GAZĐ ÜNĐVERSĐTESĐ EĞĐTĐM BĐLĐMLERĐ ENSTĐTÜSÜ AĐLE EKONOMĐSĐ VE BESLENME EĞĐTĐMĐ ANA BĐLĐM DALI ANKARA ĐLĐ MAMAK ĐLÇESĐNDE YAŞAYAN AĐLELERĐN BESLENME ALIŞKANLIKLARININ VE YAĞ TÜKETĐM DÜZEYLERĐNĐN SAPTANMASI ÜZERĐNDE BĐR ARAŞTIRMA YÜKSEK LĐSANS TEZĐ HAZIRLAYAN GÜLAY (KILIÇ) ATĐOĞLU TEZ DANIŞMANI Yrd. Doç. Dr. Fulya SARPER ANKARA-2010 ii ÖZET ANKARA ĐLĐ MAMAK ĐLÇESĐNDE YAŞAYAN AĐLELERĐN BESLENME ALIŞKANLIKLARININ VE YAĞ TÜKETĐM DÜZEYLERĐNĐN SAPTANMASI ÜZERĐNDE BĐR ARAŞTIRMA Kılıç Atioğlu, Gülay Yüksek Lisans, Aile Ekonomisi ve Beslenme Eğitimi Tez Danışmanı: Yrd. Doç. Dr. Fulya SARPER Mart-2010 Bu araştırma, Ankara ili Mamak ilçesinde yaşayan ailelerin beslenme alışkanlıkları ile yağ tüketim düzeylerinin saptanması için planlanıp, yürütülmüştür. Elde edilen veriler yaş, çalışma durumu ve eğitim durumu değişkenlerine bağlı olarak değerlendirilmiş ve yorumlanmıştır. Araştırmaya katılan bireyler, %90,8’i kadın %9,2’si erkek olmak üzere toplam 380 kişidir. Bu kişilerin %48,9’unun ilköğretim veya ortaokul mezunu oldukları belirlenmiştir. Araştırma sonucunda katılımcıların %25,8’inin gelir getiren bir işte ev dışında çalıştığı, %74,2’sinin gelir getiren herhangi bir işte çalışmadıkları tespit edilmiştir. Bireylerin %12,1’inin beslenme ile ilgili eğitim aldığı saptanmıştır. %87,9’unun beslenme ile ilgili herhangi bir eğitim almadığı belirlenmiştir. Bireylerin %11,3’ü genel beslenme alışkanlıkları boyutundan düşük puan alırken, %25,3’ü orta ve %63,4’ü yüksek puan almıştır. Bunun yanında genel beslenme alışkanlıkları ile ilgili olarak; %71,1’inin günde üç öğün yemek yediği, %20,0’sinin öğün atladığı, en çok atlanan öğünün ise %53,4 öğle yemeği olduğu saptanmıştır. Katılımcıların evlerindeki sofra düzeni incelendiğinde ailelerin %64,2’sinin hep birlikte sofraya oturdukları, %15,0’inin yer sofrası kullandığı, öğle ve akşam yemeklerinde en çok tükettikleri yemekler içinde %51,6 sebze yemeklerinin ilk sırada yer aldığı belirlenmiştir. iii Araştırmaya katılan bireylerin evlerine yiyecek alırken en çok dikkat ettikleri konu gıdaların bütçeye uygunluğu %39,7 olarak tespit edilmiştir. Bireylerin evlerinde ürettikleri ya da memleketlerinden temin ettikleri gıdaların başında %26,1 sebze ve meyveler olduğu saptanmıştır. Katılımcıların %80,0’inin yumurta saklama konusunda doğru alışkanlıklara sahip oldukları, sokakta satılan açık süt alanların ise %12,0 olduğu belirlenmiştir. Genel olarak yağ kullanma alışkanlıklarının belirlenmesi için sorulmuş olan sorulardan bireylerin %4,2’si düşük puan alırken, %63,7’si orta ve %32,1’i yüksek düzeyde puan almışlardır. Katılımcılar arasında ekmek üzerine her zaman margarin sürüp yerim diyenlerin oranı %18,9 iken hiçbir zaman yemem diyenler %35,0 oranında olduğu tespit edilmiştir. Bireylerin %45,5’inin yemek yaparken yağları kızdırarak, yakarak kullandıkları, kızartma işlemi için %75,0’inin ayçiçeği yağı kullandıkları, %40,0’ının kızartma yağını iki kez kullandıkları saptanmıştır. Araştırmaya katılan bireylerin %54,0’ünün kızartma yağını lavaboya döktüğü, %47,7’sinin evlerine yağ satın alırken en çok yağın markasına dikkat ettikleri saptanmıştır. Anahtar Kelimeler: Beslenme alışkanlıkları, yağ tüketim sıklığı. iv ABSTRACT DETERMINE THE NUTRITIONAL HABITS AND OIL CONSUMPTION HABITS OF FAMILY LIVING IN ANKARA CITY MAMAK DISTRICT Kılıç Atioğlu, Gülay MSc, Family Economics and Nutrition Education Supervisor: Asst. Prof. Dr. Fulya SARPER March-2010 This research has been planned and implemented for defining the nutritional habits and oil consumption levels of the families living in Mamak District of Ankara Province. The data which has been attained is evaluated and commented depend on the variables of age, working condition and educational status. Participating individuals are totally 380 people who are 90,8% women and 9,2% men. It is determined that 48,9% of these people are graduates of elementary school and secondary school. According to the data attained in result of this research it has been determined that of participating individuals 25,8% are employed, which is yielding, out of home and 74,2% are not working in any job, which is yielding. It has been determined that of the participating individuals 12,1% has educated about nutrition. It has been determined that 87,9% of them hasn’t educated about nutrition. While 11,3% of the participating individuals gets low points from the dimensions of nutritional habits, 25,3% of them has got medium points and 63,4% of them has got high points. Apart from that, pertaining to general nutritional habits, it is determined that 71,1% of them has 3 meals daily, 20,0% of them skips meal and the most skipped meal is lunch by 53,4%. When the table order, which is in the houses of the participants, is examined, it is determined that 64,2% of the families sit down to a meal together, 15,0% of them uses floor table, vegetable dish takes place in the first place in the mostly consumed food, in lunch and dinner, by 51,6%. v As the subject that participant individuals mostly pay attention while they are buying food to their houses, suitability of the food to family budget is determined by 39,7%. It is determined that the leading food that the individuals produced in their house or brought from their hometown is vegetables and fruits by 26,1%. It is determined that 80,0% of the participants has right habits in the subject of keeping eggs and the percentage of the participants who buy milk from street vendors is 12,0%. From the questions that has been asked to define the habits of oil usage and keeping methods generally, while the 4,2% of the individuals gets low points, 63,7% of them has got medium and 32,1% of them has got high points. Amongst the participants it has been determined that 18,9% of them has said that they always eat margarine spread on bread, 35,0% of them has said that they never eat margarine spread on bread. It is determined that 45,5% of the individuals uses the oil overheated or burned while they prepare a meal, 75,0% of them uses sunflower oil for the process of frying and 40,0% of them uses twice the frying oil. It has been determined that 54,0%of the participant individuals pours out the frying oil to sink, 47,7% of them pays attention to the mark of the oil while they buy oil to their homes. Keywords: Nutritional habits, Oil consumption frequency vi ÖNSÖZ Bu araştırma Anakara Đli Mamak Đlçesinde yaşayan ailelerin beslenme alışkanlıklarının ve yağ tüketim düzeylerinin saptanması amacıyla yapılmıştır. Araştırma süresinde deneyimlerinden yararlandığım, bana yol gösteren, sabırla çalışmalarıma yardımcı olan ve desteğini hiçbir zaman esirgemeyen değerli hocam Yrd. Doç. Dr. Fulya SARPER’e sonsuz teşekkürlerimi sunarım. Đstatistiksel analizler konusunda desteğini ve ilgisini esirgemeyerek araştırmama önemli katkıda bulunan sayın hocam Yrd. Doç. Dr. Murat ATAN’a teşekkürlerimi sunarım. Çalışmamın her aşamasında yanımda bulunan ve sabırlarını her zaman hissettiren değerli aileme, eşim Mustafa ATĐOĞLU’na ve okul müdürüm Sıdıka BAŞBUĞA’ya teşekkür eder, sevgilerimi sunarım. vii ĐÇĐNDEKĐLER Sayfa No: ÖZET............................................................................................................................ ii ABSTRACT................................................................................................................ iv ÖNSÖZ ....................................................................................................................... vi ĐÇĐNDEKĐLER .......................................................................................................... vii TABLOLAR LĐSTESĐ................................................................................................ ix GRAFĐKLER LĐSTESĐ............................................................................................... xi 1- GĐRĐŞ ....................................................................................................................... 1 1.1. Araştırmanın Problemleri.................................................................................. 2 1.2. Araştırmanın Amacı .......................................................................................... 3 1.3. Araştırmanın Önemi.......................................................................................... 4 1.4. Araştırmanın Varsayımları................................................................................ 6 1.5. Araştırmanın Kapsam ve Sınırlılıkları .............................................................. 6 2. KAVRAMSAL ÇERÇEVE ..................................................................................... 7 2.1. Beslenmenin Tanımı ve Önemi......................................................................... 7 2.2. Besin Öğeleri..................................................................................................... 8 2.2.1. Karbonhidratlar .......................................................................................... 8 2.2.2. Proteinler .................................................................................................. 10 2.2.3. Yağlar....................................................................................................... 10 2.2.4. Vitaminler ................................................................................................ 11 2.2.5. Mineraller................................................................................................. 12 2.2.6. Su ............................................................................................................. 12 2.3. Besin Grupları ................................................................................................. 12 2.3.1. Süt ve Süt Ürünleri................................................................................... 13 2.3.2. Et, Yumurta, Kuru Baklagiller ve Yağlı Tohumlar.................................. 13 2.3.3. Tahıl ve Tahıl Ürünleri............................................................................. 15 2.3.4. Sebze ve Meyveler ................................................................................... 15 2.3.5. Şekerler ve Yağlar.................................................................................... 16 2.4. Beslenme Alışkanlıklarını Etkileyen Etmenler............................................... 17 2.4.1. Beslenme Eğitiminin Önemi .................................................................... 17 2.4.2. Öğün Sayısı ve Đçeriğinin Önemi............................................................. 18 2.4.3. Kahvaltının Önemi ................................................................................... 19 2.5. Yağ Tüketim Durumu ..................................................................................... 20 2.5.1. Yağların Beslenmedeki Önemi ................................................................ 20 2.5.2. Yağların Gruplandırılması ....................................................................... 21 2.5.2.1. Bitkisel Sıvı Yağlar ........................................................................... 22 2.5.2.1.1. Zeytinyağı .................................................................................. 23 2.5.2.1.2. Kanola Yağı ............................................................................... 23 2.5.2.1.3. Ayçiçeği Yağı............................................................................. 24 2.5.2.2. Hayvansal Katı Yağlar ...................................................................... 25 2.5.2.2.1. Tereyağı...................................................................................... 25 2.5.2.2.2. Sade Yağ .................................................................................... 26 2.5.2.2.3. Đç Yağı ve Kuyruk Yağı ............................................................. 26 2.5.2.2.4. Hayvansal Yağlar-Kolesterol Đlişkisi ......................................... 26 2.5.2.3. Margarinler........................................................................................ 27 viii 2.5.3. Yağların Tavsiye Edilen Tüketim Miktarları........................................... 28 2.5.4. Yağların Yanlış Kullanım Yöntemleri ..................................................... 30 2.5.4.1. Kızartma............................................................................................ 30 2.5.4.2. Yağların Yakılması ........................................................................... 30 2.5.4.3. Lipit Oksidasyonu ............................................................................. 31 2.5.5. Yağların Çeşitli Hastalıklarla Olan Đlişkisi .............................................. 32 2.5.5.1. Kardiyovasküler Hastalıklar ............................................................. 34 2.5.5.2. Kanser ............................................................................................... 35 2.5.5.3. Obezite .............................................................................................. 36 2.5.5.4. Diyabet .............................................................................................. 37 2.5.5.5. Safra Taşları ...................................................................................... 37 3- LĐTERATÜR ÖZETLERĐ ..................................................................................... 38 4- ARAŞTIRMANIN YÖNTEMĐ ............................................................................. 70 4.1. Araştırmanın Evreni ........................................................................................ 70 4.2. Araştırmanın Örneklemi.................................................................................. 70 4.3. Veri Toplama Tekniği ve Aracı ...................................................................... 70 4.4. Verilerin Analizi ve Değerlendirilmesi........................................................... 71 5- BULGULAR VE TARTIŞMA.............................................................................. 75 5.1. Kişisel Bilgiler Đle Đlgili Bulgular ................................................................... 75 5.2. Beslenme Alışkanlıkları Đle Đlgili Bulgular ..................................................... 78 5.3. Yağ Tüketim Düzeyi ve Yağ Tüketim Alışkanlıkları Đle Đlgili Bulgular ...... 113 6- SONUÇ VE ÖNERĐLER..................................................................................... 136 KAYNAKLAR ........................................................................................................ 147 EKLER..................................................................................................................... 167 Ek.1. Anket Formu............................................................................................... 168 Ek.2. Boyut Puanlama Tabloları .......................................................................... 175 Ek.3. Boyut Puanlarının Hesaplanması................................................................ 176 ix TABLOLAR LĐSTESĐ Sayfa No: Tablo 1. Ailelerin Demografik Dağılımları............................................................. 75 Tablo 2. Katılımcıların Beslenme Bilgilerini Edindikleri Kaynaklar Đle Öğrenim Durumuna Göre Dağılımı (Đkili Đlişki Tablosu ve KiKare Đlişki Analizi Sonuçları) ........................................................... ……80 Tablo 3. Beslenme Bilgilerini Edinme Kaynağı Olarak Kitle Đletişim Araçlarını Kullanma Durumu (Boyut 1) Đle Cinsiyete Göre Dağılımı (Đkili Đlişki Tablosu ve Ki-Kare Đlişki Analizi Sonuçları).......... 81 Tablo 4. Beslenme Bilgilerini Edinme Kaynağı Olarak Kitle Đletişim Araçlarını Kullanma Durumu (Boyut 1) Đle Yaşa Göre Dağılımı (Đkili Đlişki Tablosu ve Ki-Kare Đlişki Analizi Sonuçları) ......................... 82 Tablo 5. Beslenme Bilgilerini Edinme Kaynağı Olarak Kitle Đletişim Araçlarını Kullanma Durumu (Boyut 1) Đle Beslenme Eğitimi Alma Durumuna Göre Dağılımı (Đkili Đlişki Tablosu ve Ki-Kare Đlişki Analizi Sonuçları) ............................................................................ 83 Tablo 6. Beslenme Bilgilerini Edinme Kaynağı Olarak Kitle Đletişim Araçlarını Kullanma Durumu (Boyut 1) Đle Öğrenim Durumuna Göre Dağılımı (Đkili Đlişki Tablosu ve Ki-Kare Đlişki Analizi Sonuçları) .................................................................................................. 84 Tablo 7. Beslenme Bilgilerini Edinme Kaynağı Olarak Kitle Đletişim Araçlarını Kullanma Durumunun (Boyut 1) Demografik Değişkenlere Göre Hipotez Test Sonuçları Tablosu................................. 85 Tablo 8. Katılımcıların Beslenme Bilgilerini Değerlendirme Durumu Đle Beslenme Eğitimi Alma Durumuna Göre Dağılımı (Đkili Đlişki Tablosu ve Ki-Kare Đlişki Analizi Sonuçları) ........................................... 87 Tablo 9. Katılımcıların Sofra Düzeni Đle Öğrenim Durumuna Göre Dağılımı (Đkili Đlişki Tablosu ve Ki-Kare Đlişki Analizi Sonuçları).......... 88 Tablo 10. Katılımcıların Öğün Atlama Durumu Đle Çalışma Durumuna Göre Dağılımı (Đkili Đlişki Tablosu ve Ki-Kare Đlişki Analizi Sonuçları) .................................................................................................. 90 Tablo 11.Katılımcıların Öğün Atlama Durumu Đle Öğrenim Durumuna Göre Dağılımı (Đkili Đlişki Tablosu ve Ki-Kare Đlişki Analizi Sonuçları).......... 91 Tablo 12. Katılımcıların Öğün Atlama Durumu Đle Yaşa Göre Dağılımı (Đkili Đlişki Tablosu ve Ki-Kare Đlişki Analizi Sonuçları) ......................... 92 Tablo 13. Genel Beslenme Alışkanlıkları (Boyut 2) Đle Çalışma Durumuna Göre Dağılımı (Đkili Đlişki Tablosu ve Ki-Kare Đlişki Analizi Sonuçları) .................................................................................................. 93 Tablo 14. Genel Beslenme Alışkanlıkları (Boyut 2) Đle Öğrenim Durumuna Göre Dağılımı (Đkili Đlişki Tablosu ve Ki-Kare Đlişki Analizi Sonuçları) .................................................................................................. 94 Tablo 15. Genel Beslenme Alışkanlıkları (Boyut 2) Đle Yaşa Göre Dağılımı (Đkili Đlişki Tablosu ve Ki-Kare Đlişki Analizi Sonuçları) ......................... 95 Tablo 16. Genel Beslenme Alışkanlıklarının (Boyut 2) Demografik Değişkenlere Göre Hipotez Test Sonuçları Tablosu................................. 96 Tablo 17. Öğün Aralarında Gıda Tüketim Sıklığının Frekans Tablosu .................. 102 x Tablo 17. Öğün Aralarında Gıda Tüketim Sıklığının Frekans Tablosu Devamı .... 103 Tablo 18. Katılımcıların Öğle ve Akşam Yemeklerinde Genelde Tükettikleri Yemek Çeşidi Đle Öğrenim Durumuna Göre Dağılımı (Đkili Đlişki Tablosu ve Ki-Kare Đlişki Analizi Sonuçları) ............................................................................................... 104 Tablo 19. Katılımcıların Evlerine Yiyecek Alırken En Çok Dikkat Ettikleri Konu Đle Yaşa Göre Dağılımı (Đkili Đlişki Tablosu ve Ki-Kare Đlişki Analizi Sonuçları) ......................................................................... 106 Tablo 20. Katılımcıların Tükettikleri Ekmek Çeşidi Đle Yaşa Göre Dağılımı (Đkili Đlişki Tablosu ve Ki-Kare Đlişki Analizi Sonuçları) ..................... 109 Tablo 21. Katılımcıların Evlerinde Hazırlanan Yemekleri Değerlendirme Durumu Đle Yaşa Göre Dağılımı (Đkili Đlişki Tablosu ve Ki-Kare Đlişki Analizi Sonuçları) ......................................................................... 115 Tablo 22. Yağ Tüketim Sıklığı Đle Beslenme Eğitimi Alma Durumuna Göre Dağılımı (Đkili Đlişki Tablosu ve Ki-Kare Đlişki Analizi Sonuçları) ............................................................................................... 116 Tablo 23. Yağ Tüketim Sıklığının Yaşa Göre Dağılımı (Đkili Đlişki Tablosu ve Ki-Kare Đlişki Analizi Sonuçları) ...................................................... 118 Tablo 24. Katılımcıların Et Yemekleri Hazırlarken Kullandıkları Yağ Çeşidi Đle Çalışma Durumuna Göre Dağılımı (Đkili Đlişki Tablosu ve Ki-Kare Đlişki Analizi Sonuçları) ...................................................... 119 Tablo 25. Katılımcıların Çorbaları Hazırlarken Kullandıkları Yağ Çeşidi Đle Yaşa Göre Dağılımı (Đkili Đlişki Tablosu ve Ki-Kare Đlişki Analizi Sonuçları) .................................................................................. 120 Tablo 26. Katılımcıların Sebze Yemeklerini Hazırlarken Kullandıkları Yağ Çeşidi Đle Öğrenim Durumuna Göre Dağılımı (Đkili Đlişki Tablosu ve Ki-Kare Đlişki Analizi Sonuçları) ........................................ 121 Tablo 27. Genel Yağ Kullanma Alışkanlıkları (Boyut 3) Đle Beslenme Eğitimi Alma Durumuna Göre Dağılımı (Đkili Đlişki Tablosu ve Ki-Kare Đlişki Analizi Sonuçları) ........................................................... 124 Tablo 28. Genel Yağ Kullanma Alışkanlıklarının (Boyut 3) Demografik Değişkenlere Göre Hipotez Test Sonuçları Tablosu .............................. 125 Tablo 29. Katılımcıların Yağı Satın Alırken Dikkat Ettikleri Faktörler Đle Çalışma Durumuna Göre Dağılımı (Đkili Đlişki Tablosu ve KiKare Đlişki Analizi Sonuçları) ................................................................ 133 Tablo 30. Katılımcıların Yağı Satın Alırken Dikkat Ettikleri Faktörler Đle Beslenme Eğitimi Alma Durumuna Göre Dağılımı (Đkili Đlişki Tablosu ve Ki-Kare Đlişki Analizi Sonuçları) ........................................ 135 xi GRAFĐKLER LĐSTESĐ Sayfa No: Grafik 1. Katılımcıların Beslenme Eğitimi Alma Durumuna Göre Dağılımı............ 77 Grafik 2. Katılımcıların Beslenme Bilgilerini Edindikleri Kaynaklara Göre Dağılımı.................................................................................................... 78 Grafik 3. Katılımcıların Günlük Öğün Sayılarına Göre Dağılımı ............................. 89 Grafik 4. Katılımcıların Öğün Atlama Durumlarına Göre Dağılımı ......................... 97 Grafik 5. Katılımcıların Öğün Atlama Nedenlerine Göre Dağılımı .......................... 98 Grafik 6. Katılımcıların Öğün Aralarında Gıda Tüketim Durumlarına Göre Dağılımı.................................................................................................. 100 Grafik 7. Katılımcıların Evlerinde Ürettikleri Ürünlere Göre Dağılımı .................. 108 Grafik 8. Katılımcıların Yumurta Saklama Durumlarına Göre Dağılımı ................ 110 Grafik 9. Katılımcıların Süt Satın Alma Durumlarına Göre Dağılımı..................... 111 Grafik 10. Katılımcıların Sebze ve Makarna Haşlama Sularını Değerlendirme Durumlarına Göre Dağılımı .......................................... 112 Grafik 11. Katılımcıların En Çok Tükettikleri Yağ Çeşidine Göre Dağılımı.......... 113 Grafik 12. Katılımcıların Hamur Đşlerinde Kullandıkları Yağ Çeşidine Göre Dağılımı.................................................................................................. 122 Grafik 13. Katılımcıların Tatlılarda Kullandıkları Yağ Çeşidine Göre Dağılımı .... 123 Grafik 14. Katılımcıların Ekmek Üzerine Yağ Sürüp Tüketme Durumuna Göre Dağılımı......................................................................................... 126 Grafik 15. Katılımcıların Yemek ve Çorba Yaparken Yağları Kızdırarak Kullanma Durumuna Göre Dağılımı...................................................... 127 Grafik 16. Katılımcıların Kızartma Đçin Kullandıkları Yağ Çeşidine Göre Dağılımı.................................................................................................. 128 Grafik 17. Katılımcıların Kızartma Yağını Kaç Sefer Kullandıklarına Göre Dağılımı.................................................................................................. 129 Grafik 18. Katılımcıların Kullanılmış Kızartma Yağını Nasıl Attıklarına Göre Dağılımı.................................................................................................. 130 Grafik 19. Katılımcıların Sıvı Yağları Saklama Durumlarına Göre Dağılımı......... 131 Grafik 20. Katılımcıların Katı Yağları Saklama Durumlarına Göre Dağılımı ........ 132 1 1- GĐRĐŞ Beslenme; büyüme, yaşamın sürdürülmesi ve sağlığın korunması için besinlerin kullanılmasıdır. Beslenme, insan ihtiyaçlarının başında gelir (Baysal, 2009). Bireyin, ailenin ve toplumun birinci amacı, sağlıklı ve üretken olmaktır. Đnsan sağlığı; beslenme, kalıtım, iklim ve çevre koşulları gibi birçok etmenin etkisi altındadır. Bu etmenlerin başında beslenme gelir (Baysal, 2009). Beslenme alışkanlıkları; kişilerin eğitim düzeyleri, sosyo-ekonomik durumları, çevre, iklim, meslekleri ve çalışma durumları, yaşadıkları toplumun gelişmişlik düzeyi ve yetiştikleri aile ortamından etkilenerek gelişip yerleşmektedir. Beslenme alışkanlıklarının doğru bir şekil alabilmesi için insanların beslenme konusunda eğitilmesi gerekmektedir (Daşbaşı,2003). Bu eğitiminin ana hedefi; toplumu oluşturan bireylere güvenilir, doğru bilgiler vererek bu bilgiler paralelinde gıda maddelerini beslenme ilkelerine uygun olarak en iyi şekilde tüketmelerini öğretmektir. Beslenme eğitimi toplumun beslenme durumunun düzeltilmesi ve geliştirilmesi için en önemli etkendir (Karayormuk,2002). Beslenme alışkanlıkları bireyin gerek bedensel gerekse zihinsel sağlığını önemli derecede etkilemesi açısından günümüzde tüm dünya ülkelerinde üzerinde son derece önemle durulan bir konudur (Kavak, 2003). Yetersiz ve dengesiz beslenme nedenlerinin başında yanlış oluşmuş ve süregelen beslenme alışkanlıkları gelir. Beslenme alışkanlıklarının gelişimi ise birçok faktörden etkilenir. Bu faktörlerin başında coğrafya, iklim etkisi, kültürel faktörler, gelenekler, sosyo-ekonomik durum ve eğitim düzeyi gelmektedir. Bireylerin ya da grupların ekonomik statüleri gibi fiziksel şartlardan etkilenen ahlaki yönlendirme, sosyal çekicilik, bilimsel gelişmelerin etkileri gibi faktörler alışkanlıklarındaki değişimleri yönlendirmektedir (Karayormuk,2002). beslenme 2 Yağlar, proteinler ve karbonhidratlar ile birlikte vücuda enerji sağlayan temel besin öğelerindendir. Normal bir yetişkinin günlük kalori ihtiyacının %25-30’u yağlardan karşılanmalıdır. Bu yağlar içinde zeytinyağı hazım kolaylığı sağlaması ve yapısında bulunan linoleic asitin anne sütüne benzer bileşimiyle beslenmede önemli bir role sahip bulunmaktadır (Kırmanlı ve ark, 1999). Diyetsel etmenlerle belirli hastalıkların arasındaki ilişkilerin ortaya konması için yapılan birçok araştırmada en önemli diyet etmeninin toplam yağ ile doymuş ve doymamış yağ asitleri oranı olduğu belirtilmiştir (Ünal, 1995). Yağların yakılarak kullanımının yapılarında olumsuz değişmeler nedeniyle sağlık açısından sakıncalı olduğu bilinmektedir. Damak zevkinin ön planda olması ve alışkanlık nedeniyle bu olumsuz uygulamanın sürdürüldüğü gözlenmektedir. Yağların yakılarak kullanılması alışkanlığının terk edilmesi yeni yetişen nesillerin sağlıklı olmaları açısından önem taşımaktadır. Sıvı ve katı yağların yüksek sıcaklık derecelerinde tutulmaları önemli ölçüde karoten ve A vitamini kaybına neden olmaktadır (Işık, 1998). Bireyin ve toplumun sağlığının korunmasında, beslenme yetersizliği ve dengesizliğinin önlenmesinde, hastalıkların iyileşme hızının arttırılmasında beslenme eğitiminin önemli bir yeri vardır. Bireylerin kendi yaşam şekillerine uygun diyetin nasıl olması gerektiğini, sağlıkla beslenme örüntüsü arasındaki ilişkileri, besinleri işlerken besin değerlerinin nasıl korunacağını, hastalık durumunda diyetin nasıl ayarlanacağını bilmeleri ve bu konularda doğru alışkanlıklar kazanmaları beslenme eğitimiyle sağlanabilir (Baysal ve ark, 1999). 1.1. Araştırmanın Problemleri • Katılımcıların beslenme alışkanlıklarının genel durumu nasıldır? • Katılımcıların beslenme alışkanlıkları, yağ tüketim düzeyleri ve alışkanlıkları çeşitli değişkenlere göre anlamlı farklar içeriyor mu? • Katılımcıların beslenme eğitimi alıp almama durumları ile yanlış beslenme alışkanlıkları arasında anlamlı bir bağlantı bulunuyor mu? 3 1.2. Araştırmanın Amacı Araştırma, katılımcıların çalışma durumlarının, eğitim düzeylerinin ve yaşlarının beslenme alışkanlıklarını ve yağ tüketim durumlarını etkileyip etkilemediğinin saptanması amacıyla planlanmıştır. Ayrıca katılımcıların evlerinde kullandıkları yağ çeşitlerinin ve tüketim düzeylerinin saptanması da araştırmanın bir diğer amacını oluşturmaktadır. Özet olarak bu araştırma farklı yaşlarda, eğitim düzeylerinde ve çalışma durumlarındaki katılımcıların; - Beslenme alışkanlıklarının saptanması, o Et, yumurta, kuru baklagil ve yağlı tohum tüketim düzeylerinin saptanması, o Süt ve süt ürünleri tüketim düzeylerinin saptanması, o Tahıl ve tahıl ürünleri tüketim düzeylerinin saptanması, o Sebze ve meyve tüketim düzeylerinin saptanması, o Besin gruplarını tüketme düzeyleri yanında bu besinleri ne şekilde pişirdikleri, sakladıkları ve kullandıklarının saptanması, - Yağ tüketim durumlarının saptanması, o Katı yağ tüketim düzeylerinin saptanması, o Sıvı yağ tüketim düzeylerinin saptanması, o Margarin tüketim düzeylerinin saptanması, - Tükettikleri yağ çeşitlerinin saptanması, - Yağ tüketim tercihlerine etki eden faktörlerin saptanması, - Yağları kullanma alışkanlıklarının belirlenmesi, - Satın aldıkları yağ çeşidini belirleyen etkenlerin saptanması, - Beslenme eğitimi alma durumu ile doğru beslenme alışkanlıkları arasındaki ilişkinin saptanması amacıyla planlanmıştır. 4 1.3. Araştırmanın Önemi Beslenme; sosyal çevre, gelenek, kültür, inanç ve bireysel farklılıklara göre doğum sonrasından başlayarak yaşamın ilerleyen yıllarında değişik şekiller alan ve ilerleyen bir süreçtir (Daşbaşı, 2003). Beslenmede esas olan besin öğelerinin türleri, miktarları, özellikleri ve vücut çalışmasındaki işlevlerini, besinlerin bileşimi, fiziksel ve kimyasal özellikleri, uygulanan işlemlerin besin kalitesine olan etkilerini, değişik yaş, cinsiyet, çalışma ve özel durumda olan bireyler ve gruplar için uygun beslenme planlarının yapılmasını inceler (Baysal, 2009). Beslenme canlıların temel gereksinimlerinin başında gelmektedir. Her canlının yaşamını sürdürebilmesi için beslenmesi zorunludur. Büyüme, gelişme ve sağlıklı yaşamak için yeterli ve dengeli beslenmek gerekmektedir. Đnsanın tüm yaşamı boyunca yeterli ve dengeli beslenmesinin önemi büyüktür. Sağlıklı büyüme ve yaşam için çocukluktan itibaren yeterli ve dengeli beslenme ile iyi beslenme alışkanlıklarının kazandırılması gerekmektedir. Beslenme alışkanlıklarının temelleri çocukluk yıllarında atılır ve bu davranışların kazandırılmasında ailenin ve çevrenin etkisi çok önemlidir (Ünal, 1995). Ülkemizde yapılan beslenme araştırmalarına göre ailelerin yaklaşık %8-17’si yetersiz düzeyde enerji tüketmektedirler. Değişik bölgeler ve gruplar üzerinde yapılan araştırmalarda ailelerin %20-45’inin yetersiz beslendikleri belirtilmiştir. Bunun yanında özellikle kentlerde yaşayanlar arasında şişmanlık önemli bir sağlık sorunu şeklinde görülmektedir (Baysal, 2009). Yapılan araştırmalar, yetersiz ve dengesiz beslenen toplumlarda çocuk ölüm hızının yeterli beslenen toplumlardan on kat daha yüksek olduğunu göstermektedir. Yine yetersiz diyetle beslenen toplumlardaki çocukların büyüme hızının yeterli beslenen toplumlardaki çocukların büyüme hızından daha yavaş olduğu belirtilmiştir (Karayormuk, 2002). Bununla birlikte yapılan bir diğer araştırmada, beden kitle indeksi normalden fazla olan kişilerde günde alınan enerji, toplam yağ, doymuş yağ adisi ve çoklu doymamış yağ asidi ile kolesterol miktarları benden kitle indeksi normal olan kişilere oranla daha yüksek bulunmuştur. Bu sonuç yaş, cinsiyet gibi değişkenler yanında 5 besinler ile alınan fazla enerjinin ve toplam yağ miktarının da obezite üzerinde önemli rol oynadığını düşündürmektedir (Topbaş ve ark, 2000). Beslenme alışkanlıkları konusunda ailelerin diyetlerinde ne çeşit ve miktarda yağ kullandıkları ile yağı ne şekilde (yakarak/yakmadan) kullandıkları da önem taşımaktadır. Diyetteki yağın türü ve miktarı aterosklerotik kardiyovaskular hastalıklarla ilişkilidir. Özellikle diyette doymuş yağın artması, antioksidanların yetersizliği, aterosklerotik kardiyovaskular hastalıklar için risk faktörüdür. Diyetin yağ içeriğinin yüksekliği özellikle kolon, prostat ve meme kanser riskini arttırmaktadır. Yüksek yağlı diyet özellikle şişmanlık için de önemli bir risk faktörüdür (Baysal ve ark, 2002). Kızartma yöntemi Türk mutfağının geleneksel unsurlarındandır. Kızartma işlemi süresince yağlarda trans yağ asitlerinin (TFA) oluşabileceği bilinmektedir. Yağlardaki TFA düzeyi kalp-damar hastalıkları yönünden önemlidir. Diyet ile alınan TFA’nın kandaki HDL kolesterol miktarını düşürürken LDL kolesterol miktarını arttırdığı çeşitli klinik çalışmalar ile gösterilmiştir (Dıraman ve ark, 2003). Sağlıklı birey, aile ve toplumun temelini oluşturmaktadır. Sağlıklı toplum doğru beslenme alışkanlıkları edinmiş, yeterli ve dengeli beslenen bireyler ile oluşabilir. Bu doğrultuda öncelikle ailelerin alışkanlıklarının saptanması, gerekli eğitimin bireylere, çocuk yaşta aileleri tarafından ya da eğitim kurumlarında verilmesi gerekmektedir. Toplumsal kalkınmada temel unsur olarak kabul edilen insan gücünün, fiziksel ve mental fonksiyonlar bakımından üst düzeyde tutulabilmesi ve bunun yaşam boyu sürdürülmesi, bireyin ve dolayısıyla toplumun başarısını etkileyen önemli bir etkendir. Bedenen, ruhen ve sosyal yönden gelişmiş ve üretken bir yapıya sahip olma beslenme ile yakından ilişkilidir (Örmeci, 1987). 6 1.4. Araştırmanın Varsayımları • Ailelerin beslenme alışkanlıklarında eğitim düzeyleri etkili olabilir. • Ailelerin beslenme alışkanlıklarında çalışma durumları etkili olabilir. • Bireylerin yaşlarına göre beslenme davranışlarında farklılık görülebilir. • Ailelerin yağ tüketimleri konusunda eğitim düzeyleri etkili olabilir. • Ailelerin yağ tüketimleri konusunda çalışma durumları etkili olabilir. • Bireylerin yaşlarına göre yağ tüketimleri konusunda farklılık görülebilir. • Bireylerin çalışma durumu, eğitim düzeyi ve yaşı tükettikleri yağ çeşidine etki edebilir. • Bireylerin çalışma durumu, eğitim düzeyi ve yaşı, yağları kullanma alışkanlıklarına etki edebilir. 1.5. Araştırmanın Kapsam ve Sınırlılıkları Bu araştırma Ankara Đli Mamak Đlçesi’nde yaşayan farklı ailelerin beslenme alışkanlıklarının ve yağ tüketim durumlarının saptanması için, ailelerin genel beslenme alışkanlıkları ile tüketilen yağın çeşidi ve tüketim düzeyini belirlemeyi amaçlamaktadır. Belirlenmiş olan beslenme alışkanlıkları ile yağ tüketim düzeylerinin katılımcının eğitim düzeyine, çalışma durumuna ve yaşına bağlı olarak değişkenlik gösterip göstermediğinin saptanabilmesi için rastgele yöntemle ailelerin seçimleri yapılmıştır. Araştırmanın planlanması ve uygulamasının bazı sınırlılıkları da bulunmaktadır. Bu sınırlılıklar aşağıdaki şekildedir. - Araştırma, araştırmaya katılan ailelerin vereceği bilgilerle sınırlıdır. - Araştırmaya katılan ailelerin vereceği bilgiler hazırlanan anket formu ile sınırlıdır. 7 2. KAVRAMSAL ÇERÇEVE 2.1. Beslenmenin Tanımı ve Önemi Beslenme, insanın büyüme, gelişme, sağlıklı ve üretken olarak uzun süre yaşaması için gerekli olan öğeleri vücuduna alıp kullanabilmesidir (Merdol ve ark., 2004). Đnsan sağlığı; beslenme, kalıtım ve çevre koşulları gibi birçok faktörün etkisi altındadır. Organizmanın normal büyüyüp gelişmesi, sağlıklı yaşamın devam edebilmesi için bireyin yeterli ve dengeli beslenmesi gerekmektedir. Yetersiz ve dengesiz beslenen toplumlarda bireylerin fiziksel ve mental gelişimleri istenilen seviyeye ulaşamamakta, bunun sonucunda da sosyo-ekonomik ve kültürel alanda beklenilen düzeye erişilememektedir (Leşkeri, 1989). Kötü beslenme bir kısım toplumlarda yeteri kadar yiyecek olmaması durumu olsa bile, günümüz dünyasında başlıca neden evdeki yiyecek eksikliği değil, daha çok temel hizmetlerin geriliğinden, enfeksiyonların nasıl önleneceği ve beslenmenin büyümeyi teşvik edici yönde nasıl kullanılabileceğinin bilinmemesinden kaynaklanmaktadır ( Şamşul, 1989). Büyüme, yaşamın sürdürülmesi ve sağlığın korunması için besinlerin kullanılması olan beslenmenin amacı, bireyin yaşına, cinsiyetine ve özel durumuna göre ihtiyacı olan enerjiyi ve çeşitleri elliyi bulan besin öğelerinin her birini yeterli miktarlarda sağlamaktır. Besin öğeleri besinlerden karşılandığı için de besinlerin uygun seçimi, hazırlanması, pişirilmesi, saklanması ve tüketilmesinde belirli kurallara uyulması gerekir (Birsen, 2004). Beslenme alışkanlıklarındaki değişikliklerin farkında olmak ve bunların ekonomik, sosyodemografik faktörler ve sağlık ile olan ilişkilerini saptamak, beslenme alışkanlıklarının nedenlerini ve sonuçlarını anlamaya önemli ölçüde ışık tutmaktadır. Kuşkusuz bu da, insanların daha sağlıklı beslenmeleri için gereken değişikliklerin yapılabilmesi ve geliştirilebilmesi konusunda yardımcı olacaktır (Önder ve ark. 2000). 8 2.2. Besin Öğeleri Yenebilen bitki ve hayvan dokuları besin olarak tanımlanır. Besinleri oluşturan organik ve inorganik öğelere besin öğeleri denir. Bu güne kadar beslenme üzerine yapılan çalışmalarda insanın büyüme, gelişme ve sağlıklı olarak yaşamını sürdürebilmesi için elliden fazla türde besin öğesine gereksinimi olduğu gösterilmiştir. Bu besin öğeleri kimyasal yapılarına ve vücut çalışmasındaki görevlerine göre gruplara ayrılmaktadır (Barut Uyar, 2007). Besin öğelerinin vücutta farklı görevleri vardır. Görev yönünden doğrudan ya da dolaylı olarak birbirleri ile ilgilidirler. Besin öğeleri birbirinin kullanılmasına yardımcı bazı görevlerde tamamlayıcı olarak çalışırlar. Bu yüzden vücut yapısının düzenli ve dengeli çalışması için tüm besin öğelerinin vücut ihtiyacını giderecek miktarda sürekli karşılanması gerekir (Çelik, 2006;a). Günümüzde uzmanların üzerinde durduğu ve insanlığın tamamını ilgilendiren en önemli konulardan biri açlık probleminin çözümü ve dengeli beslenmenin sağlanmasıdır. Đnsanların yeterli ve dengeli beslenmesi için günlük olarak belirli miktarda vitamin, mineral madde, protein, karbonhidrat ve yağ ihtiyaçlarının karşılanması gerekmektedir (Beybağa Kaya, 2006). Besin öğelerinin herhangi birisi alınmadığında veya gereğinden az ya da çok alındığında, büyüme ve gelişmenin engellendiği, sağlığın bozulduğu bilimsel olarak ortaya konmuştur. Ancak beslenmenin fizyolojik olduğu kadar sosyolojik ve psikolojik bir olay olduğu da unutulmamalıdır. Yaşamın her evresinde bedensel ve fiziksel yönden sağlıklı olmak ve sağlığı devam ettirmek yeterli ve dengeli beslenme ile mümkündür (Yılmaz ve ark. 2007). 2.2.1. Karbonhidratlar Günlük enerjinin çoğu karbonhidratlardan sağlanmaktadır. Bileşiminde karbon, hidrojen ve oksijen bulunan organik bileşiklerdir. Karbonhidratların temel görevi vücuda enerji sağlamaktır. Karbonhidratların 1 gramı 4 kalori enerji verir ve vücutta glikojen olarak depo edilirler. Kanda belirli miktarda glikoz olarak bulunması, dokulara sürekli enerji sağlanması açısından önemlidir (Yılmaz, 2002). 