut 2) Demografik
Değişkenlere Göre Hipotez Test Sonuçları Tablosu................................. 96
Tablo 17. Öğün Aralarında Gıda Tüketim Sıklığının Frekans Tablosu .................. 102
x
Tablo 17. Öğün Aralarında Gıda Tüketim Sıklığının Frekans Tablosu Devamı .... 103
Tablo 18. Katılımcıların Öğle ve Akşam Yemeklerinde Genelde
Tükettikleri Yemek Çeşidi Đle Öğrenim Durumuna Göre
Dağılımı (Đkili Đlişki Tablosu ve Ki-Kare Đlişki Analizi
Sonuçları) ............................................................................................... 104
Tablo 19. Katılımcıların Evlerine Yiyecek Alırken En Çok Dikkat Ettikleri
Konu Đle Yaşa Göre Dağılımı (Đkili Đlişki Tablosu ve Ki-Kare
Đlişki Analizi Sonuçları) ......................................................................... 106
Tablo 20. Katılımcıların Tükettikleri Ekmek Çeşidi Đle Yaşa Göre Dağılımı
(Đkili Đlişki Tablosu ve Ki-Kare Đlişki Analizi Sonuçları) ..................... 109
Tablo 21. Katılımcıların Evlerinde Hazırlanan Yemekleri Değerlendirme
Durumu Đle Yaşa Göre Dağılımı (Đkili Đlişki Tablosu ve Ki-Kare
Đlişki Analizi Sonuçları) ......................................................................... 115
Tablo 22. Yağ Tüketim Sıklığı Đle Beslenme Eğitimi Alma Durumuna
Göre Dağılımı (Đkili Đlişki Tablosu ve Ki-Kare Đlişki Analizi
Sonuçları) ............................................................................................... 116
Tablo 23. Yağ Tüketim Sıklığının Yaşa Göre Dağılımı (Đkili Đlişki Tablosu
ve Ki-Kare Đlişki Analizi Sonuçları) ...................................................... 118
Tablo 24. Katılımcıların Et Yemekleri Hazırlarken Kullandıkları Yağ
Çeşidi Đle Çalışma Durumuna Göre Dağılımı (Đkili Đlişki Tablosu
ve Ki-Kare Đlişki Analizi Sonuçları) ...................................................... 119
Tablo 25. Katılımcıların Çorbaları Hazırlarken Kullandıkları Yağ Çeşidi
Đle Yaşa Göre Dağılımı (Đkili Đlişki Tablosu ve Ki-Kare Đlişki
Analizi Sonuçları) .................................................................................. 120
Tablo 26. Katılımcıların Sebze Yemeklerini Hazırlarken Kullandıkları Yağ
Çeşidi Đle Öğrenim Durumuna Göre Dağılımı (Đkili Đlişki
Tablosu ve Ki-Kare Đlişki Analizi Sonuçları) ........................................ 121
Tablo 27. Genel Yağ Kullanma Alışkanlıkları (Boyut 3) Đle Beslenme
Eğitimi Alma Durumuna Göre Dağılımı (Đkili Đlişki Tablosu ve
Ki-Kare Đlişki Analizi Sonuçları) ........................................................... 124
Tablo 28. Genel Yağ Kullanma Alışkanlıklarının (Boyut 3) Demografik
Değişkenlere Göre Hipotez Test Sonuçları Tablosu .............................. 125
Tablo 29. Katılımcıların Yağı Satın Alırken Dikkat Ettikleri Faktörler Đle
Çalışma Durumuna Göre Dağılımı (Đkili Đlişki Tablosu ve KiKare Đlişki Analizi Sonuçları) ................................................................ 133
Tablo 30. Katılımcıların Yağı Satın Alırken Dikkat Ettikleri Faktörler Đle
Beslenme Eğitimi Alma Durumuna Göre Dağılımı (Đkili Đlişki
Tablosu ve Ki-Kare Đlişki Analizi Sonuçları) ........................................ 135
xi
GRAFĐKLER LĐSTESĐ
Sayfa No:
Grafik 1. Katılımcıların Beslenme Eğitimi Alma Durumuna Göre Dağılımı............ 77
Grafik 2. Katılımcıların Beslenme Bilgilerini Edindikleri Kaynaklara Göre
Dağılımı.................................................................................................... 78
Grafik 3. Katılımcıların Günlük Öğün Sayılarına Göre Dağılımı ............................. 89
Grafik 4. Katılımcıların Öğün Atlama Durumlarına Göre Dağılımı ......................... 97
Grafik 5. Katılımcıların Öğün Atlama Nedenlerine Göre Dağılımı .......................... 98
Grafik 6. Katılımcıların Öğün Aralarında Gıda Tüketim Durumlarına Göre
Dağılımı.................................................................................................. 100
Grafik 7. Katılımcıların Evlerinde Ürettikleri Ürünlere Göre Dağılımı .................. 108
Grafik 8. Katılımcıların Yumurta Saklama Durumlarına Göre Dağılımı ................ 110
Grafik 9. Katılımcıların Süt Satın Alma Durumlarına Göre Dağılımı..................... 111
Grafik 10. Katılımcıların Sebze ve Makarna Haşlama Sularını
Değerlendirme Durumlarına Göre Dağılımı .......................................... 112
Grafik 11. Katılımcıların En Çok Tükettikleri Yağ Çeşidine Göre Dağılımı.......... 113
Grafik 12. Katılımcıların Hamur Đşlerinde Kullandıkları Yağ Çeşidine Göre
Dağılımı.................................................................................................. 122
Grafik 13. Katılımcıların Tatlılarda Kullandıkları Yağ Çeşidine Göre Dağılımı .... 123
Grafik 14. Katılımcıların Ekmek Üzerine Yağ Sürüp Tüketme Durumuna
Göre Dağılımı......................................................................................... 126
Grafik 15. Katılımcıların Yemek ve Çorba Yaparken Yağları Kızdırarak
Kullanma Durumuna Göre Dağılımı...................................................... 127
Grafik 16. Katılımcıların Kızartma Đçin Kullandıkları Yağ Çeşidine Göre
Dağılımı.................................................................................................. 128
Grafik 17. Katılımcıların Kızartma Yağını Kaç Sefer Kullandıklarına Göre
Dağılımı.................................................................................................. 129
Grafik 18. Katılımcıların Kullanılmış Kızartma Yağını Nasıl Attıklarına Göre
Dağılımı.................................................................................................. 130
Grafik 19. Katılımcıların Sıvı Yağları Saklama Durumlarına Göre Dağılımı......... 131
Grafik 20. Katılımcıların Katı Yağları Saklama Durumlarına Göre Dağılımı ........ 132
1
1- GĐRĐŞ
Beslenme; büyüme, yaşamın sürdürülmesi ve sağlığın korunması için
besinlerin kullanılmasıdır. Beslenme, insan ihtiyaçlarının başında gelir (Baysal,
2009).
Bireyin, ailenin ve toplumun birinci amacı, sağlıklı ve üretken olmaktır. Đnsan
sağlığı; beslenme, kalıtım, iklim ve çevre koşulları gibi birçok etmenin etkisi
altındadır. Bu etmenlerin başında beslenme gelir (Baysal, 2009).
Beslenme
alışkanlıkları;
kişilerin
eğitim
düzeyleri,
sosyo-ekonomik
durumları, çevre, iklim, meslekleri ve çalışma durumları, yaşadıkları toplumun
gelişmişlik düzeyi ve yetiştikleri aile ortamından etkilenerek gelişip yerleşmektedir.
Beslenme alışkanlıklarının doğru bir şekil alabilmesi için insanların beslenme
konusunda eğitilmesi gerekmektedir (Daşbaşı,2003).
Bu eğitiminin ana hedefi; toplumu oluşturan bireylere güvenilir, doğru
bilgiler vererek bu bilgiler paralelinde gıda maddelerini beslenme ilkelerine uygun
olarak en iyi şekilde tüketmelerini öğretmektir. Beslenme eğitimi toplumun beslenme
durumunun
düzeltilmesi
ve
geliştirilmesi
için
en
önemli
etkendir
(Karayormuk,2002).
Beslenme alışkanlıkları bireyin gerek bedensel gerekse zihinsel sağlığını
önemli derecede etkilemesi açısından günümüzde tüm dünya ülkelerinde üzerinde
son derece önemle durulan bir konudur (Kavak, 2003).
Yetersiz ve dengesiz beslenme nedenlerinin başında yanlış oluşmuş ve
süregelen beslenme alışkanlıkları gelir. Beslenme alışkanlıklarının gelişimi ise birçok
faktörden etkilenir. Bu faktörlerin başında coğrafya, iklim etkisi, kültürel faktörler,
gelenekler, sosyo-ekonomik durum ve eğitim düzeyi gelmektedir. Bireylerin ya da
grupların ekonomik statüleri gibi fiziksel şartlardan etkilenen ahlaki yönlendirme,
sosyal
çekicilik,
bilimsel
gelişmelerin
etkileri
gibi
faktörler
alışkanlıklarındaki değişimleri yönlendirmektedir (Karayormuk,2002).
beslenme
2
Yağlar, proteinler ve karbonhidratlar ile birlikte vücuda enerji sağlayan temel
besin öğelerindendir. Normal bir yetişkinin günlük kalori ihtiyacının %25-30’u
yağlardan karşılanmalıdır. Bu yağlar içinde zeytinyağı hazım kolaylığı sağlaması ve
yapısında bulunan linoleic asitin anne sütüne benzer bileşimiyle beslenmede önemli
bir role sahip bulunmaktadır (Kırmanlı ve ark, 1999).
Diyetsel etmenlerle belirli hastalıkların arasındaki ilişkilerin ortaya konması
için yapılan birçok araştırmada en önemli diyet etmeninin toplam yağ ile doymuş ve
doymamış yağ asitleri oranı olduğu belirtilmiştir (Ünal, 1995).
Yağların yakılarak kullanımının yapılarında olumsuz değişmeler nedeniyle
sağlık açısından sakıncalı olduğu bilinmektedir. Damak zevkinin ön planda olması
ve alışkanlık nedeniyle bu olumsuz uygulamanın sürdürüldüğü gözlenmektedir.
Yağların yakılarak kullanılması alışkanlığının terk edilmesi yeni yetişen nesillerin
sağlıklı olmaları açısından önem taşımaktadır. Sıvı ve katı yağların yüksek sıcaklık
derecelerinde tutulmaları önemli ölçüde karoten ve A vitamini kaybına neden
olmaktadır (Işık, 1998).
Bireyin ve toplumun sağlığının korunmasında, beslenme yetersizliği ve
dengesizliğinin önlenmesinde, hastalıkların iyileşme hızının arttırılmasında beslenme
eğitiminin önemli bir yeri vardır. Bireylerin kendi yaşam şekillerine uygun diyetin
nasıl olması gerektiğini, sağlıkla beslenme örüntüsü arasındaki ilişkileri, besinleri
işlerken besin değerlerinin nasıl korunacağını, hastalık durumunda diyetin nasıl
ayarlanacağını bilmeleri ve bu konularda doğru alışkanlıklar kazanmaları beslenme
eğitimiyle sağlanabilir (Baysal ve ark, 1999).
1.1. Araştırmanın Problemleri
•
Katılımcıların beslenme alışkanlıklarının genel durumu nasıldır?
•
Katılımcıların beslenme alışkanlıkları, yağ tüketim düzeyleri ve alışkanlıkları
çeşitli değişkenlere göre anlamlı farklar içeriyor mu?
•
Katılımcıların beslenme eğitimi alıp almama durumları ile yanlış beslenme
alışkanlıkları arasında anlamlı bir bağlantı bulunuyor mu?
3
1.2. Araştırmanın Amacı
Araştırma, katılımcıların çalışma durumlarının, eğitim düzeylerinin ve
yaşlarının beslenme alışkanlıklarını ve yağ tüketim durumlarını etkileyip
etkilemediğinin saptanması amacıyla planlanmıştır. Ayrıca katılımcıların evlerinde
kullandıkları yağ çeşitlerinin ve tüketim düzeylerinin saptanması da araştırmanın bir
diğer amacını oluşturmaktadır.
Özet olarak bu araştırma farklı yaşlarda, eğitim düzeylerinde ve çalışma
durumlarındaki katılımcıların;
-
Beslenme alışkanlıklarının saptanması,
o Et, yumurta, kuru baklagil ve yağlı tohum tüketim düzeylerinin
saptanması,
o Süt ve süt ürünleri tüketim düzeylerinin saptanması,
o Tahıl ve tahıl ürünleri tüketim düzeylerinin saptanması,
o Sebze ve meyve tüketim düzeylerinin saptanması,
o Besin gruplarını tüketme düzeyleri yanında bu besinleri ne şekilde
pişirdikleri, sakladıkları ve kullandıklarının saptanması,
-
Yağ tüketim durumlarının saptanması,
o Katı yağ tüketim düzeylerinin saptanması,
o Sıvı yağ tüketim düzeylerinin saptanması,
o Margarin tüketim düzeylerinin saptanması,
-
Tükettikleri yağ çeşitlerinin saptanması,
-
Yağ tüketim tercihlerine etki eden faktörlerin saptanması,
-
Yağları kullanma alışkanlıklarının belirlenmesi,
-
Satın aldıkları yağ çeşidini belirleyen etkenlerin saptanması,
-
Beslenme eğitimi alma durumu ile doğru beslenme alışkanlıkları arasındaki
ilişkinin saptanması amacıyla planlanmıştır.
4
1.3. Araştırmanın Önemi
Beslenme; sosyal çevre, gelenek, kültür, inanç ve bireysel farklılıklara göre
doğum sonrasından başlayarak yaşamın ilerleyen yıllarında değişik şekiller alan ve
ilerleyen bir süreçtir (Daşbaşı, 2003). Beslenmede esas olan besin öğelerinin türleri,
miktarları, özellikleri ve vücut çalışmasındaki işlevlerini, besinlerin bileşimi, fiziksel
ve kimyasal özellikleri, uygulanan işlemlerin besin kalitesine olan etkilerini, değişik
yaş, cinsiyet, çalışma ve özel durumda olan bireyler ve gruplar için uygun beslenme
planlarının yapılmasını inceler (Baysal, 2009).
Beslenme canlıların temel gereksinimlerinin başında gelmektedir. Her
canlının yaşamını sürdürebilmesi için beslenmesi zorunludur. Büyüme, gelişme ve
sağlıklı yaşamak için yeterli ve dengeli beslenmek gerekmektedir. Đnsanın tüm
yaşamı boyunca yeterli ve dengeli beslenmesinin önemi büyüktür. Sağlıklı büyüme
ve yaşam için çocukluktan itibaren yeterli ve dengeli beslenme ile iyi beslenme
alışkanlıklarının kazandırılması gerekmektedir. Beslenme alışkanlıklarının temelleri
çocukluk yıllarında atılır ve bu davranışların kazandırılmasında ailenin ve çevrenin
etkisi çok önemlidir (Ünal, 1995).
Ülkemizde yapılan beslenme araştırmalarına göre ailelerin yaklaşık %8-17’si
yetersiz düzeyde enerji tüketmektedirler. Değişik bölgeler ve gruplar üzerinde
yapılan araştırmalarda ailelerin %20-45’inin yetersiz beslendikleri belirtilmiştir.
Bunun yanında özellikle kentlerde yaşayanlar arasında şişmanlık önemli bir sağlık
sorunu şeklinde görülmektedir (Baysal, 2009).
Yapılan araştırmalar, yetersiz ve dengesiz beslenen toplumlarda çocuk ölüm
hızının yeterli beslenen toplumlardan on kat daha yüksek olduğunu göstermektedir.
Yine yetersiz diyetle beslenen toplumlardaki çocukların büyüme hızının yeterli
beslenen toplumlardaki çocukların büyüme hızından daha yavaş olduğu belirtilmiştir
(Karayormuk, 2002).
Bununla birlikte yapılan bir diğer araştırmada, beden kitle indeksi normalden
fazla olan kişilerde günde alınan enerji, toplam yağ, doymuş yağ adisi ve çoklu
doymamış yağ asidi ile kolesterol miktarları benden kitle indeksi normal olan kişilere
oranla daha yüksek bulunmuştur. Bu sonuç yaş, cinsiyet gibi değişkenler yanında
5
besinler ile alınan fazla enerjinin ve toplam yağ miktarının da obezite üzerinde
önemli rol oynadığını düşündürmektedir (Topbaş ve ark, 2000).
Beslenme alışkanlıkları konusunda ailelerin diyetlerinde ne çeşit ve miktarda
yağ kullandıkları ile yağı ne şekilde (yakarak/yakmadan) kullandıkları da önem
taşımaktadır.
Diyetteki yağın türü ve miktarı aterosklerotik kardiyovaskular hastalıklarla
ilişkilidir. Özellikle diyette doymuş yağın artması, antioksidanların yetersizliği,
aterosklerotik kardiyovaskular hastalıklar için risk faktörüdür. Diyetin yağ içeriğinin
yüksekliği özellikle kolon, prostat ve meme kanser riskini arttırmaktadır. Yüksek
yağlı diyet özellikle şişmanlık için de önemli bir risk faktörüdür (Baysal ve ark,
2002).
Kızartma yöntemi Türk mutfağının geleneksel unsurlarındandır. Kızartma
işlemi süresince yağlarda trans yağ asitlerinin (TFA) oluşabileceği bilinmektedir.
Yağlardaki TFA düzeyi kalp-damar hastalıkları yönünden önemlidir. Diyet ile alınan
TFA’nın kandaki HDL kolesterol miktarını düşürürken LDL kolesterol miktarını
arttırdığı çeşitli klinik çalışmalar ile gösterilmiştir (Dıraman ve ark, 2003).
Sağlıklı birey, aile ve toplumun temelini oluşturmaktadır. Sağlıklı toplum
doğru beslenme alışkanlıkları edinmiş, yeterli ve dengeli beslenen bireyler ile
oluşabilir. Bu doğrultuda öncelikle ailelerin alışkanlıklarının saptanması, gerekli
eğitimin bireylere, çocuk yaşta aileleri tarafından ya da eğitim kurumlarında
verilmesi gerekmektedir.
Toplumsal kalkınmada temel unsur olarak kabul edilen insan gücünün, fiziksel
ve mental fonksiyonlar bakımından üst düzeyde tutulabilmesi ve bunun yaşam boyu
sürdürülmesi, bireyin ve dolayısıyla toplumun başarısını etkileyen önemli bir
etkendir. Bedenen, ruhen ve sosyal yönden gelişmiş ve üretken bir yapıya sahip olma
beslenme ile yakından ilişkilidir (Örmeci, 1987).
6
1.4. Araştırmanın Varsayımları
•
Ailelerin beslenme alışkanlıklarında eğitim düzeyleri etkili olabilir.
•
Ailelerin beslenme alışkanlıklarında çalışma durumları etkili olabilir.
•
Bireylerin yaşlarına göre beslenme davranışlarında farklılık görülebilir.
•
Ailelerin yağ tüketimleri konusunda eğitim düzeyleri etkili olabilir.
•
Ailelerin yağ tüketimleri konusunda çalışma durumları etkili olabilir.
•
Bireylerin yaşlarına göre yağ tüketimleri konusunda farklılık görülebilir.
•
Bireylerin çalışma durumu, eğitim düzeyi ve yaşı tükettikleri yağ çeşidine etki
edebilir.
•
Bireylerin çalışma durumu, eğitim düzeyi ve yaşı, yağları kullanma
alışkanlıklarına etki edebilir.
1.5. Araştırmanın Kapsam ve Sınırlılıkları
Bu araştırma Ankara Đli Mamak Đlçesi’nde yaşayan farklı ailelerin beslenme
alışkanlıklarının ve yağ tüketim durumlarının saptanması için, ailelerin genel
beslenme alışkanlıkları ile tüketilen yağın çeşidi ve tüketim düzeyini belirlemeyi
amaçlamaktadır.
Belirlenmiş olan beslenme alışkanlıkları ile yağ tüketim düzeylerinin
katılımcının eğitim düzeyine, çalışma durumuna ve yaşına bağlı olarak değişkenlik
gösterip göstermediğinin saptanabilmesi için rastgele yöntemle ailelerin seçimleri
yapılmıştır.
Araştırmanın
planlanması
ve
uygulamasının
bazı
sınırlılıkları
da
bulunmaktadır. Bu sınırlılıklar aşağıdaki şekildedir.
-
Araştırma, araştırmaya katılan ailelerin vereceği bilgilerle sınırlıdır.
-
Araştırmaya katılan ailelerin vereceği bilgiler hazırlanan anket formu ile
sınırlıdır.
7
2. KAVRAMSAL ÇERÇEVE
2.1. Beslenmenin Tanımı ve Önemi
Beslenme, insanın büyüme, gelişme, sağlıklı ve üretken olarak uzun süre
yaşaması için gerekli olan öğeleri vücuduna alıp kullanabilmesidir (Merdol ve ark.,
2004).
Đnsan sağlığı; beslenme, kalıtım ve çevre koşulları gibi birçok faktörün etkisi
altındadır. Organizmanın normal büyüyüp gelişmesi, sağlıklı yaşamın devam
edebilmesi için bireyin yeterli ve dengeli beslenmesi gerekmektedir. Yetersiz ve
dengesiz beslenen toplumlarda bireylerin fiziksel ve mental gelişimleri istenilen
seviyeye ulaşamamakta, bunun sonucunda da sosyo-ekonomik ve kültürel alanda
beklenilen düzeye erişilememektedir (Leşkeri, 1989).
Kötü beslenme bir kısım toplumlarda yeteri kadar yiyecek olmaması durumu
olsa bile, günümüz dünyasında başlıca neden evdeki yiyecek eksikliği değil, daha
çok temel hizmetlerin geriliğinden, enfeksiyonların nasıl önleneceği ve beslenmenin
büyümeyi
teşvik
edici
yönde
nasıl
kullanılabileceğinin
bilinmemesinden
kaynaklanmaktadır ( Şamşul, 1989).
Büyüme, yaşamın sürdürülmesi ve sağlığın korunması için besinlerin
kullanılması olan beslenmenin amacı, bireyin yaşına, cinsiyetine ve özel durumuna
göre ihtiyacı olan enerjiyi ve çeşitleri elliyi bulan besin öğelerinin her birini yeterli
miktarlarda sağlamaktır. Besin öğeleri besinlerden karşılandığı için de besinlerin
uygun seçimi, hazırlanması, pişirilmesi, saklanması ve tüketilmesinde belirli
kurallara uyulması gerekir (Birsen, 2004).
Beslenme alışkanlıklarındaki değişikliklerin farkında olmak ve bunların
ekonomik, sosyodemografik faktörler ve sağlık ile olan ilişkilerini saptamak,
beslenme alışkanlıklarının nedenlerini ve sonuçlarını anlamaya önemli ölçüde ışık
tutmaktadır. Kuşkusuz bu da, insanların daha sağlıklı beslenmeleri için gereken
değişikliklerin yapılabilmesi ve geliştirilebilmesi konusunda yardımcı olacaktır
(Önder ve ark. 2000).
8
2.2. Besin Öğeleri
Yenebilen bitki ve hayvan dokuları besin olarak tanımlanır. Besinleri
oluşturan organik ve inorganik öğelere besin öğeleri denir. Bu güne kadar beslenme
üzerine yapılan çalışmalarda insanın büyüme, gelişme ve sağlıklı olarak yaşamını
sürdürebilmesi için elliden fazla türde besin öğesine gereksinimi olduğu
gösterilmiştir. Bu besin öğeleri kimyasal yapılarına ve vücut çalışmasındaki
görevlerine göre gruplara ayrılmaktadır (Barut Uyar, 2007).
Besin öğelerinin vücutta farklı görevleri vardır. Görev yönünden doğrudan ya
da dolaylı olarak birbirleri ile ilgilidirler. Besin öğeleri birbirinin kullanılmasına
yardımcı bazı görevlerde tamamlayıcı olarak çalışırlar. Bu yüzden vücut yapısının
düzenli ve dengeli çalışması için tüm besin öğelerinin vücut ihtiyacını giderecek
miktarda sürekli karşılanması gerekir (Çelik, 2006;a).
Günümüzde uzmanların üzerinde durduğu ve insanlığın tamamını ilgilendiren
en önemli konulardan biri açlık probleminin çözümü ve dengeli beslenmenin
sağlanmasıdır. Đnsanların yeterli ve dengeli beslenmesi için günlük olarak belirli
miktarda vitamin, mineral madde, protein, karbonhidrat ve yağ ihtiyaçlarının
karşılanması gerekmektedir (Beybağa Kaya, 2006).
Besin öğelerinin herhangi birisi alınmadığında veya gereğinden az ya da çok
alındığında, büyüme ve gelişmenin engellendiği, sağlığın bozulduğu bilimsel olarak
ortaya konmuştur. Ancak beslenmenin fizyolojik olduğu kadar sosyolojik ve
psikolojik bir olay olduğu da unutulmamalıdır. Yaşamın her evresinde bedensel ve
fiziksel yönden sağlıklı olmak ve sağlığı devam ettirmek yeterli ve dengeli beslenme
ile mümkündür (Yılmaz ve ark. 2007).
2.2.1. Karbonhidratlar
Günlük enerjinin çoğu karbonhidratlardan sağlanmaktadır. Bileşiminde
karbon, hidrojen ve oksijen bulunan organik bileşiklerdir. Karbonhidratların temel
görevi vücuda enerji sağlamaktır. Karbonhidratların 1 gramı 4 kalori enerji verir ve
vücutta glikojen olarak depo edilirler. Kanda belirli miktarda glikoz olarak
bulunması, dokulara sürekli enerji sağlanması açısından önemlidir (Yılmaz, 2002).
9
Diyette tüketilen karbonhidratın cinsi ve miktarı önemlidir. Konu ile ilgili
yapılan çalışmalar kompleks karbonhidratların sağlık üzerine pek çok olumlu etkisi
olduğunu göstermiştir. Kompleks karbonhidratların zengin olduğu besinlerin diyette
tüketilmesi, bağırsak fonksiyonları, hiperlipidemi ve diyabet üzerinde olumlu etkiler
gösterdiği, bitkisel kaynaklı, nişasta içeriği yüksek besinlerin özellikle elzem yağ
asitleri ile suda eriyen vitaminler ve çoğu mineral açısından zengin olması
nedenleriyle diyete önemli katkılarda bulundukları belirtilmektedir (Özdemir Pekel,
2006).
Kompleks karbonhidratların daha fazla önerilme sebeplerinden biri kan
şekerini basit karbonhidratların aksine aniden düşürmemeleri ve yükseltmemeleridir.
Bunun yanı sıra basit şekerlere oranla kas glikojen depolarını daha fazla arttırırlar,
protein, vitamin ve mineral açısından zengindirler, yeterince posa içerirler ve daha
ekonomiktirler (Çelik, 2006;a).
Bitkisel kaynakların vücutta sindirilemeyen karbonhidrat yapısındaki
bölümlerine posa denir. Suda eriyebilen ve erimeyen posa olarak iki gruba ayrılır.
Erimeyen posa bağırsaklarda su tutulmasına, konstipasyon oluşumunu engellemeye
yardımcı olan, tahıl ve tahıl ürünleri ile buğday kepeği ve sebzelerde bulunan posa
çeşididir. Eriyen posa ise yulaf kepeği, arpa, kuru fasulye, meyve ve sebzelerde
bulunur ve kan kolesterol ve kan şekeri düzeylerini kontrol etmede yardımcı olduğu
bilinmektedir (Yılmaz, 2002).
Vücuda alınan besinlerin içerdikleri karbonhidratların çoğu glikoza
dönüşmektedir. Glikoz enerji olarak kullanılabilir, karaciğer ve kaslarda glikojen
olarak depolanabilir veya yağa çevrilebilir. Glikoz enerji için kullanılan primer
kaynaktır, RNA ve DNA’nın yapısal esnekliği, genetik bilgilerin depolanması ve
ürüne dönüştürülmesinde de önemlidir (Çelik, 2006;a).
Yetişkin bir insanın dokularında oluşturulan enerjinin ortalama % 55-60’ı
karbonhidratlardan sağlanır. Beyin gibi organların bazıları ise ihtiyaç duydukları
enerjinin büyük kısmını glikoz moleküllerinden sağlar. Karbonhidratlar, yağa ve
proteine göre daha hesaplı enerji kaynağıdır. Aynı miktarda yağ daha fazla enerji
sağladığı halde, enerji oluşturmak için daha fazla oksijene ihtiyaç duyar (Çelik,
2006;a).
10
2.2.2. Proteinler
Yapılarında
karbon,
hidrojen,
oksijen
ve
azot
bulunan
proteinler,
aminoasitlerin birleşmesi ile meydana gelmişlerdir. Proteinler hücrelerin esas öğesi
oldukları için büyüme, gelişme, hücre yenilenmesi için vücut açısından çok önemli
olmalarının yanı sıra vücuda enerji de sağlarlar. 1 gram protein vücutta yakıldığı
zaman 4 kalori enerji verir. Günlük enerji tüketiminin %10-15 kadar kısmı
proteinlerden sağlanmalı ancak proteinler enerji için kullanılmamalıdır. Vücutta
sentezlenemeyen sekiz tane aminoasit elzem aminoasit olarak isimlendirilir. Bunlar
hayvansal ve bitkisel kaynaklardan temin edilmek zorundadırlar (Yılmaz, 2002).
Yetişkin insan vücudunun ortalama %16’sı proteinden oluşmuştur. Bu protein
depo şeklinde değil, çalışan ve belirli görevler yapan hücreler şeklindedir. Proteinler
hücrelerin esas yapısını oluştururlar. Belirli hücreler birleşerek vücut dokuları ve
organları yapılır. Birçok hücre zamanla ölür ve yenileri yapılır. Bu nedenle
proteinler, hücrelerin sürekliliği için de başta gelen besin öğesidir. Vücudun savunma
sistemlerinin, vücut çalışmasını düzenleyen enzimlerin, bazı hormonların da esas
yapıları proteindir (Merdol ve ark, 2004).
2.2.3. Yağlar
Temel besin maddeleri arasında önemli bir yere sahip olan yağlar, zengin
enerji kaynağı olup 1 gramının vücuda sağladığı enerji 9 kcal, aynı miktar protein 4
kcal ve karbonhidratın 4 kcal sağladığı enerjinin iki katından fazladır. Bunun yanında
vücut yapısının gelişmesi için gerekli olan esas yağ asitlerinin kaynağını
oluşturmaları açısından önemlidirler. Esansiyel yağ asitleri hormonların ön
maddeleridir (Yağmur ve ark. 2001). Ayrıca yağlar, A, D, E ve K gibi yağda eriyen
vitaminleri bulundurması, yemeklere lezzet vermesi, midenin boşalma süresini
uzatarak acıkma duygusunu geciktirmesi ve organları dış etkenlerden koruması
açılarından da özel bir önem taşırlar. Yağlar bitkisel ve hayvansal kaynaklardan elde
edilmektedir (Beybağa Kaya, 2006). Ayrıca vücut ısısının korunmasında da yağlar
etkilidir. (Birsen, 2004).
Diyet yağlarının bileşenleri gliserol ve yağ asitleridir. Yağ asitleri zincir
uzunluklarına (molekül karbon sayısına) ve doymuşluk derecelerine (karbonlar
11
arasında çift bağ bulunup bulunmamasına) göre değişik gruplarda incelenmektedir.
Yağ asitlerinin her grubu çeşitli metabolik reaksiyonlarda rol almaktadır. Kısa
zincirli yağ asitleri kolonda lokal büyüme faktörü olarak rol oynarken, orta ve uzun
zincirli doymuş yağ asitleri enerji kaynağıdır. Çoklu doymamış uzun zincirli yağ
asitleri ise membranların önemli yapısal bileşenleridir. Bunun yanında doğum öncesi
ve doğumdan hemen sonraki ilk aylarda tüketilen yağların kalitesine ve miktarına
bağlı olarak merkezi sinir sistemi gelişimi düzenlenir (Gökmen ve ark., 2001)
Yağlar, en çok enerji veren besin öğeleridir. Eşit miktardaki diğer makro
besin öğelerinin iki katından fazla enerji verirler. Hayvansal kaynaklı yiyeceklerin
fazla kullanıldığı diyetlerin yağ içeriği tahıla dayalı diyetlerin yağ içeriğinden
fazladır. Günümüzde günlük tüketilen yağ miktarının, toplam enerjinin % 25-30
kadarı olması önerilmektedir. Yağların fazla tüketilmesi, kolesterol ve trigliseritlerin
yükselmesine neden olmaktadır. Bu da kalp rahatsızlıklarına yol açmaktadır. Normal
durumda olan ve ağır işte çalışmayan yetişkinlerin vücut ağırlıklarının kilogramı
başına 1 gram yağ almaları yeterlidir (Özdemir, 2006).
2.2.4. Vitaminler
Vücut metabolizmasında, yardımcı enzim olarak görev yapan ve fizyolojik
faaliyetlerin sürdürülebilmesi için gerekli olan vitaminlerin vücuda yeteri kadar
alınması zorunludur (Özdemir, 2006).
Yağda ve suda eriyen vitaminler olarak gruplandırılırlar. Yağda eriyen
vitaminler vücuda ve kan dolaşımına yağlar aracılığı ile alınırlar. Bu vitaminler yağ
dokusunda depolanabilir ve fazla alımı toksik etki yapabilir. Suda eriyen vitaminler
kan dolaşımıyla taşınırlar ve vücutta depolanamazlar bu sebeple düzenli alınmaları
gerekmektedir (Gümüşler, 2006).
12
2.2.5. Mineraller
Sağlığın sürdürülmesi, iskelet sistemi ve dişlerin gelişmesi, hemoglobin
yapımı, ozmotik ve asit-baz dengelerin sağlanması ve bazı organların faaliyetleri için
çeşitli mineral maddelerin yeterli ve düzenli şekilde alınması gereklidir (Özdemir,
2006).
Mineraller vücudun % 4-6 gibi küçük bir kısmını oluşturmalarına rağmen
vücut yapısını oluşturan ve düzenleyen besin öğeleridir. Kemik, diş, kas, kan ve
diğer
dokularda
bulunurlar.
Mineraller
kas
kasılmasında,
sıvı
dengesini
düzenlemede, sinir sistemi uyarı iletiminde, enerji metabolizmasında oksijen
taşınmasında, vücut çalışmasını düzenleyen enzimlerin bileşiminde bulunarak
vücutta çok önemli görevler yaparlar (Gümüşler, 2006).
2.2.6. Su
Su yaşam için en temel öğelerden biridir. Organizma için oksijenden sonra en
önemli yaşamsal öğedir. Yaşa ve cinsiyete göre değişmekle birlikte vücut ağırlığının
% 60-70’i sudan oluşmaktadır. Yetişkin insan vücudunun % 59’u sudur. Su,
besinlerin sindirimi, emilimi, hücrelere taşınması, atıkların vücuttan uzaklaştırılması
ve vücuttaki fazla ısının atılması için gereklidir (Gümüşler, 2006).
2.3. Besin Grupları
Vücudumuzun ihtiyaç duyduğu enerji, protein, vitaminler ve minerallerin
kaynağı besinler ve içeceklerimizdir. Besinler ve içeceklerimiz, içerdikleri besin
öğelerinin tür ve miktarı yönünden ayrıcalık gösterir. Çok çeşitli olan besinlerimizin
bazıları enerji yönünden, bazıları protein, bazıları vitaminler yönünden zengindirler.
Bu nedenle besinler, vücuda sağladıkları yarar yönünden beş esas grupta toplanır
(Baysal ve ark., 2002).
13
2.3.1. Süt ve Süt Ürünleri
Süt, canlı organizmadaki çeşitli faaliyetler sonucu sentez edilen bir salgı olup,
diğer besinlere göre daha karmaşık bir yapıya sahiptir. Besinlerin çoğu ihtiyaç
duyulan besin öğelerinin bir kısmını içerirken, süt enerji için gerekli tüm besin
öğelerinin yanı sıra, yaşamın sürdürülebilmesi için gerekli olan vitaminleri,
enzimleri, antikorları ve daha birçok maddeyi bünyesinde toplamıştır. Süt yağı
yaklaşık olarak 2/3 oranında doymuş ve 1/3 oranında doymamış yağ asitleri içerir
(Birsen, 2004).
Süt, yoğurt, peynir, çökelek ve benzeri gıdalar bu gruba girer. Bu gruptaki
besinler kalsiyum, protein, A vitamini ve bazı B grubu vitaminlerinden zengindir.
Büyümede ve kemik sağlığının korunmasında büyük etkileri vardır. Bu nedenle
büyüme çağında olan çocuklar ve gençlerle, gebe ve emzikli kadınlar ve yaşlılar bu
gruptaki besinlerden daha çok tüketmelidir (Baysal ve ark., 2002).
Süt, genel olarak içme sütü şeklinde veya yoğurt, peynir, çökelek haline
getirilerek kullanılır. Süt iyi bir içecektir. Saklama güçlüğü ve alışkanlıklar,
ülkemizde sütün içecek olarak yaygın şekilde kullanılmasını engellemektedir. Süt,
çorbalar, pastalar ve böreklere lezzet ve yumuşaklık vermesi için eklenebilir (Baysal,
2009).
2.3.2. Et, Yumurta, Kuru Baklagiller ve Yağlı Tohumlar
Bu gruptaki besinler protein açısından değerlidir. Ayrıca niasin, B1 ve B2
vitaminleri, demir ve fosfor bakımından da önemli bir gruptur (Erten, 2006).
Etler, beslenmemizde önemli yer tutarlar. Büyükbaş hayvan etleri kırmızı et,
kanatlılar ve su ürünlerinin etleri beyaz et olarak tanımlanır. Etin bileşiminde protein,
yağ, mineraller ve vitaminler bulunur. Etler iyi kalite ve yüksek miktarda protein
içerdikleri için en önemli protein kaynaklarındandır (Merdol ve ark, 2004).
Etler içinde en yağsız olanı kümes ve av hayvanlarının özellikle beyaz etleri
ile yağsız balıklardır. Kırmızı et (dana, sığır, koyun, kuzu) yağlıdır. Bu etlerin
konduğu yemeklere yağ konulmaması uygundur (Baysal ve ark., 2002). Yağlı etlerin
doymuş yağ ve kolesterol içerikleri yüksektir. Balıklarda ise elzem yağ asitleri
miktarı oldukça yüksektir ve önemli bir kaynaktır (Merdol ve ark, 2004).
14
Bazı işlemlerle etten sucuk, salam, sosis, pastırma, kavurma, soğuk etler gibi
çeşitli ürünler elde edilir. Sosis ve sucukta, et ince kıyma halinde çekilir. Tuz ve
baharat eklenerek ya hayvan bağırsaklarına ya da jelatin ve selülozdan yapılmış
kalıplara doldurulup biraz kurutulur. Salam ve pastırmada, et kısmen kurutulduktan
sonra baharatlanır. Genellikle kırsal alanlarda kullanılan kavurma, etin kıyma halinde
veya küçük parçalara kesilmiş olarak iyice kavrulması ve üzerinin yağ ile
kaplanmasıyla elde edilir. Etler tuzlanarak, kurutularak veya konserve edilerek de
saklanabilir (Baysal, 2009).
Beslenmemizde önemli bir yeri olan yumurta protein kalitesi en yüksek
besindir. Yumurta yağının %33’ü doymuş, %16 kadarı çoklu doymamış, kalanı tekli
doymamış
yağ
asitlerinden
oluşmaktadır.
Yağ,
yumurtanın
sarısında
yoğunlaşmaktadır. Yumurta sarısı yüksek kolesterol içermesine rağmen doymamış
yağ asitleri yüksek olduğundan ve lesitin içeriğinden, kolesterol yükseltici etkisi
yağlı et ve süt ürünlerinden daha düşüktür (Merdol ve ark, 2004).
Oda ısısında bekleyen yumurta zamanla tazeliğini yitirir. Bekleme süresince
yumurtada fiziksel, kimyasal ve mikrobiyolojik değişiklikler oluşur. Yumurtanın
tazeliğini yitirmemesi için serin yerde bekletilmesi gereklidir. Buzdolabı ısısında
yumurta bir-iki hafta tazeliğini yitirmeden saklanabilir. Ayrıca yumurta kabuğu
renksiz mineral yağlara batırılarak oda ısısında bekletilebilir (Baysal, 2009).
Besin olarak kullanılan kuru baklagillerin başlıcaları; nohut, mercimek, bakla,
fasulye, bezelye, börülce ve soya fasulyesidir. Kuru baklagiller olgunlaşmış tohumlar
olduklarından esas bileşimleri karbonhidrat ve proteindir. Tanelerin dış kısımlarında
posa, iç kısımlarında ise nişasta bulunur (Onur, 2007).
Kuru baklagillerin yağı çoğunlukla çoklu doymamış yağ asitlerinden
oluşmuştur. En yağlısı soya fasulyesidir. Et ve yumurta bulunmayan durumlarda
kuru baklagiller diyette arttırılarak protein ihtiyacı karşılanabilir. Kuru baklagillerin
ıslatma suyuna gaz yapıcı maddelerin bir kısmı geçtiği için ıslatma suyu dökülebilir.
Ancak sulu ısıda pişirildiğinde protein ve diğer besin öğeleri kayba uğrar. Haşlama
suları dökülmezse besin kaybı oldukça azalır. Pişirme veya haşlama suları dökülürse
B grubu vitaminleri ve mineral maddelerde kayıp oluşur (Baysal, 2009).
Yağlı tohumlar olarak bilinen fındık, susam, ceviz, ayçiçeği, fıstık ve
benzerleri yemeklerimizde daha çok lezzet verici ve çerez olarak kullanılır. Bu
15
besinler; B vitaminleri, mineraller, yağ ve proteinden zengindir. Ayrıca bu besinler
doymamış yağ, E vitamini, magnezyum ve flovanoidler içerdiğinden koroner kalp
hastalığı ve kanser riskini azaltırlar (Merdol ve ark, 2004).
Susam ezilerek tahin ve tahin helvası yapımında kullanılmaktadır. Susam
ayrıca, undan yapılan çeşitli besinlere lezzet verici olarak eklenir. Enerji, vitamin ve
mineral içeriği yüksek bu besin öğelerinin özellikle çocuklar ve ağır işte çalışanların
diyetlerinde yer verilmesi gereklidir (Baysal, 2009).
2.3.3. Tahıl ve Tahıl Ürünleri
Saflaştırılmamış tahıllar başta B1 vitamini olmak üzere B12 dışındaki B grubu
vitaminleri yönünden zengin olduklarından günlük beslenmede önemli yer tutarlar.
Buğday, pirinç, arpa, çavdar, yulaf, mısır ve en çok kullanılan tahıl ürünleridir (Onur,
2007).
Tahılların yağının çoğunluğu embriyo kısmındadır. En çok yağ mısırda
vardır. Tahıl embriyosunda trigliseritler yanında fosfolipitler ve steroller de vardır.
Yağ asitlerinin en çok bulunanı linoleik asittir (Baysal, 2009).
Kabuk ve öz kısmı ayrılmamış tahıllardan yapılan yiyecekler, vitaminler,
mineraller ve diyet posası yönünden zengindir. Lif türü veya bileşimi de beslenme
açısından önemlidir. Ayrıca tam tahıl ürünlerinin kalori değerleri de daha düşüktür
(Merdol ve ark, 2004).
2.3.4. Sebze ve Meyveler
Taze sebze ve meyveler, diğer besin gruplarından yeterli miktarda
sağlanamayan C vitamini açısından zengindir. C vitamini açısından en zengin olan
sebze ve meyveler; yeşil yapraklı sebzeler, turunçgiller, çilek, şeftali, domates ve
patatestir. Sebze ve meyvelerden yeşil ve sarı renkli olanlar A vitamininin ön
maddesi karoten açısından zengindir. Ayrıca yeşil yapraklı sebzeler B vitaminlerinin
birçoğu, E ve K vitaminlerinden de zengindir. Bu gruptaki besinlerden bir ya da
birkaçı her gün mutlaka 4-5 porsiyon tüketilmelidir. Bazı sebze ve meyveler bazı
16
mevsimlerde daha çok bulunur. Mevsimlik olan meyve ve sebze hem daha ucuz hem
de değerlidir (Baysal ve ark., 2002).
Genellikle sebze ve meyveler günlük enerji ve protein gereksinmesine çok az
katkıda bulunurlar. Bunun yanında mineral ve vitaminler bakımından zengindirler.
Meyve ve sebzelerin başka bir işlevi de bağırsak faaliyetlerine yardımcı olmalarıdır.
Ülkemizde, sebze ve meyvelerin tüketimi bölgelere, mevsimlere, bahçecilik
olanaklarına ve alışkanlıklara göre değişmektedir (Baysal, 2009).
Sebzeler pişirilirken kendi renklerini korumak ve oksidasyona meydan
vermemek için kısa sürede pişirilmeleri gerekmektedir. Fazla suda uzun süre pişen
sebzeler çok yumuşar ve ezilir. Pişirme süresine bağlı besin değeri kaybı pişme
süresine ve pişirme sularının dökülmesine bağlı olarak gerçekleşir (Baysal, 2009).
2.3.5. Şekerler ve Yağlar
Şeker yapmak için kullanılan şeker kamışı, çok eski çağlardan beri
bilinmektedir. Ülkemizde şeker, şeker pancarından elde edilir. Toz ve pudra şekeri
olarak elde edilir. Pudra şekeri genelde kurabiye, kek ve pastalarda kullanılır.
Şekerlerin %99,9’u karbonhidrattır, başka besin değeri içermezler. Şekerler,
içeceklerde, tatlılarda, reçellerde, marmelat ve şekerlemelerde kullanılır (Baysal,
2009).
Dengeli ve yeterli beslenme için yağlar ve şekerler grubunda yer alan besinler
tüketilirken, bu grubun sağladığı besin öğelerinin diğer besin gruplarının içinde
mevcut olduğu unutulmamalı ve dikkatli bir tüketim gerçekleştirilmelidir (Erten,
2006).
Bitkisel sıvı yağların %100’ü yağ özelliği gösterirken; tereyağının %80’i,
yağlı tohumların %33-63’ü, etlerin %20’si, yumurtanın %12’si, tahılların ve kuru
baklagillerin %2-4’ü, taze sebze ve meyvelerin ise %1’inden daha azı yağdan
meydana gelmektedir (Erten, 2006).
17
2.4. Beslenme Alışkanlıklarını Etkileyen Etmenler
2.4.1. Beslenme Eğitiminin Önemi
Sağlıklı büyüme ve gelişme için bireylerin önce aile içinden başlayarak
yeterli ve dengeli beslenmeleri ve doğru beslenme alışkanlıkları kazanmaları gerekir.
Beslenmenin yetersiz ve dengesiz olmasının en önemli nedenlerinden biri eldeki
olanakların en iyi biçimde kullanılmasını engelleyen, çeşitli faktörlerin etkisi ile
oluşan ve yerleşen yanlış beslenme alışkanlıklarıdır. Bu alışkanlıklar nedeni ile
yapılan yanlış ve zararlı uygulamalar da aile beslenmesinde önemli rol oynamakta ve
bireylerin sağlığı üzerinde etkisini göstermektedir (Aytekin, 1999).
Yanlış beslenme alışkanlıklarının çok çabuk yayılıp, kabul edilmesinin en
önemli nedeni bu alandaki bilgisizliktir. Halkın sağlık ve beslenme konusunda yeterli
bilgisi olmasa da, sağlıkla yiyecekler arasındaki ilişkinin bilincindedir. Ülkemizde
toplam nüfusun büyük bir kısmı doğru ve yeterli beslenme bilgisine sahip değildir.
Bunun yanı sıra kültürel yapı ile sosyo-ekonomik durum eski alışkanlıkların devam
etmesine kolayca yardımcı olmaktadır (Çetin, 2007).
Beslenme eğitimi, bireyin kendi koşulları içinde kendisini eğitmesi ile
gerçekleştirilebileceği gibi örgün ve yaygın eğitim birimleriyle de bireylere
ulaştırılabilir. Her tür eğitim ve sağlık kurumları, radyo, televizyon gibi kitle iletişim
araçları bu eğitim için yararlanılacak kaynaklardır. Gerek yüz yüze gerekse yazılı,
görsel, işitsel araçlar yardımıyla eğitim verilmelidir (Erten, 2006).
Beslenme eğitiminin genel amacı toplumdaki bireylere doğru ve gerçek bilgiler
vererek daha iyi beslenme alışkanlıkları kazandırmaya çalışmak, böylece onların
dengeli ve yeterli beslenmesini dolayısıyla daha sağlıklı olmalarını sağlamaktır.
Beslenmenin sağlık üzerine etkileri hakkında bilgi verme veya edinme bireyleri gıda
seçimlerinde ve tüketimlerinde bilinçli ve düzenli davranmaya yöneltebilecektir
(Karayormuk, 2002).
18
2.4.2. Öğün Sayısı ve Đçeriğinin Önemi
Günlük enerji alımının 5-6 öğüne bölünmesi besinlerin termojenik etkisi
nedeniyle enerji harcamasını arttırmaktadır. Ayrıca azar azar sık sık beslenme,
acıkmayı ve bir sonraki öğünde besin alımını azaltması nedeni ile önerilmektedir.
Öğün sayısı azalıp, öğünde yenen miktar arttığında; daha çok besin öğesinin emilimi
insülin yanıtını arttırarak özellikle vücutta yağın depolanmasını arttırır. Az az, çok
öğünde yemek yeme ise insülin salınımını dengeleyerek trigliserit sentezini
azaltmaktadır. Kahvaltı öğününü atlama, akşam öğününe ağırlık verme termik etkiyle
enerji kaybını azaltarak bazal metabolizmayı düşüreceğinden sağlıklı beslenme
açısından istenmeyen bir durumdur. Öğün atlama sebebi ile yaşanan hipoglisemi
nedeni ile özellikle kahvaltı öğününü atlayanların ilgi ve dikkat yoğunluğunun
azalacağı kesindir (Duman, 2007).
Beslenme şeklinin değiştirilmesi geçici bir süre de olsa metabolik aksaklık ve
psikolojik gerginlik yaratmaktadır. Günlük bir veya iki öğün beslenme hatta üç öğün
beslenip de günlük gereksinimi uygun miktarda almamak da metabolizmayı
aksatmaktadır. Bu durum özellikle çalışmaları nedeniyle sabah kahvaltısını
kaçıranlar ile zayıflamak isteyenler için önemlidir (Çetin, 2007).
Vücuda alınan besinlerin sindirilmesi ve vücut tarafından kullanılması
besinlerin bileşimlerine ve öğünler arasında geçen süreye göre farklılık
göstermektedir. Bireylerin öğün sayıları ve zamanları, öğün atlama gibi nedenler
yeterli ve dengeli beslenmeyi aksatan önemli uygulamalardır. Đnsanın sindirim
sistemi özellikleri, yenilen besine organizmanın yanıtı gibi durumlar göz önüne
alındığında bireyin günde en az üç öğün yemek yemesi gerekmektedir. Günde bir
veya iki öğün beslenip, günlük besinleri üç eşit miktarda tüketmemek de
metabolizmayı aksatır (Çetin, 2007).
Đnsanın günde kaç öğün beslendiği alacağı enerjiyi de etkileyecektir. Bireyin
ihtiyacı olan enerjiyi eşit olarak almaması metabolizma bozukluklarına yol açabilir.
