Hem ulusal hem de uluslararası düzlemde kadına karşı şiddetle ilgili yürütülen tüm yasal çalışmalar, destek ve hizmetlerin sunumunda; temel insan haklarına dayalı, kadın erkek eşitliği ilkesi çerçevesinde hareket eden, sosyal hukuk devletinin gereklerine uygun, adil, etkili, hızlı müdahaleleri içeren bir yaklaşım sergilenmesi gerektiği ifade edilmektedir. Kadına Yönelik Şiddet Tanımı ve Özellikleri Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu tarafından 1993 yılında kabul edilmiş olan Kadına Yönelik Şiddetin Önlenmesi Bildirgesinde kadına yönelik şiddet; “ister kamusal isterse özel yaşamda meydana gelsin, kadınlara fiziksel, cinsel, psikolojik acı veya ıstırap veren ya da verebilecek olan cinsiyete dayalı bir eylem uygulama ya da bu tür eylemlerle tehdit etme, zorlama veya keyfî olarak özgürlükten yoksun bırakma” şeklinde tanımlanmaktadır BM İstatistik Bölümü (UNSTATS) verilerine göre 1995-2006 döneminde hayatında en az bir kez fiziksel şiddete maruz kalan kadınların oranları ve ülke karşılaştırmalarından örnekler şu şekilde sıralanabilir (yaklaşık olarak verilmektedir): Kanada %8, İsviçre %11, İtalya %14, Japonya %15, Danimarka %20, Avustralya %27 Almanya %29. Amerika Birleşik Devletleri’nde cinayete maruz kalan her üç kadından biri, yakın yaşam arkadaşı tarafından öldürülmektedir. Hindistan’da ise sadece 2007 yılında çeyiz geleneği nedeniyle her gün 22 kadın öldürülmüştür. Türkiye’de her üç kadından biri fiziksel şiddet görmektedir. Yüksek öğrenim gören altı erkekten biri eşine fiziksel şiddet uygulamaktadır. Kadınların aileye kocalarından daha çok gelir getirmesi dayak riskini iki kat artırmakta, bu durumda olan her üç kadından biri fiziksel şiddete maruz kalmaktadır TÜRKİYE UYGULAMALARI Ülkemizde şiddet mağduru kadınların korunması ve desteklenmesine yönelik mekanizmaların başında kadın konukevleri gelmektedir. Ülkemizde bu hizmeti başta Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü olmak üzere, STK’lar, belediyeler, kaymakamlıklar ve valilikler yürütmektedir KADIN KONUKEVLERİ Fiziksel, cinsel, duygusal ve ekonomik şiddete uğrayan kadınların psikososyal ve ekonomik sorunlarının çözümlenmesi sırasında varsa çocuklarıyla birlikte ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla geçici bir süre kalabilecekleri yatılı sosyal hizmet kuruluşları olan kadın konukevlerinde; kadınlara öncelikle can güvenliği, kendini toparlamak için zaman ve kendilerine, hayatlarına daha uzun vadeli ve geniş açıdan bakabilmeleri için ihtiyaç duydukları emniyetli bir ortam sağlamak amaçlanmaktadır. ŞİDDET ÖNLEME VE İZLEME MERKEZLERİ Şiddet önleme ve izleme merkezleri; uzman personelin görev yaptığı ve tercihen kadın personelin istihdam edildiği, şiddetin önlenmesi ile koruyucu ve önleyici tedbirlerin etkin olarak uygulanmasına yönelik destek ve izleme hizmetlerinin verildiği, çalışmalarını tek kapı sistemi ile yedi gün yirmi dört saat esasına göre yürüten, insan onuruna yaraşır etkili ve süratli hizmet sunumu sağlayan, kadının ekonomik, psikolojik, hukuki ve sosyal olarak güçlendirilmesi odaklı merkezlerdir Konukevine yerleştirilen her kadın için konukevi - şiddet önleme ve izleme merkezi iş birliği ile bir “Destek Planı” hazırlanarak “Destek Planı”nda konukevinde kaldığı sırada ve ayrıldıktan sonra 1 yıl süreyle kadına ilişkin yapılacak çalışma ve sunulacak hizmetlere yer verilecektir. Hazırlanmış olan “Destek Planı” çerçevesinde konukevinden ayrılan kadına ihtiyaç duyduğu hizmetler sağlanarak, kadının ve beraberindeki çocuklarının durumu izlenecek olup, istenilen amaca ulaşılamamışsa gerekli destek hizmetlerinin sunumuna devam edilecektir. İLK KABUL BİRİMLERİ İlk kabul birimleri; Aile ve sosyal politikalar il müdürlüklerine ya da şiddeti önleme ve izleme merkezlerine başvuran kadınların ilk gözlemlerinin yapıldığı, psikososyal ve ekonomik durumlarının incelendiği, geçici kabulleri yapılarak iki haftaya kadar kalabilecekleri birimlerdir. Şiddet mağduru kadın, ilde konukevi bulunmaması/kapasitesinin yeterli olmaması veya şartlarının doğrudan konukevine yerleşmeye uygun bulunmaması