9 Diyette tüketilen karbonhidratın cinsi ve miktarı önemlidir. Konu ile ilgili yapılan çalışmalar kompleks karbonhidratların sağlık üzerine pek çok olumlu etkisi olduğunu göstermiştir. Kompleks karbonhidratların zengin olduğu besinlerin diyette tüketilmesi, bağırsak fonksiyonları, hiperlipidemi ve diyabet üzerinde olumlu etkiler gösterdiği, bitkisel kaynaklı, nişasta içeriği yüksek besinlerin özellikle elzem yağ asitleri ile suda eriyen vitaminler ve çoğu mineral açısından zengin olması nedenleriyle diyete önemli katkılarda bulundukları belirtilmektedir (Özdemir Pekel, 2006). Kompleks karbonhidratların daha fazla önerilme sebeplerinden biri kan şekerini basit karbonhidratların aksine aniden düşürmemeleri ve yükseltmemeleridir. Bunun yanı sıra basit şekerlere oranla kas glikojen depolarını daha fazla arttırırlar, protein, vitamin ve mineral açısından zengindirler, yeterince posa içerirler ve daha ekonomiktirler (Çelik, 2006;a). Bitkisel kaynakların vücutta sindirilemeyen karbonhidrat yapısındaki bölümlerine posa denir. Suda eriyebilen ve erimeyen posa olarak iki gruba ayrılır. Erimeyen posa bağırsaklarda su tutulmasına, konstipasyon oluşumunu engellemeye yardımcı olan, tahıl ve tahıl ürünleri ile buğday kepeği ve sebzelerde bulunan posa çeşididir. Eriyen posa ise yulaf kepeği, arpa, kuru fasulye, meyve ve sebzelerde bulunur ve kan kolesterol ve kan şekeri düzeylerini kontrol etmede yardımcı olduğu bilinmektedir (Yılmaz, 2002). Vücuda alınan besinlerin içerdikleri karbonhidratların çoğu glikoza dönüşmektedir. Glikoz enerji olarak kullanılabilir, karaciğer ve kaslarda glikojen olarak depolanabilir veya yağa çevrilebilir. Glikoz enerji için kullanılan primer kaynaktır, RNA ve DNA’nın yapısal esnekliği, genetik bilgilerin depolanması ve ürüne dönüştürülmesinde de önemlidir (Çelik, 2006;a). Yetişkin bir insanın dokularında oluşturulan enerjinin ortalama % 55-60’ı karbonhidratlardan sağlanır. Beyin gibi organların bazıları ise ihtiyaç duydukları enerjinin büyük kısmını glikoz moleküllerinden sağlar. Karbonhidratlar, yağa ve proteine göre daha hesaplı enerji kaynağıdır. Aynı miktarda yağ daha fazla enerji sağladığı halde, enerji oluşturmak için daha fazla oksijene ihtiyaç duyar (Çelik, 2006;a). 10 2.2.2. Proteinler Yapılarında karbon, hidrojen, oksijen ve azot bulunan proteinler, aminoasitlerin birleşmesi ile meydana gelmişlerdir. Proteinler hücrelerin esas öğesi oldukları için büyüme, gelişme, hücre yenilenmesi için vücut açısından çok önemli olmalarının yanı sıra vücuda enerji de sağlarlar. 1 gram protein vücutta yakıldığı zaman 4 kalori enerji verir. Günlük enerji tüketiminin %10-15 kadar kısmı proteinlerden sağlanmalı ancak proteinler enerji için kullanılmamalıdır. Vücutta sentezlenemeyen sekiz tane aminoasit elzem aminoasit olarak isimlendirilir. Bunlar hayvansal ve bitkisel kaynaklardan temin edilmek zorundadırlar (Yılmaz, 2002). Yetişkin insan vücudunun ortalama %16’sı proteinden oluşmuştur. Bu protein depo şeklinde değil, çalışan ve belirli görevler yapan hücreler şeklindedir. Proteinler hücrelerin esas yapısını oluştururlar. Belirli hücreler birleşerek vücut dokuları ve organları yapılır. Birçok hücre zamanla ölür ve yenileri yapılır. Bu nedenle proteinler, hücrelerin sürekliliği için de başta gelen besin öğesidir. Vücudun savunma sistemlerinin, vücut çalışmasını düzenleyen enzimlerin, bazı hormonların da esas yapıları proteindir (Merdol ve ark, 2004). 2.2.3. Yağlar Temel besin maddeleri arasında önemli bir yere sahip olan yağlar, zengin enerji kaynağı olup 1 gramının vücuda sağladığı enerji 9 kcal, aynı miktar protein 4 kcal ve karbonhidratın 4 kcal sağladığı enerjinin iki katından fazladır. Bunun yanında vücut yapısının gelişmesi için gerekli olan esas yağ asitlerinin kaynağını oluşturmaları açısından önemlidirler. Esansiyel yağ asitleri hormonların ön maddeleridir (Yağmur ve ark. 2001). Ayrıca yağlar, A, D, E ve K gibi yağda eriyen vitaminleri bulundurması, yemeklere lezzet vermesi, midenin boşalma süresini uzatarak acıkma duygusunu geciktirmesi ve organları dış etkenlerden koruması açılarından da özel bir önem taşırlar. Yağlar bitkisel ve hayvansal kaynaklardan elde edilmektedir (Beybağa Kaya, 2006). Ayrıca vücut ısısının korunmasında da yağlar etkilidir. (Birsen, 2004). Diyet yağlarının bileşenleri gliserol ve yağ asitleridir. Yağ asitleri zincir uzunluklarına (molekül karbon sayısına) ve doymuşluk derecelerine (karbonlar 11 arasında çift bağ bulunup bulunmamasına) göre değişik gruplarda incelenmektedir. Yağ asitlerinin her grubu çeşitli metabolik reaksiyonlarda rol almaktadır. Kısa zincirli yağ asitleri kolonda lokal büyüme faktörü olarak rol oynarken, orta ve uzun zincirli doymuş yağ asitleri enerji kaynağıdır. Çoklu doymamış uzun zincirli yağ asitleri ise membranların önemli yapısal bileşenleridir. Bunun yanında doğum öncesi ve doğumdan hemen sonraki ilk aylarda tüketilen yağların kalitesine ve miktarına bağlı olarak merkezi sinir sistemi gelişimi düzenlenir (Gökmen ve ark., 2001) Yağlar, en çok enerji veren besin öğeleridir. Eşit miktardaki diğer makro besin öğelerinin iki katından fazla enerji verirler. Hayvansal kaynaklı yiyeceklerin fazla kullanıldığı diyetlerin yağ içeriği tahıla dayalı diyetlerin yağ içeriğinden fazladır. Günümüzde günlük tüketilen yağ miktarının, toplam enerjinin % 25-30 kadarı olması önerilmektedir. Yağların fazla tüketilmesi, kolesterol ve trigliseritlerin yükselmesine neden olmaktadır. Bu da kalp rahatsızlıklarına yol açmaktadır. Normal durumda olan ve ağır işte çalışmayan yetişkinlerin vücut ağırlıklarının kilogramı başına 1 gram yağ almaları yeterlidir (Özdemir, 2006). 2.2.4. Vitaminler Vücut metabolizmasında, yardımcı enzim olarak görev yapan ve fizyolojik faaliyetlerin sürdürülebilmesi için gerekli olan vitaminlerin vücuda yeteri kadar alınması zorunludur (Özdemir, 2006). Yağda ve suda eriyen vitaminler olarak gruplandırılırlar. Yağda eriyen vitaminler vücuda ve kan dolaşımına yağlar aracılığı ile alınırlar. Bu vitaminler yağ dokusunda depolanabilir ve fazla alımı toksik etki yapabilir. Suda eriyen vitaminler kan dolaşımıyla taşınırlar ve vücutta depolanamazlar bu sebeple düzenli alınmaları gerekmektedir (Gümüşler, 2006). 12 2.2.5. Mineraller Sağlığın sürdürülmesi, iskelet sistemi ve dişlerin gelişmesi, hemoglobin yapımı, ozmotik ve asit-baz dengelerin sağlanması ve bazı organların faaliyetleri için çeşitli mineral maddelerin yeterli ve düzenli şekilde alınması gereklidir (Özdemir, 2006). Mineraller vücudun % 4-6 gibi küçük bir kısmını oluşturmalarına rağmen vücut yapısını oluşturan ve düzenleyen besin öğeleridir. Kemik, diş, kas, kan ve diğer dokularda bulunurlar. Mineraller kas kasılmasında, sıvı dengesini düzenlemede, sinir sistemi uyarı iletiminde, enerji metabolizmasında oksijen taşınmasında, vücut çalışmasını düzenleyen enzimlerin bileşiminde bulunarak vücutta çok önemli görevler yaparlar (Gümüşler, 2006). 2.2.6. Su Su yaşam için en temel öğelerden biridir. Organizma için oksijenden sonra en önemli yaşamsal öğedir. Yaşa ve cinsiyete göre değişmekle birlikte vücut ağırlığının % 60-70’i sudan oluşmaktadır. Yetişkin insan vücudunun % 59’u sudur. Su, besinlerin sindirimi, emilimi, hücrelere taşınması, atıkların vücuttan uzaklaştırılması ve vücuttaki fazla ısının atılması için gereklidir (Gümüşler, 2006). 2.3. Besin Grupları Vücudumuzun ihtiyaç duyduğu enerji, protein, vitaminler ve minerallerin kaynağı besinler ve içeceklerimizdir. Besinler ve içeceklerimiz, içerdikleri besin öğelerinin tür ve miktarı yönünden ayrıcalık gösterir. Çok çeşitli olan besinlerimizin bazıları enerji yönünden, bazıları protein, bazıları vitaminler yönünden zengindirler. Bu nedenle besinler, vücuda sağladıkları yarar yönünden beş esas grupta toplanır (Baysal ve ark., 2002). 13 2.3.1. Süt ve Süt Ürünleri Süt, canlı organizmadaki çeşitli faaliyetler sonucu sentez edilen bir salgı olup, diğer besinlere göre daha karmaşık bir yapıya sahiptir. Besinlerin çoğu ihtiyaç duyulan besin öğelerinin bir kısmını içerirken, süt enerji için gerekli tüm besin öğelerinin yanı sıra, yaşamın sürdürülebilmesi için gerekli olan vitaminleri, enzimleri, antikorları ve daha birçok maddeyi bünyesinde toplamıştır. Süt yağı yaklaşık olarak 2/3 oranında doymuş ve 1/3 oranında doymamış yağ asitleri içerir (Birsen, 2004). Süt, yoğurt, peynir, çökelek ve benzeri gıdalar bu gruba girer. Bu gruptaki besinler kalsiyum, protein, A vitamini ve bazı B grubu vitaminlerinden zengindir. Büyümede ve kemik sağlığının korunmasında büyük etkileri vardır. Bu nedenle büyüme çağında olan çocuklar ve gençlerle, gebe ve emzikli kadınlar ve yaşlılar bu gruptaki besinlerden daha çok tüketmelidir (Baysal ve ark., 2002). Süt, genel olarak içme sütü şeklinde veya yoğurt, peynir, çökelek haline getirilerek kullanılır. Süt iyi bir içecektir. Saklama güçlüğü ve alışkanlıklar, ülkemizde sütün içecek olarak yaygın şekilde kullanılmasını engellemektedir. Süt, çorbalar, pastalar ve böreklere lezzet ve yumuşaklık vermesi için eklenebilir (Baysal, 2009). 2.3.2. Et, Yumurta, Kuru Baklagiller ve Yağlı Tohumlar Bu gruptaki besinler protein açısından değerlidir. Ayrıca niasin, B1 ve B2 vitaminleri, demir ve fosfor bakımından da önemli bir gruptur (Erten, 2006). Etler, beslenmemizde önemli yer tutarlar. Büyükbaş hayvan etleri kırmızı et, kanatlılar ve su ürünlerinin etleri beyaz et olarak tanımlanır. Etin bileşiminde protein, yağ, mineraller ve vitaminler bulunur. Etler iyi kalite ve yüksek miktarda protein içerdikleri için en önemli protein kaynaklarındandır (Merdol ve ark, 2004). Etler içinde en yağsız olanı kümes ve av hayvanlarının özellikle beyaz etleri ile yağsız balıklardır. Kırmızı et (dana, sığır, koyun, kuzu) yağlıdır. Bu etlerin konduğu yemeklere yağ konulmaması uygundur (Baysal ve ark., 2002). Yağlı etlerin doymuş yağ ve kolesterol içerikleri yüksektir. Balıklarda ise elzem yağ asitleri miktarı oldukça yüksektir ve önemli bir kaynaktır (Merdol ve ark, 2004). 14 Bazı işlemlerle etten sucuk, salam, sosis, pastırma, kavurma, soğuk etler gibi çeşitli ürünler elde edilir. Sosis ve sucukta, et ince kıyma halinde çekilir. Tuz ve baharat eklenerek ya hayvan bağırsaklarına ya da jelatin ve selülozdan yapılmış kalıplara doldurulup biraz kurutulur. Salam ve pastırmada, et kısmen kurutulduktan sonra baharatlanır. Genellikle kırsal alanlarda kullanılan kavurma, etin kıyma halinde veya küçük parçalara kesilmiş olarak iyice kavrulması ve üzerinin yağ ile kaplanmasıyla elde edilir. Etler tuzlanarak, kurutularak veya konserve edilerek de saklanabilir (Baysal, 2009). Beslenmemizde önemli bir yeri olan yumurta protein kalitesi en yüksek besindir. Yumurta yağının %33’ü doymuş, %16 kadarı çoklu doymamış, kalanı tekli doymamış yağ asitlerinden oluşmaktadır. Yağ, yumurtanın sarısında yoğunlaşmaktadır. Yumurta sarısı yüksek kolesterol içermesine rağmen doymamış yağ asitleri yüksek olduğundan ve lesitin içeriğinden, kolesterol yükseltici etkisi yağlı et ve süt ürünlerinden daha düşüktür (Merdol ve ark, 2004). Oda ısısında bekleyen yumurta zamanla tazeliğini yitirir. Bekleme süresince yumurtada fiziksel, kimyasal ve mikrobiyolojik değişiklikler oluşur. Yumurtanın tazeliğini yitirmemesi için serin yerde bekletilmesi gereklidir. Buzdolabı ısısında yumurta bir-iki hafta tazeliğini yitirmeden saklanabilir. Ayrıca yumurta kabuğu renksiz mineral yağlara batırılarak oda ısısında bekletilebilir (Baysal, 2009). Besin olarak kullanılan kuru baklagillerin başlıcaları; nohut, mercimek, bakla, fasulye, bezelye, börülce ve soya fasulyesidir. Kuru baklagiller olgunlaşmış tohumlar olduklarından esas bileşimleri karbonhidrat ve proteindir. Tanelerin dış kısımlarında posa, iç kısımlarında ise nişasta bulunur (Onur, 2007). Kuru baklagillerin yağı çoğunlukla çoklu doymamış yağ asitlerinden oluşmuştur. En yağlısı soya fasulyesidir. Et ve yumurta bulunmayan durumlarda kuru baklagiller diyette arttırılarak protein ihtiyacı karşılanabilir. Kuru baklagillerin ıslatma suyuna gaz yapıcı maddelerin bir kısmı geçtiği için ıslatma suyu dökülebilir. Ancak sulu ısıda pişirildiğinde protein ve diğer besin öğeleri kayba uğrar. Haşlama suları dökülmezse besin kaybı oldukça azalır. Pişirme veya haşlama suları dökülürse B grubu vitaminleri ve mineral maddelerde kayıp oluşur (Baysal, 2009). Yağlı tohumlar olarak bilinen fındık, susam, ceviz, ayçiçeği, fıstık ve benzerleri yemeklerimizde daha çok lezzet verici ve çerez olarak kullanılır. Bu 15 besinler; B vitaminleri, mineraller, yağ ve proteinden zengindir. Ayrıca bu besinler doymamış yağ, E vitamini, magnezyum ve flovanoidler içerdiğinden koroner kalp hastalığı ve kanser riskini azaltırlar (Merdol ve ark, 2004). Susam ezilerek tahin ve tahin helvası yapımında kullanılmaktadır. Susam ayrıca, undan yapılan çeşitli besinlere lezzet verici olarak eklenir. Enerji, vitamin ve mineral içeriği yüksek bu besin öğelerinin özellikle çocuklar ve ağır işte çalışanların diyetlerinde yer verilmesi gereklidir (Baysal, 2009). 2.3.3. Tahıl ve Tahıl Ürünleri Saflaştırılmamış tahıllar başta B1 vitamini olmak üzere B12 dışındaki B grubu vitaminleri yönünden zengin olduklarından günlük beslenmede önemli yer tutarlar. Buğday, pirinç, arpa, çavdar, yulaf, mısır ve en çok kullanılan tahıl ürünleridir (Onur, 2007). Tahılların yağının çoğunluğu embriyo kısmındadır. En çok yağ mısırda vardır. Tahıl embriyosunda trigliseritler yanında fosfolipitler ve steroller de vardır. Yağ asitlerinin en çok bulunanı linoleik asittir (Baysal, 2009). Kabuk ve öz kısmı ayrılmamış tahıllardan yapılan yiyecekler, vitaminler, mineraller ve diyet posası yönünden zengindir. Lif türü veya bileşimi de beslenme açısından önemlidir. Ayrıca tam tahıl ürünlerinin kalori değerleri de daha düşüktür (Merdol ve ark, 2004). 2.3.4. Sebze ve Meyveler Taze sebze ve meyveler, diğer besin gruplarından yeterli miktarda sağlanamayan C vitamini açısından zengindir. C vitamini açısından en zengin olan sebze ve meyveler; yeşil yapraklı sebzeler, turunçgiller, çilek, şeftali, domates ve patatestir. Sebze ve meyvelerden yeşil ve sarı renkli olanlar A vitamininin ön maddesi karoten açısından zengindir. Ayrıca yeşil yapraklı sebzeler B vitaminlerinin birçoğu, E ve K vitaminlerinden de zengindir. Bu gruptaki besinlerden bir ya da birkaçı her gün mutlaka 4-5 porsiyon tüketilmelidir. Bazı sebze ve meyveler bazı 16 mevsimlerde daha çok bulunur. Mevsimlik olan meyve ve sebze hem daha ucuz hem de değerlidir (Baysal ve ark., 2002). Genellikle sebze ve meyveler günlük enerji ve protein gereksinmesine çok az katkıda bulunurlar. Bunun yanında mineral ve vitaminler bakımından zengindirler. Meyve ve sebzelerin başka bir işlevi de bağırsak faaliyetlerine yardımcı olmalarıdır. Ülkemizde, sebze ve meyvelerin tüketimi bölgelere, mevsimlere, bahçecilik olanaklarına ve alışkanlıklara göre değişmektedir (Baysal, 2009). Sebzeler pişirilirken kendi renklerini korumak ve oksidasyona meydan vermemek için kısa sürede pişirilmeleri gerekmektedir. Fazla suda uzun süre pişen sebzeler çok yumuşar ve ezilir. Pişirme süresine bağlı besin değeri kaybı pişme süresine ve pişirme sularının dökülmesine bağlı olarak gerçekleşir (Baysal, 2009). 2.3.5. Şekerler ve Yağlar Şeker yapmak için kullanılan şeker kamışı, çok eski çağlardan beri bilinmektedir. Ülkemizde şeker, şeker pancarından elde edilir. Toz ve pudra şekeri olarak elde edilir. Pudra şekeri genelde kurabiye, kek ve pastalarda kullanılır. Şekerlerin %99,9’u karbonhidrattır, başka besin değeri içermezler. Şekerler, içeceklerde, tatlılarda, reçellerde, marmelat ve şekerlemelerde kullanılır (Baysal, 2009). Dengeli ve yeterli beslenme için yağlar ve şekerler grubunda yer alan besinler tüketilirken, bu grubun sağladığı besin öğelerinin diğer besin gruplarının içinde mevcut olduğu unutulmamalı ve dikkatli bir tüketim gerçekleştirilmelidir (Erten, 2006). Bitkisel sıvı yağların %100’ü yağ özelliği gösterirken; tereyağının %80’i, yağlı tohumların %33-63’ü, etlerin %20’si, yumurtanın %12’si, tahılların ve kuru baklagillerin %2-4’ü, taze sebze ve meyvelerin ise %1’inden daha azı yağdan meydana gelmektedir (Erten, 2006). 17 2.4. Beslenme Alışkanlıklarını Etkileyen Etmenler 2.4.1. Beslenme Eğitiminin Önemi Sağlıklı büyüme ve gelişme için bireylerin önce aile içinden başlayarak yeterli ve dengeli beslenmeleri ve doğru beslenme alışkanlıkları kazanmaları gerekir. Beslenmenin yetersiz ve dengesiz olmasının en önemli nedenlerinden biri eldeki olanakların en iyi biçimde kullanılmasını engelleyen, çeşitli faktörlerin etkisi ile oluşan ve yerleşen yanlış beslenme alışkanlıklarıdır. Bu alışkanlıklar nedeni ile yapılan yanlış ve zararlı uygulamalar da aile beslenmesinde önemli rol oynamakta ve bireylerin sağlığı üzerinde etkisini göstermektedir (Aytekin, 1999). Yanlış beslenme alışkanlıklarının çok çabuk yayılıp, kabul edilmesinin en önemli nedeni bu alandaki bilgisizliktir. Halkın sağlık ve beslenme konusunda yeterli bilgisi olmasa da, sağlıkla yiyecekler arasındaki ilişkinin bilincindedir. Ülkemizde toplam nüfusun büyük bir kısmı doğru ve yeterli beslenme bilgisine sahip değildir. Bunun yanı sıra kültürel yapı ile sosyo-ekonomik durum eski alışkanlıkların devam etmesine kolayca yardımcı olmaktadır (Çetin, 2007). Beslenme eğitimi, bireyin kendi koşulları içinde kendisini eğitmesi ile gerçekleştirilebileceği gibi örgün ve yaygın eğitim birimleriyle de bireylere ulaştırılabilir. Her tür eğitim ve sağlık kurumları, radyo, televizyon gibi kitle iletişim araçları bu eğitim için yararlanılacak kaynaklardır. Gerek yüz yüze gerekse yazılı, görsel, işitsel araçlar yardımıyla eğitim verilmelidir (Erten, 2006). Beslenme eğitiminin genel amacı toplumdaki bireylere doğru ve gerçek bilgiler vererek daha iyi beslenme alışkanlıkları kazandırmaya çalışmak, böylece onların dengeli ve yeterli beslenmesini dolayısıyla daha sağlıklı olmalarını sağlamaktır. Beslenmenin sağlık üzerine etkileri hakkında bilgi verme veya edinme bireyleri gıda seçimlerinde ve tüketimlerinde bilinçli ve düzenli davranmaya yöneltebilecektir (Karayormuk, 2002). 18 2.4.2. Öğün Sayısı ve Đçeriğinin Önemi Günlük enerji alımının 5-6 öğüne bölünmesi besinlerin termojenik etkisi nedeniyle enerji harcamasını arttırmaktadır. Ayrıca azar azar sık sık beslenme, acıkmayı ve bir sonraki öğünde besin alımını azaltması nedeni ile önerilmektedir. Öğün sayısı azalıp, öğünde yenen miktar arttığında; daha çok besin öğesinin emilimi insülin yanıtını arttırarak özellikle vücutta yağın depolanmasını arttırır. Az az, çok öğünde yemek yeme ise insülin salınımını dengeleyerek trigliserit sentezini azaltmaktadır. Kahvaltı öğününü atlama, akşam öğününe ağırlık verme termik etkiyle enerji kaybını azaltarak bazal metabolizmayı düşüreceğinden sağlıklı beslenme açısından istenmeyen bir durumdur. Öğün atlama sebebi ile yaşanan hipoglisemi nedeni ile özellikle kahvaltı öğününü atlayanların ilgi ve dikkat yoğunluğunun azalacağı kesindir (Duman, 2007). Beslenme şeklinin değiştirilmesi geçici bir süre de olsa metabolik aksaklık ve psikolojik gerginlik yaratmaktadır. Günlük bir veya iki öğün beslenme hatta üç öğün beslenip de günlük gereksinimi uygun miktarda almamak da metabolizmayı aksatmaktadır. Bu durum özellikle çalışmaları nedeniyle sabah kahvaltısını kaçıranlar ile zayıflamak isteyenler için önemlidir (Çetin, 2007). Vücuda alınan besinlerin sindirilmesi ve vücut tarafından kullanılması besinlerin bileşimlerine ve öğünler arasında geçen süreye göre farklılık göstermektedir. Bireylerin öğün sayıları ve zamanları, öğün atlama gibi nedenler yeterli ve dengeli beslenmeyi aksatan önemli uygulamalardır. Đnsanın sindirim sistemi özellikleri, yenilen besine organizmanın yanıtı gibi durumlar göz önüne alındığında bireyin günde en az üç öğün yemek yemesi gerekmektedir. Günde bir veya iki öğün beslenip, günlük besinleri üç eşit miktarda tüketmemek de metabolizmayı aksatır (Çetin, 2007). Đnsanın günde kaç öğün beslendiği alacağı enerjiyi de etkileyecektir. Bireyin ihtiyacı olan enerjiyi eşit olarak almaması metabolizma bozukluklarına yol açabilir. Bu nedenle yemeklerin en az üç öğünde tüketilmesi gerekmektedir. Öğün sayısı azaltıldığında, öğünlerde yenen miktar arttığından daha çok besin öğesinin emilimi, insülin yanıtını arttırarak depolama oranını yükseltmektedir. Vücudun fizyolojik dengesini sağlaması ve organların korunmasında, yemek yeme sıklığı ve öğünlere 19 düşen enerji ve besin öğelerinin miktarı ve birbirlerine oranı çok etkili bir rol oynamaktadır (Birsen, 2004). 2.4.3. Kahvaltının Önemi Günün en önemli öğünü olan kahvaltının atlanması, en kötü beslenme alışkanlıklardan biridir. Kahvaltı, gün içinde en uzun aradan sonra yenilen öğündür. Gece boyunca çalışmaya devam eden vücut için, akşam yemeğinden yaklaşık 12 saat sonra yapılacak kahvaltının atlanması sabah gerekli enerjinin alınmamasına, zihinsel fonksiyonların olumsuz yönde etkilenmesine neden olmaktadır. Sabah yeterli yapılan bir kahvaltı ile glikojen depolarını yenileyerek metabolizmayı hızlandırır. Güne sağlıklı başlamak, yorgunluk duymamak ve sağlıklı olmak için kahvaltı gereklidir (Yılmaz, 2002). Güne istekli başlamada ve elverişli bir biçimde sürdürmede yenilen sabah kahvaltısının miktarı ve içeriği büyük önem taşımaktadır. Vücudumuz uyurken bile çalışmaya devam eder. Akşam yemeği ile sabah arasında yaklaşık 12 saatlik bir süre geçer. Bu süre içinde vücut kan içindeki besin öğelerinin tümünü kullanır. Sabah kalkıldığında kahvaltı yapılmazsa beyinde yeterince enerji oluşamaz. Bu durumda yorgunluk, baş ağrısı, dikkat kaybı gibi sıkıntılar yaşanır. Kahvaltı yapmayan beden kendi depolarını kullanır ve hastalıklar karşısında direnci düşer (Özdoğan, 2006). Kahvaltı günün en önemli öğünü olmasına karşın en çok ihmal edilenidir. Kahvaltının önemi ile ilgili otuz yıldan beri yapılan çalışmalar, güne iyi bir kahvaltı ile başlamanın her yaş grubu bireylerde çok yararlı olduğunu ortaya koymuştur. Bedenin düzenli çalışması için kan şekerinin belirli bir düzeyde olması gerekmektedir. Düzenli aralıklarla ve uygun miktarlarda beslenildiğinde kan şeker düzeyi ani alçalma ve yükselmeler göstermediğinden vücut daha düzenli çalışır (Tuncay, 2008). 20 2.5. Yağ Tüketim Durumu 2.5.1. Yağların Beslenmedeki Önemi Yağlar hücrenin esas yapı maddesi olan ve hücrenin önemli bir kısmını oluşturan lipidler içinde yer alan organik bileşiklerdir. Temel yapılarını karbon, hidrojen ve oksijen oluşturur. Yağlar bir gliserol molekülü ile yağ asitlerinin yapmış olduğu esterlerdir (Birsen, 2004). Yağ asitleri bol miktarda karbon ve hidrojen, bunlara göre daha az miktarda oksijen içerdiği için enerji değerleri yüksektir. Karbonhidratlardan sonra ikinci temel enerji kaynağı olan molekülleridir (Çelik, 2006;b). Bazı yağların bileşiminde vücut tarafından yapılamayan, büyüme, gelişme ve derinin sağlığı için gerekli olan yağ asitleri bulunur (Çelik, 2006;b). Đnsan beslenmesinde çok önemli ve elzem rol oynayan çoklu doymamış yağ asitleri linoleik asit ve linolenik asit, diyetle alınan diğer yağ asidi çeşitleri olan doymuş yağ asitleri ve tekli doymamış yağ asitlerinden farklı olarak insan vücudunda sentezlenemezler ve bu nedenle de elzem yağ asitleri olarak isimlendirilirler. Beynin gelişmesi, kanser, kardiyovasküler hastalıklar ve diyabetin önlenmesi, normal büyüme ve gelişme için gerekli olan elzem yağ asitlerinin kaynakları bitkisel yağlar, balıklar, yeşil yapraklı sebzeler olan bu yağ asitlerinin günlük diyette tüketilmesi gerekmektedir (Besler, 2009, Baysal, 1991). Yetişkin bir insan vücudunun ortalama %18’ i yağdır. Genelde kadınların vücudunda erkeklere oranla daha fazla yağ bulunur. Kadınların vücut ağırlığının %25’ i, erkeklerin ise %15’ i yağdan oluşmaktadır. Đnsan harcadığından fazla yediğinde vücudunda yağ oranı artar, az yediğinde ise azalır (Gümüşler, 2006). Katı ve sıvı yağlar insan ve hayvan diyetlerinde temel bileşen olarak yer alan bileşiklerdir. Yağlar, yağda çözünen vitaminler için taşıyıcı fonksiyona sahiptirler. Katı ve sıvı yağlar gliserol ve yağ asitlerinden oluşan trigliseritlerin hakim olduğu bileşikler grubudur. Bu bileşikler suda çözünmediği halde pek çok organik çözücüde çözünür. Oda sıcaklığında katı formda iseler katı yağlar, sıvı formda iseler sıvı yağlar olarak tanımlanırlar (Güzel, 2005). 21 2.5.2. Yağların Gruplandırılması Yağlar hayvansal ve bitkisel besinler içinde vücuda alınabildiği gibi rafine edilmiş halde hem kahvaltıda hem de yemeklerin hazırlanmasında kullanılmaktadır. Besin içinde vücuda alınan yağlara görünmez yağ, saf yağ halindekilere görünür yağ denir (Birsen, 2004). Yağlar doymuş ve doymamış olmak üzere iki çeşittir ve katı ve sıvı olarak alınabilirler. En çok yağ bulunan yiyecekler et, süt ve ürünleri, yumurta gibi hayvansal ürünlerle, zeytin, ayçiçeği, susam, pamuk gibi bitkisel ürünlerdir. Günlük alınan enerjinin en az %30’ u yağlardan temin edilmelidir (Gümüşler, 2006). Yağlarda bulunan yağ asitleri, karbon atomlarının sayısı ile belirlenen uzunluklarına ve çift bağlarının sayısı ile belirlenen doymuşluk derecelerine göre; doymuş yağ asitleri ve doymamış yağ asitleri olarak gruplandırılır. Doymamış yağ asitleri de kendi aralarında tekli doymamış yağ asitleri ve çoklu doymamış yağ asitleri olarak sınıflandırılır. Hiçbir yağ sadece doymuş ya da sadece doymamış yağ asitlerinden oluşamaz, en fazla miktarda içerdiği yağ asidi adı ile anılır (Birsen, 2004). Tereyağı, margarin, hayvanların iç ve kuyruk yağlarında bulunan doymuş yağlar oda sıcaklığında katıdır. Zeytinyağı gibi tekli doymamış yağlar oda sıcaklığında sıvıdır ancak oda sıcaklığının altında katılaşabilir. Ayçiçeği, mısırözü ve soya yağı gibi çoklu doymamış yağ asitlerinden zengin olan yağlar ise oda sıcaklığında ve donma noktasına kadar sıvı halde bulunurlar (Birsen, 2004). Etler, süt ve süt ürünleri, tavuk eti, yumurta, balıklar değişik çeşit ve miktarlarda yağ içeren hayvansal besinlerdir. Bitkisel kaynak olarak kuruyemişler ve yağlı tohumlar ile zeytin, hindistan cevizi, kakao, soya zengin kaynaklardır. Bitkilerden elde edilen yağlar bitkisel sıvı yağlar ya da elde edildikleri bitkinin adı ile anılırlar (Birsen, 2004). 22 2.5.2.1. Bitkisel Sıvı Yağlar Bitkisel yağlar; insan beslenmesinde karbonhidratlar ve proteinlerle birlikte temel besin maddelerinden birisidir. Bitkisel yağlar, yağlı tohumlu bitkilerin (ayçiçeği, kolza vb.) yanında zeytin gibi yağlı meyveler ve endüstriyel bitkilerden soya fasülyesi ve pamuk çiğitinin işlenmesiyle elde edilirler (Metin ve ark., 2003) Bitkisel sıvı yağlar, hem vücuda sağladıkları enerji, hem de vücutta sentezlenemeyen yağ asitleri ve içerdikleri yağda çözünen vitaminler ile insan beslenmesinde önemli bir yer tutarlar. Elde edildikleri tohum ya da meyvenin çeşidine bağlı olarak ya doğal olarak tüketilebilirler ya da tüketilebilmeleri için rafine edilmeleri gerekir (Bayaz, 1992). Esansiyel karakterdeki çoklu doymamış yağ asitleri insan beslenmesi açısından önemlidir. Ancak bu yağ asitleri kolayca okside olarak bozulmaktadır. Yapılarında çoklu doymamış yağ asitleri bulunan yağlar, stabil olmayan bileşikler oldukları için hızla okside olarak biyolojik özelliklerini yitirirler (Bayaz, 1992). Tek karbon atomu doymamış yağ asidi bakımından zengin olan yağlarda ise oksidatif tepkimeler oldukça yavaştır. Bu grupta yer alan en önemli bitkisel sıvı yağ zeytinyağıdır. Zeytinyağının linoleik asit içeriği çok düşük olduğu için oksidasyona diğer sıvı yağlardan daha dirençlidir (Bayaz, 1992). Bitkisel sıvı yağlar yaklaşık % 10-20 kadar doymuş yağ asidi, % 80-90 kadar doymamış yağ asidi içerirler (Yılmaz, 1995). Ülkemizde bitkisel yağ üretiminin büyük kısmı %95’i ayçiçeği, çiğit ve soyadan karşılanmaktadır. Ancak bunlardan çiğit %15 ve soya tohumlarında %18 yağ oranlarının nispeten düşük olması nedeniyle bitkisel yağ üretiminde istenilen seviyelere ulaşılamamıştır (Beybağa Kaya, 2006). Türkiye’nin bitkisel sıvı yağ üretimi 1996 yılında 522.000 ton iken 2004 yılında 864.000 ton olarak gerçekleşmiştir. Türkiye 2,3 milyon tonluk rafine sıvı yağ ve 1,1 milyon tonluk margarin üretim kapasitesi ile dünyada önemli bir bitkisel yağ üreticisi konumundadır. Rafine yağ üretiminde ayçiçeği yağı ilk sırada bulunmakta olup, son yıllarda iç talebin artması ile soya ve mısır yağları üretiminde de artış olmuştur (Göksu, 2007). 23 2.5.2.1.1. Zeytinyağı Zeytinyağı, olea europaea ağacının uygun koşullarda hasat edilerek depolanan meyvelerinden fiziksel yöntemlerle elde edilen, hiçbir kimyasal işlem görmeden gıda olarak tüketilebilen tek bitkisel sıvı yağdır. Zeytinyağının karakteristik rengini klorofiller ve karotenoidler oluşturmaktadır (Bayaz, 1992). Zeytinyağının lezzeti birçok uçucu bileşenlerden ileri gelir. Kaliteli zeytinyağında alkoller, esterler, hidrokarbonlar ve diğer bileşikler bulunur. Zeytinyağındaki lezzet bileşenleri yağın duyusal kalitesini etkiler. Ancak meyvenin olgunluğu, depolama durumu, oksidasyon gibi etkenler yağın lezzetini etkilemektedir (Ünsal, 2003). Yeşilimsi sarı renkte, özel kokulu, berrak ve son derece sağlıklıdır. Gerek hammaddesinin üretimi sırasında fazlaca el emeğine ihtiyaç göstermesi, gerekse taneden elde ediliş safhasında diğer tohum yağlarına kıyasla ayrıcalıklı bir teknolojiyi gerektirmesi ve beslenme yönünden gösterdiği üstün vasıflara bağlı olarak doğal halde tüketilebilmesi nedeniyle, daima diğer bitkisel sıvı yağlara kıyasla daha yüksek bir ekonomik değer olmuştur. Zeytinyağının diğer bitkisel yağlara oranla pahalı olması ve zeytinyağının üstünlükleri ve faydalarının tüketiciler tarafından bilinmemesi bu düşüşte en büyük rolü oynamaktadır. Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de zeytinyağı Akdeniz kıyılarında yetişmekte ve Akdeniz ve Ege kıyılarında tüketilmektedir. Diğer yağların piyasalarında yapılan reklamlar ve firmaların uyguladığı promosyonlar sonucunda daha ucuz fiyatla satılmaları da zeytinyağı tüketimini olumsuz yönde etkilemektedir (Alper, 1996). 2.5.2.1.2. Kanola Yağı Ülkemize ilk olarak 1960 yıllarında getirilmiş olan kolza özellikle Trakya yöresinde yaygın olarak yetiştirilmeye başlanmış, ancak 1979 yılında kolza yağındaki insan sağlığına zararlı olan erusik asit ve küspesinde hayvan sağlığına zararlı olan toksik etkili glukosinolat oranının yüksek olması nedeni ile yasaklanmıştır. Daha sonra 00 tipi kaliteli yağ içeren tipler ülkemize getirilmişse de ekimi yaygınlaştırılamamıştır. Kolza yağı uzun zincirli yağ asitlerince karakterize edilip kalitesini belirleyen yağ asidi erusik asittir (C 22:1). Erusik asidin insan 24 sağlığına zararlı olduğu açıklandıktan sonra 1970’li yıllarda erusik asit seviyesi % 2 den az olan pek çok çeşit geliştirilmiş ve bunlara ticari bir isim olarak kanola (canola) adı verilmiştir. Kolza tohumlarında bulunan % 40-45 oranındaki yağ, daha çok sıvı halde gıda sanayinde değerlendirilmektedir. Erusik asitsiz çeşitler üretici ülkelerde margarin sanayinde de geniş ölçüde kullanılmaya başlanmıştır. Özellikle yağ kalitesinin iyileştirilmesi ile yağlı tohumlu bitkiler arasında soyadan sonra dünyada 2. sırayı alan kolza başta Çin, Hindistan, Kanada ve bazı Avrupa ülkelerinde üretilmektedir (Beybağa Kaya, 2006). 2.5.2.1.3. Ayçiçeği Yağı Kuzey Amerika’nın orta kesimlerinde yağ bitkisi olarak ilk kez Kızılderililer tarafından yetiştirilen ayçiçeği boyama ve gıda amaçlı kullanılmıştır. 16. yy.da Đspanyol gemiciler tarafından önce Đspanya’ya, yüzyılın sonlarına doğru da Fransa ve Đtalya’ya getirilerek 19. yy.dan itibaren yağ bitkisi olarak değerlendirilmiştir. Ülkemize 1924-1928 yıllarında Bulgaristan ve Romanya’dan göç edenler tarafından getirilen ayçiçeği Avrupa’daki gelişimine paralel olarak ülkemizde de sanayi bitkisi olarak değerlendirilmiştir (Çalıyurt Tunca, 2008). Ayçiçeği önemli yağ bitkilerinden biridir. Ayçiçeği yağı yemeklik kalitesi yönünden tercih edilen bitkisel yağlar arasında ilk sırayı almaktadır. Dolayısıyla dünyada birçok ülkede ekonomik düzeyde tarımı yapılmaktadır. Bitkisel yağların insan beslenmesindeki rolü büyüktür. 1950’li yıllarda ülkemizde en çok tüketilen yağlar; tereyağı, kuyruk yağı, iç yağı ve zeytinyağı olmuştur. Daha sonraları ailelerin yağ kullanma alışkanlıkları değişmiştir. Günümüzde Türk ailelerin kullandığı yağın %4’ü tereyağı, %27’si margarin, %69’u bitkisel yağlardır. Kullanılan bitkisel yağların %57’sini ayçiçeği yağı oluşturur. Bunu sırasıyla %21,4 pamuk yağı, %10,7 zeytinyağı, %7 soya yağı izlemektedir. Alışkanlıkların değiştirilmesinden sonra bitkisel yağ üretiminde en çok kullanılan hammadde ayçiçeği olmuştur. Hem sıvı yağ hem de margarin sanayinde kullanılması önemini arttırmaktadır (Fidan ve ark, 2003). 25 2.5.2.2. Hayvansal Katı Yağlar Hayvansal kaynaklı yağlar (tereyağı, içyağı vb.) bitkisel kaynaklı olanlara göre daha fazla doymuş yağ asidi içerirler (Yılmaz, 1995). Hayvansal yağların insan sağlığını olumsuz yönde etkileyen doymuş yağ asitlerini yüksek oranda içermelerinin yanında üretimlerinin sınırlı ve pahalı olmaları nedeniyle dünyada toplam yağ üretiminin %86,0’sı ve Türkiye’de %80,0’i bitkisel yağlardan karşılanmaktadır (Beybağa Kaya, 2006). 2.5.2.2.1. Tereyağı Süt yağı esaslı geleneksel ürünlerimizden biri olan yayık tereyağı, ülke genelinde hemen her bölgede üretilmektedir. Üretiminde hammadde olarak yoğurt kullanılmaktadır. Ancak yayık tereyağı endüstriyel ölçüde üretilmemektedir. Aile ekonomisi içinde üretilen bu ürüne ülke genelinde mahalli pazarlarda rastlamak mümkündür (Atamer ve ark. 2005). Tereyağı krema ve yoğurdun tekniğine uygun metot ve aletlerle işlenmesi sonucu elde edilen, kendine özgü tat, koku ve kıvamdaki bir üründür. Tereyağı genellikle küçük işletmelerde çiğ kremadan üretilmektedir (Bakırcı ve ark, 2004). Tereyağı dünyanın her yerinde kahvaltılarda, yemeklerde ve bazı fırın ürünlerinde yüzyıllardır yaygın bir şekilde tüketilen bir yağ çeşididir. Yüksek oranda süt yağı, yağda eriyen vitaminler ve mineral madde içermesi ve başka hiçbir gıdada olmayan kendine özgü, hoş lezzetiyle çok tercih edilen bir süt ürünüdür (Kahyaoğlu, 2009). Tereyağı Standardı’nda (TS-1331) “ tereyağı, krema (kaymak) ve yoğurdun tekniğine uygun metot ve aletlerle işlenmesi sonucunda elde edilen, gerektiğinde Gıda Katkı Maddeleri Yönetmeliği’nde izin verilen katkı maddeleri de katılabilen kendine has tat, koku ve kıvamdaki bir süt mamulüdür” şeklinde tanımlanmakta olup kahvaltılık ve yemeklik tipleri mevcuttur. Tereyağı, yağlar içinde özel bir yere sahip olup, bazı yemekler ve pastacılık ürünleri için lezzet vericidir. Üstünlüklerine ve maliyetine bağlı olarak fiyatı diğer yağlardan daha yüksektir. Vücut sıcaklığında eriyebilir özellikte olması yanında elzem yağ asitlerini ve yağda eriyen vitaminleri 26 içermesi ve enerji kaynağı olması nedeniyle insan beslenmesinde oldukça önemli bir yere sahiptir (Kahyaoğlu, 2009). 2.5.2.2.2. Sade Yağ Tereyağının %80’i yağ, geri kalanı ayran ve sudur. Tereyağının eritilerek su ve yoğurdundan ayrılması ile sade yağ elde edilir. Yemeklik yağ olarak kullanılır (Ünver, 1987). 2.5.2.2.3. Đç Yağı ve Kuyruk Yağı Daha çok evlerde hayvan kesildiği zaman hayvanın iç yağları ve kuyruk yağları eritilip süzülür ve tuzlanarak kullanılır. Kullanımı tereyağı kadar yaygın değildir (Ünver, 1987). Hayvansal yağlı besinler yüksek miktarda doymuş yağ ve kolesterol içerirler. Beslenmedeki yağlarla kandaki kolesterol düzeyi arasında doğrudan bir ilişki vardır. Doymuş yağların fazla miktarda tüketilmesi kandaki kolesterol düzeyini yükselterek kalp ve damar sağlığını tehdit eder (Şenel, 2000). 2.5.2.2.4. Hayvansal Yağlar-Kolesterol Đlişkisi Hücre membranlarının önemli bir bileşeni olan kolesterol, 27 karbonlu bir bileşiktir. Kolesterol, safra asitlerinin, steroid hormonlarının ve D vitamininin ön maddesidir ve lipoproteinlerin dış tabakasında da yer almaktadır. Vücut kolesterolünün bir kısmı endojen olarak kalan kısmı diyetle temin edilir. Kolesterol esterlerinin yapısı diyetteki yağın tipi tarafından belirlenir (Yılmaz, 1995). Kolesterol temel vücut fonksiyonları için gerekli olan, kanda taşınan, normal düzeyde olduğu zaman vücut için faydalı ve vücutta bulunması gereken bir lipit çeşididir. Kolesterol yağa benzer ancak tamamen yağ değildir, mum kıvamında yağımsı bir maddedir. Vücut ihtiyaç duyduğu kadar kolesterolü kendisi üretir. Büyüme ve gelişmede görevi olan kolesterolün dörtte birlik kısmı besinler yoluyla dışarıdan alınmaktadır. Tüm vücut hücreleri kolesterol sentezleyebilmekle birlikte, 27 büyük oranda karaciğer tarafından üretilir. Yalnızca hayvansal kaynaklı besinlerle vücuda kolesterol alınır çünkü bitkisel kaynaklı besinler kolesterol içermezler. Diyetle alınan doymamış yağların kan kolesterolünü düşürücü etkisi vardır (Birsen, 2004). Diyetle alınan kolesterol alımının günlük 300 mg’ın altına düşürülmesi önerilmektedir. Hayvansal kaynaklı besinlerin tüketiminin azaltılması ile hem diyet kolesterolü hem de doymuş yağ asidi alımı sınırlandırılabilmektedir. Uygun kan kolesterol düzeyinin sağlanmasında, doymuş yağ alımının sınırlanması ile birlikte; ağırlık kontrolü, çözünür posa, soya ürünleri ve tekli doymamış yağ asitlerinden zengin yağların tüketiminin önerilen düzeylerde olması da etkili olmaktadır (Barut Uyar, 2007). 2.5.2.3. Margarinler Hidrojene bitkisel yağlar yani bir başka ifade ile margarinler insanoğlunun diyetine 1940’lı yıllardan sonra günümüze kadar, artan miktarlarda girmiştir. Bunlar özellikle soya, pamuk, mısırözü, palmiye ve ayçiçeği yağlarının hidrojenlenmesiyle oluşmaktadır. Bu suretle bitkisel yağdaki C=C çift bağlarının bir kısmı doyurularak ticari yönden dağıtımı daha kolay yapılabilen, paketlenebilen ve mutfaklarda kullanım kolaylığı olan katı bir yağ meydana gelmektedir. Bu esnada çift bağların doyurulması dışında bazı çift bağlar da yeni pozisyonlara geçmektedir. Böylece insan metabolizmasına tamamen yabancı izomerler karışımı olan bir ürün meydana gelmektedir. Bitkisel yağlardan margarinlerin imalatında önemli bir sonuç da trans yağ asitlerinin oluşumudur. Trans izomerleri ürünlere katılık sağlar. Ticari ürünlerde toplam yağ içindeki oranı % 5-75 arasında değişmektedir (Yılmaz, 1995). Trans yağ asitlerinin tüketimi Kuzey Avrupa ülkelerinde yüksektir. Akdeniz ülkelerinde ise zeytinyağı daha fazla tüketildiği için trans yağ asidi alımı daha azdır. Trans yağ asitleri doymuş yağ asitleri ile aynı fiziki özelliklere sahiptir. Trans yağ asitleri diğer yağ asitleri gibi adipoz dokuda depolanırlar, enerji için okside olurlar (Yılmaz, 1995). Margarinler, özellikle pamuk yağı, soya yağı, mısır yağı ve ayçiçeği yağı gibi her ülkede kolayca bulunabilen bitkisel yağların hidrojenlenmesinden veya 28 hayvansal yağlardan elde edilir. Sert margarinler % 29 kadar trans yağ içerirken, yumuşak margarinlerin trans yağ asidi içermediği iddia edilmektedir (Yılmaz, 1995). Margarinler, çoklu doymamış yağ asitlerini fazla miktarda bulunduran bitkisel sıvı yağlara hidrojen eklenerek elde edilmektedir. Bu işleme hidrojenlenme veya hidrojenizasyon denir. Margarin yapmakta amaç, dayanıksız olan doymamış yağ asitlerini hidrojenle doyurarak dayanıklılığını arttırmak ve aynı zamanda sıvı yağı sofrada yenebilir duruma getirmektir. Margarin yapılırken sıvı yağ basınç altında ısıtılıp kaynatılır. Ancak bu işlemden geçen yağın yapısı bozulur. Bozulmuş olan yağlara trans yağlar denir ve sağlığa zararlıdır. Bisküvi, kek gibi birçok unlu ürün margarinle yapılmaktadır (Birsen, 2004). Margarin, sertleştirilmiş yağ, su, süt ve bazı katkı maddelerinden oluşan bir emülsiyondur. Su fazı, yağ fazı içinde dağılmış haldedir. Margarinler, bitkisel yağ kökenli (bitkisel margarin) ve hayvansal yağ kökenli (hayvansal margarin) olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Margarin Standardı’nda (TS-2812) bitkisel margarin “çeşitli bitkisel yağların kısmi olarak hidrojene edilmeleri neticesinde elde edilen sertleştirilmiş rafine yağlardan veya bu yağlara çeşitli rafine bitkisel yağların karıştırılmasından elde edilen ve içerisinde emülsiyon halinde su ve/veya pastörize fermente yağsız süt, pastörize taze süt, süttozu ve peynir altı suyu tozu ile katkı maddeleri bulunabilen mamuldür” şeklinde tanımlanmakta ve kahvaltılık, yemeklik ve gıda sanayi margarini olarak üç sınıfa ayrılmaktadır (Kahyaoğlu, 2009). 