Bu nedenle yemeklerin en az üç öğünde tüketilmesi gerekmektedir. Öğün sayısı
azaltıldığında, öğünlerde yenen miktar arttığından daha çok besin öğesinin emilimi,
insülin yanıtını arttırarak depolama oranını yükseltmektedir. Vücudun fizyolojik
dengesini sağlaması ve organların korunmasında, yemek yeme sıklığı ve öğünlere
19
düşen enerji ve besin öğelerinin miktarı ve birbirlerine oranı çok etkili bir rol
oynamaktadır (Birsen, 2004).
2.4.3. Kahvaltının Önemi
Günün en önemli öğünü olan kahvaltının atlanması, en kötü beslenme
alışkanlıklardan biridir. Kahvaltı, gün içinde en uzun aradan sonra yenilen öğündür.
Gece boyunca çalışmaya devam eden vücut için, akşam yemeğinden yaklaşık 12 saat
sonra yapılacak kahvaltının atlanması sabah gerekli enerjinin alınmamasına, zihinsel
fonksiyonların olumsuz yönde etkilenmesine neden olmaktadır. Sabah yeterli yapılan
bir kahvaltı ile glikojen depolarını yenileyerek metabolizmayı hızlandırır. Güne
sağlıklı başlamak, yorgunluk duymamak ve sağlıklı olmak için kahvaltı gereklidir
(Yılmaz, 2002).
Güne istekli başlamada ve elverişli bir biçimde sürdürmede yenilen sabah
kahvaltısının miktarı ve içeriği büyük önem taşımaktadır. Vücudumuz uyurken bile
çalışmaya devam eder. Akşam yemeği ile sabah arasında yaklaşık 12 saatlik bir süre
geçer. Bu süre içinde vücut kan içindeki besin öğelerinin tümünü kullanır. Sabah
kalkıldığında kahvaltı yapılmazsa beyinde yeterince enerji oluşamaz. Bu durumda
yorgunluk, baş ağrısı, dikkat kaybı gibi sıkıntılar yaşanır. Kahvaltı yapmayan beden
kendi depolarını kullanır ve hastalıklar karşısında direnci düşer (Özdoğan, 2006).
Kahvaltı günün en önemli öğünü olmasına karşın en çok ihmal edilenidir.
Kahvaltının önemi ile ilgili otuz yıldan beri yapılan çalışmalar, güne iyi bir kahvaltı
ile başlamanın her yaş grubu bireylerde çok yararlı olduğunu ortaya koymuştur.
Bedenin düzenli çalışması için kan şekerinin belirli bir düzeyde olması
gerekmektedir. Düzenli aralıklarla ve uygun miktarlarda beslenildiğinde kan şeker
düzeyi ani alçalma ve yükselmeler göstermediğinden vücut daha düzenli çalışır
(Tuncay, 2008).
20
2.5. Yağ Tüketim Durumu
2.5.1. Yağların Beslenmedeki Önemi
Yağlar hücrenin esas yapı maddesi olan ve hücrenin önemli bir kısmını
oluşturan lipidler içinde yer alan organik bileşiklerdir. Temel yapılarını karbon,
hidrojen ve oksijen oluşturur. Yağlar bir gliserol molekülü ile yağ asitlerinin yapmış
olduğu esterlerdir (Birsen, 2004). Yağ asitleri bol miktarda karbon ve hidrojen,
bunlara göre daha az miktarda oksijen içerdiği için enerji değerleri yüksektir.
Karbonhidratlardan sonra ikinci temel enerji kaynağı olan molekülleridir (Çelik,
2006;b).
Bazı yağların bileşiminde vücut tarafından yapılamayan, büyüme, gelişme ve
derinin sağlığı için gerekli olan yağ asitleri bulunur (Çelik, 2006;b). Đnsan
beslenmesinde çok önemli ve elzem rol oynayan çoklu doymamış yağ asitleri
linoleik asit ve linolenik asit, diyetle alınan diğer yağ asidi çeşitleri olan doymuş yağ
asitleri ve tekli doymamış yağ asitlerinden farklı olarak insan vücudunda
sentezlenemezler ve bu nedenle de elzem yağ asitleri olarak isimlendirilirler. Beynin
gelişmesi, kanser, kardiyovasküler hastalıklar ve diyabetin önlenmesi, normal
büyüme ve gelişme için gerekli olan elzem yağ asitlerinin kaynakları bitkisel yağlar,
balıklar, yeşil yapraklı sebzeler olan bu yağ asitlerinin günlük diyette tüketilmesi
gerekmektedir (Besler, 2009, Baysal, 1991).
Yetişkin bir insan vücudunun ortalama %18’ i yağdır. Genelde kadınların
vücudunda erkeklere oranla daha fazla yağ bulunur. Kadınların vücut ağırlığının
%25’ i, erkeklerin ise %15’ i yağdan oluşmaktadır. Đnsan harcadığından fazla
yediğinde vücudunda yağ oranı artar, az yediğinde ise azalır (Gümüşler, 2006).
Katı ve sıvı yağlar insan ve hayvan diyetlerinde temel bileşen olarak yer alan
bileşiklerdir. Yağlar, yağda çözünen vitaminler için taşıyıcı fonksiyona sahiptirler.
Katı ve sıvı yağlar gliserol ve yağ asitlerinden oluşan trigliseritlerin hakim olduğu
bileşikler grubudur. Bu bileşikler suda çözünmediği halde pek çok organik çözücüde
çözünür. Oda sıcaklığında katı formda iseler katı yağlar, sıvı formda iseler sıvı yağlar
olarak tanımlanırlar (Güzel, 2005).
21
2.5.2. Yağların Gruplandırılması
Yağlar hayvansal ve bitkisel besinler içinde vücuda alınabildiği gibi rafine
edilmiş halde hem kahvaltıda hem de yemeklerin hazırlanmasında kullanılmaktadır.
Besin içinde vücuda alınan yağlara görünmez yağ, saf yağ halindekilere görünür yağ
denir (Birsen, 2004).
Yağlar doymuş ve doymamış olmak üzere iki çeşittir ve katı ve sıvı olarak
alınabilirler. En çok yağ bulunan yiyecekler et, süt ve ürünleri, yumurta gibi
hayvansal ürünlerle, zeytin, ayçiçeği, susam, pamuk gibi bitkisel ürünlerdir. Günlük
alınan enerjinin en az %30’ u yağlardan temin edilmelidir (Gümüşler, 2006).
Yağlarda bulunan yağ asitleri, karbon atomlarının sayısı ile belirlenen
uzunluklarına ve çift bağlarının sayısı ile belirlenen doymuşluk derecelerine göre;
doymuş yağ asitleri ve doymamış yağ asitleri olarak gruplandırılır. Doymamış yağ
asitleri de kendi aralarında tekli doymamış yağ asitleri ve çoklu doymamış yağ
asitleri olarak sınıflandırılır. Hiçbir yağ sadece doymuş ya da sadece doymamış yağ
asitlerinden oluşamaz, en fazla miktarda içerdiği yağ asidi adı ile anılır (Birsen,
2004).
Tereyağı, margarin, hayvanların iç ve kuyruk yağlarında bulunan doymuş
yağlar oda sıcaklığında katıdır. Zeytinyağı gibi tekli doymamış yağlar oda
sıcaklığında sıvıdır ancak oda sıcaklığının altında katılaşabilir. Ayçiçeği, mısırözü ve
soya yağı gibi çoklu doymamış yağ asitlerinden zengin olan yağlar ise oda
sıcaklığında ve donma noktasına kadar sıvı halde bulunurlar (Birsen, 2004).
Etler, süt ve süt ürünleri, tavuk eti, yumurta, balıklar değişik çeşit ve
miktarlarda yağ içeren hayvansal besinlerdir. Bitkisel kaynak olarak kuruyemişler ve
yağlı tohumlar ile zeytin, hindistan cevizi, kakao, soya zengin kaynaklardır.
Bitkilerden elde edilen yağlar bitkisel sıvı yağlar ya da elde edildikleri bitkinin adı ile
anılırlar (Birsen, 2004).
22
2.5.2.1. Bitkisel Sıvı Yağlar
Bitkisel yağlar; insan beslenmesinde karbonhidratlar ve proteinlerle birlikte
temel besin maddelerinden birisidir. Bitkisel yağlar, yağlı tohumlu bitkilerin
(ayçiçeği, kolza vb.) yanında zeytin gibi yağlı meyveler ve endüstriyel bitkilerden
soya fasülyesi ve pamuk çiğitinin işlenmesiyle elde edilirler (Metin ve ark., 2003)
Bitkisel sıvı yağlar,
hem vücuda sağladıkları enerji, hem de vücutta
sentezlenemeyen yağ asitleri ve içerdikleri yağda çözünen vitaminler ile insan
beslenmesinde önemli bir yer tutarlar. Elde edildikleri tohum ya da meyvenin
çeşidine bağlı olarak ya doğal olarak tüketilebilirler ya da tüketilebilmeleri için rafine
edilmeleri gerekir (Bayaz, 1992).
Esansiyel karakterdeki çoklu doymamış yağ asitleri insan beslenmesi açısından
önemlidir. Ancak bu yağ asitleri kolayca okside olarak bozulmaktadır. Yapılarında
çoklu doymamış yağ asitleri bulunan yağlar, stabil olmayan bileşikler oldukları için
hızla okside olarak biyolojik özelliklerini yitirirler (Bayaz, 1992).
Tek karbon atomu doymamış yağ asidi bakımından zengin olan yağlarda ise
oksidatif tepkimeler oldukça yavaştır. Bu grupta yer alan en önemli bitkisel sıvı yağ
zeytinyağıdır. Zeytinyağının linoleik asit içeriği çok düşük olduğu için oksidasyona
diğer sıvı yağlardan daha dirençlidir (Bayaz, 1992).
Bitkisel sıvı yağlar yaklaşık % 10-20 kadar doymuş yağ asidi, % 80-90 kadar
doymamış yağ asidi içerirler (Yılmaz, 1995).
Ülkemizde bitkisel yağ üretiminin büyük kısmı %95’i ayçiçeği, çiğit ve
soyadan karşılanmaktadır. Ancak bunlardan çiğit %15 ve soya tohumlarında %18
yağ oranlarının nispeten düşük olması nedeniyle bitkisel yağ üretiminde istenilen
seviyelere ulaşılamamıştır (Beybağa Kaya, 2006).
Türkiye’nin bitkisel sıvı yağ üretimi 1996 yılında 522.000 ton iken 2004
yılında 864.000 ton olarak gerçekleşmiştir. Türkiye 2,3 milyon tonluk rafine sıvı yağ
ve 1,1 milyon tonluk margarin üretim kapasitesi ile dünyada önemli bir bitkisel yağ
üreticisi konumundadır. Rafine yağ üretiminde ayçiçeği yağı ilk sırada bulunmakta
olup, son yıllarda iç talebin artması ile soya ve mısır yağları üretiminde de artış
olmuştur (Göksu, 2007).
23
2.5.2.1.1. Zeytinyağı
Zeytinyağı, olea europaea ağacının uygun koşullarda hasat edilerek
depolanan meyvelerinden fiziksel yöntemlerle elde edilen, hiçbir kimyasal işlem
görmeden gıda olarak tüketilebilen tek bitkisel sıvı yağdır. Zeytinyağının
karakteristik rengini klorofiller ve karotenoidler oluşturmaktadır (Bayaz, 1992).
Zeytinyağının lezzeti birçok uçucu bileşenlerden ileri gelir. Kaliteli
zeytinyağında alkoller, esterler, hidrokarbonlar ve diğer bileşikler bulunur.
Zeytinyağındaki lezzet bileşenleri yağın duyusal kalitesini etkiler. Ancak meyvenin
olgunluğu, depolama durumu, oksidasyon gibi etkenler yağın lezzetini etkilemektedir
(Ünsal, 2003).
Yeşilimsi sarı renkte, özel kokulu, berrak ve son derece sağlıklıdır. Gerek
hammaddesinin üretimi sırasında fazlaca el emeğine ihtiyaç göstermesi, gerekse
taneden elde ediliş safhasında diğer tohum yağlarına kıyasla ayrıcalıklı bir
teknolojiyi gerektirmesi ve beslenme yönünden gösterdiği üstün vasıflara bağlı
olarak doğal halde tüketilebilmesi nedeniyle, daima diğer bitkisel sıvı yağlara kıyasla
daha yüksek bir ekonomik değer olmuştur. Zeytinyağının diğer bitkisel yağlara
oranla pahalı olması ve zeytinyağının üstünlükleri ve faydalarının tüketiciler
tarafından bilinmemesi bu düşüşte en büyük rolü oynamaktadır. Tüm dünyada
olduğu gibi ülkemizde de zeytinyağı Akdeniz kıyılarında yetişmekte ve Akdeniz ve
Ege kıyılarında tüketilmektedir. Diğer yağların piyasalarında yapılan reklamlar ve
firmaların uyguladığı promosyonlar sonucunda daha ucuz fiyatla satılmaları da
zeytinyağı tüketimini olumsuz yönde etkilemektedir (Alper, 1996).
2.5.2.1.2. Kanola Yağı
Ülkemize ilk olarak 1960 yıllarında getirilmiş olan kolza özellikle Trakya
yöresinde yaygın olarak yetiştirilmeye başlanmış, ancak 1979 yılında kolza
yağındaki insan sağlığına zararlı olan erusik asit ve küspesinde hayvan sağlığına
zararlı olan toksik etkili glukosinolat oranının yüksek olması nedeni ile
yasaklanmıştır. Daha sonra 00 tipi kaliteli yağ içeren tipler ülkemize getirilmişse de
ekimi yaygınlaştırılamamıştır. Kolza yağı uzun zincirli yağ asitlerince karakterize
edilip kalitesini belirleyen yağ asidi erusik asittir (C 22:1). Erusik asidin insan
24
sağlığına zararlı olduğu açıklandıktan sonra 1970’li yıllarda erusik asit seviyesi % 2
den az olan pek çok çeşit geliştirilmiş ve bunlara ticari bir isim olarak kanola
(canola) adı verilmiştir. Kolza tohumlarında bulunan % 40-45 oranındaki yağ, daha
çok sıvı halde gıda sanayinde değerlendirilmektedir. Erusik asitsiz çeşitler üretici
ülkelerde margarin sanayinde de geniş ölçüde kullanılmaya başlanmıştır. Özellikle
yağ kalitesinin iyileştirilmesi ile yağlı tohumlu bitkiler arasında soyadan sonra
dünyada 2. sırayı alan kolza başta Çin, Hindistan, Kanada ve bazı Avrupa ülkelerinde
üretilmektedir (Beybağa Kaya, 2006).
2.5.2.1.3. Ayçiçeği Yağı
Kuzey Amerika’nın orta kesimlerinde yağ bitkisi olarak ilk kez Kızılderililer
tarafından yetiştirilen ayçiçeği boyama ve gıda amaçlı kullanılmıştır. 16. yy.da
Đspanyol gemiciler tarafından önce Đspanya’ya, yüzyılın sonlarına doğru da Fransa ve
Đtalya’ya getirilerek 19. yy.dan itibaren yağ bitkisi olarak değerlendirilmiştir.
Ülkemize 1924-1928 yıllarında Bulgaristan ve Romanya’dan göç edenler tarafından
getirilen ayçiçeği Avrupa’daki gelişimine paralel olarak ülkemizde de sanayi bitkisi
olarak değerlendirilmiştir (Çalıyurt Tunca, 2008).
Ayçiçeği önemli yağ bitkilerinden biridir. Ayçiçeği yağı yemeklik kalitesi
yönünden tercih edilen bitkisel yağlar arasında ilk sırayı almaktadır. Dolayısıyla
dünyada birçok ülkede ekonomik düzeyde tarımı yapılmaktadır. Bitkisel yağların
insan beslenmesindeki rolü büyüktür. 1950’li yıllarda ülkemizde en çok tüketilen
yağlar; tereyağı, kuyruk yağı, iç yağı ve zeytinyağı olmuştur. Daha sonraları ailelerin
yağ kullanma alışkanlıkları değişmiştir. Günümüzde Türk ailelerin kullandığı yağın
%4’ü tereyağı, %27’si margarin, %69’u bitkisel yağlardır. Kullanılan bitkisel
yağların %57’sini ayçiçeği yağı oluşturur. Bunu sırasıyla %21,4 pamuk yağı, %10,7
zeytinyağı, %7 soya yağı izlemektedir. Alışkanlıkların değiştirilmesinden sonra
bitkisel yağ üretiminde en çok kullanılan hammadde ayçiçeği olmuştur. Hem sıvı yağ
hem de margarin sanayinde kullanılması önemini arttırmaktadır (Fidan ve ark, 2003).
25
2.5.2.2. Hayvansal Katı Yağlar
Hayvansal kaynaklı yağlar (tereyağı, içyağı vb.) bitkisel kaynaklı olanlara
göre daha fazla doymuş yağ asidi içerirler (Yılmaz, 1995).
Hayvansal yağların insan sağlığını olumsuz yönde etkileyen doymuş yağ
asitlerini yüksek oranda içermelerinin yanında üretimlerinin sınırlı ve pahalı olmaları
nedeniyle dünyada toplam yağ üretiminin %86,0’sı ve Türkiye’de %80,0’i bitkisel
yağlardan karşılanmaktadır (Beybağa Kaya, 2006).
2.5.2.2.1. Tereyağı
Süt yağı esaslı geleneksel ürünlerimizden biri olan yayık tereyağı, ülke
genelinde hemen her bölgede üretilmektedir. Üretiminde hammadde olarak yoğurt
kullanılmaktadır. Ancak yayık tereyağı endüstriyel ölçüde üretilmemektedir. Aile
ekonomisi içinde üretilen bu ürüne ülke genelinde mahalli pazarlarda rastlamak
mümkündür (Atamer ve ark. 2005).
Tereyağı krema ve yoğurdun tekniğine uygun metot ve aletlerle işlenmesi
sonucu elde edilen, kendine özgü tat, koku ve kıvamdaki bir üründür. Tereyağı
genellikle küçük işletmelerde çiğ kremadan üretilmektedir (Bakırcı ve ark, 2004).
Tereyağı dünyanın her yerinde kahvaltılarda, yemeklerde ve bazı fırın
ürünlerinde yüzyıllardır yaygın bir şekilde tüketilen bir yağ çeşididir. Yüksek oranda
süt yağı, yağda eriyen vitaminler ve mineral madde içermesi ve başka hiçbir gıdada
olmayan kendine özgü, hoş lezzetiyle çok tercih edilen bir süt ürünüdür (Kahyaoğlu,
2009).
Tereyağı Standardı’nda (TS-1331) “ tereyağı, krema (kaymak) ve yoğurdun
tekniğine uygun metot ve aletlerle işlenmesi sonucunda elde edilen, gerektiğinde
Gıda Katkı Maddeleri Yönetmeliği’nde izin verilen katkı maddeleri de katılabilen
kendine has tat, koku ve kıvamdaki bir süt mamulüdür” şeklinde tanımlanmakta olup
kahvaltılık ve yemeklik tipleri mevcuttur. Tereyağı, yağlar içinde özel bir yere sahip
olup, bazı yemekler ve pastacılık ürünleri için lezzet vericidir. Üstünlüklerine ve
maliyetine bağlı olarak fiyatı diğer yağlardan daha yüksektir. Vücut sıcaklığında
eriyebilir özellikte olması yanında elzem yağ asitlerini ve yağda eriyen vitaminleri
26
içermesi ve enerji kaynağı olması nedeniyle insan beslenmesinde oldukça önemli bir
yere sahiptir (Kahyaoğlu, 2009).
2.5.2.2.2. Sade Yağ
Tereyağının %80’i yağ, geri kalanı ayran ve sudur. Tereyağının eritilerek su ve
yoğurdundan ayrılması ile sade yağ elde edilir. Yemeklik yağ olarak kullanılır
(Ünver, 1987).
2.5.2.2.3. Đç Yağı ve Kuyruk Yağı
Daha çok evlerde hayvan kesildiği zaman hayvanın iç yağları ve kuyruk
yağları eritilip süzülür ve tuzlanarak kullanılır. Kullanımı tereyağı kadar yaygın
değildir (Ünver, 1987).
Hayvansal yağlı besinler yüksek miktarda doymuş yağ ve kolesterol içerirler.
Beslenmedeki yağlarla kandaki kolesterol düzeyi arasında doğrudan bir ilişki vardır.
Doymuş yağların fazla miktarda tüketilmesi kandaki kolesterol düzeyini yükselterek
kalp ve damar sağlığını tehdit eder (Şenel, 2000).
2.5.2.2.4. Hayvansal Yağlar-Kolesterol Đlişkisi
Hücre membranlarının önemli bir bileşeni olan kolesterol, 27 karbonlu bir
bileşiktir. Kolesterol, safra asitlerinin, steroid hormonlarının ve D vitamininin ön
maddesidir ve lipoproteinlerin dış tabakasında da yer almaktadır. Vücut
kolesterolünün bir kısmı endojen olarak kalan kısmı diyetle temin edilir. Kolesterol
esterlerinin yapısı diyetteki yağın tipi tarafından belirlenir (Yılmaz, 1995).
Kolesterol temel vücut fonksiyonları için gerekli olan, kanda taşınan, normal
düzeyde olduğu zaman vücut için faydalı ve vücutta bulunması gereken bir lipit
çeşididir. Kolesterol yağa benzer ancak tamamen yağ değildir, mum kıvamında
yağımsı bir maddedir. Vücut ihtiyaç duyduğu kadar kolesterolü kendisi üretir.
Büyüme ve gelişmede görevi olan kolesterolün dörtte birlik kısmı besinler yoluyla
dışarıdan alınmaktadır. Tüm vücut hücreleri kolesterol sentezleyebilmekle birlikte,
27
büyük oranda karaciğer tarafından üretilir. Yalnızca hayvansal kaynaklı besinlerle
vücuda kolesterol alınır çünkü bitkisel kaynaklı besinler kolesterol içermezler.
Diyetle alınan doymamış yağların kan kolesterolünü düşürücü etkisi vardır (Birsen,
2004).
Diyetle alınan kolesterol alımının günlük 300 mg’ın altına düşürülmesi
önerilmektedir. Hayvansal kaynaklı besinlerin tüketiminin azaltılması ile hem diyet
kolesterolü hem de doymuş yağ asidi alımı sınırlandırılabilmektedir. Uygun kan
kolesterol düzeyinin sağlanmasında, doymuş yağ alımının sınırlanması ile birlikte;
ağırlık kontrolü, çözünür posa, soya ürünleri ve tekli doymamış yağ asitlerinden
zengin yağların tüketiminin önerilen düzeylerde olması da etkili olmaktadır (Barut
Uyar, 2007).
2.5.2.3. Margarinler
Hidrojene bitkisel yağlar yani bir başka ifade ile margarinler insanoğlunun
diyetine 1940’lı yıllardan sonra günümüze kadar, artan miktarlarda girmiştir. Bunlar
özellikle soya, pamuk, mısırözü, palmiye ve ayçiçeği yağlarının hidrojenlenmesiyle
oluşmaktadır. Bu suretle bitkisel yağdaki C=C çift bağlarının bir kısmı doyurularak
ticari yönden dağıtımı daha kolay yapılabilen, paketlenebilen ve mutfaklarda
kullanım kolaylığı olan katı bir yağ meydana gelmektedir. Bu esnada çift bağların
doyurulması dışında bazı çift bağlar da yeni pozisyonlara geçmektedir. Böylece insan
metabolizmasına tamamen yabancı izomerler karışımı olan bir ürün meydana
gelmektedir. Bitkisel yağlardan margarinlerin imalatında önemli bir sonuç da trans
yağ asitlerinin oluşumudur. Trans izomerleri ürünlere katılık sağlar. Ticari ürünlerde
toplam yağ içindeki oranı % 5-75 arasında değişmektedir (Yılmaz, 1995).
Trans yağ asitlerinin tüketimi Kuzey Avrupa ülkelerinde yüksektir. Akdeniz
ülkelerinde ise zeytinyağı daha fazla tüketildiği için trans yağ asidi alımı daha azdır.
Trans yağ asitleri doymuş yağ asitleri ile aynı fiziki özelliklere sahiptir. Trans yağ
asitleri diğer yağ asitleri gibi adipoz dokuda depolanırlar, enerji için okside olurlar
(Yılmaz, 1995).
Margarinler, özellikle pamuk yağı, soya yağı, mısır yağı ve ayçiçeği yağı gibi
her ülkede kolayca bulunabilen bitkisel yağların hidrojenlenmesinden veya
28
hayvansal yağlardan elde edilir. Sert margarinler % 29 kadar trans yağ içerirken,
yumuşak margarinlerin trans yağ asidi içermediği iddia edilmektedir (Yılmaz, 1995).
Margarinler, çoklu doymamış yağ asitlerini fazla miktarda bulunduran
bitkisel sıvı yağlara hidrojen eklenerek elde edilmektedir. Bu işleme hidrojenlenme
veya hidrojenizasyon denir. Margarin yapmakta amaç, dayanıksız olan doymamış
yağ asitlerini hidrojenle doyurarak dayanıklılığını arttırmak ve aynı zamanda sıvı
yağı sofrada yenebilir duruma getirmektir. Margarin yapılırken sıvı yağ basınç
altında ısıtılıp kaynatılır. Ancak bu işlemden geçen yağın yapısı bozulur. Bozulmuş
olan yağlara trans yağlar denir ve sağlığa zararlıdır. Bisküvi, kek gibi birçok unlu
ürün margarinle yapılmaktadır (Birsen, 2004).
Margarin, sertleştirilmiş yağ, su, süt ve bazı katkı maddelerinden oluşan bir
emülsiyondur. Su fazı, yağ fazı içinde dağılmış haldedir. Margarinler, bitkisel yağ
kökenli (bitkisel margarin) ve hayvansal yağ kökenli (hayvansal margarin) olmak
üzere ikiye ayrılmaktadır. Margarin Standardı’nda (TS-2812) bitkisel margarin
“çeşitli bitkisel yağların kısmi olarak hidrojene edilmeleri neticesinde elde edilen
sertleştirilmiş rafine yağlardan veya bu yağlara çeşitli rafine bitkisel yağların
karıştırılmasından elde edilen ve içerisinde emülsiyon halinde su ve/veya pastörize
fermente yağsız süt, pastörize taze süt, süttozu ve peynir altı suyu tozu ile katkı
maddeleri bulunabilen mamuldür” şeklinde tanımlanmakta ve kahvaltılık, yemeklik
ve gıda sanayi margarini olarak üç sınıfa ayrılmaktadır (Kahyaoğlu, 2009).
2.5.3. Yağların Tavsiye Edilen Tüketim Miktarları
Yağlar, karbonhidratlar ve proteinler gibi insan vücudu için yaşamsal değeri
olan ve insanların beslenmesinde önemli yer tutan temel ihtiyaç maddelerinden
biridir. Özellikle doymuş yağ asidi oranlarının düşük olması, hücre yapısı için gerekli
olan serbest yağ asitlerini içermesi ve insan vücudunda A, D, E ve K vitaminlerini
çözmesi gibi özellikleriyle bitkisel yağlar, insan sağlığına katkıları ve yüksek besin
değerine sahip olmaları bakımından ayrı bir yere sahiptir ( Göksu, 2007).
Günlük gereksinim olarak aldığımız enerjinin % 30’u oranındaki yağ
miktarının; % 10’u doymuş yağlardan ( et, süt, tereyağı vb.), %10’u tekli doymamış
29
yağlardan (zeytinyağı) ve kalan % 10’u çoklu doymamış yağlardan (ayçiçeği,
mısırözü vb.) alınması sağlık açısından uygundur (Çelik, 2006;b).
Amerikan Kalp Derneği Beslenme Komitesi’nin 2000 yılında gözden geçirmiş
olduğu spesifik diyet önerilerine göre yağ tüketim düzeyleri ile ilgili önerileri şu
şekildedir.
-
Toplam yağ alımı, toplam kalorinin %30 unu geçmeyecek şekilde
sınırlandırılmalıdır.
-
Doymuş yağ asidi alımı günlük kalorinin %10 unu aşmamalıdır.
-
Kolesterol arttırıcı yağ asitleri, bitkisel kaynaklardan elde edilecek doymamış
yağ asitleri ile değiştirilmelidir.
-
Az yağlı veya yağsız kahvaltılık ürünler günlük olarak tüketilmelidir (Ergün,
2003).
Enerjinin %25-30’unun yağdan gelmesi önerilmektedir. Diyet yağ türünün
tekli doymamış yağdan oluşması, karbonhidrattan zengin diyete kıyasla metabolik
avantajları olduğu ve kan glikoz kontrolünü iyileştirdiği saptanmıştır. Doymuş yağ
alımı %10’un altında, çoklu doymamış yağ alımı %10’un altında, tekli doymamış
yağ alımı %10-15 arasında ve toplam kolesterol alımının 300 mg/gün altında olması
önerilmektedir (Akal, 1999).
Hızla artan dünya nüfusunun beslenme gereksinimleri içinde önemli yer tutan
bitkisel yağların tüketimi, son çeyrek asırda yaklaşık olarak 4 kat artmış ve kişi
başına 13-14 kg’a ulaşmıştır. Ancak bu değer gelişmiş ülkelerde daha yüksek olup,
özellikle Avrupa’da kişi başı tüketim 24 kg’a ulaşmıştır. Ülkemizde de, bir bireyin
yaklaşık 2500 kcal günlük kalori ihtiyacının 1/3’ünün yani 800 kcal’sinin yağlardan
karşılanması gerektiği düşünüldüğünde, kişi başına yıllık 28-30 kg yağa ihtiyaç
olduğu ifade edilmektedir (Beybağa Kaya, 2006).
30
2.5.4. Yağların Yanlış Kullanım Yöntemleri
2.5.4.1. Kızartma
Gıdaları kızartma yaparak tüketmekten kaçınmak gerekir. Kızartılmış gıdalar
hem bünyelerine çok yağ çeker hem de kalorileri arttığından şişmanlığa neden
olabilirler. Ayrıca aynı yağın kızartma için tekrar kullanımı yağda zararlı maddeler
oluşumuna neden olmaktadır (Birsen, 2004).
Kızartma yöntemi Türk mutfağının geleneksel unsurlarındandır. Kızartma
işlemi süresince yağlarda trans yağ asitlerinin oluşabileceği bilim dünyası tarafından
bilinmektedir. Yağlardaki trans yağ asit düzeyi kalp-damar hastalıkları yönünden
önem taşımaktadır. Diyetle alınan trans yağ asitlerinin kandaki HDL kolesterol
miktarını düşürürken, LDL kolesterol miktarını arttırdığı çeşitli klinik çalışmalarla
gösterilmiştir (Dıraman ve ark. 2003).
Hidrojenizasyon (sıvı yağlardan margarin veya ekmeğe sürülebilir yağ elde
edilmesi amacıyla yapılan kıvam verme işlemi) ve rafinasyon gibi ısıl işlemlerin
etkisi ile özellikle doymamış yağ asitlerinin doğal formu olan cis formu trans
formuna dönüşebilmektedir (Dıraman ve ark. 2003).
Her yağ kızartma işlemi için uygun değildir, ancak dumanlanma noktası
yüksek olan sıvı yağlar bu amaçla kullanılmalıdır. Kızartmada kullanılan yağlar
hiçbir zaman dumanlanma noktasına kadar kızdırılmamalıdır. Đlk kızartma işlemi ile
az da olsa yağlar parçalanmaya başlar. Bu olay kızartma ısısının yüksekliğine ve
sürenin uzunluğuna bağlı olarak artar. Kızartma işlemi ile yağda meydana gelen
değişiklikler; lezzet, renk ve kıvam değişikliği, dumanlanma ve erime noktalarının
düşmesi, köpürme ve besin değerinin azalması olarak sıralanmaktadır (Ünver, 1987).
2.5.4.2. Yağların Yakılması
Yağların yakılarak kullanımının yapılarında oluşabilecek olumsuz değişmeler
nedeniyle sağlık açısından sakıncalı olduğu bilinmektedir. Damak zevkinin ön
planda olması ve alışkanlık nedeniyle bu olumsuz uygulamanın hala sürdürüldüğü
bilinmektedir. Yağların yakılarak kullanılma alışkanlığının terk edilmesi, özellikle
yeni yetişen neslin gelecekteki sağlığı açısından önem taşımaktadır. Yağların tüketim
31
miktarı kadar, kullanım şekli de özellikle kalp-damar hastalıklarının oluşumunda
önemlidirler. Sıvı ve katı yağların yüksek sıcaklık derecelerinde tutulmaları önemli
ölçüde karoten ve A vitamini kaybına neden olmaktadır (Işık, 1998).
2.5.4.3. Lipit Oksidasyonu
Sanayileşme ve şehirleşmenin gelişmesiyle yağda kızarmış gıdalar, özellikle
derin yağda kızartma bütün dünyada yaygınlaşmıştır. Kızartma tekniğinde yağ
sıcaklığı 160-1900 C ler arasında değişir. Isıtılan yağlarda ısı ve havadaki oksijenin
beraber etkisiyle meydana gelen oksidatif parçalanma ilk olarak yağ asidi zincirinden
bir hidrojen atomu eksilmesiyle başlar ve yüzlerce birincil ve ikincil parçalanma
ürünleri oluşur. Bu ürünlerin meydana geldiği yemeklik yağlar acılaşma gösterirler
(Serim, 1991).
Yağların ve yağ içeren gıda maddelerinin oksidatif ve hidrolitik bozulmaya
uğraması, gıda sanayinde karşılaşılan en büyük sorunlardan biridir. Oktidatif ve
hidrolitik bozulma sonucu meydana gelen oluşumlar, yağın raf ömrünün kısalmasına
neden olmaktadır. Tüketime sunulan yağlar, tüketilinceye kadar geçen sürede ısı,
ışık, su ve hava gibi etkenlerden dolayı kimyasal bazı değişmelere uğrarlar. Bunun
sonucunda da tat ve kokularında arzu edilmeyen değişiklikler meydana gelir (Taşan
ve ark. 2004).
Oksidatif kararlılık bitkisel yağların kullanıcıları ve üreticileri için önemli bir
kalite kontrol özelliğidir. Lipit oksidasyonu doymamış yağ asitlerindeki çift bağlarda
meydana gelen, çeşitli oksidasyonların gelişmesine aldehitler, ketonlar, asitler ve
alkoller gibi bozunma reaksiyon ürünlerine yol açan bir bozulma sürecidir. Birçok
sebeple bu parçalanan bileşikler olumsuz bir biçimde lipit besinlerinin tadını,
aromasını, besleyici değerini ve tüm kalitesini etkiler. Buna ek olarak, belli
oksidasyon ürünleri potansiyel olarak nispeten düşük konsantrasyonlarda toksiktir.
Bu değişimlerin yoğunluğu yiyecek çeşitlerine, yapılan işleme, paketlemeye ve
depolama durumlarına bağlıdır (Şimşek, 2008).
Yağların rafinasyonu sırasında da meydana gelen oksidatif bileşikler
meydana gelmektedir. Bu bileşik değerlerinin saptanması için yapılmış olan bir
çalışmada fiziksel ve kimyasal rafinasyon yöntemleri karşılaştırılmış ve sonuç olarak
32
fiziksel ve kimyasal rafinasyon ürünleri arasında oksidatif kriterler açısından eşdeğer
ürünler elde edilebildiği saptanmıştır. Fiziksel rafinasyon; işlem kolaylığı, çevre
kirliliğini önleyişi ve düşük yağ kayıplarından dolayı son yıllarda dünyada kullanım
alanı genişleyen bir yöntemdir (Taşan, 2003).
2.5.5. Yağların Çeşitli Hastalıklarla Olan Đlişkisi
Günümüzde beslenmenin, sağlığın korunması ve yeniden kazandırılmasındaki
rolü giderek önem kazanmaktadır. Yetersiz ve dengesiz beslenmenin doğrudan ya da
dolaylı olarak yol açtığı hastalıklar bilinmekte, bazı hastalıkların tedavisi yalnızca
diyetle
mümkün
olmakta,
bazı
hastalıklarda
ise
komplikasyonlar
diyetle
önlenebilmektedir. Bu nedenlerle de beslenmenin koruyucu ve tedavi edici sağlık
hizmetlerindeki yeri daha çok fark edilmektedir (Barut Uyar, 2007).
Bugün dünyada milyonlarca insan açlık ve yetersiz beslenmenin neden
olduğu ölüm ve hastalıklarla savaşırken, diğer bir bölümü de aşırı ve hatalı
beslenmeden kaynaklanan hastalıklarla uğraşmaktadır (Birsen, 2004). Dünyada diyet
ve hastalık örüntüsü hızlı bir değişim göstermektedir. Diyetle ilintili hastalıkların
başında koroner kalp-damar hastalıkları, kanser, hipertansiyon, diyabet gelmektedir
(Baysal, 1999).
Yetişkin nüfusta ölüm nedenlerinin başında yer alan koroner kalp hastalığının
belirleyicilerinden biri serum kolesterolünün yüksekliğidir. Serum kolesterolünün,
özellikle LDL-kolesterolün yükselmesinde doymuş yağ içeren besinlerin fazla
tüketimi önemli faktörlerden biridir. Serum kolesterol düzeyi ile gelir düzeyi
yakından ilgilidir. Gelir düzeyi yükseldikçe doymuş yağ içeren besinlerin tüketimi
artmakta bu da serum kolesterol düzeyine yansımaktadır (Baysal, 2003).
Đnsan ölüm nedenlerinin başında yer alan hastalıklarla ilgili en önemli diyet
faktörü yağdır. Yüksek yağlı beslenme alışkanlığı; şişmanlık, kalp-damar
hastalıkları, bazı kanser türleri ( göğüs, prostat, kolon, akciğer gibi), tip 2 diyabet
gibi birçok kronik hastalığın oluşumunda risk faktörüdür. Diyet yağı ve neden
olduğu hastalıklar arasında kalp-damar hastalıkları ilk sırada yer almaktadır. Aşırı
yağ tüketimi, özellikle doymuş yağ tüketimi, kalp-damar hastalıklarının gelişmesinde
etkilidir. Bu kronik hastalıkların riskinin azaltılmasında diyet ve yaşam biçimi
33
değişiklikleri etkili olmaktadır. Değişikliklerin hemen hepsinde diyetteki toplam yağ
ve doymuş yağ miktarlarının azaltılması öngörülmektedir (Birsen, 2004).
Yapılan epidemiyolojik çalışmalar özellikle koroner kalp hastalıkları ile
margarin kullanımı arasında önemli ilişkiler ortaya koymaktadır. Bundan dolayı
çeşitli hidrojenlenmiş yağları veya belirli trans yağ asitlerini diyetlerinde alan çeşitli
gruplar üzerinde yapılan araştırmalar kan lipitlerinin önemli değişmelere uğradığını
göstermiştir. Özellikle serum kolesterolünün arttığı vurgulanmaktadır (Yılmaz,
1995).
Adipoz dokunun yağ asidi içeriği, diyet alımını yansıtır. Trans yağ asitleri
serum total kolesterol seviyesini yükseltmeye sebep olur. Trans yağ asidi alan ve
koroner kalp hastalığı olan kişilerin adipoz dokularındaki trans izomerleri içeriği
yüksektir. Koroner kalp hastalıklarındaki en büyük değişiklikler diyetteki yağ
tüketimine bağlı olarak meydana gelmektedir. Trans yağ asitleri plazma LDL oranını
arttırdıkları için koroner kalp hatalığı riskine sebep olmaktadır. Yapılan bir çalışmada
koroner kalp hastalığından ölen kişilerin yağ dokusundaki trans yağ asitlerinin, başka
nedenlerden ölenlere oranla daha fazla olduğu bulunmuştur. Kadınlarla ilgili bir
çalışmada ise koroner kalp hastalığı riskinin, trans yağ asidi kullananlarda arttığı
bulunmuştur (Yılmaz, 1995).
Epidemiyolojik çalışmalar, tek bir besin öğesi ile kronik hastalıklar
arasındaki ilişkiye dikkat çekmektedir. Geleneksel yaklaşımlar, yağ, doymuş yağ,
protein ve rafine ürünlerin aşırı tüketiminin koroner kalp hastalıkları ve kanser gibi
hastalıklarla ilişkili olabileceğini belirtmektedir. Fakat çoğu yiyecek birçok besin
maddesini beraber içermektedir ve bir besin öğesi diğerleriyle etkileşim içerisindedir
(Barut Uyar, 2007).
Farklı besin gruplarının günlük enerjiye katkısı ile koroner kalp hastalığı
mortalitesi arasındaki ilişkiler konusundaki araştırmalarda, tereyağı, yağlı süt
ürünleri, et, tavuk ve şekerli besinlerin tüketimiyle koroner kalp hastalığından ölüm
arasında doğrusal ilişki bulunurken, tam tahıl ürünleri, sebze ve meyve tüketimi
arasında ters bir ilişki saptanmıştır. Diyetin düzeltilmesine yönelik girişimsel
çalışmalarda toplam yağ ve doymuş yağ asitleri alımının azaltılmasının koroner kalp
hastalığı riskini önemli şekilde düşürdüğü gözlenmiştir (Baysal, 2006)
34
Dengesiz beslenmeye bağlı şişmanlık ve koroner kalp hastalıkları ve bazı
kanser türleri gibi beslenmeden kaynaklanan sağlık sorunları dünyada ölüm
nedenlerinin başında gelmektedir. Türkiye’de ölüm nedenleri arasında ilk sırada
koroner kalp hastalıkları gelmektedir. Türkiye’de (tüm nedenler arasında %11) ve
dünyada yetişkinlerde ikinci sırada yer alan ölüm nedeni olan kanserlerin beslenme
ile ilişkili olan türleri meme, kolon ve mide kanserleridir (Ergün, 2003).
2.5.5.1. Kardiyovasküler Hastalıklar
Diyetin kolesterol düzeyleri ve kan basıncı üzerinde doğrudan etkisi olduğu
bilinmektedir. Koroner kalp hastalıkları artışındaki en önemli etkenlerden biri yüksek
serum kolesterolüdür. Ülkemizde tüm ölümlerin ilk sırasında %43,0 oranı ile kalp
damar hastalıkları yer almaktadır. Diyetle alınan kolesterol miktarının 300 mg. altına
düşürülmesi gerekmektedir. Bunun için tam yağlı süt yerine yağı azaltılmış süt ve
ürünleri, yağlı kırmızı et yerine balık ve tavuk eti tüketilmesi tavsiye edilmektedir.
Bol posalı bir diyetin kolesterol düzeyini düşürdüğü ve kalp rahatsızlıklarından ölüm
riskini azalttığı yapılan çalışmalar ile ortaya konmuştur. Bunun için günde en az 5
porsiyon tüketilecek sebze ve meyveler gerekli posayı vücuda sağlayacak ve kalp
hastalıklarına karşı koruyucu etki gösterecektir (Ergün, 2003).
Kalp damarlarını bozan en yaygın sebep kalp damarlarında yağ birikmesidir.
Başlangıcı çocukluk yıllarına kadar uzanan bu tip rahatsızlık, aslında yaygın olarak
bilinenin akside vücudumuz için yararlı ve faydalı olan kolesterolün, kanda fazla
bulunması ve zararlı kolesterolün kalp damar duvarları içinde birikmesi ile meydana
gelir. HDL kolesterol (faydalı kolesterol) damarlarda yağ birikimini engellerken,
LDL kolesterol (zararlı kolesterol) damarlarda yağ birikimini artırır. Kolesterolün
kalp damarlarını daraltması ve hatta tıkaması beslenme şekli ile ilgilidir. Kolesterol
yenilen yağlarda bol miktarda bulunur ve vücut içinde karaciğerde de sentez
edilebilir. Sıvı yağlarda kolesterol bulunmaz. Ancak tereyağı, iç yağlar, kuyruk yağı
ve margarinlerde kolesterol bulunur. Katı yağların fazla tüketilmesi kandaki
kolesterol seviyesinin yükselmesine, bu da kalp damarları başta olmak üzere tüm
vücut damar duvarlarında birikime neden olur (Şirin, 2004).
35
Yapılan çalışmalar, kardiyovasküler hastalıklarla diyet alışkanlığı arasında
kuvvetli bir ilişki olduğunu ortaya koymuştur. Kardiyovasküler hastalık riskinin
yüksek olduğu popülasyonlar doymuş yağ asitlerinin fazla tüketildiği (günlük
kalorinin %15’den fazlası), kolesterolün fazla alındığı ve karbonhidratların %50’den
az tüketildiği toplumlardır. Diyet yağlarının kendi aralarındaki dengesinin önemli
olduğu ve asıl dikkat edilmesi gereken noktanın doymuş yağ asitlerinin tüketiminin
sınırlanması gerektiği üzerinde durulmaktadır. Zeytinyağı, soya yağı, ayçiçeği
yağının bir denge içerisinde her öğün tüketilebileceği vurgulanmaktadır (Yeşildal ve
ark., 2003).
Doymuş yağ alımının azaltılması, kardiyovasküler hastalıkların önlenmesi
amacıyla yaygın olarak önerilmektedir. Ancak doymuş yağlar yerine konulabilecek
makrobesin tipinin ne olduğu kesin bilinmemektedir. Bu soruna çözüm getirmek
amacıyla yürütülmüş olan deneysel bir çalışmanın sonuçlarına göre; doymuş yağların
ikamesi olarak karbonhidratların yerine kısmen protein ya da tekli doymamış
yağların verilmesi, kan basıncını daha fazla düşürebilmekte, lipid düzeyinin
kontrolünü sağlamakta ve tahmin edilen kardiyovasküler riski azaltabilmektedir
(Appel ve ark. 2006).
2.5.5.2. Kanser
Yapılan araştırmalar sonucu elde edilen verilere göre yüksek miktarda yağ
alımı, özellikle doymuş yağ alımı kolon, prostat ve göğüs kanserleri riskini
arttırmaktadır. Kanser-beslenme ilişkisi için toplanan veriler, kolon kanseri için daha
güçlüdür. Özellikle yeşil ve sarı sebzeler ile turunçgiller gibi meyvelerden oluşan,
bitkisel kaynaklı besinler açısından zengin, doymuş yağ içeriği düşük olan bir diyet;
akciğer, mide ve kolon kanserlerinin sıklığındaki azalma ile ilişkili bulunmuştur
(Ergün, 2003).
36
2.5.5.3. Obezite
Obezite,
vücut
yağ
oranının
miktarındaki
aşırı
genişleme
olarak
tanımlanmaktadır. Şişmanlık, hipertansiyon, şeker hastalığı, kalp-damar hastalıkları,
kas hareketlerinde verimliliğin azalması ve daha birçok hastalığa neden
olabilmektedir (Ceviz, 2008).
Erişkin erkeklerde vücut ağırlığının yaklaşık %15-20’sini, yetişkin kadınlarda
ise %25-30’unu oluşturan yağ dokusu miktarının aşıldığı durumlarda obeziteden söz
edilmektedir. Obezitenin nedenleri ise başta fazla yeme olmak üzere, fiziksel aktivite
azlığı, psikolojik, metabolik ve hormonal bozukluklar ile genetik yatkınlıktır (Topbaş
ve ark, 2000).
Şişmanlığa neden olan etmenler arasında beslenme alışkanlığının hazır
yiyecek türüne kayması ve ayaküstü yenilen tost, sandviç, hamburger, pizza, patates
kızartması vb. (fast food) yiyeceklerin fazla tüketilmesinin etkisi önemlidir. Kişilerin
şişman olmasını engellemek için temel önlemler çok önemlidir. Kişilerin yeterli ve
dengeli beslenme konusundaki bilgi ve bilinç düzeylerinin arttırılması, beslenme
alışkanlıklarının
olumsuz
etkilendiği
durumlardan
kaçınma
becerilerinin
geliştirilmesi, yemek yeme alışkanlıklarının düzenli ve dengeli hale getirilmesi, aburcubur olarak nitelendirilen besinlerin tüketilmemesi gibi pek çok olumlu beslenme
davranışı doğumdan itibaren planlı ve programlı bir şekilde bireylere kazandırılmaya
çalışılmalıdır (Aslan ve ark., 2002).
Hazır yemek (fast food), adından da anlaşılacağı gibi ürünleri, önceden
pişirilmiş olarak veya önceden paketlenmiş şekilde, çok pahalı olmayan restoranlarda
hızlı bir şekilde yemek anlamına gelmektedir. Günümüzde oldukça yaygınlaşan hazır
yemek sistemi her yaştan ve kesimden tüketicinin tercihi haline gelmiştir (Yaman,
2007).
Fast-food terimi ülkemizde ayaküstü yenilebilen, sokakta satılan, hızlı hazır
yemek anlamında kullanılmaktadır. Ülkemizde geleneksel (pide, lahmacun, kebap
gibi) ya da batı kökenli (hamburger, pizza gibi) yemek sistemi oldukça
yaygınlaşmıştır. Fast-food’ların enerji içerikleri yüksektir ve bu enerjinin % 40-50’si
yağlardan gelmektedir. Bu tür yemeklerin çoğunda vitamin, kalsiyum ve posa alımı
düşükken yağ, karbonhidrat ve sodyum alımı yüksektir (Birsen, 2004).
37
Basit karbonhidrattan zengin şeker ve şekerli besinler ile yağ ve yağlı
besinlerin (kızartma, mayonez, krema, sos vb.) aşırı tüketilmesi şişmanlığa yol açar.
Bu besinleri tüketme alışkanlığı çocuklukta başlayabilir. Ailenin beslenme modeli
çocuğa yansıyabilir ve yetişkin çağda da aynı beslenme modeli sürebilir. Bu nedenle
çocukluk döneminden başlayarak bu tür besinlerin tüketimi kısıtlanmalıdır ( Ilgaz,
2002).
Şişmanlık ve beden yağ dağılımının niteliği, hiperinsülinemi, diyabete eğilim,
kan basıncında artma ve kan lipidlerinin yükselmesi gibi bir takım bozuklukları da
beraberinde getirmektedir. Şişmanlık çeşitli hastalıklara da neden olabildiğinden
vücut ağırlığındaki bu olumsuz artış en kısa sürede kontrol altına alınmalıdır.
Kültürel ve sosyal faktörlerin yanı sıra metabolik ve fizyolojik faktörler de dikkate
alınarak şişmanlığın ilerlemesinin durdurulması gerekmektedir (Sağlam, 1990).
Obezitenin tedavisinde; enerjinin alınması ve tüketilmesinde kişiye özel,
yapısına, yeteneklerine uygun ve yaşam biçiminde uygulayıp sürdürebileceği, mutlu
ve rahat hissedebileceği bir beslenme programı, egzersiz ve davranış değişikliği
tedavisi ile desteklenerek uygulanmalıdır (Erge, 2003).
2.5.5.4. Diyabet
Diabetes mellitus pankreastan salgılanarak kan şekerinin kullanımını
düzenleyen insülin hormonunun yetersizliği sonucunda karbonhidrat, protein ve yağ
metabolizmalarındaki bozukluklarla seyreden bir metabolizma ve endokrin
hastalığıdır. Halk arasında şeker hastalığı olarak bilinir (Baysal ve ark, 2002).