durumunda ilk kabul birimine kabul edilir. Şiddete uğrayan ya da uğrama riski taşıyan ve desteğe gereksinimi olan kadınlara yönelik danışma hizmetleri de kadına yönelik şiddetle mücadelede kadını destekleyici diğer bir önemli mekanizmadır. Bu kapsamda; • Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı bünyesindeki il müdürlükleri; • KOZA Şiddet önleme ve izleme merkezleri • ALO 183 Aile, Kadın, Çocuk, Özürlü Sosyal Hizmet Danışma Hattı • Aile danışma merkezleri • Toplum merkezleri • Belediyelerin kadın danışma merkezleri • Sivil toplum kuruluşlarının kadın danışma merkezleri • Barolara bağlı kadın danışma merkezleri • Kalkınma Bakanlığı Güneydoğu Anadolu Projesi Bölge Kalkınma İdaresine bağlı çok amaçlı toplum merkezleri (ÇATOM) hizmet vermektedir EYLEM PLANLARI, BAKANLIKLAR VE STK’LARIN ÇALIŞMALARINA GENEL BİR BAKIŞ 5 Mart 2013 tarihinde yürürlüğe giren Denetimli Serbestlik Hizmetleri Yönetmeliği’nde yapılan “mağdur” tanımı çerçevesinde denetimli serbestlik müdürlüklerinde görevli uzman personel tarafından, mağdurlara psikososyal destek sağlanabilmektedir. Denetimli serbestlik müdürlükleri tarafından verilen psikososyal yardım ve danışmanlık hizmeti ile mağdurun suç işlenmeden önceki psikolojik durumuna ve sosyal düzenine tekrar kavuşması sağlanarak suçun yarattığı etkilerden kurtulmasına yardımcı olunmaktadır. Ceza infaz kurumlarında yürütülen Öfke Kontrolü, Salıverilme Öncesi Mahkum Gelişimi, Alkol ve Madde Bağımlılığı Programlarının yanı sıra MEB tarafından geliştirilen “0-18 Yaş Aile Eğitim Programı” da halk eğitim merkezleri iş birliğinde sürdürülmektedir. Hastanelerin acil servislerinde oluşturulan “Psikososyal Destek ve Krize Müdahale Birimleri”nde ise aile içi şiddet konusunda da psikososyal destek hizmetleri sağlanmaktadır. Sağlık Bakanlığı tarafından yürütülen Evlilik ve Gebelik Öncesi Danışmanlık Programı kapsamında 2007 yılında “Evlilik Öncesi Danışmanlık ve Cinsel Sağlık Programları” başlatılmıştır. Emniyet Genel Müdürlüğü Asayiş Dairesi Başkanlığı bünyesinde, 2010 yılında “Aile İçi Şiddetle Mücadele Şubesi” kurulmuştur. Ayrıca, Jandarma Genel Komutanlığı bünyesinde aile içi şiddetle mücadele kapsamında “Kadın ve Çocuk Kısım Amirlikleri” kurulmuştur. 1990’lı yıllardan itibaren şiddet mağduru kadınlara yönelik çeşitli hizmetler, Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı, Kadın Dayanışma Vakfı, Kadınlarla Dayanışma Vakfı, Kadın Merkezi Vakfı, Adana Kadın Danışma Merkezi ve Sığınmaevi, Van Kadın Derneği gibi STK’lar tarafından da yürütülmektedir. Kadın hakları konusunda çalışmaları bulunan STK’lar, 1998 yılından itibaren her yıl “Kadın Sığınakları Kurultayı” düzenlemektedir. Temel bileşenlerini bağımsız kadın örgütlerinin oluşturduğu Kurultaylara, Kadının Statüsü Genel Müdürlüğüne bağlı kadın konukevleri, belediyelere bağlı danışma merkezleri ve kadın konukevi temsilcileri katılım sağlamaktadır. Sonuç İnsan temel hak ve özgürlüklerinden mahrum bırakılmanın, kişiler üzerinde sosyal, psikolojik ve bedensel zararlara yol açtığı bilinen bir gerçektir. Kadına yönelik şiddet eylemleri de kadınların kadın kimliğine ilişkin algılarını derinden ve olumsuz etkilemekte, cinsel ve üreme sağlığına ciddi biçimde zarar vermekte, kimi durumda da hayatlarını kaybetmelerine neden olmaktadır. Şiddet mikro düzeyde kadını, mezzo düzeyde ailesini ve makro düzeyde toplumu olumsuz etkilemekte, güçsüzleştirmektedir. Yapılan pek çok çalışma sonuçları birlikte değerlendirildiğinde kadına yönelik şiddetin maliyeti yalnızca şiddet mağdurlarına verilen hizmetlerden (sağlık hizmetleri, sığınmaevi, danışma merkezleri, acil telefon hatları gibi) ya da faillere yönelik yapılan işlemlerden (polislerin, savcıların, mahkemelerin, ceza infaz kurumlarının maliyeti) oluşmamaktadır. Bu doğrudan maliyetin yanı sıra, üretimin ve istihdamın düşmesine (şiddet mağdurunun üretimdeki verimliliğinin düşmesi, mağdurların ve faillerin işe devamının aksaması gibi) neden olan dolaylı maliyeti de vardır. Bu nedenle şiddetin önlenmesi için yapılacak girişimler hem kadınlar hem de toplum açısından çok daha önemlidir.