2.5.3. Yağların Tavsiye Edilen Tüketim Miktarları Yağlar, karbonhidratlar ve proteinler gibi insan vücudu için yaşamsal değeri olan ve insanların beslenmesinde önemli yer tutan temel ihtiyaç maddelerinden biridir. Özellikle doymuş yağ asidi oranlarının düşük olması, hücre yapısı için gerekli olan serbest yağ asitlerini içermesi ve insan vücudunda A, D, E ve K vitaminlerini çözmesi gibi özellikleriyle bitkisel yağlar, insan sağlığına katkıları ve yüksek besin değerine sahip olmaları bakımından ayrı bir yere sahiptir ( Göksu, 2007). Günlük gereksinim olarak aldığımız enerjinin % 30’u oranındaki yağ miktarının; % 10’u doymuş yağlardan ( et, süt, tereyağı vb.), %10’u tekli doymamış 29 yağlardan (zeytinyağı) ve kalan % 10’u çoklu doymamış yağlardan (ayçiçeği, mısırözü vb.) alınması sağlık açısından uygundur (Çelik, 2006;b). Amerikan Kalp Derneği Beslenme Komitesi’nin 2000 yılında gözden geçirmiş olduğu spesifik diyet önerilerine göre yağ tüketim düzeyleri ile ilgili önerileri şu şekildedir. - Toplam yağ alımı, toplam kalorinin %30 unu geçmeyecek şekilde sınırlandırılmalıdır. - Doymuş yağ asidi alımı günlük kalorinin %10 unu aşmamalıdır. - Kolesterol arttırıcı yağ asitleri, bitkisel kaynaklardan elde edilecek doymamış yağ asitleri ile değiştirilmelidir. - Az yağlı veya yağsız kahvaltılık ürünler günlük olarak tüketilmelidir (Ergün, 2003). Enerjinin %25-30’unun yağdan gelmesi önerilmektedir. Diyet yağ türünün tekli doymamış yağdan oluşması, karbonhidrattan zengin diyete kıyasla metabolik avantajları olduğu ve kan glikoz kontrolünü iyileştirdiği saptanmıştır. Doymuş yağ alımı %10’un altında, çoklu doymamış yağ alımı %10’un altında, tekli doymamış yağ alımı %10-15 arasında ve toplam kolesterol alımının 300 mg/gün altında olması önerilmektedir (Akal, 1999). Hızla artan dünya nüfusunun beslenme gereksinimleri içinde önemli yer tutan bitkisel yağların tüketimi, son çeyrek asırda yaklaşık olarak 4 kat artmış ve kişi başına 13-14 kg’a ulaşmıştır. Ancak bu değer gelişmiş ülkelerde daha yüksek olup, özellikle Avrupa’da kişi başı tüketim 24 kg’a ulaşmıştır. Ülkemizde de, bir bireyin yaklaşık 2500 kcal günlük kalori ihtiyacının 1/3’ünün yani 800 kcal’sinin yağlardan karşılanması gerektiği düşünüldüğünde, kişi başına yıllık 28-30 kg yağa ihtiyaç olduğu ifade edilmektedir (Beybağa Kaya, 2006). 30 2.5.4. Yağların Yanlış Kullanım Yöntemleri 2.5.4.1. Kızartma Gıdaları kızartma yaparak tüketmekten kaçınmak gerekir. Kızartılmış gıdalar hem bünyelerine çok yağ çeker hem de kalorileri arttığından şişmanlığa neden olabilirler. Ayrıca aynı yağın kızartma için tekrar kullanımı yağda zararlı maddeler oluşumuna neden olmaktadır (Birsen, 2004). Kızartma yöntemi Türk mutfağının geleneksel unsurlarındandır. Kızartma işlemi süresince yağlarda trans yağ asitlerinin oluşabileceği bilim dünyası tarafından bilinmektedir. Yağlardaki trans yağ asit düzeyi kalp-damar hastalıkları yönünden önem taşımaktadır. Diyetle alınan trans yağ asitlerinin kandaki HDL kolesterol miktarını düşürürken, LDL kolesterol miktarını arttırdığı çeşitli klinik çalışmalarla gösterilmiştir (Dıraman ve ark. 2003). Hidrojenizasyon (sıvı yağlardan margarin veya ekmeğe sürülebilir yağ elde edilmesi amacıyla yapılan kıvam verme işlemi) ve rafinasyon gibi ısıl işlemlerin etkisi ile özellikle doymamış yağ asitlerinin doğal formu olan cis formu trans formuna dönüşebilmektedir (Dıraman ve ark. 2003). Her yağ kızartma işlemi için uygun değildir, ancak dumanlanma noktası yüksek olan sıvı yağlar bu amaçla kullanılmalıdır. Kızartmada kullanılan yağlar hiçbir zaman dumanlanma noktasına kadar kızdırılmamalıdır. Đlk kızartma işlemi ile az da olsa yağlar parçalanmaya başlar. Bu olay kızartma ısısının yüksekliğine ve sürenin uzunluğuna bağlı olarak artar. Kızartma işlemi ile yağda meydana gelen değişiklikler; lezzet, renk ve kıvam değişikliği, dumanlanma ve erime noktalarının düşmesi, köpürme ve besin değerinin azalması olarak sıralanmaktadır (Ünver, 1987). 2.5.4.2. Yağların Yakılması Yağların yakılarak kullanımının yapılarında oluşabilecek olumsuz değişmeler nedeniyle sağlık açısından sakıncalı olduğu bilinmektedir. Damak zevkinin ön planda olması ve alışkanlık nedeniyle bu olumsuz uygulamanın hala sürdürüldüğü bilinmektedir. Yağların yakılarak kullanılma alışkanlığının terk edilmesi, özellikle yeni yetişen neslin gelecekteki sağlığı açısından önem taşımaktadır. Yağların tüketim 31 miktarı kadar, kullanım şekli de özellikle kalp-damar hastalıklarının oluşumunda önemlidirler. Sıvı ve katı yağların yüksek sıcaklık derecelerinde tutulmaları önemli ölçüde karoten ve A vitamini kaybına neden olmaktadır (Işık, 1998). 2.5.4.3. Lipit Oksidasyonu Sanayileşme ve şehirleşmenin gelişmesiyle yağda kızarmış gıdalar, özellikle derin yağda kızartma bütün dünyada yaygınlaşmıştır. Kızartma tekniğinde yağ sıcaklığı 160-1900 C ler arasında değişir. Isıtılan yağlarda ısı ve havadaki oksijenin beraber etkisiyle meydana gelen oksidatif parçalanma ilk olarak yağ asidi zincirinden bir hidrojen atomu eksilmesiyle başlar ve yüzlerce birincil ve ikincil parçalanma ürünleri oluşur. Bu ürünlerin meydana geldiği yemeklik yağlar acılaşma gösterirler (Serim, 1991). Yağların ve yağ içeren gıda maddelerinin oksidatif ve hidrolitik bozulmaya uğraması, gıda sanayinde karşılaşılan en büyük sorunlardan biridir. Oktidatif ve hidrolitik bozulma sonucu meydana gelen oluşumlar, yağın raf ömrünün kısalmasına neden olmaktadır. Tüketime sunulan yağlar, tüketilinceye kadar geçen sürede ısı, ışık, su ve hava gibi etkenlerden dolayı kimyasal bazı değişmelere uğrarlar. Bunun sonucunda da tat ve kokularında arzu edilmeyen değişiklikler meydana gelir (Taşan ve ark. 2004). Oksidatif kararlılık bitkisel yağların kullanıcıları ve üreticileri için önemli bir kalite kontrol özelliğidir. Lipit oksidasyonu doymamış yağ asitlerindeki çift bağlarda meydana gelen, çeşitli oksidasyonların gelişmesine aldehitler, ketonlar, asitler ve alkoller gibi bozunma reaksiyon ürünlerine yol açan bir bozulma sürecidir. Birçok sebeple bu parçalanan bileşikler olumsuz bir biçimde lipit besinlerinin tadını, aromasını, besleyici değerini ve tüm kalitesini etkiler. Buna ek olarak, belli oksidasyon ürünleri potansiyel olarak nispeten düşük konsantrasyonlarda toksiktir. Bu değişimlerin yoğunluğu yiyecek çeşitlerine, yapılan işleme, paketlemeye ve depolama durumlarına bağlıdır (Şimşek, 2008). Yağların rafinasyonu sırasında da meydana gelen oksidatif bileşikler meydana gelmektedir. Bu bileşik değerlerinin saptanması için yapılmış olan bir çalışmada fiziksel ve kimyasal rafinasyon yöntemleri karşılaştırılmış ve sonuç olarak 32 fiziksel ve kimyasal rafinasyon ürünleri arasında oksidatif kriterler açısından eşdeğer ürünler elde edilebildiği saptanmıştır. Fiziksel rafinasyon; işlem kolaylığı, çevre kirliliğini önleyişi ve düşük yağ kayıplarından dolayı son yıllarda dünyada kullanım alanı genişleyen bir yöntemdir (Taşan, 2003). 2.5.5. Yağların Çeşitli Hastalıklarla Olan Đlişkisi Günümüzde beslenmenin, sağlığın korunması ve yeniden kazandırılmasındaki rolü giderek önem kazanmaktadır. Yetersiz ve dengesiz beslenmenin doğrudan ya da dolaylı olarak yol açtığı hastalıklar bilinmekte, bazı hastalıkların tedavisi yalnızca diyetle mümkün olmakta, bazı hastalıklarda ise komplikasyonlar diyetle önlenebilmektedir. Bu nedenlerle de beslenmenin koruyucu ve tedavi edici sağlık hizmetlerindeki yeri daha çok fark edilmektedir (Barut Uyar, 2007). Bugün dünyada milyonlarca insan açlık ve yetersiz beslenmenin neden olduğu ölüm ve hastalıklarla savaşırken, diğer bir bölümü de aşırı ve hatalı beslenmeden kaynaklanan hastalıklarla uğraşmaktadır (Birsen, 2004). Dünyada diyet ve hastalık örüntüsü hızlı bir değişim göstermektedir. Diyetle ilintili hastalıkların başında koroner kalp-damar hastalıkları, kanser, hipertansiyon, diyabet gelmektedir (Baysal, 1999). Yetişkin nüfusta ölüm nedenlerinin başında yer alan koroner kalp hastalığının belirleyicilerinden biri serum kolesterolünün yüksekliğidir. Serum kolesterolünün, özellikle LDL-kolesterolün yükselmesinde doymuş yağ içeren besinlerin fazla tüketimi önemli faktörlerden biridir. Serum kolesterol düzeyi ile gelir düzeyi yakından ilgilidir. Gelir düzeyi yükseldikçe doymuş yağ içeren besinlerin tüketimi artmakta bu da serum kolesterol düzeyine yansımaktadır (Baysal, 2003). Đnsan ölüm nedenlerinin başında yer alan hastalıklarla ilgili en önemli diyet faktörü yağdır. Yüksek yağlı beslenme alışkanlığı; şişmanlık, kalp-damar hastalıkları, bazı kanser türleri ( göğüs, prostat, kolon, akciğer gibi), tip 2 diyabet gibi birçok kronik hastalığın oluşumunda risk faktörüdür. Diyet yağı ve neden olduğu hastalıklar arasında kalp-damar hastalıkları ilk sırada yer almaktadır. Aşırı yağ tüketimi, özellikle doymuş yağ tüketimi, kalp-damar hastalıklarının gelişmesinde etkilidir. Bu kronik hastalıkların riskinin azaltılmasında diyet ve yaşam biçimi 33 değişiklikleri etkili olmaktadır. Değişikliklerin hemen hepsinde diyetteki toplam yağ ve doymuş yağ miktarlarının azaltılması öngörülmektedir (Birsen, 2004). Yapılan epidemiyolojik çalışmalar özellikle koroner kalp hastalıkları ile margarin kullanımı arasında önemli ilişkiler ortaya koymaktadır. Bundan dolayı çeşitli hidrojenlenmiş yağları veya belirli trans yağ asitlerini diyetlerinde alan çeşitli gruplar üzerinde yapılan araştırmalar kan lipitlerinin önemli değişmelere uğradığını göstermiştir. Özellikle serum kolesterolünün arttığı vurgulanmaktadır (Yılmaz, 1995). Adipoz dokunun yağ asidi içeriği, diyet alımını yansıtır. Trans yağ asitleri serum total kolesterol seviyesini yükseltmeye sebep olur. Trans yağ asidi alan ve koroner kalp hastalığı olan kişilerin adipoz dokularındaki trans izomerleri içeriği yüksektir. Koroner kalp hastalıklarındaki en büyük değişiklikler diyetteki yağ tüketimine bağlı olarak meydana gelmektedir. Trans yağ asitleri plazma LDL oranını arttırdıkları için koroner kalp hatalığı riskine sebep olmaktadır. Yapılan bir çalışmada koroner kalp hastalığından ölen kişilerin yağ dokusundaki trans yağ asitlerinin, başka nedenlerden ölenlere oranla daha fazla olduğu bulunmuştur. Kadınlarla ilgili bir çalışmada ise koroner kalp hastalığı riskinin, trans yağ asidi kullananlarda arttığı bulunmuştur (Yılmaz, 1995). Epidemiyolojik çalışmalar, tek bir besin öğesi ile kronik hastalıklar arasındaki ilişkiye dikkat çekmektedir. Geleneksel yaklaşımlar, yağ, doymuş yağ, protein ve rafine ürünlerin aşırı tüketiminin koroner kalp hastalıkları ve kanser gibi hastalıklarla ilişkili olabileceğini belirtmektedir. Fakat çoğu yiyecek birçok besin maddesini beraber içermektedir ve bir besin öğesi diğerleriyle etkileşim içerisindedir (Barut Uyar, 2007). Farklı besin gruplarının günlük enerjiye katkısı ile koroner kalp hastalığı mortalitesi arasındaki ilişkiler konusundaki araştırmalarda, tereyağı, yağlı süt ürünleri, et, tavuk ve şekerli besinlerin tüketimiyle koroner kalp hastalığından ölüm arasında doğrusal ilişki bulunurken, tam tahıl ürünleri, sebze ve meyve tüketimi arasında ters bir ilişki saptanmıştır. Diyetin düzeltilmesine yönelik girişimsel çalışmalarda toplam yağ ve doymuş yağ asitleri alımının azaltılmasının koroner kalp hastalığı riskini önemli şekilde düşürdüğü gözlenmiştir (Baysal, 2006) 34 Dengesiz beslenmeye bağlı şişmanlık ve koroner kalp hastalıkları ve bazı kanser türleri gibi beslenmeden kaynaklanan sağlık sorunları dünyada ölüm nedenlerinin başında gelmektedir. Türkiye’de ölüm nedenleri arasında ilk sırada koroner kalp hastalıkları gelmektedir. Türkiye’de (tüm nedenler arasında %11) ve dünyada yetişkinlerde ikinci sırada yer alan ölüm nedeni olan kanserlerin beslenme ile ilişkili olan türleri meme, kolon ve mide kanserleridir (Ergün, 2003). 2.5.5.1. Kardiyovasküler Hastalıklar Diyetin kolesterol düzeyleri ve kan basıncı üzerinde doğrudan etkisi olduğu bilinmektedir. Koroner kalp hastalıkları artışındaki en önemli etkenlerden biri yüksek serum kolesterolüdür. Ülkemizde tüm ölümlerin ilk sırasında %43,0 oranı ile kalp damar hastalıkları yer almaktadır. Diyetle alınan kolesterol miktarının 300 mg. altına düşürülmesi gerekmektedir. Bunun için tam yağlı süt yerine yağı azaltılmış süt ve ürünleri, yağlı kırmızı et yerine balık ve tavuk eti tüketilmesi tavsiye edilmektedir. Bol posalı bir diyetin kolesterol düzeyini düşürdüğü ve kalp rahatsızlıklarından ölüm riskini azalttığı yapılan çalışmalar ile ortaya konmuştur. Bunun için günde en az 5 porsiyon tüketilecek sebze ve meyveler gerekli posayı vücuda sağlayacak ve kalp hastalıklarına karşı koruyucu etki gösterecektir (Ergün, 2003). Kalp damarlarını bozan en yaygın sebep kalp damarlarında yağ birikmesidir. Başlangıcı çocukluk yıllarına kadar uzanan bu tip rahatsızlık, aslında yaygın olarak bilinenin akside vücudumuz için yararlı ve faydalı olan kolesterolün, kanda fazla bulunması ve zararlı kolesterolün kalp damar duvarları içinde birikmesi ile meydana gelir. HDL kolesterol (faydalı kolesterol) damarlarda yağ birikimini engellerken, LDL kolesterol (zararlı kolesterol) damarlarda yağ birikimini artırır. Kolesterolün kalp damarlarını daraltması ve hatta tıkaması beslenme şekli ile ilgilidir. Kolesterol yenilen yağlarda bol miktarda bulunur ve vücut içinde karaciğerde de sentez edilebilir. Sıvı yağlarda kolesterol bulunmaz. Ancak tereyağı, iç yağlar, kuyruk yağı ve margarinlerde kolesterol bulunur. Katı yağların fazla tüketilmesi kandaki kolesterol seviyesinin yükselmesine, bu da kalp damarları başta olmak üzere tüm vücut damar duvarlarında birikime neden olur (Şirin, 2004). 35 Yapılan çalışmalar, kardiyovasküler hastalıklarla diyet alışkanlığı arasında kuvvetli bir ilişki olduğunu ortaya koymuştur. Kardiyovasküler hastalık riskinin yüksek olduğu popülasyonlar doymuş yağ asitlerinin fazla tüketildiği (günlük kalorinin %15’den fazlası), kolesterolün fazla alındığı ve karbonhidratların %50’den az tüketildiği toplumlardır. Diyet yağlarının kendi aralarındaki dengesinin önemli olduğu ve asıl dikkat edilmesi gereken noktanın doymuş yağ asitlerinin tüketiminin sınırlanması gerektiği üzerinde durulmaktadır. Zeytinyağı, soya yağı, ayçiçeği yağının bir denge içerisinde her öğün tüketilebileceği vurgulanmaktadır (Yeşildal ve ark., 2003). Doymuş yağ alımının azaltılması, kardiyovasküler hastalıkların önlenmesi amacıyla yaygın olarak önerilmektedir. Ancak doymuş yağlar yerine konulabilecek makrobesin tipinin ne olduğu kesin bilinmemektedir. Bu soruna çözüm getirmek amacıyla yürütülmüş olan deneysel bir çalışmanın sonuçlarına göre; doymuş yağların ikamesi olarak karbonhidratların yerine kısmen protein ya da tekli doymamış yağların verilmesi, kan basıncını daha fazla düşürebilmekte, lipid düzeyinin kontrolünü sağlamakta ve tahmin edilen kardiyovasküler riski azaltabilmektedir (Appel ve ark. 2006). 2.5.5.2. Kanser Yapılan araştırmalar sonucu elde edilen verilere göre yüksek miktarda yağ alımı, özellikle doymuş yağ alımı kolon, prostat ve göğüs kanserleri riskini arttırmaktadır. Kanser-beslenme ilişkisi için toplanan veriler, kolon kanseri için daha güçlüdür. Özellikle yeşil ve sarı sebzeler ile turunçgiller gibi meyvelerden oluşan, bitkisel kaynaklı besinler açısından zengin, doymuş yağ içeriği düşük olan bir diyet; akciğer, mide ve kolon kanserlerinin sıklığındaki azalma ile ilişkili bulunmuştur (Ergün, 2003). 36 2.5.5.3. Obezite Obezite, vücut yağ oranının miktarındaki aşırı genişleme olarak tanımlanmaktadır. Şişmanlık, hipertansiyon, şeker hastalığı, kalp-damar hastalıkları, kas hareketlerinde verimliliğin azalması ve daha birçok hastalığa neden olabilmektedir (Ceviz, 2008). Erişkin erkeklerde vücut ağırlığının yaklaşık %15-20’sini, yetişkin kadınlarda ise %25-30’unu oluşturan yağ dokusu miktarının aşıldığı durumlarda obeziteden söz edilmektedir. Obezitenin nedenleri ise başta fazla yeme olmak üzere, fiziksel aktivite azlığı, psikolojik, metabolik ve hormonal bozukluklar ile genetik yatkınlıktır (Topbaş ve ark, 2000). Şişmanlığa neden olan etmenler arasında beslenme alışkanlığının hazır yiyecek türüne kayması ve ayaküstü yenilen tost, sandviç, hamburger, pizza, patates kızartması vb. (fast food) yiyeceklerin fazla tüketilmesinin etkisi önemlidir. Kişilerin şişman olmasını engellemek için temel önlemler çok önemlidir. Kişilerin yeterli ve dengeli beslenme konusundaki bilgi ve bilinç düzeylerinin arttırılması, beslenme alışkanlıklarının olumsuz etkilendiği durumlardan kaçınma becerilerinin geliştirilmesi, yemek yeme alışkanlıklarının düzenli ve dengeli hale getirilmesi, aburcubur olarak nitelendirilen besinlerin tüketilmemesi gibi pek çok olumlu beslenme davranışı doğumdan itibaren planlı ve programlı bir şekilde bireylere kazandırılmaya çalışılmalıdır (Aslan ve ark., 2002). Hazır yemek (fast food), adından da anlaşılacağı gibi ürünleri, önceden pişirilmiş olarak veya önceden paketlenmiş şekilde, çok pahalı olmayan restoranlarda hızlı bir şekilde yemek anlamına gelmektedir. Günümüzde oldukça yaygınlaşan hazır yemek sistemi her yaştan ve kesimden tüketicinin tercihi haline gelmiştir (Yaman, 2007). Fast-food terimi ülkemizde ayaküstü yenilebilen, sokakta satılan, hızlı hazır yemek anlamında kullanılmaktadır. Ülkemizde geleneksel (pide, lahmacun, kebap gibi) ya da batı kökenli (hamburger, pizza gibi) yemek sistemi oldukça yaygınlaşmıştır. Fast-food’ların enerji içerikleri yüksektir ve bu enerjinin % 40-50’si yağlardan gelmektedir. Bu tür yemeklerin çoğunda vitamin, kalsiyum ve posa alımı düşükken yağ, karbonhidrat ve sodyum alımı yüksektir (Birsen, 2004). 37 Basit karbonhidrattan zengin şeker ve şekerli besinler ile yağ ve yağlı besinlerin (kızartma, mayonez, krema, sos vb.) aşırı tüketilmesi şişmanlığa yol açar. Bu besinleri tüketme alışkanlığı çocuklukta başlayabilir. Ailenin beslenme modeli çocuğa yansıyabilir ve yetişkin çağda da aynı beslenme modeli sürebilir. Bu nedenle çocukluk döneminden başlayarak bu tür besinlerin tüketimi kısıtlanmalıdır ( Ilgaz, 2002). Şişmanlık ve beden yağ dağılımının niteliği, hiperinsülinemi, diyabete eğilim, kan basıncında artma ve kan lipidlerinin yükselmesi gibi bir takım bozuklukları da beraberinde getirmektedir. Şişmanlık çeşitli hastalıklara da neden olabildiğinden vücut ağırlığındaki bu olumsuz artış en kısa sürede kontrol altına alınmalıdır. Kültürel ve sosyal faktörlerin yanı sıra metabolik ve fizyolojik faktörler de dikkate alınarak şişmanlığın ilerlemesinin durdurulması gerekmektedir (Sağlam, 1990). Obezitenin tedavisinde; enerjinin alınması ve tüketilmesinde kişiye özel, yapısına, yeteneklerine uygun ve yaşam biçiminde uygulayıp sürdürebileceği, mutlu ve rahat hissedebileceği bir beslenme programı, egzersiz ve davranış değişikliği tedavisi ile desteklenerek uygulanmalıdır (Erge, 2003). 2.5.5.4. Diyabet Diabetes mellitus pankreastan salgılanarak kan şekerinin kullanımını düzenleyen insülin hormonunun yetersizliği sonucunda karbonhidrat, protein ve yağ metabolizmalarındaki bozukluklarla seyreden bir metabolizma ve endokrin hastalığıdır. Halk arasında şeker hastalığı olarak bilinir (Baysal ve ark, 2002). Tip II diyabet hastalarının %80,0 inin obez olduğu belirtilmektedir. Diyabet konusunda obezitenin süresi ve şiddeti de oldukça önemli faktörlerdir. Bu rahatsızlığın engellenmesinde diyet ve egzersiz yoluyla obezitenin önlenmesi en etkili yoldur (Ergün, 2003). 2.5.5.5. Safra Taşları Safra taşlarının yapısını kolesterol kristalleri oluşturmaktadır ve bu taşlar safranın kolesterole doyması ile oluşmaktadır. Şişman bireylerin safralarında daha fazla kolesterol bulunmaktadır ve safra taşı açısından risk altındadır. Posa alımı safranın kolesterol içeriğinin azaltılmasında etkilidir (Ergün, 2003). 38 3- LĐTERATÜR ÖZETLERĐ Araştırma konusu ile ilgili daha önce yapılmış çalışmalar, tarih sırası ile aşağıdaki şekildedir. Örmeci (1987) tarafından, Isparta Đline bağlı Senirkent Đlçesi ve köylerinde ilkokul çocuklarının beslenme durumlarını incelemek amacıyla yapılan araştırmada deneklerin ailelerinde yemek servisi durumu yerleşim yerine göre önemli (p<0,05), yemek saatlerinin düzeni, günlük tükettikleri öğün sayısı ve yemek seçme durumları önemsiz bulunmuştur (p>0,05). Đlçe grubunda deneklerin %58,2’si, köy grubunda ise %55,6’sı temel öğünler dışında da yemek yemektedirler. Đki grup arasındaki farklar istatistiksel olarak önemli değildir (p>0,05). Temel öğünler dışında en çok tüketilen yiyecekler ilçede meyve, peynir-ekmek; köyde ise meyve ve kuruyemişlerdir. Her iki yerleşim yerinde de deneklerin süt-yoğurt ve yeşil yapraklı meyve tüketimlerinin çok düşük olduğu belirlenmiştir. Yemeklerini aynı kaptan yiyen aileler ilçe grubunda %68,1 iken köy grubunda ise %94,1 oranındadır. Đlçe grubundaki deneklerin ailelerinin %93,4’ünün, köy grubundaki deneklerin %88,2’sinin yemek saatlerinin düzenli olduğu belirlenmiştir. Yemek saatlerinin düzensiz olmasının her iki grupta da en büyük sebebi her bireyin eve geldikçe yemek yemesi olarak gösterilmiştir. Deneklerin çoğu %51,4 günlük yiyeceklerini üç öğünde tüketmektedir. Günlük öğün sayısı bakımından yerleşim yerleri arasındaki fark istatistiksel olarak önemli değildir (p>0,05). Đlçe ve köy grubunda deneklerin çoğu iştahları olmadığı için %81,4 ve %75,6 öğün atlamaktadırlar. Đstediği yiyecek olmadığı için öğün atlayan denekler ise ilçede %18,6 köyde %23,5 olarak bulunmuştur. Köy grubunda bir öğünün yenmeme nedeni zamanın olmaması olarak belirlenmiştir. Şensoy (1987) tarafından, farklı yerleşim yerlerinde yaşayan ev kadınlarının besin sanitasyonu konusundaki bilgi ve alışkanlıklarını saptamak amacıyla yapılan araştırmaya katılan kadınların %66,2’si sütü pişirmede ve %86,8’i yumurtayı saklama konusunda doğru alışkanlıklara sahip bulunmuştur. Ailelerin %53,6’sı tek kaptan yemek yerken araştırmaya katılan kadınların besin sanitasyonu konusundaki 39 bilgilerinin yaşlarına, eğitim durumlarına, çalışma durumlarına, sözlü ve yazılı basını izleme durumlarına ve yaşadıkları bölgelere göre farklılık göstermektedir. Leşkeri (1989) tarafından, yuvaya devam eden 3-6 yaş grubu annesi çalışan çocukların beslenme durumlarının saptanması için yapılmış olan araştırmada, annelerin eğitim durumlarına göre yapılan incelemede beslenme durumu normal grup ile hafif ve orta derecede beslenme bozukluğu görülen gruplar arasında anlamlı farklılık saptanmıştır. Beslenme bozukluğu görülen çocukların annelerinin %72,7’sinin ilköğretim eğitim düzeyinde oldukları saptanmıştır. Normal çocukların annelerin %76,0’sı yüksek öğretim düzeyindedir. Beslenme bozukluğu olan çocukların öğün sayısı %90,9 oranında 3 öğünken normal çocuklarda %72,0 oranında 3 öğün ve fazla kilolu çocuklarda %75,3 ile 4 öğün olarak tespit edilmiştir. Maskan’ın (1992) yaptığı çalışmada plastikle paketlenmiş margarin 4C0 ve 14C0 sıcaklıkta bekletilmiş ve dayanma ömürleri sırasıyla 125 ve 63 gün olarak belirlenmiştir. Aynı margarin numunesinde %70,0’in üzerindeki bağıl nem ortamında mikrobiyal üreme gözlenmemiş ancak oksidasyon nedeniyle raf ömrü sona ermiştir. Yılmaz (1995) tarafından yapılan çalışmada margarin kullanan ve kullanmayan bireylerin plazma kolesterolleri, trigliserit değerleri, eritrosit membran kolesterol değerleri arasında anlamlı bir fark tespit edilmiştir. Margarin kullanan bireylerde plazma lipid, lipoprotein ve eritrosit membran kolesterol değerlerinin arttığı, margarinsiz diyet kullananlarda ise azaldığı tespit edilmiştir. Ünal (1995) tarafından, anaokuluna giden çocuğu olan annelerin yağ tüketimine ilişkin bilgi ve uygulamalarının incelendiği çalışmada, aynı kaptan yemek yiyen ailelerin oranı %1,96 iken ayrı kaptan yiyen aileler %98,04 olarak belirlenmiştir. Ailelerin %88,24’ü yemek saatlerinin düzenli olduğunu ve %65,36’sı düzenli kahvaltı yaptıklarını belirtmiştir. Ailelerin %22,22’si ekmek üzerine yağ sürüp yediklerini, %47,06’sı bazen yediklerini ve %30,72’si hiç ekmek üzerine yağ sürüp yemediklerini belirtmiştir. Ekmek üzerine yağ sürüp yiyenlerin %64,05’i 40 tereyağı, %14,38’i margarin kullandıklarını belirtmiştir. Annelerin %95,42’si yaptığı yemeği az yağlı, %3,27’si yağlı olarak nitelendirmiştir. Ailelerin yemeklerde kullandıkları yağlar et yemekleri için margarin %37,91 ve ayçiçeği yağı %37,91, sıcak yemekler için ayçiçeği yağı %40,52, soğuk yemekler için zeytinyağı %62,75, pilav için tereyağı %59,48 ve makarna için tereyağı %52,29 olarak belirlenmiştir. Yemek yaparken yağları kızdırarak kullanma durumu %13,73 evet, %39,22 bazen ve %47,05 hayır olarak cevaplanmıştır. Sevenay (1996) tarafından, çalışan kadınların beslenme alışkanlıklarının saptanması için yürütülen çalışmada, kadınların %65,0’i kötü, %30,0’u orta ve %5,0’i iyi beslenme alışkanlıklarına sahip bulunmuştur. Günde üç öğün yemek yiyenlerin oranı %77,69’dur. Kadınların %56,54’ünün yeterli, %31,92’sinin iyi, %8,85’inin yetersiz ve %2,69’unun çok iyi beslenme bilgi düzeyine sahip oldukları saptanmıştır. Kadınların %52,53’ünün makarnayı haşlama suyunu dökerek, %42,35’inin nohudu haşlama suyunu dökerek, %45,10’unun fasulyeyi haşlama suyunu dökerek pişirdikleri saptanmıştır. Kızarta yağını üç kez kullananların oranı ise %33,08 iken %30,38’inin yağı iki kez, %18,46’sının bir kez ve %18,08’inin ise dört defadan fazla kullandıkları belirlenmiştir. Deneklerin eğitim durumları dikkate alındığında kızartma yağı kullanma durumu ortaokul mezunları arasında en yüksek oranda %44,55 iki kez, lise mezunları arasında en fazla oranda %32,65 üç kez, yüksek okul mezunları arasında %33,66 üç kez ve %33,65 iki kez kullanıldığı belirlenmiştir. Yaşa göre yapılan değerlendirmede kızartma yağını üç kez kullanan 17-26 yaş grubundaki deneklerin, 37-46 yaş grubundaki deneklerden farkı önemli (p<0,05) bulunmuştur. Yolalan Demirel (1997) tarafından, farklı sosyo-ekonomik düzeydeki kadınların yiyecek hazırlama, saklama ve satın alma durumları arasındaki farkları ortaya koymak amacı ile yürütülen çalışmada, kadınların beslenme bilgilerini öğrendikleri kaynaklar üç farklı ekonomik düzeyde de %51,9 anne ve aile büyükleri olarak belirtilmiştir. Üç farklı ekonomik düzeyde de kuru baklagillerin ıslatma ve haşlama sularının döküldüğü saptanmıştır. 41 Arıkan (1998) tarafından, farklı sosyo-ekonomik semtlerde yaşayan kadınların dondurulmuş gıda satın alma, saklama ve tüketme durumlarının incelendiği araştırmada sosyo-ekonomik düzeyi yüksek semtlerdeki kadınların %21,8’inin dondurulmuş gıda kullandığı, %39,3’ünün kullanmadığı ve %38,8’inin ise bazen kullandığı görülmüştür. Sosyo-ekonomik düzeyi orta olan semtlerde %1,0’inin kullandığı, %87,0’sinin kullanmadığı ve %12,0’sinin bazen kullandığı saptanmıştır. Sosyo-ekonomik düzeyi düşük semtlerdeki kadınların ise bu besinleri kullanmadıkları saptanmıştır. Işık (1998) tarafından, yurt dışına giden ailelerin beslenme alışkanlıklarının incelenmesi için yapılan çalışmada, yemek hazırlarken ayçiçeği ve diğer sıvı yağları (zeytinyağı hariç) köydeki ailelerin araştırma grubunun %52,4’ünün ve kontrol grubunun %66,6’sının yakarak kullandıklarını belirtmişlerdir. Şehirde yaşayan ailelerin çoğunun da ayçiçeği ve diğer sıvıyağları yakarak kullandıkları saptanmıştır. Bu durum araştırma grubunda %44,4 ve kontrol grubunda %66,7’dir. Đç yağı, kontrol ve araştırma grubundaki çok az aile tarafından kullanılmaktadır. Köydeki ailelerin araştırma grubunun %38,1’i margarinleri yakarak kullandıklarını belirtmiştir. Kontrol grubundakiler ise %57,1’i margarinleri yakarak ve %23,8’i eriterek kullanmaktadır. Genel olarak araştırma ve kontrol grubu ailelerin çoğu yağları yakarak kullanmakta, ancak margarin ve zeytinyağı iki grupta da genelde yakmadan kullanılmaktadır. Gökgöz (1998) tarafından beslenme alışkanlıkları ile şişmanlığın meme kanser riskine etkisi üzerine yapılan araştırmada, meme kanser tanısı yeni konmuş 50 kadın deney grubu olarak, farklı nedenlerle hastaneye başvurmuş 50 kadın kontrol grubu olarak belirlenmiş ve her iki gruptaki kadınların besin öğesi alım miktarları belirlenmiştir. Çalışma sonunda deney grubundaki kadınların beden kitle indekslerinin kontrol grubuna göre daha yüksek olduğu, daha fazla kırmızı et, katı yağ, enerji, protein, karbonhidrat tükettikleri saptanmıştır. Ayrıca deney grubundaki kadınların diyetle tükettikleri hayvansal yağ, total doymuş yağ asitleri, kolesterol, oleik asit miktarlarının kontrol grubundan daha fazla, linoleik asit alımının ise daha az olduğu saptanmıştır. 42 Soydal (1998) tarafından, çalışanlarda beslenme alışkanlıkları ve anemi görülme sıklığının araştırıldığı çalışmada, incelenen kişilerin %68,3’ü üç öğün, %22,1’i iki öğün, %8,7’si dört ve daha fazla öğünde yiyecek tüketilmektedir. Günde bir öğün yemek yiyen oranı %1,0 olarak saptanmıştır. Đncelenen kişilerin %21,2’si sabah kahvaltısı yapmamakta, %78,8’i ise düzenli olarak sabah kahvaltısı yapmaktadır. Çalışanların %31,8’i alışkanlık olmaması, %31,8’i canının istememesi, %27,3’ü zaman yokluğu, %9,1’i ise ekonomik sebepler nedeniyle sabah kahvaltısı yapmamaktadır. Đncelenen kişilerin %7,7’si öğle yemeğini atlamakta, %92,3’ü ise öğle yemeğini düzenli yemektedir. Öğle yemeği yemeyenlerin öğün atlama nedenleri arasında %25,0 oranı ile ekonomik sebepler, bunun ardından zaman yokluğu ve canının istememesi yer almaktadır. Gökçek (1998) tarafından Adana Đli kentsel alanda yaşayan ailelerin yemeklik yağ tüketimlerinin incelendiği çalışmada, sosyal faktörlerin ailelerin yağ tüketimini ne yönde etkilediği araştırılmıştır. Araştırma sonucunda ailedeki birey sayısı arttıkça tüketilen yağ miktarının arttığı belirlenmiştir. Anne ve babanın eğitim düzeyi ile incelenen yağların tüketim miktarları arasında istatistiki açıdan anlamlı bir fark bulunamamıştır (p>0,05). Bununla birlikte aile reisinin mesleğinin ve aile çalışan birey sayısının yağ tüketim miktarını etkilediği ve bu sonucun anlamlı olduğu saptanmıştır (p<0,05). Annenin çalışma durumunun yağ tüketimi üzerinde etkisi olmadığı belirlenmiştir. Önder ve arkadaşları (2000) tarafından lise son sınıf öğrencilerinin bazı beslenme alışkanlıklarının saptanması için yaptıkları çalışmada, erkek öğrencilerin %66,0’sının, kız öğrencilerin ise %54,0’ünün üç öğün besin tükettikleri tespit edilmiştir. Öğrencilerin kahvaltı yapma alışkanlıkları değerlendirildiğinde %60,7’sinin düzenli kahvaltı yaptığı, kız öğrencilerin %28,6’sının erkek öğrencilerin ise %10,7’sinin hiç kahvaltı yapmadıkları ve bu oranın istatistiksel açıdan anlamlı olduğu saptanmıştır. Öğün aralarında besin tüketim alışkanlıkları değerlendirildiğinde öğrencilerin %80,9’unun öğün aralarında besin tükettiği tespit edilmiştir. Tüketilen besinler sıralandığında %36,1 ile meyve ilk sırada belirlenmiştir. 43 Kayhan Eser ve arkadaşları (2000) tarafından, yetiştirme yurdunda barınan adölesanların beslenme durumlarının saptanması için yapılan araştırmada, kız ve erkeklerde öğün atlama alışkanlığı olduğu, özellikle sabah kahvaltısı atlama oranı oldukça yüksek %58,3 bulunmuştur. Öğün aralarında simit-bisküvi-kurabiye, kola, şeker-çikolata-gofret gibi yiyecekler tüketilmektedir. Adölesanların %86,0’sının üç öğün yemek tükettikleri belirlenmiştir. Adölesanların öğün atlama sıklığına bakıldığında, sadece %26,6’sının öğün atlamadığı, %50,3’ünün bazen %23,1’inin her zaman öğün atladığı saptanmıştır. Başsoy (2000) tarafından, öğrencilerin beslenme durumları üzerine yapılan araştırmada, öğrencilerin %47,6’sı kahvaltı öğününü atlamakta, %59,9’u ara öğünlerde besin tüketmektedir. En çok tüketilen besinler cips, patates kızartması, hamburger, pide, lahmacun, sütlü tatlılar sandviç, tost, köfte, kebaplar, döner, börek, gözleme olarak belirlenmiştir. Öğrencilerin yağ tüketim oranları yüksek bulunmuştur. Erkek öğrencilerde yağdan gelen enerji oranı %36,8 kız öğrencilerde ise %37,5 olarak saptanmıştır. Yılmaz (2002) tarafından, yapılan araştırmada erkek katılımcıların %56,0’sının bayanların %51,0’inin öğün atladığı, erkeklerin %28,0’inin bayanların %31,4’ünün öğün dışında atıştırma alışkanlığı olduğu, erkeklerin %56,0’sının bayanların %61,0’inin kahvaltı yapmadıkları bulunmuştur. Öğün dışında tüketilen içecekler konusunda erkeklerin %11,0’inin kolalı içecekler, %62,0’sinin çay, %6,8’inin kahve, %5,4’ünün meyve suyu, %5,0’inin süt-ayran içtikleri belirlenmiştir. Bayanlarda ise %30,0’unun kolalı içecekler, %27,0’sinin çay, %7,1’inin kahve, %0,4’ünün meyve suyu, %20,1’inin süt-ayran içtikleri belirlenmiştir. Erkek öğrencilerin ve kız öğrencilerin beslenme ile ilgili bilgilerini sırası ile %51,6 ve %55,7 ile okuldan, %3,6 ve %7,1 ile ailesinden, % 4,6 ve % 8,6 ile kitap, gazete, dergi okuyarak edindikleri saptanmıştır. Erkek ve bayan öğrencilerin kahvaltı yapmama sebepleri sırası ile %6,6 ve %7,1 ile zamanının olmaması, %6,2 ve %7,1 ile açlık hissi duymaması, % 1,4 ve % 5,7 ile hazırlayacak kimse olmaması, % 28,6 ve % 28,6 ile ekonomik durumun elverişsizliği, %1,0 ve %4,3 ile kahvaltı yapmazsa kilo verebileceği sebepleri saptanmıştır. 44 Güler ve arkadaşları (2002) tarafından, çalışan ve çalışmayan kadınların yiyecek satın alma-hazırlama davranışları üzerinde yapılan bir araştırmada, kadınların yiyecek satın alırken kararlarını etkileyen faktörler, hem genel örneklemde hem de çalışma durumuna göre ilk sırada yiyecek maddelerinin sağlığa uygunluğu %96,0 olarak belirlenmiştir. Bunu sırası ile %91,3 son kullanma tarihi, %88,7 bütçeye uygunluğu, %88,3 gıdanın besleyici özelliği, %86,3 kadınların kendi tercihleri ve %57,7 markası olarak sıralanmıştır. Kadınların sıvı yağ %54,7 ve margarin %56,7 satın alırken dikkat ettikleri faktörler içinde en yüksek oranı markanın aldığı belirlenmiştir. Kadınlar arasında hazır kek-pasta kullananların oranı %54,0 iken %47,0’si konserve, %42,0’si hazır çorba ve %39,7’si dondurulmuş gıda kullandıkları belirlenmiştir. Dondurulmuş gıda, hazır çorba ve puding daha çok çalışmayan kadınlar tarafından kullanılmakta iken hazır kek-pastaları çalışan kadınların daha çok kullandıkları saptanmıştır. Kadınların %59,3’ü makarna haşlama suyunu döktüğünü, %40,4’ü az suda haşlama suyunu dökmeden pişirdiğini belirtmiştir. Sebze haşlama sularını ise kadınların %7,0’si döktüğünü, %16,0’sı dökmediğini belirtmiştir. Kuru baklagillerin haşlama sularını döktüğünü belirten kadınların oranı %61,3 iken %24,7’si haşlamadan direkt pişirdiklerini belirtmiştir. Ergün (2003) tarafından, bireyin sağlıklı beslenme kavramı ve bunu etkileyen faktörlerin incelenmesi amacıyla gerçekleştirilen araştırmada, katılımcıların % 77,1’i sağlıklı beslenme deyiminden az yağlı yemeyi algıladıklarını belirmişlerdir. Araştırmada bireylerin sağlıklı beslenme ile ilgili olarak en sık kullandıkları kaynakları; %75,5 radyo-tv, %64,4 gazeteler, %40,9 arkadaş-yakın çevre, %35,4 ürünlerin etiket bilgileri, %32,8 doktorlar ve %18,2 diyetisyenler olarak saptanmıştır. Araştırmada besin seçimini etkileyen ilk iki etmenin kalite/tazelik %95,3 ve fiyat %65,2 olduğu saptanmıştır. Besin seçimini ilk sırada eğitim düzeyinin %92,6 ve ikinci sırada sağlıklı beslenme ile ilgili bilgi düzeyinin %86,6 oranında etkilediği saptanmıştır. Kavak (2003) tarafından Almanya’da yaşayan Türk ailelerin beslenme alışkanlıklarındaki değişimlerin saptanması amacıyla yürütülen çalışmada, ailelerin yemek yapımında kullandıkları yağlar incelenmiş ve ayçiçeği ve diğer sıvı yağlar 45 kullananların oranı Türkiye’de %80,0 iken Almanya’da %83,0 olarak saptanmıştır. Diğer yağları kullanma oranları Türkiye ve Almanya’da sırası ile %16,0 ve %6,0 iç yağlar, %63,0 ve %71,5 margarin, %64,0 ve %56,5 tereyağı ve %48,0 ve %76,0 zeytinyağı olarak saptanmıştır. Almanya’ya göç eden ailelerin tereyağı ve iç yağı kullanımı azalmışken zeytinyağı ve margarin kullanım oranları artış göstermiştir. Birsen (2004) tarafından, yetişkinlerin yağ ve kolesterol hakkındaki bilgi düzeylerinin saptanması için yapılmış olan çalışmada, katılımcıların %50,0’sinin yağ, %55,0’inin kolesterol, %54,0’ünün yağ-kolesterol-sağlık ilişkisi ile ilgili bilgi düzeylerinin yeterli olduğu saptanmıştır. Katılımcıların ekmek çeşitlerinden en çok beyaz ekmeği tükettikleri belirlenmiştir. Araştırmada katılımcıların %94,0’ünün beslenme eğitimi almadıkları, beslenme ile ilgili haberleri takip ettikleri kaynakların sırası ile %52,0 televizyon, %40,5 gazete, %16,0 radyo, %13,0 bilimsel dergi, %11,5 kitaplar, %8,5 magazin dergisi ve %1,0 internet olarak tespit edilmiştir. Katılımcıların %9,0’u günde 2 öğün, %82’si 3 öğün ve %9,0’u 4 ve daha fazla öğün yediklerini belirtmiştir. Araştırmaya katılan bireylerin %39,0 ile en çok atladıkları öğünün kahvaltı olduğu ikinci sırada %14 ile öğle yemeği geldiği belirlenmiştir. Öğün atlama nedeni sırası ile vakitsizlik (erkekler %46,4 kadınlar %46,0) ve iştahsızlık (erkekler %28,6 kadınlar %28,0) olarak belirlenmiştir. Katılımcıların %63,5’i ekmek üzerine yağ sürüp yediklerini ve en çok kullandıkları yağ çeşidini, ilk sırada tereyağı ve ikinci sırada margarin olarak belirtmişlerdir. Katılımcıların evlerinde kullandıkları yağ çeşidi olarak sırasıyla ayçiçeği yağı, mısırözü yağı, zeytinyağı ve tereyağı olarak saptanmıştır. Sakatat tüketme durumları ise %62,0 hayır, %38,0 evet olarak belirlenmiştir. Katılımcıların en çok tükettikleri fast-food ürünler sırası ile kıymalı-etli pide, tavuk döner, et döner, hamburger, peynirli pide ve pizza olarak belirlenmiştir. Memiş (2004) tarafından, üniversite öğrencilerinde şişmanlık durumu ve diyet ürünleri kullanmaları üzerinde yapılmış olan araştırmada, öğrencilerin %44,0’ünün üç öğün, %37,5’inin dört öğün beslendikleri saptanmıştır. Beslenme eğitimi alan grupta %34,0 ve almayan grupta %40,0 olarak öğün atladıkları tespit edilmiştir. En çok atlanan öğün %53,5 öğle yemeği olarak gösterilirken, öğün atlama 46 nedenleri sırası ile %62,7 vakit bulamama, %49,6 canının istememesi, %14,0 ekonomik nedenler olarak sıralanmıştır. Öğrencilerin öğle ve akşam yemeklerinde genellikle tükettikleri yemekler; %99,5 hazır-hızlı gıdaların öğle yemeklerinde, %80,3 sebze yemekleri ve %48,0 et yemekleri akşam yemeklerinde yendiği saptanmıştır. Öğrencilerin yemek seçimlerini etkileyen etmenler sırası ile %48,0 lezzet, %23,0 karnını doyurması, %14,5 fiyat, %8,7 besin kalori değeri olarak belirlenmiştir. Köse (2005) tarafından, 15-17 yaş grubu genel lise öğrencilerinin öğün dışı yeme alışkanlıklarının incelenmesi konusunda yapılan araştırmada, katılımcıların %59,7’sinin öğün dışı yeme alışkanlığının olduğu, %90,3’ünün arkadaşları ile beraberken bu tip yiyecekleri tükettiği, öğün aralarında en fazla tüketilen yiyeceğin %33,1 ile çikolata-gofret olduğu saptanmıştır. Araştırmada, cinsiyete (p=0,001) ve ailenin maddi durumuna (p=0,036) göre öğün dışı yeme alışkanlığı incelediğinde, gruplar arasında istatistiksel olarak anlamlı fark gözlenmiştir. Yerleşim yeri, anne ve babanın çalışma ve eğitim durumu, aile tutumu ve harçlık alma durumu öğün dışı yeme alışkanlığı arasında anlamlı bir fark tespit edilmemiştir. Güzel (2005) tarafından, bazı bitkisel yağların toplam antioksidan kapasiteleri ve fenol içeriklerinin ölçümü için yapılan çalışmada antioksidan ve toplam fenol içeriği en fazla olan yağın, saf zeytinyağı ve diğer zeytinyağları olduğu saptanmıştır. Yapılan çalışmalar bitkisel gıdalarla beslenmenin hastalıkların oluşumunda, seyrinde ve tedavisinde önemli bir role sahip olduğunu göstermektedir. Bitkisel gıdaların antioksidan içeriklerinin hastalıklardan korunmada yardımcı oldukları belirtilmiştir. Bu tip gıdaların kullanımının arttırılmasının ilerde oluşabilecek hastalıkları önlemede ya da geciktirilmesinde yararı olacaktır. Özdemir Pekel (2006) tarafından, vardiyalı çalışma sisteminin beslenme alışkanlıkları üzerine etkilerini saptamak amacı ile yapılmış olan çalışmada, katılımcılardan 4 vardiyalı çalışanların %31,0 ve 3 vardiyalı çalışanların %24,0’nün öğün atladığı saptanmıştır. En çok atlanan öğün öğle yemeği olarak bulunmuş ve öğün atlama nedenlerinin başında zamansızlık ve düzensiz çalışma geldiği 47 saptanmıştır. Öğün aralarında en çok tüketilen yiyecek bisküvi, vb. olarak tespit edilmiş iken en çok tüketilen içecek çay olarak belirlenmiştir. Önay (2006) ‘ın, gebe kadınların beslenme alışkanlıkları ve beslenme durumlarının saptanması için yaptığı çalışmada, gebe kadınların beslenme konusunda bilgi alma durumları ve bilgi kaynakları konusu araştırılmıştır. Buna göre kadınların %48,8’inin bilgi almadığı %51,8’inin bilgi aldığı saptanmıştır. Bilgi kaynağı olarak %36,4 sağlık personeli, %13,6 diyetisyen, %31,8 aile-yakınları, %18,2 kitle iletişim araçları belirlenmiştir. Araştırmada gebe beslenmesi konusundaki bilgilerini sağlık personeli ve diyetisyenden alanların oranı, ilköğretim ve altı eğitim düzeyinde %66,6 iken orta öğretim ve üzeri eğitim düzeyinde %43,8’e düşmektedir. Gebe beslenmesi konusundaki bilgileri kitle iletişim araçlarından alanlar orta öğretim ve üzeri düzeyde %37,5 iken ilköğretim ve altı düzeyde %16,7 bulunmuştur. Kadınların beslenme bilgi kaynakları ile eğitim durumları arasındaki korelasyon istatistiksel olarak önemsiz bulunmuştur (p>0,05). Gebelerin beslenme konusundaki bilgi düzeylerinin ölçülmesi için hazırlanmış olan anket formu sonuçlarına göre beslenme bilgi düzeyleri %27,9 çok iyi, %30,2 iyi, %30,2 orta, %7,0 kötü ve %4,7 çok kötü şeklinde bulunmuştur. Kadınların yaş grupları büyüdükçe beslenme konusundaki bilgi düzeyleri iyi ve çok iyi olanların oranı artmaktadır. 