Tip II diyabet hastalarının %80,0 inin obez olduğu belirtilmektedir. Diyabet
konusunda obezitenin süresi ve şiddeti de oldukça önemli faktörlerdir. Bu
rahatsızlığın engellenmesinde diyet ve egzersiz yoluyla obezitenin önlenmesi en
etkili yoldur (Ergün, 2003).
2.5.5.5. Safra Taşları
Safra taşlarının yapısını kolesterol kristalleri oluşturmaktadır ve bu taşlar
safranın kolesterole doyması ile oluşmaktadır. Şişman bireylerin safralarında daha
fazla kolesterol bulunmaktadır ve safra taşı açısından risk altındadır. Posa alımı
safranın kolesterol içeriğinin azaltılmasında etkilidir (Ergün, 2003).
38
3- LĐTERATÜR ÖZETLERĐ
Araştırma konusu ile ilgili daha önce yapılmış çalışmalar, tarih sırası ile
aşağıdaki şekildedir.
Örmeci (1987) tarafından, Isparta Đline bağlı Senirkent Đlçesi ve köylerinde
ilkokul çocuklarının beslenme durumlarını incelemek amacıyla yapılan araştırmada
deneklerin ailelerinde yemek servisi durumu yerleşim yerine göre önemli (p<0,05),
yemek saatlerinin düzeni, günlük tükettikleri öğün sayısı ve yemek seçme durumları
önemsiz bulunmuştur (p>0,05). Đlçe grubunda deneklerin %58,2’si, köy grubunda ise
%55,6’sı temel öğünler dışında da yemek yemektedirler. Đki grup arasındaki farklar
istatistiksel olarak önemli değildir (p>0,05). Temel öğünler dışında en çok tüketilen
yiyecekler ilçede meyve, peynir-ekmek; köyde ise meyve ve kuruyemişlerdir. Her iki
yerleşim yerinde de deneklerin süt-yoğurt ve yeşil yapraklı meyve tüketimlerinin çok
düşük olduğu belirlenmiştir. Yemeklerini aynı kaptan yiyen aileler ilçe grubunda
%68,1 iken köy grubunda ise %94,1 oranındadır. Đlçe grubundaki deneklerin
ailelerinin %93,4’ünün, köy grubundaki deneklerin %88,2’sinin yemek saatlerinin
düzenli olduğu belirlenmiştir. Yemek saatlerinin düzensiz olmasının her iki grupta da
en büyük sebebi her bireyin eve geldikçe yemek yemesi olarak gösterilmiştir.
Deneklerin çoğu %51,4 günlük yiyeceklerini üç öğünde tüketmektedir. Günlük öğün
sayısı bakımından yerleşim yerleri arasındaki fark istatistiksel olarak önemli değildir
(p>0,05). Đlçe ve köy grubunda deneklerin çoğu iştahları olmadığı için %81,4 ve
%75,6 öğün atlamaktadırlar. Đstediği yiyecek olmadığı için öğün atlayan denekler ise
ilçede %18,6 köyde %23,5 olarak bulunmuştur. Köy grubunda bir öğünün yenmeme
nedeni zamanın olmaması olarak belirlenmiştir.
Şensoy (1987) tarafından, farklı yerleşim yerlerinde yaşayan ev kadınlarının
besin sanitasyonu konusundaki bilgi ve alışkanlıklarını saptamak amacıyla yapılan
araştırmaya katılan kadınların %66,2’si sütü pişirmede ve %86,8’i yumurtayı
saklama konusunda doğru alışkanlıklara sahip bulunmuştur. Ailelerin %53,6’sı tek
kaptan yemek yerken araştırmaya katılan kadınların besin sanitasyonu konusundaki
39
bilgilerinin yaşlarına, eğitim durumlarına, çalışma durumlarına, sözlü ve yazılı basını
izleme durumlarına ve yaşadıkları bölgelere göre farklılık göstermektedir.
Leşkeri (1989) tarafından, yuvaya devam eden 3-6 yaş grubu annesi çalışan
çocukların beslenme durumlarının saptanması için yapılmış olan araştırmada,
annelerin eğitim durumlarına göre yapılan incelemede beslenme durumu normal grup
ile hafif ve orta derecede beslenme bozukluğu görülen gruplar arasında anlamlı
farklılık saptanmıştır. Beslenme bozukluğu
görülen çocukların
annelerinin
%72,7’sinin ilköğretim eğitim düzeyinde oldukları saptanmıştır. Normal çocukların
annelerin %76,0’sı yüksek öğretim düzeyindedir. Beslenme bozukluğu olan
çocukların öğün sayısı %90,9 oranında 3 öğünken normal çocuklarda %72,0
oranında 3 öğün ve fazla kilolu çocuklarda %75,3 ile 4 öğün olarak tespit edilmiştir.
Maskan’ın (1992) yaptığı çalışmada plastikle paketlenmiş margarin 4C0 ve
14C0 sıcaklıkta bekletilmiş ve dayanma ömürleri sırasıyla 125 ve 63 gün olarak
belirlenmiştir. Aynı margarin numunesinde %70,0’in üzerindeki bağıl nem
ortamında mikrobiyal üreme gözlenmemiş ancak oksidasyon nedeniyle raf ömrü
sona ermiştir.
Yılmaz (1995) tarafından yapılan çalışmada margarin kullanan ve
kullanmayan bireylerin plazma kolesterolleri, trigliserit değerleri, eritrosit membran
kolesterol değerleri arasında anlamlı bir fark tespit edilmiştir. Margarin kullanan
bireylerde plazma lipid, lipoprotein ve eritrosit membran kolesterol değerlerinin
arttığı, margarinsiz diyet kullananlarda ise azaldığı tespit edilmiştir.
Ünal (1995) tarafından, anaokuluna giden çocuğu olan annelerin yağ
tüketimine ilişkin bilgi ve uygulamalarının incelendiği çalışmada, aynı kaptan yemek
yiyen ailelerin oranı %1,96 iken ayrı kaptan yiyen aileler %98,04 olarak
belirlenmiştir. Ailelerin %88,24’ü yemek saatlerinin düzenli olduğunu ve %65,36’sı
düzenli kahvaltı yaptıklarını belirtmiştir. Ailelerin %22,22’si ekmek üzerine yağ
sürüp yediklerini, %47,06’sı bazen yediklerini ve %30,72’si hiç ekmek üzerine yağ
sürüp yemediklerini belirtmiştir. Ekmek üzerine yağ sürüp yiyenlerin %64,05’i
40
tereyağı, %14,38’i margarin kullandıklarını belirtmiştir. Annelerin %95,42’si yaptığı
yemeği az yağlı, %3,27’si yağlı olarak nitelendirmiştir. Ailelerin yemeklerde
kullandıkları yağlar et yemekleri için margarin %37,91 ve ayçiçeği yağı %37,91,
sıcak yemekler için ayçiçeği yağı %40,52, soğuk yemekler için zeytinyağı %62,75,
pilav için tereyağı %59,48 ve makarna için tereyağı %52,29 olarak belirlenmiştir.
Yemek yaparken yağları kızdırarak kullanma durumu %13,73 evet, %39,22 bazen ve
%47,05 hayır olarak cevaplanmıştır.
Sevenay (1996) tarafından, çalışan kadınların beslenme alışkanlıklarının
saptanması için yürütülen çalışmada, kadınların %65,0’i kötü, %30,0’u orta ve
%5,0’i iyi beslenme alışkanlıklarına sahip bulunmuştur. Günde üç öğün yemek
yiyenlerin oranı %77,69’dur. Kadınların %56,54’ünün yeterli, %31,92’sinin iyi,
%8,85’inin yetersiz ve %2,69’unun çok iyi beslenme bilgi düzeyine sahip oldukları
saptanmıştır. Kadınların %52,53’ünün makarnayı haşlama suyunu dökerek,
%42,35’inin nohudu haşlama suyunu dökerek, %45,10’unun fasulyeyi haşlama
suyunu dökerek pişirdikleri saptanmıştır. Kızarta yağını üç kez kullananların oranı
ise %33,08 iken %30,38’inin yağı iki kez, %18,46’sının bir kez ve %18,08’inin ise
dört defadan fazla kullandıkları belirlenmiştir. Deneklerin eğitim durumları dikkate
alındığında kızartma yağı kullanma durumu ortaokul mezunları arasında en yüksek
oranda %44,55 iki kez, lise mezunları arasında en fazla oranda %32,65 üç kez,
yüksek okul mezunları arasında %33,66 üç kez ve %33,65 iki kez kullanıldığı
belirlenmiştir. Yaşa göre yapılan değerlendirmede kızartma yağını üç kez kullanan
17-26 yaş grubundaki deneklerin, 37-46 yaş grubundaki deneklerden farkı önemli
(p<0,05) bulunmuştur.
Yolalan Demirel (1997) tarafından, farklı sosyo-ekonomik düzeydeki
kadınların yiyecek hazırlama, saklama ve satın alma durumları arasındaki farkları
ortaya koymak amacı ile yürütülen çalışmada, kadınların beslenme bilgilerini
öğrendikleri kaynaklar üç farklı ekonomik düzeyde de %51,9 anne ve aile büyükleri
olarak belirtilmiştir. Üç farklı ekonomik düzeyde de kuru baklagillerin ıslatma ve
haşlama sularının döküldüğü saptanmıştır.
41
Arıkan (1998) tarafından, farklı sosyo-ekonomik semtlerde yaşayan
kadınların dondurulmuş gıda satın alma, saklama ve tüketme durumlarının
incelendiği araştırmada sosyo-ekonomik düzeyi yüksek semtlerdeki kadınların
%21,8’inin dondurulmuş gıda kullandığı, %39,3’ünün kullanmadığı ve %38,8’inin
ise bazen kullandığı görülmüştür. Sosyo-ekonomik düzeyi orta olan semtlerde
%1,0’inin kullandığı, %87,0’sinin kullanmadığı ve %12,0’sinin bazen kullandığı
saptanmıştır. Sosyo-ekonomik düzeyi düşük semtlerdeki kadınların ise bu besinleri
kullanmadıkları saptanmıştır.
Işık (1998) tarafından, yurt dışına giden ailelerin beslenme alışkanlıklarının
incelenmesi için yapılan çalışmada, yemek hazırlarken ayçiçeği ve diğer sıvı yağları
(zeytinyağı hariç) köydeki ailelerin araştırma grubunun %52,4’ünün ve kontrol
grubunun %66,6’sının yakarak kullandıklarını belirtmişlerdir. Şehirde yaşayan
ailelerin çoğunun da ayçiçeği ve diğer sıvıyağları yakarak kullandıkları saptanmıştır.
Bu durum araştırma grubunda %44,4 ve kontrol grubunda %66,7’dir. Đç yağı, kontrol
ve araştırma grubundaki çok az aile tarafından kullanılmaktadır. Köydeki ailelerin
araştırma grubunun %38,1’i margarinleri yakarak kullandıklarını belirtmiştir.
Kontrol grubundakiler ise %57,1’i margarinleri yakarak ve %23,8’i eriterek
kullanmaktadır. Genel olarak araştırma ve kontrol grubu ailelerin çoğu yağları
yakarak kullanmakta, ancak margarin ve zeytinyağı iki grupta da genelde yakmadan
kullanılmaktadır.
Gökgöz (1998) tarafından beslenme alışkanlıkları ile şişmanlığın meme
kanser riskine etkisi üzerine yapılan araştırmada, meme kanser tanısı yeni konmuş 50
kadın deney grubu olarak, farklı nedenlerle hastaneye başvurmuş 50 kadın kontrol
grubu olarak belirlenmiş ve her iki gruptaki kadınların besin öğesi alım miktarları
belirlenmiştir. Çalışma sonunda deney grubundaki kadınların beden kitle
indekslerinin kontrol grubuna göre daha yüksek olduğu, daha fazla kırmızı et, katı
yağ, enerji, protein, karbonhidrat tükettikleri saptanmıştır. Ayrıca deney grubundaki
kadınların diyetle tükettikleri hayvansal yağ, total doymuş yağ asitleri, kolesterol,
oleik asit miktarlarının kontrol grubundan daha fazla, linoleik asit alımının ise daha
az olduğu saptanmıştır.
42
Soydal (1998) tarafından, çalışanlarda beslenme alışkanlıkları ve anemi
görülme sıklığının araştırıldığı çalışmada, incelenen kişilerin %68,3’ü üç öğün,
%22,1’i iki öğün, %8,7’si dört ve daha fazla öğünde yiyecek tüketilmektedir. Günde
bir öğün yemek yiyen oranı %1,0 olarak saptanmıştır. Đncelenen kişilerin %21,2’si
sabah kahvaltısı yapmamakta, %78,8’i ise düzenli olarak sabah kahvaltısı
yapmaktadır. Çalışanların %31,8’i alışkanlık olmaması, %31,8’i canının istememesi,
%27,3’ü zaman yokluğu, %9,1’i ise ekonomik sebepler nedeniyle sabah kahvaltısı
yapmamaktadır. Đncelenen kişilerin %7,7’si öğle yemeğini atlamakta, %92,3’ü ise
öğle yemeğini düzenli yemektedir. Öğle yemeği yemeyenlerin öğün atlama nedenleri
arasında %25,0 oranı ile ekonomik sebepler, bunun ardından zaman yokluğu ve
canının istememesi yer almaktadır.
Gökçek (1998) tarafından Adana Đli kentsel alanda yaşayan ailelerin yemeklik
yağ tüketimlerinin incelendiği çalışmada, sosyal faktörlerin ailelerin yağ tüketimini
ne yönde etkilediği araştırılmıştır. Araştırma sonucunda ailedeki birey sayısı arttıkça
tüketilen yağ miktarının arttığı belirlenmiştir. Anne ve babanın eğitim düzeyi ile
incelenen yağların tüketim miktarları arasında istatistiki açıdan anlamlı bir fark
bulunamamıştır (p>0,05). Bununla birlikte aile reisinin mesleğinin ve aile çalışan
birey sayısının yağ tüketim miktarını etkilediği ve bu sonucun anlamlı olduğu
saptanmıştır (p<0,05). Annenin çalışma durumunun yağ tüketimi üzerinde etkisi
olmadığı belirlenmiştir.
Önder ve arkadaşları (2000) tarafından lise son sınıf öğrencilerinin bazı
beslenme alışkanlıklarının saptanması için yaptıkları çalışmada, erkek öğrencilerin
%66,0’sının, kız öğrencilerin ise %54,0’ünün üç öğün besin tükettikleri tespit
edilmiştir.
Öğrencilerin
kahvaltı
yapma
alışkanlıkları
değerlendirildiğinde
%60,7’sinin düzenli kahvaltı yaptığı, kız öğrencilerin %28,6’sının erkek öğrencilerin
ise %10,7’sinin hiç kahvaltı yapmadıkları ve bu oranın istatistiksel açıdan anlamlı
olduğu
saptanmıştır.
Öğün
aralarında
besin
tüketim
alışkanlıkları
değerlendirildiğinde öğrencilerin %80,9’unun öğün aralarında besin tükettiği tespit
edilmiştir. Tüketilen besinler sıralandığında %36,1 ile meyve ilk sırada
belirlenmiştir.
43
Kayhan Eser ve arkadaşları (2000) tarafından, yetiştirme yurdunda barınan
adölesanların beslenme durumlarının saptanması için yapılan araştırmada, kız ve
erkeklerde öğün atlama alışkanlığı olduğu, özellikle sabah kahvaltısı atlama oranı
oldukça yüksek %58,3 bulunmuştur. Öğün aralarında simit-bisküvi-kurabiye, kola,
şeker-çikolata-gofret gibi yiyecekler tüketilmektedir. Adölesanların %86,0’sının üç
öğün yemek tükettikleri belirlenmiştir. Adölesanların öğün atlama sıklığına
bakıldığında, sadece %26,6’sının öğün atlamadığı, %50,3’ünün bazen %23,1’inin her
zaman öğün atladığı saptanmıştır.
Başsoy (2000) tarafından, öğrencilerin beslenme durumları üzerine yapılan
araştırmada, öğrencilerin %47,6’sı kahvaltı öğününü atlamakta, %59,9’u ara
öğünlerde besin tüketmektedir. En çok tüketilen besinler cips, patates kızartması,
hamburger, pide, lahmacun, sütlü tatlılar sandviç, tost, köfte, kebaplar, döner, börek,
gözleme
olarak
belirlenmiştir.
Öğrencilerin
yağ
tüketim
oranları
yüksek
bulunmuştur. Erkek öğrencilerde yağdan gelen enerji oranı %36,8 kız öğrencilerde
ise %37,5 olarak saptanmıştır.
Yılmaz
(2002)
tarafından,
yapılan
araştırmada
erkek
katılımcıların
%56,0’sının bayanların %51,0’inin öğün atladığı, erkeklerin %28,0’inin bayanların
%31,4’ünün öğün dışında atıştırma alışkanlığı olduğu, erkeklerin %56,0’sının
bayanların %61,0’inin kahvaltı yapmadıkları bulunmuştur. Öğün dışında tüketilen
içecekler konusunda erkeklerin %11,0’inin kolalı içecekler, %62,0’sinin çay,
%6,8’inin
kahve,
%5,4’ünün
meyve
suyu,
%5,0’inin
süt-ayran
içtikleri
belirlenmiştir. Bayanlarda ise %30,0’unun kolalı içecekler, %27,0’sinin çay,
%7,1’inin
kahve,
%0,4’ünün
meyve
suyu,
%20,1’inin
süt-ayran
içtikleri
belirlenmiştir. Erkek öğrencilerin ve kız öğrencilerin beslenme ile ilgili bilgilerini
sırası ile %51,6 ve %55,7 ile okuldan, %3,6 ve %7,1 ile ailesinden, % 4,6 ve % 8,6
ile kitap, gazete, dergi okuyarak edindikleri saptanmıştır. Erkek ve bayan
öğrencilerin kahvaltı yapmama sebepleri sırası ile %6,6 ve %7,1 ile zamanının
olmaması, %6,2 ve %7,1 ile açlık hissi duymaması, % 1,4 ve % 5,7 ile hazırlayacak
kimse olmaması, % 28,6 ve % 28,6 ile ekonomik durumun elverişsizliği, %1,0 ve
%4,3 ile kahvaltı yapmazsa kilo verebileceği sebepleri saptanmıştır.
44
Güler ve arkadaşları (2002) tarafından, çalışan ve çalışmayan kadınların
yiyecek satın alma-hazırlama davranışları üzerinde yapılan bir araştırmada,
kadınların yiyecek satın alırken kararlarını etkileyen faktörler, hem genel örneklemde
hem de çalışma durumuna göre ilk sırada yiyecek maddelerinin sağlığa uygunluğu
%96,0 olarak belirlenmiştir. Bunu sırası ile %91,3 son kullanma tarihi, %88,7
bütçeye uygunluğu, %88,3 gıdanın besleyici özelliği, %86,3 kadınların kendi
tercihleri ve %57,7 markası olarak sıralanmıştır. Kadınların sıvı yağ %54,7 ve
margarin %56,7 satın alırken dikkat ettikleri faktörler içinde en yüksek oranı
markanın aldığı belirlenmiştir. Kadınlar arasında hazır kek-pasta kullananların oranı
%54,0 iken %47,0’si konserve, %42,0’si hazır çorba ve %39,7’si dondurulmuş gıda
kullandıkları belirlenmiştir. Dondurulmuş gıda, hazır çorba ve puding daha çok
çalışmayan kadınlar tarafından kullanılmakta iken hazır kek-pastaları çalışan
kadınların daha çok kullandıkları saptanmıştır. Kadınların %59,3’ü makarna haşlama
suyunu döktüğünü, %40,4’ü az suda haşlama suyunu dökmeden pişirdiğini
belirtmiştir. Sebze haşlama sularını ise kadınların %7,0’si döktüğünü, %16,0’sı
dökmediğini belirtmiştir. Kuru baklagillerin haşlama sularını döktüğünü belirten
kadınların oranı %61,3 iken %24,7’si haşlamadan direkt pişirdiklerini belirtmiştir.
Ergün (2003) tarafından, bireyin sağlıklı beslenme kavramı ve bunu etkileyen
faktörlerin incelenmesi amacıyla gerçekleştirilen araştırmada, katılımcıların % 77,1’i
sağlıklı beslenme deyiminden az yağlı yemeyi algıladıklarını belirmişlerdir.
Araştırmada bireylerin sağlıklı beslenme ile ilgili olarak en sık kullandıkları
kaynakları; %75,5 radyo-tv, %64,4 gazeteler, %40,9 arkadaş-yakın çevre, %35,4
ürünlerin etiket bilgileri, %32,8 doktorlar ve %18,2 diyetisyenler olarak saptanmıştır.
Araştırmada besin seçimini etkileyen ilk iki etmenin kalite/tazelik %95,3 ve fiyat
%65,2 olduğu saptanmıştır. Besin seçimini ilk sırada eğitim düzeyinin %92,6 ve
ikinci sırada sağlıklı beslenme ile ilgili bilgi düzeyinin %86,6 oranında etkilediği
saptanmıştır.
Kavak (2003) tarafından Almanya’da yaşayan Türk ailelerin beslenme
alışkanlıklarındaki değişimlerin saptanması amacıyla yürütülen çalışmada, ailelerin
yemek yapımında kullandıkları yağlar incelenmiş ve ayçiçeği ve diğer sıvı yağlar
45
kullananların oranı Türkiye’de %80,0 iken Almanya’da %83,0 olarak saptanmıştır.
Diğer yağları kullanma oranları Türkiye ve Almanya’da sırası ile %16,0 ve %6,0 iç
yağlar, %63,0 ve %71,5 margarin, %64,0 ve %56,5 tereyağı ve %48,0 ve %76,0
zeytinyağı olarak saptanmıştır. Almanya’ya göç eden ailelerin tereyağı ve iç yağı
kullanımı azalmışken zeytinyağı ve margarin kullanım oranları artış göstermiştir.
Birsen (2004) tarafından, yetişkinlerin yağ ve kolesterol hakkındaki bilgi
düzeylerinin saptanması için yapılmış olan çalışmada, katılımcıların %50,0’sinin
yağ, %55,0’inin kolesterol, %54,0’ünün yağ-kolesterol-sağlık ilişkisi ile ilgili bilgi
düzeylerinin yeterli olduğu saptanmıştır. Katılımcıların ekmek çeşitlerinden en çok
beyaz ekmeği tükettikleri belirlenmiştir. Araştırmada katılımcıların %94,0’ünün
beslenme eğitimi almadıkları, beslenme ile ilgili haberleri takip ettikleri kaynakların
sırası ile %52,0 televizyon, %40,5 gazete, %16,0 radyo, %13,0 bilimsel dergi, %11,5
kitaplar, %8,5 magazin dergisi ve %1,0 internet olarak tespit edilmiştir.
Katılımcıların %9,0’u günde 2 öğün, %82’si 3 öğün ve %9,0’u 4 ve daha fazla öğün
yediklerini belirtmiştir. Araştırmaya katılan bireylerin %39,0 ile en çok atladıkları
öğünün kahvaltı olduğu ikinci sırada %14 ile öğle yemeği geldiği belirlenmiştir.
Öğün atlama nedeni sırası ile vakitsizlik (erkekler %46,4 kadınlar %46,0) ve
iştahsızlık (erkekler %28,6 kadınlar %28,0) olarak belirlenmiştir. Katılımcıların
%63,5’i ekmek üzerine yağ sürüp yediklerini ve en çok kullandıkları yağ çeşidini, ilk
sırada tereyağı ve ikinci sırada margarin olarak belirtmişlerdir. Katılımcıların
evlerinde kullandıkları yağ çeşidi olarak sırasıyla ayçiçeği yağı, mısırözü yağı,
zeytinyağı ve tereyağı olarak saptanmıştır. Sakatat tüketme durumları ise %62,0
hayır, %38,0 evet olarak belirlenmiştir. Katılımcıların en çok tükettikleri fast-food
ürünler sırası ile kıymalı-etli pide, tavuk döner, et döner, hamburger, peynirli pide ve
pizza olarak belirlenmiştir.
Memiş (2004) tarafından, üniversite öğrencilerinde şişmanlık durumu ve
diyet ürünleri kullanmaları üzerinde yapılmış olan araştırmada, öğrencilerin
%44,0’ünün üç öğün, %37,5’inin dört öğün beslendikleri saptanmıştır. Beslenme
eğitimi alan grupta %34,0 ve almayan grupta %40,0 olarak öğün atladıkları tespit
edilmiştir. En çok atlanan öğün %53,5 öğle yemeği olarak gösterilirken, öğün atlama
46
nedenleri sırası ile %62,7 vakit bulamama, %49,6 canının istememesi, %14,0
ekonomik nedenler olarak sıralanmıştır. Öğrencilerin öğle ve akşam yemeklerinde
genellikle tükettikleri yemekler; %99,5 hazır-hızlı gıdaların öğle yemeklerinde,
%80,3 sebze yemekleri ve %48,0 et yemekleri akşam yemeklerinde yendiği
saptanmıştır. Öğrencilerin yemek seçimlerini etkileyen etmenler sırası ile %48,0
lezzet, %23,0 karnını doyurması, %14,5 fiyat, %8,7 besin kalori değeri olarak
belirlenmiştir.
Köse (2005) tarafından, 15-17 yaş grubu genel lise öğrencilerinin öğün dışı
yeme alışkanlıklarının incelenmesi konusunda yapılan araştırmada, katılımcıların
%59,7’sinin öğün dışı yeme alışkanlığının olduğu, %90,3’ünün arkadaşları ile
beraberken bu tip yiyecekleri tükettiği, öğün aralarında en fazla tüketilen yiyeceğin
%33,1 ile çikolata-gofret olduğu saptanmıştır. Araştırmada, cinsiyete (p=0,001) ve
ailenin maddi durumuna (p=0,036) göre öğün dışı yeme alışkanlığı incelediğinde,
gruplar arasında istatistiksel olarak anlamlı fark gözlenmiştir. Yerleşim yeri, anne ve
babanın çalışma ve eğitim durumu, aile tutumu ve harçlık alma durumu öğün dışı
yeme alışkanlığı arasında anlamlı bir fark tespit edilmemiştir.
Güzel (2005) tarafından, bazı bitkisel yağların toplam antioksidan kapasiteleri
ve fenol içeriklerinin ölçümü için yapılan çalışmada antioksidan ve toplam fenol
içeriği en fazla olan yağın, saf zeytinyağı ve diğer zeytinyağları olduğu saptanmıştır.
Yapılan çalışmalar bitkisel gıdalarla beslenmenin hastalıkların oluşumunda, seyrinde
ve tedavisinde önemli bir role sahip olduğunu göstermektedir. Bitkisel gıdaların
antioksidan içeriklerinin hastalıklardan korunmada yardımcı oldukları belirtilmiştir.
Bu tip gıdaların kullanımının arttırılmasının ilerde oluşabilecek hastalıkları önlemede
ya da geciktirilmesinde yararı olacaktır.
Özdemir Pekel (2006) tarafından, vardiyalı çalışma sisteminin beslenme
alışkanlıkları üzerine etkilerini saptamak amacı ile yapılmış olan çalışmada,
katılımcılardan 4 vardiyalı çalışanların %31,0 ve 3 vardiyalı çalışanların %24,0’nün
öğün atladığı saptanmıştır. En çok atlanan öğün öğle yemeği olarak bulunmuş ve
öğün atlama nedenlerinin başında zamansızlık ve düzensiz çalışma geldiği
47
saptanmıştır. Öğün aralarında en çok tüketilen yiyecek bisküvi, vb. olarak tespit
edilmiş iken en çok tüketilen içecek çay olarak belirlenmiştir.
Önay (2006) ‘ın, gebe kadınların beslenme alışkanlıkları ve beslenme
durumlarının saptanması için yaptığı çalışmada, gebe kadınların beslenme konusunda
bilgi alma durumları ve bilgi kaynakları konusu araştırılmıştır. Buna göre kadınların
%48,8’inin bilgi almadığı %51,8’inin bilgi aldığı saptanmıştır. Bilgi kaynağı olarak
%36,4 sağlık personeli, %13,6 diyetisyen, %31,8 aile-yakınları, %18,2 kitle iletişim
araçları belirlenmiştir. Araştırmada gebe beslenmesi konusundaki bilgilerini sağlık
personeli ve diyetisyenden alanların oranı, ilköğretim ve altı eğitim düzeyinde %66,6
iken orta öğretim ve üzeri eğitim düzeyinde %43,8’e düşmektedir. Gebe beslenmesi
konusundaki bilgileri kitle iletişim araçlarından alanlar orta öğretim ve üzeri düzeyde
%37,5 iken ilköğretim ve altı düzeyde %16,7 bulunmuştur. Kadınların beslenme
bilgi kaynakları ile eğitim durumları arasındaki korelasyon istatistiksel olarak
önemsiz bulunmuştur (p>0,05). Gebelerin beslenme konusundaki bilgi düzeylerinin
ölçülmesi için hazırlanmış olan anket formu sonuçlarına göre beslenme bilgi
düzeyleri %27,9 çok iyi, %30,2 iyi, %30,2 orta, %7,0 kötü ve %4,7 çok kötü
şeklinde bulunmuştur. Kadınların yaş grupları büyüdükçe beslenme konusundaki
bilgi düzeyleri iyi ve çok iyi olanların oranı artmaktadır. 25 yaş ve büyüklerde
%84,0’ü iyi ve çok iyi bilgiye sahipken 24 yaş ve altında bu oran %16,0’ya
düşmektedir. Gebe kadınların yaş gruplarına göre beslenme bilgi düzeyleri
arasındaki ilişki istatistiksel açıdan önemli bulunmamıştır (p>0,05).
Kumartaşlı (2006) tarafından, beden eğitimi ve spor meslek yüksek okullarında
okuyan, aktif spor yapan ve yapmayan öğrencilerin beslenme ve sağlık durumlarının
incelenmesi amacıyla yapılan çalışmada öğrencilerin öğün sayısı ve sağlıklı olmaları
arasında önemli ilişki (p<0,05) saptanmıştır. Öğrencilerin yeterli ve dengeli
beslenmediklerini ve bunun sebebi olarak da zamansızlığı gösterdikleri saptanmıştır.
Araştırmaya katılan kadın ve erkek öğrencilerin sırası ile %52,4’ünün ve %43,5’inin
2 öğün, %35,2’sinin ve %42,4’ünün 3 öğün, %9,5’inin ve %10,2’sinin 4 öğün ve
üzeri beslendiği belirlenmiştir. Katılımcı kadın ve erkek öğrencilerin hangi öğünü
atladıkları sırası ile %56,2 ve %39,0 ile kahvaltı, %40,0 ve %43,1 ile öğle yemeği,
48
%3,8 ve %19,7 ile akşam yemeği olarak belirlenmiştir. Öğrencilerin yemek
seçimlerinin ise %55,8 ile istenen yemek olması, %27,7 ile doyurucu olması, %7,7
ile kullanılan malzemelerin kalitesi olarak belirlenmiştir. Öğrencilerin %32,7’sinin
her öğün çay, %17’sinin her gün süt, %26,2’sinin her öğün makarna, %18,0’inin gün
aşırı tatlı, %21,2’sinin gün aşırı kek-pasta, %21,9’unun her gün meyve tükettikleri
saptanmıştır.
Çelik (2006;a) tarafından, beden eğitimi ve spor öğretmenliği bölümünde
okuyan öğrencilerin beslenme bilgi ve tutumlarının saptanması için yapılan
çalışmada, araştırmaya katılan öğrencilerin beslenme konusundaki bilgilerini yeterli
bulma durumları 1. ve 4. sınıf öğrenicileri için sırası ile %3,9 ve %2,6 ile çok yeterli,
%33,8 ve %33,8 ile yeterli, %9,1 ve %14,3 ile yetersiz olarak tespit edilmiş ve iki
grup arasındaki fark önemsiz (p>0,05) bulunmuştur. Öğrencilerin günlük tükettikleri
öğün sayısı 1. sınıf öğrencileri %21,9 ve 4. sınıf öğrencileri %20,5 ile 3 öğün
şeklinde en yüksek değer olarak saptanmıştır. Öğrenciler öğün atlar mısınız sorusuna
1. sınıf öğrencileri %47,2’si evet, %1,4’ü hayır derken 4. sınıf öğrencilerinin
%40,3’ü evet, %11,1’i hayır olarak cevap vermiştir. Öğün atlama nedeni olarak 1. ve
4. sınıf öğrencileri sırası ile %24,2 ve %21,2 ile vakit bulamıyorum, %3,0 ve %6,1
ile imkânım yok, %3,0 ve %9,1 zayıflamak için seçeneklerini belirtilmiştir.
Öğrencilerin öğün aralarında yiyecek tüketme durumları 1. ve 4. sınıf öğrencileri için
%19,7 ve %14,1 ile evet, %11,3 ve %18,3 ile hayır ve %18,3 ile bazen olarak tespit
edilmiştir. Beslenme eğitimi almamış 1. sınıf öğrencileri ve beslenme eğitimi almış
4. sınıf öğrencileri arasındaki tutum ve davranışların karşılaştırıldığı bu araştırmada
iki grup arasında yukarıda bahsedilmiş olan konular için istatistikî açıdan önemli bir
fark saptanamamıştır.
Avan (2006) tarafından, Mardin Đli Kızıltepe Đlçesinde ilköğretim 6, 7 ve 8,
sınıf öğrencilerin beslenme alışkanlıklarını belirlemek amacıyla yürütülmüş olan
çalışmada, öğrencilerin %67,5’inin 3 öğün yedikleri, %99,4’ünün öğün atladığı,
%61, 3 ile en çok atlanan öğünün öğle yemeği olduğu ve öğün atlama nedeni olarak
kızlarda %60,3 ve erkeklerde %44,1 ile canlarının istememesi olduğu tespit
edilmiştir. Öğün atlama nedeni ile cinsiyet arasındaki ilişki istatistiksel açıdan
49
anlamlı bulunmuştur (p<0,05). Öğün aralarında besin tüketenlerin oranı %82,1 iken
en çok tükettikleri besinler sırası ile %33,3 meyve, %29,6 süt-yoğurt, %23,3gofretçikolata-cips, %21,8 kolalı içecekler, %20,9 kuruyemişler, %16,7 sandviç-simit ve
%15,3 hazır meyve suları olarak belirlenmiştir. Yer sofrasında yemek yiyenlerin
oranı %92,6 ve tek tabaktan yemek yiyenlerin oranı %47,2’dir. Her gün kahvaltıda
çay tüketenlerin oranı %84,1 iken %54,6’sı salam, sosis gibi et ürünlerini
tükettiklerini belirtmiştir. Öğrencilerin okul kantininden en çok aldıkları besinler
%61,6 tost, sandviç, simit vb., %51,4 gofret, çikolata, cips iken, içecekler ise sırası
ile %22,9 kolalı içecekler ve %22,9 hazır meyve suları ve %6,6 süt-ayran olarak
tespit edilmiştir.
Karasu (2006) tarafından, yatılı olan ve olmayan lise öğrencilerinin beslenme
bilgisi ve durumlarının değerlendirilmesi için yaptığı çalışma sonucunda,
öğrencilerin %80,8’inin 3 öğün, %9,2’sinin 2 öğün, %10,0 ‘unun dört ve daha fazla
öğün yediklerini belirlenmiştir. Yatılı öğrencilerin içerisinde 3 öğün yemek
yiyenlerin oranı %86,6 iken yatılı olmayan öğrenciler içerisinde bu oran %66,7’dir.
Öğrencilerin öğün atlama durumları sorulduğunda %44,3’ü atlamam olarak, %27,3’ü
kahvaltı, %15,0’i öğle yemeği olarak cevap vermiştir. Öğrenciler arasında en çok
atlanan öğün sabah kahvaltısıdır ve öğün atlama nedeni olarak canının istememesi
%35,8 ile unutma ve fırsat bulamama %17,3 gösterilmiştir. Yatılı okuyan
öğrencilerin beslenme bilgisi, yatılı olmayanlardan daha yüksek bulunmuştur.
Beslenme bilgilerini edindikleri kaynakları ifade eden öğrenciler %58,1 ile aileden,
%37,3’ü televizyondan, %36,9’u okuldan, %33,8’i gazeteden bilgi edindiğini
belirtmiştir. Buna göre bilgi kaynakları içerisinde ailenin çok etkili olduğu
anlaşılmaktadır. Katılımcıların %18,1’i öğün aralarında hiçbir yiyecek yemediğini,
yiyenlerin ise %40,0’ının kek-pasta, %30,0’unun poğaça ve %30,0’unun simit-kraker
yemeyi tercih ettikleri görülmektedir. Öğün aralarında içecek tüketenlerin oranı
%87,3’tür. Tüketilen içecekler sırası ile %47,3 ile kola-gazoz, %39,2 ile çay ve
%31,2 ile meyve suyu olarak belirlenmiştir. Öğrenciler arasında kahvaltıda bal-reçel
tüketenlerin oranı %65,4 olarak bulunmuştur. Katılımcıların öğle ve akşam
yemeklerinde en çok tükettikleri besinler %90,0 çorba-pilav-makarna, %49,2 kuru
baklagil yemekleri, %30,0 zeytinyağlı sebze yemekleri, %48,1 et yemekleri
50
tüketmektedir. Hamur tatlılarını on beş günde bir tüketirim diyenlerin oranı
%29,2’dir.
Akar (2006) tarafından, özel ve resmi okul öncesi eğitim kurumlarına devam
eden çocukların beslenme alışkanlıklarının karşılaştırılması için yapılan çalışmada,
özel okullara giden çocukların %42,0’sinin, devlet okullarına giden çocukların
%44,0’ünün bazen öğün atladığı, atlanan öğünün %36,0’lık oranla öğle yemeği
olduğu görülmüştür. Özel okullara giden çocukların % 33,8’inin haftada 1-2 kez fastfood
yiyecekleri tükettikleri tespit edilmiştir. Öğün aralarında çocukların
%54,4’ünün besin tükettikleri saptanmıştır. Çocukların %75,7’sinin her sabah
kahvaltı yaptıkları belirlenmiştir. Çocukların %89,9’unun her gün süt-ayran içtikleri
belirlenmiştir. Çocukların et grubu yiyecekleri tüketme durumu %41,9’unun haftada
3-4 kez et tükettikleri, %57,6’sının haftada 1-2 kez kuru baklagil tükettikleri, %44,0
oranı ile haftada ikiden fazla yağlı tohum veya kuruyemiş tükettikleri, %55,5 ile her
gün sebze tüketmedikleri ancak %88,1’inin her gün meyve tükettikleri, %68,8’inin
her gün makarna-pilav tükettikleri belirlenmiştir. Katılımcıların ailelerinde tüm
fertleri için ayrı tabak kullanma durumu %94,5 ile evet şeklinde bulunmuştur.
Ebeveynlerin beslenme konusundaki bilgilerini yeterli bulma durumu özel kurumda
%72,5 ile evet, devlet kurumunda %48,3 ile evet olarak bulunmuştur. Ebeveynlerin
beslenme ile ilgili eğitim alma durumu özel kurumlarda %73,9 ile hayır ve devlet
kurumlarında %76,8 ile hayır olarak tespit edilmiştir.
Açıkgöz
(2006)
tarafından,
üniversite
öğrencilerinin
beslenme
alışkanlıklarının saptanması için yaptığı çalışmada öğrencilerin beslenme bilgilerini
edindikleri kaynaklar sırası ile %48,8 ile aile, %28,2 ile okul, %6,5 ile televizyon,
%5,9 kitaplar, %4,7 internet, %3,5 gazete, %1,2 arkadaşlar ve %1,2 dergiler olarak
belirlenmiştir. Katılımcıların besin seçimini etkileyen etmen olarak %45,9 yemeğin
temiz bir ortamda pişirilmesi, %25,9 istenilen yemek olması, %15,3 kullanılan
malzemenin kalitesi, %8,2 yemeğin doyurucu olması ve %2,4 fiyat olarak
saptanmıştır. Katılımcıların %49,4’ünün 3 öğün ve %34,7’sinin 2 öğün beslendikleri,
%80,6’sının öğün atladıklarını belirttikleri saptanmıştır. En çok atlanan öğün %46,7
ile öğle yemeği ve %38,0 ile kahvaltıdır. Öğün atlama nedeni olarak %47,4 ile vakit
51
bulamama, %42,3 ile canının istememesi ve %1,5 ile maddi olanaksızlıklar
gösterilmiştir. Kahvaltıda tükettikleri besin dağılımına göre %1,8 yağ, %9,4 balreçel-pekmez, %19,4 tost-sandviç, %70,0 çay, %12,4 süt tüketmektedir. Öğle ve
akşam yemeklerinde tüketilen besinler %51,2 pilav, %37,6 makarna, %22,4 sebze
yemeği, %30,6 et yemeği, %24,7 kuru baklagil yemeği olarak saptanmıştır.
Demir (2006) tarafından, liseye devam eden kız öğrencilerin beslenme
alışkanlıkları ve beden algısını etkileyen etmenlerin saptanması için yapılan
araştırmada öğrencilerin kahvaltı, öğle ve akşam öğünlerini atlayanların oranı
sırasıyla %14,5-%5,9 ve %3,9 olarak belirlenmiştir. Öğün atlama nedenleri %52,5
vakit yokluğu, %43,2 canının istememesi ve %4,3 evde hazırlanmadığı için olarak
belirtilmiştir. Öğün aralarında bazı besinleri atıştırma oranı çok yüksektir %99,4.
Öğrencilerin en çok %72,4 öğle ve akşam yemekleri arasında atıştırma yaptıkları
belirlenmiştir. Her gün atıştırılan besinler sırası ile %63,2 meyve-sebze, %29,6 sütyoğurt, %29,6 hazır meyve suları, %23,0 hamur işi, %19,7 çikolata-şeker ve %7,3
kuruyemiş-cips olarak belirlenmiştir.
Ay (2006) tarafından, okul çağı çocuklarında taze sebze ve meyve tüketim
durumu ile tüketimi etkileyen etmenlerin saptanması amacıyla yürütülen çalışmada
öğrencilerin %73,3’lük kısmının öğün atladıkları ve en çok atlanan öğünün %46,7 ile
öğle yemeği olduğu saptanmıştır. Araştırmada yüksek sosyo-ekonomik düzeydeki
kız ve erkek öğrencilerin yağ tüketimlerinin düşük sosyo-ekonomik düzeydeki kız ve
erkek öğrencilere göre fazla olduğu saptanmıştır. Düşük sosyo-ekonomik düzeyde
ekmek ve kuru baklagil tüketimi fazla bulunmuştur. Öğün atlama durumu düşük gelir
düzeyinde %88,5 yüksek gelir düzeyinde %52,2 ile atlarım olarak yanıtlanmıştır.
Öğün atlama nedeni olarak iki gelir grubunda da sırası ile canının istememesi ilk
sırada ve vakit olmaması ikinci sırada belirtilmiştir.
Çelik (2006;b) tarafından, doğumsal kalp rahatsızlığı olan 0-2 yaş grubu
çocuklarda ameliyat sonrası parenteral beslenmede balık yağı emülsiyonu
kullanımının biyokimyasal ve immün parametreler üzerine etkileri araştırılmıştır.
Araştırma 18 çocuk üzerinde, hastalar rastgele iki gruba ayrılarak beş gün süre ile
52
yapılmıştır. Bu süre zarfında Grup 1’e soya ve balık yağı emülsiyonu, Grup 2’ye
sadece soya yağı emülsiyonu verilmiştir. Yapılan çalışma sonucunda, hastaların
biyokimyasal parametreleri incelendiğinde her iki grupta da trigliserit ve total
kolesterol düzeylerinin birinci günden altıncı güne kadar artmış olduğu ancak bu
artışların sadece Grup 2’de önemli olduğu belirlenmiştir (p<0,05).
Gümüşler (2006) tarafından, lise öğrencilerinin obezite sıklığı ve beslenme
alışkanlıklarının saptanması için yürütülmüş olan çalışmada, öğrencilerin beden kitle
indeksi ile anne ve baba eğitim düzeyi arasında anlamlı bir ilişki bulunamamıştır
(p=0.514). Çalışmaya katılan öğrencilerin besin gruplarını az, normal ve fazla
tüketme durumları sırası ile et ve kuru baklagiller için %23,2 , %12,4 ve %64,4 iken
yağ ve tatlı için %15,7 , %0,3 ve %84,0 olarak saptanmıştır. Öğrencilerin beden kitle
indeksleri ile besin gruplarından tüketim durumları ile anlamlı bir fark olmadan fazla
miktarda tükettikleri saptanmıştır.
Çaltı (2006) tarafından, gebe kadınların bazı besin öğeleri ve omega-3 yağ
asidi tüketimleri ile beslenme bilgi ve alışkanlıkları arasındaki ilişkinin saptanması
amacıyla yapılmış olan çalışmada, gebelerin beslenme bilgi ve beslenme alışkanlık
durumları araştırılmıştır. Katılımcıların %54,0’ü iyi, %32,0’si orta ve %14,0’ü
yetersiz beslenme bilgi düzeyine sahipken; %18,0’i iyi, %68,0’i orta ve %14,0’ü
kötü beslenme alışkanlıklarına sahiptirler. Yetersiz beslenme bilgi puanı alan
kadınların %71,4’ü iyi ve orta düzey beslenme alışkanlıklarına sahiptirler. Bunun
yanında iyi ve orta beslenme bilgi puanı alan kadınların da %88,4’ünün iyi ve orta
düzey beslenme alışkanlıklarına sahip oldukları saptanmıştır. Katılımcıların %56,0’sı
günde 3-4 öğün yediklerini belirtirken, en çok atlanan öğün öğle ve akşam yemeği
olarak belirtilmiştir. Öğün atlama nedeni olarak %60,0 canının istememesi olarak
saptanmıştır.
Dereli (2006) tarafından 2-5 yaş arası sağlıklı çocukların beslenme özellikleri
ve aile etkileşimini incelediği araştırmada, ailenin yemek alışkanlıklarının doğrudan
çocuğun yeme alışkanlıklarını etkilediği, ekonomik durumun ailelerin yeme
alışkanlıklarında etkisinin olduğu belirlenmiştir. Araştırma kapsamındaki ailelerin
53
%65,4’ü yemek ayırt etmektedir. Evde düzenli kahvaltı yapanlar %76,2 iken günde
üç öğün yemek yiyenler %72,4 oranındadır. En sık atladıkları öğün % 61,6 ile öğle
yemeği ve %25,9 ile kahvaltıdır. Aileler en çok tükettikleri besin gruplarını
sıraladıklarında %34,6 ile sebze ve meyveler, %29,7 oranında et yemekleri, %7,5
oranında kuru baklagiller, %14,1 oranında hazır gıdalar (makarna, hazır çorba, sosis,
salam) ve kahvaltıda en çok tükettikleri besinler olarak süt, peynir, zeytin, yumurta,
reçel ve pekmez sıralanmıştır.
Kavurt (2006) tarafından, parenteral beslenme uygulanan preterm bebeklerde
zeytinyağı ve soya yağı bazlı lipit emülsiyonlarının karşılaştırılması konulu
çalışmada, bebekler 20 kişilik iki gruba ayrılmıştır. Hastaların başlangıç ve yedi gün
sonunda lipit profili değerlendirilmiştir. Kullanılan lipit solüsyonları %80,0
zeytinyağı ve %20,0 soya yağından oluşan zeytinyağı bazlı lipit emülsiyonu ve
%100,0 soya yağından oluşan standart soya yağı emülsiyonu olmuştur. Çalışma
sonucunda bebekler her iki lipit emülsiyonunu klinik olarak iyi tolere etmişlerdir
ancak soya yağı grubunda zeytinyağına oranla total antioksidan kapasitesi daha
düşük bulunmuştur. Araştırma sonucunda soya bazlı lipit emülsiyonu yerine
bazlı
zeytinyağı
lipit
emülsiyonunun
güvenilir
biçimde
kullanılabileceği
belirtilmiştir.
Güçlü (2006) tarafından, Kırıkkale Đl merkezi ilköğretim ve lise öğrencilerinin
beslenme ve spor aktivite alışkanlıklarının büyüme durumlarıyla ilişkisinin
saptanması için yürütülen çalışmada, öğrencilerin beslenme alışkanlıkları orta
düzeyde, günlük öğün sayılarının ise yetersiz %54,2 üç öğün, %39,6 iki öğün olduğu
görülmüştür. En çok atlanan öğün %29,6 ile öğle yemeği olarak tespit edilmiştir.
Öğün atlama nedenleri %62,8 ile canı istemediği için ve %29,2 ile fırsat bulamama
olarak belirtilmiştir. Annelerin çalışma durumu ile öğün atlama arasında anlamlı bir
fark saptanamamıştır (p>0,05). Öğrencilerin anne ve baba eğitim düzeylerine göre
beslenme
alışkanlıklarının
değiştiği
saptanmıştır.
Öğrencilerin
beslenme
alışkanlıklarını en çok etkileyen unsurun ailenin ekonomik düzeyi olduğu
görülmüştür. Araştırma bulgularına göre ailelerin ekonomik durumları çok iyi, iyi ve
orta olan öğrenciler haftada bir süt içerken, ekonomik durumları zayıf ve çok zayıf
54
olanlar ayda bir süt içmektedir (p<0,05). Öğrencilerin en fazla tükettikleri besin
grupları %47,0 sebze-meyveler, %29,8 ekmek-makarna-pilav, %12,0 et ve et
ürünleri ve %11,2 süt ve süt ürünleri olarak belirlenmiştir. Öğrencilerden her gün
gazlı içecek tüketirim diyenlerin oranı %24,4, cips yiyenlerin oranı %27,6 ve
çikolata-bisküvi tüketenlerin oranı %42,8 olarak saptanmıştır.
Bayram (2006) tarafından, tanısı yeni konulmuş hipertansiyon ve hiperlipidemi
bulunan bireylerin diyet yağ asidi örüntüsü ve beslenme alışkanlıklarının
değerlendirilmesi için yapılan araştırmada, katılımcı kadınların çoğu hafif ve birinci
derecede şişmanken, erkeklerin büyük kısmının birinci derece şişman oldukları
saptanmıştır. Bireylerin çoğunluğu ayçiçeği yağı, mısırözü yağı ve katı margarini
sıklıkla tükettiklerini belirtmektedir. Çalışmaya katılan bireylerin %14,0’ü her gün
zeytinyağı kullanırken, bireylerin hiçbirisi iç yağı, kanola yağı, pamuk yağı ve
sadeyağ tüketmediklerini belirtmişlerdir. Tereyağı çalışmaya katılan kişilerin yarısı
tarafından kullanılmaktadır. Sıvı margarin, yumuşak margarin, fındık yağı ve soya
yağı bir kısmı tarafından seyrek biçimde kullanılmaktadır.
Öztürk (2006) tarafından, profesyonel ve amatör sporcuların beslenme
alışkanlıkları ve vücut bileşimlerinin saptanması için yürütülen çalışmada, %40,0
oranında 3 öğün ve %40,0 oranında 4 öğün yedikleri, düzenli kahvaltı yapanların
oranının %82,5 olduğu saptanmıştır. Ara öğünlerde tüketilen besinler sırası ile %42,5
meyve, %30,0 çikolata, %15,0 kuruyemiş, %7,5 hamur işi ve %5,0 meşrubat olarak
belirlenmiştir. Sporcularda pirinç, bulgur ve makarnayı her gün tüketenlerin oranı
%62,5 olarak, kuru baklagilleri haftada bir tüketenlerin oranı %52,5 olarak, pastakek-börek haftada bir tüketenlerin oranı %52,5 olarak, bal-reçel her gün tüketenlerin
oranı %67,5 olarak saptanmıştır. Her gün meyve tüketenler %47,5 oranında, yağlı
tohumları haftada bir yiyenlerin oranı %42,5’tir.
Korkmaz (2006) tarafından tüketicilerin tüketim davranışları ve tüketim
tercihlerine etki eden faktörlerin saptanması için yapılan araştırmada, tüketicilerin
çoğunun gıda alışverişi için tanınmış markaları tercih ettikleri saptanmıştır.
Tüketiciler gıda maddeleri için alışverişe çıkmadan önce genelde planlama
55
yaptıklarını belirtmişlerdir. Tüketicilerin bir ürünü satın alırken ürünün fiyatının
%66,0 oranında önemli buldukları, marka adının güvenilirliğini %56,2 oranında
önemli bulunmuştur.
Özdoğan (2006) tarafından, ilköğretim öğrencilerinin kahvaltı yapma
alışkanlıklarının saptanması için yapılmış olan çalışma sonuçlarına göre öğrencilerin
%77,5’i öğün atlamakta bunların %50,6’sı seyrek atladığını belirtmektedir. Sosyoekonomik düzeyi düşük öğrencilerde öğün atlama durumu diğer gelir düzeylerine
göre anlamlı biçimde (p<0,05) fazla bulunmuştur. Öğrencilerin %88,4’ü düzenli
kahvaltı yapmamaktadır. Kahvaltı yapmama nedenlerinin başında %59,3 ile iştahın
olmaması gelmektedir. Öğrenciler %81,1 oranı ile evde kahvaltı yapmaktadırlar.
Okulda atıştırılan yiyecekler sırasıyla %44,0 ile bisküvi-kraker-simit, %38,0 poğaçabörek izlemektedir.
Candemir (2006) tarafından ailelerin gıda tüketimlerini etkileyen faktörler ve
marka gerçeği konusunda yapılmış olan çalışmada tüketicilerin yemeklik yağ
tüketiminde marka tercih etme durumları da incelenmiştir. Tüketicilerin %76,1’i
devamlı aynı marka yağı satın aldıklarını, %23,9’u marka değiştirdiklerini
belirtmişlerdir. Araştırma kapsamında incelenen diğer ürünlere oranla tüketiciler
yemeklik yağ tercihlerine daha fazla sadık bulunmuşlardır. Düşük gelir grubundaki
tüketicilerin %88,2’si, yüksek gelir grubundaki tüketicilerin %72,7’si devamlı aynı
markayı
satın
alırken,
orta
gelir
grubu
tüketicilerinin
%30,2’si
marka
değiştirmektedir. Tüm gelir gruplarında tüketicilerin %28,6’sı satın alma anında
marka seçimi yaptığını belirtirken, %71,4’lük satın alacakları yağa daha önce karar
verdiklerini belirtmişlerdir. Tüketicilerin yemeklik yağ tüketiminde aynı markayı
tercih etme sebeplerinden en önemlisi %51,1 ile markanın kaliteli oluşudur.
Tüketicilerin %17,2’si fiyatın ucuz olmasından dolayı devamlı aynı markayı tercih
etmektedir. Tüketicilerin %16,3’ü markanın kolay bulunmasını üçüncü sırada tercih
sebebi kabul ederken, %15,5’i markanın güvenilir olma özelliğini son sırada tercih
sebebi olarak göstermektedir. Tüketicilerin yemeklik yağ tüketiminde marka
değiştirme nedenlerini %49,1 fiyatın fazla olması, %45,9 karşılaştıkları kalite
56
problemleri, %25,6 ambalaj problemi ve %17,2 promosyon etkisi olarak
göstermişlerdir.
Serter Yiğit (2006) tarafından ilköğretim okulu öğrencilerinin beslenme bilgi
düzeyleri, alışkanlıkları ve obezite durumları üzerine yapılan araştırmada,
öğrencilerin %65,1’inin günde üç öğün yemek yedikleri ve gruplar arasındaki farkın
önemli olduğu bulunmuştur (p<0,05). Öğrencilerin %66,6’sının bazen, %22,8’inin
her zaman öğün atladığı, en çok atlanan öğünün öğle yemeği olduğu ve öğün atlama
nedenlerinin başında öğrencinin canının istememesi geldiği belirlenmiştir. Öğünler
arasında bazen yiyecek tüketenlerin oranı %49,1 iken her zaman yiyecek tüketenlerin
oranı %48,3’tür. Öğün aralarında en çok tüketilen yiyeceğin %37,7 tüketilme oranı
ile meyve olduğu saptanmıştır. Öğrencilerin %28,6’sının hiç, %43,7’sinin ise tam bir
beslenme eğitimi almadıkları belirlenmiştir. Araştırma sonucunda tüm öğrencilerde
obezite oranının düşük olduğu ancak, beslenme bilgilerinin yetersiz olduğu,
beslenme alışkanlıklarında kahvaltı yapmama, öğünleri yemek dışındaki yiyeceklerle
geçiştirme, yemek seçme gibi yanlış beslenme alışkanlıkları bulunduğu tespit
edilmiştir.
Erten (2006) tarafından üniversite öğrencilerinin beslenme bilgilerinin ve
alışkanlıklarının belirlenmesi için yapılan araştırmada, öğrencilerin %72,8’inin
beslenme konusunda herhangi bir eğitim almadıkları, eğitim alan kızların %40,8
oranının erkeklerden %12,5 daha fazla olduğu saptanmıştır. Öğrencilerin %70,8’inin
temel beslenme bilgisi orta düzeyde bulunmuştur. Bu düzey yetersiz olarak
değerlendirilmiştir. Öğrencilerin %77,2’si sağlıklı beslendiklerini düşünmektedir.
Öğrencilerin büyük oranı gün içinde ana ve ara öğün toplamı olmak üzere %40,4 üç
ve %32,4 dört öğün beslenmektedir. Öğrencilerin %28,0’inin ara öğün alışkanlığı
yoktur. Beslenme eğitimi alan öğrencilerin öğün sayısı eğitim almayanlara göre daha
yüksektir (p<0,05). Öğrencilerin en çok atladıkları öğün kızlarda %43,3 ve
erkeklerde %55,4 öğle yemeği olarak belirlenmiştir. Öğün atlama nedeni olarak
sırası ile %54,2 iştahın olmaması, %48,3 zamanın olmaması, %15,1 severek
tüketeceği gıdalar olmaması ve %11,3 ekonomik olanaksızlıklar olarak tespit
edilmiştir. Öğrenciler hamburger-tost gibi yiyecekleri %23,6 oranında haftada 1-2
57
kez, lahmacun-kebap gibi yiyecekleri %28,0 oranı ile yine haftada 1-2 kez
yediklerini belirtmişlerdir. Hamur tatlılarının tüketilme sıklığı beslenme eğitimi alan
%25,0 ve almayan %24,2’lik grupta benzer şekilde haftada 1-2 kez olarak
belirlenmiştir.
Köremezli (2007) tarafından, beslenme alışkanlıklarının kan lipit düzeyi
değişimine etkisi üzerine yaptığı çalışmada, katılımcıların öğün sayılarının %34,0 ile
5 öğün, %31,0 ile 3 öğün ve %21,0 ile 4 öğün olarak belirlemiştir. Bireylerin
%33,0’ünün öğün atladığı görülürken en çok atlanan öğünler öğle %31,0 ve kahvaltı
%23,0 olarak belirlenmiştir. Araştırmaya katılan bireylerin kahvaltıda yağ tüketme
durumları %64,0 hayır ve %21,0 bazen ve %15,0 evet şeklinde saptanmıştır. Daha
çok tereyağı ve kahvaltılık margarin tercih ettikleri belirlenmiştir. Kırmızı et ve kuru
baklagillerin en yüksek oranda haftada bir-iki kez, sebze yemekleri, salata,
meyvelerin her gün, siyah çayın her gün tüketildiği saptanmıştır. Katılımcılar
arasında zeytinyağı ve ayçiçeği yağını her gün tüketenlerin oranı sırası ile %44,2 ve
%53,5 olarak saptanırken, %59,3 tereyağı, %96,5 kuyruk yağı, %62,8 mısırözü,
%89,5 fındık yağı ve %54,7 margarin hiç kullanmam diyenlerin oranı yüksek
bulunmuştur. Bireylerin %24,4’ü haftada 1-2 kez çerez tüketmektedir. Her gün balreçel tüketenlerin oranı %36,0’dır. Çikolatayı hiç tüketmem diyenlerin oranı %26,7
iken haftada bir-iki kez tüketenlerin oranı %25,6 olarak saptanmıştır. Sonuç olarak
şişman bireylere az yağlı, düşük enerjili besinlerin bilinçli kullanımı hakkında bilgi
verildiği ve kilo vermeleri sağlandığı takdirde kan lipit profilinde istatistiksel açıdan
anlamlı değişiklikler olduğu görülmüştür.
Çakır (2007) tarafından, yemek fabrikalarının sorumlu yöneticilerinin
beslenme bilgi düzeylerinin ve yönetimsel bilgi ve yaklaşımlarının ve eğitim
gereksinimlerinin
belirlenmesi
amacıyla
yapılan
çalışmada,
yöneticilerin
%56,9’unun beslenme bilgi düzeyinin yeterli olduğu, menü planlamasını etkileyen
faktörler arasında birinci sırada % 47,1 maliyeti gösterdikleri belirlenmiştir.
58
Tuna (2007) tarafından, kadınlarda keten tohumu tüketiminin lipit profili,
antropometrik bulgular üzerine etkilerinin araştırıldığı çalışmada, kadınlar üç gruba
ayrılmış, altı hafta süre ile bir gruba 20 gr. bir gruba 40 gr. keten tohumu verilmiş ve
kalan grup kontrol grubu olarak belirlenmiştir. Çalışma öncesi kadınların kan
kolesterol, VLDL, LDL ve HDL düzeyleri ölçülmüştür. Çalışma sonrasında 20 gr.
keten tohumu tüketen grubun lipit profilinde azalma olduğu ancak kontrol grubu ile
anlamlı farklılık oluşturmadığı belirlenmiştir.
Duman (2007) tarafından, yetiştirme yurdunda kalan erkek adölesanların
beslenme durumları ve etkileyen etmenlerin saptanması için yapılan çalışmada,
katılımcıların %46,3 oranı ile 2 öğün ve %43,3 oranı ile 3 öğün besin tükettikleri,
%86,6’lık kişinin öğün atladığı saptanmıştır. En çok atlanan öğün %79,3 ile kahvaltı
olarak bulunurken, öğün atlama nedenleri sırası ile %39,0 alışkanlık, %30,5
isteksizlik, %23,7 vakit yokluğu olarak saptanmıştır. Adölesanlar arasında öğün
aralarında atıştırma durumu %86,6 oranı ile evet olarak saptanmışken, öğün
aralarında en tüketilen yiyecek ve içecekler sırası ile %48,2 simit-tost, %19,0
meşrubat-kola, %12,1 çikolata-şekerleme, %10,3 çay-kahve, %5,2 süt-yoğurt-ayran
ve %5,2 meyve olarak saptanmıştır. Çalışmada yurdun dışında tüketilen yiyecekler
%37,3 kebap, %17,9 fast-food, %11,9 tatlılar olarak saptanmıştır. Katılımcıların
%67,2’sinin yemek seçtiği ve en sevdikleri yemek olarak %46,7 ile et yemeklerini
%31,1 ile pilav ve makarnayı göstermişlerdir.
Barut Uyar (2007) tarafından, yetişkin bireylerin sağlıklı yeme indekslerinin
belirlenmesi için yürütülen çalışmada, farklı eğitim düzeyindeki erkek bireylerin
ekmek ve sıvıyağ tüketimleri arasındaki farklılığın önemli (p<0,05) olduğu
belirlenmiştir. Bireylerin günlük enerji ihtiyaçları ve besin öğesi tüketimleri
incelendiğinde yağ, doymuş yağ, çoklu doymamış yağ ve tekli doymamış yağ
tüketimleri arasındaki farklılığın önemli (p<0,05) olduğu ancak eğitim düzeylerine
göre oluşan farklılığın önemli olmadığı (p>0,05) saptanmıştır.
59
Yılmaz (2007) tarafından, üniversite öğrencilerinin beslenme durumları ve kan
lipitleri arasındaki ilişkileri incelediği çalışmasında, öğrencilerin %87,5’inin öğün
atladıkları ve en çok atladıkları öğünün %22,5 ile kahvaltı olduğu saptanmıştır.
Öğrencilerin %51,4’ü zamanlarının olmayışı nedeniyle öğün atlamaktadırlar.
Öğrencilerin kahvaltılık margarinleri haftada 3-4 kez tükettikleri saptanmıştır.
Çalışmada diyetle alınan kolesterol ile toplam serum kolesterolü arasındaki fark
önemli bulunmamıştır (p>0,05). Öğrencilerin vücut ağırlığı ve toplam serum
kolesterolü, LDL kolesterol arasındaki fark önemsiz bulunmuştur (p>0,05). Bel
çevresi ölçümü ve toplam serum kolesterol düzeyleri arasındaki ilişki önemli
(p<0,05) bulunmuştur. Yağ asidi alımı yetersiz, yeterli ve fazla olanların kan lipit
düzeyleri arasındaki ilişki istatistiksel açıdan önemli bulunmamıştır (p>0,05).
Akyıldızlar (2007) tarafından, yaşlıların beslenme alışkanlıkları üzerinde
yapılan araştırmada, katılımcılar için en fazla uygulanan diyetin %70,5 ile az yağlı ve
az tuzlu diyet olduğu saptanmıştır. Yaşlıların %70,5 oranı ile öğün atlamadıkları,
%11,9 oranı ile bazen atladıkları saptanmıştır. En çok atlanan öğün %80,6 sabah
kahvaltısı olarak belirtilmiştir.
Türkmenoğlu Şimşek (2007) tarafından, 9-12 yaş grubu öğrencilerinin
beslenme alışkanlıklarının saptanması için yürütülen çalışmada, öğrencilerin
%45,2’sinin öğün atlamadığı, %39,5’inin bazen öğün atladığı, atlanan öğünün
%50,9’luk kısmının öğle öğünü olduğu saptanmıştır. Öğrencilerin %50,1’inin
harçlıkları ile çikolata, %39,4’ünün sandviç, hamburger, tost satın aldığı tespit
edilmiştir. Öğrencilerin %85,4’ünün peyniri, %75,4’ünün elma, armut, muzu,
%47,8’inin ekmek-simit vb. her gün tükettiği saptanmıştır. Öğrencilerin beslenme ile
ilgili bilgilerini %67,3 oranı ile ailelerinden, %45,1 oranı ile okulda derslerden,
%15,2 dergi ve gazetelerden, %12,9 radyo ve televizyondan ve %11,6 beslenme
kitaplarından öğrendikleri saptanmıştır. Öğrencilerin evlerinde yemek yeme düzeni
ile ilgili olarak %88,0 oranında sofraya hep beraber oturulur, %65,7 herkes ayrı
kaplardan yemek yer, %34,2 yer sofrası kullanılır ve %54,8 öğünler belirli saatlerde
yenilir şeklinde belirtilmiştir.
60
Kocakahya (2007) tarafından, asgari ücretli ailelerin gıda için ayırdıkları
bütçenin ve gıda tüketim sıklıklarının belirlenmesi amacıyla yaptığı çalışmada,
katılımcıların genelde 3 öğün yedikleri, bireylerin %72,2’si öğün atladıklarını, en
fazla atlanan öğünün öğle yemeği olduğu belirtilmiştir. Evde en çok hazırlanan
besinler turşu %96,0 ve konserve %83,7 iken en az hazırlanan besinler kavurma ve
bulgurdur. En fazla tüketilen tahıl ve tahıl ürünleri sırasıyla çorba, makarna, pirinç
pilavı, börek ve çörektir. Her gün en fazla tüketilen yiyecekler sırasıyla meyve,
şeker, bisküvi ve kuruyemiştir. Ayrıca kahvaltıda her gün tüketilen yiyecek ve
içecekler sırasıyla çay, zeytin, peynir-çökelek ve bal-reçeldir.
Avcı (2007) tarafından, üniversite öğrencilerinin besin tamamlayıcılarını
kullanma durumlarının besin tüketimlerine etkileri üzerine yapılan araştırmada
kahvaltı yapanların oranı %78,5 olarak belirtilmiştir. Öğrencilerden günlük 1-2 öğün
tüketenler %40,6 ve 3 öğün tüketenler %47,1 olarak belirlenmiştir. Öğrencilerin
%39,7’si birinci sırada tahıl grubunda yer alan besinleri daha sık olarak tükettiklerini
belirtmişlerdir. Yine öğrencilerin %19,1’i sebzeleri en sık tükettiklerini belirtirken
%10,6’sı et ve et ürünlerini en sık tükettiklerini belirtmişlerdir. Yağlı besinleri en sık
tükettiklerini bildiren öğrencilerin oranı %4,7 oldukça azdır.
Bakkal (2007) tarafından koroner arter hastalığı tanısı konmuş kişilerin
beslenme alışkanlıkları ve bilgi düzeyleri üzerinde yapılan araştırmada, kadın
hastaların şişmanlık oranları erkeklere göre daha yüksek bulunmuştur. Hastaların
genel beslenme bilgisinin %31,3 yeterli, %46,1 yetersiz, %22,2 iyi ve %0,4 çok iyi
düzeyde, %7,0’ının yağ bilgisinin iyi düzeyde olduğu, %49,6’sının günde üç öğün
yemek yedikleri ve ana öğünleri çoğunlukla atlamadıkları saptanmıştır. Öğün
atlayanların gösterdikleri sebepler vakit yokluğu ve alışkanlık olmaması olarak
sıralandığı belirlenmiştir. Katılımcı erkeklerin %98,8’i ve kadınların tamamı kalp
sağlığını korumak için margarin tüketilmemelidir ifadesinin doğru olduğunu
bilmişlerdir. Hastaların %66,2 oranında beyaz ekmek, %24,5 oranında kepekli
ekmek tükettikleri saptanmıştır. Hastaların yemek pişirmek için evlerinde
kullandıkları yağ çeşidi %73,5 ile ayçiçeği yağı, %31,7 mısırözü yağı, %15,2
tereyağı ve %6,5 zeytinyağı olarak gösterilmiştir. Soya yağı ve kuyruk yağı hastalar
61
tarafından hiç kullanılmamaktadır. Diğer yağları hiç tüketmeyenlerin oranları; %97,8
fındık yağı, %95,2 yumuşak margarin, %83,9 sert margarin, %75,2 zeytinyağı olarak
saptanmıştır.
Çetin (2007) tarafından, yetişkin tüketicilerin besin tercihleri ve sağlıklı
beslenmeye yönelik tutumları üzerinde cinsiyet faktörünün etkisinin araştırıldığı
çalışmada, katılımcıların %72,7’sinin günde üç öğün yemek yedikleri ve en çok
atlanan öğünün kahvaltı olduğu saptanmıştır. Bireylerin %55,8’i öğün aralarında
besin tükettiğini, %28,4’ü bazen tükettiğini ve %15,8’i tüketmediğini belirtmiştir. En
çok tercih edilen ekmek çeşidi erkekler için tam buğday ekmeği, kadınlar için
kepekli ekmektir. Katılımcılar aşırı yağdan kaçınmanın, daha az kolesterol içeren
yiyecekler tüketmenin ve aşırı şeker tüketiminin kendileri için önemli olduğunu
belirtmişleridir. Araştırma sonucunda cinsiyete göre sağlıklı beslenmeye yönelik
tutumlarda ortaya çıkan farkın önemli olduğu bulunmuştur. Katılımcıların %86,3
oranında beslenme eğitimi almadıkları %13,7 eğitim aldıkları saptanmıştır.
Bireylerin %76,5 oranında beslenme ile ilgili haberleri takip ettikleri, bu haberleri
izledikleri kaynak olarak sırası ile %51,2 televizyon, %43,5 gazete-dergi, %39,2
internet, %7,8 kitaplar, %4,9 radyo ve %10,8 hepsi olarak saptanmıştır. Bireylerin
fast-food yiyecek restoranlarında en çok tercih ettikleri yiyecekler sırası ile ızgara etköfte, salata, et döner olarak geleneksel fast-food gıdaları tercih ettikleri saptanmıştır.
Ekmek üzerine tereyağı veya margarin sürüp yerim diyenlerin oranı %48,3 olarak
belirlenmiştir.
Onur (2007) tarafından ailelerin beslenme bilgi düzeyleri ile sebze-meyve
tüketim alışkanlıkları üzerine yapılmış olan çalışmada, katılan bireylerin %87,6’sının
beslenme eğitimi aldığı ve beslenme bilgisi puan ortalamalarının iyi seviyede olduğu
saptanmıştır. Bireylerin %11,5’i her zaman, %23,0’ünün bazen öğün atladığı
belirlenmiştir (p<0,05). En çok atlanan öğün kahvaltıdır. Her iki gelir grubunda da
öğün atlama nedeni vaktim olmuyor olarak gösterilmiştir. Düşük gelir düzeyindeki
bireylerin %95,3’ü, yüksek gelir düzeyindeki bireylerin ise %37,7’si her zaman
kahvaltı yapmaktadır. Araştırmaya katılan bireylerin sebzelerin haşlama sularını
dökmeyip değerlendirme davranışları düşük gelir seviyesinde %11,7 ve yüksek gelir
62
seviyesinde %58,5 arasında anlamlı farklılıklar (p<0,05) bulunmaktadır. Ailelerin
öğle ve akşam yemeklerinde tükettikleri yiyecek çeşitlerine göre düşük gelir
seviyesindeki ailelerin kuru baklagiller, börekler ve çorbaları yüksek gelir seviyesine
göre daha fazla tükettikleri saptanmıştır. Diğer yemek çeşitleri arasında anlamlı bir
fark saptanamamıştır. Ailelerin besin seçerken dikkat ettikleri özellikler karın
doyurucu nitelikte olmaları, alışkanlıklarına uygun olması ve bütçeye uygun olması
tüm katılımcılar tarafından gösterilmişken, düşük ve yüksek gelir seviyesinde kalori
ve besin değerleri %33,9 ve %32,7 olarak belirtilmiştir.
Ataman (2007) tarafından, hipertansiyon hastalarının beslenme alışkanlıkları
temel alınarak yaşam tarzı faktörlerinin belirlenmesi için yapılmış olan çalışmada,
hastaların %37,4’ünün bitkisel sıvı yağları tercih ettiği, %22,2’sinin hayvansal yağ,
%4’ünün margarin, %36,4’ünün hayvansal ve bitkisel yağları karışık kullandıkları
bulunmuştur. Bireylerden, günlük 100 gr.dan az kuruyemiş tüketenlerin oranı cevap
verenler içerisinde %48’dir.
Yılmaz ve arkadaşları (2007) tarafından, üniversite öğrencilerinin beslenme
alışkanlıklarının incelenmesi için yürütülen araştırmada, öğrencilerin %69,7’sinin
beslenme eğitimi aldığı, eğitim alanların %95,9’unun bu eğitimi okul içinde aldığı
belirlenmiştir. Öğrencilerin %90,3’ünün öğün atladığı, en fazla atlanan öğünün
%65,8 ile öğle yemeği olduğu saptanmıştır. Öğün atlama nedenleri %51,3 ile zaman
olmaması, %43,0 iştahı olmaması şeklinde sıralanmıştır. Öğrencilerin yemek
seçiminde dikkat ettikleri etmenler sırası ile %77,7 temiz bir ortamda hazırlanmış
olması, %55,4 istenilen yemek olması, %50,9 doyurucu olması, %44,0 kullanılan
malzemenin kalitesi ve %34,3 fiyat olarak gösterilmiştir.
Kaya (2008) tarafından, ilköğretim okullarındaki öğrencilerde beslenmeobezite-fiziksel aktivite ilişkisinin değerlendirilmesi konulu araştırmada, öğrencilerin
beden kitle indeksi ile anne-babanın eğitim düzeyi arasında anlamlı bir ilişki
(p>0,05) görülmemiştir. Beden kitle indeksi ve ara öğün tüketimi arasında da anlamlı
ilişki (p>0,05) bulunamamıştır. Öğle yemeği tüketim düzeni ile beden kitle indeksi
arasında anlamlı (p<0,05) ilişki saptanmıştır.
63
Kılıç (2008) tarafından tüketicilerin gıda güvenliği ile ilgili bilgi, tutum ve
davranışlarının saptanması için yapılan çalışmada, katılımcıların gıdaları satın alırken
dikkat ettikleri kriterlerin %23,7’sinin TSE güvencesine, %22,0’sinin son kullanma
tarihine, %13,7’sinin markasına dikkat ettiği belirlenmiştir. Tüketicilerin gıda
güvenliği ile ilgili %42,7’sinin eğitim aldığı, %57,3’ünün eğitim almağı saptanmıştır.
Gıda güvenliği ile ilgili bilgi alınan kaynak olarak %44,1 okul, %29,4 televizyon,
%23,5 gazete ve dergiler, %3,0 arkadaş çevresi gösterilmiştir.
Kirici Oruç (2008) tarafından otuz yaş üstü obez kadınların antropometrik ve
biyokimyasal bulguları ile beslenme durumları arasındaki ilişkinin saptanması için
yapılan çalışmada, bireylerin %41,3’ü öğün atladığını, %37,5’i bazen öğün
atladığını, %21,3 öğün atlamadığını belirtmiştir. Atlanan öğünler ise %49,2 ile
kahvaltı, %38,1 öğle yemeği ve %12,7 akşam yemeği olarak sıralanmıştır. Öğün
atlama nedenleri sırası ile canı istemediği için, zayıflamak için, gereksiz bulduğu
için, unuttuğu-fırsat bulamadığı için olarak sıralanmıştır. Bireylerin öğün aralarında
besin tüketme durumları %66,2 tüketir, %18,8 bazen tüketir ve %15,0 tüketmez
şeklinde gösterilmiştir. Öğün aralarında en çok tüketilen besinler %51,5 kek-bisküvi,
%44,1 meyve, %20,6 simit-poğaça, %19,1 cips-çikolata, %10,3 hazır meyve sularıkola-gazoz, %7,4 sandviç-tost ve %4,4 süt-ayran şeklinde sıralanmıştır. Bireylerin
%55,0’i fast food tükettiğini belirtmiştir. Hastaların çorba pişirme yöntemleri
içerisinde yağda kavurma (1.93 ± 0.084) ve yağ yakıp üstüne dökme (1.83 ± 0.792)
en çok kullanılan iki yöntem olarak gösterilmektedir. Bireylerin makarna pişirme
yöntemi olarak en çok kullandıkları yöntem haşlayıp suyunu dökme, sebze pişirmede
en çok kullanılan yöntem kendi suyunda ya da az suda pişirme olarak belirlenmiştir.
Kuru baklagillerin pişirilmesinde ise en çok kullanılan yöntem haşlanıp suyunu
dökmeden pişirme olduğu saptanmıştır.
Ekmen (2008) tarafından kız meslek lisesi öğrencilerinin tükettikleri
atıştırmalık besinlerin besin öğesi katkılarının araştırıldığı çalışma sonuçlarına göre
öğrencilerin sabahtan akşama doğru, atıştırmalık tüketim miktarının arttığı
belirlenmiştir (p<0,001). Öğrencilerin %47,3’lük kısmı her zaman çikolata, cips ve
şekerleme gibi yiyecekleri, ikinci sırada ise kola, hazır meyve suları gibi içecekleri
64
tükettiklerini belirtmişlerdir. Öğrencilerin günlük aldıkları toplam enerjinin %45,7’si
atıştırmalıklardan gelmektedir. Öğrencilerin ana ve ara öğün tüketim sıklığı %39,3
dört öğün, %38,0 üç öğün %16,0 iki öğün ve %6,7 beş öğün olarak belirlenmiştir.
Düzenli kahvaltı yapanların oranı %30,7 iken hiç yapmayanların oranı %24,0 olarak,
kahvaltıyı atlama nedeni iştahsızlık %76,0 olarak belirtilmiştir. Öğrencilerin
atıştırmalık besinleri daha çok okulda %61,3 tükettikleri ve bu gıdaları okul
çevresinden aldıkları %52,0 saptanmıştır. Öğrenciler besinleri en fazla oranla şu
şekilde tüketmektedirler; hamur işlerini %70,0 bazen, taze meyve sebzeyi %40,0
bazen, süt-yoğurt %44,7 bazen, çikolata-şekerleme %47,3 her zaman, yağlı tohumlar
%52,7 bazen, kuru meyveler %64,7 hiç tüketmem, kola-hazır meyve suları %48,7
bazen tüketirim.
Korkmaz (2008) tarafından ilköğretim ikinci basamak öğrencilerinde obezite
sıklığı ve beslenme davranışlarının saptanması için yapılmış olan çalışmada,
öğrencilerin yağlı ve şekerli gıda tüketimiyle obezite görülme sıklığı arasında
anlamlı bir ilişki (p<0,05) olduğu görülmüştür. Öğrencilerin annelerinin çalışma
durumu ile obezite görülme sıklığını etkilediği ortaya konmuştur (p<0,05). Bunun
yanında annelerin eğitim durumları obezite görülmesini etkilememektedir. Beslenme
alışkanlıkları incelendiğinde obez olan öğrencilerin obez olmayan öğrencilere göre
obeziteye neden olan yiyecekleri daha sıklıkla tükettikleri saptanmıştır.
Özdemir
(2008)’in,
liseye
devam
eden
kız
öğrencilerin
beslenme
durumlarının ve kilolarından memnun olma durumlarının incelendiği araştırmasında,
öğrencilerin %49,7 kahvaltıyı, %68,1 öğle yemeğini ve %80,4 akşam yemeğini her
gün tükettiklerini belirtmişlerdir. Adölesanların öğün aralarında en çok sırasıyla
%59,2 çikolata, şekerleme vb, %56,7 simit, poğaça ve %56,4 bisküvi, kraker, gofret
tükettikleri belirlenmiştir. Öğün atlama nedeni olarak %81,3 canının istememesi,
%25,7 zaman yetersizliği, %23,2 alışkanlıklarının olmaması olarak sıralanmıştır.
Homafar (2008) tarafından, diyabetik bireylerde balık yağının serum lipit
profili üzerine etkilerinin incelendiği araştırmada, katılan bireylere 2 ay boyunda, her
öğünden sonra 1 g. balık yağı içeren supplement verilmiştir. Sekizinci haftanın
65
sonunda bireylerin kan lipitlerine bakıldığında erkek ve kadınlarda balık yağı
tüketimi sonucunda total kolesterol, trigliserid, LDL kolesterol düzeylerinde anlamlı
azalma bulunurken
(p≤0,05) HDL-kolesterol
miktarında önemli
değişiklik
olmamıştır (p≥0,05). Araştırmaya katılan bireylerin sadece tek çeşit yağ
tüketmedikleri ancak genellikle %76,9’unun sıvı yağ ve %55,4’ünün margarin
tükettikleri belirlenmiştir. Bireylerin genellikle tükettikleri ekmek türü sırası ile
%35,4 arpa ekmeği, %32,3 normal buğday ekmeği ve %32,3 kepekli ekmek olarak
belirlenmiştir.
Sözen (2008) tarafından metal sektöründe faaliyet gösteren bir iş yerinde
çalışanların beslenme alışkanlıklarının saptanması için yapılmış olan araştırmada,
katılımcıların %72,3 ‘ünün her gün düzenli üç ana öğün tüketmekte oldukları ve
%62,6’sının öğün dışında yiyecek-içecek tüketme alışkanlığı olduğu saptanmıştır.
28-35 yaş arası işçilerin temel besin gruplarından üç öğünde tüketme sıklığı daha
yaşlı olan işçilere göre yüksek bulunmuştur (p=0,028). Đşçilerin %41’inin fast-food
türü besin tüketme alışkanlığı olduğu belirlenmiştir. Öğün aralarında tüketilen
yiyecek-içecekler sırası ile %52,6 taze meyve, %43,9 hazır kek-bisküvi, %41,5
kuruyemiş, %31,6 hamur işleri, %26,9 gazlı içecekler, %24,0 hazır meyve suları,
%8,8 çikolata olarak belirlenmiştir.
Đlter (2008) tarafından çalışan kadınlarda besin tüketimi, beslenme
alışkanlıkları ve beden kitle indekslerinin değerlendirilmesi için yapılan çalışmada,
kadınların %76,1’inin orta ve iyi düzeyde beslenme alışkanlığına sahip olduğu
saptanmıştır. Kadınlar arasında öğün atlayanların oranı %61,3’tür. Normal vücut
ağırlığına sahip kadınların günde 3-4 öğün yemek yedikleri, öğünlerin dengeli veya
dengesiz olmasının beden kitle indeksi ile ilişkisinin anlamlı olmadığı saptanmıştır
(p>0,05). Kadınların öğün atlama nedeni olarak sırası ile %42,6 fırsat bulamama,
%36,8 canının istememesi ve zayıflamak için %7,4 olarak gösterilmiştir.
Şirinoğlu (2008) tarafından 10-14
yaş grubu çocukların beslenme
alışkanlıklarını belirlemek amacıyla yürütülen çalışmada, %55,4 oranı ile üç öğün,
%22,7 oranı ile dört öğün yediklerini belirtmişlerdir. Öğrencilerin beslenme ile ilgili
66
bilgilerini %68,1 ailelerinden edindikleri belirlenmiştir. Öğrencilerin %89,2 kahvaltı
yaptıkları, %56,2 ara öğün yedikleri belirlenmiştir. Öğrencilerin kalori alımı ve
annelerinin ve babaların eğitim düzeyleri arasında anlamlı bir fark bulunamamıştır
(p>0,05).
Ulaş (2008) tarafından hastane personelinin sağlıklı beslenme konusundaki
tutum ve davranışları üzerine yapılmış olan araştırmada, bireylerin %42,6 öğün
atlamadığı, %26,1 öğün atladığı ve %31,3 bazen öğün atladığı görülmüştür.
Araştırma sonucunda ‘yağ oranının düşük olması’ önemlidir olarak belirten
kadınların oranı erkeklerden anlamlı derecede fazla bulunmuştur (p<0,005). Bunun
yanında eğitim seviyesi yükseldikçe aynı soruya önemlidir cevabı verenlerin oranının
arttığı saptanmıştır. Ayçiçeği yağını her gün tüketenlerin oranı %56,0 iken zeytinyağı
ve mısırözü yağlarını haftada 1-2 kez tüketirim diyenlerin oranı %49,6ve %73,5
olarak saptanmıştır. Fındık yağı, kuyruk yağı ve soya yağını haftada 1 defadan az
tüketirim diyenlerin oranı %95,0’ten fazladır.
Yüksel (2008) tarafından muhtaç ailelerdeki 15-49 yaş arası kadınların
beslenme ve fiziksel aktivitelerinin saptanması için yapılan araştırmada, kadınların
günlük öğün sayılarının ortalama 2.44 ve ara öğün sayısının 0,67 olduğu, kadınların
%83,3’ünün öğün atladıkları belirlenmiştir. Adölesanlarda en çok atlanan öğün
%76,9 kahvaltı, yetişkinlerde %68,5 öğle yemeği olarak gösterilmiştir. Öğün atlama
nedeni adölesanlarda en çok %92,3 zaman yetersizliği, yetişkinlerde en çok %51,4
maddi yetersizlik olarak gösterilmiştir.
Küçükerdönmez (2008) tarafından, mevsimsel değişikliklerin üniversite
öğrencilerinin besin tüketimi, beslenme alışkanlıkları üzerine etkisini araştırdığı
çalışmada, mevsime göre yağdan alınan enerji miktarında farklılık olmadığını
saptamıştır. Öğrencilerin %85,7’sinin günde üç öğün yediği, %60,0’ının bazen öğün
atladığı, en çok atlanan öğünün %46,2 ile öğle yemeği olduğu, en fazla oranda
gösterilen öğün atlama sebebinin %61,5 ile zaman yetersizliği olduğu saptanmıştır.
Öğrencilerin öğle yemeklerinde en çok tercih ettikleri yemekler sırasıyla %71,4
çorbalar, %60,0 pilav-makarna-börek, %60,0 salata, %54,3 köfte-kebap olarak
67
belirtilmiştir. Akşam yemekleri için sırası ile %91,4 çorba, %80,0 pilav-makarnabörek, %80,0 salata, %65,7 tavuk-balık-hindi, %60,0 zeytinyağlı sebze yemekleri,
%54,3 kuru baklagil yemekleri ve %54,3 etli sebze yemekleri olarak saptanmıştır.
Kahvaltıda yağ tüketme durumu %54,5 ile tereyağı, %36,4 yumuşak kase margarini
ve %13,6 katı margarin olarak belirlenmiştir. Çorbalar için %68,6 ayçiçeği yağı, et
yemekleri için %70,6 ayçiçeği yağı, sebze yemekleri için %54,3 ayçiçeği yağı ve
%37,1 zeytinyağı, kuru baklagil yemekleri için %65,7 ayçiçeği yağı, zeytinyağlı
yemekler için %57,1 zeytinyağı, kızartmalar için %77,1 ayçiçeği yağı, hamur tatlıları
için %60,0 margarin, hamur işleri için %58,1 margarin kullanıldığı tespit edilmiştir.
Ongan (2008) tarafından, okul beslenme programına katılan ve katılmayan
öğrencilerin enerji ve besin öğeleri gereksinimleri açısından değerlendirilmesi için
yaptığı araştırmada, annelerin eğitim durumu ile öğrencilerin beden kitle indeksleri
arasında anlamlı bir ilişki olduğu belirlenmiştir (p<0,05). Okul beslenme programına
katılan öğrencilerin katılmayanlara oranla daha az yağ (p<0,05) ve daha çok posa
(p<0,05) tükettikleri saptanmıştır. Öğrencilerin %75,0’i ara öğün tükettiklerini
belirtmişlerdir.
Ünsal (2008) tarafından, diyet eğitiminin hiperlipidemik hastaların beslenme
alışkanlıkları, bilgi düzeyleri ve beslenme durumuna etkisinin değerlendirilmesi için
yaptığı çalışmada, eğitim sonrasında ara öğünlerde meyve tüketiminin arttığı, simitpoğaça-bisküvi ve kraker tüketiminin azaldığı belirlenmiştir. Verilen eğitimden sonra
bireylerin tereyağı tüketiminin olmadığı, zeytinyağı ve bitkisel yağ tüketiminde
eğitim öncesine göre artış, ekmeğe yağ sürme alışkanlıklarında ise azalma olduğu
gözlenmektedir. Eğitim sonrası sonuçlarına göre, kolesterol ve trigliserid
değerlerinde önemli oranda düşüşler gözlenmektedir.
Okur (2008) tarafından, derin yağda kızartma işleminin bazı bitkisel sıvı
yağların yağ asidi bileşimleri üzerine etkilerinin saptanması için yaptığı araştırmada,
riviera zeytinyağı, rafine ayçiçeği yağı, rafine soya yağı, rafine fındık yağı ve rafine
mısırözü yağları ile ev tipi kapaklı ve otomatik termostat kontrollü elektrikli fritöz
kullanılmıştır. Yağlarda her defasında farklı 200 g.lık patates dilimleri, 2 litre yağ
68
içinde 4 dakikalık süreyle 175 ± 5 0C aralıklı olarak kızartma işlemi 10 defa
gerçekleştirilmiştir. Kızartma periyodunda, bütün yağ çeşitlerinde % serbest yağ
asitliği sürekli artışlar göstererek kızartma işlemi sonunda en üst seviyeye ulaşmıştır.
Kızartma işlemleri, linoleik ve linolenik asitlerin trans izomerlerinde artışa neden
olmamıştır. Trans oleik asit içeriği ise az miktarda ancak istatistiksel açıdan (p<0,01)
önemli artış göstermiştir.
Şimşek (2008) tarafından yürütülen kızartma yağlarının kararlılığı ve termal
yöntemler ile kalitesinin belirlenmesi konulu araştırmada, bir seri kızartma yağlarının
(mısır, ayçiçeği, soya ve fındık) oksidatif kararlılığını belirlemek için diferansiyel
taramalı kalorimetri kullanılarak çalışılmıştır. Yağ örnekleri okside edilmiştir.
Sonuçlar fındık yağının diğer yağlara göre yüksek kararlılığa sahip olduğunu
göstermektedir. En kararsız yağ ayçiçeği yağıdır. Kararlılık sıralaması; fındık yağı,
mısır yağı, soya, ayçiçeği yağı şeklindedir. Bunun nedeninin de yağların doymamış
yağ asidi içeriğine bağlı olduğu sonucuna varılmaktadır. Doymamış yağ asidi içeriği
daha fazla olan ayçiçeği yağının daha kararsız olduğu görülmüştür.
Keskin (2009) tarafından, öğrencilere verilen beslenme eğitiminin besin
tüketimlerine etkisinin araştırıldığı çalışmada, deney grubunda öğrencilerin ön testte
kahvaltı öğününü atlama sıklığındaki en yüksek dağılım %38,5 ile iki haftada bir
olduğu, eğitim sonrası bu surumun %25,0’a gerilediği görülmüştür. Ön testte
kahvaltı öğününü öğrencilerin %34,6’sı atlamazken, eğitim sonrası bu oran %66,7
olarak bulunmuştur. Deney grubunda ön testte öğle öğününü atlayanlar arasından en
yüksek dağılımı %51,9 ile haftada 1-2 kez olduğu bulunmuştur. Son testte ise aynı
atlama sıklığının oranı %17,9’a düşüş göstermiştir. Deney grubunda ön testte öğle
öğününü %28,2 hiç atlamazken son testte %55,1’e yükselmiştir. Beslenme bilgi
notları ön test ve son test sonuçları arasındaki fark anlamlı bulunmuştur (p<0,05).
Öğrencilere verilen eğitim deney grubu öğrencilerinde besin tüketimlerinde genel
anlamda artış meydana getirmiştir.
69
Gümüş (2009) tarafından, adolesanların beslenme ve fiziksel aktivite
durumlarının sağlık ve vücut kompozisyonları ile ilişkisinin saptanması için
yürütülen çalışmada, erkeklerin %69,6’ısnın, kızların %91,6’sının öğün atladığı, en
çok atlanan öğünün iki grupta da kahvaltı olduğu saptanmıştır. Öğün atlama
nedenleri, erkeklerde en yüksek oran %60,0 ile zamansızlık, kızlarda %68,4 ile
isteksizlik olarak gösterilmiştir. Adolesan erkeklerin %15,7’sinin sağlıklı beslenme
indeksi puanı kötü, %80,9’unun puanı orta ve %3,5’inin puanı iyi olarak
değerlendirilmiştir. Öğrencilerin %58,1’i margarini hiç tüketmediğini, tereyağını
%23,7 her gün tükettiğini, %37,9 hiç tüketmediğini belirtmiştir.
70
4- ARAŞTIRMANIN YÖNTEMĐ
Bu araştırma Ankara ili Mamak ilçesinde yaşayan ailelerin beslenme
alışkanlıkları ve yağ tüketim durumlarının saptanması, bu alışkanlık ve tüketim
durumlarının bireylerin yaşına, eğitim ve çalışma durumlarına göre değişiklik
gösterip göstermediğinin belirlenmesi amacıyla planlanmış ve yürütülmüştür.
Ailelerin beslenme alışkanlıkları ve yağ tüketim durumlarının tespiti için alan
araştırması yöntemi ve anket formu kullanılmıştır. Alan araştırması, kütüphane
dışında birinci el veri toplamak amacıyla, anket veya gözlem formları
uygulanmasıyla, hane halkının konut, gelir, tüketim ve eğitim durumlarının tespiti
için kullanılan yöntemdir (Arıkan, 2004).
4.1. Araştırmanın Evreni
Araştırma
evrenini
Ankara
ili,
Mamak
ilçesinde
yaşayan
aileler
oluşturmaktadır. Türkiye Đstatistik Kurumu Adrese Dayalı Kayıt Sistemi (ADNKS)
verilerine göre Mamak Đlçesi 2008 yılı nüfusu 520.446 kişidir (TÜĐK, 2008).
4.2. Araştırmanın Örneklemi
Ankara ili, Mamak ilçesi sınırları içerisinde yaşayan aileler arasından rastgele
örneklem yoluyla seçilen 380 aile araştırma örneklemini oluşturmuştur.
4.3. Veri Toplama Tekniği ve Aracı
Veri toplama aracı olan anket formu ayrıntılı biçimde yapılmış olan kaynak
taraması sonucu oluşturulmuştur. Anket formu oluşturulduktan sonra istatistik
konusunda yetkin görüşler alınmış, ön test uygulanmış ve forma son hali verilmiştir.
Ekler kısmında sunulan araştırma aracı 41 sorudan oluşan anket formudur.
71
Kişisel bilgiler, beslenme alışkanlıkları ve yağ tüketim düzeyi ve alışkanlıkları
bölümleri olmak üzere 3 ana bölümden oluşmuştur.
Đlk bölüm olan kişisel bilgiler bölümünde, araştırmanın değişkenlerini
oluşturacak olan yaş, eğitim durumu, çalışma durumu yanında cinsiyet bilgilerine yer
verilmiştir.
Beslenme alışkanlıklarının saptanması için hazırlanan ikinci bölümde, ailelerin
beslenme konusundaki doğru ve hatalı davranışlarının saptanması ve öğün atlama,
öğün aralarında tüketilen besinlerle ilgili bilgi edinilmesi için 22 soru hazırlanmıştır.
Son bölümde ise yağ tüketim düzeyi ve yağ kullanma alışkanlıklarının
saptanması, yağları kullanırken uygulanan hatalı davranışlar, yağların saklanması ve
yağ satın alırken en çok dikkat edilen noktanın belirlenmesi amacıyla 14 soru
hazırlanmıştır.
Anket formunun uygulanması, yüz yüze görüşme yöntemi ile rastgele yöntemle
seçilmiş ve gönüllü bireylere yapılmıştır.
4.4. Verilerin Analizi ve Değerlendirilmesi
Araştırma sonucunda anket formu ile toplanmış olan veriler, “SPSS Statistics
17.0 “ programı ile değerlendirilmiştir. Elde edilen veriler için yaş, cinsiyet, eğitim
durumu, çalışma durumu ve beslenme eğitimi alma durumu değişkenleri dikkate
alınarak mutlak ve yüzde değerlerini gösteren frekans tabloları hazırlanmıştır.
Anketin yukarıda sayılan değişkenleri ile ölçülen beslenme alışkanlıklarını gösteren
davranışlar arasında Ki-Kare (χ2) ilişki analizi yapılmıştır. Ki-kare ilişki analizinde
göze sayısına karşı duyarlılık olduğundan analizlerin gerçekleşebilmesi için
değişkenler, ankette yer verilmiş halinden farklı biçimde toplulaştırılmıştır. Bu
toplulaştırma yaş için ‘1= 20-30 yaş genç grup, 2= 31-50 yaş orta yaş grubu ve 3=51
yaş ve üzeri orta yaş üzeri grup’ olarak düzenlenmiştir. Aynı şekilde katılımcıların
eğitim durumları ‘1= Đlköğretim Düzeyi ve Altı, 2= Lise Düzeyi ve 3= ÜniversiteYüksekokul Düzeyi’ olarak düzenlenmiştir.
Ki-kare ilişki analizi için aşağıdaki hipotezler kurulacaktır:
72
H0 : ............................ kişisel değişkeni ile ......................... beslenme
alışkanlığı arasında istatistiksel ilişki yoktur.
H1 : ……………….. kişisel değişkeni ile ……………….. beslenme alışkanlığı
arasında istatistiksel ilişki vardır.
Yapılan Ki-kare ilişki analizi sonucunda;
Anlamlılık Düzeyi (P) < Tablo Değeri (α) = 0,05 tablo değerinden küçük ise H1
hipotezi kabul edilmiştir. Yani değişkenler arasında istatistiksel açıdan ilişki vardır
sonucuna varılmıştır.
Anlamlılık Düzeyi (P) > Tablo Değeri (α) = 0,05 tablo değerinden büyük ise
H0 hipotezi kabul edilmiştir. Yani değişkenler arasında istatistiksel açıdan ilişki
yoktur sonucuna varılmıştır.
Çalışmada çok sayıda Ki-kare ilişki analizi yapılmış olup bu analizlerden
sadece istatistiksel olarak anlamlı ilişki olduğu sonucuna varılanlar, bulgular
kısmında tablolar halinde sunulmuştur. Đstatistiksel ilişki yoktur sonucuna ulaşılan
analizler için ilgili tablo başlığı altında gerekli açıklamalar yapılmıştır.
Diğer analizlerin yapılabilmesi için veriler arasında birbiri ile bağlantılı
sorularda boyutlar oluşturulmuş ve boyut puanları hesaplanmıştır. Bu boyutlar; 1beslenme bilgilerini edinme kaynağı olarak kitle iletişim araçlarını kullanma
durumları, 2- genel beslenme alışkanlıkları ve 3- genel yağ kullanma alışkanlıkları
olarak oluşturulmuştur.
Đlk boyut olan kitle iletişim araçlarının beslenme bilgi kaynağı olarak
kullanılma durumunun saptanması ile ilgili olarak, toplumdaki her bireyin günlük
hayatında sıklıkla kullandığı gazete, dergi ve televizyonun doğru beslenme
bilgilerinin alınması için kullanılıp kullanılmadığının belirlenmesi hakkındaki sorular
olarak belirlenmiştir. Kitle iletişim araçlarında verilen bilgilerin uzman kişiler
tarafından hazırlanan beslenme hakkındaki haberler olduğu anket sorularında
belirtilmiştir. Kitle iletişim araçlarının topluma doğru bilgilerin verilmesi için
kullanılmasının kolaylığı ve bu bilgilerin mutlaka yetkili ve uzman kişilerce
verilmesinin, toplum sağlığının korunması açısından faydalı olacağı bilinmektedir.
73
Đkinci boyut olarak belirlenen genel beslenme alışkanlıkları ile ilgili sorular
ise; öğün atlama durumu, kahvaltı yapma ve öğünler arasında gıda tüketimi
sorularından oluşmaktadır.
Üçüncü boyut olarak ele alınan genel yağ kullanma alışkanlıkları boyutu ise;
yağların yakarak kullanılması, kızartma işlemi için kullanılan yağ çeşidi ve kaç defa
kullanıldığı, kızartma için kullanılan araç ve kullanılmış yağın ne şekilde atıldığı ile
ilgili sorulardan oluşmaktadır.
Boyut puanlamaları yapılması için doğru davranışlara yüksek, yanlış
davranışlara düşük puanlar verilmiş (Ek 3), kişilerin verdikleri cevaplar
değerlendirilmiş ve beslenme alışkanlıkları yüksek, orta ve düşük olarak saptanmıştır
(Ek 2). Boyut puanları ekler kısmında tablolar halinde verilmiştir. Oluşturulmuş
boyutlar için önce ki-kare ilişki analizi testi uygulanmış ve anlamlı ilişki saptanan
analiz sonuçları tablolar halinde sunulmuştur.