25 yaş ve büyüklerde %84,0’ü iyi ve çok iyi bilgiye sahipken 24 yaş ve altında bu oran %16,0’ya düşmektedir. Gebe kadınların yaş gruplarına göre beslenme bilgi düzeyleri arasındaki ilişki istatistiksel açıdan önemli bulunmamıştır (p>0,05). Kumartaşlı (2006) tarafından, beden eğitimi ve spor meslek yüksek okullarında okuyan, aktif spor yapan ve yapmayan öğrencilerin beslenme ve sağlık durumlarının incelenmesi amacıyla yapılan çalışmada öğrencilerin öğün sayısı ve sağlıklı olmaları arasında önemli ilişki (p<0,05) saptanmıştır. Öğrencilerin yeterli ve dengeli beslenmediklerini ve bunun sebebi olarak da zamansızlığı gösterdikleri saptanmıştır. Araştırmaya katılan kadın ve erkek öğrencilerin sırası ile %52,4’ünün ve %43,5’inin 2 öğün, %35,2’sinin ve %42,4’ünün 3 öğün, %9,5’inin ve %10,2’sinin 4 öğün ve üzeri beslendiği belirlenmiştir. Katılımcı kadın ve erkek öğrencilerin hangi öğünü atladıkları sırası ile %56,2 ve %39,0 ile kahvaltı, %40,0 ve %43,1 ile öğle yemeği, 48 %3,8 ve %19,7 ile akşam yemeği olarak belirlenmiştir. Öğrencilerin yemek seçimlerinin ise %55,8 ile istenen yemek olması, %27,7 ile doyurucu olması, %7,7 ile kullanılan malzemelerin kalitesi olarak belirlenmiştir. Öğrencilerin %32,7’sinin her öğün çay, %17’sinin her gün süt, %26,2’sinin her öğün makarna, %18,0’inin gün aşırı tatlı, %21,2’sinin gün aşırı kek-pasta, %21,9’unun her gün meyve tükettikleri saptanmıştır. Çelik (2006;a) tarafından, beden eğitimi ve spor öğretmenliği bölümünde okuyan öğrencilerin beslenme bilgi ve tutumlarının saptanması için yapılan çalışmada, araştırmaya katılan öğrencilerin beslenme konusundaki bilgilerini yeterli bulma durumları 1. ve 4. sınıf öğrenicileri için sırası ile %3,9 ve %2,6 ile çok yeterli, %33,8 ve %33,8 ile yeterli, %9,1 ve %14,3 ile yetersiz olarak tespit edilmiş ve iki grup arasındaki fark önemsiz (p>0,05) bulunmuştur. Öğrencilerin günlük tükettikleri öğün sayısı 1. sınıf öğrencileri %21,9 ve 4. sınıf öğrencileri %20,5 ile 3 öğün şeklinde en yüksek değer olarak saptanmıştır. Öğrenciler öğün atlar mısınız sorusuna 1. sınıf öğrencileri %47,2’si evet, %1,4’ü hayır derken 4. sınıf öğrencilerinin %40,3’ü evet, %11,1’i hayır olarak cevap vermiştir. Öğün atlama nedeni olarak 1. ve 4. sınıf öğrencileri sırası ile %24,2 ve %21,2 ile vakit bulamıyorum, %3,0 ve %6,1 ile imkânım yok, %3,0 ve %9,1 zayıflamak için seçeneklerini belirtilmiştir. Öğrencilerin öğün aralarında yiyecek tüketme durumları 1. ve 4. sınıf öğrencileri için %19,7 ve %14,1 ile evet, %11,3 ve %18,3 ile hayır ve %18,3 ile bazen olarak tespit edilmiştir. Beslenme eğitimi almamış 1. sınıf öğrencileri ve beslenme eğitimi almış 4. sınıf öğrencileri arasındaki tutum ve davranışların karşılaştırıldığı bu araştırmada iki grup arasında yukarıda bahsedilmiş olan konular için istatistikî açıdan önemli bir fark saptanamamıştır. Avan (2006) tarafından, Mardin Đli Kızıltepe Đlçesinde ilköğretim 6, 7 ve 8, sınıf öğrencilerin beslenme alışkanlıklarını belirlemek amacıyla yürütülmüş olan çalışmada, öğrencilerin %67,5’inin 3 öğün yedikleri, %99,4’ünün öğün atladığı, %61, 3 ile en çok atlanan öğünün öğle yemeği olduğu ve öğün atlama nedeni olarak kızlarda %60,3 ve erkeklerde %44,1 ile canlarının istememesi olduğu tespit edilmiştir. Öğün atlama nedeni ile cinsiyet arasındaki ilişki istatistiksel açıdan 49 anlamlı bulunmuştur (p<0,05). Öğün aralarında besin tüketenlerin oranı %82,1 iken en çok tükettikleri besinler sırası ile %33,3 meyve, %29,6 süt-yoğurt, %23,3gofretçikolata-cips, %21,8 kolalı içecekler, %20,9 kuruyemişler, %16,7 sandviç-simit ve %15,3 hazır meyve suları olarak belirlenmiştir. Yer sofrasında yemek yiyenlerin oranı %92,6 ve tek tabaktan yemek yiyenlerin oranı %47,2’dir. Her gün kahvaltıda çay tüketenlerin oranı %84,1 iken %54,6’sı salam, sosis gibi et ürünlerini tükettiklerini belirtmiştir. Öğrencilerin okul kantininden en çok aldıkları besinler %61,6 tost, sandviç, simit vb., %51,4 gofret, çikolata, cips iken, içecekler ise sırası ile %22,9 kolalı içecekler ve %22,9 hazır meyve suları ve %6,6 süt-ayran olarak tespit edilmiştir. Karasu (2006) tarafından, yatılı olan ve olmayan lise öğrencilerinin beslenme bilgisi ve durumlarının değerlendirilmesi için yaptığı çalışma sonucunda, öğrencilerin %80,8’inin 3 öğün, %9,2’sinin 2 öğün, %10,0 ‘unun dört ve daha fazla öğün yediklerini belirlenmiştir. Yatılı öğrencilerin içerisinde 3 öğün yemek yiyenlerin oranı %86,6 iken yatılı olmayan öğrenciler içerisinde bu oran %66,7’dir. Öğrencilerin öğün atlama durumları sorulduğunda %44,3’ü atlamam olarak, %27,3’ü kahvaltı, %15,0’i öğle yemeği olarak cevap vermiştir. Öğrenciler arasında en çok atlanan öğün sabah kahvaltısıdır ve öğün atlama nedeni olarak canının istememesi %35,8 ile unutma ve fırsat bulamama %17,3 gösterilmiştir. Yatılı okuyan öğrencilerin beslenme bilgisi, yatılı olmayanlardan daha yüksek bulunmuştur. Beslenme bilgilerini edindikleri kaynakları ifade eden öğrenciler %58,1 ile aileden, %37,3’ü televizyondan, %36,9’u okuldan, %33,8’i gazeteden bilgi edindiğini belirtmiştir. Buna göre bilgi kaynakları içerisinde ailenin çok etkili olduğu anlaşılmaktadır. Katılımcıların %18,1’i öğün aralarında hiçbir yiyecek yemediğini, yiyenlerin ise %40,0’ının kek-pasta, %30,0’unun poğaça ve %30,0’unun simit-kraker yemeyi tercih ettikleri görülmektedir. Öğün aralarında içecek tüketenlerin oranı %87,3’tür. Tüketilen içecekler sırası ile %47,3 ile kola-gazoz, %39,2 ile çay ve %31,2 ile meyve suyu olarak belirlenmiştir. Öğrenciler arasında kahvaltıda bal-reçel tüketenlerin oranı %65,4 olarak bulunmuştur. Katılımcıların öğle ve akşam yemeklerinde en çok tükettikleri besinler %90,0 çorba-pilav-makarna, %49,2 kuru baklagil yemekleri, %30,0 zeytinyağlı sebze yemekleri, %48,1 et yemekleri 50 tüketmektedir. Hamur tatlılarını on beş günde bir tüketirim diyenlerin oranı %29,2’dir. Akar (2006) tarafından, özel ve resmi okul öncesi eğitim kurumlarına devam eden çocukların beslenme alışkanlıklarının karşılaştırılması için yapılan çalışmada, özel okullara giden çocukların %42,0’sinin, devlet okullarına giden çocukların %44,0’ünün bazen öğün atladığı, atlanan öğünün %36,0’lık oranla öğle yemeği olduğu görülmüştür. Özel okullara giden çocukların % 33,8’inin haftada 1-2 kez fastfood yiyecekleri tükettikleri tespit edilmiştir. Öğün aralarında çocukların %54,4’ünün besin tükettikleri saptanmıştır. Çocukların %75,7’sinin her sabah kahvaltı yaptıkları belirlenmiştir. Çocukların %89,9’unun her gün süt-ayran içtikleri belirlenmiştir. Çocukların et grubu yiyecekleri tüketme durumu %41,9’unun haftada 3-4 kez et tükettikleri, %57,6’sının haftada 1-2 kez kuru baklagil tükettikleri, %44,0 oranı ile haftada ikiden fazla yağlı tohum veya kuruyemiş tükettikleri, %55,5 ile her gün sebze tüketmedikleri ancak %88,1’inin her gün meyve tükettikleri, %68,8’inin her gün makarna-pilav tükettikleri belirlenmiştir. Katılımcıların ailelerinde tüm fertleri için ayrı tabak kullanma durumu %94,5 ile evet şeklinde bulunmuştur. Ebeveynlerin beslenme konusundaki bilgilerini yeterli bulma durumu özel kurumda %72,5 ile evet, devlet kurumunda %48,3 ile evet olarak bulunmuştur. Ebeveynlerin beslenme ile ilgili eğitim alma durumu özel kurumlarda %73,9 ile hayır ve devlet kurumlarında %76,8 ile hayır olarak tespit edilmiştir. Açıkgöz (2006) tarafından, üniversite öğrencilerinin beslenme alışkanlıklarının saptanması için yaptığı çalışmada öğrencilerin beslenme bilgilerini edindikleri kaynaklar sırası ile %48,8 ile aile, %28,2 ile okul, %6,5 ile televizyon, %5,9 kitaplar, %4,7 internet, %3,5 gazete, %1,2 arkadaşlar ve %1,2 dergiler olarak belirlenmiştir. Katılımcıların besin seçimini etkileyen etmen olarak %45,9 yemeğin temiz bir ortamda pişirilmesi, %25,9 istenilen yemek olması, %15,3 kullanılan malzemenin kalitesi, %8,2 yemeğin doyurucu olması ve %2,4 fiyat olarak saptanmıştır. Katılımcıların %49,4’ünün 3 öğün ve %34,7’sinin 2 öğün beslendikleri, %80,6’sının öğün atladıklarını belirttikleri saptanmıştır. En çok atlanan öğün %46,7 ile öğle yemeği ve %38,0 ile kahvaltıdır. Öğün atlama nedeni olarak %47,4 ile vakit 51 bulamama, %42,3 ile canının istememesi ve %1,5 ile maddi olanaksızlıklar gösterilmiştir. Kahvaltıda tükettikleri besin dağılımına göre %1,8 yağ, %9,4 balreçel-pekmez, %19,4 tost-sandviç, %70,0 çay, %12,4 süt tüketmektedir. Öğle ve akşam yemeklerinde tüketilen besinler %51,2 pilav, %37,6 makarna, %22,4 sebze yemeği, %30,6 et yemeği, %24,7 kuru baklagil yemeği olarak saptanmıştır. Demir (2006) tarafından, liseye devam eden kız öğrencilerin beslenme alışkanlıkları ve beden algısını etkileyen etmenlerin saptanması için yapılan araştırmada öğrencilerin kahvaltı, öğle ve akşam öğünlerini atlayanların oranı sırasıyla %14,5-%5,9 ve %3,9 olarak belirlenmiştir. Öğün atlama nedenleri %52,5 vakit yokluğu, %43,2 canının istememesi ve %4,3 evde hazırlanmadığı için olarak belirtilmiştir. Öğün aralarında bazı besinleri atıştırma oranı çok yüksektir %99,4. Öğrencilerin en çok %72,4 öğle ve akşam yemekleri arasında atıştırma yaptıkları belirlenmiştir. Her gün atıştırılan besinler sırası ile %63,2 meyve-sebze, %29,6 sütyoğurt, %29,6 hazır meyve suları, %23,0 hamur işi, %19,7 çikolata-şeker ve %7,3 kuruyemiş-cips olarak belirlenmiştir. Ay (2006) tarafından, okul çağı çocuklarında taze sebze ve meyve tüketim durumu ile tüketimi etkileyen etmenlerin saptanması amacıyla yürütülen çalışmada öğrencilerin %73,3’lük kısmının öğün atladıkları ve en çok atlanan öğünün %46,7 ile öğle yemeği olduğu saptanmıştır. Araştırmada yüksek sosyo-ekonomik düzeydeki kız ve erkek öğrencilerin yağ tüketimlerinin düşük sosyo-ekonomik düzeydeki kız ve erkek öğrencilere göre fazla olduğu saptanmıştır. Düşük sosyo-ekonomik düzeyde ekmek ve kuru baklagil tüketimi fazla bulunmuştur. Öğün atlama durumu düşük gelir düzeyinde %88,5 yüksek gelir düzeyinde %52,2 ile atlarım olarak yanıtlanmıştır. Öğün atlama nedeni olarak iki gelir grubunda da sırası ile canının istememesi ilk sırada ve vakit olmaması ikinci sırada belirtilmiştir. Çelik (2006;b) tarafından, doğumsal kalp rahatsızlığı olan 0-2 yaş grubu çocuklarda ameliyat sonrası parenteral beslenmede balık yağı emülsiyonu kullanımının biyokimyasal ve immün parametreler üzerine etkileri araştırılmıştır. Araştırma 18 çocuk üzerinde, hastalar rastgele iki gruba ayrılarak beş gün süre ile 52 yapılmıştır. Bu süre zarfında Grup 1’e soya ve balık yağı emülsiyonu, Grup 2’ye sadece soya yağı emülsiyonu verilmiştir. Yapılan çalışma sonucunda, hastaların biyokimyasal parametreleri incelendiğinde her iki grupta da trigliserit ve total kolesterol düzeylerinin birinci günden altıncı güne kadar artmış olduğu ancak bu artışların sadece Grup 2’de önemli olduğu belirlenmiştir (p<0,05). Gümüşler (2006) tarafından, lise öğrencilerinin obezite sıklığı ve beslenme alışkanlıklarının saptanması için yürütülmüş olan çalışmada, öğrencilerin beden kitle indeksi ile anne ve baba eğitim düzeyi arasında anlamlı bir ilişki bulunamamıştır (p=0.514). Çalışmaya katılan öğrencilerin besin gruplarını az, normal ve fazla tüketme durumları sırası ile et ve kuru baklagiller için %23,2 , %12,4 ve %64,4 iken yağ ve tatlı için %15,7 , %0,3 ve %84,0 olarak saptanmıştır. Öğrencilerin beden kitle indeksleri ile besin gruplarından tüketim durumları ile anlamlı bir fark olmadan fazla miktarda tükettikleri saptanmıştır. Çaltı (2006) tarafından, gebe kadınların bazı besin öğeleri ve omega-3 yağ asidi tüketimleri ile beslenme bilgi ve alışkanlıkları arasındaki ilişkinin saptanması amacıyla yapılmış olan çalışmada, gebelerin beslenme bilgi ve beslenme alışkanlık durumları araştırılmıştır. Katılımcıların %54,0’ü iyi, %32,0’si orta ve %14,0’ü yetersiz beslenme bilgi düzeyine sahipken; %18,0’i iyi, %68,0’i orta ve %14,0’ü kötü beslenme alışkanlıklarına sahiptirler. Yetersiz beslenme bilgi puanı alan kadınların %71,4’ü iyi ve orta düzey beslenme alışkanlıklarına sahiptirler. Bunun yanında iyi ve orta beslenme bilgi puanı alan kadınların da %88,4’ünün iyi ve orta düzey beslenme alışkanlıklarına sahip oldukları saptanmıştır. Katılımcıların %56,0’sı günde 3-4 öğün yediklerini belirtirken, en çok atlanan öğün öğle ve akşam yemeği olarak belirtilmiştir. Öğün atlama nedeni olarak %60,0 canının istememesi olarak saptanmıştır. Dereli (2006) tarafından 2-5 yaş arası sağlıklı çocukların beslenme özellikleri ve aile etkileşimini incelediği araştırmada, ailenin yemek alışkanlıklarının doğrudan çocuğun yeme alışkanlıklarını etkilediği, ekonomik durumun ailelerin yeme alışkanlıklarında etkisinin olduğu belirlenmiştir. Araştırma kapsamındaki ailelerin 53 %65,4’ü yemek ayırt etmektedir. Evde düzenli kahvaltı yapanlar %76,2 iken günde üç öğün yemek yiyenler %72,4 oranındadır. En sık atladıkları öğün % 61,6 ile öğle yemeği ve %25,9 ile kahvaltıdır. Aileler en çok tükettikleri besin gruplarını sıraladıklarında %34,6 ile sebze ve meyveler, %29,7 oranında et yemekleri, %7,5 oranında kuru baklagiller, %14,1 oranında hazır gıdalar (makarna, hazır çorba, sosis, salam) ve kahvaltıda en çok tükettikleri besinler olarak süt, peynir, zeytin, yumurta, reçel ve pekmez sıralanmıştır. Kavurt (2006) tarafından, parenteral beslenme uygulanan preterm bebeklerde zeytinyağı ve soya yağı bazlı lipit emülsiyonlarının karşılaştırılması konulu çalışmada, bebekler 20 kişilik iki gruba ayrılmıştır. Hastaların başlangıç ve yedi gün sonunda lipit profili değerlendirilmiştir. Kullanılan lipit solüsyonları %80,0 zeytinyağı ve %20,0 soya yağından oluşan zeytinyağı bazlı lipit emülsiyonu ve %100,0 soya yağından oluşan standart soya yağı emülsiyonu olmuştur. Çalışma sonucunda bebekler her iki lipit emülsiyonunu klinik olarak iyi tolere etmişlerdir ancak soya yağı grubunda zeytinyağına oranla total antioksidan kapasitesi daha düşük bulunmuştur. Araştırma sonucunda soya bazlı lipit emülsiyonu yerine bazlı zeytinyağı lipit emülsiyonunun güvenilir biçimde kullanılabileceği belirtilmiştir. Güçlü (2006) tarafından, Kırıkkale Đl merkezi ilköğretim ve lise öğrencilerinin beslenme ve spor aktivite alışkanlıklarının büyüme durumlarıyla ilişkisinin saptanması için yürütülen çalışmada, öğrencilerin beslenme alışkanlıkları orta düzeyde, günlük öğün sayılarının ise yetersiz %54,2 üç öğün, %39,6 iki öğün olduğu görülmüştür. En çok atlanan öğün %29,6 ile öğle yemeği olarak tespit edilmiştir. Öğün atlama nedenleri %62,8 ile canı istemediği için ve %29,2 ile fırsat bulamama olarak belirtilmiştir. Annelerin çalışma durumu ile öğün atlama arasında anlamlı bir fark saptanamamıştır (p>0,05). Öğrencilerin anne ve baba eğitim düzeylerine göre beslenme alışkanlıklarının değiştiği saptanmıştır. Öğrencilerin beslenme alışkanlıklarını en çok etkileyen unsurun ailenin ekonomik düzeyi olduğu görülmüştür. Araştırma bulgularına göre ailelerin ekonomik durumları çok iyi, iyi ve orta olan öğrenciler haftada bir süt içerken, ekonomik durumları zayıf ve çok zayıf 54 olanlar ayda bir süt içmektedir (p<0,05). Öğrencilerin en fazla tükettikleri besin grupları %47,0 sebze-meyveler, %29,8 ekmek-makarna-pilav, %12,0 et ve et ürünleri ve %11,2 süt ve süt ürünleri olarak belirlenmiştir. Öğrencilerden her gün gazlı içecek tüketirim diyenlerin oranı %24,4, cips yiyenlerin oranı %27,6 ve çikolata-bisküvi tüketenlerin oranı %42,8 olarak saptanmıştır. Bayram (2006) tarafından, tanısı yeni konulmuş hipertansiyon ve hiperlipidemi bulunan bireylerin diyet yağ asidi örüntüsü ve beslenme alışkanlıklarının değerlendirilmesi için yapılan araştırmada, katılımcı kadınların çoğu hafif ve birinci derecede şişmanken, erkeklerin büyük kısmının birinci derece şişman oldukları saptanmıştır. Bireylerin çoğunluğu ayçiçeği yağı, mısırözü yağı ve katı margarini sıklıkla tükettiklerini belirtmektedir. Çalışmaya katılan bireylerin %14,0’ü her gün zeytinyağı kullanırken, bireylerin hiçbirisi iç yağı, kanola yağı, pamuk yağı ve sadeyağ tüketmediklerini belirtmişlerdir. Tereyağı çalışmaya katılan kişilerin yarısı tarafından kullanılmaktadır. Sıvı margarin, yumuşak margarin, fındık yağı ve soya yağı bir kısmı tarafından seyrek biçimde kullanılmaktadır. Öztürk (2006) tarafından, profesyonel ve amatör sporcuların beslenme alışkanlıkları ve vücut bileşimlerinin saptanması için yürütülen çalışmada, %40,0 oranında 3 öğün ve %40,0 oranında 4 öğün yedikleri, düzenli kahvaltı yapanların oranının %82,5 olduğu saptanmıştır. Ara öğünlerde tüketilen besinler sırası ile %42,5 meyve, %30,0 çikolata, %15,0 kuruyemiş, %7,5 hamur işi ve %5,0 meşrubat olarak belirlenmiştir. Sporcularda pirinç, bulgur ve makarnayı her gün tüketenlerin oranı %62,5 olarak, kuru baklagilleri haftada bir tüketenlerin oranı %52,5 olarak, pastakek-börek haftada bir tüketenlerin oranı %52,5 olarak, bal-reçel her gün tüketenlerin oranı %67,5 olarak saptanmıştır. Her gün meyve tüketenler %47,5 oranında, yağlı tohumları haftada bir yiyenlerin oranı %42,5’tir. Korkmaz (2006) tarafından tüketicilerin tüketim davranışları ve tüketim tercihlerine etki eden faktörlerin saptanması için yapılan araştırmada, tüketicilerin çoğunun gıda alışverişi için tanınmış markaları tercih ettikleri saptanmıştır. Tüketiciler gıda maddeleri için alışverişe çıkmadan önce genelde planlama 55 yaptıklarını belirtmişlerdir. Tüketicilerin bir ürünü satın alırken ürünün fiyatının %66,0 oranında önemli buldukları, marka adının güvenilirliğini %56,2 oranında önemli bulunmuştur. Özdoğan (2006) tarafından, ilköğretim öğrencilerinin kahvaltı yapma alışkanlıklarının saptanması için yapılmış olan çalışma sonuçlarına göre öğrencilerin %77,5’i öğün atlamakta bunların %50,6’sı seyrek atladığını belirtmektedir. Sosyoekonomik düzeyi düşük öğrencilerde öğün atlama durumu diğer gelir düzeylerine göre anlamlı biçimde (p<0,05) fazla bulunmuştur. Öğrencilerin %88,4’ü düzenli kahvaltı yapmamaktadır. Kahvaltı yapmama nedenlerinin başında %59,3 ile iştahın olmaması gelmektedir. Öğrenciler %81,1 oranı ile evde kahvaltı yapmaktadırlar. Okulda atıştırılan yiyecekler sırasıyla %44,0 ile bisküvi-kraker-simit, %38,0 poğaçabörek izlemektedir. Candemir (2006) tarafından ailelerin gıda tüketimlerini etkileyen faktörler ve marka gerçeği konusunda yapılmış olan çalışmada tüketicilerin yemeklik yağ tüketiminde marka tercih etme durumları da incelenmiştir. Tüketicilerin %76,1’i devamlı aynı marka yağı satın aldıklarını, %23,9’u marka değiştirdiklerini belirtmişlerdir. Araştırma kapsamında incelenen diğer ürünlere oranla tüketiciler yemeklik yağ tercihlerine daha fazla sadık bulunmuşlardır. Düşük gelir grubundaki tüketicilerin %88,2’si, yüksek gelir grubundaki tüketicilerin %72,7’si devamlı aynı markayı satın alırken, orta gelir grubu tüketicilerinin %30,2’si marka değiştirmektedir. Tüm gelir gruplarında tüketicilerin %28,6’sı satın alma anında marka seçimi yaptığını belirtirken, %71,4’lük satın alacakları yağa daha önce karar verdiklerini belirtmişlerdir. Tüketicilerin yemeklik yağ tüketiminde aynı markayı tercih etme sebeplerinden en önemlisi %51,1 ile markanın kaliteli oluşudur. Tüketicilerin %17,2’si fiyatın ucuz olmasından dolayı devamlı aynı markayı tercih etmektedir. Tüketicilerin %16,3’ü markanın kolay bulunmasını üçüncü sırada tercih sebebi kabul ederken, %15,5’i markanın güvenilir olma özelliğini son sırada tercih sebebi olarak göstermektedir. Tüketicilerin yemeklik yağ tüketiminde marka değiştirme nedenlerini %49,1 fiyatın fazla olması, %45,9 karşılaştıkları kalite 56 problemleri, %25,6 ambalaj problemi ve %17,2 promosyon etkisi olarak göstermişlerdir. Serter Yiğit (2006) tarafından ilköğretim okulu öğrencilerinin beslenme bilgi düzeyleri, alışkanlıkları ve obezite durumları üzerine yapılan araştırmada, öğrencilerin %65,1’inin günde üç öğün yemek yedikleri ve gruplar arasındaki farkın önemli olduğu bulunmuştur (p<0,05). Öğrencilerin %66,6’sının bazen, %22,8’inin her zaman öğün atladığı, en çok atlanan öğünün öğle yemeği olduğu ve öğün atlama nedenlerinin başında öğrencinin canının istememesi geldiği belirlenmiştir. Öğünler arasında bazen yiyecek tüketenlerin oranı %49,1 iken her zaman yiyecek tüketenlerin oranı %48,3’tür. Öğün aralarında en çok tüketilen yiyeceğin %37,7 tüketilme oranı ile meyve olduğu saptanmıştır. Öğrencilerin %28,6’sının hiç, %43,7’sinin ise tam bir beslenme eğitimi almadıkları belirlenmiştir. Araştırma sonucunda tüm öğrencilerde obezite oranının düşük olduğu ancak, beslenme bilgilerinin yetersiz olduğu, beslenme alışkanlıklarında kahvaltı yapmama, öğünleri yemek dışındaki yiyeceklerle geçiştirme, yemek seçme gibi yanlış beslenme alışkanlıkları bulunduğu tespit edilmiştir. Erten (2006) tarafından üniversite öğrencilerinin beslenme bilgilerinin ve alışkanlıklarının belirlenmesi için yapılan araştırmada, öğrencilerin %72,8’inin beslenme konusunda herhangi bir eğitim almadıkları, eğitim alan kızların %40,8 oranının erkeklerden %12,5 daha fazla olduğu saptanmıştır. Öğrencilerin %70,8’inin temel beslenme bilgisi orta düzeyde bulunmuştur. Bu düzey yetersiz olarak değerlendirilmiştir. Öğrencilerin %77,2’si sağlıklı beslendiklerini düşünmektedir. Öğrencilerin büyük oranı gün içinde ana ve ara öğün toplamı olmak üzere %40,4 üç ve %32,4 dört öğün beslenmektedir. Öğrencilerin %28,0’inin ara öğün alışkanlığı yoktur. Beslenme eğitimi alan öğrencilerin öğün sayısı eğitim almayanlara göre daha yüksektir (p<0,05). Öğrencilerin en çok atladıkları öğün kızlarda %43,3 ve erkeklerde %55,4 öğle yemeği olarak belirlenmiştir. Öğün atlama nedeni olarak sırası ile %54,2 iştahın olmaması, %48,3 zamanın olmaması, %15,1 severek tüketeceği gıdalar olmaması ve %11,3 ekonomik olanaksızlıklar olarak tespit edilmiştir. Öğrenciler hamburger-tost gibi yiyecekleri %23,6 oranında haftada 1-2 57 kez, lahmacun-kebap gibi yiyecekleri %28,0 oranı ile yine haftada 1-2 kez yediklerini belirtmişlerdir. Hamur tatlılarının tüketilme sıklığı beslenme eğitimi alan %25,0 ve almayan %24,2’lik grupta benzer şekilde haftada 1-2 kez olarak belirlenmiştir. Köremezli (2007) tarafından, beslenme alışkanlıklarının kan lipit düzeyi değişimine etkisi üzerine yaptığı çalışmada, katılımcıların öğün sayılarının %34,0 ile 5 öğün, %31,0 ile 3 öğün ve %21,0 ile 4 öğün olarak belirlemiştir. Bireylerin %33,0’ünün öğün atladığı görülürken en çok atlanan öğünler öğle %31,0 ve kahvaltı %23,0 olarak belirlenmiştir. Araştırmaya katılan bireylerin kahvaltıda yağ tüketme durumları %64,0 hayır ve %21,0 bazen ve %15,0 evet şeklinde saptanmıştır. Daha çok tereyağı ve kahvaltılık margarin tercih ettikleri belirlenmiştir. Kırmızı et ve kuru baklagillerin en yüksek oranda haftada bir-iki kez, sebze yemekleri, salata, meyvelerin her gün, siyah çayın her gün tüketildiği saptanmıştır. Katılımcılar arasında zeytinyağı ve ayçiçeği yağını her gün tüketenlerin oranı sırası ile %44,2 ve %53,5 olarak saptanırken, %59,3 tereyağı, %96,5 kuyruk yağı, %62,8 mısırözü, %89,5 fındık yağı ve %54,7 margarin hiç kullanmam diyenlerin oranı yüksek bulunmuştur. Bireylerin %24,4’ü haftada 1-2 kez çerez tüketmektedir. Her gün balreçel tüketenlerin oranı %36,0’dır. Çikolatayı hiç tüketmem diyenlerin oranı %26,7 iken haftada bir-iki kez tüketenlerin oranı %25,6 olarak saptanmıştır. Sonuç olarak şişman bireylere az yağlı, düşük enerjili besinlerin bilinçli kullanımı hakkında bilgi verildiği ve kilo vermeleri sağlandığı takdirde kan lipit profilinde istatistiksel açıdan anlamlı değişiklikler olduğu görülmüştür. Çakır (2007) tarafından, yemek fabrikalarının sorumlu yöneticilerinin beslenme bilgi düzeylerinin ve yönetimsel bilgi ve yaklaşımlarının ve eğitim gereksinimlerinin belirlenmesi amacıyla yapılan çalışmada, yöneticilerin %56,9’unun beslenme bilgi düzeyinin yeterli olduğu, menü planlamasını etkileyen faktörler arasında birinci sırada % 47,1 maliyeti gösterdikleri belirlenmiştir. 58 Tuna (2007) tarafından, kadınlarda keten tohumu tüketiminin lipit profili, antropometrik bulgular üzerine etkilerinin araştırıldığı çalışmada, kadınlar üç gruba ayrılmış, altı hafta süre ile bir gruba 20 gr. bir gruba 40 gr. keten tohumu verilmiş ve kalan grup kontrol grubu olarak belirlenmiştir. Çalışma öncesi kadınların kan kolesterol, VLDL, LDL ve HDL düzeyleri ölçülmüştür. Çalışma sonrasında 20 gr. keten tohumu tüketen grubun lipit profilinde azalma olduğu ancak kontrol grubu ile anlamlı farklılık oluşturmadığı belirlenmiştir. Duman (2007) tarafından, yetiştirme yurdunda kalan erkek adölesanların beslenme durumları ve etkileyen etmenlerin saptanması için yapılan çalışmada, katılımcıların %46,3 oranı ile 2 öğün ve %43,3 oranı ile 3 öğün besin tükettikleri, %86,6’lık kişinin öğün atladığı saptanmıştır. En çok atlanan öğün %79,3 ile kahvaltı olarak bulunurken, öğün atlama nedenleri sırası ile %39,0 alışkanlık, %30,5 isteksizlik, %23,7 vakit yokluğu olarak saptanmıştır. Adölesanlar arasında öğün aralarında atıştırma durumu %86,6 oranı ile evet olarak saptanmışken, öğün aralarında en tüketilen yiyecek ve içecekler sırası ile %48,2 simit-tost, %19,0 meşrubat-kola, %12,1 çikolata-şekerleme, %10,3 çay-kahve, %5,2 süt-yoğurt-ayran ve %5,2 meyve olarak saptanmıştır. Çalışmada yurdun dışında tüketilen yiyecekler %37,3 kebap, %17,9 fast-food, %11,9 tatlılar olarak saptanmıştır. Katılımcıların %67,2’sinin yemek seçtiği ve en sevdikleri yemek olarak %46,7 ile et yemeklerini %31,1 ile pilav ve makarnayı göstermişlerdir. Barut Uyar (2007) tarafından, yetişkin bireylerin sağlıklı yeme indekslerinin belirlenmesi için yürütülen çalışmada, farklı eğitim düzeyindeki erkek bireylerin ekmek ve sıvıyağ tüketimleri arasındaki farklılığın önemli (p<0,05) olduğu belirlenmiştir. Bireylerin günlük enerji ihtiyaçları ve besin öğesi tüketimleri incelendiğinde yağ, doymuş yağ, çoklu doymamış yağ ve tekli doymamış yağ tüketimleri arasındaki farklılığın önemli (p<0,05) olduğu ancak eğitim düzeylerine göre oluşan farklılığın önemli olmadığı (p>0,05) saptanmıştır. 59 Yılmaz (2007) tarafından, üniversite öğrencilerinin beslenme durumları ve kan lipitleri arasındaki ilişkileri incelediği çalışmasında, öğrencilerin %87,5’inin öğün atladıkları ve en çok atladıkları öğünün %22,5 ile kahvaltı olduğu saptanmıştır. Öğrencilerin %51,4’ü zamanlarının olmayışı nedeniyle öğün atlamaktadırlar. Öğrencilerin kahvaltılık margarinleri haftada 3-4 kez tükettikleri saptanmıştır. Çalışmada diyetle alınan kolesterol ile toplam serum kolesterolü arasındaki fark önemli bulunmamıştır (p>0,05). Öğrencilerin vücut ağırlığı ve toplam serum kolesterolü, LDL kolesterol arasındaki fark önemsiz bulunmuştur (p>0,05). Bel çevresi ölçümü ve toplam serum kolesterol düzeyleri arasındaki ilişki önemli (p<0,05) bulunmuştur. Yağ asidi alımı yetersiz, yeterli ve fazla olanların kan lipit düzeyleri arasındaki ilişki istatistiksel açıdan önemli bulunmamıştır (p>0,05). Akyıldızlar (2007) tarafından, yaşlıların beslenme alışkanlıkları üzerinde yapılan araştırmada, katılımcılar için en fazla uygulanan diyetin %70,5 ile az yağlı ve az tuzlu diyet olduğu saptanmıştır. Yaşlıların %70,5 oranı ile öğün atlamadıkları, %11,9 oranı ile bazen atladıkları saptanmıştır. En çok atlanan öğün %80,6 sabah kahvaltısı olarak belirtilmiştir. Türkmenoğlu Şimşek (2007) tarafından, 9-12 yaş grubu öğrencilerinin beslenme alışkanlıklarının saptanması için yürütülen çalışmada, öğrencilerin %45,2’sinin öğün atlamadığı, %39,5’inin bazen öğün atladığı, atlanan öğünün %50,9’luk kısmının öğle öğünü olduğu saptanmıştır. Öğrencilerin %50,1’inin harçlıkları ile çikolata, %39,4’ünün sandviç, hamburger, tost satın aldığı tespit edilmiştir. Öğrencilerin %85,4’ünün peyniri, %75,4’ünün elma, armut, muzu, %47,8’inin ekmek-simit vb. her gün tükettiği saptanmıştır. Öğrencilerin beslenme ile ilgili bilgilerini %67,3 oranı ile ailelerinden, %45,1 oranı ile okulda derslerden, %15,2 dergi ve gazetelerden, %12,9 radyo ve televizyondan ve %11,6 beslenme kitaplarından öğrendikleri saptanmıştır. Öğrencilerin evlerinde yemek yeme düzeni ile ilgili olarak %88,0 oranında sofraya hep beraber oturulur, %65,7 herkes ayrı kaplardan yemek yer, %34,2 yer sofrası kullanılır ve %54,8 öğünler belirli saatlerde yenilir şeklinde belirtilmiştir. 60 Kocakahya (2007) tarafından, asgari ücretli ailelerin gıda için ayırdıkları bütçenin ve gıda tüketim sıklıklarının belirlenmesi amacıyla yaptığı çalışmada, katılımcıların genelde 3 öğün yedikleri, bireylerin %72,2’si öğün atladıklarını, en fazla atlanan öğünün öğle yemeği olduğu belirtilmiştir. Evde en çok hazırlanan besinler turşu %96,0 ve konserve %83,7 iken en az hazırlanan besinler kavurma ve bulgurdur. En fazla tüketilen tahıl ve tahıl ürünleri sırasıyla çorba, makarna, pirinç pilavı, börek ve çörektir. Her gün en fazla tüketilen yiyecekler sırasıyla meyve, şeker, bisküvi ve kuruyemiştir. Ayrıca kahvaltıda her gün tüketilen yiyecek ve içecekler sırasıyla çay, zeytin, peynir-çökelek ve bal-reçeldir. Avcı (2007) tarafından, üniversite öğrencilerinin besin tamamlayıcılarını kullanma durumlarının besin tüketimlerine etkileri üzerine yapılan araştırmada kahvaltı yapanların oranı %78,5 olarak belirtilmiştir. Öğrencilerden günlük 1-2 öğün tüketenler %40,6 ve 3 öğün tüketenler %47,1 olarak belirlenmiştir. Öğrencilerin %39,7’si birinci sırada tahıl grubunda yer alan besinleri daha sık olarak tükettiklerini belirtmişlerdir. Yine öğrencilerin %19,1’i sebzeleri en sık tükettiklerini belirtirken %10,6’sı et ve et ürünlerini en sık tükettiklerini belirtmişlerdir. Yağlı besinleri en sık tükettiklerini bildiren öğrencilerin oranı %4,7 oldukça azdır. Bakkal (2007) tarafından koroner arter hastalığı tanısı konmuş kişilerin beslenme alışkanlıkları ve bilgi düzeyleri üzerinde yapılan araştırmada, kadın hastaların şişmanlık oranları erkeklere göre daha yüksek bulunmuştur. Hastaların genel beslenme bilgisinin %31,3 yeterli, %46,1 yetersiz, %22,2 iyi ve %0,4 çok iyi düzeyde, %7,0’ının yağ bilgisinin iyi düzeyde olduğu, %49,6’sının günde üç öğün yemek yedikleri ve ana öğünleri çoğunlukla atlamadıkları saptanmıştır. Öğün atlayanların gösterdikleri sebepler vakit yokluğu ve alışkanlık olmaması olarak sıralandığı belirlenmiştir. Katılımcı erkeklerin %98,8’i ve kadınların tamamı kalp sağlığını korumak için margarin tüketilmemelidir ifadesinin doğru olduğunu bilmişlerdir. Hastaların %66,2 oranında beyaz ekmek, %24,5 oranında kepekli ekmek tükettikleri saptanmıştır. Hastaların yemek pişirmek için evlerinde kullandıkları yağ çeşidi %73,5 ile ayçiçeği yağı, %31,7 mısırözü yağı, %15,2 tereyağı ve %6,5 zeytinyağı olarak gösterilmiştir. Soya yağı ve kuyruk yağı hastalar 61 tarafından hiç kullanılmamaktadır. Diğer yağları hiç tüketmeyenlerin oranları; %97,8 fındık yağı, %95,2 yumuşak margarin, %83,9 sert margarin, %75,2 zeytinyağı olarak saptanmıştır. Çetin (2007) tarafından, yetişkin tüketicilerin besin tercihleri ve sağlıklı beslenmeye yönelik tutumları üzerinde cinsiyet faktörünün etkisinin araştırıldığı çalışmada, katılımcıların %72,7’sinin günde üç öğün yemek yedikleri ve en çok atlanan öğünün kahvaltı olduğu saptanmıştır. Bireylerin %55,8’i öğün aralarında besin tükettiğini, %28,4’ü bazen tükettiğini ve %15,8’i tüketmediğini belirtmiştir. En çok tercih edilen ekmek çeşidi erkekler için tam buğday ekmeği, kadınlar için kepekli ekmektir. Katılımcılar aşırı yağdan kaçınmanın, daha az kolesterol içeren yiyecekler tüketmenin ve aşırı şeker tüketiminin kendileri için önemli olduğunu belirtmişleridir. Araştırma sonucunda cinsiyete göre sağlıklı beslenmeye yönelik tutumlarda ortaya çıkan farkın önemli olduğu bulunmuştur. Katılımcıların %86,3 oranında beslenme eğitimi almadıkları %13,7 eğitim aldıkları saptanmıştır. Bireylerin %76,5 oranında beslenme ile ilgili haberleri takip ettikleri, bu haberleri izledikleri kaynak olarak sırası ile %51,2 televizyon, %43,5 gazete-dergi, %39,2 internet, %7,8 kitaplar, %4,9 radyo ve %10,8 hepsi olarak saptanmıştır. Bireylerin fast-food yiyecek restoranlarında en çok tercih ettikleri yiyecekler sırası ile ızgara etköfte, salata, et döner olarak geleneksel fast-food gıdaları tercih ettikleri saptanmıştır. Ekmek üzerine tereyağı veya margarin sürüp yerim diyenlerin oranı %48,3 olarak belirlenmiştir. Onur (2007) tarafından ailelerin beslenme bilgi düzeyleri ile sebze-meyve tüketim alışkanlıkları üzerine yapılmış olan çalışmada, katılan bireylerin %87,6’sının beslenme eğitimi aldığı ve beslenme bilgisi puan ortalamalarının iyi seviyede olduğu saptanmıştır. Bireylerin %11,5’i her zaman, %23,0’ünün bazen öğün atladığı belirlenmiştir (p<0,05). En çok atlanan öğün kahvaltıdır. Her iki gelir grubunda da öğün atlama nedeni vaktim olmuyor olarak gösterilmiştir. Düşük gelir düzeyindeki bireylerin %95,3’ü, yüksek gelir düzeyindeki bireylerin ise %37,7’si her zaman kahvaltı yapmaktadır. Araştırmaya katılan bireylerin sebzelerin haşlama sularını dökmeyip değerlendirme davranışları düşük gelir seviyesinde %11,7 ve yüksek gelir 62 seviyesinde %58,5 arasında anlamlı farklılıklar (p<0,05) bulunmaktadır. Ailelerin öğle ve akşam yemeklerinde tükettikleri yiyecek çeşitlerine göre düşük gelir seviyesindeki ailelerin kuru baklagiller, börekler ve çorbaları yüksek gelir seviyesine göre daha fazla tükettikleri saptanmıştır. Diğer yemek çeşitleri arasında anlamlı bir fark saptanamamıştır. Ailelerin besin seçerken dikkat ettikleri özellikler karın doyurucu nitelikte olmaları, alışkanlıklarına uygun olması ve bütçeye uygun olması tüm katılımcılar tarafından gösterilmişken, düşük ve yüksek gelir seviyesinde kalori ve besin değerleri %33,9 ve %32,7 olarak belirtilmiştir. Ataman (2007) tarafından, hipertansiyon hastalarının beslenme alışkanlıkları temel alınarak yaşam tarzı faktörlerinin belirlenmesi için yapılmış olan çalışmada, hastaların %37,4’ünün bitkisel sıvı yağları tercih ettiği, %22,2’sinin hayvansal yağ, %4’ünün margarin, %36,4’ünün hayvansal ve bitkisel yağları karışık kullandıkları bulunmuştur. Bireylerden, günlük 100 gr.dan az kuruyemiş tüketenlerin oranı cevap verenler içerisinde %48’dir. Yılmaz ve arkadaşları (2007) tarafından, üniversite öğrencilerinin beslenme alışkanlıklarının incelenmesi için yürütülen araştırmada, öğrencilerin %69,7’sinin beslenme eğitimi aldığı, eğitim alanların %95,9’unun bu eğitimi okul içinde aldığı belirlenmiştir. Öğrencilerin %90,3’ünün öğün atladığı, en fazla atlanan öğünün %65,8 ile öğle yemeği olduğu saptanmıştır. Öğün atlama nedenleri %51,3 ile zaman olmaması, %43,0 iştahı olmaması şeklinde sıralanmıştır. Öğrencilerin yemek seçiminde dikkat ettikleri etmenler sırası ile %77,7 temiz bir ortamda hazırlanmış olması, %55,4 istenilen yemek olması, %50,9 doyurucu olması, %44,0 kullanılan malzemenin kalitesi ve %34,3 fiyat olarak gösterilmiştir. Kaya (2008) tarafından, ilköğretim okullarındaki öğrencilerde beslenmeobezite-fiziksel aktivite ilişkisinin değerlendirilmesi konulu araştırmada, öğrencilerin beden kitle indeksi ile anne-babanın eğitim düzeyi arasında anlamlı bir ilişki (p>0,05) görülmemiştir. Beden kitle indeksi ve ara öğün tüketimi arasında da anlamlı ilişki (p>0,05) bulunamamıştır. Öğle yemeği tüketim düzeni ile beden kitle indeksi arasında anlamlı (p<0,05) ilişki saptanmıştır. 63 Kılıç (2008) tarafından tüketicilerin gıda güvenliği ile ilgili bilgi, tutum ve davranışlarının saptanması için yapılan çalışmada, katılımcıların gıdaları satın alırken dikkat ettikleri kriterlerin %23,7’sinin TSE güvencesine, %22,0’sinin son kullanma tarihine, %13,7’sinin markasına dikkat ettiği belirlenmiştir. Tüketicilerin gıda güvenliği ile ilgili %42,7’sinin eğitim aldığı, %57,3’ünün eğitim almağı saptanmıştır. Gıda güvenliği ile ilgili bilgi alınan kaynak olarak %44,1 okul, %29,4 televizyon, %23,5 gazete ve dergiler, %3,0 arkadaş çevresi gösterilmiştir. Kirici Oruç (2008) tarafından otuz yaş üstü obez kadınların antropometrik ve biyokimyasal bulguları ile beslenme durumları arasındaki ilişkinin saptanması için yapılan çalışmada, bireylerin %41,3’ü öğün atladığını, %37,5’i bazen öğün atladığını, %21,3 öğün atlamadığını belirtmiştir. Atlanan öğünler ise %49,2 ile kahvaltı, %38,1 öğle yemeği ve %12,7 akşam yemeği olarak sıralanmıştır. Öğün atlama nedenleri sırası ile canı istemediği için, zayıflamak için, gereksiz bulduğu için, unuttuğu-fırsat bulamadığı için olarak sıralanmıştır. Bireylerin öğün aralarında besin tüketme durumları %66,2 tüketir, %18,8 bazen tüketir ve %15,0 tüketmez şeklinde gösterilmiştir. Öğün aralarında en çok tüketilen besinler %51,5 kek-bisküvi, %44,1 meyve, %20,6 simit-poğaça, %19,1 cips-çikolata, %10,3 hazır meyve sularıkola-gazoz, %7,4 sandviç-tost ve %4,4 süt-ayran şeklinde sıralanmıştır. Bireylerin %55,0’i fast food tükettiğini belirtmiştir. Hastaların çorba pişirme yöntemleri içerisinde yağda kavurma (1.93 ± 0.084) ve yağ yakıp üstüne dökme (1.83 ± 0.792) en çok kullanılan iki yöntem olarak gösterilmektedir. Bireylerin makarna pişirme yöntemi olarak en çok kullandıkları yöntem haşlayıp suyunu dökme, sebze pişirmede en çok kullanılan yöntem kendi suyunda ya da az suda pişirme olarak belirlenmiştir. Kuru baklagillerin pişirilmesinde ise en çok kullanılan yöntem haşlanıp suyunu dökmeden pişirme olduğu saptanmıştır. Ekmen (2008) tarafından kız meslek lisesi öğrencilerinin tükettikleri atıştırmalık besinlerin besin öğesi katkılarının araştırıldığı çalışma sonuçlarına göre öğrencilerin sabahtan akşama doğru, atıştırmalık tüketim miktarının arttığı belirlenmiştir (p<0,001). Öğrencilerin %47,3’lük kısmı her zaman çikolata, cips ve şekerleme gibi yiyecekleri, ikinci sırada ise kola, hazır meyve suları gibi içecekleri 64 tükettiklerini belirtmişlerdir. Öğrencilerin günlük aldıkları toplam enerjinin %45,7’si atıştırmalıklardan gelmektedir. Öğrencilerin ana ve ara öğün tüketim sıklığı %39,3 dört öğün, %38,0 üç öğün %16,0 iki öğün ve %6,7 beş öğün olarak belirlenmiştir. Düzenli kahvaltı yapanların oranı %30,7 iken hiç yapmayanların oranı %24,0 olarak, kahvaltıyı atlama nedeni iştahsızlık %76,0 olarak belirtilmiştir. Öğrencilerin atıştırmalık besinleri daha çok okulda %61,3 tükettikleri ve bu gıdaları okul çevresinden aldıkları %52,0 saptanmıştır. Öğrenciler besinleri en fazla oranla şu şekilde tüketmektedirler; hamur işlerini %70,0 bazen, taze meyve sebzeyi %40,0 bazen, süt-yoğurt %44,7 bazen, çikolata-şekerleme %47,3 her zaman, yağlı tohumlar %52,7 bazen, kuru meyveler %64,7 hiç tüketmem, kola-hazır meyve suları %48,7 bazen tüketirim. Korkmaz (2008) tarafından ilköğretim ikinci basamak öğrencilerinde obezite sıklığı ve beslenme davranışlarının saptanması için yapılmış olan çalışmada, öğrencilerin yağlı ve şekerli gıda tüketimiyle obezite görülme sıklığı arasında anlamlı bir ilişki (p<0,05) olduğu görülmüştür. Öğrencilerin annelerinin çalışma durumu ile obezite görülme sıklığını etkilediği ortaya konmuştur (p<0,05). Bunun yanında annelerin eğitim durumları obezite görülmesini etkilememektedir. Beslenme alışkanlıkları incelendiğinde obez olan öğrencilerin obez olmayan öğrencilere göre obeziteye neden olan yiyecekleri daha sıklıkla tükettikleri saptanmıştır. Özdemir (2008)’in, liseye devam eden kız öğrencilerin beslenme durumlarının ve kilolarından memnun olma durumlarının incelendiği araştırmasında, öğrencilerin %49,7 kahvaltıyı, %68,1 öğle yemeğini ve %80,4 akşam yemeğini her gün tükettiklerini belirtmişlerdir. Adölesanların öğün aralarında en çok sırasıyla %59,2 çikolata, şekerleme vb, %56,7 simit, poğaça ve %56,4 bisküvi, kraker, gofret tükettikleri belirlenmiştir. Öğün atlama nedeni olarak %81,3 canının istememesi, %25,7 zaman yetersizliği, %23,2 alışkanlıklarının olmaması olarak sıralanmıştır. Homafar (2008) tarafından, diyabetik bireylerde balık yağının serum lipit profili üzerine etkilerinin incelendiği araştırmada, katılan bireylere 2 ay boyunda, her öğünden sonra 1 g. balık yağı içeren supplement verilmiştir. Sekizinci haftanın 65 sonunda bireylerin kan lipitlerine bakıldığında erkek ve kadınlarda balık yağı tüketimi sonucunda total kolesterol, trigliserid, LDL kolesterol düzeylerinde anlamlı azalma bulunurken (p≤0,05) HDL-kolesterol miktarında önemli değişiklik olmamıştır (p≥0,05). Araştırmaya katılan bireylerin sadece tek çeşit yağ tüketmedikleri ancak genellikle %76,9’unun sıvı yağ ve %55,4’ünün margarin tükettikleri belirlenmiştir. Bireylerin genellikle tükettikleri ekmek türü sırası ile %35,4 arpa ekmeği, %32,3 normal buğday ekmeği ve %32,3 kepekli ekmek olarak belirlenmiştir. Sözen (2008) tarafından metal sektöründe faaliyet gösteren bir iş yerinde çalışanların beslenme alışkanlıklarının saptanması için yapılmış olan araştırmada, katılımcıların %72,3 ‘ünün her gün düzenli üç ana öğün tüketmekte oldukları ve %62,6’sının öğün dışında yiyecek-içecek tüketme alışkanlığı olduğu saptanmıştır. 