Ki-kare analizi dışında yapılabilecek analizlerin saptanması amacıyla
verilerin dağılımı test edilmiştir. Bu işlem için Kolmogorov-Simirnov (K-S) Testi
uygulanmıştır.
Test
sonucunda
değerlerin
normal
dağılım
göstermediği
belirlenmiştir. Bu nedenle parametrik olmayan t testleri yapılmasına karar verilmiştir.
Değişken basamağı iki olan (çalışıyor musunuz? gibi) sorular için Mann-Whitney U
testi ve değişken basamağı üç ve üçten fazla olan sorular (yaşınız? gibi) için KruskalWallis testi uygulanmıştır.
Kolmogorov-Simirnov (K-S) Testi için kullanılan hipotezler:
H0 : Normal dağılım vardır. (Parametrik hipotez testleri uygulanacaktır.)
H1 : Normal dağılım yoktur. (Parametrik olmayan hipotez testleri
uygulanacaktır.)
Mann-Whitney U Hipotez Testi için aşağıdaki hipotezler kurulacaktır:
H0 : M1 = M2 istatistiksel fark yoktur.
H1 : M1 ≠ M2 istatistiksel fark vardır.
74
Kruskal-Wallis Hipotez Testi için aşağıdaki hipotezler kurulacaktır:
H0 : M1 = M2 = M3 istatistiksel fark yoktur.
H1 : M1 ≠ M2 ≠ M3 istatistiksel fark vardır.
Test sonuçlarına göre;
Sig< (α) = 0,05 H1 kabul edilecektir, fark vardır.
Sig> (α) = 0,05 H0 kabul edilecektir, fark yoktur.
Yapılan tüm analizlerle elde edilen sonuçlar tablolar halinde, ilişki analizi
kurulamamış veriler ise yalnızca frekans ve yüzdeleri gösteren grafikler halinde
sunulmuştur. Tablo ve grafiklerle gösterilen veriler daha önce konu ile ilgili
hazırlanmış olan çalışmaların bulguları ile karşılaştırılarak tablo altlarında
yorumlanmıştır.
75
5- BULGULAR VE TARTIŞMA
Bu bölümde katılımcıların kişisel bilgileri ile beslenme alışkanlıkları ve yağ
tüketim düzeyleri ile yağ tüketim alışkanlıkları ile ilgili tablolar ve açıklamalar yer
almaktadır.
5.1. Kişisel Bilgiler Đle Đlgili Bulgular
Bu bölümde katılımcıların kişisel bilgileri yer almaktadır. Araştırmaya katılan
bireylerin demografik dağılımı aşağıdaki tabloda gösterilmiştir.
Tablo 1. Ailelerin Demografik Dağılımları
CĐNSĐYET
Kadın
Erkek
YAŞ
20-30 Yaş
31-40 Yaş
41-50 Yaş
51-60 Yaş
61 Yaş ve Üzeri
ÖĞRENĐM DURUMU
Okur-yazar değil
Okur-yazar
Đlköğretim mezunu
Lise mezunu
Üniversite/yüksekokul mezunu
ÇALIŞMA DURUMU
Evet
Hayır
MESLEĞĐ
Ev Hanımı
Memur
Đşçi
Serbest meslek/ kendi işyeri
Emekli
Avukat, Doktor
Çalışmıyorum
(n=380)
Sayı
345
35
%
90,8
9,2
97
134
80
43
26
25,5
35,3
21,1
11,3
6,8
22
24
186
114
34
5,8
6,3
48,9
30,0
8,9
98
282
25,8
74,2
273
33
18
29
11
16
9
71,8
8,7
4,7
7,6
2,9
4,2
2,4
76
Tablo 1’de görüldüğü gibi araştırmaya katılan bireylerin %90,8’inin kadın ve
%9,2’sinin erkek olduğu belirlenmiştir.
Bireylerin yaşları incelendiğinde, katılımcıların %35,3’ünün 31-40 yaş,
%25,5’inin 20-30 yaş, %21,1’inin 41-50 yaş, %11,3’ünün 51-60 yaş ve %6,8’inin 61
yaş üzeri olduğu saptanmıştır.
Katılımcıların eğitim durumlarına bakıldığında, %48,9’unun ilköğretim
okulu, %30,0’unun lise, %8,9’unun yüksekokul ya da üniversite mezunu olduğu
tespit edilmiştir. Bunun yanında %6,3’ünün herhangi bir okuldan mezun olamamış
ancak okuma-yazma bildiği ve %5,8’inin okuma-yazma bilmediği tespit edilmiştir.
Katılımcıların çalışma durumları incelendiğinde, %74,2’sinin çalışmadığı,
%25,8’inin çalıştığı saptanmıştır. Katılımcıların %71,8’inin ev hanımı oldukları
belirlenmiştir. Çalışan bireylerin %8,7’sinin memur, %7,6’sının serbest meslek
sahibi ve %4,7’sinin işçi oldukları saptanmıştır.
Yapılan bir araştırmada, araştırmaya katılan kadınların %78,2’sinin ev hanımı
%11,5’inin memur olduğu belirlenmiştir (Candemir, 2006).
77
Beslenme Eğitimi
334
87,89%
46
12,11%
Evet
Hayır
Grafik 1. Katılımcıların Beslenme Eğitimi Alma Durumuna Göre Dağılımı
Grafik 1 incelendiğinde katılımcıların %12,1’inin beslenme eğitimi aldığı ve
%87,9’unun ise beslenme eğitimi almamış olduğu saptanmıştır.
Birsen (2004) tarafından yapılan araştırmada katılımcıların %94,0’ünün
beslenme eğitimi almadıkları belirlenmiştir.
Serter Yiğit (2006) tarafından yapılan araştırmada ise katılımcıların
%28,6’sının hiç, %43,7’sinin tam bir beslenme eğitimi almadıkları belirlenmiştir.
Çetin (2007) tarafından yetişkin bireyler arasında yapılan çalışmada da diğer
çalışmalarla benzer şekilde katılımcıların %86,3’ünün beslenme eğitimi almadığı,
%13,7’sinin eğitim aldığı saptanmıştır.
78
5.2. Beslenme Alışkanlıkları Đle Đlgili Bulgular
Bu bölümde araştırmaya katılan bireylerin genel beslenme alışkanlıkları
incelenmiştir. Beslenme alışkanlıkları ile ilgili veriler iki boyutta değerlendirilmiştir.
Bu boyutların ilki beslenme bilgilerini edinme konusunda kitle iletişim araçlarının
kullanılması durumudur. Đkinci boyut genel beslenme alışkanlıklarıdır. Bununla
birlikte boyutlar dışında tutulmuş olan bulgular çapraz tablolar ile ki-kare ilişki
analizi kapsamında incelenmiştir.
Beslenme Bilgilerinin Kaynağı
26
6,8%
14
3,7%
7
2 6 4
0,5%1,6%1,1% 1,8%
35
9,2%
65
17,1%
221
58,2%
Eğitim aldım
Komşu ve arkadaş çevresi
Beslenme uzmanları, diyetisyen
Televizyon, radyo, internet vb.
Dergi, gazete, broşür, kitaplar vb.
Doktorlar
Aile ve yakın akrabalar
Gıda satış elemanları
Arkadaşlar
Grafik 2. Katılımcıların Beslenme Bilgilerini Edindikleri Kaynaklara Göre Dağılımı
Grafik 2 incelendiğinde araştırmaya katılan bireylerin beslenme konusundaki
bilgilerini %58,2’sinin aile içinde, %17,1’inin televizyon, radyo ve internetten,
%6,8’inin komşu ve arkadaş çevresinden ve %9,2’sinin aldıkları eğitimden beslenme
bilgilerini edindikleri tespit edilmiştir.
79
Benzer şekilde Yolalan Demirel (1997) tarafından, farklı sosyo-ekonomik
düzeydeki kadınların yiyecek hazırlama, saklama ve satın alma durumları arasındaki
farkları ortaya koymak amacı ile yürütülen çalışmada, kadınların beslenme bilgilerini
öğrendikleri kaynaklar üç farklı ekonomik düzeyde de %51,9 anne ve aile büyükleri
olarak belirtilmiştir.
Önay (2006) tarafından yapılan çalışmada ise bilgi kaynağı olarak %36,4
sağlık personeli, %13,6 diyetisyen, %31,8 aile-yakınlar, %18,2 kitle iletişim araçları
olduğu belirlenmiştir.
Karasu (2006)’nın yaptığı çalışmada da beslenme bilgilerini edindikleri
kaynakları ifade eden
öğrencilerin %58,1’inin ailelerinden,
% 37,3’ünün
televizyondan, % 36,9’unun okuldan, %33,8’inin gazeteden bilgi edindiği tespit
edilmiştir.
Türkmenoğlu Şimşek (2007) ise öğrencilerle yaptığı çalışmada öğrencilerin
beslenme ile ilgili bilgilerini %67,3’ü ailelerinden, %45,1’i okulda derslerden,
%15,2’si dergi ve gazetelerden, %12,9’u radyo ve televizyondan ve %11,6’sı
beslenme kitaplarından öğrendikleri saptamıştır.
Şirinoğlu (2008)’nun öğrencilerin beslenme alışkanlıklarını saptamak amacıyla
yürüttüğü çalışmada öğrencilerin beslenme ile ilgili bilgilerini %68,1’inin
ailelerinden edindikleri belirlenmiştir.
Konu ile ilgili yapılan bu çalışmalar çalışmamızla paralellik göstermektedir.
Tüm bu sonuçlar değerlendirildiğinde bireylerin beslenme ile ilgili bilgilerini
edindikleri en önemli kaynak olarak gösterilen ailede öğrenilen tutum ve
davranışların hayat boyu devam ettiği ve doğru beslenme alışkanlıklarının bireylere
anaokulu ve anasınıfı düzeyinde aileleri tarafından verilmesinin önemi çok büyüktür.
80
Tablo 2. Katılımcıların Beslenme Bilgilerini Edindikleri Kaynaklar Đle Öğrenim
Durumuna Göre Dağılımı (Đkili Đlişki Tablosu ve Ki-Kare Đlişki Analizi
Sonuçları)
Beslenme ile ilgili bilgilerinizi
nerden edindiniz?
Öğrenim Durumu
Đlköğretim
ve Altı
Lise
ÜniversiteYüksek okul
Toplam
46
25
8
79
Toplam %
13,3
7,2
2,3
22,9
Aile, Akraba, Komşu ve Sayı
Arkadaş Çevresi
Toplam %
172
69
13
254
49,9
20,0
3,8
73,6
8
1
3
12
Toplam %
2,3
0,3
0,9
3,5
Sayı
226
95
24
345
Kitle Đletişim Araçları
Doktor, Diyetisyen vb.
Toplam
Sayı
Sayı
Toplam %
65,5
27,5
7,0
100,0
(2 hücre (22,2%) beklenen frekans 5’den küçük değildir. En küçük beklenen frekans 0,83’dür.)
χ2 = 10,926; SD= 4 ve P= 0,027
Tablo 2’den görüldüğü gibi; ilköğretim altı kişilerin %49,9’unun, lise mezunu
olanların %20,0’sinin beslenme bilgilerini aile, akraba, komşu ve arkadaş
çevresinden edindikleri; ilköğretim altı kişilerin %13,3’ünün kitle iletişim
araçlarından beslenme bilgilerini edindikleri saptanmıştır. Beslenme eğitimi almamış
katılımcıların beslenme ile ilgili bilgilerini edindikleri kaynaklar ile öğrenim durumu
değişkeni karşılaştırılmış ve aralarındaki ilişki istatistiksel açıdan anlamlı (p<0,05)
bulunmuştur.
Beslenme bilgilerini edindikleri kaynaklar ile diğer değişkenler arasında da
ilişki olup olmadığı araştırılmış ve yaş ve çalışma durumu ile beslenme bilgilerinin
edinildiği kaynaklar arasında anlamlı bir ilişki saptanamamıştır (p>0,05). Bu sonuca
göre bireylerin beslenme bilgilerini edindikleri kaynaklar ile yaşları ve çalışma
durumları arasında ilişki yokken, öğrenim durumlarının beslenme bilgilerini edinme
kaynaklarını etkilediği söylenebilir.
81
Tablo 3. Beslenme Bilgilerini Edinme Kaynağı Olarak Kitle Đletişim Araçlarını
Kullanma Durumu (Boyut 1) Đle Cinsiyete Göre Dağılımı (Đkili Đlişki
Tablosu ve Ki-Kare Đlişki Analizi Sonuçları)
Beslenme Bilgilerini Edinme Kaynağı Olarak
Kitle Đletişim Araçlarını Kullanma Durumu
Düşük
Orta
Yüksek
Toplam
Cinsiyet
Kadın
Erkek
Toplam
Sayı
118
18
136
Toplam %
31,1
4,7
35,8
79
11
90
Toplam %
20,8
2,9
23,7
Sayı
148
6
154
Toplam %
38,9
1,6
40,5
Sayı
345
35
380
Toplam %
90,8
9,2
100,0
Sayı
(0 hücre (0,0%) beklenen frekans 5’den küçük değildir. En küçük beklenen frekans 8,29’dur.)
χ2 = 8,812; SD= 2 ve P= 0,012
Tablo 3 incelendiğinde cinsiyete göre kadınların %38,9’unun yüksek,
erkeklerin %1,6’sının yüksek davranış puanlarına sahip oldukları tespit edilmiştir.
Beslenme bilgileri için kitle iletişim araçlarını kullanma durumu ile cinsiyet arasında
anlamlı bir ilişki söz konusudur (p<0,05). Kitle iletişim araçlarından beslenme ile
ilgili bilgileri alıp kullanan ve bu boyuttan yüksek davranış puanı alan kadın oranı
yüzde olarak erkeklerden fazladır. Kadınların erkeklere oranla beslenme bilgileri
kaynağı olarak kitle iletişim araçlarından daha çok faydalandıkları söylenebilir.
Çetin (2007) tarafından, yetişkin tüketicilerin besin tercihleri ve sağlıklı
beslenmeye yönelik tutumları üzerinde cinsiyet faktörünün etkisinin araştırıldığı
çalışmada bireylerin %76,5’inin beslenme ile ilgili haberleri takip ettikleri
belirlenmiştir. Bu haberleri izledikleri kaynak olarak sırası ile %51,2 televizyon,
%43,5 gazete-dergi, %39,2 internet, %7,8 kitaplar, %4,9 radyo ve %10,8 hepsi
olarak saptanmıştır. Kitle iletişim araçlarını takip eden kadınların oranının %83,5
erkeklerden %69,5 fazla olduğu saptanmıştır.
82
Tablo 4. Beslenme Bilgilerini Edinme Kaynağı Olarak Kitle Đletişim Araçlarını
Kullanma Durumu (Boyut 1) Đle Yaşa Göre Dağılımı (Đkili Đlişki Tablosu
ve Ki-Kare Đlişki Analizi Sonuçları)
Beslenme Bilgilerini Edinme
Kaynağı Olarak Kitle Đletişim
Araçlarını Kullanma Durumu
Düşük
Orta
Yüksek
Toplam
Yaş
20-30 Yaş
Arası
31-50 Yaş
Arası
51 ve
Üzeri
Toplam
Sayı
30
71
35
136
Toplam %
7,9
18,7
9,2
35,8
Sayı
20
54
16
90
Toplam %
5,3
14,2
4,2
23,7
Sayı
47
89
18
154
12,4
23,4
4,7
40,5
97
214
69
380
25,5
56,3
18,2
100,0
Toplam %
Sayı
Toplam %
(0 hücre (0,0%) beklenen frekans 5’den küçük değildir. En küçük beklenen frekans 16,34’dür.)
χ2 = 11,072; SD= 4 ve P= 0,026
Tablo 4’e göre 31-50 yaş arası katılımcıların %23,4’ünün yüksek, %18,7’sinin
düşük, %14,2’sinin orta düzeyde davranış puanı alarak kitle iletişim araçlarını
beslenme bilgilerini edinmek için kullandıkları, 20-30 yaş arası katılımcıların ise
%12,4’ünün yüksek puan alarak kitle iletişim araçlarını kullandıkları saptanmıştır.
Yapılan analiz sonucunda beslenme bilgileri için kitle iletişim araçlarını
kullanma durumu ile yaş değişkeni arasında istatistiksel açıdan anlamlı bir ilişki
olduğu saptanmıştır (p<0,05). Tablo incelendiğinde 51 yaş ve üzeri katılımcıların
yarısına yakınının Boyut 1 için düşük puan aldığı, bununla birlikte 20-30 yaş
arasındaki katılımcıların yaklaşık yarısının yüksek puan aldığı görülmektedir. Bu da
yaşı genç olan katılımcıların kitle iletişim araçlarını beslenme bilgi kaynağı olarak
daha çok kullandıklarını göstermektedir.
83
Tablo 5. Beslenme Bilgilerini Edinme Kaynağı Olarak Kitle Đletişim Araçlarını
Kullanma Durumu (Boyut 1) Đle Beslenme Eğitimi Alma Durumuna Göre
Dağılımı (Đkili Đlişki Tablosu ve Ki-Kare Đlişki Analizi Sonuçları)
Beslenme Bilgilerini Edinme Kaynağı Beslenme Đle Đlgili Eğitim Alma
Olarak Kitle Đletişim Araçlarını
Durumu
Kullanma Durumu
Evet
Hayır
Düşük
Orta
Yüksek
Toplam
Toplam
Sayı
12
124
136
Toplam %
3,2
32,6
35,8
5
85
90
Toplam %
1,3
22,4
23,7
Sayı
29
125
154
Toplam %
7,6
32,9
40,5
Sayı
46
334
380
12,1
87,9
100,0
Sayı
Toplam %
(0 hücre (0,0%) beklenen frekans 5’den küçük değildir. En küçük beklenen frekans 10,89’dur.)
χ2 = 11,553; SD= 2 ve P= 0,003
Tablo 5’e göre beslenme eğitimi almayan katılımcıların %32,9’unun yüksek,
%32,6’sının düşük, %22,4’ünün orta düzeyde davranış puanı ile kitle iletişim
araçlarını kullandıkları belirlenmiştir. Beslenme ile ilgili eğitim alanların ise
%7,6’sının yüksek düzeyde davranış puanı alarak kitle iletişim araçlarını
kullandıkları saptanmıştır. Beslenme bilgileri için kitle iletişim araçlarını kullanma
durumu (Boyut 1) ile beslenme eğitimi alma durumu arasında anlamlı bir ilişki
olduğu görülmektedir (p<0,05). Kitle iletişim araçlarında beslenme ile ilgili çıkan
haber, makale vb. orta düzeyde yararlananlar beslenme eğitimi almamış olan grupta
daha yüksek orandadır.
Birsen (2004) tarafından yürütülen çalışmada katılımcıların %94,0’ünün
beslenme eğitimi almadıkları, beslenme ile ilgili haberleri takip ettikleri kaynakların
sırası ile %52,0 televizyon, %40,5 gazete, %16,0 radyo, %13,0 bilimsel dergi, %11,5
kitaplar, %8,5 magazin dergisi ve %1,0 internet olarak tespit edilmiştir.
84
Tablo 6. Beslenme Bilgilerini Edinme Kaynağı Olarak Kitle Đletişim Araçlarını
Kullanma Durumu (Boyut 1) Đle Öğrenim Durumuna Göre Dağılımı (Đkili
Đlişki Tablosu ve Ki-Kare Đlişki Analizi Sonuçları)
Beslenme Bilgilerini Edinme
Kaynağı Olarak Kitle Đletişim
Araçlarını Kullanma Durumu
Düşük
Orta
Yüksek
Toplam
Öğrenim Durumu
Đlköğretim ve
Altı
Lise
Sayı
108
24
4
136
Toplam %
28,4
6,3
1,1
35,8
50
29
11
90
13,2
7,6
2,9
23,7
74
61
19
154
Toplam %
19,5
16,1
5,0
40,5
Sayı
232
114
34
380
Toplam %
61,1
30,0
8,9
100,0
Sayı
Toplam %
Sayı
ÜniversiteYüksek okul Toplam
(0 hücre (0,0%) beklenen frekans 5’den küçük değildir. En küçük beklenen frekans 8,05’dir.)
χ2 = 32,564; SD= 4 ve P= 0,000
Tablo incelendiğinde kitle iletişim araçlarının kullanılma durumu konusunda
öğrenim durumu istatistiksel açıdan fark yaratmaktadır (p<0,05). Đlköğretim ve altı
eğitim düzeyinde olan katılımcıların %28,4’ü beslenme bilgileri için kitle iletişim
araçlarını kullanma durumu için düşük davranış puanı alırken lise ve üzeri eğitim
durumuna sahip olan katılımcıların %5,0’i yüksek davranış puanı almışlardır.
Beslenme bilgileri için kitle iletişim araçlarını kullanma durumu ile
katılımcıların çalışma durumları arasında yapılan ki-kare analiz sonucunda anlamlı
bir fark elde edilememiştir (p>0,05).
Birsen (2004) tarafından memurlar üzerinde yapılan çalışmada beslenme ile
ilgili haberleri takip ettikleri kaynakların sırası ile %52,0 televizyon, %40,5 gazete,
%16,0 radyo, %13,0 bilimsel dergi, %11,5 kitaplar, %8,5 magazin dergisi ve %1,0
internet olarak tespit edilmiştir.
85
Tablo 7.
Beslenme Bilgilerini Edinme Kaynağı Olarak Kitle Đletişim Araçlarını
Kullanma Durumunun (Boyut 1) Demografik Değişkenlere Göre Hipotez
Beslenme Bilgileri Đçin Kitle Đletişim Araçlarını Kullanma
durumu
Test Sonuçları Tablosu
Değişkenler
Cinsiyet
Kadın
Erkek
Gözlem
Sayısı
Ortalama
345
35
195,16
144,57
Evet
98
188,53
Hayır
282
191,18
Evet
46
233,23
Hayır
334
184,62
20-30 Yaş
31-50 Yaş
51 veÜzeri
97
214
69
209,60
195,90
146,88
232
166,29
114
34
224,66
241,15
Test
Đstatistiği
Anlamlılık
(P)
4430,0
0,009*
13625,0
0,835
5716,5
0,004*
14,657
0,001*
30,192
0,000*
(*) P < α = 0,05
Çalışma
Durumu
P > α = 0,05
Beslenme
Eğitimi Alma
(*) P < α = 0,05
Yaş
(*) P < α = 0,05
Öğrenim
Durumu
Đlköğretim
ve Altı
Lise
ÜniversiteYüksek Okul
(*) P < α = 0,05
Beslenme bilgileri için kitle iletişim araçlarını kullanma durumu boyutu için
yukarıdaki tabloda görülen değişkenler arasında yapılan Mann-Whitney U (M-W-U)
ve Kruskal-Wallis (K-W) hipotez testleri uygulanmıştır. Test sonuçlarına göre
cinsiyete göre kitle iletişim araçlarını kullanma durumu arasında istatistiksel açıdan
fark saptanmıştır (p=0,009). Yani kadınlar beslenme konusunda bilgi edinmek için
kitle iletişim araçlarını erkeklerden daha çok kullanmaktadırlar.
Beslenme eğitimi alma durumu değişkeni ile yapılan test sonucu da istatistiksel
açıdan anlamlı bulunmuştur (p=0,004). Bu durum da beslenme eğitimi alan
86
katılımcıların almayanlara göre daha yüksek oranda kitle iletişim araçlarından
faydalandıklarını göstermektedir.
Beslenme bilgileri için kitle iletişim araçlarını kullanma durumu boyutu için
yaş değişkeni ile analiz yapıldığında istatistiksel açıdan anlamlı bir fark (p=0,001)
bulunduğu saptanmıştır. Yapılan analiz sonucuna göre genç katılımcıların (20-30
yaş) diğer yaş gruplarına göre daha yüksek oranda kitle iletişim araçlarını
kullandıkları, yaş büyüdükçe kitle iletişim araçlarını kullanma oranının azaldığı
saptanmıştır.
Öğrenim durumu değişkeni ile yapılan analiz sonucunda da istatistiksel açıdan
anlamlı (p=0,000) bir fark olduğu saptanmıştır. Analiz sonucuna göre öğrenim
durumu yükseldikçe kitle iletişim araçlarından faydalanma ile ilgili boyut puanının
arttığı saptanmıştır. En yüksek oranda üniversite ve yüksekokul mezunları, ikinci
sırada lise mezunları ve en düşük oranda ilköğretim ve altında öğrenim durumuna
sahip katılımcıların yer aldığı saptanmıştır.
Analiz için kullanılan demografik değişkenler arasında yalnızca çalışma
durumunun kitle iletişim araçlarından faydalanma konusunda istatistiksel açıdan fark
yaratmadığı saptanmıştır (p=0,835).
Yapılan hipotez ve ilişki analizi testleri benzer sonuçlar vermiştir. Bu
durumda beslenme bilgileri için kitle iletişim araçlarını kullanma durumu hakkında
yapılan analizler incelendiğinde beslenme bilgilerini edinmek için, kadınların
erkeklerden daha çok, gençlerin yaşlılardan daha çok, beslenme eğitimi alanların
almayanlardan daha çok ve eğitim durumu yüksek olanların düşük olanlardan daha
çok kitle iletişim araçlarını kullandıkları saptanmıştır.
87
Tablo 8. Katılımcıların Beslenme Bilgilerini Değerlendirme Durumu Đle Beslenme
Eğitimi Alma Durumuna Göre Dağılımı (Đkili Đlişki Tablosu ve Ki-Kare
Đlişki Analizi Sonuçları)
Beslenme bilgilerinizi yeterli buluyor
musunuz?
Çok Yeterli-Yeterli
Yetersiz
Evet
Hayır
Toplam
Sayı
36
224
260
Toplam %
9,5
58,9
68,4
9
105
114
2,4
27,6
30,0
1
5
6
Toplam %
0,3
1,3
1,6
Sayı
46
334
380
12,1
87,9
100,0
Sayı
Toplam %
Hiç Bilgim Yok
Toplam
Beslenme Đle Đlgili Eğitim Alma
Durumu
Sayı
Toplam %
(1 hücre (16,7%) beklenen frekans 5’den küçük değildir. En küçük beklenen frekans 0,73’dür.)
χ2 = 2,757; SD= 2 ve P= 0,252
Tabloda görüldüğü gibi katılımcıların %68,4’ü beslenme bilgilerini yeterli
bulduklarını belirtmiştir. Beslenme bilgilerini yeterli ve çok yeterli olarak belirten
grup içinde, beslenme eğitimi almadığı halde beslenme bilgilerini çok yeterli ve
yeterli bulanlar %58,9’dur. Katılımcıların beslenme bilgilerini yeterli bulma durumu
ile araştırmada kullanılan hiçbir değişken arasında anlamlı bir ilişki saptanamamıştır
(p>0,05).
Sevenay (1996) tarafından yürütülen çalışmada, kadınların %56,54’ünün
yeterli, %31,92’sinin iyi, %8,85’inin yetersiz ve %2,69’unun çok iyi beslenme bilgi
düzeyine sahip oldukları saptanmıştır.
88
Tablo 9. Katılımcıların Sofra Düzeni Đle Öğrenim Durumuna Göre Dağılımı (Đkili
Đlişki Tablosu ve Ki-Kare Đlişki Analizi Sonuçları)
Öğrenim Durumu
Evinizde sofra düzeni nasıldır?
Aile Hep Birlikte
Sofraya Oturur
Lise
Sayı
134
83
27
244
Toplam %
35,3
21,8
7,1
64,2
47
20
7
74
12,4
5,3
1,8
19,5
47
10
0
57
12,4
2,6
0,0
15,0
4
1
0
5
Toplam %
1,1
0,3
0,0
1,3
Sayı
232
114
34
380
Toplam %
61,1
30,0
8,9
100,0
Her Birey Đstediği Zaman Sayı
Yemek Yer
Toplam %
Yer Sofrası Kullanılır
Aynı Kaptan Yemek
Yenir
Toplam
ÜniversiteYüksek okul Toplam
Đlköğretim
ve Altı
Sayı
Toplam %
Sayı
(3 hücre (25,0%) beklenen frekans 5’den küçük değildir. En küçük beklenen frekans 0,45’dir.)
χ2 = 17,586; SD= 6 ve P= 0,007
Tablo 9’da görüldüğü gibi araştırmaya katılan bireylerin ailelerinde sofra
düzeni genel olarak aile üyelerinin hep birlikte sofraya oturması %64,2 olarak tespit
edilmiştir. Ailede yer sofrası kullanma durumu üniversite ve yüksek okul
mezunlarında görülmezken, ilköğretimde %12,4 ve lise düzeyinde %2,6 olarak tespit
edilmiştir. Yapılmış olan analizlerde aile içinde sofra düzeninin öğrenim durumu ile
anlamlı bir ilişki içinde olduğu (p<0,05) ancak yaş ve çalışma durumu ile istatistiksel
açıdan anlamlı bir ilişki olmadığı (p>0,05) saptanmıştır.
Avan (2006) tarafından Mardin ilinde gerçekleştirilen çalışmada katılımcılar
arasında yer sofrasında yemek yiyenlerin oranı % 92,6 ve tek tabaktan yemek
yiyenlerin oranı %47,2 olarak belirlenmiştir. Türkmenoğlu Şimşek (2007)’in yaptığı
çalışmada ise öğrencilerin evlerinde yemek yeme düzeni ile ilgili olarak %88,0
oranında sofraya hep beraber oturur, %65,7 herkes ayrı kaplardan yemek yer, %34,2
89
yer sofrası kullanılır ve %54,8 öğünler belirli saatlerde yenir şeklinde tespit
edilmiştir.
28
7,4%
270
71,1%
2
10
2,6% 0,5%
1 öğün
Öğün Sayısı
2 öğün
70
18,4%
3 öğün
4 öğün
5 öğün ve fazlası
Grafik 3. Katılımcıların Günlük Öğün Sayılarına Göre Dağılımı
Grafik 3’e göre katılımcıların %71,1’inin günde üç öğün yemek yedikleri
belirlenmiştir. Öğün sayısı ile araştırmada kullanılan değişkenlerin ki-kare ilişki
analizleri sonucunda anlamlı bir ilişkiye rastlanmamıştır. Yapılan çalışmalar,
çalışmamızla paralellik göstermektedir.
Birsen (2004)’in yaptığı çalışmada katılımcıların % 9,0’u günde 2 öğün,
%82,0’si 3 öğün ve % 9,0’u 4 ve daha fazla öğün yediklerini belirtmiştir.
Avan (2006)’ın yaptığı çalışmada da benzer şekilde öğrencilerin %67,5’inin 3
öğün yemek yedikleri saptanmıştır.
Karasu (2006) tarafından, yatılı olan ve olmayan lise öğrencilerinin beslenme
bilgisi ve durumlarının değerlendirilmesi için yapılan çalışma sonucunda,
öğrencilerin % 80,8’inin 3 öğün, % 9,2’sinin 2 öğün, % 10,0 ‘unun dört ve daha fazla
öğün yediklerini belirlemiştir.
90
Açıkgöz (2006) tarafından, üniversite öğrencilerinin beslenme alışkanlıklarının
saptanması için yapılan çalışmada öğrencilerin % 49,4’ünün 3 öğün ve % 34,7’sinin
2 öğün beslendikleri saptanmıştır.
Tablo 10. Katılımcıların Öğün Atlama Durumu Đle Çalışma Durumuna Göre
Dağılımı (Đkili Đlişki Tablosu ve Ki-Kare Đlişki Analizi Sonuçları)
Atlanan öğün genellikle hangi öğündür?
Atlamam
Kahvaltı
Öğle Yemeği
Toplam
Toplam
Evet
Hayır
Sayı
27
82
109
Toplam %
7,1
21,6
28,7
Sayı
22
17
39
Toplam %
5,8
4,5
10,3
Sayı
45
158
203
11,8
41,6
53,4
4
25
29
Toplam %
1,1
6,6
7,6
Sayı
98
282
380
25,8
74,2
100,0
Toplam %
Akşam Yemeği
Çalışma Durumu
Sayı
Toplam %
(0 hücre (0,0%) beklenen frekans 5’den küçük değildir. En küçük beklenen frekans 7,48’dir.)
χ2 = 22,738; SD= 3 ve P= 0,000
Tablo incelendiğinde çalışan ve çalışmayan gruplarda en çok atlanan öğünün
%53,4 öğle yemeği olduğu belirlenmiştir. Katılımcıların %28,7’sinin öğün atlamam
cevabını verdikleri tespit edilmiştir. Çalışmayan gruptaki bireylerin %41,6’sının öğle
yemeğini atladığı, çalışan grupta öğle yemeğini atlayanların %11,8 olduğu tespit
edilmiştir. Atlanan öğün ve çalışma durumu arasında yapılan ki-kare ilişki analizi
sonucunda istatistiksel açıdan anlamlı bir ilişki olduğu görülmektedir (p<0,05).
Soydal (1998) tarafından, çalışanlarda beslenme alışkanlıkları ve anemi
görülme sıklığının araştırıldığı çalışmada, incelenen kişilerin %21,2’si sabah
kahvaltısı yapmamakta, %7,7’si öğle yemeğini atlamaktadır.
91
Özdemir Pekel (2006) tarafından, vardiyalı çalışma sisteminin beslenme
alışkanlıkları üzerine etkilerini saptamak amacı ile yapılmış olan çalışmada,
katılımcılardan 4 vardiyalı çalışanların % 31,0 ve 3 vardiyalı çalışanların % 24,0’nün
öğün atladığı saptanmıştır. En çok atlanan öğün öğle yemeği olarak saptanmıştır.
Tablo 11. Katılımcıların Öğün Atlama Durumu Đle Öğrenim Durumuna Göre
Dağılımı (Đkili Đlişki Tablosu ve Ki-Kare Đlişki Analizi Sonuçları)
Atlanan öğün genellikle hangi
öğündür?
Atlamam
Kahvaltı
Öğle yemeği
Akşam yemeği
Toplam
Öğrenim Durumu
Đlköğretim
ve Altı
ÜniversiteYüksek okul
Toplam
Lise
72
26
11
109
18,9
6,8
2,9
28,7
Sayı
14
16
9
39
Toplam %
3,7
4,2
2,4
10,3
Sayı
128
63
12
203
Toplam %
33,7
16,6
3,2
53,4
Sayı
18
9
2
29
Toplam %
4,7
2,4
0,5
7,6
Sayı
232
114
34
380
Toplam %
61,1
30,0
8,9
100,0
Sayı
Toplam %
(2 hücre (16,7%) beklenen frekans 5’den küçük değildir. En küçük beklenen frekans 2,59’dur.)
χ2 = 18,752; SD= 6 ve P= 0,005
Tablo 11’de de görüldüğü gibi ilköğretim ve altı düzeyde eğitim almış
olanların %33,7’sinin, lise mezunu olanların %16,6’sının, üniversite ve yüksek okul
mezunu
olanların
ise
%3,2’sinin
öğle
yemeğini
atladıkları
saptanmıştır.
Katılımcıların atladıkları öğün ile öğrenim durumları arasında ki-kare ilişki analizi
yapılmış ve istatistiksel açıdan anlamlı bir fark olduğu görülmüştür (p<0,05).
Yılmaz (2002) tarafından, Niğde Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Yüksek
Okulu öğrencilerinin beslenme ve kahvaltı alışkanlıklarının tespit edilmesi amacıyla
92
yapılan araştırmada erkeklerin %56,0’sının bayanların %61,0’inin kahvaltı
yapmadıkları bulunmuştur.
Memiş (2004) tarafından, üniversite öğrencilerinde şişmanlık durumu ve diyet
ürünleri kullanmaları üzerinde yapılmış olan araştırmada en çok atlanan öğün %53,5
öğle yemeği olarak bulunmuştur.
Tablo 12. Katılımcıların Öğün Atlama Durumu Đle Yaşa Göre Dağılımı (Đkili Đlişki
Tablosu ve Ki-Kare Đlişki Analizi Sonuçları)
Atlanan öğün genellikle hangi
20-30 Yaş
öğündür?
Arası
Atlamam
Kahvaltı
Öğle yemeği
Akşam yemeği
Toplam
Yaş
31-50 Yaş
51 ve Üzeri
Arası
Toplam
Sayı
22
57
30
109
Toplam %
5,8
15,0
7,9
28,7
Sayı
17
19
3
39
Toplam %
4,5
5,0
0,8
10,3
Sayı
53
120
30
203
13,9
31,6
7,9
53,4
5
18
6
29
Toplam %
1,3
4,7
1,6
7,6
Sayı
97
214
69
380
25,5
56,3
18,2
100,0
Toplam %
Sayı
Toplam %
(0 hücre (0,0%) beklenen frekans 5’den küçük değildir. En küçük beklenen frekans 5,27’dir.)
χ2 = 17,173; SD= 6 ve P= 0,009
Tablo 12’ye bakıldığında 31-50 yaş arasındaki katılımcıların %31,6’sının öğle
yemeğini atladığı, %15,0’inin ise öğün atlamadıkları belirlenmiştir. 51 yaş üzeri
gruptaki bireylerin %7,9’u öğün atlamadığını belirtmiş, öğle yemeğini atlayanlar ise
%7,9 olarak belirlenmiştir. Katılımcıların atladıkları öğün ile katılımcıların yaşları
arasında ki-kare ilişki analizi yapılmış ve istatistiksel açıdan anlamlı bir fark olduğu
görülmüştür (p<0,05). Araştırmada kullanılan diğer değişkenler ile yapılan analizler
sonucunda anlamlı bir fark elde edilememiştir (p>0,05)
93
Kumartaşlı (2006) tarafından, beden eğitimi ve spor meslek yüksek okullarında
okuyan öğrencilerin beslenme ve sağlık durumlarının incelenmesi amacıyla yapılan
çalışmada bayan ve erkek öğrencilerin hangi öğünü atladıkları araştırılmıştır.
Sonuçlar sırası ile %56,2 ve %39,0 ile kahvaltı, %40,0 ve %43,1 ile öğle yemeği,
%3,8 ve %19,7 ile akşam yemeği olarak belirlenmiştir.
Tablo 13. Genel Beslenme Alışkanlıkları (Boyut 2) Đle Çalışma Durumuna Göre
Dağılımı (Đkili Đlişki Tablosu ve Ki-Kare Đlişki Analizi Sonuçları)
Genel Beslenme Alışkanlıkları
Düşük
Orta
Yüksek
Evet
Hayır
Toplam
Sayı
20
23
43
Toplam %
5,3
6,1
11,3
Sayı
23
73
96
Toplam %
6,1
19,2
25,3
Sayı
55
186
241
14,5
48,9
63,4
98
282
380
25,8
74,2
100,0
Toplam %
Toplam
Çalışma Durumu
Sayı
Toplam %
(0 hücre (0,0%) beklenen frekans 5’den küçük değildir. En küçük beklenen frekans 11,09’dur.)
χ2 = 10,925; SD= 2 ve P= 0,004
Tablo
13’e
göre
çalışan
katılımcıların
%14,5’inin,
genel
beslenme
alışkanlıklarının yüksek seviyede davranış puanı aldığı, çalışmayan katılımcıların
%48,9’unun yüksek seviyede davranış puanı aldığı saptanmıştır. Genel beslenme
alışkanlıkları boyutu ile çalışma durumu arasında yapılmış olan ki-kare ilişki analizi
sonucunda istatistiksel açıdan anlamlı bir sonuç elde edilmiştir (p<0,05).
Sevenay (1996) tarafından, çalışan kadınların beslenme alışkanlıklarının
saptanması için yürüttüğü çalışmada, kadınların %65,0’i kötü, %30,0’u orta ve
%5,0’i iyi beslenme alışkanlıklarına sahip bulunmuştur.
Benzer şekilde Önay (2006) tarafından gebe kadınların beslenme bilgi
düzeylerinin araştırılması için yürütülen çalışmada gebe kadınların yaş gruplarına
94
göre beslenme bilgi düzeyleri arasındaki ilişki istatistiksel açıdan önemli
bulunmamıştır (p>0,05).
Çaltı (2006) tarafından yapılan çalışmada da kadınların %18,0’i iyi, %68,0’i
orta ve %14,0’ü kötü beslenme alışkanlıklarına sahiptirler.
Tablo 14. Genel Beslenme Alışkanlıkları (Boyut 2) Đle Öğrenim Durumuna Göre
Dağılımı (Đkili Đlişki Tablosu ve Ki-Kare Đlişki Analizi Sonuçları)
Genel Beslenme
Alışkanlıkları
Düşük
Orta
Yüksek
Toplam
Öğrenim Durumu
Đlköğretim
ve Altı
Lise
ÜniversiteYüksek okul
Toplam
Sayı
18
18
6
43
Toplam %
4,7
4,7
1,7
11,3
Sayı
54
36
6
96
Toplam %
14,2
9,5
1,6
25,3
Sayı
160
60
21
241
Toplam %
42,1
15,8
5,5
63,4
Sayı
232
114
34
380
Toplam %
61,1
30,0
8,9
100,0
(1 hücre (11,1%) beklenen frekans 5’den küçük değildir. En küçük beklenen frekans 3,85’dir.)
χ2 = 13,369; SD= 4 ve P= 0,010
Tablo 14’e göre ilköğretim ve altı öğrenim durumuna sahip katılımcıların
%42,1’inin, genel beslenme alışkanlıklarının yüksek seviyede davranış puanı aldığı,
lise mezunu olan katılımcıların %15,8’inin ve üniversite ve yüksek okul mezunu olan
katılımcıların %5,5’inin yüksek seviyede davranış puanı aldığı saptanmıştır. Genel
beslenme alışkanlıkları boyutu ile öğrenim durumu arasında yapılmış olan ki-kare
ilişki analizi sonucunda istatistiksel açıdan anlamlı bir sonuç elde edilmiştir (p<0,05).
95
Tablo 15. Genel Beslenme Alışkanlıkları (Boyut 2) Đle Yaşa Göre Dağılımı (Đkili
Đlişki Tablosu ve Ki-Kare Đlişki Analizi Sonuçları)
Yaş
Genel Beslenme Alışkanlıkları 20-30 Yaş
Arası
Düşük
Orta
Yüksek
51 ve Üzeri
Toplam
Sayı
14
25
4
43
Toplam %
3,7
6,6
1,1
11,3
Sayı
34
43
19
96
Toplam %
8,9
11,3
5,0
25,3
Sayı
49
146
46
241
12,9
38,4
12,1
63,4
97
214
69
380
25,5
56,3
18,2
100,0
Toplam %
Toplam
31-50 Yaş
Arası
Sayı
Toplam %
(0 hücre (0,0%) beklenen frekans 5’den küçük değildir. En küçük beklenen frekans 7,81’dir.)
χ2 = 12,240; SD= 4 ve P= 0,016
Tablo 15’e göre 20-30 yaş arası katılımcıların %12,9’unun, genel beslenme
alışkanlıklarının yüksek seviyede davranış puanı aldığı, 31-50 yaş arası olan
katılımcıların %38,4’ünün ve 51 yaş ve üzeri olan katılımcıların %12,1’inin yüksek
seviyede davranış puanı aldığı saptanmıştır. Genel beslenme alışkanlıkları boyutu ile
yaş arasında yapılmış olan ki-kare ilişki analizi sonucunda istatistiksel açıdan anlamlı
bir sonuç elde edilmiştir (p<0,05).
Genel beslenme alışkanlıkları boyutu ve araştırmada kullanılan diğer
değişkenler olan cinsiyet ve beslenme eğitimi alma durumu arasında da ki-kare ilişki
analizi uygulanmış ve anlamlı ilişki saptanamamıştır (p>0,05).
96
Tablo 16. Genel Beslenme Alışkanlıklarının (Boyut 2) Demografik Değişkenlere
Göre Hipotez Test Sonuçları Tablosu
Kadın
Erkek
Gözlem
Sayısı
345
35
Evet
Hayır
98
282
171,88
196,97
11993,5
0,022
46
334
181,34
191,76
7260,5
0,479
97
214
69
166,59
198,34
199,80
8,500
0,014
232
202,31
114
34
169,21
181,26
9,909
0,007
Değişkenler
Genel Beslenme Alışkanlıkları Boyutu
Cinsiyet
P > α = 0,05
Çalışma
Durumu
(*) P < α = 0,05
Evet
Beslenme
Eğitimi Alma Hayır
P > α = 0,05
20-30 Yaş
Yaş
31-50 Yaş
51 veÜzeri
(*) P < α = 0,05
Đlköğretim
ve
Altı
Öğrenim
Lise
Durumu
ÜniversiteYüksek Okul
Test
Đstatistiği
Anlamlılık
(P)
191,78
177,86
5595,0
0,402
Ortalama
(*) P < α = 0,05
Yapılan hipotez analizleri sonucunda, araştırmada kullanılan değişkenlerden;
çalışma durumu, yaş ve öğrenim durumunun genel beslenme alışkanlıkları
konusunda fark yarattığı (p<0,05) saptanmıştır.
Yapılan ki-kare ilişki analizleri de aynı şekilde sonuçlanmıştır. Ki-kare
analizleri sonucunda genel beslenme alışkanlıklarından alınan puanlar konusunda
yaş, çalışma durumu, öğrenim durumu ve beslenme eğitimi alınmasının herhangi bir
etkisinin olmadığı saptanmıştır.
Genel beslenme alışkanlıkları boyutu içerisinde yer alan bazı bulguların
frekans dağılımlarına aşağıda yer verilecektir.
97
Öğün Atlama Durumu
76
20%
114
30%
Evet
Bazen
Hayır
190
50%
Grafik 4. Katılımcıların Öğün Atlama Durumlarına Göre Dağılımı
Grafikte görüldüğü gibi öğün atlıyor musunuz sorusuna katılımcıların
%50,0’sinin bazen, %20,0’sinin evet şeklinde cevap verdikleri ve %30’unun öğün
atlamadıkları saptanmıştır.
Kayhan Eser ve arkadaşları (2000) tarafından yürütülen araştırmada,
katılımcıların sadece %26,6’sının öğün atlamadığı, %50,3’ünün bazen %23,1’inin
her zaman öğün atladığı saptanmıştır.
Karasu (2006) tarafından yapılan çalışmada farklı şekilde, katılımcıların öğün
atlama durumları sorulduğunda %44,3’ü atlamam olarak, %27,3’ü kahvaltıyı,
%15,0’i öğle yemeğini atlarım olarak cevap vermiştir.
Ay (2006) tarafından yürütülen çalışmada ise öğün atlama durumu düşük gelir
düzeyinde %88,5 ile yüksek gelir düzeyinde %52,2 ile atlarım olarak yanıtlanmıştır
98
Özdoğan (2006) tarafından, yapılmış olan çalışma sonuçlarına göre
öğrencilerin %77,5’i, öğün atlamakta bunların %50,6’sı seyrek atladığını
belirtmektedir.
Öğün Atlama Nedeni
22
5,8%
4
1,1%
19
5,0%
97
25,5%
150
39,5%
88
23,2%
Atlamam
Đştahım olmadığı ya da canım istemediği için
Ekonomik olanaklarım yetersiz olduğu için
Vaktim olmadığı için
Severek tüketeceğim gıdalar ya da yemekler olmadığı için
Geç kalktığım için
Grafik 5. Katılımcıların Öğün Atlama Nedenlerine Göre Dağılımı
Grafik 5 incelendiğinde tüm katılımcılar için öğün atlama nedeni olarak
%39,5’i iştahı olmaması ya da canının istememesi ve %23,2’si vakit olmaması olarak
saptanmıştır.
Örmeci (1987)’nin yaptığı çalışmada ilçe ve köy grubunda deneklerin çoğu
iştahları olmadığı için %81,4 ve %75,6 oranlarında öğün atlamaktadırlar. Đstediği
yiyecek olmadığı için öğün atlayan denekler ise ilçede %18,6 köyde %23,5 olarak
bulunmuştur.
Birsen (2004) tarafından yapılmış çalışmada da benzer şekilde öğün atlama
nedeni olarak sırası ile vakitsizlik (erkekler %46,4 kadınlar %46,0) ve iştahsızlık
(erkekler %28,6 kadınlar %28,0) olarak belirlenmiştir.
99
Memiş (2004) tarafından yapılmış olan çalışmada ise öğün atlama nedenleri
sırası ile %62,7 vakit bulamama, %49,6 canının istememesi, %14,0 ekonomik
nedenler olarak sıralanmıştır.
Avan (2006) tarafından yapılan çalışma sonuçlarına göre ise öğün atlama
nedeni olarak kadınlarda %60,3 ve erkeklerde %44,1 ile canlarının istememesi
olduğu tespit edilmiştir.
Karasu (2006)’nun yaptığı çalışmada ise öğün atlama nedeni olarak canının
istememesi %35,8 ve unutma ve fırsat bulamama %17,3 olarak gösterilmiştir.
Demir (2006) tarafından, yapılmış olan çalışmada öğün atlama nedenleri
%52,5 vakit yokluğu, %43,2 canının istememesi ve %4,3 evde hazırlanmadığı için
olarak belirtilmiştir.
Güçlü (2006) tarafından ilköğretim ve lise öğrencilerinin beslenme ve spor
aktivite alışkanlıklarının büyüme durumlarıyla ilişkisinin saptanması için yürütülen
çalışmada öğün atlama nedenleri %62,8 ile canı istemediği için ve %29,2 ile fırsat
bulamadığı için olarak belirtilmiştir.
Kirici Oruç (2008) tarafından otuz yaş üstü kadınlar üzerinde yapılmış olan
çalışmada öğün atlama nedenleri sırası ile canının istemediği için, zayıflamak için,
gereksiz bulduğu için, unuttuğu-fırsat bulamadığı için olarak sıralanmıştır.
Yapılan çalışmaların sonuçları, çalışmamızla paralellik göstermektedir.
100
43
11%
245
65%
Öğün Aralarında Gıda Tüketimi
92
24%
Sık Tüketirim
Bazen Tüketirim
Hiç tüketmem
Grafik 6. Katılımcıların Öğün Aralarında Gıda Tüketim Durumlarına Göre Dağılımı
Grafik 6’da görüldüğü gibi araştırmaya katılan bireylerin öğün aralarında gıda
tüketim durumları; %24,0’ünün sık tükettiği ve %11,0’inin hiç tüketmediği
%65,0’inin öğün aralarında bazen gıda tükettikleri saptanmıştır. Yapılan çalışmalar
çalışmamızla paralellik göstermektedir.
Önder ve arkadaşları (2000) tarafından lise son sınıf öğrencilerinin bazı
beslenme alışkanlıklarının saptanması için yaptıkları çalışmada öğün aralarında besin
tüketim alışkanlıkları değerlendirildiğinde öğrencilerin %80,9’unun öğün aralarında
besin tükettiği tespit edilmiştir.
Köse (2005) tarafından, yapılan çalışmada, katılımcıların %59,7’sinin öğün
dışı yeme alışkanlığının olduğu tespit edilmiştir.
Serter Yiğit (2006) tarafından yapılan araştırmada öğünler arasında bazen
yiyecek tüketenler %49,1 iken her zaman yiyecek tüketenler %48,3 olarak tespit
edilmiştir.
101
Çelik (2006;a) tarafından yürütülen çalışmada ise katılımcıların öğün
aralarında yiyecek tüketme durumları %33,8 evet, %29,6 hayır ve %36,6 bazen
şeklinde saptanmıştır.