28-35 yaş arası işçilerin temel besin gruplarından üç öğünde tüketme sıklığı daha yaşlı olan işçilere göre yüksek bulunmuştur (p=0,028). Đşçilerin %41’inin fast-food türü besin tüketme alışkanlığı olduğu belirlenmiştir. Öğün aralarında tüketilen yiyecek-içecekler sırası ile %52,6 taze meyve, %43,9 hazır kek-bisküvi, %41,5 kuruyemiş, %31,6 hamur işleri, %26,9 gazlı içecekler, %24,0 hazır meyve suları, %8,8 çikolata olarak belirlenmiştir. Đlter (2008) tarafından çalışan kadınlarda besin tüketimi, beslenme alışkanlıkları ve beden kitle indekslerinin değerlendirilmesi için yapılan çalışmada, kadınların %76,1’inin orta ve iyi düzeyde beslenme alışkanlığına sahip olduğu saptanmıştır. Kadınlar arasında öğün atlayanların oranı %61,3’tür. Normal vücut ağırlığına sahip kadınların günde 3-4 öğün yemek yedikleri, öğünlerin dengeli veya dengesiz olmasının beden kitle indeksi ile ilişkisinin anlamlı olmadığı saptanmıştır (p>0,05). Kadınların öğün atlama nedeni olarak sırası ile %42,6 fırsat bulamama, %36,8 canının istememesi ve zayıflamak için %7,4 olarak gösterilmiştir. Şirinoğlu (2008) tarafından 10-14 yaş grubu çocukların beslenme alışkanlıklarını belirlemek amacıyla yürütülen çalışmada, %55,4 oranı ile üç öğün, %22,7 oranı ile dört öğün yediklerini belirtmişlerdir. Öğrencilerin beslenme ile ilgili 66 bilgilerini %68,1 ailelerinden edindikleri belirlenmiştir. Öğrencilerin %89,2 kahvaltı yaptıkları, %56,2 ara öğün yedikleri belirlenmiştir. Öğrencilerin kalori alımı ve annelerinin ve babaların eğitim düzeyleri arasında anlamlı bir fark bulunamamıştır (p>0,05). Ulaş (2008) tarafından hastane personelinin sağlıklı beslenme konusundaki tutum ve davranışları üzerine yapılmış olan araştırmada, bireylerin %42,6 öğün atlamadığı, %26,1 öğün atladığı ve %31,3 bazen öğün atladığı görülmüştür. Araştırma sonucunda ‘yağ oranının düşük olması’ önemlidir olarak belirten kadınların oranı erkeklerden anlamlı derecede fazla bulunmuştur (p<0,005). Bunun yanında eğitim seviyesi yükseldikçe aynı soruya önemlidir cevabı verenlerin oranının arttığı saptanmıştır. Ayçiçeği yağını her gün tüketenlerin oranı %56,0 iken zeytinyağı ve mısırözü yağlarını haftada 1-2 kez tüketirim diyenlerin oranı %49,6ve %73,5 olarak saptanmıştır. Fındık yağı, kuyruk yağı ve soya yağını haftada 1 defadan az tüketirim diyenlerin oranı %95,0’ten fazladır. Yüksel (2008) tarafından muhtaç ailelerdeki 15-49 yaş arası kadınların beslenme ve fiziksel aktivitelerinin saptanması için yapılan araştırmada, kadınların günlük öğün sayılarının ortalama 2.44 ve ara öğün sayısının 0,67 olduğu, kadınların %83,3’ünün öğün atladıkları belirlenmiştir. Adölesanlarda en çok atlanan öğün %76,9 kahvaltı, yetişkinlerde %68,5 öğle yemeği olarak gösterilmiştir. Öğün atlama nedeni adölesanlarda en çok %92,3 zaman yetersizliği, yetişkinlerde en çok %51,4 maddi yetersizlik olarak gösterilmiştir. Küçükerdönmez (2008) tarafından, mevsimsel değişikliklerin üniversite öğrencilerinin besin tüketimi, beslenme alışkanlıkları üzerine etkisini araştırdığı çalışmada, mevsime göre yağdan alınan enerji miktarında farklılık olmadığını saptamıştır. Öğrencilerin %85,7’sinin günde üç öğün yediği, %60,0’ının bazen öğün atladığı, en çok atlanan öğünün %46,2 ile öğle yemeği olduğu, en fazla oranda gösterilen öğün atlama sebebinin %61,5 ile zaman yetersizliği olduğu saptanmıştır. Öğrencilerin öğle yemeklerinde en çok tercih ettikleri yemekler sırasıyla %71,4 çorbalar, %60,0 pilav-makarna-börek, %60,0 salata, %54,3 köfte-kebap olarak 67 belirtilmiştir. Akşam yemekleri için sırası ile %91,4 çorba, %80,0 pilav-makarnabörek, %80,0 salata, %65,7 tavuk-balık-hindi, %60,0 zeytinyağlı sebze yemekleri, %54,3 kuru baklagil yemekleri ve %54,3 etli sebze yemekleri olarak saptanmıştır. Kahvaltıda yağ tüketme durumu %54,5 ile tereyağı, %36,4 yumuşak kase margarini ve %13,6 katı margarin olarak belirlenmiştir. Çorbalar için %68,6 ayçiçeği yağı, et yemekleri için %70,6 ayçiçeği yağı, sebze yemekleri için %54,3 ayçiçeği yağı ve %37,1 zeytinyağı, kuru baklagil yemekleri için %65,7 ayçiçeği yağı, zeytinyağlı yemekler için %57,1 zeytinyağı, kızartmalar için %77,1 ayçiçeği yağı, hamur tatlıları için %60,0 margarin, hamur işleri için %58,1 margarin kullanıldığı tespit edilmiştir. Ongan (2008) tarafından, okul beslenme programına katılan ve katılmayan öğrencilerin enerji ve besin öğeleri gereksinimleri açısından değerlendirilmesi için yaptığı araştırmada, annelerin eğitim durumu ile öğrencilerin beden kitle indeksleri arasında anlamlı bir ilişki olduğu belirlenmiştir (p<0,05). Okul beslenme programına katılan öğrencilerin katılmayanlara oranla daha az yağ (p<0,05) ve daha çok posa (p<0,05) tükettikleri saptanmıştır. Öğrencilerin %75,0’i ara öğün tükettiklerini belirtmişlerdir. Ünsal (2008) tarafından, diyet eğitiminin hiperlipidemik hastaların beslenme alışkanlıkları, bilgi düzeyleri ve beslenme durumuna etkisinin değerlendirilmesi için yaptığı çalışmada, eğitim sonrasında ara öğünlerde meyve tüketiminin arttığı, simitpoğaça-bisküvi ve kraker tüketiminin azaldığı belirlenmiştir. Verilen eğitimden sonra bireylerin tereyağı tüketiminin olmadığı, zeytinyağı ve bitkisel yağ tüketiminde eğitim öncesine göre artış, ekmeğe yağ sürme alışkanlıklarında ise azalma olduğu gözlenmektedir. Eğitim sonrası sonuçlarına göre, kolesterol ve trigliserid değerlerinde önemli oranda düşüşler gözlenmektedir. Okur (2008) tarafından, derin yağda kızartma işleminin bazı bitkisel sıvı yağların yağ asidi bileşimleri üzerine etkilerinin saptanması için yaptığı araştırmada, riviera zeytinyağı, rafine ayçiçeği yağı, rafine soya yağı, rafine fındık yağı ve rafine mısırözü yağları ile ev tipi kapaklı ve otomatik termostat kontrollü elektrikli fritöz kullanılmıştır. Yağlarda her defasında farklı 200 g.lık patates dilimleri, 2 litre yağ 68 içinde 4 dakikalık süreyle 175 ± 5 0C aralıklı olarak kızartma işlemi 10 defa gerçekleştirilmiştir. Kızartma periyodunda, bütün yağ çeşitlerinde % serbest yağ asitliği sürekli artışlar göstererek kızartma işlemi sonunda en üst seviyeye ulaşmıştır. Kızartma işlemleri, linoleik ve linolenik asitlerin trans izomerlerinde artışa neden olmamıştır. Trans oleik asit içeriği ise az miktarda ancak istatistiksel açıdan (p<0,01) önemli artış göstermiştir. Şimşek (2008) tarafından yürütülen kızartma yağlarının kararlılığı ve termal yöntemler ile kalitesinin belirlenmesi konulu araştırmada, bir seri kızartma yağlarının (mısır, ayçiçeği, soya ve fındık) oksidatif kararlılığını belirlemek için diferansiyel taramalı kalorimetri kullanılarak çalışılmıştır. Yağ örnekleri okside edilmiştir. Sonuçlar fındık yağının diğer yağlara göre yüksek kararlılığa sahip olduğunu göstermektedir. En kararsız yağ ayçiçeği yağıdır. Kararlılık sıralaması; fındık yağı, mısır yağı, soya, ayçiçeği yağı şeklindedir. Bunun nedeninin de yağların doymamış yağ asidi içeriğine bağlı olduğu sonucuna varılmaktadır. Doymamış yağ asidi içeriği daha fazla olan ayçiçeği yağının daha kararsız olduğu görülmüştür. Keskin (2009) tarafından, öğrencilere verilen beslenme eğitiminin besin tüketimlerine etkisinin araştırıldığı çalışmada, deney grubunda öğrencilerin ön testte kahvaltı öğününü atlama sıklığındaki en yüksek dağılım %38,5 ile iki haftada bir olduğu, eğitim sonrası bu surumun %25,0’a gerilediği görülmüştür. Ön testte kahvaltı öğününü öğrencilerin %34,6’sı atlamazken, eğitim sonrası bu oran %66,7 olarak bulunmuştur. Deney grubunda ön testte öğle öğününü atlayanlar arasından en yüksek dağılımı %51,9 ile haftada 1-2 kez olduğu bulunmuştur. Son testte ise aynı atlama sıklığının oranı %17,9’a düşüş göstermiştir. Deney grubunda ön testte öğle öğününü %28,2 hiç atlamazken son testte %55,1’e yükselmiştir. Beslenme bilgi notları ön test ve son test sonuçları arasındaki fark anlamlı bulunmuştur (p<0,05). Öğrencilere verilen eğitim deney grubu öğrencilerinde besin tüketimlerinde genel anlamda artış meydana getirmiştir. 69 Gümüş (2009) tarafından, adolesanların beslenme ve fiziksel aktivite durumlarının sağlık ve vücut kompozisyonları ile ilişkisinin saptanması için yürütülen çalışmada, erkeklerin %69,6’ısnın, kızların %91,6’sının öğün atladığı, en çok atlanan öğünün iki grupta da kahvaltı olduğu saptanmıştır. Öğün atlama nedenleri, erkeklerde en yüksek oran %60,0 ile zamansızlık, kızlarda %68,4 ile isteksizlik olarak gösterilmiştir. Adolesan erkeklerin %15,7’sinin sağlıklı beslenme indeksi puanı kötü, %80,9’unun puanı orta ve %3,5’inin puanı iyi olarak değerlendirilmiştir. Öğrencilerin %58,1’i margarini hiç tüketmediğini, tereyağını %23,7 her gün tükettiğini, %37,9 hiç tüketmediğini belirtmiştir. 70 4- ARAŞTIRMANIN YÖNTEMĐ Bu araştırma Ankara ili Mamak ilçesinde yaşayan ailelerin beslenme alışkanlıkları ve yağ tüketim durumlarının saptanması, bu alışkanlık ve tüketim durumlarının bireylerin yaşına, eğitim ve çalışma durumlarına göre değişiklik gösterip göstermediğinin belirlenmesi amacıyla planlanmış ve yürütülmüştür. Ailelerin beslenme alışkanlıkları ve yağ tüketim durumlarının tespiti için alan araştırması yöntemi ve anket formu kullanılmıştır. Alan araştırması, kütüphane dışında birinci el veri toplamak amacıyla, anket veya gözlem formları uygulanmasıyla, hane halkının konut, gelir, tüketim ve eğitim durumlarının tespiti için kullanılan yöntemdir (Arıkan, 2004). 4.1. Araştırmanın Evreni Araştırma evrenini Ankara ili, Mamak ilçesinde yaşayan aileler oluşturmaktadır. Türkiye Đstatistik Kurumu Adrese Dayalı Kayıt Sistemi (ADNKS) verilerine göre Mamak Đlçesi 2008 yılı nüfusu 520.446 kişidir (TÜĐK, 2008). 4.2. Araştırmanın Örneklemi Ankara ili, Mamak ilçesi sınırları içerisinde yaşayan aileler arasından rastgele örneklem yoluyla seçilen 380 aile araştırma örneklemini oluşturmuştur. 4.3. Veri Toplama Tekniği ve Aracı Veri toplama aracı olan anket formu ayrıntılı biçimde yapılmış olan kaynak taraması sonucu oluşturulmuştur. Anket formu oluşturulduktan sonra istatistik konusunda yetkin görüşler alınmış, ön test uygulanmış ve forma son hali verilmiştir. Ekler kısmında sunulan araştırma aracı 41 sorudan oluşan anket formudur. 71 Kişisel bilgiler, beslenme alışkanlıkları ve yağ tüketim düzeyi ve alışkanlıkları bölümleri olmak üzere 3 ana bölümden oluşmuştur. Đlk bölüm olan kişisel bilgiler bölümünde, araştırmanın değişkenlerini oluşturacak olan yaş, eğitim durumu, çalışma durumu yanında cinsiyet bilgilerine yer verilmiştir. Beslenme alışkanlıklarının saptanması için hazırlanan ikinci bölümde, ailelerin beslenme konusundaki doğru ve hatalı davranışlarının saptanması ve öğün atlama, öğün aralarında tüketilen besinlerle ilgili bilgi edinilmesi için 22 soru hazırlanmıştır. Son bölümde ise yağ tüketim düzeyi ve yağ kullanma alışkanlıklarının saptanması, yağları kullanırken uygulanan hatalı davranışlar, yağların saklanması ve yağ satın alırken en çok dikkat edilen noktanın belirlenmesi amacıyla 14 soru hazırlanmıştır. Anket formunun uygulanması, yüz yüze görüşme yöntemi ile rastgele yöntemle seçilmiş ve gönüllü bireylere yapılmıştır. 4.4. Verilerin Analizi ve Değerlendirilmesi Araştırma sonucunda anket formu ile toplanmış olan veriler, “SPSS Statistics 17.0 “ programı ile değerlendirilmiştir. Elde edilen veriler için yaş, cinsiyet, eğitim durumu, çalışma durumu ve beslenme eğitimi alma durumu değişkenleri dikkate alınarak mutlak ve yüzde değerlerini gösteren frekans tabloları hazırlanmıştır. Anketin yukarıda sayılan değişkenleri ile ölçülen beslenme alışkanlıklarını gösteren davranışlar arasında Ki-Kare (χ2) ilişki analizi yapılmıştır. Ki-kare ilişki analizinde göze sayısına karşı duyarlılık olduğundan analizlerin gerçekleşebilmesi için değişkenler, ankette yer verilmiş halinden farklı biçimde toplulaştırılmıştır. Bu toplulaştırma yaş için ‘1= 20-30 yaş genç grup, 2= 31-50 yaş orta yaş grubu ve 3=51 yaş ve üzeri orta yaş üzeri grup’ olarak düzenlenmiştir. Aynı şekilde katılımcıların eğitim durumları ‘1= Đlköğretim Düzeyi ve Altı, 2= Lise Düzeyi ve 3= ÜniversiteYüksekokul Düzeyi’ olarak düzenlenmiştir. Ki-kare ilişki analizi için aşağıdaki hipotezler kurulacaktır: 72 H0 : ............................ kişisel değişkeni ile ......................... beslenme alışkanlığı arasında istatistiksel ilişki yoktur. H1 : ……………….. kişisel değişkeni ile ……………….. beslenme alışkanlığı arasında istatistiksel ilişki vardır. Yapılan Ki-kare ilişki analizi sonucunda; Anlamlılık Düzeyi (P) < Tablo Değeri (α) = 0,05 tablo değerinden küçük ise H1 hipotezi kabul edilmiştir. Yani değişkenler arasında istatistiksel açıdan ilişki vardır sonucuna varılmıştır. Anlamlılık Düzeyi (P) > Tablo Değeri (α) = 0,05 tablo değerinden büyük ise H0 hipotezi kabul edilmiştir. Yani değişkenler arasında istatistiksel açıdan ilişki yoktur sonucuna varılmıştır. Çalışmada çok sayıda Ki-kare ilişki analizi yapılmış olup bu analizlerden sadece istatistiksel olarak anlamlı ilişki olduğu sonucuna varılanlar, bulgular kısmında tablolar halinde sunulmuştur. Đstatistiksel ilişki yoktur sonucuna ulaşılan analizler için ilgili tablo başlığı altında gerekli açıklamalar yapılmıştır. Diğer analizlerin yapılabilmesi için veriler arasında birbiri ile bağlantılı sorularda boyutlar oluşturulmuş ve boyut puanları hesaplanmıştır. Bu boyutlar; 1beslenme bilgilerini edinme kaynağı olarak kitle iletişim araçlarını kullanma durumları, 2- genel beslenme alışkanlıkları ve 3- genel yağ kullanma alışkanlıkları olarak oluşturulmuştur. Đlk boyut olan kitle iletişim araçlarının beslenme bilgi kaynağı olarak kullanılma durumunun saptanması ile ilgili olarak, toplumdaki her bireyin günlük hayatında sıklıkla kullandığı gazete, dergi ve televizyonun doğru beslenme bilgilerinin alınması için kullanılıp kullanılmadığının belirlenmesi hakkındaki sorular olarak belirlenmiştir. Kitle iletişim araçlarında verilen bilgilerin uzman kişiler tarafından hazırlanan beslenme hakkındaki haberler olduğu anket sorularında belirtilmiştir. Kitle iletişim araçlarının topluma doğru bilgilerin verilmesi için kullanılmasının kolaylığı ve bu bilgilerin mutlaka yetkili ve uzman kişilerce verilmesinin, toplum sağlığının korunması açısından faydalı olacağı bilinmektedir. 73 Đkinci boyut olarak belirlenen genel beslenme alışkanlıkları ile ilgili sorular ise; öğün atlama durumu, kahvaltı yapma ve öğünler arasında gıda tüketimi sorularından oluşmaktadır. Üçüncü boyut olarak ele alınan genel yağ kullanma alışkanlıkları boyutu ise; yağların yakarak kullanılması, kızartma işlemi için kullanılan yağ çeşidi ve kaç defa kullanıldığı, kızartma için kullanılan araç ve kullanılmış yağın ne şekilde atıldığı ile ilgili sorulardan oluşmaktadır. Boyut puanlamaları yapılması için doğru davranışlara yüksek, yanlış davranışlara düşük puanlar verilmiş (Ek 3), kişilerin verdikleri cevaplar değerlendirilmiş ve beslenme alışkanlıkları yüksek, orta ve düşük olarak saptanmıştır (Ek 2). Boyut puanları ekler kısmında tablolar halinde verilmiştir. Oluşturulmuş boyutlar için önce ki-kare ilişki analizi testi uygulanmış ve anlamlı ilişki saptanan analiz sonuçları tablolar halinde sunulmuştur. Ki-kare analizi dışında yapılabilecek analizlerin saptanması amacıyla verilerin dağılımı test edilmiştir. Bu işlem için Kolmogorov-Simirnov (K-S) Testi uygulanmıştır. Test sonucunda değerlerin normal dağılım göstermediği belirlenmiştir. Bu nedenle parametrik olmayan t testleri yapılmasına karar verilmiştir. Değişken basamağı iki olan (çalışıyor musunuz? gibi) sorular için Mann-Whitney U testi ve değişken basamağı üç ve üçten fazla olan sorular (yaşınız? gibi) için KruskalWallis testi uygulanmıştır. Kolmogorov-Simirnov (K-S) Testi için kullanılan hipotezler: H0 : Normal dağılım vardır. (Parametrik hipotez testleri uygulanacaktır.) H1 : Normal dağılım yoktur. (Parametrik olmayan hipotez testleri uygulanacaktır.) Mann-Whitney U Hipotez Testi için aşağıdaki hipotezler kurulacaktır: H0 : M1 = M2 istatistiksel fark yoktur. H1 : M1 ≠ M2 istatistiksel fark vardır. 74 Kruskal-Wallis Hipotez Testi için aşağıdaki hipotezler kurulacaktır: H0 : M1 = M2 = M3 istatistiksel fark yoktur. H1 : M1 ≠ M2 ≠ M3 istatistiksel fark vardır. Test sonuçlarına göre; Sig< (α) = 0,05 H1 kabul edilecektir, fark vardır. Sig> (α) = 0,05 H0 kabul edilecektir, fark yoktur. Yapılan tüm analizlerle elde edilen sonuçlar tablolar halinde, ilişki analizi kurulamamış veriler ise yalnızca frekans ve yüzdeleri gösteren grafikler halinde sunulmuştur. Tablo ve grafiklerle gösterilen veriler daha önce konu ile ilgili hazırlanmış olan çalışmaların bulguları ile karşılaştırılarak tablo altlarında yorumlanmıştır. 75 5- BULGULAR VE TARTIŞMA Bu bölümde katılımcıların kişisel bilgileri ile beslenme alışkanlıkları ve yağ tüketim düzeyleri ile yağ tüketim alışkanlıkları ile ilgili tablolar ve açıklamalar yer almaktadır. 5.1. Kişisel Bilgiler Đle Đlgili Bulgular Bu bölümde katılımcıların kişisel bilgileri yer almaktadır. Araştırmaya katılan bireylerin demografik dağılımı aşağıdaki tabloda gösterilmiştir. Tablo 1. Ailelerin Demografik Dağılımları CĐNSĐYET Kadın Erkek YAŞ 20-30 Yaş 31-40 Yaş 41-50 Yaş 51-60 Yaş 61 Yaş ve Üzeri ÖĞRENĐM DURUMU Okur-yazar değil Okur-yazar Đlköğretim mezunu Lise mezunu Üniversite/yüksekokul mezunu ÇALIŞMA DURUMU Evet Hayır MESLEĞĐ Ev Hanımı Memur Đşçi Serbest meslek/ kendi işyeri Emekli Avukat, Doktor Çalışmıyorum (n=380) Sayı 345 35 % 90,8 9,2 97 134 80 43 26 25,5 35,3 21,1 11,3 6,8 22 24 186 114 34 5,8 6,3 48,9 30,0 8,9 98 282 25,8 74,2 273 33 18 29 11 16 9 71,8 8,7 4,7 7,6 2,9 4,2 2,4 76 Tablo 1’de görüldüğü gibi araştırmaya katılan bireylerin %90,8’inin kadın ve %9,2’sinin erkek olduğu belirlenmiştir. Bireylerin yaşları incelendiğinde, katılımcıların %35,3’ünün 31-40 yaş, %25,5’inin 20-30 yaş, %21,1’inin 41-50 yaş, %11,3’ünün 51-60 yaş ve %6,8’inin 61 yaş üzeri olduğu saptanmıştır. Katılımcıların eğitim durumlarına bakıldığında, %48,9’unun ilköğretim okulu, %30,0’unun lise, %8,9’unun yüksekokul ya da üniversite mezunu olduğu tespit edilmiştir. Bunun yanında %6,3’ünün herhangi bir okuldan mezun olamamış ancak okuma-yazma bildiği ve %5,8’inin okuma-yazma bilmediği tespit edilmiştir. Katılımcıların çalışma durumları incelendiğinde, %74,2’sinin çalışmadığı, %25,8’inin çalıştığı saptanmıştır. Katılımcıların %71,8’inin ev hanımı oldukları belirlenmiştir. Çalışan bireylerin %8,7’sinin memur, %7,6’sının serbest meslek sahibi ve %4,7’sinin işçi oldukları saptanmıştır. Yapılan bir araştırmada, araştırmaya katılan kadınların %78,2’sinin ev hanımı %11,5’inin memur olduğu belirlenmiştir (Candemir, 2006). 77 Beslenme Eğitimi 334 87,89% 46 12,11% Evet Hayır Grafik 1. Katılımcıların Beslenme Eğitimi Alma Durumuna Göre Dağılımı Grafik 1 incelendiğinde katılımcıların %12,1’inin beslenme eğitimi aldığı ve %87,9’unun ise beslenme eğitimi almamış olduğu saptanmıştır. Birsen (2004) tarafından yapılan araştırmada katılımcıların %94,0’ünün beslenme eğitimi almadıkları belirlenmiştir. Serter Yiğit (2006) tarafından yapılan araştırmada ise katılımcıların %28,6’sının hiç, %43,7’sinin tam bir beslenme eğitimi almadıkları belirlenmiştir. Çetin (2007) tarafından yetişkin bireyler arasında yapılan çalışmada da diğer çalışmalarla benzer şekilde katılımcıların %86,3’ünün beslenme eğitimi almadığı, %13,7’sinin eğitim aldığı saptanmıştır. 78 5.2. Beslenme Alışkanlıkları Đle Đlgili Bulgular Bu bölümde araştırmaya katılan bireylerin genel beslenme alışkanlıkları incelenmiştir. Beslenme alışkanlıkları ile ilgili veriler iki boyutta değerlendirilmiştir. Bu boyutların ilki beslenme bilgilerini edinme konusunda kitle iletişim araçlarının kullanılması durumudur. Đkinci boyut genel beslenme alışkanlıklarıdır. Bununla birlikte boyutlar dışında tutulmuş olan bulgular çapraz tablolar ile ki-kare ilişki analizi kapsamında incelenmiştir. Beslenme Bilgilerinin Kaynağı 26 6,8% 14 3,7% 7 2 6 4 0,5%1,6%1,1% 1,8% 35 9,2% 65 17,1% 221 58,2% Eğitim aldım Komşu ve arkadaş çevresi Beslenme uzmanları, diyetisyen Televizyon, radyo, internet vb. Dergi, gazete, broşür, kitaplar vb. Doktorlar Aile ve yakın akrabalar Gıda satış elemanları Arkadaşlar Grafik 2. Katılımcıların Beslenme Bilgilerini Edindikleri Kaynaklara Göre Dağılımı Grafik 2 incelendiğinde araştırmaya katılan bireylerin beslenme konusundaki bilgilerini %58,2’sinin aile içinde, %17,1’inin televizyon, radyo ve internetten, %6,8’inin komşu ve arkadaş çevresinden ve %9,2’sinin aldıkları eğitimden beslenme bilgilerini edindikleri tespit edilmiştir. 79 Benzer şekilde Yolalan Demirel (1997) tarafından, farklı sosyo-ekonomik düzeydeki kadınların yiyecek hazırlama, saklama ve satın alma durumları arasındaki farkları ortaya koymak amacı ile yürütülen çalışmada, kadınların beslenme bilgilerini öğrendikleri kaynaklar üç farklı ekonomik düzeyde de %51,9 anne ve aile büyükleri olarak belirtilmiştir. Önay (2006) tarafından yapılan çalışmada ise bilgi kaynağı olarak %36,4 sağlık personeli, %13,6 diyetisyen, %31,8 aile-yakınlar, %18,2 kitle iletişim araçları olduğu belirlenmiştir. Karasu (2006)’nın yaptığı çalışmada da beslenme bilgilerini edindikleri kaynakları ifade eden öğrencilerin %58,1’inin ailelerinden, % 37,3’ünün televizyondan, % 36,9’unun okuldan, %33,8’inin gazeteden bilgi edindiği tespit edilmiştir. Türkmenoğlu Şimşek (2007) ise öğrencilerle yaptığı çalışmada öğrencilerin beslenme ile ilgili bilgilerini %67,3’ü ailelerinden, %45,1’i okulda derslerden, %15,2’si dergi ve gazetelerden, %12,9’u radyo ve televizyondan ve %11,6’sı beslenme kitaplarından öğrendikleri saptamıştır. Şirinoğlu (2008)’nun öğrencilerin beslenme alışkanlıklarını saptamak amacıyla yürüttüğü çalışmada öğrencilerin beslenme ile ilgili bilgilerini %68,1’inin ailelerinden edindikleri belirlenmiştir. Konu ile ilgili yapılan bu çalışmalar çalışmamızla paralellik göstermektedir. Tüm bu sonuçlar değerlendirildiğinde bireylerin beslenme ile ilgili bilgilerini edindikleri en önemli kaynak olarak gösterilen ailede öğrenilen tutum ve davranışların hayat boyu devam ettiği ve doğru beslenme alışkanlıklarının bireylere anaokulu ve anasınıfı düzeyinde aileleri tarafından verilmesinin önemi çok büyüktür. 80 Tablo 2. Katılımcıların Beslenme Bilgilerini Edindikleri Kaynaklar Đle Öğrenim Durumuna Göre Dağılımı (Đkili Đlişki Tablosu ve Ki-Kare Đlişki Analizi Sonuçları) Beslenme ile ilgili bilgilerinizi nerden edindiniz? Öğrenim Durumu Đlköğretim ve Altı Lise ÜniversiteYüksek okul Toplam 46 25 8 79 Toplam % 13,3 7,2 2,3 22,9 Aile, Akraba, Komşu ve Sayı Arkadaş Çevresi Toplam % 172 69 13 254 49,9 20,0 3,8 73,6 8 1 3 12 Toplam % 2,3 0,3 0,9 3,5 Sayı 226 95 24 345 Kitle Đletişim Araçları Doktor, Diyetisyen vb. Toplam Sayı Sayı Toplam % 65,5 27,5 7,0 100,0 (2 hücre (22,2%) beklenen frekans 5’den küçük değildir. En küçük beklenen frekans 0,83’dür.) χ2 = 10,926; SD= 4 ve P= 0,027 Tablo 2’den görüldüğü gibi; ilköğretim altı kişilerin %49,9’unun, lise mezunu olanların %20,0’sinin beslenme bilgilerini aile, akraba, komşu ve arkadaş çevresinden edindikleri; ilköğretim altı kişilerin %13,3’ünün kitle iletişim araçlarından beslenme bilgilerini edindikleri saptanmıştır. Beslenme eğitimi almamış katılımcıların beslenme ile ilgili bilgilerini edindikleri kaynaklar ile öğrenim durumu değişkeni karşılaştırılmış ve aralarındaki ilişki istatistiksel açıdan anlamlı (p<0,05) bulunmuştur. Beslenme bilgilerini edindikleri kaynaklar ile diğer değişkenler arasında da ilişki olup olmadığı araştırılmış ve yaş ve çalışma durumu ile beslenme bilgilerinin edinildiği kaynaklar arasında anlamlı bir ilişki saptanamamıştır (p>0,05). Bu sonuca göre bireylerin beslenme bilgilerini edindikleri kaynaklar ile yaşları ve çalışma durumları arasında ilişki yokken, öğrenim durumlarının beslenme bilgilerini edinme kaynaklarını etkilediği söylenebilir. 81 Tablo 3. Beslenme Bilgilerini Edinme Kaynağı Olarak Kitle Đletişim Araçlarını Kullanma Durumu (Boyut 1) Đle Cinsiyete Göre Dağılımı (Đkili Đlişki Tablosu ve Ki-Kare Đlişki Analizi Sonuçları) Beslenme Bilgilerini Edinme Kaynağı Olarak Kitle Đletişim Araçlarını Kullanma Durumu Düşük Orta Yüksek Toplam Cinsiyet Kadın Erkek Toplam Sayı 118 18 136 Toplam % 31,1 4,7 35,8 79 11 90 Toplam % 20,8 2,9 23,7 Sayı 148 6 154 Toplam % 38,9 1,6 40,5 Sayı 345 35 380 Toplam % 90,8 9,2 100,0 Sayı (0 hücre (0,0%) beklenen frekans 5’den küçük değildir. En küçük beklenen frekans 8,29’dur.) χ2 = 8,812; SD= 2 ve P= 0,012 Tablo 3 incelendiğinde cinsiyete göre kadınların %38,9’unun yüksek, erkeklerin %1,6’sının yüksek davranış puanlarına sahip oldukları tespit edilmiştir. Beslenme bilgileri için kitle iletişim araçlarını kullanma durumu ile cinsiyet arasında anlamlı bir ilişki söz konusudur (p<0,05). Kitle iletişim araçlarından beslenme ile ilgili bilgileri alıp kullanan ve bu boyuttan yüksek davranış puanı alan kadın oranı yüzde olarak erkeklerden fazladır. Kadınların erkeklere oranla beslenme bilgileri kaynağı olarak kitle iletişim araçlarından daha çok faydalandıkları söylenebilir. Çetin (2007) tarafından, yetişkin tüketicilerin besin tercihleri ve sağlıklı beslenmeye yönelik tutumları üzerinde cinsiyet faktörünün etkisinin araştırıldığı çalışmada bireylerin %76,5’inin beslenme ile ilgili haberleri takip ettikleri belirlenmiştir. Bu haberleri izledikleri kaynak olarak sırası ile %51,2 televizyon, %43,5 gazete-dergi, %39,2 internet, %7,8 kitaplar, %4,9 radyo ve %10,8 hepsi olarak saptanmıştır. Kitle iletişim araçlarını takip eden kadınların oranının %83,5 erkeklerden %69,5 fazla olduğu saptanmıştır. 82 Tablo 4. Beslenme Bilgilerini Edinme Kaynağı Olarak Kitle Đletişim Araçlarını Kullanma Durumu (Boyut 1) Đle Yaşa Göre Dağılımı (Đkili Đlişki Tablosu ve Ki-Kare Đlişki Analizi Sonuçları) Beslenme Bilgilerini Edinme Kaynağı Olarak Kitle Đletişim Araçlarını Kullanma Durumu Düşük Orta Yüksek Toplam Yaş 20-30 Yaş Arası 31-50 Yaş Arası 51 ve Üzeri Toplam Sayı 30 71 35 136 Toplam % 7,9 18,7 9,2 35,8 Sayı 20 54 16 90 Toplam % 5,3 14,2 4,2 23,7 Sayı 47 89 18 154 12,4 23,4 4,7 40,5 97 214 69 380 25,5 56,3 18,2 100,0 Toplam % Sayı Toplam % (0 hücre (0,0%) beklenen frekans 5’den küçük değildir. En küçük beklenen frekans 16,34’dür.) χ2 = 11,072; SD= 4 ve P= 0,026 Tablo 4’e göre 31-50 yaş arası katılımcıların %23,4’ünün yüksek, %18,7’sinin düşük, %14,2’sinin orta düzeyde davranış puanı alarak kitle iletişim araçlarını beslenme bilgilerini edinmek için kullandıkları, 20-30 yaş arası katılımcıların ise %12,4’ünün yüksek puan alarak kitle iletişim araçlarını kullandıkları saptanmıştır. Yapılan analiz sonucunda beslenme bilgileri için kitle iletişim araçlarını kullanma durumu ile yaş değişkeni arasında istatistiksel açıdan anlamlı bir ilişki olduğu saptanmıştır (p<0,05). Tablo incelendiğinde 51 yaş ve üzeri katılımcıların yarısına yakınının Boyut 1 için düşük puan aldığı, bununla birlikte 20-30 yaş arasındaki katılımcıların yaklaşık yarısının yüksek puan aldığı görülmektedir. Bu da yaşı genç olan katılımcıların kitle iletişim araçlarını beslenme bilgi kaynağı olarak daha çok kullandıklarını göstermektedir. 83 Tablo 5. Beslenme Bilgilerini Edinme Kaynağı Olarak Kitle Đletişim Araçlarını Kullanma Durumu (Boyut 1) Đle Beslenme Eğitimi Alma Durumuna Göre Dağılımı (Đkili Đlişki Tablosu ve Ki-Kare Đlişki Analizi Sonuçları) Beslenme Bilgilerini Edinme Kaynağı Beslenme Đle Đlgili Eğitim Alma Olarak Kitle Đletişim Araçlarını Durumu Kullanma Durumu Evet Hayır Düşük Orta Yüksek Toplam Toplam Sayı 12 124 136 Toplam % 3,2 32,6 35,8 5 85 90 Toplam % 1,3 22,4 23,7 Sayı 29 125 154 Toplam % 7,6 32,9 40,5 Sayı 46 334 380 12,1 87,9 100,0 Sayı Toplam % (0 hücre (0,0%) beklenen frekans 5’den küçük değildir. En küçük beklenen frekans 10,89’dur.) χ2 = 11,553; SD= 2 ve P= 0,003 Tablo 5’e göre beslenme eğitimi almayan katılımcıların %32,9’unun yüksek, %32,6’sının düşük, %22,4’ünün orta düzeyde davranış puanı ile kitle iletişim araçlarını kullandıkları belirlenmiştir. Beslenme ile ilgili eğitim alanların ise %7,6’sının yüksek düzeyde davranış puanı alarak kitle iletişim araçlarını kullandıkları saptanmıştır. Beslenme bilgileri için kitle iletişim araçlarını kullanma durumu (Boyut 1) ile beslenme eğitimi alma durumu arasında anlamlı bir ilişki olduğu görülmektedir (p<0,05). Kitle iletişim araçlarında beslenme ile ilgili çıkan haber, makale vb. orta düzeyde yararlananlar beslenme eğitimi almamış olan grupta daha yüksek orandadır. Birsen (2004) tarafından yürütülen çalışmada katılımcıların %94,0’ünün beslenme eğitimi almadıkları, beslenme ile ilgili haberleri takip ettikleri kaynakların sırası ile %52,0 televizyon, %40,5 gazete, %16,0 radyo, %13,0 bilimsel dergi, %11,5 kitaplar, %8,5 magazin dergisi ve %1,0 internet olarak tespit edilmiştir. 84 Tablo 6. Beslenme Bilgilerini Edinme Kaynağı Olarak Kitle Đletişim Araçlarını Kullanma Durumu (Boyut 1) Đle Öğrenim Durumuna Göre Dağılımı (Đkili Đlişki Tablosu ve Ki-Kare Đlişki Analizi Sonuçları) Beslenme Bilgilerini Edinme Kaynağı Olarak Kitle Đletişim Araçlarını Kullanma Durumu Düşük Orta Yüksek Toplam Öğrenim Durumu Đlköğretim ve Altı Lise Sayı 108 24 4 136 Toplam % 28,4 6,3 1,1 35,8 50 29 11 90 13,2 7,6 2,9 23,7 74 61 19 154 Toplam % 19,5 16,1 5,0 40,5 Sayı 232 114 34 380 Toplam % 61,1 30,0 8,9 100,0 Sayı Toplam % Sayı ÜniversiteYüksek okul Toplam (0 hücre (0,0%) beklenen frekans 5’den küçük değildir. En küçük beklenen frekans 8,05’dir.) χ2 = 32,564; SD= 4 ve P= 0,000 Tablo incelendiğinde kitle iletişim araçlarının kullanılma durumu konusunda öğrenim durumu istatistiksel açıdan fark yaratmaktadır (p<0,05). Đlköğretim ve altı eğitim düzeyinde olan katılımcıların %28,4’ü beslenme bilgileri için kitle iletişim araçlarını kullanma durumu için düşük davranış puanı alırken lise ve üzeri eğitim durumuna sahip olan katılımcıların %5,0’i yüksek davranış puanı almışlardır. Beslenme bilgileri için kitle iletişim araçlarını kullanma durumu ile katılımcıların çalışma durumları arasında yapılan ki-kare analiz sonucunda anlamlı bir fark elde edilememiştir (p>0,05). Birsen (2004) tarafından memurlar üzerinde yapılan çalışmada beslenme ile ilgili haberleri takip ettikleri kaynakların sırası ile %52,0 televizyon, %40,5 gazete, %16,0 radyo, %13,0 bilimsel dergi, %11,5 kitaplar, %8,5 magazin dergisi ve %1,0 internet olarak tespit edilmiştir. 85 Tablo 7. Beslenme Bilgilerini Edinme Kaynağı Olarak Kitle Đletişim Araçlarını Kullanma Durumunun (Boyut 1) Demografik Değişkenlere Göre Hipotez Beslenme Bilgileri Đçin Kitle Đletişim Araçlarını Kullanma durumu Test Sonuçları Tablosu Değişkenler Cinsiyet Kadın Erkek Gözlem Sayısı Ortalama 345 35 195,16 144,57 Evet 98 188,53 Hayır 282 191,18 Evet 46 233,23 Hayır 334 184,62 20-30 Yaş 31-50 Yaş 51 veÜzeri 97 214 69 209,60 195,90 146,88 232 166,29 114 34 224,66 241,15 Test Đstatistiği Anlamlılık (P) 4430,0 0,009* 13625,0 0,835 5716,5 0,004* 14,657 0,001* 30,192 0,000* (*) P < α = 0,05 Çalışma Durumu P > α = 0,05 Beslenme Eğitimi Alma (*) P < α = 0,05 Yaş (*) P < α = 0,05 Öğrenim Durumu Đlköğretim ve Altı Lise ÜniversiteYüksek Okul (*) P < α = 0,05 Beslenme bilgileri için kitle iletişim araçlarını kullanma durumu boyutu için yukarıdaki tabloda görülen değişkenler arasında yapılan Mann-Whitney U (M-W-U) ve Kruskal-Wallis (K-W) hipotez testleri uygulanmıştır. Test sonuçlarına göre cinsiyete göre kitle iletişim araçlarını kullanma durumu arasında istatistiksel açıdan fark saptanmıştır (p=0,009). Yani kadınlar beslenme konusunda bilgi edinmek için kitle iletişim araçlarını erkeklerden daha çok kullanmaktadırlar. Beslenme eğitimi alma durumu değişkeni ile yapılan test sonucu da istatistiksel açıdan anlamlı bulunmuştur (p=0,004). Bu durum da beslenme eğitimi alan 86 katılımcıların almayanlara göre daha yüksek oranda kitle iletişim araçlarından faydalandıklarını göstermektedir. Beslenme bilgileri için kitle iletişim araçlarını kullanma durumu boyutu için yaş değişkeni ile analiz yapıldığında istatistiksel açıdan anlamlı bir fark (p=0,001) bulunduğu saptanmıştır. Yapılan analiz sonucuna göre genç katılımcıların (20-30 yaş) diğer yaş gruplarına göre daha yüksek oranda kitle iletişim araçlarını kullandıkları, yaş büyüdükçe kitle iletişim araçlarını kullanma oranının azaldığı saptanmıştır. Öğrenim durumu değişkeni ile yapılan analiz sonucunda da istatistiksel açıdan anlamlı (p=0,000) bir fark olduğu saptanmıştır. Analiz sonucuna göre öğrenim durumu yükseldikçe kitle iletişim araçlarından faydalanma ile ilgili boyut puanının arttığı saptanmıştır. En yüksek oranda üniversite ve yüksekokul mezunları, ikinci sırada lise mezunları ve en düşük oranda ilköğretim ve altında öğrenim durumuna sahip katılımcıların yer aldığı saptanmıştır. Analiz için kullanılan demografik değişkenler arasında yalnızca çalışma durumunun kitle iletişim araçlarından faydalanma konusunda istatistiksel açıdan fark yaratmadığı saptanmıştır (p=0,835). Yapılan hipotez ve ilişki analizi testleri benzer sonuçlar vermiştir. Bu durumda beslenme bilgileri için kitle iletişim araçlarını kullanma durumu hakkında yapılan analizler incelendiğinde beslenme bilgilerini edinmek için, kadınların erkeklerden daha çok, gençlerin yaşlılardan daha çok, beslenme eğitimi alanların almayanlardan daha çok ve eğitim durumu yüksek olanların düşük olanlardan daha çok kitle iletişim araçlarını kullandıkları saptanmıştır. 87 Tablo 8. Katılımcıların Beslenme Bilgilerini Değerlendirme Durumu Đle Beslenme Eğitimi Alma Durumuna Göre Dağılımı (Đkili Đlişki Tablosu ve Ki-Kare Đlişki Analizi Sonuçları) Beslenme bilgilerinizi yeterli buluyor musunuz? Çok Yeterli-Yeterli Yetersiz Evet Hayır Toplam Sayı 36 224 260 Toplam % 9,5 58,9 68,4 9 105 114 2,4 27,6 30,0 1 5 6 Toplam % 0,3 1,3 1,6 Sayı 46 334 380 12,1 87,9 100,0 Sayı Toplam % Hiç Bilgim Yok Toplam Beslenme Đle Đlgili Eğitim Alma Durumu Sayı Toplam % (1 hücre (16,7%) beklenen frekans 5’den küçük değildir. En küçük beklenen frekans 0,73’dür.) χ2 = 2,757; SD= 2 ve P= 0,252 Tabloda görüldüğü gibi katılımcıların %68,4’ü beslenme bilgilerini yeterli bulduklarını belirtmiştir. Beslenme bilgilerini yeterli ve çok yeterli olarak belirten grup içinde, beslenme eğitimi almadığı halde beslenme bilgilerini çok yeterli ve yeterli bulanlar %58,9’dur. Katılımcıların beslenme bilgilerini yeterli bulma durumu ile araştırmada kullanılan hiçbir değişken arasında anlamlı bir ilişki saptanamamıştır (p>0,05). Sevenay (1996) tarafından yürütülen çalışmada, kadınların %56,54’ünün yeterli, %31,92’sinin iyi, %8,85’inin yetersiz ve %2,69’unun çok iyi beslenme bilgi düzeyine sahip oldukları saptanmıştır. 88 Tablo 9. Katılımcıların Sofra Düzeni Đle Öğrenim Durumuna Göre Dağılımı (Đkili Đlişki Tablosu ve Ki-Kare Đlişki Analizi Sonuçları) Öğrenim Durumu Evinizde sofra düzeni nasıldır? Aile Hep Birlikte Sofraya Oturur Lise Sayı 134 83 27 244 Toplam % 35,3 21,8 7,1 64,2 47 20 7 74 12,4 5,3 1,8 19,5 47 10 0 57 12,4 2,6 0,0 15,0 4 1 0 5 Toplam % 1,1 0,3 0,0 1,3 Sayı 232 114 34 380 Toplam % 61,1 30,0 8,9 100,0 Her Birey Đstediği Zaman Sayı Yemek Yer Toplam % Yer Sofrası Kullanılır Aynı Kaptan Yemek Yenir Toplam ÜniversiteYüksek okul Toplam Đlköğretim ve Altı Sayı Toplam % Sayı (3 hücre (25,0%) beklenen frekans 5’den küçük değildir. En küçük beklenen frekans 0,45’dir.) χ2 = 17,586; SD= 6 ve P= 0,007 Tablo 9’da görüldüğü gibi araştırmaya katılan bireylerin ailelerinde sofra düzeni genel olarak aile üyelerinin hep birlikte sofraya oturması %64,2 olarak tespit edilmiştir. Ailede yer sofrası kullanma durumu üniversite ve yüksek okul mezunlarında görülmezken, ilköğretimde %12,4 ve lise düzeyinde %2,6 olarak tespit edilmiştir. Yapılmış olan analizlerde aile içinde sofra düzeninin öğrenim durumu ile anlamlı bir ilişki içinde olduğu (p<0,05) ancak yaş ve çalışma durumu ile istatistiksel açıdan anlamlı bir ilişki olmadığı (p>0,05) saptanmıştır. Avan (2006) tarafından Mardin ilinde gerçekleştirilen çalışmada katılımcılar arasında yer sofrasında yemek yiyenlerin oranı % 92,6 ve tek tabaktan yemek yiyenlerin oranı %47,2 olarak belirlenmiştir. Türkmenoğlu Şimşek (2007)’in yaptığı çalışmada ise öğrencilerin evlerinde yemek yeme düzeni ile ilgili olarak %88,0 oranında sofraya hep beraber oturur, %65,7 herkes ayrı kaplardan yemek yer, %34,2 89 yer sofrası kullanılır ve %54,8 öğünler belirli saatlerde yenir şeklinde tespit edilmiştir. 28 7,4% 270 71,1% 2 10 2,6% 0,5% 1 öğün Öğün Sayısı 2 öğün 70 18,4% 3 öğün 4 öğün 5 öğün ve fazlası Grafik 3. Katılımcıların Günlük Öğün Sayılarına Göre Dağılımı Grafik 3’e göre katılımcıların %71,1’inin günde üç öğün yemek yedikleri belirlenmiştir. Öğün sayısı ile araştırmada kullanılan değişkenlerin ki-kare ilişki analizleri sonucunda anlamlı bir ilişkiye rastlanmamıştır. Yapılan çalışmalar, çalışmamızla paralellik göstermektedir. Birsen (2004)’in yaptığı çalışmada katılımcıların % 9,0’u günde 2 öğün, %82,0’si 3 öğün ve % 9,0’u 4 ve daha fazla öğün yediklerini belirtmiştir. Avan (2006)’ın yaptığı çalışmada da benzer şekilde öğrencilerin %67,5’inin 3 öğün yemek yedikleri saptanmıştır. Karasu (2006) tarafından, yatılı olan ve olmayan lise öğrencilerinin beslenme bilgisi ve durumlarının değerlendirilmesi için yapılan çalışma sonucunda, öğrencilerin % 80,8’inin 3 öğün, % 9,2’sinin 2 öğün, % 10,0 ‘unun dört ve daha fazla öğün yediklerini belirlemiştir. 90 Açıkgöz (2006) tarafından, üniversite öğrencilerinin beslenme alışkanlıklarının saptanması için yapılan çalışmada öğrencilerin % 49,4’ünün 3 öğün ve % 34,7’sinin 2 öğün beslendikleri saptanmıştır. Tablo 10. Katılımcıların Öğün Atlama Durumu Đle Çalışma Durumuna Göre Dağılımı (Đkili Đlişki Tablosu ve Ki-Kare Đlişki Analizi Sonuçları) Atlanan öğün genellikle hangi öğündür? Atlamam Kahvaltı Öğle Yemeği Toplam Toplam Evet Hayır Sayı 27 82 109 Toplam % 7,1 21,6 28,7 Sayı 22 17 39 Toplam % 5,8 4,5 10,3 Sayı 45 158 203 11,8 41,6 53,4 4 25 29 Toplam % 1,1 6,6 7,6 Sayı 98 282 380 25,8 74,2 100,0 Toplam % Akşam Yemeği Çalışma Durumu Sayı Toplam % (0 hücre (0,0%) beklenen frekans 5’den küçük değildir. En küçük beklenen frekans 7,48’dir.) χ2 = 22,738; SD= 3 ve P= 0,000 Tablo incelendiğinde çalışan ve çalışmayan gruplarda en çok atlanan öğünün %53,4 öğle yemeği olduğu belirlenmiştir. Katılımcıların %28,7’sinin öğün atlamam cevabını verdikleri tespit edilmiştir. Çalışmayan gruptaki bireylerin %41,6’sının öğle yemeğini atladığı, çalışan grupta öğle yemeğini atlayanların %11,8 olduğu tespit edilmiştir. Atlanan öğün ve çalışma durumu arasında yapılan ki-kare ilişki analizi sonucunda istatistiksel açıdan anlamlı bir ilişki olduğu görülmektedir (p<0,05). Soydal (1998) tarafından, çalışanlarda beslenme alışkanlıkları ve anemi görülme sıklığının araştırıldığı çalışmada, incelenen kişilerin %21,2’si sabah kahvaltısı yapmamakta, %7,7’si öğle yemeğini atlamaktadır. 