Avan (2006) tarafından yapılan araştırma da benzer şekilde öğün aralarında
besin tüketenlerin oranı % 82,1 olarak saptanmıştır.
Önder ve arkadaşları (2000) tarafından yapılan çalışmada öğün aralarında gıda
tüketen öğrencilerin oranı %80,9’dur.
Çetin (2007) tarafından, yetişkin tüketicilerin besin tercihleri ve sağlıklı
beslenmeye yönelik tutumları üzerinde yaptığı çalışmada bireylerin %55,8’i öğün
aralarında besin tükettiği, %28,4’ünün bazen tükettiği ve %15,8’inin öğün aralarında
besin tüketmediğini saptanmıştır.
Konu ile ilgili yapılmış ve literatür özetleri kısmında yer verilmiş olan birçok
araştırma da benzer sonuçlar ortaya koymaktadır. Genç nüfus beslenme
alışkanlıkları, özellikle de öğün aralarında gıda tüketimi konusunda orta yaşlılara
oranla daha kötü beslenme alışkanlıklarına sahiptir.
Güçlü (2006) tarafından yürütülen çalışmaya konu olan öğrencilerin
annelerinin çalışma durumları ile çocukların öğün atlama arasında anlamlı bir fark
saptanamamıştır (p>0,05). Bunun yanında öğrencilerden her gün gazlı içecek
tüketirim diyenlerin oranı % 24,4, cips yiyenlerin oranı % 27,6 ve çikolata-bisküvi
tüketenlerin oranı % 42,8 olarak saptanmıştır.
Korkmaz (2008) tarafından ilköğretim ikinci basamak öğrencilerinde obezite
sıklığı ve beslenme davranışlarının saptanması için yapılmış olan çalışmada
öğrencilerin annelerinin çalışma durumu ile obezite görülme sıklığını etkilediği
ortaya konmuştur (p<0,05).
102
Tablo 17. Öğün Aralarında Gıda Tüketim Sıklıklarının Dağılımı
Yiyecek ve Đçecekler
1. Bisküvi, kraker, pasta vb.
2. Börek, sandviç,ekmek arası yiy.
3. Kuruyemişler
4. Çay, kahve
5. Meyve suları
6. Kola, gazoz vb. gazlı içecekler
7. Patlamış mısır, patates cipsi vb.
8. Çikolata, şekerleme vb.
9. Lahmacun, kebap, döner vb.
10. Hamburger, tost, pizza vb.
Yaş
20-30 Yaş
31-50 Yaş
51 üzeri
20-30 Yaş
31-50 Yaş
51 üzeri
20-30 Yaş
31-50 Yaş
51 üzeri
20-30 Yaş
31-50 Yaş
51 üzeri
20-30 Yaş
31-50 Yaş
51 üzeri
20-30 Yaş
31-50 Yaş
51 üzeri
20-30 Yaş
31-50 Yaş
51 üzeri
20-30 Yaş
31-50 Yaş
51 üzeri
20-30 Yaş
31-50 Yaş
51 üzeri
20-30 Yaş
31-50 Yaş
51 ve üzeri
Her Zaman
S
%
21
5,5
30
7,9
9
2,4
16
4,2
21
5,5
4
1,1
16
4,2
35
9,2
64
16,8
61
16,1
144
37,9
42
11,1
21
5,5
55
14,5
18
4,7
32
8,4
33
8,7
6
1,6
15
3,9
12
3,2
4
1,1
34
8,9
52
13,7
6
1,6
7
1,8
10
2,6
6
1,6
9
2,4
12
3,2
6
1,6
Çoğunlukla
S
%
31
8,2
53
13,9
16
4,2
23
6,1
51
13,4
21
5,5
20
5,3
50
13,2
88
23,2
14
3,7
25
6,6
7
1,8
30
5,3
44
11,6
16
4,2
15
3,9
44
11,6
11
2,9
14
3,7
35
9,2
8
2,1
22
5,8
38
10,0
8
2,1
11
2,9
9
2,4
4
1,1
12
3,2
20
5,3
5
1,3
Tüketim Sıklığı
Bazen
S
%
28
7,4
90
23,7
31
8,2
38
10,0
72
18,9
26
6,8
41
10,8
75
19,7
135
35,5
7
1,8
17
4,5
13
3,4
28
7,4
55
14,5
11
2,9
25
6,6
50
13,2
21
5,5
30
7,9
41
10,8
10
2,6
22
5,8
52
13,7
20
5,3
37
9,7
75
19,7
26
6,8
28
7,4
57
15,0
17
4,5
Nadiren
S
12
22
5
7
37
10
12
33
58
6
12
3
15
27
14
15
42
13
20
66
20
7
39
13
27
65
20
23
55
17
%
3,2
5,8
1,3
1,8
9,7
2,6
3,2
8,7
15,3
1,6
3,2
0,8
3,9
7,1
3,7
3,9
11,1
3,4
5,3
17,4
5,3
1,8
10,3
3,4
7,1
17,1
5,3
6,1
14,5
4,5
Hiçbir Zaman
S
%
5
1,3
19
5,0
8
2,1
13
3,4
33
8,7
8
2,1
8
2,1
21
5,5
35
9,2
9
2,4
16
4,2
4
1,1
13
3,4
33
8,7
10
2,6
10
2,6
45
11,8
18
4,7
18
4,7
60
15,8
27
7,1
12
3,2
33
8,7
22
5,8
15
3,9
55
14,5
13
3,4
25
6,6
70
18,4
24
6,3
103
Tablo 17. Öğün Aralarında Gıda Tüketim Sıklığının Frekans Tablosu Devamı
Yiyecek ve Đçecekler
11. Sucuk, sosis, salam, pastırma
12. Simit, poğaça, kek
13. Bal, reçel, marmelat, pekmez
14. Hamur tatlıları
Yaş
20-30 Yaş
31-50 Yaş
51 üzeri
20-30 Yaş
31-50 Yaş
51 üzeri
20-30 Yaş
31-50 Yaş
51 üzeri
20-30 Yaş
31-50 Yaş
51 üzeri
Her Zaman
S
%
19
5,0
52
13,7
14
3,7
16
4,2
36
9,5
11
2,9
28
7,4
94
24,7
35
9,2
10
2,6
26
6,8
10
2,6
Çoğunlukla
S
%
20
5,3
28
7,4
9
2,4
31
8,2
65
17,1
23
5,5
27
7,1
47
12,4
13
3,4
24
6,3
37
9,7
11
2,9
Tüketim Sıklığı
Bazen
S
%
29
7,6
57
15,0
26
6,8
34
8,9
66
17,4
23
6,1
18
4,7
28
7,4
14
3,7
38
10,0
65
17,1
23
6,1
Nadiren
S
16
38
10
6
19
9
11
18
4
13
44
11
%
4,2
10,0
2,6
1,6
5,0
2,4
2,9
4,7
1,1
3,4
11,6
2,9
Hiçbir Zaman
S
%
13
3,4
39
10,3
10
2,6
10
2,6
28
7,4
5
0,5
13
3,4
27
7,1
3
0,3
12
3,2
42
11,1
14
3,7
Öğün aralarında gıda tüketim sıklığı sonuçları ile cinsiyet ve yaş değişkenleri arasında yapılmış olan ilişki analizleri sonucunda
anlamlı bir sonuç elde edilememiştir (p>0,05).
Bunun yanı sıra çalışma durumu, beslenme eğitimi alma durumu ve öğrenim durumunun öğün aralarında gıda tüketim durumunu
etkilemediği saptanmıştır (p>0,05).
104
Tablo 18. Katılımcıların Öğle ve Akşam Yemeklerinde Genelde Tükettikleri Yemek
Çeşidi Đle Öğrenim Durumuna Göre Dağılımı (Đkili Đlişki Tablosu ve KiKare Đlişki Analizi Sonuçları)
Öğrenim Durumu
Öğle ve akşam yemeklerinde
genellikle en çok hangi tür yemekleri Đlköğretim
ÜniversiteLise
tüketiyorsunuz?
ve Altı
Et yemekleri
Sebze yemekleri
Kuru baklagil yemekleri
Toplam
Yüksek okul
Sayı
29
23
5
57
Toplam %
7,6
6,1
1,3
15,0
Sayı
119
63
14
196
Toplam %
31,3
16,6
3,7
51,6
43
13
7
63
11,3
3,4
1,8
16,6
33
13
4
50
8,7
3,4
1,1
13,2
8
2
4
14
Toplam %
2,1
0,5
1,1
3,7
Sayı
232
114
34
380
Toplam %
61,1
30,0
8,9
100,0
Sayı
Toplam %
Makarnalar, börekler ve Sayı
pilavlar
Toplam %
Etli sebze yemekleri
Toplam
Sayı
(3 hücre (20,0%) beklenen frekans 5’den küçük değildir. En küçük beklenen frekans 1,25’dir.)
χ2 = 14,458; SD= 8 ve P= 0,071
Katılımcıların öğle ve akşam yemeklerinde en çok tükettikleri yemekler
incelendiğinde %51,6 sebze yemeği ilk sırada yer almaktadır. Đkinci sırada yer alan
yemek çeşidi %16,6 kuru baklagil yemekleri olduğu saptanmıştır. Bu durum
araştırmanın
yürütüldüğü
ilçenin
genel
sosyo-ekonomik
durumuna
uygun
bulunmuştur. Katılımcıların diğer seçeneğinde belirttikleri yemek çeşidi ise etli sebze
yemekleri olarak tespit edilmiştir. Tabloda görüldüğü gibi öğrenim durumu ile
tüketilen
yemek
çeşitleri
arasında
istatistiksel
açıdan
anlamlı
bir
fark
saptanamamıştır (p>0,05). Yapılan analizler sonucu aynı durum diğer değişkenler
için de geçerli bulunmuştur. Yaş, çalışma durumu ve beslenme eğitimi alma durumu
arasında anlamlı bir ilişki saptanamamıştır (p>0,05).
Yapılan çalışma sonuçları çalışmamızla paralellik göstermektedir.
105
Onur (2007)’un yaptığı çalışmada katılımcı ailelerin tamamının öğle ve
akşam yemeklerinde et ve etli sebze yemekleri tükettikleri, düşük ve yüksek sosyoekonomik durumlarına göre bireylerin öğle ve akşam yemeklerinde %41,5 ve %13,8
kuru baklagil yemekleri, %18,1 ve %7,5 börek, %95,3 ve %100 çorba, %13,5 ve
%1,9 tatlı tüketimleri arasında anlamlı farklılıklar olduğunu saptamıştır.
Serter Yiğit (2006)’in yaptığı çalışmada ise öğrencilerin öğle ve akşam
yemeklerinde genellikle tükettikleri yemekler sırası ile %61,7 sulu sebze yemekleri,
%31,6 et yemekleri, %16,8 fast-food yemekler ve %14,3 pilav-makarna olarak
saptanmıştır.
Benzer şekilde Memiş (2004) tarafından üniversite öğrencileri arasında yapılan
araştırma sonuçlarına göre akşam yemeklerinde en fazla tüketilen yemek çeşidi
%80,3 ile sebze yemekleri olarak tespit edilmiştir.
Dereli (2006) tarafından yapılan araştırmada ailelerin en çok tükettikleri besin
gruplarını sıraladıklarında %34,6 ile sebze ve meyveler, %29,7 oranında et
yemekleri, %7,5 oranında kuru baklagiller, %14,1 oranında hazır gıdalar (makarna,
hazır çorba, sosis, salam) olduğu saptanmıştır.
Karasu (2006) tarafından yürütülen çalışmada ise katılımcıların öğle ve akşam
yemeklerinde en çok tükettikleri besinler % 90,0 çorba-pilav-makarna, % 49,2 kuru
baklagil yemekleri, % 30,0 zeytinyağlı sebze yemekleri, % 48,1 et yemekleridir.
Açıkgöz (2006) tarafından, üniversite öğrencilerinin beslenme alışkanlıklarının
saptanması için yürütülen çalışmada öğle ve akşam yemeklerinde tüketilen besinler
%51,2 pilav, %37,6 makarna, %22,4 sebze yemeği, %30,6 et yemeği, %24,7 kuru
baklagil yemeği olarak saptanmıştır.
106
Tablo 19. Katılımcıların Evlerine Yiyecek Alırken En Çok Dikkat Ettikleri Konu Đle
Yaşa Göre Dağılımı (Đkili Đlişki Tablosu ve Ki-Kare Đlişki Analizi
Sonuçları)
Evinize yiyecek alırken en çok dikkat
ettiğiniz konu aşağıdakilerden hangisidir? 20-30 Yaş
Arası
Bütçenize uygun olmasına
Alışkanlıklarınıza uygun
olmasına
Yiyeceklerin besin değerine
Toplam
31-50 Yaş
Arası
51 ve
Üzeri
Toplam
Sayı
37
88
26
151
Toplam %
9,7
23,2
6,8
39,7
Sayı
26
41
23
90
Toplam %
6,8
10,8
6,1
23,7
Sayı
27
67
10
104
Toplam %
7,1
17,6
2,6
27,4
7
12
10
29
1,8
3,2
2,6
7,6
0
6
0
6
Toplam %
0,0
1,6
0,0
1,6
Sayı
97
214
69
380
25,5
56,3
18,2
100,0
Sayı
Yiyeceklerin karnınızı
doyuracak nitelikte olmasına Toplam %
Sevdiği yiyecekleri alanlar
Yaş
Sayı
Toplam %
(3 hücre (20,0%) beklenen frekans 5’den küçük değildir. En küçük beklenen frekans 1,09’dur.)
χ2 = 20,682; SD= 8 ve P= 0,008
Tablo 19’da görüldüğü gibi yiyecek satın alırken dikkat edilen konular yaşa
göre değerlendirildiğinde 31-50 yaş arasındaki katılımcıların %23,2’sinin bütçelerine
uygun olmasına, %10,8’inin alışkanlıklarına, %17,6’sının yiyeceklerin besin
değerine dikkat ettikleri saptanmıştır. 20-30 yaş ve 51 yaş ve üzeri için sırası ile
%9,7 ve %6,8 bütçeye uygunluğu, %6,8 ve %6,1 alışkanlıklarına uygun olmasına,
%7,1 ve %2,6 yiyeceklerin besin değerine dikkat ettikleri saptanmıştır.
Katılımcılar tarafından evlerine yiyecek satın alırken en çok dikkat ettikleri
konu %39,7 bütçelerine uygun olması olarak tespit edilmiştir. Yiyecek satın alırken
dikkat edilen konular ile değişkenler arasında yapılmış olan ki-kare ilişki analizleri
107
sonucunda yalnızca yaş değişkeni arasında istatistiksel açıdan anlamlı bir ilişki
(p<0,05) saptanmıştır.
Çalışmamız ile paralellik göstermektedir.
Güler ve arkadaşları (2002) tarafından, çalışan ve çalışmayan kadınların
yiyecek satın alma-hazırlama davranışları üzerinde yapılan bir araştırmada,
kadınların yiyecek satın alırken kararlarını etkileyen faktörler, hem genel örneklemde
hem de çalışma durumuna göre ilk sırada yiyecek maddelerinin sağlığa uygunluğu
%96,0 olarak belirlenmiştir. Bunu sırası ile %91,3 son kullanma tarihi, %88,7
bütçeye uygunluğu, %88,3 gıdanın besleyici özelliği, %86,3 kadınların kendi
tercihleri ve %57,7 markası olarak sıralanmıştır.
Korkmaz (2006) tarafından tüketicilerin tüketim davranışları ve tüketim
tercihlerine etki eden faktörlerin saptanması için yapılan araştırmada tüketicilerin bir
ürünü satın alırken ürünün fiyatını %66,0 oranında önemli buldukları, marka adının
güvenilirliğini %56,2 oranında önemli buldukları saptanmıştır.
Onur (2007)’un yürüttüğü çalışmada araştırmaya katılan bireylerin tamamı
%100.0 evlerine yiyecek satın alırken karın doyurucu özellikte olmalarına,
alışkanlıklarına uygun olmasına ve bütçelerine uygun olmasına dikkat ettiklerini
belirtirken bireylerin yalnızca %32,7’si besinleri satın alırken kalori ve besin
değerine dikkat ettiklerini belirtmiştir.
Kılıç (2008)’ın yaptığı çalışmada tüketicilerin gıda satın alırken dikkat ettikleri
kriterler sırası ile %23,7 TSE güvencesi, %22,0 son kullanma tarihi, %13,7 marka
olarak belirlenmiştir.
108
32
8,4%
23
6,1%
7
1,8%
Evde Üretilen Besin
41
10,8%
178
46,8%
99
26,1%
Yok
Tahıl ve tahıl ürünleri(ekmek, yufka,erişte)
Sebze-meyve ( taze ya da kuru)
Kuru baklagiller ( nohut, fasulye vb.)
Süt ve süt ürünleri ( peynir, yoğurt)
Tarhana
Grafik 7. Katılımcıların Evlerinde Ürettikleri Ürünlere Göre Dağılımı
Grafik 7’ye göre araştırma kapsamında yer alan ailelerin %46,8’inin kendi
imkânları ile ürettikleri bir ürün olmadığı, evinde, bahçesinde ürün yetiştiren ya da
memleketlerinden temin edilen ürünler %26,1’i taze ve kuru sebze-meyveler,
%10,8’i peynir, yoğurt gibi süt ürünleri, %8,4’ü kuru baklagiller, %6,1’i erişte, yufka
ve %1,8’i tarhana olarak tespit edilmiştir.
Benzer şekilde Kocakahya (2007) tarafından yürütülen çalışmada katılımcıların
%29,0’u evlerinde sebze ve meyve kuruttuklarını, %38,8’i erişte, %76,1’i tarhana
hazırladıklarını belirmişlerdir.
109
Tablo 20. Katılımcıların Tükettikleri Ekmek Çeşidi Đle Yaşa Göre Dağılımı (Đkili
Đlişki Tablosu ve Ki-Kare Đlişki Analizi Sonuçları)
Evinizde tükettiğiniz ekmek çeşidi
hangisidir?
Çarşı ekmeği, esmer undan Sayı
yapılmış
Toplam %
Toplam
20-30 Yaş 31-50 Yaş 51 ve
Arası
Arası
Üzeri
Toplam
9
28
9
46
2,4
7,4
2,4
12,1
83
170
55
308
21,8
44,7
14,5
81,1
5
16
5
26
Toplam %
1,3
4,2
1,3
6,8
Sayı
97
214
69
380
25,5
56,3
18,2
100,0
Çarşı ekmeği, beyaz undan Sayı
yapılmış
Toplam %
Evde beyaz, esmer ve
mısır unundan yapılmış
Yaş
Sayı
Toplam %
(1 hücre (11,1%) beklenen frekans 5’den küçük değildir. En küçük beklenen frekans 4,72’dir.)
χ2 = 1,734; SD= 4 ve P= 0,785
Tablo 20’de görüldüğü gibi araştırmaya katılan ailelerin ekmek tüketimlerine
yaş dağılımına göre bakıldığında; 31-50 yaş arası %44,7’sinin, 20-30 yaş arası
%21,8’inin ve 51 yaş ve üzeri %14,5’inin çarşıdan alınmış beyaz undan yapılmış
ekmek tükettikleri tespit edilmiştir. 31-50 yaş arasında olan katılımcıların %7,4’ünün
esmer undan yapılmış ekmek tükettikleri, %4,2’sinin ise evde, beyaz undan yapılmış
ekmek tükettikleri saptanmıştır. Tüketilen ekmek çeşidi ile araştırmada kullanılan
değişkenler arasında istatistikî açıdan anlamlı bir fark bulunamamıştır (p>0,05).
Benzer şekilde Birsen (2004)’in yaptığı çalışmada katılımcıların ekmek
çeşitlerinden 578 puan alarak en çok beyaz ekmek tükettikleri belirlenmiştir.
Bakkal (2007) tarafından yapılan çalışmada ise katılımcıların %66,2 oranında
beyaz ekmek, %24,5 oranında kepekli ekmek tükettikleri saptanmıştır.
Çetin (2007) tarafından, yetişkin tüketicilerin besin tercihleri ve sağlıklı
beslenmeye yönelik tutumları üzerinde cinsiyet faktörünün etkisinin araştırıldığı
110
çalışmada, en çok tercih edilen ekmek çeşidi erkekler için tam buğday ekmeği,
kadınlar için kepekli ekmek olarak saptanmıştır.
Homafar (2008)’ın yaptığı çalışmada ise bireylerin genellikle tükettikleri
ekmek türü sırası ile %35,4 arpa ekmeği, %32,3 normal buğday ekmeği ve %32,3
kepekli ekmek olarak belirlenmiştir.
Yumurta Saklama
76
20%
304
80%
Yıkamadan buzdolabında
Yıkayarak buzdolabında
Grafik 8. Katılımcıların Yumurta Saklama Durumlarına Göre Dağılımı
Grafik 8 incelendiğinde katılımcıların %80,0’inin doğru bir uygulama ile
yumurtayı yıkamadan buzdolabında, %20,0’sinin ise yıkayarak buzdolabında
sakladıkları tespit edilmiştir.
Şensoy (1987) tarafından ev kadınlarının besin sanitasyonu konusundaki bilgi
ve alışkanlıklarını saptamak amacıyla yürütülen çalışmada kadınların %86,8’i
yumurtayı saklama konusunda doğru alışkanlıklara sahip bulunmuştur.
111
11
3%
45
12%
Satın Alınan Süt Çeşidi
77
20%
247
65%
Kapalı kutuda satılan günlük süt
Sokakta satılan açık süt
Kapalı kutuda satılan uzun ömürlü süt
Kendi hayvanlarımızdan elde edilen süt
Grafik 9. Katılımcıların Süt Satın Alma Durumlarına Göre Dağılımı
Grafik 9’da görüldüğü gibi katılımcıların %65,0’inin kapalı kutuda satılan
uzun ömürlü süt, %20,0’sinin günlük süt, %12,0’sinin sokakta satılan açık süt
tükettikleri saptanmıştır.
Benzer şekilde Korkmaz (2006) tarafından yürütülen çalışma sonucunda
araştırmaya katılan bireylerin %10,5’inin pazardan açık süt veya seyyar sütçülerden
açık süt aldıkları tespit edilmiştir. %20,6’sının alışveriş merkezlerinden, %44,0’ünün
marketlerden, %17,0’sinin şarküterilerden kapalı kutuda satılan sütleri aldıkları tespit
edilmiştir.
112
24
6%
13
3%
Haşlama Sularını Değerlendirme Durumu
83
22%
259
69%
Haşlama sularını dökerim
Çorba, börek yapımında kullanırım
Kendi sularında, az suda pişirip suyunu dökmem
Buharda pişiririm
Grafik 10. Katılımcıların Sebze ve Makarna Haşlama Sularını Değerlendirme
Durumlarına Göre Dağılımı
Grafik 10’a bakıldığında katılımcıların %69,0’unun haşlama sularını döktüğü,
%22,0’sinin sebze ve makarnayı kendi sularında ya da az suda pişirip haşlama
sularını dökmediği, %6,0’sının haşlama sularını börek ve çorba yapımında
kullandığı, %3,0’ünün sebze ve makarnayı buharda pişirdiği tespit edilmiştir.
Yolalan Demirel (1997) tarafından yürütülen çalışmada üç farklı ekonomik
düzeyde de kuru baklagillerin ıslatma ve haşlama sularının döküldüğü saptanmıştır.
Güler ve arkadaşları (2002) tarafından yapılan bir araştırmada kadınların
%59,3’ü makarna haşlama suyunu döktüğünü, %40,4’ü az suda haşlama suyunu
dökmeden pişirdiğini belirtmiştir. Sebze haşlama sularını ise kadınların %7,0’si
döktüğünü, %16,0’sı dökmediğini belirtmiştir. Kuru baklagillerin haşlama sularını
döktüğünü belirten kadınların oranı %61,3 iken %24,7’si haşlamadan direkt
pişirdiklerini belirtmiştir.
113
Onur (2007) tarafından yapılmış olan çalışmada bireylerin sebzelerin haşlama
sularını dökmeyip değerlendirme davranışları (düşük gelir seviyesinde %11,7 ve
yüksek gelir seviyesinde %58,5) arasında anlamlı farklılıklar (p<0,05) tespit
edilmiştir.
5.3. Yağ Tüketim Düzeyi ve Yağ Tüketim Alışkanlıkları Đle Đlgili Bulgular
Bu bölümde katılımcıların yağ tüketim düzeyleri ve alışkanlıkları ile ilgili
bulgulara yer verilmiştir. Bu bölümde, yağların kullanım şekilleri ve yağların yanlış
kullanım alışkanlıkları oluşan yağ kullanım alışkanlıkları boyutu dışında kalan
bulgular ki kare ve frekans tabloları halinde sunulmuştur.
En Çok Tüketilen Yağ Çeşidi
1%
12%
1%
0%
1%
19%
1%
65%
Zeytinyağı
Fındık yağı
Margarin
Tereyağı
Ayçiçeği yağı
Mısırözü yağı
Yarı sıvı margarin
Birden fazla yağı karıştırarak kullanım
Grafik 11. Katılımcıların En Çok Tükettikleri Yağ Çeşidine Göre Dağılımı
Grafik 11’e göre katılımcıların %65,0’inin ayçiçeği yağı, %19,0’unun
zeytinyağı ve %12,0’sinin mısırözü yağı kullandıkları saptanmıştır. Katılımcıların
evlerinde en çok tükettikleri yağ çeşidi ile araştırmada kullanılan değişkenler
arasında istatistiksel açıdan anlamlı bir ilişki saptanamamıştır (p>0,05).
114
Kavak (2003) tarafından yürütülen çalışmada, ailelerin yemek yapımında
kullandıkları yağlar incelenmiş ve ayçiçeği ve diğer sıvı yağları kullananların oranı
Türkiye’de %80,0 iken Almanya’da %83,0 olarak saptanmıştır. Diğer yağları
kullanma oranları Türkiye ve Almanya’da sırası ile; %16,0 ve %6,0 iç yağlar, %63,0
ve %71,5 margarin, %64,0 ve %56,5 tereyağı ve %48,0 ve %76,0 zeytinyağı olarak
saptanmıştır. Almanya’ya göç eden ailelerin tereyağı ve iç yağı kullanımı azalmışken
zeytinyağı ve margarin kullanım oranları artış göstermiştir.
Benzer şekilde Birsen (2004) tarafından yürütülen çalışmada katılımcıların
evlerinde en çok tükettikleri yağ çeşidi sırasıyla 345 puan ayçiçeği yağı, 260 puan
mısırözü yağı, 221 puan zeytinyağı ve 60 puan tereyağı olarak saptanmıştır.
Ataman (2007) tarafından yapılmış olan bir araştırmada katılımcıların
yemeklerde kullandıkları yağ çeşidi %37,4 bitkisel sıvı yağlar, %36,4 birden fazla
yağı karıştırarak, %22,2 hayvansal yağlar ve %4,0 margarin olarak saptanmıştır.
Kocakahya (2007)’nın ailelerin gıda tüketim sıklıklarının belirlenmesi için
yürüttüğü çalışmada ailelerin tükettiği yağların dağılımı, %70,0 ayçiçeği yağı, %35,0
tereyağı, %32,5 zeytinyağı, %31,4 margarin ve %12,3 mısırözü yağı olarak
belirlenmiştir.
Bakkal (2007) tarafından tanısı yeni konmuş hipertansiyon hastaları üzerinde
yürütülen çalışmada hastaların yemek pişirmek için evlerinde kullandıkları yağ çeşidi
%73,5 ile ayçiçeği yağı, %31,7 mısırözü yağı, %15,2 tereyağı ve %6,5 zeytinyağı
olarak gösterilmiştir. Soya yağı ve kuyruk yağı hastalar tarafından hiç
kullanılmamaktadır. Diğer yağları hiç tüketmeyenlerin oranları; %97,8 fındık yağı,
%95,2 yumuşak margarin, %83,9 sert margarin, %75,2 zeytinyağı olarak
saptanmıştır.
115
Tablo 21. Katılımcıların Evlerinde Hazırlanan Yemekleri Değerlendirme Durumu
Đle Yaşa Göre Dağılımı (Đkili Đlişki Tablosu ve Ki-Kare Đlişki Analizi
Sonuçları)
Evinizde hazırlanan yemekleri nasıl
20-30 Yaş
değerlendirirsiniz?
Arası
Çok Yağlı-Yağlı
Normal
Toplam
31-50 Yaş
Arası
51 ve
Üzeri
Toplam
Sayı
10
12
10
32
Toplam %
2,6
3,2
2,6
8,4
Sayı
74
171
45
290
19,5
45,0
11,8
76,3
Sayı
13
31
14
58
Toplam %
3,4
8,2
3,7
15,3
Sayı
97
214
69
380
25,5
56,3
18,2
100,0
Toplam %
Az Yağlı-Yağsız
Yaş
Toplam %
(0 hücre (00,0%) beklenen frekans 5’den küçük değildir. En küçük beklenen frekans 5,81’dir.)
χ2 = 8,365; SD= 4 ve P= 0,079
Tablo 21’e bakıldığında yaş dağılımına göre, katılımcıların evde hazırladıkları
yemeklerin yağlı olma durumlarını; 31-50 yaş arası %45,0’inin, 20-30 yaş arası
%19,5’inin ve 51 yaş ve üzeri %11,8’inin normal yağlı olarak ifade ettikleri tespit
edilmiştir. Yapılan istatistikî analizler sonucunda bireylerin evde yapılan yemeklerin
yağlılık durumlarını değerlendirmeleri ile yaş, öğrenim durumu, çalışma durumu ve
beslenme eğitimi almaları arasında herhangi bir ilişkiye rastlanamamıştır (p>0,05).
Ünal (1995) tarafından yürütülen çalışmada araştırma kapsamına alınan
çocukların annelerinin %95,42’si yaptığı yemeği az yağlı, %3,27’si yağlı olarak
belirtmiştir.
Şanlıer ve ark. (2002) tarafından yetişkinlerin yağ tüketim alışkanlıklarının
saptanması
için
yürütülen
çalışmada,
erkek
katılımcıların
%84,0’ü
kadın
katılımcıların %80,4’ü evlerinde yapılan yemeklerin yağlılık miktarını orta yağlı
olarak değerlendirmişlerdir.
116
Tablo 22.
Yağ Tüketim Sıklığı Đle Beslenme Eğitimi Alma Durumuna Göre Dağılımı (Đkili Đlişki Tablosu ve Ki-Kare Đlişki Analizi
Sonuçları)
Yağ Çeşitleri
Zeytinyağı
Ayçiçeği Yağı
Fındık Yağı
Mısırözü Yağı
Soya Yağı
Kanola Yağı
Margarin
Yarı Sıvı Margarin
Tereyağı
Kuyruk Yağı
Đç Yağı
X2
Sd
P
4,717
4
0,318
18,380
4
0,001
11,736
4
0,019
2,152
4
0,708
4,532
4
0,339
1,584
4
0,812
13,144
4
0,011
15,469
4
0,004
1,515
4
0,824
2,695
4
0,610
1,991
3
0,574
Beslenme
Eğitimi
Alan
Almayan
Alan
Almayan
Her Zaman
S
%
19
5,0
104
27,4
18
4,7
220
57,9
Çoğunlukla
S
%
7
1,8
61
16,1
17
4,5
51
13,4
Tüketim Sıklığı
Bazen
S
%
12
3,2
82
21,6
4
1,1
38
10,0
S
5
29
3
11
Nadiren
%
1,3
7,6
0,8
2,9
Hiçbir Zaman
S
%
3
0,8
58
15,3
4
1,1
14
3,7
Alan
Almayan
1
1
0,3
0,3
3
3
0,8
0,8
4
20
1,1
5,3
3
26
0,8
6,8
35
284
9,2
74,7
Alan
Almayan
8
57
2,1
15,0
4
21
1,1
5,5
9
46
2,4
12,1
6
39
1,6
10,3
19
171
5,0
45,0
Alan
Almayan
0
3
0,0
0,8
0
4
0,0
1,1
3
13
0,8
3,4
5
16
1,3
4,2
38
298
10,0
78,4
Alan
Almayan
0
3
0,0
0,8
1
3
0,3
0,8
1
11
0,3
2,9
2
9
0,5
2,4
42
308
11,1
81,1
Alan
Almayan
7
88
1,8
23,2
6
91
1,6
23,9
20
73
5,3
19,2
6
38
1,6
10,0
7
44
1,8
11,6
Alan
Almayan
1
24
0,3
6,3
1
24
0,3
6,3
7
28
1,8
7,4
10
24
2,6
6,3
27
234
7,1
61,6
Alan
Almayan
10
67
2,6
17,6
7
72
1,8
18,9
17
107
4,5
28,2
7
43
1,8
11,3
5
45
1,3
11,8
Alan
Almayan
1
2
0,3
0,5
2
7
0,5
1,8
3
25
0,8
6,6
4
42
1,1
11,1
36
258
9,5
67,9
Alan
Almayan
3
10
0,8
2,6
1
14
0,3
3,7
6
50
1,6
13,2
36
50
1,6
13,2
36
260
9,5
68,4
117
Tablo 22’de görüldüğü gibi beslenme ile ilgili eğitim alma durumu ile yağ
tüketim sıklığına bakıldığında; yapılan ki-kare analizi sonucunda ayçiçeği yağı,
fındık yağı gibi bitkisel sıvı yağlar için istatistiksel açıdan anlamlı bir ilişki olduğu
tespit edilmiştir (p<0,05).
Bunun yanı sıra kuyruk yağı, iç yağı gibi hayvansal katı yağların kullanımı
konusunda beslenme eğitimi alma durumunun etki etmediği, genel olarak
katılımcıların büyük çoğunluğunun hayvansal katı yağları kullanmayı tercih
etmedikleri tespit edilmiştir (p>0,05).
Ünsal (2008) tarafından, diyet eğitiminin beslenme durumuna etkisinin
değerlendirilmesi için yapılan çalışmada, verilen eğitimden sonra bireylerin tereyağı
tüketiminin olmadığı, zeytinyağı ve bitkisel yağ tüketiminde eğitim öncesine göre
artış, ekmeğe yağ sürme alışkanlıklarında ise azalma olduğu gözlenmektedir.
Barut Uyar (2007) tarafından, yetişkin bireylerin sağlıklı yeme indekslerinin
belirlenmesi için yürütülen çalışmada, farklı eğitim düzeyindeki erkek bireylerin
ekmek ve sıvıyağ tüketimleri arasındaki farklılığın önemli (p<0,05) olduğu
belirlenmiştir.
Evlerinde tükettikleri yağlar ve bu yağların tüketim sıklıkları konusunda
beslenme eğitimi almış olan bireylerin beslenme eğitimi almamış olanlardan,
öğrenim durumu yüksek olanların düşük olanlardan ve yaşları 20-30 yaş arası
olanların 31-50 yaş ve 51 yaş üzeri olanlardan daha yüksek davranış puanları
aldıkları ve doğru alışkanlıklara sahip oldukları saptanmıştır.
118
Tablo 23.
Yağ Tüketim Sıklığının Yaşa Göre Dağılımı (Đkili Đlişki Tablosu ve Ki-Kare Đlişki Analizi Sonuçları)
Yağ Çeşitleri
Zeytinyağı
Ayçiçeği Yağı
Fındık Yağı
Mısırözü Yağı
Soya Yağı
Kanola Yağı
Margarin
Yarı Sıvı Margarin
Tereyağı
Kuyruk Yağı
Đç Yağı
X2
Sd
P
7,887
8
0,445
12,544
8
0,129
14,506
8
0,069
8,733
8
0,365
9,311
8
0,317
4,746
8
0,784
6,897
8
0,548
11,706
8
0,165
6,676
8
0,572
11,351
8
0,183
7,909
6
0,245
Yaş
20-30 Yaş
31-50 Yaş
51 üzeri
20-30 Yaş
31-50 Yaş
51 üzeri
20-30 Yaş
31-50 Yaş
51 üzeri
20-30 Yaş
31-50 Yaş
51 üzeri
20-30 Yaş
31-50 Yaş
51 üzeri
20-30 Yaş
31-50 Yaş
51 üzeri
20-30 Yaş
31-50 Yaş
51 üzeri
20-30 Yaş
31-50 Yaş
51 üzeri
20-30 Yaş
31-50 Yaş
51 üzeri
20-30 Yaş
31-50 Yaş
51 üzeri
20-30 Yaş
31-50 Yaş
51 üzeri
Her Zaman
S
%
35
9,2
73
19,2
15
3,9
61
16,1
134
35,3
43
11,3
1
0,3
1
0,3
0
0,0
18
4,7
34
8,9
13
3,4
0
0,0
1
0,3
2
0,5
1
0,3
2
0,5
0
0,0
28
7,4
48
12,6
19
5,0
6
1,6
13
3,4
6
1,6
18
4,7
42
11,1
17
4,5
0
0,0
3
0,8
0
0,0
0
0,0
0
0,0
0
0,0
Çoğunlukla
S
%
21
5,5
33
8,7
14
3,7
15
3,9
42
11,1
11
2,9
1
0,3
2
0,5
3
0,8
9
2,4
10
2,6
6
1,6
2
0,5
1
0,3
1
0,3
1
0,3
2
0,5
1
0,3
19
5,0
56
14,7
22
5,8
6
1,6
10
2,6
9
2,4
19
5,0
44
11,6
16
4,2
2
0,5
5
1,3
2
0,5
2
0,5
6
1,6
5
1,3
Tüketim Sıklığı
Bazen
S
%
18
4,7
57
15,0
19
5,0
16
4,2
18
4,7
8
2,1
8
2,1
12
3,2
4
1,1
18
4,7
31
8,2
6
1,6
3
0,8
9
2,4
4
1,1
1
0,3
7
1,8
4
1,1
27
7,1
53
13,9
13
3,4
6
1,6
20
5,3
9
2,4
38
10,0
68
17,9
18
4,7
3
0,8
17
4,5
8
2,1
2
0,5
9
2,4
4
1,1
Nadiren
S
8
19
7
1
12
1
6
12
11
13
25
7
7
9
5
4
6
1
9
29
6
8
18
8
11
27
12
11
22
13
16
27
13
%
2,1
5,0
1,8
0,3
3,2
0,3
1,6
3,2
2,9
3,4
6,6
1,8
1,8
2,4
1,3
1,1
1,6
0,3
2,4
7,6
1,6
2,1
4,7
2,1
2,9
7,1
3,2
2,9
5,8
3,4
4,2
7,1
3,4
Hiçbir Zaman
S
%
15
3,9
32
8,4
14
3,7
4
1,1
8
2,1
6
1,6
81
21,3
187
49,2
51
13,4
39
10,3
114
30,0
37
9,7
85
22,4
194
51,1
57
15,0
90
23,7
197
51,8
63
16,6
14
3,7
28
7,4
9
2,4
71
18,7
153
40,3
37
9,7
11
2,9
33
8,7
6
1,6
81
21,3
167
43,9
46
12,1
77
20,3
172
45,3
47
12,4
119
Tablo 23’e bakıldığında yağ tüketim sıklığı ile yaş arasındaki ki-kare ilişki
sonuçları incelendiğinde istatistiksel açıdan anlamlı bir ilişki olmadığı saptanmıştır
(p>0,05).
Tablo 24.
Katılımcıların Et Yemekleri Hazırlarken Kullandıkları Yağ Çeşidi Đle
Çalışma Durumuna Göre Dağılımı (Đkili Đlişki Tablosu ve Ki-Kare Đlişki
Analizi Sonuçları)
Et yemekleri hazırlarken hangi
yağı kullandığınızı belirtiniz.
Çalışma Durumu
Evet
Hayır
Toplam
Sayı
24
52
76
Toplam %
6,3
13,7
20,0
Sayı
39
131
170
10,3
34,5
44,7
Sayı
12
31
43
Toplam %
3,2
8,2
11,3
1
2
3
Toplam %
0,3
0,5
0,8
Hayvansal Katı Sayı
Yağlar
Toplam %
13
36
49
3,4
9,5
12,9
4
17
21
1,1
4,5
5,5
2
6
8
0,5
1,6
2,1
3
7
10
Toplam %
0,8
1,8
2,6
Sayı
98
282
380
25,8
74,2
100,0
Zeytin Yağı
Ayçiçeği Yağı
Mısırözü Yağı
Soya Yağı
Margarin
Tereyağı
Karışık
Toplam
Toplam %
Sayı
Sayı
Toplam %
Sayı
Toplam %
Sayı
Toplam %
(4 hücre (25,0%) beklenen frekans 5’den küçük değildir. En küçük beklenen frekans 0,77’dir.)
χ2 = 2,850; SD= 7 ve P= 0,899
Tablo 24 incelendiğinde genel olarak katılımcıların %44,7’si ayçiçeği yağı,
%20,0’si zeytinyağı, %12,9’u hayvansal katı yağlar, %11,3’ü mısırözü yağı, %5,5’i
120
margarini et yemeklerini hazırlarken kullandıklarını belirtmişlerdir. Katılımcıların et
yemekleri hazırlarken kullandıkları yağ çeşidi ile araştırmada kullanılan değişkenler
arasında istatistiksel açıdan anlamlı bir fark bulunamamıştır (p>0,05).
Ünal (1995) tarafından yapılan araştırmada katılımcıların et yemekleri
hazırlarken kullandıkları yağ çeşidi margarin %37,91 ve ayçiçeği yağı %37,91 olarak
belirlenmiştir.
Küçükerdönmez (2008) tarafından yürütülen çalışmada ise araştırmaya katılan
bireylerin et yemekleri hazırlarken %70,6’sının ayçiçeği yağı kullandıkları
saptanmıştır.
Tablo 25.
Katılımcıların Çorbaları Hazırlarken Kullandıkları Yağ Çeşidi Đle Yaşa
Göre Dağılımı (Đkili Đlişki Tablosu ve Ki-Kare Đlişki Analizi Sonuçları)
Çorbaları hazırlarken hangi yağı
kullandığınızı belirtiniz.
Bitkisel Sıvı Yağlar
Hayvansal Katı Yağlar
Margarin
Toplam
Sayı
Yaş
20-30 Yaş 31-50 Yaş 51 ve
Arası
Arası
Üzeri
Toplam
81
166
45
292
21,9
44,9
12,2
78,9
9
29
19
57
2,4
7,8
5,1
15,4
7
11
3
21
Toplam %
1,9
3,0
0,8
5,7
Sayı
97
206
67
370
26,2
55,7
18,1
100,0
Toplam %
Sayı
Toplam %
Sayı
Toplam %
(1 hücre (11,1%) beklenen frekans 5’den küçük değildir. En küçük beklenen frekans 3,80’dir.)
χ2 = 12,016; SD= 4 ve P= 0,017
Tablo 25’e bakıldığında 31-50 yaş arasında %44,9’unun, 20-30 yaş arasında
%21,9’unun ve 51 yaş ve üzerinde %12,2’sinin çorbaları hazırlarken bitkisel sıvı
yağları tercih ettiği saptanmıştır. 31-50 yaş arası olanların %7,8’inin ve 51 yaş
üzerinde olanların %51,1’inin ise hayvansal katı yağları tercih ettikleri saptanmıştır.
Çorbalarda kullanılan yağ çeşidi ile yaş değişkeni arasında yapılan ki-kare ilişki
121
analizi sonucunda anlamlı bir ilişki olduğu saptanmıştır (p<0,05). Ancak diğer
değişkenler ile kullanılan yağ çeşidi arasında anlamlı ilişkiye rastlanmamıştır
(p>0,05).
Küçükerdönmez (2008) tarafından yürütülen çalışmada da çorbaları hazırlamak
için katılımcıların %68,6’sının ayçiçeği yağı kullanıldığı saptanmıştır.
Çalışmamızla paralellik göstermektedir.
Tablo 26.
Katılımcıların Sebze Yemeklerini Hazırlarken Kullandıkları Yağ Çeşidi
Đle Öğrenim Durumuna Göre Dağılımı (Đkili Đlişki Tablosu ve Ki-Kare
Đlişki Analizi Sonuçları)
Öğrenim Durumu
Sebze yemeklerini hazırlarken hangi
Đlköğretim
Üniversiteyağı kullandığınızı belirtiniz.
ve Altı
Bitkisel Sıvı Yağlar
Yüksek okul Toplam
Sayı
219
105
33
357
Toplam %
58,4
28,0
8,8
95,2
13
5
0
18
3,5
1,3
0,0
4,8
Sayı
232
110
33
375
Toplam %
61,9
29,3
8,8
100,0
Hayvansal Katı Yağlar- Sayı
Margarin
Toplam %
Toplam
Lise
(1 hücre (16,7%) beklenen frekans 5’den küçük değildir. En küçük beklenen frekans 1,58’dir.)
χ2 = 2,007; SD= 2 ve P= 0,367
Araştırmaya katılan bireylerin sebze yemekleri hazırlarken kullandıkları yağ
çeşidi bitkisel sıvıyağlar olarak saptanmıştır. Bu oran içinde %53,2’si ayçiçeği yağı
ve %28,2 zeytinyağı oluşturmaktadır. Bütün sıvı yağ çeşitleri tabloda bitkisel sıvı
yağlar başlığında toplanmıştır. Yapılan ki-kare ilişki analizleri sonucunda sebze
yemekleri yapımında kullanılan yağ çeşidi ile yaş, öğrenim ve çalışma durumu
değişkenleri arasında anlamlı bir ilişkiye rastlanmamıştır (p>0,05). Ki-kare analizinin
gerçekleştirilebilmesi için yağ çeşitleri bitkisel sıvı yağlar ve hayvansal katı yağlarmargarin olarak toplulaştırılmıştır.
122
Elde edilen sonuçlara benzer şekilde Küçükerdönmez (2008) üniversite
öğrencilerinin besin tüketimi, beslenme alışkanlıkları üzerine etkisini araştırdığı
çalışmada sebze yemekleri için %54,3 ayçiçeği yağı ve %37,1 zeytinyağı
kullanıldığını belirlemiştir.
Yağ Çeşidi
1,10%
1,30%
11,60%
47,60%
33,20%
4,50%
0,30%
Zeytin Yağı
Soya Yağı
Tereyağı
0,50%
Ayçiçeği Yağı
Hayvansal Katı Yağlar
Birden fazla yağı karıştırarak kullanım
Mısırözü Yağı
Margarin
Grafik 12. Katılımcıların Hamur Đşlerinde Kullandıkları Yağ Çeşidine Göre
Dağılımı
Grafik 12 sonuçlarına göre araştırmaya katılan bireylerin hamur işleri
hazırlarken kullandıkları yağ çeşidi %47,6 margarin, %33,2 ayçiçeği yağı ve %11,6
zeytinyağı olarak tespit edilmiştir. Hamur işi hazırlarken kullanılan yağ çeşidi ile
katılımcıların yaşı, çalışma ve eğitim durumları arasında istatistiksel açıdan anlamlı
bir ilişki bulunamamıştır (p>0,05).
Araştırma sonucu ile paralel şekilde Küçükerdönmez (2008)’in yaptığı bir
araştırmada da katılımcıların hamur işlerini hazırlarken tercih ettikleri yağ çeşidi
%58,1 margarin olarak saptanmıştır.
123
Şanlıer ve ark (2002) tarafından yürütülen çalışmada da katılımcıların %58,5’i
hamur işlerini hazırlarken margarin kullandıklarını belirtmişlerdir.
Yağ Çeşidi
5,50%
2,10%
11,30%
30%
46,80%
3,90%
0,30%
Zeytin Yağı
Mısırözü Yağı
Margarin
Birden fazla yağı karıştırarak kullanım
Ayçiçeği Yağı
Soya Yağı
Tereyağı
Grafik 13. Katılımcıların Tatlılarda Kullandıkları Yağ Çeşidine Göre Dağılımı
Grafik 13 incelendiğinde araştırmaya katılan bireylerin tatlı yapımında
kullanmayı tercih ettikleri yağ çeşidi %46,8’i margarin, %30,0’ı ayçiçeği yağı ve
%11,3’ü zeytinyağı olarak tespit edilmiştir. Yapılan istatistiksel analizler sonucunda
her yaş grubunda, çalışan ve çalışmayan, öğrenim durumu farklı bireylerin aynı
şekilde tatlı yapımında en çok tercih ettikleri yağ margarin olarak tespit edilmiştir
(p>0,05).
Küçükerdönmez (2008) çalışmasında tatlılar için tercih edilen yağ türü %60,0
oranında margarin olarak saptamıştır.
124
Tablo 27. Genel Yağ Kullanma Alışkanlıkları (Boyut 3) Đle Beslenme Eğitimi Alma
Durumuna Göre Dağılımı (Đkili Đlişki Tablosu ve Ki-Kare Đlişki Analizi
Sonuçları)
Genel Yağ Kullanma Alışkanlıkları
Düşük
Orta
Yüksek
Toplam
Beslenme Eğitimi Durumu
Evet
Hayır
Toplam
1
15
16
Toplam %
0,3
3,9
4,2
Sayı
23
219
242
Toplam %
6,1
57,6
63,7
Sayı
22
100
122
Toplam %
5,8
26,3
32,1
Sayı
46
334
380
12,1
87,9
100,0
Sayı
Toplam %
(1 hücre (16,7%) beklenen frekans 5’den küçük değildir. En küçük beklenen frekans 1,94’dür.)
χ2 = 6,083; SD= 2 ve P= 0,048
Tablo 27 incelendiğinde beslenme eğitimi almamış olanların %57,6’sının orta
düzeyde davranış puanı aldıkları, beslenme eğitimi almış olanların %6,1’inin orta
düzeyde davranış puanı aldıkları saptanmıştır.
Yağların kullanım yöntemleri, yanlış kullanımları ile ilgili sorulardan oluşan
Boyut 3 ile araştırma değişkenleri arasında ki-kare ilişki analizleri yapılmış ve
beslenme eğitimi almış olma durumu (p=0,048) ve öğrenim düzeyi (p=0,050) ile
anlamlı bir ilişki olduğu saptanmıştır (p<0,05).
Bunun yanında da yaş, çalışma durumu ve cinsiyet ile ilgili istatistiksel
açıdan anlamlı bir ilişkiye rastlanmamıştır (p>0,05).
125
Tablo 28. Genel
Yağ
Kullanma
Alışkanlıklarının
(Boyut
3)
Demografik
Değişkenlere Göre Hipotez Test Sonuçları Tablosu
Genel Yağ Kullanma Alışkanlıkları Boyutu
Değişkenler
Cinsiyet
Gözlem
Sayısı
Ortalama
Kadın
345
189,55
Erkek
35
199,90
Evet
98
190,58
Hayır
282
190,47
Evet
46
221,74
Hayır
334
186,20
20-30 Yaş
31-50 Yaş
51 veÜzeri
97
214
69
183,39
194,51
188,05
232
183,39
114
34
200,23
206,41
Test
Đstatistiği
Anlamlılık
(P)
5708,5
0,528
13810,0
0,992
6245,0
0,015
1,026
0,599
3,642
0,162
P > α = 0,05
Çalışma
Durumu
P > α = 0,05
Beslenme
Eğitimi Alma
(*) P < α = 0,05
Yaş
P > α = 0,05
Öğrenim
Durumu
Đlköğretim
ve Altı
Lise
ÜniversiteYüksek Okul
P > α = 0,05
Hipotez testleri sonuçlarına göre genel yağ kullanma, kullanılmış yağı atma ve
yemeklerde yağ kullanırken yapılan yanlış uygulamalar ile araştırmada kullanılan her
değişken test edilmiş ve tablodaki sonuçlar elde edilmiştir. Buna göre genel yağ
kullanma, saklama vb. alışkanlıkları boyutu ile ilgili olarak yalnızca beslenme
eğitimi almış olma değişkeninin fark yarattığı belirlenmiştir (p< 0,05). Bunun dışında
araştırmada kullanılan diğer değişkenler ile yapılan hipotez test sonuçlarında anlamlı
bir ilişkiye rastlanmamıştır (p> 0,05).
Sonuç olarak istatistiksel açıdan anlamlı olmayan farklarla bireylerin yağ
kullanma alışkanlıklarında farka rastlanmıştır. Bu sebeple boyut içerisinde yer alan
ancak tek tek incelenmesinde fayda görülen sorulara ait frekans ve yüzde değerlerini
gösteren grafikler ve ki-kare analiz tabloları hazırlanmış ve aşağıda sunulmuştur.
126
Ekmek Üzerine Yağ Sürme Durumu
35%
35,00%
30,50%
30,00%
25,00%
22,10%
22,60%
18,90%
20,00%
17,10%
16,60%
15,00%
13,20%
10,80%
13,20%
10,00%
5,00%
0,00%
Her Zaman
Çoğunlukla
Bazen
Terayağı
Nadiren
Hiçbir Zaman
Margarin
Grafik 14. Katılımcıların Ekmek Üzerine Yağ Sürüp Tüketme Durumuna Göre
Dağılımı
Grafik 14 incelendiğinde ekmek üzerine her zaman margarin sürüp yerim diyen
katılımcılar %18,9 iken hiçbir zaman yemem diyenler %35,0 olarak tespit edilmiştir.
Bunun yanında ekmek üzerine her zaman tereyağı sürüp yerim diyenler
katılımcıların %17,1’i hiçbir zaman yemem diyenler ise %22,6’sı olarak
saptanmıştır. Konu ile ilgili yapılan çalışma sonuçları çalışmamızla paralellik
göstermektedir.
Ünal (1995) tarafından ailelerin beslenme ile ilgili alışkanlıklarının saptanması
amacıyla yürütülen çalışmada ailelerin %22,22’si ekmek üzerine yağ sürüp
yediklerini, %47,06’sı bazen yediklerini ve %30,72’si ekmek üzerine yağ sürüp
yemediklerini belirtmiştir. Ekmek üzerine yağ sürüp yiyenlerin %64,05’i tereyağı,
%14,38’i margarin kullandıklarını belirtmiştir.
127
Birsen (2004) tarafından, yetişkinlerin yağ ve kolesterol hakkındaki bilgi
düzeylerinin saptanması için yapılmış olan çalışmada ise katılımcıların % 63,5’i
ekmek üzerine yağ sürüp yediklerini ve en çok kullandıkları yağ çeşidini ilk sırada
tereyağı ve ikinci sırada margarin olarak belirtmişlerdir.
Çetin (2007) tarafından, yetişkin tüketicilerin besin tercihleri ve sağlıklı
beslenmeye yönelik tutumları üzerinde cinsiyet faktörünün etkisinin araştırıldığı
çalışmada ekmek üzerine tereyağı veya margarin sürerim diyenlerin oranı %48,3
olarak belirlenmiştir.
Yağları Kızdırarak Kullanma Durumu
50,00%
45,50%
45,00%
38,40%
40,00%
35,50%
35,00%
29,50%
30,00%
26,10%
25%
25,00%
20,00%
15,00%
10,00%
5,00%
0,00%
Evet
Bazen
Yemek Yaparken
Hayır
Çorba Yaparken
Grafik 15. Katılımcıların Yemek ve Çorba Yaparken Yağları Kızdırarak Kullanma
Durumuna Göre Dağılımı
Araştırmaya katılan bireylerin %45,5’i yemek yaparken yağları kızdırarak,
yakarak kullandıklarını belirtmiştir. Çorba yaparken yağları kızdırarak, yakarak
kullananların oranı ise %26,1 olarak tespit edilmiştir. Bazen yağı kızdırarak, yakarak
128
kullananlar; yemek yapımı için %29,5’inin ve çorba yaparken %35,5’inin bu
uygulamayı yaptıkları saptanmıştır.
Işık (1998) tarafından ailelerin beslenme alışkanlıklarının saptanması için
yürütülen çalışmada, araştırma grubunun %52,4’ü ve kontrol grubunun %66,6’sı
yağları yakarak kullandıklarını belirtmişlerdir.
Kirici Oruç (2008) tarafından yapılan araştırmaya katılan bireylerin çorba
pişirme yöntemleri içerisinde yağda kavurma (1,93±0,084) ve yağ yakıp üstüne
dökme (1,83±0,792) en çok kullanılan iki yöntem olarak tespit edilmiştir.
Kızartma Đçin Kullanılan Yağ
11%
0%
14%
75%
Ayçiçeği yağı
Zeytinyağı
Mısırözü yağı
Birden fazla yağı karıştırarak kullanım
Grafik 16. Katılımcıların Kızartma Đçin Kullandıkları Yağ Çeşidine Göre Dağılımı
Grafik 16’da görüldüğü gibi araştırmaya katılan bireylerin kızartma işleminde
%75,0’inin ayçiçeği yağı kullandığı, %14’ünün zeytinyağı ve %11’inin mısırözü
yağı kullandıkları saptanmıştır.
129
Küçükerdönmez
(2008)
tarafından
üniversite
öğrencilerinin
beslenme
alışkanlıklarının saptanması üzerine yapılan araştırmada, kızartmalar için %77,1’inin
ayçiçeği yağını kullandıkları tespit edilmiştir.
Kızartma Yağı Kullanım Sıklığı
46
12%
83
22%
98
26%
Bir kez
Đki kez
Üç kez
Dört kez ve üzeri
153
40%
Grafik 17. Katılımcıların Kızartma Yağını Kaç Sefer Kullandıklarına Göre Dağılımı
Grafik 17’ye göre katılımcıların, %40,0’ının kızartma yağını iki kez,
%26,0’sının üç kez, %22,0’sinin bir kez kullandıkları saptanmıştır. Kızartma yağını
dört kez ve daha fazla kullananların oranı ise %12,0’dir.
Sevenay (1996) tarafından yapılan çalışmada kızarta yağını üç kez kullanan
katılımcılar %33,08 iken %30,38’inin yağı iki kez, %18,46’sının bir kez ve
%18,08’inin ise dört defadan fazla olarak belirlenmiştir.
130
37
10%
Kullanılmış Kızartma Yağını Atma Durumu
39
10%
23
6%
205
54%
76
20%
Lavaboya dökerim
Biriktirip toplama birimlerine teslim ederim
Yemek yapımında kullanırım
Bahçeye, dışarı dökerim
Yağı dökmem, devamlı üzerine ekleme yaparak kullanırım
Grafik 18. Katılımcıların Kullanılmış Kızartma Yağını Nasıl Attıklarına Göre
Dağılımı
Grafik 18 incelendiğinde katılımcıların %54,0’ünün kızartma yağını lavaboya
döktükleri, %20,0’sinin bahçelerine döktükleri saptanmıştır. Yanlış kullanım
yöntemlerinden biri olan yağı dökmeyip devamlı üzerine ekleme yaparak
kullananların oranı %10,0 olarak tespit edilmiştir. Yine başka bir yanlış uygulama
olarak, katılımcıların %10,0’u ise kullanılmış kızartma yağını yemek yapımı için
kullandıklarını
belirtmişlerdir.
Kullanılmış
kızartma
yağının
yeniden
değerlendirilebilmesi ve doğaya verdiği zararı azalmak için uygulanması gereken
yöntem, yağı biriktirip toplama birimlerine teslim etme işlemini yapan katılımcıların
%6,0 olduğu saptanmıştır.
131
Sıvı Yağların Saklanması
10
3%
135
36%
188
49%
47
12%
Cam şişede
Plastik şişede
Teneke, metal kutuda
Teneke ve cam şişe aynı zamanda
Grafik 19. Katılımcıların Sıvı Yağları Saklama Durumlarına Göre Dağılımı
Grafik 19 incelendiğinde katılımcıların %49,0’unun sıvı yağları cam şişede
sakladıkları belirlenmiştir. Bunun yanında katılımcıların %36,0’sı sıvı yağları teneke
ya da metal kutuda sakladıklarını belirtmiştir. Sıvı yağları plastik şişede
saklayanların oranı %12,0’dir. Aynı zamanda teneke ya da metal kutu ile sıvı yağ
alarak kullanacakları kadar miktarı cam şişeye aldıklarını belirten katılımcıların oranı
%3,0’dür.
132
18
5%
22
6%
17
4%
4
1%
Katı Yağların Saklanması
319
84%
Kendi ambalajında, buzdolabında
Kendi ambalajında, oda ısısında
Plastik kaplarda, buzdolabında
Saklama kaplarında, oda ısısında
Porselen kaplarda, buzdolabında
Grafik 20. Katılımcıların Katı Yağları Saklama Durumlarına Göre Dağılımı
Grafik 20’de görüldüğü gibi katılımcıların büyük kısmının, %84,0’ünün katı
yağları kendi ambalajı ile buzdolabında sakladıkları belirlenmiştir. Ayrıca
katılımcıların %6,0’sı katı yağları porselen kaplarda buzdolabında ve %5,0’i plastik
kaplarda buzdolabında sakladıkları belirlenmiştir. Katı yağları oda ısısında saklayan
katılımcılar ise %4,0’ü kendi ambalajında, %1,0’i saklama kaplarında sakladıkları
saptanmıştır.
133
Tablo 29.
Katılımcıların Yağı Satın Alırken Dikkat Ettikleri Faktörler Đle Çalışma
Durumuna Göre Dağılımı (Đkili Đlişki Tablosu ve Ki-Kare Đlişki Analizi
Sonuçları)
Kullandığınız yağı satın alırken
hangisi sizin için daha önemlidir
belirtiniz.
Çalışma Durumu
Evet
Hayır
Toplam
Sayı
26
46
72
Toplam %
6,8
12,1
18,9
Sayı
43
142
185
11,3
37,4
48,7
3
7
10
Toplam %
0,8
1,8
2,6
T.S.E. damgası veya Sayı
ĐSO belgesi
Toplam %
24
78
102
6,3
20,5
26,8
2
9
11
Toplam %
0,5
2,4
2,9
Sayı
98
282
380
25,8
74,2
100,0
Fiyatı
Markası
Ambalajı
Marka ve fiyat
Toplam
Toplam %
Sayı
Sayı
Toplam %
(2 hücre (20,0%) beklenen frekans 5’den küçük değildir. En küçük beklenen frekans 2,58’dir.)
χ2 = 5,332; SD= 4 ve P= 0,255
Tablo 29’a göre katılımcıların evlerine yağ satın alırken en çok %48,7 yağın
markasına, %26,8’inin TSE damgası veya ĐSO belgesi olmasına ve %18,9’unun
fiyatına dikkat ettikleri saptanmıştır. Tabloda da görüldüğü gibi çalışma durumu ile
yağ satın alırken dikkat edilen faktör arasında istatistiksel açıdan anlamlı bir ilişki
yoktur (p>0,05).
Güler ve arkadaşları (2002) tarafından kadınlar üzerinde yapılan bir
araştırmada kadınların sıvı yağ %54,7 ve margarin %56,7 satın alırken dikkat
ettikleri faktörler içinde en yüksek oranı markanın aldığı belirlenmiştir.
Candemir (2006) yaptığı çalışmada tüketicilerin %76,1’i devamlı aynı marka
yağı satın aldıklarını, %23,9’u marka değiştirdiklerini belirtmişlerdir. Tüketicilerin
134
yemeklik yağ tüketiminde aynı markayı tercih etme sebeplerinden en önemlisi %51,1
ile markanın kaliteli oluşudur. Tüketicilerin %17,2’si fiyatın ucuz olmasından dolayı
devamlı aynı markayı tercih etmektedir. Tüketicilerin %16,3’ü markanın kolay
bulunmasını üçüncü sırada tercih sebebi kabul ederken, %15,5’i markanın güvenilir
olma özelliğini son sırada tercih sebebi olarak göstermektedir.
Kılıç (2008) tarafından tüketicilerin gıda güvenliği ile ilgili bilgi, tutum ve
davranışlarının saptanması için yapılan çalışmada, katılımcıların gıdaları satın alırken
dikkat ettikleri kriterlerin %23,7’si TSE güvencesine, %22,0’si son kullanma
tarihine, %13,7’si markasına dikkat ettiği belirlenmiştir.
Sağlam ve arkadaşları (1999) tarafından tüketicilerin besin satın alımına ilişkin
bilgi, tutum ve davranışlarının incelendiği çalışmada, araştırmaya katılan
tüketicilerin gıda ürünlerini satın alırken %8,7’sinin ürünün TSE damgası taşımasına,
%79,3’ü markaya, %73,3’ü alışkanlıklara önem verdikleri belirlenmiştir.
Budak ve arkadaşları (2005) tarafından tüketicilerin besin alışverişine yönelik
davranışlarının saptanması amacıyla yürüttükleri çalışmada ise katılımcıların, genel
olarak besin satın alırken %88,3’ünün fiyatına, %87,0’sinin son kullanma tarihine ve
%80,8’inin paketine dikkat ettikleri saptanmıştır.
135
Tablo 30.
Katılımcıların Yağı Satın Alırken Dikkat Ettikleri Faktörler Đle
Beslenme Eğitimi Alma Durumuna Göre Dağılımı (Đkili Đlişki Tablosu
ve Ki-Kare Đlişki Analizi Sonuçları)
Kullandığınız yağı satın alırken hangisi
sizin için daha önemlidir belirtiniz.
Beslenme Eğitimi Alma
Durumu
Evet
Hayır
Toplam
5
67
72
Toplam %
1,3
17,6
18,9
Sayı
24
161
185
Toplam %
6,3
42,4
48,7
2
8
10
Toplam %
0,5
2,1
2,6
T.S.E. damgası veya ĐSO Sayı
belgesi
Toplam %
14
88
102
3,7
23,2
26,8
1
10
11
Toplam %
0,3
2,6
2,9
Sayı
46
334
380
12,1
87,9
100,0
Fiyatı
Markası
Ambalajı
Marka ve fiyat
Total
Sayı
Sayı
Sayı
Toplam %
(2 hücre (20,0%) beklenen frekans 5’den küçük değildir. En küçük beklenen frekans 1,21’dir.)
χ2 = 2,865; SD= 4 ve P= 0,581
Tablo 30’a göre araştırma kapsamına alınan bireylerin yağ satın alırken dikkat
ettikleri faktörler ile beslenme eğitimi alıp almamaları arasında istatistiksel açıdan
anlamlı bir ilişki bulunamamıştır (p>0,05). Herhangi bir beslenme eğitimi
almayanların %42,4’ünün markaya, %23,2’sinin TSE damgası ve ĐSO belgesi
olmasına, beslenme eğitimi alan katılımcıların %6,3’ünün markaya dikkat ettikleri
saptanmıştır. Aynı zamanda yağ satın alırken dikkat edilen faktör ile bireylerin yaşı
ve öğrenim durumları arasında da istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulunamamıştır
(p>0,05).
136
6- SONUÇ VE ÖNERĐLER
Ankara Đli Mamak Đlçesinde yaşayan ailelerin beslenme alışkanlıklarının ve
yağ tüketim düzeylerinin incelendiği araştırmada elde edilen sonuçlar ve bu
doğrultuda konu ile ilgili sunulan öneriler aşağıdaki şekildedir.
Araştırmaya katılan bireylerin, %90,8’i kadın %9,2’si erkektir.
Katılımcıların yaş aralıkları; %25,5’i 20-30 yaş arası, %35,3’ü 31-40 yaş arası,
%21,1’i 51-50 yaş arası, %11,3’ü 51-60 yaş arası ve %6,8’i 61 yaş ve üzeri olarak
tespit edilmiştir. Katılımcıların büyük kısmının 40 yaş ve altında olduğu tespit
edilmiştir. Bu durum da genç nüfusun beslenme ve bilgi düzeylerinin durumunu
tespit etmede yardımcı ve yol gösterici olacaktır.
Katılımcıların öğrenim durumları incelendiğinde ise %5,8’inin okuma yazma
bilmediği, %6,3’ünün okuma yazma bildiği ancak bir okuldan mezun olmadıkları,
%48,9’unun ilköğretim okulu veya ortaokul mezunu oldukları, %30,0’unun lise
mezunu olduğu ve %8,9’unun üniversite ya da yüksek okul mezunu oldukları
saptanmıştır.
Araştırmaya katılan bireylerin çalışma durumlarına verdikleri cevaplar ise
katılımcıların %25,8’inin gelir getiren bir işte ev dışında çalıştığını, %74,2’si gelir
getiren herhangi bir işte çalışmadıklarını belirtmişlerdir.
Çalışan bireylerin ise %8,7’si memur, %4,7’si işçi, %7,6’sı serbest meslek ya
da kendi işyerinin sahibi, %2,9’u emekli ve %4,2’si avukat, doktor ve mobilyacı
olarak tespit edilmiştir.
Araştırma kapsamındaki bireylerin %12,1’inin beslenme ile ilgili eğitim aldığı,
%87,9’unun ise beslenme ile ilgili herhangi bir eğitim almadığı belirlenmiştir.
137
Beslenme ile ilgili eğitim almadıklarını belirten bireylerin beslenme ile ilgili
bilgilerini hangi kaynaktan edindikleri sorulduğunda ise %58,2’sinin aile ve yakın
akrabalarını gösterdikleri tespit edilmiştir. Bu durumun konu ile ilgili yapılmış diğer
araştırmalar tarafında da desteklendiği saptanmıştır. Aile içerisinde edinilen bilgi ve
alışkanlıkların hayat boyu kullanıldığı düşünüldüğünde bireylere doğru beslenme
alışkanlıkları kazandırmanın ilk adımı ailelerin eğitimi ile sağlanabilecektir.
Katılımcıların beslenme ile ilgili bilgi kaynağı olarak kitle iletişim araçlarını
kullanma oranlarını belirlemek amacıyla, ölçme aracında yer alan konu ile ilgili
sorular Boyut 1 olarak ele alınmış ve doğru davranışlara yüksek ve yanlış
davranışlara düşük puanlar verilmek üzere boyut puanları hesaplanmıştır. Kişilerin
bu sorulara verdikleri cevaplardan elde edilen sonuçlar düşük, orta ve yüksek
davranış puanları olarak değerlendirilmiştir. Bu değerlendirme sonucunda beslenme
bilgi kaynağı olarak kitle iletişim araçlarını kullanma alışkanlıkları için bireylerin
%35,8’i düşük , %23,7’si orta ve %40,5’i yüksek puan almışlardır. Yapılan hipotez
ve ilişki analizi testleri benzer sonuçlar vermiştir. Bu durumda beslenme bilgi
kaynağı olarak kitle iletişim araçlarını kullanma alışkanlıkları için yapılan analizler
incelendiğinde beslenme bilgilerini edinmek için, kadınların (%38,9 yüksek puan
alan) erkeklerden (%1,6 yüksek puan alan) daha çok kitle iletişim araçlarını
kullandıkları saptanmıştır. Benzer şekilde 20-30 yaş arası (%12,4 yüksek puan alan)
ve 31-50 yaş arası (%23,4 yüksek puan alan) grubundakilerin, 51 yaş ve üzeri
yaşlardan (%4,7 yüksek puan alan) daha çok kitle iletişim araçlarını kullandıkları
saptanmıştır.
Araştırmaya katılan bireylere beslenme konusundaki bilgilerini yeterli bulup
bulmadıkları sorulduğunda ise %9,2’sinin beslenme bilgilerini çok yeterli,
%59,2’sinin yeterli, %30,0’unun yetersiz buldukları, %1,6’sının ise beslenme ile
ilgili hiç bilgileri olmadığını belirtmiştir. Beslenme eğitimi almadığı halde beslenme
bilgilerinin
yeterli
olduğunu
düşünen
kişiler
genel
toplamın
%58,9’unu
oluşturmaktadır. Bununla birlikte katılımcıların beslenme bilgilerini yeterli bulma
durumu ile araştırmada kullanılan hiçbir değişken arasında anlamlı bir ilişki
saptanamamıştır (p>0,05).
138
Katılımcıların evlerindeki sofra düzeni incelendiğinde ailelerin %64,2’sinin
hep birlikte sofraya oturdukları bunun yanında ailelerin %19,5’inde her bireyin
istediği zaman yemek yediği saptanmıştır. Ailelerin %15,0’inin yer sofrası kullandığı
ve sağlık açısından oldukça yanlış bir uygulama olan aile bireylerinin aynı kaptan
yemek yemesi %1,3’ü olarak tespit edilmiştir. Yapılan ki-kare ilişki analizleri
sonucunda ailenin sofra düzeni ile bireylerin öğrenim durumu arasında anlamlı bir
ilişki olduğu (p<0,05) ancak yaş ve çalışma durumu ile istatistiksel açıdan anlamlı
bir ilişki olmadığı (p>0,05) saptanmıştır.
Araştırmaya katılan bireylerin %71,1’inin günde üç öğün yemek yediği,
%18,4’ünün ise günde iki öğün yemek tükettiklerini belirtmiştir. Günde 4 öğün besin
tüketen bireylerin oranı ise %7,4 olarak saptanmıştır. Araştırma kapsamında
kullanılan değişkenler ile günlük öğün sayısının ilişki analizleri sonucunda anlamlı
bir ilişkiye rastlanmamıştır (p>0,05).
Bireylerin öğün atlama sorusuna verdikleri cevaplar ise %20,0 evet, %50,0
bazen ve %30,0’unun hayır cevabını verdikleri saptanmıştır. En çok atlanan öğün
olarak ise %53,4’ü öğle yemeği, %10,3’ü kahvaltı ve %7,6’sı akşam yemeği olarak
tespit edilmiştir. Çalışan ve çalışmayan gruplarda en çok atlanan öğünün öğle yemeği
olduğu belirlenmiştir. Atlanan öğün ve çalışma durumu arasında yapılan ki-kare
ilişki analizi sonucunda istatistiksel açıdan anlamlı bir ilişki olduğu görülmektedir
(p<0,05). Ayrıca katılımcıların atladıkları öğün ile öğrenim durumları ve yaşları
arasında ki-kare ilişki analizi yapılmış ve istatistiksel açıdan anlamlı bir fark olduğu
görülmüştür (p<0,05).
Bireylerin genel beslenme alışkanlıklarının tespit edilmesi için oluşturulmuş
olan Boyut 2 için de beslenme bilgi kaynağı olarak kitle iletişim araçlarını kullanma
alışkanlıkları boyutu için yapılan işlemler tekrarlanmış ve boyut puanları yüksek,
orta ve düşük olarak belirlenmiştir. Araştırmaya katılan bireylerden, çalışan kişilerin
%14,5’inin çalışmayan
kişilerin %48,9’unun genel beslenme alışkanlıkları
boyutundan yüksek puan aldıkları belirlenmiştir. Bunun yanında ilköğretim mezunu
bireylerin %42,1’inin, lise mezunlarının %15,8’inin ve üniversite ya da meslek
139
yüksek okulu mezunlarının %5,5’inin genel beslenme alışkanlıkları konusunda
yüksek davranış puanı aldıkları saptanmıştır. Ayrıca 20-30 yaş arası bireylerin
%12,9’unun, 31-50 yaş arası bireylerin %38,4’ünün ve 51 yaş ve üzeri bireylerin
%12,1’inin yüksek davranış puanları aldıkları belirlenmiştir. Genel beslenme
alışkanlıkları ile araştırma değişkenleri arasında ki-kare ilişki analizi yapılmış ve
beslenme alışkanlıkları konusunda alınan puanlar konusunda yaş, çalışma durumu,
öğrenim durumu ve beslenme eğitimi alınmasının istatistiki açıdan anlamlı fark
yarattığı ve hipotez testi sonuçlarının da aynı şekilde çıktığı belirlenmiştir (p<0,05).
Katılımcıların öğün atlama nedenleri incelendiğinde, %39,5’inin iştahlarının
olmadığı, %23,2’sinin vakit olmadığı ve %5,8 sevdikleri gıdalar, yemekler olmadığı
cevabını verdikleri tespit edilmiştir. Elde edilmiş olan bulgular konu ile ilgili
yapılmış benzer araştırmalarda elde edilen bulgular ile benzerlik göstermektedir.
Araştırmada yer alan bireylerin öğün aralarında gıda tüketim durumları
%24,0’ü sık tüketirim, %65,0’i bazen tüketirim ve %11,0’i hiç tüketmem şeklinde
saptanmıştır. Öğün aralarında gıda tüketim durumunun araştırmada kullanılan
değişkenlerle anlamlı ilişki göstermediği saptanmıştır (p>0,05).
Öğün aralarında tüketilen yüksek enerji değerlerine sahip, atıştırmalık gıdaların
tüketim sıklıklarının belirlenmesi için yapılan ki kare analizleri sonucunda, araştırma
değişkenleri arasında istatistiksel açıdan anlamlı bir ilişki olmadığı belirlenmiştir
(p>0,05).
Katılımcıların öğle ve akşam yemeklerinde en çok tükettikleri yemekler
incelendiğinde %51,6’sı sebze yemekleri, %16,6’sı kuru baklagil yemekleri, %15,0’ı
et yemekleri, %13,2’si makarna, börek ve pilav ve %3,7 etli sebze yemekleridir. Bu
durum araştırmanın yürütüldüğü ilçenin genel sosyo-ekonomik durumuna uygun
bulunmuştur. Araştırmada kullanılan değişkenler ile öğle ve akşam yemeklerinde en
çok tüketilen yemekler arasında anlamlı bir fark saptanamamıştır (p>0,05).
140
Araştırmaya katılan bireylerin evlerine yiyecek alırken %39,7’si gıdaların
bütçeye uygunluğuna, %27,4’ü yiyeceklerin besin değerine, %23,7’si yiyeceklerin
ailelerin alışkanlıklarına uygun olmasına dikkat ettikleri tespit edilmiştir. Yiyecek
satın alırken dikkat edilen konular ile değişkenler arasında yapılmış olan ki-kare
ilişki analizleri sonucunda yalnızca yaş değişkeni arasında istatistiksel açıdan anlamlı
bir ilişki (p<0,05) saptanmıştır.
Araştırma
kapsamındaki
bireylerin
evlerinde
ürettikleri
ya
da
memleketlerinden temin ettikleri gıdalar %26,1 sebze ve meyveler, %10,8 süt ve süt
ürünleri ve %8,4 kuru baklagiller olarak tespit edilmiştir.
Araştırmaya katılan ailelerin ekmek tüketim tercihleri genel olarak çarşıdan
alınmış ve beyaz undan hazırlanmış ekmektir. Tüketilen ekmek çeşidi ile araştırmada
kullanılan değişkenler arsında istatistikî açıdan anlamlı bir fark bulunamamıştır
(p>0,05).
Katılımcıların
%80,0’inin
doğru
bir
şekilde
yumurtayı
yıkamadan
buzdolabında saklama alışkanlığına sahip oldukları saptanmıştır.
Katılımcıların süt çeşidi olarak %65,0’inin kapalı kutuda satılan uzun ömürlü
süt, %20,0’sinin kapalı kutuda satılan günlük süt ve %12,0’sinin sokakta satılan açık
süt tükettikleri tespit edilmiştir.
Katılımcıların %69,0’unun haşlama sularını döktükleri saptanmıştır. Sebzeler
için en uygun pişirme yöntemi olarak kabul edilen buharda pişirme işlemini
%3,0’ünün uyguladığı saptanmıştır. Araştırmada kullanılan değişkenler ile yapılan
ilişki analizleri sonucunda anlamlı bir fark elde edilememiştir (p>0,05).
Araştırmaya katılan bireylerin %64,7’sinin ayçiçeği yağı, %19,2’sinin
zeytinyağı ve %11,8’inin mısırözü yağı kullandıkları belirlenmiştir. Bu sonuç
katılımcıların hemen hepsinin evlerinde en çok tükettikleri yağın bitkisel sıvı yağ
olduğunu gösteren önemli bir veridir. Yapılan ki-kare analizlerinde katılımcıların
141
evlerinde en çok tükettikleri yağ çeşidi ile beslenme eğitimi almış olma değişkeni
arasında bitkisel sıvı yağların kullanımları konusunda istatistiksel açıdan anlamlı bir
ilişki saptanmıştır (p<0,05).
Araştırmaya katılan bireylerin evlerinde yapılan yemekleri %76,3‘ünün normal
olarak değerlendirmekte oldukları saptanmıştır. Yapılan istatistikî analizler
sonucunda
bireylerin
evde
yapılan
yemeklerin
yağılılık
durumlarını
değerlendirmeleri ile yaş, öğrenim durumu, çalışma durumu ve beslenme eğitimi
almaları arasında herhangi bir ilişkiye rastlanamamıştır (p>0,05).
Katılımcıların et yemekleri hazırlarken kullandıkları yağ çeşidi sırası ile
%44,7’si ayçiçeği yağı ve %20,0’si zeytinyağı olarak tespit edilmiştir. Katılımcıların
et yemekleri hazırlarken kullandıkları yağ çeşidi ile araştırmada kullanılan
değişkenler arasında istatistiksel açıdan anlamlı bir fark bulunamamıştır (p>0,05).
Araştırmaya katılan bireylerin çorba yaparken kullanmayı en çok tercih
ettikleri yağ çeşidi %78,9’u bitkisel sıvı yağlar olarak saptanmıştır. Çorbalarda
kullanılan yağ çeşidi ile yaş değişkeni arasında yapılan ki-kare ilişki analizi
sonucunda anlamlı bir ilişki olduğu saptanmıştır (p<0,05). Ancak diğer değişkenler
ile kullanılan yağ çeşidi arasında anlamlı ilişkiye rastlanmamıştır (p>0,05).
Araştırmaya katılan bireylerin sebze yemekleri hazırlarken kullandıkları yağ
çeşidi %99,7 bitkisel sıvı yağlar olarak saptanmıştır. Bu oran içinde %53,2’si
ayçiçeği yağı, %28,2’si zeytinyağı olduğu tespit edilmiştir. Yapılan ki-kare ilişki
analizleri sonucunda sebze yemekleri yapımında kullanılan yağ çeşidi ile yaş,
öğrenim ve çalışma durumu değişkenleri arasında anlamlı bir ilişkiye rastlanmamıştır
(p>0,05).
Araştırmaya katılan bireylerin hamur işleri hazırlarken kullandıkları yağ çeşidi
olarak %47,6’sının margarin kullandığı tespit edilmiştir. %33,2’sinin ayçiçeği yağı
ve %11,6’sının zeytinyağı olduğu saptanmıştır. Hamur işi hazırlarken kullanılan yağ
142
çeşidi ile katılımcıların yaşı, çalışma ve eğitim durumları arasında istatistiksel açıdan
anlamlı bir ilişki bulunamamıştır (p>0,05).
Araştırmaya katılan bireylerin tatlı yapımında kullanmayı tercih ettikleri yağ
çeşidi %46,8’i margarin olarak tespit edilmiştir. %30,0’u ayçiçeği ve %11,3’ü
zeytinyağı olarak tespit edilmiştir. Yapılan istatistiksel analizler sonucunda her yaş
grubunda, çalışan ve çalışmayan, öğrenim durumu farklı bireylerin aynı şekilde tatlı
yapımında en çok tercih ettikleri yağ margarin olarak tespit edilmiştir (p>0,05).
Genel olarak yağ kullanma alışkanlıklarının belirlenmesi için sorulmuş olan
sorulardan oluşturulmuş Boyut 3 için yapılan hesaplamalar sonucunda bireylerin
%10,0’u düşük puan alırken, %43,4’ü orta ve %46,6’sı yüksek düzeyde puan
almışlardır. Bu sonuç katılımcıların genel olarak yağ kullanma alışkanlıkları boyutu
için doğru alışkanlıklara sahip olduklarını göstermektedir. Yapılmış olan ki-kare
ilişki testleri sonuçlarına benzer şekilde hipotez testleri sonuçlarına göre genel yağ
kullanma, kullanılmış yağı atma ve yemeklerde yağ kullanırken yapılan yanlış
uygulamalar ile araştırmada kullanılan her değişken test edilmiştir. Elde edilen
sonuçlara göre Boyut 3 ile araştırmada değişkenlerinden beslenme eğitimi alma
durumunun anlamlı bir fark yarattığı belirlenmiştir (p<0,05). Yapılan analizler
sonucunda beslenme eğitimi almış bireylerin beslenme eğitimi almamış bireylere
oranla daha yüksek davranış puanına sahip oldukları belirlenmiştir.
Katılımcıların %18,9’unun ekmek üzerine her zaman margarin sürüp yerim
dedikleri, %35,0’inin hiçbir zaman yemem cevabını verdikleri saptanmıştır. Bunun
yanında %17,1’inin ekmek üzerine her zaman tereyağı sürüp yerim dedikleri,
%22,6’sının ise hiçbir zaman yemem cevabını verdikleri tespit edilmiştir.
Araştırmaya katılan bireylerin %45,5’i yemek yaparken yağları kızdırarak,
yakarak kullandıklarını belirtmiştir. Çorba yaparken yağları kızdırarak, yakarak
kullananların oranı ise %26,1’dir. Bu uygulamayı bazen yaptığını belirten
katılımcıların %29,5’i yemek yaparken ve %35,5’i çorba yaparken yağları
yaktıklarını belirlenmiştir.
143
Araştırmaya katılan bireylerin kızartma işlemi için %75,0’i ayçiçeği yağı
kullandıkları, %13,9’u zeytinyağı ve %10,5’inin mısırözü yağı kullandıkları
belirlenmiştir. Kızartma için kullanılan yağ ile araştırma değişkenleri arasında
hazırlanan ki-kare ilişki analizi testleri sonucunda anlamlı bir ilişkiye rastlanmamıştır
(p>0,05).
Katılımcıların %40,0’ının kızartma yağını iki kez kullandıkları saptanmıştır.
Kızartma yağını dört kez ve daha fazla kullananların oranı ise %12,0’dir. Yine bu
konuda da yapılan ilişki testleri neticesinde istatistiksel açıdan anlamlı bir sonuç elde
edilememiştir (p>0,05).
Araştırmaya katılan bireylerin yarıdan fazlasının, %54,0’ünün kızartma yağını
lavaboya döktükleri, %20,0’sinin bahçelerine döktükleri saptanmıştır. Yanlış
kullanım yöntemlerinden biri olan yağı dökmeyip devamlı üzerine ekleme yaparak
kullananların oranı %10,0’dur. Katılımcıların %10,0’u ise yanlış bir başka uygulama
olarak kullanılmış kızartma yağını yemek yapımı için kullandıklarını belirtmişlerdir.
Kullanılmış kızartma yağının yeniden değerlendirilebilmesi ve doğaya verdiği zararı
azalmak için uygulanması gereken yöntem, yağı biriktirip toplama birimlerine teslim
eden kişi sayısı yalnızca 23 kişi ve %6,0 olarak belirlenmiştir.
Katılımcıların %49,0’unun sıvı yağları cam şişede sakladıkları belirlenmiştir.
Bunun yanında katılımcıların %36,0’sı sıvı yağları teneke ya da metal kutuda
sakladıklarını belirtmiştir. Sıvı yağları plastik şişede saklayanların oranı %12,0’dir.
Aynı zamanda teneke ya da metal kutu ile sıvı yağ alarak kullanacakları kadar
miktarı cam şişeye aldıklarını belirten katılımcıların oranı %3,0’dür.
Katılımcıların büyük kısmının, %84,0’ünün katı yağları kendi ambalajı ile
buzdolabında sakladıkları belirlenmiştir. Ayrıca katılımcıların %6,0’sı katı yağları
porselen kaplarda buzdolabında ve %5,0’i plastik kaplarda buzdolabında sakladıkları
belirlenmiştir. Katı yağları oda ısısında saklayan katılımcılar ise %4,0’ü kendi
ambalajında, %1,0’i saklama kaplarında sakladıkları saptanmıştır.
144
Katılımcıların evlerine yağ satın alırken %48,7’sinin yağın markasına dikkat
ettikleri saptanmıştır. Bunu sırası ile %26,8 TSE damgası veya ĐSO belgesi olması ve
%18,9 fiyatın izlediği tespit edilmiştir. Çalışma durumu ile yağ satın alırken dikkat
edilen faktör arasında istatistiksel açıdan anlamlı bir ilişki yoktur (p>0,05).
Araştırma kapsamına alınan bireylerin yağ satın alırken dikkat ettikleri
faktörler ile beslenme eğitimi alıp almamaları arasında istatistiksel açıdan anlamlı bir
ilişki bulunamamıştır (p>0,05). Bireyler beslenme ile ilgili bir eğitim almış olsun ya
da olmasın yağ alırken en çok dikkat ettikleri faktör yağın markası olarak tespit
edilmiştir. Aynı şekilde yağ satın alırken dikkat edilen faktör ile bireylerin yaşı ve
öğrenim durumları arasında da istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulunamamıştır
(p>0,05).
Bu sonuçlar ışığında araştırmanın problemleri tekrar ele alındığında;
•
Katılımcıların beslenme alışkanlıklarının genel durumu nasıldır?
•
Katılımcıların beslenme alışkanlıkları, yağ tüketim düzeyleri ve alışkanlıkları
çeşitli değişkenlere göre anlamlı farklar içeriyor mu?
•
Katılımcıların beslenme eğitimi alıp almama durumları ile yanlış beslenme
alışkanlıkları arasında anlamlı bir bağlantı bulunuyor mu?
Katılımcıların genel beslenme alışkanlıkları konusunda boyut puanı bazında
değerlendirme yapıldığında katılımcıların %58,9’unun orta ve %29,7’sinin yüksek
puan aldıkları belirlenmiştir. Araştırmaya katılan bireylerin genel beslenme
alışkanlıkları orta düzeydedir.
Buraya kadar olan kısımda açıklandığı üzere katılımcıların beslenme
alışkanlıkları, yağ tüketim düzeyleri, yağ tüketim ve kullanma alışkanlıkları ile hatalı
beslenme alışkanlıkları konusunda yaş, cinsiyet, çalışma durumu, öğrenim durumu
ve en önemlisi beslenme eğitimi alma durumu farklı konular için etkilidir ve
değişkenlik meydana getirmektedir.
145
Katılımcılar arasında beslenme eğitimi almış olan grupta ailecek, hep beraber
sofraya oturma alışkanlığının beslenme eğitimi almamış gruba oranla daha fazla
olduğu belirlenmiştir. Yine beslenme eğitimi alan grubun öğün aralarında besin
tüketim alışkanlığı konusunda daha yüksek oranda bazen tüketirim ya da hiç
tüketmem cevabını verdiği saptanmıştır. Benzer şekilde yumurta saklama
konusundaki doğru davranışı belirtme oranı beslenme eğitimi alan grupta yüksek
bulunmuştur. Evinde açıkta satılan sokak sütü alma oranı beslenme eğitimi almamış
grupta fazladır. Hazırlanan sebze haşlama veya makarna haşlama sularını dökerim
diyenlerin oranı yine beslenme eğitimi almamış grupta önemli şekilde yüksek
bulunmuştur. Yemek yaparken yağları yakarak kullanan katılımcı oranı beslenme
eğitimi almamış grupta beslenme eğitimi almış gruba oranla oldukça yüksektir.
Kızartma yağını 3 kez ve daha fazla kullananların oranı da beslenme eğitimi almayan
grupta yüksek çıkmıştır. Sonuç olarak beslenme eğitimi almış olmak yanlış beslenme
alışkanlıklarının sürdürülmesinde veya engellenmesinde önemli rol oynamaktadır.
Tüm sonuçlar dikkate alındığında araştırma hakkında aşağıdaki öneriler
sunulabilir.
-
Beslenme eğitimine ne kadar erken başlanırsa o derece başarılı sonuçlar elde
edilecektir. Bu nedenle eğitimin anaokullarından başlaması gerekmektedir.
Anaokulu öğrencilerine temel beslenme bilgileri eğitimi oyun, şarkı ve renkli
levhalarla desteklenerek, sık aralıklarla verilmelidir. Bu arada öğretmenlerin
belli eğitim kurumlarından mezun olmuş olmaları ve beslenme eğitiminden
geçirilmiş olmaları önemlidir. Her anaokulunda beslenme uzmanı veya
diyetisyen bulunması gereklidir.
-
Ailelerin beslenme bilgilerini alabilmesi için, öğrenim ve kültür düzeyleri göz
önüne alınarak, televizyonda belli saatlerde temel beslenme bilgilerine yer
verilip; evde bulunan yiyeceklerin birleşmesiyle dengeli yemeklerin
oluşturulacağı, yanlış uygulamaların yok edilmesi için uygulamalı eğitim
verilmesi ve bu yanlışlara dikkat çekecek şekilde sürekli yayınlanması
gerekmektedir. Yalnız televizyon değil, radyoda da temel beslenme bilgileri
146
verilirken, bir yandan da bu bilgilerin günlük yaşama aktarılması
sağlanmalıdır. Bunun yanında gazete ve dergilerde beslenme uzmanı ve
diyetisyenlerin yazılarına yer verilmelidir.
-
Öğrenciler için ilköğretim müfredatına beslenme konularının eklenmesi
bireylerin erken yaşta doğru davranışlar kazanabilmeleri için uygun ortamı
sağlayacaktır.
-
Halk ile iç içe olan doktor, hemşire ve ebelere temel beslenme bilgilerinin
verilip, halka bu bilgilerin aktarılması sağlanmalıdır.
147
KAYNAKLAR
AÇIKGÖZ, S. (2006). Üniversite Öğrencilerinin Beslenme Alışkanlıkları Đle
Đyimserlik Đlişkisi: Ankara Üniversitesi Örneği. Yüksek Lisans Tezi. Ankara
Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Sağlık Eğitimi Anabilim Dalı, Ankara.
AKAL, E. (1999). Tip II Diabetes Mellitusda Diyet Tedavisi. Toplum Hekimliği
Bülteni,
1999(3-4).
http://www.thb.hacettepe.edu.tr/arsiv/1999/cilt18-3-4.php
adresinden 17 Aralık 2009 tarihinde alınmıştır.
AKAR, A.S. (2006). Özel ve Resmi Okul Öncesi Eğitim Kurumlarına Devam
Eden Dört-Altı Yaş Grubu Çocuklarının Beslenme Alışkanlıklarının
Karşılaştırılması. Yüksek Lisans Tezi. Gazi Üniversitesi, Eğitim Bilimleri
Enstitüsü, Aile Ekonomisi ve Beslenme Eğitimi Anabilim Dalı, Ankara.
AKYILDIZLAR, E. (2007). Kocaeli’nde Bulunan Üç Farklı Huzurevindeki
Yaşlıların Beslenme Alışkanlıkları Üzerine Bir Araştırma. Yüksek Lisans
Tezi. Gazi Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Besin Analizleri ve Beslenme
Bilim Dalı, Ankara.
ALPER, B. (1996). Türkiye’de Zeytinyağı Đhracatında Karşılaşılan Sorunlar.
Basılmamış Yüksek Lisans Tezi. Ege Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Gıda
Mühendisliği Anabilim Dalı, Đzmir.
ARIKAN, B. (1998). Ankara’da Farklı Sosyo-Ekonomik Semtlerde Yaşayan
Kadınların Dondurulmuş Besinleri Satın Alma, Saklama ve Tüketme
Durumlarının Saptanması Üzerine Bir Araştırma. Yüksek Lisans Tezi. Gazi
Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Çocuk Gelişimi ve Ev Yönetimi Eğitimi
Anabilim Dalı, Ankara.
148
ARIKAN, R. (2004). Araştırma Teknikleri ve Rapor Hazırlama. (4. Baskı)
Ankara: Asil Yayın Dağıtım.
ASLAN, D., ATTĐLA, S. (2002). Önemli Bir Sağlık Sorunu: Şişmanlık. STED
(Sürekli Tıp Eğitimi Dergisi), 11(5), 169-170.
ATAMAN, A. (2007). Erzurum Đli Đspir Đlçesindeki Hipertansiyon Hastalarının
Beslenme Alışkanlıkları Temel Alınarak Yaşam Tarzı Faktörlerinin
Belirlenmesi. Yüksek Lisans Tezi. Atatürk Üniversitesi, Sağlık Bilimleri
Enstitüsü, Besin Hijyeni ve Teknolojisi Anabilim Dalı, Erzurum.
ATAMER, M., ŞENEL, E., ÖZTEKĐN, F.Ş. (2005). Yoğurttan Üretilen
Tereyağlarının (Yayık Tereyağ) Bazı Niteliklerinin Belirlenmesi. Tübitak
Tarım Orman ve Gıda Teknolojileri Araştırma Grubu, Proje No: TOGTAG-3035.
AVAN, M. (2006). Mardin Đli Kızıltepe Đlçesindeki Merkez Đlköğretim
Okullarında Okuyan 6. 7. ve 8. Sınıf Öğrencilerinin Beslenme Alışkanlıkları
Üzerine Bir Araştırma. Yüksek Lisans Tezi. Selçuk Üniversitesi, Sosyal
Bilimler Enstitüsü, Çocuk Gelişimi ve Ev Yönetimi Anabilim Dalı, Beslenme
Eğitimi Bilim Dalı, Konya.
AVCI, K. (2007). Üniversite Öğrencilerinin Besin Tamamlayıcılarını Kullanma
Durumlarının Besin Tüketimlerine Etkileri Üzerine Bir Araştırma. Yüksek
Lisans Tezi. Gazi Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Aile Ekonomisi ve
Beslenme Anabilim Dalı, Ankara.
AY, N. (2006). Okul Çağı Çocuklarında Taze Sebze ve Meyve Tüketim Durumu
Đle Tüketimi Etkileyen Etmenlerin Saptanması. Bilim Uzmanlığı Tezi.
Hacettepe Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Beslenme Bilimleri Programı,
Ankara.
149
AYTEKĐN, F. (1999). Üniversite Öğrencilerine Verilecek Beslenme Eğitiminin
Beslenme Davranışlarına Olan Etkisinin Đncelenmesi. Doktora Tezi. Gazi
Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ev Yönetimi-Beslenme Anabilim Dalı,
Ankara.
APPEL, L.J., SACKS, F.M., CAREY, V.J., OBARZANEK, E., SWAĐN, J.F.,
MĐLLER, E.R., CONLĐN, P.R, ERLĐNGER, T.P., ROSNER, B.A., LARANJO,
N.M., CHARLESTON, J., McCARRON, P., BĐSHOP, L.M., (2006). Protein,
Tekli Doymamış Yağ ve Karbonhidrat Alımının Kan Basıncı ve Serum
Lipidlerine Etkisi. JAMA (The Journel Of The American Medical Association)
19(4), 167-177.
BAKIRCI, Đ., ÇELĐK, Ş., COŞKUN, H. (2004). Mezofilik Liyofilize Starter Kültür
Kullanılarak Üretilen Tereyağının Bazı Özellikleri. Gıda Dergisi, 29 (1), 5762.
BAKKAL, P. (2007). Koroner Arter Hastalığı Tanısı Konmuş Kişilerin, Hastalık
Hikayeleri, Beslenme Alışkanlıkları ve Bilgi Düzeyleri Üzerinde Bir
Araştırma. Yüksek Lisans Tezi. Ankara Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü,
Ev Ekonomisi (Beslenme Bilimleri) Anabilim Dalı, Ankara.
BARUT UYAR, B. (2007). Yetişkin Bireylerin Sağlıklı Yeme Đndekslerinin
Belirlenmesi. Yüksek Lisans Tezi. Hacettepe Üniversitesi, Sağlık Bilimleri
Enstitüsü, Beslenme Bilimleri Programı, Ankara.
BAŞSOY, G. (2000). Özel Đlköğretim Okullarının Beslenme Servisinin Đşleyişi ve
Öğrencilerin Beslenme Durumları Üzerine Bir Araştırma. Bilim Uzmanlığı
Tezi. Hacettepe Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Toplu Beslenme
Sistemleri Programı, Ankara.
150
BAYAZ, M. (1992). Fiziksel ve Kimyasal Rafinasyonun Zeytinyağının
Özelliklerine Etkileri. Yüksek Lisans Tezi. Ege Üniversitesi, Fen Bilimleri
Enstitüsü, Gıda Mühendisliği Anabilim Dalı, Đzmir.
BAYRAM, A.A. (2006). Tanısı Yeni Konulmuş Hipertansiyon, Hiperlipidemi Đle
Hipertansiyon ve Hiperlipidemi Birlikte Bulunan Bireylerin Diyet Yağ
Örüntüsü ve Beslenme Alışkanlıklarının Değerlendirilmesi. Yüksek Lisans
Tezi. Hacettepe Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Diyetetik Programı,
Ankara.
BAYSAL, A. (2009). Beslenme (11. Baskı) Ankara: Hatiboğlu Yayınevi.
BAYSAL, A. (2006). Beslenme, Lipoproteinler ve Koroner Kalp Hastalığı.
Beslenme ve Diyet Dergisi, 34(1), 5-9.
BAYSAL, A. (2003). Sosyal Eşitsizliklerin Beslenmeye Etkisi. C.Ü. Tıp Fakültesi
Dergisi, 25(4), 2003 Özel Eki.
BAYSAL, A., BOZKURT, N., PEKCAN, G., BESLER, T., AKSOY, M., MERDOL
KUTLUOL, T., KEÇECĐOĞLU, S., MERCANGĐL, M.S. (2002). Diyet El
Kitabı. (4. Baskı) Ankara: Hatiboğlu Yayınevi.
BAYSAL, A. (1999). Yeni Bir Yüzyıla Girerken Diyet, Diyetle Đlintili
Hastalıklar ve Diyetetik Ürünler. Beslenme ve Diyet Dergisi, 28(2), 1-6.
BAYSAL, A. (1991). Omega-3 Yağ Asitlerinin Büyüme, Gelişme ve Sağlık
Üzerine Etkileri. Beslenme ve Diyet Dergisi, 91(2), 159-164.
BESLER,
T.
(2009).
Balık
Tüketimi
ve
Sağlık
http://www.danoneenstitusu.org.tr/news.php?id=32&cat=3137
Şubat 2009 tarihinde alınmıştır.
Etkileşimi.
adresinden
22
151
BEYBAĞA (KAYA), M. (2006). Đzmir Koşullarında Kışlık Bazı Kanola
Çeşitlerinde Farklı Ekim Zamanı Uygulamalarının Verim, Verim Unsurları
ve Kalite Üzerine Etkileri. Yüksek Lisans Tezi. Selçuk Üniversitesi, Fen
Bilimleri Enstitüsü, Konya.
BĐRSEN, E.B. (2004). Yetişkinlerin Yağ ve Kolesterol Hakkındaki Bilgi
Düzeyleri. Yüksek Lisans Tezi. Ankara Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Ev
Ekonomisi (Beslenme Bilimleri) Anabilim Dalı, Ankara.