91 Özdemir Pekel (2006) tarafından, vardiyalı çalışma sisteminin beslenme alışkanlıkları üzerine etkilerini saptamak amacı ile yapılmış olan çalışmada, katılımcılardan 4 vardiyalı çalışanların % 31,0 ve 3 vardiyalı çalışanların % 24,0’nün öğün atladığı saptanmıştır. En çok atlanan öğün öğle yemeği olarak saptanmıştır. Tablo 11. Katılımcıların Öğün Atlama Durumu Đle Öğrenim Durumuna Göre Dağılımı (Đkili Đlişki Tablosu ve Ki-Kare Đlişki Analizi Sonuçları) Atlanan öğün genellikle hangi öğündür? Atlamam Kahvaltı Öğle yemeği Akşam yemeği Toplam Öğrenim Durumu Đlköğretim ve Altı ÜniversiteYüksek okul Toplam Lise 72 26 11 109 18,9 6,8 2,9 28,7 Sayı 14 16 9 39 Toplam % 3,7 4,2 2,4 10,3 Sayı 128 63 12 203 Toplam % 33,7 16,6 3,2 53,4 Sayı 18 9 2 29 Toplam % 4,7 2,4 0,5 7,6 Sayı 232 114 34 380 Toplam % 61,1 30,0 8,9 100,0 Sayı Toplam % (2 hücre (16,7%) beklenen frekans 5’den küçük değildir. En küçük beklenen frekans 2,59’dur.) χ2 = 18,752; SD= 6 ve P= 0,005 Tablo 11’de de görüldüğü gibi ilköğretim ve altı düzeyde eğitim almış olanların %33,7’sinin, lise mezunu olanların %16,6’sının, üniversite ve yüksek okul mezunu olanların ise %3,2’sinin öğle yemeğini atladıkları saptanmıştır. Katılımcıların atladıkları öğün ile öğrenim durumları arasında ki-kare ilişki analizi yapılmış ve istatistiksel açıdan anlamlı bir fark olduğu görülmüştür (p<0,05). Yılmaz (2002) tarafından, Niğde Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Yüksek Okulu öğrencilerinin beslenme ve kahvaltı alışkanlıklarının tespit edilmesi amacıyla 92 yapılan araştırmada erkeklerin %56,0’sının bayanların %61,0’inin kahvaltı yapmadıkları bulunmuştur. Memiş (2004) tarafından, üniversite öğrencilerinde şişmanlık durumu ve diyet ürünleri kullanmaları üzerinde yapılmış olan araştırmada en çok atlanan öğün %53,5 öğle yemeği olarak bulunmuştur. Tablo 12. Katılımcıların Öğün Atlama Durumu Đle Yaşa Göre Dağılımı (Đkili Đlişki Tablosu ve Ki-Kare Đlişki Analizi Sonuçları) Atlanan öğün genellikle hangi 20-30 Yaş öğündür? Arası Atlamam Kahvaltı Öğle yemeği Akşam yemeği Toplam Yaş 31-50 Yaş 51 ve Üzeri Arası Toplam Sayı 22 57 30 109 Toplam % 5,8 15,0 7,9 28,7 Sayı 17 19 3 39 Toplam % 4,5 5,0 0,8 10,3 Sayı 53 120 30 203 13,9 31,6 7,9 53,4 5 18 6 29 Toplam % 1,3 4,7 1,6 7,6 Sayı 97 214 69 380 25,5 56,3 18,2 100,0 Toplam % Sayı Toplam % (0 hücre (0,0%) beklenen frekans 5’den küçük değildir. En küçük beklenen frekans 5,27’dir.) χ2 = 17,173; SD= 6 ve P= 0,009 Tablo 12’ye bakıldığında 31-50 yaş arasındaki katılımcıların %31,6’sının öğle yemeğini atladığı, %15,0’inin ise öğün atlamadıkları belirlenmiştir. 51 yaş üzeri gruptaki bireylerin %7,9’u öğün atlamadığını belirtmiş, öğle yemeğini atlayanlar ise %7,9 olarak belirlenmiştir. Katılımcıların atladıkları öğün ile katılımcıların yaşları arasında ki-kare ilişki analizi yapılmış ve istatistiksel açıdan anlamlı bir fark olduğu görülmüştür (p<0,05). Araştırmada kullanılan diğer değişkenler ile yapılan analizler sonucunda anlamlı bir fark elde edilememiştir (p>0,05) 93 Kumartaşlı (2006) tarafından, beden eğitimi ve spor meslek yüksek okullarında okuyan öğrencilerin beslenme ve sağlık durumlarının incelenmesi amacıyla yapılan çalışmada bayan ve erkek öğrencilerin hangi öğünü atladıkları araştırılmıştır. Sonuçlar sırası ile %56,2 ve %39,0 ile kahvaltı, %40,0 ve %43,1 ile öğle yemeği, %3,8 ve %19,7 ile akşam yemeği olarak belirlenmiştir. Tablo 13. Genel Beslenme Alışkanlıkları (Boyut 2) Đle Çalışma Durumuna Göre Dağılımı (Đkili Đlişki Tablosu ve Ki-Kare Đlişki Analizi Sonuçları) Genel Beslenme Alışkanlıkları Düşük Orta Yüksek Evet Hayır Toplam Sayı 20 23 43 Toplam % 5,3 6,1 11,3 Sayı 23 73 96 Toplam % 6,1 19,2 25,3 Sayı 55 186 241 14,5 48,9 63,4 98 282 380 25,8 74,2 100,0 Toplam % Toplam Çalışma Durumu Sayı Toplam % (0 hücre (0,0%) beklenen frekans 5’den küçük değildir. En küçük beklenen frekans 11,09’dur.) χ2 = 10,925; SD= 2 ve P= 0,004 Tablo 13’e göre çalışan katılımcıların %14,5’inin, genel beslenme alışkanlıklarının yüksek seviyede davranış puanı aldığı, çalışmayan katılımcıların %48,9’unun yüksek seviyede davranış puanı aldığı saptanmıştır. Genel beslenme alışkanlıkları boyutu ile çalışma durumu arasında yapılmış olan ki-kare ilişki analizi sonucunda istatistiksel açıdan anlamlı bir sonuç elde edilmiştir (p<0,05). Sevenay (1996) tarafından, çalışan kadınların beslenme alışkanlıklarının saptanması için yürüttüğü çalışmada, kadınların %65,0’i kötü, %30,0’u orta ve %5,0’i iyi beslenme alışkanlıklarına sahip bulunmuştur. Benzer şekilde Önay (2006) tarafından gebe kadınların beslenme bilgi düzeylerinin araştırılması için yürütülen çalışmada gebe kadınların yaş gruplarına 94 göre beslenme bilgi düzeyleri arasındaki ilişki istatistiksel açıdan önemli bulunmamıştır (p>0,05). Çaltı (2006) tarafından yapılan çalışmada da kadınların %18,0’i iyi, %68,0’i orta ve %14,0’ü kötü beslenme alışkanlıklarına sahiptirler. Tablo 14. Genel Beslenme Alışkanlıkları (Boyut 2) Đle Öğrenim Durumuna Göre Dağılımı (Đkili Đlişki Tablosu ve Ki-Kare Đlişki Analizi Sonuçları) Genel Beslenme Alışkanlıkları Düşük Orta Yüksek Toplam Öğrenim Durumu Đlköğretim ve Altı Lise ÜniversiteYüksek okul Toplam Sayı 18 18 6 43 Toplam % 4,7 4,7 1,7 11,3 Sayı 54 36 6 96 Toplam % 14,2 9,5 1,6 25,3 Sayı 160 60 21 241 Toplam % 42,1 15,8 5,5 63,4 Sayı 232 114 34 380 Toplam % 61,1 30,0 8,9 100,0 (1 hücre (11,1%) beklenen frekans 5’den küçük değildir. En küçük beklenen frekans 3,85’dir.) χ2 = 13,369; SD= 4 ve P= 0,010 Tablo 14’e göre ilköğretim ve altı öğrenim durumuna sahip katılımcıların %42,1’inin, genel beslenme alışkanlıklarının yüksek seviyede davranış puanı aldığı, lise mezunu olan katılımcıların %15,8’inin ve üniversite ve yüksek okul mezunu olan katılımcıların %5,5’inin yüksek seviyede davranış puanı aldığı saptanmıştır. Genel beslenme alışkanlıkları boyutu ile öğrenim durumu arasında yapılmış olan ki-kare ilişki analizi sonucunda istatistiksel açıdan anlamlı bir sonuç elde edilmiştir (p<0,05). 95 Tablo 15. Genel Beslenme Alışkanlıkları (Boyut 2) Đle Yaşa Göre Dağılımı (Đkili Đlişki Tablosu ve Ki-Kare Đlişki Analizi Sonuçları) Yaş Genel Beslenme Alışkanlıkları 20-30 Yaş Arası Düşük Orta Yüksek 51 ve Üzeri Toplam Sayı 14 25 4 43 Toplam % 3,7 6,6 1,1 11,3 Sayı 34 43 19 96 Toplam % 8,9 11,3 5,0 25,3 Sayı 49 146 46 241 12,9 38,4 12,1 63,4 97 214 69 380 25,5 56,3 18,2 100,0 Toplam % Toplam 31-50 Yaş Arası Sayı Toplam % (0 hücre (0,0%) beklenen frekans 5’den küçük değildir. En küçük beklenen frekans 7,81’dir.) χ2 = 12,240; SD= 4 ve P= 0,016 Tablo 15’e göre 20-30 yaş arası katılımcıların %12,9’unun, genel beslenme alışkanlıklarının yüksek seviyede davranış puanı aldığı, 31-50 yaş arası olan katılımcıların %38,4’ünün ve 51 yaş ve üzeri olan katılımcıların %12,1’inin yüksek seviyede davranış puanı aldığı saptanmıştır. Genel beslenme alışkanlıkları boyutu ile yaş arasında yapılmış olan ki-kare ilişki analizi sonucunda istatistiksel açıdan anlamlı bir sonuç elde edilmiştir (p<0,05). Genel beslenme alışkanlıkları boyutu ve araştırmada kullanılan diğer değişkenler olan cinsiyet ve beslenme eğitimi alma durumu arasında da ki-kare ilişki analizi uygulanmış ve anlamlı ilişki saptanamamıştır (p>0,05). 96 Tablo 16. Genel Beslenme Alışkanlıklarının (Boyut 2) Demografik Değişkenlere Göre Hipotez Test Sonuçları Tablosu Kadın Erkek Gözlem Sayısı 345 35 Evet Hayır 98 282 171,88 196,97 11993,5 0,022 46 334 181,34 191,76 7260,5 0,479 97 214 69 166,59 198,34 199,80 8,500 0,014 232 202,31 114 34 169,21 181,26 9,909 0,007 Değişkenler Genel Beslenme Alışkanlıkları Boyutu Cinsiyet P > α = 0,05 Çalışma Durumu (*) P < α = 0,05 Evet Beslenme Eğitimi Alma Hayır P > α = 0,05 20-30 Yaş Yaş 31-50 Yaş 51 veÜzeri (*) P < α = 0,05 Đlköğretim ve Altı Öğrenim Lise Durumu ÜniversiteYüksek Okul Test Đstatistiği Anlamlılık (P) 191,78 177,86 5595,0 0,402 Ortalama (*) P < α = 0,05 Yapılan hipotez analizleri sonucunda, araştırmada kullanılan değişkenlerden; çalışma durumu, yaş ve öğrenim durumunun genel beslenme alışkanlıkları konusunda fark yarattığı (p<0,05) saptanmıştır. Yapılan ki-kare ilişki analizleri de aynı şekilde sonuçlanmıştır. Ki-kare analizleri sonucunda genel beslenme alışkanlıklarından alınan puanlar konusunda yaş, çalışma durumu, öğrenim durumu ve beslenme eğitimi alınmasının herhangi bir etkisinin olmadığı saptanmıştır. Genel beslenme alışkanlıkları boyutu içerisinde yer alan bazı bulguların frekans dağılımlarına aşağıda yer verilecektir. 97 Öğün Atlama Durumu 76 20% 114 30% Evet Bazen Hayır 190 50% Grafik 4. Katılımcıların Öğün Atlama Durumlarına Göre Dağılımı Grafikte görüldüğü gibi öğün atlıyor musunuz sorusuna katılımcıların %50,0’sinin bazen, %20,0’sinin evet şeklinde cevap verdikleri ve %30’unun öğün atlamadıkları saptanmıştır. Kayhan Eser ve arkadaşları (2000) tarafından yürütülen araştırmada, katılımcıların sadece %26,6’sının öğün atlamadığı, %50,3’ünün bazen %23,1’inin her zaman öğün atladığı saptanmıştır. Karasu (2006) tarafından yapılan çalışmada farklı şekilde, katılımcıların öğün atlama durumları sorulduğunda %44,3’ü atlamam olarak, %27,3’ü kahvaltıyı, %15,0’i öğle yemeğini atlarım olarak cevap vermiştir. Ay (2006) tarafından yürütülen çalışmada ise öğün atlama durumu düşük gelir düzeyinde %88,5 ile yüksek gelir düzeyinde %52,2 ile atlarım olarak yanıtlanmıştır 98 Özdoğan (2006) tarafından, yapılmış olan çalışma sonuçlarına göre öğrencilerin %77,5’i, öğün atlamakta bunların %50,6’sı seyrek atladığını belirtmektedir. Öğün Atlama Nedeni 22 5,8% 4 1,1% 19 5,0% 97 25,5% 150 39,5% 88 23,2% Atlamam Đştahım olmadığı ya da canım istemediği için Ekonomik olanaklarım yetersiz olduğu için Vaktim olmadığı için Severek tüketeceğim gıdalar ya da yemekler olmadığı için Geç kalktığım için Grafik 5. Katılımcıların Öğün Atlama Nedenlerine Göre Dağılımı Grafik 5 incelendiğinde tüm katılımcılar için öğün atlama nedeni olarak %39,5’i iştahı olmaması ya da canının istememesi ve %23,2’si vakit olmaması olarak saptanmıştır. Örmeci (1987)’nin yaptığı çalışmada ilçe ve köy grubunda deneklerin çoğu iştahları olmadığı için %81,4 ve %75,6 oranlarında öğün atlamaktadırlar. Đstediği yiyecek olmadığı için öğün atlayan denekler ise ilçede %18,6 köyde %23,5 olarak bulunmuştur. Birsen (2004) tarafından yapılmış çalışmada da benzer şekilde öğün atlama nedeni olarak sırası ile vakitsizlik (erkekler %46,4 kadınlar %46,0) ve iştahsızlık (erkekler %28,6 kadınlar %28,0) olarak belirlenmiştir. 99 Memiş (2004) tarafından yapılmış olan çalışmada ise öğün atlama nedenleri sırası ile %62,7 vakit bulamama, %49,6 canının istememesi, %14,0 ekonomik nedenler olarak sıralanmıştır. Avan (2006) tarafından yapılan çalışma sonuçlarına göre ise öğün atlama nedeni olarak kadınlarda %60,3 ve erkeklerde %44,1 ile canlarının istememesi olduğu tespit edilmiştir. Karasu (2006)’nun yaptığı çalışmada ise öğün atlama nedeni olarak canının istememesi %35,8 ve unutma ve fırsat bulamama %17,3 olarak gösterilmiştir. Demir (2006) tarafından, yapılmış olan çalışmada öğün atlama nedenleri %52,5 vakit yokluğu, %43,2 canının istememesi ve %4,3 evde hazırlanmadığı için olarak belirtilmiştir. Güçlü (2006) tarafından ilköğretim ve lise öğrencilerinin beslenme ve spor aktivite alışkanlıklarının büyüme durumlarıyla ilişkisinin saptanması için yürütülen çalışmada öğün atlama nedenleri %62,8 ile canı istemediği için ve %29,2 ile fırsat bulamadığı için olarak belirtilmiştir. Kirici Oruç (2008) tarafından otuz yaş üstü kadınlar üzerinde yapılmış olan çalışmada öğün atlama nedenleri sırası ile canının istemediği için, zayıflamak için, gereksiz bulduğu için, unuttuğu-fırsat bulamadığı için olarak sıralanmıştır. Yapılan çalışmaların sonuçları, çalışmamızla paralellik göstermektedir. 100 43 11% 245 65% Öğün Aralarında Gıda Tüketimi 92 24% Sık Tüketirim Bazen Tüketirim Hiç tüketmem Grafik 6. Katılımcıların Öğün Aralarında Gıda Tüketim Durumlarına Göre Dağılımı Grafik 6’da görüldüğü gibi araştırmaya katılan bireylerin öğün aralarında gıda tüketim durumları; %24,0’ünün sık tükettiği ve %11,0’inin hiç tüketmediği %65,0’inin öğün aralarında bazen gıda tükettikleri saptanmıştır. Yapılan çalışmalar çalışmamızla paralellik göstermektedir. Önder ve arkadaşları (2000) tarafından lise son sınıf öğrencilerinin bazı beslenme alışkanlıklarının saptanması için yaptıkları çalışmada öğün aralarında besin tüketim alışkanlıkları değerlendirildiğinde öğrencilerin %80,9’unun öğün aralarında besin tükettiği tespit edilmiştir. Köse (2005) tarafından, yapılan çalışmada, katılımcıların %59,7’sinin öğün dışı yeme alışkanlığının olduğu tespit edilmiştir. Serter Yiğit (2006) tarafından yapılan araştırmada öğünler arasında bazen yiyecek tüketenler %49,1 iken her zaman yiyecek tüketenler %48,3 olarak tespit edilmiştir. 101 Çelik (2006;a) tarafından yürütülen çalışmada ise katılımcıların öğün aralarında yiyecek tüketme durumları %33,8 evet, %29,6 hayır ve %36,6 bazen şeklinde saptanmıştır. Avan (2006) tarafından yapılan araştırma da benzer şekilde öğün aralarında besin tüketenlerin oranı % 82,1 olarak saptanmıştır. Önder ve arkadaşları (2000) tarafından yapılan çalışmada öğün aralarında gıda tüketen öğrencilerin oranı %80,9’dur. Çetin (2007) tarafından, yetişkin tüketicilerin besin tercihleri ve sağlıklı beslenmeye yönelik tutumları üzerinde yaptığı çalışmada bireylerin %55,8’i öğün aralarında besin tükettiği, %28,4’ünün bazen tükettiği ve %15,8’inin öğün aralarında besin tüketmediğini saptanmıştır. Konu ile ilgili yapılmış ve literatür özetleri kısmında yer verilmiş olan birçok araştırma da benzer sonuçlar ortaya koymaktadır. Genç nüfus beslenme alışkanlıkları, özellikle de öğün aralarında gıda tüketimi konusunda orta yaşlılara oranla daha kötü beslenme alışkanlıklarına sahiptir. Güçlü (2006) tarafından yürütülen çalışmaya konu olan öğrencilerin annelerinin çalışma durumları ile çocukların öğün atlama arasında anlamlı bir fark saptanamamıştır (p>0,05). Bunun yanında öğrencilerden her gün gazlı içecek tüketirim diyenlerin oranı % 24,4, cips yiyenlerin oranı % 27,6 ve çikolata-bisküvi tüketenlerin oranı % 42,8 olarak saptanmıştır. Korkmaz (2008) tarafından ilköğretim ikinci basamak öğrencilerinde obezite sıklığı ve beslenme davranışlarının saptanması için yapılmış olan çalışmada öğrencilerin annelerinin çalışma durumu ile obezite görülme sıklığını etkilediği ortaya konmuştur (p<0,05). 102 Tablo 17. Öğün Aralarında Gıda Tüketim Sıklıklarının Dağılımı Yiyecek ve Đçecekler 1. Bisküvi, kraker, pasta vb. 2. Börek, sandviç,ekmek arası yiy. 3. Kuruyemişler 4. Çay, kahve 5. Meyve suları 6. Kola, gazoz vb. gazlı içecekler 7. Patlamış mısır, patates cipsi vb. 8. Çikolata, şekerleme vb. 9. Lahmacun, kebap, döner vb. 10. Hamburger, tost, pizza vb. Yaş 20-30 Yaş 31-50 Yaş 51 üzeri 20-30 Yaş 31-50 Yaş 51 üzeri 20-30 Yaş 31-50 Yaş 51 üzeri 20-30 Yaş 31-50 Yaş 51 üzeri 20-30 Yaş 31-50 Yaş 51 üzeri 20-30 Yaş 31-50 Yaş 51 üzeri 20-30 Yaş 31-50 Yaş 51 üzeri 20-30 Yaş 31-50 Yaş 51 üzeri 20-30 Yaş 31-50 Yaş 51 üzeri 20-30 Yaş 31-50 Yaş 51 ve üzeri Her Zaman S % 21 5,5 30 7,9 9 2,4 16 4,2 21 5,5 4 1,1 16 4,2 35 9,2 64 16,8 61 16,1 144 37,9 42 11,1 21 5,5 55 14,5 18 4,7 32 8,4 33 8,7 6 1,6 15 3,9 12 3,2 4 1,1 34 8,9 52 13,7 6 1,6 7 1,8 10 2,6 6 1,6 9 2,4 12 3,2 6 1,6 Çoğunlukla S % 31 8,2 53 13,9 16 4,2 23 6,1 51 13,4 21 5,5 20 5,3 50 13,2 88 23,2 14 3,7 25 6,6 7 1,8 30 5,3 44 11,6 16 4,2 15 3,9 44 11,6 11 2,9 14 3,7 35 9,2 8 2,1 22 5,8 38 10,0 8 2,1 11 2,9 9 2,4 4 1,1 12 3,2 20 5,3 5 1,3 Tüketim Sıklığı Bazen S % 28 7,4 90 23,7 31 8,2 38 10,0 72 18,9 26 6,8 41 10,8 75 19,7 135 35,5 7 1,8 17 4,5 13 3,4 28 7,4 55 14,5 11 2,9 25 6,6 50 13,2 21 5,5 30 7,9 41 10,8 10 2,6 22 5,8 52 13,7 20 5,3 37 9,7 75 19,7 26 6,8 28 7,4 57 15,0 17 4,5 Nadiren S 12 22 5 7 37 10 12 33 58 6 12 3 15 27 14 15 42 13 20 66 20 7 39 13 27 65 20 23 55 17 % 3,2 5,8 1,3 1,8 9,7 2,6 3,2 8,7 15,3 1,6 3,2 0,8 3,9 7,1 3,7 3,9 11,1 3,4 5,3 17,4 5,3 1,8 10,3 3,4 7,1 17,1 5,3 6,1 14,5 4,5 Hiçbir Zaman S % 5 1,3 19 5,0 8 2,1 13 3,4 33 8,7 8 2,1 8 2,1 21 5,5 35 9,2 9 2,4 16 4,2 4 1,1 13 3,4 33 8,7 10 2,6 10 2,6 45 11,8 18 4,7 18 4,7 60 15,8 27 7,1 12 3,2 33 8,7 22 5,8 15 3,9 55 14,5 13 3,4 25 6,6 70 18,4 24 6,3 103 Tablo 17. Öğün Aralarında Gıda Tüketim Sıklığının Frekans Tablosu Devamı Yiyecek ve Đçecekler 11. Sucuk, sosis, salam, pastırma 12. Simit, poğaça, kek 13. Bal, reçel, marmelat, pekmez 14. Hamur tatlıları Yaş 20-30 Yaş 31-50 Yaş 51 üzeri 20-30 Yaş 31-50 Yaş 51 üzeri 20-30 Yaş 31-50 Yaş 51 üzeri 20-30 Yaş 31-50 Yaş 51 üzeri Her Zaman S % 19 5,0 52 13,7 14 3,7 16 4,2 36 9,5 11 2,9 28 7,4 94 24,7 35 9,2 10 2,6 26 6,8 10 2,6 Çoğunlukla S % 20 5,3 28 7,4 9 2,4 31 8,2 65 17,1 23 5,5 27 7,1 47 12,4 13 3,4 24 6,3 37 9,7 11 2,9 Tüketim Sıklığı Bazen S % 29 7,6 57 15,0 26 6,8 34 8,9 66 17,4 23 6,1 18 4,7 28 7,4 14 3,7 38 10,0 65 17,1 23 6,1 Nadiren S 16 38 10 6 19 9 11 18 4 13 44 11 % 4,2 10,0 2,6 1,6 5,0 2,4 2,9 4,7 1,1 3,4 11,6 2,9 Hiçbir Zaman S % 13 3,4 39 10,3 10 2,6 10 2,6 28 7,4 5 0,5 13 3,4 27 7,1 3 0,3 12 3,2 42 11,1 14 3,7 Öğün aralarında gıda tüketim sıklığı sonuçları ile cinsiyet ve yaş değişkenleri arasında yapılmış olan ilişki analizleri sonucunda anlamlı bir sonuç elde edilememiştir (p>0,05). Bunun yanı sıra çalışma durumu, beslenme eğitimi alma durumu ve öğrenim durumunun öğün aralarında gıda tüketim durumunu etkilemediği saptanmıştır (p>0,05). 104 Tablo 18. Katılımcıların Öğle ve Akşam Yemeklerinde Genelde Tükettikleri Yemek Çeşidi Đle Öğrenim Durumuna Göre Dağılımı (Đkili Đlişki Tablosu ve KiKare Đlişki Analizi Sonuçları) Öğrenim Durumu Öğle ve akşam yemeklerinde genellikle en çok hangi tür yemekleri Đlköğretim ÜniversiteLise tüketiyorsunuz? ve Altı Et yemekleri Sebze yemekleri Kuru baklagil yemekleri Toplam Yüksek okul Sayı 29 23 5 57 Toplam % 7,6 6,1 1,3 15,0 Sayı 119 63 14 196 Toplam % 31,3 16,6 3,7 51,6 43 13 7 63 11,3 3,4 1,8 16,6 33 13 4 50 8,7 3,4 1,1 13,2 8 2 4 14 Toplam % 2,1 0,5 1,1 3,7 Sayı 232 114 34 380 Toplam % 61,1 30,0 8,9 100,0 Sayı Toplam % Makarnalar, börekler ve Sayı pilavlar Toplam % Etli sebze yemekleri Toplam Sayı (3 hücre (20,0%) beklenen frekans 5’den küçük değildir. En küçük beklenen frekans 1,25’dir.) χ2 = 14,458; SD= 8 ve P= 0,071 Katılımcıların öğle ve akşam yemeklerinde en çok tükettikleri yemekler incelendiğinde %51,6 sebze yemeği ilk sırada yer almaktadır. Đkinci sırada yer alan yemek çeşidi %16,6 kuru baklagil yemekleri olduğu saptanmıştır. Bu durum araştırmanın yürütüldüğü ilçenin genel sosyo-ekonomik durumuna uygun bulunmuştur. Katılımcıların diğer seçeneğinde belirttikleri yemek çeşidi ise etli sebze yemekleri olarak tespit edilmiştir. Tabloda görüldüğü gibi öğrenim durumu ile tüketilen yemek çeşitleri arasında istatistiksel açıdan anlamlı bir fark saptanamamıştır (p>0,05). Yapılan analizler sonucu aynı durum diğer değişkenler için de geçerli bulunmuştur. Yaş, çalışma durumu ve beslenme eğitimi alma durumu arasında anlamlı bir ilişki saptanamamıştır (p>0,05). Yapılan çalışma sonuçları çalışmamızla paralellik göstermektedir. 105 Onur (2007)’un yaptığı çalışmada katılımcı ailelerin tamamının öğle ve akşam yemeklerinde et ve etli sebze yemekleri tükettikleri, düşük ve yüksek sosyoekonomik durumlarına göre bireylerin öğle ve akşam yemeklerinde %41,5 ve %13,8 kuru baklagil yemekleri, %18,1 ve %7,5 börek, %95,3 ve %100 çorba, %13,5 ve %1,9 tatlı tüketimleri arasında anlamlı farklılıklar olduğunu saptamıştır. Serter Yiğit (2006)’in yaptığı çalışmada ise öğrencilerin öğle ve akşam yemeklerinde genellikle tükettikleri yemekler sırası ile %61,7 sulu sebze yemekleri, %31,6 et yemekleri, %16,8 fast-food yemekler ve %14,3 pilav-makarna olarak saptanmıştır. Benzer şekilde Memiş (2004) tarafından üniversite öğrencileri arasında yapılan araştırma sonuçlarına göre akşam yemeklerinde en fazla tüketilen yemek çeşidi %80,3 ile sebze yemekleri olarak tespit edilmiştir. Dereli (2006) tarafından yapılan araştırmada ailelerin en çok tükettikleri besin gruplarını sıraladıklarında %34,6 ile sebze ve meyveler, %29,7 oranında et yemekleri, %7,5 oranında kuru baklagiller, %14,1 oranında hazır gıdalar (makarna, hazır çorba, sosis, salam) olduğu saptanmıştır. Karasu (2006) tarafından yürütülen çalışmada ise katılımcıların öğle ve akşam yemeklerinde en çok tükettikleri besinler % 90,0 çorba-pilav-makarna, % 49,2 kuru baklagil yemekleri, % 30,0 zeytinyağlı sebze yemekleri, % 48,1 et yemekleridir. Açıkgöz (2006) tarafından, üniversite öğrencilerinin beslenme alışkanlıklarının saptanması için yürütülen çalışmada öğle ve akşam yemeklerinde tüketilen besinler %51,2 pilav, %37,6 makarna, %22,4 sebze yemeği, %30,6 et yemeği, %24,7 kuru baklagil yemeği olarak saptanmıştır. 106 Tablo 19. Katılımcıların Evlerine Yiyecek Alırken En Çok Dikkat Ettikleri Konu Đle Yaşa Göre Dağılımı (Đkili Đlişki Tablosu ve Ki-Kare Đlişki Analizi Sonuçları) Evinize yiyecek alırken en çok dikkat ettiğiniz konu aşağıdakilerden hangisidir? 20-30 Yaş Arası Bütçenize uygun olmasına Alışkanlıklarınıza uygun olmasına Yiyeceklerin besin değerine Toplam 31-50 Yaş Arası 51 ve Üzeri Toplam Sayı 37 88 26 151 Toplam % 9,7 23,2 6,8 39,7 Sayı 26 41 23 90 Toplam % 6,8 10,8 6,1 23,7 Sayı 27 67 10 104 Toplam % 7,1 17,6 2,6 27,4 7 12 10 29 1,8 3,2 2,6 7,6 0 6 0 6 Toplam % 0,0 1,6 0,0 1,6 Sayı 97 214 69 380 25,5 56,3 18,2 100,0 Sayı Yiyeceklerin karnınızı doyuracak nitelikte olmasına Toplam % Sevdiği yiyecekleri alanlar Yaş Sayı Toplam % (3 hücre (20,0%) beklenen frekans 5’den küçük değildir. En küçük beklenen frekans 1,09’dur.) χ2 = 20,682; SD= 8 ve P= 0,008 Tablo 19’da görüldüğü gibi yiyecek satın alırken dikkat edilen konular yaşa göre değerlendirildiğinde 31-50 yaş arasındaki katılımcıların %23,2’sinin bütçelerine uygun olmasına, %10,8’inin alışkanlıklarına, %17,6’sının yiyeceklerin besin değerine dikkat ettikleri saptanmıştır. 20-30 yaş ve 51 yaş ve üzeri için sırası ile %9,7 ve %6,8 bütçeye uygunluğu, %6,8 ve %6,1 alışkanlıklarına uygun olmasına, %7,1 ve %2,6 yiyeceklerin besin değerine dikkat ettikleri saptanmıştır. Katılımcılar tarafından evlerine yiyecek satın alırken en çok dikkat ettikleri konu %39,7 bütçelerine uygun olması olarak tespit edilmiştir. Yiyecek satın alırken dikkat edilen konular ile değişkenler arasında yapılmış olan ki-kare ilişki analizleri 107 sonucunda yalnızca yaş değişkeni arasında istatistiksel açıdan anlamlı bir ilişki (p<0,05) saptanmıştır. Çalışmamız ile paralellik göstermektedir. Güler ve arkadaşları (2002) tarafından, çalışan ve çalışmayan kadınların yiyecek satın alma-hazırlama davranışları üzerinde yapılan bir araştırmada, kadınların yiyecek satın alırken kararlarını etkileyen faktörler, hem genel örneklemde hem de çalışma durumuna göre ilk sırada yiyecek maddelerinin sağlığa uygunluğu %96,0 olarak belirlenmiştir. Bunu sırası ile %91,3 son kullanma tarihi, %88,7 bütçeye uygunluğu, %88,3 gıdanın besleyici özelliği, %86,3 kadınların kendi tercihleri ve %57,7 markası olarak sıralanmıştır. Korkmaz (2006) tarafından tüketicilerin tüketim davranışları ve tüketim tercihlerine etki eden faktörlerin saptanması için yapılan araştırmada tüketicilerin bir ürünü satın alırken ürünün fiyatını %66,0 oranında önemli buldukları, marka adının güvenilirliğini %56,2 oranında önemli buldukları saptanmıştır. Onur (2007)’un yürüttüğü çalışmada araştırmaya katılan bireylerin tamamı %100.0 evlerine yiyecek satın alırken karın doyurucu özellikte olmalarına, alışkanlıklarına uygun olmasına ve bütçelerine uygun olmasına dikkat ettiklerini belirtirken bireylerin yalnızca %32,7’si besinleri satın alırken kalori ve besin değerine dikkat ettiklerini belirtmiştir. Kılıç (2008)’ın yaptığı çalışmada tüketicilerin gıda satın alırken dikkat ettikleri kriterler sırası ile %23,7 TSE güvencesi, %22,0 son kullanma tarihi, %13,7 marka olarak belirlenmiştir. 108 32 8,4% 23 6,1% 7 1,8% Evde Üretilen Besin 41 10,8% 178 46,8% 99 26,1% Yok Tahıl ve tahıl ürünleri(ekmek, yufka,erişte) Sebze-meyve ( taze ya da kuru) Kuru baklagiller ( nohut, fasulye vb.) Süt ve süt ürünleri ( peynir, yoğurt) Tarhana Grafik 7. Katılımcıların Evlerinde Ürettikleri Ürünlere Göre Dağılımı Grafik 7’ye göre araştırma kapsamında yer alan ailelerin %46,8’inin kendi imkânları ile ürettikleri bir ürün olmadığı, evinde, bahçesinde ürün yetiştiren ya da memleketlerinden temin edilen ürünler %26,1’i taze ve kuru sebze-meyveler, %10,8’i peynir, yoğurt gibi süt ürünleri, %8,4’ü kuru baklagiller, %6,1’i erişte, yufka ve %1,8’i tarhana olarak tespit edilmiştir. Benzer şekilde Kocakahya (2007) tarafından yürütülen çalışmada katılımcıların %29,0’u evlerinde sebze ve meyve kuruttuklarını, %38,8’i erişte, %76,1’i tarhana hazırladıklarını belirmişlerdir. 109 Tablo 20. Katılımcıların Tükettikleri Ekmek Çeşidi Đle Yaşa Göre Dağılımı (Đkili Đlişki Tablosu ve Ki-Kare Đlişki Analizi Sonuçları) Evinizde tükettiğiniz ekmek çeşidi hangisidir? Çarşı ekmeği, esmer undan Sayı yapılmış Toplam % Toplam 20-30 Yaş 31-50 Yaş 51 ve Arası Arası Üzeri Toplam 9 28 9 46 2,4 7,4 2,4 12,1 83 170 55 308 21,8 44,7 14,5 81,1 5 16 5 26 Toplam % 1,3 4,2 1,3 6,8 Sayı 97 214 69 380 25,5 56,3 18,2 100,0 Çarşı ekmeği, beyaz undan Sayı yapılmış Toplam % Evde beyaz, esmer ve mısır unundan yapılmış Yaş Sayı Toplam % (1 hücre (11,1%) beklenen frekans 5’den küçük değildir. En küçük beklenen frekans 4,72’dir.) χ2 = 1,734; SD= 4 ve P= 0,785 Tablo 20’de görüldüğü gibi araştırmaya katılan ailelerin ekmek tüketimlerine yaş dağılımına göre bakıldığında; 31-50 yaş arası %44,7’sinin, 20-30 yaş arası %21,8’inin ve 51 yaş ve üzeri %14,5’inin çarşıdan alınmış beyaz undan yapılmış ekmek tükettikleri tespit edilmiştir. 31-50 yaş arasında olan katılımcıların %7,4’ünün esmer undan yapılmış ekmek tükettikleri, %4,2’sinin ise evde, beyaz undan yapılmış ekmek tükettikleri saptanmıştır. Tüketilen ekmek çeşidi ile araştırmada kullanılan değişkenler arasında istatistikî açıdan anlamlı bir fark bulunamamıştır (p>0,05). Benzer şekilde Birsen (2004)’in yaptığı çalışmada katılımcıların ekmek çeşitlerinden 578 puan alarak en çok beyaz ekmek tükettikleri belirlenmiştir. Bakkal (2007) tarafından yapılan çalışmada ise katılımcıların %66,2 oranında beyaz ekmek, %24,5 oranında kepekli ekmek tükettikleri saptanmıştır. Çetin (2007) tarafından, yetişkin tüketicilerin besin tercihleri ve sağlıklı beslenmeye yönelik tutumları üzerinde cinsiyet faktörünün etkisinin araştırıldığı 110 çalışmada, en çok tercih edilen ekmek çeşidi erkekler için tam buğday ekmeği, kadınlar için kepekli ekmek olarak saptanmıştır. Homafar (2008)’ın yaptığı çalışmada ise bireylerin genellikle tükettikleri ekmek türü sırası ile %35,4 arpa ekmeği, %32,3 normal buğday ekmeği ve %32,3 kepekli ekmek olarak belirlenmiştir. Yumurta Saklama 76 20% 304 80% Yıkamadan buzdolabında Yıkayarak buzdolabında Grafik 8. Katılımcıların Yumurta Saklama Durumlarına Göre Dağılımı Grafik 8 incelendiğinde katılımcıların %80,0’inin doğru bir uygulama ile yumurtayı yıkamadan buzdolabında, %20,0’sinin ise yıkayarak buzdolabında sakladıkları tespit edilmiştir. Şensoy (1987) tarafından ev kadınlarının besin sanitasyonu konusundaki bilgi ve alışkanlıklarını saptamak amacıyla yürütülen çalışmada kadınların %86,8’i yumurtayı saklama konusunda doğru alışkanlıklara sahip bulunmuştur. 111 11 3% 45 12% Satın Alınan Süt Çeşidi 77 20% 247 65% Kapalı kutuda satılan günlük süt Sokakta satılan açık süt Kapalı kutuda satılan uzun ömürlü süt Kendi hayvanlarımızdan elde edilen süt Grafik 9. Katılımcıların Süt Satın Alma Durumlarına Göre Dağılımı Grafik 9’da görüldüğü gibi katılımcıların %65,0’inin kapalı kutuda satılan uzun ömürlü süt, %20,0’sinin günlük süt, %12,0’sinin sokakta satılan açık süt tükettikleri saptanmıştır. Benzer şekilde Korkmaz (2006) tarafından yürütülen çalışma sonucunda araştırmaya katılan bireylerin %10,5’inin pazardan açık süt veya seyyar sütçülerden açık süt aldıkları tespit edilmiştir. %20,6’sının alışveriş merkezlerinden, %44,0’ünün marketlerden, %17,0’sinin şarküterilerden kapalı kutuda satılan sütleri aldıkları tespit edilmiştir. 112 24 6% 13 3% Haşlama Sularını Değerlendirme Durumu 83 22% 259 69% Haşlama sularını dökerim Çorba, börek yapımında kullanırım Kendi sularında, az suda pişirip suyunu dökmem Buharda pişiririm Grafik 10. Katılımcıların Sebze ve Makarna Haşlama Sularını Değerlendirme Durumlarına Göre Dağılımı Grafik 10’a bakıldığında katılımcıların %69,0’unun haşlama sularını döktüğü, %22,0’sinin sebze ve makarnayı kendi sularında ya da az suda pişirip haşlama sularını dökmediği, %6,0’sının haşlama sularını börek ve çorba yapımında kullandığı, %3,0’ünün sebze ve makarnayı buharda pişirdiği tespit edilmiştir. Yolalan Demirel (1997) tarafından yürütülen çalışmada üç farklı ekonomik düzeyde de kuru baklagillerin ıslatma ve haşlama sularının döküldüğü saptanmıştır. Güler ve arkadaşları (2002) tarafından yapılan bir araştırmada kadınların %59,3’ü makarna haşlama suyunu döktüğünü, %40,4’ü az suda haşlama suyunu dökmeden pişirdiğini belirtmiştir. Sebze haşlama sularını ise kadınların %7,0’si döktüğünü, %16,0’sı dökmediğini belirtmiştir. Kuru baklagillerin haşlama sularını döktüğünü belirten kadınların oranı %61,3 iken %24,7’si haşlamadan direkt pişirdiklerini belirtmiştir. 113 Onur (2007) tarafından yapılmış olan çalışmada bireylerin sebzelerin haşlama sularını dökmeyip değerlendirme davranışları (düşük gelir seviyesinde %11,7 ve yüksek gelir seviyesinde %58,5) arasında anlamlı farklılıklar (p<0,05) tespit edilmiştir. 5.3. Yağ Tüketim Düzeyi ve Yağ Tüketim Alışkanlıkları Đle Đlgili Bulgular Bu bölümde katılımcıların yağ tüketim düzeyleri ve alışkanlıkları ile ilgili bulgulara yer verilmiştir. Bu bölümde, yağların kullanım şekilleri ve yağların yanlış kullanım alışkanlıkları oluşan yağ kullanım alışkanlıkları boyutu dışında kalan bulgular ki kare ve frekans tabloları halinde sunulmuştur. En Çok Tüketilen Yağ Çeşidi 1% 12% 1% 0% 1% 19% 1% 65% Zeytinyağı Fındık yağı Margarin Tereyağı Ayçiçeği yağı Mısırözü yağı Yarı sıvı margarin Birden fazla yağı karıştırarak kullanım Grafik 11. Katılımcıların En Çok Tükettikleri Yağ Çeşidine Göre Dağılımı Grafik 11’e göre katılımcıların %65,0’inin ayçiçeği yağı, %19,0’unun zeytinyağı ve %12,0’sinin mısırözü yağı kullandıkları saptanmıştır. Katılımcıların evlerinde en çok tükettikleri yağ çeşidi ile araştırmada kullanılan değişkenler arasında istatistiksel açıdan anlamlı bir ilişki saptanamamıştır (p>0,05). 114 Kavak (2003) tarafından yürütülen çalışmada, ailelerin yemek yapımında kullandıkları yağlar incelenmiş ve ayçiçeği ve diğer sıvı yağları kullananların oranı Türkiye’de %80,0 iken Almanya’da %83,0 olarak saptanmıştır. Diğer yağları kullanma oranları Türkiye ve Almanya’da sırası ile; %16,0 ve %6,0 iç yağlar, %63,0 ve %71,5 margarin, %64,0 ve %56,5 tereyağı ve %48,0 ve %76,0 zeytinyağı olarak saptanmıştır. Almanya’ya göç eden ailelerin tereyağı ve iç yağı kullanımı azalmışken zeytinyağı ve margarin kullanım oranları artış göstermiştir. Benzer şekilde Birsen (2004) tarafından yürütülen çalışmada katılımcıların evlerinde en çok tükettikleri yağ çeşidi sırasıyla 345 puan ayçiçeği yağı, 260 puan mısırözü yağı, 221 puan zeytinyağı ve 60 puan tereyağı olarak saptanmıştır. Ataman (2007) tarafından yapılmış olan bir araştırmada katılımcıların yemeklerde kullandıkları yağ çeşidi %37,4 bitkisel sıvı yağlar, %36,4 birden fazla yağı karıştırarak, %22,2 hayvansal yağlar ve %4,0 margarin olarak saptanmıştır. Kocakahya (2007)’nın ailelerin gıda tüketim sıklıklarının belirlenmesi için yürüttüğü çalışmada ailelerin tükettiği yağların dağılımı, %70,0 ayçiçeği yağı, %35,0 tereyağı, %32,5 zeytinyağı, %31,4 margarin ve %12,3 mısırözü yağı olarak belirlenmiştir. Bakkal (2007) tarafından tanısı yeni konmuş hipertansiyon hastaları üzerinde yürütülen çalışmada hastaların yemek pişirmek için evlerinde kullandıkları yağ çeşidi %73,5 ile ayçiçeği yağı, %31,7 mısırözü yağı, %15,2 tereyağı ve %6,5 zeytinyağı olarak gösterilmiştir. Soya yağı ve kuyruk yağı hastalar tarafından hiç kullanılmamaktadır. Diğer yağları hiç tüketmeyenlerin oranları; %97,8 fındık yağı, %95,2 yumuşak margarin, %83,9 sert margarin, %75,2 zeytinyağı olarak saptanmıştır. 115 Tablo 21. Katılımcıların Evlerinde Hazırlanan Yemekleri Değerlendirme Durumu Đle Yaşa Göre Dağılımı (Đkili Đlişki Tablosu ve Ki-Kare Đlişki Analizi Sonuçları) Evinizde hazırlanan yemekleri nasıl 20-30 Yaş değerlendirirsiniz? Arası Çok Yağlı-Yağlı Normal Toplam 31-50 Yaş Arası 51 ve Üzeri Toplam Sayı 10 12 10 32 Toplam % 2,6 3,2 2,6 8,4 Sayı 74 171 45 290 19,5 45,0 11,8 76,3 Sayı 13 31 14 58 Toplam % 3,4 8,2 3,7 15,3 Sayı 97 214 69 380 25,5 56,3 18,2 100,0 Toplam % Az Yağlı-Yağsız Yaş Toplam % (0 hücre (00,0%) beklenen frekans 5’den küçük değildir. En küçük beklenen frekans 5,81’dir.) χ2 = 8,365; SD= 4 ve P= 0,079 Tablo 21’e bakıldığında yaş dağılımına göre, katılımcıların evde hazırladıkları yemeklerin yağlı olma durumlarını; 31-50 yaş arası %45,0’inin, 20-30 yaş arası %19,5’inin ve 51 yaş ve üzeri %11,8’inin normal yağlı olarak ifade ettikleri tespit edilmiştir. Yapılan istatistikî analizler sonucunda bireylerin evde yapılan yemeklerin yağlılık durumlarını değerlendirmeleri ile yaş, öğrenim durumu, çalışma durumu ve beslenme eğitimi almaları arasında herhangi bir ilişkiye rastlanamamıştır (p>0,05). Ünal (1995) tarafından yürütülen çalışmada araştırma kapsamına alınan çocukların annelerinin %95,42’si yaptığı yemeği az yağlı, %3,27’si yağlı olarak belirtmiştir. Şanlıer ve ark. (2002) tarafından yetişkinlerin yağ tüketim alışkanlıklarının saptanması için yürütülen çalışmada, erkek katılımcıların %84,0’ü kadın katılımcıların %80,4’ü evlerinde yapılan yemeklerin yağlılık miktarını orta yağlı olarak değerlendirmişlerdir. 116 Tablo 22. Yağ Tüketim Sıklığı Đle Beslenme Eğitimi Alma Durumuna Göre Dağılımı (Đkili Đlişki Tablosu ve Ki-Kare Đlişki Analizi Sonuçları) Yağ Çeşitleri Zeytinyağı Ayçiçeği Yağı Fındık Yağı Mısırözü Yağı Soya Yağı Kanola Yağı Margarin Yarı Sıvı Margarin Tereyağı Kuyruk Yağı Đç Yağı X2 Sd P 4,717 4 0,318 18,380 4 0,001 11,736 4 0,019 2,152 4 0,708 4,532 4 0,339 1,584 4 0,812 13,144 4 0,011 15,469 4 0,004 1,515 4 0,824 2,695 4 0,610 1,991 3 0,574 Beslenme Eğitimi Alan Almayan Alan Almayan Her Zaman S % 19 5,0 104 27,4 18 4,7 220 57,9 Çoğunlukla S % 7 1,8 61 16,1 17 4,5 51 13,4 Tüketim Sıklığı Bazen S % 12 3,2 82 21,6 4 1,1 38 10,0 S 5 29 3 11 Nadiren % 1,3 7,6 0,8 2,9 Hiçbir Zaman S % 3 0,8 58 15,3 4 1,1 14 3,7 Alan Almayan 1 1 0,3 0,3 3 3 0,8 0,8 4 20 1,1 5,3 3 26 0,8 6,8 35 284 9,2 74,7 Alan Almayan 8 57 2,1 15,0 4 21 1,1 5,5 9 46 2,4 12,1 6 39 1,6 10,3 19 171 5,0 45,0 Alan Almayan 0 3 0,0 0,8 0 4 0,0 1,1 3 13 0,8 3,4 5 16 1,3 4,2 38 298 10,0 78,4 Alan Almayan 0 3 0,0 0,8 1 3 0,3 0,8 1 11 0,3 2,9 2 9 0,5 2,4 42 308 11,1 81,1 Alan Almayan 7 88 1,8 23,2 6 91 1,6 23,9 20 73 5,3 19,2 6 38 1,6 10,0 7 44 1,8 11,6 Alan Almayan 1 24 0,3 6,3 1 24 0,3 6,3 7 28 1,8 7,4 10 24 2,6 6,3 27 234 7,1 61,6 Alan Almayan 10 67 2,6 17,6 7 72 1,8 18,9 17 107 4,5 28,2 7 43 1,8 11,3 5 45 1,3 11,8 Alan Almayan 1 2 0,3 0,5 2 7 0,5 1,8 3 25 0,8 6,6 4 42 1,1 11,1 36 258 9,5 67,9 Alan Almayan 3 10 0,8 2,6 1 14 0,3 3,7 6 50 1,6 13,2 36 50 1,6 13,2 36 260 9,5 68,4 117 Tablo 22’de görüldüğü gibi beslenme ile ilgili eğitim alma durumu ile yağ tüketim sıklığına bakıldığında; yapılan ki-kare analizi sonucunda ayçiçeği yağı, fındık yağı gibi bitkisel sıvı yağlar için istatistiksel açıdan anlamlı bir ilişki olduğu tespit edilmiştir (p<0,05). Bunun yanı sıra kuyruk yağı, iç yağı gibi hayvansal katı yağların kullanımı konusunda beslenme eğitimi alma durumunun etki etmediği, genel olarak katılımcıların büyük çoğunluğunun hayvansal katı yağları kullanmayı tercih etmedikleri tespit edilmiştir (p>0,05). Ünsal (2008) tarafından, diyet eğitiminin beslenme durumuna etkisinin değerlendirilmesi için yapılan çalışmada, verilen eğitimden sonra bireylerin tereyağı tüketiminin olmadığı, zeytinyağı ve bitkisel yağ tüketiminde eğitim öncesine göre artış, ekmeğe yağ sürme alışkanlıklarında ise azalma olduğu gözlenmektedir. Barut Uyar (2007) tarafından, yetişkin bireylerin sağlıklı yeme indekslerinin belirlenmesi için yürütülen çalışmada, farklı eğitim düzeyindeki erkek bireylerin ekmek ve sıvıyağ tüketimleri arasındaki farklılığın önemli (p<0,05) olduğu belirlenmiştir. Evlerinde tükettikleri yağlar ve bu yağların tüketim sıklıkları konusunda beslenme eğitimi almış olan bireylerin beslenme eğitimi almamış olanlardan, öğrenim durumu yüksek olanların düşük olanlardan ve yaşları 20-30 yaş arası olanların 31-50 yaş ve 51 yaş üzeri olanlardan daha yüksek davranış puanları aldıkları ve doğru alışkanlıklara sahip oldukları saptanmıştır. 118 Tablo 23. Yağ Tüketim Sıklığının Yaşa Göre Dağılımı (Đkili Đlişki Tablosu ve Ki-Kare Đlişki Analizi Sonuçları) Yağ Çeşitleri Zeytinyağı Ayçiçeği Yağı Fındık Yağı Mısırözü Yağı Soya Yağı Kanola Yağı Margarin Yarı Sıvı Margarin Tereyağı Kuyruk Yağı Đç Yağı X2 Sd P 7,887 8 0,445 12,544 8 0,129 14,506 8 0,069 8,733 8 0,365 9,311 8 0,317 4,746 8 0,784 6,897 8 0,548 11,706 8 0,165 6,676 8 0,572 11,351 8 0,183 7,909 6 0,245 Yaş 20-30 Yaş 31-50 Yaş 51 üzeri 20-30 Yaş 31-50 Yaş 51 üzeri 20-30 Yaş 31-50 Yaş 51 üzeri 20-30 Yaş 31-50 Yaş 51 üzeri 20-30 Yaş 31-50 Yaş 51 üzeri 20-30 Yaş 31-50 Yaş 51 üzeri 20-30 Yaş 31-50 Yaş 51 üzeri 20-30 Yaş 31-50 Yaş 51 üzeri 20-30 Yaş 31-50 Yaş 51 üzeri 20-30 Yaş 31-50 Yaş 51 üzeri 20-30 Yaş 31-50 Yaş 51 üzeri Her Zaman S % 35 9,2 73 19,2 15 3,9 61 16,1 134 35,3 43 11,3 1 0,3 1 0,3 0 0,0 18 4,7 34 8,9 13 3,4 0 0,0 1 0,3 2 0,5 1 0,3 2 0,5 0 0,0 28 7,4 48 12,6 19 5,0 6 1,6 13 3,4 6 1,6 18 4,7 42 11,1 17 4,5 0 0,0 3 0,8 0 0,0 0 0,0 0 0,0 0 0,0 Çoğunlukla S % 21 5,5 33 8,7 14 3,7 15 3,9 42 11,1 11 2,9 1 0,3 2 0,5 3 0,8 9 2,4 10 2,6 6 1,6 2 0,5 1 0,3 1 0,3 1 0,3 2 0,5 1 0,3 19 5,0 56 14,7 22 5,8 6 1,6 10 2,6 9 2,4 19 5,0 44 11,6 16 4,2 2 0,5 5 1,3 2 0,5 2 0,5 6 1,6 5 1,3 Tüketim Sıklığı Bazen S % 18 4,7 57 15,0 19 5,0 16 4,2 18 4,7 8 2,1 8 2,1 12 3,2 4 1,1 18 4,7 31 8,2 6 1,6 3 0,8 9 2,4 4 1,1 1 0,3 7 1,8 4 1,1 27 7,1 53 13,9 13 3,4 6 1,6 20 5,3 9 2,4 38 10,0 68 17,9 18 4,7 3 0,8 17 4,5 8 2,1 2 0,5 9 2,4 4 1,1 Nadiren S 8 19 7 1 12 1 6 12 11 13 25 7 7 9 5 4 6 1 9 29 6 8 18 8 11 27 12 11 22 13 16 27 13 % 2,1 5,0 1,8 0,3 3,2 0,3 1,6 3,2 2,9 3,4 6,6 1,8 1,8 2,4 1,3 1,1 1,6 0,3 2,4 7,6 1,6 2,1 4,7 2,1 2,9 7,1 3,2 2,9 5,8 3,4 4,2 7,1 3,4 Hiçbir Zaman S % 15 3,9 32 8,4 14 3,7 4 1,1 8 2,1 6 1,6 81 21,3 187 49,2 51 13,4 39 10,3 114 30,0 37 9,7 85 22,4 194 51,1 57 15,0 90 23,7 197 51,8 63 16,6 14 3,7 28 7,4 9 2,4 71 18,7 153 40,3 37 9,7 11 2,9 33 8,7 6 1,6 81 21,3 167 43,9 46 12,1 77 20,3 172 45,3 47 12,4 119 Tablo 23’e bakıldığında yağ tüketim sıklığı ile yaş arasındaki ki-kare ilişki sonuçları incelendiğinde istatistiksel açıdan anlamlı bir ilişki olmadığı saptanmıştır (p>0,05). Tablo 24. Katılımcıların Et Yemekleri Hazırlarken Kullandıkları Yağ Çeşidi Đle Çalışma Durumuna Göre Dağılımı (Đkili Đlişki Tablosu ve Ki-Kare Đlişki Analizi Sonuçları) Et yemekleri hazırlarken hangi yağı kullandığınızı belirtiniz. Çalışma Durumu Evet Hayır Toplam Sayı 24 52 76 Toplam % 6,3 13,7 20,0 Sayı 39 131 170 10,3 34,5 44,7 Sayı 12 31 43 Toplam % 3,2 8,2 11,3 1 2 3 Toplam % 0,3 0,5 0,8 Hayvansal Katı Sayı Yağlar Toplam % 13 36 49 3,4 9,5 12,9 4 17 21 1,1 4,5 5,5 2 6 8 0,5 1,6 2,1 3 7 10 Toplam % 0,8 1,8 2,6 Sayı 98 282 380 25,8 74,2 100,0 Zeytin Yağı Ayçiçeği Yağı Mısırözü Yağı Soya Yağı Margarin Tereyağı Karışık Toplam Toplam % Sayı Sayı Toplam % Sayı Toplam % Sayı Toplam % (4 hücre (25,0%) beklenen frekans 5’den küçük değildir. En küçük beklenen frekans 0,77’dir.) χ2 = 2,850; SD= 7 ve P= 0,899 Tablo 24 incelendiğinde genel olarak katılımcıların %44,7’si ayçiçeği yağı, %20,0’si zeytinyağı, %12,9’u hayvansal katı yağlar, %11,3’ü mısırözü yağı, %5,5’i 120 margarini et yemeklerini hazırlarken kullandıklarını belirtmişlerdir. Katılımcıların et yemekleri hazırlarken kullandıkları yağ çeşidi ile araştırmada kullanılan değişkenler arasında istatistiksel açıdan anlamlı bir fark bulunamamıştır (p>0,05). Ünal (1995) tarafından yapılan araştırmada katılımcıların et yemekleri hazırlarken kullandıkları yağ çeşidi margarin %37,91 ve ayçiçeği yağı %37,91 olarak belirlenmiştir. Küçükerdönmez (2008) tarafından yürütülen çalışmada ise araştırmaya katılan bireylerin et yemekleri hazırlarken %70,6’sının ayçiçeği yağı kullandıkları saptanmıştır. Tablo 25. Katılımcıların Çorbaları Hazırlarken Kullandıkları Yağ Çeşidi Đle Yaşa Göre Dağılımı (Đkili Đlişki Tablosu ve Ki-Kare Đlişki Analizi Sonuçları) Çorbaları hazırlarken hangi yağı kullandığınızı belirtiniz. Bitkisel Sıvı Yağlar Hayvansal Katı Yağlar Margarin Toplam Sayı Yaş 20-30 Yaş 31-50 Yaş 51 ve Arası Arası Üzeri Toplam 81 166 45 292 21,9 44,9 12,2 78,9 9 29 19 57 2,4 7,8 5,1 15,4 7 11 3 21 Toplam % 1,9 3,0 0,8 5,7 Sayı 97 206 67 370 26,2 55,7 18,1 100,0 Toplam % Sayı Toplam % Sayı Toplam % (1 hücre (11,1%) beklenen frekans 5’den küçük değildir. En küçük beklenen frekans 3,80’dir.) χ2 = 12,016; SD= 4 ve P= 0,017 Tablo 25’e bakıldığında 31-50 yaş arasında %44,9’unun, 20-30 yaş arasında %21,9’unun ve 51 yaş ve üzerinde %12,2’sinin çorbaları hazırlarken bitkisel sıvı yağları tercih ettiği saptanmıştır. 