BUDAK, N., ÇĐÇEK, B., ŞAHĐN, B. (2005). Kayseri Đlinde Tüketicilerin Besin
Alışverişine Yönelik Davranışları. Beslenme ve Diyet Dergisi, 33(2), 71-81.
CANDEMĐR, S. (2006). Kahramanmaraş Đli Kentsel Alanda Yaşayan Ailelerin
Gıda Tüketimlerini Etkileyen Faktörler ve Marka Gerçeği. Yüksek Lisans
Tezi. Kahramanmaraş Sütçü Đmam Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Tarım
Ekonomisi Anabilim Dalı, Kahramanmaraş.
CEVĐZ, D. (2008). Kamuda Çalışan Erkek ve Kadınların Fiziksel Uygunluk,
Beslenme ve Spor Alışkanlıklarının Değerlendirilmesi (Elazığ Đli Örneği).
Yüksek Lisans Tezi. Fırat Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Beden Eğitimi
ve Spor Anabilim Dalı, Elazığ.
ÇAKIR, B. (2007). Ankara’da Yemek Fabrikalarının Sorumlu Yöneticilerinin
Beslenme
Bilgi
Düzeylerinin
ve
Yönetimsel
Bilgi/Yaklaşımlarının
Belirlenmesi. Doktora Tezi. Hacettepe Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü,
Beslenme ve Diyetetik Programı, Ankara.
ÇALIYURT TUNCA, K. (2008). Ayçiçek Yağı Sanayi Đşletmelerinde Üretim
Süreci ve Yan Ürün Maliyetlerinin Hesaplanması. Muhasebe ve Finansman
Dergisi,
2008
(39),
84-91,
http://uvt.ulakbim.gov.tr/uvt/index.php?cwid=9&vtadi=TPRJ%2CTTAR%2CTT
152
IP%2CTMUH%2CTSOS&ano=85916_3a43c907e1e31ebe8cd08fe8e30cefb8adr
adresinden 04 Ocak 2010 tarihinde alınmıştır.
ÇALTI, S.G. (2006). Gebe Kadınların Enerji, Protein, Demir, Kalsiyum, C
Vitamini, B 12 Vitamini, Folik Asit ve Omega-3 Yağ Asidi Tüketimleri Đle
Beslenme Bilgi ve Alışkanlıkları Arasındaki Đlişkinin Saptanması. Yüksek
Lisans Tezi. Marmara Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Halk Sağlığı
Anabilim Dalı, Đstanbul.
ÇELĐK, E. (2006;a). Sakarya Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Öğretmenliği
Bölümünde Okuyan 1. ve 4. Sınıf Öğrencilerinin Beslenme Bilgi ve
Tutumlarının Karşılaştırılması. Yüksek Lisans Tezi. Sakarya Üniversitesi,
Sosyal Bilimler Enstitüsü, Beden Eğitimi ve Spor Anabilim Dalı, Beden Eğitimi
ve Spor Öğretmenliği Bilim Dalı, Adapazarı.
ÇELĐK, Y. (2006;b). Doğumsal Kalp Hastalığı Olan 0-2 Yaş Grubundaki
Çocuklarda Ameliyat Sonrasında Parenteral Beslenmede Balık Yağı
Emülsiyonu Kullanımının Biyokimyasal ve Đmmün Parametreler Üzerine
Etkilerinin Araştırılması. Yüksek Lisans Tezi. Hacettepe Üniversitesi, Sağlık
Bilimleri Enstitüsü, Diyetetik Programı, Ankara.
ÇETĐN, E.C. (2007). Yetişkin Tüketicilerin Besin Tercihleri ve Sağlıklı
Beslenmeye Yönelik Tutumları Üzerine Cinsiyet Faktörünün Etkisi. Yüksek
Lisans Tezi. Ankara Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Ev Ekonomisi
(Beslenme Bilimleri) Anabilim Dalı, Ankara.
DAŞBAŞI, M. (2003). Đlköğretim Öğrencilerinin Beslenme Alışkanlıkları,
Beslenme Eğitimine Đhtiyaç Duyma Durumları ve Beslenme Eğitiminden
Beklentileri. Yüksek Lisans Tezi. Gazi Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü,
Aile Ekonomisi ve Beslenme Eğitimi Bilim Dalı, Ankara.
153
DEMĐR, B.D. (2006). Liseye Devam Eden Kız Öğrencilerin Beslenme
Alışkanlıkları ve Beden Algısını Etkileyen Etmenler. Yüksek Lisans Tezi.
Hacettepe Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Beslenme Bilimleri Programı,
Ankara.
DERELĐ, F. (2006). 2-5 Yaş Arası Sağlıklı Çocukların Beslenme Özellikleri ve
Aile Etkileşimi. Yüksek Lisans Tezi. Marmara Üniversitesi, Sağlık Bilimleri
Enstitüsü, Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Hemşireliği Anabilim Dalı, Đstanbul.
DIRAMAN,
H.,
HIŞIL,
Y.(2003).
Kızartma
Đşleminde
Kullanılmış
ve
Mikrodalgaya Maruz Bırakılmış Çeşitli Bitkisel Yağlarda Cis-Trans Yağ
Asitleri Düzeyinin Belirlenmesi Üzerine Bir Araştırma. Gıda Dergisi, 20038;90-97.
DUMAN, D. (2007). Ankara’da Bir Yetiştirme Yurdunda Kalan Erkek
Adolesanların Beslenme Durumları ve Etkileyen Etmenler. Yüksek Lisans
Tezi. Hacettepe Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Beslenme ve Diyetetik
Anabilim Dalı, Ankara.
EKMEN, Z. (2008). Kız Meslek Lisesi Öğrencilerinin Tükettikleri Atıştırmalık
Besinlerin Besin Öğesi Katkıları. Yüksek Lisans Tezi. Gazi Üniversitesi,
Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Aile Ekonomisi ve Beslenme Eğitimi Anabilim Dalı,
Ankara.
ERGE, S. (2003). Obezlerde Yeme Davranışı ve Obezitede Davranış Tedavisi
Đlkeleri. Beslenme ve Diyet Dergisi, 32(1), 47-59.
ERGÜN, C. (2003). Sağlıklı Beslenme Kavramı ve Tüketici Algısı Üzerine Bir
Araştırma. Bilim Uzmanlığı Tezi. Hacettepe Üniversitesi, Sağlık Bilimleri
Enstitüsü, Beslenme Bilimleri Programı, Ankara.
154
ERTEN, M. (2006). Adıyaman Đlinde Eğitim Gören Üniversite Öğrencilerinin
Beslenme Bilgilerinin ve Alışkanlıklarının Araştırılması. Yüksek Lisans Tezi.
Gazi Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Aile Ekonomisi ve Beslenme
Eğitimi Anabilim Dalı, Aile Ekonomisi ve Beslenme Eğitimi Bilim Dalı, Ankara.
FĐDAN, H., ÖZÇELĐK, A. (2003). Türkiye Ekonomisi Yönünden Ayçiçeğinin
Önemi. Türkiye I. Yağlı Tohumlar, Bitkisel Yağlar ve Teknolojileri
Sempozyumu Bildirileri, 22-23 Mayıs, Ankara. Bitkisel Yağ Sanayicileri Derneği
Yayın No: 107.
GÖKÇEK, A.A. (1998). Adana Đli Kentsel Alanda Ailelerin Yemeklik Yağ
Tüketimi ve Yağın Harcama Esnekliğinin Tahmini. Yüksek Lisans Tezi.
Çukurova Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Tarım Ekonomisi Ana Bilim
Dalı, Adana.
GÖKGÖZ, S. (1998). Beslenme Alışkanlıkları Đle Şişmanlığın Meme Kanser
Riskine Etkisi Üzerine Bir Araştırma. Bilim Uzmanlığı Tezi. Hacettepe
Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Diyetetik Programı, Ankara.
GÖKMEN, H. ve KÖKSAL, G. (2001). Bebek Beslenmesinde Yağ Asitlerinin
Önemi. Beslenme ve Diyet Dergisi, 30(1), 35-44.
GÖKSU, Ç. (2007). Bitkisel Yağlar. Ankara: Dış Ticaret Müsteşarlığı Đhracatı
Geliştirme Etüd Merkezi Yayınları.
GÜÇLÜ, M. (2006). Kırıkkale Đl Merkezi Đlköğretim ve Lise Öğrencilerinin
Beslenme ve Spor Aktivite Alışkanlıklarının Büyüme Durumlarıyla
Đlişkisinin Araştırılması. Yüksek Lisans Tezi. Kırıkkale Üniversitesi, Sağlık
Bilimleri Enstitüsü, Beden Eğitimi ve Spor Anabilim Dalı, Kırıkkale.
155
GÜLER, B., ÖZÇELĐK, A.Ö. (2002). Çalışan ve Çalışmayan Kadınların Yiyecek
Satın Alma-Hazırlama Davranışları Üzerinde Bir Araştırma. Ankara: Ankara
Üniversitesi, Ev Ekonomisi Mezunları Derneği Yayınları Bilim Serisi: 3.
GÜMÜŞ, H. (2009). Yetiştirme Yurtlarında Kalan Adolesanların Beslenme ve
Fiziksel Aktivite Durumlarının Sağlık ve Vücut Kompozisyonları Đle
Đlişkisinin Saptanması. Doktora Tezi. Gazi Üniversitesi, Eğitim Bilimleri
Enstitüsü, Aile Ekonomisi ve Beslenme Eğitimi Bilim Dalı, Doktora Programı,
Ankara.
GÜMÜŞLER, A. (2006). Rize Đli Çayeli Đlçesindeki Lise Öğrencilerinde Obezite
Sıklığı ve Beslenme Alışkanlıkları. Yüksek Lisans Tezi. Karadeniz Teknik
Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Halk Sağlığı Anabilim Dalı, Trabzon.
GÜZEL, S. (2005). Gıda Olarak Tüketilen Çeşitli Sıvı Yağların Toplam
Antioksidan Aktivitelerinin ve Toplam Fenol Đçeriklerinin Đn Vitro
Ölçülmesi. Yüksek Lisans Tezi. Harran Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü,
Biyokimya Anabilim Dalı, Şanlıurfa.
HOMAFAR, A. (2008). Tip II Diabetik Bireylerde Balık Yağının (Omega-3)
Açlık Kan Şekeri, Kan Basıncı, Serum Lipid Profili, Đnsulin Düzeyi,
Duyarlılığı ve Direnci Üzerindeki Etkileri. Doktora Tezi. Gazi Üniversitesi,
Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Aile Ekonomisi ve Beslenme Eğitimi Anabilim Dalı,
Ankara.
ILGAZ, Ş. (2002). Sağlıklı Beslen, Sağlıklı Besle. STED (Sürekli Tıp Eğitimi
Dergisi), 11(4), 301-302.
IŞIK, N. (1998). Karaman’dan Yurt Dışına Giden Ailelerin Beslenme
Alışkanlıkları. Doktora Tezi. Gazi Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ev
Yönetimi Beslenme Anabilim Dalı, Ankara.
156
ĐLTER, N. (2008). Çalışan Kadınlarda Besin Tüketimi, Beslenme Alışkanlıkları
ve Beden Kitle Đndekslerinin Değerlendirilmesi. Yüksek Lisans Tezi. Marmara
Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Halk Sağlığı Anabilim Dalı, Đstanbul.
KAHYAOĞLU (TAHMAS), D. (2009). Tereyağının Margarinle Tağşişinin
Tespitinde Yağ Sabiteleri ve Duyusal Analize Dayalı Araştırmalar. Yüksek
Lisans Tezi. Atatürk Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Gıda Mühendisliği
Anabilim Dalı, Erzurum.
KARASU, Ö. (2006). Yatılı Olan ve Olmayan Lise Öğrencilerinin Beslenme
Bilgisi ve Durumlarının Değerlendirilmesi. Yüksek Lisans Tezi. Gazi
Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Eğitim Bilimleri Anabilim Dalı, Ankara.
KARAYORMUK, N.Ö. (2002). Beslenme Dersi Alan ve Almayan Afyon
Kocatepe Üniversitesi Meslek Yüksekokulu Öğrencilerinin Beslenme Bilgi
ve Alışkanlıkları Üzerine Bir Araştırma. Yüksek Lisans Tezi. Gazi
Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Besin Analizleri ve Beslenme Bilim
Dalı, Ankara.
KAVAK, S. (2003). Almanya’da Yaşayan Türk Ailelerinin Beslenme
Alışkanlıklarındaki Değişimin Saptanması. Yüksek Lisans Tezi. Gazi
Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Aile Ekonomisi ve Beslenme Eğitimi
Bilim Dalı, Ankara.
KAVURT, A.V. (2006). Parenteral Beslenme Uygulanan Preterm Bebeklerde
Zeytinyağı ve Soya Yağı Bazlı Lipid Emülsiyonlarının Karşılaştırılması.
Tıpta Uzmanlık Tezi. Uludağ Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Çocuk Sağlığı ve
Hastalıkları Anabilim Dalı, Neonataloji Bilim Dalı, Bursa.
157
KAYA, R. (2008). Edirne Đl Merkezinde Đlköğretim Okullarındaki Öğrencilerde
Beslenme-Obezite-Fiziksel Aktivite Đlişkisinin Değerlendirilmesi. Yüksek
Lisans Tezi. Trakya Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Halk Sağlığı
Anabilim Dalı, Edirne.
KAYHAN (ESER), Ş., ŞAHĐN, T.K., DEMĐRELĐ, O. (2000). Konya’da Đki
Yetiştirme
Yurdunda
Barınan
Adölesanların
Beslenme
Durumları.
Beslenme ve Diyet Dergisi, 29(2), 25-33.
KESKĐN, M. (2009). Yatılı Đlköğretim Bölge Okullarında Öğrencilere Verilen
Beslenme Eğitiminin Besin Tüketimlerine Etkisinin Araştırılması. Yüksek
Lisans Tezi. Gazi Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Aile Ekonomisi ve
Beslenme Eğitimi Anabilim Dalı, Ankara.
KILIÇ, D. (2008). Tüketicilerin Gıda Güvenliği Đle Đlgili Bilgi-tutum ve
Davranışları. Yüksek Lisans Tezi. Gazi Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü,
Aile Ekonomisi ve Beslenme Eğitimi Bilim Dalı, Ankara.
KIRMANLI, A.N., SEZER, Ö. (1999). Kanada Zeytinyağı Pazar Araştırması.
Đstanbul: Đstanbul Ticaret Odası Yayınları, Yayın No:1999/75.
KĐRĐCĐ ORUÇ, M. (2008). Otuz Yaş Üstü Obez Kadınların Antropometrik ve
Biyokimyasal Bulguları Đle Beslenme Durumları Arasındaki Đlişki. Yüksek
Lisans Tezi. Gazi Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Aile Ekonomisi ve
Beslenme Eğitimi Bilim Dalı, Ankara.
KOCAKAHYA, A.H. (2007). Asgari Ücretli Ailelerin Gıdaya Ayırdıkları
Bütçenin ve Gıdaları Tüketim Sıklıklarının Belirlenmesi. Yüksek Lisans Tezi.
Gazi Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Aile Ekonomisi ve Beslenme
Anabilim Dalı, Ankara.
158
KORKMAZ, M. (2006). Tüketicilerin Tüketim Davranışları ve Tüketim
Tercihlerine Etki Eden Faktörler (Afyonkarahisar Örneği). Yüksek Lisans
Tezi. Gazi Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Aile Ekonomisi ve Beslenme
Anabilim Dalı, Ankara.
KORKMAZ, A. (2008). Kocaeli Đli Gebze Đlçesindeki Đlköğretim II. Basamak (67-8. Sınıflar) Öğrencilerinde Obezite Sıklığı ve Beslenme Davranışları.
Yüksek Lisans Tezi. Selçuk Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Çocuk
Gelişimi ve Ev Yönetimi Anabilim Dalı, Beslenme Eğitimi Bilim Dalı, Konya.
KÖREMEZLĐ, H. (2007). Amasya Devlet Hastanesi Dahiliye Polikliniğine
Başvuran Hastaların Beslenme Alışkanlıklarının Kan Lipit Düzeyi
Değişimine Etkisi Üzerine Araştırmalar. Yüksek Lisans Tezi. Gazi
Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Besin Analizleri ve Beslenme Bilim
Dalı, Ankara.
KÖSE, A. (2005). Zonguldak Đl Merkezinde 15-17 Yaş Grubu Genel Lise
Öğrencilerinde Öğün Dışı Yeme Alışkanlığının Đncelenmesi. Yüksek Lisans
Tezi. Zonguldak Karaelmas Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Çocuk
Sağlığı ve Hastalıkları Hemşireliği Anabilim Dalı, Zonguldak.
KUMARTAŞLI, M. (2006). Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokullarında Okuyan
Aktif Spor Yapan Öğrencilerin Beslenme ve Sağlık Durumlarının
Đncelenmesi. Yüksek Lisans Tezi. Dumlupınar Üniversitesi, Sosyal Bilimler
Enstitüsü, Beden Eğitimi ve Spor Anabilim Dalı, Kütahya.
KÜÇÜKERDÖNMEZ,
Ö.
(2008).
Mevsimsel
Değişikliklerin
Hacettepe
Üniversitesi Beslenme ve Diyetetik Bölümü Öğrencilerinin Besin Tüketimi,
Beslenme Alışkanlıkları, Antropometrik Ölçümleri ve Bazı Serum Vitamin
Düzeyleri Üzerine Etkisi. Doktora Tezi. Hacettepe Üniversitesi, Sağlık Bilimleri
Enstitüsü, Beslenme ve Diyetetik Programı, Ankara.
159
LEŞKERĐ, N. (1989). Yuvaya Devam Eden 3-6 Yaş Grubu Çocukların Beslenme
Durumları ve Bu Durumu Etkileyen Faktörler. Yüksek Lisans Tezi. Đstanbul
Üniversitesi, Çocuk Sağlığı Enstitüsü, Çocuk Beslenmesi Bilim Dalı, Đstanbul.
MASKAN, M. (1992). Storage Stability of Margarine. Yüksek Lisans Tezi.
Gaziantep Üniversitesi, Gıda Mühendisliği Bölümü, Gaziantep.
MEMĐŞ, E. (2004). Üniversite Öğrencilerinde Şişmanlık (Obezite) Durumu ve
Diyet Ürünleri Kullanmaları Üzerinde Bir Araştırma. Yüksek Lisans Tezi.
Gazi Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Çocuk Gelişimi ve Ev Yönetimi
Eğitimi Anabilim Dalı, Aile Ekonomisi ve Beslenme Bilim Dalı, Ankara.
METĐN, N., GAYTANCIOĞLU, O., KUBAŞ, A., AZABAĞAOĞLU, Ö. (2003).
Türkiye’de Bitkisel Yağ Sektörünün Sorunları ve Karışım Sıvı Yağ
Tüketiminde Yaşanan Gelişmeler. GIDA Dergisi, 8(7), 96-97.
MERDOL, T.K., BAYSAL, A., ARSLAN, P., YÜCEAN, S., PEKCAN, G.,
KÖKSAL, G., YUTTAGÜL, M. BEYHAN, Y., ERSOY, G., BESLER, T.,
AKSOY,M.,
SAĞLAM,F.,
BAŞOĞLU,S.,
YILDIZ,
E.A.,
RAKICIOĞLU,N.,
SAMUR,G.,
MERCANLIGĐL,S.,
EREL,C.,
UĞURLU,M.,
AYDINLI,F., KESĐCĐ,C., ÖZOĞLU,F., ÇAKIR,B. (2004). Türkiye’ye Özgü
Beslenme Rehberi. Ankara: Sağlık Bakanlığı Temel Sağlık Hizmetleri Genel
Müdürlüğü, Hacettepe Üniversitesi, Beslenme ve Diyetetik Bölümü.
OKUR, A. (2008). Derin Yağda Kızartma Đşleminin Bazı Bitkisel Sıvı Yağların
Yağ Asiti Bileşimleri Đle Oksidatif Stabiliteleri Üzerine Etkileri. Yüksek
Lisans Tezi. Trakya Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Gıda Mühendisliği
Anabilim Dalı, Edirne.
160
ONGAN, D. (2008). Boydak Đlköğretim Okulu’nda Okul Beslenme Programına
Katılan ve Katılmayan Öğrencilerin Enerji ve Besin Öğeleri Gereksinmesi
Açısından Değerlendirilmesi. Yüksek Lisans Tezi. Erciyes Üniversitesi, Sağlık
Bilimleri Enstitüsü, Beslenme ve Diyetetik Anabilim Dalı, Kayseri.
ONUR, F. (2007). Farklı Sosyo-Ekonomik Düzeydeki Ailelerin Beslenme Bilgi
Düzeyleri Đle Sebze-Meyve Tüketim Alışkanlıkları Üzerinde Bir Araştırma.
Yüksek Lisans Tezi. Gazi Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Aile
Ekonomisi ve Beslenme Eğitimi Bilim Dalı, Ankara.
ÖNAY, D. (2006). Konya Đl Merkezinde Gebe Kadınların Beslenme
Alışkanlıkları, Beslenme Durumları ve Bunun Yeni Doğan Üzerine Etkisi.
Doktora Tezi. Ankara Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Ev Ekonomisi
(Beslenme Bilimleri) Anabilim Dalı, Ankara.
ÖNDER, F.O., KURDOĞLU, M., OĞUZ, G., ÖZBEN,B., ATĐLLA, S., ORAL, S.N.
(2000).
Gülveren
Lisesi
Son
Sınıf
Öğrencilerinin
Bazı
Beslenme
Alışkanlıklarının Saptanması ve Bunun Malnütrisyon Prevalansı Đle Olan
Đlişkisi.
Toplum
Hekimliği
Bülteni,
2000(1).
http://www.thb.hacettepe.edu.tr/arsiv/2000/cilt19-1.php adresinden 17 Aralık
2009 tarihinde alınmıştır.
ÖRMECĐ, A.Ö. (1987). Isparta Đline Bağlı Senirkent Đlçesi ve Köylerinde Đlkokul
Çocuklarının Beslenme Durumları Üzerinde Bir Araştırma. Yüksek Lisans
Tezi. Ankara Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Ev Ekonomisi Anabilim Dalı,
Ankara.
ÖZDEMĐR (PEKEL), A. (2006). Santral Memuru kadınların Beslenme
Durumları Üzerine Vardiyalı Sistemde Çalışmanın Etkisi. Yüksek Lisans
Tezi. Ankara Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Ev Ekonomisi (Beslenme
Bilimleri) Anabilim Dalı, Ankara.
161
ÖZDEMĐR, N. (2008). Liseye Devam Eden Kız Öğrencilerin Beslenme
Alışkanlıkları ve Bulundukları Kilolarından Memnuniyet Durumlarının
Đncelenmesi. Yüksek Lisans Tezi. Gazi Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü,
Aile Ekonomisi ve Beslenme Eğitimi Anabilim Dalı, Ankara.
ÖZDOĞAN, Y. (2006). Konya Đl Merkezinde Farklı Sosyo-Ekonomik
Düzeylerdeki Đlköğretim Okullarına Devam Eden Çocukların Kahvaltı
Yapma
Alışkanlıklarının
Saptanması.
Yüksek
Lisans
Tezi.
Selçuk
Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Çocuk Gelişimi ve Ev Yönetimi
Anabilim Dalı, Beslenme Eğitimi Bilim Dalı, Konya.
ÖZTÜRK, A. (2006). Profesyonel ve Amatör Futbolcuların Beslenme
Alışkanlıkları ve Vücut Bileşimleri. Yüksek Lisans Tezi. Cumhuriyet
Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Beden Eğitimi ve Spor Anabilim Dalı,
Sivas.
SAĞLAM, F. (1990). Kadın ve Erkeklerde Vücut Yağ Dağılımı. Beslenme ve
Diyet Dergisi, 19, 199-207.
SAĞLAM, F., GÜMÜŞ, A., DOKCAN,B. (1999). Tüketicilerin Besin Satın
Alımına Đlişkin Bilgi, Tutum ve Davranışları. Beslenme ve Diyet Dergisi,
28(1), 39-46.
SERĐM, F. (1991). Bitkisel Yağlarda Farklı Sıcaklık ve Sürelerdeki Oksidasyon
Düzeyinin Spektrofotometrik Yöntemlerle Belirlenmesi. Gıda Dergisi, 16(2),
123-129.
SERTER YĐĞĐT, Y. (2006). Düzce Đli Đsmet Paşa Đlköğretim Okulu 6, 7, 8.
Sınıflara Devam Eden Öğrencilerin Beslenme Bilgi Düzeyleri, Alışkanlıkları
ve Obezite Durumları Üzerine Bir Araştırma. Yüksek Lisans Tezi. Gazi
Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Aile Ekonomisi ve Beslenme Eğitimi
Anabilim Dalı, Ankara.
162
SEVENAY, N. (1996) . Kayseri Đl Merkezi Kamu Sektöründe Çalışan
Kadınların Beslenme Alışkanlıkları, Yiyecek Hazırlama, Pişirme Yöntemleri
ve Beslenme Bilgi Düzeyleri Üzerinde Bir Araştırma. Yüksek Lisans Tezi.
Ankara Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Ev Ekonomisi (Beslenme)
Anabilim Dalı, Ankara.
SOYDAL, U. (1998). Ankara Toprak ve Gübre Araştırma Enstitüsü
Müdürlüğü’nde Çalışanlarda Beslenme Alışkanlıkları Demir Eksikliği
Anemisi Görülme Sıklığı ve Buna Etki Eden Bazı Faktörler. Yüksek Lisans
Tezi. Gazi Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Đşçi Sağlığı ve Đş Güvenliği
Anabilim Dalı, Ankara.
SÖZEN, S. (2008). Metal Sektöründe Faaliyet Gösteren Bir Đşyerinde
Çalışanların Beslenme Alışkanlıkları. Yüksek Lisans Tezi. Hacettepe
Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Đş Sağlığı Programı, Ankara.
ŞANLIER, N., YABANCI, N. (2002). Yetişkin Bireylerin Yağ Tüketimi Đle Đlgili
Bilgi, Tutum ve Davranışlarının Değerlendirilmesi. Gazi Üniversitesi
Endüstriyel Sanatlar Eğitim Fakültesi Dergisi, 10(11), 69-82.
ŞAMŞUL, N. (1989). 1-3 Yaş Grubu, Eskişehir Đli, Sivrihisar Đlçesi Çocuklarının
Büyüme-Gelişme,
Beslenme
Durumları
ve
Bu
Durumu
Etkileyen
Faktörlerin Saptanması. Yüksek Lisans Tezi. Đstanbul Üniversitesi, Çocuk
Sağlığı Enstitüsü, Çocuk Beslenmesi Bilim Dalı, Đstanbul.
ŞENEL, E. (2000). Yağlardaki Teknolojik Gelişmeler ve Beslenmeyle Đlişkileri.
III. Uluslararası Beslenme ve Diyetetik Kongresi, 12-15 Nisan, Beslenme ve
Diyet Dergisi, 29(2), 42-61.
163
ŞENSOY, F. (1987). Ankara Đline Bağlı Seçilmiş Köy, Đlçe, Gecekondu ve
Kentsel Yerleşim Yerlerinde Yaşayan Ev Kadınlarının Besin Sanitasyonu
Konusundaki Bilgi ve Alışkanlıklarını Saptama Araştırması. Bilim
Uzmanlığı Tezi. Hacettepe Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Halk Sağlığı
Programı, Ankara.
ŞĐMŞEK, A. (2008). Kızartma Yağlarının Kararlılığı ve Termal Yöntemler Đle
Kalitesinin Belirlenmesi. Yüksek Lisans Tezi. Çukurova Üniversitesi, Fen
Bilimleri Enstitüsü, Kimya Anabilim Dalı, Adana.
ŞĐRĐN, S. (2004). Kalp Hastalıkları. Ailenin Sağlık Eğitimi. Ankara: Başbakanlık
Aile ve Sosyal Araştırmalar Genel Müdürlüğü Yayını, 155-170.
ŞĐRĐNOĞLU, V. (2008). 10-14 Yaş Grubu Farklı Spor Branşlarındaki
Çocukların Beslenme Alışkanlıklarının Belirlenmesi. Yüksek Lisans Tezi.
Marmara Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Beden Eğitimi ve Spor
Anabilim Dalı, Đstanbul.
TAŞAN, M. DEMĐRCĐ, M. (2003). Ayçiçeği Yağının Kimyasal ve Fiziksel
Rafinasyonu Sırasında Bazı Oksitatif ve Hidrolitik Stabilite Değerlerindeki
Değişmeler. GIDA Dergisi, 8(7), 78-83.
TAŞAN, M., GEÇGEL, Ü., DEMĐRCĐ, M. (2004). Yemeklik Karışım Sıvı Yağ Adı
Altında Tüketime Sunulan Yağların Bazı Oksidatif ve Hidrolitik Stabilite
Değerlerinin Belirlenmesi Üzerine Bir Araştırma. GIDA Dergisi, 9(8), 102104.
TOPBAŞ, M., ELMACIOĞLU, F., DÜNDAR, C., CANBAZ, S., PEKŞEN, Y.
(2000). Obezite Đle Günlük Tüketilen Bazı Besin Öğeleri Arasındaki Đlişki.
Beslenme ve Diyet Dergisi, 29(2), 62-67.
164
TUNA, C.Ş. (2007). Postmenopozal Kadınlarda Keten Tohumu Tüketiminin
Antropometrik Bulgular, Lipid Profili ve Menopozal Semptomlar Üzerine
Etkileri. Yüksek Lisans Tezi. Erciyes Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü,
Beslenme ve Diyetetik Anabilim Dalı, Kayseri.
TÜĐK (Türkiye Đstatistik Kurumu). (2008). Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi
(ADNKS)
Veri
Tabanı.
http://report.tuik.gov.tr/reports/rwservlet?adnksdb2=&report=turkiye_ilce_koy_s
ehir.RDF&p_il1=1746&p_kod=2&p_yil=2008&p adresinden 13 Aralık 2009
tarihinde alınmıştır.
TÜRKMENOĞLU (ŞĐMŞEK), G. (2007). 9-12 Yaş Grubu Öğrencilerin Beslenme
Alışkanlıkları. Yüksek Lisans Tezi. Gazi Üniversitesi, Eğitim Bilimleri
Enstitüsü, Aile Ekonomisi ve Beslenme Eğitimi Anabilim Dalı, Ankara.
ULAŞ, B. (2008). Malatya Asker Hastanesinde 2007 Yılında Görev Yapan
Personelin Sağlıklı Beslenme Konusundaki Tutum ve Davranışları. Yüksek
Lisans Tezi. Đnönü Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Halk Sağlığı
Anabilim Dalı, Malatya.
ÜNAL, F. (1995). Anaokuluna Giden 3-6 Yaş Çocuğu Olan Annelerin Yağ
Tüketimine Đlişkin Bilgi ve Uygulamaları. Yüksek Lisans Tezi. Gazi
Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Çocuk Gelişimi ve Eğitimi Bilim Dalı,
Ankara.
ÜNSAL, M. (2003). Zeytin Yağına Lezzet Veren Bileşenler. GIDA Dergisi, 8(7),
84-89.
ÜNSAL, E.N. (2008). Diyet Eğitiminin Hiperlipidemik Hastaların Beslenme
Alışkanlıkları, Beslenme Bilgi Düzeyleri ve Beslenme Durumuna Etkisinin
Değerlendirilmesi. Yüksek Lisans Tezi. Gazi Üniversitesi, Eğitim Bilimleri
Enstitüsü, Aile Ekonomisi ve Beslenme Eğitimi Anabilim Dalı, Ankara.
165
ÜNVER, B. (1987). Deneysel Yiyecek Hazırlama. Ankara: Mars Matbaası.
YAĞMUR, C. ve MAZAHREH, A. (2001). Türkiye’de Üretilen Bazı Bisküvi ve
Benzeri Tahıl Ürünlerinin Đçerdikleri Yağların Yağ Asitleri Bileşimi Üzerine
Bir Araştırma. Beslenme ve Diyet Dergisi, 30(3), 5-15.
YEŞĐLDAL,
N.,
ASLAN,
D.
(2003).
Kardiyovasküler
Hastalıkların
Önlenmesinde Beslenme Önerileri. STED (Sürekli Tıp Eğitimi Dergisi), 12(7),
248-249.
YILMAZ, N. (1995). Diyette Margarin Kullanımının Bazı Plazma ve Eritrosit
Membran Lipidleri Üzerine Olan Etkisinin Đncelenmesi. Doktora Tezi.
Karadeniz Teknik Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Biyokimya Anabilim
Dalı, Trabzon.
YILMAZ, G. (2002). Niğde Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Yüksek Okulu
Öğrencilerinin Beslenme ve Kahvaltı Alışkanlıklarının Değerlendirilmesi.
Yüksek Lisans Tezi. Niğde Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Beden
Eğitimi Anabilim Dalı, Niğde.
YILMAZ, B. (2007). Ankara Üniversitesi’ndeki Öğrencilerin Beslenme
Durumları, Fiziksel Aktiviteleri, Beden Kütle Đndeksleri ve Kan Lipidleri
Arasındaki Đlişkiler. Yüksek Lisans Tezi. Hacettepe Üniversitesi, Sağlık
Bilimleri Enstitüsü, Beslenme Bilimleri Programı, Ankara.
YILMAZ, E., ÖZKAN, S. (2007). Üniversite Öğrencilerinin Beslenme
Alışkanlıklarının Đncelenmesi. Fırat Sağlık Hizmetleri Dergisi, 2 (6), 87-104.
YOLALAN (DEMĐREL), N. (1997). Antalya Đli Merkez Đlçede Farklı SosyoEkonomik
Düzeydeki
Kadınların
Yiyecek
Hazırlama,
Pişirme
ve
Saklamaları Üzerine Bir Araştırma. Yüksek Lisans Tezi. Gazi Üniversitesi,
Sosyal Bilimler Enstitüsü, Aile Ekonomisi ve Beslenme Anabilim Dalı, Ankara.
166
YÜKSEL, A. (2008). Muhtaç Ailelerdeki 15-49 Yaş Kadınların Beslenme ve
Fiziksel Aktivite Durumlarının Saptanması. Yüksek Lisans Tezi. Hacettepe
Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Toplu Beslenme Sistemleri Programı,
Ankara.
167
EKLER
168
Ek.1. Anket Formu
GAZĐ ÜNĐVERSĐTESĐ EĞĐTĐM BĐLĐMLERĐ ENSTĐTÜSÜ
AĐLE EKONOMĐSĐ VE BESLENME EĞĐTĐMĐ ANA BĐLĐM DALI
ANKARA ĐLĐ MAMAK ĐLÇESĐNDE YAŞAYAN AĐLELERĐN BESLENME
ALIŞKANLIKLARININ VE YAĞ TÜKETĐM DÜZEYLERĐNĐN
SAPTANMASI ÜZERĐNDE BĐR ARAŞTIRMA
Beslenme alışkanlıklarınızın ve yağ tüketim düzeyinizin belirlenmesi için
hazırlanmış olan bu ankete katılımınız ve anketi doldururken göstermiş olduğunuz
ilgi ve samimiyet için teşekkür ederim.
Aşağıdaki soruları okuduktan sonra kendinize uygun seçeneğe çarpı (X) işareti
koyarak işaretleyiniz.
Gülay ATĐOĞLU/2009
I. BÖLÜM- KĐŞĐSEL BĐLGĐLER
1- Cinsiyetinizi belirtiniz.
( ) 1. Kadın
( ) 2. Erkek
2- Yaşınızı belirtiniz.
( ) 1. 20–30 yaş
( ) 2. 31–40 yaş
( ) 3. 41-50 yaş
( ) 4. 51–60 yaş
( ) 5. 61 yaş ve üzeri
3- Öğrenim durumunuzu belirtiniz.
( ) 1. Okur-yazar değil
( ) 2. Okur-yazar
( ) 3. Đlköğretim mezunu
( ) 4. Lise mezunu
( ) 5. Üniversite/yüksekokul mezunu
4- Çalışıyor musunuz?
( ) 1. Evet
( ) 2. Hayır
Çalışıyorsanız;
5- Mesleğinizi belirtiniz.
( ) 1. Memur
( ) 2. Đşçi
( ) 3. Serbest meslek/ kendi işyeri
( ) 4. Emekli
( ) 5. Diğer (Belirtiniz)………………….
169
II. BÖLÜM- BESLENME ALIŞKANLIKLARI
6- Beslenme ile ilgili herhangi bir eğitim aldınız mı?
( ) 1. Evet ( ) 2. Hayır
7- Cevabınız hayır ise beslenme ile ilgili bilgilerinizi hangi kaynaktan elde ettiniz?
( ) 1. Televizyon, radyo, internet vb.
( ) 2. Aile ve yakın akrabalar
( ) 3. Komşu ve arkadaş çevresi
( ) 4. Dergi, gazete, broşür, kitaplar vb.
( ) 5. Gıda satış elemanları
( ) 6. Beslenme uzmanları, diyetisyen
( ) 7. Doktorlar
( ) 8. Diğer (Belirtiniz)………………..
8- Radyo ve televizyonda uzman kişiler tarafından beslenme hakkında yapılan
programları dinler misiniz?
( ) 1. Evet
( ) 2. Hayır
( ) 3. Bazen
9- Radyo ve televizyondan aldığınız beslenme bilgilerini kullanıyor musunuz?
( ) 1. Evet, kullanıyorum
( ) 2. Hayır, kullanmıyorum
( ) 3. Bazen kullanıyorum
10- Gazetelerde uzman kişiler tarafından beslenme hakkında yazılan yazıları okur
musunuz?
( ) 1. Evet
( ) 2. Hayır
( ) 3. Bazen
11- Gazetelerden aldığınız beslenme bilgilerini kullanıyor musunuz?
( ) 1. Evet, kullanıyorum
( ) 2. Hayır, kullanmıyorum
( ) 3. Bazen kullanıyorum
12- Beslenme konusundaki bilgilerinizi yeterli buluyor musunuz?
( ) 1. Çok yeterli
( ) 2. Yeterli
( ) 3. Yetersiz
( ) 4. Hiç bilgim yok
( ) 5. Diğer (Belirtiniz)…………………
13- Evinizde sofra düzeni nasıldır?
( ) 1. Aile hep birlikte sofraya oturur.
( ) 2. Her birey istediği zaman yemek yer.
( ) 3. Yer sofrası kullanılır.
( ) 4. Aynı kaptan yemek yenir.
( ) 5. Diğer (Belirtiniz)…………………
170
14- Evinizde genelde kaç öğün yemek yenir?
( ) 1. 1 öğün
( ) 2. 2 öğün
( ) 3. 3 öğün
( ) 4. 4 öğün
( ) 5. 5 öğün ve fazlası
15- Öğün atlıyor musunuz?
( ) 1. Evet
( ) 2. Hayır
( ) 3. Bazen
16- Cevabınız evet ya da bazen ise atlanan öğün genellikle hangi öğündür?
( ) 1. Kahvaltı ( ) 2. Öğle yemeği
( ) 3. Akşam yemeği
17- Öğün atlıyorsanız nedeni nedir?
( ) 1. Vaktim olmadığı için
( ) 2. Đştahım olmadığı ya da canım istemediği için
( ) 3. Severek tüketeceğim gıdalar ya da yemekler olmadığı için
( ) 4. Ekonomik olanaklarım yetersiz olduğu için
( ) 5. Diğer (Belirtiniz)…………………
18- Kahvaltı yapar mısınız?
( ) 1. Her zaman yaparım
( ) 2. Hiç yapmam
( ) 3. Bazen yaparım
19- Öğle ve akşam yemeklerinde genellikle en çok hangi tür yemekleri
tüketiyorsunuz?
( ) 1. Et yemekleri
( ) 2. Sebze yemekleri
( ) 3. Kuru baklagil yemekleri
( ) 4. Makarnalar, börekler ve pilavlar
( ) 5. Diğer (Belirtiniz)…………………
20- Ana öğünler arasında atıştırmalık besin tüketme durumunuzu belirtiniz.
( ) 1. Sık Tüketirim
( ) 2. Hiç tüketmem
( ) 3. Bazen tüketirim
171
21- Aşağıdaki yiyecekleri ne sıklıkta tükettiğinizi belirtiniz.
Tüketim Sıklığı
Yiyecekler ve Đçecekler
Her
Zaman
Çoğunlukla
Bazen
Nadire
n
1. Bisküvi, kraker, gevrek, kek, pasta vb.
2. Börek, sandviç, ekmek arası yiyecekler
3. Kuruyemişler
4. Çay, kahve
5. Meyve suları
6. Kola, gazoz vb. gazlı içecekler
7. Patlamış mısır, patates cipsi vb.
8. Çikolata, şekerleme vb.
9. Lahmacun, kebap, döner vb.
10. Hamburger, tost, pizza vb.
11. Sucuk, sosis, salam, pastırma
12. Simit, poğaça, kek
13. Bal, reçel, marmelat, pekmez
14. Hamur tatlıları
22- Evinize yiyecek alırken en çok dikkat ettiğiniz konu aşağıdakilerden hangisidir?
( ) 1. Bütçenize uygun olmasına
( ) 2. Alışkanlıklarınıza uygun olmasına
( ) 3. Yiyeceklerin besin değerine
( ) 4. Yiyeceklerin karnınızı doyuracak nitelikte olmasına
( ) 5. Diğer (Belirtiniz)………………………
23- Evinizde, bahçenizde, memleketinizde ürettiğiniz ürün varsa işaretleyiniz.
( ) 1. Sebze-meyve ( taze ya da kuru)
( ) 2. Süt ve süt ürünleri ( peynir, yoğurt vb.)
( ) 3. Tahıl ve tahıl ürünleri (ekmek, yufka vb.)
( ) 4. Kuru baklagiller ( nohut, fasulye vb.)
( ) 5. Diğer (Belirtiniz)…………………………..
24- Evinizde yumurtayı nasıl saklarsınız belirtiniz.
( ) 1. Yıkamadan buzdolabında ya da kilerde
( ) 2. Yıkayarak buzdolabında ya da kilerde
25- Evinizde tüketilen ekmek çeşidini belirtiniz.
( ) 1. Çarşı ekmeği, esmer undan yapılmış (kepekli)
( ) 2. Çarşı ekmeği, beyaz undan yapılmış
( ) 3. Evde esmer undan yapılan ekmek (kepekli)
( ) 4. Evde beyaz undan yapılan ekmek
( ) 5. Evde mısır unundan yapılan ekmek
Hiçbir
Zaman
172
26- Evinizde tüketilen süt aşağıdakilerden hangisidir?
( ) 1. Kapalı kutuda satılan günlük süt
( ) 2. Kapalı kutuda satılan uzun ömürlü süt
( ) 3. Sokakta satılan açık süt
( ) 4. Kendi hayvanlarımızdan elde edilen süt
( ) 5. Diğer (Belirtiniz)………………………
27- Evinizde sebze, makarna haşlama sularını nasıl değerlendirirsiniz?
( ) 1. Haşlama sularını dökerim
( ) 2. Yiyecekleri kendi sularında ya da az suda pişirip suyunu dökmem
( ) 3. Haşlama sularını çorba,börek yapımında kullanırım
( ) 4. Buharda pişiririm
( ) 5. Diğer (Belirtiniz)………………………
III. BÖLÜM- YAĞ TÜKETĐM DÜZEYĐ VE ALIŞKANLIKLARI
28- Evinizde en çok tükettiğiniz yağ hangisidir belirtiniz.
( ) 1. Zeytinyağı
( ) 7. Margarin
( ) 2. Ayçiçeği yağı
( ) 8. Yarı sıvı margarin
( ) 9. Tereyağı
( ) 3. Fındık yağı
( ) 4. Mısırözü yağı
( ) 10. Kuyruk yağı
( ) 5. Soya yağı
( ) 11. Đç yağı
( ) 6. Kanola yağı
( ) 12. (Belirtiniz)………………………
29- Evinizde hazırlanan yemekleri nasıl değerlendirirsiniz?
( ) 1. Çok yağlı
( ) 2. Yağlı
( ) 3. Normal
( ) 4. Az yağlı
( ) 5.Yağsız
30- Evinizde yağları hangi sıklıkla kullandığınızı belirtiniz.
Tüketim Sıklığı
Yağlar
Her
Çoğunlukla Bazen Nadiren
Zaman
1. Zeytinyağı
2. Ayçiçeği yağı
3. Fındık yağı
4. Mısırözü yağı
5. Soya yağı
6. Kanola yağı
7. Margarin
8. Yarı sıvı margarin
9. Tereyağı
10. Kuyruk yağı
11. Đç yağı
12. Diğer (Belirtiniz)………
Hiçbir
Zaman
173
31- Aşağıdaki yemekleri hazırlarken hangi yağı kullandığınızı belirtiniz?
Yağ Çeşitleri
Yemekler Zeytin Ayçiçeği Mısırözü Soya
Yağı
Yağı
Yağı
Yağı
1.Et
yemekleri
2.Çorbalar
Margarin
Tereyağı
3.Sebze
yemekleri
4.Hamur
işleri
5. Tatlılar
32- Ekmek üzerine yağ sürüp verir misiniz?
Tüketim Sıklığı
Yağlar
Her
Zaman
Çoğunlukla Bazen Nadiren
1. Tereyağı
2. Margarin
33- Yemek yaparken yağları kızdırarak kullanır mısınız?
( ) 1. Evet
( ) 2. Hayır
( ) 3. Bazen
34- Çorba yaparken üzerine yağları yakarak kullanır mısınız?
( ) 1. Evet
( ) 2. Hayır
( ) 3. Bazen
35- Kızartma işlemi için hangi yağı kullandığınızı belirtiniz.
( ) 1. Ayçiçeği yağı
( ) 2. Zeytinyağı
( ) 3. Mısırözü yağı
( ) 4.Diğer(Belirtiniz) ………
36- Kızartma işlemi için hangi aracı kullandığınızı belirtiniz.
( ) 1. Fritöz
( ) 2. Normal tava
( ) 3. Derin tava – Tencere
( ) 4. Diğer (Belirtiniz) …………….
37- Kızartma yağını kaç kez kullandığınızı belirtiniz.
( ) 1. Bir kez
( ) 2. Đki kez
( ) 3. Üç kez
( ) 4. Dört ve üzeri
Hiçbir
Zaman
174
38- Kullanılmış kızartma yağını nasıl atarsınız?
( ) 1. Lavaboya dökerim
( ) 2. Bahçeye, dışarı dökerim
( ) 3. Biriktirip toplama birimlerine teslim ederim
( ) 4. Yağı dökmem, devamlı üzerine ekleme yaparak kullanırım
( ) 5. Diğer (Belirtiniz)………………….
39- Evinizde sıvı yağları nasıl saklarsınız?
( ) 1. Koyu renk cam şişede
( ) 2. Plastik şişede
( ) 3. Teneke, metal kutuda
40- Evinizde katı yağları nasıl saklarsınız?
( ) 1. Kendi ambalajında, buzdolabında
( ) 2. Plastik ya da porselen kaplarda, buzdolabında
( ) 3. Kendi ambalajında, oda ısısında
( ) 4. Saklama kaplarında, oda ısısında
41- Kullandığınız yağı satın alırken hangisi sizin için daha önemlidir belirtiniz.
( ) 1. Fiyatı
( ) 2. Markası
( ) 3. Ambalajı
( ) 4. T.S.E. damgası veya ĐSO belgesi
( ) 5. Diğer (Belirtiniz)………………….
175
Ek.2. Boyut Puanlama Tabloları
Boyut 1. Beslenme Bilgilerini Edinme Kaynağı Olarak Kitle Đletişim Araçlarını
Kullanma Durumu
Başarının Puansal Derecesi
4-7 Puan
8 Puan
9-12 Puan
Puanın Başarı Derecesi
Düşük
Orta
Yüksek
Boyut 2. Genel Beslenme Alışkanlıkları
Başarının Puansal Derecesi
Puanın Başarı Derecesi
3-5 Puan
Düşük
6 Puan
Orta
7-9 Puan
Yüksek
Boyut 3. Genel Yağ Kullanma Alışkanlıkları
Başarının Puansal Derecesi
Puanın Başarı Derecesi
6-11 Puan
Düşük
12- 16 Puan
Orta
17-22 Puan
Yüksek
176
Ek.3. Boyut Puanlarının Hesaplanması
Boyut 1. Beslenme Bilgilerini Edinme Kaynağı Olarak Kitle Đletişim Araçlarını
Kullanma Durumu
8- Radyo ve televizyonda uzman kişiler tarafından beslenme hakkında yapılan
programları dinler misiniz?
( 3 ) 1. Evet
( 1 ) 2. Hayır
( 2 ) 3. Bazen
9- Radyo ve televizyondan aldığınız beslenme bilgilerini kullanıyor musunuz?
( 3 ) 1. Evet, kullanıyorum
( 1 ) 2. Hayır, kullanmıyorum
( 2 ) 3. Bazen kullanıyorum
10- Gazetelerde uzman kişiler tarafından beslenme hakkında yazılan yazıları okur
musunuz?
( 3 ) 1. Evet
( 1 ) 2. Hayır
( 2 ) 3. Bazen
11- Gazetelerden aldığınız beslenme bilgilerini kullanıyor musunuz?
( 3 ) 1. Evet, kullanıyorum
( 1 ) 2. Hayır, kullanmıyorum
( 2 ) 3. Bazen kullanıyorum
Boyut 2. Genel Beslenme Alışkanlıkları
15- Öğün atlıyor musunuz?
( 1 ) 1. Evet
( 3 ) 2. Hayır
( 2 ) 3. Bazen
17- Kahvaltı yapar mısınız?
( 3 ) 1. Her zaman yaparım
( 1 ) 2. Hiç yapmam
( 2 ) 3. Bazen yaparım
20- Ana öğünler arasında besin tüketme durumunuzu belirtiniz.
( 3 ) 1. Sık Tüketirim
( 1 ) 2. Hiç tüketmem
( 2 ) 3. Bazen tüketirim
177
Boyut 3. Genel Yağ Kullanma Alışkanlıkları
33- Yemek yaparken yağları kızdırarak kullanır mısınız?
( 1 ) 1. Evet
( 3 ) 2. Hayır
( 2 ) 3. Bazen
34- Çorba yaparken üzerine yağları yakarak kullanır mısınız?
( 1 ) 1. Evet
( 3 ) 2. Hayır
( 2 ) 3. Bazen
35- Kızartma işlemi için hangi yağı kullandığınızı belirtiniz.
( 4 ) 1. Ayçiçeği yağı
( 2 ) 2. Zeytinyağı
( 3 ) 3. Mısırözü yağı
( 1 ) 4.Diğer(Belirtiniz) ………
36- Kızartma işlemi için hangi aracı kullandığınızı belirtiniz.
( 3 ) 1. Fritöz
( 2 ) 2. Normal tava
( 4 ) 3. Derin tava – Tencere
( 1 ) 4. Diğer (Belirtiniz) …………….
37- Kızartma yağını kaç kez kullandığınızı belirtiniz.
( 4 ) 1. Bir kez
( 3 ) 2. Đki kez
( 2 ) 3. Üç kez
( 1 ) 4. Dört ve üzeri
38- Kullanılmış kızartma yağını nasıl atarsınız?
( 2 ) 1. Lavaboya dökerim
( 3 ) 2. Bahçeye, dışarı dökerim
( 4 ) 3. Biriktirip toplama birimlerine teslim ederim
( 1 ) 4. Yağı dökmem, devamlı üzerine ekleme yaparak kullanırım
Download