31-50 yaş arası olanların %7,8’inin ve 51 yaş üzerinde olanların %51,1’inin ise hayvansal katı yağları tercih ettikleri saptanmıştır. Çorbalarda kullanılan yağ çeşidi ile yaş değişkeni arasında yapılan ki-kare ilişki 121 analizi sonucunda anlamlı bir ilişki olduğu saptanmıştır (p<0,05). Ancak diğer değişkenler ile kullanılan yağ çeşidi arasında anlamlı ilişkiye rastlanmamıştır (p>0,05). Küçükerdönmez (2008) tarafından yürütülen çalışmada da çorbaları hazırlamak için katılımcıların %68,6’sının ayçiçeği yağı kullanıldığı saptanmıştır. Çalışmamızla paralellik göstermektedir. Tablo 26. Katılımcıların Sebze Yemeklerini Hazırlarken Kullandıkları Yağ Çeşidi Đle Öğrenim Durumuna Göre Dağılımı (Đkili Đlişki Tablosu ve Ki-Kare Đlişki Analizi Sonuçları) Öğrenim Durumu Sebze yemeklerini hazırlarken hangi Đlköğretim Üniversiteyağı kullandığınızı belirtiniz. ve Altı Bitkisel Sıvı Yağlar Yüksek okul Toplam Sayı 219 105 33 357 Toplam % 58,4 28,0 8,8 95,2 13 5 0 18 3,5 1,3 0,0 4,8 Sayı 232 110 33 375 Toplam % 61,9 29,3 8,8 100,0 Hayvansal Katı Yağlar- Sayı Margarin Toplam % Toplam Lise (1 hücre (16,7%) beklenen frekans 5’den küçük değildir. En küçük beklenen frekans 1,58’dir.) χ2 = 2,007; SD= 2 ve P= 0,367 Araştırmaya katılan bireylerin sebze yemekleri hazırlarken kullandıkları yağ çeşidi bitkisel sıvıyağlar olarak saptanmıştır. Bu oran içinde %53,2’si ayçiçeği yağı ve %28,2 zeytinyağı oluşturmaktadır. Bütün sıvı yağ çeşitleri tabloda bitkisel sıvı yağlar başlığında toplanmıştır. Yapılan ki-kare ilişki analizleri sonucunda sebze yemekleri yapımında kullanılan yağ çeşidi ile yaş, öğrenim ve çalışma durumu değişkenleri arasında anlamlı bir ilişkiye rastlanmamıştır (p>0,05). Ki-kare analizinin gerçekleştirilebilmesi için yağ çeşitleri bitkisel sıvı yağlar ve hayvansal katı yağlarmargarin olarak toplulaştırılmıştır. 122 Elde edilen sonuçlara benzer şekilde Küçükerdönmez (2008) üniversite öğrencilerinin besin tüketimi, beslenme alışkanlıkları üzerine etkisini araştırdığı çalışmada sebze yemekleri için %54,3 ayçiçeği yağı ve %37,1 zeytinyağı kullanıldığını belirlemiştir. Yağ Çeşidi 1,10% 1,30% 11,60% 47,60% 33,20% 4,50% 0,30% Zeytin Yağı Soya Yağı Tereyağı 0,50% Ayçiçeği Yağı Hayvansal Katı Yağlar Birden fazla yağı karıştırarak kullanım Mısırözü Yağı Margarin Grafik 12. Katılımcıların Hamur Đşlerinde Kullandıkları Yağ Çeşidine Göre Dağılımı Grafik 12 sonuçlarına göre araştırmaya katılan bireylerin hamur işleri hazırlarken kullandıkları yağ çeşidi %47,6 margarin, %33,2 ayçiçeği yağı ve %11,6 zeytinyağı olarak tespit edilmiştir. Hamur işi hazırlarken kullanılan yağ çeşidi ile katılımcıların yaşı, çalışma ve eğitim durumları arasında istatistiksel açıdan anlamlı bir ilişki bulunamamıştır (p>0,05). Araştırma sonucu ile paralel şekilde Küçükerdönmez (2008)’in yaptığı bir araştırmada da katılımcıların hamur işlerini hazırlarken tercih ettikleri yağ çeşidi %58,1 margarin olarak saptanmıştır. 123 Şanlıer ve ark (2002) tarafından yürütülen çalışmada da katılımcıların %58,5’i hamur işlerini hazırlarken margarin kullandıklarını belirtmişlerdir. Yağ Çeşidi 5,50% 2,10% 11,30% 30% 46,80% 3,90% 0,30% Zeytin Yağı Mısırözü Yağı Margarin Birden fazla yağı karıştırarak kullanım Ayçiçeği Yağı Soya Yağı Tereyağı Grafik 13. Katılımcıların Tatlılarda Kullandıkları Yağ Çeşidine Göre Dağılımı Grafik 13 incelendiğinde araştırmaya katılan bireylerin tatlı yapımında kullanmayı tercih ettikleri yağ çeşidi %46,8’i margarin, %30,0’ı ayçiçeği yağı ve %11,3’ü zeytinyağı olarak tespit edilmiştir. Yapılan istatistiksel analizler sonucunda her yaş grubunda, çalışan ve çalışmayan, öğrenim durumu farklı bireylerin aynı şekilde tatlı yapımında en çok tercih ettikleri yağ margarin olarak tespit edilmiştir (p>0,05). Küçükerdönmez (2008) çalışmasında tatlılar için tercih edilen yağ türü %60,0 oranında margarin olarak saptamıştır. 124 Tablo 27. Genel Yağ Kullanma Alışkanlıkları (Boyut 3) Đle Beslenme Eğitimi Alma Durumuna Göre Dağılımı (Đkili Đlişki Tablosu ve Ki-Kare Đlişki Analizi Sonuçları) Genel Yağ Kullanma Alışkanlıkları Düşük Orta Yüksek Toplam Beslenme Eğitimi Durumu Evet Hayır Toplam 1 15 16 Toplam % 0,3 3,9 4,2 Sayı 23 219 242 Toplam % 6,1 57,6 63,7 Sayı 22 100 122 Toplam % 5,8 26,3 32,1 Sayı 46 334 380 12,1 87,9 100,0 Sayı Toplam % (1 hücre (16,7%) beklenen frekans 5’den küçük değildir. En küçük beklenen frekans 1,94’dür.) χ2 = 6,083; SD= 2 ve P= 0,048 Tablo 27 incelendiğinde beslenme eğitimi almamış olanların %57,6’sının orta düzeyde davranış puanı aldıkları, beslenme eğitimi almış olanların %6,1’inin orta düzeyde davranış puanı aldıkları saptanmıştır. Yağların kullanım yöntemleri, yanlış kullanımları ile ilgili sorulardan oluşan Boyut 3 ile araştırma değişkenleri arasında ki-kare ilişki analizleri yapılmış ve beslenme eğitimi almış olma durumu (p=0,048) ve öğrenim düzeyi (p=0,050) ile anlamlı bir ilişki olduğu saptanmıştır (p<0,05). Bunun yanında da yaş, çalışma durumu ve cinsiyet ile ilgili istatistiksel açıdan anlamlı bir ilişkiye rastlanmamıştır (p>0,05). 125 Tablo 28. Genel Yağ Kullanma Alışkanlıklarının (Boyut 3) Demografik Değişkenlere Göre Hipotez Test Sonuçları Tablosu Genel Yağ Kullanma Alışkanlıkları Boyutu Değişkenler Cinsiyet Gözlem Sayısı Ortalama Kadın 345 189,55 Erkek 35 199,90 Evet 98 190,58 Hayır 282 190,47 Evet 46 221,74 Hayır 334 186,20 20-30 Yaş 31-50 Yaş 51 veÜzeri 97 214 69 183,39 194,51 188,05 232 183,39 114 34 200,23 206,41 Test Đstatistiği Anlamlılık (P) 5708,5 0,528 13810,0 0,992 6245,0 0,015 1,026 0,599 3,642 0,162 P > α = 0,05 Çalışma Durumu P > α = 0,05 Beslenme Eğitimi Alma (*) P < α = 0,05 Yaş P > α = 0,05 Öğrenim Durumu Đlköğretim ve Altı Lise ÜniversiteYüksek Okul P > α = 0,05 Hipotez testleri sonuçlarına göre genel yağ kullanma, kullanılmış yağı atma ve yemeklerde yağ kullanırken yapılan yanlış uygulamalar ile araştırmada kullanılan her değişken test edilmiş ve tablodaki sonuçlar elde edilmiştir. Buna göre genel yağ kullanma, saklama vb. alışkanlıkları boyutu ile ilgili olarak yalnızca beslenme eğitimi almış olma değişkeninin fark yarattığı belirlenmiştir (p< 0,05). Bunun dışında araştırmada kullanılan diğer değişkenler ile yapılan hipotez test sonuçlarında anlamlı bir ilişkiye rastlanmamıştır (p> 0,05). Sonuç olarak istatistiksel açıdan anlamlı olmayan farklarla bireylerin yağ kullanma alışkanlıklarında farka rastlanmıştır. Bu sebeple boyut içerisinde yer alan ancak tek tek incelenmesinde fayda görülen sorulara ait frekans ve yüzde değerlerini gösteren grafikler ve ki-kare analiz tabloları hazırlanmış ve aşağıda sunulmuştur. 126 Ekmek Üzerine Yağ Sürme Durumu 35% 35,00% 30,50% 30,00% 25,00% 22,10% 22,60% 18,90% 20,00% 17,10% 16,60% 15,00% 13,20% 10,80% 13,20% 10,00% 5,00% 0,00% Her Zaman Çoğunlukla Bazen Terayağı Nadiren Hiçbir Zaman Margarin Grafik 14. Katılımcıların Ekmek Üzerine Yağ Sürüp Tüketme Durumuna Göre Dağılımı Grafik 14 incelendiğinde ekmek üzerine her zaman margarin sürüp yerim diyen katılımcılar %18,9 iken hiçbir zaman yemem diyenler %35,0 olarak tespit edilmiştir. Bunun yanında ekmek üzerine her zaman tereyağı sürüp yerim diyenler katılımcıların %17,1’i hiçbir zaman yemem diyenler ise %22,6’sı olarak saptanmıştır. Konu ile ilgili yapılan çalışma sonuçları çalışmamızla paralellik göstermektedir. Ünal (1995) tarafından ailelerin beslenme ile ilgili alışkanlıklarının saptanması amacıyla yürütülen çalışmada ailelerin %22,22’si ekmek üzerine yağ sürüp yediklerini, %47,06’sı bazen yediklerini ve %30,72’si ekmek üzerine yağ sürüp yemediklerini belirtmiştir. Ekmek üzerine yağ sürüp yiyenlerin %64,05’i tereyağı, %14,38’i margarin kullandıklarını belirtmiştir. 127 Birsen (2004) tarafından, yetişkinlerin yağ ve kolesterol hakkındaki bilgi düzeylerinin saptanması için yapılmış olan çalışmada ise katılımcıların % 63,5’i ekmek üzerine yağ sürüp yediklerini ve en çok kullandıkları yağ çeşidini ilk sırada tereyağı ve ikinci sırada margarin olarak belirtmişlerdir. Çetin (2007) tarafından, yetişkin tüketicilerin besin tercihleri ve sağlıklı beslenmeye yönelik tutumları üzerinde cinsiyet faktörünün etkisinin araştırıldığı çalışmada ekmek üzerine tereyağı veya margarin sürerim diyenlerin oranı %48,3 olarak belirlenmiştir. Yağları Kızdırarak Kullanma Durumu 50,00% 45,50% 45,00% 38,40% 40,00% 35,50% 35,00% 29,50% 30,00% 26,10% 25% 25,00% 20,00% 15,00% 10,00% 5,00% 0,00% Evet Bazen Yemek Yaparken Hayır Çorba Yaparken Grafik 15. Katılımcıların Yemek ve Çorba Yaparken Yağları Kızdırarak Kullanma Durumuna Göre Dağılımı Araştırmaya katılan bireylerin %45,5’i yemek yaparken yağları kızdırarak, yakarak kullandıklarını belirtmiştir. Çorba yaparken yağları kızdırarak, yakarak kullananların oranı ise %26,1 olarak tespit edilmiştir. Bazen yağı kızdırarak, yakarak 128 kullananlar; yemek yapımı için %29,5’inin ve çorba yaparken %35,5’inin bu uygulamayı yaptıkları saptanmıştır. Işık (1998) tarafından ailelerin beslenme alışkanlıklarının saptanması için yürütülen çalışmada, araştırma grubunun %52,4’ü ve kontrol grubunun %66,6’sı yağları yakarak kullandıklarını belirtmişlerdir. Kirici Oruç (2008) tarafından yapılan araştırmaya katılan bireylerin çorba pişirme yöntemleri içerisinde yağda kavurma (1,93±0,084) ve yağ yakıp üstüne dökme (1,83±0,792) en çok kullanılan iki yöntem olarak tespit edilmiştir. Kızartma Đçin Kullanılan Yağ 11% 0% 14% 75% Ayçiçeği yağı Zeytinyağı Mısırözü yağı Birden fazla yağı karıştırarak kullanım Grafik 16. Katılımcıların Kızartma Đçin Kullandıkları Yağ Çeşidine Göre Dağılımı Grafik 16’da görüldüğü gibi araştırmaya katılan bireylerin kızartma işleminde %75,0’inin ayçiçeği yağı kullandığı, %14’ünün zeytinyağı ve %11’inin mısırözü yağı kullandıkları saptanmıştır. 129 Küçükerdönmez (2008) tarafından üniversite öğrencilerinin beslenme alışkanlıklarının saptanması üzerine yapılan araştırmada, kızartmalar için %77,1’inin ayçiçeği yağını kullandıkları tespit edilmiştir. Kızartma Yağı Kullanım Sıklığı 46 12% 83 22% 98 26% Bir kez Đki kez Üç kez Dört kez ve üzeri 153 40% Grafik 17. Katılımcıların Kızartma Yağını Kaç Sefer Kullandıklarına Göre Dağılımı Grafik 17’ye göre katılımcıların, %40,0’ının kızartma yağını iki kez, %26,0’sının üç kez, %22,0’sinin bir kez kullandıkları saptanmıştır. Kızartma yağını dört kez ve daha fazla kullananların oranı ise %12,0’dir. Sevenay (1996) tarafından yapılan çalışmada kızarta yağını üç kez kullanan katılımcılar %33,08 iken %30,38’inin yağı iki kez, %18,46’sının bir kez ve %18,08’inin ise dört defadan fazla olarak belirlenmiştir. 130 37 10% Kullanılmış Kızartma Yağını Atma Durumu 39 10% 23 6% 205 54% 76 20% Lavaboya dökerim Biriktirip toplama birimlerine teslim ederim Yemek yapımında kullanırım Bahçeye, dışarı dökerim Yağı dökmem, devamlı üzerine ekleme yaparak kullanırım Grafik 18. Katılımcıların Kullanılmış Kızartma Yağını Nasıl Attıklarına Göre Dağılımı Grafik 18 incelendiğinde katılımcıların %54,0’ünün kızartma yağını lavaboya döktükleri, %20,0’sinin bahçelerine döktükleri saptanmıştır. Yanlış kullanım yöntemlerinden biri olan yağı dökmeyip devamlı üzerine ekleme yaparak kullananların oranı %10,0 olarak tespit edilmiştir. Yine başka bir yanlış uygulama olarak, katılımcıların %10,0’u ise kullanılmış kızartma yağını yemek yapımı için kullandıklarını belirtmişlerdir. Kullanılmış kızartma yağının yeniden değerlendirilebilmesi ve doğaya verdiği zararı azalmak için uygulanması gereken yöntem, yağı biriktirip toplama birimlerine teslim etme işlemini yapan katılımcıların %6,0 olduğu saptanmıştır. 131 Sıvı Yağların Saklanması 10 3% 135 36% 188 49% 47 12% Cam şişede Plastik şişede Teneke, metal kutuda Teneke ve cam şişe aynı zamanda Grafik 19. Katılımcıların Sıvı Yağları Saklama Durumlarına Göre Dağılımı Grafik 19 incelendiğinde katılımcıların %49,0’unun sıvı yağları cam şişede sakladıkları belirlenmiştir. Bunun yanında katılımcıların %36,0’sı sıvı yağları teneke ya da metal kutuda sakladıklarını belirtmiştir. Sıvı yağları plastik şişede saklayanların oranı %12,0’dir. Aynı zamanda teneke ya da metal kutu ile sıvı yağ alarak kullanacakları kadar miktarı cam şişeye aldıklarını belirten katılımcıların oranı %3,0’dür. 132 18 5% 22 6% 17 4% 4 1% Katı Yağların Saklanması 319 84% Kendi ambalajında, buzdolabında Kendi ambalajında, oda ısısında Plastik kaplarda, buzdolabında Saklama kaplarında, oda ısısında Porselen kaplarda, buzdolabında Grafik 20. Katılımcıların Katı Yağları Saklama Durumlarına Göre Dağılımı Grafik 20’de görüldüğü gibi katılımcıların büyük kısmının, %84,0’ünün katı yağları kendi ambalajı ile buzdolabında sakladıkları belirlenmiştir. Ayrıca katılımcıların %6,0’sı katı yağları porselen kaplarda buzdolabında ve %5,0’i plastik kaplarda buzdolabında sakladıkları belirlenmiştir. Katı yağları oda ısısında saklayan katılımcılar ise %4,0’ü kendi ambalajında, %1,0’i saklama kaplarında sakladıkları saptanmıştır. 133 Tablo 29. Katılımcıların Yağı Satın Alırken Dikkat Ettikleri Faktörler Đle Çalışma Durumuna Göre Dağılımı (Đkili Đlişki Tablosu ve Ki-Kare Đlişki Analizi Sonuçları) Kullandığınız yağı satın alırken hangisi sizin için daha önemlidir belirtiniz. Çalışma Durumu Evet Hayır Toplam Sayı 26 46 72 Toplam % 6,8 12,1 18,9 Sayı 43 142 185 11,3 37,4 48,7 3 7 10 Toplam % 0,8 1,8 2,6 T.S.E. damgası veya Sayı ĐSO belgesi Toplam % 24 78 102 6,3 20,5 26,8 2 9 11 Toplam % 0,5 2,4 2,9 Sayı 98 282 380 25,8 74,2 100,0 Fiyatı Markası Ambalajı Marka ve fiyat Toplam Toplam % Sayı Sayı Toplam % (2 hücre (20,0%) beklenen frekans 5’den küçük değildir. En küçük beklenen frekans 2,58’dir.) χ2 = 5,332; SD= 4 ve P= 0,255 Tablo 29’a göre katılımcıların evlerine yağ satın alırken en çok %48,7 yağın markasına, %26,8’inin TSE damgası veya ĐSO belgesi olmasına ve %18,9’unun fiyatına dikkat ettikleri saptanmıştır. Tabloda da görüldüğü gibi çalışma durumu ile yağ satın alırken dikkat edilen faktör arasında istatistiksel açıdan anlamlı bir ilişki yoktur (p>0,05). Güler ve arkadaşları (2002) tarafından kadınlar üzerinde yapılan bir araştırmada kadınların sıvı yağ %54,7 ve margarin %56,7 satın alırken dikkat ettikleri faktörler içinde en yüksek oranı markanın aldığı belirlenmiştir. Candemir (2006) yaptığı çalışmada tüketicilerin %76,1’i devamlı aynı marka yağı satın aldıklarını, %23,9’u marka değiştirdiklerini belirtmişlerdir. Tüketicilerin 134 yemeklik yağ tüketiminde aynı markayı tercih etme sebeplerinden en önemlisi %51,1 ile markanın kaliteli oluşudur. Tüketicilerin %17,2’si fiyatın ucuz olmasından dolayı devamlı aynı markayı tercih etmektedir. Tüketicilerin %16,3’ü markanın kolay bulunmasını üçüncü sırada tercih sebebi kabul ederken, %15,5’i markanın güvenilir olma özelliğini son sırada tercih sebebi olarak göstermektedir. Kılıç (2008) tarafından tüketicilerin gıda güvenliği ile ilgili bilgi, tutum ve davranışlarının saptanması için yapılan çalışmada, katılımcıların gıdaları satın alırken dikkat ettikleri kriterlerin %23,7’si TSE güvencesine, %22,0’si son kullanma tarihine, %13,7’si markasına dikkat ettiği belirlenmiştir. Sağlam ve arkadaşları (1999) tarafından tüketicilerin besin satın alımına ilişkin bilgi, tutum ve davranışlarının incelendiği çalışmada, araştırmaya katılan tüketicilerin gıda ürünlerini satın alırken %8,7’sinin ürünün TSE damgası taşımasına, %79,3’ü markaya, %73,3’ü alışkanlıklara önem verdikleri belirlenmiştir. Budak ve arkadaşları (2005) tarafından tüketicilerin besin alışverişine yönelik davranışlarının saptanması amacıyla yürüttükleri çalışmada ise katılımcıların, genel olarak besin satın alırken %88,3’ünün fiyatına, %87,0’sinin son kullanma tarihine ve %80,8’inin paketine dikkat ettikleri saptanmıştır. 135 Tablo 30. Katılımcıların Yağı Satın Alırken Dikkat Ettikleri Faktörler Đle Beslenme Eğitimi Alma Durumuna Göre Dağılımı (Đkili Đlişki Tablosu ve Ki-Kare Đlişki Analizi Sonuçları) Kullandığınız yağı satın alırken hangisi sizin için daha önemlidir belirtiniz. Beslenme Eğitimi Alma Durumu Evet Hayır Toplam 5 67 72 Toplam % 1,3 17,6 18,9 Sayı 24 161 185 Toplam % 6,3 42,4 48,7 2 8 10 Toplam % 0,5 2,1 2,6 T.S.E. damgası veya ĐSO Sayı belgesi Toplam % 14 88 102 3,7 23,2 26,8 1 10 11 Toplam % 0,3 2,6 2,9 Sayı 46 334 380 12,1 87,9 100,0 Fiyatı Markası Ambalajı Marka ve fiyat Total Sayı Sayı Sayı Toplam % (2 hücre (20,0%) beklenen frekans 5’den küçük değildir. En küçük beklenen frekans 1,21’dir.) χ2 = 2,865; SD= 4 ve P= 0,581 Tablo 30’a göre araştırma kapsamına alınan bireylerin yağ satın alırken dikkat ettikleri faktörler ile beslenme eğitimi alıp almamaları arasında istatistiksel açıdan anlamlı bir ilişki bulunamamıştır (p>0,05). Herhangi bir beslenme eğitimi almayanların %42,4’ünün markaya, %23,2’sinin TSE damgası ve ĐSO belgesi olmasına, beslenme eğitimi alan katılımcıların %6,3’ünün markaya dikkat ettikleri saptanmıştır. Aynı zamanda yağ satın alırken dikkat edilen faktör ile bireylerin yaşı ve öğrenim durumları arasında da istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulunamamıştır (p>0,05). 136 6- SONUÇ VE ÖNERĐLER Ankara Đli Mamak Đlçesinde yaşayan ailelerin beslenme alışkanlıklarının ve yağ tüketim düzeylerinin incelendiği araştırmada elde edilen sonuçlar ve bu doğrultuda konu ile ilgili sunulan öneriler aşağıdaki şekildedir. Araştırmaya katılan bireylerin, %90,8’i kadın %9,2’si erkektir. Katılımcıların yaş aralıkları; %25,5’i 20-30 yaş arası, %35,3’ü 31-40 yaş arası, %21,1’i 51-50 yaş arası, %11,3’ü 51-60 yaş arası ve %6,8’i 61 yaş ve üzeri olarak tespit edilmiştir. Katılımcıların büyük kısmının 40 yaş ve altında olduğu tespit edilmiştir. Bu durum da genç nüfusun beslenme ve bilgi düzeylerinin durumunu tespit etmede yardımcı ve yol gösterici olacaktır. Katılımcıların öğrenim durumları incelendiğinde ise %5,8’inin okuma yazma bilmediği, %6,3’ünün okuma yazma bildiği ancak bir okuldan mezun olmadıkları, %48,9’unun ilköğretim okulu veya ortaokul mezunu oldukları, %30,0’unun lise mezunu olduğu ve %8,9’unun üniversite ya da yüksek okul mezunu oldukları saptanmıştır. Araştırmaya katılan bireylerin çalışma durumlarına verdikleri cevaplar ise katılımcıların %25,8’inin gelir getiren bir işte ev dışında çalıştığını, %74,2’si gelir getiren herhangi bir işte çalışmadıklarını belirtmişlerdir. Çalışan bireylerin ise %8,7’si memur, %4,7’si işçi, %7,6’sı serbest meslek ya da kendi işyerinin sahibi, %2,9’u emekli ve %4,2’si avukat, doktor ve mobilyacı olarak tespit edilmiştir. Araştırma kapsamındaki bireylerin %12,1’inin beslenme ile ilgili eğitim aldığı, %87,9’unun ise beslenme ile ilgili herhangi bir eğitim almadığı belirlenmiştir. 137 Beslenme ile ilgili eğitim almadıklarını belirten bireylerin beslenme ile ilgili bilgilerini hangi kaynaktan edindikleri sorulduğunda ise %58,2’sinin aile ve yakın akrabalarını gösterdikleri tespit edilmiştir. Bu durumun konu ile ilgili yapılmış diğer araştırmalar tarafında da desteklendiği saptanmıştır. Aile içerisinde edinilen bilgi ve alışkanlıkların hayat boyu kullanıldığı düşünüldüğünde bireylere doğru beslenme alışkanlıkları kazandırmanın ilk adımı ailelerin eğitimi ile sağlanabilecektir. Katılımcıların beslenme ile ilgili bilgi kaynağı olarak kitle iletişim araçlarını kullanma oranlarını belirlemek amacıyla, ölçme aracında yer alan konu ile ilgili sorular Boyut 1 olarak ele alınmış ve doğru davranışlara yüksek ve yanlış davranışlara düşük puanlar verilmek üzere boyut puanları hesaplanmıştır. Kişilerin bu sorulara verdikleri cevaplardan elde edilen sonuçlar düşük, orta ve yüksek davranış puanları olarak değerlendirilmiştir. Bu değerlendirme sonucunda beslenme bilgi kaynağı olarak kitle iletişim araçlarını kullanma alışkanlıkları için bireylerin %35,8’i düşük , %23,7’si orta ve %40,5’i yüksek puan almışlardır. Yapılan hipotez ve ilişki analizi testleri benzer sonuçlar vermiştir. Bu durumda beslenme bilgi kaynağı olarak kitle iletişim araçlarını kullanma alışkanlıkları için yapılan analizler incelendiğinde beslenme bilgilerini edinmek için, kadınların (%38,9 yüksek puan alan) erkeklerden (%1,6 yüksek puan alan) daha çok kitle iletişim araçlarını kullandıkları saptanmıştır. Benzer şekilde 20-30 yaş arası (%12,4 yüksek puan alan) ve 31-50 yaş arası (%23,4 yüksek puan alan) grubundakilerin, 51 yaş ve üzeri yaşlardan (%4,7 yüksek puan alan) daha çok kitle iletişim araçlarını kullandıkları saptanmıştır. Araştırmaya katılan bireylere beslenme konusundaki bilgilerini yeterli bulup bulmadıkları sorulduğunda ise %9,2’sinin beslenme bilgilerini çok yeterli, %59,2’sinin yeterli, %30,0’unun yetersiz buldukları, %1,6’sının ise beslenme ile ilgili hiç bilgileri olmadığını belirtmiştir. Beslenme eğitimi almadığı halde beslenme bilgilerinin yeterli olduğunu düşünen kişiler genel toplamın %58,9’unu oluşturmaktadır. Bununla birlikte katılımcıların beslenme bilgilerini yeterli bulma durumu ile araştırmada kullanılan hiçbir değişken arasında anlamlı bir ilişki saptanamamıştır (p>0,05). 138 Katılımcıların evlerindeki sofra düzeni incelendiğinde ailelerin %64,2’sinin hep birlikte sofraya oturdukları bunun yanında ailelerin %19,5’inde her bireyin istediği zaman yemek yediği saptanmıştır. Ailelerin %15,0’inin yer sofrası kullandığı ve sağlık açısından oldukça yanlış bir uygulama olan aile bireylerinin aynı kaptan yemek yemesi %1,3’ü olarak tespit edilmiştir. Yapılan ki-kare ilişki analizleri sonucunda ailenin sofra düzeni ile bireylerin öğrenim durumu arasında anlamlı bir ilişki olduğu (p<0,05) ancak yaş ve çalışma durumu ile istatistiksel açıdan anlamlı bir ilişki olmadığı (p>0,05) saptanmıştır. Araştırmaya katılan bireylerin %71,1’inin günde üç öğün yemek yediği, %18,4’ünün ise günde iki öğün yemek tükettiklerini belirtmiştir. Günde 4 öğün besin tüketen bireylerin oranı ise %7,4 olarak saptanmıştır. Araştırma kapsamında kullanılan değişkenler ile günlük öğün sayısının ilişki analizleri sonucunda anlamlı bir ilişkiye rastlanmamıştır (p>0,05). Bireylerin öğün atlama sorusuna verdikleri cevaplar ise %20,0 evet, %50,0 bazen ve %30,0’unun hayır cevabını verdikleri saptanmıştır. En çok atlanan öğün olarak ise %53,4’ü öğle yemeği, %10,3’ü kahvaltı ve %7,6’sı akşam yemeği olarak tespit edilmiştir. Çalışan ve çalışmayan gruplarda en çok atlanan öğünün öğle yemeği olduğu belirlenmiştir. Atlanan öğün ve çalışma durumu arasında yapılan ki-kare ilişki analizi sonucunda istatistiksel açıdan anlamlı bir ilişki olduğu görülmektedir (p<0,05). Ayrıca katılımcıların atladıkları öğün ile öğrenim durumları ve yaşları arasında ki-kare ilişki analizi yapılmış ve istatistiksel açıdan anlamlı bir fark olduğu görülmüştür (p<0,05). Bireylerin genel beslenme alışkanlıklarının tespit edilmesi için oluşturulmuş olan Boyut 2 için de beslenme bilgi kaynağı olarak kitle iletişim araçlarını kullanma alışkanlıkları boyutu için yapılan işlemler tekrarlanmış ve boyut puanları yüksek, orta ve düşük olarak belirlenmiştir. Araştırmaya katılan bireylerden, çalışan kişilerin %14,5’inin çalışmayan kişilerin %48,9’unun genel beslenme alışkanlıkları boyutundan yüksek puan aldıkları belirlenmiştir. Bunun yanında ilköğretim mezunu bireylerin %42,1’inin, lise mezunlarının %15,8’inin ve üniversite ya da meslek 139 yüksek okulu mezunlarının %5,5’inin genel beslenme alışkanlıkları konusunda yüksek davranış puanı aldıkları saptanmıştır. Ayrıca 20-30 yaş arası bireylerin %12,9’unun, 31-50 yaş arası bireylerin %38,4’ünün ve 51 yaş ve üzeri bireylerin %12,1’inin yüksek davranış puanları aldıkları belirlenmiştir. Genel beslenme alışkanlıkları ile araştırma değişkenleri arasında ki-kare ilişki analizi yapılmış ve beslenme alışkanlıkları konusunda alınan puanlar konusunda yaş, çalışma durumu, öğrenim durumu ve beslenme eğitimi alınmasının istatistiki açıdan anlamlı fark yarattığı ve hipotez testi sonuçlarının da aynı şekilde çıktığı belirlenmiştir (p<0,05). Katılımcıların öğün atlama nedenleri incelendiğinde, %39,5’inin iştahlarının olmadığı, %23,2’sinin vakit olmadığı ve %5,8 sevdikleri gıdalar, yemekler olmadığı cevabını verdikleri tespit edilmiştir. Elde edilmiş olan bulgular konu ile ilgili yapılmış benzer araştırmalarda elde edilen bulgular ile benzerlik göstermektedir. Araştırmada yer alan bireylerin öğün aralarında gıda tüketim durumları %24,0’ü sık tüketirim, %65,0’i bazen tüketirim ve %11,0’i hiç tüketmem şeklinde saptanmıştır. Öğün aralarında gıda tüketim durumunun araştırmada kullanılan değişkenlerle anlamlı ilişki göstermediği saptanmıştır (p>0,05). Öğün aralarında tüketilen yüksek enerji değerlerine sahip, atıştırmalık gıdaların tüketim sıklıklarının belirlenmesi için yapılan ki kare analizleri sonucunda, araştırma değişkenleri arasında istatistiksel açıdan anlamlı bir ilişki olmadığı belirlenmiştir (p>0,05). Katılımcıların öğle ve akşam yemeklerinde en çok tükettikleri yemekler incelendiğinde %51,6’sı sebze yemekleri, %16,6’sı kuru baklagil yemekleri, %15,0’ı et yemekleri, %13,2’si makarna, börek ve pilav ve %3,7 etli sebze yemekleridir. Bu durum araştırmanın yürütüldüğü ilçenin genel sosyo-ekonomik durumuna uygun bulunmuştur. Araştırmada kullanılan değişkenler ile öğle ve akşam yemeklerinde en çok tüketilen yemekler arasında anlamlı bir fark saptanamamıştır (p>0,05). 140 Araştırmaya katılan bireylerin evlerine yiyecek alırken %39,7’si gıdaların bütçeye uygunluğuna, %27,4’ü yiyeceklerin besin değerine, %23,7’si yiyeceklerin ailelerin alışkanlıklarına uygun olmasına dikkat ettikleri tespit edilmiştir. Yiyecek satın alırken dikkat edilen konular ile değişkenler arasında yapılmış olan ki-kare ilişki analizleri sonucunda yalnızca yaş değişkeni arasında istatistiksel açıdan anlamlı bir ilişki (p<0,05) saptanmıştır. Araştırma kapsamındaki bireylerin evlerinde ürettikleri ya da memleketlerinden temin ettikleri gıdalar %26,1 sebze ve meyveler, %10,8 süt ve süt ürünleri ve %8,4 kuru baklagiller olarak tespit edilmiştir. Araştırmaya katılan ailelerin ekmek tüketim tercihleri genel olarak çarşıdan alınmış ve beyaz undan hazırlanmış ekmektir. Tüketilen ekmek çeşidi ile araştırmada kullanılan değişkenler arsında istatistikî açıdan anlamlı bir fark bulunamamıştır (p>0,05). Katılımcıların %80,0’inin doğru bir şekilde yumurtayı yıkamadan buzdolabında saklama alışkanlığına sahip oldukları saptanmıştır. Katılımcıların süt çeşidi olarak %65,0’inin kapalı kutuda satılan uzun ömürlü süt, %20,0’sinin kapalı kutuda satılan günlük süt ve %12,0’sinin sokakta satılan açık süt tükettikleri tespit edilmiştir. Katılımcıların %69,0’unun haşlama sularını döktükleri saptanmıştır. Sebzeler için en uygun pişirme yöntemi olarak kabul edilen buharda pişirme işlemini %3,0’ünün uyguladığı saptanmıştır. Araştırmada kullanılan değişkenler ile yapılan ilişki analizleri sonucunda anlamlı bir fark elde edilememiştir (p>0,05). Araştırmaya katılan bireylerin %64,7’sinin ayçiçeği yağı, %19,2’sinin zeytinyağı ve %11,8’inin mısırözü yağı kullandıkları belirlenmiştir. Bu sonuç katılımcıların hemen hepsinin evlerinde en çok tükettikleri yağın bitkisel sıvı yağ olduğunu gösteren önemli bir veridir. Yapılan ki-kare analizlerinde katılımcıların 141 evlerinde en çok tükettikleri yağ çeşidi ile beslenme eğitimi almış olma değişkeni arasında bitkisel sıvı yağların kullanımları konusunda istatistiksel açıdan anlamlı bir ilişki saptanmıştır (p<0,05). Araştırmaya katılan bireylerin evlerinde yapılan yemekleri %76,3‘ünün normal olarak değerlendirmekte oldukları saptanmıştır. Yapılan istatistikî analizler sonucunda bireylerin evde yapılan yemeklerin yağılılık durumlarını değerlendirmeleri ile yaş, öğrenim durumu, çalışma durumu ve beslenme eğitimi almaları arasında herhangi bir ilişkiye rastlanamamıştır (p>0,05). Katılımcıların et yemekleri hazırlarken kullandıkları yağ çeşidi sırası ile %44,7’si ayçiçeği yağı ve %20,0’si zeytinyağı olarak tespit edilmiştir. Katılımcıların et yemekleri hazırlarken kullandıkları yağ çeşidi ile araştırmada kullanılan değişkenler arasında istatistiksel açıdan anlamlı bir fark bulunamamıştır (p>0,05). Araştırmaya katılan bireylerin çorba yaparken kullanmayı en çok tercih ettikleri yağ çeşidi %78,9’u bitkisel sıvı yağlar olarak saptanmıştır. Çorbalarda kullanılan yağ çeşidi ile yaş değişkeni arasında yapılan ki-kare ilişki analizi sonucunda anlamlı bir ilişki olduğu saptanmıştır (p<0,05). Ancak diğer değişkenler ile kullanılan yağ çeşidi arasında anlamlı ilişkiye rastlanmamıştır (p>0,05). Araştırmaya katılan bireylerin sebze yemekleri hazırlarken kullandıkları yağ çeşidi %99,7 bitkisel sıvı yağlar olarak saptanmıştır. Bu oran içinde %53,2’si ayçiçeği yağı, %28,2’si zeytinyağı olduğu tespit edilmiştir. Yapılan ki-kare ilişki analizleri sonucunda sebze yemekleri yapımında kullanılan yağ çeşidi ile yaş, öğrenim ve çalışma durumu değişkenleri arasında anlamlı bir ilişkiye rastlanmamıştır (p>0,05). Araştırmaya katılan bireylerin hamur işleri hazırlarken kullandıkları yağ çeşidi olarak %47,6’sının margarin kullandığı tespit edilmiştir. %33,2’sinin ayçiçeği yağı ve %11,6’sının zeytinyağı olduğu saptanmıştır. Hamur işi hazırlarken kullanılan yağ 142 çeşidi ile katılımcıların yaşı, çalışma ve eğitim durumları arasında istatistiksel açıdan anlamlı bir ilişki bulunamamıştır (p>0,05). Araştırmaya katılan bireylerin tatlı yapımında kullanmayı tercih ettikleri yağ çeşidi %46,8’i margarin olarak tespit edilmiştir. %30,0’u ayçiçeği ve %11,3’ü zeytinyağı olarak tespit edilmiştir. Yapılan istatistiksel analizler sonucunda her yaş grubunda, çalışan ve çalışmayan, öğrenim durumu farklı bireylerin aynı şekilde tatlı yapımında en çok tercih ettikleri yağ margarin olarak tespit edilmiştir (p>0,05). Genel olarak yağ kullanma alışkanlıklarının belirlenmesi için sorulmuş olan sorulardan oluşturulmuş Boyut 3 için yapılan hesaplamalar sonucunda bireylerin %10,0’u düşük puan alırken, %43,4’ü orta ve %46,6’sı yüksek düzeyde puan almışlardır. Bu sonuç katılımcıların genel olarak yağ kullanma alışkanlıkları boyutu için doğru alışkanlıklara sahip olduklarını göstermektedir. Yapılmış olan ki-kare ilişki testleri sonuçlarına benzer şekilde hipotez testleri sonuçlarına göre genel yağ kullanma, kullanılmış yağı atma ve yemeklerde yağ kullanırken yapılan yanlış uygulamalar ile araştırmada kullanılan her değişken test edilmiştir. Elde edilen sonuçlara göre Boyut 3 ile araştırmada değişkenlerinden beslenme eğitimi alma durumunun anlamlı bir fark yarattığı belirlenmiştir (p<0,05). Yapılan analizler sonucunda beslenme eğitimi almış bireylerin beslenme eğitimi almamış bireylere oranla daha yüksek davranış puanına sahip oldukları belirlenmiştir. Katılımcıların %18,9’unun ekmek üzerine her zaman margarin sürüp yerim dedikleri, %35,0’inin hiçbir zaman yemem cevabını verdikleri saptanmıştır. Bunun yanında %17,1’inin ekmek üzerine her zaman tereyağı sürüp yerim dedikleri, %22,6’sının ise hiçbir zaman yemem cevabını verdikleri tespit edilmiştir. Araştırmaya katılan bireylerin %45,5’i yemek yaparken yağları kızdırarak, yakarak kullandıklarını belirtmiştir. Çorba yaparken yağları kızdırarak, yakarak kullananların oranı ise %26,1’dir. Bu uygulamayı bazen yaptığını belirten katılımcıların %29,5’i yemek yaparken ve %35,5’i çorba yaparken yağları yaktıklarını belirlenmiştir. 143 Araştırmaya katılan bireylerin kızartma işlemi için %75,0’i ayçiçeği yağı kullandıkları, %13,9’u zeytinyağı ve %10,5’inin mısırözü yağı kullandıkları belirlenmiştir. Kızartma için kullanılan yağ ile araştırma değişkenleri arasında hazırlanan ki-kare ilişki analizi testleri sonucunda anlamlı bir ilişkiye rastlanmamıştır (p>0,05). Katılımcıların %40,0’ının kızartma yağını iki kez kullandıkları saptanmıştır. Kızartma yağını dört kez ve daha fazla kullananların oranı ise %12,0’dir. Yine bu konuda da yapılan ilişki testleri neticesinde istatistiksel açıdan anlamlı bir sonuç elde edilememiştir (p>0,05). Araştırmaya katılan bireylerin yarıdan fazlasının, %54,0’ünün kızartma yağını lavaboya döktükleri, %20,0’sinin bahçelerine döktükleri saptanmıştır. Yanlış kullanım yöntemlerinden biri olan yağı dökmeyip devamlı üzerine ekleme yaparak kullananların oranı %10,0’dur. Katılımcıların %10,0’u ise yanlış bir başka uygulama olarak kullanılmış kızartma yağını yemek yapımı için kullandıklarını belirtmişlerdir. Kullanılmış kızartma yağının yeniden değerlendirilebilmesi ve doğaya verdiği zararı azalmak için uygulanması gereken yöntem, yağı biriktirip toplama birimlerine teslim eden kişi sayısı yalnızca 23 kişi ve %6,0 olarak belirlenmiştir. Katılımcıların %49,0’unun sıvı yağları cam şişede sakladıkları belirlenmiştir. Bunun yanında katılımcıların %36,0’sı sıvı yağları teneke ya da metal kutuda sakladıklarını belirtmiştir. Sıvı yağları plastik şişede saklayanların oranı %12,0’dir. Aynı zamanda teneke ya da metal kutu ile sıvı yağ alarak kullanacakları kadar miktarı cam şişeye aldıklarını belirten katılımcıların oranı %3,0’dür. Katılımcıların büyük kısmının, %84,0’ünün katı yağları kendi ambalajı ile buzdolabında sakladıkları belirlenmiştir. Ayrıca katılımcıların %6,0’sı katı yağları porselen kaplarda buzdolabında ve %5,0’i plastik kaplarda buzdolabında sakladıkları belirlenmiştir. Katı yağları oda ısısında saklayan katılımcılar ise %4,0’ü kendi ambalajında, %1,0’i saklama kaplarında sakladıkları saptanmıştır. 144 Katılımcıların evlerine yağ satın alırken %48,7’sinin yağın markasına dikkat ettikleri saptanmıştır. Bunu sırası ile %26,8 TSE damgası veya ĐSO belgesi olması ve %18,9 fiyatın izlediği tespit edilmiştir. Çalışma durumu ile yağ satın alırken dikkat edilen faktör arasında istatistiksel açıdan anlamlı bir ilişki yoktur (p>0,05). Araştırma kapsamına alınan bireylerin yağ satın alırken dikkat ettikleri faktörler ile beslenme eğitimi alıp almamaları arasında istatistiksel açıdan anlamlı bir ilişki bulunamamıştır (p>0,05). Bireyler beslenme ile ilgili bir eğitim almış olsun ya da olmasın yağ alırken en çok dikkat ettikleri faktör yağın markası olarak tespit edilmiştir. Aynı şekilde yağ satın alırken dikkat edilen faktör ile bireylerin yaşı ve öğrenim durumları arasında da istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulunamamıştır (p>0,05). Bu sonuçlar ışığında araştırmanın problemleri tekrar ele alındığında; • Katılımcıların beslenme alışkanlıklarının genel durumu nasıldır? • Katılımcıların beslenme alışkanlıkları, yağ tüketim düzeyleri ve alışkanlıkları çeşitli değişkenlere göre anlamlı farklar içeriyor mu? • Katılımcıların beslenme eğitimi alıp almama durumları ile yanlış beslenme alışkanlıkları arasında anlamlı bir bağlantı bulunuyor mu? Katılımcıların genel beslenme alışkanlıkları konusunda boyut puanı bazında değerlendirme yapıldığında katılımcıların %58,9’unun orta ve %29,7’sinin yüksek puan aldıkları belirlenmiştir. Araştırmaya katılan bireylerin genel beslenme alışkanlıkları orta düzeydedir. Buraya kadar olan kısımda açıklandığı üzere katılımcıların beslenme alışkanlıkları, yağ tüketim düzeyleri, yağ tüketim ve kullanma alışkanlıkları ile hatalı beslenme alışkanlıkları konusunda yaş, cinsiyet, çalışma durumu, öğrenim durumu ve en önemlisi beslenme eğitimi alma durumu farklı konular için etkilidir ve değişkenlik meydana getirmektedir. 145 Katılımcılar arasında beslenme eğitimi almış olan grupta ailecek, hep beraber sofraya oturma alışkanlığının beslenme eğitimi almamış gruba oranla daha fazla olduğu belirlenmiştir. Yine beslenme eğitimi alan grubun öğün aralarında besin tüketim alışkanlığı konusunda daha yüksek oranda bazen tüketirim ya da hiç tüketmem cevabını verdiği saptanmıştır. Benzer şekilde yumurta saklama konusundaki doğru davranışı belirtme oranı beslenme eğitimi alan grupta yüksek bulunmuştur. Evinde açıkta satılan sokak sütü alma oranı beslenme eğitimi almamış grupta fazladır. Hazırlanan sebze haşlama veya makarna haşlama sularını dökerim diyenlerin oranı yine beslenme eğitimi almamış grupta önemli şekilde yüksek bulunmuştur. Yemek yaparken yağları yakarak kullanan katılımcı oranı beslenme eğitimi almamış grupta beslenme eğitimi almış gruba oranla oldukça yüksektir. Kızartma yağını 3 kez ve daha fazla kullananların oranı da beslenme eğitimi almayan grupta yüksek çıkmıştır. Sonuç olarak beslenme eğitimi almış olmak yanlış beslenme alışkanlıklarının sürdürülmesinde veya engellenmesinde önemli rol oynamaktadır. Tüm sonuçlar dikkate alındığında araştırma hakkında aşağıdaki öneriler sunulabilir. - Beslenme eğitimine ne kadar erken başlanırsa o derece başarılı sonuçlar elde edilecektir. Bu nedenle eğitimin anaokullarından başlaması gerekmektedir. Anaokulu öğrencilerine temel beslenme bilgileri eğitimi oyun, şarkı ve renkli levhalarla desteklenerek, sık aralıklarla verilmelidir. Bu arada öğretmenlerin belli eğitim kurumlarından mezun olmuş olmaları ve beslenme eğitiminden geçirilmiş olmaları önemlidir. Her anaokulunda beslenme uzmanı veya diyetisyen bulunması gereklidir. - Ailelerin beslenme bilgilerini alabilmesi için, öğrenim ve kültür düzeyleri göz önüne alınarak, televizyonda belli saatlerde temel beslenme bilgilerine yer verilip; evde bulunan yiyeceklerin birleşmesiyle dengeli yemeklerin oluşturulacağı, yanlış uygulamaların yok edilmesi için uygulamalı eğitim verilmesi ve bu yanlışlara dikkat çekecek şekilde sürekli yayınlanması gerekmektedir. Yalnız televizyon değil, radyoda da temel beslenme bilgileri 146 verilirken, bir yandan da bu bilgilerin günlük yaşama aktarılması sağlanmalıdır. Bunun yanında gazete ve dergilerde beslenme uzmanı ve diyetisyenlerin yazılarına yer verilmelidir. - Öğrenciler için ilköğretim müfredatına beslenme konularının eklenmesi bireylerin erken yaşta doğru davranışlar kazanabilmeleri için uygun ortamı sağlayacaktır. - Halk ile iç içe olan doktor, hemşire ve ebelere temel beslenme bilgilerinin verilip, halka bu bilgilerin aktarılması sağlanmalıdır. 147 KAYNAKLAR AÇIKGÖZ, S. (2006). Üniversite Öğrencilerinin Beslenme Alışkanlıkları Đle Đyimserlik Đlişkisi: Ankara Üniversitesi Örneği. Yüksek Lisans Tezi. Ankara Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Sağlık Eğitimi Anabilim Dalı, Ankara. AKAL, E. (1999). Tip II Diabetes Mellitusda Diyet Tedavisi. Toplum Hekimliği Bülteni, 1999(3-4). http://www.thb.hacettepe.edu.tr/arsiv/1999/cilt18-3-4.php adresinden 17 Aralık 2009 tarihinde alınmıştır. AKAR, A.S. (2006). Özel ve Resmi Okul Öncesi Eğitim Kurumlarına Devam Eden Dört-Altı Yaş Grubu Çocuklarının Beslenme Alışkanlıklarının Karşılaştırılması. Yüksek Lisans Tezi. Gazi Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Aile Ekonomisi ve Beslenme Eğitimi Anabilim Dalı, Ankara. AKYILDIZLAR, E. (2007). Kocaeli’nde Bulunan Üç Farklı Huzurevindeki Yaşlıların Beslenme Alışkanlıkları Üzerine Bir Araştırma. Yüksek Lisans Tezi. Gazi Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Besin Analizleri ve Beslenme Bilim Dalı, Ankara. ALPER, B. (1996). Türkiye’de Zeytinyağı Đhracatında Karşılaşılan Sorunlar. Basılmamış Yüksek Lisans Tezi. Ege Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Gıda Mühendisliği Anabilim Dalı, Đzmir. ARIKAN, B. (1998). Ankara’da Farklı Sosyo-Ekonomik Semtlerde Yaşayan Kadınların Dondurulmuş Besinleri Satın Alma, Saklama ve Tüketme Durumlarının Saptanması Üzerine Bir Araştırma. Yüksek Lisans Tezi. Gazi Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Çocuk Gelişimi ve Ev Yönetimi Eğitimi Anabilim Dalı, Ankara. 148 ARIKAN, R. (2004). Araştırma Teknikleri ve Rapor Hazırlama. (4. Baskı) Ankara: Asil Yayın Dağıtım. ASLAN, D., ATTĐLA, S. (2002). Önemli Bir Sağlık Sorunu: Şişmanlık. STED (Sürekli Tıp Eğitimi Dergisi), 11(5), 169-170. ATAMAN, A. (2007). Erzurum Đli Đspir Đlçesindeki Hipertansiyon Hastalarının Beslenme Alışkanlıkları Temel Alınarak Yaşam Tarzı Faktörlerinin Belirlenmesi. Yüksek Lisans Tezi. Atatürk Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Besin Hijyeni ve Teknolojisi Anabilim Dalı, Erzurum. ATAMER, M., ŞENEL, E., ÖZTEKĐN, F.Ş. (2005). Yoğurttan Üretilen Tereyağlarının (Yayık Tereyağ) Bazı Niteliklerinin Belirlenmesi. Tübitak Tarım Orman ve Gıda Teknolojileri Araştırma Grubu, Proje No: TOGTAG-3035. AVAN, M. (2006). Mardin Đli Kızıltepe Đlçesindeki Merkez Đlköğretim Okullarında Okuyan 6. 7. ve 8. Sınıf Öğrencilerinin Beslenme Alışkanlıkları Üzerine Bir Araştırma. Yüksek Lisans Tezi. Selçuk Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Çocuk Gelişimi ve Ev Yönetimi Anabilim Dalı, Beslenme Eğitimi Bilim Dalı, Konya. AVCI, K. (2007). Üniversite Öğrencilerinin Besin Tamamlayıcılarını Kullanma Durumlarının Besin Tüketimlerine Etkileri Üzerine Bir Araştırma. Yüksek Lisans Tezi. Gazi Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Aile Ekonomisi ve Beslenme Anabilim Dalı, Ankara. AY, N. (2006). Okul Çağı Çocuklarında Taze Sebze ve Meyve Tüketim Durumu Đle Tüketimi Etkileyen Etmenlerin Saptanması. Bilim Uzmanlığı Tezi. Hacettepe Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Beslenme Bilimleri Programı, Ankara. 149 AYTEKĐN, F. (1999). Üniversite Öğrencilerine Verilecek Beslenme Eğitiminin Beslenme Davranışlarına Olan Etkisinin Đncelenmesi. Doktora Tezi. Gazi Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ev Yönetimi-Beslenme Anabilim Dalı, Ankara. APPEL, L.J., SACKS, F.M., CAREY, V.J., OBARZANEK, E., SWAĐN, J.F., MĐLLER, E.R., CONLĐN, P.R, ERLĐNGER, T.P., ROSNER, B.A., LARANJO, N.M., CHARLESTON, J., McCARRON, P., BĐSHOP, L.M., (2006). Protein, Tekli Doymamış Yağ ve Karbonhidrat Alımının Kan Basıncı ve Serum Lipidlerine Etkisi. JAMA (The Journel Of The American Medical Association) 19(4), 167-177. BAKIRCI, Đ., ÇELĐK, Ş., COŞKUN, H. (2004). Mezofilik Liyofilize Starter Kültür Kullanılarak Üretilen Tereyağının Bazı Özellikleri. Gıda Dergisi, 29 (1), 5762. BAKKAL, P. (2007). Koroner Arter Hastalığı Tanısı Konmuş Kişilerin, Hastalık Hikayeleri, Beslenme Alışkanlıkları ve Bilgi Düzeyleri Üzerinde Bir Araştırma. Yüksek Lisans Tezi. Ankara Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Ev Ekonomisi (Beslenme Bilimleri) Anabilim Dalı, Ankara. BARUT UYAR, B. (2007). Yetişkin Bireylerin Sağlıklı Yeme Đndekslerinin Belirlenmesi. Yüksek Lisans Tezi. Hacettepe Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Beslenme Bilimleri Programı, Ankara. BAŞSOY, G. (2000). Özel Đlköğretim Okullarının Beslenme Servisinin Đşleyişi ve Öğrencilerin Beslenme Durumları Üzerine Bir Araştırma. Bilim Uzmanlığı Tezi. Hacettepe Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Toplu Beslenme Sistemleri Programı, Ankara. 150 BAYAZ, M. (1992). Fiziksel ve Kimyasal Rafinasyonun Zeytinyağının Özelliklerine Etkileri. Yüksek Lisans Tezi. Ege Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Gıda Mühendisliği Anabilim Dalı, Đzmir. BAYRAM, A.A. (2006). Tanısı Yeni Konulmuş Hipertansiyon, Hiperlipidemi Đle Hipertansiyon ve Hiperlipidemi Birlikte Bulunan Bireylerin Diyet Yağ Örüntüsü ve Beslenme Alışkanlıklarının Değerlendirilmesi. Yüksek Lisans Tezi. Hacettepe Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Diyetetik Programı, Ankara. BAYSAL, A. (2009). Beslenme (11. Baskı) Ankara: Hatiboğlu Yayınevi. BAYSAL, A. (2006). Beslenme, Lipoproteinler ve Koroner Kalp Hastalığı. Beslenme ve Diyet Dergisi, 34(1), 5-9. BAYSAL, A. (2003). Sosyal Eşitsizliklerin Beslenmeye Etkisi. C.Ü. Tıp Fakültesi Dergisi, 25(4), 2003 Özel Eki. BAYSAL, A., BOZKURT, N., PEKCAN, G., BESLER, T., AKSOY, M., MERDOL KUTLUOL, T., KEÇECĐOĞLU, S., MERCANGĐL, M.S. (2002). Diyet El Kitabı. (4. Baskı) Ankara: Hatiboğlu Yayınevi. BAYSAL, A. (1999). Yeni Bir Yüzyıla Girerken Diyet, Diyetle Đlintili Hastalıklar ve Diyetetik Ürünler. Beslenme ve Diyet Dergisi, 28(2), 1-6. BAYSAL, A. (1991). Omega-3 Yağ Asitlerinin Büyüme, Gelişme ve Sağlık Üzerine Etkileri. Beslenme ve Diyet Dergisi, 91(2), 159-164. BESLER, T. (2009). Balık Tüketimi ve Sağlık http://www.danoneenstitusu.org.tr/news.php?id=32&cat=3137 Şubat 2009 tarihinde alınmıştır. Etkileşimi. adresinden 22 151 BEYBAĞA (KAYA), M. (2006). Đzmir Koşullarında Kışlık Bazı Kanola Çeşitlerinde Farklı Ekim Zamanı Uygulamalarının Verim, Verim Unsurları ve Kalite Üzerine Etkileri. Yüksek Lisans Tezi. Selçuk Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Konya. BĐRSEN, E.B. (2004). Yetişkinlerin Yağ ve Kolesterol Hakkındaki Bilgi Düzeyleri. Yüksek Lisans Tezi. Ankara Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Ev Ekonomisi (Beslenme Bilimleri) Anabilim Dalı, Ankara. BUDAK, N., ÇĐÇEK, B., ŞAHĐN, B. (2005). Kayseri Đlinde Tüketicilerin Besin Alışverişine Yönelik Davranışları. Beslenme ve Diyet Dergisi, 33(2), 71-81. CANDEMĐR, S. (2006). Kahramanmaraş Đli Kentsel Alanda Yaşayan Ailelerin Gıda Tüketimlerini Etkileyen Faktörler ve Marka Gerçeği. Yüksek Lisans Tezi. Kahramanmaraş Sütçü Đmam Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Tarım Ekonomisi Anabilim Dalı, Kahramanmaraş. CEVĐZ, D. (2008). Kamuda Çalışan Erkek ve Kadınların Fiziksel Uygunluk, Beslenme ve Spor Alışkanlıklarının Değerlendirilmesi (Elazığ Đli Örneği). Yüksek Lisans Tezi. Fırat Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Beden Eğitimi ve Spor Anabilim Dalı, Elazığ. ÇAKIR, B. (2007). Ankara’da Yemek Fabrikalarının Sorumlu Yöneticilerinin Beslenme Bilgi Düzeylerinin ve Yönetimsel Bilgi/Yaklaşımlarının Belirlenmesi. Doktora Tezi. Hacettepe Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Beslenme ve Diyetetik Programı, Ankara. ÇALIYURT TUNCA, K. (2008). Ayçiçek Yağı Sanayi Đşletmelerinde Üretim Süreci ve Yan Ürün Maliyetlerinin Hesaplanması. Muhasebe ve Finansman Dergisi, 2008 (39), 84-91, http://uvt.ulakbim.gov.tr/uvt/index.php?cwid=9&vtadi=TPRJ%2CTTAR%2CTT 152 IP%2CTMUH%2CTSOS&ano=85916_3a43c907e1e31ebe8cd08fe8e30cefb8adr adresinden 04 Ocak 2010 tarihinde alınmıştır. ÇALTI, S.G. (2006). Gebe Kadınların Enerji, Protein, Demir, Kalsiyum, C Vitamini, B 12 Vitamini, Folik Asit ve Omega-3 Yağ Asidi Tüketimleri Đle Beslenme Bilgi ve Alışkanlıkları Arasındaki Đlişkinin Saptanması. Yüksek Lisans Tezi. Marmara Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Halk Sağlığı Anabilim Dalı, Đstanbul. ÇELĐK, E. (2006;a). Sakarya Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Öğretmenliği Bölümünde Okuyan 1. ve 4. Sınıf Öğrencilerinin Beslenme Bilgi ve Tutumlarının Karşılaştırılması. Yüksek Lisans Tezi. Sakarya Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Beden Eğitimi ve Spor Anabilim Dalı, Beden Eğitimi ve Spor Öğretmenliği Bilim Dalı, Adapazarı. ÇELĐK, Y. (2006;b). Doğumsal Kalp Hastalığı Olan 0-2 Yaş Grubundaki Çocuklarda Ameliyat Sonrasında Parenteral Beslenmede Balık Yağı Emülsiyonu Kullanımının Biyokimyasal ve Đmmün Parametreler Üzerine Etkilerinin Araştırılması. Yüksek Lisans Tezi. Hacettepe Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Diyetetik Programı, Ankara. ÇETĐN, E.C. (2007). Yetişkin Tüketicilerin Besin Tercihleri ve Sağlıklı Beslenmeye Yönelik Tutumları Üzerine Cinsiyet Faktörünün Etkisi. Yüksek Lisans Tezi. Ankara Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Ev Ekonomisi (Beslenme Bilimleri) Anabilim Dalı, Ankara. DAŞBAŞI, M. (2003). Đlköğretim Öğrencilerinin Beslenme Alışkanlıkları, Beslenme Eğitimine Đhtiyaç Duyma Durumları ve Beslenme Eğitiminden Beklentileri. Yüksek Lisans Tezi. Gazi Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Aile Ekonomisi ve Beslenme Eğitimi Bilim Dalı, Ankara. 153 DEMĐR, B.D. (2006). Liseye Devam Eden Kız Öğrencilerin Beslenme Alışkanlıkları ve Beden Algısını Etkileyen Etmenler. Yüksek Lisans Tezi. Hacettepe Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Beslenme Bilimleri Programı, Ankara. DERELĐ, F. (2006). 2-5 Yaş Arası Sağlıklı Çocukların Beslenme Özellikleri ve Aile Etkileşimi. Yüksek Lisans Tezi. Marmara Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Hemşireliği Anabilim Dalı, Đstanbul. DIRAMAN, H., HIŞIL, Y.(2003). Kızartma Đşleminde Kullanılmış ve Mikrodalgaya Maruz Bırakılmış Çeşitli Bitkisel Yağlarda Cis-Trans Yağ Asitleri Düzeyinin Belirlenmesi Üzerine Bir Araştırma. Gıda Dergisi, 20038;90-97. DUMAN, D. (2007). Ankara’da Bir Yetiştirme Yurdunda Kalan Erkek Adolesanların Beslenme Durumları ve Etkileyen Etmenler. Yüksek Lisans Tezi. Hacettepe Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Beslenme ve Diyetetik Anabilim Dalı, Ankara. EKMEN, Z. (2008). Kız Meslek Lisesi Öğrencilerinin Tükettikleri Atıştırmalık Besinlerin Besin Öğesi Katkıları. Yüksek Lisans Tezi. Gazi Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Aile Ekonomisi ve Beslenme Eğitimi Anabilim Dalı, Ankara. ERGE, S. (2003). Obezlerde Yeme Davranışı ve Obezitede Davranış Tedavisi Đlkeleri. Beslenme ve Diyet Dergisi, 32(1), 47-59. ERGÜN, C. (2003). Sağlıklı Beslenme Kavramı ve Tüketici Algısı Üzerine Bir Araştırma. Bilim Uzmanlığı Tezi. Hacettepe Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Beslenme Bilimleri Programı, Ankara. 154 ERTEN, M. (2006). Adıyaman Đlinde Eğitim Gören Üniversite Öğrencilerinin Beslenme Bilgilerinin ve Alışkanlıklarının Araştırılması. Yüksek Lisans Tezi. Gazi Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Aile Ekonomisi ve Beslenme Eğitimi Anabilim Dalı, Aile Ekonomisi ve Beslenme Eğitimi Bilim Dalı, Ankara. FĐDAN, H., ÖZÇELĐK, A. (2003). Türkiye Ekonomisi Yönünden Ayçiçeğinin Önemi. Türkiye I. Yağlı Tohumlar, Bitkisel Yağlar ve Teknolojileri Sempozyumu Bildirileri, 22-23 Mayıs, Ankara. Bitkisel Yağ Sanayicileri Derneği Yayın No: 107. GÖKÇEK, A.A. (1998). Adana Đli Kentsel Alanda Ailelerin Yemeklik Yağ Tüketimi ve Yağın Harcama Esnekliğinin Tahmini. Yüksek Lisans Tezi. Çukurova Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Tarım Ekonomisi Ana Bilim Dalı, Adana. GÖKGÖZ, S. (1998). Beslenme Alışkanlıkları Đle Şişmanlığın Meme Kanser Riskine Etkisi Üzerine Bir Araştırma. Bilim Uzmanlığı Tezi. Hacettepe Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Diyetetik Programı, Ankara. GÖKMEN, H. ve KÖKSAL, G. (2001). Bebek Beslenmesinde Yağ Asitlerinin Önemi. Beslenme ve Diyet Dergisi, 30(1), 35-44. GÖKSU, Ç. (2007). Bitkisel Yağlar. Ankara: Dış Ticaret Müsteşarlığı Đhracatı Geliştirme Etüd Merkezi Yayınları. GÜÇLÜ, M. (2006). Kırıkkale Đl Merkezi Đlköğretim ve Lise Öğrencilerinin Beslenme ve Spor Aktivite Alışkanlıklarının Büyüme Durumlarıyla Đlişkisinin Araştırılması. Yüksek Lisans Tezi. Kırıkkale Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Beden Eğitimi ve Spor Anabilim Dalı, Kırıkkale. 155 GÜLER, B., ÖZÇELĐK, A.Ö. (2002). Çalışan ve Çalışmayan Kadınların Yiyecek Satın Alma-Hazırlama Davranışları Üzerinde Bir Araştırma. Ankara: Ankara Üniversitesi, Ev Ekonomisi Mezunları Derneği Yayınları Bilim Serisi: 3. GÜMÜŞ, H. (2009). Yetiştirme Yurtlarında Kalan Adolesanların Beslenme ve Fiziksel Aktivite Durumlarının Sağlık ve Vücut Kompozisyonları Đle Đlişkisinin Saptanması. Doktora Tezi. Gazi Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Aile Ekonomisi ve Beslenme Eğitimi Bilim Dalı, Doktora Programı, Ankara. GÜMÜŞLER, A. (2006). Rize Đli Çayeli Đlçesindeki Lise Öğrencilerinde Obezite Sıklığı ve Beslenme Alışkanlıkları. Yüksek Lisans Tezi. Karadeniz Teknik Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Halk Sağlığı Anabilim Dalı, Trabzon. GÜZEL, S. (2005). Gıda Olarak Tüketilen Çeşitli Sıvı Yağların Toplam Antioksidan Aktivitelerinin ve Toplam Fenol Đçeriklerinin Đn Vitro Ölçülmesi. Yüksek Lisans Tezi. Harran Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Biyokimya Anabilim Dalı, Şanlıurfa. HOMAFAR, A. (2008). Tip II Diabetik Bireylerde Balık Yağının (Omega-3) Açlık Kan Şekeri, Kan Basıncı, Serum Lipid Profili, Đnsulin Düzeyi, Duyarlılığı ve Direnci Üzerindeki Etkileri. Doktora Tezi. Gazi Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Aile Ekonomisi ve Beslenme Eğitimi Anabilim Dalı, Ankara. ILGAZ, Ş. (2002). Sağlıklı Beslen, Sağlıklı Besle. STED (Sürekli Tıp Eğitimi Dergisi), 11(4), 301-302. IŞIK, N. (1998). Karaman’dan Yurt Dışına Giden Ailelerin Beslenme Alışkanlıkları. Doktora Tezi. Gazi Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ev Yönetimi Beslenme Anabilim Dalı, Ankara. 156 ĐLTER, N. (2008). Çalışan Kadınlarda Besin Tüketimi, Beslenme Alışkanlıkları ve Beden Kitle Đndekslerinin Değerlendirilmesi. Yüksek Lisans Tezi. Marmara Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Halk Sağlığı Anabilim Dalı, Đstanbul. KAHYAOĞLU (TAHMAS), D. (2009). Tereyağının Margarinle Tağşişinin Tespitinde Yağ Sabiteleri ve Duyusal Analize Dayalı Araştırmalar. Yüksek Lisans Tezi. Atatürk Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Gıda Mühendisliği Anabilim Dalı, Erzurum. KARASU, Ö. (2006). Yatılı Olan ve Olmayan Lise Öğrencilerinin Beslenme Bilgisi ve Durumlarının Değerlendirilmesi. Yüksek Lisans Tezi. Gazi Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Eğitim Bilimleri Anabilim Dalı, Ankara. KARAYORMUK, N.Ö. (2002). Beslenme Dersi Alan ve Almayan Afyon Kocatepe Üniversitesi Meslek Yüksekokulu Öğrencilerinin Beslenme Bilgi ve Alışkanlıkları Üzerine Bir Araştırma. Yüksek Lisans Tezi. Gazi Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Besin Analizleri ve Beslenme Bilim Dalı, Ankara. KAVAK, S. (2003). Almanya’da Yaşayan Türk Ailelerinin Beslenme Alışkanlıklarındaki Değişimin Saptanması. Yüksek Lisans Tezi. Gazi Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Aile Ekonomisi ve Beslenme Eğitimi Bilim Dalı, Ankara. KAVURT, A.V. (2006). Parenteral Beslenme Uygulanan Preterm Bebeklerde Zeytinyağı ve Soya Yağı Bazlı Lipid Emülsiyonlarının Karşılaştırılması. Tıpta Uzmanlık Tezi. Uludağ Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı, Neonataloji Bilim Dalı, Bursa. 157 KAYA, R. (2008). Edirne Đl Merkezinde Đlköğretim Okullarındaki Öğrencilerde Beslenme-Obezite-Fiziksel Aktivite Đlişkisinin Değerlendirilmesi. Yüksek Lisans Tezi. Trakya Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Halk Sağlığı Anabilim Dalı, Edirne. KAYHAN (ESER), Ş., ŞAHĐN, T.K., DEMĐRELĐ, O. (2000). Konya’da Đki Yetiştirme Yurdunda Barınan Adölesanların Beslenme Durumları. Beslenme ve Diyet Dergisi, 29(2), 25-33. KESKĐN, M. (2009). Yatılı Đlköğretim Bölge Okullarında Öğrencilere Verilen Beslenme Eğitiminin Besin Tüketimlerine Etkisinin Araştırılması. Yüksek Lisans Tezi. Gazi Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Aile Ekonomisi ve Beslenme Eğitimi Anabilim Dalı, Ankara. KILIÇ, D. (2008). Tüketicilerin Gıda Güvenliği Đle Đlgili Bilgi-tutum ve Davranışları. Yüksek Lisans Tezi. Gazi Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Aile Ekonomisi ve Beslenme Eğitimi Bilim Dalı, Ankara. KIRMANLI, A.N., SEZER, Ö. (1999). Kanada Zeytinyağı Pazar Araştırması. Đstanbul: Đstanbul Ticaret Odası Yayınları, Yayın No:1999/75. KĐRĐCĐ ORUÇ, M. (2008). Otuz Yaş Üstü Obez Kadınların Antropometrik ve Biyokimyasal Bulguları Đle Beslenme Durumları Arasındaki Đlişki. Yüksek Lisans Tezi. Gazi Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Aile Ekonomisi ve Beslenme Eğitimi Bilim Dalı, Ankara. KOCAKAHYA, A.H. (2007). Asgari Ücretli Ailelerin Gıdaya Ayırdıkları Bütçenin ve Gıdaları Tüketim Sıklıklarının Belirlenmesi. Yüksek Lisans Tezi. Gazi Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Aile Ekonomisi ve Beslenme Anabilim Dalı, Ankara. 158 KORKMAZ, M. (2006). Tüketicilerin Tüketim Davranışları ve Tüketim Tercihlerine Etki Eden Faktörler (Afyonkarahisar Örneği). Yüksek Lisans Tezi. Gazi Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Aile Ekonomisi ve Beslenme Anabilim Dalı, Ankara. KORKMAZ, A. (2008). Kocaeli Đli Gebze Đlçesindeki Đlköğretim II. Basamak (67-8. Sınıflar) Öğrencilerinde Obezite Sıklığı ve Beslenme Davranışları. Yüksek Lisans Tezi. Selçuk Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Çocuk Gelişimi ve Ev Yönetimi Anabilim Dalı, Beslenme Eğitimi Bilim Dalı, Konya. KÖREMEZLĐ, H. (2007). Amasya Devlet Hastanesi Dahiliye Polikliniğine Başvuran Hastaların Beslenme Alışkanlıklarının Kan Lipit Düzeyi Değişimine Etkisi Üzerine Araştırmalar. Yüksek Lisans Tezi. Gazi Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Besin Analizleri ve Beslenme Bilim Dalı, Ankara. KÖSE, A. (2005). Zonguldak Đl Merkezinde 15-17 Yaş Grubu Genel Lise Öğrencilerinde Öğün Dışı Yeme Alışkanlığının Đncelenmesi. Yüksek Lisans Tezi. Zonguldak Karaelmas Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Hemşireliği Anabilim Dalı, Zonguldak. KUMARTAŞLI, M. (2006). Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokullarında Okuyan Aktif Spor Yapan Öğrencilerin Beslenme ve Sağlık Durumlarının Đncelenmesi. Yüksek Lisans Tezi. Dumlupınar Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Beden Eğitimi ve Spor Anabilim Dalı, Kütahya. KÜÇÜKERDÖNMEZ, Ö. (2008). Mevsimsel Değişikliklerin Hacettepe Üniversitesi Beslenme ve Diyetetik Bölümü Öğrencilerinin Besin Tüketimi, Beslenme Alışkanlıkları, Antropometrik Ölçümleri ve Bazı Serum Vitamin Düzeyleri Üzerine Etkisi. Doktora Tezi. Hacettepe Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Beslenme ve Diyetetik Programı, Ankara. 159 LEŞKERĐ, N. (1989). Yuvaya Devam Eden 3-6 Yaş Grubu Çocukların Beslenme Durumları ve Bu Durumu Etkileyen Faktörler. Yüksek Lisans Tezi. Đstanbul Üniversitesi, Çocuk Sağlığı Enstitüsü, Çocuk Beslenmesi Bilim Dalı, Đstanbul. MASKAN, M. (1992). Storage Stability of Margarine. Yüksek Lisans Tezi. Gaziantep Üniversitesi, Gıda Mühendisliği Bölümü, Gaziantep. MEMĐŞ, E. (2004). Üniversite Öğrencilerinde Şişmanlık (Obezite) Durumu ve Diyet Ürünleri Kullanmaları Üzerinde Bir Araştırma. Yüksek Lisans Tezi. Gazi Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Çocuk Gelişimi ve Ev Yönetimi Eğitimi Anabilim Dalı, Aile Ekonomisi ve Beslenme Bilim Dalı, Ankara. METĐN, N., GAYTANCIOĞLU, O., KUBAŞ, A., AZABAĞAOĞLU, Ö. (2003). Türkiye’de Bitkisel Yağ Sektörünün Sorunları ve Karışım Sıvı Yağ Tüketiminde Yaşanan Gelişmeler. GIDA Dergisi, 8(7), 96-97. MERDOL, T.K., BAYSAL, A., ARSLAN, P., YÜCEAN, S., PEKCAN, G., KÖKSAL, G., YUTTAGÜL, M. BEYHAN, Y., ERSOY, G., BESLER, T., AKSOY,M., SAĞLAM,F., BAŞOĞLU,S., YILDIZ, E.A., RAKICIOĞLU,N., SAMUR,G., MERCANLIGĐL,S., EREL,C., UĞURLU,M., AYDINLI,F., KESĐCĐ,C., ÖZOĞLU,F., ÇAKIR,B. (2004). Türkiye’ye Özgü Beslenme Rehberi. Ankara: Sağlık Bakanlığı Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü, Hacettepe Üniversitesi, Beslenme ve Diyetetik Bölümü. OKUR, A. (2008). Derin Yağda Kızartma Đşleminin Bazı Bitkisel Sıvı Yağların Yağ Asiti Bileşimleri Đle Oksidatif Stabiliteleri Üzerine Etkileri. Yüksek Lisans Tezi. Trakya Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Gıda Mühendisliği Anabilim Dalı, Edirne. 160 ONGAN, D. (2008). Boydak Đlköğretim Okulu’nda Okul Beslenme Programına Katılan ve Katılmayan Öğrencilerin Enerji ve Besin Öğeleri Gereksinmesi Açısından Değerlendirilmesi. Yüksek Lisans Tezi. Erciyes Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Beslenme ve Diyetetik Anabilim Dalı, Kayseri. ONUR, F. (2007). Farklı Sosyo-Ekonomik Düzeydeki Ailelerin Beslenme Bilgi Düzeyleri Đle Sebze-Meyve Tüketim Alışkanlıkları Üzerinde Bir Araştırma. Yüksek Lisans Tezi. Gazi Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Aile Ekonomisi ve Beslenme Eğitimi Bilim Dalı, Ankara. ÖNAY, D. (2006). Konya Đl Merkezinde Gebe Kadınların Beslenme Alışkanlıkları, Beslenme Durumları ve Bunun Yeni Doğan Üzerine Etkisi. Doktora Tezi. Ankara Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Ev Ekonomisi (Beslenme Bilimleri) Anabilim Dalı, Ankara. ÖNDER, F.O., KURDOĞLU, M., OĞUZ, G., ÖZBEN,B., ATĐLLA, S., ORAL, S.N. (2000). Gülveren Lisesi Son Sınıf Öğrencilerinin Bazı Beslenme Alışkanlıklarının Saptanması ve Bunun Malnütrisyon Prevalansı Đle Olan Đlişkisi. Toplum Hekimliği Bülteni, 2000(1). http://www.thb.hacettepe.edu.tr/arsiv/2000/cilt19-1.php adresinden 17 Aralık 2009 tarihinde alınmıştır. ÖRMECĐ, A.Ö. (1987). Isparta Đline Bağlı Senirkent Đlçesi ve Köylerinde Đlkokul Çocuklarının Beslenme Durumları Üzerinde Bir Araştırma. Yüksek Lisans Tezi. Ankara Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Ev Ekonomisi Anabilim Dalı, Ankara. ÖZDEMĐR (PEKEL), A. (2006). Santral Memuru kadınların Beslenme Durumları Üzerine Vardiyalı Sistemde Çalışmanın Etkisi. Yüksek Lisans Tezi. Ankara Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Ev Ekonomisi (Beslenme Bilimleri) Anabilim Dalı, Ankara. 161 ÖZDEMĐR, N. (2008). Liseye Devam Eden Kız Öğrencilerin Beslenme Alışkanlıkları ve Bulundukları Kilolarından Memnuniyet Durumlarının Đncelenmesi. Yüksek Lisans Tezi. Gazi Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Aile Ekonomisi ve Beslenme Eğitimi Anabilim Dalı, Ankara. ÖZDOĞAN, Y. (2006). Konya Đl Merkezinde Farklı Sosyo-Ekonomik Düzeylerdeki Đlköğretim Okullarına Devam Eden Çocukların Kahvaltı Yapma Alışkanlıklarının Saptanması. Yüksek Lisans Tezi. Selçuk Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Çocuk Gelişimi ve Ev Yönetimi Anabilim Dalı, Beslenme Eğitimi Bilim Dalı, Konya. ÖZTÜRK, A. (2006). Profesyonel ve Amatör Futbolcuların Beslenme Alışkanlıkları ve Vücut Bileşimleri. Yüksek Lisans Tezi. Cumhuriyet Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Beden Eğitimi ve Spor Anabilim Dalı, Sivas. SAĞLAM, F. (1990). Kadın ve Erkeklerde Vücut Yağ Dağılımı. Beslenme ve Diyet Dergisi, 19, 199-207. SAĞLAM, F., GÜMÜŞ, A., DOKCAN,B. (1999). Tüketicilerin Besin Satın Alımına Đlişkin Bilgi, Tutum ve Davranışları. Beslenme ve Diyet Dergisi, 28(1), 39-46. SERĐM, F. (1991). Bitkisel Yağlarda Farklı Sıcaklık ve Sürelerdeki Oksidasyon Düzeyinin Spektrofotometrik Yöntemlerle Belirlenmesi. Gıda Dergisi, 16(2), 123-129. SERTER YĐĞĐT, Y. (2006). Düzce Đli Đsmet Paşa Đlköğretim Okulu 6, 7, 8. Sınıflara Devam Eden Öğrencilerin Beslenme Bilgi Düzeyleri, Alışkanlıkları ve Obezite Durumları Üzerine Bir Araştırma. Yüksek Lisans Tezi. Gazi Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Aile Ekonomisi ve Beslenme Eğitimi Anabilim Dalı, Ankara. 162 SEVENAY, N. (1996) . Kayseri Đl Merkezi Kamu Sektöründe Çalışan Kadınların Beslenme Alışkanlıkları, Yiyecek Hazırlama, Pişirme Yöntemleri ve Beslenme Bilgi Düzeyleri Üzerinde Bir Araştırma. Yüksek Lisans Tezi. Ankara Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Ev Ekonomisi (Beslenme) Anabilim Dalı, Ankara. SOYDAL, U. (1998). Ankara Toprak ve Gübre Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü’nde Çalışanlarda Beslenme Alışkanlıkları Demir Eksikliği Anemisi Görülme Sıklığı ve Buna Etki Eden Bazı Faktörler. Yüksek Lisans Tezi. Gazi Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Đşçi Sağlığı ve Đş Güvenliği Anabilim Dalı, Ankara. SÖZEN, S. (2008). Metal Sektöründe Faaliyet Gösteren Bir Đşyerinde Çalışanların Beslenme Alışkanlıkları. Yüksek Lisans Tezi. Hacettepe Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Đş Sağlığı Programı, Ankara. ŞANLIER, N., YABANCI, N. (2002). Yetişkin Bireylerin Yağ Tüketimi Đle Đlgili Bilgi, Tutum ve Davranışlarının Değerlendirilmesi. Gazi Üniversitesi Endüstriyel Sanatlar Eğitim Fakültesi Dergisi, 10(11), 69-82. ŞAMŞUL, N. (1989). 1-3 Yaş Grubu, Eskişehir Đli, Sivrihisar Đlçesi Çocuklarının Büyüme-Gelişme, Beslenme Durumları ve Bu Durumu Etkileyen Faktörlerin Saptanması. Yüksek Lisans Tezi. Đstanbul Üniversitesi, Çocuk Sağlığı Enstitüsü, Çocuk Beslenmesi Bilim Dalı, Đstanbul. ŞENEL, E. (2000). Yağlardaki Teknolojik Gelişmeler ve Beslenmeyle Đlişkileri. III. Uluslararası Beslenme ve Diyetetik Kongresi, 12-15 Nisan, Beslenme ve Diyet Dergisi, 29(2), 42-61. 163 ŞENSOY, F. (1987). Ankara Đline Bağlı Seçilmiş Köy, Đlçe, Gecekondu ve Kentsel Yerleşim Yerlerinde Yaşayan Ev Kadınlarının Besin Sanitasyonu Konusundaki Bilgi ve Alışkanlıklarını Saptama Araştırması. Bilim Uzmanlığı Tezi. Hacettepe Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Halk Sağlığı Programı, Ankara. ŞĐMŞEK, A. (2008). Kızartma Yağlarının Kararlılığı ve Termal Yöntemler Đle Kalitesinin Belirlenmesi. Yüksek Lisans Tezi. Çukurova Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Kimya Anabilim Dalı, Adana. ŞĐRĐN, S. (2004). Kalp Hastalıkları. Ailenin Sağlık Eğitimi. Ankara: Başbakanlık Aile ve Sosyal Araştırmalar Genel Müdürlüğü Yayını, 155-170. ŞĐRĐNOĞLU, V. (2008). 10-14 Yaş Grubu Farklı Spor Branşlarındaki Çocukların Beslenme Alışkanlıklarının Belirlenmesi. Yüksek Lisans Tezi. Marmara Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Beden Eğitimi ve Spor Anabilim Dalı, Đstanbul. TAŞAN, M. DEMĐRCĐ, M. (2003). Ayçiçeği Yağının Kimyasal ve Fiziksel Rafinasyonu Sırasında Bazı Oksitatif ve Hidrolitik Stabilite Değerlerindeki Değişmeler. GIDA Dergisi, 8(7), 78-83. TAŞAN, M., GEÇGEL, Ü., DEMĐRCĐ, M. (2004). Yemeklik Karışım Sıvı Yağ Adı Altında Tüketime Sunulan Yağların Bazı Oksidatif ve Hidrolitik Stabilite Değerlerinin Belirlenmesi Üzerine Bir Araştırma. GIDA Dergisi, 9(8), 102104. TOPBAŞ, M., ELMACIOĞLU, F., DÜNDAR, C., CANBAZ, S., PEKŞEN, Y. (2000). Obezite Đle Günlük Tüketilen Bazı Besin Öğeleri Arasındaki Đlişki. Beslenme ve Diyet Dergisi, 29(2), 62-67. 164 TUNA, C.Ş. (2007). Postmenopozal Kadınlarda Keten Tohumu Tüketiminin Antropometrik Bulgular, Lipid Profili ve Menopozal Semptomlar Üzerine Etkileri. Yüksek Lisans Tezi. Erciyes Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Beslenme ve Diyetetik Anabilim Dalı, Kayseri. TÜĐK (Türkiye Đstatistik Kurumu). (2008). Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi (ADNKS) Veri Tabanı. http://report.tuik.gov.tr/reports/rwservlet?adnksdb2=&report=turkiye_ilce_koy_s ehir.RDF&p_il1=1746&p_kod=2&p_yil=2008&p adresinden 13 Aralık 2009 tarihinde alınmıştır. TÜRKMENOĞLU (ŞĐMŞEK), G. (2007). 9-12 Yaş Grubu Öğrencilerin Beslenme Alışkanlıkları. Yüksek Lisans Tezi. Gazi Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Aile Ekonomisi ve Beslenme Eğitimi Anabilim Dalı, Ankara. ULAŞ, B. (2008). Malatya Asker Hastanesinde 2007 Yılında Görev Yapan Personelin Sağlıklı Beslenme Konusundaki Tutum ve Davranışları. Yüksek Lisans Tezi. Đnönü Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Halk Sağlığı Anabilim Dalı, Malatya. ÜNAL, F. (1995). Anaokuluna Giden 3-6 Yaş Çocuğu Olan Annelerin Yağ Tüketimine Đlişkin Bilgi ve Uygulamaları. Yüksek Lisans Tezi. Gazi Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Çocuk Gelişimi ve Eğitimi Bilim Dalı, Ankara. ÜNSAL, M. (2003). Zeytin Yağına Lezzet Veren Bileşenler. GIDA Dergisi, 8(7), 84-89. ÜNSAL, E.N. (2008). Diyet Eğitiminin Hiperlipidemik Hastaların Beslenme Alışkanlıkları, Beslenme Bilgi Düzeyleri ve Beslenme Durumuna Etkisinin Değerlendirilmesi. Yüksek Lisans Tezi. Gazi Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Aile Ekonomisi ve Beslenme Eğitimi Anabilim Dalı, Ankara. 165 ÜNVER, B. (1987). Deneysel Yiyecek Hazırlama. Ankara: Mars Matbaası. YAĞMUR, C. ve MAZAHREH, A. (2001). Türkiye’de Üretilen Bazı Bisküvi ve Benzeri Tahıl Ürünlerinin Đçerdikleri Yağların Yağ Asitleri Bileşimi Üzerine Bir Araştırma. Beslenme ve Diyet Dergisi, 30(3), 5-15. YEŞĐLDAL, N., ASLAN, D. (2003). Kardiyovasküler Hastalıkların Önlenmesinde Beslenme Önerileri. STED (Sürekli Tıp Eğitimi Dergisi), 12(7), 248-249. YILMAZ, N. (1995). Diyette Margarin Kullanımının Bazı Plazma ve Eritrosit Membran Lipidleri Üzerine Olan Etkisinin Đncelenmesi. Doktora Tezi. Karadeniz Teknik Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Biyokimya Anabilim Dalı, Trabzon. YILMAZ, G. (2002). Niğde Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Yüksek Okulu Öğrencilerinin Beslenme ve Kahvaltı Alışkanlıklarının Değerlendirilmesi. Yüksek Lisans Tezi. Niğde Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Beden Eğitimi Anabilim Dalı, Niğde. YILMAZ, B. (2007). Ankara Üniversitesi’ndeki Öğrencilerin Beslenme Durumları, Fiziksel Aktiviteleri, Beden Kütle Đndeksleri ve Kan Lipidleri Arasındaki Đlişkiler. Yüksek Lisans Tezi. Hacettepe Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Beslenme Bilimleri Programı, Ankara. YILMAZ, E., ÖZKAN, S. (2007). Üniversite Öğrencilerinin Beslenme Alışkanlıklarının Đncelenmesi. Fırat Sağlık Hizmetleri Dergisi, 2 (6), 87-104. YOLALAN (DEMĐREL), N. (1997). Antalya Đli Merkez Đlçede Farklı SosyoEkonomik Düzeydeki Kadınların Yiyecek Hazırlama, Pişirme ve Saklamaları Üzerine Bir Araştırma. Yüksek Lisans Tezi. Gazi Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Aile Ekonomisi ve Beslenme Anabilim Dalı, Ankara. 166 YÜKSEL, A. (2008). Muhtaç Ailelerdeki 15-49 Yaş Kadınların Beslenme ve Fiziksel Aktivite Durumlarının Saptanması. Yüksek Lisans Tezi. Hacettepe Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Toplu Beslenme Sistemleri Programı, Ankara. 167 EKLER 168 Ek.1. Anket Formu GAZĐ ÜNĐVERSĐTESĐ EĞĐTĐM BĐLĐMLERĐ ENSTĐTÜSÜ AĐLE EKONOMĐSĐ VE BESLENME EĞĐTĐMĐ ANA BĐLĐM DALI ANKARA ĐLĐ MAMAK ĐLÇESĐNDE YAŞAYAN AĐLELERĐN BESLENME ALIŞKANLIKLARININ VE YAĞ TÜKETĐM DÜZEYLERĐNĐN SAPTANMASI ÜZERĐNDE BĐR ARAŞTIRMA Beslenme alışkanlıklarınızın ve yağ tüketim düzeyinizin belirlenmesi için hazırlanmış olan bu ankete katılımınız ve anketi doldururken göstermiş olduğunuz ilgi ve samimiyet için teşekkür ederim. Aşağıdaki soruları okuduktan sonra kendinize uygun seçeneğe çarpı (X) işareti koyarak işaretleyiniz. Gülay ATĐOĞLU/2009 I. BÖLÜM- KĐŞĐSEL BĐLGĐLER 1- Cinsiyetinizi belirtiniz. ( ) 1. Kadın ( ) 2. Erkek 2- Yaşınızı belirtiniz. ( ) 1. 20–30 yaş ( ) 2. 31–40 yaş ( ) 3. 41-50 yaş ( ) 4. 51–60 yaş ( ) 5. 61 yaş ve üzeri 3- Öğrenim durumunuzu belirtiniz. ( ) 1. Okur-yazar değil ( ) 2. Okur-yazar ( ) 3. Đlköğretim mezunu ( ) 4. Lise mezunu ( ) 5. Üniversite/yüksekokul mezunu 4- Çalışıyor musunuz? ( ) 1. Evet ( ) 2. Hayır Çalışıyorsanız; 5- Mesleğinizi belirtiniz. ( ) 1. Memur ( ) 2. Đşçi ( ) 3. Serbest meslek/ kendi işyeri ( ) 4. Emekli ( ) 5. Diğer (Belirtiniz)…………………. 169 II. BÖLÜM- BESLENME ALIŞKANLIKLARI 6- Beslenme ile ilgili herhangi bir eğitim aldınız mı? ( ) 1. Evet ( ) 2. Hayır 7- Cevabınız hayır ise beslenme ile ilgili bilgilerinizi hangi kaynaktan elde ettiniz? ( ) 1. Televizyon, radyo, internet vb. ( ) 2. Aile ve yakın akrabalar ( ) 3. Komşu ve arkadaş çevresi ( ) 4. Dergi, gazete, broşür, kitaplar vb. ( ) 5. Gıda satış elemanları ( ) 6. Beslenme uzmanları, diyetisyen ( ) 7. Doktorlar ( ) 8. Diğer (Belirtiniz)……………….. 8- Radyo ve televizyonda uzman kişiler tarafından beslenme hakkında yapılan programları dinler misiniz? ( ) 1. Evet ( ) 2. Hayır ( ) 3. Bazen 9- Radyo ve televizyondan aldığınız beslenme bilgilerini kullanıyor musunuz? ( ) 1. Evet, kullanıyorum ( ) 2. Hayır, kullanmıyorum ( ) 3. Bazen kullanıyorum 10- Gazetelerde uzman kişiler tarafından beslenme hakkında yazılan yazıları okur musunuz? ( ) 1. Evet ( ) 2. Hayır ( ) 3. Bazen 11- Gazetelerden aldığınız beslenme bilgilerini kullanıyor musunuz? ( ) 1. Evet, kullanıyorum ( ) 2. Hayır, kullanmıyorum ( ) 3. Bazen kullanıyorum 12- Beslenme konusundaki bilgilerinizi yeterli buluyor musunuz? ( ) 1. Çok yeterli ( ) 2. Yeterli ( ) 3. Yetersiz ( ) 4. Hiç bilgim yok ( ) 5. Diğer (Belirtiniz)………………… 13- Evinizde sofra düzeni nasıldır? ( ) 1. Aile hep birlikte sofraya oturur. ( ) 2. Her birey istediği zaman yemek yer. ( ) 3. Yer sofrası kullanılır. ( ) 4. Aynı kaptan yemek yenir. ( ) 5. Diğer (Belirtiniz)………………… 170 14- Evinizde genelde kaç öğün yemek yenir? ( ) 1. 1 öğün ( ) 2. 2 öğün ( ) 3. 3 öğün ( ) 4. 4 öğün ( ) 5. 5 öğün ve fazlası 15- Öğün atlıyor musunuz? ( ) 1. Evet ( ) 2. Hayır ( ) 3. Bazen 16- Cevabınız evet ya da bazen ise atlanan öğün genellikle hangi öğündür? ( ) 1. Kahvaltı ( ) 2. Öğle yemeği ( ) 3. Akşam yemeği 17- Öğün atlıyorsanız nedeni nedir? ( ) 1. Vaktim olmadığı için ( ) 2. Đştahım olmadığı ya da canım istemediği için ( ) 3. Severek tüketeceğim gıdalar ya da yemekler olmadığı için ( ) 4. Ekonomik olanaklarım yetersiz olduğu için ( ) 5. Diğer (Belirtiniz)………………… 18- Kahvaltı yapar mısınız? ( ) 1. Her zaman yaparım ( ) 2. Hiç yapmam ( ) 3. Bazen yaparım 19- Öğle ve akşam yemeklerinde genellikle en çok hangi tür yemekleri tüketiyorsunuz? ( ) 1. Et yemekleri ( ) 2. Sebze yemekleri ( ) 3. Kuru baklagil yemekleri ( ) 4. Makarnalar, börekler ve pilavlar ( ) 5. Diğer (Belirtiniz)………………… 20- Ana öğünler arasında atıştırmalık besin tüketme durumunuzu belirtiniz. ( ) 1. Sık Tüketirim ( ) 2. Hiç tüketmem ( ) 3. Bazen tüketirim 171 21- Aşağıdaki yiyecekleri ne sıklıkta tükettiğinizi belirtiniz. Tüketim Sıklığı Yiyecekler ve Đçecekler Her Zaman Çoğunlukla Bazen Nadire n 1. Bisküvi, kraker, gevrek, kek, pasta vb. 2. Börek, sandviç, ekmek arası yiyecekler 3. Kuruyemişler 4. Çay, kahve 5. Meyve suları 6. Kola, gazoz vb. gazlı içecekler 7. Patlamış mısır, patates cipsi vb. 8. Çikolata, şekerleme vb. 9. Lahmacun, kebap, döner vb. 10. Hamburger, tost, pizza vb. 11. Sucuk, sosis, salam, pastırma 12. Simit, poğaça, kek 13. Bal, reçel, marmelat, pekmez 14. Hamur tatlıları 22- Evinize yiyecek alırken en çok dikkat ettiğiniz konu aşağıdakilerden hangisidir? ( ) 1. Bütçenize uygun olmasına ( ) 2. Alışkanlıklarınıza uygun olmasına ( ) 3. Yiyeceklerin besin değerine ( ) 4. Yiyeceklerin karnınızı doyuracak nitelikte olmasına ( ) 5. Diğer (Belirtiniz)……………………… 23- Evinizde, bahçenizde, memleketinizde ürettiğiniz ürün varsa işaretleyiniz. ( ) 1. Sebze-meyve ( taze ya da kuru) ( ) 2. Süt ve süt ürünleri ( peynir, yoğurt vb.) ( ) 3. Tahıl ve tahıl ürünleri (ekmek, yufka vb.) ( ) 4. Kuru baklagiller ( nohut, fasulye vb.) ( ) 5. Diğer (Belirtiniz)………………………….. 24- Evinizde yumurtayı nasıl saklarsınız belirtiniz. ( ) 1. Yıkamadan buzdolabında ya da kilerde ( ) 2. Yıkayarak buzdolabında ya da kilerde 25- Evinizde tüketilen ekmek çeşidini belirtiniz. ( ) 1. Çarşı ekmeği, esmer undan yapılmış (kepekli) ( ) 2. Çarşı ekmeği, beyaz undan yapılmış ( ) 3. Evde esmer undan yapılan ekmek (kepekli) ( ) 4. Evde beyaz undan yapılan ekmek ( ) 5. Evde mısır unundan yapılan ekmek Hiçbir Zaman 172 26- Evinizde tüketilen süt aşağıdakilerden hangisidir? ( ) 1. Kapalı kutuda satılan günlük süt ( ) 2. Kapalı kutuda satılan uzun ömürlü süt ( ) 3. Sokakta satılan açık süt ( ) 4. Kendi hayvanlarımızdan elde edilen süt ( ) 5. Diğer (Belirtiniz)……………………… 27- Evinizde sebze, makarna haşlama sularını nasıl değerlendirirsiniz? ( ) 1. Haşlama sularını dökerim ( ) 2. Yiyecekleri kendi sularında ya da az suda pişirip suyunu dökmem ( ) 3. Haşlama sularını çorba,börek yapımında kullanırım ( ) 4. Buharda pişiririm ( ) 5. Diğer (Belirtiniz)……………………… III. BÖLÜM- YAĞ TÜKETĐM DÜZEYĐ VE ALIŞKANLIKLARI 28- Evinizde en çok tükettiğiniz yağ hangisidir belirtiniz. ( ) 1. Zeytinyağı ( ) 7. Margarin ( ) 2. Ayçiçeği yağı ( ) 8. Yarı sıvı margarin ( ) 9. Tereyağı ( ) 3. Fındık yağı ( ) 4. Mısırözü yağı ( ) 10. Kuyruk yağı ( ) 5. Soya yağı ( ) 11. Đç yağı ( ) 6. Kanola yağı ( ) 12. (Belirtiniz)……………………… 29- Evinizde hazırlanan yemekleri nasıl değerlendirirsiniz? ( ) 1. Çok yağlı ( ) 2. Yağlı ( ) 3. Normal ( ) 4. Az yağlı ( ) 5.Yağsız 30- Evinizde yağları hangi sıklıkla kullandığınızı belirtiniz. Tüketim Sıklığı Yağlar Her Çoğunlukla Bazen Nadiren Zaman 1. Zeytinyağı 2. Ayçiçeği yağı 3. Fındık yağı 4. Mısırözü yağı 5. Soya yağı 6. Kanola yağı 7. Margarin 8. Yarı sıvı margarin 9. Tereyağı 10. Kuyruk yağı 11. Đç yağı 12. Diğer (Belirtiniz)……… Hiçbir Zaman 173 31- Aşağıdaki yemekleri hazırlarken hangi yağı kullandığınızı belirtiniz? Yağ Çeşitleri Yemekler Zeytin Ayçiçeği Mısırözü Soya Yağı Yağı Yağı Yağı 1.Et yemekleri 2.Çorbalar Margarin Tereyağı 3.Sebze yemekleri 4.Hamur işleri 5. Tatlılar 32- Ekmek üzerine yağ sürüp verir misiniz? Tüketim Sıklığı Yağlar Her Zaman Çoğunlukla Bazen Nadiren 1. Tereyağı 2. Margarin 33- Yemek yaparken yağları kızdırarak kullanır mısınız? ( ) 1. Evet ( ) 2. Hayır ( ) 3. Bazen 34- Çorba yaparken üzerine yağları yakarak kullanır mısınız? ( ) 1. Evet ( ) 2. Hayır ( ) 3. Bazen 35- Kızartma işlemi için hangi yağı kullandığınızı belirtiniz. ( ) 1. Ayçiçeği yağı ( ) 2. Zeytinyağı ( ) 3. Mısırözü yağı ( ) 4.Diğer(Belirtiniz) ……… 36- Kızartma işlemi için hangi aracı kullandığınızı belirtiniz. ( ) 1. Fritöz ( ) 2. Normal tava ( ) 3. Derin tava – Tencere ( ) 4. Diğer (Belirtiniz) ……………. 37- Kızartma yağını kaç kez kullandığınızı belirtiniz. ( ) 1. Bir kez ( ) 2. Đki kez ( ) 3. Üç kez ( ) 4. Dört ve üzeri Hiçbir Zaman 174 38- Kullanılmış kızartma yağını nasıl atarsınız? ( ) 1. Lavaboya dökerim ( ) 2. Bahçeye, dışarı dökerim ( ) 3. Biriktirip toplama birimlerine teslim ederim ( ) 4. Yağı dökmem, devamlı üzerine ekleme yaparak kullanırım ( ) 5. Diğer (Belirtiniz)…………………. 39- Evinizde sıvı yağları nasıl saklarsınız? ( ) 1. Koyu renk cam şişede ( ) 2. Plastik şişede ( ) 3. Teneke, metal kutuda 40- Evinizde katı yağları nasıl saklarsınız? ( ) 1. Kendi ambalajında, buzdolabında ( ) 2. Plastik ya da porselen kaplarda, buzdolabında ( ) 3. Kendi ambalajında, oda ısısında ( ) 4. Saklama kaplarında, oda ısısında 41- Kullandığınız yağı satın alırken hangisi sizin için daha önemlidir belirtiniz. ( ) 1. Fiyatı ( ) 2. Markası ( ) 3. Ambalajı ( ) 4. T.S.E. damgası veya ĐSO belgesi ( ) 5. Diğer (Belirtiniz)…………………. 175 Ek.2. Boyut Puanlama Tabloları Boyut 1. Beslenme Bilgilerini Edinme Kaynağı Olarak Kitle Đletişim Araçlarını Kullanma Durumu Başarının Puansal Derecesi 4-7 Puan 8 Puan 9-12 Puan Puanın Başarı Derecesi Düşük Orta Yüksek Boyut 2. Genel Beslenme Alışkanlıkları Başarının Puansal Derecesi Puanın Başarı Derecesi 3-5 Puan Düşük 6 Puan Orta 7-9 Puan Yüksek Boyut 3. Genel Yağ Kullanma Alışkanlıkları Başarının Puansal Derecesi Puanın Başarı Derecesi 6-11 Puan Düşük 12- 16 Puan Orta 17-22 Puan Yüksek 176 Ek.3. Boyut Puanlarının Hesaplanması Boyut 1. Beslenme Bilgilerini Edinme Kaynağı Olarak Kitle Đletişim Araçlarını Kullanma Durumu 8- Radyo ve televizyonda uzman kişiler tarafından beslenme hakkında yapılan programları dinler misiniz? ( 3 ) 1. Evet ( 1 ) 2. Hayır ( 2 ) 3. Bazen 9- Radyo ve televizyondan aldığınız beslenme bilgilerini kullanıyor musunuz? ( 3 ) 1. Evet, kullanıyorum ( 1 ) 2. Hayır, kullanmıyorum ( 2 ) 3. Bazen kullanıyorum 10- Gazetelerde uzman kişiler tarafından beslenme hakkında yazılan yazıları okur musunuz? ( 3 ) 1. Evet ( 1 ) 2. Hayır ( 2 ) 3. Bazen 11- Gazetelerden aldığınız beslenme bilgilerini kullanıyor musunuz? ( 3 ) 1. Evet, kullanıyorum ( 1 ) 2. Hayır, kullanmıyorum ( 2 ) 3. Bazen kullanıyorum Boyut 2. Genel Beslenme Alışkanlıkları 15- Öğün atlıyor musunuz? ( 1 ) 1. Evet ( 3 ) 2. Hayır ( 2 ) 3. Bazen 17- Kahvaltı yapar mısınız? ( 3 ) 1. Her zaman yaparım ( 1 ) 2. Hiç yapmam ( 2 ) 3. Bazen yaparım 20- Ana öğünler arasında besin tüketme durumunuzu belirtiniz. ( 3 ) 1. Sık Tüketirim ( 1 ) 2. Hiç tüketmem ( 2 ) 3. Bazen tüketirim 177 Boyut 3. Genel Yağ Kullanma Alışkanlıkları 33- Yemek yaparken yağları kızdırarak kullanır mısınız? ( 1 ) 1. Evet ( 3 ) 2. Hayır ( 2 ) 3. Bazen 34- Çorba yaparken üzerine yağları yakarak kullanır mısınız? ( 1 ) 1. Evet ( 3 ) 2. Hayır ( 2 ) 3. Bazen 35- Kızartma işlemi için hangi yağı kullandığınızı belirtiniz. ( 4 ) 1. Ayçiçeği yağı ( 2 ) 2. Zeytinyağı ( 3 ) 3. Mısırözü yağı ( 1 ) 4.Diğer(Belirtiniz) ……… 36- Kızartma işlemi için hangi aracı kullandığınızı belirtiniz. ( 3 ) 1. Fritöz ( 2 ) 2. Normal tava ( 4 ) 3. Derin tava – Tencere ( 1 ) 4. Diğer (Belirtiniz) ……………. 37- Kızartma yağını kaç kez kullandığınızı belirtiniz. ( 4 ) 1. Bir kez ( 3 ) 2. Đki kez ( 2 ) 3. Üç kez ( 1 ) 4. Dört ve üzeri 38- Kullanılmış kızartma yağını nasıl atarsınız? ( 2 ) 1. Lavaboya dökerim ( 3 ) 2. Bahçeye, dışarı dökerim ( 4 ) 3. Biriktirip toplama birimlerine teslim ederim ( 1 ) 4. Yağı dökmem, devamlı üzerine ekleme yaparak kullanırım